Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı 2003-2012 yılları arasında 317 bin 714 kadrolu öğretmenin atamasını gerçekleştirdi.
CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu'nun soru önergesine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in verdiği yanıt, 2003-2012 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı resmi eğitim kurumlarına 317 bin 714 kadrolu öğretmen ataması yapıldığını ortaya koydu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı 2003-2012 yılları arasında 317 bin 714 kadrolu öğretmenin atamasını gerçekleştirdi.
CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu'nun soru önergesine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in verdiği yanıt, 2003-2012 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı resmi eğitim kurumlarına 317 bin 714 kadrolu öğretmen ataması yapıldığını ortaya koydu.
Son Güncelleme: Çarşamba, 30 May 2012 15:47
Gösterim: 1720
Polis, asayiş olaylarında kamuoyunda "demir cop" olarak bilinen katlanabilir portatif copları kullanmaya hazırlanıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı'nca deneme amacıyla ilk etapta 6 bin adet sipariş verilen portatif coplar, alüminyum ve çelikten üretiliyor.
Katlandığında boyu
İç içe geçebilen 3 metal aksamdan oluşan bu copların uzunluğu açıldığında yaklaşık 60 santimetreyi buluyor.
AB ÜLKELERİNDE DE KULLANILIYOR
ABD ile bazı AB ülkelerinin polis teşkilatlarında da kullanılan “Portatif Coplar”, ilk etapta İstanbul , Ankara ve İzmir'de denenecek.
Emniyet Genel Müdürlüğü, farklı modelleri bulunan bu copların vurmalı, burgulu ve butonlu modellerin her birinden 2'şer bin adet sipariş verdi.
Vurma, açma kapama sistemli copların, açılması için hızlıca sallamak yetiyor. Kapalı uzunluğu 24, açık uzunluğu ise
Üzerindeki butona basıldığında açılan butonlu modellerin ise kapalı uzunluğu 18, açık uzunluğu
Burgulu açma kapama sistemli coplar ise metal aksamlar aksi yönlere çevrilerek açılıyor. Bu copların kapalı uzunluğu 21, açık uzunluğu
Asayiş polislerince denenecek bu modellerden daha kullanışlı olanı poliüretan copların yerini alacak.
POLİS HEMEN SİLAHINA DAVRANMAYACAK
Bu coplar, hırsızlık, kapkaç gibi asayiş olaylarına hızla müdahale etmesi gereken güvenlik güçlerine kullanım kolaylığı sağlayacak.
Sadece asayiş olaylarında suçlulara karşı kullanılacak bu coplar, Çevik Kuvvet polisine dağıtılmayacak ve toplumsal olaylarda eylem yapan göstericilere karşı kullanılmayacak.
Ani bir saldırıya maruz kalan polis, hemen silahına davranmak yerine belinde taşıyacağı bu copla kendini savunacak. Böylece istenmeyen olayların da önüne geçilecek.
Bu copların kullanımında Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan maçın ardından çıkan olaylarda, eli bıçaklı bir kişiye polisin silah doğrultmasının da etkili olduğu belirtiliyor.
Poliüretan coplara göre çok daha dayanıklı olduğu belirtilen copların, açılırken çıkardığı sesten dolayı suçluda psikolojik etki yaratacağı da düşünülüyor.
Güvenlik güçlerine bu copların kullanımı konusunda 2 günlük eğitim verilecek. Bu coplarla da poliüretan coplarda olduğu gibi vücudun ölümcül yerlerine vurulamayacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Polis, asayiş olaylarında kamuoyunda "demir cop" olarak bilinen katlanabilir portatif copları kullanmaya hazırlanıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı'nca deneme amacıyla ilk etapta 6 bin adet sipariş verilen portatif coplar, alüminyum ve çelikten üretiliyor.
Katlandığında boyu
İç içe geçebilen 3 metal aksamdan oluşan bu copların uzunluğu açıldığında yaklaşık 60 santimetreyi buluyor.
AB ÜLKELERİNDE DE KULLANILIYOR
ABD ile bazı AB ülkelerinin polis teşkilatlarında da kullanılan “Portatif Coplar”, ilk etapta İstanbul , Ankara ve İzmir'de denenecek.
Emniyet Genel Müdürlüğü, farklı modelleri bulunan bu copların vurmalı, burgulu ve butonlu modellerin her birinden 2'şer bin adet sipariş verdi.
Vurma, açma kapama sistemli copların, açılması için hızlıca sallamak yetiyor. Kapalı uzunluğu 24, açık uzunluğu ise
Üzerindeki butona basıldığında açılan butonlu modellerin ise kapalı uzunluğu 18, açık uzunluğu
Burgulu açma kapama sistemli coplar ise metal aksamlar aksi yönlere çevrilerek açılıyor. Bu copların kapalı uzunluğu 21, açık uzunluğu
Asayiş polislerince denenecek bu modellerden daha kullanışlı olanı poliüretan copların yerini alacak.
POLİS HEMEN SİLAHINA DAVRANMAYACAK
Bu coplar, hırsızlık, kapkaç gibi asayiş olaylarına hızla müdahale etmesi gereken güvenlik güçlerine kullanım kolaylığı sağlayacak.
Sadece asayiş olaylarında suçlulara karşı kullanılacak bu coplar, Çevik Kuvvet polisine dağıtılmayacak ve toplumsal olaylarda eylem yapan göstericilere karşı kullanılmayacak.
Ani bir saldırıya maruz kalan polis, hemen silahına davranmak yerine belinde taşıyacağı bu copla kendini savunacak. Böylece istenmeyen olayların da önüne geçilecek.
Bu copların kullanımında Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan maçın ardından çıkan olaylarda, eli bıçaklı bir kişiye polisin silah doğrultmasının da etkili olduğu belirtiliyor.
Poliüretan coplara göre çok daha dayanıklı olduğu belirtilen copların, açılırken çıkardığı sesten dolayı suçluda psikolojik etki yaratacağı da düşünülüyor.
Güvenlik güçlerine bu copların kullanımı konusunda 2 günlük eğitim verilecek. Bu coplarla da poliüretan coplarda olduğu gibi vücudun ölümcül yerlerine vurulamayacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 30 May 2012 15:26
Gösterim: 2851
Türkiye'nin AB üyeliği konusunda referandum yapılması halinde üyelik yönünde oy kullanacağını belirten gençlerin oranı son 6 yılda yüzde 74'ten yüzde 47,2'ye geriledi. AB'ye üyeliği destekleyen yetişkinlerin oranı da yüzde 63'ten yüzde 44,3'e düştü.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığı değerlendirmeye göre, gerek 15-24 yaş grubundaki gençler gerekse 25 yaş ve üzeri yaştakiler AB'ye üyelik konusunda eskisi kadar istekli değil.
Verilere göre, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda referandum yapılması halinde, gençlerin yüzde 47,2'si üyelik yönünde oy kullanacağını belirtti. Bu oran 2005 yılında yüzde 74 düzeyindeydi. Bir başka deyişle, aradan geçen 6 yılda Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyen gençlerin oranı 26,8 puan eridi.
2005'te yüzde 16,8 olarak hesaplanan, üyeliğe karşı gençlerin oranı ise geçen yıl itibarıyla yüzde 30,8'e ulaştı.
Bu konuda fikrinin olmadığını belirten gençlerin oranı da yüzde 9,2'den yüzde 22,1'e çıktı.
15-24 yaş grubundaki kadınların yüzde 28,1'inin, daha yukarı yaşlardaki kadınların ise yüzde 41,8'inin bu konuda fikrinin olmadığını belirtmesi dikkati çekti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye'nin AB üyeliği konusunda referandum yapılması halinde üyelik yönünde oy kullanacağını belirten gençlerin oranı son 6 yılda yüzde 74'ten yüzde 47,2'ye geriledi. AB'ye üyeliği destekleyen yetişkinlerin oranı da yüzde 63'ten yüzde 44,3'e düştü.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığı değerlendirmeye göre, gerek 15-24 yaş grubundaki gençler gerekse 25 yaş ve üzeri yaştakiler AB'ye üyelik konusunda eskisi kadar istekli değil.
Verilere göre, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda referandum yapılması halinde, gençlerin yüzde 47,2'si üyelik yönünde oy kullanacağını belirtti. Bu oran 2005 yılında yüzde 74 düzeyindeydi. Bir başka deyişle, aradan geçen 6 yılda Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyen gençlerin oranı 26,8 puan eridi.
2005'te yüzde 16,8 olarak hesaplanan, üyeliğe karşı gençlerin oranı ise geçen yıl itibarıyla yüzde 30,8'e ulaştı.
Bu konuda fikrinin olmadığını belirten gençlerin oranı da yüzde 9,2'den yüzde 22,1'e çıktı.
15-24 yaş grubundaki kadınların yüzde 28,1'inin, daha yukarı yaşlardaki kadınların ise yüzde 41,8'inin bu konuda fikrinin olmadığını belirtmesi dikkati çekti.
Son Güncelleme: Çarşamba, 30 May 2012 12:02
Gösterim: 1443
YÖK'ün fen-edebiyat fakültelerine öğretmenlik yolunu kapatması, bu okulların geleceğini tartışılır hale getirdi. Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nihat Dilsiz, formasyon olmazsa öğrenci gelmeyeceğini söylüyor. Rize RTE Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Torul ise öğrenci azalınca öğretim kadrolarının da eridiğini belirtiyor.
Fizik, kimya, matematik, biyoloji, edebiyat, sosyoloji, psikoloji, felsefe, sanat tarihi, antropoloji, arkeoloji, tarih gibi bölümleri bulunan fen edebiyat fakültelerini zor bir yıl bekliyor. YÖK'ün geçen ay fen ve edebiyat fakültesi öğrencilerinin pedagojik formasyon programını kaldırması bu okulları tercih etmeyi düşünen öğrenciler kadar bu okulların yönetimlerini de endişeye sevk etti. YÖK aldığı son kararla yeni bir model uygulamaya konuluncaya kadar şu an fen-edebiyat fakültelerinde okuyanlar ile bu kurumlardan mezun olanların bir mağduriyetinin olmayacağını duyurdu. Eğer bu yıl beklenilen sayıda öğrenci alamazsa birçok fen edebiyat fakültesi kapanmak durumunda kalacak.
Fatih Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programı Akademik Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Cengiz Şimşek, üniversitelerin bu sorunu misyon ve vizyonunda değişiklik yaparak çözebileceğini söylüyor. Cengiz Şimşek, "Pedagojik formasyon sorunu tamamen üniversite eğitiminin hantallaşmasından kaynaklanıyor. Üniversite hocalarının, akademik taassup içine girmeden bilimsel düşünüp, objektif karar vererek eğitim fakültesi ve fen-edebiyat fakültesi sorununu masaya yatırmaları gerekiyor." diyor.
Rize RTE Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Torul, geçen seneden beri kapatılan bölümlerdeki asistanların boşa çıktığını, öğrencilerin, fakültelere asistan olma imkânının da, öğrenci gelmeyen bölümlerdeki kadroların kapanmasıyla azaldığını belirtiyor. Torul, "Artık öğretim elemanı ve araştırma görevlisi kontenjanı da açılmıyor ki öğrenciler oralara gelsinler! Bu fakültelerin tek çıkışları, ya üniversitelere asistan oluyorlardı ya da öğretmen oluyorlardı." şeklinde konuşuyor. Prof. Torul, bir başka gerçeğe dikkat çekiyor: "Bu fakülteler açılırken büyük emek verilerek, laboratuvarlar kuruldu, öğretim üyesi altyapısı oluşturuldu. Dolayısıyla, bu fakültelerde öğrencinin olmaması devlet için maddî olarak da bir külfet oluşturacaktır."
Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nihat Dilsiz ise fen-edebiyatların 2. öğretimlerinin tümden kapatılması görüşünde. Dilsiz, "Önceki senelerden bu yana bu fakültelere talepler gittikçe azalıyor. Şu anki belirsizlikle beraber önümüzdeki sene talebin daha da azalacağını düşünüyorum. Formasyon, fen-edebiyatlılar için bir umut kaynağı, o da kalkarsa öğrenciler bu fakülteleri tercih etmezler." diyor.
YÖK yeni model üzerinde çalışıyor
YÖK ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni öğretmenlik modeli üzerinde çalıştığı öğrenildi. Yeni modele göre, fen-edebiyat mezunları öğretmen olabilecek. Fen-edebiyat mezunlarının liselerde branş öğretmeni, eğitim fakültesi mezunlarının ise anaokulu ve ilkokul sınıf öğretmeni olarak görev almaları öngörülüyor. Çalışma kapsamında fen-edebiyat fakültelerine tanınan kontenjanın azaltılması hedefleniyor.
(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK'ün fen-edebiyat fakültelerine öğretmenlik yolunu kapatması, bu okulların geleceğini tartışılır hale getirdi. Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nihat Dilsiz, formasyon olmazsa öğrenci gelmeyeceğini söylüyor. Rize RTE Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Torul ise öğrenci azalınca öğretim kadrolarının da eridiğini belirtiyor.
Fizik, kimya, matematik, biyoloji, edebiyat, sosyoloji, psikoloji, felsefe, sanat tarihi, antropoloji, arkeoloji, tarih gibi bölümleri bulunan fen edebiyat fakültelerini zor bir yıl bekliyor. YÖK'ün geçen ay fen ve edebiyat fakültesi öğrencilerinin pedagojik formasyon programını kaldırması bu okulları tercih etmeyi düşünen öğrenciler kadar bu okulların yönetimlerini de endişeye sevk etti. YÖK aldığı son kararla yeni bir model uygulamaya konuluncaya kadar şu an fen-edebiyat fakültelerinde okuyanlar ile bu kurumlardan mezun olanların bir mağduriyetinin olmayacağını duyurdu. Eğer bu yıl beklenilen sayıda öğrenci alamazsa birçok fen edebiyat fakültesi kapanmak durumunda kalacak.
Fatih Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programı Akademik Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Cengiz Şimşek, üniversitelerin bu sorunu misyon ve vizyonunda değişiklik yaparak çözebileceğini söylüyor. Cengiz Şimşek, "Pedagojik formasyon sorunu tamamen üniversite eğitiminin hantallaşmasından kaynaklanıyor. Üniversite hocalarının, akademik taassup içine girmeden bilimsel düşünüp, objektif karar vererek eğitim fakültesi ve fen-edebiyat fakültesi sorununu masaya yatırmaları gerekiyor." diyor.
Rize RTE Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Torul, geçen seneden beri kapatılan bölümlerdeki asistanların boşa çıktığını, öğrencilerin, fakültelere asistan olma imkânının da, öğrenci gelmeyen bölümlerdeki kadroların kapanmasıyla azaldığını belirtiyor. Torul, "Artık öğretim elemanı ve araştırma görevlisi kontenjanı da açılmıyor ki öğrenciler oralara gelsinler! Bu fakültelerin tek çıkışları, ya üniversitelere asistan oluyorlardı ya da öğretmen oluyorlardı." şeklinde konuşuyor. Prof. Torul, bir başka gerçeğe dikkat çekiyor: "Bu fakülteler açılırken büyük emek verilerek, laboratuvarlar kuruldu, öğretim üyesi altyapısı oluşturuldu. Dolayısıyla, bu fakültelerde öğrencinin olmaması devlet için maddî olarak da bir külfet oluşturacaktır."
Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nihat Dilsiz ise fen-edebiyatların 2. öğretimlerinin tümden kapatılması görüşünde. Dilsiz, "Önceki senelerden bu yana bu fakültelere talepler gittikçe azalıyor. Şu anki belirsizlikle beraber önümüzdeki sene talebin daha da azalacağını düşünüyorum. Formasyon, fen-edebiyatlılar için bir umut kaynağı, o da kalkarsa öğrenciler bu fakülteleri tercih etmezler." diyor.
YÖK yeni model üzerinde çalışıyor
YÖK ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni öğretmenlik modeli üzerinde çalıştığı öğrenildi. Yeni modele göre, fen-edebiyat mezunları öğretmen olabilecek. Fen-edebiyat mezunlarının liselerde branş öğretmeni, eğitim fakültesi mezunlarının ise anaokulu ve ilkokul sınıf öğretmeni olarak görev almaları öngörülüyor. Çalışma kapsamında fen-edebiyat fakültelerine tanınan kontenjanın azaltılması hedefleniyor.
(zaman)
Son Güncelleme: Çarşamba, 30 May 2012 14:36
Gösterim: 3103
Hakem Kurulu’ndan memura bu yıl için yüzde 4 artı 4, gelecek yıl için de yüzde 3 artı 3 zam çıktı. Aile ve çocuk yardımı dahil 1633 lira olan en düşük devlet memurunun maaşı ocak ayı itibariyle 1698 liraya, temmuzda da 1766 liraya çıkacak.
Memurun zam maratonu 0,5 puanlık hakem zammıyla tamamlandı. İki yıllık toplu sözleşme sürecinde son noktayı Kamu Çalışanları Hakem Heyeti, koydu. Karar, beklendiği gibi 6’ya karşı 5 oyla alındı. Hakem heyeti, 5 günlük toplantının sonunda hükümetin teklif ettiği yüzde 3,5 artı 4’lük 2012 zammını yarım puan artırdı, 2013 zammına ise dokunmadı. Heyetin verdiği zammın Maliye’ye ek maliyeti 500 milyon lira, en düşük devlet memuruna katkısı ise sadece 8 lira 16 kuruş oldu. Hakem heyeti, ilave zam yapmamış olsaydı, en düşük memurun maaşına ilk 6 ay için 65 lira yerine 57 lira zam gelecekti.
Ortalama 154 lira zam
Hesaplamalara göre halen aile ve çocuk yardımı dahil 1633 lira olan en düşük devlet memurunun maaşı ocak ayı itibariyle 1698 liraya, temmuzda da 1766 liraya çıkacak. Zamla birlikte halen 1894 lira olan ortalama memur maaşı ise ocakta bin 969 liraya, temmuzda da 2 bin 48 liraya çıkacak. Ortalama memur maaşında yapılan artış ise yıllık 154 lirayı bulacak.
Mahkeme yolu kapalı
Hakem heyetinin açıkladığı zam kesin olduğu için zamma itiraz edilemiyor ve dava açılamıyor. KESK toplantı daha devam ederken eylemlere başladı. Memur sendikaları yeni eylemlere hazırlanıyor.
(bugün)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hakem Kurulu’ndan memura bu yıl için yüzde 4 artı 4, gelecek yıl için de yüzde 3 artı 3 zam çıktı. Aile ve çocuk yardımı dahil 1633 lira olan en düşük devlet memurunun maaşı ocak ayı itibariyle 1698 liraya, temmuzda da 1766 liraya çıkacak.
Memurun zam maratonu 0,5 puanlık hakem zammıyla tamamlandı. İki yıllık toplu sözleşme sürecinde son noktayı Kamu Çalışanları Hakem Heyeti, koydu. Karar, beklendiği gibi 6’ya karşı 5 oyla alındı. Hakem heyeti, 5 günlük toplantının sonunda hükümetin teklif ettiği yüzde 3,5 artı 4’lük 2012 zammını yarım puan artırdı, 2013 zammına ise dokunmadı. Heyetin verdiği zammın Maliye’ye ek maliyeti 500 milyon lira, en düşük devlet memuruna katkısı ise sadece 8 lira 16 kuruş oldu. Hakem heyeti, ilave zam yapmamış olsaydı, en düşük memurun maaşına ilk 6 ay için 65 lira yerine 57 lira zam gelecekti.
Ortalama 154 lira zam
Hesaplamalara göre halen aile ve çocuk yardımı dahil 1633 lira olan en düşük devlet memurunun maaşı ocak ayı itibariyle 1698 liraya, temmuzda da 1766 liraya çıkacak. Zamla birlikte halen 1894 lira olan ortalama memur maaşı ise ocakta bin 969 liraya, temmuzda da 2 bin 48 liraya çıkacak. Ortalama memur maaşında yapılan artış ise yıllık 154 lirayı bulacak.
Mahkeme yolu kapalı
Hakem heyetinin açıkladığı zam kesin olduğu için zamma itiraz edilemiyor ve dava açılamıyor. KESK toplantı daha devam ederken eylemlere başladı. Memur sendikaları yeni eylemlere hazırlanıyor.
(bugün)
Son Güncelleme: Çarşamba, 30 May 2012 11:47
Gösterim: 1750

