Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

TÜBİTAK’ın düzenlediği lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katılabileceği para ödüllü ‘yazılım kampı’ projesi başvuruları 27 Mayıs'ta sona eriyor

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Pardus kapsamındaki açık kaynaklı yazılım yelpazesinin genişletilmesi amacıyla "Yazılım Kampı" düzenliyor. Lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katılabileceği kamp için proje başvuruları 27 Mayıs'ta sona erecek. Proje geliştirme faaliyetine katılan lisans öğrencilerine 2 bin lira ve proje lideri görevindeki yüksek lisans veya doktora öğrencilerine ise 3 bin lira telif ücreti ödenecek.

TÜBİTAK'tan yapılan yazılı açıklamada, Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi'nin (ULAKBİM), bu yıl ilk kez Pardus Yazılım Kampı düzenleyeceği belirtilerek, kampta üniversite öğrencileri, yüksek lisans veya doktora öğrencileri liderliğinde açık kaynaklı kod geliştirecekleri ifade edildi.

Pardus Projesi kapsamındaki açık kaynaklı yazılım yelpazesinin genişletilmesi amacıyla düzenlenen yazılım kampına, öğrencilerin bulundukları illerden katılabileceklerinin bildirildiği açıklamada, üç ay sürecek kamp boyunca her öğrencinin bir liderle proje geliştireceği kaydedildi.

Kamp için yüksek lisans veya doktora öğrencilerinin 27 Mayıs'a kadar proje başvurusunda bulunacaklarının belirtildiği açıklamada, projeyi birlikte gerçekleştirdikleri üniversite öğrencilerinin ise "kamp.pardus.org.tr" sitesine üye olan öğrenciler arasından kendilerinin seçecekleri bildirildi.

Kampa her bölgeden 3 üniversite katılacak

Pardus Yazılım Kampı'na Türkiye'nin her bir bölgesinden 3 olmak üzere toplam 21 farklı üniversiteden projelerin katılacağının belirtildiği açıklamada, her bir projede bir üniversite öğrencisi; yüksek lisans veya doktora öğrencileri liderliğinde bir projenin gerçekleştireceği ifade edildi.

Öğrencilerin, TÜBİTAK'ın belirlediği cihaz yönetimi, dağıtık iz/log yönetimi, e-Posta, eğitim teknolojileri, içerik dağıtımı, kimlik yönetimi, Libre ofis, masaüstü ve uygulamalar, mobil, Pardus kurulumu, yazıcı keşfi ve sürücü uyumlaştırma, uzaktan yönetim uygulamaları ve yedekleme gibi konularındaki projeleriyle kampa başvuru yapabileceklerinin vurgulandığı açıklamada, liderlerin kendi özgün önerilerini de yapabilecekleri kaydedildi.

Proje geliştirme faaliyetine katılan lisans öğrencilerine 2 bin lira ve proje lideri görevindeki yüksek lisans veya doktora öğrencilerine ise 3 bin lira telif ücreti ödemesi, projeden ve gerçekleştirim başarısından bağımsız olarak istisnasız yapılacağının bildirildiği açıklamada, kampta dereceye giren ilk 3 projenin ise ayrıca ödüllendirileceği ifade edildi.

Açıklamada, Pardus Yazılım Kampı için 27 Mayıs'ta son bulacak başvurular hakkında ayrıntılı bilginin "kamp.pardus.org.tr" internet sitesinde yer aldığı, kampın, 21 Haziran'da başlayacağı ve 23 Eylül'de biteceği duyuruldu.

> TÜBİTAK Yazılım Kampı başvuruları devam ediyor

TÜBİTAK’ın düzenlediği lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katılabileceği para ödüllü ‘yazılım kampı’ projesi başvuruları 27 Mayıs'ta sona eriyor

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Pardus kapsamındaki açık kaynaklı yazılım yelpazesinin genişletilmesi amacıyla "Yazılım Kampı" düzenliyor. Lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katılabileceği kamp için proje başvuruları 27 Mayıs'ta sona erecek. Proje geliştirme faaliyetine katılan lisans öğrencilerine 2 bin lira ve proje lideri görevindeki yüksek lisans veya doktora öğrencilerine ise 3 bin lira telif ücreti ödenecek.

TÜBİTAK'tan yapılan yazılı açıklamada, Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi'nin (ULAKBİM), bu yıl ilk kez Pardus Yazılım Kampı düzenleyeceği belirtilerek, kampta üniversite öğrencileri, yüksek lisans veya doktora öğrencileri liderliğinde açık kaynaklı kod geliştirecekleri ifade edildi.

Pardus Projesi kapsamındaki açık kaynaklı yazılım yelpazesinin genişletilmesi amacıyla düzenlenen yazılım kampına, öğrencilerin bulundukları illerden katılabileceklerinin bildirildiği açıklamada, üç ay sürecek kamp boyunca her öğrencinin bir liderle proje geliştireceği kaydedildi.

Kamp için yüksek lisans veya doktora öğrencilerinin 27 Mayıs'a kadar proje başvurusunda bulunacaklarının belirtildiği açıklamada, projeyi birlikte gerçekleştirdikleri üniversite öğrencilerinin ise "kamp.pardus.org.tr" sitesine üye olan öğrenciler arasından kendilerinin seçecekleri bildirildi.

Kampa her bölgeden 3 üniversite katılacak

Pardus Yazılım Kampı'na Türkiye'nin her bir bölgesinden 3 olmak üzere toplam 21 farklı üniversiteden projelerin katılacağının belirtildiği açıklamada, her bir projede bir üniversite öğrencisi; yüksek lisans veya doktora öğrencileri liderliğinde bir projenin gerçekleştireceği ifade edildi.

Öğrencilerin, TÜBİTAK'ın belirlediği cihaz yönetimi, dağıtık iz/log yönetimi, e-Posta, eğitim teknolojileri, içerik dağıtımı, kimlik yönetimi, Libre ofis, masaüstü ve uygulamalar, mobil, Pardus kurulumu, yazıcı keşfi ve sürücü uyumlaştırma, uzaktan yönetim uygulamaları ve yedekleme gibi konularındaki projeleriyle kampa başvuru yapabileceklerinin vurgulandığı açıklamada, liderlerin kendi özgün önerilerini de yapabilecekleri kaydedildi.

Proje geliştirme faaliyetine katılan lisans öğrencilerine 2 bin lira ve proje lideri görevindeki yüksek lisans veya doktora öğrencilerine ise 3 bin lira telif ücreti ödemesi, projeden ve gerçekleştirim başarısından bağımsız olarak istisnasız yapılacağının bildirildiği açıklamada, kampta dereceye giren ilk 3 projenin ise ayrıca ödüllendirileceği ifade edildi.

Açıklamada, Pardus Yazılım Kampı için 27 Mayıs'ta son bulacak başvurular hakkında ayrıntılı bilginin "kamp.pardus.org.tr" internet sitesinde yer aldığı, kampın, 21 Haziran'da başlayacağı ve 23 Eylül'de biteceği duyuruldu.

Son Güncelleme: Pazartesi, 13 May 2013 12:50

Gösterim: 1390

Habertürk program yapımcısı ve sunucusu Ece Üner, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde katıldığı söyleşide gazetecilik ve televizyonculuk mesleğini yapmak isteyen öğrencilere önemli uyarılarda bulundu.

Habertürk program yapımcısı ve sunucusu Ece Üner, İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'nün düzenlediği “Haberin Sorusu Nerede Başlar Nerede Biter ?” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katıldı.

“Akşam Raporu” ve “Enine Boyuna” programlarının sunucusu Ece Üner, İletişim Fakültesi öğrencilerine tecrübelerini ve medyanın bugün içinde bulunduğu durumu anlattı.

Gazetecilik göründüğü kadar ışıklı ve parlak değil

Gazetecilik mesleğine ilk atıldığı yılları şanslı bir dönem olarak nitelendiren Üner, “Ben mesleğe sıfırdan başladım. Stajyer olarak çalışmaya başladığım dönemler Amerika-Irak olayları gündemdeydi. İyi dil bilen insanlara ihtiyaç vardı. Gelen haberlerin çevirilerini yapıyorduk. Bu sektör göründüğü kadar ışıklı ve parlak değil. Kendine göre zorlukları var,” dedi.

Tepki vermek için yerinizden olmayı göze almalısınız

Üner, Basın-İktidar ilişkisi hakkında gelen bir soruya, “Türkiye'de bugün tepki vermek demek, yerinden olmayı göze almak demek. 1980 sonrası medya patronları ne zaman ki fabrika kurmaya, başka sektörlere atılmaya giriştiler o zaman hükümete muhtaç kaldılar. Çünkü hükümete başkaldırdıkları takdirde ihale alamıyorlardı. O zaman hükümete uyum sağlamak durumunda olup bağlı kaldılar,” sözleriyle basının iktidara olan bağlılığına dikkat çekti.

İletişim fakültesi mezunları açıkta

İletişim fakültesi mezunlarının açıkta kaldığı fakat medya çalışanlarının iletişim fakültesinden mezun olmayanlar olduğuna da değinen Üner, “Medyada uzmanlaşma dönemi başladı. Medyanın bazı yerlerde boşlukları var. O yüzden çalışma kadrosunda kendini başka alanlarda geliştirmiş bireylere yer veriyor. Bu yüzden de başka alanlardan insanlar medyada yer alıyor. Az önce de dediğim gibi, bir şey ne kadar ışıklıysa arka tarafı o kadar karanlık kalıyor,” yanıtını verdi.

Öğrencilerden gelen sorular üzerine basın- iktidar ilişkisine de değinen Ece Üner, “Patronlar, gazete patronu olmaktan çıkıp da başka her şeyin patronu olmak isteyince; başkanlardan, hükümetten bağımsız haber yapmak imkânsızdır. Düşündüğünüzü özgürce dile getirme şansı Amerika'da da yok. Hükümet istikrar istiyor. İstikrar demek, tek ses, tek görüş demek. Bunu da sağlamak için medyayı kullanıyor” diyerek konuşasını sonlandırdı.

> Ünlü sunucudan ‘gazetecilik’ mesleğini seçeceklere uyarı

Habertürk program yapımcısı ve sunucusu Ece Üner, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde katıldığı söyleşide gazetecilik ve televizyonculuk mesleğini yapmak isteyen öğrencilere önemli uyarılarda bulundu.

Habertürk program yapımcısı ve sunucusu Ece Üner, İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'nün düzenlediği “Haberin Sorusu Nerede Başlar Nerede Biter ?” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katıldı.

“Akşam Raporu” ve “Enine Boyuna” programlarının sunucusu Ece Üner, İletişim Fakültesi öğrencilerine tecrübelerini ve medyanın bugün içinde bulunduğu durumu anlattı.

Gazetecilik göründüğü kadar ışıklı ve parlak değil

Gazetecilik mesleğine ilk atıldığı yılları şanslı bir dönem olarak nitelendiren Üner, “Ben mesleğe sıfırdan başladım. Stajyer olarak çalışmaya başladığım dönemler Amerika-Irak olayları gündemdeydi. İyi dil bilen insanlara ihtiyaç vardı. Gelen haberlerin çevirilerini yapıyorduk. Bu sektör göründüğü kadar ışıklı ve parlak değil. Kendine göre zorlukları var,” dedi.

Tepki vermek için yerinizden olmayı göze almalısınız

Üner, Basın-İktidar ilişkisi hakkında gelen bir soruya, “Türkiye'de bugün tepki vermek demek, yerinden olmayı göze almak demek. 1980 sonrası medya patronları ne zaman ki fabrika kurmaya, başka sektörlere atılmaya giriştiler o zaman hükümete muhtaç kaldılar. Çünkü hükümete başkaldırdıkları takdirde ihale alamıyorlardı. O zaman hükümete uyum sağlamak durumunda olup bağlı kaldılar,” sözleriyle basının iktidara olan bağlılığına dikkat çekti.

İletişim fakültesi mezunları açıkta

İletişim fakültesi mezunlarının açıkta kaldığı fakat medya çalışanlarının iletişim fakültesinden mezun olmayanlar olduğuna da değinen Üner, “Medyada uzmanlaşma dönemi başladı. Medyanın bazı yerlerde boşlukları var. O yüzden çalışma kadrosunda kendini başka alanlarda geliştirmiş bireylere yer veriyor. Bu yüzden de başka alanlardan insanlar medyada yer alıyor. Az önce de dediğim gibi, bir şey ne kadar ışıklıysa arka tarafı o kadar karanlık kalıyor,” yanıtını verdi.

Öğrencilerden gelen sorular üzerine basın- iktidar ilişkisine de değinen Ece Üner, “Patronlar, gazete patronu olmaktan çıkıp da başka her şeyin patronu olmak isteyince; başkanlardan, hükümetten bağımsız haber yapmak imkânsızdır. Düşündüğünüzü özgürce dile getirme şansı Amerika'da da yok. Hükümet istikrar istiyor. İstikrar demek, tek ses, tek görüş demek. Bunu da sağlamak için medyayı kullanıyor” diyerek konuşasını sonlandırdı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 13 May 2013 10:40

Gösterim: 2449

İzmir'de, dezavantajlı bölgelerdeki maddi durumu yetersiz öğrencilere her hafta ücretsiz yumurta dağıtılacak. Haftaya başlayacak olan uygulama gelecek yıl da devam edecek.

İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimine önem verdiklerini belirterek, bu kapsamda İzmir Yumurta Satıcıları Derneği ile sosyo-ekonomik düzeyi düşük bölgelerdeki öğrencilerin beslenmesine katkı vermek için anlaştıklarını söyledi.

Anlaşma kapsamında maddi durumu yetersiz öğrencilere her hafta yumurta dağıtılacağını ifade eden Bardakcı, "Anasınıfı ve ilkokul öğrencilerine her hafta 6 yumurta verilecek" dedi. Bardakcı, yumurtanın besleyici değerinin çok yüksek olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İmkanları kısıtlı olup yumurta bulamayan çocuklarımız var. Bu besini alamayan öğrencilerin gelişimi anlamında bu dağıtımın katkı sağlayacağını düşünüyorum. Tarım, Gıda ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile de konuyu görüştük. Yumurtanın taşınma standartları belli. Onlara uyarak dağıtım yapılacak. Altı yumurta bulunacak paketlerin üzerinde yumurtaların üretim ve son kullanma tarihi, üretici firma bilgileri yer alacak. Öğrencileri de tüketimde dikkat edecekleri hususlar hakkında bilgilendireceğiz."

2013-2014 eğitim-öğretim yılında da devam

Bardakcı, yumurta dağıtımı yapılacak öğrencilerin sayılarıyla ilgili tespit çalışmalarının sürdüğüne işaret ederek, "Dağıtım önümüzdeki hafta başlayacak. Bunun için çalışmaları hızlandırdık. Okullar kapandıktan sonra da gelecek eğitim öğretim yılında devam edecek" diye konuştu.

Yumurta dağıtımının dernekçe yapılacağını belirten Bardakcı, yumurtaların okullarda muhafaza edilmeyeceğini, çocukların yumurtasını aldıktan sonra hemen evine götürebileceği şekilde bir dağıtım planlaması yapılacağını dile getirdi.

Bardakcı, projenin okul sütü programıyla doğrudan ilintili olmadığını ancak bu tip gıdaları dengeli şekilde alamayan çocuklar için böyle çalışmaların bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.

Her hafta 70 bin yumurta

İzmir Yumurta Satıcıları Derneği Başkanı Ufuk Aksoy da projeyle gelir düzeyi düşük bölgelerdeki öğrencilerin beslenmesine destek vermeyi amaçladıklarını kaydederek, "İlk etapta her hafta 70 bin yumurta dağıtmayı planladık. Bu da yaklaşık 12 bin öğrenci demek. Yumurta sayısını 100 bine kadar çıkarabiliriz" diye konuştu.

Yumurtanın anne sütünden sonra besin değeri en yüksek gıda olduğunu vurgulayan Aksoy, projenin Türkiye'ye örnek olmasını istediklerini belirtti.

> Okullarda sütten sonra yumurta dönemi

İzmir'de, dezavantajlı bölgelerdeki maddi durumu yetersiz öğrencilere her hafta ücretsiz yumurta dağıtılacak. Haftaya başlayacak olan uygulama gelecek yıl da devam edecek.

İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimine önem verdiklerini belirterek, bu kapsamda İzmir Yumurta Satıcıları Derneği ile sosyo-ekonomik düzeyi düşük bölgelerdeki öğrencilerin beslenmesine katkı vermek için anlaştıklarını söyledi.

Anlaşma kapsamında maddi durumu yetersiz öğrencilere her hafta yumurta dağıtılacağını ifade eden Bardakcı, "Anasınıfı ve ilkokul öğrencilerine her hafta 6 yumurta verilecek" dedi. Bardakcı, yumurtanın besleyici değerinin çok yüksek olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İmkanları kısıtlı olup yumurta bulamayan çocuklarımız var. Bu besini alamayan öğrencilerin gelişimi anlamında bu dağıtımın katkı sağlayacağını düşünüyorum. Tarım, Gıda ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile de konuyu görüştük. Yumurtanın taşınma standartları belli. Onlara uyarak dağıtım yapılacak. Altı yumurta bulunacak paketlerin üzerinde yumurtaların üretim ve son kullanma tarihi, üretici firma bilgileri yer alacak. Öğrencileri de tüketimde dikkat edecekleri hususlar hakkında bilgilendireceğiz."

2013-2014 eğitim-öğretim yılında da devam

Bardakcı, yumurta dağıtımı yapılacak öğrencilerin sayılarıyla ilgili tespit çalışmalarının sürdüğüne işaret ederek, "Dağıtım önümüzdeki hafta başlayacak. Bunun için çalışmaları hızlandırdık. Okullar kapandıktan sonra da gelecek eğitim öğretim yılında devam edecek" diye konuştu.

Yumurta dağıtımının dernekçe yapılacağını belirten Bardakcı, yumurtaların okullarda muhafaza edilmeyeceğini, çocukların yumurtasını aldıktan sonra hemen evine götürebileceği şekilde bir dağıtım planlaması yapılacağını dile getirdi.

Bardakcı, projenin okul sütü programıyla doğrudan ilintili olmadığını ancak bu tip gıdaları dengeli şekilde alamayan çocuklar için böyle çalışmaların bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.

Her hafta 70 bin yumurta

İzmir Yumurta Satıcıları Derneği Başkanı Ufuk Aksoy da projeyle gelir düzeyi düşük bölgelerdeki öğrencilerin beslenmesine destek vermeyi amaçladıklarını kaydederek, "İlk etapta her hafta 70 bin yumurta dağıtmayı planladık. Bu da yaklaşık 12 bin öğrenci demek. Yumurta sayısını 100 bine kadar çıkarabiliriz" diye konuştu.

Yumurtanın anne sütünden sonra besin değeri en yüksek gıda olduğunu vurgulayan Aksoy, projenin Türkiye'ye örnek olmasını istediklerini belirtti.

Son Güncelleme: Cuma, 10 May 2013 12:10

Gösterim: 1152

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, "Son dönemde gündemimize Yabancı Dil Sınavı ile ilgili konular gelmiştir. İlk vardığımız sonuçlar gerek sürenin kısaltılması, gerekse sorulardaki zorlukların haklı eleştiriler olduğunu gösteriyor" dedi.

Çetinsaya, Bodrum ilçesine bağlı Turgutreis beldesindeki bir otelde düzenlenen Üniversitelerarası Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, "Son dönemde gündemimize Yabancı Dil Sınavı ile ilgili konular geldi. Bu konuyu bizzat ben kuruldaki arkadaşlarımla da istişare ediyorum. İlk vardığımız sonuçlar gerek sürenin kısaltılması, gerekse sorulardaki zorlukların haklı eleştirilerin haklı olduğunu gösteriyor. Bu konuya hassasiyetle eğilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hepimiz bu yollardan geçtik, bu kaynak bizim öğretim üyesi kaynağımızdır."

Bu konuda üniversitelerarası kurula ortak çalışma yapmayı teklif eden Çetinsaya, "Bir çalışma grubunu faaliyete geçirmek üzereyiz. Sizler de bir çalışma grubu kurabilirseniz iki taraf birlikte zannederim hem meseleyi teşhis eder hem de çözüm yollarını, ne yapmamız gerektiğini bizlere önerir. İmkansızı istememeliyiz. Yabancı dil meselesinde ülkemizin beklentileri doğrultusunda bir politika izlemeliyiz" dedi.

Akademisyenlerin özlük hakları

Yükseköğretim camiasının en önemli sorunlarından birinin özlük hakları meselesi olduğuna dikkati çeken Çetinsaya, şunları söyledi:

"Özlük hakları ile ilgili resmi ve gayri resmi ortamlarda birçok kez görüşlerimi dile getirdim. Sayın Başbakanımızın da bu konuda direktif, konunun önemi ve hassasiyetine yönelik mesajlar vermesi bizleri mutlu etmiştir. Sayın Başbakanımıza buradan şükranlarımı sunuyorum. Bu konuda bizlerin de bir ev ödevi olduğunu düşünüyorum. Gerek üniversitelerarası kurul gerekse YÖK olarak ortak bir çalışma yapmamızı ve tabiri caizse bir beyaz kağıt, rapor hazırlamamızı öneriyorum. Özlük hakları konusundaki temel iyileştirmeleri, temel unsurları ele alacak ve rapor şekline dönüştürebileceğimiz bir belge hazırlamamızı öneriyorum."

Çetinsaya, hazırlanacak raporun devlet büyükleri ve bütün ilgili kurumlara arz edileceğini belirterek, konuyu dile getiren ve hassasiyet gösterenlere teşekkür etti.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya devlet ve vakıf üniversitelerinden 174 üniversite temsilcisi katılıyor.

Üniversitelerarası Kurul Toplantısı, çözüm süreci ile ilgili kurul üyeleri ve üniversite temsilcilerinin müzakerelerinin ardından sona erecek.

> YÖK Başkanı da YDS eleştirilerini haklı buldu

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, "Son dönemde gündemimize Yabancı Dil Sınavı ile ilgili konular gelmiştir. İlk vardığımız sonuçlar gerek sürenin kısaltılması, gerekse sorulardaki zorlukların haklı eleştiriler olduğunu gösteriyor" dedi.

Çetinsaya, Bodrum ilçesine bağlı Turgutreis beldesindeki bir otelde düzenlenen Üniversitelerarası Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, "Son dönemde gündemimize Yabancı Dil Sınavı ile ilgili konular geldi. Bu konuyu bizzat ben kuruldaki arkadaşlarımla da istişare ediyorum. İlk vardığımız sonuçlar gerek sürenin kısaltılması, gerekse sorulardaki zorlukların haklı eleştirilerin haklı olduğunu gösteriyor. Bu konuya hassasiyetle eğilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hepimiz bu yollardan geçtik, bu kaynak bizim öğretim üyesi kaynağımızdır."

Bu konuda üniversitelerarası kurula ortak çalışma yapmayı teklif eden Çetinsaya, "Bir çalışma grubunu faaliyete geçirmek üzereyiz. Sizler de bir çalışma grubu kurabilirseniz iki taraf birlikte zannederim hem meseleyi teşhis eder hem de çözüm yollarını, ne yapmamız gerektiğini bizlere önerir. İmkansızı istememeliyiz. Yabancı dil meselesinde ülkemizin beklentileri doğrultusunda bir politika izlemeliyiz" dedi.

Akademisyenlerin özlük hakları

Yükseköğretim camiasının en önemli sorunlarından birinin özlük hakları meselesi olduğuna dikkati çeken Çetinsaya, şunları söyledi:

"Özlük hakları ile ilgili resmi ve gayri resmi ortamlarda birçok kez görüşlerimi dile getirdim. Sayın Başbakanımızın da bu konuda direktif, konunun önemi ve hassasiyetine yönelik mesajlar vermesi bizleri mutlu etmiştir. Sayın Başbakanımıza buradan şükranlarımı sunuyorum. Bu konuda bizlerin de bir ev ödevi olduğunu düşünüyorum. Gerek üniversitelerarası kurul gerekse YÖK olarak ortak bir çalışma yapmamızı ve tabiri caizse bir beyaz kağıt, rapor hazırlamamızı öneriyorum. Özlük hakları konusundaki temel iyileştirmeleri, temel unsurları ele alacak ve rapor şekline dönüştürebileceğimiz bir belge hazırlamamızı öneriyorum."

Çetinsaya, hazırlanacak raporun devlet büyükleri ve bütün ilgili kurumlara arz edileceğini belirterek, konuyu dile getiren ve hassasiyet gösterenlere teşekkür etti.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya devlet ve vakıf üniversitelerinden 174 üniversite temsilcisi katılıyor.

Üniversitelerarası Kurul Toplantısı, çözüm süreci ile ilgili kurul üyeleri ve üniversite temsilcilerinin müzakerelerinin ardından sona erecek.

Son Güncelleme: Pazartesi, 13 May 2013 11:58

Gösterim: 2283

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde okullarda çocukların neden öğrenemediğini sorguladı. Bolat, öğrenme konusunda ezberci eğitime karşı olduğunu belirtirken öğrenme sürecinde 'konu'ların sadece birer araç olduğunu asıl önemli olan şeyin 'kavram'lar olduğunu vurguladı.

Bolat, “Konular sadece bir araç. Asıl olan kavramlar. derslerde kavramlar değil, konular işlendiği için okullarda gerçek öğrenme olmaz. Eğer okullarda gerçekten öğrenmeyi sağlamak, eleştirel düşünmeyi geliştirmek, dersleri ilgi çekici hale getirmek ve eğitimi gerçek hayatla bağdaştırmak istiyorsak, dersleri konu bazlı değil, kavram bazlı işlemeliyiz.” dedi.

Özgür Bolat'ın bugünkü yazısı;

Bir öğretmen: “ İtirazım var!” diye ayağı kalktı.

“Tamam, ezberci eğitime karşıyız. Ama çocuklar bazı şeyleri ezberlemeli. Mesela, ülkenin başkentlerini ezberlemeden nasıl bilecekler?”

“Peki, bir şehri başkent yapan prensipler nedir hocam?” diye sordum.

Öğretmen biraz düşündü ve” Bilmiyorum.” dedi. Ben de ekledim.

Yazının devamı için Tıklayın

> Çocuklar okulda neden öğrenemiyor?

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde okullarda çocukların neden öğrenemediğini sorguladı. Bolat, öğrenme konusunda ezberci eğitime karşı olduğunu belirtirken öğrenme sürecinde 'konu'ların sadece birer araç olduğunu asıl önemli olan şeyin 'kavram'lar olduğunu vurguladı.

Bolat, “Konular sadece bir araç. Asıl olan kavramlar. derslerde kavramlar değil, konular işlendiği için okullarda gerçek öğrenme olmaz. Eğer okullarda gerçekten öğrenmeyi sağlamak, eleştirel düşünmeyi geliştirmek, dersleri ilgi çekici hale getirmek ve eğitimi gerçek hayatla bağdaştırmak istiyorsak, dersleri konu bazlı değil, kavram bazlı işlemeliyiz.” dedi.

Özgür Bolat'ın bugünkü yazısı;

Bir öğretmen: “ İtirazım var!” diye ayağı kalktı.

“Tamam, ezberci eğitime karşıyız. Ama çocuklar bazı şeyleri ezberlemeli. Mesela, ülkenin başkentlerini ezberlemeden nasıl bilecekler?”

“Peki, bir şehri başkent yapan prensipler nedir hocam?” diye sordum.

Öğretmen biraz düşündü ve” Bilmiyorum.” dedi. Ben de ekledim.

Yazının devamı için Tıklayın

Son Güncelleme: Cuma, 10 May 2013 11:30

Gösterim: 2471


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.