Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

İstanbul Ticaret Odası’nda eğitimcilerle bir araya gelen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer önemli açıklamalar yaptı.
kuran_dersleriMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer burada yaptığı konuşmada seçimlik derslerden Kur'an ve Peygamberin hayatı derslerinin kanuna konulmasının önemli olduğunu, diğer seçimlik derslerin ise teferruat olduğunu ve değişebileceğini söyledi.

> Bakan Dinçer eğitimcilerle buluştu

İstanbul Ticaret Odası’nda eğitimcilerle bir araya gelen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer önemli açıklamalar yaptı.
kuran_dersleriMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer burada yaptığı konuşmada seçimlik derslerden Kur'an ve Peygamberin hayatı derslerinin kanuna konulmasının önemli olduğunu, diğer seçimlik derslerin ise teferruat olduğunu ve değişebileceğini söyledi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Nisan 2012 17:15

Gösterim: 1571

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kur'an-ı Kerim dersi tartışmaları ile ilgili olarak, "Ben sadece o meseleyi anlatırken yüksek sesle düşündüğümü ifade ettim, bir karardan bahsetmedim. Kur'an-ı Kerim derslerini, din derslerini okulumuzda işlemeye başladığımızda mahalle baskısını ima edecek veya bu tür sonuçları doğuracak veya çocuklarımızı birbirinden ayrıştıracak bir uygulama yapmamaya özen göstereceğiz" dedi.
mahalle_baskisiBakan Dinçer, Kur'an-ı Kerim dersleriyle ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise, "Lütfen herhangi bir şeyi söylerken o söylediğim ifadenin bir önceki cümlesine veya bir sonraki cümlesine bakınız. Ben sadece o meseleyi anlatırken yüksek sesle düşündüğümü ifade ettim, bir karardan bahsetmedim. Şunu söyleyeyim, artık meseleyi öyle ele alıyorsunuz ki ben hakikaten bir şey söylemeye çekinmeye başladım size. Sırf kamuoyunun ilgisini çekebilmek için bazen atılan başlıklar bizim söylediklerimizden çok farklı anlam içermeye başlıyor. Şunu söylemeliyim, ben okullarımızda Kur'an-ı Kerim dersi veya alınacak din dersleriyle ilgili olarak çocukların birbirinden ayrışmasını sağlayacak ve mahalle baskısı gibi türden birtakım sorunları çağrıştıracak bir uygulamadan imtina edeceğimi söyledim ve tekrar bunu söylüyorum. Başka bir şey söylemiyorum size. Çünkü ben cuma günü meselesini ifade ettiğimde bu cuma günü 'mesela' diye açıkladığım bir tarzı vardı ama ertesi gün o mesela kısmı yoktu açıklamalarda. Şu an tekrar söylüyorum, biz Kur'an-ı Kerim derslerini, din derslerini okulumuzda işlemeye başladığımızda mahalle baskısını ima edecek veya bu tür sonuçları doğuracak veya çocuklarımızı birbirinden ayrıştıracak bir uygulama yapmamaya özen göstereceğiz. Benim söylediğim şey bu, bunun dışında herhangi bir şey söylemiyorum."

İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) ilköğretim 5'inci sınıf öğrencileri için hazırladığı "Ticaretin Efsanesi" adlı kitabın tanıtım toplantısı İTO'da gerçekleştirildi. Toplantıda basın mensuplarını sorularını yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okula başlama yaşıyla ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine, kanunun 60 ile 72 ay arasındaki çocukların okula başlayabilmeleri için yetki verdiğini söyledi.
Velilerin herhangi bir tereddüt yaşamasası gerektiğini söyleyen Dinçer, "Biz okul kayıt zamanı gelmeden önce hangi aydan itibaren çocuklarımızın kaydını yapacağımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Dolayısıyla yaş ve ayla ilgili tartışmalar konusunda şimdiden birtakım tereddütler yaşamaya gerek yok. Biz tüm dünyadaki uygulamalara, şu anda Türkiye'deki derslik sayısına, öğretmenimizin özelliklerine, çocuklarımızın durumuna ve müfredat programıyla ilgili yapacağımız değişikliklere bakarak, hepsiyle uyumlu bir açıklamayı önümüzdeki dönemlerde yapacağız. Biz bu yaşla ilgili geçiş sürecini sağlarken mümkün olduğu kadar sorun çıkarmadan, çocuklarımızı ve ailelerimizi tedirgin etmeden, sağlıklı ve problemsiz bir geçişi sağlayacak türden çalışma yapacağız. Herkes emin olmalı ki tüm ailelerin çocuklarını kendi çocuklarımız gibi görüp, şimdiye kadar nasıl yürütüyorsak aynı şekilde yürütmeye devam edeceğiz."
Dinçer, okul öncesi eğitimin bu vesilleyle tartışılmasına da anlam veremediğini ifade ederek şunları söyledi:
"Okul öncesi eğitime dair biz bir karar vermedik ki bugüne kadar. Okul öncesi eğitim olacak ve yine tıpkı bundan önce olduğu gibi okul öncesi eğitim için de çocuklarımızı eğitime alabilmek amacıyla yüzde 100 okullaştırmak için çaba sarf edeceğiz. Şimdiye kadar 60 72 ay çocuklarımızı okul öncesine alıyorduk şimdi sizler de biliyorsunuz ki 36 ile 72 ay arasındaki çocuklarımızı da kabul ediyorduk veli getirdiği takdirde. Şimdi yine 36 ile 60 ay arasındaki çocuklarımızı kabul edeceğiz ama 48 ile 60 ay arasındaki çocuklarımız için de yüzde 100 okullaşmaları için yoğun çaba sarf edeceğiz. Bu açıdan velilerimiz yine şunu bilmeliler, biz hazırlayacağımız yönetmelikle birlikte 72 ayı üst limit olarak belirleyeceğiz ama hangi ayın alt limit olacağını yönetmelikle ilan ettikten sonra alt limit olarak belirlenen aydan çocukları okula alacağız. Zorunlu olarak alacağız. Onun dışındakileri velilerin tercihine bırakacağız. O alt limitin ne olacağını henüz kamuoyuna açık bir şekilde söylemedik, çünkü bununla ilgili henüz kararımız yok."

> Bakan Dinçer'den önemli açıklama

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kur'an-ı Kerim dersi tartışmaları ile ilgili olarak, "Ben sadece o meseleyi anlatırken yüksek sesle düşündüğümü ifade ettim, bir karardan bahsetmedim. Kur'an-ı Kerim derslerini, din derslerini okulumuzda işlemeye başladığımızda mahalle baskısını ima edecek veya bu tür sonuçları doğuracak veya çocuklarımızı birbirinden ayrıştıracak bir uygulama yapmamaya özen göstereceğiz" dedi.
mahalle_baskisiBakan Dinçer, Kur'an-ı Kerim dersleriyle ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise, "Lütfen herhangi bir şeyi söylerken o söylediğim ifadenin bir önceki cümlesine veya bir sonraki cümlesine bakınız. Ben sadece o meseleyi anlatırken yüksek sesle düşündüğümü ifade ettim, bir karardan bahsetmedim. Şunu söyleyeyim, artık meseleyi öyle ele alıyorsunuz ki ben hakikaten bir şey söylemeye çekinmeye başladım size. Sırf kamuoyunun ilgisini çekebilmek için bazen atılan başlıklar bizim söylediklerimizden çok farklı anlam içermeye başlıyor. Şunu söylemeliyim, ben okullarımızda Kur'an-ı Kerim dersi veya alınacak din dersleriyle ilgili olarak çocukların birbirinden ayrışmasını sağlayacak ve mahalle baskısı gibi türden birtakım sorunları çağrıştıracak bir uygulamadan imtina edeceğimi söyledim ve tekrar bunu söylüyorum. Başka bir şey söylemiyorum size. Çünkü ben cuma günü meselesini ifade ettiğimde bu cuma günü 'mesela' diye açıkladığım bir tarzı vardı ama ertesi gün o mesela kısmı yoktu açıklamalarda. Şu an tekrar söylüyorum, biz Kur'an-ı Kerim derslerini, din derslerini okulumuzda işlemeye başladığımızda mahalle baskısını ima edecek veya bu tür sonuçları doğuracak veya çocuklarımızı birbirinden ayrıştıracak bir uygulama yapmamaya özen göstereceğiz. Benim söylediğim şey bu, bunun dışında herhangi bir şey söylemiyorum."

İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) ilköğretim 5'inci sınıf öğrencileri için hazırladığı "Ticaretin Efsanesi" adlı kitabın tanıtım toplantısı İTO'da gerçekleştirildi. Toplantıda basın mensuplarını sorularını yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okula başlama yaşıyla ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine, kanunun 60 ile 72 ay arasındaki çocukların okula başlayabilmeleri için yetki verdiğini söyledi.
Velilerin herhangi bir tereddüt yaşamasası gerektiğini söyleyen Dinçer, "Biz okul kayıt zamanı gelmeden önce hangi aydan itibaren çocuklarımızın kaydını yapacağımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Dolayısıyla yaş ve ayla ilgili tartışmalar konusunda şimdiden birtakım tereddütler yaşamaya gerek yok. Biz tüm dünyadaki uygulamalara, şu anda Türkiye'deki derslik sayısına, öğretmenimizin özelliklerine, çocuklarımızın durumuna ve müfredat programıyla ilgili yapacağımız değişikliklere bakarak, hepsiyle uyumlu bir açıklamayı önümüzdeki dönemlerde yapacağız. Biz bu yaşla ilgili geçiş sürecini sağlarken mümkün olduğu kadar sorun çıkarmadan, çocuklarımızı ve ailelerimizi tedirgin etmeden, sağlıklı ve problemsiz bir geçişi sağlayacak türden çalışma yapacağız. Herkes emin olmalı ki tüm ailelerin çocuklarını kendi çocuklarımız gibi görüp, şimdiye kadar nasıl yürütüyorsak aynı şekilde yürütmeye devam edeceğiz."
Dinçer, okul öncesi eğitimin bu vesilleyle tartışılmasına da anlam veremediğini ifade ederek şunları söyledi:
"Okul öncesi eğitime dair biz bir karar vermedik ki bugüne kadar. Okul öncesi eğitim olacak ve yine tıpkı bundan önce olduğu gibi okul öncesi eğitim için de çocuklarımızı eğitime alabilmek amacıyla yüzde 100 okullaştırmak için çaba sarf edeceğiz. Şimdiye kadar 60 72 ay çocuklarımızı okul öncesine alıyorduk şimdi sizler de biliyorsunuz ki 36 ile 72 ay arasındaki çocuklarımızı da kabul ediyorduk veli getirdiği takdirde. Şimdi yine 36 ile 60 ay arasındaki çocuklarımızı kabul edeceğiz ama 48 ile 60 ay arasındaki çocuklarımız için de yüzde 100 okullaşmaları için yoğun çaba sarf edeceğiz. Bu açıdan velilerimiz yine şunu bilmeliler, biz hazırlayacağımız yönetmelikle birlikte 72 ayı üst limit olarak belirleyeceğiz ama hangi ayın alt limit olacağını yönetmelikle ilan ettikten sonra alt limit olarak belirlenen aydan çocukları okula alacağız. Zorunlu olarak alacağız. Onun dışındakileri velilerin tercihine bırakacağız. O alt limitin ne olacağını henüz kamuoyuna açık bir şekilde söylemedik, çünkü bununla ilgili henüz kararımız yok."

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Nisan 2012 16:44

Gösterim: 1706

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı, 8 yıllık kesintisiz eğitimden ne tür bir zarar gördü bu halk? Bunun yanıtını önce öğrenmek zorunda" dedi.

kilicdaroglu_chpCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi'ni ziyaret ederek, Belediye Başkanı Fethi Yaşar ve belediye meclis üyeleriyle kahvaltı yaptı.
Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi'nden ayrılırken, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasanın Köşke gönderildiğinin hatırlatılarak, ''Cumhurbaşkanı'na bir çağrınız var mı'' diye sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu ülkeyi yöneten herkesin sorumluluğu var. Bulundukları mevkiye göre bu sorumluluklar ağırlaşarak devam eder. Sayın Cumhurbaşkanı da eğitimi yasası ile ilgili eğitim fakültesi dekanlarını, eğitimle ilgili sivil toplum örgütlerinin yöneticilerini, eğitimcileri çağırıp görüş alabilir. Eğitim sisteminin parçalanmaya tahammülü yoktur. Eğer sistem parçalanırsa eğitimi parçalamış oluruz. O açıdan Sayın Cumhurbaşkanı, 8 yıllık kesintisiz eğitimden ne tür bir zarar gördü bu halk? Ne tür zarar gördü öğrencilerimiz ki 4+4+4'e geçiyoruz. Bunun yanıtını önce öğrenmek zorundadır ve olaya böyle bakmak durumundadır.''

> Halk 8 yıllık eğitimden ne zarar gördü?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı, 8 yıllık kesintisiz eğitimden ne tür bir zarar gördü bu halk? Bunun yanıtını önce öğrenmek zorunda" dedi.

kilicdaroglu_chpCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi'ni ziyaret ederek, Belediye Başkanı Fethi Yaşar ve belediye meclis üyeleriyle kahvaltı yaptı.
Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi'nden ayrılırken, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasanın Köşke gönderildiğinin hatırlatılarak, ''Cumhurbaşkanı'na bir çağrınız var mı'' diye sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu ülkeyi yöneten herkesin sorumluluğu var. Bulundukları mevkiye göre bu sorumluluklar ağırlaşarak devam eder. Sayın Cumhurbaşkanı da eğitimi yasası ile ilgili eğitim fakültesi dekanlarını, eğitimle ilgili sivil toplum örgütlerinin yöneticilerini, eğitimcileri çağırıp görüş alabilir. Eğitim sisteminin parçalanmaya tahammülü yoktur. Eğer sistem parçalanırsa eğitimi parçalamış oluruz. O açıdan Sayın Cumhurbaşkanı, 8 yıllık kesintisiz eğitimden ne tür bir zarar gördü bu halk? Ne tür zarar gördü öğrencilerimiz ki 4+4+4'e geçiyoruz. Bunun yanıtını önce öğrenmek zorundadır ve olaya böyle bakmak durumundadır.''

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Nisan 2012 15:03

Gösterim: 1693

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, okula başlama yaşında alt limitin henüz belirlenmediğini ifade etti.

omer_dincerMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) ilköğretim 5'inci sınıf öğrencileri için hazırladığı ''Ticaretin Efsanesi'' adlı kitabın tanıtım toplantısında soruları cevapladı.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunla okula başlama yaşının zihinlerde karışıklık yarattığına ilişkin bir soruya karşılık Dinçer, kanunun 60 ile 72 ay arasındaki çocukların okula başlayabilmeleri için yetki verdiğini söyledi.
Dinçer, zaten 72 ay ile 84 ay arasındaki çocukların da bu yıl okula başlayacaklarını ifade ederek, şunları kaydetti: ''O açıdan hiç tereddüte gerek yok. Biz okul kayıt zamanı gelmeden önce hangi aydan itibaren çocuklarımızın kaydını yapacağımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Dolayısıyla yaş ve ayla ilgili tartışmalar konusunda şimdiden birtakım tereddütler yaşamaya gerek yok. Biz tüm dünyadaki uygulamalara, şu anda Türkiye'deki derslik sayısına, öğretmenimizin özelliklerine, çocuklarımızın durumuna ve müfredat programıyla ilgili yapacağımız değişikliklere bakarak, hepsiyle uyumlu bir açıklamayı önümüzdeki dönemlerde yapacağız. Biz bu yaşla ilgili geçiş sürecini sağlarken mümkün olduğu kadar sorun çıkarmadan, çocuklarımızı ve ailelerimizi tedirgin etmeden, sağlıklı ve problemsiz bir geçişi sağlayacak türden çalışma yapacağız. Herkes emin olmalı ki tüm ailelerin çocuklarını kendi çocuklarımız gibi görüp, şimdiye kadar nasıl yürütüyorsak aynı şekilde yürütmeye devam edeceğiz.''
Bakan Dinçer, yüzde 100 okullaşma amacıyla şimdiye kadar 60-72 ay arasındaki çocukları okul öncesine aldıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
''Ancak 36 ile 72 ay arasındaki çocuklarımızı da kabul ediyorduk veli getirdiği takdirde. Şimdi yine 36 ile 60 ay arasındaki çocuklarımızı kabul edeceğiz ama 48 ile 60 ay arasındaki çocuklarımız için de yüzde 100 okullaşmaları için yoğun çaba sarf edeceğiz. Bu açıdan velilerimiz yine şunu bilmeliler, biz hazırlayacağımız yönetmelikle birlikte 72 ayı üst limit olarak belirleyeceğiz ama hangi ayın alt limit olacağını yönetmelikle ilan ettikten sonra alt limit olarak belirlenen aydan çocukları okula alacağız. Zorunlu olarak alacağız. Onun dışındakileri velilerin tercihine bırakacağız. O alt limitin ne olacağını henüz kamuoyuna açık bir şekilde söylemedik, çünkü bununla ilgili henüz kararımız yok.''

> Okula başlama yaşı kaç olacak?

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, okula başlama yaşında alt limitin henüz belirlenmediğini ifade etti.

omer_dincerMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) ilköğretim 5'inci sınıf öğrencileri için hazırladığı ''Ticaretin Efsanesi'' adlı kitabın tanıtım toplantısında soruları cevapladı.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunla okula başlama yaşının zihinlerde karışıklık yarattığına ilişkin bir soruya karşılık Dinçer, kanunun 60 ile 72 ay arasındaki çocukların okula başlayabilmeleri için yetki verdiğini söyledi.
Dinçer, zaten 72 ay ile 84 ay arasındaki çocukların da bu yıl okula başlayacaklarını ifade ederek, şunları kaydetti: ''O açıdan hiç tereddüte gerek yok. Biz okul kayıt zamanı gelmeden önce hangi aydan itibaren çocuklarımızın kaydını yapacağımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Dolayısıyla yaş ve ayla ilgili tartışmalar konusunda şimdiden birtakım tereddütler yaşamaya gerek yok. Biz tüm dünyadaki uygulamalara, şu anda Türkiye'deki derslik sayısına, öğretmenimizin özelliklerine, çocuklarımızın durumuna ve müfredat programıyla ilgili yapacağımız değişikliklere bakarak, hepsiyle uyumlu bir açıklamayı önümüzdeki dönemlerde yapacağız. Biz bu yaşla ilgili geçiş sürecini sağlarken mümkün olduğu kadar sorun çıkarmadan, çocuklarımızı ve ailelerimizi tedirgin etmeden, sağlıklı ve problemsiz bir geçişi sağlayacak türden çalışma yapacağız. Herkes emin olmalı ki tüm ailelerin çocuklarını kendi çocuklarımız gibi görüp, şimdiye kadar nasıl yürütüyorsak aynı şekilde yürütmeye devam edeceğiz.''
Bakan Dinçer, yüzde 100 okullaşma amacıyla şimdiye kadar 60-72 ay arasındaki çocukları okul öncesine aldıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
''Ancak 36 ile 72 ay arasındaki çocuklarımızı da kabul ediyorduk veli getirdiği takdirde. Şimdi yine 36 ile 60 ay arasındaki çocuklarımızı kabul edeceğiz ama 48 ile 60 ay arasındaki çocuklarımız için de yüzde 100 okullaşmaları için yoğun çaba sarf edeceğiz. Bu açıdan velilerimiz yine şunu bilmeliler, biz hazırlayacağımız yönetmelikle birlikte 72 ayı üst limit olarak belirleyeceğiz ama hangi ayın alt limit olacağını yönetmelikle ilan ettikten sonra alt limit olarak belirlenen aydan çocukları okula alacağız. Zorunlu olarak alacağız. Onun dışındakileri velilerin tercihine bırakacağız. O alt limitin ne olacağını henüz kamuoyuna açık bir şekilde söylemedik, çünkü bununla ilgili henüz kararımız yok.''

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Nisan 2012 16:33

Gösterim: 2486

ABD Ulusal Kanser Enstitüsü Direktörü Varmus: ''Kanserden korunmak için tütün mamulleri kullanmayın. Kilonuzu normal sınırlarda tutmaya çalışın. Aşırı güneş ışığına maruz kalmayın. Egzersiz yapın''

harold_varmusABD'deki Ulusal Kanser Enstitüsü'nün Nobel ödüllü Direktörü Harold Varmus, kanserden korunmak için tütün mamulleri kullanılmamasını, kilonun normal sınırlarda tutulmasını, aşırı güneş ışığına maruz kalınmamasını ve egzersiz yapılmasını önerdi.
Varmus, Bilkent Üniversitesi'nde genetik üzerine araştırmalar yürüten bilim insanlarını ziyaretinin ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Kanserden korunma yollarının sorulması üzerine Varmus, kansere yakalanma riskini azaltmak için kaçınılması gereken durumlar olduğunu söyledi.
''Ancak ne yapılırsa yapılsın kanser olma riski taşınabileceğini bilmek önemlidir'' diyen Varmus, kanserin vücutta gelişen bir hastalık olduğunu, ancak riskin azaltılabileceğini vurguladı.
Varmus, kanseri önlemek için şu önerilerde bulundu:
''Birincisi; tütün mamulleri kullanmayın. Sigara içmek kansere yakalanma konusunda tek başına en büyük risk faktörüdür.

İkinci olarak, kilonuzu normal sınırlarda tutmaya çalışın. Aşırı kilolu olmak bazı kanser türleri için ciddi bir risk faktörüdür.
Üçüncüsü; aşırı güneş ışığına maruz kalmaktır. Çünkü güneş ışığı bazı cilt kanserlerine yol açabilir.
Dördüncüsü; egzersiz yapmaktır, çünkü egzersiz yapmak kilonuzu kontrol altında tutmaya yardımcı olur.''
Rutin taramaların kanserin erken teşhis edilmesine yardımcı olduğuna işaret eden Varmus, bu taramaların özellikle rahim ağzı, kolon, göğüs ve cilt kanserlerinde önem taşıdığını söyledi.
Çıkarımlarda bulunmak yanlış     
Kansere yakalanmada stres ve akıl sağlığının risk faktörleri arasında düşünüldüğünü, ancak bu konuyla ilgili bilimsel verilerin çok zayıf olduğunu belirten Varmus, ''İnsanlar kansere bu tarz bir sebep bulmak istiyorlar ama her kanserin böyle bir sebebi olmayabilir. 'Evliliğim kötüydü, iş bulamadım, çok çalışıyordum' gibi sebeplerle 'kanser oldum' demek çok saçma. 'O bu sebeple kanser oldu, kötü şeyler yaşadı, ben bu tecrübeleri yaşamadım, o zaman kanser olmayacağım' diye bir çıkarımda bulunmak yanlıştır'' dedi.
Varmus, kansere yakalanmada genetik faktörlerin de önemli olduğunu ifade etti. Genetik faktörlerin sadece nadir görülen kanserlerde ölçülebildiğini anlatan Varmus, ''Ama genetik riskler vardır. Kötü genlere sahipseniz bunu değiştiremezsiniz, ama kendinizi korumak için bazı şeyler yapabilirsiniz. Bunun en iyi örneği, bazı kolon, göğüs ve yumurtalık kanserleridir ve korunmak için yapabileceğiniz şeyler vardır'' dedi.
''Türk araştırmacılarla çalışıyoruz''
Varmus, ABD ile Türkiye arasında kanser üzerine araştırma faaliyetlerinde işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin de ''Her zaman herkesle işbirliği yapmak isteriz, işbirliği için kağıt imzalamaya gerek yok. Türk meslektaşlarımızla zaten birtakım ortak işler yapıyoruz. Toplantılar, projeler yapıyoruz. Dünyanın her yerinde bizimle çalışmak isteyen herkesi memnuniyetle kabul ederiz'' dedi.
Kanser tedavilerinin geleceğine ilişkin değerlendirmede bulunan Varmus, hedefe odaklı tedavi yöntemleri uygulandığını ifade ederek, ''Mükemmel değiller, bazıları çok işe yarıyor ve geleceğe dair bize büyük umutlar veriyor'' diye konuştu.

> Nobelli bilim adamından kansere karşı 4 ÖNERİ

ABD Ulusal Kanser Enstitüsü Direktörü Varmus: ''Kanserden korunmak için tütün mamulleri kullanmayın. Kilonuzu normal sınırlarda tutmaya çalışın. Aşırı güneş ışığına maruz kalmayın. Egzersiz yapın''

harold_varmusABD'deki Ulusal Kanser Enstitüsü'nün Nobel ödüllü Direktörü Harold Varmus, kanserden korunmak için tütün mamulleri kullanılmamasını, kilonun normal sınırlarda tutulmasını, aşırı güneş ışığına maruz kalınmamasını ve egzersiz yapılmasını önerdi.
Varmus, Bilkent Üniversitesi'nde genetik üzerine araştırmalar yürüten bilim insanlarını ziyaretinin ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Kanserden korunma yollarının sorulması üzerine Varmus, kansere yakalanma riskini azaltmak için kaçınılması gereken durumlar olduğunu söyledi.
''Ancak ne yapılırsa yapılsın kanser olma riski taşınabileceğini bilmek önemlidir'' diyen Varmus, kanserin vücutta gelişen bir hastalık olduğunu, ancak riskin azaltılabileceğini vurguladı.
Varmus, kanseri önlemek için şu önerilerde bulundu:
''Birincisi; tütün mamulleri kullanmayın. Sigara içmek kansere yakalanma konusunda tek başına en büyük risk faktörüdür.

İkinci olarak, kilonuzu normal sınırlarda tutmaya çalışın. Aşırı kilolu olmak bazı kanser türleri için ciddi bir risk faktörüdür.
Üçüncüsü; aşırı güneş ışığına maruz kalmaktır. Çünkü güneş ışığı bazı cilt kanserlerine yol açabilir.
Dördüncüsü; egzersiz yapmaktır, çünkü egzersiz yapmak kilonuzu kontrol altında tutmaya yardımcı olur.''
Rutin taramaların kanserin erken teşhis edilmesine yardımcı olduğuna işaret eden Varmus, bu taramaların özellikle rahim ağzı, kolon, göğüs ve cilt kanserlerinde önem taşıdığını söyledi.
Çıkarımlarda bulunmak yanlış     
Kansere yakalanmada stres ve akıl sağlığının risk faktörleri arasında düşünüldüğünü, ancak bu konuyla ilgili bilimsel verilerin çok zayıf olduğunu belirten Varmus, ''İnsanlar kansere bu tarz bir sebep bulmak istiyorlar ama her kanserin böyle bir sebebi olmayabilir. 'Evliliğim kötüydü, iş bulamadım, çok çalışıyordum' gibi sebeplerle 'kanser oldum' demek çok saçma. 'O bu sebeple kanser oldu, kötü şeyler yaşadı, ben bu tecrübeleri yaşamadım, o zaman kanser olmayacağım' diye bir çıkarımda bulunmak yanlıştır'' dedi.
Varmus, kansere yakalanmada genetik faktörlerin de önemli olduğunu ifade etti. Genetik faktörlerin sadece nadir görülen kanserlerde ölçülebildiğini anlatan Varmus, ''Ama genetik riskler vardır. Kötü genlere sahipseniz bunu değiştiremezsiniz, ama kendinizi korumak için bazı şeyler yapabilirsiniz. Bunun en iyi örneği, bazı kolon, göğüs ve yumurtalık kanserleridir ve korunmak için yapabileceğiniz şeyler vardır'' dedi.
''Türk araştırmacılarla çalışıyoruz''
Varmus, ABD ile Türkiye arasında kanser üzerine araştırma faaliyetlerinde işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin de ''Her zaman herkesle işbirliği yapmak isteriz, işbirliği için kağıt imzalamaya gerek yok. Türk meslektaşlarımızla zaten birtakım ortak işler yapıyoruz. Toplantılar, projeler yapıyoruz. Dünyanın her yerinde bizimle çalışmak isteyen herkesi memnuniyetle kabul ederiz'' dedi.
Kanser tedavilerinin geleceğine ilişkin değerlendirmede bulunan Varmus, hedefe odaklı tedavi yöntemleri uygulandığını ifade ederek, ''Mükemmel değiller, bazıları çok işe yarıyor ve geleceğe dair bize büyük umutlar veriyor'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Nisan 2012 12:51

Gösterim: 1657


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.