Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Takımı, Avrupa Hukuk Öğrencileri Birliği’nin (ELSA) düzenlediği, ELSA Dünya Ticaret Örgütü Hukuku Farazi Dava Yarışması’nda bir kez daha Avrupa Bölge Şampiyonu oldu. Takım, Cenevre’de düzenlenecek dünya finalinde Türkiye’yi temsil edecek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencileri Bengüsu Güvendi, Yağmur Kaya, Mustafa Bilgin, Kemal Ünal ve Burak Bedük’ten oluşan BİLGİ Hukuk takımı, ELSA Dünya Ticaret Örgütü Hukuku Farazi Dava Yarışması’nda Avrupa Bölge Şampiyonu oldu. Geçen yıl Türkiye’den ilk kez bir üniversitenin katıldığı DTÖ Farazi Dava Yarışması’nda Avrupa Bölge birincisi, ardından Dünya ikincisi olan BİLGİ’li hukukçular, bu yıl tekrar katıldıkları yarışmada üst üste ikinci kez büyük bir başarı elde etti. BİLGİ Hukuk Takımı, 19-23 Haziran tarihlerinde Cenevre’de DTÖ’de yapılacak “Dünya Şampiyonası”nda yarışacak.
BİLGİ Hukuk takımının katıldığı 16. ELSA emc² DTÖ Hukuku Farazi Mahkeme Yarışması’nın yarı finali İtalya’da gerçekleştirildi. Yarışmada BİLGİ’li öğrencilerin akademik koçluğunu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Dünya Ticaret Örgütü Kürsüsü Başkanı ve Uluslararası Ticaret ve Tahkim Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Pınar Artıran üstlendi.
Yarışma, takımların davalı ve davacı tarafları temsil ettiği kurgusal bir mahkemede argümanlarını Dünya Ticaret Örgütü ve uluslararası ticaret hukuku uzmanlarından oluşan jüri önünde sunduğu bir simülasyon şeklinde gerçekleşti. Yarı finalde Amsterdam Üniversitesi ile yarışan BİLGİ’li öğrenciler, aralarında London School of Economics, Universite Paris Sorbonne, University of Edinburgh, University of Birmingham, University of Leiden, University of Moscow gibi seçkin üniversitelerin de bulunduğu 15 takım arasından başarıyla öne çıktı. Final turundaysa Leuven Katolik Üniversitesi’ni eleyerek Avrupa Bölge Şampiyonu oldu BİLGİ Hukuk takımı ayrıca “En İyi Davacı Dilekçesi” ve “En İyi Davalı Dilekçesi" ödüllerinin yanı sıra, BİLGİ Hukuk takım kaptanı Bengüsu Güvendi’nin final konuşması ile “En İyi Konuşmacı” ödülünün de sahibi oldu.
BİLGİ’li Bengüsu Güvendi, “Yarışma, Hukuk Fakültesi eğitimimiz boyunca bizi çok zorlayan, ama bir o kadar da kendimizi geliştirmemizi sağlayan bir deneyim oldu. Bu yarışma sayesinde sadece ulusal hukuk değil, uluslararası ticaret hukuku alanında da kendimizi yetiştirmeyi ve dünyanın en prestijli okullarında eğitim gören hukukçulardan hiç farkımız olmadığını hem kendimize, hem ülkemize, hem de Avrupa’ya kanıtlamış olduk” ifadelerini kullandı.
Takımın akademik koçu DTÖ Kürsüsü Başkanı Dr. Pınar Artıran, BİLGİ Hukuk Fakültesi’nin uluslararası ticaret alanındaki yarışmada elde ettiği üst üste şampiyonlukların önemini vurgulayarak, “Takımımız, 2002 yılından beri ELSA Avrupa Hukuk Öğrencileri Birliği tarafından organize edilen, Dünya Ticaret Örgütü ile AB ve ABD’nin belli başlı hukuk firmaları tarafından desteklenen Farazi Dava Yarışması’na katılımının ikinci senesinde yine büyük bir başarı elde etti. Bu başarı DTÖ’nün Üniversitemize verdiği Kürsü ünvanı ve kurduğumuz derin işbirliğinin bir meyvesi. 22 takım Cenevre’de yapılacak Dünya Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. Bir akademik yıl boyunca son derece başarılı öğrencilerden oluşan bir takımla çalışma şansına sahip olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Yarışma hazırlıkları süresince ortaya koydukları takım ruhu, üstün azimleri ve görev bilinçleri, her türlü övgüye layık” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Takımı, Avrupa Hukuk Öğrencileri Birliği’nin (ELSA) düzenlediği, ELSA Dünya Ticaret Örgütü Hukuku Farazi Dava Yarışması’nda bir kez daha Avrupa Bölge Şampiyonu oldu. Takım, Cenevre’de düzenlenecek dünya finalinde Türkiye’yi temsil edecek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencileri Bengüsu Güvendi, Yağmur Kaya, Mustafa Bilgin, Kemal Ünal ve Burak Bedük’ten oluşan BİLGİ Hukuk takımı, ELSA Dünya Ticaret Örgütü Hukuku Farazi Dava Yarışması’nda Avrupa Bölge Şampiyonu oldu. Geçen yıl Türkiye’den ilk kez bir üniversitenin katıldığı DTÖ Farazi Dava Yarışması’nda Avrupa Bölge birincisi, ardından Dünya ikincisi olan BİLGİ’li hukukçular, bu yıl tekrar katıldıkları yarışmada üst üste ikinci kez büyük bir başarı elde etti. BİLGİ Hukuk Takımı, 19-23 Haziran tarihlerinde Cenevre’de DTÖ’de yapılacak “Dünya Şampiyonası”nda yarışacak.
BİLGİ Hukuk takımının katıldığı 16. ELSA emc² DTÖ Hukuku Farazi Mahkeme Yarışması’nın yarı finali İtalya’da gerçekleştirildi. Yarışmada BİLGİ’li öğrencilerin akademik koçluğunu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Dünya Ticaret Örgütü Kürsüsü Başkanı ve Uluslararası Ticaret ve Tahkim Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Pınar Artıran üstlendi.
Yarışma, takımların davalı ve davacı tarafları temsil ettiği kurgusal bir mahkemede argümanlarını Dünya Ticaret Örgütü ve uluslararası ticaret hukuku uzmanlarından oluşan jüri önünde sunduğu bir simülasyon şeklinde gerçekleşti. Yarı finalde Amsterdam Üniversitesi ile yarışan BİLGİ’li öğrenciler, aralarında London School of Economics, Universite Paris Sorbonne, University of Edinburgh, University of Birmingham, University of Leiden, University of Moscow gibi seçkin üniversitelerin de bulunduğu 15 takım arasından başarıyla öne çıktı. Final turundaysa Leuven Katolik Üniversitesi’ni eleyerek Avrupa Bölge Şampiyonu oldu BİLGİ Hukuk takımı ayrıca “En İyi Davacı Dilekçesi” ve “En İyi Davalı Dilekçesi" ödüllerinin yanı sıra, BİLGİ Hukuk takım kaptanı Bengüsu Güvendi’nin final konuşması ile “En İyi Konuşmacı” ödülünün de sahibi oldu.
BİLGİ’li Bengüsu Güvendi, “Yarışma, Hukuk Fakültesi eğitimimiz boyunca bizi çok zorlayan, ama bir o kadar da kendimizi geliştirmemizi sağlayan bir deneyim oldu. Bu yarışma sayesinde sadece ulusal hukuk değil, uluslararası ticaret hukuku alanında da kendimizi yetiştirmeyi ve dünyanın en prestijli okullarında eğitim gören hukukçulardan hiç farkımız olmadığını hem kendimize, hem ülkemize, hem de Avrupa’ya kanıtlamış olduk” ifadelerini kullandı.
Takımın akademik koçu DTÖ Kürsüsü Başkanı Dr. Pınar Artıran, BİLGİ Hukuk Fakültesi’nin uluslararası ticaret alanındaki yarışmada elde ettiği üst üste şampiyonlukların önemini vurgulayarak, “Takımımız, 2002 yılından beri ELSA Avrupa Hukuk Öğrencileri Birliği tarafından organize edilen, Dünya Ticaret Örgütü ile AB ve ABD’nin belli başlı hukuk firmaları tarafından desteklenen Farazi Dava Yarışması’na katılımının ikinci senesinde yine büyük bir başarı elde etti. Bu başarı DTÖ’nün Üniversitemize verdiği Kürsü ünvanı ve kurduğumuz derin işbirliğinin bir meyvesi. 22 takım Cenevre’de yapılacak Dünya Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. Bir akademik yıl boyunca son derece başarılı öğrencilerden oluşan bir takımla çalışma şansına sahip olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Yarışma hazırlıkları süresince ortaya koydukları takım ruhu, üstün azimleri ve görev bilinçleri, her türlü övgüye layık” dedi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 13 Haziran 2018 14:07
Gösterim: 1415
Işık Üniversitesi öğrencileri iş hayatına artık daha da yakın. Sunduğu nitelikli eğitimin yanında öğrencilerinin iş hayatına yönelik hazırlıklarına da özel önem veren Işık Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin 2018 girişli öğrencilerine iş dünyasının merkezi Maslak’ta eğitim verecek.
Işık Üniversitesi, öğrencilerinin gelecekte birer üyesi olacağı iş dünyası ile etkileşimini artırmak, eğitimleri sırasında bölümleriyle ilgili network oluşturabilmelerini ve deneyim kazanmalarını sağlamak amacıyla önemli bir adım daha attı.
Sunduğu nitelikli eğitimin yanı sıra mezunlarının iş dünyasındaki parlak kariyerleriyle de tercih sebebi olan Işık Üniversitesi’nde, 2018 girişli İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) öğrencileri, üniversitenin Maslak’taki kampüsünde eğitim almaya başlayacak.
Ekonomi, İşletme ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinin güçlü ve tecrübeli akademik kadrosuyla İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bir ‘Business School’ olarak konumlayacak düzenlemeyle birlikte İİBF öğrencileri, İstanbul’da iş yaşamının kalbinin attığı Maslak’ta iş dünyası ile daha da yakın ve aktif etkileşimde olacak. Üniversitenin gerçekleştireceği müfredat düzenlemeleri ve yönlendirmelerle öğrenciler, staj olanak ve alternatiflerinden daha çok yararlanacak. Farklı sektörlerden ulusal ve uluslararası şirketlerle kurulacak işbirliği ağıyla öğrencilerin kariyer planlamalarına da katkı sunulacak. Bunun yanında Işık İİBF, öğrencilerin iş yaşamı ile ilgili araştırmalarında da yönlendirici olacak.
Öğrencilerin, eğitimlerinin ardından birer üyesi olacakları iş yaşamına ilişkin deneyimler hakkında bilgilenmeleri, girişimcilik vizyon ve yeteneklerini geliştirmeleri amacıyla düzenlenen çok sayıda ve farklı içeriklerde panel, seminer ve konferansların sayısı da yeni akademik yılda artarak devam edecek. İş dünyasının başarılı ve saygın isimlerinin konuşmacı olarak katılacağı bu etkinliklerde öğrenciler, iş yaşamına ilişkin merak ettikleri konuları, birincil kaynaktan dinleme şansına sahip olacaklar.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Işık Üniversitesi öğrencileri iş hayatına artık daha da yakın. Sunduğu nitelikli eğitimin yanında öğrencilerinin iş hayatına yönelik hazırlıklarına da özel önem veren Işık Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin 2018 girişli öğrencilerine iş dünyasının merkezi Maslak’ta eğitim verecek.
Işık Üniversitesi, öğrencilerinin gelecekte birer üyesi olacağı iş dünyası ile etkileşimini artırmak, eğitimleri sırasında bölümleriyle ilgili network oluşturabilmelerini ve deneyim kazanmalarını sağlamak amacıyla önemli bir adım daha attı.
Sunduğu nitelikli eğitimin yanı sıra mezunlarının iş dünyasındaki parlak kariyerleriyle de tercih sebebi olan Işık Üniversitesi’nde, 2018 girişli İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) öğrencileri, üniversitenin Maslak’taki kampüsünde eğitim almaya başlayacak.
Ekonomi, İşletme ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinin güçlü ve tecrübeli akademik kadrosuyla İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bir ‘Business School’ olarak konumlayacak düzenlemeyle birlikte İİBF öğrencileri, İstanbul’da iş yaşamının kalbinin attığı Maslak’ta iş dünyası ile daha da yakın ve aktif etkileşimde olacak. Üniversitenin gerçekleştireceği müfredat düzenlemeleri ve yönlendirmelerle öğrenciler, staj olanak ve alternatiflerinden daha çok yararlanacak. Farklı sektörlerden ulusal ve uluslararası şirketlerle kurulacak işbirliği ağıyla öğrencilerin kariyer planlamalarına da katkı sunulacak. Bunun yanında Işık İİBF, öğrencilerin iş yaşamı ile ilgili araştırmalarında da yönlendirici olacak.
Öğrencilerin, eğitimlerinin ardından birer üyesi olacakları iş yaşamına ilişkin deneyimler hakkında bilgilenmeleri, girişimcilik vizyon ve yeteneklerini geliştirmeleri amacıyla düzenlenen çok sayıda ve farklı içeriklerde panel, seminer ve konferansların sayısı da yeni akademik yılda artarak devam edecek. İş dünyasının başarılı ve saygın isimlerinin konuşmacı olarak katılacağı bu etkinliklerde öğrenciler, iş yaşamına ilişkin merak ettikleri konuları, birincil kaynaktan dinleme şansına sahip olacaklar.
Son Güncelleme: Çarşamba, 13 Haziran 2018 12:30
Gösterim: 1352
İKÜ’nün tüm akademik birimlerinin desteğiyle hazırlanan ve disiplinlerarası yaklaşıma sahip ‘Lise Yaz Okulu’ 28 Haziran’da başlıyor.
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Eğitim Fakültesi koordinatörlüğünde oluşturulan ‘Lise Yaz Okulu’ programı, 25 Haziran’da İKÜ’nün Ataköy yerleşkesinde başlıyor. Program kapsamında lise 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerine, kendi tercihlerine göre disiplinlerarası bakış açısıyla tasarlanmış bilim, edebiyat, mühendislik, hukuk, kültür-sanat ve sağlık gibi alanlarda seçmeli dersler verilecek. Yaşam farkındalığının yaratılması amaçlanan yaz okulunda, öğrencilerin üniversite ortamında yaşayacakları deneyimlerle kariyer planlamalarına katkı sağlanması hedefleniyor.
Dersler Dört Modül Altında Sunulacak
İstanbul Kültür Üniversitesi'nin tüm fakültelerinin katkısı ile oluşturulan “Yaşam Becerileri, Sağlık ve Farkındalık”, “Kültür ve Sanat”, “Bilim, Teknoloji ve Mühendislik” ile “Yaşam Hakları” adı altında dört ayrı modülde sunulacak eğitimlerde öğrenciler, dersler içinden ilgi alanlarına göre seçim yapabilecek, söz konusu alanın öğretim üyeleriyle laboratuvar ve atölye ortamında uygulamalı çalışmalara katılabilecek. İki hafta boyunca sürecek eğitimler için son başvuru tarihi 18 Haziran 2018.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İKÜ’nün tüm akademik birimlerinin desteğiyle hazırlanan ve disiplinlerarası yaklaşıma sahip ‘Lise Yaz Okulu’ 28 Haziran’da başlıyor.
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Eğitim Fakültesi koordinatörlüğünde oluşturulan ‘Lise Yaz Okulu’ programı, 25 Haziran’da İKÜ’nün Ataköy yerleşkesinde başlıyor. Program kapsamında lise 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerine, kendi tercihlerine göre disiplinlerarası bakış açısıyla tasarlanmış bilim, edebiyat, mühendislik, hukuk, kültür-sanat ve sağlık gibi alanlarda seçmeli dersler verilecek. Yaşam farkındalığının yaratılması amaçlanan yaz okulunda, öğrencilerin üniversite ortamında yaşayacakları deneyimlerle kariyer planlamalarına katkı sağlanması hedefleniyor.
Dersler Dört Modül Altında Sunulacak
İstanbul Kültür Üniversitesi'nin tüm fakültelerinin katkısı ile oluşturulan “Yaşam Becerileri, Sağlık ve Farkındalık”, “Kültür ve Sanat”, “Bilim, Teknoloji ve Mühendislik” ile “Yaşam Hakları” adı altında dört ayrı modülde sunulacak eğitimlerde öğrenciler, dersler içinden ilgi alanlarına göre seçim yapabilecek, söz konusu alanın öğretim üyeleriyle laboratuvar ve atölye ortamında uygulamalı çalışmalara katılabilecek. İki hafta boyunca sürecek eğitimler için son başvuru tarihi 18 Haziran 2018.
Son Güncelleme: Pazartesi, 28 May 2018 15:29
Gösterim: 1552
Üsküdar Üniversitesi ile Mektebim Okulları arasında iş birliği protokolü imzalandı.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iş birliği sayesinde her iki nitelikli kurumun bir araya gelerek bir takım oluşturacaklarını ve güzel işlere imza atacaklarını söyledi. Mektebim Okulları CEO’su Banu Gürün ise “Üsküdar Üniversitesi gibi çok saygın bir yükseköğretim kurumunun yanımızda olmasından ayrıca memnuniyet ve onur duyarız” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Senato Salonunda düzenlenen törene Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Genel Sekreter Selçuk Uysaler ile Mektebim Okulları CEO’su Banu Gürün ve beraberindekiler katıldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Klasik üniversite yaklaşımından farklı bir yaklaşımımız var”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan yaptığı konuşmada, imzalanan protokolün hem Üsküdar Üniversitesi hem de Mektebim Eğitim Kurumları açısından önemli olduğunu belirterek “Buradaki amacımız Üniversitemiz ile nitelikli bir eğitim kurumunun ortak bir ideal için yani öğrencileri iyi yetiştirmek için, anne ve babaların ihtiyaçlarını karşılamak. Her iki kurumun iş birliği içerisinde hareket etmesi ve bir takım oluşturarak, daha güzel şeyler yapabilmek” diye konuştu.
“Üsküdar Üniversitesi olarak AR-GE odaklarımız ve klasik üniversite yaklaşımından farklı bir yaklaşımımız var” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerine şöyle devam etti:
“Üniversite dediğiniz zaman genellikle meslek edindirme gibi anlaşılıyor. Bizde o sadece birisi. İkinci ayağı da üniversitelerin AR-GE yapabilmesi. Araştırma – geliştirme faaliyetinin olması. Proje Kültürü ve Girişimcilik dersini bütün lisans rektörlük dersi olarak 2012’de koyduk. Halen de okutuyoruz. Bütün üniversite öğrencileri de bu kültürü, bir proje yönetimini öğrensin istiyoruz. KOSGEB’le iş birliği yaparak KOSGEB sertifikası da veriyoruz yani çift kariyer gibi. Böyle bir bakışımız var. Bir üniversitenin diğer bir görevi de toplumu bilgilendirme görevi. Dördüncüsü de bilgiyi ürüne dönüştürebilmek. Bilgiyi ticari ürün haline dönüştürebilmek. Bununla ilgili kuluçka merkezimiz var çalışmalar yapıyoruz. Bizdeki bu kaynaklarla sizdeki bu konuda hevesli olan öğrencilerin önünü açabiliriz. Yani onlarla bazı ortaklıklar yapılabilir. Özellikle hastane sağlık konusunda da iş birliklerimiz olabilir. Biz çeşitli okullarla bire bir anlaşmalar yaptık şu ana kadar ama bir okul zinciri ile ilk defa yapacağız. Burada daha faydalı ve verimli bir iş birliği olacak diye düşünüyorum. Ben tekrar teşekkür ediyorum.”
Banu Gürün: “Arzumuz, öğrencileri hayata gerçek anlamda doğru hazırlanmış bireyler haline getirmek”
Mektebim Okulları CEO’su Banu Gürün ise Üsküdar Üniversitesi ile gerçekleştirilen iş birliğinden duyduğu mutluluğu dile getirerek “Önce çok teşekkür ederiz misafirperverliğiniz ve her şeyden önce hakikaten şahane sohbetiniz için. Biz Mektebim Okulları olarak k12 düzeyinde Türkiye’nin şu anda yaklaşık 57 ilinde faaliyet gösteren bir okuluz. 61 kampüsümüz var ve az evvel hocamın söylediği şeylerin altına tamamen imza atmak istiyorum. Çok sayıda öğrencimiz var. Türkiye’nin farklı farklı bölgelerinde farklı farklı kültürlerle yetişmiş öğrencileri Endüstri 4.0 eğitim yaklaşımıyla 21. Yüzyıl becerileri ile de donatarak hayata gerçek anlamda doğru biçimde hazırlanmış bireyler haline getirmek istiyoruz ana arzumuz budur ve tabii ki bunu yaparken de sadece öğrencilerimizin değil, aynı zamanda ebeveynlerinin ve aynı zamanda öğretmenlerimizin de iş birliği olmaksızın bu işi yapamayacağımızın fazlasıyla farkındayız. O anlamda Üsküdar Üniversitesi gibi çok saygın bir yükseköğretim kurumunun yanımızda olmasından ayrıca memnuniyet ve hakikaten de onur duyarız. Bu bir başlangıçtır diye ümit ediyorum ben de.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Üsküdar Üniversitesi ile Mektebim Okulları arasında iş birliği protokolü imzalandı.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iş birliği sayesinde her iki nitelikli kurumun bir araya gelerek bir takım oluşturacaklarını ve güzel işlere imza atacaklarını söyledi. Mektebim Okulları CEO’su Banu Gürün ise “Üsküdar Üniversitesi gibi çok saygın bir yükseköğretim kurumunun yanımızda olmasından ayrıca memnuniyet ve onur duyarız” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Senato Salonunda düzenlenen törene Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Genel Sekreter Selçuk Uysaler ile Mektebim Okulları CEO’su Banu Gürün ve beraberindekiler katıldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Klasik üniversite yaklaşımından farklı bir yaklaşımımız var”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan yaptığı konuşmada, imzalanan protokolün hem Üsküdar Üniversitesi hem de Mektebim Eğitim Kurumları açısından önemli olduğunu belirterek “Buradaki amacımız Üniversitemiz ile nitelikli bir eğitim kurumunun ortak bir ideal için yani öğrencileri iyi yetiştirmek için, anne ve babaların ihtiyaçlarını karşılamak. Her iki kurumun iş birliği içerisinde hareket etmesi ve bir takım oluşturarak, daha güzel şeyler yapabilmek” diye konuştu.
“Üsküdar Üniversitesi olarak AR-GE odaklarımız ve klasik üniversite yaklaşımından farklı bir yaklaşımımız var” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerine şöyle devam etti:
“Üniversite dediğiniz zaman genellikle meslek edindirme gibi anlaşılıyor. Bizde o sadece birisi. İkinci ayağı da üniversitelerin AR-GE yapabilmesi. Araştırma – geliştirme faaliyetinin olması. Proje Kültürü ve Girişimcilik dersini bütün lisans rektörlük dersi olarak 2012’de koyduk. Halen de okutuyoruz. Bütün üniversite öğrencileri de bu kültürü, bir proje yönetimini öğrensin istiyoruz. KOSGEB’le iş birliği yaparak KOSGEB sertifikası da veriyoruz yani çift kariyer gibi. Böyle bir bakışımız var. Bir üniversitenin diğer bir görevi de toplumu bilgilendirme görevi. Dördüncüsü de bilgiyi ürüne dönüştürebilmek. Bilgiyi ticari ürün haline dönüştürebilmek. Bununla ilgili kuluçka merkezimiz var çalışmalar yapıyoruz. Bizdeki bu kaynaklarla sizdeki bu konuda hevesli olan öğrencilerin önünü açabiliriz. Yani onlarla bazı ortaklıklar yapılabilir. Özellikle hastane sağlık konusunda da iş birliklerimiz olabilir. Biz çeşitli okullarla bire bir anlaşmalar yaptık şu ana kadar ama bir okul zinciri ile ilk defa yapacağız. Burada daha faydalı ve verimli bir iş birliği olacak diye düşünüyorum. Ben tekrar teşekkür ediyorum.”
Banu Gürün: “Arzumuz, öğrencileri hayata gerçek anlamda doğru hazırlanmış bireyler haline getirmek”
Mektebim Okulları CEO’su Banu Gürün ise Üsküdar Üniversitesi ile gerçekleştirilen iş birliğinden duyduğu mutluluğu dile getirerek “Önce çok teşekkür ederiz misafirperverliğiniz ve her şeyden önce hakikaten şahane sohbetiniz için. Biz Mektebim Okulları olarak k12 düzeyinde Türkiye’nin şu anda yaklaşık 57 ilinde faaliyet gösteren bir okuluz. 61 kampüsümüz var ve az evvel hocamın söylediği şeylerin altına tamamen imza atmak istiyorum. Çok sayıda öğrencimiz var. Türkiye’nin farklı farklı bölgelerinde farklı farklı kültürlerle yetişmiş öğrencileri Endüstri 4.0 eğitim yaklaşımıyla 21. Yüzyıl becerileri ile de donatarak hayata gerçek anlamda doğru biçimde hazırlanmış bireyler haline getirmek istiyoruz ana arzumuz budur ve tabii ki bunu yaparken de sadece öğrencilerimizin değil, aynı zamanda ebeveynlerinin ve aynı zamanda öğretmenlerimizin de iş birliği olmaksızın bu işi yapamayacağımızın fazlasıyla farkındayız. O anlamda Üsküdar Üniversitesi gibi çok saygın bir yükseköğretim kurumunun yanımızda olmasından ayrıca memnuniyet ve hakikaten de onur duyarız. Bu bir başlangıçtır diye ümit ediyorum ben de.”
Son Güncelleme: Perşembe, 07 Haziran 2018 11:14
Gösterim: 1555
Eğitim dünyasında yönetici pozisyonundaki kadın sayısının erkeklere göre az olmasının temelinde önyargı olduğunu belirten İKÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver, kadının, yöneticiliğin doğasındaki rolleri yerine getiremeyeceğine dair yaygın bir düşüncenin olduğunu söylüyor. Günver ile bir kadın olarak kariyer yolculuğundaki dönüm noktalarını ve kadınların toplumda yaşadığı sorunları konuştuk.
Eğitim dünyasına nasıl adım attınız? Eğitim sektörünü seçmenizde neler etkili oldu?
Doğma büyüme eğitim dünyasının içinde olduğum söylenebilir. Kurucumuz ve Onursal Başkanımız, babam İnş. Yük. Müh. Fahamettin Akıngüç’ün eseri olan Kültür Koleji ile birlikte büyüdük. Dolayısıyla eğitim hep yaşamımızda oldu. Eğitim alanında faaliyet gösteren bir aile işletmesinin 3’üncü kuşak üyesi olarak sektördeki kariyerimin çoğu zaman bir görev ve yetki devriyle şekillendiği düşünülse de eğitimin insan yaşamına dokunan yönü benim seçimimde belirleyici bir faktör oldu. Üniversite yıllarında seçmeli derslerimin önemli bir bölümünü Eğitim Fakültesinden aldım. Dolayısıyla kariyerimi gönüllü olarak eğitim yolunda şekillendirdiğimi söyleyebilirim. 25. yılımda geriye dönüp baktığımda ise şunu rahatlıkla söyleyebilirim, iyi ki eğitimden devam etmişim. Başka bir sahada olsaydım şu anda hissettiğim anlam duygusu bu kadar yoğun olmazdı.
ÖĞRETMENLERİMDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM
Yaşamınızda dönüm noktalarında belirleyici rol alan öğretmenleriniz oldu mu? Onlardan size kalanlar nelerdir?
Öğretmenlerden yalnızca öğrenciliğimde değil kariyerimde de çok şey öğrendim. Öğrencilikten başlarsam… Kültür’deki öğrencilik yıllarımda sınıf içi eğitimde düşünen, sorgulayan bireyler olarak yetiştik. Öğretmenlerimiz gerçekten öğrenci merkezliydiler. Robert Kolej’de ise öğretmenlerimiz sorumluluk, birey olmak, çok yönlü gelişim konusunda bize destek oldular. Eğitim alanındaki kariyerimde de öğretmenlerden çok şey öğrendim. Örneğin bir ofiste masa başı işiniz varsa ve özel yaşamınıza ilişkin bir sıkıntı yaşıyorsanız belki bir molada içinize kapanma, biraz olsun kendinizle baş başa kalma lüksünüz var. Ancak öğretmenlik öyle değil… Bir öğretmenin sınıfa özel yaşamının stresini yansıtmak ya da o gün işi biraz yavaştan almak gibi bir lüksü olmuyor. Sürekli üretmeniz ve düşünmeniz kadar sabırlı da olmanız gereken bir meslek. Dolayısıyla öğretmenlerden hayatımın her alanında çok şey öğrendim ve hâlâ da öğrenmeye devam ediyorum.
EĞİTİM ÖMÜRLÜK BİR UĞRAŞ
Mesleğe başlarken eğitime bakışınızla bugünki bakışınız arasında farklar var mı?
Öğretmenlik mesleğinin sorumluluğu çok ağır. Yarattığı anlam duygusu ise çok yüksek. Başlarken zor bir iş olduğunu hem ailevi deneyimlerden hem de etrafımızdaki öğretmenlerden biliyordum ancak işin içine girince verdiği duygusal tatminin düzeyinin sabır, tolerans ve hoşgörüyü sağlayan en yüksek motivasyon olduğunu anladım. Hem öğretmenlik hem de yöneticilik için şunu söyleyebilirim; her iki mesleğe de girerken eğitimin süreli bir iş olduğu düşüncesindeydim. Şimdi ise eğitimin yaşam boyu sürdürülmesi gereken uzun soluklu ve hatta ömürlük bir uğraş olduğunu düşünüyorum.
KURUMSAL MÜKEMMELİYET OLMADAN NİTELİKLİ EĞİTİM OLMAZ
Kariyer yolculuğunda en çok zorlandığınız konular neler oldu ve bunları nasıl aştınız?
Bugün bulunduğum nokta, 3’ncü kuşak olarak devraldığım bir pozisyon. Dolayısıyla kadın idareci olarak yaşadığım süreçleri daha yumuşak geçirdiğimi söylemeliyim. Ancak yönetim basamağında bulunmanın kendine özgü zorlukları var. Kendi pozisyonum için söylemek gerekirse bir aile işletmesinin yönetiminde en önemli konu aile duygusallığı ve işletme mantığı arasında bir denge kurabilmek. Eğitim alanında çalışan bir kadın yönetici olarak durumu değerlendirmek gerekirse… Bizim seslendiğimiz kitle gençler. Değerleri, iletişimi, öğrenme teknikleri bütünüyle farklı bir kuşağa hizmet veriyoruz. Düşünce özgürlük ister, eğitimse belli bir disiplin. Bu iki mekanizmayı aynı anda çalıştırabilmek işimizin zorlu kısmı. Kurumsal mükemmeliyet sağlanmadan nitelikli eğitim hizmeti verebilmek mümkün değil. Çalışan mutluluğu sağlanmadan, eğitim ortamında dinamik ve mutlu bir atmosfer oluşturmak mümkün değil. Bu noktada hem kurumsal işleyişimizi hem de eğitim niteliğimizin standartlarını korumak gerekiyor. Eğitim yöneticiliği demek güvenliği, etik değerleri, eğitim hizmetimizi, fiziksel ortamımızı optimum düzeyde sunabilmek demek. Dolayısıyla işimizin en önemli zorluğu dengeyi kurmak ve yürütmekte yatıyor.
Eğitim dünyasında kadın öğretmenlerin sayısının çok olmasına rağmen yönetici kadın sayısının az olmasının nedenleri neler?
Kadın sayısının görece erkeklere göre az olmasında esas mesele önyargı. Kadının, yöneticiliğin doğasındaki rolleri yerine getiremeyeceğine dair yaygın bir düşünce var. Bir diğer konu da kadının yönetim kademesinde görev alacağı yaş evlilik, annelik gibi hassas süreçlerle de kesişebiliyor. Bu noktada insanı bilhassa sermaye olarak gören işyerleri kadına, yönetim konusunda potansiyeli olsa bile, yatırım yapmakta tereddüt edebiliyorlar. Oysa iş dünyasında yönetilemeyecek, dengelenemeyecek veya çözülemeyecek hiçbir konu yok. Bu önyargılar kadının da zihin yapısına ‘Nasılsa işletme buna bakmaz ya da takdir etmez” şeklinde sirayet ediyor ve çabalamaktan vazgeçen hatta bu nedenle iş yaşamından uzaklaşan değerler olabiliyor. Sonuç olarak bu meseleyi önyargılar ve önyargıların bireyin zihninde yarattığı erozyona bağlıyorum.
TEK YOL ÇEKİRDEKTEN EĞİTİM
Kadınların eğitim dünyasında ve toplumdaki konumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda önerilerinizi öğrenebilir miyiz?
Kadının iş, eğitim ve özel yaşamda belli noktalarda hak ettiği konuma ulaştığını hâlâ söyleyemeyiz. Ancak burada yapıcı önerilerin yalnız kadınlara yönelik olmasını da bir çözüm olarak görmüyorum. Kadınların güçlenmesi erkeklerin de bilinçlenmesi gerekiyor. Bu bilincin evde, okulda, ailede içselleşmesi ve kabul görmesi gerekiyor. Bu noktada tek yol eğitim. Çekirdekten eğitim. Örnek olmak da bir yol. Kadın ve erkek, özellikle anne baba, kimliklerinde cinsiyete ilişkin rolleri çok dikkatle ele almalılar ve bu konuda anlatıcı değil eylemleriyle kendilerini gösteren rol modeller olmalılar.
NASIL BİR YÖNETİCİSİNİZ?
“Eşitlik, saygı, insana güven ve pozitif yaklaşım” ilkesi yönetici kimliğimin çekirdeğini oluşturuyor ki bu başlıklar aslında eğitimciliğin de felsefesidir. Birlikte çalıştığım insan kaynağına her şeyden önce güveniyorum ve bu güveni onlara hissettirmeye çalışıyorum. Didaktik değilim ve bundan mümkün olduğunca uzak duruyorum. Eğer ihtiyaçları varsa, sezgisel olarak bunu hissediyorsam yol göstermeye ve deneyimde, iletişimde paylaşımcı olmaya çalışıyorum. Adil davranmak ve eşitlik ilkesinde tutarlılık da benim için önemli diğer ilkeler.
DR. BAHAR AKINGÜÇ GÜNVER
Kültür Koleji’ndeki ilk ve ortaöğreniminin ardından liseyi Robert Kolej, lisans eğitimini ise Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümünde tamamladı. Lisansüstü eğitimini California State Üniversitesi’nde Eğitim Yönetimi alanında yapan Dr. Akıngüç Günver, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Davranış Bilimleri Anabilim Dalında Aile İşletmeleri üzerine hazırladığı teziyle doktora eğitimini tamamladı. Harvard Üniversitesi Eğitimde Liderlik Programına katılan Dr. Akıngüç Günver; California State Üniversitesi’nde Matematik Branşı Asistanlığı, Kültür Okulları’nda Matematik Öğretmenliği ile eğitim kariyerine başladı. Kültür Koleji Anaokulları’nın ve Kültür Fen Lisesi’nin Kurucu Müdürlüğünü, Kültür Okulları Genel Müdürlüğünü yaptı. Yaşadıkça Eğitim Dergisi’nin yayın editörü olan Dr. Akıngüç Günver, 2009 yılından bu yana İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olarak görev yapmaktadır. Evli ve 2 kız çocuğu annesidir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Eğitim dünyasında yönetici pozisyonundaki kadın sayısının erkeklere göre az olmasının temelinde önyargı olduğunu belirten İKÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver, kadının, yöneticiliğin doğasındaki rolleri yerine getiremeyeceğine dair yaygın bir düşüncenin olduğunu söylüyor. Günver ile bir kadın olarak kariyer yolculuğundaki dönüm noktalarını ve kadınların toplumda yaşadığı sorunları konuştuk.
Eğitim dünyasına nasıl adım attınız? Eğitim sektörünü seçmenizde neler etkili oldu?
Doğma büyüme eğitim dünyasının içinde olduğum söylenebilir. Kurucumuz ve Onursal Başkanımız, babam İnş. Yük. Müh. Fahamettin Akıngüç’ün eseri olan Kültür Koleji ile birlikte büyüdük. Dolayısıyla eğitim hep yaşamımızda oldu. Eğitim alanında faaliyet gösteren bir aile işletmesinin 3’üncü kuşak üyesi olarak sektördeki kariyerimin çoğu zaman bir görev ve yetki devriyle şekillendiği düşünülse de eğitimin insan yaşamına dokunan yönü benim seçimimde belirleyici bir faktör oldu. Üniversite yıllarında seçmeli derslerimin önemli bir bölümünü Eğitim Fakültesinden aldım. Dolayısıyla kariyerimi gönüllü olarak eğitim yolunda şekillendirdiğimi söyleyebilirim. 25. yılımda geriye dönüp baktığımda ise şunu rahatlıkla söyleyebilirim, iyi ki eğitimden devam etmişim. Başka bir sahada olsaydım şu anda hissettiğim anlam duygusu bu kadar yoğun olmazdı.
ÖĞRETMENLERİMDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM
Yaşamınızda dönüm noktalarında belirleyici rol alan öğretmenleriniz oldu mu? Onlardan size kalanlar nelerdir?
Öğretmenlerden yalnızca öğrenciliğimde değil kariyerimde de çok şey öğrendim. Öğrencilikten başlarsam… Kültür’deki öğrencilik yıllarımda sınıf içi eğitimde düşünen, sorgulayan bireyler olarak yetiştik. Öğretmenlerimiz gerçekten öğrenci merkezliydiler. Robert Kolej’de ise öğretmenlerimiz sorumluluk, birey olmak, çok yönlü gelişim konusunda bize destek oldular. Eğitim alanındaki kariyerimde de öğretmenlerden çok şey öğrendim. Örneğin bir ofiste masa başı işiniz varsa ve özel yaşamınıza ilişkin bir sıkıntı yaşıyorsanız belki bir molada içinize kapanma, biraz olsun kendinizle baş başa kalma lüksünüz var. Ancak öğretmenlik öyle değil… Bir öğretmenin sınıfa özel yaşamının stresini yansıtmak ya da o gün işi biraz yavaştan almak gibi bir lüksü olmuyor. Sürekli üretmeniz ve düşünmeniz kadar sabırlı da olmanız gereken bir meslek. Dolayısıyla öğretmenlerden hayatımın her alanında çok şey öğrendim ve hâlâ da öğrenmeye devam ediyorum.
EĞİTİM ÖMÜRLÜK BİR UĞRAŞ
Mesleğe başlarken eğitime bakışınızla bugünki bakışınız arasında farklar var mı?
Öğretmenlik mesleğinin sorumluluğu çok ağır. Yarattığı anlam duygusu ise çok yüksek. Başlarken zor bir iş olduğunu hem ailevi deneyimlerden hem de etrafımızdaki öğretmenlerden biliyordum ancak işin içine girince verdiği duygusal tatminin düzeyinin sabır, tolerans ve hoşgörüyü sağlayan en yüksek motivasyon olduğunu anladım. Hem öğretmenlik hem de yöneticilik için şunu söyleyebilirim; her iki mesleğe de girerken eğitimin süreli bir iş olduğu düşüncesindeydim. Şimdi ise eğitimin yaşam boyu sürdürülmesi gereken uzun soluklu ve hatta ömürlük bir uğraş olduğunu düşünüyorum.
KURUMSAL MÜKEMMELİYET OLMADAN NİTELİKLİ EĞİTİM OLMAZ
Kariyer yolculuğunda en çok zorlandığınız konular neler oldu ve bunları nasıl aştınız?
Bugün bulunduğum nokta, 3’ncü kuşak olarak devraldığım bir pozisyon. Dolayısıyla kadın idareci olarak yaşadığım süreçleri daha yumuşak geçirdiğimi söylemeliyim. Ancak yönetim basamağında bulunmanın kendine özgü zorlukları var. Kendi pozisyonum için söylemek gerekirse bir aile işletmesinin yönetiminde en önemli konu aile duygusallığı ve işletme mantığı arasında bir denge kurabilmek. Eğitim alanında çalışan bir kadın yönetici olarak durumu değerlendirmek gerekirse… Bizim seslendiğimiz kitle gençler. Değerleri, iletişimi, öğrenme teknikleri bütünüyle farklı bir kuşağa hizmet veriyoruz. Düşünce özgürlük ister, eğitimse belli bir disiplin. Bu iki mekanizmayı aynı anda çalıştırabilmek işimizin zorlu kısmı. Kurumsal mükemmeliyet sağlanmadan nitelikli eğitim hizmeti verebilmek mümkün değil. Çalışan mutluluğu sağlanmadan, eğitim ortamında dinamik ve mutlu bir atmosfer oluşturmak mümkün değil. Bu noktada hem kurumsal işleyişimizi hem de eğitim niteliğimizin standartlarını korumak gerekiyor. Eğitim yöneticiliği demek güvenliği, etik değerleri, eğitim hizmetimizi, fiziksel ortamımızı optimum düzeyde sunabilmek demek. Dolayısıyla işimizin en önemli zorluğu dengeyi kurmak ve yürütmekte yatıyor.
Eğitim dünyasında kadın öğretmenlerin sayısının çok olmasına rağmen yönetici kadın sayısının az olmasının nedenleri neler?
Kadın sayısının görece erkeklere göre az olmasında esas mesele önyargı. Kadının, yöneticiliğin doğasındaki rolleri yerine getiremeyeceğine dair yaygın bir düşünce var. Bir diğer konu da kadının yönetim kademesinde görev alacağı yaş evlilik, annelik gibi hassas süreçlerle de kesişebiliyor. Bu noktada insanı bilhassa sermaye olarak gören işyerleri kadına, yönetim konusunda potansiyeli olsa bile, yatırım yapmakta tereddüt edebiliyorlar. Oysa iş dünyasında yönetilemeyecek, dengelenemeyecek veya çözülemeyecek hiçbir konu yok. Bu önyargılar kadının da zihin yapısına ‘Nasılsa işletme buna bakmaz ya da takdir etmez” şeklinde sirayet ediyor ve çabalamaktan vazgeçen hatta bu nedenle iş yaşamından uzaklaşan değerler olabiliyor. Sonuç olarak bu meseleyi önyargılar ve önyargıların bireyin zihninde yarattığı erozyona bağlıyorum.
TEK YOL ÇEKİRDEKTEN EĞİTİM
Kadınların eğitim dünyasında ve toplumdaki konumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda önerilerinizi öğrenebilir miyiz?
Kadının iş, eğitim ve özel yaşamda belli noktalarda hak ettiği konuma ulaştığını hâlâ söyleyemeyiz. Ancak burada yapıcı önerilerin yalnız kadınlara yönelik olmasını da bir çözüm olarak görmüyorum. Kadınların güçlenmesi erkeklerin de bilinçlenmesi gerekiyor. Bu bilincin evde, okulda, ailede içselleşmesi ve kabul görmesi gerekiyor. Bu noktada tek yol eğitim. Çekirdekten eğitim. Örnek olmak da bir yol. Kadın ve erkek, özellikle anne baba, kimliklerinde cinsiyete ilişkin rolleri çok dikkatle ele almalılar ve bu konuda anlatıcı değil eylemleriyle kendilerini gösteren rol modeller olmalılar.
NASIL BİR YÖNETİCİSİNİZ?
“Eşitlik, saygı, insana güven ve pozitif yaklaşım” ilkesi yönetici kimliğimin çekirdeğini oluşturuyor ki bu başlıklar aslında eğitimciliğin de felsefesidir. Birlikte çalıştığım insan kaynağına her şeyden önce güveniyorum ve bu güveni onlara hissettirmeye çalışıyorum. Didaktik değilim ve bundan mümkün olduğunca uzak duruyorum. Eğer ihtiyaçları varsa, sezgisel olarak bunu hissediyorsam yol göstermeye ve deneyimde, iletişimde paylaşımcı olmaya çalışıyorum. Adil davranmak ve eşitlik ilkesinde tutarlılık da benim için önemli diğer ilkeler.
DR. BAHAR AKINGÜÇ GÜNVER
Kültür Koleji’ndeki ilk ve ortaöğreniminin ardından liseyi Robert Kolej, lisans eğitimini ise Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümünde tamamladı. Lisansüstü eğitimini California State Üniversitesi’nde Eğitim Yönetimi alanında yapan Dr. Akıngüç Günver, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Davranış Bilimleri Anabilim Dalında Aile İşletmeleri üzerine hazırladığı teziyle doktora eğitimini tamamladı. Harvard Üniversitesi Eğitimde Liderlik Programına katılan Dr. Akıngüç Günver; California State Üniversitesi’nde Matematik Branşı Asistanlığı, Kültür Okulları’nda Matematik Öğretmenliği ile eğitim kariyerine başladı. Kültür Koleji Anaokulları’nın ve Kültür Fen Lisesi’nin Kurucu Müdürlüğünü, Kültür Okulları Genel Müdürlüğünü yaptı. Yaşadıkça Eğitim Dergisi’nin yayın editörü olan Dr. Akıngüç Günver, 2009 yılından bu yana İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olarak görev yapmaktadır. Evli ve 2 kız çocuğu annesidir.
Son Güncelleme: Cuma, 23 Mart 2018 16:44
Gösterim: 2263