Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanlığı, Şubat 2013'te yaptığı özür grubu atama verilerini yayımladı. 8 bin 286 öğretmenin başvuru yaptığı Şubat 2013 özür grubu atamalarında 6 bin 768 öğretmenden 5 bin 463'ünün ataması tercihleri doğrultusunda yapılırken, bin 518 öğretmenin yaptığı tercihlerde boş kontenjan olmadığı için ataması yapılamadı

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), Şubat 2013'te yaptığı özür grubu atamaları için 8 bin 286 öğretmen başvuru yaptı. Öğretmenler en fazla Ankara'ya gitmek istedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen ay grup toplantısında, ''yılda bir kez, yaz aylarında yapılan öğretmenler mazeret atamalarının bu yıl Şubat ayında yapılacağını'' açıklamasından sonra MEB tarafından yapılan öğretmenlerin iller arası eş durumu, sağlık durumu ve genel ve özel hayatı etkileyen nedenlere bağlı yer değişikliklerinde 8 bin 286 öğretmen tercihte bulundu.

Bu öğretmenlerden ataması yapılan 6 bin 768 öğretmenden 5 bin 463'ünün ataması tercihlerine yapılırken, bin 305 öğretmenin ataması da kura usulüyle gerçekleştirildi. Atamalarda bin 518 öğretmenin ise alanlarında boş okul olmadığı veya il içinde boş olan başka bir okulu tercih etmedikleri için atamaları yapılamadı.

Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, doluluk oranları baz alınarak yapılan değerlendirmede, öğretmenlerin en fazla gitmek istediği il Ankara oldu. Başkente 537 öğretmen atanırken, 110 öğretmen bu ilden başka illere gitti.

En çok tercih edilen iller arasında Antalya, İstanbul, İzmir ve Bursa da yer aldı. Antalya'ya 301 öğretmen atanırken 44 öğretmen bu ilden ayrıldı. Bursa'ya 310 öğretmen atandı, buradan 76 öğretmen başka kente gitti. İstanbul'a giden öğretmen sayısı ise 870 oldu. İstanbul'dan diğer illere gitmek isteyen öğretmen sayısı ise 267 oldu.

İzmir'e 302 öğretmen atanırken, 70 öğretmen bu ilden ayrıldı. Kayseri'ye ise 200 öğretmen giderken, 31 öğretmen ilden ayrıldı.

En çok öğretmen Ağrı'dan gitti

Atamalarda, en fazla öğretmenin ayrıldığı il Ağrı oldu. Ağrı'ya 15 öğretmen gelirken 282 öğretmen ilden ayrıldı. Bitlis'e 20 öğretmen atanırken 148 öğretmen buradan başka yere atandı. Hakkari'ye ise sadece 2 öğretmen gitti. İlden ayrılan öğretmen sayısı ise 220 oldu.

Muş'a 17 öğretmen atanırken, 249 öğretmen başka illerde görevlendirildi. 79 öğretmenin göreve başladığı Şanlıurfa'dan 618 öğretmen ayrıldı. Van'a 31 öğretmen giderken 518 öğretmen ilden ayrıldı. Yozgat'ta ise 48 öğretmen gitti ilden bu ayrılan öğretmen sayısı ise 149 oldu.

En çok bu illere atama yapıldı

Bakanlık verilerine göre, 2012'de yapılan atamalarda, Şubat ayında 15 bin 934 öğretmen, doğu ve güneydoğu illerinin tamamının bulunduğu illerle öğretmen sayıları az olan Aksaray, Artvin, Bayburt, Rize, Yozgat ve Sivas gibi illere atandı.

Eylül atamalarında ise 40 bin 167 öğretmenin 22 bin 8'i yine bu illere atandı. Atanan toplam 56 bin 234 öğretmenin 37 bin 947'si doğu ve güneydoğuda bulunan 23 il ile sayıları az olan Aksaray, Artvin, Bayburt, Rize, Yozgat ve Sivas'a atandı.

Bakanlık yetkilileri bu yer değişiklileri nedeniyle bu illerde oluşan öğretmen açığının, kadrolu ve ücretli öğretmenlerin ek ders karşılığında valilikler tarafından görevlendirmesi ile giderileceğini belirtti.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> Şubat 2013 Özür Grubu Atama verileri açıklandı

Milli Eğitim Bakanlığı, Şubat 2013'te yaptığı özür grubu atama verilerini yayımladı. 8 bin 286 öğretmenin başvuru yaptığı Şubat 2013 özür grubu atamalarında 6 bin 768 öğretmenden 5 bin 463'ünün ataması tercihleri doğrultusunda yapılırken, bin 518 öğretmenin yaptığı tercihlerde boş kontenjan olmadığı için ataması yapılamadı

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), Şubat 2013'te yaptığı özür grubu atamaları için 8 bin 286 öğretmen başvuru yaptı. Öğretmenler en fazla Ankara'ya gitmek istedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen ay grup toplantısında, ''yılda bir kez, yaz aylarında yapılan öğretmenler mazeret atamalarının bu yıl Şubat ayında yapılacağını'' açıklamasından sonra MEB tarafından yapılan öğretmenlerin iller arası eş durumu, sağlık durumu ve genel ve özel hayatı etkileyen nedenlere bağlı yer değişikliklerinde 8 bin 286 öğretmen tercihte bulundu.

Bu öğretmenlerden ataması yapılan 6 bin 768 öğretmenden 5 bin 463'ünün ataması tercihlerine yapılırken, bin 305 öğretmenin ataması da kura usulüyle gerçekleştirildi. Atamalarda bin 518 öğretmenin ise alanlarında boş okul olmadığı veya il içinde boş olan başka bir okulu tercih etmedikleri için atamaları yapılamadı.

Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, doluluk oranları baz alınarak yapılan değerlendirmede, öğretmenlerin en fazla gitmek istediği il Ankara oldu. Başkente 537 öğretmen atanırken, 110 öğretmen bu ilden başka illere gitti.

En çok tercih edilen iller arasında Antalya, İstanbul, İzmir ve Bursa da yer aldı. Antalya'ya 301 öğretmen atanırken 44 öğretmen bu ilden ayrıldı. Bursa'ya 310 öğretmen atandı, buradan 76 öğretmen başka kente gitti. İstanbul'a giden öğretmen sayısı ise 870 oldu. İstanbul'dan diğer illere gitmek isteyen öğretmen sayısı ise 267 oldu.

İzmir'e 302 öğretmen atanırken, 70 öğretmen bu ilden ayrıldı. Kayseri'ye ise 200 öğretmen giderken, 31 öğretmen ilden ayrıldı.

En çok öğretmen Ağrı'dan gitti

Atamalarda, en fazla öğretmenin ayrıldığı il Ağrı oldu. Ağrı'ya 15 öğretmen gelirken 282 öğretmen ilden ayrıldı. Bitlis'e 20 öğretmen atanırken 148 öğretmen buradan başka yere atandı. Hakkari'ye ise sadece 2 öğretmen gitti. İlden ayrılan öğretmen sayısı ise 220 oldu.

Muş'a 17 öğretmen atanırken, 249 öğretmen başka illerde görevlendirildi. 79 öğretmenin göreve başladığı Şanlıurfa'dan 618 öğretmen ayrıldı. Van'a 31 öğretmen giderken 518 öğretmen ilden ayrıldı. Yozgat'ta ise 48 öğretmen gitti ilden bu ayrılan öğretmen sayısı ise 149 oldu.

En çok bu illere atama yapıldı

Bakanlık verilerine göre, 2012'de yapılan atamalarda, Şubat ayında 15 bin 934 öğretmen, doğu ve güneydoğu illerinin tamamının bulunduğu illerle öğretmen sayıları az olan Aksaray, Artvin, Bayburt, Rize, Yozgat ve Sivas gibi illere atandı.

Eylül atamalarında ise 40 bin 167 öğretmenin 22 bin 8'i yine bu illere atandı. Atanan toplam 56 bin 234 öğretmenin 37 bin 947'si doğu ve güneydoğuda bulunan 23 il ile sayıları az olan Aksaray, Artvin, Bayburt, Rize, Yozgat ve Sivas'a atandı.

Bakanlık yetkilileri bu yer değişiklileri nedeniyle bu illerde oluşan öğretmen açığının, kadrolu ve ücretli öğretmenlerin ek ders karşılığında valilikler tarafından görevlendirmesi ile giderileceğini belirtti.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Cuma, 08 Mart 2013 11:37

Gösterim: 1945

Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Akşam Gazetesi’nde de Köşe Yazarı olan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, sınav sisteminin eşitliği sağlaması açısından önemli olduğunu ama sınavın tek bir sınav olarak değil birden çok sınav hâlinde uygulanması gerektiğini düşündüğünü belirtti.

TedxIhlasCollegeED konferansına konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan Türkiye’deki eğitim sistemi ve sınav sistemi ile ilgili çarpıcı yorumlar yaptı. Arıboğan, üniversite sınavının ülkemizde hiç olmadığı kadar bir standart sağladığını bu sayede gelir düzeyi yüksek - düşük fark etmeden her çocuğa üniversiteye girme şansının eşit olarak sunulduğunu belirtti.

Okulları, belli bir ideolojinin yerleştirilmesi için kullanılan araç olarak tanımlayan Arıboğan, geçmişten günümüze devletlerin kendi ideolojilerini insanlara aktarmak için okulları kullandığını dile getirdi. Arıboğan, “Ülkeler eğitimi; kendi ideolojisini, kendi vatandaş tiplemesini üretirken, onları belli bir forma koyarak kullanıyor.” dedi.

Bununla birlikte değişim çağıyla artık bilginin birçok kaynaktan aktarıldığını da ekleyen Arıboğan, “Çocuklar artık bilgiye ulaşırken zorlanmıyor, ulaşırken de kendi fikrini oluşturabiliyorlar. Bu yüzden artık okullarda tek tip bir eğitim dayatmak imkânsız. Bu yeni bir dünya.” dedi.

“Önceleri sosyal medyaya karşıydım”

Sosyal Medya ile olan bağını anlatan Prof. Dr. Arıboğan, ilk başlarda bu işi vakit kaybı olarak gördüğünü söyledi. “Oldukça reaksiyonel bir tepkim vardı. Sosyal medyaya girmem, kullanıcı adı almam gibi... Bir gün öğrencilerimden biri geldi ve bu tutumumdan dolayı beni çok sert bir şekilde eleştirdi. Eleştiri belki sertti ama benim çok hoşuma gitti. Ben de fikrimi değiştirdim.” diyen Arıboğan, şu anda Twitter’da aktif olduğunu ve yaklaşık 160 bin takipçisi olduğunu ifade etti.

“Üniversite sınavını, eşitliğin sağlanması açısından önemli buluyorum”

Üniversite sınavının ülkemizde hiç olmadığı kadar bir standart sağladığını vurgulayan Arıboğan, bu sayede gelir düzeyi yüksek - düşük fark etmeden her çocuğa üniversiteye girme şansının eşit olarak sunulduğunu belirtti. “Bizim ülkemizde adam kayırma, zenginleri kollama, elitlere özel imkânlar sunma gibi bir gelenek var. Eğer bu sınav olmasaydı; kim nerede, ne kadar referans bulup maddi kaynak gösterirse o kadar şansa sahip olurdu. O zaman da toplumun alt gelir kısmından olan çocukların şansı olmazdı.” diyen Arıboğan, sınav sisteminin eşitliği sağlaması açısından önemli olduğunu ama sınavın tek bir sınav olarak değil birden çok sınav hâlinde uygulanması gerektiğini düşündüğünü belirtti.

Arıboğan: “Üniversite sınavını yapmanın temel mantığı 3-5 tane iyi üniversiteye girecek çocukları belirlemek.”

Üniversite sınavının mantığını da eleştiren Arıboğan; sınavın, Türkiye’nin gözbebeği 3-5 iyi üniversiteye girecek öğrencilerin belirlenmesi için yapıldığına inandığını söyledi. “Sadece belli üniversitelerin akademik kalitelerini yüksek tutup diğerlerini herhangi bir üniversite hâline getirirseniz o zaman herkes o üniversitelere hücum eder. Şu anda üniversite sınavını yapmanın temel mantığı, 3-5 tane iyi üniversiteye girecek çocukları belirlemek. Ondan sonrası da kalanını diğer üniversitelere dağıtmak şeklinde gelişiyor.” diyen Arıboğan, bu 3-5 okulu gözbebeği ilan etmenin diğer okullardan mezun olacak gençleri ikinci sınıf olarak algılatacağının altını çizdi.

Son olarak TEDxIhlasCollegeED konferansı hakkındaki düşüncelerini de söyleyen Arıboğan, eğitim konusu hakkında bakış açısının belli olduğunu, bazı kalıpları yıkmak adına bir konuşma yapmayı planladığını belirtti.

> ‘Üniversite sınavı, eşitliğin sağlanması açısından önemli’

Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Akşam Gazetesi’nde de Köşe Yazarı olan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, sınav sisteminin eşitliği sağlaması açısından önemli olduğunu ama sınavın tek bir sınav olarak değil birden çok sınav hâlinde uygulanması gerektiğini düşündüğünü belirtti.

TedxIhlasCollegeED konferansına konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan Türkiye’deki eğitim sistemi ve sınav sistemi ile ilgili çarpıcı yorumlar yaptı. Arıboğan, üniversite sınavının ülkemizde hiç olmadığı kadar bir standart sağladığını bu sayede gelir düzeyi yüksek - düşük fark etmeden her çocuğa üniversiteye girme şansının eşit olarak sunulduğunu belirtti.

Okulları, belli bir ideolojinin yerleştirilmesi için kullanılan araç olarak tanımlayan Arıboğan, geçmişten günümüze devletlerin kendi ideolojilerini insanlara aktarmak için okulları kullandığını dile getirdi. Arıboğan, “Ülkeler eğitimi; kendi ideolojisini, kendi vatandaş tiplemesini üretirken, onları belli bir forma koyarak kullanıyor.” dedi.

Bununla birlikte değişim çağıyla artık bilginin birçok kaynaktan aktarıldığını da ekleyen Arıboğan, “Çocuklar artık bilgiye ulaşırken zorlanmıyor, ulaşırken de kendi fikrini oluşturabiliyorlar. Bu yüzden artık okullarda tek tip bir eğitim dayatmak imkânsız. Bu yeni bir dünya.” dedi.

“Önceleri sosyal medyaya karşıydım”

Sosyal Medya ile olan bağını anlatan Prof. Dr. Arıboğan, ilk başlarda bu işi vakit kaybı olarak gördüğünü söyledi. “Oldukça reaksiyonel bir tepkim vardı. Sosyal medyaya girmem, kullanıcı adı almam gibi... Bir gün öğrencilerimden biri geldi ve bu tutumumdan dolayı beni çok sert bir şekilde eleştirdi. Eleştiri belki sertti ama benim çok hoşuma gitti. Ben de fikrimi değiştirdim.” diyen Arıboğan, şu anda Twitter’da aktif olduğunu ve yaklaşık 160 bin takipçisi olduğunu ifade etti.

“Üniversite sınavını, eşitliğin sağlanması açısından önemli buluyorum”

Üniversite sınavının ülkemizde hiç olmadığı kadar bir standart sağladığını vurgulayan Arıboğan, bu sayede gelir düzeyi yüksek - düşük fark etmeden her çocuğa üniversiteye girme şansının eşit olarak sunulduğunu belirtti. “Bizim ülkemizde adam kayırma, zenginleri kollama, elitlere özel imkânlar sunma gibi bir gelenek var. Eğer bu sınav olmasaydı; kim nerede, ne kadar referans bulup maddi kaynak gösterirse o kadar şansa sahip olurdu. O zaman da toplumun alt gelir kısmından olan çocukların şansı olmazdı.” diyen Arıboğan, sınav sisteminin eşitliği sağlaması açısından önemli olduğunu ama sınavın tek bir sınav olarak değil birden çok sınav hâlinde uygulanması gerektiğini düşündüğünü belirtti.

Arıboğan: “Üniversite sınavını yapmanın temel mantığı 3-5 tane iyi üniversiteye girecek çocukları belirlemek.”

Üniversite sınavının mantığını da eleştiren Arıboğan; sınavın, Türkiye’nin gözbebeği 3-5 iyi üniversiteye girecek öğrencilerin belirlenmesi için yapıldığına inandığını söyledi. “Sadece belli üniversitelerin akademik kalitelerini yüksek tutup diğerlerini herhangi bir üniversite hâline getirirseniz o zaman herkes o üniversitelere hücum eder. Şu anda üniversite sınavını yapmanın temel mantığı, 3-5 tane iyi üniversiteye girecek çocukları belirlemek. Ondan sonrası da kalanını diğer üniversitelere dağıtmak şeklinde gelişiyor.” diyen Arıboğan, bu 3-5 okulu gözbebeği ilan etmenin diğer okullardan mezun olacak gençleri ikinci sınıf olarak algılatacağının altını çizdi.

Son olarak TEDxIhlasCollegeED konferansı hakkındaki düşüncelerini de söyleyen Arıboğan, eğitim konusu hakkında bakış açısının belli olduğunu, bazı kalıpları yıkmak adına bir konuşma yapmayı planladığını belirtti.

Son Güncelleme: Cuma, 08 Mart 2013 10:38

Gösterim: 2844

Bakırköy'deki bir lisede edebiyat öğretmenine mobbing uyguladığı gerekçesiyle yargılanan ve beraat eden 4 kişi hakkındaki gerekçeli kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, okul müdürü M.K, müdür yardımcıları S.T. ile A.H.T. ve öğretmenler C.Ş. ile A.B.K'nin, 24 Kasım 2010 tarihinde hazırlanan 4 sayfalık iddianamede, müştekiye 5 Kasım 2009 tarihinde baskı yaparak eziyet edildiği, yıldırmak istenildiği, kendisini bu şekilde iş yerinden uzaklaştırmak için uğraşıldığı ve psikolojik travma uygulandığının iddia edildiği belirtildi.

Kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Müşteki edebiyat öğretmeni F.İ'nin sanıklardan şikayetçi olduğu kararda, sanıkların, iş yerinde işe ilişkin olarak görüşme ve tartışmalar dışında özel olarak müştekiye yönelik herhangi bir özel tavrın ve baskının bulunmadığı, müştekiyi iş yerinden uzaklaştırmak için özel bir gayret ve çalışma içinde bulunmadıklarını söylediği belirtildi.

Gerekçeli kararda, müştekinin iddialarını teyit edici cezalandırılmaya yeter kati ve inandırıcı hiçbir delil elde edilmemiş olduğu ve sanıkların savunmalarına itibar edilerek hüküm kurulduğu anlatıldı.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> Öğretmene ‘mobbing’ davasında gerekçeli karar açıklandı

Bakırköy'deki bir lisede edebiyat öğretmenine mobbing uyguladığı gerekçesiyle yargılanan ve beraat eden 4 kişi hakkındaki gerekçeli kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, okul müdürü M.K, müdür yardımcıları S.T. ile A.H.T. ve öğretmenler C.Ş. ile A.B.K'nin, 24 Kasım 2010 tarihinde hazırlanan 4 sayfalık iddianamede, müştekiye 5 Kasım 2009 tarihinde baskı yaparak eziyet edildiği, yıldırmak istenildiği, kendisini bu şekilde iş yerinden uzaklaştırmak için uğraşıldığı ve psikolojik travma uygulandığının iddia edildiği belirtildi.

Kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Müşteki edebiyat öğretmeni F.İ'nin sanıklardan şikayetçi olduğu kararda, sanıkların, iş yerinde işe ilişkin olarak görüşme ve tartışmalar dışında özel olarak müştekiye yönelik herhangi bir özel tavrın ve baskının bulunmadığı, müştekiyi iş yerinden uzaklaştırmak için özel bir gayret ve çalışma içinde bulunmadıklarını söylediği belirtildi.

Gerekçeli kararda, müştekinin iddialarını teyit edici cezalandırılmaya yeter kati ve inandırıcı hiçbir delil elde edilmemiş olduğu ve sanıkların savunmalarına itibar edilerek hüküm kurulduğu anlatıldı.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Mart 2013 12:55

Gösterim: 1588

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, Fen-Edebiyat fakültelerinin bugün karşılaştığı sorunları konuşup analiz etmek ve çözmek için toplandıklarını ifade ederek sorunun paydaşları olarak ortak akılla bu problemleri çözmeye çalıştıklarını bildirdi.

Prof. Dr. Günay, Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) ev sahipliğinde 8'incisi gerçekleştirilen Fen, Edebiyat, Fen-Edebiyat, Dil ve Tarih-Coğrafya, İnsan ve Toplum Bilimi Fakülteleri Dekanlar (FEFKON) toplantısında yaptığı konuşmada, toplantıda emeği geçenlere teşekkür etti.

BEÜ'nün, Türkiye'nin Kuzeybatı kıyısında ''bir gemici feneri'' gibi ufku aydınlatmaya devam ettiğini belirten Günay, BEÜ'nün Türk yüksek öğretimine önemli hizmetler vermeyi sürdürdüğünü anlattı.

Bütün üniversitelerin de benzer başarılarına tanık olduklarını vurgulayan Günay, ''İnşallah önümüzdeki yıllarda Türk yüksek öğretiminde çok önemli mesafeler kat edildiğini göreceğiz'' diye konuştu.

Fen-Edebiyat fakültelerinin bugün karşılaştığı sorunları konuşup analiz etmek ve çözmek için toplandıklarını ifade eden Günay, sorunun paydaşları olarak ortak akılla bu problemleri çözmeye çalıştıklarını bildirdi.

Günay, Fen-Edebiyat fakültelerinin temel bilimler öğrenimi konusunda kimsenin bir tereddütü olmadığını vurgulayarak, ''Bir yerde gelişme oluyorsa, orada kaçınılmaz bazı sorunlar çıkacak. Bu da inanmanın ve gelişmenin bir göstergesi sayılabilir. Öncelikle bu aylarda kontenjan belirlemek gibi somut bir durumla karşı karşıyayız. Bu toplantıdaki sonuçlar, bize o kontenjanları belirleme konusunda ışık tutacaktır'' şeklinde konuştu.

Toplantıya, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, YÖK Yürütme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Tufan Buzpınar ve Prof. Dr. Mehmet Şişman'ın yanı sıra bazı üniversitelerin rektörleri ile Fen-Edebiyat fakültelerinin dekanları katıldı.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin geleceği konuşuldu

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, Fen-Edebiyat fakültelerinin bugün karşılaştığı sorunları konuşup analiz etmek ve çözmek için toplandıklarını ifade ederek sorunun paydaşları olarak ortak akılla bu problemleri çözmeye çalıştıklarını bildirdi.

Prof. Dr. Günay, Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) ev sahipliğinde 8'incisi gerçekleştirilen Fen, Edebiyat, Fen-Edebiyat, Dil ve Tarih-Coğrafya, İnsan ve Toplum Bilimi Fakülteleri Dekanlar (FEFKON) toplantısında yaptığı konuşmada, toplantıda emeği geçenlere teşekkür etti.

BEÜ'nün, Türkiye'nin Kuzeybatı kıyısında ''bir gemici feneri'' gibi ufku aydınlatmaya devam ettiğini belirten Günay, BEÜ'nün Türk yüksek öğretimine önemli hizmetler vermeyi sürdürdüğünü anlattı.

Bütün üniversitelerin de benzer başarılarına tanık olduklarını vurgulayan Günay, ''İnşallah önümüzdeki yıllarda Türk yüksek öğretiminde çok önemli mesafeler kat edildiğini göreceğiz'' diye konuştu.

Fen-Edebiyat fakültelerinin bugün karşılaştığı sorunları konuşup analiz etmek ve çözmek için toplandıklarını ifade eden Günay, sorunun paydaşları olarak ortak akılla bu problemleri çözmeye çalıştıklarını bildirdi.

Günay, Fen-Edebiyat fakültelerinin temel bilimler öğrenimi konusunda kimsenin bir tereddütü olmadığını vurgulayarak, ''Bir yerde gelişme oluyorsa, orada kaçınılmaz bazı sorunlar çıkacak. Bu da inanmanın ve gelişmenin bir göstergesi sayılabilir. Öncelikle bu aylarda kontenjan belirlemek gibi somut bir durumla karşı karşıyayız. Bu toplantıdaki sonuçlar, bize o kontenjanları belirleme konusunda ışık tutacaktır'' şeklinde konuştu.

Toplantıya, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, YÖK Yürütme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Tufan Buzpınar ve Prof. Dr. Mehmet Şişman'ın yanı sıra bazı üniversitelerin rektörleri ile Fen-Edebiyat fakültelerinin dekanları katıldı.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Mart 2013 12:54

Gösterim: 2849

Adaylar, Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat sınavlarla ilgili bilgi alabilecek

ÖSYM tarafından, sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), kurum ve sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan çağrı merkezini hizmete açtı.

ÖSYM, merkezin yaptığı sınavların hazırlanması, başvuru yöntemleri, sınav binalarının belirlenmesi, sorular ve soru kitapçıklarının hazırlanması, kapalı dönem, basılan sınav evrakının sınav merkezlerine gönderilmesi, sınav merkezlerinde sınav evrakının güvenliğinin sağlanması, adayların sınavdan bir gün önce yapması gerekenler, sınavın geçersiz sayılacağı ve kopya olarak değerlendirilen durumlara ilişkin adayların ve diğer vatandaşların merak ettiği tüm sorulara daha hızlı ve etkin cevap vermek amacıyla çağrı merkezi kurdu. 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

ÖSYM Başkanı Ali Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sınav sürecinin verimliliğini ve etkinliğini artırmanın ÖSYM yönetiminin en temel anlayışlarından birisi olduğunu vurgulayarak, başvuruların alınmasından, sınav sonrası sonuçlar açıklanıncaya kadar geçen süreç içerisinde adayları, hızlı ve etkin şekilde bilgilendirebilmek amacıyla çağrı merkezini kurdukların ifade etti.

24 saat kesintisiz hizmet verecek

Sınav sürecinin her aşamasını iyileştirmeye ve süreç içerisinde adayların sorularını yanıtlamaya yönelik olarak kurulan çağrı merkezinin 24 saat kesintisiz hizmet verileceğini dile getiren Demir, ''Gece gündüz demeden sınav adaletinin ve adaylara sınav konforunun sağlanmasını garanti etmeye yönelik önemli bir adımının daha tamamlandığını düşünüyoruz. Çağrı merkezi, bu vesile ile tüm adaylara ve ilgililere sadece saat 17.00'ye kadar hizmet vermekle kalmayıp ondan sonra gelebilecek bilgi taleplerini de karşılayacak'' dedi.

ÖSYM'nin kurum olarak kendisiyle iletişim kurmak isteyen herkesle hızlı ve kesintisiz bir şekilde iletişim kurmak amacıyla pek çok yeniliğe imza attığına dikkati çeken Demir, ''Bu adımları atmaya da devam edeceğiz. Artık isteyen herkes Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat bize ulaşabilecek'' diye konuştu.

Çağrı merkezinde 44 personelin çalıştığını dile getiren Demir, ihtiyaca göre ileride personel sayısının artırılabilineceğini söyledi.

Çağrı merkezi arandığında kişinin hangi sınava yönelik soru soracağını, kişinin aday mı veya sınav görevlisi mi olduğunu önceden belirttiğini, buna göre de operatörlerin soruları daha hızlı şekilde yanıtlayabildiğini anlatan Demir, adayların doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmasının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayarak, ''Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Durmuş Günay, ÖSYM Başkan Yardımcısı Ercan Öztemel, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat ve diğer ilgilerin katılımıyla açılışını yaptığımız çağrı merkezine son iki günde çağrı merkezini 9 bin kişinin aradı'' dedi.

36 yıllık bilgi sistemi yenilendi

Çağrı merkezinin IP tabanlı bir sistemle kurulduğunu anlatan Demir, sistem kalitesini sağladıklarını şimdi de hizmet kalitesini artırmaya çalıştıklarını dile getirdi.

''Adayların mümkün olduğunca ÖSYM ile sınavla ilgili akıllarında soru işareti olmadan sınava girmesini istiyoruz'' diyen Demir, merkezin bilgi işlem sistemini tamamen yenilediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu sayede, hatırlarsanız KPSS'de son yerleştirmelerini 1,5 günde açıklamıştık. YGS başvurularında bir günde 360 bin adayın başvurusunu aldık. Bu bizim sistemimizi sadece yüzde 10 işgal etti. Dolayısıyla şu anda 2 milyon adayın bir günde başvurusunu kabul edebilecek bir sistemimiz var. 36 yıllık o eski teknoloji bu yıl itibarıyla tarih oldu. Artık başvurularda, sınav açıklamada ve yerleştirmede daha hızlı olacağız. Biz göreve geldiğimizde sınav sonuçları 35 günde açıklanıyordu, bunu biz geçen sene 19 günde açıkladık. Bu sene bu süreyi daha da düşürmeyi düşünüyoruz. Üniversite yerleştirmeleri de 15-20 günde açıklanıyordu, bunu da daha kısa sürede açıklamaya çalışıyoruz.''

ÖSYM'nin tarihinde ilk defa kendi yazılımını yaptığını anlatan Demir, KPSS'deki yerleştirme sisteminin yazılımının ÖSYM'nin personeli tarafından yapıldığını dile getirdi.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> ÖSYM Çağrı Merkezi 7 gün 24 saat hizmet verecek

Adaylar, Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat sınavlarla ilgili bilgi alabilecek

ÖSYM tarafından, sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), kurum ve sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan çağrı merkezini hizmete açtı.

ÖSYM, merkezin yaptığı sınavların hazırlanması, başvuru yöntemleri, sınav binalarının belirlenmesi, sorular ve soru kitapçıklarının hazırlanması, kapalı dönem, basılan sınav evrakının sınav merkezlerine gönderilmesi, sınav merkezlerinde sınav evrakının güvenliğinin sağlanması, adayların sınavdan bir gün önce yapması gerekenler, sınavın geçersiz sayılacağı ve kopya olarak değerlendirilen durumlara ilişkin adayların ve diğer vatandaşların merak ettiği tüm sorulara daha hızlı ve etkin cevap vermek amacıyla çağrı merkezi kurdu. 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

ÖSYM Başkanı Ali Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sınav sürecinin verimliliğini ve etkinliğini artırmanın ÖSYM yönetiminin en temel anlayışlarından birisi olduğunu vurgulayarak, başvuruların alınmasından, sınav sonrası sonuçlar açıklanıncaya kadar geçen süreç içerisinde adayları, hızlı ve etkin şekilde bilgilendirebilmek amacıyla çağrı merkezini kurdukların ifade etti.

24 saat kesintisiz hizmet verecek

Sınav sürecinin her aşamasını iyileştirmeye ve süreç içerisinde adayların sorularını yanıtlamaya yönelik olarak kurulan çağrı merkezinin 24 saat kesintisiz hizmet verileceğini dile getiren Demir, ''Gece gündüz demeden sınav adaletinin ve adaylara sınav konforunun sağlanmasını garanti etmeye yönelik önemli bir adımının daha tamamlandığını düşünüyoruz. Çağrı merkezi, bu vesile ile tüm adaylara ve ilgililere sadece saat 17.00'ye kadar hizmet vermekle kalmayıp ondan sonra gelebilecek bilgi taleplerini de karşılayacak'' dedi.

ÖSYM'nin kurum olarak kendisiyle iletişim kurmak isteyen herkesle hızlı ve kesintisiz bir şekilde iletişim kurmak amacıyla pek çok yeniliğe imza attığına dikkati çeken Demir, ''Bu adımları atmaya da devam edeceğiz. Artık isteyen herkes Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat bize ulaşabilecek'' diye konuştu.

Çağrı merkezinde 44 personelin çalıştığını dile getiren Demir, ihtiyaca göre ileride personel sayısının artırılabilineceğini söyledi.

Çağrı merkezi arandığında kişinin hangi sınava yönelik soru soracağını, kişinin aday mı veya sınav görevlisi mi olduğunu önceden belirttiğini, buna göre de operatörlerin soruları daha hızlı şekilde yanıtlayabildiğini anlatan Demir, adayların doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmasının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayarak, ''Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Durmuş Günay, ÖSYM Başkan Yardımcısı Ercan Öztemel, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat ve diğer ilgilerin katılımıyla açılışını yaptığımız çağrı merkezine son iki günde çağrı merkezini 9 bin kişinin aradı'' dedi.

36 yıllık bilgi sistemi yenilendi

Çağrı merkezinin IP tabanlı bir sistemle kurulduğunu anlatan Demir, sistem kalitesini sağladıklarını şimdi de hizmet kalitesini artırmaya çalıştıklarını dile getirdi.

''Adayların mümkün olduğunca ÖSYM ile sınavla ilgili akıllarında soru işareti olmadan sınava girmesini istiyoruz'' diyen Demir, merkezin bilgi işlem sistemini tamamen yenilediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu sayede, hatırlarsanız KPSS'de son yerleştirmelerini 1,5 günde açıklamıştık. YGS başvurularında bir günde 360 bin adayın başvurusunu aldık. Bu bizim sistemimizi sadece yüzde 10 işgal etti. Dolayısıyla şu anda 2 milyon adayın bir günde başvurusunu kabul edebilecek bir sistemimiz var. 36 yıllık o eski teknoloji bu yıl itibarıyla tarih oldu. Artık başvurularda, sınav açıklamada ve yerleştirmede daha hızlı olacağız. Biz göreve geldiğimizde sınav sonuçları 35 günde açıklanıyordu, bunu biz geçen sene 19 günde açıkladık. Bu sene bu süreyi daha da düşürmeyi düşünüyoruz. Üniversite yerleştirmeleri de 15-20 günde açıklanıyordu, bunu da daha kısa sürede açıklamaya çalışıyoruz.''

ÖSYM'nin tarihinde ilk defa kendi yazılımını yaptığını anlatan Demir, KPSS'deki yerleştirme sisteminin yazılımının ÖSYM'nin personeli tarafından yapıldığını dile getirdi.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Mart 2013 11:23

Gösterim: 1818


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.