Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Özellikle yaz aylarında sahillerde bir araya gelen gençlerin ve neredeyse gitarı öğrenen hemen herkesin çalmaya çalıştığı ilk parça olan ''Akdeniz Akşamları'', Adanalı sanatçı Serhan Kelleözü'nün Erzurum'da askerliğini yaparken, Akdeniz'e duyduğu özlemin notalara ve sözlere dökülmesiyle ortaya çıktı.

akdeniz akşamlarıŞarkının yazarı ve 1990'lı yılların ünlü müzik grubu Grup Merdiven'in kurucularından Serhan Kelleözü'nün yurt dışında da seslendirilen unutulmaz parçası ''Akdeniz Akşamları''na Türkiye'de 31 yılda 37 sanatçı albümünde yer verirken, binlerce konserde ve yazın sahillerde neredeyse her adım başında seslendirildi.

''Akdeniz akşamları bir başka oluyor, Hele bir de aylardan temmuz ise bambaşka, Sahilde insanlar kol kola sımsıcak'' sözleriyle başlayan şarkının öyküsü 1981 yılı 4 Temmuz tarihine kadar uzanıyor.

''Akdeniz Akşamları'', o dönemlerde üniversiteyi yeni bitirmiş Adanalı sanatçı Serhan Kellözü'nün Çukurova'ya, Akdeniz'e olan özlemini yansıtmak için 31 yıl önce yazdığı bir şarkı olmasına karşın popülerliğinden hiçbir şey kaybetmediği gibi, yurt dışında da farklı tarzlarda yorumlanan bir eser olmaya devam ediyor.

1990'lı yılların sevilen müzik gruplarından Grup Merdiven'in kurucularından Serhan Kelleözü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1981 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra vatani görevini yerine getirmek için Erzurum'a gittiğini anlattı.

Kelleözü, Adana'nın ''sarı sıcağı''na alışık bir kişi olarak Erzurum'da güçlükler yaşadığını vurgulayarak, ''Akşam Temmuz ayında bile çok soğuk bir hava vardı. Bir Çukurovalı için temmuzda üşümek çok garip geldi. Memleketimi özledim. Akdeniz sahillerini, Kızkalesi'ni özledim. Kendi kendime 'Oralar bir başka' dedim. Bir deniz özlemi basıyor içimi... Yaz sıcağını, ılık ılık esen rüzgarı, dalgaların kıyıya vurmasını hayal ediyorum. O uçsuz bucaksız dağların arasında olduğumu unutup, bir an kendimi bir yaz akşamında, Çukurova'da buluyorum. 15 dakikada çıktı o şarkı'' dedi.

Bu şarkının memlekete, Akdeniz'e, sevgiye, aşka olan özlemi anlattığını belirten Kelleözü, şarkının geçen zaman içinde kendisinin olmaktan çıktığını, artık halka mal olduğunu söyledi. 

Akdeniz Akşamları'nı Arap ve İsrailli sanatçı birlikte seslendirdi

Kelleözü, 31 yıldır şarkının dilden dolaştığını ve Akdeniz sahilleriyle bütünleştiğini anlatarak, şöyle devam etti:

''1981, 4 Temmuz tarihinde yaptım o şarkıyı, 31 yıl oldu. Bu şarkıyı 37 sanatçı yorumlayıp, albümlerinde yer verdi. Dünyanın dört bir köşesinde seslendirildi. Hatta bir Arap ile İsrailli sanatçı aynı sahnede bu şarkıyı seslendirdi. Bu çok önemli. Bir Arap ile İsrailli sanatçıyı Akdeniz Akşamlarının birleştirmesi benim çok hoşuma gitti.

Tabii söyleyenlerin sayısı çok daha fazla. Özellikle yaz vakti ne zaman denize, sahil kenarına gitseniz bu şarkıyı söyleyen birilerini mutlaka bulursunuz. Artık, yaz ayları gelişi bile karikatürlerde bu şarkıyı çalan gitarlı gençlerle yansıtılıyor. Sahilde gezerken gençlere bakıyorum o şarkıyı söylüyorlar. Arkalarında geçerken hüzün ve mutluluk karışımı bir duygu yaşıyorum. Şarkı yazanın değil, paylaşanın sahiplenenindir. Şarkı belli bir kaygıyla yazılırsa, istenen güzelliğe ulaşamazsınız, o andaki duygularınızı en duru şekilde anlatıyorsunuz. O zaman sizi aşıyor zaten. Çok tutsun amacıyla zaten şarkı yazılmaz. Tabii ben de bu kadar sevileceğini, sahipleneceğini beklemiyordum. Bebeğiniz, çocuğunuz büyümüş, başbakan olmuş gibi bir duygu.''

Kelleözü, 17 yaşından beri şarkı yazdığını, bugüne kadar 700 eserinin bulunduğunu, bunlardan 120'sinin piyasada bilindiğini, çalındığını ifade etti.

Grup Merdiven yılları

Kelleözü, Grup Merdiven'in Çukurova Üniversitesi'nde okuyan öğrencilerin oluşturduğu bir grup olarak kurulduğunu, 1995'te de son konserlerini verdiklerini anlattı.

Bu tarihten itibaren herkesin kendi yolunu çizdiğini belirten Kelleözü, şunları kaydetti:

''1995'te grup dağıldı ama Merdiven hala akıllarda, anılarda kaldı. 1991 Ağustos'ta Akdeniz Akşamları'nın içinde bulunduğu ''Çiçeği Burnunda'' albümü, 1993 Ağustos'ta ''İnsan İçin'' albümü çıktı. Grup olarak, albüm çıkarmadan önce tüm üniversiteleri dolaşıp konser vermiştik. Tüm festivallere katılıyorduk. Bu nedenle albüm çıkmadan yıllar önce şarkılarımız biliniyordu. Akdeniz Akşamları 1991 yılında albümde yer aldı ama insanlar 1980'li yıllarda biliyorlardı. Hasretler Ayrılıkla Başlar, Çiçeği Burnunda bunların başında geliyor. Bazen konserlerde grup duruyor, insanlar hep bir ağızdan eşlik ediyordu. Bu insanı çok daha fazla etkiliyor.''

Kelleözü, Grup Merdiven'in bir dönem popülerliğinin yükseldiğini, 1992 yılında Eurovision elemeleri ve bir televizyon programının yarışmasına katıldıklarını ve oldukça yoğun ilgi gördüklerini anlattı.

İki yarışmaya bilerek katıldıklarını ifade eden Kelleözü, ''Biz şarkıların yarıştırılmasına karşıydık. İki yarışmaya aynı anda katılınamaz. Biz özellikle katıldık, baktık finale doğru gidiyoruz sonra kendimizi ihbar ettik. Dolayısıyla yarışmalardan çekildik. Finale kadar çıktığımız yarışmada Suat Suna birinci seçilmişti'' dedi.

Kelleözü, Grup Merdiven olarak seslendirdikleri ''Çiçeği Burnunda'' şarkısını da kızı için yazdığını belirterek, ''Kızıma doğduğunda yazdım. 24 yıl oldu. Kızım şimdi İspanya'da müzik eğitimi alıyor'' dedi.

Telif hakları

Kelleözü, ülkemizde telif mekanizmasının yeni yeni çalışmaya başladığını, artık firmaların, meslek örgütlerinin ve her şeyden önemlisi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu konuya büyük önem verdiğini belirtti.

Kelleözü, 4-5 yıl öncesine kadar fazla telif alamadıklarını belirterek, ''Hatta yurtdışından gelen telifler çok daha fazla oluyordu. Bazen bu para nereden geldi, nereden telif alındı diye soruyordum. Afrika'nın ismini bilmediğim bir ülkesinden gelebiliyordu. İsrail'den çokça bu konuda telif ücreti aldım. Ama, artık bu konuda ilerleme var. Kültür ve Turizm Bakanlığı, meslek birlikleri daha titiz, telif ödemesi gereken kişi veya kurumlar daha duyarlı davranmaya başlıyor'' dedi.

Bütün bu gelişmelere karşı halen Türkiye'nin bu konuda istenen noktada olmadığını vurgulayan Kelleözü, ''Acı bir şey söyleyeyim, Yunanistan nüfus olarak bizden çok küçük bir ülke. Ama, biz de 10 milyon lira telif toplanırken, Yunanistan'da 200 milyon avro telif toplanabiliyor. Biz nüfus olarak 7 kat daha büyüğüz bu ülkeden. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile MESAM bu konuda çok daha hassaslar. Buna rağmen, telif toplanması gereken çok daha fazla yerler var. Özellikle dijital dünya bu konuda başta geliyor'' diye konuştu.

> 'Akdeniz Akşamları' bir Erzurum akşamında yazılmış

Özellikle yaz aylarında sahillerde bir araya gelen gençlerin ve neredeyse gitarı öğrenen hemen herkesin çalmaya çalıştığı ilk parça olan ''Akdeniz Akşamları'', Adanalı sanatçı Serhan Kelleözü'nün Erzurum'da askerliğini yaparken, Akdeniz'e duyduğu özlemin notalara ve sözlere dökülmesiyle ortaya çıktı.

akdeniz akşamlarıŞarkının yazarı ve 1990'lı yılların ünlü müzik grubu Grup Merdiven'in kurucularından Serhan Kelleözü'nün yurt dışında da seslendirilen unutulmaz parçası ''Akdeniz Akşamları''na Türkiye'de 31 yılda 37 sanatçı albümünde yer verirken, binlerce konserde ve yazın sahillerde neredeyse her adım başında seslendirildi.

''Akdeniz akşamları bir başka oluyor, Hele bir de aylardan temmuz ise bambaşka, Sahilde insanlar kol kola sımsıcak'' sözleriyle başlayan şarkının öyküsü 1981 yılı 4 Temmuz tarihine kadar uzanıyor.

''Akdeniz Akşamları'', o dönemlerde üniversiteyi yeni bitirmiş Adanalı sanatçı Serhan Kellözü'nün Çukurova'ya, Akdeniz'e olan özlemini yansıtmak için 31 yıl önce yazdığı bir şarkı olmasına karşın popülerliğinden hiçbir şey kaybetmediği gibi, yurt dışında da farklı tarzlarda yorumlanan bir eser olmaya devam ediyor.

1990'lı yılların sevilen müzik gruplarından Grup Merdiven'in kurucularından Serhan Kelleözü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1981 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra vatani görevini yerine getirmek için Erzurum'a gittiğini anlattı.

Kelleözü, Adana'nın ''sarı sıcağı''na alışık bir kişi olarak Erzurum'da güçlükler yaşadığını vurgulayarak, ''Akşam Temmuz ayında bile çok soğuk bir hava vardı. Bir Çukurovalı için temmuzda üşümek çok garip geldi. Memleketimi özledim. Akdeniz sahillerini, Kızkalesi'ni özledim. Kendi kendime 'Oralar bir başka' dedim. Bir deniz özlemi basıyor içimi... Yaz sıcağını, ılık ılık esen rüzgarı, dalgaların kıyıya vurmasını hayal ediyorum. O uçsuz bucaksız dağların arasında olduğumu unutup, bir an kendimi bir yaz akşamında, Çukurova'da buluyorum. 15 dakikada çıktı o şarkı'' dedi.

Bu şarkının memlekete, Akdeniz'e, sevgiye, aşka olan özlemi anlattığını belirten Kelleözü, şarkının geçen zaman içinde kendisinin olmaktan çıktığını, artık halka mal olduğunu söyledi. 

Akdeniz Akşamları'nı Arap ve İsrailli sanatçı birlikte seslendirdi

Kelleözü, 31 yıldır şarkının dilden dolaştığını ve Akdeniz sahilleriyle bütünleştiğini anlatarak, şöyle devam etti:

''1981, 4 Temmuz tarihinde yaptım o şarkıyı, 31 yıl oldu. Bu şarkıyı 37 sanatçı yorumlayıp, albümlerinde yer verdi. Dünyanın dört bir köşesinde seslendirildi. Hatta bir Arap ile İsrailli sanatçı aynı sahnede bu şarkıyı seslendirdi. Bu çok önemli. Bir Arap ile İsrailli sanatçıyı Akdeniz Akşamlarının birleştirmesi benim çok hoşuma gitti.

Tabii söyleyenlerin sayısı çok daha fazla. Özellikle yaz vakti ne zaman denize, sahil kenarına gitseniz bu şarkıyı söyleyen birilerini mutlaka bulursunuz. Artık, yaz ayları gelişi bile karikatürlerde bu şarkıyı çalan gitarlı gençlerle yansıtılıyor. Sahilde gezerken gençlere bakıyorum o şarkıyı söylüyorlar. Arkalarında geçerken hüzün ve mutluluk karışımı bir duygu yaşıyorum. Şarkı yazanın değil, paylaşanın sahiplenenindir. Şarkı belli bir kaygıyla yazılırsa, istenen güzelliğe ulaşamazsınız, o andaki duygularınızı en duru şekilde anlatıyorsunuz. O zaman sizi aşıyor zaten. Çok tutsun amacıyla zaten şarkı yazılmaz. Tabii ben de bu kadar sevileceğini, sahipleneceğini beklemiyordum. Bebeğiniz, çocuğunuz büyümüş, başbakan olmuş gibi bir duygu.''

Kelleözü, 17 yaşından beri şarkı yazdığını, bugüne kadar 700 eserinin bulunduğunu, bunlardan 120'sinin piyasada bilindiğini, çalındığını ifade etti.

Grup Merdiven yılları

Kelleözü, Grup Merdiven'in Çukurova Üniversitesi'nde okuyan öğrencilerin oluşturduğu bir grup olarak kurulduğunu, 1995'te de son konserlerini verdiklerini anlattı.

Bu tarihten itibaren herkesin kendi yolunu çizdiğini belirten Kelleözü, şunları kaydetti:

''1995'te grup dağıldı ama Merdiven hala akıllarda, anılarda kaldı. 1991 Ağustos'ta Akdeniz Akşamları'nın içinde bulunduğu ''Çiçeği Burnunda'' albümü, 1993 Ağustos'ta ''İnsan İçin'' albümü çıktı. Grup olarak, albüm çıkarmadan önce tüm üniversiteleri dolaşıp konser vermiştik. Tüm festivallere katılıyorduk. Bu nedenle albüm çıkmadan yıllar önce şarkılarımız biliniyordu. Akdeniz Akşamları 1991 yılında albümde yer aldı ama insanlar 1980'li yıllarda biliyorlardı. Hasretler Ayrılıkla Başlar, Çiçeği Burnunda bunların başında geliyor. Bazen konserlerde grup duruyor, insanlar hep bir ağızdan eşlik ediyordu. Bu insanı çok daha fazla etkiliyor.''

Kelleözü, Grup Merdiven'in bir dönem popülerliğinin yükseldiğini, 1992 yılında Eurovision elemeleri ve bir televizyon programının yarışmasına katıldıklarını ve oldukça yoğun ilgi gördüklerini anlattı.

İki yarışmaya bilerek katıldıklarını ifade eden Kelleözü, ''Biz şarkıların yarıştırılmasına karşıydık. İki yarışmaya aynı anda katılınamaz. Biz özellikle katıldık, baktık finale doğru gidiyoruz sonra kendimizi ihbar ettik. Dolayısıyla yarışmalardan çekildik. Finale kadar çıktığımız yarışmada Suat Suna birinci seçilmişti'' dedi.

Kelleözü, Grup Merdiven olarak seslendirdikleri ''Çiçeği Burnunda'' şarkısını da kızı için yazdığını belirterek, ''Kızıma doğduğunda yazdım. 24 yıl oldu. Kızım şimdi İspanya'da müzik eğitimi alıyor'' dedi.

Telif hakları

Kelleözü, ülkemizde telif mekanizmasının yeni yeni çalışmaya başladığını, artık firmaların, meslek örgütlerinin ve her şeyden önemlisi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu konuya büyük önem verdiğini belirtti.

Kelleözü, 4-5 yıl öncesine kadar fazla telif alamadıklarını belirterek, ''Hatta yurtdışından gelen telifler çok daha fazla oluyordu. Bazen bu para nereden geldi, nereden telif alındı diye soruyordum. Afrika'nın ismini bilmediğim bir ülkesinden gelebiliyordu. İsrail'den çokça bu konuda telif ücreti aldım. Ama, artık bu konuda ilerleme var. Kültür ve Turizm Bakanlığı, meslek birlikleri daha titiz, telif ödemesi gereken kişi veya kurumlar daha duyarlı davranmaya başlıyor'' dedi.

Bütün bu gelişmelere karşı halen Türkiye'nin bu konuda istenen noktada olmadığını vurgulayan Kelleözü, ''Acı bir şey söyleyeyim, Yunanistan nüfus olarak bizden çok küçük bir ülke. Ama, biz de 10 milyon lira telif toplanırken, Yunanistan'da 200 milyon avro telif toplanabiliyor. Biz nüfus olarak 7 kat daha büyüğüz bu ülkeden. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile MESAM bu konuda çok daha hassaslar. Buna rağmen, telif toplanması gereken çok daha fazla yerler var. Özellikle dijital dünya bu konuda başta geliyor'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Pazar, 29 Nisan 2012 14:51

Gösterim: 3517

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları 3. Olağan Kongresi'ne katılarak bir konuşma yaptı.

başbakan erdoğan

Salonda bulunan gençlerin ve onların coşkusunun Türkiye'nin kendisini yansıttığını belirten Erdoğan, özetle şunları kaydetti:

''Artık 19 Mayıs törenleri üzerinden hiç kimse mürebbiye gibi parmağını sallayarak bizi tehdit etmeye, bizi tedip etmeye kalkmasın, kalkışmasın. Çünkü biz onlar gibi 19 Mayıs'ın istismarının değil, 19 Mayıs'ın özünün takipçisiyiz'' dedi.

''Biz, genç nesillerin, gençlerin sıkıcı resmi törenlerle değil, 19 Mayıs'ın özüne, ruhuna, heyecanına, coşkusuna uygun kutlamalardan yanayız. Kendilerini 19 Mayıs'ın yegane sahibi olarak görenlere de istismar fırsatı tanımayacağız''

''Hiç kimse bize, bu gençliğe 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim dersi vermeye kalkışmasın. Tam tersine 23 Nisan ruhunu öğrenmek isteyen varsa buyursun işte bu gençlikten öğrensin''

Tiyatrolar özelleşecek

Şehir Tiyatrolarına ilişkin yönetmeliğe de değinen Başbakan Erdoğan, ''Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında devlet eliyle tiyatroculuk olmaz. Ben Kadir Bey'i tebrik ediyorum ve aynı şeyi şu anda Bakanlar Kurulu'na getireceğim. Özel bir yönetim değil, tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum'' dedi.

> ‘19 Mayıs’ın istismarının değil, özünün takipçisiyiz’

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları 3. Olağan Kongresi'ne katılarak bir konuşma yaptı.

başbakan erdoğan

Salonda bulunan gençlerin ve onların coşkusunun Türkiye'nin kendisini yansıttığını belirten Erdoğan, özetle şunları kaydetti:

''Artık 19 Mayıs törenleri üzerinden hiç kimse mürebbiye gibi parmağını sallayarak bizi tehdit etmeye, bizi tedip etmeye kalkmasın, kalkışmasın. Çünkü biz onlar gibi 19 Mayıs'ın istismarının değil, 19 Mayıs'ın özünün takipçisiyiz'' dedi.

''Biz, genç nesillerin, gençlerin sıkıcı resmi törenlerle değil, 19 Mayıs'ın özüne, ruhuna, heyecanına, coşkusuna uygun kutlamalardan yanayız. Kendilerini 19 Mayıs'ın yegane sahibi olarak görenlere de istismar fırsatı tanımayacağız''

''Hiç kimse bize, bu gençliğe 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim dersi vermeye kalkışmasın. Tam tersine 23 Nisan ruhunu öğrenmek isteyen varsa buyursun işte bu gençlikten öğrensin''

Tiyatrolar özelleşecek

Şehir Tiyatrolarına ilişkin yönetmeliğe de değinen Başbakan Erdoğan, ''Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında devlet eliyle tiyatroculuk olmaz. Ben Kadir Bey'i tebrik ediyorum ve aynı şeyi şu anda Bakanlar Kurulu'na getireceğim. Özel bir yönetim değil, tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum'' dedi.

Son Güncelleme: Pazar, 29 Nisan 2012 14:38

Gösterim: 1816

Bu yıl ilk kez düzenlenen Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) için tüm çalışmalar yapılıp, engellilere kolaylıklar sağlanırken, Adana'da da bir genç, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından 200 kilometre uzaklıktaki köyünden araçla alınıp kent merkezinde getirildi.

engelli gençAile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü yetkilileri, ÖMSS'ye girecek adayları arayarak, sınav merkezlerine ulaşımları konusunda çalışma yaptı.

Tufanbeyli ilçesine bağlı Çatalçam köyünde annesi, babası ve kendisi gibi engelli olan amcası ile aynı evde yaşayan aday Mustafa Kösehan'ın (21) maddi durumunun, ulaşım ve konaklama için yeterli olmadığını belirleyen Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü personeli, engelli gencin sınavının önündeki engelleri kaldırmak için büyük çaba gösterdi.

Tekerlekli sandalye için rampası bulanan bir minibüs Kösehan için Tufanbeyli ilçesine gönderildi. Engelli genç ile kendisine refakat eden babası Selahattin Kösehan (50) köyden alınarak, il merkezine getirildi. Baba ve oğlu için Seyhan Erkek Yetiştirme Yurdunda bir oda tahsis edildi.

Henüz 6 yaşındayken yaşadığı kas hastalığı nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum olan Kösehan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ÖMSS'ye girebilmek için hazırlık yapmasına karşın, ulaşım konusunda karşılaşacağı sıkıntıları düşünüp umutsuzluğa kapıldığını söyledi.

Kösehan, kent merkezine 200 kilometre uzaklıktaki köylerinden aynı gün il merkezine gelmesinin ve sınava yetişmesinin mümkün olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

''Köyümüz, kent merkezine yaklaşık 4 saat uzaklıkta. Sınava girebilmem için bir gün önce Adana'ya gelmem gerekiyordu. Ancak burada kalacak yerimiz ve ulaşım için aracımız yoktu. Bir an umutsuzluğa kapıldım. Tam bu sırada telefonum çaldı. Beni hafta içinde arayıp ulaşım imkanımı sorarak, gerekli ayarlamaları yaptılar. Doğru olduğuna inanamadım, çünkü bugüne kadar böyle bir yardım ne duyduk ne gördük. Ben telefonda arayanlara teşekkür ettim ama inanamadım. İnternetten beni aradıkları numarayı araştırdım. Doğruydu, sonra telefonla arayıp bir de teyit etmek istedim. Bu imkanların sağlanacağını beklemiyordum. Başta Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve diğer tüm ilgilenenlere teşekkür ediyorum. Allah devletimizden razı olsun.''

> Engelli gence ‘engelsiz’ sınav

Bu yıl ilk kez düzenlenen Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) için tüm çalışmalar yapılıp, engellilere kolaylıklar sağlanırken, Adana'da da bir genç, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından 200 kilometre uzaklıktaki köyünden araçla alınıp kent merkezinde getirildi.

engelli gençAile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü yetkilileri, ÖMSS'ye girecek adayları arayarak, sınav merkezlerine ulaşımları konusunda çalışma yaptı.

Tufanbeyli ilçesine bağlı Çatalçam köyünde annesi, babası ve kendisi gibi engelli olan amcası ile aynı evde yaşayan aday Mustafa Kösehan'ın (21) maddi durumunun, ulaşım ve konaklama için yeterli olmadığını belirleyen Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü personeli, engelli gencin sınavının önündeki engelleri kaldırmak için büyük çaba gösterdi.

Tekerlekli sandalye için rampası bulanan bir minibüs Kösehan için Tufanbeyli ilçesine gönderildi. Engelli genç ile kendisine refakat eden babası Selahattin Kösehan (50) köyden alınarak, il merkezine getirildi. Baba ve oğlu için Seyhan Erkek Yetiştirme Yurdunda bir oda tahsis edildi.

Henüz 6 yaşındayken yaşadığı kas hastalığı nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum olan Kösehan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ÖMSS'ye girebilmek için hazırlık yapmasına karşın, ulaşım konusunda karşılaşacağı sıkıntıları düşünüp umutsuzluğa kapıldığını söyledi.

Kösehan, kent merkezine 200 kilometre uzaklıktaki köylerinden aynı gün il merkezine gelmesinin ve sınava yetişmesinin mümkün olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

''Köyümüz, kent merkezine yaklaşık 4 saat uzaklıkta. Sınava girebilmem için bir gün önce Adana'ya gelmem gerekiyordu. Ancak burada kalacak yerimiz ve ulaşım için aracımız yoktu. Bir an umutsuzluğa kapıldım. Tam bu sırada telefonum çaldı. Beni hafta içinde arayıp ulaşım imkanımı sorarak, gerekli ayarlamaları yaptılar. Doğru olduğuna inanamadım, çünkü bugüne kadar böyle bir yardım ne duyduk ne gördük. Ben telefonda arayanlara teşekkür ettim ama inanamadım. İnternetten beni aradıkları numarayı araştırdım. Doğruydu, sonra telefonla arayıp bir de teyit etmek istedim. Bu imkanların sağlanacağını beklemiyordum. Başta Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve diğer tüm ilgilenenlere teşekkür ediyorum. Allah devletimizden razı olsun.''

Son Güncelleme: Pazar, 29 Nisan 2012 13:04

Gösterim: 2189

ÖSYM Başkanı Ali emir, ÖMSS'nin (Özürlü Memur Seçme Sınavı) Türkiye'de ilk defa yapıldığını, 9 ay boyunca bu sınav üzerinde çalıştıklarını söyledi.

ömss sınavı yapıldıSınavın tüm Türkiye'de gerçekleştirildiğini ifade eden Demir, ''En son Müsteşarımızın verdiği bilgiye göre, 7 bin adayı yerleştireceğiz. Bu sınav Türkiye'deki kamu personeli olarak alınacak vatandaşlar için büyük bir fırsat'' diye konuştu.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı Kenan Bozgeyik de dünyada ilk defa böyle bir sınav gerçekleştirildiğini belirtti. Bozgeyik, şu bilgiyi verdi:

''En son cuma günü itibarıyla bize ulaşan rakamlara göre 7 bin kadro yerleştirilecek. Ancak bu bizim için yeterli değil. Bütün açık kadroların, yani 20 binin üzerindeki tüm özürlü kadrosunun doldurulmasına yönelik Bakanlığımız tüm kamu kurumlarıyla birebir çalışarak en yüksek seviyede yerleştirmeyi sağlayacağız''

ÖMSS sona erdi

Bu sene ilk kez düzenlenen Özürlü Memur Seçme Sınavı ÖMSS, ÖSYM tarafından 81 il merkezinde, toplam 968 binada, 12 bin 128 salonda, 41 bin 756 görevli ve 60 bin 375 adayın katılımıyla gerçekleştirildi.

Adaylar, sınava giriş belgesinde yazılı yardımcı araçlarla sınava girebildi. Sınavların yapıldığı binalara girişte adayların ve sınav görevlilerinin üzeri emniyet görevlileri tarafından elle veya dedektörle kontrol edildi.

Belgeleri kontrol edilerek alınan adaylar sıra numaralarının bulunduğu yerlere oturtuldu. Gerekli kimlik kontrolleri yapıldıktan sonra üzerinde adayın fotoğrafı, TC kimlik numarası, adı ve soyadı bulunan sınav evrakıyla, içinde kalem, silgi, şeker ve peçete bulunan kutu dağıtıldı.

Her soru kitapçığı ve cevap kağıdı, matbaada özel poşetlenerek, sınavda her adaya tek bir poşet içerisinde, açılmamış bir şekilde dağıtıldı.

Sınavda adayların öğrenim düzeyine ve özür grubuna uygun genel yetenek ve genel kültür testlerinden oluşan soru kitapçığı ve bir cevap kağıdı kullanıldı.

Sınavda 60 soruyu cevaplamak için adaylara 60 dakika süre verildi. Özür gruplarına göre farklı sınav uygulamaları gerçekleştirildiği için bazı adayların sınavları, verilen ek süreyle 80 veya 100 dakika sürdü.

Adaylar sınav ve yerleştirme sonuçlarını TC Kimlik Numaraları ve şifreleriyle ÖSYM'nin internet adresinden belirlenecek tarihte öğrenebilecek.

Adaylar umutlu

Özürlü Memur Seçme Sınavı'na giren adaylar, bir yandan böyle bir sınavın yapılmasından dolayı mutluluklarını dile getirirken, diğer taraftan kamu kurumlarına yerleştirilecek aday sayısının artırılmasını istedi.

Yürüme engelli adayların sınava girdiği Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne gelen ÖSYM Başkanı Ali Demir, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı Kenan Bozgeyik, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Aylin Çiftçi ve Ankara Üniversitesi Rektörü Cemal Taluğ, sınav öncesi adaylarla sohbet etti ve onlara başarılar diledi.

ÖSYM Başkanı Demir, Müsteşar Bozgeyik ve beraberindekiler sınav salonuna alınan adayları salonda karşılayarak onlara moral verdi. Yetkililer, sınavın başlamasına dakikalar kala salondan çıkarken, Demir, öğrencilere seslenerek, ''Başarılar diliyorum arkadaşlar. Kolay gelsin'' temennisinde bulundu.

Yetkililer, daha sonra, bahçede sınavın bitmesini bekleyen ailelerle de bir süre sohbet ederek okuldan ayrıldı.

Öğrencilerden Bünyamin Çelik, sınavdan iyi bir derece yaparak kendini güvende ve rahat hissedebileceği bir ortamda işe girmeyi amaçladığını söyledi. Böyle bir sınavın yapılmasından dolayı emeği geçenlere teşekkür eden Çelik, ''İlk defa engelliler için, sadece bize iş imkanı sağlayan bir sınav yapıldı'' dedi.

Sınava girdikleri yerlerde, engelliler için gerekli önlemlerin alındığına dikkati çeken Çelik, belediyelerin de adayları araçlarla evinden alarak sınav yerine getirdiğini hatırlattı.

Adaylardan Ayten Yaşayan da Türkiye'de geniş çaplı engelliler için ilk defa bir sınav yapılmasının büyük bir gelişme olduğunu belirtti.

Kimliğini kaybetti sınava giremedi

Antalya'dan ÖMSS'ye girmek için memleketi Zonguldak'a gelen engelli Işıl Civak, yolda kimlik belgesini kaybedince sınava alınamadı.

> 7 bin engelli iş sahibi olacak

ÖSYM Başkanı Ali emir, ÖMSS'nin (Özürlü Memur Seçme Sınavı) Türkiye'de ilk defa yapıldığını, 9 ay boyunca bu sınav üzerinde çalıştıklarını söyledi.

ömss sınavı yapıldıSınavın tüm Türkiye'de gerçekleştirildiğini ifade eden Demir, ''En son Müsteşarımızın verdiği bilgiye göre, 7 bin adayı yerleştireceğiz. Bu sınav Türkiye'deki kamu personeli olarak alınacak vatandaşlar için büyük bir fırsat'' diye konuştu.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı Kenan Bozgeyik de dünyada ilk defa böyle bir sınav gerçekleştirildiğini belirtti. Bozgeyik, şu bilgiyi verdi:

''En son cuma günü itibarıyla bize ulaşan rakamlara göre 7 bin kadro yerleştirilecek. Ancak bu bizim için yeterli değil. Bütün açık kadroların, yani 20 binin üzerindeki tüm özürlü kadrosunun doldurulmasına yönelik Bakanlığımız tüm kamu kurumlarıyla birebir çalışarak en yüksek seviyede yerleştirmeyi sağlayacağız''

ÖMSS sona erdi

Bu sene ilk kez düzenlenen Özürlü Memur Seçme Sınavı ÖMSS, ÖSYM tarafından 81 il merkezinde, toplam 968 binada, 12 bin 128 salonda, 41 bin 756 görevli ve 60 bin 375 adayın katılımıyla gerçekleştirildi.

Adaylar, sınava giriş belgesinde yazılı yardımcı araçlarla sınava girebildi. Sınavların yapıldığı binalara girişte adayların ve sınav görevlilerinin üzeri emniyet görevlileri tarafından elle veya dedektörle kontrol edildi.

Belgeleri kontrol edilerek alınan adaylar sıra numaralarının bulunduğu yerlere oturtuldu. Gerekli kimlik kontrolleri yapıldıktan sonra üzerinde adayın fotoğrafı, TC kimlik numarası, adı ve soyadı bulunan sınav evrakıyla, içinde kalem, silgi, şeker ve peçete bulunan kutu dağıtıldı.

Her soru kitapçığı ve cevap kağıdı, matbaada özel poşetlenerek, sınavda her adaya tek bir poşet içerisinde, açılmamış bir şekilde dağıtıldı.

Sınavda adayların öğrenim düzeyine ve özür grubuna uygun genel yetenek ve genel kültür testlerinden oluşan soru kitapçığı ve bir cevap kağıdı kullanıldı.

Sınavda 60 soruyu cevaplamak için adaylara 60 dakika süre verildi. Özür gruplarına göre farklı sınav uygulamaları gerçekleştirildiği için bazı adayların sınavları, verilen ek süreyle 80 veya 100 dakika sürdü.

Adaylar sınav ve yerleştirme sonuçlarını TC Kimlik Numaraları ve şifreleriyle ÖSYM'nin internet adresinden belirlenecek tarihte öğrenebilecek.

Adaylar umutlu

Özürlü Memur Seçme Sınavı'na giren adaylar, bir yandan böyle bir sınavın yapılmasından dolayı mutluluklarını dile getirirken, diğer taraftan kamu kurumlarına yerleştirilecek aday sayısının artırılmasını istedi.

Yürüme engelli adayların sınava girdiği Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne gelen ÖSYM Başkanı Ali Demir, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı Kenan Bozgeyik, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Aylin Çiftçi ve Ankara Üniversitesi Rektörü Cemal Taluğ, sınav öncesi adaylarla sohbet etti ve onlara başarılar diledi.

ÖSYM Başkanı Demir, Müsteşar Bozgeyik ve beraberindekiler sınav salonuna alınan adayları salonda karşılayarak onlara moral verdi. Yetkililer, sınavın başlamasına dakikalar kala salondan çıkarken, Demir, öğrencilere seslenerek, ''Başarılar diliyorum arkadaşlar. Kolay gelsin'' temennisinde bulundu.

Yetkililer, daha sonra, bahçede sınavın bitmesini bekleyen ailelerle de bir süre sohbet ederek okuldan ayrıldı.

Öğrencilerden Bünyamin Çelik, sınavdan iyi bir derece yaparak kendini güvende ve rahat hissedebileceği bir ortamda işe girmeyi amaçladığını söyledi. Böyle bir sınavın yapılmasından dolayı emeği geçenlere teşekkür eden Çelik, ''İlk defa engelliler için, sadece bize iş imkanı sağlayan bir sınav yapıldı'' dedi.

Sınava girdikleri yerlerde, engelliler için gerekli önlemlerin alındığına dikkati çeken Çelik, belediyelerin de adayları araçlarla evinden alarak sınav yerine getirdiğini hatırlattı.

Adaylardan Ayten Yaşayan da Türkiye'de geniş çaplı engelliler için ilk defa bir sınav yapılmasının büyük bir gelişme olduğunu belirtti.

Kimliğini kaybetti sınava giremedi

Antalya'dan ÖMSS'ye girmek için memleketi Zonguldak'a gelen engelli Işıl Civak, yolda kimlik belgesini kaybedince sınava alınamadı.

Son Güncelleme: Pazar, 29 Nisan 2012 13:12

Gösterim: 1791

 

Ömer Dinçer, son günlerde öğretmenlere yapılan şiddetle ilgili ısrarlı sorulara cevap verdi.

HER GÜN BENZER HADİSELER OLUYOR

Dinçer, Esenler Askerlik Şubesi'nin açılışının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Esenyurt'taki bir lisede görev yapan öğretmen Narife Çekcen'in derste öğrencisi tarafından bıçakla yaralanmasına olayına ilişkin bir soru üzerine Dinçer, bakanlık olarak bakıldığında, özel sektör de dahil edildiğinde 44-45 bin okul, yaklaşık 19 milyon öğrenci ve 800 bin civarında öğretmenle çok geniş bir camia olduklarını, her gün buna benzer hadiselerle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

> 'Kalabalık camiayız,öğretmen yaralanması normal'

 

Ömer Dinçer, son günlerde öğretmenlere yapılan şiddetle ilgili ısrarlı sorulara cevap verdi.

HER GÜN BENZER HADİSELER OLUYOR

Dinçer, Esenler Askerlik Şubesi'nin açılışının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Esenyurt'taki bir lisede görev yapan öğretmen Narife Çekcen'in derste öğrencisi tarafından bıçakla yaralanmasına olayına ilişkin bir soru üzerine Dinçer, bakanlık olarak bakıldığında, özel sektör de dahil edildiğinde 44-45 bin okul, yaklaşık 19 milyon öğrenci ve 800 bin civarında öğretmenle çok geniş bir camia olduklarını, her gün buna benzer hadiselerle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

Son Güncelleme: Pazar, 29 Nisan 2012 14:55

Gösterim: 3003


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.