Okul: Misyon-Vizyon
- Ayrıntılar
- Kategori: Oktay Aydın - TÜRKPDR Yön.Kur.Üy.
- Perşembe, 02 Ağustos 2012 09:19 tarihinde oluşturuldu
Nedir okul? Herkes gitmek zorunda mı? Gitmezse ne olur? Gidince ne oluyor?
Okul.
Herkese farklı konular çağrıştıran sihirli kelime.
Herkesin farklı anlamlar yüklediği anlam dolu kavram.
Nedir okul? Herkes gitmek zorunda mı? Gitmezse ne olur? Gidince ne oluyor?
Hiç sorgulamadan, gidilmesi gerekir diyoruz çoğumuz. Bu kavram, belleklerimizde, bilincimizde, bilinçaltımızda, sorgulanmadan yer buluyor artık.
Nerden çıkmış bu okul?
İnsan, yaşamı, doğayı, evreni merak ediyor. Anlamak istiyor etrafında olup biteni. Yakınlaştırmak istiyor zihninde, varlık nedenini, yaşamda yer alma amacını. Gördüklerini, duyduklarını ve dokunduklarını doğru yorumlamak istiyor. Göremediklerini, duyamadıklarını ve dokunamadıklarını ise doğru öngörmek arzusu taşıyor.
Evreni, uzayı merak ediyor. Okyanusun derinlikleri, kutupların gizemleri çekiyor onu. Keşfetmek istiyor var olanı, bulmak istiyor var olmayanı.
Yaşamak için gereksinim duyduğu temel ihtiyaçlara daha kolay ve daha etkin ulaşmak istiyor. Soyunu daha sağlıklı sürdürmek derdini taşıyor. Bir yerden bir yere daha hızlı daha güvenli ve daha konforlu ulaşmak istiyor. Tarlasını daha kolay ekmek, daha çok ürün almak istiyor. Hastalıklarına daha kolay ve daha kalıcı devalar bulmak peşinde, insan.
Yaşamı anlamak, anlamak için öğrenmek, öğrenmek içinse öğretene ve mekana ihtiyaç duyuyor.
İlk okulu ev; ilk öğretmenleri anne babası oluyor, insanın.
İlk ödevlerini içgüdüsel anne karnında yapıyor. Parmağını emerek, annesinin memesini emme alıştırmaları yapıyor. Doğduğunda nefes almayı öğreniyor yine içgüdüsel. İçgüdüsel, deneme-yanılma, koşullama ve gördüklerini gözlemleyerek, taklit ederek ve model alarak, emeklemeyi, yürümeyi, konuşmayı öğreniyor, aile içinde. Her ihtiyacın hemen giderilemeyeceğini, içimizdeki hayvan olan “id”imizin her isteğine her zaman cevap veremeyeceğimizi, koşullar elverse bile bazen “ego”muzun taleplerine evrensel ve toplumsal yasa ve normlar, “süperego”muz nedeniyle ket vurmamız gerektiğini öğreniyoruz resmi olmayan ilk okulumuzda, ailemizde.
Tüm toplumsal değer yargıları ve kültürel kodla donanıyoruz önce. Yeme-içmeden, oturup-kalkmaya tüm davranışlarımız şekilleniyor evde.
Uygarlık geliştikçe, yaşam yetileri ve mesleki ihtiyaçlar karmaşıklaştıkça, insan, gereksinimlerine, bireysel deneme yanılma ve içgüdüsel keşiflerle ulaşıyorken, sonraları ancak, deneyim paylaşma, kendi bildiklerini aktarma ile ulaşabileceğine inanıyor. Daha doğrusu, soyunu daha sağlıklı sürdürmek üzere çıktığı uygarlık yolculuğunun ancak bilgi, deneyim ve gözlem aktarımı ile olanaklı olabileceğini düşünüyor.
Eflatun’un “akademi”si ile Aristo’nun “liseum”una kadar öğretme ve öğrenme işlevinin, öğreticilerin gezerek ve bire bir yerine getirildiğini görüyoruz, antik Yunan’da. Roma’da ise daha kurumsal, daha sistematik kurumlar olarak çıkıyor karşımıza okullar. Osmanlıda din eğitimi vermek üzere kurulan medreselerin zamanla “müsbet ilimlere” de kapılarını açan bir çeşit okullara dönüştüğünü gözlemliyoruz.
Nedir okul? Nedir okulu tüm diğer öğrenme ortamlarından ayıran?
Sanırım temel ayraç, öğrenmek isteyen bir gruba (öğrencilere), öğretecek bir grubun (öğretmenler), bir sistematik dahilinde (müfredat-program), belli bir mekanda veriliyor olması. Bu ayraçlar, bu öğretim ortamlarını “okul”a dönüştürüyor.
Okullar kimin nasıl işine yarar?
Okullar, devletlerin kendi resmi ideolojilerini, kitlelerine, vatandaşlarına edikte ettiği “kutsal” mekanlarıdır. Devlete ait tüm soyut ve somut değer yargıları, ideolojiler, görüşler, semboller, kutsallar, yasaklar, iyi vatandaş olma kodları okullarda öğretilir çocuklara. Çocuk artık evde değil, devletin, binanın şeklinden, program içeriğine kadar kendisinin belirlediği bir sistem içerisinde, yine devletin kontrolünde yetişmiş eğiticilerin bulunduğu yerlerde, okullarda öğrenme ihtiyacını giderir. Bir çeşit vatandaşlık kodları ile donanır, okullarda.
Birey içinse okullar yaşama ve mesleğe hazırlık ortamlarıdır. Beklenen davranış değişikliklerine kavuşabilmek için bir sisteme (program) ve bilmediklerini bilen ve ona aktaracak belleticilere (öğretmenlere) ihtiyacı vardır. Yaşamı anlamak ve sağlıklı yaşam sürdürebilmek için gerekli tüm yaşamsal ve mesleki bilgiler, birikimler için girer okul sisteminin içine.
Eskiden bunlar çok, hatta hiç sorgulanmazdı. Devlet ve birey ortak paydada (asgari müşterekte) buluşmuş ve herkes zamanı geldiğinde yaşına uygun okullara gider, devletin olanakları çerçevesinde eğitim alır, bireysel yetenekleri ölçüsünde de yararlanırdı.
Üniversite öncesi, okulları genelde, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise olarak düzeylere ayrılıyor. Liseye kadar genel ve temel eğitim veriliyorken, lisede yavaş yavaş mesleki ayrımlara yollar açılıyor. Üniversiteler ise daha çok uzmanlaşma alanları olarak yer alıyor, sistemde.
Okul, her sistemde olduğu gibi sorunları ve sıkıntıları da içinde barındırıyor.
Kim hangi okula gitsin?
Kaç yaşında gitsin?
Ne tür binalarda öğretim verilsin?
Dersleri kim versin?
Öğretmenler nasıl yetiştirilsin?
Okul istemi kimler tarafından nasıl yönetilsin?
Okul müdürleri nasıl yetiştirilsin?
Okulları sadece devlet mi açsın, devlet dışı (vakıf-dernek-şirket-birey) kurum ve kişiler de okul açabilsin mi? Yani okullaşmada özel sektörde olsun mu?
Okul finansmanı nasıl sağlansın?
Okutulacak dersler ve program içerikleri (müfredat) neler ve nasıl olsun? Buna kim nasıl karar versin?
Okul (eğitim) zorunlu mu olsun? Kaç yılı zorunlu olsun?
Düzeyler arası geçişler nasıl olsun?
gibi yüzlerce soru..
Tüm bu sorular, zamandan zamana ve ülkeden ülkeye değişerek farklı yanıtlar buluyor. Devlet politikası, ekonomik durum, dünya konjonktürü gibi birçok değişken etken bu yanıtlarda.
Soyut tartışmalar da kendine yer buluyor, okul konusunda.
Okulların yaratıcılığa önemli ölçüde ket vurduğu, özgürlük düşüncesinin ciddi oranlarda törpülendiği iddia edenler yadsınamayacak ölçüde artıyor, eğitimciler arasında.
Aslında okulların, hadi kendi adımıza konuşalım, okullarımızın tümünün hedeflerine, öngörülerine, gelecek projeksiyonlarına, klişeleşmiş haliyle “Misyon ve Vizyon”larına baktığımızda, hemen her okul;
- §Kendi dilini sözlü-yazılı çok iyi bilen
- §En az bir yabancı dili çok sözlü-yazılı çok iyi bilen
- §Sorgulama, analitik düşünme becerisi olan
- §Öğrenmeyi öğrenmiş
- §İlgi istek ve yeteneklerini tanıyan ve geliştirme isteği ve çabası içinde olan
- §Yaratıcı
- §Estetik kaygılar taşıyan
- §Özgüveni özsaygısı öz bakım becerisi olan
- §İletişim becerisi yüksek, hoşgörü, empati eşiği yüksek
- §Sanat-spor dallarında yeteneği varsa iyi bir icracı, yoksa iyi bir gözlemci, yorumcu olabilen
- §Evrensel değer yargılarına (toplumsal-hukuk-insan hakları vb.) sahip
- §Hiç kimseyi ırkından, dilinden, inancından, görüşünden dolayı ötekileştirmeyen
- §Bir alanda yetkin, diğer alanlardan bazılarında da fikri olan
- §Ülkesinin ve dünyanın tüm sorunlarına karşı, bilgisi dahilinde duyarlı, gücü çerçevesinde katılımcı, çözüm arayıcı olan
- §Üreten, üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren
- §Dünyayı seven ve çevresini koruyan
- §Uygarlık yolculuğunda, çevreye zarar vermeden gelişme kaydedebilen bireyler yetiştirmek,
gibi onlarca olumlu, “nasıl bir mezun?” sorusuna yanıt olabilecek, misyon-vizyon cümleleri kuruyor. Bunlara her ortamda, broşürlerinde, web sitelerinde, okul duvarlarında yer veriyor.
Gerçek öyle mi?
Ne yazık ki, devlet-özel okullarımızın çoğunda misyon ve vizyon süslü kağıtlarda, yazılarda, şık tasarlanmış web sitelerinde sözcükler, cümleler olarak kalıyor; yaşama geçirilemiyor.
Yaşama geçirilmesinde en önemli görev kuşkusuz okul kurucularında, devlette eğitim bürokrasisinde, özelde ise kurucu vakıf-şirket gibi tüzel ya da gerçek kişilerde.
Okul ve öğrenme sadece kuru ve ezbere bilgi aktarımından ibaret olamaz. O da olacak elbette, ama okul aynı zamanda yaratıcı, özgür ve demokrat bireyler olmamıza da ciddi katkı vermek zorunda, durumunda.
Zor değil yapmak.
Öğretmek kadar öğrenmekten de zevk alabilen, öğrencilerinin farklılıklarından rahatsızlık duymayan tam aksine bunu tüm öğrenciler için fırsat olarak görebilen, aykırı düşünen ya da aykırı sorular soran öğrencilerine ket vurmayan, sınıf ortamlarını yaratıcılık ve özgürlük ortamlarına dönüştürebilen öğretmenler ve eğitim yöneticileri ile bu iş pek ala başarılabilir.
Geleceğin zor ve meşakkatli yollarında bizi gerekli bilgilerle birikimlerle donatan, ama yaratıcılığımıza ve özgür birey olma düşüncelerimize ket vurmayan okulları hayal olmadığına inanıyorum. Hiç değilse özel sektörün bu konuda öncü olmasını ve devlet okullarına da itici güç olmasını beklemek eğitimci olarak, vatandaş olarak hakkımız diye düşünüyorum.
Biraz emek, biraz çaba..
Oktay Aydın
Psikolojik Danışman
TPDR-İstanbul YK Üyesi
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Oktay Aydın - TÜRKPDR Yön.Kur.Üy.
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
Liseliler para ve makam peşinde!
İstanbul’da liselere devam eden öğrencilerin katıl...
Üniversite Adaylarının Seçimi
İstanbul’da özel liselere devam eden öğrencilerle ...
Liseden mesleğe acil eylem planı
Ülkemizde, kimin hangi üniversiteye gireceğinden, ...
Yeni YÖK Ne Kadar Yeni, Ne Kadar Özgürlü…
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2012 sonuna dek ...
2014-2018 / 10. Kalkınma Planı Çalışmala…
Kalkınma Bakanlığı 2014 -2018 / 10. Kalkınma Pla...
2012 ÖSYS Ek Yerleştirme Sonuçları
ÖSYM, 2012-ÖSYS Ek Yerleştirme sonuçlarını açıklad...
Vakıf Üniversitelerinde 2012-YGS/LYS %30…
Oktay Aydın Uzman Psikolojik Danışman Türk PDR-D...
Yeni YÖK Yasası üzerine
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2013 yılında yasalaşma...
Üniversiteye başlayacaklar için yeni bir…
Sevgili Genç Yeni Üniversiteli Arkadaşlarım, Terc...
2012 Üniversitelerin Yerleşme Kayıt Sayı…
2012 yılı üniversitelere girişte ilk yerleştirme v...
2012-ÖSYS Ek Yerleştirme
2012 ÖSYS Ek Yerleştirmede, lisans, ön lisan...
Ek Yerleştirmede Sıkça Sorulan Sorular V…
2012-Ösys Ek Yerleştirme Sıkça Sorulan Sorular Ve ...
Dershaneler ve Şehir Efsaneleri
Dershaneler ve Şehir Efsaneleri Ü...
Türkiye’de Dershaneler Gerçeği
“Ne Senle Ne de Sensiz” Türkiye’de Dershaneler Ger...
YGS/LYS-2011 Kayıtları Nasıl Gerçekle…
YGS/LYS-2011 Kayıtları Nasıl Gerçekleşmişt...
DGS 2012 Tercihler
DGS-2012 Lisans yükseköğretim programı tercihleri,...
Vakıf Üniversiteleri Tercih ve Yerleşme …
Vakıf Üniversiteleri 2012 / 2011 Tercih ve...
YGS/LYS-2012 Yerleştirme Sonuçları Nasıl…
YGS/LYS-2012 Yerleştirme Sonuçlarını Nasıl...
Yükseköğrenime Geçişte Sorunlar ve Çözüm…
Yükseköğrenime Geçişte Sorunlar ve Çözüm Önerileri...
Vakıf Üniversiteleri Tercih ve Yerleşme …
Vakıf Üniversiteleri 2011 / 2010 T...
Vakıf Üniversiteleri 2012 Kontenjanları
Vakıf Üniversiteleri 2012 Kontenjanl...
SBS’de Ham Puan Başarı Sırası Krizi
Türkiye’de Anadolu, Fen, Sosyal Bilimler, Anadolu ...
Okul: Misyon-Vizyon
Nedir okul? Herkes gitmek zorunda mı? Gitmezse ne ...
LYS, YGS Puanları Nasıl Hesaplanıyor?
Oktay Aydın Eğitim Uzmanı LYS/YGS Puanları Nasıl...
Benim Geleceğim, Mesleğim Ya da Geleceği…
Üniversite giriş sistemine ilişkin sınav sonuçları...
Tercihlerle ilgili tüm merak ettiklerini…
LYS/YGS-2012 Tercih Aşamaları • ...
2012'de son kez uygulanacak AOBP
2012’de ÖSYS’de Son Kez Uygulanacak Ağırlı...
Üniversite Giriş Sisteminde Okul Başarı …
YGS/LYS ham puanlarına katılarak yerleştirme (Y) p...
Devlet ve Vakıf Üniversiteleri ilk on li…
Devlet ve Vakıf Üniversitelerinin 2011-2012 Yeni...
SBS 2012’de Tercih Tüyoları
Anadolu-Fen-Sosyal Bilimler ve diğer tüm Anadolu t...
Bu yıl Devlet ve Vakıf üniversiteleri…
Devlet ve Vakıf Üniversitelerinin 2011-2...
Tercihlerin Kim Olduğundur
Ne zaman ve nerede doğacağımızı, hangi anne babanı...
ÖSYS-2012'de AOBP'ya Yeniden Dönüş
Oktay Aydın ÖSYM'nin yeni katsayı uygulaması hakkı...
Üniversite Adaylarının Tercihi
Üniversite Adaylarının Tercihi Türkiye’de 2012-20...
SBS’de Son Düzlük İçin Öneriler
Türkiye’de Anadolu, Fen, Sosyal Bilimler, Anadolu ...
Kendini Yenileyen Öğretmen Çağdaş Okulla…
Kendini Yenileyen Öğretmen Çağdaş Okullar Eğitime...
Yeni Ortaöğretim (Lise) Yönetmeliği Ne D…
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2012-2013 Öğretim Yı...
YGS sonuçları Ne ifade eder Ne ifade etm…
Her yıl yükseköğretime geçiş sınav sonuçları (YGS/...
Eğitimciler İçin 41 Maddede Twitter Kıla…
TÜRKPDR Yön.Kur.Üyesi ve Eğitim ve Kariyer Danış...
Yeni Dünya’da Eğitim
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Mütevelli Heye...
Lise Sonlar Kayıp, Lise 11’leri İse Kurt…
Öyle ya da böyle YGS/LYS-2012 merkezi sınavları ve...
Oktay Aydın: Dershanelersiz de Mümkün!
Bugünlerde eğitim sisteminde tartışma konumuz Ders...
Dershanesiz Bir Model Mümkün mü?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Üniversite giriş...
Tüm Ayrıntıları İle Seviye Belirleme Sın…
Devlet ve bazı özel fen, Anadolu, Anadolu Teknik-M...
Oktay Aydın sınav sorularınızı yanıtlıyo…
egitimtercihi.com yazarlarından Oktay Aydın lise v...
Üniversiteler Sosyal Mecrayı Keşfetti!
2010-2011’de Türkiye’de, yasası çıkmış ve kuruluşu...
Zorunlu-Zorunsuz / Kesintili-Kesintisiz …
Zorunlu eğitime ilişkin verilmiş olan bir yasa tas...
İstanbul’daki Liselerin LYS-2011 Test Ka…
İstanbul’daki Liselerin LYS-2011 Test Karneleri Y...
YGS/LYS-2011’de İstanbul’daki Liselerin …
YGS/LYS-2011’de İstanbul’daki Liselerin YGS ...
Üniversite adayları sıkın dişinizi az ka…
Yılgınlıklarınızı, yorgunluklarınızı var çok iyi a...
İstanbul’daki liselerin YGS 2011 puan ba…
İstanbul’daki Liselerin YGS-2011 Puan Başarı Anali...
Zorunlu eğitimde model arayışları
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna, iktidar partisinin ...
Hangi üniversitede kaç öğrenci okuyor?
Devlet ve vakıf üniversitelerinin 2010-2011 yeni k...
Sevgili yeni üniversiteli genç arkadaşla…
Kaçıncı tercihinize girmiş olursanız olun, hepiniz...
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Liseliler para ve makam peşinde!
Üniversite Adaylarının Seçimi
Liseden mesleğe acil eylem planı
Yeni YÖK Ne Kadar Yeni, Ne Kadar Özgürlükçü?
2014-2018 / 10. Kalkınma Planı Çalışmalarında Eğitim Tartışmaları
2012 ÖSYS Ek Yerleştirme Sonuçları
Vakıf Üniversitelerinde 2012-YGS/LYS %30 Kontenjan Kaybı
Yeni YÖK Yasası üzerine
Üniversiteye başlayacaklar için yeni bir sayfa
2012 Üniversitelerin Yerleşme Kayıt Sayıları