Bugün seçim olsa AK Parti yüzde kaç oy alır? Başbakan Yardımcısı Atalay, Konda tarafından yapılan ankete göre, AK Parti’nin oylarının yüzde 51,5’e yükseldiğini iddia etti
Başbakan Yardımcısı Atalay, birkaç gün önce yapılan araştırmaya göre, AK Parti'nin oy oranlarının kaç olduğunu açıkladı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 2013 Yılı Bütçesinin 1. turunda Hükümet adına konuşma yaptı ve milletvekillerinin eleştirilerini yanıtladı.
Atalay, AK Parti iktidarının 10 yılı Türkiye için çok iyi değerlendirdiğini, tek parti hükümetinin sağladığı bu istikrardan Türkiye'nin her açıdan kazançlı çıktığını ifade etti.
İki tesisin MİT'in bünyesine katılmasından dolayı MİT bütçesinde bir miktar artış olduğunu belirten Atalay, ''Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı'nın MİT'e katılması, iki kurumun irtibatı ve anlaşmasıyla olmuş bir çalışmadır. Burada ikili bir işlem yürüyordu, bu bir anlamda tasarruftur'' diye konuştu.
Atalay, AK Parti'nin başkanlık sistemiyle ilgili teklifini Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğunu, her partinin farklı konularda sunumu olabildiğini, bunların değerlendirileceğini söyledi.
Milletin oyuyla 11. yıllarını yaşadıklarını anımsatan Atalay, ''İki kişiden birinin oyuyla. Konda'nın birkaç gün önceki son araştırmasında, AK Parti'nin oyu yüzde 51,5. Aldığımız oyun üzerinde'' bilgisini verdi.
Meclis'teki milletvekillerine ilişkin ''kirli parmaklar'' ifadesini kınadığını belirten Atalay, şunları söyledi:
''Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi yücelten, yükselten, bu dönemin en başarılı siyasi liderleridir. Tarih bunu böyle anacak. 'Erdoğan korkak' diyor, gülerler buna. Bunu düşünebiliyor musunuz? Ben Erdoğan ile 11 yıldır çalışıyorum. Erdoğan, omurgalı bir adamdır, dik duran bir siyasi liderdir. Biz laf olsun diye söylemeyiz. Biz yaşadığımızı biliyoruz, tespitimizi söyleriz. Dünya bilir Erdoğan'ın dik duran, inandığı yolda korkusuzca hareket eden lider olduğunu. Siz de bunu çok iyi bilirsiniz. Şöyle bir liderimiz olsaydı diye gıpta edersiniz. 10 yıla bakarsanız bunun kararını en iyi siz verirsiniz.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bugün seçim olsa AK Parti yüzde kaç oy alır? Başbakan Yardımcısı Atalay, Konda tarafından yapılan ankete göre, AK Parti’nin oylarının yüzde 51,5’e yükseldiğini iddia etti
Başbakan Yardımcısı Atalay, birkaç gün önce yapılan araştırmaya göre, AK Parti'nin oy oranlarının kaç olduğunu açıkladı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 2013 Yılı Bütçesinin 1. turunda Hükümet adına konuşma yaptı ve milletvekillerinin eleştirilerini yanıtladı.
Atalay, AK Parti iktidarının 10 yılı Türkiye için çok iyi değerlendirdiğini, tek parti hükümetinin sağladığı bu istikrardan Türkiye'nin her açıdan kazançlı çıktığını ifade etti.
İki tesisin MİT'in bünyesine katılmasından dolayı MİT bütçesinde bir miktar artış olduğunu belirten Atalay, ''Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı'nın MİT'e katılması, iki kurumun irtibatı ve anlaşmasıyla olmuş bir çalışmadır. Burada ikili bir işlem yürüyordu, bu bir anlamda tasarruftur'' diye konuştu.
Atalay, AK Parti'nin başkanlık sistemiyle ilgili teklifini Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğunu, her partinin farklı konularda sunumu olabildiğini, bunların değerlendirileceğini söyledi.
Milletin oyuyla 11. yıllarını yaşadıklarını anımsatan Atalay, ''İki kişiden birinin oyuyla. Konda'nın birkaç gün önceki son araştırmasında, AK Parti'nin oyu yüzde 51,5. Aldığımız oyun üzerinde'' bilgisini verdi.
Meclis'teki milletvekillerine ilişkin ''kirli parmaklar'' ifadesini kınadığını belirten Atalay, şunları söyledi:
''Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi yücelten, yükselten, bu dönemin en başarılı siyasi liderleridir. Tarih bunu böyle anacak. 'Erdoğan korkak' diyor, gülerler buna. Bunu düşünebiliyor musunuz? Ben Erdoğan ile 11 yıldır çalışıyorum. Erdoğan, omurgalı bir adamdır, dik duran bir siyasi liderdir. Biz laf olsun diye söylemeyiz. Biz yaşadığımızı biliyoruz, tespitimizi söyleriz. Dünya bilir Erdoğan'ın dik duran, inandığı yolda korkusuzca hareket eden lider olduğunu. Siz de bunu çok iyi bilirsiniz. Şöyle bir liderimiz olsaydı diye gıpta edersiniz. 10 yıla bakarsanız bunun kararını en iyi siz verirsiniz.''
Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Aralık 2012 09:18
Gösterim: 2426
TBMM Siyasi Etik Komisyonu toplantısında, milletvekillerinin maaşlarının onda biri kadar (1200 TL) hediye almalarında mutabakata varıldı.
TBMM Siyasi Etik Komisyonu, AK Parti Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan'ın başkanlığında toplandı. Toplantıya CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, MHP Manisa Milletvekili Sümer Oral ve BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt katıldı.
Toplantıda Siyasi Etik Kanunu Teklifi Taslağı ele alındı.
Toplantının ardından AA muhabirinin sorularını cevaplandıran AK Parti'li Toptan, komisyonun yaptığı çalışmalarla ilgili değerlendirmelerde zaman zaman eksiklik ve haksızlıklar bulunduğunu söyledi.
Bunlara örnek olarak milletvekillerinin hediye almasını gösteren Toptan, şöyle konuştu:
''Milletvekillerinin yurt içinde hediye alması ile ilgili şu anda mevzuatımızda herhangi bir sınırlama ve hiçbir limit yok. Biz, daha önce maaşı kadar hediye alma imkanı getirmiştik. Bu çok eleştiri aldı. Kamuoyunun hassasiyeti dikkate alınarak bunun maaşın onda birine indirilmesi kararı alındı.
İkincisi, yine yanlış değerlendiriliyor. Zirai faaliyetler, faiz ve kira gelirlerinin yıllık tutarının milletvekilinin 10 katını aşarsa beyan zorunluluğu getirdik. Orada da eksiklik ve yanlışlıklar değerlendirildi. Çünkü sanki milletvekili mal kaçırıyor gibi değerlendirildi. Öyle değil. Şu anda yine hediyede olduğu gibi orada da bir sınırlama yok. Biz sınır getiriyoruz, maaşın 10 katı olan miktarı da beş katına indiriyoruz.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Siyasi Etik Komisyonu toplantısında, milletvekillerinin maaşlarının onda biri kadar (1200 TL) hediye almalarında mutabakata varıldı.
TBMM Siyasi Etik Komisyonu, AK Parti Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan'ın başkanlığında toplandı. Toplantıya CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, MHP Manisa Milletvekili Sümer Oral ve BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt katıldı.
Toplantıda Siyasi Etik Kanunu Teklifi Taslağı ele alındı.
Toplantının ardından AA muhabirinin sorularını cevaplandıran AK Parti'li Toptan, komisyonun yaptığı çalışmalarla ilgili değerlendirmelerde zaman zaman eksiklik ve haksızlıklar bulunduğunu söyledi.
Bunlara örnek olarak milletvekillerinin hediye almasını gösteren Toptan, şöyle konuştu:
''Milletvekillerinin yurt içinde hediye alması ile ilgili şu anda mevzuatımızda herhangi bir sınırlama ve hiçbir limit yok. Biz, daha önce maaşı kadar hediye alma imkanı getirmiştik. Bu çok eleştiri aldı. Kamuoyunun hassasiyeti dikkate alınarak bunun maaşın onda birine indirilmesi kararı alındı.
İkincisi, yine yanlış değerlendiriliyor. Zirai faaliyetler, faiz ve kira gelirlerinin yıllık tutarının milletvekilinin 10 katını aşarsa beyan zorunluluğu getirdik. Orada da eksiklik ve yanlışlıklar değerlendirildi. Çünkü sanki milletvekili mal kaçırıyor gibi değerlendirildi. Öyle değil. Şu anda yine hediyede olduğu gibi orada da bir sınırlama yok. Biz sınır getiriyoruz, maaşın 10 katı olan miktarı da beş katına indiriyoruz.''
Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Aralık 2012 09:05
Gösterim: 1378
Ege Üniversitesi (EÜ) Fen Fakültesi'nde, mahkeme kararı olmasına rağmen öğretim üyesini, anabilim dalı başkanlığına atamayan EÜ Dekanı Prof. Dr. Nadide Kazancı, 5 ay hapis cezasına çarptırıldı.
EÜ Matematik Bölümü Analiz ve Fonksiyonlar Teorisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlkay Karaca'nın, '''anabilim dalı başkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından atamasının yapılmasına ilişkin idare mahkemesince alınan kararı uygulamadığı'' iddiasıyla EÜ Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadide Kazancı hakkında yaptığı suç duyurusu üzerine açılan dava sonuçlandı.
İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, müdahil Doç. Dr. İlkay Karaca, anabilim dalı başkanlığı seçimlerinde 4 oyun 3'ünü almasına rağmen, başkanlığa kendisinin değil, dışarıdan başka birinin getirildiğini belirtti.
Bunun üzerine göreve kendisinin atanması gerektiğine ilişkin dekanlık ile rektörlüğe dilekçe gönderdiğini anlatan Karaca, daha sonra ilgililerle görüşme talebinin de kabul edilmediğini vurguladı.
''Atamasının yapılmaması'' üzerine İzmir 4. İdare Mahkemesi'nde dava açtığını ve mahkemenin talebini yerinde bulduğunu anlatan Karaca, mahkeme kararını dekanlığa ve rektörlüğe sunduğunu ancak yine atamasının yapılmadığını söyledi.
Karaca, davalı sanığın, yıllardır dekanlık görevinde bulunduğunu ve idare mahkemesince alınmış kararı uygulaması gerektiğini bilmesi gerektiğini dile getirerek, Prof. Dr. Kazancı'nın kasıtla görevini kötüye kullandığını düşündüğünü ileri sürdü.
''Suç kastı yok'' savunması
Kazancı'nın avukatı Ahmet Kul ise müvekkilinin 34 yıldır görev yaptığını, işlerinin yoğunluğu ve hukuki bilgisinin yetersizliği nedeniyle bir gecikme yaşanmış olabileceğini belirtti.
Söz konusu idare mahkemesi kararının da sadece yürütmenin durdurulmasına yönelik bir karar olduğunu, ''müdahilin göreve atanacağı'' hususunda verilmiş bir karar olmadığını iddia eden Kul, suç işleme kastı olmayan müvekkilinin beraatine karar verilmesini talep etti.
Davalı sanık Prof. Dr. Nadide Kazancı ise 2008 yılında dekan olarak atandığını, 6 bin öğrenci, 164 öğretim görevlisinin bulunduğu fakültede, aynı zamanda bölüm başkanlığı yaptığını ve derslere girdiğini, dolayısıyla yoğun bir iş temposuyla çalıştığını anlattı.
Dava konusu hakkında daha önce rektörlüğün avukatından görüş istediğini, ancak kendisine bir cevap verilmediğini savunarak, ''Dekanlığımızda tüm öğretim görevlilerinin özlük haklarına saygı duyulmaktadır. Kasıtlı olarak bir geciktirilme olmamıştır. 12 Ağustos 2010'da mahkeme kararı hakkında işlem yapıldı, 21 Eylül'de müdahilin beni YÖK'e şikayet ettiğini öğrendim. Ben mi kasıtlı davranıyorum, o mu kasıtlı davranıyor, halen anlamış değilim'' ifadelerini kullandı.
Ceza ertelendi
Mahkeme hakimi Sevgi Türer, ifadelerin dinlenmesinin ardından Nadide Kazancı hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ''Görevi kötüye kullanmak'' suçunu düzenleyen 257. Maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası verdi.
Kazancı'nın cezası, daha önce suç işlememiş olması nedeniyle ertelendi. Kazancı'nın avukatı Ahmet Kul, kararı temyiz edeceklerini bildirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ege Üniversitesi (EÜ) Fen Fakültesi'nde, mahkeme kararı olmasına rağmen öğretim üyesini, anabilim dalı başkanlığına atamayan EÜ Dekanı Prof. Dr. Nadide Kazancı, 5 ay hapis cezasına çarptırıldı.
EÜ Matematik Bölümü Analiz ve Fonksiyonlar Teorisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlkay Karaca'nın, '''anabilim dalı başkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından atamasının yapılmasına ilişkin idare mahkemesince alınan kararı uygulamadığı'' iddiasıyla EÜ Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadide Kazancı hakkında yaptığı suç duyurusu üzerine açılan dava sonuçlandı.
İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, müdahil Doç. Dr. İlkay Karaca, anabilim dalı başkanlığı seçimlerinde 4 oyun 3'ünü almasına rağmen, başkanlığa kendisinin değil, dışarıdan başka birinin getirildiğini belirtti.
Bunun üzerine göreve kendisinin atanması gerektiğine ilişkin dekanlık ile rektörlüğe dilekçe gönderdiğini anlatan Karaca, daha sonra ilgililerle görüşme talebinin de kabul edilmediğini vurguladı.
''Atamasının yapılmaması'' üzerine İzmir 4. İdare Mahkemesi'nde dava açtığını ve mahkemenin talebini yerinde bulduğunu anlatan Karaca, mahkeme kararını dekanlığa ve rektörlüğe sunduğunu ancak yine atamasının yapılmadığını söyledi.
Karaca, davalı sanığın, yıllardır dekanlık görevinde bulunduğunu ve idare mahkemesince alınmış kararı uygulaması gerektiğini bilmesi gerektiğini dile getirerek, Prof. Dr. Kazancı'nın kasıtla görevini kötüye kullandığını düşündüğünü ileri sürdü.
''Suç kastı yok'' savunması
Kazancı'nın avukatı Ahmet Kul ise müvekkilinin 34 yıldır görev yaptığını, işlerinin yoğunluğu ve hukuki bilgisinin yetersizliği nedeniyle bir gecikme yaşanmış olabileceğini belirtti.
Söz konusu idare mahkemesi kararının da sadece yürütmenin durdurulmasına yönelik bir karar olduğunu, ''müdahilin göreve atanacağı'' hususunda verilmiş bir karar olmadığını iddia eden Kul, suç işleme kastı olmayan müvekkilinin beraatine karar verilmesini talep etti.
Davalı sanık Prof. Dr. Nadide Kazancı ise 2008 yılında dekan olarak atandığını, 6 bin öğrenci, 164 öğretim görevlisinin bulunduğu fakültede, aynı zamanda bölüm başkanlığı yaptığını ve derslere girdiğini, dolayısıyla yoğun bir iş temposuyla çalıştığını anlattı.
Dava konusu hakkında daha önce rektörlüğün avukatından görüş istediğini, ancak kendisine bir cevap verilmediğini savunarak, ''Dekanlığımızda tüm öğretim görevlilerinin özlük haklarına saygı duyulmaktadır. Kasıtlı olarak bir geciktirilme olmamıştır. 12 Ağustos 2010'da mahkeme kararı hakkında işlem yapıldı, 21 Eylül'de müdahilin beni YÖK'e şikayet ettiğini öğrendim. Ben mi kasıtlı davranıyorum, o mu kasıtlı davranıyor, halen anlamış değilim'' ifadelerini kullandı.
Ceza ertelendi
Mahkeme hakimi Sevgi Türer, ifadelerin dinlenmesinin ardından Nadide Kazancı hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ''Görevi kötüye kullanmak'' suçunu düzenleyen 257. Maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası verdi.
Kazancı'nın cezası, daha önce suç işlememiş olması nedeniyle ertelendi. Kazancı'nın avukatı Ahmet Kul, kararı temyiz edeceklerini bildirdi.
Son Güncelleme: Salı, 11 Aralık 2012 12:45
Gösterim: 2339
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği soru önergesinde, Gaziantep Üniversitesi2nin milletvekili öğrencilerinin kim olduğunu sordu ve onlara özel muamele uygulanıp uygulanmadığının cevaplanmasını istedi
İnce, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, Gaziantep Üniversitesi'nin internet sitesinde 2012 yılı senato kararlarının bulunmasına rağmen 11 Eylül 2012 tarihli senato tutanağının neden duyurulmadığını öğrenmek istedi.
Nasıl ve ne zaman öğrenci oldular?
Gaziantep Üniversitesi'nin milletvekili öğrencilerini ve bu öğrencilerin hangi tarihte, hangi sınav sonucuyla öğrenci olduğunu soran İnce, önergesinde şu sorulara yer verdi: “Üniversite tarafından hangi milletvekillerine, hangi tarihlerde fahri doktora unvanı verildi? Bu unvan verilen milletvekilleri arasında, fahri doktora unvanı aldıkları tarihte üniversitenin kayıtlı öğrencisi olan var mı? Üniversite Senatosu tarafından 11 Eylül 2012 tarihinde 'milletvekili öğrencilerimizin çalışma ofislerinin Ankara'da Meclis binasında bulunması, ifa ettikleri yasama faaliyetleri ve yoğun iş yükleri nedeniyle 2011-2012 eğitim-öğretim yılından itibaren derslere devam zorunluluklarının bulunmaması, ara sınavlara katılmamaları halinde muaf olmaları ve final sınavlarının ilgili fakülte/yüksekokul/meslek yüksekokulu yönetiminin gözetiminde bir güne yerleştirilerek yapılması ve değerlendirilmesi, ayrıca bu öğrencilerimize dönemsel kayıtlarda ders yükü limiti uygulanmaması ve bütünleme sınavlarında da yukarıda belirtilen şartlar doğrultusunda uygulama yapılmasının kabulüne' şeklinde aldığı karar yürürlükte mi?”
İhale yapıldı mı?
İnce, Dinçer'e yönelttiği başka bir soru önergesinde ise Gaziantep Üniversitesi Rektörlük binası ile yemekhane arasında bulunan Tomruk Kantin/Cafe yapılmasının hangi tarihte kararlaştırıldığını, kantin yeriyle ilgili ihale yapılıp yapılmadığını öğrenmek istedi.
Muharrem İnce, “Kantin yerinin belirlenmesi sürecinde üniversite rektörü ile yeri inceleyen AKP milletvekili var mı?” dedi. (aa)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği soru önergesinde, Gaziantep Üniversitesi2nin milletvekili öğrencilerinin kim olduğunu sordu ve onlara özel muamele uygulanıp uygulanmadığının cevaplanmasını istedi
İnce, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, Gaziantep Üniversitesi'nin internet sitesinde 2012 yılı senato kararlarının bulunmasına rağmen 11 Eylül 2012 tarihli senato tutanağının neden duyurulmadığını öğrenmek istedi.
Nasıl ve ne zaman öğrenci oldular?
Gaziantep Üniversitesi'nin milletvekili öğrencilerini ve bu öğrencilerin hangi tarihte, hangi sınav sonucuyla öğrenci olduğunu soran İnce, önergesinde şu sorulara yer verdi: “Üniversite tarafından hangi milletvekillerine, hangi tarihlerde fahri doktora unvanı verildi? Bu unvan verilen milletvekilleri arasında, fahri doktora unvanı aldıkları tarihte üniversitenin kayıtlı öğrencisi olan var mı? Üniversite Senatosu tarafından 11 Eylül 2012 tarihinde 'milletvekili öğrencilerimizin çalışma ofislerinin Ankara'da Meclis binasında bulunması, ifa ettikleri yasama faaliyetleri ve yoğun iş yükleri nedeniyle 2011-2012 eğitim-öğretim yılından itibaren derslere devam zorunluluklarının bulunmaması, ara sınavlara katılmamaları halinde muaf olmaları ve final sınavlarının ilgili fakülte/yüksekokul/meslek yüksekokulu yönetiminin gözetiminde bir güne yerleştirilerek yapılması ve değerlendirilmesi, ayrıca bu öğrencilerimize dönemsel kayıtlarda ders yükü limiti uygulanmaması ve bütünleme sınavlarında da yukarıda belirtilen şartlar doğrultusunda uygulama yapılmasının kabulüne' şeklinde aldığı karar yürürlükte mi?”
İhale yapıldı mı?
İnce, Dinçer'e yönelttiği başka bir soru önergesinde ise Gaziantep Üniversitesi Rektörlük binası ile yemekhane arasında bulunan Tomruk Kantin/Cafe yapılmasının hangi tarihte kararlaştırıldığını, kantin yeriyle ilgili ihale yapılıp yapılmadığını öğrenmek istedi.
Muharrem İnce, “Kantin yerinin belirlenmesi sürecinde üniversite rektörü ile yeri inceleyen AKP milletvekili var mı?” dedi. (aa)
Son Güncelleme: Salı, 11 Aralık 2012 16:31
Gösterim: 1975
Bulgaristan’da eğitim gören Türk öğrencilere kötü haber! Yükseköğrenim için Bulgaristan’a giden Türk öğrencilerin, bu ülkedeki çeşitli üniversitelerden aldığı 8 bin doktor ve mühendislik diploması ‘sahtecilik’ yapıldığı iddiasıyla incelemeye alındı.
TÜRKİYE'nin Sofya Büyükelçiliği'nin yaklaşık 10 ay önce Dışişleri Bakanlığı'na yaptığı uyarıyla başlatılan soruşturma kapsamında, bu ülkeden diploma alanların Bulgaristan'a eğitim için gidip gitmedikleri araştırılmaya başlandı. Dışişleri Bakanlığı'nın yanı sıra İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ile Soyfa Büyükelçiliği'nin ortak yürüttüğü çalışma kapsamında, Bulgaristan'da eğitim gören Türk üniversite öğrencilerinin en çok tıp ve mühendislik diploması aldığı belirlendi.
Türkiye'deki üniversitelere yüksek notla yapılan yatay geçişlerin de incelendiği araştırmada Bulgaristan'daki üniversitelerden alınan 8 bin doktor ve mühendislik diploması üzerinde 'sahtecilik' incelemesi başlatıldı. Çoğu Bulgaristan'daki üniversitelerden mezun olan Türk öğrenciler tarafından açılan danışmanlık şirketlerinin de mercek altına alındığı öğrenildi.
Rapordan başlıklar
* Öğrenciler bazen öğretmenlerine gönüllü bazen de zorunlu rüşvet vererek derslerden geçer not alıyor. Kayıt yaptırdıktan sonra 2 yıl okula gitmeden mezun olabiliyor. Bu bilgi, öğrencilerle yapılan görüşmelerle saptandı.
* Ağırlıklı olarak mühendislik ve tıp fakültelerine kayıtlarını yaptıran ve çoğunlukla Güneydoğu illerimizden giden öğrencilerin ailelerinin, üniversitelerin eğitim düzeyinin düşüklüğünden haberdar olmadıkları ve maddi açıdan özveriyle çocuklarını okutmaya çalıştıkları anlaşıldı.
* Okul harçları ve diğer giderlerle bir öğrencinin yılda 10 bin Euro (23 bin TL) harcadığı hesaplandığında Bulgaristan'da okuyan 8 bin Türk öğrencinin Bulgar ekonomisine yılda 80 milyon Euro (184 milyon TL) kaynak sağladığı tahmin ediliyor.
(habertürk)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bulgaristan’da eğitim gören Türk öğrencilere kötü haber! Yükseköğrenim için Bulgaristan’a giden Türk öğrencilerin, bu ülkedeki çeşitli üniversitelerden aldığı 8 bin doktor ve mühendislik diploması ‘sahtecilik’ yapıldığı iddiasıyla incelemeye alındı.
TÜRKİYE'nin Sofya Büyükelçiliği'nin yaklaşık 10 ay önce Dışişleri Bakanlığı'na yaptığı uyarıyla başlatılan soruşturma kapsamında, bu ülkeden diploma alanların Bulgaristan'a eğitim için gidip gitmedikleri araştırılmaya başlandı. Dışişleri Bakanlığı'nın yanı sıra İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ile Soyfa Büyükelçiliği'nin ortak yürüttüğü çalışma kapsamında, Bulgaristan'da eğitim gören Türk üniversite öğrencilerinin en çok tıp ve mühendislik diploması aldığı belirlendi.
Türkiye'deki üniversitelere yüksek notla yapılan yatay geçişlerin de incelendiği araştırmada Bulgaristan'daki üniversitelerden alınan 8 bin doktor ve mühendislik diploması üzerinde 'sahtecilik' incelemesi başlatıldı. Çoğu Bulgaristan'daki üniversitelerden mezun olan Türk öğrenciler tarafından açılan danışmanlık şirketlerinin de mercek altına alındığı öğrenildi.
Rapordan başlıklar
* Öğrenciler bazen öğretmenlerine gönüllü bazen de zorunlu rüşvet vererek derslerden geçer not alıyor. Kayıt yaptırdıktan sonra 2 yıl okula gitmeden mezun olabiliyor. Bu bilgi, öğrencilerle yapılan görüşmelerle saptandı.
* Ağırlıklı olarak mühendislik ve tıp fakültelerine kayıtlarını yaptıran ve çoğunlukla Güneydoğu illerimizden giden öğrencilerin ailelerinin, üniversitelerin eğitim düzeyinin düşüklüğünden haberdar olmadıkları ve maddi açıdan özveriyle çocuklarını okutmaya çalıştıkları anlaşıldı.
* Okul harçları ve diğer giderlerle bir öğrencinin yılda 10 bin Euro (23 bin TL) harcadığı hesaplandığında Bulgaristan'da okuyan 8 bin Türk öğrencinin Bulgar ekonomisine yılda 80 milyon Euro (184 milyon TL) kaynak sağladığı tahmin ediliyor.
(habertürk)
Son Güncelleme: Salı, 11 Aralık 2012 09:25
Gösterim: 2467