Okul öncesi öğretmenleri Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘okula başlama yaşı’ile ilgili yeni düzenlemesine tepki gösterdi.
Okula başlama yaşı belli olmasıyla birlikte yavaş yavaş ayrıntılar gelmeye başlıyor. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, çocuklar 1.dönem oyun ağırlıklı 2.dönem ise okuma-yazma ağırlıklı eğitim alıp haziran ayı içinde okuma bayramı yapacaklar diye açıklama yapmıştı. En son gelinen noktada 66 ay çocuğunun okuma-yazma öğrenilemeyeceğini anlamış ve çocukların 1.sınıfta artık okuma-yazma eğitimi yerine tamamı anasınıfında okul öncesi öğretmenleri tarafından verilen oyun yoluyla okuma-yazmaya hazırlık eğitiminin sınıf öğretmenleri tarafından verileceğini belirtmiştir.
Biz okul öncesi öğretmenleri olarak kimimiz liseden başlıyoruz bu eğitim için yetişmeye kimimiz üniversiteden. Liseden başlayan öğretmenlerimiz 8, üniversiteden başlayan öğretmenlerimiz ise 4 koca yıllık bir eğitim ile bu işi sürdürmektedirler. Peki sınıf öğretmenleri aldıkları hangi eğitim ile bunu vereceklerdir?Bakanın açıklamalarına göre yaz aylarında sınıf öğretmenleri eğitim alacak yani 3 ay. Bunun yanı sıra sınıf öğretmenlerimiz içerisinde yaşı ciddi anlamda ilerlemiş ve emekliliğine birkaç yıl kalmış öğretmenlerimiz mevcut. Bu öğretmenlerimiz nasıl oyun oynayarak eğitim verebilir? Bu yapılan okul öncesi öğretmenlerine haksızlık değil de nedir? Madem okul öncesi öğretmenliği bu kadar kısa sürede öğrenilebilecek bir meslek bizler niye yıllarımızı verdik ve hala vermeye devam ediyoruz? Bu işin ehli olan okul öncesi öğretmenleridir ve madem böyle bir eğitim verilecek bu eğitim okul öncesi öğretmenleri tarafından verilmelidir. Bunun yanı sıra eylül ayında eğitime başlayacak çocuklarımız içerisinde okul öncesi eğitimini almış 2006 doğumlu çocuklarımız mevcuttur. Bu çocukların içlerinde 1 yada 2 yıl okul öncesi eğitim almış çocuklar var. Eylül ayında bu çocuklar hiç okul öncesi eğitim almamış ve kendilerinden küçük olan çocuklarla aynı sınıfta bulunacaklar.Hem kendilerinden küçük çocuklarla aynı sınıfta bulunmak hem de daha önce aldıkları eğitimi 1yıl daha almak bu çocuklarımızın okuldan soğumalarına,sıkılmalarına sebep olacaktır.Bu sebeplerden dolayı Sayın Ömer Dinçer’in bu kararlarından dönmesini umut ediyoruz.
(okul öncesi öğetmenleri)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Okul öncesi öğretmenleri Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘okula başlama yaşı’ile ilgili yeni düzenlemesine tepki gösterdi.
Okula başlama yaşı belli olmasıyla birlikte yavaş yavaş ayrıntılar gelmeye başlıyor. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, çocuklar 1.dönem oyun ağırlıklı 2.dönem ise okuma-yazma ağırlıklı eğitim alıp haziran ayı içinde okuma bayramı yapacaklar diye açıklama yapmıştı. En son gelinen noktada 66 ay çocuğunun okuma-yazma öğrenilemeyeceğini anlamış ve çocukların 1.sınıfta artık okuma-yazma eğitimi yerine tamamı anasınıfında okul öncesi öğretmenleri tarafından verilen oyun yoluyla okuma-yazmaya hazırlık eğitiminin sınıf öğretmenleri tarafından verileceğini belirtmiştir.
Biz okul öncesi öğretmenleri olarak kimimiz liseden başlıyoruz bu eğitim için yetişmeye kimimiz üniversiteden. Liseden başlayan öğretmenlerimiz 8, üniversiteden başlayan öğretmenlerimiz ise 4 koca yıllık bir eğitim ile bu işi sürdürmektedirler. Peki sınıf öğretmenleri aldıkları hangi eğitim ile bunu vereceklerdir?Bakanın açıklamalarına göre yaz aylarında sınıf öğretmenleri eğitim alacak yani 3 ay. Bunun yanı sıra sınıf öğretmenlerimiz içerisinde yaşı ciddi anlamda ilerlemiş ve emekliliğine birkaç yıl kalmış öğretmenlerimiz mevcut. Bu öğretmenlerimiz nasıl oyun oynayarak eğitim verebilir? Bu yapılan okul öncesi öğretmenlerine haksızlık değil de nedir? Madem okul öncesi öğretmenliği bu kadar kısa sürede öğrenilebilecek bir meslek bizler niye yıllarımızı verdik ve hala vermeye devam ediyoruz? Bu işin ehli olan okul öncesi öğretmenleridir ve madem böyle bir eğitim verilecek bu eğitim okul öncesi öğretmenleri tarafından verilmelidir. Bunun yanı sıra eylül ayında eğitime başlayacak çocuklarımız içerisinde okul öncesi eğitimini almış 2006 doğumlu çocuklarımız mevcuttur. Bu çocukların içlerinde 1 yada 2 yıl okul öncesi eğitim almış çocuklar var. Eylül ayında bu çocuklar hiç okul öncesi eğitim almamış ve kendilerinden küçük olan çocuklarla aynı sınıfta bulunacaklar.Hem kendilerinden küçük çocuklarla aynı sınıfta bulunmak hem de daha önce aldıkları eğitimi 1yıl daha almak bu çocuklarımızın okuldan soğumalarına,sıkılmalarına sebep olacaktır.Bu sebeplerden dolayı Sayın Ömer Dinçer’in bu kararlarından dönmesini umut ediyoruz.
(okul öncesi öğetmenleri)
Son Güncelleme: Perşembe, 17 May 2012 11:58
Gösterim: 2761
Valiliğin kontrolünde Malatya Öğretmenevi’ne yerleştirilen Vanlı ailelerin çocuklarının öğretmenevi lokalinde temizlik ve yemek dağıtma dahil birçok işte çalıştırıldıkları ileri sürüldü.
BDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e mektup yazarak, sorumlular hakkında gerekli yasal işlem başlatılmasını istedi.
Malatya’dan “Sayın yetkili” başlığı ile milletvekillerine gönderilen ihbar mektubunda şu bilgilere yer verildi:
“Yaralı kuş misali zaten doğal afetle sarsılmış, yakınlarını kaybetmenin üzüntüsünde olan, ruhsal çöküntü içerisindeki ailelerin çocuklarını düğünlerde yemek dağıttırılma işi, kola dağıttırılması, temizlik yaptırılması, boş bardak ve masaların silinmesi işini bu geleceğimiz nesillere emanet edeceğimiz çocuklara işlerin gösterilmesi ne kadar vicdani? Misafir olan çocuklar, hangi anlayışla ders çalışmaları ve yatma zamanlarında çalıştırılıyorlar? Devletin sahip ve himayesindeki çocuklara bu işler nasıl yaptırılıyor, Malatya Valisi’nin bundan haberi var mı?”
(milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Valiliğin kontrolünde Malatya Öğretmenevi’ne yerleştirilen Vanlı ailelerin çocuklarının öğretmenevi lokalinde temizlik ve yemek dağıtma dahil birçok işte çalıştırıldıkları ileri sürüldü.
BDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e mektup yazarak, sorumlular hakkında gerekli yasal işlem başlatılmasını istedi.
Malatya’dan “Sayın yetkili” başlığı ile milletvekillerine gönderilen ihbar mektubunda şu bilgilere yer verildi:
“Yaralı kuş misali zaten doğal afetle sarsılmış, yakınlarını kaybetmenin üzüntüsünde olan, ruhsal çöküntü içerisindeki ailelerin çocuklarını düğünlerde yemek dağıttırılma işi, kola dağıttırılması, temizlik yaptırılması, boş bardak ve masaların silinmesi işini bu geleceğimiz nesillere emanet edeceğimiz çocuklara işlerin gösterilmesi ne kadar vicdani? Misafir olan çocuklar, hangi anlayışla ders çalışmaları ve yatma zamanlarında çalıştırılıyorlar? Devletin sahip ve himayesindeki çocuklara bu işler nasıl yaptırılıyor, Malatya Valisi’nin bundan haberi var mı?”
(milliyet)
Son Güncelleme: Perşembe, 17 May 2012 11:17
Gösterim: 1507
"New England Journal of Medicine" dergisinde yayımlanan araştırma, günde ortalama üç fincan normal ya da kafeinsiz kahve içenlerin, kalp-damar, solunum, şeker hastalıkları, inme ve yaralanmaya bağlı ölüm riskinin içmeyenlere göre daha az olduğunu gösterdi.
Amerikan Ulusal Kanser Kurumu'nun yaptığı araştırmaya 1995-1996'da 50-71 yaşında olan 400 bin kişi katıldı. Katılımcıların sağlık durumu 31 Aralık 2008'e kadar izlendi.
"New England Journal of Medicine" dergisinde yayımlanan araştırma, günde ortalama üç fincan normal ya da kafeinsiz kahve içenlerin, kalp-damar, solunum, şeker hastalıkları, inme ve yaralanmaya bağlı ölüm riskinin içmeyenlere göre daha az olduğunu gösterdi.
Bu sonuçların kahvenin ömrü uzattığı anlamına gelmediğini belirten bilimadamlarından Neal Freedman, kahve içmek ve genel olarak ölüm riskinde azalma arasında bağlantı bulduklarını ifade etti.
Bunun kahve ve ölüm riskinin az olması arasında sebep-sonuç bağlantısı olduğu gibi yorumlanamayacağını belirten Freedman, sonuçların kahvenin sağlığa zararlı olmadığını gösterebileceğini vurguladı.
Freedman, kahvenin farklı binden fazla madde içerdiğini, bu maddelerin de sağlığı olumlu etkiliyor olabileceğini belirtti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
"New England Journal of Medicine" dergisinde yayımlanan araştırma, günde ortalama üç fincan normal ya da kafeinsiz kahve içenlerin, kalp-damar, solunum, şeker hastalıkları, inme ve yaralanmaya bağlı ölüm riskinin içmeyenlere göre daha az olduğunu gösterdi.
Amerikan Ulusal Kanser Kurumu'nun yaptığı araştırmaya 1995-1996'da 50-71 yaşında olan 400 bin kişi katıldı. Katılımcıların sağlık durumu 31 Aralık 2008'e kadar izlendi.
"New England Journal of Medicine" dergisinde yayımlanan araştırma, günde ortalama üç fincan normal ya da kafeinsiz kahve içenlerin, kalp-damar, solunum, şeker hastalıkları, inme ve yaralanmaya bağlı ölüm riskinin içmeyenlere göre daha az olduğunu gösterdi.
Bu sonuçların kahvenin ömrü uzattığı anlamına gelmediğini belirten bilimadamlarından Neal Freedman, kahve içmek ve genel olarak ölüm riskinde azalma arasında bağlantı bulduklarını ifade etti.
Bunun kahve ve ölüm riskinin az olması arasında sebep-sonuç bağlantısı olduğu gibi yorumlanamayacağını belirten Freedman, sonuçların kahvenin sağlığa zararlı olmadığını gösterebileceğini vurguladı.
Freedman, kahvenin farklı binden fazla madde içerdiğini, bu maddelerin de sağlığı olumlu etkiliyor olabileceğini belirtti.
Son Güncelleme: Perşembe, 17 May 2012 09:43
Gösterim: 1380
Başbakan Erdoğan’ın Mart ayının sonunda yaptığı “Özel dershaneler ya lise olacak ya kapanacak” açıklaması dershanelere zor günler yaşatıyor. Nisan ayında başlayan sezonda kayıtlar geçen yıla göre yüzde 80 düştü. Dershaneler, “Kapanırsa paramızı kaybederiz” diyen velilere uygulamanın bu yıl çıkmayacağını anlatmaya çalışıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mart ayının sonunda söylediği “Dershaneler ya kapanacak ya da lise olacak” sözleri kayıt sezonunu vurdu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘Şimdilik çalışma yok’ açıklamasına rağmen veliler parasının yanmasından korktuğu için kayıtlar yüzde 80 oranında düştü. Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Kurucusu ve Kavram Dershaneleri’nin sahibi Bahattin Durmuş, “Nisan ayında başlayan ve Ağustos’a kadar süren sezonda kayıtlar bıçak gibi kesildi. Nisan’da günde 100 kayıt yapan dershaneler 20 kayıt yapmaya başladı. Günlerimiz velilere değişiklik olmayacağını söylemekle geçiyor” dedi.
‘Yatırımlar durdu’
Başbakan Erdoğan, Mart ayında üniversite giriş sınavlarını da üniversite hazırlık kurslarını da ortadan kaldıracaklarını belirterek, “Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar. Çünkü insanların ellerindeki son imkânları bu alanda kullanmalarını istemiyoruz” demişti. Bu sözler üzerine dershane sektörü paniklemiş, Milli Eğitim Bakanlığı ise yaptığı ‘Şu an değişiklik yok’ açıklamasıyla dershaneleri rahatlatmıştı. Ancak bu açıklama da velileri tatmin etmedi. Orta ve alt gelirli vatandaşların dershaneleri tercih ettiğini belirten Bahattin Durmuş, “Başbakan’ın sözünden sonra velilerde ‘Parayı verdikten sonra kapanırsa yanarım’ korkusu başladı. Velilere şimdilik böyle bir uygulama olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Kayıtların yanında yeni dershane açılışları da durdu. Kimse yatırım yapmak istemiyor” dedi.
Özel dershane ücretlerinin ortalama 1.500 lira olduğunu hatırlatan Durmuş, şunları söyledi: “4 bin dershane ve onbinlerce çalışan var. Dershaneleri kapatmak yerine haftaiçi lise, haftasonu dershane olarak kullanabilirler. Zaten hafta içi sembolik olan öğrenci sayısı son dönemde neredeyse sıfıra indi.”
(vatan)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Erdoğan’ın Mart ayının sonunda yaptığı “Özel dershaneler ya lise olacak ya kapanacak” açıklaması dershanelere zor günler yaşatıyor. Nisan ayında başlayan sezonda kayıtlar geçen yıla göre yüzde 80 düştü. Dershaneler, “Kapanırsa paramızı kaybederiz” diyen velilere uygulamanın bu yıl çıkmayacağını anlatmaya çalışıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mart ayının sonunda söylediği “Dershaneler ya kapanacak ya da lise olacak” sözleri kayıt sezonunu vurdu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘Şimdilik çalışma yok’ açıklamasına rağmen veliler parasının yanmasından korktuğu için kayıtlar yüzde 80 oranında düştü. Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Kurucusu ve Kavram Dershaneleri’nin sahibi Bahattin Durmuş, “Nisan ayında başlayan ve Ağustos’a kadar süren sezonda kayıtlar bıçak gibi kesildi. Nisan’da günde 100 kayıt yapan dershaneler 20 kayıt yapmaya başladı. Günlerimiz velilere değişiklik olmayacağını söylemekle geçiyor” dedi.
‘Yatırımlar durdu’
Başbakan Erdoğan, Mart ayında üniversite giriş sınavlarını da üniversite hazırlık kurslarını da ortadan kaldıracaklarını belirterek, “Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar. Çünkü insanların ellerindeki son imkânları bu alanda kullanmalarını istemiyoruz” demişti. Bu sözler üzerine dershane sektörü paniklemiş, Milli Eğitim Bakanlığı ise yaptığı ‘Şu an değişiklik yok’ açıklamasıyla dershaneleri rahatlatmıştı. Ancak bu açıklama da velileri tatmin etmedi. Orta ve alt gelirli vatandaşların dershaneleri tercih ettiğini belirten Bahattin Durmuş, “Başbakan’ın sözünden sonra velilerde ‘Parayı verdikten sonra kapanırsa yanarım’ korkusu başladı. Velilere şimdilik böyle bir uygulama olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Kayıtların yanında yeni dershane açılışları da durdu. Kimse yatırım yapmak istemiyor” dedi.
Özel dershane ücretlerinin ortalama 1.500 lira olduğunu hatırlatan Durmuş, şunları söyledi: “4 bin dershane ve onbinlerce çalışan var. Dershaneleri kapatmak yerine haftaiçi lise, haftasonu dershane olarak kullanabilirler. Zaten hafta içi sembolik olan öğrenci sayısı son dönemde neredeyse sıfıra indi.”
(vatan)
Son Güncelleme: Perşembe, 17 May 2012 11:03
Gösterim: 2318
'Recep İvedik
Recep’in özdeyişi
'Recep İvedik
Twıtter'da paylaştı
Arkadaşlarının ikazı üzerine soru kitapçığını bulduran Şahan Gökbakar, bu duruma çok şaşırdı. Sınav sorusunu Twitter hesabında paylaşan ünlü komedyen durumu şöyle değerlendirdi: "Bu da oldu ya, artık ne diyeyim!"
(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
'Recep İvedik
Recep’in özdeyişi
'Recep İvedik
Twıtter'da paylaştı
Arkadaşlarının ikazı üzerine soru kitapçığını bulduran Şahan Gökbakar, bu duruma çok şaşırdı. Sınav sorusunu Twitter hesabında paylaşan ünlü komedyen durumu şöyle değerlendirdi: "Bu da oldu ya, artık ne diyeyim!"
(sabah)
Son Güncelleme: Perşembe, 17 May 2012 09:31
Gösterim: 1878