Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) yaklaşık bir buçuk yıldır üzerinde çalıştığı yeni yasa çalışmalarının içeriği ortaya çıktı.
Yasa taslağını üniversite rektörleriyle paylaşan YÖK, eksiklerin giderilmesi için destek istedi. Değişikliklerin yeni anayasanın çıkarılmasına bağlandığı taslağa göre YÖK'ün ismi 'Türkiye Yükseköğretim Kurumu' olarak değiştirilecek. Devlet ve vakıf üniversitelerinden ayrı özel üniversiteler kurulabilecek. Yabancı yükseköğretim kurumları Türkiye'de, Türkiye'deki devlet üniversiteleri de yurtdışında yükseköğretim birimi açabilecek. Taslağa göre rektörleri artık üniversite konseyi seçecek. Cumhurbaşkanı atama yapmayacak.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yaklaşık 1 buçuk yıldır üzerinde çalıştığı yasa taslağını rektörlerle paylaştı. Taslakta en dikkat çeken madde, rektör seçimleriyle ilgili. Buna göre artık rektörleri cumhurbaşkanı atamayacak. Önºcelikle Üniversite Konseyi kurulacak. 11 kişiden oluşması planlanan konseyde, 5 üye mevcut üniversiteden, 2 üye Bakanlar Kurulu tarafından, 2 üye YÖK tarafından, 1 üye ilgili üniversitenin mezunları arasından, son üye de üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi verenler arasından veya üniversiteye en çok bağışta bulunanlardan seçilecek. Konsey, kurulduktan sonra başvuru şartlarını açıklayacak. Oluşturulacak komisyon da başvuru yapan profesör adayları arasından gerekçesini açıklayarak 3 kişiyi belirleyecek. Bu 3 kişiden biri, Üniversite Konseyi tarafından seçilecek ve konsey başkanı tarafından atanacak. Vakıf üniversiteleri ve özel üniversitelerde ise rektörün, üniversite mütevelli heyeti tarafından teklif edilerek kurul tarafından atanması öngörülüyor.
Taslakta devlet üniversitelerindeki rektörün 5 yıllığına atanması üzerinde duruluyor. Bir kişinin aynı devlet üniversitesinde üst üste iki defa rektörlük yapamaması, bir devlet üniversitesinde üç bilim alanından (fen ve mühendislik bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, sağlık bilimleri olmak üzere) iki defa üst üste rektör seçilememesi öneriliyor. Öğrenci sayısının 50 binin üzerinde olduğu üniversitelerde de 5 rektör yardımcısı görevlendirileceği ifade ediliyor.
Devlet ve vakıf üniversitelerinin haricinde kurulabilecek özel üniversitelerle ilgili madde ise bir cümle olarak şu şekilde özetlendi: "Özel hukuk tüzel kişiliğini haiz ve YÖK'ün teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile özel yükseköğretim kurumları kurulabilecek."
Taslakta, Türkiye Yükseköğretim Kurumu'nun üyelerinin nasıl oluşturulacağı ile ilgili iki alternatif oluşturulduğu öğrenildi. Birinci alternatife göre 5 üye cumhurbaşkanı, 5 üye Bakanlar Kurulu, 5 üye rektörler kurulu ve 5 üye TBMM tarafından seçilecek. İkinci alternatifte 7 üyenin cumhurbaşkanı, 7 üye Bakanlar Kurulu ve 7 üyenin rektörler kurulu tarafından seçileceği ifade edildi.
(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) yaklaşık bir buçuk yıldır üzerinde çalıştığı yeni yasa çalışmalarının içeriği ortaya çıktı.
Yasa taslağını üniversite rektörleriyle paylaşan YÖK, eksiklerin giderilmesi için destek istedi. Değişikliklerin yeni anayasanın çıkarılmasına bağlandığı taslağa göre YÖK'ün ismi 'Türkiye Yükseköğretim Kurumu' olarak değiştirilecek. Devlet ve vakıf üniversitelerinden ayrı özel üniversiteler kurulabilecek. Yabancı yükseköğretim kurumları Türkiye'de, Türkiye'deki devlet üniversiteleri de yurtdışında yükseköğretim birimi açabilecek. Taslağa göre rektörleri artık üniversite konseyi seçecek. Cumhurbaşkanı atama yapmayacak.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yaklaşık 1 buçuk yıldır üzerinde çalıştığı yasa taslağını rektörlerle paylaştı. Taslakta en dikkat çeken madde, rektör seçimleriyle ilgili. Buna göre artık rektörleri cumhurbaşkanı atamayacak. Önºcelikle Üniversite Konseyi kurulacak. 11 kişiden oluşması planlanan konseyde, 5 üye mevcut üniversiteden, 2 üye Bakanlar Kurulu tarafından, 2 üye YÖK tarafından, 1 üye ilgili üniversitenin mezunları arasından, son üye de üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi verenler arasından veya üniversiteye en çok bağışta bulunanlardan seçilecek. Konsey, kurulduktan sonra başvuru şartlarını açıklayacak. Oluşturulacak komisyon da başvuru yapan profesör adayları arasından gerekçesini açıklayarak 3 kişiyi belirleyecek. Bu 3 kişiden biri, Üniversite Konseyi tarafından seçilecek ve konsey başkanı tarafından atanacak. Vakıf üniversiteleri ve özel üniversitelerde ise rektörün, üniversite mütevelli heyeti tarafından teklif edilerek kurul tarafından atanması öngörülüyor.
Taslakta devlet üniversitelerindeki rektörün 5 yıllığına atanması üzerinde duruluyor. Bir kişinin aynı devlet üniversitesinde üst üste iki defa rektörlük yapamaması, bir devlet üniversitesinde üç bilim alanından (fen ve mühendislik bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, sağlık bilimleri olmak üzere) iki defa üst üste rektör seçilememesi öneriliyor. Öğrenci sayısının 50 binin üzerinde olduğu üniversitelerde de 5 rektör yardımcısı görevlendirileceği ifade ediliyor.
Devlet ve vakıf üniversitelerinin haricinde kurulabilecek özel üniversitelerle ilgili madde ise bir cümle olarak şu şekilde özetlendi: "Özel hukuk tüzel kişiliğini haiz ve YÖK'ün teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile özel yükseköğretim kurumları kurulabilecek."
Taslakta, Türkiye Yükseköğretim Kurumu'nun üyelerinin nasıl oluşturulacağı ile ilgili iki alternatif oluşturulduğu öğrenildi. Birinci alternatife göre 5 üye cumhurbaşkanı, 5 üye Bakanlar Kurulu, 5 üye rektörler kurulu ve 5 üye TBMM tarafından seçilecek. İkinci alternatifte 7 üyenin cumhurbaşkanı, 7 üye Bakanlar Kurulu ve 7 üyenin rektörler kurulu tarafından seçileceği ifade edildi.
(zaman)
Son Güncelleme: Cumartesi, 29 Eylül 2012 09:49
Gösterim: 1911
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Eğitim Fakültesi mezunlarını atama beklentileriyle ilgili olarak 'Üniversiteden her mezun olanın devlet tarafından istihdam edileceği anlayışını anlamak mümkün değil' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer , “Üniversiteden mezun olduğu halde istihdam edilmesi konusunda sorun çıkan gençler üzerinden yanlış siyaset yapılıyor” dedi.
Dinçer, Balıkesir Üniversitesi'nin akademik yılı açılış töreninde, üniversitelerin bulundukları şehrin sosyoekonomik yapısına ivme kazandırdıklarını söyledi.
Her ile üniversite kurma hedefinin kısa vadedeki sonuçlarının bile geleceğe yönelik umutları ve inançlarını çoğaltan bir durum olduğunu ifade eden Dinçer, son 10 yılda üniversitelerdeki öğrenci sayısındaki artışın yüzde 129 şeklinde gerçekleştiğini bildirdi.
Öğretim elemanı sayısında da aynı dönemde yüzde 56'lık artış sağlandığını ve yüksek öğretimde okullaşma oranının yüzde 14,6'dan yüzde 35,5 yükseldiğini ifade eden Dinçer, şöyle konuştu:
“Özellikle son yıllarda üniversiteden mezun olan öğrencilerin iş, istihdam ve belki de Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak çalıştırılmaları gerektiği konularında spekülasyonlar ve tartışmalar yapıldı. Üniversiteden mezun olduğu halde istihdam edilmesi konusunda sorun çıkan gençler üzerinden yanlış siyaset yapılıyor. Üniversitede okumak, sadece ve sadece istihdam edilmek için yeterli değildir. Artık üniversite mezunu olmak bile istihdam edilebilmek, tek başına ayakta kalmak, iş dünyasında rekabet gücü bulmak için yeterli bulunmuyor.”
Dinçer, Türkiye 'nin mevcut çağ nüfusunun yüzde 35'inin üniversitelerde okuduğunu anlatarak, “Türkiye'de her ile üniversite açmanın eleştiriliyor olmasını anlamak mümkün değil. Üniversiteden her mezun olanın devlet tarafından istihdam edileceği fikrine dayalı bir anlayışı takip etmeyi de anlamak mümkün değildir. Bütün nüfusunun yüzde 5'i üniversite mezunu olan yüzde 78'i lise mezunu olan toplumda uzman sayısının ne olduğunu tahmin edebilir misiniz?” diye konuştu. (radikal)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Eğitim Fakültesi mezunlarını atama beklentileriyle ilgili olarak 'Üniversiteden her mezun olanın devlet tarafından istihdam edileceği anlayışını anlamak mümkün değil' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer , “Üniversiteden mezun olduğu halde istihdam edilmesi konusunda sorun çıkan gençler üzerinden yanlış siyaset yapılıyor” dedi.
Dinçer, Balıkesir Üniversitesi'nin akademik yılı açılış töreninde, üniversitelerin bulundukları şehrin sosyoekonomik yapısına ivme kazandırdıklarını söyledi.
Her ile üniversite kurma hedefinin kısa vadedeki sonuçlarının bile geleceğe yönelik umutları ve inançlarını çoğaltan bir durum olduğunu ifade eden Dinçer, son 10 yılda üniversitelerdeki öğrenci sayısındaki artışın yüzde 129 şeklinde gerçekleştiğini bildirdi.
Öğretim elemanı sayısında da aynı dönemde yüzde 56'lık artış sağlandığını ve yüksek öğretimde okullaşma oranının yüzde 14,6'dan yüzde 35,5 yükseldiğini ifade eden Dinçer, şöyle konuştu:
“Özellikle son yıllarda üniversiteden mezun olan öğrencilerin iş, istihdam ve belki de Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak çalıştırılmaları gerektiği konularında spekülasyonlar ve tartışmalar yapıldı. Üniversiteden mezun olduğu halde istihdam edilmesi konusunda sorun çıkan gençler üzerinden yanlış siyaset yapılıyor. Üniversitede okumak, sadece ve sadece istihdam edilmek için yeterli değildir. Artık üniversite mezunu olmak bile istihdam edilebilmek, tek başına ayakta kalmak, iş dünyasında rekabet gücü bulmak için yeterli bulunmuyor.”
Dinçer, Türkiye 'nin mevcut çağ nüfusunun yüzde 35'inin üniversitelerde okuduğunu anlatarak, “Türkiye'de her ile üniversite açmanın eleştiriliyor olmasını anlamak mümkün değil. Üniversiteden her mezun olanın devlet tarafından istihdam edileceği fikrine dayalı bir anlayışı takip etmeyi de anlamak mümkün değildir. Bütün nüfusunun yüzde 5'i üniversite mezunu olan yüzde 78'i lise mezunu olan toplumda uzman sayısının ne olduğunu tahmin edebilir misiniz?” diye konuştu. (radikal)
Son Güncelleme: Cuma, 28 Eylül 2012 16:07
Gösterim: 1768
Sultangazi'de bir lisenin okul aile birliğinin, 30 liralık armalardan almayan öğrencileri 60 kişilik sınıflara koymakla tehdit ettiği ortaya çıktı.
Liseye yeni kaydolan öğrencilere verilen, kayıt için gerekli evrakların yer aldığı listedeki, "Arma almayanlar 60 kişilik sınıflarda ders görecek." şeklindeki not, velileri şaşkına çevirdi.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Sultangazi Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'ne giden Can Çalışkan, kardeşini liseye kaydettirmek istedi. Okulda görüşme yapan Çalışkan'a kayıt için gerekli evrakların yazılı olduğu bir kâğıt verildi. Kayıt için gerekli evrakların sıralandığı kâğıttaki ilginç not Çalışkan'ı şaşkına çevirdi. Kayıt işlemleri için gerekli görülen maddeleri inceleyen Çalışkan şöyle konuştu: "Kardeşimi kayıt yaptırmak için okula gittiğimde okul aile birliği tarafından hazırlanmış gerekli evrakların yazılı olduğu bir kâğıt verdiler. İncelediğimde ise ilginç bir ayrıntıyı gördüm. Burada öğrencinin 3 adet armayı okul aile birliğinden alması gerektiği yazıyor. Eğer okul aile birliğinden alınmaz ise öğrencinin 60 kişilik sınıflarda okutulacağı yazıyor. Okul kıyafetlerini ise istediğimiz yerden değil, okulun belirlediği yerlerden almamız gerekiyormuş."

Eğitime başlayalı 2 hafta olduğunu ifade eden Çalışkan, "Buna rağmen, henüz kardeşimi bırakın okula göndermeyi kaydını dahi yaptıramadım. Kardeşimin ne okulu ne sınıfı ne de nasıl okuyacağı belli. Kayıt yaptırmak için gittiğim okulda kimse detaylı bir açıklama yapmıyor." dedi. Yetkilere seslenen Çalışkan, bir an önce yeni eğitim sistemi hakkında açıklama yapılmasını ve vatandaşların bu konuda bilinçlendirmelerini istedi.
Çalışkan'ın anlattığı 'Kayıt için gerekli olanlar' başlığı altında sıralananlar şöyle: "Nüfus cüzdanı fotokopisi, 3 top A-4 kâğıdı, 30 lira değerinde posta pulu, kıyafetler için 3 adet arma (okul aile birliğinden alınacak). Not: Armaları okul aile birliğinden almak zorunludur. Okul aile birliğinden arma almayanlar 60 kişilik sınıflarda okuyacaklar."(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sultangazi'de bir lisenin okul aile birliğinin, 30 liralık armalardan almayan öğrencileri 60 kişilik sınıflara koymakla tehdit ettiği ortaya çıktı.
Liseye yeni kaydolan öğrencilere verilen, kayıt için gerekli evrakların yer aldığı listedeki, "Arma almayanlar 60 kişilik sınıflarda ders görecek." şeklindeki not, velileri şaşkına çevirdi.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Sultangazi Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'ne giden Can Çalışkan, kardeşini liseye kaydettirmek istedi. Okulda görüşme yapan Çalışkan'a kayıt için gerekli evrakların yazılı olduğu bir kâğıt verildi. Kayıt için gerekli evrakların sıralandığı kâğıttaki ilginç not Çalışkan'ı şaşkına çevirdi. Kayıt işlemleri için gerekli görülen maddeleri inceleyen Çalışkan şöyle konuştu: "Kardeşimi kayıt yaptırmak için okula gittiğimde okul aile birliği tarafından hazırlanmış gerekli evrakların yazılı olduğu bir kâğıt verdiler. İncelediğimde ise ilginç bir ayrıntıyı gördüm. Burada öğrencinin 3 adet armayı okul aile birliğinden alması gerektiği yazıyor. Eğer okul aile birliğinden alınmaz ise öğrencinin 60 kişilik sınıflarda okutulacağı yazıyor. Okul kıyafetlerini ise istediğimiz yerden değil, okulun belirlediği yerlerden almamız gerekiyormuş."

Eğitime başlayalı 2 hafta olduğunu ifade eden Çalışkan, "Buna rağmen, henüz kardeşimi bırakın okula göndermeyi kaydını dahi yaptıramadım. Kardeşimin ne okulu ne sınıfı ne de nasıl okuyacağı belli. Kayıt yaptırmak için gittiğim okulda kimse detaylı bir açıklama yapmıyor." dedi. Yetkilere seslenen Çalışkan, bir an önce yeni eğitim sistemi hakkında açıklama yapılmasını ve vatandaşların bu konuda bilinçlendirmelerini istedi.
Çalışkan'ın anlattığı 'Kayıt için gerekli olanlar' başlığı altında sıralananlar şöyle: "Nüfus cüzdanı fotokopisi, 3 top A-4 kâğıdı, 30 lira değerinde posta pulu, kıyafetler için 3 adet arma (okul aile birliğinden alınacak). Not: Armaları okul aile birliğinden almak zorunludur. Okul aile birliğinden arma almayanlar 60 kişilik sınıflarda okuyacaklar."(zaman)
Son Güncelleme: Cuma, 28 Eylül 2012 14:49
Gösterim: 1142
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "Son dönemlerde gazetelerde kaynağını bilmediğimiz biraz da kara propaganda sayılabilecek türden birtakım haberler çıkmaya başladı. Doğrusu buna üzülüyoruz ve bunların kasıtlı yapıldığı kanaatinde olduğumu söylemek istiyorum" dedi.
Dinçer, Balıkesir Üniversitesi akademik yıl açılış töreninde gazetecilerin, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetede yer alan, "Maliyeti daha ucuz olduğu gerekçesiyle, su ürünleri ve bahçe bitkileri mezunlarının matematik ve yabancı dil dersleri için görevlendirildiğine" ilişkin haberin hatırlatılması üzerine Dinçer, şöyle konuştu: "Son dönemlerde gazetelerde kaynağını bilmediğimiz biraz da kara propaganda sayılabilecek türden birtakım haberler çıkmaya başladı. Doğrusu buna üzülüyoruz ve bunların kasıtlı yapıldığı kanaatinde olduğumu söylemek istiyorum. Mesela bugün Gaziantep’te, kapıcı çocuklarının ayrı bir sınıfta toplandığına yönelik bir haber gördüm. Bu haber kesinlikle doğru bir haber değil. Bizim yaptığımız incelemelerde ki zaten genel politikamız buna izin vermez. Türkiye toplumsal yapı ve sosyal doku olarak, böyle ayrımları benimseyecek yapıda değil. O okulda bütün öğrenciler sınıflara tek tek dağıtılmışlardır, öğretmenleri kura ile belirlenmiş. Ama oradan bir duyum üzerine bir habere imza atılıyor" diye konuştu.
Bakan Dinçer, aynı şekilde birkaç gün önce öğrencilerin kasıtlı olarak imam hatip liselerine yönlendirildiğine yönelik haberler yapıldığını anımsatarak, şöyle konuştu: "Bugün yine ucuz öğretmen olsun diye su ürünlerinden mezun olmuş kişilerin ücretli derslere, yabancı derslere girdiğine dair haberler yaptılar. Bu tip haberler bizim Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) politikalarına hiç uymayan haberlerdir. Biz hangi şartlarda öğretmeni istihdam edeceğimizi belirlemişiz, bunları kurallarına göre yapıyoruz. Öğretmen atama şartlarımız, ücretli öğretmen istihdam etme şartlarımız belli. Dolayısıyla ben kamuoyundan bu tip haberlere, itibar etmemelerini tavsiye ediyor ve bekliyorum."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "Son dönemlerde gazetelerde kaynağını bilmediğimiz biraz da kara propaganda sayılabilecek türden birtakım haberler çıkmaya başladı. Doğrusu buna üzülüyoruz ve bunların kasıtlı yapıldığı kanaatinde olduğumu söylemek istiyorum" dedi.
Dinçer, Balıkesir Üniversitesi akademik yıl açılış töreninde gazetecilerin, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetede yer alan, "Maliyeti daha ucuz olduğu gerekçesiyle, su ürünleri ve bahçe bitkileri mezunlarının matematik ve yabancı dil dersleri için görevlendirildiğine" ilişkin haberin hatırlatılması üzerine Dinçer, şöyle konuştu: "Son dönemlerde gazetelerde kaynağını bilmediğimiz biraz da kara propaganda sayılabilecek türden birtakım haberler çıkmaya başladı. Doğrusu buna üzülüyoruz ve bunların kasıtlı yapıldığı kanaatinde olduğumu söylemek istiyorum. Mesela bugün Gaziantep’te, kapıcı çocuklarının ayrı bir sınıfta toplandığına yönelik bir haber gördüm. Bu haber kesinlikle doğru bir haber değil. Bizim yaptığımız incelemelerde ki zaten genel politikamız buna izin vermez. Türkiye toplumsal yapı ve sosyal doku olarak, böyle ayrımları benimseyecek yapıda değil. O okulda bütün öğrenciler sınıflara tek tek dağıtılmışlardır, öğretmenleri kura ile belirlenmiş. Ama oradan bir duyum üzerine bir habere imza atılıyor" diye konuştu.
Bakan Dinçer, aynı şekilde birkaç gün önce öğrencilerin kasıtlı olarak imam hatip liselerine yönlendirildiğine yönelik haberler yapıldığını anımsatarak, şöyle konuştu: "Bugün yine ucuz öğretmen olsun diye su ürünlerinden mezun olmuş kişilerin ücretli derslere, yabancı derslere girdiğine dair haberler yaptılar. Bu tip haberler bizim Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) politikalarına hiç uymayan haberlerdir. Biz hangi şartlarda öğretmeni istihdam edeceğimizi belirlemişiz, bunları kurallarına göre yapıyoruz. Öğretmen atama şartlarımız, ücretli öğretmen istihdam etme şartlarımız belli. Dolayısıyla ben kamuoyundan bu tip haberlere, itibar etmemelerini tavsiye ediyor ve bekliyorum."
Son Güncelleme: Cuma, 28 Eylül 2012 15:24
Gösterim: 1433
6 bin ürün güvensiz bulundu
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, geçen yıl kırtasiye ürünlerine yönelik denetimlerde yüzde 53 oranında tespit edilen aykırılığın bu yıl yüzde 24'e gerilediğini ve 6 bin ürün güvensiz bulunduğunu belirtti
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''Güvensiz ürün oranının geçen yıla göre yarı yarıya düşmüş olmasında, bakanlık olarak kararlı bir şekilde konunun takipçisi olmamız, ara vermeksizin denetimlerimizi sürdürmemiz ve sektör temsilcileri ile geliştirdiğimiz olumlu diyaloğun rolü büyüktür'' dedi.
6 bin ürün güvensiz bulundu
Hayati Yazıcı, bu yıl okul kıyafetleri, ayakkabılar ve kırtasiye malzemeleriyle ilgili olarak yapılan piyasa gözetimi ve denetimleri sonucunda, 50'ye yakın ithalatçı–satıcı nezdinde 25 binin üzerinde ürünün denetlendiğini, bu ürünlerden yaklaşık 6 bininin güvensiz bulunduğunu söyledi.
Okul kıyafeti ve ayakkabılar
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, okul kıyafetleri ve ayakkabılar konusunda İstanbul, Kayseri, Malatya, Samsun, Bursa, İzmir ve Şanlıurfa'da denetimler yapıldığını, 80 farklı marka ve modelden numuneler alındığını, alınan numunelerin tamamının azo boyar madde testlerinden geçtiğini ve güvenli bulunduğunu bildirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
6 bin ürün güvensiz bulundu
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, geçen yıl kırtasiye ürünlerine yönelik denetimlerde yüzde 53 oranında tespit edilen aykırılığın bu yıl yüzde 24'e gerilediğini ve 6 bin ürün güvensiz bulunduğunu belirtti
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''Güvensiz ürün oranının geçen yıla göre yarı yarıya düşmüş olmasında, bakanlık olarak kararlı bir şekilde konunun takipçisi olmamız, ara vermeksizin denetimlerimizi sürdürmemiz ve sektör temsilcileri ile geliştirdiğimiz olumlu diyaloğun rolü büyüktür'' dedi.
6 bin ürün güvensiz bulundu
Hayati Yazıcı, bu yıl okul kıyafetleri, ayakkabılar ve kırtasiye malzemeleriyle ilgili olarak yapılan piyasa gözetimi ve denetimleri sonucunda, 50'ye yakın ithalatçı–satıcı nezdinde 25 binin üzerinde ürünün denetlendiğini, bu ürünlerden yaklaşık 6 bininin güvensiz bulunduğunu söyledi.
Okul kıyafeti ve ayakkabılar
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, okul kıyafetleri ve ayakkabılar konusunda İstanbul, Kayseri, Malatya, Samsun, Bursa, İzmir ve Şanlıurfa'da denetimler yapıldığını, 80 farklı marka ve modelden numuneler alındığını, alınan numunelerin tamamının azo boyar madde testlerinden geçtiğini ve güvenli bulunduğunu bildirdi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Kasım 2012 13:18
Gösterim: 1741

