Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Türkiye'de 2012 yılında işsizlik oranı yüzde 9,2 olarak belirlendi. Türkiye genelinde işsiz sayısı 2 milyon 518 bin kişi olarak belirlendi.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) ''Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, 2012'' verilerine göre, Türkiye genelinde işsiz sayısı 2 milyon 518 bin kişi olarak belirlendi.
İşsizlik oranı, geçen yıl bir önceki yıla göre 0,6 puanlık düşüşle yüzde 9,2 seviyesinde gerçekleşti. 2011 yılında işsizlik, yüzde 9,8 olarak açıklanmıştı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye'de 2012 yılında işsizlik oranı yüzde 9,2 olarak belirlendi. Türkiye genelinde işsiz sayısı 2 milyon 518 bin kişi olarak belirlendi.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) ''Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, 2012'' verilerine göre, Türkiye genelinde işsiz sayısı 2 milyon 518 bin kişi olarak belirlendi.
İşsizlik oranı, geçen yıl bir önceki yıla göre 0,6 puanlık düşüşle yüzde 9,2 seviyesinde gerçekleşti. 2011 yılında işsizlik, yüzde 9,8 olarak açıklanmıştı.
Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Mart 2013 10:18
Gösterim: 1332
Türk Eğitim-Sen, geçtiğimiz günlerde yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”nin bazı maddelerinin yürütmesinin durdurulması için Danıştay’a dava açtı.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, yönetmelikle adaletsiz ve liyakatsiz atamaların yolunun açıldığını ileri sürerek, konuyu yargıya taşıyacaklarını daha önce ifade ettiklerini söyledi. Bu konudaki çalışmaları tamamladıklarını vurgulayan Koncuk, şunları belirtti: “Yönetmelikte ‘müdür başyardımcısı’ ibaresinin yer alamaması, yönetici tanımında ‘müdür başyardımcısı’ ibaresinin bulunmaması, Komisyon ve Görevleri başlıklı Maddesinde ‘sendika temsilcine’ yer verilmemesi gibi nedenlerle yönetmelik yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali amacıyla Danıştay nezdinde dava açılmıştır.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türk Eğitim-Sen, geçtiğimiz günlerde yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”nin bazı maddelerinin yürütmesinin durdurulması için Danıştay’a dava açtı.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, yönetmelikle adaletsiz ve liyakatsiz atamaların yolunun açıldığını ileri sürerek, konuyu yargıya taşıyacaklarını daha önce ifade ettiklerini söyledi. Bu konudaki çalışmaları tamamladıklarını vurgulayan Koncuk, şunları belirtti: “Yönetmelikte ‘müdür başyardımcısı’ ibaresinin yer alamaması, yönetici tanımında ‘müdür başyardımcısı’ ibaresinin bulunmaması, Komisyon ve Görevleri başlıklı Maddesinde ‘sendika temsilcine’ yer verilmemesi gibi nedenlerle yönetmelik yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali amacıyla Danıştay nezdinde dava açılmıştır.”
Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Mart 2013 09:05
Gösterim: 2051
Frankfurt'daki Geothe Üniversitesi'ndeki bir bölümde tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, okuma gözlüğü takan öğrencilerin büyük çoğunluğu 60 yaşın üstündeki yetişkinlerden oluşuyor.
Frankfurt'daki Goethe Üniversitesi 'nin 60 yaş üstü öğrencileri için ayrı bir bölümü var. Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı bu bölümün hâlihazırda ruhu genç tam 3 bin 500 öğrencisi bulunuyor.
Tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, kel ya da okuma gözlüğü takan kişiler hemen göze çarpıyor. Ayrıca amfilerde alışık olunduğu gibi, profesör dersi anlatırken, birbiri ile fısıldaşan ya da akıllı telefonları ile meşgul olan kimse yok. Öğrencilerin hepsi, büyük bir dikkat ve itina ile dersi takip ediyor. Zira öğrencilerin büyük çoğunluğunu 60 yaş üstü yetişkinler oluşturuyor. Konu, Batı felsefesinin tarihi.
Hayat boyu öğrenmek
Almanya'da üniversiteye kayıt yaptıran yaşlıların sayısı, giderek artıyor. Frankfurt Goethe Üniversitesi'nde okuyan yaşlılar, Almanya'daki diğer üniversitelerde olduğu gibi derslere misafir öğrenci olarak iştirak etmiyor. Üniversite onlar için Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı, ayrı bir bölüm tahsis etti. Yine Goethe Üniversitesi'nin profesörlerinin ders verdiği bu bölümde, seminer yelpazesi de üniversitenin tüm bölümlere sunduğu kadar geniş. Hayatının üçüncü baharındaki öğrenciler, bir sömestrde, arkeolojiden anatomiye 120 değişik seminer seçebiliyor. Bölümün Başkanı Silvia Dabo-Cruz, bu fikrin daha 1982 yılında ortaya çıktığını kaydediyor. Dabo-Cruz "O dönem üniversite kapılarını yaşlı yetişkinlere de açma fikri doğmuştu. Frankfurt Goethe Üniversitesi de Oldenburg, Dortmund ve Marburg üniversiteleri ile birlikte, bu hareketin öncülerinden oldu" diye konuşuyor.
Ancak o dönemde yaşlılar gençlerle birlikte derslere katılıyordu. Ama sadece onlara özel seminerler de vardı. Goethe Üniversitesi, 2005 yılından itibaren bu uygulamayı genişletti ve yaşlıların gençlerden ayrı ders görebilecekleri bir bölüm kurdu. Üniversite yönetimi genç ve yaşlı öğrencilerin ayrılmasında karar kıldı.
Üçüncü baharda üniversite
Silvia Dabo-Cruz, AB'de üniversite eğitimine standartlar getirilmesini öngören Bologna Süreci ile üniversite yapısında birçok değişikliğe gidildiğini kaydediyor. Bazen yaşlıların izole edildiği suçlaması ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Dabo-Cruz, genç ve yaşlıların birlikteliğinin kimi zaman zor olduğunu söylüyor.
Dabo-Cruz, üniversitede bu ayrılığa üzülenlerin de olduğunu belirtiyor ve şu örneği veriyor: "Birçok profesör, beni aradı ve yaşlıların derse gelmemesinden duydukları üzüntüyü iletti. Çünkü özellikle az öğrencinin katıldığı seminerlerde yaşlıların büyük eksikliğini duydular. Örneğin 11 kişinin katıldığı Afrika Dil Bilimleri seminerinde, yıllarını Afrika'da geçirmiş yaşlı bir öğrenci de vardı. Ve tabii ki o derse büyük bir zenginlik katıyordu."
Amfilerde yer sorunu
Önceki sistemde yaşlılar sık sık kalabalık derslerde genç öğrencilerin yerini kapmakla suçlanıyordu. Goethe Üniversitesi'nin genç öğrencilerinden biri şunları söylüyor: "Prensipte onların bize çok faydası olabiliyor. Ama sorun, yaşlılar biz gençlerden farklı bakış açıları ile dersi takip ediyor ve derse katılımda bizden çok daha aktifler. Ancak bazen çok ilgisiz sorular soruyor ve bu da dersin gidişatını bozuyorlar."
Yaşlı öğrenciler de diğer yaşlılarla beraber ders görmeyi tercih ediyor. 67 yaşındaki Brigitte Remi, zaten tıka basa dolu amfilerde genç öğrencilerin yerini kapmak istemediğini söylüyor. Remi "Bence böyle daha rahat. Çünkü artık gençlerin yerini kapıyorum duygusu kayboldu. Karşılıklı paylaşım da önemli. O nedenle burada daha rahatım" diye konuşuyor.
Kaynak: Almanyanın Sesi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Frankfurt'daki Geothe Üniversitesi'ndeki bir bölümde tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, okuma gözlüğü takan öğrencilerin büyük çoğunluğu 60 yaşın üstündeki yetişkinlerden oluşuyor.
Frankfurt'daki Goethe Üniversitesi 'nin 60 yaş üstü öğrencileri için ayrı bir bölümü var. Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı bu bölümün hâlihazırda ruhu genç tam 3 bin 500 öğrencisi bulunuyor.
Tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, kel ya da okuma gözlüğü takan kişiler hemen göze çarpıyor. Ayrıca amfilerde alışık olunduğu gibi, profesör dersi anlatırken, birbiri ile fısıldaşan ya da akıllı telefonları ile meşgul olan kimse yok. Öğrencilerin hepsi, büyük bir dikkat ve itina ile dersi takip ediyor. Zira öğrencilerin büyük çoğunluğunu 60 yaş üstü yetişkinler oluşturuyor. Konu, Batı felsefesinin tarihi.
Hayat boyu öğrenmek
Almanya'da üniversiteye kayıt yaptıran yaşlıların sayısı, giderek artıyor. Frankfurt Goethe Üniversitesi'nde okuyan yaşlılar, Almanya'daki diğer üniversitelerde olduğu gibi derslere misafir öğrenci olarak iştirak etmiyor. Üniversite onlar için Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı, ayrı bir bölüm tahsis etti. Yine Goethe Üniversitesi'nin profesörlerinin ders verdiği bu bölümde, seminer yelpazesi de üniversitenin tüm bölümlere sunduğu kadar geniş. Hayatının üçüncü baharındaki öğrenciler, bir sömestrde, arkeolojiden anatomiye 120 değişik seminer seçebiliyor. Bölümün Başkanı Silvia Dabo-Cruz, bu fikrin daha 1982 yılında ortaya çıktığını kaydediyor. Dabo-Cruz "O dönem üniversite kapılarını yaşlı yetişkinlere de açma fikri doğmuştu. Frankfurt Goethe Üniversitesi de Oldenburg, Dortmund ve Marburg üniversiteleri ile birlikte, bu hareketin öncülerinden oldu" diye konuşuyor.
Ancak o dönemde yaşlılar gençlerle birlikte derslere katılıyordu. Ama sadece onlara özel seminerler de vardı. Goethe Üniversitesi, 2005 yılından itibaren bu uygulamayı genişletti ve yaşlıların gençlerden ayrı ders görebilecekleri bir bölüm kurdu. Üniversite yönetimi genç ve yaşlı öğrencilerin ayrılmasında karar kıldı.
Üçüncü baharda üniversite
Silvia Dabo-Cruz, AB'de üniversite eğitimine standartlar getirilmesini öngören Bologna Süreci ile üniversite yapısında birçok değişikliğe gidildiğini kaydediyor. Bazen yaşlıların izole edildiği suçlaması ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Dabo-Cruz, genç ve yaşlıların birlikteliğinin kimi zaman zor olduğunu söylüyor.
Dabo-Cruz, üniversitede bu ayrılığa üzülenlerin de olduğunu belirtiyor ve şu örneği veriyor: "Birçok profesör, beni aradı ve yaşlıların derse gelmemesinden duydukları üzüntüyü iletti. Çünkü özellikle az öğrencinin katıldığı seminerlerde yaşlıların büyük eksikliğini duydular. Örneğin 11 kişinin katıldığı Afrika Dil Bilimleri seminerinde, yıllarını Afrika'da geçirmiş yaşlı bir öğrenci de vardı. Ve tabii ki o derse büyük bir zenginlik katıyordu."
Amfilerde yer sorunu
Önceki sistemde yaşlılar sık sık kalabalık derslerde genç öğrencilerin yerini kapmakla suçlanıyordu. Goethe Üniversitesi'nin genç öğrencilerinden biri şunları söylüyor: "Prensipte onların bize çok faydası olabiliyor. Ama sorun, yaşlılar biz gençlerden farklı bakış açıları ile dersi takip ediyor ve derse katılımda bizden çok daha aktifler. Ancak bazen çok ilgisiz sorular soruyor ve bu da dersin gidişatını bozuyorlar."
Yaşlı öğrenciler de diğer yaşlılarla beraber ders görmeyi tercih ediyor. 67 yaşındaki Brigitte Remi, zaten tıka basa dolu amfilerde genç öğrencilerin yerini kapmak istemediğini söylüyor. Remi "Bence böyle daha rahat. Çünkü artık gençlerin yerini kapıyorum duygusu kayboldu. Karşılıklı paylaşım da önemli. O nedenle burada daha rahatım" diye konuşuyor.
Kaynak: Almanyanın Sesi
Son Güncelleme: Salı, 05 Mart 2013 16:38
Gösterim: 1612
10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00’da yapılacak Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Görevde Yükselme Sınavı sınava giriş belgeleri, MEB’in http://www.meb.gov.tr internet sitesinde yayımlandı
MEB, Türkiye İş Kurumu tarafından yapılacak Görevde Yükselme Sınav Giriş Belgelerini yayınladı.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavına gireceklerin beklediği açıklama MEB'in resmi sitesine eklendi.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı Giriş Belgesi'nin almak için http://www.meb.gov.tr'deki duyurlar bölümünde yer alan linke tıklarayarak TC. Kimlik numarasını girmek gerekiyor.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı 10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00'da yapılacak.
Giriş Belgenizi Almak İçin Tıklayın
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00’da yapılacak Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Görevde Yükselme Sınavı sınava giriş belgeleri, MEB’in http://www.meb.gov.tr internet sitesinde yayımlandı
MEB, Türkiye İş Kurumu tarafından yapılacak Görevde Yükselme Sınav Giriş Belgelerini yayınladı.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavına gireceklerin beklediği açıklama MEB'in resmi sitesine eklendi.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı Giriş Belgesi'nin almak için http://www.meb.gov.tr'deki duyurlar bölümünde yer alan linke tıklarayarak TC. Kimlik numarasını girmek gerekiyor.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı 10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00'da yapılacak.
Giriş Belgenizi Almak İçin Tıklayın
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Mart 2013 08:30
Gösterim: 2841
Eğitimli ve sağlıklı nesiller yetiştirmek için ihtiyaç sahibi ailelere yapılan yardımlar için 4 milyar 400 milyon lira kaynak kullanıldı. Destekten faydalanan ilk üç il ise Şanlıurfa, Diyarbakır ve Van oldu. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın verilerine göre, yoksul ailelerin çocuklarını okula devam ettirmeleri şartıyla verilen Şartlı Eğitim Yardımı ve 0-6 yaş arasındaki çocukların düzenli sağlık kontrollerini yaptırmaları şartıyla da verilen Şartlı Sağlık Yardımı'ndan oluşan Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı (ŞESY), 2003 yılından beri uygulanıyor.
Yoksul ailelerde davranış değişikliği oluşturmayı amaçlayan programda, yardımlar toplumsal rolünün güçlendirilmesi amacıyla anneler adına açılan hesaplara yatırılıyor. Okullaşmalarını artırmak için kız çocuklarına erkek çocuklara göre daha fazla yardım aktarılan program kapsamında, ilköğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 30 lira, kız öğrenci için aylık 35 lira, ortaöğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 45 lira, ortaöğretime devam eden kız öğrenci için aylık 55 lira ödeniyor.
ŞESY kapsamında programın başladığı 2003 yılından Eylül 2012'ye kadar 2 milyar 821 milyonu eğitim desteği olmak üzere 3 milyar 877 milyon lira kaynak aktarıldı. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı'ndan yararlanan iller arasında ilk sırada Şanlıurfa yer aldı. Bu ili Diyarbakır, Van, Şırnak, Ağrı, Mardin, Gaziantep, Adana, Batman ve İstanbul izledi.
Kırsal alanda en fazla etki Batı Anadolu'da
Bakanlık ile Gazi Üniversitesi'nce yapılan ve programın etkisini ortaya koyan araştırmaya göre, ŞESY programları Türkiye genelinde her bölgede etkili oldu. ŞESY programının en fazla etkili olduğu kırsal alanın Batı Anadolu, kentsel alanın ise Güneydoğu Anadolu olduğu görüldü.
Araştırma bulgularına göre, 2011 yılında sağlık yardımı almadan önce çocuklarını düzenli sağlık kontrolüne götürdüklerini söyleyen anne oranı yurt genelinde yüzde 63,25 iken, yardım almaya başladıktan sonra bu oran yüzde 74,13'e çıktı.
Araştırma, ŞESY programı kapsamında yapılan yardımlardan en büyük payı Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nin aldığını ortaya koydu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitimli ve sağlıklı nesiller yetiştirmek için ihtiyaç sahibi ailelere yapılan yardımlar için 4 milyar 400 milyon lira kaynak kullanıldı. Destekten faydalanan ilk üç il ise Şanlıurfa, Diyarbakır ve Van oldu. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın verilerine göre, yoksul ailelerin çocuklarını okula devam ettirmeleri şartıyla verilen Şartlı Eğitim Yardımı ve 0-6 yaş arasındaki çocukların düzenli sağlık kontrollerini yaptırmaları şartıyla da verilen Şartlı Sağlık Yardımı'ndan oluşan Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı (ŞESY), 2003 yılından beri uygulanıyor.
Yoksul ailelerde davranış değişikliği oluşturmayı amaçlayan programda, yardımlar toplumsal rolünün güçlendirilmesi amacıyla anneler adına açılan hesaplara yatırılıyor. Okullaşmalarını artırmak için kız çocuklarına erkek çocuklara göre daha fazla yardım aktarılan program kapsamında, ilköğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 30 lira, kız öğrenci için aylık 35 lira, ortaöğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 45 lira, ortaöğretime devam eden kız öğrenci için aylık 55 lira ödeniyor.
ŞESY kapsamında programın başladığı 2003 yılından Eylül 2012'ye kadar 2 milyar 821 milyonu eğitim desteği olmak üzere 3 milyar 877 milyon lira kaynak aktarıldı. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı'ndan yararlanan iller arasında ilk sırada Şanlıurfa yer aldı. Bu ili Diyarbakır, Van, Şırnak, Ağrı, Mardin, Gaziantep, Adana, Batman ve İstanbul izledi.
Kırsal alanda en fazla etki Batı Anadolu'da
Bakanlık ile Gazi Üniversitesi'nce yapılan ve programın etkisini ortaya koyan araştırmaya göre, ŞESY programları Türkiye genelinde her bölgede etkili oldu. ŞESY programının en fazla etkili olduğu kırsal alanın Batı Anadolu, kentsel alanın ise Güneydoğu Anadolu olduğu görüldü.
Araştırma bulgularına göre, 2011 yılında sağlık yardımı almadan önce çocuklarını düzenli sağlık kontrolüne götürdüklerini söyleyen anne oranı yurt genelinde yüzde 63,25 iken, yardım almaya başladıktan sonra bu oran yüzde 74,13'e çıktı.
Araştırma, ŞESY programı kapsamında yapılan yardımlardan en büyük payı Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nin aldığını ortaya koydu.
Son Güncelleme: Salı, 05 Mart 2013 11:25
Gösterim: 1730