Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Danıştay 10. Dairesi, katıldığı eylemde gaz kapsülünün bacağına isabet etmesiyle yaralanan öğretmene, maddi ve manevi tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti.

gaz kapsuluÖğretmen Erkan Barikan, Eğitim-Sen tarafından, Ankara'da 2005'teki Öğretmenler Günü'nde düzenlenen "Büyük Eğitimci Yürüyüşü"ne katılmak üzere beraberindeki grupla yola çıktı.

Ankara girişinde güvenlik güçlerince durdurularak, şehir merkezine girişlerine izin verilmeyen grup, oturma eylemi yaptı. Güvenlik güçleri ise yolu trafiğe kapattıkları gerekçesiyle önce tazyikli su, sonra da gaz bombasıyla gruba müdahale etti. Müdahale sırasında davacının da aralarında bulunduğu bazı göstericiler, yaralanarak hastanelerde tedavi altına alındı.

Maddi ve manevi tazminat istemi

Gaz kapsülünün isabet ettiği öğretmen Barikan, "Birçok kez ameliyat geçirdiği, bacağında yüzde 12 özür oluştuğu, uzun süre öğretmenlik mesleğinden uzak kaldığı" gerekçesiyle 10 bin lira maddi, 20 bin lira da manevi tazminat davası açtı.

Ankara 16. İdare Mahkemesi, "davacının ölçüsüz müdahale sonucu yaralandığının tespit edilemediği, bu hususu kanıtlayıcı bilgi, belge ve delil sunulamadığı, zarar ile zararın oluşumuna yol açtığı belirtilen idari eylem arasında illiyet bağı kurulamamış olması nedeniyle davacıya tazminat ödenmesinin mümkün bulunmadığı" gerekçesiyle davayı reddetti.

İdare Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine dosya, Danıştay 10. Dairesine geldi. Daire, İdare Mahkemesinin kararını oy birliğiyle bozdu.

Kararda, "Güvenlik güçlerince atılan gaz fişeğinin davacının bacağına isabet etmesi sonucu yaralanmasına sebebiyet verildiği olayda, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ve oluşan zararın hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği açıktır. Bu durumda, hizmet kusuru nedeniyle manevi tazminata ve yapılacak araştırma sonucuna göre maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir" ifadelerine yer verildi.

> Gaz kapsülü ile yaralanan öğretmene tazminat

Danıştay 10. Dairesi, katıldığı eylemde gaz kapsülünün bacağına isabet etmesiyle yaralanan öğretmene, maddi ve manevi tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti.

gaz kapsuluÖğretmen Erkan Barikan, Eğitim-Sen tarafından, Ankara'da 2005'teki Öğretmenler Günü'nde düzenlenen "Büyük Eğitimci Yürüyüşü"ne katılmak üzere beraberindeki grupla yola çıktı.

Ankara girişinde güvenlik güçlerince durdurularak, şehir merkezine girişlerine izin verilmeyen grup, oturma eylemi yaptı. Güvenlik güçleri ise yolu trafiğe kapattıkları gerekçesiyle önce tazyikli su, sonra da gaz bombasıyla gruba müdahale etti. Müdahale sırasında davacının da aralarında bulunduğu bazı göstericiler, yaralanarak hastanelerde tedavi altına alındı.

Maddi ve manevi tazminat istemi

Gaz kapsülünün isabet ettiği öğretmen Barikan, "Birçok kez ameliyat geçirdiği, bacağında yüzde 12 özür oluştuğu, uzun süre öğretmenlik mesleğinden uzak kaldığı" gerekçesiyle 10 bin lira maddi, 20 bin lira da manevi tazminat davası açtı.

Ankara 16. İdare Mahkemesi, "davacının ölçüsüz müdahale sonucu yaralandığının tespit edilemediği, bu hususu kanıtlayıcı bilgi, belge ve delil sunulamadığı, zarar ile zararın oluşumuna yol açtığı belirtilen idari eylem arasında illiyet bağı kurulamamış olması nedeniyle davacıya tazminat ödenmesinin mümkün bulunmadığı" gerekçesiyle davayı reddetti.

İdare Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine dosya, Danıştay 10. Dairesine geldi. Daire, İdare Mahkemesinin kararını oy birliğiyle bozdu.

Kararda, "Güvenlik güçlerince atılan gaz fişeğinin davacının bacağına isabet etmesi sonucu yaralanmasına sebebiyet verildiği olayda, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ve oluşan zararın hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği açıktır. Bu durumda, hizmet kusuru nedeniyle manevi tazminata ve yapılacak araştırma sonucuna göre maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir" ifadelerine yer verildi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 09 Kasım 2015 12:11

Gösterim: 843

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) bu yılki destekleme ve yetiştirme kurslarına en yoğun talep matematik, Türkçe ve fen bilimlerine geldi. Sanatsal ve sportif becerileri arttıran derslere 411 binin üzerinde kayıt gerçekleşirken, bunlar arasında en çok talep beden eğitimine geldi.

muhterem kurtMilli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muhterem Kurt, destekleme ve yetiştirme kurslarına 22 bin 792 merkezde 4 milyon 307 bin öğrencinin devam ettiğini belirterek, "38 bin 384 ücretli, 253 bin 494'ü kadrolu olmak üzere toplam 291 bin 878 öğretmen de bu kurslarda görev almak için müracaat etti" dedi.

Yönergeyle yapılan değişiklikle kursların kapsamını genişlettiklerini ifade eden Kurt, "Özellikle özel eğitimde 10'dan daha az öğrenciyle sınıflar oluşturulabiliyordu. Dolayısıyla yönergedeki değişikliğimizle özel eğitim öğrencilerimiz de kurslarımızda 5-10 kişilik sınıflarda eğitim görebilecekler. Ayrıca bazı kırsal bölgelerdeki okullarımızda kurs açmada 10 öğrencinin kayıt yaptırma zorunluluğu nedeniyle oluşan sıkıntıları, öğrencinin aynı yerleşim yerinde gidebileceği başka kurs olmaması durumunda minimum 5 öğrenciyle de sınıf açılabilmesine olanak sağlayarak aştık" bilgisini paylaştı.

Sanatsal, sportif ve kültürel derslerde olduğu gibi tüm derslerin dönemlik minimum ders saatini 16 olarak belirlediklerini kaydeden Kurt, "Yönergedeki değişiklikle, özel öğretim ve özel eğitim öğrencileri ile sportif ve sanatsal alanda eğitim almak isteyen öğrencilerin de önü açılmış oldu. Bu anlamda da sahadan gelen bilgiler kapsamında, yönergemizin kapsamını genişletmiş ve güncellemiş olduk" diye konuştu.

EBA özel okul öğrencilerine de açılacak

Özel okul öğretmenlerine de 1 milyon eğitim içeriğine sahip Eğitim Bilişim Ağını (EBA) açtıklarını bildiren Kurt, "Şu an itibarıyla özel okul öğretmenlerimiz, EBA'ya şifreleriyle özel okul öğrencilerine devlet okulundaki tüm imkanları sağlayabilecekler. EBA'daki tüm içerikleri yani testleri ve videoları öğrencileriyle paylaşabilecekler. Bu alandaki çalışmalarımız devam ediyor. İleride özel okul öğrencilerimize de EBA'yı açarak ülkedeki tüm örgün eğitim öğrencilerimize EBA'nın imkanlarından yararlanma fırsatı vereceğiz" dedi.

En çok tercih edilen akademik ders matematik oldu

Destekleme ve yetiştirme kurslarında en fazla talebin hangi derslere geldiğinin sorulması üzerine Kurt, şu bilgileri paylaştı:

"Kurslarımızda en fazla talep gören dersler sırasıyla, matematik, Türkçe ve fen bilimleri derslerine oldu. Destekleme ve yetiştirme kurslarını öğrencilerin sadece derslerine takviye amacıyla açmıyoruz, öğrencilerin ilgi, yetenek ve istekleri doğrultusunda sanatsal ve sportif becerilerini arttırmaya dönük çalışmaları da başlattık. Bu kapsamda, bu yıl destekleme ve yetiştirme kurslarına sanat ve spor dallarında 411 bin 547 öğrenci başvuru yaptı. Bu öğrencilerden 353 bin 213'ü beden eğitimi ve spor, 55 bin 89'u resim, 53 bin 245'i de müzik grubu derslerinden kurs almak için başvurdu."

Muhterem Kurt, dönemlik açılan kurslar için sömestr tatilinden sonra yeni kursların açılacağını belirterek, yıllık kursların ise Haziran ayına kadar devam edeceğini, Temmuz ayında da 3 ay sürecek yaz kurslarının başlayacağını söyledi.

Kazanım testlerine rekor talep

Destekleme ve yetiştirme kurslarına devam eden 8 ve 12'nci sınıf öğrencilerinin kazanım durumlarını görebilmeleri amacıyla başlatılan elektronik değerlendirme sınavının ilk uygulamasının 23 Ekim'de gerçekleştirildiğini anımsatan Kurt, bu sınava 700 bin dolayında öğrencinin katıldığını bildirdi.

Kurslarla birlikte EBA ve bakanlığın Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünün internet sitesinde kazanım testlerini de yayımladıklarını aktaran Kurt, "Bu kapsamda, 40 bin soruluk 2 bin 500'ün üzerinde test hazırlandı. Bu testleri, 5'inci sınıftan 12'nci sınıfa kadar her cuma yayınlıyoruz. Bu kazanım testlerine bütün öğrencilerimiz odsgm.meb.gov.tr adresinden ulaşıp çözebilirler" dedi.

Derslerde başarı için kazanım testi önerisi

MEB Müsteşar Yardımcısı Kurt, sitedeki kazanım testlerinin şu ana kadar 6 milyonun üzerinde indirildiğini bildirerek şunları kaydetti:

"Dolayısıyla bu, testlerden öğrencilerimizin çok yararlandığı anlamını taşıyor. Bu testler, 200'ün üzerinde öğretmen ekibiyle ve 37 akademisyenin kontrolünden geçilerek oluşturuldu. Kalite olarak standardı yüksek sorular, renkli olarak yayınlandığından görselliği de yüksek. Sınavlara hazırlanan öğrencilerimiz, özellikle 8 ve 12'inci sınıf öğrencilerimiz, bu testleri mutlaka incelemeliler. Çünkü genel müdürlüğümüz tarafından kazanım temelli olarak hazırlanan bu testler, sınavlara hazırlanmada da öğrencilerimize ciddi katkı sağlayacağından bu testlerin önemi bir kez daha artmış oluyor."

ÖSYM ile görüşmelerinin devam ettiğini ve üniversite sınav sorularının hazırlanmasına dönük yaklaşık 100 öğretmen görevlendirdiklerini bildiren Kurt, "Dolayısıyla 12. sınıftaki testlerimiz ve mezunlara dönük testlerimiz de öğrencilerimiz açısından çok önemli. Öğrencilerimizin bu testleri takip ettiği sürece sınavlarda ve derslerinde çok daha başarılı olacağını söyleyebiliriz" değerlendirmesini yaptı.

> En yoğun talep matematik ve beden eğitiminde

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) bu yılki destekleme ve yetiştirme kurslarına en yoğun talep matematik, Türkçe ve fen bilimlerine geldi. Sanatsal ve sportif becerileri arttıran derslere 411 binin üzerinde kayıt gerçekleşirken, bunlar arasında en çok talep beden eğitimine geldi.

muhterem kurtMilli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muhterem Kurt, destekleme ve yetiştirme kurslarına 22 bin 792 merkezde 4 milyon 307 bin öğrencinin devam ettiğini belirterek, "38 bin 384 ücretli, 253 bin 494'ü kadrolu olmak üzere toplam 291 bin 878 öğretmen de bu kurslarda görev almak için müracaat etti" dedi.

Yönergeyle yapılan değişiklikle kursların kapsamını genişlettiklerini ifade eden Kurt, "Özellikle özel eğitimde 10'dan daha az öğrenciyle sınıflar oluşturulabiliyordu. Dolayısıyla yönergedeki değişikliğimizle özel eğitim öğrencilerimiz de kurslarımızda 5-10 kişilik sınıflarda eğitim görebilecekler. Ayrıca bazı kırsal bölgelerdeki okullarımızda kurs açmada 10 öğrencinin kayıt yaptırma zorunluluğu nedeniyle oluşan sıkıntıları, öğrencinin aynı yerleşim yerinde gidebileceği başka kurs olmaması durumunda minimum 5 öğrenciyle de sınıf açılabilmesine olanak sağlayarak aştık" bilgisini paylaştı.

Sanatsal, sportif ve kültürel derslerde olduğu gibi tüm derslerin dönemlik minimum ders saatini 16 olarak belirlediklerini kaydeden Kurt, "Yönergedeki değişiklikle, özel öğretim ve özel eğitim öğrencileri ile sportif ve sanatsal alanda eğitim almak isteyen öğrencilerin de önü açılmış oldu. Bu anlamda da sahadan gelen bilgiler kapsamında, yönergemizin kapsamını genişletmiş ve güncellemiş olduk" diye konuştu.

EBA özel okul öğrencilerine de açılacak

Özel okul öğretmenlerine de 1 milyon eğitim içeriğine sahip Eğitim Bilişim Ağını (EBA) açtıklarını bildiren Kurt, "Şu an itibarıyla özel okul öğretmenlerimiz, EBA'ya şifreleriyle özel okul öğrencilerine devlet okulundaki tüm imkanları sağlayabilecekler. EBA'daki tüm içerikleri yani testleri ve videoları öğrencileriyle paylaşabilecekler. Bu alandaki çalışmalarımız devam ediyor. İleride özel okul öğrencilerimize de EBA'yı açarak ülkedeki tüm örgün eğitim öğrencilerimize EBA'nın imkanlarından yararlanma fırsatı vereceğiz" dedi.

En çok tercih edilen akademik ders matematik oldu

Destekleme ve yetiştirme kurslarında en fazla talebin hangi derslere geldiğinin sorulması üzerine Kurt, şu bilgileri paylaştı:

"Kurslarımızda en fazla talep gören dersler sırasıyla, matematik, Türkçe ve fen bilimleri derslerine oldu. Destekleme ve yetiştirme kurslarını öğrencilerin sadece derslerine takviye amacıyla açmıyoruz, öğrencilerin ilgi, yetenek ve istekleri doğrultusunda sanatsal ve sportif becerilerini arttırmaya dönük çalışmaları da başlattık. Bu kapsamda, bu yıl destekleme ve yetiştirme kurslarına sanat ve spor dallarında 411 bin 547 öğrenci başvuru yaptı. Bu öğrencilerden 353 bin 213'ü beden eğitimi ve spor, 55 bin 89'u resim, 53 bin 245'i de müzik grubu derslerinden kurs almak için başvurdu."

Muhterem Kurt, dönemlik açılan kurslar için sömestr tatilinden sonra yeni kursların açılacağını belirterek, yıllık kursların ise Haziran ayına kadar devam edeceğini, Temmuz ayında da 3 ay sürecek yaz kurslarının başlayacağını söyledi.

Kazanım testlerine rekor talep

Destekleme ve yetiştirme kurslarına devam eden 8 ve 12'nci sınıf öğrencilerinin kazanım durumlarını görebilmeleri amacıyla başlatılan elektronik değerlendirme sınavının ilk uygulamasının 23 Ekim'de gerçekleştirildiğini anımsatan Kurt, bu sınava 700 bin dolayında öğrencinin katıldığını bildirdi.

Kurslarla birlikte EBA ve bakanlığın Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünün internet sitesinde kazanım testlerini de yayımladıklarını aktaran Kurt, "Bu kapsamda, 40 bin soruluk 2 bin 500'ün üzerinde test hazırlandı. Bu testleri, 5'inci sınıftan 12'nci sınıfa kadar her cuma yayınlıyoruz. Bu kazanım testlerine bütün öğrencilerimiz odsgm.meb.gov.tr adresinden ulaşıp çözebilirler" dedi.

Derslerde başarı için kazanım testi önerisi

MEB Müsteşar Yardımcısı Kurt, sitedeki kazanım testlerinin şu ana kadar 6 milyonun üzerinde indirildiğini bildirerek şunları kaydetti:

"Dolayısıyla bu, testlerden öğrencilerimizin çok yararlandığı anlamını taşıyor. Bu testler, 200'ün üzerinde öğretmen ekibiyle ve 37 akademisyenin kontrolünden geçilerek oluşturuldu. Kalite olarak standardı yüksek sorular, renkli olarak yayınlandığından görselliği de yüksek. Sınavlara hazırlanan öğrencilerimiz, özellikle 8 ve 12'inci sınıf öğrencilerimiz, bu testleri mutlaka incelemeliler. Çünkü genel müdürlüğümüz tarafından kazanım temelli olarak hazırlanan bu testler, sınavlara hazırlanmada da öğrencilerimize ciddi katkı sağlayacağından bu testlerin önemi bir kez daha artmış oluyor."

ÖSYM ile görüşmelerinin devam ettiğini ve üniversite sınav sorularının hazırlanmasına dönük yaklaşık 100 öğretmen görevlendirdiklerini bildiren Kurt, "Dolayısıyla 12. sınıftaki testlerimiz ve mezunlara dönük testlerimiz de öğrencilerimiz açısından çok önemli. Öğrencilerimizin bu testleri takip ettiği sürece sınavlarda ve derslerinde çok daha başarılı olacağını söyleyebiliriz" değerlendirmesini yaptı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 09 Kasım 2015 11:45

Gösterim: 1365

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Okul Sütü Programı kapsamında yaptığı ve en ekonomik teklifi Dimes-Pınar ortaklığının verdiği 200 mililitre yağlı sade UHT Süt Alımı İhalesi onaylandı.

okul sutu 2Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Okul Sütü Programı kapsamında yapılan ve en ekonomik teklifi Dimes Gıda - Pınar Süt İş Ortaklığının verdiği 200 mililitre yağlı sade UHT Süt Alımı İhalesi'nin onaylandığını bildirdi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından 2015-2016 eğitim öğretim yılı ikinci döneminde ortaklaşa yürütülecek "Okul Sütü Programı" kapsamında, 3 Kasım'da 200 mililitre yağlı sade UHT Süt Alımı İhalesi gerçekleştirildi.

İhalede yaklaşık maliyet, birinci kısım için 37 milyon 913 bin 974,37 lira (birim fiyat 0,6238 lira), ikinci kısım için 60 milyon 551 bin 118,08 lira (birim fiyat 0,6282 lira), üçüncü kısım için 61 milyon 619 bin 462,77 lira (birim fiyat 0,6302 lira), dördüncü kısım için 21 milyon 609 bin 819,98 lira (birim fiyat 0,6302 lira) olmak üzere toplam 181 milyon 694 bin 375,20 lira olarak öngörülmüştü.

Türkiye'nin 4 kısma ayrıldığı ihalede, birim fiyat olarak en düşük teklifi, birinci kısım için 0,4635 lira, ikinci kısım için 0,4789 lira, üçüncü kısım için 0,4735 lira ve dördüncü kısım için de 0,4434 lira birim fiyat ile Dimes Gıda - Pınar Süt iş ortaklığı verdi.

Toplamda 288 milyon 582 bin 216 paket 200 mililitre yağlı UHT içme sütü satın alımı yapılması için gerçekleştirilen ihale dün onaylandı.

> Okul Sütü İhalesi onaylandı

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Okul Sütü Programı kapsamında yaptığı ve en ekonomik teklifi Dimes-Pınar ortaklığının verdiği 200 mililitre yağlı sade UHT Süt Alımı İhalesi onaylandı.

okul sutu 2Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Okul Sütü Programı kapsamında yapılan ve en ekonomik teklifi Dimes Gıda - Pınar Süt İş Ortaklığının verdiği 200 mililitre yağlı sade UHT Süt Alımı İhalesi'nin onaylandığını bildirdi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından 2015-2016 eğitim öğretim yılı ikinci döneminde ortaklaşa yürütülecek "Okul Sütü Programı" kapsamında, 3 Kasım'da 200 mililitre yağlı sade UHT Süt Alımı İhalesi gerçekleştirildi.

İhalede yaklaşık maliyet, birinci kısım için 37 milyon 913 bin 974,37 lira (birim fiyat 0,6238 lira), ikinci kısım için 60 milyon 551 bin 118,08 lira (birim fiyat 0,6282 lira), üçüncü kısım için 61 milyon 619 bin 462,77 lira (birim fiyat 0,6302 lira), dördüncü kısım için 21 milyon 609 bin 819,98 lira (birim fiyat 0,6302 lira) olmak üzere toplam 181 milyon 694 bin 375,20 lira olarak öngörülmüştü.

Türkiye'nin 4 kısma ayrıldığı ihalede, birim fiyat olarak en düşük teklifi, birinci kısım için 0,4635 lira, ikinci kısım için 0,4789 lira, üçüncü kısım için 0,4735 lira ve dördüncü kısım için de 0,4434 lira birim fiyat ile Dimes Gıda - Pınar Süt iş ortaklığı verdi.

Toplamda 288 milyon 582 bin 216 paket 200 mililitre yağlı UHT içme sütü satın alımı yapılması için gerçekleştirilen ihale dün onaylandı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Kasım 2015 12:38

Gösterim: 1345

34. TÜYAP Kitap Fuarı'nda kitaplarını imzalayacak olan "Kudüs Şairi" Pakdil, günümüz edebiyatında dikkatini çeken bir yazar veya dergi olmadığını söyledi.

nuri pakdil"Kudüs Şairi" olarak tanınan Nuri Pakdil, 34. TÜYAP Kitap Fuarı'nda kitaplarını imzalayacak. Fuar için dün İstanbul'a gelen Pakdil, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Fuar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce yazar ya da okuyucu için anlamı nedir?

Ben yıllarca fuarlara katılmadım, okurla buluşmak istemedim. Çünkü Edebiyat Dergisi’nin okuyucuları henüz oluşmamıştı. Edebiyat'tan çıkan yayınları okundukça okuyucular oluşacaktı, ben onlara güveniyordum. Bunun oluşmasını bekledim. Tam olarak bu sonucu aldım diyemem ama almaya yakın bir durumdayım hamdolsun. Bana göre fuarlar çok yararlı oluşumlar. Özellikle okuyucular hem yazarlarla, hem de yeni kitaplarla buluşmaktalar. Ben de bu nedenle elimden geldiği kadar fuarlara katılmaya çalışıyorum.

Günümüz edebiyatını, dergilerini, yazarlarını takip ediyor musunuz? Dikkatinizi çeken isimler var mı?

Maalesef dikkatimi çeken bir yazar veya dergi yok. Hala bizim dönemin yazarlığını aşan yazarlar göremiyorum. Aşamadılar, çünkü bir ideolojiye bağlanmadılar. Sanat edebiyat dedikoduları yapıyorlar, sanat, edebiyat icra etmiyorlar. Yetişmiş insanlar değiller, kültürsüzler. Okumadan yazmak istiyorlar. Bugünkü edebiyatçılar birbirlerinin aleyhinde konuşuyorlar sürekli. Birbirlerinin kitaplarını hiç okumuyorlar. Biz arkadaşlarımızla, rahmetli Cahit'in (Zarifoğlu), Akif(in (İnan), Alaaddin’in (Özdenören), Rasim’in (Özdenören) kitapları Edebiyat'tan çıkmıştır. Biz birbirimizin kitaplarını satır satır okur, konular hakkında tartışmalar yapar, çok dikkatli ve titiz bir şekilde incelerdik. Bugünkü edebiyatçıların birbirinden habersiz olduğunu düşünüyorum. Kimse ötekini okumuyor, fikirleri yok. Fakat bugünkü edebiyat ortamının bu kültür birikiminin azlığına rağmen yine de umutsuz değilim. Ben hiç umutsuz bir insan olmadım.

Bütün eserleriniz son birkaç yıldır yeniden basıldı. Önümüzdeki günlerde yeni kitaplar var mı?

Bu ay 'Sınır tanımayan devrim ateşi: Mektuplarım' basıldı. Bu kitap, geçen yıl üç cilt olarak yayımlanmış 'Mektuplar'dan hazırlanmış özel bir seçki. İçinden ideolojik içeriği ele alan mektupları özellikle seçtik. Gençlerin okumasını gerekli gördüğümüz için tek cilt halinde yayımladık. İlk kez fuarda okuyucuyla buluşuyor. Salı gününe kadar, öğleden sonraları okurlara imzalayacağım. Şu an yeni bir kitap daha hazırlıyoruz. Son beş altı yılda benimle yapılan röportajlar olacak kitapta. Ama hangi gazetede, kiminle olduğuna yönelik değil, konulara göre. Kudüs konusunda ne demişim, Mekke, Medine, bütün hepsi başlıklar altında toplanacak. Temel sorulara verdiğim cevaplar gruplanacak, bütün olarak okunduğunda mesela Necip Fazıl için ne demişim, hepsi bir arada olacak. Yakında çıkacak bu kitap da.

> Dikkatimi çeken yazar veya dergi yok

34. TÜYAP Kitap Fuarı'nda kitaplarını imzalayacak olan "Kudüs Şairi" Pakdil, günümüz edebiyatında dikkatini çeken bir yazar veya dergi olmadığını söyledi.

nuri pakdil"Kudüs Şairi" olarak tanınan Nuri Pakdil, 34. TÜYAP Kitap Fuarı'nda kitaplarını imzalayacak. Fuar için dün İstanbul'a gelen Pakdil, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Fuar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce yazar ya da okuyucu için anlamı nedir?

Ben yıllarca fuarlara katılmadım, okurla buluşmak istemedim. Çünkü Edebiyat Dergisi’nin okuyucuları henüz oluşmamıştı. Edebiyat'tan çıkan yayınları okundukça okuyucular oluşacaktı, ben onlara güveniyordum. Bunun oluşmasını bekledim. Tam olarak bu sonucu aldım diyemem ama almaya yakın bir durumdayım hamdolsun. Bana göre fuarlar çok yararlı oluşumlar. Özellikle okuyucular hem yazarlarla, hem de yeni kitaplarla buluşmaktalar. Ben de bu nedenle elimden geldiği kadar fuarlara katılmaya çalışıyorum.

Günümüz edebiyatını, dergilerini, yazarlarını takip ediyor musunuz? Dikkatinizi çeken isimler var mı?

Maalesef dikkatimi çeken bir yazar veya dergi yok. Hala bizim dönemin yazarlığını aşan yazarlar göremiyorum. Aşamadılar, çünkü bir ideolojiye bağlanmadılar. Sanat edebiyat dedikoduları yapıyorlar, sanat, edebiyat icra etmiyorlar. Yetişmiş insanlar değiller, kültürsüzler. Okumadan yazmak istiyorlar. Bugünkü edebiyatçılar birbirlerinin aleyhinde konuşuyorlar sürekli. Birbirlerinin kitaplarını hiç okumuyorlar. Biz arkadaşlarımızla, rahmetli Cahit'in (Zarifoğlu), Akif(in (İnan), Alaaddin’in (Özdenören), Rasim’in (Özdenören) kitapları Edebiyat'tan çıkmıştır. Biz birbirimizin kitaplarını satır satır okur, konular hakkında tartışmalar yapar, çok dikkatli ve titiz bir şekilde incelerdik. Bugünkü edebiyatçıların birbirinden habersiz olduğunu düşünüyorum. Kimse ötekini okumuyor, fikirleri yok. Fakat bugünkü edebiyat ortamının bu kültür birikiminin azlığına rağmen yine de umutsuz değilim. Ben hiç umutsuz bir insan olmadım.

Bütün eserleriniz son birkaç yıldır yeniden basıldı. Önümüzdeki günlerde yeni kitaplar var mı?

Bu ay 'Sınır tanımayan devrim ateşi: Mektuplarım' basıldı. Bu kitap, geçen yıl üç cilt olarak yayımlanmış 'Mektuplar'dan hazırlanmış özel bir seçki. İçinden ideolojik içeriği ele alan mektupları özellikle seçtik. Gençlerin okumasını gerekli gördüğümüz için tek cilt halinde yayımladık. İlk kez fuarda okuyucuyla buluşuyor. Salı gününe kadar, öğleden sonraları okurlara imzalayacağım. Şu an yeni bir kitap daha hazırlıyoruz. Son beş altı yılda benimle yapılan röportajlar olacak kitapta. Ama hangi gazetede, kiminle olduğuna yönelik değil, konulara göre. Kudüs konusunda ne demişim, Mekke, Medine, bütün hepsi başlıklar altında toplanacak. Temel sorulara verdiğim cevaplar gruplanacak, bütün olarak okunduğunda mesela Necip Fazıl için ne demişim, hepsi bir arada olacak. Yakında çıkacak bu kitap da.

Son Güncelleme: Pazartesi, 09 Kasım 2015 13:39

Gösterim: 894

Bakan Nabi Avcı, Türkiye’nin hem coğrafi konumu hem tarihi ve kültürel derinliği itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu’nda temsil edilmeyi çoktan hak etmiş bir ülke olduğunu belirtti.

nabi bakanMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Türkiye hem coğrafi konumu hem tarihi ve kültürel derinliği itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu'nda temsil edilmeyi çoktan hak etmiş bir ülkedir" dedi.

Bakan Avcı, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) 38. Genel Konferansı'na hitabının ardından Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Konferansın Türkiye için iki önemli özelliği bulunduğuna dikkati çeken Avcı, birincisinin şiddetin önlenmesinde eğitimin rolüne dikkati çekmek, ikincisinin de Türkiye'nin 2017 yılı itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine adaylığı olduğunu söyledi.

Türkiye'nin geçen yıl UNESCO tarihinde pek az rastlanan bir oy çokluğuyla Dünya Miras Komitesi başkanlığına seçildiğini anımsatan Avcı, "Biraz da ondan aldığımız cesaretle, 2017 içinde Türkiye'yi UNESCO'nun en yüksek icra organı olan yürütme kurulu üyeliğine aday gösteriyoruz" dedi.

Bugün, bu adaylığın önünü açacak konuşma ve ikili görüşmeler yaptıklarını ifade eden Avcı, "Doğrusu verimli de geçiyor. Değişik ülkelerden olumlu cevaplar alıyoruz üyeliğimizin desteklenmesi konusunda, olumlu bir rüzgar esiyor. 2017'de Türkiye'yi UNESCO Yürütme Kurulu üyesi olarak göreceğimizi ümit ediyoruz" diye konuştu.

Üyelik desteği ararken Türkiye'nin temel vaadinin ne olduğunun sorulması üzerine Avcı, "Türkiye'nin bugüne kadar yaptıkları da UNESCO idealleri konusunda elimizi çok güçlendiren bir envanter ortaya koyuyor" dedi.   

Türkiye'nin son on yılda yaptığı uluslararası çalışmalarla, dünyada en önemli insani yardım programlarını yürürlüğe koyan üç ülkeden biri haline geldiğine işaret eden Avcı, "Türkiye hem coğrafi konumu hem tarihi ve kültürel derinliği itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu'nda temsil edilmeyi çoktan hak etmiş bir ülkedir. İnşallah 2017'de hak ettiğimiz görevi daha güçlü bir biçimde yerine getirecek bir pozisyonda olacağız" ifadelerini kullandı.

Bizim kişisel olarak herhangi bir beklentimiz olmaz

Türkiye'de seçim sonrası yeni kurulacak kabineye ilişkin bir soru üzerine Avcı, "Hayırlı olsun, kabine inşallah 15-20 gün içerisinde şekillenmiş olur. Bizim kişisel olarak herhangi bir beklentimiz olmaz. Ama görev verildiği zaman da devam ederiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam ederiz" şeklinde cevap verdi.

Tekrar Milli Eğitim Bakanı olduğu takdirde yapacağı ilk icraata ilişkin soru üzerine Avcı, "Zaten yaptığımız pek çok şey var. Başladığımız ve devam etmekte olan projeler var. Kim Milli Eğitim Bakanı olursa olsun bu projeler devam eder. Son yıllarda çok sık dolaştırılan bir dezenformasyon var. 'Milli Eğitim Bakanları çok değişiyor. Bakanlıkta bir türlü düzen ve istikrar sağlanamadı' diye. Bu doğru değil" ifadelerini kullandı.

Avcı, konuşmasına şöyle devam etti:

"Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki bakan değişikliği diğer bakanlıklardaki bakan değişikliklerinden daha fazla değildir. Cumhuriyet tarihi boyunca Milli Eğitim Bakanlarının görev sürelerine baktığımızda AK Parti döneminde görev yapan bütün bakanların görev süreleri ortalamanın üzerindedir. Bildiğim kadarıyla Hüseyin Çelik'in bakanlık süresi Hasan Ali Yücel'den sonra en uzun süredir. İstikrarsızlık söz konusu olmamıştır."

Avrupa'nın sığınmacılarla ilgili tutumuna ilişkin soru üzerine Bakan Avcı, sığınmacıların Avrupa ülkelerinde bazı aşırı sağ partiler tarafından işsizliğin ve anarşinin sebebi gibi gösterilmeye çalışıldığını, bu nedenle de yabancı düşmanlığının siyaset üzerinde tehlikeli bir gidişe sebep olduğunu söyledi.

Avcı, UNESCO Genel Sekreteri Irina Bokova'nın konunun aciliyetine yönelik açıklamaları ve girişimleri olduğunu ve sığınmacı sorununu UNESCO gündemine getirmekte gecikmediğini belirtti.

Avrupa'nın pek çok yerinde konuya ilişkin duyarlılığın paylaşılmadığını belirten Avcı, "Mültecileri sadece sınırlarına dayanmış bir baş ağrısı gibi gördüklerini söyleyebiliriz. Türkiye'nin bu konuda yaptıklarının Avrupa kamuoyunda bilinmesinde büyük fayda var" diye konuştu.

Arapça'nın programı yeni hazırlanabildi

Seçim öncesinde okullarda Arapça'nın yabancı dil olarak okutulmasına ilişkin tartışmalarla ilgili bir soruyu yanıtlayan Avcı, konunun yanlış anlaşılmasının tamamen ön yargılarla ilgili olduğunu belirtti. Avcı, şunları kaydetti:

"Okullarda hangi dilin yabancı dil olarak okutulacağı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir. Bakanlar Kurulu kararında 10'a yakın dilden söz ediliyor. Arapça listeye yeni girmiş değil. Arapça'nın programı yeni hazırlanabildi. Tam seçim öncesinde bazıları bu konuda kamuoyundaki bir takım ön yargılarla buradan siyasi bir sonuç üretebileceklerini zannettiler. Bu yanlıştı ve bu yanlış da seçim sonuçlarıyla da görüldü."

Bakan Avcı, Paris'teki temasları kapsamında UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova, Afganistan Yüksek Öğretim Bakanı Khatera Afghan ve Irak Eğitim Bakanı Muhammed İkbal Omar'la da ayrı ayrı bir araya geldi.

Avcı, "Şiddete Varan Aşırıcılığın Önlenmesi İçin Eğitimin Teşvikinde UNESCO'nun Rolü" konusunda ABD Hükümeti tarafından düzenlenen üst düzeyli öğle yemeği formatındaki konferansa da katıldı.

> Türkiye UNESCO Yürütme Kurulu’nda temsil edilmeli

Bakan Nabi Avcı, Türkiye’nin hem coğrafi konumu hem tarihi ve kültürel derinliği itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu’nda temsil edilmeyi çoktan hak etmiş bir ülke olduğunu belirtti.

nabi bakanMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Türkiye hem coğrafi konumu hem tarihi ve kültürel derinliği itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu'nda temsil edilmeyi çoktan hak etmiş bir ülkedir" dedi.

Bakan Avcı, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) 38. Genel Konferansı'na hitabının ardından Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Konferansın Türkiye için iki önemli özelliği bulunduğuna dikkati çeken Avcı, birincisinin şiddetin önlenmesinde eğitimin rolüne dikkati çekmek, ikincisinin de Türkiye'nin 2017 yılı itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine adaylığı olduğunu söyledi.

Türkiye'nin geçen yıl UNESCO tarihinde pek az rastlanan bir oy çokluğuyla Dünya Miras Komitesi başkanlığına seçildiğini anımsatan Avcı, "Biraz da ondan aldığımız cesaretle, 2017 içinde Türkiye'yi UNESCO'nun en yüksek icra organı olan yürütme kurulu üyeliğine aday gösteriyoruz" dedi.

Bugün, bu adaylığın önünü açacak konuşma ve ikili görüşmeler yaptıklarını ifade eden Avcı, "Doğrusu verimli de geçiyor. Değişik ülkelerden olumlu cevaplar alıyoruz üyeliğimizin desteklenmesi konusunda, olumlu bir rüzgar esiyor. 2017'de Türkiye'yi UNESCO Yürütme Kurulu üyesi olarak göreceğimizi ümit ediyoruz" diye konuştu.

Üyelik desteği ararken Türkiye'nin temel vaadinin ne olduğunun sorulması üzerine Avcı, "Türkiye'nin bugüne kadar yaptıkları da UNESCO idealleri konusunda elimizi çok güçlendiren bir envanter ortaya koyuyor" dedi.   

Türkiye'nin son on yılda yaptığı uluslararası çalışmalarla, dünyada en önemli insani yardım programlarını yürürlüğe koyan üç ülkeden biri haline geldiğine işaret eden Avcı, "Türkiye hem coğrafi konumu hem tarihi ve kültürel derinliği itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu'nda temsil edilmeyi çoktan hak etmiş bir ülkedir. İnşallah 2017'de hak ettiğimiz görevi daha güçlü bir biçimde yerine getirecek bir pozisyonda olacağız" ifadelerini kullandı.

Bizim kişisel olarak herhangi bir beklentimiz olmaz

Türkiye'de seçim sonrası yeni kurulacak kabineye ilişkin bir soru üzerine Avcı, "Hayırlı olsun, kabine inşallah 15-20 gün içerisinde şekillenmiş olur. Bizim kişisel olarak herhangi bir beklentimiz olmaz. Ama görev verildiği zaman da devam ederiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam ederiz" şeklinde cevap verdi.

Tekrar Milli Eğitim Bakanı olduğu takdirde yapacağı ilk icraata ilişkin soru üzerine Avcı, "Zaten yaptığımız pek çok şey var. Başladığımız ve devam etmekte olan projeler var. Kim Milli Eğitim Bakanı olursa olsun bu projeler devam eder. Son yıllarda çok sık dolaştırılan bir dezenformasyon var. 'Milli Eğitim Bakanları çok değişiyor. Bakanlıkta bir türlü düzen ve istikrar sağlanamadı' diye. Bu doğru değil" ifadelerini kullandı.

Avcı, konuşmasına şöyle devam etti:

"Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki bakan değişikliği diğer bakanlıklardaki bakan değişikliklerinden daha fazla değildir. Cumhuriyet tarihi boyunca Milli Eğitim Bakanlarının görev sürelerine baktığımızda AK Parti döneminde görev yapan bütün bakanların görev süreleri ortalamanın üzerindedir. Bildiğim kadarıyla Hüseyin Çelik'in bakanlık süresi Hasan Ali Yücel'den sonra en uzun süredir. İstikrarsızlık söz konusu olmamıştır."

Avrupa'nın sığınmacılarla ilgili tutumuna ilişkin soru üzerine Bakan Avcı, sığınmacıların Avrupa ülkelerinde bazı aşırı sağ partiler tarafından işsizliğin ve anarşinin sebebi gibi gösterilmeye çalışıldığını, bu nedenle de yabancı düşmanlığının siyaset üzerinde tehlikeli bir gidişe sebep olduğunu söyledi.

Avcı, UNESCO Genel Sekreteri Irina Bokova'nın konunun aciliyetine yönelik açıklamaları ve girişimleri olduğunu ve sığınmacı sorununu UNESCO gündemine getirmekte gecikmediğini belirtti.

Avrupa'nın pek çok yerinde konuya ilişkin duyarlılığın paylaşılmadığını belirten Avcı, "Mültecileri sadece sınırlarına dayanmış bir baş ağrısı gibi gördüklerini söyleyebiliriz. Türkiye'nin bu konuda yaptıklarının Avrupa kamuoyunda bilinmesinde büyük fayda var" diye konuştu.

Arapça'nın programı yeni hazırlanabildi

Seçim öncesinde okullarda Arapça'nın yabancı dil olarak okutulmasına ilişkin tartışmalarla ilgili bir soruyu yanıtlayan Avcı, konunun yanlış anlaşılmasının tamamen ön yargılarla ilgili olduğunu belirtti. Avcı, şunları kaydetti:

"Okullarda hangi dilin yabancı dil olarak okutulacağı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir. Bakanlar Kurulu kararında 10'a yakın dilden söz ediliyor. Arapça listeye yeni girmiş değil. Arapça'nın programı yeni hazırlanabildi. Tam seçim öncesinde bazıları bu konuda kamuoyundaki bir takım ön yargılarla buradan siyasi bir sonuç üretebileceklerini zannettiler. Bu yanlıştı ve bu yanlış da seçim sonuçlarıyla da görüldü."

Bakan Avcı, Paris'teki temasları kapsamında UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova, Afganistan Yüksek Öğretim Bakanı Khatera Afghan ve Irak Eğitim Bakanı Muhammed İkbal Omar'la da ayrı ayrı bir araya geldi.

Avcı, "Şiddete Varan Aşırıcılığın Önlenmesi İçin Eğitimin Teşvikinde UNESCO'nun Rolü" konusunda ABD Hükümeti tarafından düzenlenen üst düzeyli öğle yemeği formatındaki konferansa da katıldı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Kasım 2015 12:22

Gösterim: 1424


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.