Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
LYS'de tercih edecek tüm öğrencilere 10 ay boyunca 200 lira karşılıksız burs verileceğinin açıklanmasına rağmen sadece 1 öğrencinin tercih ettiği SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini ek yerleştirme de kimse tercih etmedi
LYS'de sadece 1 öğrencinin seçtiği Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini, ek yerleştirmede başka tercih eden olmadı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 25 Temmuz'da açıklanan 2013 üniversite yerleştirme sonuçlarına göre 15 bin 413 kişi SDÜ'yü tercih etmiş, doluluk oranı fakültelerde yüzde 91,13, yüksekokullarda ise yüzde 80 civarında gerçekleşmişti.
Tıp, diş hekimliği, eğitim ve güzel sanatlar fakültelerinin kontenjanlarındaki yüzde 100'lük doluluk oranına rağmen 26 kontenjanı bulunan Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini sadece 1 kişi tercih etmişti.
ÖSYM'nin web sitesinde yer alan 2013-ÖSYS ek yerleştirme sonuçlarına göre, SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini 25 kişilik kontenjanına rağmen kimse tercih etmedi.
Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Çetinkaya, düzenlendiği basın toplantısında, fakülteyi tercih edecek her öğrenciye 10 ay boyunca ayda 200 lira karşılıksız burs sağlayacaklarını belirtmişti.
Akdeniz Üniversitesi Isparta Mühendislik Fakültesine bağlı olarak 1982 yılında kurulan, 1992'de SDÜ'ye bağlanan Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinden bugüne kadar bin 300 öğrenci mezun oldu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
LYS'de tercih edecek tüm öğrencilere 10 ay boyunca 200 lira karşılıksız burs verileceğinin açıklanmasına rağmen sadece 1 öğrencinin tercih ettiği SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini ek yerleştirme de kimse tercih etmedi
LYS'de sadece 1 öğrencinin seçtiği Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini, ek yerleştirmede başka tercih eden olmadı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 25 Temmuz'da açıklanan 2013 üniversite yerleştirme sonuçlarına göre 15 bin 413 kişi SDÜ'yü tercih etmiş, doluluk oranı fakültelerde yüzde 91,13, yüksekokullarda ise yüzde 80 civarında gerçekleşmişti.
Tıp, diş hekimliği, eğitim ve güzel sanatlar fakültelerinin kontenjanlarındaki yüzde 100'lük doluluk oranına rağmen 26 kontenjanı bulunan Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini sadece 1 kişi tercih etmişti.
ÖSYM'nin web sitesinde yer alan 2013-ÖSYS ek yerleştirme sonuçlarına göre, SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesini 25 kişilik kontenjanına rağmen kimse tercih etmedi.
Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Çetinkaya, düzenlendiği basın toplantısında, fakülteyi tercih edecek her öğrenciye 10 ay boyunca ayda 200 lira karşılıksız burs sağlayacaklarını belirtmişti.
Akdeniz Üniversitesi Isparta Mühendislik Fakültesine bağlı olarak 1982 yılında kurulan, 1992'de SDÜ'ye bağlanan Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinden bugüne kadar bin 300 öğrenci mezun oldu.
Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Ekim 2013 13:10
Gösterim: 1498
Milli Eğitim Bakanlığı ile İspanya Eğitim Kültür ve Spor Bakanlığı arasında "Eğitim alanında işbirliği anlaşması" imzalandı
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile İspanya Eğitim Kültür ve Spor Bakanı Jose Ignacio Wert Ortega arasında "Eğitim alanında işbirliği anlaşması" imzalandı
İmza töreni, Millî Eğitim Bakanlığı'nın ev sahipliğindeki ''OECD Eğitim Bakanları Gayriresmi Toplantısı'nın gerçekleştiği Le Meridien Otel'de yapıldı.
Bakan Avcı, anlaşmanın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Bakan Avcı, anlaşmanın iki ülke arasında eğitim alanındaki işbirliğinin gelişmesinde önemli katkı yapacağını ifade etti.
Konuk Bakan Ortega ise İstanbul'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İki ülke arasında eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi konusunda ciddi çabalar harcandığını vurgulayan Bakan Ortega, anlaşmanın, iki ülke arasındaki ortaöğrenim ve yükseköğrenim alanındaki ilişkileri geliştireceğini kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı ile İspanya Eğitim Kültür ve Spor Bakanlığı arasında "Eğitim alanında işbirliği anlaşması" imzalandı
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile İspanya Eğitim Kültür ve Spor Bakanı Jose Ignacio Wert Ortega arasında "Eğitim alanında işbirliği anlaşması" imzalandı
İmza töreni, Millî Eğitim Bakanlığı'nın ev sahipliğindeki ''OECD Eğitim Bakanları Gayriresmi Toplantısı'nın gerçekleştiği Le Meridien Otel'de yapıldı.
Bakan Avcı, anlaşmanın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Bakan Avcı, anlaşmanın iki ülke arasında eğitim alanındaki işbirliğinin gelişmesinde önemli katkı yapacağını ifade etti.
Konuk Bakan Ortega ise İstanbul'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İki ülke arasında eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi konusunda ciddi çabalar harcandığını vurgulayan Bakan Ortega, anlaşmanın, iki ülke arasındaki ortaöğrenim ve yükseköğrenim alanındaki ilişkileri geliştireceğini kaydetti.
Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Ekim 2013 08:26
Gösterim: 1359
Sadece ilkokul olarak devam etmesi planlanırken hem ilk hem ortaokul olarak hizmet veren ve üstüne bir de anaokulu öğrencilerinin kabul edildiği 28 dersliği olan okula 2500’den fazla öğrenci kabul edilince minik çocuklar öğlen hizmetli odasında yer yataklarında uyumaya, öğle yemeklerini de koridorlarda yemeğe başladı.
Bahçelievler’deki 75. Yıl İlkokulu ve Ortaokulu’nda 4+4+4 kapsamındaki dönüşüm, ‘bir dönüşememe trajedisi’ halini aldı. Sadece ilkokul olarak devam etmesi planlanırken hem ilk hem ortaokul olarak hizmet veren, civardaki okullardan da öğrenci kabul eden, bu arada içine bir de anaokulu sıkıştırılan okulda 2500’ü bulan mevcuda karşın 28 derslik var.
Radikal Gazetesi’nden Umay Aktaş Salman’ın haberine göre, 3 yaşından 15 yaşına kadar tüm çocuklar aynı binada. Minik çocuklar öğlen hizmetli odasında yer yataklarında uyuyor, öğle yemeklerini koridorlarda yiyor. Sınıflar birleştirildi. Odaları sınıf yapılan öğretmenler ortada kaldı. Memur odasının kapısında ‘kısmen öğretmenler odası’ yazıyor. Zaten bu şartlar altında okulda da kısmen eğitim yapılabiliyor.
Okullar bitirilemeyince
Okullar açılalı yaklaşık bir ay oldu ancak 75. Yıl İlkokulu ve Ortaokulu’nda halen kelimenin tam anlamıyla kaos yaşanıyor. Okulun bahçesine İl Özel İdaresi tarafından yeni yaptırılan anaokulu için yaz ayında kayıt alınmaya başlandı. İnşaatı biten okulun da eylülde açılacağı söylendi. Veliler 9 Eylül’de çocuklarını getirdiklerinde anaokulunun açılmadığını görünce şoke oldu. Bir hafta boyunca çocukların bir kısmı spor salonunda minderler üzerinde toplandı. Veliler isyan edince binaya anaokulu öğrencileri de sıkıştırıldı.
Okul şu anda hem ortaokul hem ilkokul. Kendi öğrencilerine ek olarak civardaki sadece ilkokul olarak dönüşmüş okulların ortaokul öğrencilerini de aldı. Aslında plan, 75 Yıl’ın ortaokul kısmının, bölgede yeni yapılan Fatih Ortaokulu’na gitmesiydi. Yeni okulun inşaatı bitmeden dönüşüm yapılınca evdeki hesap çarşıya uymadı. İlk ve ortaokulla birlikte toplam öğrenci sayısı 2500’ü buldu. Ortaokullar sabahçı, ilkokullar öğlenci oldu. 28 derslik buna göre paylaşıldı. Ancak ortada kalan 130 anaokulu çocuğu için de yer açılmaya çalışılınca idareci ve öğretmenler odaları da sınıf yapıldı. İki tane ilkokul sınıfı, bir müdür yardımcısı odası, engelli çocukların eğitim aldığı özel eğitim sınıfı anaokulu öğrencilerine verildi.
Ancak sınıflara hem büyüklük hem donanım nedeniyle anaokulu sınıfı demek mümkün değil. Üstelik 36-60 ay arası çocukların olduğu anaokulunda öğle uykusu uyuyanlar, hizmetlinin yaşadığı zemin katta yer yataklarında yatıyor. Yan taraf kazan dairesi.
Sandalye kapmaca oyunu
Anaokullarına sınıf verilince diğer öğrenciler de mağdur oldu. Bu sefer 2. ve 6. sınıflar birleştirildi. Yani örneğin 2-A ve 2-B tek sınıf yapıldı. Sınıf mevcutları 70’i buldu. Öğretmenler nöbetleşe derse girip 70 kişiye ders anlattı. 6. sınıfların şubeleri için de aynı yöntem uygulandı. Ancak bu kez durum daha komik bir hal aldı. Örneğin 6A ve 6B sınıfları birleştirildiğinde ders programları tutmadı. Bir sınıfın dersi matematik, diğerininki Türkçe ise sırayla ders yapıldı. Sınıf 70 kişiyi bulduğu için sandalyede oturan öğrenciler oldu.
Veliler isyan edince sınıflar birleştirilmesin diye 2 ve 6. sınıflardan bazı şubeler diğer sınıflara dağıtıldı. Böyle olunca da sınıf mevcutları 55’i buldu. Öğretmenler odası ile konferans salonu da sınıf oldu. Öğretmenler kalabalıkta sandalye bulup ders anlatmaya çalışıyor.
Yemek niyetine salatalık
Daha anaokulu bitirilmeden kayıt yapan 75. Yıl İlkokulu ve Ortaokulu yönetimine veliler isyan ediyor. Çoğu çalışan velilerden bazıları düzene girmediği için çocuklarını henüz okula yollamak yerine işten izin almış. Kimi de kötü şartlara rağmen çocuğu okula göndermek zorunda kalmış. Veli Oktay Kip, “Okul teslim edilmeden kesin kayıt aldılar. Çocuklarını okuldan alan veliler var. Oğlum iki hafta gidebildi okula. Yemek adı altında domates, salatalık, iki zeytin verdiler.”
Bir başka veli Gülay Yıldız da kayıt komisyonu oluşturulmadan okul ücreti alındığını anlatıyor: “Okul düzene oturmadığı için işime gidemiyorum. Çok zor durumdayız. Benden aylık 200, iki aylık 400 TL aldılar.”
Bayramdan sonraya ne kaldı!
Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak, 75. Yıl’daki manzaranın, plansız okul dönüşümlerine örnek olduğunu vurguluyor. Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ise müteahhidin anaokulunu eylülde teslim edecekken enerji bağlantılarında sorun olduğunu anlatıyor. 75. Yıl’ın orta kısmının da teslimine az kalan Fatih Ortaokulu’na geçince rahatlama olacağını belirten yetkililer ekliyor: Bayramdan sonra çözülecek. Bayramdan sonraya ne kaldı...
Kaynak Radikal
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sadece ilkokul olarak devam etmesi planlanırken hem ilk hem ortaokul olarak hizmet veren ve üstüne bir de anaokulu öğrencilerinin kabul edildiği 28 dersliği olan okula 2500’den fazla öğrenci kabul edilince minik çocuklar öğlen hizmetli odasında yer yataklarında uyumaya, öğle yemeklerini de koridorlarda yemeğe başladı.
Bahçelievler’deki 75. Yıl İlkokulu ve Ortaokulu’nda 4+4+4 kapsamındaki dönüşüm, ‘bir dönüşememe trajedisi’ halini aldı. Sadece ilkokul olarak devam etmesi planlanırken hem ilk hem ortaokul olarak hizmet veren, civardaki okullardan da öğrenci kabul eden, bu arada içine bir de anaokulu sıkıştırılan okulda 2500’ü bulan mevcuda karşın 28 derslik var.
Radikal Gazetesi’nden Umay Aktaş Salman’ın haberine göre, 3 yaşından 15 yaşına kadar tüm çocuklar aynı binada. Minik çocuklar öğlen hizmetli odasında yer yataklarında uyuyor, öğle yemeklerini koridorlarda yiyor. Sınıflar birleştirildi. Odaları sınıf yapılan öğretmenler ortada kaldı. Memur odasının kapısında ‘kısmen öğretmenler odası’ yazıyor. Zaten bu şartlar altında okulda da kısmen eğitim yapılabiliyor.
Okullar bitirilemeyince
Okullar açılalı yaklaşık bir ay oldu ancak 75. Yıl İlkokulu ve Ortaokulu’nda halen kelimenin tam anlamıyla kaos yaşanıyor. Okulun bahçesine İl Özel İdaresi tarafından yeni yaptırılan anaokulu için yaz ayında kayıt alınmaya başlandı. İnşaatı biten okulun da eylülde açılacağı söylendi. Veliler 9 Eylül’de çocuklarını getirdiklerinde anaokulunun açılmadığını görünce şoke oldu. Bir hafta boyunca çocukların bir kısmı spor salonunda minderler üzerinde toplandı. Veliler isyan edince binaya anaokulu öğrencileri de sıkıştırıldı.
Okul şu anda hem ortaokul hem ilkokul. Kendi öğrencilerine ek olarak civardaki sadece ilkokul olarak dönüşmüş okulların ortaokul öğrencilerini de aldı. Aslında plan, 75 Yıl’ın ortaokul kısmının, bölgede yeni yapılan Fatih Ortaokulu’na gitmesiydi. Yeni okulun inşaatı bitmeden dönüşüm yapılınca evdeki hesap çarşıya uymadı. İlk ve ortaokulla birlikte toplam öğrenci sayısı 2500’ü buldu. Ortaokullar sabahçı, ilkokullar öğlenci oldu. 28 derslik buna göre paylaşıldı. Ancak ortada kalan 130 anaokulu çocuğu için de yer açılmaya çalışılınca idareci ve öğretmenler odaları da sınıf yapıldı. İki tane ilkokul sınıfı, bir müdür yardımcısı odası, engelli çocukların eğitim aldığı özel eğitim sınıfı anaokulu öğrencilerine verildi.
Ancak sınıflara hem büyüklük hem donanım nedeniyle anaokulu sınıfı demek mümkün değil. Üstelik 36-60 ay arası çocukların olduğu anaokulunda öğle uykusu uyuyanlar, hizmetlinin yaşadığı zemin katta yer yataklarında yatıyor. Yan taraf kazan dairesi.
Sandalye kapmaca oyunu
Anaokullarına sınıf verilince diğer öğrenciler de mağdur oldu. Bu sefer 2. ve 6. sınıflar birleştirildi. Yani örneğin 2-A ve 2-B tek sınıf yapıldı. Sınıf mevcutları 70’i buldu. Öğretmenler nöbetleşe derse girip 70 kişiye ders anlattı. 6. sınıfların şubeleri için de aynı yöntem uygulandı. Ancak bu kez durum daha komik bir hal aldı. Örneğin 6A ve 6B sınıfları birleştirildiğinde ders programları tutmadı. Bir sınıfın dersi matematik, diğerininki Türkçe ise sırayla ders yapıldı. Sınıf 70 kişiyi bulduğu için sandalyede oturan öğrenciler oldu.
Veliler isyan edince sınıflar birleştirilmesin diye 2 ve 6. sınıflardan bazı şubeler diğer sınıflara dağıtıldı. Böyle olunca da sınıf mevcutları 55’i buldu. Öğretmenler odası ile konferans salonu da sınıf oldu. Öğretmenler kalabalıkta sandalye bulup ders anlatmaya çalışıyor.
Yemek niyetine salatalık
Daha anaokulu bitirilmeden kayıt yapan 75. Yıl İlkokulu ve Ortaokulu yönetimine veliler isyan ediyor. Çoğu çalışan velilerden bazıları düzene girmediği için çocuklarını henüz okula yollamak yerine işten izin almış. Kimi de kötü şartlara rağmen çocuğu okula göndermek zorunda kalmış. Veli Oktay Kip, “Okul teslim edilmeden kesin kayıt aldılar. Çocuklarını okuldan alan veliler var. Oğlum iki hafta gidebildi okula. Yemek adı altında domates, salatalık, iki zeytin verdiler.”
Bir başka veli Gülay Yıldız da kayıt komisyonu oluşturulmadan okul ücreti alındığını anlatıyor: “Okul düzene oturmadığı için işime gidemiyorum. Çok zor durumdayız. Benden aylık 200, iki aylık 400 TL aldılar.”
Bayramdan sonraya ne kaldı!
Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak, 75. Yıl’daki manzaranın, plansız okul dönüşümlerine örnek olduğunu vurguluyor. Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ise müteahhidin anaokulunu eylülde teslim edecekken enerji bağlantılarında sorun olduğunu anlatıyor. 75. Yıl’ın orta kısmının da teslimine az kalan Fatih Ortaokulu’na geçince rahatlama olacağını belirten yetkililer ekliyor: Bayramdan sonra çözülecek. Bayramdan sonraya ne kaldı...
Kaynak Radikal
Son Güncelleme: Cumartesi, 05 Ekim 2013 10:35
Gösterim: 1736
“Türkiye'deki Üniversite Öğrencilerinin Avrupa Birliği Algısı” anketi sonuçlarına göre, her iki öğrenciden biri “AB üyeliğine” karşı.
8 ilde 14 üniversitedeki bin lisans ve yüksek lisans öğrencisinin katılımıyla gerçekleştirilen "Türkiye'deki Üniversite Öğrencilerinin Avrupa Birliği Algısı" anketi sonuçlandı.
Türkiye'de üniversite eğitimi alan gençlerin Avrupa Birliği'ne yönelik algılarının belirlenmesi ve bu çerçevede ileriye dönük stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlanması amacıyla Konrad Adenauer Stiftung Derneği tarafından desteklenen ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Nail Alkan'ın öncülüğünde 8 ildeki 14 üniversitedeki bin lisans ve yüksek lisans öğrencisine uygulanan "Türkiye'deki Üniversite Öğrencilerinin Avrupa Birliği Algısı" anketi, yaklaşık her iki öğrenciden birinin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu ortaya koydu.
Anket, öğrencilerin yüzde 42,4'ünün Türkiye'nin AB üyeliğine olumsuz yaklaştığını ortaya çıkarırken, AB üyeliğine karşı çıkan illerin başında yüzde 52 ile Ankara geldi. İstanbul ise yüzde 49,5'la ikinci sırayı aldı. Buna karşın en büyük destek yüzde 64'le Gaziantep'ten gelirken, onu yüzde 56 ile İzmir ve yüzde 55'le Antalya izledi.
Katılımcıların neredeyse tamamının AB üyeliği hakkında bilgi sahibi olduğunu ifade ettiği ankette, öğrencilerin yüzde 23'ü AB hakkında oldukça bilgili olduğununu belirtirken, yüzde 62'si ise kısmen bilgili olduklarını dile getirdi. Buna karşın sadece 4 kişi AB konusunda hiçbir fikri olmadığını kaydetti.
AB üyeliği konusunda olumlu görüş bildirenlerin yaklaşık yüzde 44'ü, üyelikle "yaşam standartlarının AB seviyesine yükseleceği" fikrine sahipken, karşı çıkan her üç kişiden biri Türk kültür ve kimliğinin AB üyeliğiyle yok olacağı endişesini taşıyor. Diğer başlıca kaygı nedenlerini ise "Türkiye'yi zaten almayacaklar" ve "çifte standart uygulanması" oluşturuyor.
Türkiye'nin AB üyeliği konusunda olumsuz düşüncelere sahip öğrencilerin yüzde 42'si Türkiye'ye karşı önyargı ve samimiyetsizlik giderilirse görüşlerinin olumlu yönde değişeceğini ifade ederken, yüzde 26'sı ise bunun ancak Türkiye'ye çifte standart uygulanmasından vazgeçilmesi durumda mümkün olacağını belirtti.
Çalışmanın ortaya koyduğu diğer bir çarpıcı tablo ise öğrencilerin yüzde 34'ünün Türkiye'nin hiçbir zaman AB üyesi olamayacağı görüşüne sahip olması. Buna karşın katılımcıların sadece yüzde 15'i gelecek 5-10 yıl içinde Türkiye'nin AB'ye gireceğine inanıyor. Buna rağmen, Türkiye'nin AB üyeliği dışında bir seçeneğinin olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 70.
Anket, katılımcıların yarısının AB'nin geleceği konusunda karamsar görüşe sahip olduklarını da ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 34'ü AB'nin ilerde daha kötüye gideceğini düşünüyor, yüzde 11'i ise AB'nin tamamen yok olacağı görüşünde.
Dikkati çeken bir diğer önemli nokta ise öğrencilerin yarıdan fazlasının Türk kamuoyundaki olumsuz AB algısının sorumlusu olarak Fransa'yı görmeleri. Bununla AB karşıtı tutumdan Yunanistan'ı sorumlu tutanların oranı yüzde 19'ken, öğrencilerin yüzde 15'i de AB karşıtlığının sebebi olarak Almanya'yı görüyor .
Diğer taraftan, her üç öğrenciden biri daha özgüvenli bir politika yürütülmesinin toplumdaki AB algısını iyileştireceğini düşünürken, yaklaşık bir o kadarı da bunun toplumdaki bilgi eksikliğinin giderilmesiyle sağlanacağı görüşünde.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
“Türkiye'deki Üniversite Öğrencilerinin Avrupa Birliği Algısı” anketi sonuçlarına göre, her iki öğrenciden biri “AB üyeliğine” karşı.
8 ilde 14 üniversitedeki bin lisans ve yüksek lisans öğrencisinin katılımıyla gerçekleştirilen "Türkiye'deki Üniversite Öğrencilerinin Avrupa Birliği Algısı" anketi sonuçlandı.
Türkiye'de üniversite eğitimi alan gençlerin Avrupa Birliği'ne yönelik algılarının belirlenmesi ve bu çerçevede ileriye dönük stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlanması amacıyla Konrad Adenauer Stiftung Derneği tarafından desteklenen ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Nail Alkan'ın öncülüğünde 8 ildeki 14 üniversitedeki bin lisans ve yüksek lisans öğrencisine uygulanan "Türkiye'deki Üniversite Öğrencilerinin Avrupa Birliği Algısı" anketi, yaklaşık her iki öğrenciden birinin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu ortaya koydu.
Anket, öğrencilerin yüzde 42,4'ünün Türkiye'nin AB üyeliğine olumsuz yaklaştığını ortaya çıkarırken, AB üyeliğine karşı çıkan illerin başında yüzde 52 ile Ankara geldi. İstanbul ise yüzde 49,5'la ikinci sırayı aldı. Buna karşın en büyük destek yüzde 64'le Gaziantep'ten gelirken, onu yüzde 56 ile İzmir ve yüzde 55'le Antalya izledi.
Katılımcıların neredeyse tamamının AB üyeliği hakkında bilgi sahibi olduğunu ifade ettiği ankette, öğrencilerin yüzde 23'ü AB hakkında oldukça bilgili olduğununu belirtirken, yüzde 62'si ise kısmen bilgili olduklarını dile getirdi. Buna karşın sadece 4 kişi AB konusunda hiçbir fikri olmadığını kaydetti.
AB üyeliği konusunda olumlu görüş bildirenlerin yaklaşık yüzde 44'ü, üyelikle "yaşam standartlarının AB seviyesine yükseleceği" fikrine sahipken, karşı çıkan her üç kişiden biri Türk kültür ve kimliğinin AB üyeliğiyle yok olacağı endişesini taşıyor. Diğer başlıca kaygı nedenlerini ise "Türkiye'yi zaten almayacaklar" ve "çifte standart uygulanması" oluşturuyor.
Türkiye'nin AB üyeliği konusunda olumsuz düşüncelere sahip öğrencilerin yüzde 42'si Türkiye'ye karşı önyargı ve samimiyetsizlik giderilirse görüşlerinin olumlu yönde değişeceğini ifade ederken, yüzde 26'sı ise bunun ancak Türkiye'ye çifte standart uygulanmasından vazgeçilmesi durumda mümkün olacağını belirtti.
Çalışmanın ortaya koyduğu diğer bir çarpıcı tablo ise öğrencilerin yüzde 34'ünün Türkiye'nin hiçbir zaman AB üyesi olamayacağı görüşüne sahip olması. Buna karşın katılımcıların sadece yüzde 15'i gelecek 5-10 yıl içinde Türkiye'nin AB'ye gireceğine inanıyor. Buna rağmen, Türkiye'nin AB üyeliği dışında bir seçeneğinin olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 70.
Anket, katılımcıların yarısının AB'nin geleceği konusunda karamsar görüşe sahip olduklarını da ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 34'ü AB'nin ilerde daha kötüye gideceğini düşünüyor, yüzde 11'i ise AB'nin tamamen yok olacağı görüşünde.
Dikkati çeken bir diğer önemli nokta ise öğrencilerin yarıdan fazlasının Türk kamuoyundaki olumsuz AB algısının sorumlusu olarak Fransa'yı görmeleri. Bununla AB karşıtı tutumdan Yunanistan'ı sorumlu tutanların oranı yüzde 19'ken, öğrencilerin yüzde 15'i de AB karşıtlığının sebebi olarak Almanya'yı görüyor .
Diğer taraftan, her üç öğrenciden biri daha özgüvenli bir politika yürütülmesinin toplumdaki AB algısını iyileştireceğini düşünürken, yaklaşık bir o kadarı da bunun toplumdaki bilgi eksikliğinin giderilmesiyle sağlanacağı görüşünde.
Son Güncelleme: Cumartesi, 05 Ekim 2013 11:36
Gösterim: 1348
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, "Özel okullarda anadilde eğitim imkanı getirilmesini yürekten destekliyorum. Devlet okullarında olması, ülkeyi bölünmeye götürür" dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, demokratikleşme paketine itirazı olmadığını belirterek, özel okullarda anadilde eğitim imkanı getirilmesini "yürekten desteklediğini" söyledi.
Kuzu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "anadilde eğitim" konusundaki sözlerinin bazı basın yayın organlarında çarpıtıldığını ve çıkan haberlerin "külliyen yalan olduğunu" ifade etti.
"Demokratikleşme paketine hiçbir itirazım yoktur. Paketle ilgili herhangi bir sorunum da yok" diyen Kuzu, özel okullarda anadilde eğitim imkanı getirilmesini yürekten desteklediğini vurguladı.
Devlet okullarında anadilde eğitimin zorunlu hale getirilmesinin ülkeyi bölünmeye götüreceğini savunan Kuzu, "Karşı olduğum nokta budur. Yoksa paketi destekliyorum" dedi.
Kuzu, konuyla ilgili olarak partisiyle ters düştüğü iddialarının gerçeği yansıtmadığını kaydederek, bu konuda bir çatlak olmadığını söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, "Özel okullarda anadilde eğitim imkanı getirilmesini yürekten destekliyorum. Devlet okullarında olması, ülkeyi bölünmeye götürür" dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, demokratikleşme paketine itirazı olmadığını belirterek, özel okullarda anadilde eğitim imkanı getirilmesini "yürekten desteklediğini" söyledi.
Kuzu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "anadilde eğitim" konusundaki sözlerinin bazı basın yayın organlarında çarpıtıldığını ve çıkan haberlerin "külliyen yalan olduğunu" ifade etti.
"Demokratikleşme paketine hiçbir itirazım yoktur. Paketle ilgili herhangi bir sorunum da yok" diyen Kuzu, özel okullarda anadilde eğitim imkanı getirilmesini yürekten desteklediğini vurguladı.
Devlet okullarında anadilde eğitimin zorunlu hale getirilmesinin ülkeyi bölünmeye götüreceğini savunan Kuzu, "Karşı olduğum nokta budur. Yoksa paketi destekliyorum" dedi.
Kuzu, konuyla ilgili olarak partisiyle ters düştüğü iddialarının gerçeği yansıtmadığını kaydederek, bu konuda bir çatlak olmadığını söyledi.
Son Güncelleme: Cuma, 04 Ekim 2013 15:47
Gösterim: 1770