Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) mevcut ortaöğretim programlarını değerlendirmek üzere yaptığı araştırma sonucunda, öğrenciler alan ders saatlerinin, özellikle geometri ders saatlerinin, öğretmenler ise tüm ders saatlerinin artırılmasını önerdi.

Liselerde ders saatleri artacak mı?MEB, Ortaöğretim Projesi kapsamında geliştirilerek uygulamaya konulan genel ortaöğretim ders programlarının değerlendirilmesine yönelik bir araştırma gerçekleştirdi.

Araştırma için ders programları hakkında öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin ve yöneticilerin düşüncelerine yönelik anket çalışması uygulandı. Anket, 268 genel ortaöğretim kurumlarında yapılırken, 2 bin 895 öğretmene, 2 bin 212 öğrenciye ve 2 bin 161 veliye sorular yöneltildi.

Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin çoğu “genel ortaöğretim programlarını eğitimin genel amaçlarıyla tutarlı” bulurken, çok az sayıdaki öğretmen, “program belli bir felsefi görüşü temele almaktadır” görüşüne katıldığını belirtti.

Ders programlarında yer alan kazanımların ölçülebilir nitelikte olduğunu ifade eden öğretmenler, içeriğin bilgi yoğunluğu bakımından kapsamlı olduğunu ifade etti. Öğretmenlerin bir kısmı ise içeriklerin öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına uygun olduğunu belirtti.

Programların çeşitlilik gösterdiğini ifade eden öğretmenlerin oranı yüzde 84,8 olarak belirlenirken, öğretmenlerin yaklaşık yarısı programın bireysel farklılıkları dikkate aldığını kaydetti.

En çok “yazılı” sınav yapılıyor

Öğretmenlerin büyük çoğunluğu yazılı sınavları ve sözlü sınavları “ara sıra” veya “her zaman” kullandıklarını ifade ederken, yazılı sınavları matematik-geometri, fizik ve tarih dersi öğretmenlerinin daha sık kullandığı, İngilizce öğretmenlerinin ise daha az kullandığı belirlendi.

Sözlü sınavlar en fazla coğrafya, en az fizik öğretmenleri tarafından kullanılıyor.

Öte yandan ankete katılan öğretmenlerin büyük çoğunluğu “çoktan seçmeli testleri”, “doğru-yanlış testleri”, “kısa cevaplı testleri” ve “eşleştirme testlerini” ara sıra veya her zaman kullandıklarını belirtti. Çoktan seçmeli testleri en sık biyoloji ve coğrafya öğretmenleri uyguluyor.

Ölçme ve değerlendirme yöntemlerinden “projeleri”, “performans görevleri” ve “portfolyo” ölçme ve değerlendirme yöntemlerini kullanan öğretmenlerin oranın da yüksek olduğu belirlendi. Liselerde ders saatlerinin artırılması isteniyor

Araştırma, öğretmenlerin en çok “yazılı sınavı” ölçme ve değerlendirme aracı olarak kullandığını ortaya çıkardı.

Mevcut ortaöğretim programıyla öğrencilerin öğrenmeye yönelik tutumlarındaki değişikliği de değerlendiren öğretmenlerin çoğu, öğrencilerin öğrenmeye yönelik tutumlarının olumlu yönde geliştiğini ifade ederken, programların öğrencilerin ders geçme kaygısında artma eğilimi gösterdiği görüşünü de belirtenler oldu.

Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 59,8'i programın anlaşılırlığı konusunda memnuniyet duyduklarını ifade etti. Öğretmenler, en çok programın “bilgi ve iletişim teknolojilerinin” kullanılmasına imkan sağlamasından memnun olduklarını belirtirken, en az ise “ünitelere ayrılan zamandan” memnun olduklarını kaydetti. 

Performans görevi en çok fen liselerinde

Genel ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler ise programları gelişim düzeylerine uygun bulduklarını ifade etti. Öğrencilerin derslerde kullanılan öğretim yöntem, tekniklerine ilişkin görüşleri incelendiğinde, öğrencilerin derslerde en sık “anlatma” ile “soru-cevap” yönteminin, en az ise “drama ve rol oynama”, “küme çalışması” ve “bilgisayar destekli öğretim” yöntemlerinin kullanıldığını belirttiği ortaya çıktı.

Öğrencilerin çoğu “performans görevi”nin derslerde ara sıra kullanıldığını belirtirken, fen lisesi öğrencileri bu yöntemin en çok kullanıldığını, genel lise öğrencileri en az kullanıldığını ifade etti.

Mevcut programla öğrenciler kendilerinde görece en olumlu yönde değişim gösteren becerinin “problem çözme becerisiyle”, “araştırma becerisi” olduğu yönünde görüş bildirdi. Öğrenciler, en az olumlu değişim gösteren becerinin “grupla çalışma beceresi” olduğuna ilişkin değerlendirmede bulundu.

Öğrenciler program sayesinde derse karşı ilgilerinin arttığını ifade ederken, ders geçme kaygısında da olumlu yönde değişim olduğunu belirtti.

Başarıyı ölçmede kullanılan klasik yöntemlerin kullanımında en çok genel liseye giden öğrenciler memnunken, en az fen lisesi öğrencileri memnun olduklarını kaydetti.

Derslerde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımında en çok fen lisesi öğrencileri memnun olduklarını, en az memnun ise genel lise öğrencilerinin olduğu belirlendi.

Araştırma öğrencilerin mevcut programdan en çok “öğretmen ve öğrenci iletişimi” açısından memnun olduğunu; en az ise “etkinliklerin-faaliyetlerin uygulanabilirliğinden” memnun olduğunu ortaya çıkardı.

Programlara ilişkin en yüksek memnuniyetin güzel sanatlar lisesi öğrencilerinin, en az ise fen lisesi ile sosyal bilimler lisesi öğrencilerinin olduğu belirtildi.

“Temel hayat becerilerini kazandırıyor”

Velilere de sorular yöneltilen araştırmada, veliler “ortaöğretimde alınan eğitimin öğrencilere temel hayat becerilerini kazandırdığı” görüşünü dile getirdi. Veliler, alınan eğitimin veliyi öğrenme sürecine dahil etmediğini bildirdi.

Velilerin çocuklarını duyuşsal özelliklerinde, becerilerindeki değişimi belirlemeye yönelik ifadelere de yer verilen araştırmada, şunlar kaydedildi:

“Velilerin görüşlerine göre, okulda alınan eğitim çocuğun özelliklerinde, becerilerinde genel olarak olumlu değişmelere yol açmıştır. Çocukların tahmin becerilerinde ve sorumluluk bilincinde diğer konulara göre daha olumlu gelişme sağlandığı görülmüştür. Olumlu olmakla birlikte görece daha az gelişme gösterilen özellikler öğrendiklerini günlük hayatta kullanma becerileri ve planlı ders çalışma alışkanlığıdır.”

“Müfredat çok yoğun”

Mevcut ortaöğretim programının güçlü yönlerini değerlendiren öğretmenler, “programın bireysel farklılığı gözettiğini, araştırmaya yönlendirdiğini, kazanım sayısının az olduğunu, öğrenciyi keşfe yönlendirdiğini” ifade etti.

Zayıf yönlerini de değerlendiren öğretmenler programın “etkinliklerin amaca hizmet etmediğini, öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkarmaya müsait olmadığını”, “mevcut sınav sisteminin öğrenciler ve öğretmenleri ezberci olmaya zorladığı, çok ev ödevinin öğrencileri yorduğu, kitaplarda sürekli tekrar görüldüğü, dersler erken bittiği için öğrencilere fazla boş vakit kaldığı, ders kitaplarının günceli takip etmediği, müfredatın çok yoğun olduğu, öğrencilere üniversite düzeyinde bilgi yüklemesi yapıldığı, kitapları yazan kadronun donanımlarının yetersiz olduğu” şeklinde görüşler dile getirdiler.

Programda yer alan bazı kazanımların” gereksiz, öğrencinin hiçbir alanda işine yaramayacağı” düşüncesini belirten öğretmenler, programın genellikle “ÖSS doğrultusunda akademik bilgilerle yüklü, çok fazla ezber bilginin yer aldığı, sayısal bölüm öğrencisini dersten soğuttuğu” fikrini savundu.

Derslere ilişkin değerlendirmede bulunan öğrenciler, coğrafya öğretim programının konu içeriğinin öğrencilerin ihtiyaçlarını karşıladığını, ders kitaplarında bilgisayarla matematik öğrenmeyle ilgili bölümlerin olabileceğini, geometri ders saatlerinin artırılması gerektiğini, matematik dersinin içeriğinin ağır olduğunu belirtti.

Öğretim programlarının sade ve öz bilgiler içermesi gerektiği savunan öğretmenler, ders saatlerinin artırılması gerektiğini de belirtti.

Öğrencilerin de önerilerde bulunduğu araştırmada, alan derslerinin saatlerinin artırılabileceği önerildi. Ödev yerine ders içi etkinlik talebinde de bulunan öğrenciler, ödevlerin zorunluluk olarak gösterilmemesi gerektiğini ifade etti.

Bir kısım öğrenci de tarih dersi konularının YGS konularından olması gerektiğini belirterek, seçmeli fen derslerinin artırılması gerektiğini kaydetti.

(hürriyet)

> Liselerde ders saatleri artacak mı?

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) mevcut ortaöğretim programlarını değerlendirmek üzere yaptığı araştırma sonucunda, öğrenciler alan ders saatlerinin, özellikle geometri ders saatlerinin, öğretmenler ise tüm ders saatlerinin artırılmasını önerdi.

Liselerde ders saatleri artacak mı?MEB, Ortaöğretim Projesi kapsamında geliştirilerek uygulamaya konulan genel ortaöğretim ders programlarının değerlendirilmesine yönelik bir araştırma gerçekleştirdi.

Araştırma için ders programları hakkında öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin ve yöneticilerin düşüncelerine yönelik anket çalışması uygulandı. Anket, 268 genel ortaöğretim kurumlarında yapılırken, 2 bin 895 öğretmene, 2 bin 212 öğrenciye ve 2 bin 161 veliye sorular yöneltildi.

Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin çoğu “genel ortaöğretim programlarını eğitimin genel amaçlarıyla tutarlı” bulurken, çok az sayıdaki öğretmen, “program belli bir felsefi görüşü temele almaktadır” görüşüne katıldığını belirtti.

Ders programlarında yer alan kazanımların ölçülebilir nitelikte olduğunu ifade eden öğretmenler, içeriğin bilgi yoğunluğu bakımından kapsamlı olduğunu ifade etti. Öğretmenlerin bir kısmı ise içeriklerin öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına uygun olduğunu belirtti.

Programların çeşitlilik gösterdiğini ifade eden öğretmenlerin oranı yüzde 84,8 olarak belirlenirken, öğretmenlerin yaklaşık yarısı programın bireysel farklılıkları dikkate aldığını kaydetti.

En çok “yazılı” sınav yapılıyor

Öğretmenlerin büyük çoğunluğu yazılı sınavları ve sözlü sınavları “ara sıra” veya “her zaman” kullandıklarını ifade ederken, yazılı sınavları matematik-geometri, fizik ve tarih dersi öğretmenlerinin daha sık kullandığı, İngilizce öğretmenlerinin ise daha az kullandığı belirlendi.

Sözlü sınavlar en fazla coğrafya, en az fizik öğretmenleri tarafından kullanılıyor.

Öte yandan ankete katılan öğretmenlerin büyük çoğunluğu “çoktan seçmeli testleri”, “doğru-yanlış testleri”, “kısa cevaplı testleri” ve “eşleştirme testlerini” ara sıra veya her zaman kullandıklarını belirtti. Çoktan seçmeli testleri en sık biyoloji ve coğrafya öğretmenleri uyguluyor.

Ölçme ve değerlendirme yöntemlerinden “projeleri”, “performans görevleri” ve “portfolyo” ölçme ve değerlendirme yöntemlerini kullanan öğretmenlerin oranın da yüksek olduğu belirlendi. Liselerde ders saatlerinin artırılması isteniyor

Araştırma, öğretmenlerin en çok “yazılı sınavı” ölçme ve değerlendirme aracı olarak kullandığını ortaya çıkardı.

Mevcut ortaöğretim programıyla öğrencilerin öğrenmeye yönelik tutumlarındaki değişikliği de değerlendiren öğretmenlerin çoğu, öğrencilerin öğrenmeye yönelik tutumlarının olumlu yönde geliştiğini ifade ederken, programların öğrencilerin ders geçme kaygısında artma eğilimi gösterdiği görüşünü de belirtenler oldu.

Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 59,8'i programın anlaşılırlığı konusunda memnuniyet duyduklarını ifade etti. Öğretmenler, en çok programın “bilgi ve iletişim teknolojilerinin” kullanılmasına imkan sağlamasından memnun olduklarını belirtirken, en az ise “ünitelere ayrılan zamandan” memnun olduklarını kaydetti. 

Performans görevi en çok fen liselerinde

Genel ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler ise programları gelişim düzeylerine uygun bulduklarını ifade etti. Öğrencilerin derslerde kullanılan öğretim yöntem, tekniklerine ilişkin görüşleri incelendiğinde, öğrencilerin derslerde en sık “anlatma” ile “soru-cevap” yönteminin, en az ise “drama ve rol oynama”, “küme çalışması” ve “bilgisayar destekli öğretim” yöntemlerinin kullanıldığını belirttiği ortaya çıktı.

Öğrencilerin çoğu “performans görevi”nin derslerde ara sıra kullanıldığını belirtirken, fen lisesi öğrencileri bu yöntemin en çok kullanıldığını, genel lise öğrencileri en az kullanıldığını ifade etti.

Mevcut programla öğrenciler kendilerinde görece en olumlu yönde değişim gösteren becerinin “problem çözme becerisiyle”, “araştırma becerisi” olduğu yönünde görüş bildirdi. Öğrenciler, en az olumlu değişim gösteren becerinin “grupla çalışma beceresi” olduğuna ilişkin değerlendirmede bulundu.

Öğrenciler program sayesinde derse karşı ilgilerinin arttığını ifade ederken, ders geçme kaygısında da olumlu yönde değişim olduğunu belirtti.

Başarıyı ölçmede kullanılan klasik yöntemlerin kullanımında en çok genel liseye giden öğrenciler memnunken, en az fen lisesi öğrencileri memnun olduklarını kaydetti.

Derslerde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımında en çok fen lisesi öğrencileri memnun olduklarını, en az memnun ise genel lise öğrencilerinin olduğu belirlendi.

Araştırma öğrencilerin mevcut programdan en çok “öğretmen ve öğrenci iletişimi” açısından memnun olduğunu; en az ise “etkinliklerin-faaliyetlerin uygulanabilirliğinden” memnun olduğunu ortaya çıkardı.

Programlara ilişkin en yüksek memnuniyetin güzel sanatlar lisesi öğrencilerinin, en az ise fen lisesi ile sosyal bilimler lisesi öğrencilerinin olduğu belirtildi.

“Temel hayat becerilerini kazandırıyor”

Velilere de sorular yöneltilen araştırmada, veliler “ortaöğretimde alınan eğitimin öğrencilere temel hayat becerilerini kazandırdığı” görüşünü dile getirdi. Veliler, alınan eğitimin veliyi öğrenme sürecine dahil etmediğini bildirdi.

Velilerin çocuklarını duyuşsal özelliklerinde, becerilerindeki değişimi belirlemeye yönelik ifadelere de yer verilen araştırmada, şunlar kaydedildi:

“Velilerin görüşlerine göre, okulda alınan eğitim çocuğun özelliklerinde, becerilerinde genel olarak olumlu değişmelere yol açmıştır. Çocukların tahmin becerilerinde ve sorumluluk bilincinde diğer konulara göre daha olumlu gelişme sağlandığı görülmüştür. Olumlu olmakla birlikte görece daha az gelişme gösterilen özellikler öğrendiklerini günlük hayatta kullanma becerileri ve planlı ders çalışma alışkanlığıdır.”

“Müfredat çok yoğun”

Mevcut ortaöğretim programının güçlü yönlerini değerlendiren öğretmenler, “programın bireysel farklılığı gözettiğini, araştırmaya yönlendirdiğini, kazanım sayısının az olduğunu, öğrenciyi keşfe yönlendirdiğini” ifade etti.

Zayıf yönlerini de değerlendiren öğretmenler programın “etkinliklerin amaca hizmet etmediğini, öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkarmaya müsait olmadığını”, “mevcut sınav sisteminin öğrenciler ve öğretmenleri ezberci olmaya zorladığı, çok ev ödevinin öğrencileri yorduğu, kitaplarda sürekli tekrar görüldüğü, dersler erken bittiği için öğrencilere fazla boş vakit kaldığı, ders kitaplarının günceli takip etmediği, müfredatın çok yoğun olduğu, öğrencilere üniversite düzeyinde bilgi yüklemesi yapıldığı, kitapları yazan kadronun donanımlarının yetersiz olduğu” şeklinde görüşler dile getirdiler.

Programda yer alan bazı kazanımların” gereksiz, öğrencinin hiçbir alanda işine yaramayacağı” düşüncesini belirten öğretmenler, programın genellikle “ÖSS doğrultusunda akademik bilgilerle yüklü, çok fazla ezber bilginin yer aldığı, sayısal bölüm öğrencisini dersten soğuttuğu” fikrini savundu.

Derslere ilişkin değerlendirmede bulunan öğrenciler, coğrafya öğretim programının konu içeriğinin öğrencilerin ihtiyaçlarını karşıladığını, ders kitaplarında bilgisayarla matematik öğrenmeyle ilgili bölümlerin olabileceğini, geometri ders saatlerinin artırılması gerektiğini, matematik dersinin içeriğinin ağır olduğunu belirtti.

Öğretim programlarının sade ve öz bilgiler içermesi gerektiği savunan öğretmenler, ders saatlerinin artırılması gerektiğini de belirtti.

Öğrencilerin de önerilerde bulunduğu araştırmada, alan derslerinin saatlerinin artırılabileceği önerildi. Ödev yerine ders içi etkinlik talebinde de bulunan öğrenciler, ödevlerin zorunluluk olarak gösterilmemesi gerektiğini ifade etti.

Bir kısım öğrenci de tarih dersi konularının YGS konularından olması gerektiğini belirterek, seçmeli fen derslerinin artırılması gerektiğini kaydetti.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Pazartesi, 13 Ağustos 2012 12:28

Gösterim: 3328

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıfta başarısız oldukları en fazla 4 dersten sınava girebilmelerine imkan tanıdı.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıfta başarısız oldukları en fazla 4 dersten sınava girebilmelerine imkan tanıdı.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından yayımlanan genelgede, Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği'nin ilgili maddesi gereğince ortaöğretim kurumlarındaki ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavlarının tamamlandığı bildirildi.

Yapılan değerlendirmelerde az da olsa bazı öğrencilerin sınavlarda istenilen başarıyı elde edemediklerinin anlaşıldığına dikkat çekilen genelgede, uygulamanın 2011-2012 eğitim-öğretim yılına mahsus olacağı vurgulandı.

Genelgeye göre, Eylül'de yapılacak sorumluluk sınavı döneminde; önceki yıllardan sorumlu olunan derslerin yanı sıra ders kesiminde gerçekleştirilen ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları sonu itibarıyla sınıf geçip geçmediklerine bakılmaksızın öğrencilerin bu öğretim yılında öğrenim gördükleri sınıfta başarısız oldukları en fazla 4 dersten sınava alınabilecek.

Sınava girilecek derslerin 13-24 Ağustos tarihlerinde öğrencilerin velilerince okul müdürlüklerine dilekçeyle bildirmeleri gerekiyor.

Sınav programı, sınav döneminin başlangıcından önce bildirilecek. Sınavlar, ilgili yönetmelik gereği Eylül ayının ilk haftasındaki sorumluluk sınavı döneminde yapılacak. İhtiyaç duyulması durumunda cumartesi ve pazar günleri ile çalışma saatleri dışında da sınav yapılabilecek. Bu sürelerin de yetersiz olması durumunda ise Eylül'ün ilk haftasını takip eden hafta sınavlar için kullanılabilecek. Ancak bir öğrenci aynı gün üçten fazla sınava giremeyecek.

İkinci defa sınıf tekrarına düşmesi sebebiyle 2011-2012 eğitim-öğretim yılı ders kesimi veya ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları sonu itibarıyla okulla ilişiği kesilen öğrencilerden bu sınavlardan yararlanmak isteyenlerin başvuru tarihlerinde tekrar eski okullarına kayıtları yapılarak, sınava girecekleri derslere ait müracaatları alınacak.

Sınav takvimi hazırlanırken 2012-ÖSYS'de herhangi bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan ve bu sınava girecek öğrencilerin durumları da dikkate alınacak. Sınavların yapılmasında her hangi bir aksaklığa meydan verilmemesi için okul müdürlüklerince öğretmenler bilgilendirilecek. Konuyla ilgi Valilikler de her türlü tedbiri alacak.

> MEB öğrencilere 4 dersten sınav hakkı tanıdı

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıfta başarısız oldukları en fazla 4 dersten sınava girebilmelerine imkan tanıdı.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıfta başarısız oldukları en fazla 4 dersten sınava girebilmelerine imkan tanıdı.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından yayımlanan genelgede, Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği'nin ilgili maddesi gereğince ortaöğretim kurumlarındaki ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavlarının tamamlandığı bildirildi.

Yapılan değerlendirmelerde az da olsa bazı öğrencilerin sınavlarda istenilen başarıyı elde edemediklerinin anlaşıldığına dikkat çekilen genelgede, uygulamanın 2011-2012 eğitim-öğretim yılına mahsus olacağı vurgulandı.

Genelgeye göre, Eylül'de yapılacak sorumluluk sınavı döneminde; önceki yıllardan sorumlu olunan derslerin yanı sıra ders kesiminde gerçekleştirilen ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları sonu itibarıyla sınıf geçip geçmediklerine bakılmaksızın öğrencilerin bu öğretim yılında öğrenim gördükleri sınıfta başarısız oldukları en fazla 4 dersten sınava alınabilecek.

Sınava girilecek derslerin 13-24 Ağustos tarihlerinde öğrencilerin velilerince okul müdürlüklerine dilekçeyle bildirmeleri gerekiyor.

Sınav programı, sınav döneminin başlangıcından önce bildirilecek. Sınavlar, ilgili yönetmelik gereği Eylül ayının ilk haftasındaki sorumluluk sınavı döneminde yapılacak. İhtiyaç duyulması durumunda cumartesi ve pazar günleri ile çalışma saatleri dışında da sınav yapılabilecek. Bu sürelerin de yetersiz olması durumunda ise Eylül'ün ilk haftasını takip eden hafta sınavlar için kullanılabilecek. Ancak bir öğrenci aynı gün üçten fazla sınava giremeyecek.

İkinci defa sınıf tekrarına düşmesi sebebiyle 2011-2012 eğitim-öğretim yılı ders kesimi veya ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları sonu itibarıyla okulla ilişiği kesilen öğrencilerden bu sınavlardan yararlanmak isteyenlerin başvuru tarihlerinde tekrar eski okullarına kayıtları yapılarak, sınava girecekleri derslere ait müracaatları alınacak.

Sınav takvimi hazırlanırken 2012-ÖSYS'de herhangi bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan ve bu sınava girecek öğrencilerin durumları da dikkate alınacak. Sınavların yapılmasında her hangi bir aksaklığa meydan verilmemesi için okul müdürlüklerince öğretmenler bilgilendirilecek. Konuyla ilgi Valilikler de her türlü tedbiri alacak.

Son Güncelleme: Perşembe, 09 Ağustos 2012 08:11

Gösterim: 2624

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikte, anaokulu, 37-66 ay arası çocukların eğitimi amacıyla açılan okul olarak tanımlandı.

Milli Eğitim Bakanlığı, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde birçok değişiklik yaptı.

Örgün ve yaygın eğitim kurumları bünyesinde açılan ana sınıfları ise 48-66 ay arası çocuklara eğitim verecek.

Anaokulları ve ana sınıfları için yönetmelikteki 72 ay üst sınırı 66 aya çekildi.

Değişikliğe göre, anaokulllarına, eylül ayı sonu itibariyle 37 aydan gün alan ve 66 ayını doldurmayan çocukların kaydı yapılacak.

66 ayını dolduranlar ise ilkokula yönlendirilecek.

İlkokul kayıtları öğrencinin ikamet adresi esas alınarak "e-okul sistemi" üzerinden yapılacak.

İlköğretimin ilk 3 sınıfında yine not değerlendirmesi yapılmayacak ancak velileri bilgilendirmek ve öğrenci gelişimlerini takip etmek Öğrenci Gelişim Raporu verilecek.

İlkokullarda öğrencilere sınıf tekrarı da yaptırılmayacak.

Yabancı dil dersleri ilkokul 2'nci sınıftan itibaren verilmeye başlanacak.

Bu nedenle tüm ilkokullarda yabancı dil alanında branş öğretmenleri görev yapacak.

Öğrenci andı sadece ilkokullarda okutulacak.

Yeni eğitim öğretim yılı ile birlikte ortaokul öğrencileri, "andımız" diye bilinen öğrenci andını okumayacak.

(haber7)

> İlköğretime kayıt koşulları açıklandı

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikte, anaokulu, 37-66 ay arası çocukların eğitimi amacıyla açılan okul olarak tanımlandı.

Milli Eğitim Bakanlığı, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde birçok değişiklik yaptı.

Örgün ve yaygın eğitim kurumları bünyesinde açılan ana sınıfları ise 48-66 ay arası çocuklara eğitim verecek.

Anaokulları ve ana sınıfları için yönetmelikteki 72 ay üst sınırı 66 aya çekildi.

Değişikliğe göre, anaokulllarına, eylül ayı sonu itibariyle 37 aydan gün alan ve 66 ayını doldurmayan çocukların kaydı yapılacak.

66 ayını dolduranlar ise ilkokula yönlendirilecek.

İlkokul kayıtları öğrencinin ikamet adresi esas alınarak "e-okul sistemi" üzerinden yapılacak.

İlköğretimin ilk 3 sınıfında yine not değerlendirmesi yapılmayacak ancak velileri bilgilendirmek ve öğrenci gelişimlerini takip etmek Öğrenci Gelişim Raporu verilecek.

İlkokullarda öğrencilere sınıf tekrarı da yaptırılmayacak.

Yabancı dil dersleri ilkokul 2'nci sınıftan itibaren verilmeye başlanacak.

Bu nedenle tüm ilkokullarda yabancı dil alanında branş öğretmenleri görev yapacak.

Öğrenci andı sadece ilkokullarda okutulacak.

Yeni eğitim öğretim yılı ile birlikte ortaokul öğrencileri, "andımız" diye bilinen öğrenci andını okumayacak.

(haber7)

Son Güncelleme: Pazar, 22 Temmuz 2012 14:00

Gösterim: 2861

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla yenilenmesi gereken ilkokul 1. sınıf ders programına ilişkin bilgi verdi.

Çalışmaları yoğun şekilde sürdürdüklerini ifade eden Karip, öğrencilerin doğrudan doğruya okuma yazmaya, akademik içerikli bir derse başlamayacağını, bunun için de program ve materyal çalışmalarının yapıldığını söyledi.

İlkokul 1. sınıfın ilk 2,5-3 ayında daha çok okuma yazmaya hazırlıkla okula uyum çerçevesinde çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Karip, ''Örneğin daha önceki uygulamada anaokulunda ikinci dönem yaptığımız bazı çalışmalar vardı. Orada çizgi çalışmaları, çeşitli boyama çalışmaları yapılıyor. Bunlarla birlikte sayılarla ilgili çalışmalar, diğer sosyal becerilerle ilgili çalışmalar da var. İlk 2 ve 3 ay, daha çok bu tür çalışmalarla geçecek'' diye konuştu.

TTK Başkanı Karip, birinci sınıflar için mevcut öğretim programının bir kısmının ikinci sınıfa kaydırılacağını belirtti.

Emin Karip, ilkokul 1. sınıflara mevcut ücretsiz ders kitaplarının yanında 2,5-3 aylık uyum dönemine yönelik çizgi çalışmaları, okuma yazma ve matematik öğrenmeye hazırlık çalışmalarını içeren materyaller dağıtılacağını bildirdi.

> Birinci sınıflara yardımcı ders materyalleri

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla yenilenmesi gereken ilkokul 1. sınıf ders programına ilişkin bilgi verdi.

Çalışmaları yoğun şekilde sürdürdüklerini ifade eden Karip, öğrencilerin doğrudan doğruya okuma yazmaya, akademik içerikli bir derse başlamayacağını, bunun için de program ve materyal çalışmalarının yapıldığını söyledi.

İlkokul 1. sınıfın ilk 2,5-3 ayında daha çok okuma yazmaya hazırlıkla okula uyum çerçevesinde çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Karip, ''Örneğin daha önceki uygulamada anaokulunda ikinci dönem yaptığımız bazı çalışmalar vardı. Orada çizgi çalışmaları, çeşitli boyama çalışmaları yapılıyor. Bunlarla birlikte sayılarla ilgili çalışmalar, diğer sosyal becerilerle ilgili çalışmalar da var. İlk 2 ve 3 ay, daha çok bu tür çalışmalarla geçecek'' diye konuştu.

TTK Başkanı Karip, birinci sınıflar için mevcut öğretim programının bir kısmının ikinci sınıfa kaydırılacağını belirtti.

Emin Karip, ilkokul 1. sınıflara mevcut ücretsiz ders kitaplarının yanında 2,5-3 aylık uyum dönemine yönelik çizgi çalışmaları, okuma yazma ve matematik öğrenmeye hazırlık çalışmalarını içeren materyaller dağıtılacağını bildirdi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 08 Ağustos 2012 11:45

Gösterim: 2988

Sigaraya başlama yaşı 13'ün altına düştü

Liselilerle yapılan bir araştırma, sigaraya başlama yaşının 13'ün altına düştüğü gösterirken, sigaraya genele arkadaş çevresi ve özenti ile başlandığını ortaya koydu.

Sigaraya başlama yaşı 13'ün altına düştüBağımlılığa ve Sigaraya Hayır Derneği'nin çeşitli illerdeki 80 lisede 35'i kız 155 öğrenciyle yaptığı araştırma, liselerdeki sigara gerçeğini gözler önüne serdi.  

Araştırmaya verilen cevaplara göre, lise çağındaki gençlerin yüzde 32,9'u sigara içmediğini söylerken, sigara içenlerin oranı yüzde 67,1 olarak görüldü.

Gençlerin sigaraya özellikle arkadaş ortamında özenti ile başladıklarının görüldüğünü ifade eden Kural, sigara içen gençlerin ailelerinde de sigara içenlerin oranının çok yüksek olduğuna işaret etti.

> Liselerde korkutan gerçek!

Sigaraya başlama yaşı 13'ün altına düştü

Liselilerle yapılan bir araştırma, sigaraya başlama yaşının 13'ün altına düştüğü gösterirken, sigaraya genele arkadaş çevresi ve özenti ile başlandığını ortaya koydu.

Sigaraya başlama yaşı 13'ün altına düştüBağımlılığa ve Sigaraya Hayır Derneği'nin çeşitli illerdeki 80 lisede 35'i kız 155 öğrenciyle yaptığı araştırma, liselerdeki sigara gerçeğini gözler önüne serdi.  

Araştırmaya verilen cevaplara göre, lise çağındaki gençlerin yüzde 32,9'u sigara içmediğini söylerken, sigara içenlerin oranı yüzde 67,1 olarak görüldü.

Gençlerin sigaraya özellikle arkadaş ortamında özenti ile başladıklarının görüldüğünü ifade eden Kural, sigara içen gençlerin ailelerinde de sigara içenlerin oranının çok yüksek olduğuna işaret etti.

Son Güncelleme: Cuma, 20 Temmuz 2012 13:47

Gösterim: 2541


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.