Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Mehmet Tezkan - Milliyet

mehmet tezkanMilli iradeyim, memleketin her taşıyla istediğim gibi oynarım mı demek?
Kimseyi dinlemem, bildiğimi okurum mu demek?
Güç bendeyse, eğitim meğitim anlamam bir gecede bütün sistemi altüst ederim mi demek?
Demokrasilerde yüzde 50’nin anlamı bu mu?
Tercümesi..
Astığım astık kestiğim kestik midir?
*
Şu eğitimde olanlara bakın..
AKP milletvekilleri yasa teklifi verdi.. Eğitim sistemi 4+4+4 olsun dedi..
İlk dört yıldan sonra eve dönüşün, evde oturmanın kapısını açtılar.. Televizyondan eğitim işin kılıfıydı..
Yersen kısmı..
Kendi partilerinin Milli Eğitim Bakanı bile yok artık daha neler dedi..
Evde eğitim dört yıl ötelendi.. Sekizinci yıldan sonraya atıldı..
Demek ki üzerinde çalışılmamış.. Düşünülüp taşınılmamış..
Teklif gol amaçlı hazırlanmış..
İyi de gol kimin kalesine..
Söyleyeyim..
Gol, 9, 10 yaşındaki çocukların kalesine girecekti.. Direkten döndü..
*
Teklif komisyona geldi, altından başka şeyler de çıktı.. Gazeteler yazıyor, televizyonlar söylüyor eğitim sistemi sil baştan!..
Düz liseler Anadolu lisesi gibi olacakmış, SBS kalkacakmış, ders notlarına göre lise belirlenecekmiş, meslek liseleri ile imam hatipler aynı çatının altından çıkarılacakmış..
Mış, mış, mış..
Hazırlık!..
Bu işleri yapmak için yeterli bina, öğretmen var mı? Geçtim onları eğitim planı var mı?
Hak getire..
Kervan yolda düzülür taktiği..
İlk dört yılda ne okunacağı bile belli değil.. İkinci dört yılda ne olacağını ise kimse bilmiyor.. Yarın iktidar partisi bir önerge verir işin rengi bambaşka olur..
*
Peki bütün bunlar niye oluyor?
İmam hatibe yol açmak için.. Mesleki eğitime ağırlık vermek içindir desem..
Değil..
10 yaşında meslek eğitimi mi başlar?
Başlasa başlasa çıraklık eğitimi başlar..
Aslında İmam hatip eğitiminin de o yaşta başlamaması lazım.. Katsayı sorunu ortadan kalktığına göre sıkıntı bitti..
Ama mesele o değil..
Mesele eğitim sistemini ikiye ayırmak.. Din eğitimi veren okullarla din eğitimi vermeyen okullar ayrımına gitmek..
Erken yaşlarda ayırmak.. Olan bitenin anlamı bu..
Pattadak gündeme getirilmesinin..


İmam Hatipler niye kuruldu?

Yenilere hak veriyorum ama eskilerin şikâyet etmesini anlamıyorum.. 1970’li yılların mezunlarından söz ediyorum..
İmam Hatipler siyasetin odağına oturmamışken.. Arka bahçe ilan edilmemişken.. Siyasal İslam tanımı gündemin kıyısında köşesinde yokken..
İmam hatipte okuyanlar bugün ‘bizi üniversiteye almamışlardı’ diye dert yanıyor..
Siyasi nedenlerle istedikleri üniversiteye sokulmamışlar vurgusu yapıyorlar..
Yapıyorlar ama mesele pek öyle değil..
Doğrudur, İmam hatip mezunları istedikleri üniversiteye giremiyordu..
Çünkü; o okullar imam yetiştirmek için kurulmuştu.. Meslek okuluydu.. Memleketin okumuş yazmış imamlara ihtiyacı vardı..
Okumuş yazmış, aydın imam bulmak zordu..
*
Başbakan dün; ‘üniversiteye girebilmek için kendisinden lise diploması da istendiğini’ söyleyerek imam hatip mezunlarına haksızlık yapıldığını ima etti..
Tamam da bu imam hatiplere özgü bi durum değildi ki..
Meslek okuluna giren herkesin başına gelen durumdu.. Benim de başıma geldi.. Maçka Meslek Lisesi’nin elektronik bölümüne girdim.. Dediler ki; bu okulu bitirirsen istediğin üniversiteye gidemezsin..
Niyeymiş!
Burası meslek okulu..
Ne yapmam lazım dedim..
Lise diploması da alman lazım dediler.. Bir yıl fazla okudum lise diploması da aldım..
*
İmam Hatip mezunlarına ilahiyat fakültesine gitme hakkı tanınıyordu..
Bizlere de elektronik, elektrik bölümlerine..
Doktor olmak, hâkim, savcı olmak, kaymakam olmak, ekonomist olmak istiyorum dersen git lise diploması al diyorlardı..
Doğrusu da oydu..
Çünkü devlet bizlere daha fazla para harcıyordu..
Yarı yolda cayan.. Benim gibi.. Elektronikçi, elektrikçi, motorcu, torna tesviyeci, marangoz veya imam olmak için yola çıkıp sonradan vazgeçen zorluğa katlanacaktı..
Katlandık..

> Başbakanın başına geleni ben de yaşadım!

Mehmet Tezkan - Milliyet

mehmet tezkanMilli iradeyim, memleketin her taşıyla istediğim gibi oynarım mı demek?
Kimseyi dinlemem, bildiğimi okurum mu demek?
Güç bendeyse, eğitim meğitim anlamam bir gecede bütün sistemi altüst ederim mi demek?
Demokrasilerde yüzde 50’nin anlamı bu mu?
Tercümesi..
Astığım astık kestiğim kestik midir?
*
Şu eğitimde olanlara bakın..
AKP milletvekilleri yasa teklifi verdi.. Eğitim sistemi 4+4+4 olsun dedi..
İlk dört yıldan sonra eve dönüşün, evde oturmanın kapısını açtılar.. Televizyondan eğitim işin kılıfıydı..
Yersen kısmı..
Kendi partilerinin Milli Eğitim Bakanı bile yok artık daha neler dedi..
Evde eğitim dört yıl ötelendi.. Sekizinci yıldan sonraya atıldı..
Demek ki üzerinde çalışılmamış.. Düşünülüp taşınılmamış..
Teklif gol amaçlı hazırlanmış..
İyi de gol kimin kalesine..
Söyleyeyim..
Gol, 9, 10 yaşındaki çocukların kalesine girecekti.. Direkten döndü..
*
Teklif komisyona geldi, altından başka şeyler de çıktı.. Gazeteler yazıyor, televizyonlar söylüyor eğitim sistemi sil baştan!..
Düz liseler Anadolu lisesi gibi olacakmış, SBS kalkacakmış, ders notlarına göre lise belirlenecekmiş, meslek liseleri ile imam hatipler aynı çatının altından çıkarılacakmış..
Mış, mış, mış..
Hazırlık!..
Bu işleri yapmak için yeterli bina, öğretmen var mı? Geçtim onları eğitim planı var mı?
Hak getire..
Kervan yolda düzülür taktiği..
İlk dört yılda ne okunacağı bile belli değil.. İkinci dört yılda ne olacağını ise kimse bilmiyor.. Yarın iktidar partisi bir önerge verir işin rengi bambaşka olur..
*
Peki bütün bunlar niye oluyor?
İmam hatibe yol açmak için.. Mesleki eğitime ağırlık vermek içindir desem..
Değil..
10 yaşında meslek eğitimi mi başlar?
Başlasa başlasa çıraklık eğitimi başlar..
Aslında İmam hatip eğitiminin de o yaşta başlamaması lazım.. Katsayı sorunu ortadan kalktığına göre sıkıntı bitti..
Ama mesele o değil..
Mesele eğitim sistemini ikiye ayırmak.. Din eğitimi veren okullarla din eğitimi vermeyen okullar ayrımına gitmek..
Erken yaşlarda ayırmak.. Olan bitenin anlamı bu..
Pattadak gündeme getirilmesinin..


İmam Hatipler niye kuruldu?

Yenilere hak veriyorum ama eskilerin şikâyet etmesini anlamıyorum.. 1970’li yılların mezunlarından söz ediyorum..
İmam Hatipler siyasetin odağına oturmamışken.. Arka bahçe ilan edilmemişken.. Siyasal İslam tanımı gündemin kıyısında köşesinde yokken..
İmam hatipte okuyanlar bugün ‘bizi üniversiteye almamışlardı’ diye dert yanıyor..
Siyasi nedenlerle istedikleri üniversiteye sokulmamışlar vurgusu yapıyorlar..
Yapıyorlar ama mesele pek öyle değil..
Doğrudur, İmam hatip mezunları istedikleri üniversiteye giremiyordu..
Çünkü; o okullar imam yetiştirmek için kurulmuştu.. Meslek okuluydu.. Memleketin okumuş yazmış imamlara ihtiyacı vardı..
Okumuş yazmış, aydın imam bulmak zordu..
*
Başbakan dün; ‘üniversiteye girebilmek için kendisinden lise diploması da istendiğini’ söyleyerek imam hatip mezunlarına haksızlık yapıldığını ima etti..
Tamam da bu imam hatiplere özgü bi durum değildi ki..
Meslek okuluna giren herkesin başına gelen durumdu.. Benim de başıma geldi.. Maçka Meslek Lisesi’nin elektronik bölümüne girdim.. Dediler ki; bu okulu bitirirsen istediğin üniversiteye gidemezsin..
Niyeymiş!
Burası meslek okulu..
Ne yapmam lazım dedim..
Lise diploması da alman lazım dediler.. Bir yıl fazla okudum lise diploması da aldım..
*
İmam Hatip mezunlarına ilahiyat fakültesine gitme hakkı tanınıyordu..
Bizlere de elektronik, elektrik bölümlerine..
Doktor olmak, hâkim, savcı olmak, kaymakam olmak, ekonomist olmak istiyorum dersen git lise diploması al diyorlardı..
Doğrusu da oydu..
Çünkü devlet bizlere daha fazla para harcıyordu..
Yarı yolda cayan.. Benim gibi.. Elektronikçi, elektrikçi, motorcu, torna tesviyeci, marangoz veya imam olmak için yola çıkıp sonradan vazgeçen zorluğa katlanacaktı..
Katlandık..

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 20:15

Gösterim: 1715

Okul müdürü polislerle bir olup sınıfı bastı ve öğrencilerin evlerinden getirdiği yiyecekleri toplattı.

İstanbul İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrenciler, pazartesi gününden itibaren kantinde uygulanan yüksek fiyat politikasını ve kantinde satılan yiyeceklerin lezzetsiz oluşunu protesto etmek amacıyla kantin boykotuna başladılar. Okul kantinindeki fiyatları protesto eden öğrenciler, evlerinden yetirdikleri yiyecekleri yemek istedi. Ancak, okul müdürü polislerle sınıfı basıp yiyecekler toplatıldı. Protestocu bir öğrencinin okuldan ayrılması istendi.

Boykota katılanlardan lise 3 öğrencisi A.Y, bugün okula sivil polislerin geldiğini ve evlerinden getirdikleri yiyecekleri yemelerinin engellendiğini söyledi. A.Y, yaptığı açıklamada, pazartesi günü okul kantinindeki kötü yiyecekler ve yüksek fiyatlar nedeniyle bildiri dağıttıklarını söyledi. Ardından bugün için boykot kararı aldıklarını ifade eden A.Y, on dakikalık ders arasında sınıfta bulunan sıraları birleştirerek, evden getirdikleri peynir, zeytin, ekmek gibi yiyecekleri ortaya koyup hep birlikte yemeye başladıklarını söyledi. "O sırada okul müdürü, üç öğretmen ve üç sivil polis sınıfa girerek yaptığımız şeyin yasak olduğunu ve yiyecekleri derhal toplamamızı istediler. Bunun üstüne ben karşı çıktım ve kendi yemeklerimizi yemenin yasak olamayacağını, okul yönetimi tarafından sınıfa polislerin sokulmasının ise sadece tehdit amaçlı olduğunu söyledim. Bunun üstüne sınıftaki diğer öğrenciler başka sınıflara gönderildi ve ben tek başıma kaldım. Sonra beni çıkartıp müdürün odasına götürürlerken birkaç polis daha geldi."

 

‘Okuldan almazsanız polise veririz’

A.Y, bu eylemi tek başına organize etmediğini, tüm sınıfın hatta okuldaki öğrencilerin de çok büyük bölümünün destek verdiğini söyledi. Sınıfta polislere ve müdüre karşı çıktığı için tüm olayı kendi üstüne kaldığını ifade eden A.Y, ailesinin okula çağrıldığını belirtti. "Öğlene doğru annem ve babam okula geldi. Okul yönetimi, ailem okula gelince beni okuldan almalarını istedi. Müdür, okuldan alınmamam durumunda beni polislere vereceğini söyleyerek tehdit etti. Ailem de düşüneceklerini söyledi."

(milliyet)

> Okul müdürü okulu bastı!

Okul müdürü polislerle bir olup sınıfı bastı ve öğrencilerin evlerinden getirdiği yiyecekleri toplattı.

İstanbul İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrenciler, pazartesi gününden itibaren kantinde uygulanan yüksek fiyat politikasını ve kantinde satılan yiyeceklerin lezzetsiz oluşunu protesto etmek amacıyla kantin boykotuna başladılar. Okul kantinindeki fiyatları protesto eden öğrenciler, evlerinden yetirdikleri yiyecekleri yemek istedi. Ancak, okul müdürü polislerle sınıfı basıp yiyecekler toplatıldı. Protestocu bir öğrencinin okuldan ayrılması istendi.

Boykota katılanlardan lise 3 öğrencisi A.Y, bugün okula sivil polislerin geldiğini ve evlerinden getirdikleri yiyecekleri yemelerinin engellendiğini söyledi. A.Y, yaptığı açıklamada, pazartesi günü okul kantinindeki kötü yiyecekler ve yüksek fiyatlar nedeniyle bildiri dağıttıklarını söyledi. Ardından bugün için boykot kararı aldıklarını ifade eden A.Y, on dakikalık ders arasında sınıfta bulunan sıraları birleştirerek, evden getirdikleri peynir, zeytin, ekmek gibi yiyecekleri ortaya koyup hep birlikte yemeye başladıklarını söyledi. "O sırada okul müdürü, üç öğretmen ve üç sivil polis sınıfa girerek yaptığımız şeyin yasak olduğunu ve yiyecekleri derhal toplamamızı istediler. Bunun üstüne ben karşı çıktım ve kendi yemeklerimizi yemenin yasak olamayacağını, okul yönetimi tarafından sınıfa polislerin sokulmasının ise sadece tehdit amaçlı olduğunu söyledim. Bunun üstüne sınıftaki diğer öğrenciler başka sınıflara gönderildi ve ben tek başıma kaldım. Sonra beni çıkartıp müdürün odasına götürürlerken birkaç polis daha geldi."

 

‘Okuldan almazsanız polise veririz’

A.Y, bu eylemi tek başına organize etmediğini, tüm sınıfın hatta okuldaki öğrencilerin de çok büyük bölümünün destek verdiğini söyledi. Sınıfta polislere ve müdüre karşı çıktığı için tüm olayı kendi üstüne kaldığını ifade eden A.Y, ailesinin okula çağrıldığını belirtti. "Öğlene doğru annem ve babam okula geldi. Okul yönetimi, ailem okula gelince beni okuldan almalarını istedi. Müdür, okuldan alınmamam durumunda beni polislere vereceğini söyleyerek tehdit etti. Ailem de düşüneceklerini söyledi."

(milliyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 17:56

Gösterim: 1551

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, enerjide tasarruf etmek için mesai saatleri düzenlemesini yeniden meclis gündemine getiriyor.

için mesai saatleri düzenlemesiEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız daha önce gündeme getirdikleri kamuda mesai saatlerinin düzenlemesini öngören teklifi, Bakanlar Kurulu’na getirecek. Teklifle memurun mesai saatleri 07.00-16.00 arasında olacak, cumartesi de yarım gün çalışılacak. Teklifin yasalaşması durumunda kamuda görevli personel, bundan böyle 07.00-16.00 saatleri arasında çalışacak. Teklifle, cumartesi günü yarım gün çalışılması da öngörülüyor. 1980’li yıllarda cumartesi günü de çalışıldığını hatırlatan Bakan Yıldız, “O günlerden sonra refahımızı çok mu artırdık, Avrupa’dan daha mı zenginiz?” diye sordu.

(milliyet)

> Cumartesi mesaisi başlıyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, enerjide tasarruf etmek için mesai saatleri düzenlemesini yeniden meclis gündemine getiriyor.

için mesai saatleri düzenlemesiEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız daha önce gündeme getirdikleri kamuda mesai saatlerinin düzenlemesini öngören teklifi, Bakanlar Kurulu’na getirecek. Teklifle memurun mesai saatleri 07.00-16.00 arasında olacak, cumartesi de yarım gün çalışılacak. Teklifin yasalaşması durumunda kamuda görevli personel, bundan böyle 07.00-16.00 saatleri arasında çalışacak. Teklifle, cumartesi günü yarım gün çalışılması da öngörülüyor. 1980’li yıllarda cumartesi günü de çalışıldığını hatırlatan Bakan Yıldız, “O günlerden sonra refahımızı çok mu artırdık, Avrupa’dan daha mı zenginiz?” diye sordu.

(milliyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 17:00

Gösterim: 2075

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler"projesi kapsamında toplanan imzalar yarın Meclis'e sunuluyor.

İmza kampanyası için tıklayın

çocuk gelinler’ Eğitim çağındaki çocukların baskı ve zor kullanılarak evlendirilmesiyle gündeme gelen ‘çocuk gelinler’ Türkiye’de yarayan bir kana olmaya devam ediyor. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler" projesinde bugüne dek binlerce imza toplandı. Çocuk evliliklerine dair yasal düzenlemelerin yapılması, reşit olmayanların evliliğine izin verilmemesi ve bu toplumsal sorunun çözümü için somut adımlar atılması talebiyle düzenlenen kampanyada toplanan imzalar TBMM'ye, ilgili bakanlıklar ve komisyonlara iletilecek.

Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre, 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Reşit olmayanların evlendirilmesi, ulusal yasalarca kabul edilse bile, çocuk evliliği kapsamına girer. Küçük yaşta evlilik kadınları eğitim, sağlık, istihdam gibi birçok alanda olumsuz etkiler. Küçük yaşta evlilik bir hak ihlalidir; duygusal ve cinsel istismardır; kadınlara karşı şiddetin en erken tanışılan biçimidir.
 

Türkiye’de 18 yaşın altında evlendirilen kadınların oranı yüzde 28

Türkiye’de çocuk evlilikleri hakkında araştırma sonuçları yayınlayan Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği bu konuda çarpıcı bilgiler veriyor. Buna göre: Türkiye’de 18 yaşın altında. (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması). Türkiye’de 15-19 yaş arası yapılan doğumlarda anne ve bebek ölüm riski, yetişkin hamileliklerine göre dört kat fazla. Dünyada her 10 çocuktan birinin annesi çocuk yaşta. Dünyada son araştırmalara göre, önlem alınmazsa önümüzdeki on yıl içinde çocuk gelin sayısı 100 milyonu geçecek. (ICRW-Uluslararası Kadın Araştırmaları Merkezi). Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği; bu küresel soruna yerelden başlayarak çözüm aramak için yola çıktı. Bu arayışına tüm toplumu ortak ederek kamuoyu oluşturmak ve farkındalık yaratmak üzere her yıl çalışmalarına yenilerini ekleyen Uçan Süpürge, son olarak 54 ilde yürüttüğü “Çocuk Gelinler” projesi ve bu proje kapsamında başlattığı imza kampanyası ile çocuk yaşta evlilikleri ülke gündeminde ilk sıralara taşıdı. Uçan Süpürge çocuk gelinler sorununun çözümü için siyasi iradenin farkındalığı ve kararlılığını olmazsa olmaz kabul ediyor ve bu küresel soruna toplumsal işbirliği önerirken yönünü bir kez daha TBMM’ye çeviriyor. Türkiye’nin bütün illerinden ve başka ülkelerden de duyarlı yurttaşların imzalarıyla büyüyen kampanya, evlilikle ilgili mevzuatın çocuklar lehine gözden geçirilmesini talep ediyor. Biz Uçan Süpürge ve bize Çocuk Gelinler temalı çalışmalarımızda destek veren tüm kişi ve kuruluşlar olarak; Medeni Yasa’da “17 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün olan evlilik izninin, yasa maddesinde değişiklik yapılarak “18 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün kılınmasını, en az bir yıl yukarı taşınacak yasal evlilik yaşının altındaki kadın ve erkek bireyler için, ‘ebeveyn onayı ve mahkeme kararıyla evlenme’ izninin kaldırılmasını, yasal evlilik yaşından önce çocuklarını rızaları olsa bile- evlendiren ebeveynin, para cezası ve hapis cezası dahil cezai yükümlülüğünün artırılmasını istiyoruz.
 

50 bin imza toplandı

Bu talebi destekleyen her yaştan kadın ve erkeklerin katıldığı kampanya kapsamında toplanan yaklaşık 50 bin imzayı, çocuk gelinlere izin vermeyen yasal düzenlemelerin yapılması talebiyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim ediyoruz edmedicom.com.

Türkiye parlamentosuna ve kamuoyuna sesleniyoruz: Çocukların evlendirilmesi suçtur. Bu suça ortak olmayalım! Çocuklarımızı erken evliliklere kurban etmeyelim!..

İmza kampanyasına yarına kadar http://imza.la/cocuk-gelinler adresinden desteğinizi bekliyoruz.

Not: 8 Mart 2012 Perşembe günü saat 14.30’da “Çocuk Gelinler Olmasın” imza kampanyasında toplanan imzaları sanatçılar, sivil toplum örgütü temsilcileri, aktivistler, siyasetçiler ile birlikte Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim edeceğiz. Saat 13.50’de TBMM Dikmen Kapısı'nda buluşacağız ve “Çocuk Gelinler Olmasın” diyen herkesi yanımızda olmaya çağırıyoruz. İletişim için Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. , 0312 427 00 20

> 'Çocuk Gelinler' Meclis'e taşınıyor

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler"projesi kapsamında toplanan imzalar yarın Meclis'e sunuluyor.

İmza kampanyası için tıklayın

çocuk gelinler’ Eğitim çağındaki çocukların baskı ve zor kullanılarak evlendirilmesiyle gündeme gelen ‘çocuk gelinler’ Türkiye’de yarayan bir kana olmaya devam ediyor. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler" projesinde bugüne dek binlerce imza toplandı. Çocuk evliliklerine dair yasal düzenlemelerin yapılması, reşit olmayanların evliliğine izin verilmemesi ve bu toplumsal sorunun çözümü için somut adımlar atılması talebiyle düzenlenen kampanyada toplanan imzalar TBMM'ye, ilgili bakanlıklar ve komisyonlara iletilecek.

Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre, 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Reşit olmayanların evlendirilmesi, ulusal yasalarca kabul edilse bile, çocuk evliliği kapsamına girer. Küçük yaşta evlilik kadınları eğitim, sağlık, istihdam gibi birçok alanda olumsuz etkiler. Küçük yaşta evlilik bir hak ihlalidir; duygusal ve cinsel istismardır; kadınlara karşı şiddetin en erken tanışılan biçimidir.
 

Türkiye’de 18 yaşın altında evlendirilen kadınların oranı yüzde 28

Türkiye’de çocuk evlilikleri hakkında araştırma sonuçları yayınlayan Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği bu konuda çarpıcı bilgiler veriyor. Buna göre: Türkiye’de 18 yaşın altında. (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması). Türkiye’de 15-19 yaş arası yapılan doğumlarda anne ve bebek ölüm riski, yetişkin hamileliklerine göre dört kat fazla. Dünyada her 10 çocuktan birinin annesi çocuk yaşta. Dünyada son araştırmalara göre, önlem alınmazsa önümüzdeki on yıl içinde çocuk gelin sayısı 100 milyonu geçecek. (ICRW-Uluslararası Kadın Araştırmaları Merkezi). Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği; bu küresel soruna yerelden başlayarak çözüm aramak için yola çıktı. Bu arayışına tüm toplumu ortak ederek kamuoyu oluşturmak ve farkındalık yaratmak üzere her yıl çalışmalarına yenilerini ekleyen Uçan Süpürge, son olarak 54 ilde yürüttüğü “Çocuk Gelinler” projesi ve bu proje kapsamında başlattığı imza kampanyası ile çocuk yaşta evlilikleri ülke gündeminde ilk sıralara taşıdı. Uçan Süpürge çocuk gelinler sorununun çözümü için siyasi iradenin farkındalığı ve kararlılığını olmazsa olmaz kabul ediyor ve bu küresel soruna toplumsal işbirliği önerirken yönünü bir kez daha TBMM’ye çeviriyor. Türkiye’nin bütün illerinden ve başka ülkelerden de duyarlı yurttaşların imzalarıyla büyüyen kampanya, evlilikle ilgili mevzuatın çocuklar lehine gözden geçirilmesini talep ediyor. Biz Uçan Süpürge ve bize Çocuk Gelinler temalı çalışmalarımızda destek veren tüm kişi ve kuruluşlar olarak; Medeni Yasa’da “17 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün olan evlilik izninin, yasa maddesinde değişiklik yapılarak “18 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün kılınmasını, en az bir yıl yukarı taşınacak yasal evlilik yaşının altındaki kadın ve erkek bireyler için, ‘ebeveyn onayı ve mahkeme kararıyla evlenme’ izninin kaldırılmasını, yasal evlilik yaşından önce çocuklarını rızaları olsa bile- evlendiren ebeveynin, para cezası ve hapis cezası dahil cezai yükümlülüğünün artırılmasını istiyoruz.
 

50 bin imza toplandı

Bu talebi destekleyen her yaştan kadın ve erkeklerin katıldığı kampanya kapsamında toplanan yaklaşık 50 bin imzayı, çocuk gelinlere izin vermeyen yasal düzenlemelerin yapılması talebiyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim ediyoruz edmedicom.com.

Türkiye parlamentosuna ve kamuoyuna sesleniyoruz: Çocukların evlendirilmesi suçtur. Bu suça ortak olmayalım! Çocuklarımızı erken evliliklere kurban etmeyelim!..

İmza kampanyasına yarına kadar http://imza.la/cocuk-gelinler adresinden desteğinizi bekliyoruz.

Not: 8 Mart 2012 Perşembe günü saat 14.30’da “Çocuk Gelinler Olmasın” imza kampanyasında toplanan imzaları sanatçılar, sivil toplum örgütü temsilcileri, aktivistler, siyasetçiler ile birlikte Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim edeceğiz. Saat 13.50’de TBMM Dikmen Kapısı'nda buluşacağız ve “Çocuk Gelinler Olmasın” diyen herkesi yanımızda olmaya çağırıyoruz. İletişim için Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. , 0312 427 00 20

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 17:31

Gösterim: 3999

İzmir’de okulun dibindeki kamufle edilmiş baz istasyonu görenleri şaşkına çeviriyor.

Okulun dibinde baz istasyonu!İzmir Güzelyalı'da yüzlerce öğrencinin bulunduğu okula çok yakın olarak bir apartmanın çatısına konulan ve su deposu görünümlü baz istasyonu mahalle sakinlerinin tepkisine neden oldu. GSM operatörleri baca, mobesse ve aydınlatma direği görünümlü baz istasyonlarından sonra su deposu görünümlü baz istasyonu gibi yöntemlerle fark edilmek istemiyor.

GSM vericileri halkın radyasyon yayıyor şeklindeki tepkileri üzerine ilginç yöntemlerle fark edilmeyecek şekilde yeniden monte ediyor. Baz istasyonu olarak adlandırılan bu vericileri gizleme yollarından bir tanesi de su deposu görünümlü baz istasyonu. İzmir Güzelyalı Mehmet Ali Akman Mahallesi sakinleri Türkiye'nin En Büyük Şikayet Portalı Şikayetvar'a gönderdikleri şikayetlerle baz istasyonunun kendilerinden gizlenmesine tepki göstererek kaldırılmasını istediler.
 

Neden kamufle ediyorlar?

Su deposu görünümdeki cihazların baz istasyonu olduğu bilgisini alan bir grup mahalle sakini, istasyonlara tepki gösterdi. Şikayetvar'a gönderilen şikayetlerde; "Apartmanın çatısına su deposu görünümlü baz istasyonu koydular. Daha sonra araştırmalarımız sonrası gsm şirketi tarafından baz istasyonunun bu şekilde kamufle edildiğini öğrendik. Evlerimizin çok yakınında balkon mesafemizde baz istasyonu olmasından çok rahatsızız.Ayrıca baz istasyonu yüzlerce öğrencinin bulunduğu okula çok yakın. Okulların yakınlarına baz istasyonu kurulabiliyor mu? Halkın sağlığını bu derece tehlikeye atan ve bunu değişik şekillere sokarak kandırmacayla yapan bir şirketten şikayetçiyiz. Madem zararlı değil neden kamufle ediyorlar. Mahalle sakinleri olarak baz istasyonunun kaldırılması konusunda yasal işlem başlatacağız. Mücadeleyi bırakmayacağız."dediler.

(zaman)

> Okulun dibinde baz istasyonu!

İzmir’de okulun dibindeki kamufle edilmiş baz istasyonu görenleri şaşkına çeviriyor.

Okulun dibinde baz istasyonu!İzmir Güzelyalı'da yüzlerce öğrencinin bulunduğu okula çok yakın olarak bir apartmanın çatısına konulan ve su deposu görünümlü baz istasyonu mahalle sakinlerinin tepkisine neden oldu. GSM operatörleri baca, mobesse ve aydınlatma direği görünümlü baz istasyonlarından sonra su deposu görünümlü baz istasyonu gibi yöntemlerle fark edilmek istemiyor.

GSM vericileri halkın radyasyon yayıyor şeklindeki tepkileri üzerine ilginç yöntemlerle fark edilmeyecek şekilde yeniden monte ediyor. Baz istasyonu olarak adlandırılan bu vericileri gizleme yollarından bir tanesi de su deposu görünümlü baz istasyonu. İzmir Güzelyalı Mehmet Ali Akman Mahallesi sakinleri Türkiye'nin En Büyük Şikayet Portalı Şikayetvar'a gönderdikleri şikayetlerle baz istasyonunun kendilerinden gizlenmesine tepki göstererek kaldırılmasını istediler.
 

Neden kamufle ediyorlar?

Su deposu görünümdeki cihazların baz istasyonu olduğu bilgisini alan bir grup mahalle sakini, istasyonlara tepki gösterdi. Şikayetvar'a gönderilen şikayetlerde; "Apartmanın çatısına su deposu görünümlü baz istasyonu koydular. Daha sonra araştırmalarımız sonrası gsm şirketi tarafından baz istasyonunun bu şekilde kamufle edildiğini öğrendik. Evlerimizin çok yakınında balkon mesafemizde baz istasyonu olmasından çok rahatsızız.Ayrıca baz istasyonu yüzlerce öğrencinin bulunduğu okula çok yakın. Okulların yakınlarına baz istasyonu kurulabiliyor mu? Halkın sağlığını bu derece tehlikeye atan ve bunu değişik şekillere sokarak kandırmacayla yapan bir şirketten şikayetçiyiz. Madem zararlı değil neden kamufle ediyorlar. Mahalle sakinleri olarak baz istasyonunun kaldırılması konusunda yasal işlem başlatacağız. Mücadeleyi bırakmayacağız."dediler.

(zaman)

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 16:13

Gösterim: 2100


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.