Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Ahmet Hakan Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde, Başbakan Erdoğan’ın kendisine ‘oy yok’ diyen öğretmene verdiği cevabı eleştirdi ve Başbakan’ın bu tutumunun nedenlerini şöyle sıraladı…
MEYDANDAKİ vatandaş, Başbakan’a bağırıyor:
“Şubatta öğretmen ataması yoksa oy da yok.”
Belli ki Başbakan’a oy vermiş.
Belli ki yine oy verecek.
Ama bu kez bir şartı var: Şubatta atama...
“Olmazsa oy vermem” diyor.
*
Başbakan cevap veriyor:
“Sağ ol. O oy senin olsun. Biz öyle spekülasyonlara girmeyiz. Al onu kendine sakla. Tamam, kendine sakla... Sen vermen gereken yere ver. Bize kimin oy vereceği belli, bak burada görüyorsun. Sen kendine sakla.”
*
Nasıl oluyor da Başbakan, “O işi halletmezsen sana oy yok” diyen vatandaşa “Oy vermezsen verme” tavrı koyabiliyor?
Nasıl oluyor da bu denli tok satıcı olabiliyor?
Sorunun cevabı şu ALTI maddede:
*
BİR: Çünkü Başbakan, verdiği cevabın gayet azınlıkta kalan bir kısım seçkin zümre tarafından yadırganacağını, geriye kalan büyük kalabalığın, “Helal olsun adama, lafını sakınmıyor arkadaş” diyeceğini gayet iyi biliyor.
İKİ: Çünkü Başbakan, yüzde 54’ü cebinde keklik olarak görüyor ve miting meydanında vatandaş azarlamanın yüzde 54’ten dirhem bile götüremeyeceğinden adı gibi emin.
ÜÇ: Çünkü Başbakan, o vatandaşı azarlayarak, “Biz oy tehdidiyle iş yapmayız” mesajını verdiğini düşünüyor ve bu mesajın da toplum üzerinde olumlu etki yaratacağı görüşünde.
DÖRT: Çünkü Başbakan, meydanda bağıran o vatandaşın “iyi niyetli” olmadığını, “iyi niyetli” olsa öyle bağırmayacağını, öyle bağırmasının “kötü niyet” göstergesinden başka bir şey olmadığını düşünüyor.
BEŞ: Çünkü Başbakan, meydanda kendisi konuşurken vatandaşın tekinin sesini yükseltmesini “ifade özgürlüğü” kapsamında görmüyor, “sözünün üstüne söz söylemeye kalkışmak” kapsamında değerlendiriyor.
ALTI: Çünkü Başbakan, bir atamaya kendisine oy verecek olan seçmenden doğacak kaybı, başka tür menfaatlerle kendisine oy verecek seçmenler eliyle kapatacağını gayet iyi biliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ahmet Hakan Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde, Başbakan Erdoğan’ın kendisine ‘oy yok’ diyen öğretmene verdiği cevabı eleştirdi ve Başbakan’ın bu tutumunun nedenlerini şöyle sıraladı…
MEYDANDAKİ vatandaş, Başbakan’a bağırıyor:
“Şubatta öğretmen ataması yoksa oy da yok.”
Belli ki Başbakan’a oy vermiş.
Belli ki yine oy verecek.
Ama bu kez bir şartı var: Şubatta atama...
“Olmazsa oy vermem” diyor.
*
Başbakan cevap veriyor:
“Sağ ol. O oy senin olsun. Biz öyle spekülasyonlara girmeyiz. Al onu kendine sakla. Tamam, kendine sakla... Sen vermen gereken yere ver. Bize kimin oy vereceği belli, bak burada görüyorsun. Sen kendine sakla.”
*
Nasıl oluyor da Başbakan, “O işi halletmezsen sana oy yok” diyen vatandaşa “Oy vermezsen verme” tavrı koyabiliyor?
Nasıl oluyor da bu denli tok satıcı olabiliyor?
Sorunun cevabı şu ALTI maddede:
*
BİR: Çünkü Başbakan, verdiği cevabın gayet azınlıkta kalan bir kısım seçkin zümre tarafından yadırganacağını, geriye kalan büyük kalabalığın, “Helal olsun adama, lafını sakınmıyor arkadaş” diyeceğini gayet iyi biliyor.
İKİ: Çünkü Başbakan, yüzde 54’ü cebinde keklik olarak görüyor ve miting meydanında vatandaş azarlamanın yüzde 54’ten dirhem bile götüremeyeceğinden adı gibi emin.
ÜÇ: Çünkü Başbakan, o vatandaşı azarlayarak, “Biz oy tehdidiyle iş yapmayız” mesajını verdiğini düşünüyor ve bu mesajın da toplum üzerinde olumlu etki yaratacağı görüşünde.
DÖRT: Çünkü Başbakan, meydanda bağıran o vatandaşın “iyi niyetli” olmadığını, “iyi niyetli” olsa öyle bağırmayacağını, öyle bağırmasının “kötü niyet” göstergesinden başka bir şey olmadığını düşünüyor.
BEŞ: Çünkü Başbakan, meydanda kendisi konuşurken vatandaşın tekinin sesini yükseltmesini “ifade özgürlüğü” kapsamında görmüyor, “sözünün üstüne söz söylemeye kalkışmak” kapsamında değerlendiriyor.
ALTI: Çünkü Başbakan, bir atamaya kendisine oy verecek olan seçmenden doğacak kaybı, başka tür menfaatlerle kendisine oy verecek seçmenler eliyle kapatacağını gayet iyi biliyor.
Son Güncelleme: Salı, 22 Ocak 2013 09:06
Gösterim: 1614
Başbakan Erdoğan, eş durumu nedeniyle atama bekleyen öğretmenlerin atamalarının Şubat’ta yapılacağını ve başörtüsü yasağı için de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu işaret etti.
Star Gazetesi’nin haberine göre, Erdoğan, önceki gün akşam yemeğinde bir araya geldiği sivil toplum örgütü temsilcileri ve kanaat önderlerinin 4 saat boyunca sorularını cevapladı. Memur-Sen İl Temsilcisi Mithat Sevin’in kamuda başörtüsü yasağını dile getirmesi üzerine Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’ni işaret etti. Erdoğan şöyle dedi: “Her şey bir anda olmuyor. Kuran’ı bile 23 yılda indi. Allah bir anda indiremez miydi? İndirirdi. Ama herşeyin bir zamanı var. Biz geldiğimizde sorun daha büyüktü. Herşey bir anda olmaz, zamana yayılmalı. Ama biz Anayasa konusunda bireysel başvuru yolunu açtık. Anayasa Mahkemesi’ne yasal yollardan başvurup önce haklarını arasınlar. Onu bir görelim.” PKK’nın bölgeyi fakir bırakmaya çalıştığını kaydeden Erdoğan İmralı görüşmeleri ile başlayan sürece de değinerek, “Biz süreci devam ettiriyoruz. Suistimal edilmediği takdirde sonuca götüreceğiz ve bir an önce kanı durduracağız” diye konuştu.
Öğretmenlerin eş durumundan ataması Şubat’ta yapılacak
Bir soru üzerine Suriye ile savaşma niyetleri olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, “Ancak saldırırsa elimiz kolumuz bağlı durmayız” dedi. Batının Suriye konusunda duyarsız kaldığını aktaran Erdoğan, “Fransa Mali’ye niye girdi.Dünyanın en zengin altın madenleri var. Onun için oradalar” dedi. Erdoğan öğretmenlerin Şubat’ta eş durumundan tayin talebi için de “Yeniden atama yapılacak, hazırlıklar yapılıyor” diyerek müjde verdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Erdoğan, eş durumu nedeniyle atama bekleyen öğretmenlerin atamalarının Şubat’ta yapılacağını ve başörtüsü yasağı için de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu işaret etti.
Star Gazetesi’nin haberine göre, Erdoğan, önceki gün akşam yemeğinde bir araya geldiği sivil toplum örgütü temsilcileri ve kanaat önderlerinin 4 saat boyunca sorularını cevapladı. Memur-Sen İl Temsilcisi Mithat Sevin’in kamuda başörtüsü yasağını dile getirmesi üzerine Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’ni işaret etti. Erdoğan şöyle dedi: “Her şey bir anda olmuyor. Kuran’ı bile 23 yılda indi. Allah bir anda indiremez miydi? İndirirdi. Ama herşeyin bir zamanı var. Biz geldiğimizde sorun daha büyüktü. Herşey bir anda olmaz, zamana yayılmalı. Ama biz Anayasa konusunda bireysel başvuru yolunu açtık. Anayasa Mahkemesi’ne yasal yollardan başvurup önce haklarını arasınlar. Onu bir görelim.” PKK’nın bölgeyi fakir bırakmaya çalıştığını kaydeden Erdoğan İmralı görüşmeleri ile başlayan sürece de değinerek, “Biz süreci devam ettiriyoruz. Suistimal edilmediği takdirde sonuca götüreceğiz ve bir an önce kanı durduracağız” diye konuştu.
Öğretmenlerin eş durumundan ataması Şubat’ta yapılacak
Bir soru üzerine Suriye ile savaşma niyetleri olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, “Ancak saldırırsa elimiz kolumuz bağlı durmayız” dedi. Batının Suriye konusunda duyarsız kaldığını aktaran Erdoğan, “Fransa Mali’ye niye girdi.Dünyanın en zengin altın madenleri var. Onun için oradalar” dedi. Erdoğan öğretmenlerin Şubat’ta eş durumundan tayin talebi için de “Yeniden atama yapılacak, hazırlıklar yapılıyor” diyerek müjde verdi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Ocak 2013 16:52
Gösterim: 1873
Başbakan'a "oy yok" diyen öğretmenin atamayı eşi için istediği ortaya çıktı
Gaziantep’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Atama yoksa oy da yok” diyen ve Başbakan’ın “O oy senin olsun” yanıtı verdiği kişinin bir devlet okulunda öğretmen olduğu, atamayı ise eşi için istediği belirtildi.
Gaziantep 3’üncü Organize Sanayi Bölgesi’ndeki açılış sırasında kalabalık arasında bulunan 30 yaşlarında bir kişi, “Öğretmenler Şubat’ta atama bekliyor” diye bağırdı. Bunu duyan Başbakan Erdoğan, “Kusura bakmayın. Ne söylediysek o olur, başkası olmaz” diye yanıt verince aynı kişi, “Atama yoksa oy da yok” diye devam etti. Başbakan bu sözlere karşılık, “Sağol o oy senin olsun. Biz böyle spekülasyonlara gelmeyiz. Al oyunu kendine sakla tamam. Sen vermen gereken yere ver. Bize kimin oy vereceği belli, bak burada görüyorsun. Sen kendine sakla” dedi. Bu kişi de polislerce salondan çıkarılarak gözaltına alındı.
Savcı talimatıyla serbest kaldı
Yaklaşık 2 saat süreyle gözaltına alınan ve adı açıklanmayan kişinin yapılan incelemesinde bir devlet okulunda öğretmen olduğu, eşinin ise atama beklediği, Başbakan’dan o nedenle atama isteminde bulunduğu ortaya çıktı. Gözaltına alınan kişinin sorgusunun ardından, Cumhuriyet Savcısı tarafından suç unsuru oluşmadığı için resmi gözaltı işlemi yapılmadan serbest bırakıldığı bildirildi.
Şamil Tayyar Twitter’dan yazdı
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar da Twitter hesabından gözaltına alınan kişinin öğretmen olduğunu doğrularken, “Başbakana ‘atama istiyoruz yoksa sana oy yok’ diyen zat atanmış öğretmen çıktı, yani memur... Bir yakını varmış. Bazıları zat ifadesine takmış! Zat, kişi demek. Öğretmen başbakana posta koyacak, sen kişi bile diyemeyeceksin! Bu ne bağnazlıktır ya?” diye yazdı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan'a "oy yok" diyen öğretmenin atamayı eşi için istediği ortaya çıktı
Gaziantep’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Atama yoksa oy da yok” diyen ve Başbakan’ın “O oy senin olsun” yanıtı verdiği kişinin bir devlet okulunda öğretmen olduğu, atamayı ise eşi için istediği belirtildi.
Gaziantep 3’üncü Organize Sanayi Bölgesi’ndeki açılış sırasında kalabalık arasında bulunan 30 yaşlarında bir kişi, “Öğretmenler Şubat’ta atama bekliyor” diye bağırdı. Bunu duyan Başbakan Erdoğan, “Kusura bakmayın. Ne söylediysek o olur, başkası olmaz” diye yanıt verince aynı kişi, “Atama yoksa oy da yok” diye devam etti. Başbakan bu sözlere karşılık, “Sağol o oy senin olsun. Biz böyle spekülasyonlara gelmeyiz. Al oyunu kendine sakla tamam. Sen vermen gereken yere ver. Bize kimin oy vereceği belli, bak burada görüyorsun. Sen kendine sakla” dedi. Bu kişi de polislerce salondan çıkarılarak gözaltına alındı.
Savcı talimatıyla serbest kaldı
Yaklaşık 2 saat süreyle gözaltına alınan ve adı açıklanmayan kişinin yapılan incelemesinde bir devlet okulunda öğretmen olduğu, eşinin ise atama beklediği, Başbakan’dan o nedenle atama isteminde bulunduğu ortaya çıktı. Gözaltına alınan kişinin sorgusunun ardından, Cumhuriyet Savcısı tarafından suç unsuru oluşmadığı için resmi gözaltı işlemi yapılmadan serbest bırakıldığı bildirildi.
Şamil Tayyar Twitter’dan yazdı
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar da Twitter hesabından gözaltına alınan kişinin öğretmen olduğunu doğrularken, “Başbakana ‘atama istiyoruz yoksa sana oy yok’ diyen zat atanmış öğretmen çıktı, yani memur... Bir yakını varmış. Bazıları zat ifadesine takmış! Zat, kişi demek. Öğretmen başbakana posta koyacak, sen kişi bile diyemeyeceksin! Bu ne bağnazlıktır ya?” diye yazdı.
Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Ocak 2013 12:59
Gösterim: 1527
Selçuk Üniversitesi'nce (SÜ) 5 ildeki 268 işletmede yapılan anket sonucu, okul kantinlerinde çalışanların yüzde 73'ünün gıda güvenliği ve hijyen konusunda hiçbir eğitim almadığını ortaya koydu.
Avrupa Birliği Bakanlığı Leonardo Da Vinci Programı Yenilik Transferi Projesi kapsamında SÜ Çumra Meslek Yüksekokulu tarafından yürütülen “Restoran ve Okul Kantinlerinde Gıda Güvenliği Farkındalığı” (Safe-Rest) projesi kapsamında, 5 ilde 268 işletmede anket yapıldı.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, SÜ Çumra Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi ve Proje Yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Meryem Kara, “Neden daha güvenli gıdalar üretmeyelim, tüketmeliyim?” sloganıyla, 2010 yılında başlattıkları projeyle restoran ve okul kantinlerinde toplum sağlığının korunması için; tarladan ya da çiftlikten çatala kadar, güvenilir gıdalar üretilip tüketilmesinin hedeflendiğini söyledi.
Restoran ve okul kantinlerinin geniş bir kesime hitap ettiğini, özellikle çocukların önemli kısmının kantinlerden beslendiğini vurgulayan Kara, şunları kaydetti:
“Anket yöntemiyle saha çalışması yaptık. Ankara, Denizli, Bolu, Konya ve Uşak olmak üzere 5 ildeki toplam 268 işletmede 617 kişiyle görüşmeler yaptık. İlginç sonuçlara ulaştık. Restoran ve okul kantinlerinde çalışanlar genellikle, tornacı, tezgahtar, tesisatçı, muhasebeci, işletmeci, garson, ev hanımı ve gıda teknikeri gibi çok çeşitli meslek gruplarından oluşmaktadır. Restoran ve okul kantinlerinde çalışanların büyük çoğunluğu ilkokul mezunu. Restoranlarda çalışanların yüzde 64'ü, okul kantinlerinde ise yüzde 73'ü gıda güvenliği ve hijyen konusunda herhangi bir eğitim almamış. Ankete katılanların büyük çoğunluğunun, bu konularda bilgisiz olduğu da tespit edilmiştir.”
Kara, güvenli olmayan gıdaların başta kanser olmak üzere birçok hastalığa neden olabildiğini, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 2,2 milyon insanın gıda kaynaklı hastalıklardan öldüğünü sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Selçuk Üniversitesi'nce (SÜ) 5 ildeki 268 işletmede yapılan anket sonucu, okul kantinlerinde çalışanların yüzde 73'ünün gıda güvenliği ve hijyen konusunda hiçbir eğitim almadığını ortaya koydu.
Avrupa Birliği Bakanlığı Leonardo Da Vinci Programı Yenilik Transferi Projesi kapsamında SÜ Çumra Meslek Yüksekokulu tarafından yürütülen “Restoran ve Okul Kantinlerinde Gıda Güvenliği Farkındalığı” (Safe-Rest) projesi kapsamında, 5 ilde 268 işletmede anket yapıldı.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, SÜ Çumra Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi ve Proje Yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Meryem Kara, “Neden daha güvenli gıdalar üretmeyelim, tüketmeliyim?” sloganıyla, 2010 yılında başlattıkları projeyle restoran ve okul kantinlerinde toplum sağlığının korunması için; tarladan ya da çiftlikten çatala kadar, güvenilir gıdalar üretilip tüketilmesinin hedeflendiğini söyledi.
Restoran ve okul kantinlerinin geniş bir kesime hitap ettiğini, özellikle çocukların önemli kısmının kantinlerden beslendiğini vurgulayan Kara, şunları kaydetti:
“Anket yöntemiyle saha çalışması yaptık. Ankara, Denizli, Bolu, Konya ve Uşak olmak üzere 5 ildeki toplam 268 işletmede 617 kişiyle görüşmeler yaptık. İlginç sonuçlara ulaştık. Restoran ve okul kantinlerinde çalışanlar genellikle, tornacı, tezgahtar, tesisatçı, muhasebeci, işletmeci, garson, ev hanımı ve gıda teknikeri gibi çok çeşitli meslek gruplarından oluşmaktadır. Restoran ve okul kantinlerinde çalışanların büyük çoğunluğu ilkokul mezunu. Restoranlarda çalışanların yüzde 64'ü, okul kantinlerinde ise yüzde 73'ü gıda güvenliği ve hijyen konusunda herhangi bir eğitim almamış. Ankete katılanların büyük çoğunluğunun, bu konularda bilgisiz olduğu da tespit edilmiştir.”
Kara, güvenli olmayan gıdaların başta kanser olmak üzere birçok hastalığa neden olabildiğini, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 2,2 milyon insanın gıda kaynaklı hastalıklardan öldüğünü sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Salı, 22 Ocak 2013 09:50
Gösterim: 2263
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmen atamalarında “eşleri” birbirinden ayırdığı iddialarına isyan ederek, “Adım aileyi bölen bakana çıktı, ama cumhuriyet tarihinin eş durumundan en çok atamayı yapan bakanım” dedi.
Dinçer, TBMM’deki sohbetinde, kendisinin konulan kuralların herkes için eşit olarak uygulanmasını sağlamaya çalıştığını ifade etti. Dinçer, eş, sağlık, olağanüstü hale bağlı özür durumu gibi nedenlerle öğretmenlerin tayin taleplerinin bakanlık tarafından karşılanmasını yıllara göre kıyasladı.
Atamalar giderek arttı
Dinçer’in verdiği istatistiki verilere göre, 2008 yılında 19 bin 963, 2009 yılında 25 bin 657, 2010 yılında 33 bin 935, 2011 yılında 36 bin 411, 2012 yılında ise 32 bin 340 öğretmenin eş durumundan ataması yapıldı. Atamaların talebe göre gerçekleşme oranları da 2008’de yüzde 86, 2009’da yüzde 90, 2010 yılında yüzde 96, 2011 yılında yüzde 93, 2012 yılında ise yüzde 91 oldu.
(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmen atamalarında “eşleri” birbirinden ayırdığı iddialarına isyan ederek, “Adım aileyi bölen bakana çıktı, ama cumhuriyet tarihinin eş durumundan en çok atamayı yapan bakanım” dedi.
Dinçer, TBMM’deki sohbetinde, kendisinin konulan kuralların herkes için eşit olarak uygulanmasını sağlamaya çalıştığını ifade etti. Dinçer, eş, sağlık, olağanüstü hale bağlı özür durumu gibi nedenlerle öğretmenlerin tayin taleplerinin bakanlık tarafından karşılanmasını yıllara göre kıyasladı.
Atamalar giderek arttı
Dinçer’in verdiği istatistiki verilere göre, 2008 yılında 19 bin 963, 2009 yılında 25 bin 657, 2010 yılında 33 bin 935, 2011 yılında 36 bin 411, 2012 yılında ise 32 bin 340 öğretmenin eş durumundan ataması yapıldı. Atamaların talebe göre gerçekleşme oranları da 2008’de yüzde 86, 2009’da yüzde 90, 2010 yılında yüzde 96, 2011 yılında yüzde 93, 2012 yılında ise yüzde 91 oldu.
(hürriyet)
Son Güncelleme: Pazartesi, 21 Ocak 2013 11:29
Gösterim: 2009
          
	        
