Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Türk bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar, ödüle layık görülen araştırması dışında ikinci önemli araştırmasını anlattı.
Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Türk bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar, İsveç'in başkenti Stockholm'den İstanbul Atatürk Havalimanı'na, ardından da Ankara'ya geldi ve daha sonra Bilkent Üniversitesi'nin kendisi onuruna düzenlediği programa katıldı.
Programa, Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Ali Doğramacı, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, bilim insanları ve Sancar'ın bazı akrabaları katıldı.
Prof. Dr. Sancar, yaptığı açıklamada, Türkiye’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, "Çok mutluyum, gördüğüm ilgiden dolayı hepinize çok minnettarım. Size layık olmaya çalışacağım. Memleketime geldiğim için ayrıca çok sevinçliyim" diye konuştu.
Sancar, bugünkü programı hakkında bilgi verirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile görüşeceğini belirtti.
Anıtkabir programını görüşecek
19 Mayıs’ta Nobel madalyası ve Nobel diplomasının Anıtkabir’e sunulacağını hatırlatan Sancar, bu işlemler için organizasyonların da bugünkü programında yer alacağını kaydetti.
Aziz Sancar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine ilişkin, "Bana çok gurur verdi. Milletimin bana kıymet verdiğini öğrendim. Çok dokundu bana. Gerçekten nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum ama milletime bu kadar faydası olacağını bilmiyordum. Çok sağolsunlar. Hem yüksek devlet kademelerinden hem bakanından boyacısına kadar herkes ilgi gösteriyor. Bu bana çok mutluluk verdi" ifadelerini kullandı.
İkinci büyük çalışmasının ipuçlarını verdi
Hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları ile Nobel ödülü alan Sancar, ikinci bir araştırmasına ilişkin de, "Önemli çalışmalarımız var. Bu genom onarımının haritasını çiziyoruz. Bu konuda yeni gelişmeler var. DNA onarımını bütün genom seviyesinde yaptık. Bu çok yeni bir şey. Onu da inşallah yayınlarız" ifadelerini kullandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Türk bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar, ödüle layık görülen araştırması dışında ikinci önemli araştırmasını anlattı.
Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Türk bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar, İsveç'in başkenti Stockholm'den İstanbul Atatürk Havalimanı'na, ardından da Ankara'ya geldi ve daha sonra Bilkent Üniversitesi'nin kendisi onuruna düzenlediği programa katıldı.
Programa, Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Ali Doğramacı, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, bilim insanları ve Sancar'ın bazı akrabaları katıldı.
Prof. Dr. Sancar, yaptığı açıklamada, Türkiye’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, "Çok mutluyum, gördüğüm ilgiden dolayı hepinize çok minnettarım. Size layık olmaya çalışacağım. Memleketime geldiğim için ayrıca çok sevinçliyim" diye konuştu.
Sancar, bugünkü programı hakkında bilgi verirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile görüşeceğini belirtti.
Anıtkabir programını görüşecek
19 Mayıs’ta Nobel madalyası ve Nobel diplomasının Anıtkabir’e sunulacağını hatırlatan Sancar, bu işlemler için organizasyonların da bugünkü programında yer alacağını kaydetti.
Aziz Sancar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine ilişkin, "Bana çok gurur verdi. Milletimin bana kıymet verdiğini öğrendim. Çok dokundu bana. Gerçekten nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum ama milletime bu kadar faydası olacağını bilmiyordum. Çok sağolsunlar. Hem yüksek devlet kademelerinden hem bakanından boyacısına kadar herkes ilgi gösteriyor. Bu bana çok mutluluk verdi" ifadelerini kullandı.
İkinci büyük çalışmasının ipuçlarını verdi
Hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları ile Nobel ödülü alan Sancar, ikinci bir araştırmasına ilişkin de, "Önemli çalışmalarımız var. Bu genom onarımının haritasını çiziyoruz. Bu konuda yeni gelişmeler var. DNA onarımını bütün genom seviyesinde yaptık. Bu çok yeni bir şey. Onu da inşallah yayınlarız" ifadelerini kullandı.
Son Güncelleme: Salı, 15 Aralık 2015 11:33
Gösterim: 1635
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni Türkiye'yi bilimin, araştırmanın, geliştirmenin, inovasyonun aydınlığında inşa edeceklerini belirterek, "İnşallah bilim insanlarımızın desteğiyle bu konuda kısa sürede önemli bir mesafe kat edeceğimizi ümit ediyorum. Ben tüm bilim insanlarımıza inanıyorum, güveniyorum" dedi.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (GEBİP), Bilimsel Telif ve Çeviri Eser (TEÇEP) ve Uluslararası Akademi Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.
Erdoğan, sosyal ve beşeri bilimler kategorisinde ödül alan Mehmet Genç, fen ve mühendislik bilimleri kategorisinde ödül alan Linz Johannes Kepler Üniversitesi (Avusturya) Öğretim Üyesi Niyazi Serdar Sarıçiftçi ile Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde ödüle layık görülen Toronto Üniversitesi (Kanada) Öğretim Üyesi ve Ağa Han Üniversitesi (Pakistan) Kadın ve Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Zulfikar Ahmed Bhutta'yı da kutladı.
"Eğitim-öğretim müktesebatımızı yeniden canlandırmalıyız"
Her vesileyle bilime ve bilim insanlarına yönelik desteği, teşviki artırarak devam ettireceklerini dile getiren Erdoğan, "Her fırsatta ifade ettiğim gibi artık günümüzdeki öğretmen-öğrenci ilişkisinin yüzeyselliğinden kurtulmak zorundayız. Muallim-talebe kavramlarının ifade ettiği kadim ve derin eğitim-öğretim müktesebatımızı yeniden canlandırmamız gerektiğine inanıyorum. Yeni Türkiye'yi bilimin, araştırmanın, geliştirmenin, inovasyonun aydınlığında inşa edeceğiz. İnşallah bilim insanlarımızın desteğiyle bu konuda kısa sürede önemli bir mesafe kat edeceğimizi ümit ediyorum. Ben tüm bilim insanlarımıza inanıyorum, güveniyorum" diye konuştu.
"Prof. Dr. Sancar, bu sözlerime en güzel örnek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nobel Ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar'ın, bu sözlerine en güzel örnek olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Düşünün Mardin Savur'da doğmuş. Savur'u bilenleriniz var, inanıyorum ki bu salonda bilmeyenleriniz var. Ben Savur'u yerinde görmüş, tanışmış bir Cumhurbaşkanınızım, iyi bilirim. Şu haliyle gelişmiş durumdadır, ama Aziz Hocamızın ilkokulu okuduğu dönemlere baktığımız zaman kim bilir oralar ne haldeydi? Tüm eğitimini ülkemizde almış, bu coğrafyayla ünsiyetini hiçbir zaman kesmemiş, kaybetmemiş bir kardeşimiz Nobel'e layık görülüyor. Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız; Türkiye'nin sorumluluğu sadece kendisine, kendi vatandaşlarına karşı değildir. Biz, bir yönüyle 300 milyonluk Türk dünyasına, bir yönüyle 1,7 milyarlık İslam alemine, bir yönüyle de 7 milyar insanın tamamına karşı sorumlulukları olan bir ülke ve milletiz. Bizim böyle bir ruh kökümüz var.
"Şu hassas dönemde adım atamazdık, nefes alamazdık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçek anlamda bağımsız, özgür olmanın, istiklaline ve istikbaline sahip çıkmanın yolunun bilimde, ilimde en ileriye ulaşmaktan geçtiğine işaret ederek, "Aksi takdirde sizin için en fazla ihtiyacınız olduğu anda, sizin için en hayati noktada kapıların yüzünüze kapanması tehlikesiyle karşı karşıyasınız demektir. Şayet biz bugün kendi uydularımıza, kendi yazılımlarımıza, kendi teknolojimize sahip olmasaydık, inanın bana yaşadığımız şu hassas dönemde adım atamazdık, nefes alamazdık" dedi.
Bu nedenle bilime, teknolojiye, araştırma, geliştirmeye dayalı tüm alanları çok önemli gördüğünü vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Geldiğimiz yer önemli olabilir. Ama asla yeterli değildir. Daha fazlasına ihtiyacımız var. Kamu kurumlarıyla üniversitesiyle el birliği, iş birliği, dayanışma içinde tempomuzu sürekli artırarak, hedeflerimize doğru ilerlemeliyiz. 2023 hedefleri bizim için nihai nokta değil, sadece bir ara duraktır, ara istasyondur. Şimdiden, 2023 sonrasını da düşünmeye, tartışmaya planlamaya başlamalıyız.
Erdoğan, daha sonra önce ödül takdim ettiği üç bilim insanıyla daha sonra da diğer ödül alan bilim insanlarıyla hatıra fotoğraf çektirerek, ödül alanlara resepsiyon verdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni Türkiye'yi bilimin, araştırmanın, geliştirmenin, inovasyonun aydınlığında inşa edeceklerini belirterek, "İnşallah bilim insanlarımızın desteğiyle bu konuda kısa sürede önemli bir mesafe kat edeceğimizi ümit ediyorum. Ben tüm bilim insanlarımıza inanıyorum, güveniyorum" dedi.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (GEBİP), Bilimsel Telif ve Çeviri Eser (TEÇEP) ve Uluslararası Akademi Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.
Erdoğan, sosyal ve beşeri bilimler kategorisinde ödül alan Mehmet Genç, fen ve mühendislik bilimleri kategorisinde ödül alan Linz Johannes Kepler Üniversitesi (Avusturya) Öğretim Üyesi Niyazi Serdar Sarıçiftçi ile Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde ödüle layık görülen Toronto Üniversitesi (Kanada) Öğretim Üyesi ve Ağa Han Üniversitesi (Pakistan) Kadın ve Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Zulfikar Ahmed Bhutta'yı da kutladı.
"Eğitim-öğretim müktesebatımızı yeniden canlandırmalıyız"
Her vesileyle bilime ve bilim insanlarına yönelik desteği, teşviki artırarak devam ettireceklerini dile getiren Erdoğan, "Her fırsatta ifade ettiğim gibi artık günümüzdeki öğretmen-öğrenci ilişkisinin yüzeyselliğinden kurtulmak zorundayız. Muallim-talebe kavramlarının ifade ettiği kadim ve derin eğitim-öğretim müktesebatımızı yeniden canlandırmamız gerektiğine inanıyorum. Yeni Türkiye'yi bilimin, araştırmanın, geliştirmenin, inovasyonun aydınlığında inşa edeceğiz. İnşallah bilim insanlarımızın desteğiyle bu konuda kısa sürede önemli bir mesafe kat edeceğimizi ümit ediyorum. Ben tüm bilim insanlarımıza inanıyorum, güveniyorum" diye konuştu.
"Prof. Dr. Sancar, bu sözlerime en güzel örnek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nobel Ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar'ın, bu sözlerine en güzel örnek olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Düşünün Mardin Savur'da doğmuş. Savur'u bilenleriniz var, inanıyorum ki bu salonda bilmeyenleriniz var. Ben Savur'u yerinde görmüş, tanışmış bir Cumhurbaşkanınızım, iyi bilirim. Şu haliyle gelişmiş durumdadır, ama Aziz Hocamızın ilkokulu okuduğu dönemlere baktığımız zaman kim bilir oralar ne haldeydi? Tüm eğitimini ülkemizde almış, bu coğrafyayla ünsiyetini hiçbir zaman kesmemiş, kaybetmemiş bir kardeşimiz Nobel'e layık görülüyor. Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız; Türkiye'nin sorumluluğu sadece kendisine, kendi vatandaşlarına karşı değildir. Biz, bir yönüyle 300 milyonluk Türk dünyasına, bir yönüyle 1,7 milyarlık İslam alemine, bir yönüyle de 7 milyar insanın tamamına karşı sorumlulukları olan bir ülke ve milletiz. Bizim böyle bir ruh kökümüz var.
"Şu hassas dönemde adım atamazdık, nefes alamazdık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçek anlamda bağımsız, özgür olmanın, istiklaline ve istikbaline sahip çıkmanın yolunun bilimde, ilimde en ileriye ulaşmaktan geçtiğine işaret ederek, "Aksi takdirde sizin için en fazla ihtiyacınız olduğu anda, sizin için en hayati noktada kapıların yüzünüze kapanması tehlikesiyle karşı karşıyasınız demektir. Şayet biz bugün kendi uydularımıza, kendi yazılımlarımıza, kendi teknolojimize sahip olmasaydık, inanın bana yaşadığımız şu hassas dönemde adım atamazdık, nefes alamazdık" dedi.
Bu nedenle bilime, teknolojiye, araştırma, geliştirmeye dayalı tüm alanları çok önemli gördüğünü vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Geldiğimiz yer önemli olabilir. Ama asla yeterli değildir. Daha fazlasına ihtiyacımız var. Kamu kurumlarıyla üniversitesiyle el birliği, iş birliği, dayanışma içinde tempomuzu sürekli artırarak, hedeflerimize doğru ilerlemeliyiz. 2023 hedefleri bizim için nihai nokta değil, sadece bir ara duraktır, ara istasyondur. Şimdiden, 2023 sonrasını da düşünmeye, tartışmaya planlamaya başlamalıyız.
Erdoğan, daha sonra önce ödül takdim ettiği üç bilim insanıyla daha sonra da diğer ödül alan bilim insanlarıyla hatıra fotoğraf çektirerek, ödül alanlara resepsiyon verdi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 Aralık 2015 14:19
Gösterim: 1392
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, bin kişiye "Çevre Görevlisi Vize Eğitimi" verdiklerini, gelecek yıl 5 bin kişiye daha eğitim vereceklerini bildirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, eğitimler, "Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmelik" kapsamında, üniversitelerin çevre mühendisliği, fizik, kimya, biyoloji, biyokimya, jeoloji ve veterinerlik bölümlerinden mezun olanlara verildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Bakan Sarı, aralık ayında Ankara'da toplam bin kişiye "Çevre Görevlisi Vize Eğitimi" verdiklerini belirterek, eğitimlere Ankara, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır, Erzurum, Tekirdağ, Batman ve Şırnak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ile Bakanlık uzman ekiplerinin katıldığını ifade etti.
Mevzuat hakkında katılımcılara detaylı bilgi verildiğini kaydeden Fatma Güldemet Sarı, "Çevre görevlilerinin sahada karşılaştığı sorunlara çözüm üretilmesi hedeflendi. Eğitimler sonucunda katılımcılara sertifika verildi" dedi.
Sarı, çevre görevlilerinin "sanayicilerin, çevre mevzuatı ile ilgili yükümlülüklerini tam ve zamanında yapmalarını sağlamak, faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmelerin çevre kirliliği oluşturmadan önce gerekli olan önlemleri almalarının temin edilmesini ve dolayısıyla çevrenin korunmasına katkı sağlamak, işletme sahibi ve çalışanlarının çevre mevzuatı konusundaki eğitim ihtiyaçlarının karşılanması ve çevre bilincinin arttırılmasını sağlamak ve yatırım ortamının iyileştirilmesi amacına yönelik olarak, işletmelerin çevre mevzuatı gereği yapmaları gereken iş ve işlemlerin hızlandırılmasını sağlamakla yükümlü olduğunu" vurguladı.
Tesislere yönelik denetimleri artırmak için eğitimlere devam edeceklerini aktaran Sarı, şöyle devam etti:
"Şu an bin kişiye eğitim verdik. 2016'da 5 bin kişiye daha eğitim vereceğiz. Yine, yeni belge alacak çevre görevlilerine yönelik eğitimlerimiz devam edecek olup, çevre görevlisi sayısını olabildiğince artıracağız ve yeni istihdamlar sağlamış olacağız."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, bin kişiye "Çevre Görevlisi Vize Eğitimi" verdiklerini, gelecek yıl 5 bin kişiye daha eğitim vereceklerini bildirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, eğitimler, "Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmelik" kapsamında, üniversitelerin çevre mühendisliği, fizik, kimya, biyoloji, biyokimya, jeoloji ve veterinerlik bölümlerinden mezun olanlara verildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Bakan Sarı, aralık ayında Ankara'da toplam bin kişiye "Çevre Görevlisi Vize Eğitimi" verdiklerini belirterek, eğitimlere Ankara, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır, Erzurum, Tekirdağ, Batman ve Şırnak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ile Bakanlık uzman ekiplerinin katıldığını ifade etti.
Mevzuat hakkında katılımcılara detaylı bilgi verildiğini kaydeden Fatma Güldemet Sarı, "Çevre görevlilerinin sahada karşılaştığı sorunlara çözüm üretilmesi hedeflendi. Eğitimler sonucunda katılımcılara sertifika verildi" dedi.
Sarı, çevre görevlilerinin "sanayicilerin, çevre mevzuatı ile ilgili yükümlülüklerini tam ve zamanında yapmalarını sağlamak, faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmelerin çevre kirliliği oluşturmadan önce gerekli olan önlemleri almalarının temin edilmesini ve dolayısıyla çevrenin korunmasına katkı sağlamak, işletme sahibi ve çalışanlarının çevre mevzuatı konusundaki eğitim ihtiyaçlarının karşılanması ve çevre bilincinin arttırılmasını sağlamak ve yatırım ortamının iyileştirilmesi amacına yönelik olarak, işletmelerin çevre mevzuatı gereği yapmaları gereken iş ve işlemlerin hızlandırılmasını sağlamakla yükümlü olduğunu" vurguladı.
Tesislere yönelik denetimleri artırmak için eğitimlere devam edeceklerini aktaran Sarı, şöyle devam etti:
"Şu an bin kişiye eğitim verdik. 2016'da 5 bin kişiye daha eğitim vereceğiz. Yine, yeni belge alacak çevre görevlilerine yönelik eğitimlerimiz devam edecek olup, çevre görevlisi sayısını olabildiğince artıracağız ve yeni istihdamlar sağlamış olacağız."
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 Aralık 2015 11:40
Gösterim: 1236
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (GEBİP), Bilimsel Telif ve Çeviri Eser (TEÇEP) ve Uluslararası Akademi Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan bilim insanlarını tebrik ederek, gayret, emek, birikim ve eserleriyle bilim dünyasına, Türkiye'ye ve tüm insanlığa katkılar sağlayan bilim adamlarına şükranlarını sunduğunu, TÜBA Başkanı ve üyelerini de bilimin gelişimine verdikleri destek ve teşvikten ötürü kutladığını söyledi.
Erdoğan, sosyal ve beşeri bilimler kategorisinde ödül alan Mehmet Genç, fen ve mühendislik bilimleri kategorisinde ödül alan Linz Johannes Kepler Üniversitesi (Avusturya) Öğretim Üyesi Niyazi Serdar Sarıçiftçi ile Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde ödüle layık görülen Toronto Üniversitesi (Kanada) Öğretim Üyesi ve Ağa Han Üniversitesi (Pakistan) Kadın ve Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Zulfikar Ahmed Bhutta'yı kutladı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (GEBİP), Bilimsel Telif ve Çeviri Eser (TEÇEP) ve Uluslararası Akademi Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan bilim insanlarını tebrik ederek, gayret, emek, birikim ve eserleriyle bilim dünyasına, Türkiye'ye ve tüm insanlığa katkılar sağlayan bilim adamlarına şükranlarını sunduğunu, TÜBA Başkanı ve üyelerini de bilimin gelişimine verdikleri destek ve teşvikten ötürü kutladığını söyledi.
Erdoğan, sosyal ve beşeri bilimler kategorisinde ödül alan Mehmet Genç, fen ve mühendislik bilimleri kategorisinde ödül alan Linz Johannes Kepler Üniversitesi (Avusturya) Öğretim Üyesi Niyazi Serdar Sarıçiftçi ile Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde ödüle layık görülen Toronto Üniversitesi (Kanada) Öğretim Üyesi ve Ağa Han Üniversitesi (Pakistan) Kadın ve Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Zulfikar Ahmed Bhutta'yı kutladı.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 Aralık 2015 14:11
Gösterim: 1323
Polis memurluğundan emekli olduktan sonra ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitiren Nazilli'de yaşayan 83 yaşındaki Şen, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin (AÖF) Adalet bölümünü kazanarak, okuma azmiyle dikkati çekti.
Aydın'ın Nazilli ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Hasan Şen, polis memurluğundan emekli olduktan sonra önce ortaokulu, ardından da liseyi bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin (AÖF) Adalet bölümünü kazanarak, okuma azmiyle örnek oldu.
Aydın'ın Efeler ilçesindeki Adnan Menderes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde gerçekleştirilen AÖF sınavlarına katılanlar arasındaki Şen, gençlerin ağırlıklı olduğu sınava girenler adasında dikkatleri üzerine topladı.
İlerlemiş yaşına rağmen eğitimini sürdüren Hasan Şen, gazetecilere yaptığı açıklamada, Aydın'daki sınav yerine gelmek için sabah saat 04'de uyandığını ve trenle yolculuk yaptığını anlattı.
"Okumanın yaşının olmadığını" söyleyen Şen, ilköğretimi tamamlamasının ardından çiftçi olan ailesinin o dönemdeki şartlarında eğitimine devam edemediğini, sınavlara girerek polis memuru olduğunu ve 28 yıl boyunca görev yaptığını belirtti.
Okuma isteğini hep içinde taşıdığını, 1979 yılında emekli olmasının ardından açıktan eğitim fırsatı çıkınca önce ortaokulu, ardından da liseyi bitirdiğini anlatan Hasan Şen, "Lise diplomasını aldıktan sonra üniversite sınavlarına girdim. Önce 'Kamu Yönetimi' ve 'Edebiyat' bölümlerini kazandım ama hayalimde hukuk fakültesi vardı. İki yıl önce de tekrar sınava girip, AÖF Adalet bölümünü kazandım. Rahatsız olsam da eğitimimi yarım bırakmamak için Nazilli'den Aydın'a gelip, sınavlara girdim. Bu yıl okulu bitirip diplomamı alacağım" diye konuştu.
Ön lisans diplomasını aldıktan sonra hedefindeki hukuk bölümünü okumak için de çaba harcayacağını söyleyen Şen, bu azminin örnek alınmasını isteyerek, "Gençler beni görsün, örnek alsın. Herkes okusun, okumanın yaşı yok. Doğuştan mezara kadar okumak mümkün. Okuyarak insanın ufku açılır, yaşantıları değişir. Hayatım devam ettiği, sağlığım elverdiği sürüce eğitimimi sürdüreceğim" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Polis memurluğundan emekli olduktan sonra ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitiren Nazilli'de yaşayan 83 yaşındaki Şen, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin (AÖF) Adalet bölümünü kazanarak, okuma azmiyle dikkati çekti.
Aydın'ın Nazilli ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Hasan Şen, polis memurluğundan emekli olduktan sonra önce ortaokulu, ardından da liseyi bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin (AÖF) Adalet bölümünü kazanarak, okuma azmiyle örnek oldu.
Aydın'ın Efeler ilçesindeki Adnan Menderes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde gerçekleştirilen AÖF sınavlarına katılanlar arasındaki Şen, gençlerin ağırlıklı olduğu sınava girenler adasında dikkatleri üzerine topladı.
İlerlemiş yaşına rağmen eğitimini sürdüren Hasan Şen, gazetecilere yaptığı açıklamada, Aydın'daki sınav yerine gelmek için sabah saat 04'de uyandığını ve trenle yolculuk yaptığını anlattı.
"Okumanın yaşının olmadığını" söyleyen Şen, ilköğretimi tamamlamasının ardından çiftçi olan ailesinin o dönemdeki şartlarında eğitimine devam edemediğini, sınavlara girerek polis memuru olduğunu ve 28 yıl boyunca görev yaptığını belirtti.
Okuma isteğini hep içinde taşıdığını, 1979 yılında emekli olmasının ardından açıktan eğitim fırsatı çıkınca önce ortaokulu, ardından da liseyi bitirdiğini anlatan Hasan Şen, "Lise diplomasını aldıktan sonra üniversite sınavlarına girdim. Önce 'Kamu Yönetimi' ve 'Edebiyat' bölümlerini kazandım ama hayalimde hukuk fakültesi vardı. İki yıl önce de tekrar sınava girip, AÖF Adalet bölümünü kazandım. Rahatsız olsam da eğitimimi yarım bırakmamak için Nazilli'den Aydın'a gelip, sınavlara girdim. Bu yıl okulu bitirip diplomamı alacağım" diye konuştu.
Ön lisans diplomasını aldıktan sonra hedefindeki hukuk bölümünü okumak için de çaba harcayacağını söyleyen Şen, bu azminin örnek alınmasını isteyerek, "Gençler beni görsün, örnek alsın. Herkes okusun, okumanın yaşı yok. Doğuştan mezara kadar okumak mümkün. Okuyarak insanın ufku açılır, yaşantıları değişir. Hayatım devam ettiği, sağlığım elverdiği sürüce eğitimimi sürdüreceğim" dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 Aralık 2015 11:35
Gösterim: 1535

