Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

20 aydır Devrimci Karargah davasından tutuklu olan gazeteci  Baha Okar, 1 milyon 700 bin kişinin girdiği YGS'nin birinci basamağında ilk beş bine girdi, Okar’ın amacının Siyaset Bilimi okumak olduğu belirtiliyor.

baha okarevrimci Karargah davasından 600 gündür tutuklu olan Bilim ve Gelecek dergisi Editörü Baha Okar, hapishaneden girdiği Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın (YGS) birinci basamağında ilk beş bine girdi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Makine Mühendisliği Bölümü'nde okumuş olan Okar, tutuklandığında İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü'ne devam ediyordu.

Siyaset Bilimi veya Tarih bölümlerinde okumak amacıyla da 1 Nisan'da yapılan YGS'nin birinci basamağına girdi. 1 milyon 700 bin kişinin girdiği sınavda yüzde 10'luk dilime girmeyi başardı.

Eşi Suzan Yılmaz Okar, bianet'e yaptığı açıklamada, "Baha sınava sadece 15 gün kadar çalışabildi" dedi.

Okar, 23 Eylül 2010'da yapılan operasyonda gözaltına alınmış, iki gün sonra da tutuklanmıştı. Şimdi Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Devrimci Karargah örgütü üyesi olmak" ile yargılanıyor.

Suzan Y. Okar, bianet'e yazdığı "Yargının Kördüğümü" başlıklı yazıda, "Okar'ı Kürdistan Özerk Bölgesi'nde eğitim kampında gördüğünü iddia eden PKK itirafçısı Muharrem Adıyaman'ın söyledikleriyle itham edildiğini" söylemişti.

"Adıyaman'ın tutarsız ifadesine kulak vermek yerine, Baha, mahkemenin, daha evvel mahkemeye sunduğu ve o tarihlerde burada olduğunu ispatlayan belgelere, delillere, dinlenen tanıklara ve kendisinin ifadesine inanmasını istedi."

"Adıyaman, polis sorgusunda 'Okar'ı 15-20 kişilik bir grup içerisinde, hareket halindeyken uzaktan ve gece sadece bir kez gördüğünü' söylüyor zira..."

 (Bianet)

> Tutuklu gazeteci YGS'de ilk beş bine girdi

20 aydır Devrimci Karargah davasından tutuklu olan gazeteci  Baha Okar, 1 milyon 700 bin kişinin girdiği YGS'nin birinci basamağında ilk beş bine girdi, Okar’ın amacının Siyaset Bilimi okumak olduğu belirtiliyor.

baha okarevrimci Karargah davasından 600 gündür tutuklu olan Bilim ve Gelecek dergisi Editörü Baha Okar, hapishaneden girdiği Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın (YGS) birinci basamağında ilk beş bine girdi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Makine Mühendisliği Bölümü'nde okumuş olan Okar, tutuklandığında İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü'ne devam ediyordu.

Siyaset Bilimi veya Tarih bölümlerinde okumak amacıyla da 1 Nisan'da yapılan YGS'nin birinci basamağına girdi. 1 milyon 700 bin kişinin girdiği sınavda yüzde 10'luk dilime girmeyi başardı.

Eşi Suzan Yılmaz Okar, bianet'e yaptığı açıklamada, "Baha sınava sadece 15 gün kadar çalışabildi" dedi.

Okar, 23 Eylül 2010'da yapılan operasyonda gözaltına alınmış, iki gün sonra da tutuklanmıştı. Şimdi Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Devrimci Karargah örgütü üyesi olmak" ile yargılanıyor.

Suzan Y. Okar, bianet'e yazdığı "Yargının Kördüğümü" başlıklı yazıda, "Okar'ı Kürdistan Özerk Bölgesi'nde eğitim kampında gördüğünü iddia eden PKK itirafçısı Muharrem Adıyaman'ın söyledikleriyle itham edildiğini" söylemişti.

"Adıyaman'ın tutarsız ifadesine kulak vermek yerine, Baha, mahkemenin, daha evvel mahkemeye sunduğu ve o tarihlerde burada olduğunu ispatlayan belgelere, delillere, dinlenen tanıklara ve kendisinin ifadesine inanmasını istedi."

"Adıyaman, polis sorgusunda 'Okar'ı 15-20 kişilik bir grup içerisinde, hareket halindeyken uzaktan ve gece sadece bir kez gördüğünü' söylüyor zira..."

 (Bianet)

Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Nisan 2012 14:55

Gösterim: 3161

Antalya'da Mehmet Ç., sabah 10.00 sıralarında 2 yaşındaki kızı Semanur’u "Ranzadan düştü" diyerek hastaneye getirdi. Doktorlar yaptıkları muayenede şok oldu. Çünkü küçük kızın kafatasında çatlak, vücudunda ısırık izleri, kırıklar ve morluklar vardı. Babasının 'zaman zaman döverdik' dediği Semanur, hayatını kaybetti.

Antalya'da Mehmet Ç., sabah 10.00 sıralarında 2 yaşındaki kızı Semanur’u "Ranzadan düştü" diyerek hastaneye getirdi. Doktorlar yaptıkları muayenede şok oldu. Çünkü küçük kızın kafatasında çatlak, vücudunda ısırık izleri, kırıklar ve morluklar vardı. Feci şekilde dövüldüğü anlaşılan küçük kız, hemen ameliyata alındı. Semanur, beyin kanaması ve akciğer kanaması teşhisiyle girdiği operasyonu atlattı. Yoğun bakım servisine alındı. Ancak küçük bedeni yaşadıklarına dayanamadı.Semanur akşam saatlerinde yaşam mücadelesini kaybetti. Doktorların ihbarı üzerine gözaltına alınan baba Mehmet Ç. ve birlikte yaşadığı 24 yaşındaki Sara S. tutuklandı.

Serik’te tarlalarda işçilik yapan 26 yaşındaki Mehmet Ç. dün saat 10.00 sıralarında kızı 2 yaşındaki Semanur’u "Ranzadan düştü" diyerek Serik Devlet Hastanesi’ne getirdi. Hastanede yapılan muayenede, minik kızın kafatasında çatlak, vücudunda diş izleri, kırıklar ve morluklar tespit edildi.

BEYİN  VE AKCİĞER KANAMASI TESPİT EDİLDİ

Feci şekilde dövüldüğü anlaşılan Semanur, beyin kanaması ve akciğer kanaması teşhisiyle ameliyat edildikten sonra hastanenin yoğun bakım servisinde yer olmadığından, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Semanur Ç, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım servisinde tüm müdahalelere rağmen, dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdi.

"ZAMAN ZAMAN DÖVÜYORDU"

Doktorların 'adli vaka' ihbarı üzerine hastane polisi, baba Mehmet Ç. ile birlikte yaşadığı Sara S.'yi gözaltına alarak jandarmaya teslim etti. Semanur'un üvey annesi Sara S, jandarmadaki ifadesinde, birlikte yaşadığı Mehmet Ç’yi suçladı. Belek Jandarma Karakolu’nda ifadesi alınan Sara S, Mehmet Ç’nin boşandığı eşinden olan kızını zaman zaman dövdüğünü öne sürdü. Sara S, Murat Ç’nin dün akşam da Semanur’u dövdüğünü, dün saat 09.00 civarında fenalaşması üzerine Mehmet Ç’nin kızı hastaneye götürdüğünü anlattı.

"BU KEZ RANZADAN DÜŞTÜ"

Mehmet Ç ise jandarmada, "Semanur aşırı yaramazlık yaptığında, zaman zaman dövdüğümüz oldu ama bu kez ranzadan düştü" dediği belirtildi.

TUTUKLANDILAR

 Jandarma karakolundaki sorgusunun ardından dün akşam saatlerinde adliyeye çıkarılan Mehmet Ç. ve Sara S. nöbetçi savcılıkta ifade verdi. Mahkemeye sevk edilen Mehmet Ç. ile Sara S. nöbetçi mahkemece tutuklandı.

(habertürk)

> 2 yaşındaki kızı için ‘zaman zaman döverdik’ dedi

Antalya'da Mehmet Ç., sabah 10.00 sıralarında 2 yaşındaki kızı Semanur’u "Ranzadan düştü" diyerek hastaneye getirdi. Doktorlar yaptıkları muayenede şok oldu. Çünkü küçük kızın kafatasında çatlak, vücudunda ısırık izleri, kırıklar ve morluklar vardı. Babasının 'zaman zaman döverdik' dediği Semanur, hayatını kaybetti.

Antalya'da Mehmet Ç., sabah 10.00 sıralarında 2 yaşındaki kızı Semanur’u "Ranzadan düştü" diyerek hastaneye getirdi. Doktorlar yaptıkları muayenede şok oldu. Çünkü küçük kızın kafatasında çatlak, vücudunda ısırık izleri, kırıklar ve morluklar vardı. Feci şekilde dövüldüğü anlaşılan küçük kız, hemen ameliyata alındı. Semanur, beyin kanaması ve akciğer kanaması teşhisiyle girdiği operasyonu atlattı. Yoğun bakım servisine alındı. Ancak küçük bedeni yaşadıklarına dayanamadı.Semanur akşam saatlerinde yaşam mücadelesini kaybetti. Doktorların ihbarı üzerine gözaltına alınan baba Mehmet Ç. ve birlikte yaşadığı 24 yaşındaki Sara S. tutuklandı.

Serik’te tarlalarda işçilik yapan 26 yaşındaki Mehmet Ç. dün saat 10.00 sıralarında kızı 2 yaşındaki Semanur’u "Ranzadan düştü" diyerek Serik Devlet Hastanesi’ne getirdi. Hastanede yapılan muayenede, minik kızın kafatasında çatlak, vücudunda diş izleri, kırıklar ve morluklar tespit edildi.

BEYİN  VE AKCİĞER KANAMASI TESPİT EDİLDİ

Feci şekilde dövüldüğü anlaşılan Semanur, beyin kanaması ve akciğer kanaması teşhisiyle ameliyat edildikten sonra hastanenin yoğun bakım servisinde yer olmadığından, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Semanur Ç, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım servisinde tüm müdahalelere rağmen, dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdi.

"ZAMAN ZAMAN DÖVÜYORDU"

Doktorların 'adli vaka' ihbarı üzerine hastane polisi, baba Mehmet Ç. ile birlikte yaşadığı Sara S.'yi gözaltına alarak jandarmaya teslim etti. Semanur'un üvey annesi Sara S, jandarmadaki ifadesinde, birlikte yaşadığı Mehmet Ç’yi suçladı. Belek Jandarma Karakolu’nda ifadesi alınan Sara S, Mehmet Ç’nin boşandığı eşinden olan kızını zaman zaman dövdüğünü öne sürdü. Sara S, Murat Ç’nin dün akşam da Semanur’u dövdüğünü, dün saat 09.00 civarında fenalaşması üzerine Mehmet Ç’nin kızı hastaneye götürdüğünü anlattı.

"BU KEZ RANZADAN DÜŞTÜ"

Mehmet Ç ise jandarmada, "Semanur aşırı yaramazlık yaptığında, zaman zaman dövdüğümüz oldu ama bu kez ranzadan düştü" dediği belirtildi.

TUTUKLANDILAR

 Jandarma karakolundaki sorgusunun ardından dün akşam saatlerinde adliyeye çıkarılan Mehmet Ç. ve Sara S. nöbetçi savcılıkta ifade verdi. Mahkemeye sevk edilen Mehmet Ç. ile Sara S. nöbetçi mahkemece tutuklandı.

(habertürk)

Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Nisan 2012 14:43

Gösterim: 2743

Vatan Şaşmaz'ın rol aldığı tartışılan İETT reklam filmini komedyen Hayrettin yeniden çekti ve metrobüs gerçeğini gözler önüne serdi.

Videoyu izlemek için tıklayın

hayrettin metrobüsİETT'nin Vatan Şaşmaz'lı metrobüs reklamı aldığı tepkilerle ilginç bir gündem oluştururken filme yönelik en esaslı eleştiri Hayrettin'den geldi. Genç komedyen, İETT'nin fantastik tanıtım filmini tiye alan bir videoyla Şaşmaz'ın rol aldığı öyküde bazı değişikler yaptı...

"Eğer bir vatan, şaşmaz ise o metrobüsten, o vatan medenidir" mesajıyla biten filmde İETT'nin reklamına yansımayan gerçekler resmedilirken metrobüs çilesi komik bir şekilde anlatılıyor...

(milliyet)

> Metrobüs reklamına komik misilleme

Vatan Şaşmaz'ın rol aldığı tartışılan İETT reklam filmini komedyen Hayrettin yeniden çekti ve metrobüs gerçeğini gözler önüne serdi.

Videoyu izlemek için tıklayın

hayrettin metrobüsİETT'nin Vatan Şaşmaz'lı metrobüs reklamı aldığı tepkilerle ilginç bir gündem oluştururken filme yönelik en esaslı eleştiri Hayrettin'den geldi. Genç komedyen, İETT'nin fantastik tanıtım filmini tiye alan bir videoyla Şaşmaz'ın rol aldığı öyküde bazı değişikler yaptı...

"Eğer bir vatan, şaşmaz ise o metrobüsten, o vatan medenidir" mesajıyla biten filmde İETT'nin reklamına yansımayan gerçekler resmedilirken metrobüs çilesi komik bir şekilde anlatılıyor...

(milliyet)

Son Güncelleme: Pazar, 29 Nisan 2012 15:30

Gösterim: 1930

Danıştay'ın yürütmesini durdurduğu genelgeye ilişkin davayı açan Konyalı Alper Ayhan, ''Bu kararın Türk milletine ve Türk gençliğine hayırlı olmasını diliyorum'' dedi.

alper ayhan

Danıştay 10. Dairesi'nin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının Ankara dışındaki illerde sadece okullarda öğrencilerle kutlanmasını öngören genelgesinin yürütmesini durdurmasıyla ilgili davayı açan 25 yaşındaki bilgisayar programcısı Alper Ayhan, AA muhabirine açıklama yaptı.

Milli günlerin okullara hapsedilmemesi gereken günler olduğuna inandığını belirten Ayhan, ''Buradan yola çıkarak bir Türk genci olarak bu bayramı, bu coşkuyu yaşamaya hakkım olduğunu düşündüm ve böyle bir dava açtım'' dedi.

Ayhan, 19 Mayıs'ın halkla iç içe kutlanmasını sağlamak adına böyle bir davayı açmasının bile kendisi için üzüntü verici bir olay olduğunu ifade etti.

Alper Ayhan'ın avukatı Ahmet Gürol Şağban ise kamuoyunun da yakından takip ettiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı'nın 11 Ocak 2012 tarihinde 817 sayılı genelgesiyle, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının bundan böyle sadece okullarla sınırlı tutulduğunu belirtti.

Alper Ayhan'ın kendilerine müracaat ederek bu genelgenin hukuka aykırı olduğunu ifade ettiğini anlatan Şağban, kendisinin de Avukat Betül Akbuğa ile birlikte bu süreçte hukuki araştırmalarını yaptıklarını, hazırladıkları dilekçeyi 19 Ocak 2012 tarihinde Danıştay'a iletilmek üzere Konya Bölge İdare Mahkemesi'ne sunduklarını söyledi.

''Biz bağımsız ve tarafsız yargının mutlaka bu genelgeyi iptal edeceği kanaatini her zaman taşıdık'' diyen Şağban, şunları kaydetti:

''Zira, hukuka aykırılık o kadar ağırdı ki mevcut yönetmelik, törenlerin öğrencilerin katılımıyla ve tören alanlarında düzenleneceğini çok açık olarak düzenlemişti. Yine milli bayramlara ilişkin kanun da aynı şekilde bu düzenlenmeye yer vermişti. Ve dün itibariyle Danıştay 10. Dairesi söz konusu genelgenin yürütmesini durdurdu. Ben bu vesileyle bu kararın Türk milletine ve Türk gençliğine hayırlı olmasını diliyorum. Bu yıl ki 19 Mayıs'ın büyük bir coşkuyla kutlanacağınına inanıyoruz. Bu aşamadan sonra Bakanlığın yürütmenin durdurulmasına karşı itiraz hakkı bulunuyor. Bu süreç devam edecek ancak söz konusu genelge, yönetmelik ve yönergelere tamamen aykırı olduğu için sürecin bundan sonra bu karar doğrultusunda işleyeceğine inanıyorum.''

> Danıştay’ın ‘19 Mayıs Kararı’nın mimarı konuştu

Danıştay'ın yürütmesini durdurduğu genelgeye ilişkin davayı açan Konyalı Alper Ayhan, ''Bu kararın Türk milletine ve Türk gençliğine hayırlı olmasını diliyorum'' dedi.

alper ayhan

Danıştay 10. Dairesi'nin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının Ankara dışındaki illerde sadece okullarda öğrencilerle kutlanmasını öngören genelgesinin yürütmesini durdurmasıyla ilgili davayı açan 25 yaşındaki bilgisayar programcısı Alper Ayhan, AA muhabirine açıklama yaptı.

Milli günlerin okullara hapsedilmemesi gereken günler olduğuna inandığını belirten Ayhan, ''Buradan yola çıkarak bir Türk genci olarak bu bayramı, bu coşkuyu yaşamaya hakkım olduğunu düşündüm ve böyle bir dava açtım'' dedi.

Ayhan, 19 Mayıs'ın halkla iç içe kutlanmasını sağlamak adına böyle bir davayı açmasının bile kendisi için üzüntü verici bir olay olduğunu ifade etti.

Alper Ayhan'ın avukatı Ahmet Gürol Şağban ise kamuoyunun da yakından takip ettiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı'nın 11 Ocak 2012 tarihinde 817 sayılı genelgesiyle, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının bundan böyle sadece okullarla sınırlı tutulduğunu belirtti.

Alper Ayhan'ın kendilerine müracaat ederek bu genelgenin hukuka aykırı olduğunu ifade ettiğini anlatan Şağban, kendisinin de Avukat Betül Akbuğa ile birlikte bu süreçte hukuki araştırmalarını yaptıklarını, hazırladıkları dilekçeyi 19 Ocak 2012 tarihinde Danıştay'a iletilmek üzere Konya Bölge İdare Mahkemesi'ne sunduklarını söyledi.

''Biz bağımsız ve tarafsız yargının mutlaka bu genelgeyi iptal edeceği kanaatini her zaman taşıdık'' diyen Şağban, şunları kaydetti:

''Zira, hukuka aykırılık o kadar ağırdı ki mevcut yönetmelik, törenlerin öğrencilerin katılımıyla ve tören alanlarında düzenleneceğini çok açık olarak düzenlemişti. Yine milli bayramlara ilişkin kanun da aynı şekilde bu düzenlenmeye yer vermişti. Ve dün itibariyle Danıştay 10. Dairesi söz konusu genelgenin yürütmesini durdurdu. Ben bu vesileyle bu kararın Türk milletine ve Türk gençliğine hayırlı olmasını diliyorum. Bu yıl ki 19 Mayıs'ın büyük bir coşkuyla kutlanacağınına inanıyoruz. Bu aşamadan sonra Bakanlığın yürütmenin durdurulmasına karşı itiraz hakkı bulunuyor. Bu süreç devam edecek ancak söz konusu genelge, yönetmelik ve yönergelere tamamen aykırı olduğu için sürecin bundan sonra bu karar doğrultusunda işleyeceğine inanıyorum.''

Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Nisan 2012 14:04

Gösterim: 1749

'Kim Milyoner Olmak İster?' yarışmasının sorularının hazırlanmasına yardımcı olan Meltem Kayalı, yarışmanın sırlarını anlattı.

kenan ışıkKenan Işık'ın sunduğu, atv'nin iddialı yarışmalarından 'Kim Milyoner Olmak İster?'in perde arkasında bir kadın var. İsmi Meltem Kayalı... Hem programın yapımcılığını yapıyor, hem de yarışmacılar için hazırlanan sorularla ilgileniyor. Üniversite hocaları ve ev hanımlarından oluşan bir grubun soruları hazırladığını vurgulayan Kayalı, "Sorular korunaklı bir bilgisayarda saklanıyor. Onlara sadece ben ve asistanım bakıyoruz. Bilgisayarım nerede olduğunu başka kimse bilmiyor" diyor.

MUHAKEME ÖNEMLİ

'Kim Milyoner Olmak İster?'in ilk yıllarından beri programa emek veren Kayalı; soruları neye göre seçtiğini şöyle anlatıyor: "Yedinci soruya kadar günlük yaşamla ilgili sorular soruyoruz. Diğer sorularda da yarışmacının muhakeme yeteneğini kullanılmasını istiyoruz..."

(sabah)

> 'Kim Milyoner Olmak İster’in ardındaki SIR?

'Kim Milyoner Olmak İster?' yarışmasının sorularının hazırlanmasına yardımcı olan Meltem Kayalı, yarışmanın sırlarını anlattı.

kenan ışıkKenan Işık'ın sunduğu, atv'nin iddialı yarışmalarından 'Kim Milyoner Olmak İster?'in perde arkasında bir kadın var. İsmi Meltem Kayalı... Hem programın yapımcılığını yapıyor, hem de yarışmacılar için hazırlanan sorularla ilgileniyor. Üniversite hocaları ve ev hanımlarından oluşan bir grubun soruları hazırladığını vurgulayan Kayalı, "Sorular korunaklı bir bilgisayarda saklanıyor. Onlara sadece ben ve asistanım bakıyoruz. Bilgisayarım nerede olduğunu başka kimse bilmiyor" diyor.

MUHAKEME ÖNEMLİ

'Kim Milyoner Olmak İster?'in ilk yıllarından beri programa emek veren Kayalı; soruları neye göre seçtiğini şöyle anlatıyor: "Yedinci soruya kadar günlük yaşamla ilgili sorular soruyoruz. Diğer sorularda da yarışmacının muhakeme yeteneğini kullanılmasını istiyoruz..."

(sabah)

Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Nisan 2012 12:15

Gösterim: 4456


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.