Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Beyaz Saray'dan Gezi Parkı olayları ile illgili açıklamada " Barışçıl halk gösterileri demokratik ifadenin bir parçasıdır. Kamu otoritelerinin itidalli ve sorumlu davranmalarını bekliyoruz" denildi.
Beyaz Saray, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili Türk yetkililere "itidal" çağrısında bulundu.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Laura Lucas tarafından yapılan açıklamada, barışçıl halk gösterilerinin demokratik ifadenin bir parçası olduğunu belirtildi.
Açıklamada, "kamu otoritelerinin sorumlu ve itidalli davranmalarını bekliyoruz" ifadesi kullanıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Beyaz Saray'dan Gezi Parkı olayları ile illgili açıklamada " Barışçıl halk gösterileri demokratik ifadenin bir parçasıdır. Kamu otoritelerinin itidalli ve sorumlu davranmalarını bekliyoruz" denildi.
Beyaz Saray, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili Türk yetkililere "itidal" çağrısında bulundu.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Laura Lucas tarafından yapılan açıklamada, barışçıl halk gösterilerinin demokratik ifadenin bir parçası olduğunu belirtildi.
Açıklamada, "kamu otoritelerinin sorumlu ve itidalli davranmalarını bekliyoruz" ifadesi kullanıldı.
Son Güncelleme: Pazar, 02 Haziran 2013 00:57
Gösterim: 1903
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gezi Parkı olayları ile ilgili açıklama yaptı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylara ilişkin "Demokratik bir toplumda, tepkiler istismara mahal vermeyecek şekilde, kurallara uyarak, sağduyu ve sükunet ile verilebilmeli; buna mukabil, yönetenler de farklı düşüncelere ve kaygılara kulak vermek için daha çok çaba sarf etmelidir" ifadesini kullandı.
Gül, "Taksim'de bir kaç günden bu yana devam eden ve maalesef dün itibarıyla kaygı verici bir noktaya gelen olayların yatışması için hepimize düşen, daha fazla olgunluktur" değerlendirmesinde bulundu.
Medeni şekilde tartışabilmenin, diyaloga açık olmanın, farklı görüşlere kulak verebilmenin önemini vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
"Demokratik bir toplumda, tepkiler istismara mahal vermeyecek şekilde, kurallara uyarak, sağduyu ve sükunet ile verilebilmeli; buna mukabil, yönetenler de, farklı düşüncelere ve kaygılara kulak vermek için daha çok çaba sarf etmelidir.
Taksim'de bir kaç günden bu yana devam eden ve maalesef dün itibarıyla kaygı verici bir noktaya gelen olayların yatışması için hepimize düşen, daha fazla olgunluktur.
Güvenlik güçlerimiz, görevlerini yerine getirirken her zamankinden daha fazla ihtimam göstermeli, müdahalelerinde ölçülü olmaya dikkat etmeli, üzücü görüntülerin ortaya çıkmasına izin vermemelidir.
Bu sabah başta Sayın Başbakan olmak üzere ilgili hükümet ve devlet yetkilileri ile görüşerek bu hususları kendileriyle de paylaştım. Sükunetin sağlanması ve konunun yeniden bizlere yakışır bir şekilde tartışılarak neticelendirilmesi için herkesin üzerine düşeni ivedilikle yapacağına inanıyorum."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gezi Parkı olayları ile ilgili açıklama yaptı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylara ilişkin "Demokratik bir toplumda, tepkiler istismara mahal vermeyecek şekilde, kurallara uyarak, sağduyu ve sükunet ile verilebilmeli; buna mukabil, yönetenler de farklı düşüncelere ve kaygılara kulak vermek için daha çok çaba sarf etmelidir" ifadesini kullandı.
Gül, "Taksim'de bir kaç günden bu yana devam eden ve maalesef dün itibarıyla kaygı verici bir noktaya gelen olayların yatışması için hepimize düşen, daha fazla olgunluktur" değerlendirmesinde bulundu.
Medeni şekilde tartışabilmenin, diyaloga açık olmanın, farklı görüşlere kulak verebilmenin önemini vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
"Demokratik bir toplumda, tepkiler istismara mahal vermeyecek şekilde, kurallara uyarak, sağduyu ve sükunet ile verilebilmeli; buna mukabil, yönetenler de, farklı düşüncelere ve kaygılara kulak vermek için daha çok çaba sarf etmelidir.
Taksim'de bir kaç günden bu yana devam eden ve maalesef dün itibarıyla kaygı verici bir noktaya gelen olayların yatışması için hepimize düşen, daha fazla olgunluktur.
Güvenlik güçlerimiz, görevlerini yerine getirirken her zamankinden daha fazla ihtimam göstermeli, müdahalelerinde ölçülü olmaya dikkat etmeli, üzücü görüntülerin ortaya çıkmasına izin vermemelidir.
Bu sabah başta Sayın Başbakan olmak üzere ilgili hükümet ve devlet yetkilileri ile görüşerek bu hususları kendileriyle de paylaştım. Sükunetin sağlanması ve konunun yeniden bizlere yakışır bir şekilde tartışılarak neticelendirilmesi için herkesin üzerine düşeni ivedilikle yapacağına inanıyorum."
Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Haziran 2013 16:34
Gösterim: 1193
Televizyonlardaki haber bültenlerinin yer vermekten kaçındığı ve sadece birkaç medya kuruluşunun ve dünya basınının yer verdiği Gezi Parkı eylemleri köşe yazarlarının da gündemindeydi.
Gezi Parkı’nda ağaçların kesilerek yerine AVM yapılmasını protesto eden ve polisin sert müdahalesi sonucu başlayan eylemler Türkiye’de geniş yankı buldu. Köşe yazarları bugünkü köşelerinde Gezi Parkı protestolarını yazdı.
Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
“Gezi” düne kadar sadece bir parkın adıydı.
Dünden itibaren, “Türkiye’nin Tahrir’i” değilse de miladıdır...
“İstediğimi yaparım, istediğimi keserim” diyen bir zihniyete kafa tutmanın sıfır yılıdır önceki gece...
Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
Birkaç bin kişi parkta eylem yaptı diye devrim mi olacak?
Sırrı Süreyya dozerlerin önüne geçti diye direniş cephesi mi kurulacak?
Tabii ki hayır...
Asla ve kat’a böyle bir şey olmayacak.
Bunlardan ayaklanma, devrim ve direniş çıkmaz.
Taksim, Tahrir olmaz yani...
Can Dündar, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
“Gezi Parkı direnişi”, sadece Taksim’in son ağaçlarına sahip çıkma mücadelesi değildir.
“Gezi Parkı direnişi”, rant uğruna bu ülkenin varını yoğunu harcamaya ahdetmiş bir anlayışa karşı koyma mücadelesidir.
O kafa, ülkenin bir ucunda üç-beş işadamı ticaret merkezi yapacak diye masum bir koruluğa göz dikerken, 1300 km. ötedeki öbür uçta, bir şirket maden çıkarıp zengin olacak diye yerkürenin en güzel ormanlarından birini katletmeye, dağları oyup vadileri çiçeklerle, dereleri balıklarla, anılarla birlikte kurutmaya hazırlanıyor.
Melih Aşık, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
Akşam 19:30 suları.. Kentin dört bir yanından Taksim’e on binler akıyor. Hükümet istifa, sesleri göğe yükseliyor. Kent tarihi günlerden birini yaşıyor.
Aşkolsun, diyoruz içimizden Beyefendi’ye... Üç günde muhalefeti örgütledi, devleştirdi. Tabii esas kara mizah gündüz saatlerinde yaşanıyor. Dünya Sigarayı Bırakma gününde, Dünya Sağlık Örgütü, Tayyip Erdoğan’a “Dumansız hava sahası” sağlamaktaki başarısından dolayı ödül veriyor. O sırada Taksim’in dört bir yanından göğe dumanlar yükseliyor. Polisin sıktığı gazın dumanları kenti kaplıyor.
İsmet Berkan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
BU satırlar yazılırken İstanbul’da Taksim ve Taksim’e açılan geniş bölgede polis slogan atmaktan veya oturmaktan başka hiçbir şey yapmayan, şiddete hiçbir biçimde başvurmamış olan binlerce insanı ve onlarla birlikte eylemle de hiç ilgisi olmayan yüzbinden fazla insanı gaza boğmaktaydı.
Fatih Altaylı, Habertürk Gazetesi’ndeki köşesinden;
TAKSİM’de olan biteni izliyoruz kaç gündür.
Biraz üzüntü, biraz hayret, biraz öfkeyle. Her birinin sebebi ayrı.
Şu andaki “kesimin” sebebi Gezi Parkı’na yapılacak kışla değil.
Kışla henüz ihale edilmedi bile.
Kesilmekte olan ağaçlar, Taksim’in yayalaştırılması projesi kapsamında kesiliyor.
Yapılan, kaldırımın projede öngörüldüğü şekilde genişletilmesi çalışması.
Eyüp Can, Radikal Gazetesi’ndeki köşesinden;
Gezi Parkı neyin sembolü?
Dün Gezi Parkı'nda şöyle bir manzara vardı: Ortak yaşam alanına sahip çıkan her kesimden insan ve hükümetin emriyle halkına pervasızca gaz sıkan polis.
Gezi Parkı’na taktın” diyorlar.
Evet taktım…
Çünkü mesele ne birkaç ağaç ne de herhangi bir park.
Orası zaten sayısı hayli az olan ortak yaşama alanımız.
Siyasi anlamda hayli kutuplaşan Türkiye’nin ihtiyacı ne kışla ne de AVM.
Nazlı Ilıcak, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinden;
Gezi Parkı ve Topçu Kışlası
Fethullah Gülen'in nasihatı galiba pek etkili olmadı. Herhalde Bülent
Arınç'la konuşmasında, üslûptaki sertliğin yanı sıra sağduyudan ve istişarenin gerekli olduğundan söz etmiştir. Lâkin Başbakan'ın Gezi Parkı'yla ilgili açıklamalarına bakıyorum... Aynı eda, aynı tavır. Diyor ki: "Ne yaparsanız yapın karar verdik; orada tarihi ihya edeceğiz."
Biz kimiz? Çoğunluk... Çoğunluk karar verdi; azınlık ister tepinsin, ister dellensin... Dediğimiz dedik... Ölmek var, dönmek yok.
Demokrasilerde tabii ki çoğunluk olan kararı verir. Fakat kutuplaştırarak değil, uzlaşarak, düşünceleri paylaşarak, ikna ederek sonuca ulaşmaya çalışır
Elif Şafak, HaberTürk Gazetesi’ndeki köşesinden;
Türkler ağaçlara öyle hürmet ederler ki...
KANIKSADIĞIMIZ için düşünmüyoruz ama aslında dilimizdeki en eski kelimelerden biridir "ağaç".
Yüzyıllar boyunca bu kadar çok değişim geçiren bir dilin içindeki en kadim ve en köklü sözcüklerden.
Ağaç dediğin mübarekti eskiden. Şimdi inanması zor gelse de...
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Televizyonlardaki haber bültenlerinin yer vermekten kaçındığı ve sadece birkaç medya kuruluşunun ve dünya basınının yer verdiği Gezi Parkı eylemleri köşe yazarlarının da gündemindeydi.
Gezi Parkı’nda ağaçların kesilerek yerine AVM yapılmasını protesto eden ve polisin sert müdahalesi sonucu başlayan eylemler Türkiye’de geniş yankı buldu. Köşe yazarları bugünkü köşelerinde Gezi Parkı protestolarını yazdı.
Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
“Gezi” düne kadar sadece bir parkın adıydı.
Dünden itibaren, “Türkiye’nin Tahrir’i” değilse de miladıdır...
“İstediğimi yaparım, istediğimi keserim” diyen bir zihniyete kafa tutmanın sıfır yılıdır önceki gece...
Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
Birkaç bin kişi parkta eylem yaptı diye devrim mi olacak?
Sırrı Süreyya dozerlerin önüne geçti diye direniş cephesi mi kurulacak?
Tabii ki hayır...
Asla ve kat’a böyle bir şey olmayacak.
Bunlardan ayaklanma, devrim ve direniş çıkmaz.
Taksim, Tahrir olmaz yani...
Can Dündar, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
“Gezi Parkı direnişi”, sadece Taksim’in son ağaçlarına sahip çıkma mücadelesi değildir.
“Gezi Parkı direnişi”, rant uğruna bu ülkenin varını yoğunu harcamaya ahdetmiş bir anlayışa karşı koyma mücadelesidir.
O kafa, ülkenin bir ucunda üç-beş işadamı ticaret merkezi yapacak diye masum bir koruluğa göz dikerken, 1300 km. ötedeki öbür uçta, bir şirket maden çıkarıp zengin olacak diye yerkürenin en güzel ormanlarından birini katletmeye, dağları oyup vadileri çiçeklerle, dereleri balıklarla, anılarla birlikte kurutmaya hazırlanıyor.
Melih Aşık, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
Akşam 19:30 suları.. Kentin dört bir yanından Taksim’e on binler akıyor. Hükümet istifa, sesleri göğe yükseliyor. Kent tarihi günlerden birini yaşıyor.
Aşkolsun, diyoruz içimizden Beyefendi’ye... Üç günde muhalefeti örgütledi, devleştirdi. Tabii esas kara mizah gündüz saatlerinde yaşanıyor. Dünya Sigarayı Bırakma gününde, Dünya Sağlık Örgütü, Tayyip Erdoğan’a “Dumansız hava sahası” sağlamaktaki başarısından dolayı ödül veriyor. O sırada Taksim’in dört bir yanından göğe dumanlar yükseliyor. Polisin sıktığı gazın dumanları kenti kaplıyor.
İsmet Berkan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden;
BU satırlar yazılırken İstanbul’da Taksim ve Taksim’e açılan geniş bölgede polis slogan atmaktan veya oturmaktan başka hiçbir şey yapmayan, şiddete hiçbir biçimde başvurmamış olan binlerce insanı ve onlarla birlikte eylemle de hiç ilgisi olmayan yüzbinden fazla insanı gaza boğmaktaydı.
Fatih Altaylı, Habertürk Gazetesi’ndeki köşesinden;
TAKSİM’de olan biteni izliyoruz kaç gündür.
Biraz üzüntü, biraz hayret, biraz öfkeyle. Her birinin sebebi ayrı.
Şu andaki “kesimin” sebebi Gezi Parkı’na yapılacak kışla değil.
Kışla henüz ihale edilmedi bile.
Kesilmekte olan ağaçlar, Taksim’in yayalaştırılması projesi kapsamında kesiliyor.
Yapılan, kaldırımın projede öngörüldüğü şekilde genişletilmesi çalışması.
Eyüp Can, Radikal Gazetesi’ndeki köşesinden;
Gezi Parkı neyin sembolü?
Dün Gezi Parkı'nda şöyle bir manzara vardı: Ortak yaşam alanına sahip çıkan her kesimden insan ve hükümetin emriyle halkına pervasızca gaz sıkan polis.
Gezi Parkı’na taktın” diyorlar.
Evet taktım…
Çünkü mesele ne birkaç ağaç ne de herhangi bir park.
Orası zaten sayısı hayli az olan ortak yaşama alanımız.
Siyasi anlamda hayli kutuplaşan Türkiye’nin ihtiyacı ne kışla ne de AVM.
Nazlı Ilıcak, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinden;
Gezi Parkı ve Topçu Kışlası
Fethullah Gülen'in nasihatı galiba pek etkili olmadı. Herhalde Bülent
Arınç'la konuşmasında, üslûptaki sertliğin yanı sıra sağduyudan ve istişarenin gerekli olduğundan söz etmiştir. Lâkin Başbakan'ın Gezi Parkı'yla ilgili açıklamalarına bakıyorum... Aynı eda, aynı tavır. Diyor ki: "Ne yaparsanız yapın karar verdik; orada tarihi ihya edeceğiz."
Biz kimiz? Çoğunluk... Çoğunluk karar verdi; azınlık ister tepinsin, ister dellensin... Dediğimiz dedik... Ölmek var, dönmek yok.
Demokrasilerde tabii ki çoğunluk olan kararı verir. Fakat kutuplaştırarak değil, uzlaşarak, düşünceleri paylaşarak, ikna ederek sonuca ulaşmaya çalışır
Elif Şafak, HaberTürk Gazetesi’ndeki köşesinden;
Türkler ağaçlara öyle hürmet ederler ki...
KANIKSADIĞIMIZ için düşünmüyoruz ama aslında dilimizdeki en eski kelimelerden biridir "ağaç".
Yüzyıllar boyunca bu kadar çok değişim geçiren bir dilin içindeki en kadim ve en köklü sözcüklerden.
Ağaç dediğin mübarekti eskiden. Şimdi inanması zor gelse de...
Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Haziran 2013 14:31
Gösterim: 3269
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Ormanlarımıza sahip çıkalım” diyen liseli kız öğrenciye, “Sen gaza gelme, hadi bakalım” dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Devlet Su İşleri tarafından yapılan aralarında Konya İçme Suyu İsale Hattı'nın da bulunduğu 42 tesisin toplu açılış ve temel atma törenine katıldı.
Kültür Park'ta yapılan tören alanının çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Bakan Eroğlu, burada konuşmasında AK Parti Hükümeti'nin 10 yıldır yaptığı yatırım ve hizmetleri anlattı.
Bakanın korumalarına ayağımı ezdiniz dedikten sonra platforma çıkan Selin Üstündağ, "Sayın bakanım ormanlarımıza sahip çıkalım" dedi. Genç kız ile Bakan Eroğlu arasında geçen diyalog şöyle:
Üstündağ: Ayağımı ezdiler
Bakan: Ama sen bakalım
Üstündağ: Ben doğa severim
Bakan: Biz de seviyoruz
Üstündağ: İstanbul'da zaten AVM var. Her yer AVM, biraz doğa istiyoruz. Her yer zaten apartman, biraz ağaç istiyoruz.
Bakan: 'Tamam merak etme ağaç dikeceğiz' deyip genç kızın omuzuna dokundu.
Üstündağ: Gezi Parkımızın elimizden alınmasını istemiyoruz. Biraz doğa istiyoruz.
Bakan: Tamam yavrum ağaç dikeceğiz. Sen dinlemedin önce beni dinle. Nerde okuyorsun sen?
Üstündağ: Burada Konya Lisesi'nde
Bakan: Sen hangi üniversitesin, o zaman şöyle yapalım, liseni organize et bir ağaçlandırma seferberliği yapalım oldu mu hadi bakalım. Sen ağaç kesildiğini biliyor musun orda. Sen gaza gelme, hadi bakalım.
Liseli kız Bakan Eroğlu'nun yanından ayrılıp, platformdan indiği sırada Eroğlu, "Olan halıya oldu. Hadi bakalım" dedi.
"İnsanlar binalardan bunalmış durumda"
Platformdan indikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Selin Üstündağ, "İnsanlar binalardan bunalmış durumda. Biraz doğaya ihtiyacımız var. Olan doğamızı yok ediyorlar" dedi. Bakan Eroğlu'da tören alanından ayrılıp öğle yemeğine geçti.
Kaynak Milliyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Ormanlarımıza sahip çıkalım” diyen liseli kız öğrenciye, “Sen gaza gelme, hadi bakalım” dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Devlet Su İşleri tarafından yapılan aralarında Konya İçme Suyu İsale Hattı'nın da bulunduğu 42 tesisin toplu açılış ve temel atma törenine katıldı.
Kültür Park'ta yapılan tören alanının çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Bakan Eroğlu, burada konuşmasında AK Parti Hükümeti'nin 10 yıldır yaptığı yatırım ve hizmetleri anlattı.
Bakanın korumalarına ayağımı ezdiniz dedikten sonra platforma çıkan Selin Üstündağ, "Sayın bakanım ormanlarımıza sahip çıkalım" dedi. Genç kız ile Bakan Eroğlu arasında geçen diyalog şöyle:
Üstündağ: Ayağımı ezdiler
Bakan: Ama sen bakalım
Üstündağ: Ben doğa severim
Bakan: Biz de seviyoruz
Üstündağ: İstanbul'da zaten AVM var. Her yer AVM, biraz doğa istiyoruz. Her yer zaten apartman, biraz ağaç istiyoruz.
Bakan: 'Tamam merak etme ağaç dikeceğiz' deyip genç kızın omuzuna dokundu.
Üstündağ: Gezi Parkımızın elimizden alınmasını istemiyoruz. Biraz doğa istiyoruz.
Bakan: Tamam yavrum ağaç dikeceğiz. Sen dinlemedin önce beni dinle. Nerde okuyorsun sen?
Üstündağ: Burada Konya Lisesi'nde
Bakan: Sen hangi üniversitesin, o zaman şöyle yapalım, liseni organize et bir ağaçlandırma seferberliği yapalım oldu mu hadi bakalım. Sen ağaç kesildiğini biliyor musun orda. Sen gaza gelme, hadi bakalım.
Liseli kız Bakan Eroğlu'nun yanından ayrılıp, platformdan indiği sırada Eroğlu, "Olan halıya oldu. Hadi bakalım" dedi.
"İnsanlar binalardan bunalmış durumda"
Platformdan indikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Selin Üstündağ, "İnsanlar binalardan bunalmış durumda. Biraz doğaya ihtiyacımız var. Olan doğamızı yok ediyorlar" dedi. Bakan Eroğlu'da tören alanından ayrılıp öğle yemeğine geçti.
Kaynak Milliyet
Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Haziran 2013 15:36
Gösterim: 1445
Bülent Ecevit Üniversitesi mezuniyet töreninde “Gezi Parkı direniyor, Taksim’e selam” yazılı pankart açan 5 öğrencinin gözaltına alındığı belirtildi
Bülent Ecevit Üniversitesi’nde 2012-2013 eğitim öğretim yılında mezun olan 4 bin öğrenci diplomalarını alarak kep fırlattı.
Öğrencilere diplomalarının verilmesi sırasında stadın kenarında yer alan yoldaki köprünün korkuluklarına Öğrenci Kolektifi Üyesi öğrenciler tarafından ‘Gezi Parkı direniyor Taksim’e selam’ yazılı pankart asıldı. Pankart, durumu fark eden polisler tarafından toplandı. Pankartı astığı belirlenen 5 öğrencinin gözaltına alındığı belirtildi.
Kozlu Şehir Stadı’nda düzenlenen törene Vali Erol Ayyıldız, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ergün Özgür, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, öğretim görevlileri, öğrenciler ve aileler katıldı. Yaklaşık 5 bin kişinin izlediği tören, öğretim üyeleri ve mezun olan öğrencilerin yürüyüşü ile başladı. Törende, üniversitede birincisi, ikincisi ve üçüncüsü ile fakültelerinde ilk üçe giren öğrencilere ödülleri ve diplomaları verildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bülent Ecevit Üniversitesi mezuniyet töreninde “Gezi Parkı direniyor, Taksim’e selam” yazılı pankart açan 5 öğrencinin gözaltına alındığı belirtildi
Bülent Ecevit Üniversitesi’nde 2012-2013 eğitim öğretim yılında mezun olan 4 bin öğrenci diplomalarını alarak kep fırlattı.
Öğrencilere diplomalarının verilmesi sırasında stadın kenarında yer alan yoldaki köprünün korkuluklarına Öğrenci Kolektifi Üyesi öğrenciler tarafından ‘Gezi Parkı direniyor Taksim’e selam’ yazılı pankart asıldı. Pankart, durumu fark eden polisler tarafından toplandı. Pankartı astığı belirlenen 5 öğrencinin gözaltına alındığı belirtildi.
Kozlu Şehir Stadı’nda düzenlenen törene Vali Erol Ayyıldız, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ergün Özgür, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, öğretim görevlileri, öğrenciler ve aileler katıldı. Yaklaşık 5 bin kişinin izlediği tören, öğretim üyeleri ve mezun olan öğrencilerin yürüyüşü ile başladı. Törende, üniversitede birincisi, ikincisi ve üçüncüsü ile fakültelerinde ilk üçe giren öğrencilere ödülleri ve diplomaları verildi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Haziran 2013 12:30
Gösterim: 1574