Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

28 Eylül’de ilk kez okula başlayacak ya da yeni bir eğitim kademesine geçiş yapacak öğrenciler ve veliler ne kadar hazırlıklı? Mektebim Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Serpil Yılmaz, yaşanacak tüm olumsuzlukların önceden çözülmesi, çocukların fiziksel ve ruhsal olarak okula en iyi şekilde başlayabilmeleri için yapılması gerekenleri anlattı.

mektebim anaokuluTurizm sektörünün yararına olduğu düşünülerek 14 Eylül 2015 tarihinde açılacak olan okulların Kurban Bayramı sonrası 28 Eylül 2015’de açılmasına karar verildi. Hafta ortasına gelen Kurban Bayramı tatili nedeniyle okula başlayacak çocukların olumsuz etkilenmemesi adına alınan karar turizm sektörünün de yüzünü güldürdü.

Peki, 28 Eylül’de ilk kez okula başlayacak ya da yeni bir eğitim kademesine geçiş yapacak öğrenciler ve veliler ne kadar hazırlıklı? Yeni bir fiziksel çevre, yeni kurallar ve sorumluluklar, yeni ve farklı arkadaşlar, öğretmenler, yeni bir sosyal çevreye girecek olan çocuklar okula başlamak için hazırlar mı? Adaptasyon zorluğu çeken öğrenciler ve velileri neler yapmalı? Mektebim Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Serpil Yılmaz, yaşanacak tüm olumsuzlukların önceden çözülmesi, çocukların fiziksel ve ruhsal olarak okula en iyi şekilde başlayabilmeleri için yapılması gerekenleri anlattı.

Okul öncesi eğitim almamış çocuklar, ilkokula başlarken zorlanıyor

Okul öncesi eğitim almayan ve aileden ilk defa ayrılarak yeni bir sosyal çevreye girecek olan çocuklarda adaptasyon sorunlarının çok daha fazla görüldüğünü belirten Yılmaz, “Özellikle okul öncesi eğitim almayan öğrencilerde okul öncesi eğitim almış öğrencilere göre ilkokula başlama süreci daha ağır geçmektedir. Çünkü aile gibi küçük bir topluluktan belki de ilk defa kendini ifade etmesinin isteneceği bir ortama başlayacak olan çocuklar, bazı zorluklarla karşılaşıyor. Okul öncesi eğitim almasına rağmen de bunu yaşayan çocuklarımız mutlaka oluyor. Ancak diğerine göre bu oran çok düşüktür. Çocuklar özellikle aileden ayrılma, kendini ifade etme ve iletişim konularında bu dönemde sıkıntılar yaşamaktadır” dedi.

Ne yapmalı?

Öncelikle velilerin bu dönemde sakın olmalarını tavsiye eden Serpil Yılmaz, “Velilerimiz, paniğe kapılmadan neler olduğunu doğru gözlemlemeye çalışsınlar. Okula uyum aşamasında çocukta meydana gelen değişiklikler, doğru müdahaleler yapıldığında kalıcı olmaz. Okuldan döndüğünde okul hakkında sorular sorarak, belki de henüz net olmayan düşüncelerini ifade etmesini isteyerek sıkıntı yaşamasına neden olmasınlar” dedi.

Hayal kırıklığınız ile baş etmeye çalışın

Yılmaz, “verdiği tepkiler yüzünden çocukları suçlamamak gerekiyor ve diğer çocuklarla karşılaştırmamak. Çünkü her çocuğun değişimi algılaması ve verdiği tepkilerin sıralaması kendine özeldir. Her çocuk sorun yaşayabilir ancak zamanı ve yeri farklı olabilir.

Velilerin Gözünden Okula Başlama ve Uyum Süreci

Çocuğum okulda sıkılacak mı?

Uyum aşamasında yeni bir ortama girdiği ve yapacaklarıyla ilgili net bir fikri olmadığı için sıkılabilir ya da sizin onu okula getirmekten vazgeçmeniz için sıkıldığından bahsedebilir. Ancak uyum sağladıktan sonra bu durum azalacaktır.

Çocuğum gerekenleri başarabilecek mi?

Başarılı olma ve potansiyelini keşfetme konusunda sizin vereceğiniz destek çok önemli.

Öğretmeni çocuğumu sevip ilgilenecek mi?

Öğretmeni çocuğunuzun göstereceği gelişim aşamalarında her zaman sizin ve çocuğunuzun rehberi olacaktır.

Çocuğum tuvaletini yapabilecek mi? Merdivenlerden düşecek mi? Mikrop kapacak mı?

Çocuğunuzun öz bakım becerileri ya da sağlığıyla ilgili önemli gördüğünüz noktaları öğretmeniyle ve rehberlik birimi ile paylaşmanızda fayda var. Bu konuda gerekli düzenleme ve takip yapılacaktır. Eğer özel bir durum yoksa endişelenmenize gerek yok.

Çocuğum eşyalarını koruyabilecek mi?

Öğrencinin eşyalarını koruması ve malzemelerini uygun bir şekilde kullanması sosyal becerileri arasında değerlendirilir. Okul ortamı, bu becerilerinin gelişmesini sağlayacaktır.

Çocuğum okulunu, öğretmenini sevebilecek mi?

Bu konuda siz kaygılı değilseniz çocuğunuz da üzerinde düşünmeyecek ve yaşayacağı yeni deneyimlere odaklanacaktır.

Öğretmeni çocuğumu sevip ilgilenecek mi?

Öğretmeni çocuğunuzun göstereceği gelişim aşamalarında her zaman sizin ve çocuğunuzun rehberi olacaktır.

Çocuğum tuvaletini yapabilecek mi? Merdivenlerden düşecek mi? Mikrop kapacak mı?

Çocuğunuzun öz bakım becerileri ya da sağlığıyla ilgili önemli gördüğünüz noktaları öğretmeniyle ve rehberlik birimi ile paylaşmanızda fayda var. Bu konuda gerekli düzenleme ve takip yapılacaktır. Eğer özel bir durum yoksa endişelenmenize gerek yok.

Çocuğum arkadaş bulabilecek mi?

Aslında zaten bir grubun içinde olacağı ve yıl içerisinde öğrencilerin ortak olarak yapacağı etkinlikler olacağı için yalnız kalması pek mümkün görünmüyor.

Ama yine de çocuğunuzu etrafındakilerle iletişim kurma biçimleriyle ilgili olarak arkadaşlarıyla karşılaştırmamak en doğru yoldur.

Çocuğuma diğer çocuklar iyi davranacak mı?

Bu konuda sizin sorumlu olacağınız nokta, arkadaş tercihlerinde çocuğunuza rehberlik yapabiliyor olmanız. Siz doğru rehberliği yaptığınızda çocuğunuz bu dengeyi oturtma konusunda başarı gösterecektir.

Çocuklarımızın uyum sürecinde yanında olmalı ve ne yapmaları gerektiğini onlara anlatmalıyız.

Okulda ne yapmalıyım, ne yapmamalıyım? 

Okulda yapılacaklarla ilgili öğrenciye özel olarak hazırlanmış programlar olacağı ve merak ettikçe öğretmenine sorular sorabileceği bilgisini verebilirsiniz.

İstediğim şeyleri yapabilecek miyim?

Serbest zaman ve teneffüs gibi öğrencilerin istediklerini yapacakları zamanlar ayrıldığı bilgisi verilmeli.

Öğretmen bana kötü davranır mı?

Bu tür bir kaygının oluşmaması için genel olarak öğretmen kavramını kızgın, öfkeli ve her dediğinin mutlaka yapılması gerekli bir rol olarak tanıtılmaması yeterli olacaktır.

Benim yokluğumda anne ve babam evde/işte ne yapıyor?

Akşam eve geldiğinde gün içerisinde neler yaptığınızla ilgili sohbet etmek ve eğer ekstra durumlar varsa (evdeki kardeş, annenin işe yeni başlıyor olması gibi) bilgilendirme yapmak faydalı olacaktır. Ve çocuğunuzun kendisini güvende hissetmesi için mutlaka okuldan alma zamanınızla ilgili bilgilendirme yapmış olmalı ve dediğiniz saatte almalısınız.

Okuldaki çocuklar bana zarar verir mi?

“Eğer bir arkadaşın seni rahatsız edecek olursa öğretmenine durumu bildirip yardım isteyebilirsin” şeklinde bir bilgilendirme yeterli olacaktır.

Bu kalabalıkta ne yapacağım?

Çocuklar çoğunlukla tanımadıkları kalabalıklar hakkında endişe duyar. Okuldaki yetişkinleri ve arkadaşlarını tanıdıkça endişeleri azalacaktır.

Eve dönüş ne zaman?

Sabah okula gelirken akşam eve döneceği saatle ilgili yaşına uygun bir açıklamayı mutlaka yapmalısınız. Bu şekilde hem sorumluluk bilincini kazanmasını sağlar hem de endişe etmemiş olursunuz” dedi.

Okul Fobisi’nin belirtileri nelerdir?

Mektebim Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Serpil Yılmaz, Çocuğun okulda bulunmaktan endişe ve kaygı duyması olarak tanımlarken Okul Fobisinin belirtilerini anlattı. Yılmaz, “Çocuklarınızda okul etkinliklerine karşı isteksizlik, okula gitmemek için bahaneler üretmek, heves ve enerji kaybı, alıngan ve sinirli olma, iştahsızlık, uykuda huzursuzluk, nedensiz gözyaşlarına boğulmak, baş ve karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi psiko-somatik belirtilerde artış görüyorsanız mutlaka bir uzmandan destek alın. Bu süreci rahat atlatmak ve okul fobisinden çocukları uzak tutmak istiyorsanız, anne ve baba olarak anlayışlı olmalı, korkularını bastıran ya da korkularıyla alaycı yaklaşan bir tavır içinde olmamalıyız. Okul hakkında abartılı yorumlardan kaçınmalıyız. “Okulda böyle evde yaptığın gibi her istediğini yapamazsın” şeklinde konuşmamalıyız. Hata yaptığında öğretmen ya da okulla korkutmak, fobi yaşamasına neden olacağı için bu gibi durumlardan kaçınmak gerekir. Bedensel yakınmaları varsa mutlaka doktora götürerek kontrol ettirmeliyiz. Çocuğumuzun okula gitmesiyle ilgili kararlı ve tutarlı bir tavır göstermeli, alışma döneminin daha hızlı atlatılmasa destek olmalıyız. Vedalaşmaları kısa süreli tutmalı, aşırı koruyucu anne baba tavrını bırakarak bir birey olduğunu çocuğumuza hissettirmeliyiz. Aşırı korumacı ailelerin çocukları kendi başlarına bir ortamda bulunmaktan, herhangi bir şey yapmaktan endişe duyar. Bu yüzden aşırı koruyucu tavırdan uzaklaşmak gerekir. Yaşadığı sıkıntıları yaşayan başka çocuklardan örnekler vererek bu durumu ve süreci sadece kendisinin yaşamadığını anlatmalıyız” dedi.      

> Çocuklar okula başlamaya hazır mı?

28 Eylül’de ilk kez okula başlayacak ya da yeni bir eğitim kademesine geçiş yapacak öğrenciler ve veliler ne kadar hazırlıklı? Mektebim Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Serpil Yılmaz, yaşanacak tüm olumsuzlukların önceden çözülmesi, çocukların fiziksel ve ruhsal olarak okula en iyi şekilde başlayabilmeleri için yapılması gerekenleri anlattı.

mektebim anaokuluTurizm sektörünün yararına olduğu düşünülerek 14 Eylül 2015 tarihinde açılacak olan okulların Kurban Bayramı sonrası 28 Eylül 2015’de açılmasına karar verildi. Hafta ortasına gelen Kurban Bayramı tatili nedeniyle okula başlayacak çocukların olumsuz etkilenmemesi adına alınan karar turizm sektörünün de yüzünü güldürdü.

Peki, 28 Eylül’de ilk kez okula başlayacak ya da yeni bir eğitim kademesine geçiş yapacak öğrenciler ve veliler ne kadar hazırlıklı? Yeni bir fiziksel çevre, yeni kurallar ve sorumluluklar, yeni ve farklı arkadaşlar, öğretmenler, yeni bir sosyal çevreye girecek olan çocuklar okula başlamak için hazırlar mı? Adaptasyon zorluğu çeken öğrenciler ve velileri neler yapmalı? Mektebim Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Serpil Yılmaz, yaşanacak tüm olumsuzlukların önceden çözülmesi, çocukların fiziksel ve ruhsal olarak okula en iyi şekilde başlayabilmeleri için yapılması gerekenleri anlattı.

Okul öncesi eğitim almamış çocuklar, ilkokula başlarken zorlanıyor

Okul öncesi eğitim almayan ve aileden ilk defa ayrılarak yeni bir sosyal çevreye girecek olan çocuklarda adaptasyon sorunlarının çok daha fazla görüldüğünü belirten Yılmaz, “Özellikle okul öncesi eğitim almayan öğrencilerde okul öncesi eğitim almış öğrencilere göre ilkokula başlama süreci daha ağır geçmektedir. Çünkü aile gibi küçük bir topluluktan belki de ilk defa kendini ifade etmesinin isteneceği bir ortama başlayacak olan çocuklar, bazı zorluklarla karşılaşıyor. Okul öncesi eğitim almasına rağmen de bunu yaşayan çocuklarımız mutlaka oluyor. Ancak diğerine göre bu oran çok düşüktür. Çocuklar özellikle aileden ayrılma, kendini ifade etme ve iletişim konularında bu dönemde sıkıntılar yaşamaktadır” dedi.

Ne yapmalı?

Öncelikle velilerin bu dönemde sakın olmalarını tavsiye eden Serpil Yılmaz, “Velilerimiz, paniğe kapılmadan neler olduğunu doğru gözlemlemeye çalışsınlar. Okula uyum aşamasında çocukta meydana gelen değişiklikler, doğru müdahaleler yapıldığında kalıcı olmaz. Okuldan döndüğünde okul hakkında sorular sorarak, belki de henüz net olmayan düşüncelerini ifade etmesini isteyerek sıkıntı yaşamasına neden olmasınlar” dedi.

Hayal kırıklığınız ile baş etmeye çalışın

Yılmaz, “verdiği tepkiler yüzünden çocukları suçlamamak gerekiyor ve diğer çocuklarla karşılaştırmamak. Çünkü her çocuğun değişimi algılaması ve verdiği tepkilerin sıralaması kendine özeldir. Her çocuk sorun yaşayabilir ancak zamanı ve yeri farklı olabilir.

Velilerin Gözünden Okula Başlama ve Uyum Süreci

Çocuğum okulda sıkılacak mı?

Uyum aşamasında yeni bir ortama girdiği ve yapacaklarıyla ilgili net bir fikri olmadığı için sıkılabilir ya da sizin onu okula getirmekten vazgeçmeniz için sıkıldığından bahsedebilir. Ancak uyum sağladıktan sonra bu durum azalacaktır.

Çocuğum gerekenleri başarabilecek mi?

Başarılı olma ve potansiyelini keşfetme konusunda sizin vereceğiniz destek çok önemli.

Öğretmeni çocuğumu sevip ilgilenecek mi?

Öğretmeni çocuğunuzun göstereceği gelişim aşamalarında her zaman sizin ve çocuğunuzun rehberi olacaktır.

Çocuğum tuvaletini yapabilecek mi? Merdivenlerden düşecek mi? Mikrop kapacak mı?

Çocuğunuzun öz bakım becerileri ya da sağlığıyla ilgili önemli gördüğünüz noktaları öğretmeniyle ve rehberlik birimi ile paylaşmanızda fayda var. Bu konuda gerekli düzenleme ve takip yapılacaktır. Eğer özel bir durum yoksa endişelenmenize gerek yok.

Çocuğum eşyalarını koruyabilecek mi?

Öğrencinin eşyalarını koruması ve malzemelerini uygun bir şekilde kullanması sosyal becerileri arasında değerlendirilir. Okul ortamı, bu becerilerinin gelişmesini sağlayacaktır.

Çocuğum okulunu, öğretmenini sevebilecek mi?

Bu konuda siz kaygılı değilseniz çocuğunuz da üzerinde düşünmeyecek ve yaşayacağı yeni deneyimlere odaklanacaktır.

Öğretmeni çocuğumu sevip ilgilenecek mi?

Öğretmeni çocuğunuzun göstereceği gelişim aşamalarında her zaman sizin ve çocuğunuzun rehberi olacaktır.

Çocuğum tuvaletini yapabilecek mi? Merdivenlerden düşecek mi? Mikrop kapacak mı?

Çocuğunuzun öz bakım becerileri ya da sağlığıyla ilgili önemli gördüğünüz noktaları öğretmeniyle ve rehberlik birimi ile paylaşmanızda fayda var. Bu konuda gerekli düzenleme ve takip yapılacaktır. Eğer özel bir durum yoksa endişelenmenize gerek yok.

Çocuğum arkadaş bulabilecek mi?

Aslında zaten bir grubun içinde olacağı ve yıl içerisinde öğrencilerin ortak olarak yapacağı etkinlikler olacağı için yalnız kalması pek mümkün görünmüyor.

Ama yine de çocuğunuzu etrafındakilerle iletişim kurma biçimleriyle ilgili olarak arkadaşlarıyla karşılaştırmamak en doğru yoldur.

Çocuğuma diğer çocuklar iyi davranacak mı?

Bu konuda sizin sorumlu olacağınız nokta, arkadaş tercihlerinde çocuğunuza rehberlik yapabiliyor olmanız. Siz doğru rehberliği yaptığınızda çocuğunuz bu dengeyi oturtma konusunda başarı gösterecektir.

Çocuklarımızın uyum sürecinde yanında olmalı ve ne yapmaları gerektiğini onlara anlatmalıyız.

Okulda ne yapmalıyım, ne yapmamalıyım? 

Okulda yapılacaklarla ilgili öğrenciye özel olarak hazırlanmış programlar olacağı ve merak ettikçe öğretmenine sorular sorabileceği bilgisini verebilirsiniz.

İstediğim şeyleri yapabilecek miyim?

Serbest zaman ve teneffüs gibi öğrencilerin istediklerini yapacakları zamanlar ayrıldığı bilgisi verilmeli.

Öğretmen bana kötü davranır mı?

Bu tür bir kaygının oluşmaması için genel olarak öğretmen kavramını kızgın, öfkeli ve her dediğinin mutlaka yapılması gerekli bir rol olarak tanıtılmaması yeterli olacaktır.

Benim yokluğumda anne ve babam evde/işte ne yapıyor?

Akşam eve geldiğinde gün içerisinde neler yaptığınızla ilgili sohbet etmek ve eğer ekstra durumlar varsa (evdeki kardeş, annenin işe yeni başlıyor olması gibi) bilgilendirme yapmak faydalı olacaktır. Ve çocuğunuzun kendisini güvende hissetmesi için mutlaka okuldan alma zamanınızla ilgili bilgilendirme yapmış olmalı ve dediğiniz saatte almalısınız.

Okuldaki çocuklar bana zarar verir mi?

“Eğer bir arkadaşın seni rahatsız edecek olursa öğretmenine durumu bildirip yardım isteyebilirsin” şeklinde bir bilgilendirme yeterli olacaktır.

Bu kalabalıkta ne yapacağım?

Çocuklar çoğunlukla tanımadıkları kalabalıklar hakkında endişe duyar. Okuldaki yetişkinleri ve arkadaşlarını tanıdıkça endişeleri azalacaktır.

Eve dönüş ne zaman?

Sabah okula gelirken akşam eve döneceği saatle ilgili yaşına uygun bir açıklamayı mutlaka yapmalısınız. Bu şekilde hem sorumluluk bilincini kazanmasını sağlar hem de endişe etmemiş olursunuz” dedi.

Okul Fobisi’nin belirtileri nelerdir?

Mektebim Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Serpil Yılmaz, Çocuğun okulda bulunmaktan endişe ve kaygı duyması olarak tanımlarken Okul Fobisinin belirtilerini anlattı. Yılmaz, “Çocuklarınızda okul etkinliklerine karşı isteksizlik, okula gitmemek için bahaneler üretmek, heves ve enerji kaybı, alıngan ve sinirli olma, iştahsızlık, uykuda huzursuzluk, nedensiz gözyaşlarına boğulmak, baş ve karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi psiko-somatik belirtilerde artış görüyorsanız mutlaka bir uzmandan destek alın. Bu süreci rahat atlatmak ve okul fobisinden çocukları uzak tutmak istiyorsanız, anne ve baba olarak anlayışlı olmalı, korkularını bastıran ya da korkularıyla alaycı yaklaşan bir tavır içinde olmamalıyız. Okul hakkında abartılı yorumlardan kaçınmalıyız. “Okulda böyle evde yaptığın gibi her istediğini yapamazsın” şeklinde konuşmamalıyız. Hata yaptığında öğretmen ya da okulla korkutmak, fobi yaşamasına neden olacağı için bu gibi durumlardan kaçınmak gerekir. Bedensel yakınmaları varsa mutlaka doktora götürerek kontrol ettirmeliyiz. Çocuğumuzun okula gitmesiyle ilgili kararlı ve tutarlı bir tavır göstermeli, alışma döneminin daha hızlı atlatılmasa destek olmalıyız. Vedalaşmaları kısa süreli tutmalı, aşırı koruyucu anne baba tavrını bırakarak bir birey olduğunu çocuğumuza hissettirmeliyiz. Aşırı korumacı ailelerin çocukları kendi başlarına bir ortamda bulunmaktan, herhangi bir şey yapmaktan endişe duyar. Bu yüzden aşırı koruyucu tavırdan uzaklaşmak gerekir. Yaşadığı sıkıntıları yaşayan başka çocuklardan örnekler vererek bu durumu ve süreci sadece kendisinin yaşamadığını anlatmalıyız” dedi.      

Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Eylül 2015 15:47

Gösterim: 1673

Yaz tatili sonuna yaklaştı, Eylül ayının gelmesiyle okullar açılacak, küçüklerimiz okul sıralarında yerlerini alacak. Okula gidilecek ilk gün, miniklerinden ayrılacak ebeveynler için büyük bir kaygı konusu. Bayındır Levent Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Beyhan Bulgurlu, bu durum karşısında ailelere neler yapması gerektiği konusunda önerilerde bulunuyor.

beyhan bulgurluYaz tatili sonuna yaklaştı, Eylül ayının gelmesiyle okullar açılacak, küçüklerimiz okul sıralarında yerlerini alacak. Okula gidilecek ilk gün, miniklerinden ayrılacak ebeveynler için büyük bir kaygı konusu. O güne kadar evde nispeten fiziki ve duygusal travmalardan korunmuş çocuklar okul öncesi kuruma gitmiş olsalar bile bu yaşta tümden yabancı bir kuruma, öğretmene ve farklı arkadaşlara teslim edilecekler.

Bayındır Levent Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Beyhan Bulgurlu okula başlayan çocuklara ailelerin doğru yönlendirme yapması ve ebeveynlerin çocuk psikolojisini doğru idrak ederek hem aile hem de çocuk için okul döneminin kolay atlatılması için merak edilenleri anlatıyor.

Okulun başlamasının çocuk ve aile üzerindeki psikolojik etkileri nelerdir?

Büyük şehirlerde yaşayan ve özellikle az çocuklu ve eğitimli ebeveynler için okulun başlaması büyük bir kaygıya neden oluyor. Okula başlama yaşına kadar bu ailelerin çocukları fazla çocuklu ortamlarda bulunma ve serbest okul dışı aktivitelere katılma fırsatını pek bulamıyor. Anne ve babalar saatlerce kendilerinden ayrı bir ortamda kalacak çocukları için yeterli beslenecek mi, merdivenlerde kendini koruyabilecek mi, servisine binerken kendini koruyabilecek mi, tuvalet temizliğini yapacak mı gibi kaygı dolu sorunlar hissediyor. Tüm bu sorunlarla endişeye kapılan ebeveynler çocuklarına da bu endişeyi yansıtıyor. Aslında çocuklar sadece ailelerinin endişelerinin bir yansıması olarak huzursuz oluyor ve stres altına giriyor.

Çocuklar okulun ilk gününe nasıl hazırlanmalı?

- Öncelikle okulun ne olduğu ne gibi sorunlarla karşılaşılabileceği çocuğa net ve gerçekçi olarak anlatılmalı. Genelde sık yapılan bir hata çocuklara her şey çok güzel olacak, hiç sorun olmayacak gibi olumlamalarla okulun anlatılması.

- “Çok seveceksin, her şey çok iyi gidecek” beklentisinin yaratılması çocuk hayal kırıklığına uğradığında kendine ve çevresine bunu ifade etmesini zorlaştırıyor. Çocuğa okulda kuralların olabileceği ve kendisine sorumluluklar yükleneceği gerçekçi bir şekilde dile getirilmeli.

- Bunların yanı sıra okul öncesi çocukların aynı zamanlarda yatması ve uyanması çocuğun okuldaki kurallara adapte olmasını kolaylaştıracak bir disiplin getirecektir.

- Mümkünse okul ortamı önceden görülmeli, sınıflar gezilmeli, çocuklar birkaç kişiyle tanıştırılmalı ve bahçede oynanmasına izin verilmeli.

- Okuldaki tuvalete gidip gelmesine izin verilmesi de ortama adaptasyon ve kendine güven anlamında etkili olur.

Ayrılık kaygısı ve adaptasyon sorunu yaşayan çocukların ebeveynleri nasıl hareket etmeli?

Çocuğun çözülemeyen bir ayrılık kaygısı varsa, anneye sarılıp uzun ağlama krizlerine giriyorsa, okulun kapısından içeri girmeyi reddediyorsa daha profesyonel bir yardıma başvurulması önerilir. Çünkü bu kaygıyı taşıyan ve bu davranışları sergileyen çocuğun yeni arkadaşlarıyla ve öğretmeniyle ilişki kurması ve okulun getirdiği bazı kuralların disiplinine uyması iyice zorlaşacaktır. Böyle vakalarda öncelikle aile çocukla iyi ve yoğun kaliteli zaman geçirmek için vakit ayırmalı. Örneğin, oyun oynamak çocuklarla iletişimde en iyi yollardan biri. Ama oyun sırasında ebeveynler tüm dikkatlerini çocuklarına vermeli; televizyon izlemek, gazete okumak gibi başka uğraşları bir kenara bırakmalı ve oyunu görev gibi oynamamalı. Bunun için ebeveynlerin çocuklarıyla oyun oynarken keyif alabilecekleri aktiviteleri seçmeleri önemli. Bu kimine göre evcilik oynamak kimine göre bahçeyle ilgilenmek olabilir. Ama çocuğunuzun sizin onunla oynamaktan keyif aldığınızı hissetmesi gerekir. Yine oyunda önemli bir kural baştan belirlenen sürede o oyunu oynamak. Oyun çocuk sıkılana kadar değil, ders süresi kadar bir sürede bitmeli. Burada oyunu bitirme teneffüsün başlama ve bitme süresini çocuğa antrenman olarak verecek ve burada bir saati ya da zili kurmak anne baba dışında da bir uyaran olduğunu çocuğa gösterecektir.

Okulun ilk günü atlatıldı, peki sonraki günler? Aileler en çok hangi sorunlarla karşılaşıyor?

Okulda özellikle başarısız ve yetersiz hisseden bazı çocuklar içine kapanıyor, bazılarının ise öfkesi artıyor. Çocukta dikkat eksikliği varsa ve arkadaşlarının velilerinden ve öğretmenden sürekli negatif uyarı, güven kırıcı uyarılar alıyorsa o çocuk kuralları yerine getirmek istemiyor. “Ben zaten yapamıyorum, ben zaten dışlanıyorum” deyip depresyona yöneliyor. Ödev yapmaktan iyice kaçınıyor çünkü yapamayacağını düşünüyor. Bunun en büyük sebebi kuşkusuz o yaşa kadar çocuğa sürekli zeki ve akıllı olduğunun abartılı bir şekilde söylenmesi, konuşulması. Böyle yetiştirilen çocuklar önlerine konulan her soru ve sorunu zekâsının test edildiği şeklinde algılıyor ve zekâsı başkaları tarafından evdeki kadar yüksek ve parlak bulunmadığında ise çocuk denemekten kaçınıyor. Bunu da öfke umursamazlık ve içine kapanma şeklinde bir tepkiyle karşılayabiliyor.

Okulda başarı için öğretmenler büyük etken. Öğretmenlerin çocuklarla ilgili geri bildirimlerini nasıl değerlendirmeliyiz?

Aslında öğretmenlerin çok iyi eğitimli ve donanımlı olması gerekiyor. Bir tek Türkçeyi, matematiği öğretmek yetmiyor. Hangi çocukta içe kapanıklık var, hangi çocuk öfkesini ve duygularını dizginlemekte güçlük çekiyor bilinmesi gerekiyor. Bir ilkokul öğretmeninin yine öğrenme güçlüğünü de çok iyi tanıması gerekiyor. Öğrenme güçlüğünün sebebi dikkat eksikliği mi, kaygı bozukluğu mu veya depresyon mu bunun bilinmesi gerekiyor. Aileler ise öğretmenlerle sürekli temasta olmalı. Gerek çocuklarından gerek öğretmenlerden gelen bildirimleri iyi değerlendirmeli. Öğretmenler ve aileler çocukların iyiliği için birlikte hareket etmeli.

> Okulun ilk günü için aileler ne yapmalı?

Yaz tatili sonuna yaklaştı, Eylül ayının gelmesiyle okullar açılacak, küçüklerimiz okul sıralarında yerlerini alacak. Okula gidilecek ilk gün, miniklerinden ayrılacak ebeveynler için büyük bir kaygı konusu. Bayındır Levent Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Beyhan Bulgurlu, bu durum karşısında ailelere neler yapması gerektiği konusunda önerilerde bulunuyor.

beyhan bulgurluYaz tatili sonuna yaklaştı, Eylül ayının gelmesiyle okullar açılacak, küçüklerimiz okul sıralarında yerlerini alacak. Okula gidilecek ilk gün, miniklerinden ayrılacak ebeveynler için büyük bir kaygı konusu. O güne kadar evde nispeten fiziki ve duygusal travmalardan korunmuş çocuklar okul öncesi kuruma gitmiş olsalar bile bu yaşta tümden yabancı bir kuruma, öğretmene ve farklı arkadaşlara teslim edilecekler.

Bayındır Levent Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Beyhan Bulgurlu okula başlayan çocuklara ailelerin doğru yönlendirme yapması ve ebeveynlerin çocuk psikolojisini doğru idrak ederek hem aile hem de çocuk için okul döneminin kolay atlatılması için merak edilenleri anlatıyor.

Okulun başlamasının çocuk ve aile üzerindeki psikolojik etkileri nelerdir?

Büyük şehirlerde yaşayan ve özellikle az çocuklu ve eğitimli ebeveynler için okulun başlaması büyük bir kaygıya neden oluyor. Okula başlama yaşına kadar bu ailelerin çocukları fazla çocuklu ortamlarda bulunma ve serbest okul dışı aktivitelere katılma fırsatını pek bulamıyor. Anne ve babalar saatlerce kendilerinden ayrı bir ortamda kalacak çocukları için yeterli beslenecek mi, merdivenlerde kendini koruyabilecek mi, servisine binerken kendini koruyabilecek mi, tuvalet temizliğini yapacak mı gibi kaygı dolu sorunlar hissediyor. Tüm bu sorunlarla endişeye kapılan ebeveynler çocuklarına da bu endişeyi yansıtıyor. Aslında çocuklar sadece ailelerinin endişelerinin bir yansıması olarak huzursuz oluyor ve stres altına giriyor.

Çocuklar okulun ilk gününe nasıl hazırlanmalı?

- Öncelikle okulun ne olduğu ne gibi sorunlarla karşılaşılabileceği çocuğa net ve gerçekçi olarak anlatılmalı. Genelde sık yapılan bir hata çocuklara her şey çok güzel olacak, hiç sorun olmayacak gibi olumlamalarla okulun anlatılması.

- “Çok seveceksin, her şey çok iyi gidecek” beklentisinin yaratılması çocuk hayal kırıklığına uğradığında kendine ve çevresine bunu ifade etmesini zorlaştırıyor. Çocuğa okulda kuralların olabileceği ve kendisine sorumluluklar yükleneceği gerçekçi bir şekilde dile getirilmeli.

- Bunların yanı sıra okul öncesi çocukların aynı zamanlarda yatması ve uyanması çocuğun okuldaki kurallara adapte olmasını kolaylaştıracak bir disiplin getirecektir.

- Mümkünse okul ortamı önceden görülmeli, sınıflar gezilmeli, çocuklar birkaç kişiyle tanıştırılmalı ve bahçede oynanmasına izin verilmeli.

- Okuldaki tuvalete gidip gelmesine izin verilmesi de ortama adaptasyon ve kendine güven anlamında etkili olur.

Ayrılık kaygısı ve adaptasyon sorunu yaşayan çocukların ebeveynleri nasıl hareket etmeli?

Çocuğun çözülemeyen bir ayrılık kaygısı varsa, anneye sarılıp uzun ağlama krizlerine giriyorsa, okulun kapısından içeri girmeyi reddediyorsa daha profesyonel bir yardıma başvurulması önerilir. Çünkü bu kaygıyı taşıyan ve bu davranışları sergileyen çocuğun yeni arkadaşlarıyla ve öğretmeniyle ilişki kurması ve okulun getirdiği bazı kuralların disiplinine uyması iyice zorlaşacaktır. Böyle vakalarda öncelikle aile çocukla iyi ve yoğun kaliteli zaman geçirmek için vakit ayırmalı. Örneğin, oyun oynamak çocuklarla iletişimde en iyi yollardan biri. Ama oyun sırasında ebeveynler tüm dikkatlerini çocuklarına vermeli; televizyon izlemek, gazete okumak gibi başka uğraşları bir kenara bırakmalı ve oyunu görev gibi oynamamalı. Bunun için ebeveynlerin çocuklarıyla oyun oynarken keyif alabilecekleri aktiviteleri seçmeleri önemli. Bu kimine göre evcilik oynamak kimine göre bahçeyle ilgilenmek olabilir. Ama çocuğunuzun sizin onunla oynamaktan keyif aldığınızı hissetmesi gerekir. Yine oyunda önemli bir kural baştan belirlenen sürede o oyunu oynamak. Oyun çocuk sıkılana kadar değil, ders süresi kadar bir sürede bitmeli. Burada oyunu bitirme teneffüsün başlama ve bitme süresini çocuğa antrenman olarak verecek ve burada bir saati ya da zili kurmak anne baba dışında da bir uyaran olduğunu çocuğa gösterecektir.

Okulun ilk günü atlatıldı, peki sonraki günler? Aileler en çok hangi sorunlarla karşılaşıyor?

Okulda özellikle başarısız ve yetersiz hisseden bazı çocuklar içine kapanıyor, bazılarının ise öfkesi artıyor. Çocukta dikkat eksikliği varsa ve arkadaşlarının velilerinden ve öğretmenden sürekli negatif uyarı, güven kırıcı uyarılar alıyorsa o çocuk kuralları yerine getirmek istemiyor. “Ben zaten yapamıyorum, ben zaten dışlanıyorum” deyip depresyona yöneliyor. Ödev yapmaktan iyice kaçınıyor çünkü yapamayacağını düşünüyor. Bunun en büyük sebebi kuşkusuz o yaşa kadar çocuğa sürekli zeki ve akıllı olduğunun abartılı bir şekilde söylenmesi, konuşulması. Böyle yetiştirilen çocuklar önlerine konulan her soru ve sorunu zekâsının test edildiği şeklinde algılıyor ve zekâsı başkaları tarafından evdeki kadar yüksek ve parlak bulunmadığında ise çocuk denemekten kaçınıyor. Bunu da öfke umursamazlık ve içine kapanma şeklinde bir tepkiyle karşılayabiliyor.

Okulda başarı için öğretmenler büyük etken. Öğretmenlerin çocuklarla ilgili geri bildirimlerini nasıl değerlendirmeliyiz?

Aslında öğretmenlerin çok iyi eğitimli ve donanımlı olması gerekiyor. Bir tek Türkçeyi, matematiği öğretmek yetmiyor. Hangi çocukta içe kapanıklık var, hangi çocuk öfkesini ve duygularını dizginlemekte güçlük çekiyor bilinmesi gerekiyor. Bir ilkokul öğretmeninin yine öğrenme güçlüğünü de çok iyi tanıması gerekiyor. Öğrenme güçlüğünün sebebi dikkat eksikliği mi, kaygı bozukluğu mu veya depresyon mu bunun bilinmesi gerekiyor. Aileler ise öğretmenlerle sürekli temasta olmalı. Gerek çocuklarından gerek öğretmenlerden gelen bildirimleri iyi değerlendirmeli. Öğretmenler ve aileler çocukların iyiliği için birlikte hareket etmeli.

Son Güncelleme: Çarşamba, 02 Eylül 2015 16:56

Gösterim: 1571

TEOG sınavlarının açıklandığını, ancak yeni belirsizliklerin de ortaya çıktığını söyleyen Zambak Yayınları Rehberlik Uzmanı Mehmet Azim, tercihlerin okul kontenjanlarına göre Yerleştirme Esas Puanı (YEP) üstünlüğü esas alınarak yapılacağını söyledi. Azim, “TEOG lise yerleştirmelerinde bu yıl 8 yeni uygulama var. Öğrenciler ve aileleri bu 8 yeni uygulamaya dikkat etmelerini tavsiye ediyorum” dedi.

mehmet azimTEOG sınav sonuçları açıklandı. Ancak yeni belirsizlikler de ortaya çıkmaya başladı. 2014-2015 öğretim yılı sonunda 8´inci sınıfını bitiren öğrenciler, ortaöğretim kurumlarına yerleştirme işlemleri, tercihleri doğrultusunda, okul kontenjanlarına göre Yerleştirmeye Esas Puan (YEP) üstünlüğü esas alınarak yapılacak.

Tek tip yerleştirmenin yapılacağını hatırlatan Zambak Yayınları Rehberlik Uzmanı Mehmet Azim, “Her öğrenciye 25 okul tercih hakkı verilecek ve yedek yerleştirme yapılmayacak. Tercih başvurusunda bulunmayan öğrencilerin kaydı otomatik olarak açık öğretim kurumlarına yapılacak. Özel öğretim kurumlarına kesin kaydını yapmış olanlar tercih hakkını kullanmış sayılacak. Hiçbir tercihine yerleşemeyen öğrenciler açık öğretim kurumlarına yerleştirilecek” dedi.

“Özel okulların kayıt işlemleri ise 24 Haziran-5 Temmuz´da tamamlanacak. Güzel sanatlar lisesi ve spor liselerine öğrenci kayıtları da 10 Temmuz´da yapılacak” diyen Mehmet Azim, “TEOG lise yerleştirmelerinde bu yıl 8 yeni uygulama var. Öğrenciler ve aileleri bu 8 yeni uygulamaya dikkat etmelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN 8 YENİ UYGULAMA

1. Tercih sayısı arttı. Geçen yıl 15 olan tercih sayısı bu yıl 25’e çıkarıldı. Öğrenciler istek sırasına göre toplam 25 okul tercihi yapabilecek.

2. Tek liste olacak. Farklı okul türleri tek listede tercih yapılabilecek.

3. Özel okul kayıtları daha erken yapılacak. Özel okulları tercih eden öğrenciler ‘Özel Okula Kayıt Yaptırdım, Tercih Yaptırmayacağım’ butonunu tercih ederek o okullara kayıtlarını yaptıracak. Ancak Anadolu lisesinde boş kontenjan olursa ve taban puanı öğrencinin puanına uygunsa devlet okuluna başvurunun önü açık olacak.

4. Yerleşemeyenler nakil isteyecek. Yaptığı tercihlerden birine yerleşemeyen öğrenciler, otomatik olarak açık liseye kaydedilecek. Ancak bu öğrenciler, boş kontenjan olması durumunda nakil isteyebilecekler.

5. Nakil için 5 tercih hakkı olacak. Nakil başvurusu yapacak öğrencilerin bir değil, 5 tercih hakkı bulunacak. Merkezi olarak yapılan yerleştirmelerle öğrenciler uygun olan okullardan birine yerleşmeye hak kazanabilecek.

6. Nakiller cuma günü açıklanacak. Nakil başvuruları pazartesiden perşembeye kadar alınacak ve cuma günü sonuçlar açıklanacak.

7. 20 puanın altında yerleştirme yapılmayacak. İlk yerleştirmenin ardından kalan boş kontenjana başvuran öğrenciler en fazla 20 puan altına kadar okula kabul edilebilecek.

8. Nakiller ayda bir defa yapılacak. Nakil dönemi okullar açılmadan tamamlanacak, daha önce haftada bir yapılan rutin nakiller bundan sonra ayda bir defa yapılabilecek. 

> Bunlara dikkat etmeden TEOG tercihi yapmayın

TEOG sınavlarının açıklandığını, ancak yeni belirsizliklerin de ortaya çıktığını söyleyen Zambak Yayınları Rehberlik Uzmanı Mehmet Azim, tercihlerin okul kontenjanlarına göre Yerleştirme Esas Puanı (YEP) üstünlüğü esas alınarak yapılacağını söyledi. Azim, “TEOG lise yerleştirmelerinde bu yıl 8 yeni uygulama var. Öğrenciler ve aileleri bu 8 yeni uygulamaya dikkat etmelerini tavsiye ediyorum” dedi.

mehmet azimTEOG sınav sonuçları açıklandı. Ancak yeni belirsizlikler de ortaya çıkmaya başladı. 2014-2015 öğretim yılı sonunda 8´inci sınıfını bitiren öğrenciler, ortaöğretim kurumlarına yerleştirme işlemleri, tercihleri doğrultusunda, okul kontenjanlarına göre Yerleştirmeye Esas Puan (YEP) üstünlüğü esas alınarak yapılacak.

Tek tip yerleştirmenin yapılacağını hatırlatan Zambak Yayınları Rehberlik Uzmanı Mehmet Azim, “Her öğrenciye 25 okul tercih hakkı verilecek ve yedek yerleştirme yapılmayacak. Tercih başvurusunda bulunmayan öğrencilerin kaydı otomatik olarak açık öğretim kurumlarına yapılacak. Özel öğretim kurumlarına kesin kaydını yapmış olanlar tercih hakkını kullanmış sayılacak. Hiçbir tercihine yerleşemeyen öğrenciler açık öğretim kurumlarına yerleştirilecek” dedi.

“Özel okulların kayıt işlemleri ise 24 Haziran-5 Temmuz´da tamamlanacak. Güzel sanatlar lisesi ve spor liselerine öğrenci kayıtları da 10 Temmuz´da yapılacak” diyen Mehmet Azim, “TEOG lise yerleştirmelerinde bu yıl 8 yeni uygulama var. Öğrenciler ve aileleri bu 8 yeni uygulamaya dikkat etmelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN 8 YENİ UYGULAMA

1. Tercih sayısı arttı. Geçen yıl 15 olan tercih sayısı bu yıl 25’e çıkarıldı. Öğrenciler istek sırasına göre toplam 25 okul tercihi yapabilecek.

2. Tek liste olacak. Farklı okul türleri tek listede tercih yapılabilecek.

3. Özel okul kayıtları daha erken yapılacak. Özel okulları tercih eden öğrenciler ‘Özel Okula Kayıt Yaptırdım, Tercih Yaptırmayacağım’ butonunu tercih ederek o okullara kayıtlarını yaptıracak. Ancak Anadolu lisesinde boş kontenjan olursa ve taban puanı öğrencinin puanına uygunsa devlet okuluna başvurunun önü açık olacak.

4. Yerleşemeyenler nakil isteyecek. Yaptığı tercihlerden birine yerleşemeyen öğrenciler, otomatik olarak açık liseye kaydedilecek. Ancak bu öğrenciler, boş kontenjan olması durumunda nakil isteyebilecekler.

5. Nakil için 5 tercih hakkı olacak. Nakil başvurusu yapacak öğrencilerin bir değil, 5 tercih hakkı bulunacak. Merkezi olarak yapılan yerleştirmelerle öğrenciler uygun olan okullardan birine yerleşmeye hak kazanabilecek.

6. Nakiller cuma günü açıklanacak. Nakil başvuruları pazartesiden perşembeye kadar alınacak ve cuma günü sonuçlar açıklanacak.

7. 20 puanın altında yerleştirme yapılmayacak. İlk yerleştirmenin ardından kalan boş kontenjana başvuran öğrenciler en fazla 20 puan altına kadar okula kabul edilebilecek.

8. Nakiller ayda bir defa yapılacak. Nakil dönemi okullar açılmadan tamamlanacak, daha önce haftada bir yapılan rutin nakiller bundan sonra ayda bir defa yapılabilecek. 

Son Güncelleme: Pazartesi, 06 Temmuz 2015 17:00

Gösterim: 1381

Çocuk ve ergen terapisti Uzman Hipnoterapist& Psikolog Gani Eser çocuklarda yaş aralıklarına göre karakter gelişimi hakkındaki görüşlerini açıklayarak ebeveynleri aydınlatıcı bilgiler verdi.

çocuklar gelişimSağlıklı düşünen her ebeveyn harika çocuklar yetiştirmek ister. Kendilerinden daha iyi, daha konforlu yaşasınlar diye ellerinden geleni yaparlar.Ancak; iyi niyetli çabalar her zaman istenilen sonuçlara yol açmayabilir.

Çocuklarımız bizim aynamızdır. 0-6 yaş aralığındayken taklit ederek öğrenirler; sözcüklerimizden ziyade beden dilimize dikkat ederler. Karakter gelişiminin temellerinin atıldığı bu dönemde yapılması ve yapılmaması gerekenleri bilmenizde yarar var.

Öz güven gelişimi için:

1- Çocuğunuz düştüğü zaman -eğer canı yanmamışsa- hemen yanına gidip kaldırmayın.

2- Kendi becerebileceği işleri elinden almayın.

3- Mükemmeliyetçi olmayın. Elinden geleni yapıyor olması yeterlidir.

4- Başardığı ya da çaba gösterdiği konularda övgünüzü esirgemeyin.

5- Kucağınıza almaktan, sarılmaktan, başını okşamaktan, sevgi sözcükleri söylemekten çekinmeyin.

6- Başka çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslamayın.

7- Baskı kurmayın. Sürekli eleştirmeyin.

Bencil olmaması için:

1- Her eylemine koşulsuz destek vermeyin. Doğru ile yanlışı ayırt edebilmeyi öğrenebilsin.

2- Hataları konusunda konuşmaktan çekinmeyin. Doğru ifade ettiğinizde size hak verecektir.

3- Kurallar koymaktan korkmayın. Belirsizlik çocukları olumsuz etkiler.

4- Paylaşmayı, yardımseverliği eylemlerinizle gösterin. Rol model olun.

Karakterinin gelişmesi için:

1- Konuşurken göz temasında bulunun. Onun boyuna inecek kadar eğilin.

2- Bebek gibi değil bir yetişkin gibi; kendiniz gibi konuşun.

3- Birlikte zaman geçirin, oyunlar oynayın.

4- Koşulsuz olarak sevin ve seviliyor olduğunu, güvende olduğunu ve değerli olduğunu her fırsatta söylemeyi ihmal etmeyin. Özellikle gece yatmadan önce; “seni seviyoruz, bizim için çok değerlisin ve güvendesin,” diyerek uykuya dalmasını sağlayın.

> Çocuklarda Karakter Gelişiminin İpuçları

Çocuk ve ergen terapisti Uzman Hipnoterapist& Psikolog Gani Eser çocuklarda yaş aralıklarına göre karakter gelişimi hakkındaki görüşlerini açıklayarak ebeveynleri aydınlatıcı bilgiler verdi.

çocuklar gelişimSağlıklı düşünen her ebeveyn harika çocuklar yetiştirmek ister. Kendilerinden daha iyi, daha konforlu yaşasınlar diye ellerinden geleni yaparlar.Ancak; iyi niyetli çabalar her zaman istenilen sonuçlara yol açmayabilir.

Çocuklarımız bizim aynamızdır. 0-6 yaş aralığındayken taklit ederek öğrenirler; sözcüklerimizden ziyade beden dilimize dikkat ederler. Karakter gelişiminin temellerinin atıldığı bu dönemde yapılması ve yapılmaması gerekenleri bilmenizde yarar var.

Öz güven gelişimi için:

1- Çocuğunuz düştüğü zaman -eğer canı yanmamışsa- hemen yanına gidip kaldırmayın.

2- Kendi becerebileceği işleri elinden almayın.

3- Mükemmeliyetçi olmayın. Elinden geleni yapıyor olması yeterlidir.

4- Başardığı ya da çaba gösterdiği konularda övgünüzü esirgemeyin.

5- Kucağınıza almaktan, sarılmaktan, başını okşamaktan, sevgi sözcükleri söylemekten çekinmeyin.

6- Başka çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslamayın.

7- Baskı kurmayın. Sürekli eleştirmeyin.

Bencil olmaması için:

1- Her eylemine koşulsuz destek vermeyin. Doğru ile yanlışı ayırt edebilmeyi öğrenebilsin.

2- Hataları konusunda konuşmaktan çekinmeyin. Doğru ifade ettiğinizde size hak verecektir.

3- Kurallar koymaktan korkmayın. Belirsizlik çocukları olumsuz etkiler.

4- Paylaşmayı, yardımseverliği eylemlerinizle gösterin. Rol model olun.

Karakterinin gelişmesi için:

1- Konuşurken göz temasında bulunun. Onun boyuna inecek kadar eğilin.

2- Bebek gibi değil bir yetişkin gibi; kendiniz gibi konuşun.

3- Birlikte zaman geçirin, oyunlar oynayın.

4- Koşulsuz olarak sevin ve seviliyor olduğunu, güvende olduğunu ve değerli olduğunu her fırsatta söylemeyi ihmal etmeyin. Özellikle gece yatmadan önce; “seni seviyoruz, bizim için çok değerlisin ve güvendesin,” diyerek uykuya dalmasını sağlayın.

Son Güncelleme: Perşembe, 30 Temmuz 2015 14:42

Gösterim: 1402

Okulların tatile girmesiyle birlikte çocuklar vakitlerinin önemli bir kısmını bilgisayar başında geçirmeye başladılar. İletişim Uzmanı ve Eğitmen Nurhan Demirel, ailelere bir dizi öneri ve önemli tavsiyeler de bulunuyor.

çocuk sosyal medyaSosyal medya paylaşımları hepimizin hayatında oldukça önemli bir hale geldi. Sosyal medyada yazdıkları sebebiyle hakkında dava açılanlar, boşananlar, şantaja uğrayanlar ve bunun gibi problemli durumlarla karşılaşanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Peki, çocuğunuzu sosyal medyada karşılaşabileceği tehlikelere karşı koruyabiliyor musunuz?

Okulların tatile girmesiyle birlikte çocuklar vakitlerinin önemli bir kısmını bilgisayar başında geçirmeye başladılar. Arkadaşlarıyla oynamıyor, spor yapmıyorlar. Çocukların teknoloji bağımlısı olmaması, sosyal medyada suistimale uğramaması ve dijital dünyanın karanlık dehlizlerinde tehlikeli durumlarla karşılaşmamaları için İletişim Uzmanı ve Eğitmen Nurhan Demirel, ailelere bir dizi öneri ve önemli tavsiyeler sunuyor.

Obez ve teknoloji bağımlısı bir nesil yetişiyor

nurhan demirelTürkiye'de ebeveynlerle çocuklar arasında ciddi bir iletişim problemi yaşanıyor. Günümüz Z kuşağı çocukları adeta akıllı telefonlar ve tabletlerle dünyaya geliyor. 2-3 yaşındaki çocukların ellerinde bile teknolojik oyuncaklar var. Çocuklar sokaklarda sosyalleşme adına icat edilmiş oyunları tercih etmek yerine, zamanlarının büyük bölümünü bilgisayar karşısında sanal bir dünya içerisinde geçiriyor. Ayrıca çoğu çocuk artık yaramazlık yapmıyor ve ailesiyle pek birşey paylaşmıyor. Hareketsiz, obez ve problemli çocukların yetişmesi tehlikesi her geçen gün artıyor.

Günümüzde Facebook'a üye 10 yaşın altında yaklaşık 5 milyondan fazla çocuk var. Normalde Facebook'a üye olma yaşı ise 13. Ancak çocuklar yaşlarını büyük göstererek siteye kaydoluyor ve tüm dünyayla iletişim kurabiliyorlar. Ülkemizde ebeveynler çocuklarının çevrimiçi dünyada neler yaptıklarını ve karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı onları nasıl koruyacaklarını çoğu zaman bilemiyorlar.

Çocuğunuza sosyal medyada nasıl davranması gerektiğini öğretin

Çocuklar Facebook'ta genellikle oyun oynuyor, arkadaşlarıyla sohbet ediyor ve fotoğraflarını paylaşıyor. Böyle bakılınca son derece masum görünüyor. Peki acaba dost bildiğimiz Facebook, çocuklarımız için tehlikeli bir dünyanın kapısını açabilir mi? Çocuğunuzun Facebook üzerinden aşırı müstehcen görüntüleri izleyebilmesi işten bile değil. Sanal dünyada hayatını gayri ahlaki şekilde kazanmaya çalışan insanlarla görüşürse ya da sahte hesaplarla çocuk avına çıkan bir pedofile denk gelirse nasıl davranabileceğinizi ve hangi önlemleri almanız gerektiğini biliyor musunuz? Yetişkinlerin bile rahatlıkla kandırılıp, dolandırıldığı bir ortamda çocuklar kendilerini nasıl koruyabilirler ki? Bu yüzden ailelere sosyal medya konusunda bilinç sahibi olmalarını ve çocuklarını sosyal medyada karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı bilinçlendirmesini tavsiye ediyorum.

Peki, çocuklarınızı siber zorbalıktan ve dijital dünyanın tehlikelerinden nasıl korumalısınız? Bunları birkaç madde halinde sıralayalım:

Çocuklarınızın fotoğraflarını paylaşırken dikkatli olun: Çocuğunuzun kişisel güvenliği için aile hayatınızın tüm detaylarını sosyal medyada paylaşmayın. Çocuğunuzun oyun oynadığı parkı, okulunu ve vücudunu açıkta gösteren fotoğrafları sosyal medyada paylaşmayın.

Çocuğun vücut mahremiyetini ihlal etmeyin: Sosyal medyada sahte profiller oluşturarak çocuk avına çıkan pedofillere karşı çocuğunuzun çıplak fotoğraflarını paylaşmaktan kaçının. Arkadaş listemde sadece ailem var diye bu tedbiri almamazlık etmeyin. Böyle olaylarda çocuklar en çok yakınları tarafından istismar edilmektedir.

Evinizde check-in yapmayın: Hem kendi güvenliğiniz, hem de ailenizin güvenliği için evimizde check-in yapmayın ve evinizde çekilmiş fotoğrafları sosyal medyada paylaşmayın. Hırsızlar ve art niyetli kişiler için hedef olabilirsiniz.

Çocuğunuzun hangi okulda okuduğunu paylaşmayın: Çocuğunuzun okulda kazandığı başarılar sizi gururlandırabilir ancak bu sevinci paylaşırken çocuğunuzun okulunun ismini paylaşmaktan kaçının. Kendini savunamayacak yaşta olan çocuğunuzu bu şekilde tehlikelere açık hale getirebilirsiniz.

Çocuğunuzun arkadaşı olun: Çocuğunuzla aranızda güçlü bir iletişim kurun ve onu sosyal medyada karşılaşabileceği tehlikelere karşı uyarın. Gün içerisinde neler yaptığınından haberdar olun ve arkadaşlık ettiği kişiler hakkında bilgi edinin. Bu sayede işler yolunda gitmediğinde çok geç olmadan duruma müdahale edebilirsiniz.

 Aile koruma filtresi çocuğunuzu korumayabilir: Pek çok güvenlik yazılımı firması aile koruma ve ebeveyn kontrolü gibi seçenekler sunsa da, masum görünen sosyal ağlara karşı dikkatli olun. Bu tür yazılımlar, çocukların uygunsuz içerikteki sitelere girmesine bir nebze engel olsa da, sosyal medyada uğrayabileceği dijital şantaja, zorbalığa ve pedofiliye karşı çocuğunuzu korumaz.

Çocuğunuz 13 yaşın altındaysa Facebook kullanmasına izin vermeyin: Eğer çocuğunuzun Facebook hesabı varsa, sayfasını arkadaş listesini sık sık kontrol etmekten kaçınmayın. Neler yazmış, hangi fotoğrafları paylaşmış dikkat edin. Ama tabii her şeyden önce onu, Facebook ya da bu gibi sosyal paylaşım sitelerinde karşılaşabileceği tehlikelere karşı bilinçlendirin, uygun bir dille uyarın ve çocuğunuz 13 yaşın altındaysa Facebook kullanmasına izin vermeyin.

Sonuç olarak; sosyal medyadan korkmadan, teknolojik gelişmelere kayıtsız kalmadan ve en önemlisi bu gelişmeleri çocuklarınızdan yasaklamadan tavsiyeler eşliğinde bir strateji belirlemeniz sizin ve ailenizin yararına olacaktır. Sosyal medyada yer alan yenilikleri an be an takip etmeye ve gelişmelere ayak uydurmaya gayret edin. İnternetin artık yaşamamımızın ayrılmaz bir parçası olduğunu kabullenerek bu tavsiyeleri incelemeniz ve ona göre önlemlerinizi almanız kritik bir öneme sahip. Eskiden de bugün de ebeveyn olmanın büyük ve zorlu sorumlulukları bulunuyor. Bu gerçek, hiçbir zaman değişmeyecek. Buna göre hayatınızın akışınızı belirlediğiniz zaman mutluluk ve huzur kendiliğinden gelecektir.

> Çocuğunuzu sosyal medyanın tehlikelerinden koruyun

Okulların tatile girmesiyle birlikte çocuklar vakitlerinin önemli bir kısmını bilgisayar başında geçirmeye başladılar. İletişim Uzmanı ve Eğitmen Nurhan Demirel, ailelere bir dizi öneri ve önemli tavsiyeler de bulunuyor.

çocuk sosyal medyaSosyal medya paylaşımları hepimizin hayatında oldukça önemli bir hale geldi. Sosyal medyada yazdıkları sebebiyle hakkında dava açılanlar, boşananlar, şantaja uğrayanlar ve bunun gibi problemli durumlarla karşılaşanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Peki, çocuğunuzu sosyal medyada karşılaşabileceği tehlikelere karşı koruyabiliyor musunuz?

Okulların tatile girmesiyle birlikte çocuklar vakitlerinin önemli bir kısmını bilgisayar başında geçirmeye başladılar. Arkadaşlarıyla oynamıyor, spor yapmıyorlar. Çocukların teknoloji bağımlısı olmaması, sosyal medyada suistimale uğramaması ve dijital dünyanın karanlık dehlizlerinde tehlikeli durumlarla karşılaşmamaları için İletişim Uzmanı ve Eğitmen Nurhan Demirel, ailelere bir dizi öneri ve önemli tavsiyeler sunuyor.

Obez ve teknoloji bağımlısı bir nesil yetişiyor

nurhan demirelTürkiye'de ebeveynlerle çocuklar arasında ciddi bir iletişim problemi yaşanıyor. Günümüz Z kuşağı çocukları adeta akıllı telefonlar ve tabletlerle dünyaya geliyor. 2-3 yaşındaki çocukların ellerinde bile teknolojik oyuncaklar var. Çocuklar sokaklarda sosyalleşme adına icat edilmiş oyunları tercih etmek yerine, zamanlarının büyük bölümünü bilgisayar karşısında sanal bir dünya içerisinde geçiriyor. Ayrıca çoğu çocuk artık yaramazlık yapmıyor ve ailesiyle pek birşey paylaşmıyor. Hareketsiz, obez ve problemli çocukların yetişmesi tehlikesi her geçen gün artıyor.

Günümüzde Facebook'a üye 10 yaşın altında yaklaşık 5 milyondan fazla çocuk var. Normalde Facebook'a üye olma yaşı ise 13. Ancak çocuklar yaşlarını büyük göstererek siteye kaydoluyor ve tüm dünyayla iletişim kurabiliyorlar. Ülkemizde ebeveynler çocuklarının çevrimiçi dünyada neler yaptıklarını ve karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı onları nasıl koruyacaklarını çoğu zaman bilemiyorlar.

Çocuğunuza sosyal medyada nasıl davranması gerektiğini öğretin

Çocuklar Facebook'ta genellikle oyun oynuyor, arkadaşlarıyla sohbet ediyor ve fotoğraflarını paylaşıyor. Böyle bakılınca son derece masum görünüyor. Peki acaba dost bildiğimiz Facebook, çocuklarımız için tehlikeli bir dünyanın kapısını açabilir mi? Çocuğunuzun Facebook üzerinden aşırı müstehcen görüntüleri izleyebilmesi işten bile değil. Sanal dünyada hayatını gayri ahlaki şekilde kazanmaya çalışan insanlarla görüşürse ya da sahte hesaplarla çocuk avına çıkan bir pedofile denk gelirse nasıl davranabileceğinizi ve hangi önlemleri almanız gerektiğini biliyor musunuz? Yetişkinlerin bile rahatlıkla kandırılıp, dolandırıldığı bir ortamda çocuklar kendilerini nasıl koruyabilirler ki? Bu yüzden ailelere sosyal medya konusunda bilinç sahibi olmalarını ve çocuklarını sosyal medyada karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı bilinçlendirmesini tavsiye ediyorum.

Peki, çocuklarınızı siber zorbalıktan ve dijital dünyanın tehlikelerinden nasıl korumalısınız? Bunları birkaç madde halinde sıralayalım:

Çocuklarınızın fotoğraflarını paylaşırken dikkatli olun: Çocuğunuzun kişisel güvenliği için aile hayatınızın tüm detaylarını sosyal medyada paylaşmayın. Çocuğunuzun oyun oynadığı parkı, okulunu ve vücudunu açıkta gösteren fotoğrafları sosyal medyada paylaşmayın.

Çocuğun vücut mahremiyetini ihlal etmeyin: Sosyal medyada sahte profiller oluşturarak çocuk avına çıkan pedofillere karşı çocuğunuzun çıplak fotoğraflarını paylaşmaktan kaçının. Arkadaş listemde sadece ailem var diye bu tedbiri almamazlık etmeyin. Böyle olaylarda çocuklar en çok yakınları tarafından istismar edilmektedir.

Evinizde check-in yapmayın: Hem kendi güvenliğiniz, hem de ailenizin güvenliği için evimizde check-in yapmayın ve evinizde çekilmiş fotoğrafları sosyal medyada paylaşmayın. Hırsızlar ve art niyetli kişiler için hedef olabilirsiniz.

Çocuğunuzun hangi okulda okuduğunu paylaşmayın: Çocuğunuzun okulda kazandığı başarılar sizi gururlandırabilir ancak bu sevinci paylaşırken çocuğunuzun okulunun ismini paylaşmaktan kaçının. Kendini savunamayacak yaşta olan çocuğunuzu bu şekilde tehlikelere açık hale getirebilirsiniz.

Çocuğunuzun arkadaşı olun: Çocuğunuzla aranızda güçlü bir iletişim kurun ve onu sosyal medyada karşılaşabileceği tehlikelere karşı uyarın. Gün içerisinde neler yaptığınından haberdar olun ve arkadaşlık ettiği kişiler hakkında bilgi edinin. Bu sayede işler yolunda gitmediğinde çok geç olmadan duruma müdahale edebilirsiniz.

 Aile koruma filtresi çocuğunuzu korumayabilir: Pek çok güvenlik yazılımı firması aile koruma ve ebeveyn kontrolü gibi seçenekler sunsa da, masum görünen sosyal ağlara karşı dikkatli olun. Bu tür yazılımlar, çocukların uygunsuz içerikteki sitelere girmesine bir nebze engel olsa da, sosyal medyada uğrayabileceği dijital şantaja, zorbalığa ve pedofiliye karşı çocuğunuzu korumaz.

Çocuğunuz 13 yaşın altındaysa Facebook kullanmasına izin vermeyin: Eğer çocuğunuzun Facebook hesabı varsa, sayfasını arkadaş listesini sık sık kontrol etmekten kaçınmayın. Neler yazmış, hangi fotoğrafları paylaşmış dikkat edin. Ama tabii her şeyden önce onu, Facebook ya da bu gibi sosyal paylaşım sitelerinde karşılaşabileceği tehlikelere karşı bilinçlendirin, uygun bir dille uyarın ve çocuğunuz 13 yaşın altındaysa Facebook kullanmasına izin vermeyin.

Sonuç olarak; sosyal medyadan korkmadan, teknolojik gelişmelere kayıtsız kalmadan ve en önemlisi bu gelişmeleri çocuklarınızdan yasaklamadan tavsiyeler eşliğinde bir strateji belirlemeniz sizin ve ailenizin yararına olacaktır. Sosyal medyada yer alan yenilikleri an be an takip etmeye ve gelişmelere ayak uydurmaya gayret edin. İnternetin artık yaşamamımızın ayrılmaz bir parçası olduğunu kabullenerek bu tavsiyeleri incelemeniz ve ona göre önlemlerinizi almanız kritik bir öneme sahip. Eskiden de bugün de ebeveyn olmanın büyük ve zorlu sorumlulukları bulunuyor. Bu gerçek, hiçbir zaman değişmeyecek. Buna göre hayatınızın akışınızı belirlediğiniz zaman mutluluk ve huzur kendiliğinden gelecektir.

Son Güncelleme: Perşembe, 02 Temmuz 2015 16:52

Gösterim: 1851


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.