Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Bazı şeyler hayatımızda öyle yer etmiştir ki aksini düşünemeyiz. İşte bilim insanları doğru bildiğimiz şeylerin aslında hiç de öyle olmadığını ortaya çıkardı

ABD'li bilim insanları, doğru bilinen yanlışların, şehir efsanelerinin, obeziteyle mücadeleyi engellediğini vurguladı. Alabama Üniversitesi'nde görevli bilim insanları doğru bilinen yanlışları sıraladı:





BİLİNEN

Seks zayıflatmaya yardımcı olur. Sevişerek 100-300 kalori yakabilirsiniz.

GERÇEK

Seks ortalama 6 dakika sürüyor. Bu sürede ise sadece 21 kalori yakılıyor.

BİLİNEN

Beslenmenizde yapacağınız küçük değişikliklerle uzun vadede kilo verebilirsiniz.

GERÇEK

Bünye zamanla küçük değişikliklere alışıyor ve uzun vadede kilo verilmiyor.

BİLİNEN

Okulda spor çocuğun kilosunu etkileyen önemli faktörlerden biri.

GERÇEK

Okullardaki spor dersleri çok kısa ve önemli bedensel aktiviteyi içermiyor.

BİLİNEN

Kilo almanın en önemli nedenlerinden biri atıştırmak.

GERÇEK

Atıştırmanın kilo aldırdığını kanıtlayacak ciddi bir araştırma yok.

BİLİNEN

Fazla kiloları kısa sürede vermek doğru değil.

GERÇEK

Başlangıçta hızlı kilo verenler diğerlerinden daha az kilo geri alıyor.

BİLİNEN

Kahvaltı yapmak obeziteyi engelleyen en önemli unsurlardan biri.

GERÇEK

İki üniversitenin araştırmasına göre kahvaltı yapmanın kiloya etkisi yok.

(kaynak habertük)

> Doğru bildiğinizi sandığınız şeyler meğer yanlışmış

Bazı şeyler hayatımızda öyle yer etmiştir ki aksini düşünemeyiz. İşte bilim insanları doğru bildiğimiz şeylerin aslında hiç de öyle olmadığını ortaya çıkardı

ABD'li bilim insanları, doğru bilinen yanlışların, şehir efsanelerinin, obeziteyle mücadeleyi engellediğini vurguladı. Alabama Üniversitesi'nde görevli bilim insanları doğru bilinen yanlışları sıraladı:





BİLİNEN

Seks zayıflatmaya yardımcı olur. Sevişerek 100-300 kalori yakabilirsiniz.

GERÇEK

Seks ortalama 6 dakika sürüyor. Bu sürede ise sadece 21 kalori yakılıyor.

BİLİNEN

Beslenmenizde yapacağınız küçük değişikliklerle uzun vadede kilo verebilirsiniz.

GERÇEK

Bünye zamanla küçük değişikliklere alışıyor ve uzun vadede kilo verilmiyor.

BİLİNEN

Okulda spor çocuğun kilosunu etkileyen önemli faktörlerden biri.

GERÇEK

Okullardaki spor dersleri çok kısa ve önemli bedensel aktiviteyi içermiyor.

BİLİNEN

Kilo almanın en önemli nedenlerinden biri atıştırmak.

GERÇEK

Atıştırmanın kilo aldırdığını kanıtlayacak ciddi bir araştırma yok.

BİLİNEN

Fazla kiloları kısa sürede vermek doğru değil.

GERÇEK

Başlangıçta hızlı kilo verenler diğerlerinden daha az kilo geri alıyor.

BİLİNEN

Kahvaltı yapmak obeziteyi engelleyen en önemli unsurlardan biri.

GERÇEK

İki üniversitenin araştırmasına göre kahvaltı yapmanın kiloya etkisi yok.

(kaynak habertük)

Son Güncelleme: Cuma, 01 Şubat 2013 11:02

Gösterim: 1626

Günümüzde stres ve depresyona karşı en etkili yöntemlerden birisinin ''Kahkaha Terapisi'' olduğu belirtiliyor.

Hindistan'da tıp eğitimi alan Madan Kataria ve terapi hocası eşi Maduri Kataria tarafından 1995 yılında, planlanarak organize edilen ''Kahkaha Terapisi'', adını gülme, gevşeme ve nefes egzersizlerinin birleştirilmesinden alıyor.

Terapi, kahkaha ile nefes tekniklerini birleştiren bir egzersizle kişinin karın kaslarını kullanarak soluması ve diyaframın eğitilerek kahkaha atabilmesi anlamına geliyor.

Yaşam Koçu Ayşegül Soylu Muslu, ''Çocuklar günde ortalama 300 ile 400 kez, büyükler ise en fazla 15 kez gülebiliyorlar. Basit bir kahkahanın vücudumuzda ve beynimizde gerçekleştirdiği etki küçük bir mucize gibi'' diye konuştu.

> Strese birebir!

Günümüzde stres ve depresyona karşı en etkili yöntemlerden birisinin ''Kahkaha Terapisi'' olduğu belirtiliyor.

Hindistan'da tıp eğitimi alan Madan Kataria ve terapi hocası eşi Maduri Kataria tarafından 1995 yılında, planlanarak organize edilen ''Kahkaha Terapisi'', adını gülme, gevşeme ve nefes egzersizlerinin birleştirilmesinden alıyor.

Terapi, kahkaha ile nefes tekniklerini birleştiren bir egzersizle kişinin karın kaslarını kullanarak soluması ve diyaframın eğitilerek kahkaha atabilmesi anlamına geliyor.

Yaşam Koçu Ayşegül Soylu Muslu, ''Çocuklar günde ortalama 300 ile 400 kez, büyükler ise en fazla 15 kez gülebiliyorlar. Basit bir kahkahanın vücudumuzda ve beynimizde gerçekleştirdiği etki küçük bir mucize gibi'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Pazartesi, 28 Ocak 2013 09:23

Gösterim: 1240

ABD’de yapılan bir araştırma, ödev ve sınav kağıtları üzerine kırmızı kalemle yazılan not veya uyarıların, çocuklar üzerinde bağırarak azarlama etkisi ve moral bozukluğuna yol açtığını ortaya çıkardı

Amerikan Colorado Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, öğretmenlerin ödev veya sınav kağıtlarının üzerine kırmızı kalemle yazdığı not veya uyarıların, öğrenciler üzerinde bağırarak azarlama etkisi yaptığını ve öğrencilerin moralini bozduğunu ortaya çıkardı.

Richard Dukes ve Heather Albanesi adlı sosyologlar tarafından gerçekleştirilen ve sonuçları Journal of Science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, sınav veya ödev kağıtları üzerine kırmızı kalemle düşülen notlar “çatışmacı” ve “tehditkar” olarak algılanıyor ve öğrencilerin moralini bozarak hem öğretmen-öğrenci ilişkilerine hem de öğrenmeye olumsuz etki ediyor.

Kırmızı rengin “uyarma, yasaklama, ihtar, öfke, sıkıntı ve hatalı olma duygusuyla” birlikte anıldığını belirten araştırmacılar, tezlerini 199 öğrenci üzerine denedi.

Kırmızı yerine mavi

Bu çerçevede öğrencilere önce üzerine kırmızı kalemle not ve uyarı düşülmüş ödev kağıtları gösterildi. Daha sonra aynı öğrencilere yine aynı ödevlerin mavi kalemle yazılmış şekilleri gösterildi.

Öğrenciler kırmızı kalemle yazılan kağıtların notlarının daha düşük olduğu sonucuna varırken, mavi kalemle yazılan kağıtlardaki notlarının diğerleriyle aynı olmasına rağmen daha yüksek olduğu yorumunu yaptı.

Araştırmacılar algı farkının, renklerin yarattığı duygu farkından kaynaklandığını açıkladı.

Aynı araştırmaya göre kırmızı renk öğrenciler açısından çok daha duygu yüklüyken, mavi veya yeşil renk daha objektif ve nötr bir duygu yaratıyor.

> Kırmızı kalemin öğrencilere olumsuz etkisi

ABD’de yapılan bir araştırma, ödev ve sınav kağıtları üzerine kırmızı kalemle yazılan not veya uyarıların, çocuklar üzerinde bağırarak azarlama etkisi ve moral bozukluğuna yol açtığını ortaya çıkardı

Amerikan Colorado Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, öğretmenlerin ödev veya sınav kağıtlarının üzerine kırmızı kalemle yazdığı not veya uyarıların, öğrenciler üzerinde bağırarak azarlama etkisi yaptığını ve öğrencilerin moralini bozduğunu ortaya çıkardı.

Richard Dukes ve Heather Albanesi adlı sosyologlar tarafından gerçekleştirilen ve sonuçları Journal of Science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, sınav veya ödev kağıtları üzerine kırmızı kalemle düşülen notlar “çatışmacı” ve “tehditkar” olarak algılanıyor ve öğrencilerin moralini bozarak hem öğretmen-öğrenci ilişkilerine hem de öğrenmeye olumsuz etki ediyor.

Kırmızı rengin “uyarma, yasaklama, ihtar, öfke, sıkıntı ve hatalı olma duygusuyla” birlikte anıldığını belirten araştırmacılar, tezlerini 199 öğrenci üzerine denedi.

Kırmızı yerine mavi

Bu çerçevede öğrencilere önce üzerine kırmızı kalemle not ve uyarı düşülmüş ödev kağıtları gösterildi. Daha sonra aynı öğrencilere yine aynı ödevlerin mavi kalemle yazılmış şekilleri gösterildi.

Öğrenciler kırmızı kalemle yazılan kağıtların notlarının daha düşük olduğu sonucuna varırken, mavi kalemle yazılan kağıtlardaki notlarının diğerleriyle aynı olmasına rağmen daha yüksek olduğu yorumunu yaptı.

Araştırmacılar algı farkının, renklerin yarattığı duygu farkından kaynaklandığını açıkladı.

Aynı araştırmaya göre kırmızı renk öğrenciler açısından çok daha duygu yüklüyken, mavi veya yeşil renk daha objektif ve nötr bir duygu yaratıyor.

Son Güncelleme: Cuma, 18 Ocak 2013 13:49

Gösterim: 2376

Almanya'da yapılan bir araştırma, Facebook'un hayal kırıklığı, hoşnutsuzluk ve kıskançlık duygularına neden olduğunu ortaya çıkardı.

Almanya'da Darmstadt Teknik Üniversitesi ve Berlin Humbold Üniversitesi uzmanlarının ortaklaşa yaptığı araştırmaya katılan yaklaşık 600 Facebook kullanıcısının üçte biri Facebook'ta geçirdikleri süre boyunca ve sonrasında kendilerini yalnız, yorgun, üzgün ya da memnuniyetsiz hissettiklerini ifade etti.

Uzmanlar yaşanan bu durumda en önemli etkenin kullanıcıların arkadaşlarının sayfalarında gördükleri olumlu haberler olduğu değerlendirmesini yapıyor. Normalde insanların kendilerine benzeyen kişileri kıskandığını ifade eden proje yöneticisi Hanna Krasnova, kullanıcıların Facebook üzerinden diğerleriyle ilgili daha fazla bilgi sahibi olduğunu ve kendilerine benzeyen insanlarla kendilerini kıyasladığını kaydediyor.

Darmstadt Teknik Üniversitesi'nden Thomas Widjaja ise kullanıcıların Facebook'ta sürekli arkadaşlarının olumlu iletilerini gördükçe kendilerini değersiz hissettiklerini belirtiyor. En çok kıskançlık yaratansa tatil fotoğrafları.

Kıskançlık duyan bazı kullanıcıların kendileriyle ilgili olumlu haberler yazma eğilimine girdiğine dikkat çeken Widjaja, bu mesajların da genelde abartılı ya da olumsuz ayrıntıları içermediğini belirtiyor.

Örneğin sınavdan yüksek not almak Facebook üzerinden herkese duyurulurken, düşük not alındığında ise bunun bahsi bile edilmiyor. Sanal toz pempe hayatlar yaratan bu durum da diğer kullanıcıların kıskançlık duygularını depreştiriyor. Uzmanlar bunu bir "kıskançlık döngüsü" olarak değerlendiriyor.

> Kıskanç ve mutsuz ediyor

Almanya'da yapılan bir araştırma, Facebook'un hayal kırıklığı, hoşnutsuzluk ve kıskançlık duygularına neden olduğunu ortaya çıkardı.

Almanya'da Darmstadt Teknik Üniversitesi ve Berlin Humbold Üniversitesi uzmanlarının ortaklaşa yaptığı araştırmaya katılan yaklaşık 600 Facebook kullanıcısının üçte biri Facebook'ta geçirdikleri süre boyunca ve sonrasında kendilerini yalnız, yorgun, üzgün ya da memnuniyetsiz hissettiklerini ifade etti.

Uzmanlar yaşanan bu durumda en önemli etkenin kullanıcıların arkadaşlarının sayfalarında gördükleri olumlu haberler olduğu değerlendirmesini yapıyor. Normalde insanların kendilerine benzeyen kişileri kıskandığını ifade eden proje yöneticisi Hanna Krasnova, kullanıcıların Facebook üzerinden diğerleriyle ilgili daha fazla bilgi sahibi olduğunu ve kendilerine benzeyen insanlarla kendilerini kıyasladığını kaydediyor.

Darmstadt Teknik Üniversitesi'nden Thomas Widjaja ise kullanıcıların Facebook'ta sürekli arkadaşlarının olumlu iletilerini gördükçe kendilerini değersiz hissettiklerini belirtiyor. En çok kıskançlık yaratansa tatil fotoğrafları.

Kıskançlık duyan bazı kullanıcıların kendileriyle ilgili olumlu haberler yazma eğilimine girdiğine dikkat çeken Widjaja, bu mesajların da genelde abartılı ya da olumsuz ayrıntıları içermediğini belirtiyor.

Örneğin sınavdan yüksek not almak Facebook üzerinden herkese duyurulurken, düşük not alındığında ise bunun bahsi bile edilmiyor. Sanal toz pempe hayatlar yaratan bu durum da diğer kullanıcıların kıskançlık duygularını depreştiriyor. Uzmanlar bunu bir "kıskançlık döngüsü" olarak değerlendiriyor.

Son Güncelleme: Perşembe, 24 Ocak 2013 09:20

Gösterim: 1218

Uzmanlara göre 3 yaşına kadar kreşe giden çocuklarda, en fazla kreş enfeksiyonu görülüyor.

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Bingöl, ''Çok sık hasta olan çocuklarda en fazla kreş enfeksiyonları görülüyor. Çocuk hayatının ilk 3 yaşında kreşe gittiyse çok sık hasta olacaktır'' dedi.

Bingöl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailelerin çocuklarının hastalandığı gerekçesiyle sıkça doktora başvurduklarını, ancak ''çok sık hastalanıyor'' diye gelen bazı çocukların aslında hasta olmayabildiğine dikkati çekti.

Çocukların normal olarak geçirdiği rahatsızlıkların çok sık hastalandıkları düşüncesine yol açtığını dile getiren Bingöl, ''Çocuğun kendi kendine bir takım hastalıkları geçirmesi gerekir. Kendi enfeksiyon kütüphanesi ve kendi repertuvarını oluşturması gerekiyor'' dedi.

> Kreşe giden öğrenci velileri dikkat!

Uzmanlara göre 3 yaşına kadar kreşe giden çocuklarda, en fazla kreş enfeksiyonu görülüyor.

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Bingöl, ''Çok sık hasta olan çocuklarda en fazla kreş enfeksiyonları görülüyor. Çocuk hayatının ilk 3 yaşında kreşe gittiyse çok sık hasta olacaktır'' dedi.

Bingöl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailelerin çocuklarının hastalandığı gerekçesiyle sıkça doktora başvurduklarını, ancak ''çok sık hastalanıyor'' diye gelen bazı çocukların aslında hasta olmayabildiğine dikkati çekti.

Çocukların normal olarak geçirdiği rahatsızlıkların çok sık hastalandıkları düşüncesine yol açtığını dile getiren Bingöl, ''Çocuğun kendi kendine bir takım hastalıkları geçirmesi gerekir. Kendi enfeksiyon kütüphanesi ve kendi repertuvarını oluşturması gerekiyor'' dedi.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 12:59

Gösterim: 1601


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.