Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin zorunlu hizmetinin(tayinlerin) kalkacağına yönelik haberler üzerine açıklamaya yaparak, "Haberler gerçeği yansıtmıyor" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklama şöyle:
18.05.2012 tarihli BUGÜN Gazetesi'ndeki "Tayin kalkıyor, öğretmen istediği okula gidecek" ve STAR Gazetesi'ndeki "Dersini çalışan öğretmene tercihe bağlı kariyer şansı" başlıklı haberler üzerine kamuoyunu aydınlatmak amacıyla açıklama yapılmasına gerek duyulmuştur.
Haberlerde Bakanlığımızın öğretmenlerimizin rotasyonu (tayin) için köklü bir değişikliğe gittiği iddia edilmektedir. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nde değişiklik yapılacağı ifade edilmiştir. Bunun da yine Bakanlığımızın 'Ulusal Öğretmen Stratejisi' çalışmasıyla ilişkilendirilerek yapılacağı belirtilmiştir.
Haberler gerçeği yansıtmamakla birlikte kamuoyunu da ciddi anlamda yanlış bilgilendirmektedir. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek gerekirse; "Ulusal Öğretmen Stratejisi" , Türkiye'de konuyla ilgili ilk kez yapılan Çalıştayın ardından hazırlanmaya başlamış olup, çalışma devam etmektedir. "Ulusal Öğretmen Stratejisi" tamamlandıktan sonra Bakanlığımız tarafından doğrudan kamuoyuyla detaylı bir şekilde paylaşılacaktır.
17.05.2012 tarihli TAKVİM Gazetesi'nin "Öğretmenin Zoru Bitiyor" başlıklı haberinde de yine Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde yapılacak değişiklik ile Öğretmenlerimizin bölgeler arası zorunlu çalışma yükümlülüğünün ortadan kaldırılacağı iddia edilmektedir.
Bilindiği üzere 06.05.2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile öğretmenlere meslek hayatlarında belirli bölgelerde, belirli sürelerde zorunlu çalışma yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu Yönetmeliğe göre, ilk zorunlu hizmet atamalarının 2013 yılında gerçekleştirilerek öğretmenlerin görevlendirilmesi öngörülmüştür.
Daha sonra, 14.09.2011 tarihinde yürürlüğe giren 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye göre "Öğretmenlerin Bakanlıkça belirlenen hizmet bölge ve alanlarında, en az üç eğitim –öğretim yılı çalışmaları esastır." denilmek suretiyle zorunlu bölge hizmetinin devam edeceği yasa koyucu tarafından kabul edilmiştir.
Bu kapsamda, zorunlu bölge hizmetinin kaldırılacağı yönündeki haber, mevcut hukuksal düzenlemeler kapsamında gerçeği yansıtmamaktadır. Bakanlık kaynaklı olmayan ve söylentilere dayalı bu tür haberlere itibar edilmemesini, Bakanlığımızın açıklamalarının takip edilmesini bu vesileyle bir kez daha hatırlatırız.
Bakanlığımızın kariyer mesleğini icra eden öğretmenlerimizin haklarının korunması ve gelecek planlamaları açısından mağduriyetlerinin oluşmaması amacıyla kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
(meb basın müşavirliği)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin zorunlu hizmetinin(tayinlerin) kalkacağına yönelik haberler üzerine açıklamaya yaparak, "Haberler gerçeği yansıtmıyor" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklama şöyle:
18.05.2012 tarihli BUGÜN Gazetesi'ndeki "Tayin kalkıyor, öğretmen istediği okula gidecek" ve STAR Gazetesi'ndeki "Dersini çalışan öğretmene tercihe bağlı kariyer şansı" başlıklı haberler üzerine kamuoyunu aydınlatmak amacıyla açıklama yapılmasına gerek duyulmuştur.
Haberlerde Bakanlığımızın öğretmenlerimizin rotasyonu (tayin) için köklü bir değişikliğe gittiği iddia edilmektedir. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nde değişiklik yapılacağı ifade edilmiştir. Bunun da yine Bakanlığımızın 'Ulusal Öğretmen Stratejisi' çalışmasıyla ilişkilendirilerek yapılacağı belirtilmiştir.
Haberler gerçeği yansıtmamakla birlikte kamuoyunu da ciddi anlamda yanlış bilgilendirmektedir. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek gerekirse; "Ulusal Öğretmen Stratejisi" , Türkiye'de konuyla ilgili ilk kez yapılan Çalıştayın ardından hazırlanmaya başlamış olup, çalışma devam etmektedir. "Ulusal Öğretmen Stratejisi" tamamlandıktan sonra Bakanlığımız tarafından doğrudan kamuoyuyla detaylı bir şekilde paylaşılacaktır.
17.05.2012 tarihli TAKVİM Gazetesi'nin "Öğretmenin Zoru Bitiyor" başlıklı haberinde de yine Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde yapılacak değişiklik ile Öğretmenlerimizin bölgeler arası zorunlu çalışma yükümlülüğünün ortadan kaldırılacağı iddia edilmektedir.
Bilindiği üzere 06.05.2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile öğretmenlere meslek hayatlarında belirli bölgelerde, belirli sürelerde zorunlu çalışma yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu Yönetmeliğe göre, ilk zorunlu hizmet atamalarının 2013 yılında gerçekleştirilerek öğretmenlerin görevlendirilmesi öngörülmüştür.
Daha sonra, 14.09.2011 tarihinde yürürlüğe giren 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye göre "Öğretmenlerin Bakanlıkça belirlenen hizmet bölge ve alanlarında, en az üç eğitim –öğretim yılı çalışmaları esastır." denilmek suretiyle zorunlu bölge hizmetinin devam edeceği yasa koyucu tarafından kabul edilmiştir.
Bu kapsamda, zorunlu bölge hizmetinin kaldırılacağı yönündeki haber, mevcut hukuksal düzenlemeler kapsamında gerçeği yansıtmamaktadır. Bakanlık kaynaklı olmayan ve söylentilere dayalı bu tür haberlere itibar edilmemesini, Bakanlığımızın açıklamalarının takip edilmesini bu vesileyle bir kez daha hatırlatırız.
Bakanlığımızın kariyer mesleğini icra eden öğretmenlerimizin haklarının korunması ve gelecek planlamaları açısından mağduriyetlerinin oluşmaması amacıyla kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
(meb basın müşavirliği)
Son Güncelleme: Cuma, 18 May 2012 15:17
Gösterim: 1752
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, engellilerin eğitime devamlarını takip için dersin başında ve sonunda kimlik doğrulama sistemiyle kontrol zorunluluğu getirdi.
Bakanlıktan edinilen bilgiye göre yönetmelik değişikliği mevzuatın sadeleştirilmesi, işlerin kolaylaştırılması ve engellilerin daha nitelikli eğitim alabilmesi amacıyla gerçekleştirildi.
Buna göre, 125 maddeden oluşan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Özel Eğitim Okulları Çerçeve Yönetmeliği, Özürlü Bireylere Uygulanacak Destek Eğitim Programları ve Eğitim Giderlerinin Karşılanmasına Dair Yönetmelik ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği birleştirilerek tek bir yönetmelikte 35 maddeye düşürüldü.
Yönetmelik, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında açılan özel eğitim okullarıyla özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki eğitim, öğretim ve yönetim; özürlülere uygulanacak destek eğitim programları; özür grupları ve dereceleriyle özel eğitim okulunun özel eğitim ve rehabilitasyon birimi, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde engellilere yönelik destek eğitim giderlerinin karşılanmasına ilişkin usul ve esasları düzenliyor.
Özel eğitim kurumlarına devamsızlıklara ilişkin yeni hükümler içeren yönetmeliğe göre, engellilerin ve eğitim personelinin derse devamlarını takip etmek amacıyla dersin başında ve sonunda kimlik doğrulama sistemiyle kontrol zorunluluğu getirildi. Bu uygulamaya, sistemin kurulabilmesi amacıyla yönetmeliğin yayımından altı ay sonra başlanacak.
Yeni yönetmelikle kurumlarca hazırlanan, aylık çalışma takviminin il/ilçe milli eğitim müdürlüğüne teslim edilmesine son verilecek, bu bilgilerin doğrudan özürlü birey modülüne girilmesi sağlanacak.
Yaz tatili kolaylığı
Kurumlarca engellilere telafi eğitimi verilebilmesi için engelli veya eğitim personelinden rapor istenmesi ve 2 gün içinde bu durumun il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine yazıyla bildirilmesi zorunluluğu da kaldırıldı.
Engellinin herhangi bir nedenle eğitime gelememesi durumunda, kurumların modül üzerinden değişiklik yaparak, eğitimlerin aynı haftada telafi edilmesine imkan verildi.
Özel eğitim kurumlarında engellilerin ve eğitim personelinin yaz aylarında tatil yapabilmeleri için haziran, temmuz ve ağustos aylarındaki derslerin iki haftaya dengeli dağıtılmasına imkan verilecek.
Örgün eğitime devam ettiğini belgeleme zorunluluğu
Grup eğitimi alacak özürlü bireylerin grupları oluşturulurken özrün niteliği, derecesi, takvim yaşı, gelişim özellikleriyle destek eğitim programı ve modülleri dikkate alınarak, birden fazla engelliye eğitim verilecek.
Özel eğitim kurumlarına ödeme yapılabilmesi için kurumda istihdam edilenlerin sosyal güvenliklerinin sağlandığına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin, Sosyal Güvenlik Kurumu'na verilmesi ve bu kurumların idari para cezası, prime ve prime ilişkin borçlarının bulunmaması veya borcu bulunmakla birlikte taksitlendirildiğine ilişkin belge getirilmesi şartı üç ay sonra uygulanmaya konulacak.
Özel eğitim kurumuna zorunlu eğitim çağındaki engellilerin devam edebilmeleri için bu öğrencilerin öncelikle örgün eğitime devam ettiğinin belgelendirilmesi zorunluluğu getirildi.
Kurumlarca, özürlü bireylerin örgün eğitim aldığı okul ders saatleri dışında bireysel veya grup destek eğitimi verilmesi zorunlu olacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, engellilerin eğitime devamlarını takip için dersin başında ve sonunda kimlik doğrulama sistemiyle kontrol zorunluluğu getirdi.
Bakanlıktan edinilen bilgiye göre yönetmelik değişikliği mevzuatın sadeleştirilmesi, işlerin kolaylaştırılması ve engellilerin daha nitelikli eğitim alabilmesi amacıyla gerçekleştirildi.
Buna göre, 125 maddeden oluşan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Özel Eğitim Okulları Çerçeve Yönetmeliği, Özürlü Bireylere Uygulanacak Destek Eğitim Programları ve Eğitim Giderlerinin Karşılanmasına Dair Yönetmelik ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği birleştirilerek tek bir yönetmelikte 35 maddeye düşürüldü.
Yönetmelik, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında açılan özel eğitim okullarıyla özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki eğitim, öğretim ve yönetim; özürlülere uygulanacak destek eğitim programları; özür grupları ve dereceleriyle özel eğitim okulunun özel eğitim ve rehabilitasyon birimi, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde engellilere yönelik destek eğitim giderlerinin karşılanmasına ilişkin usul ve esasları düzenliyor.
Özel eğitim kurumlarına devamsızlıklara ilişkin yeni hükümler içeren yönetmeliğe göre, engellilerin ve eğitim personelinin derse devamlarını takip etmek amacıyla dersin başında ve sonunda kimlik doğrulama sistemiyle kontrol zorunluluğu getirildi. Bu uygulamaya, sistemin kurulabilmesi amacıyla yönetmeliğin yayımından altı ay sonra başlanacak.
Yeni yönetmelikle kurumlarca hazırlanan, aylık çalışma takviminin il/ilçe milli eğitim müdürlüğüne teslim edilmesine son verilecek, bu bilgilerin doğrudan özürlü birey modülüne girilmesi sağlanacak.
Yaz tatili kolaylığı
Kurumlarca engellilere telafi eğitimi verilebilmesi için engelli veya eğitim personelinden rapor istenmesi ve 2 gün içinde bu durumun il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine yazıyla bildirilmesi zorunluluğu da kaldırıldı.
Engellinin herhangi bir nedenle eğitime gelememesi durumunda, kurumların modül üzerinden değişiklik yaparak, eğitimlerin aynı haftada telafi edilmesine imkan verildi.
Özel eğitim kurumlarında engellilerin ve eğitim personelinin yaz aylarında tatil yapabilmeleri için haziran, temmuz ve ağustos aylarındaki derslerin iki haftaya dengeli dağıtılmasına imkan verilecek.
Örgün eğitime devam ettiğini belgeleme zorunluluğu
Grup eğitimi alacak özürlü bireylerin grupları oluşturulurken özrün niteliği, derecesi, takvim yaşı, gelişim özellikleriyle destek eğitim programı ve modülleri dikkate alınarak, birden fazla engelliye eğitim verilecek.
Özel eğitim kurumlarına ödeme yapılabilmesi için kurumda istihdam edilenlerin sosyal güvenliklerinin sağlandığına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin, Sosyal Güvenlik Kurumu'na verilmesi ve bu kurumların idari para cezası, prime ve prime ilişkin borçlarının bulunmaması veya borcu bulunmakla birlikte taksitlendirildiğine ilişkin belge getirilmesi şartı üç ay sonra uygulanmaya konulacak.
Özel eğitim kurumuna zorunlu eğitim çağındaki engellilerin devam edebilmeleri için bu öğrencilerin öncelikle örgün eğitime devam ettiğinin belgelendirilmesi zorunluluğu getirildi.
Kurumlarca, özürlü bireylerin örgün eğitim aldığı okul ders saatleri dışında bireysel veya grup destek eğitimi verilmesi zorunlu olacak.
Son Güncelleme: Cuma, 18 May 2012 15:09
Gösterim: 1924
Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı ''Sanal Zorbalık Nedir'' broşüründe, sanal zorbalığın tanımı, nedenleri ve yol açacağı sonuçlarla çocukları sanal zorbalığa iten ailesel nedenler sıralanıyor.
Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan el broşüründe, sanal zorbalık, ''Bir birey ya da grubun bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak kasıtlı ve sürekli olarak başkalarına zarar vermeye çalışması'' şeklinde tanımlanıyor.
Sanal zorbaların elektronik yolla mağdurun evine girerek, evdeki diğer bireylerin haberi olmadan, zorba davranışlarla kullanıcıya zarar verebileceği vurgulanan broşürde, sanal ortamın zorbalığı yapan kişinin kimliğini kolayca gizlemesine, yapılan zorbalığı birçok kişinin görmesine ve bilmesine izin verdiği ifade ediliyor.
En çok 11-16 yaş arasında gerçekleşiyor
Araştırmaların gerçek ortamda zorbalık yapan çocukların sanal ortamda da zorbalık yaptığını, gerçek ortamda zorbalıkla karşılaşan çocukların sanal ortamda da bu tür davranışlara maruz kaldığını gösterdiği belirtilen broşürde, ''Araştırmaların ortaya koyduğu bir başka sonuç da sanal zorbalığın en çok 11-16 yaşları arasında gerçekleştiğidir'' deniliyor.
Broşürde, sanal zorbalık kapsamında bulunan davranışlar şöyle sıralandı:
''E-posta aracılığıyla birine hakaret, cinsel içerikli, tehdit içeren mesajlar gönderme; izin almadan bir kimsenin bilgisayardaki bilgilerini alma; sohbet odasında hakaret, cinsel içerikli tehdit içeren konuşmalar yapma; SMS aracılığıyla hakaret, cinsel içerikli tehdit içeren mesaj gönderme; online oyunlarda hakaret, cinsel içerikli tehdit içeren konuşmalar yapma; özel numara ile rahatsız etme; izinsiz fotoğraf, video çekme ve yayma; bir kimsenin messenger ve e-posta hesaplarının şifrelerini alarak özel mesajlarına ulaşma.''
Ailelerin de sorumluluğu var
Çocukları sanal zorbalığa iten ailesel nedenlerin başında aileleri tarafından yeterince denetlenmemeleri, ailelerin çocuklarını ağır şekilde cezalandırmaları ve onlara yeterince sevgi göstermemeleri geliyor.
Broşürde, çocukların sanal zorbalığa maruz kalmalarının, bir diğer ifadeyle sanal kurban olmalarının nedeni ise ebeveynlerin çocuklarını yetiştirme konusunda sergiledikleri olumsuz tutum ve davranışlar gösteriliyor.
Sanal zorbalığın yol açabileceği sonuçlara da işaret edilen broşüre göre, çocukta üzüntü, korku, öfke, aşağılanmışlık, nefret, intikam isteği gibi duygular; okuldan kaçma, okula devamsızlık, kuralları çiğneme, saldırganlık gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Çocuklarda depresyon, madde kullanımına suç işlemeye eğilim ve okul başarısının düşmesi de sanal zorbalığın psikolojik etkileri olarak vurgulanıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı ''Sanal Zorbalık Nedir'' broşüründe, sanal zorbalığın tanımı, nedenleri ve yol açacağı sonuçlarla çocukları sanal zorbalığa iten ailesel nedenler sıralanıyor.
Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan el broşüründe, sanal zorbalık, ''Bir birey ya da grubun bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak kasıtlı ve sürekli olarak başkalarına zarar vermeye çalışması'' şeklinde tanımlanıyor.
Sanal zorbaların elektronik yolla mağdurun evine girerek, evdeki diğer bireylerin haberi olmadan, zorba davranışlarla kullanıcıya zarar verebileceği vurgulanan broşürde, sanal ortamın zorbalığı yapan kişinin kimliğini kolayca gizlemesine, yapılan zorbalığı birçok kişinin görmesine ve bilmesine izin verdiği ifade ediliyor.
En çok 11-16 yaş arasında gerçekleşiyor
Araştırmaların gerçek ortamda zorbalık yapan çocukların sanal ortamda da zorbalık yaptığını, gerçek ortamda zorbalıkla karşılaşan çocukların sanal ortamda da bu tür davranışlara maruz kaldığını gösterdiği belirtilen broşürde, ''Araştırmaların ortaya koyduğu bir başka sonuç da sanal zorbalığın en çok 11-16 yaşları arasında gerçekleştiğidir'' deniliyor.
Broşürde, sanal zorbalık kapsamında bulunan davranışlar şöyle sıralandı:
''E-posta aracılığıyla birine hakaret, cinsel içerikli, tehdit içeren mesajlar gönderme; izin almadan bir kimsenin bilgisayardaki bilgilerini alma; sohbet odasında hakaret, cinsel içerikli tehdit içeren konuşmalar yapma; SMS aracılığıyla hakaret, cinsel içerikli tehdit içeren mesaj gönderme; online oyunlarda hakaret, cinsel içerikli tehdit içeren konuşmalar yapma; özel numara ile rahatsız etme; izinsiz fotoğraf, video çekme ve yayma; bir kimsenin messenger ve e-posta hesaplarının şifrelerini alarak özel mesajlarına ulaşma.''
Ailelerin de sorumluluğu var
Çocukları sanal zorbalığa iten ailesel nedenlerin başında aileleri tarafından yeterince denetlenmemeleri, ailelerin çocuklarını ağır şekilde cezalandırmaları ve onlara yeterince sevgi göstermemeleri geliyor.
Broşürde, çocukların sanal zorbalığa maruz kalmalarının, bir diğer ifadeyle sanal kurban olmalarının nedeni ise ebeveynlerin çocuklarını yetiştirme konusunda sergiledikleri olumsuz tutum ve davranışlar gösteriliyor.
Sanal zorbalığın yol açabileceği sonuçlara da işaret edilen broşüre göre, çocukta üzüntü, korku, öfke, aşağılanmışlık, nefret, intikam isteği gibi duygular; okuldan kaçma, okula devamsızlık, kuralları çiğneme, saldırganlık gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Çocuklarda depresyon, madde kullanımına suç işlemeye eğilim ve okul başarısının düşmesi de sanal zorbalığın psikolojik etkileri olarak vurgulanıyor.
Son Güncelleme: Cuma, 18 May 2012 15:23
Gösterim: 3210
Öğretmene dayağın bir örneği daha yaşandı. İlköğretim Okulu Beden Eğitim Öğretmeni Nejdet Korkmaz, dün kot pantolonla derse girmesine izin vermediği 8. sınıf öğrencisinin dayısı tarafından saldırıya uğradı.
İstanbul Yenibosna'daki Halit Ziya Uşaklıgil İlköğretim Okulu Beden Eğitim Öğretmeni Nejdet Korkmaz, dün kot pantolonla derse girmesine izin vermediği 8. Sınıf Öğrencisi N.U.'nun dayısı E.F. tarafından saldırıya uğradı. Aldığı darbeler yüzünden ağır yaralanan Nejdet Korkmaz, hastaneye kaldırıldı.
Meslektaşları bugün yaptıkları eylemle Nejdet Korkmaz’a saldırıyı protesto etti.İddiaya göre 8. Sınıf Öğrencisi N.U., dün, okula kot pantolonla geldi. N.U., beden eğitimi dersine girmek istedi. Kıyafetinin uygun olmadığını söyleyen Beden Eğitim Öğretmeni Nejdet Korkmaz, N.U.’yu derse almadı. Derse giremeyen N.U., eve gidip durumu ailesine anlattı. Duyduklarına sinirlenen N.U.’nun dayısı E.F. (26), okula gidip Nejdet Korkmaz’la görüşmek istedi. Nejdet Korkmaz’la tartışmaya giren dayı E.F., daha sonra öğretmene saldırdı. Nejdet Korkmaz aldığı darbeler üzerine yere yığılırken E.F. okuldan ayrıldı. Kanlar içinde kalan ve aldığı darbeler yüzünden ağır yaralanan Nejdet Korkmaz, Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Dün hastanede tutulan Nejdet Korkmaz, bugün taburcu edilerek evine götürüldü. Dayı E.F., daha sonra polis tarafından gözaltına alındı.
Olayın ardından Eğitim-Bir Sen üyeleri eylem yaptı. Halit Ziya Uşaklıgil İlköğretim Okulu önünde toplanan eylemciler, "Okullar hayat olsun öğretmenler sağ olsun", "İade-i itibar istiyoruz", "Öğretmene şiddete hayır güvenli eğitime evet" ve "Bakan Dinçer öğretmene sahip çık" yazılı döviz açtı. Ayrıca göstericiler "Öğretmenler acilde bakan Dinçer nerede" ve "Öğretmene uzanan eller kırılsın" sloganları attı.
Grup adına basın açıklaması okuyan Emrullah Aydın, şunları söyledi:
"Sendikalar olarak öğretmenlerimiz öğrencilerine daha iyi bir eğitim verebilmek için mücadele verirken hayatlarını riske edecek derecede şiddete maruz kalmasından son derece kaygılıyız. Sevginin merhametin ve insan-ı kamil olmanın öğrenildiği yerler olması gereken okullarımız, ne yazık ki şiddetin çatışmanın ve öfkenin merkezi olmuştur. Eğitim sistemimizin ciddi şekilde sorgulanması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı eğitim çalışanları ile öğrenci ve veliyi karşı karşıya getiren uygulamalarını bir an önce gözden geçirmelidir. Sorunun oluşmasında internet, tv reytingleri ve sokak kültürünün etkili olduğu bilinciyle hareket edilmeli, çözüm oluştururken de bu etkenler dikkate alınmalıdır. Bu hususta cezaların caydırıcı olması ve cezayı ehliyet yaşının günümüze uyarlanması için çalışmalara derhal başlanmalıdır. Bu olay bize göstermiştir ki, şiddet olayları eğer gerekli önlemler alınmazsa ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır."
Öte yandan öğlen saatlerinde bir grup öğrenci ve veli de saldırıya uğrayan Nejdet Korkmaz’a saldırıyı protesto etmek için okul önünde toplandı. Ellerinde pankart ve döviz taşıyan öğrenciler "Öğretmene kalkan eller kırılsın", "Kara tahtamız kara bahtımız olmasın" ve "Öğretmen katili olmayacağız" diye slogan attı. Anne ve babalar da çocuklarını alkışladı.
(radikal)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Öğretmene dayağın bir örneği daha yaşandı. İlköğretim Okulu Beden Eğitim Öğretmeni Nejdet Korkmaz, dün kot pantolonla derse girmesine izin vermediği 8. sınıf öğrencisinin dayısı tarafından saldırıya uğradı.
İstanbul Yenibosna'daki Halit Ziya Uşaklıgil İlköğretim Okulu Beden Eğitim Öğretmeni Nejdet Korkmaz, dün kot pantolonla derse girmesine izin vermediği 8. Sınıf Öğrencisi N.U.'nun dayısı E.F. tarafından saldırıya uğradı. Aldığı darbeler yüzünden ağır yaralanan Nejdet Korkmaz, hastaneye kaldırıldı.
Meslektaşları bugün yaptıkları eylemle Nejdet Korkmaz’a saldırıyı protesto etti.İddiaya göre 8. Sınıf Öğrencisi N.U., dün, okula kot pantolonla geldi. N.U., beden eğitimi dersine girmek istedi. Kıyafetinin uygun olmadığını söyleyen Beden Eğitim Öğretmeni Nejdet Korkmaz, N.U.’yu derse almadı. Derse giremeyen N.U., eve gidip durumu ailesine anlattı. Duyduklarına sinirlenen N.U.’nun dayısı E.F. (26), okula gidip Nejdet Korkmaz’la görüşmek istedi. Nejdet Korkmaz’la tartışmaya giren dayı E.F., daha sonra öğretmene saldırdı. Nejdet Korkmaz aldığı darbeler üzerine yere yığılırken E.F. okuldan ayrıldı. Kanlar içinde kalan ve aldığı darbeler yüzünden ağır yaralanan Nejdet Korkmaz, Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Dün hastanede tutulan Nejdet Korkmaz, bugün taburcu edilerek evine götürüldü. Dayı E.F., daha sonra polis tarafından gözaltına alındı.
Olayın ardından Eğitim-Bir Sen üyeleri eylem yaptı. Halit Ziya Uşaklıgil İlköğretim Okulu önünde toplanan eylemciler, "Okullar hayat olsun öğretmenler sağ olsun", "İade-i itibar istiyoruz", "Öğretmene şiddete hayır güvenli eğitime evet" ve "Bakan Dinçer öğretmene sahip çık" yazılı döviz açtı. Ayrıca göstericiler "Öğretmenler acilde bakan Dinçer nerede" ve "Öğretmene uzanan eller kırılsın" sloganları attı.
Grup adına basın açıklaması okuyan Emrullah Aydın, şunları söyledi:
"Sendikalar olarak öğretmenlerimiz öğrencilerine daha iyi bir eğitim verebilmek için mücadele verirken hayatlarını riske edecek derecede şiddete maruz kalmasından son derece kaygılıyız. Sevginin merhametin ve insan-ı kamil olmanın öğrenildiği yerler olması gereken okullarımız, ne yazık ki şiddetin çatışmanın ve öfkenin merkezi olmuştur. Eğitim sistemimizin ciddi şekilde sorgulanması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı eğitim çalışanları ile öğrenci ve veliyi karşı karşıya getiren uygulamalarını bir an önce gözden geçirmelidir. Sorunun oluşmasında internet, tv reytingleri ve sokak kültürünün etkili olduğu bilinciyle hareket edilmeli, çözüm oluştururken de bu etkenler dikkate alınmalıdır. Bu hususta cezaların caydırıcı olması ve cezayı ehliyet yaşının günümüze uyarlanması için çalışmalara derhal başlanmalıdır. Bu olay bize göstermiştir ki, şiddet olayları eğer gerekli önlemler alınmazsa ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır."
Öte yandan öğlen saatlerinde bir grup öğrenci ve veli de saldırıya uğrayan Nejdet Korkmaz’a saldırıyı protesto etmek için okul önünde toplandı. Ellerinde pankart ve döviz taşıyan öğrenciler "Öğretmene kalkan eller kırılsın", "Kara tahtamız kara bahtımız olmasın" ve "Öğretmen katili olmayacağız" diye slogan attı. Anne ve babalar da çocuklarını alkışladı.
(radikal)
Son Güncelleme: Cuma, 18 May 2012 14:41
Gösterim: 2638
Şampiyonluğun belirlendiği derbi maçı sonrasında çıkan olaylar sırasında gözaltına alınan 47 kişinin arasında doktor, öğretmen, mühendis ve şirket yöneticisi olduğu belirlendi.
Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbi maçının ardından çıkan olaylara karıştığı iddiasıyla gözaltına alınanlar arasında doktor, mühendis ve öğretmen gibi çeşitli meslek dallarında görevli kişilerin de bulunduğu ifade edildi. 15 kişinin ise uyuşturucu, darp, hırsızlık ve kaçakçılık gibi suçlardan sabıkalı oldukları iddia edildi. Şüphelilerin emniyetteki sorguları devam ediyor.
Maç öncesi ve sonrası çıkan olaylarda 47 kişi gözaltına alınmıştı. 44 polis yaralanmış, 14'ü polis aracı olmak üzere 23 otomobil zarar görmüş 125 iş yerinin de camı kırılmıştı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Şampiyonluğun belirlendiği derbi maçı sonrasında çıkan olaylar sırasında gözaltına alınan 47 kişinin arasında doktor, öğretmen, mühendis ve şirket yöneticisi olduğu belirlendi.
Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbi maçının ardından çıkan olaylara karıştığı iddiasıyla gözaltına alınanlar arasında doktor, mühendis ve öğretmen gibi çeşitli meslek dallarında görevli kişilerin de bulunduğu ifade edildi. 15 kişinin ise uyuşturucu, darp, hırsızlık ve kaçakçılık gibi suçlardan sabıkalı oldukları iddia edildi. Şüphelilerin emniyetteki sorguları devam ediyor.
Maç öncesi ve sonrası çıkan olaylarda 47 kişi gözaltına alınmıştı. 44 polis yaralanmış, 14'ü polis aracı olmak üzere 23 otomobil zarar görmüş 125 iş yerinin de camı kırılmıştı.
Son Güncelleme: Cuma, 18 May 2012 14:17
Gösterim: 2425