Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Kiralık okul dönemi başlıyor Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemi ardından ortaya çıkan derslik açığının kiralanma ve kamu özel ortaklığı yöntemi ile çözüleceğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Şişli'de açılışı gerçekleştirilen okulların toplu açılış törenine katıldı. Selahaddin Eyyubi İlköğretim Okulu'nda gerçekleştirilen törene Bakan Dinçer'in yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve diğer yetkililer de katıldı. Okullarla canlı bağlantılar yapılarak gerçekleştirilen ortak açılış töreninde öğrenciler Bakan Dinçer ile Vali Mutlu'yu çiçeklerle karşıladı. Törende konuşan Bakan Dinçer, yeni eğitim sisteminin derslik açığına yol açacağı iddialarına değindi. Bu sorunun çözümü için iki proje üzerinde çalıştıklarını anlatan Dinçer, "Artık derslik yapma ile ilgili konularda farklı ve çok daha modern yöntemler kullanmaya başlıyoruz. Bugüne kadar bütçe imkanlarını kullandık. İkincisi hayırseverlerimizin katkıları oldu. Üçüncü olarak da özel idarelerimiz ve belediyelerimizin katkıları ile derslikler yaptık. Bütün bunlara rağmen biz eğitimle ilgili kaynağa biz her zaman ihtiyaç duyuyoruz. İki yeni yöntemi kullanmak üzere uygulamaya koyacağız. Çok kısa zaman sonra kamuoyu ile bunu paylaşıyoruz. Bir tanesi bir tanesi kiralama yöntemi olacak. Özellikle İstanbul,Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde okul yapabilmek için arsa bulma konusunda sıkıntılar oluyordu. Arsa var kamulaştırma maliyetler çok yüksek. Belediyeler birçok yerde okul alanı olarak göstermesine rağmen kamulaştırma bedellerini ödeyemediğimiz için okul yapma arazimiz olmayan birçok arazimiz var. Dolayısıyla bu tip yerlerin okula dönüştürülmesiyle ilgili kiralama yöntemi kullanmaya çalışacağız. Şayet herhangi bir özel arazi varsa burası belediye tarafından imar planında tahsis edilmişse, biz de kamulaştıramıyorsak, o zaman o arazilerin sahiplerine önceden protokol yapmak suretiyle oraya bina yapmaları halinde onları kiralama imkanına sahip olacağız. Bu tip yerler varsa arazi sahipleri kendileri yaptırabilirler. Bir müteahitle anlaşıp bize kiralayabilirler." dedi. Derslik ihtiyacının çözümü ile ilgili bir diğer projenin kamu ve özel ortaklığı olduğunu söyleyen Dinçer, "İstanbul gibi eğitim açısından sınırlı imkanlara sahip olan büyük illerimizde eğer büyük araziler bulabileceksek eğitim kampüsleri tasarlamaya başlıyoruz. Geniş bir alanda birden çok sayıda özellikle lise binası yapmayı, çok sayıda okulu bir arada yapabileceğimiz ama aynı zamanda orada sosyal tesislerin olduğu, çocuklarımızın eğitim açısından yararlanabileceği tesislerin bulunduğu kampüsler tasarlıyoruz. Bu kampüsleri mütahhitler yapabilecekler, işadamları yapabilecekler, aynı zamanda donanımını sağlayabilecek ve yıllık bakım onarımını yapabilecekler. Sadece eğitim yapacaklar. Bunun karşılığı olarak da bize mal ve hizmetlerini kiralayabilecekler. Onlara aylık ve yıllık olarak bedellerini ödeyeceğiz. Uzun süreli kiralama ve ihale yöntemi ile bu hizmeti alma imkanına sahip olacağız" ifadelerini kullandı. Eğitime desteklerinin devam edeceğini belirten Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, "Şişli bölgesindeki bütün okullarımızı yeniliyoruz. Okullarımızın tamamının depreme dayanıklı olmasını istedik. Tam donanımlı olmasını istiyoruz. Fen laboratuarları, bilgisayar laboratuarıyla, kütüphaneleriyle, spor merkezleriyle okullarımızın tamamını yeniledik. Buradaki amacımız örfüne, töresine, geleneklerine bağlı, kendi değerlerine önem veren, son derece geleceğine önem veren evlatlarımızı yetiştirmek. Gördüğünüz okul 12 derslik mütevazi bir okul ve bunu 48 dersliğe çıkardık" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kiralık okul dönemi başlıyor Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemi ardından ortaya çıkan derslik açığının kiralanma ve kamu özel ortaklığı yöntemi ile çözüleceğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Şişli'de açılışı gerçekleştirilen okulların toplu açılış törenine katıldı. Selahaddin Eyyubi İlköğretim Okulu'nda gerçekleştirilen törene Bakan Dinçer'in yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve diğer yetkililer de katıldı. Okullarla canlı bağlantılar yapılarak gerçekleştirilen ortak açılış töreninde öğrenciler Bakan Dinçer ile Vali Mutlu'yu çiçeklerle karşıladı. Törende konuşan Bakan Dinçer, yeni eğitim sisteminin derslik açığına yol açacağı iddialarına değindi. Bu sorunun çözümü için iki proje üzerinde çalıştıklarını anlatan Dinçer, "Artık derslik yapma ile ilgili konularda farklı ve çok daha modern yöntemler kullanmaya başlıyoruz. Bugüne kadar bütçe imkanlarını kullandık. İkincisi hayırseverlerimizin katkıları oldu. Üçüncü olarak da özel idarelerimiz ve belediyelerimizin katkıları ile derslikler yaptık. Bütün bunlara rağmen biz eğitimle ilgili kaynağa biz her zaman ihtiyaç duyuyoruz. İki yeni yöntemi kullanmak üzere uygulamaya koyacağız. Çok kısa zaman sonra kamuoyu ile bunu paylaşıyoruz. Bir tanesi bir tanesi kiralama yöntemi olacak. Özellikle İstanbul,Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde okul yapabilmek için arsa bulma konusunda sıkıntılar oluyordu. Arsa var kamulaştırma maliyetler çok yüksek. Belediyeler birçok yerde okul alanı olarak göstermesine rağmen kamulaştırma bedellerini ödeyemediğimiz için okul yapma arazimiz olmayan birçok arazimiz var. Dolayısıyla bu tip yerlerin okula dönüştürülmesiyle ilgili kiralama yöntemi kullanmaya çalışacağız. Şayet herhangi bir özel arazi varsa burası belediye tarafından imar planında tahsis edilmişse, biz de kamulaştıramıyorsak, o zaman o arazilerin sahiplerine önceden protokol yapmak suretiyle oraya bina yapmaları halinde onları kiralama imkanına sahip olacağız. Bu tip yerler varsa arazi sahipleri kendileri yaptırabilirler. Bir müteahitle anlaşıp bize kiralayabilirler." dedi. Derslik ihtiyacının çözümü ile ilgili bir diğer projenin kamu ve özel ortaklığı olduğunu söyleyen Dinçer, "İstanbul gibi eğitim açısından sınırlı imkanlara sahip olan büyük illerimizde eğer büyük araziler bulabileceksek eğitim kampüsleri tasarlamaya başlıyoruz. Geniş bir alanda birden çok sayıda özellikle lise binası yapmayı, çok sayıda okulu bir arada yapabileceğimiz ama aynı zamanda orada sosyal tesislerin olduğu, çocuklarımızın eğitim açısından yararlanabileceği tesislerin bulunduğu kampüsler tasarlıyoruz. Bu kampüsleri mütahhitler yapabilecekler, işadamları yapabilecekler, aynı zamanda donanımını sağlayabilecek ve yıllık bakım onarımını yapabilecekler. Sadece eğitim yapacaklar. Bunun karşılığı olarak da bize mal ve hizmetlerini kiralayabilecekler. Onlara aylık ve yıllık olarak bedellerini ödeyeceğiz. Uzun süreli kiralama ve ihale yöntemi ile bu hizmeti alma imkanına sahip olacağız" ifadelerini kullandı. Eğitime desteklerinin devam edeceğini belirten Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, "Şişli bölgesindeki bütün okullarımızı yeniliyoruz. Okullarımızın tamamının depreme dayanıklı olmasını istedik. Tam donanımlı olmasını istiyoruz. Fen laboratuarları, bilgisayar laboratuarıyla, kütüphaneleriyle, spor merkezleriyle okullarımızın tamamını yeniledik. Buradaki amacımız örfüne, töresine, geleneklerine bağlı, kendi değerlerine önem veren, son derece geleceğine önem veren evlatlarımızı yetiştirmek. Gördüğünüz okul 12 derslik mütevazi bir okul ve bunu 48 dersliğe çıkardık" dedi.
Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 15:48
Gösterim: 1662
İzmir'in Bayraklı ilçesi Özkanlar semtinde 7 yaşındaki Ece Uslu, bakıcısının eşi tarafından yastıkla boğularak öldürüldü.Olay cumartesi günü saat 07.00 sıralarında Özkanlar 274/5 sokaktaki Doğan Güneş Sitesi'ndeki apartmanda meydana geldi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan Yasemin Uslu, olay günü saat 07.00 sıralarında Açıköğretim Fakültesi sınavına gitmek için evden ayrıldı. Uyuyan kızı Ece Uslu'yu ise bakıcılık yapan emekli öğretmen Saliha Ak'a bıraktı. Baba Emin Uslu ise işe gitmek üzere evden ayrıldı.
Uslu çifti evden ayrıldıktan sonra Saliha Ak, yan apartmandaki evlerinde bulunan eşi Salih Ak'ı çağırdı. Uyuyan kızı eşi Salih Ak'a bırakan Saliha Ak dışarı çıktı https://gutepotenz.de/. Eve döndüğünde yatakta yatan Ece Uslu'nun durumundan şüphelenen Saliha Ak çığlık atarak komşularından yardım istedi. Bu sırada komşularının yardımıyla özel bir tıp merkezine götürülen Ece Uslu, hayatını kaybetti. Kalp masajıyla yeniden hayata döndürülen talihsiz çocuk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu sırada komşularının durumu haber vermesi üzerine tıp merkezine gelen Uslu çifti ise sinir krizleri geçirdi. Ölümünün ardından Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırılan Ece Uslu, yapılan otopsisinde boğularak öldürüldüğü belirlendi. Ölümüyle ailesi ve yakınlarını yasa boğan minik Ece'nin cenazesi Özkanlar Çolakoğlu Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Yeni Bornova Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Olayın ardından şüpheli olarak gözaltına alınan emekli öğretmen S. A.'nın ise psikolojik tedavi gördüğü ileri sürüldü. Zanlı S.A.'nın ifadesinde kızı yastıkla boğarak öldürdüğünü belirterek cinayeti itiraf ettiği öğrenildi. S.A.'nın emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi. Emekli öğretmen çiftin Uslu ailesiyle aynı zamanda yan apartmanda oturdukları için komşu oldukları ve kredi kartı borçları nedeniyle de çocuk bakıcılığı yaptıkları öğrenildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İzmir'in Bayraklı ilçesi Özkanlar semtinde 7 yaşındaki Ece Uslu, bakıcısının eşi tarafından yastıkla boğularak öldürüldü.Olay cumartesi günü saat 07.00 sıralarında Özkanlar 274/5 sokaktaki Doğan Güneş Sitesi'ndeki apartmanda meydana geldi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan Yasemin Uslu, olay günü saat 07.00 sıralarında Açıköğretim Fakültesi sınavına gitmek için evden ayrıldı. Uyuyan kızı Ece Uslu'yu ise bakıcılık yapan emekli öğretmen Saliha Ak'a bıraktı. Baba Emin Uslu ise işe gitmek üzere evden ayrıldı.
Uslu çifti evden ayrıldıktan sonra Saliha Ak, yan apartmandaki evlerinde bulunan eşi Salih Ak'ı çağırdı. Uyuyan kızı eşi Salih Ak'a bırakan Saliha Ak dışarı çıktı https://gutepotenz.de/. Eve döndüğünde yatakta yatan Ece Uslu'nun durumundan şüphelenen Saliha Ak çığlık atarak komşularından yardım istedi. Bu sırada komşularının yardımıyla özel bir tıp merkezine götürülen Ece Uslu, hayatını kaybetti. Kalp masajıyla yeniden hayata döndürülen talihsiz çocuk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu sırada komşularının durumu haber vermesi üzerine tıp merkezine gelen Uslu çifti ise sinir krizleri geçirdi. Ölümünün ardından Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırılan Ece Uslu, yapılan otopsisinde boğularak öldürüldüğü belirlendi. Ölümüyle ailesi ve yakınlarını yasa boğan minik Ece'nin cenazesi Özkanlar Çolakoğlu Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Yeni Bornova Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Olayın ardından şüpheli olarak gözaltına alınan emekli öğretmen S. A.'nın ise psikolojik tedavi gördüğü ileri sürüldü. Zanlı S.A.'nın ifadesinde kızı yastıkla boğarak öldürdüğünü belirterek cinayeti itiraf ettiği öğrenildi. S.A.'nın emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi. Emekli öğretmen çiftin Uslu ailesiyle aynı zamanda yan apartmanda oturdukları için komşu oldukları ve kredi kartı borçları nedeniyle de çocuk bakıcılığı yaptıkları öğrenildi.
Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 14:26
Gösterim: 3348
Tekirdağ’ın Hayrabolu İlçesi’nde 14 yaşındaki kızları F.R.’yi evlendirme kararı alan D.Y. ve G.Y. adlı karı koca, notere gidip, rıza ve muvaffak ettiklerini yani onayları olduğunu bildiren noter senedi düzenletti.
Küçük kız bu senetle kendisinden 11 yaş büyük E.D. adlı genç adamla evlendirildi. Evlendikten bir süre sonra çocuk gelin hamile kaldı. Hamilelikle birlikte ortaya çıkan skandal yargıya taşındı.
Hayrabolu Cumhuriyet Savcılığı, kızlarının çocuk gelin olmasına noter senediyle onay veren anne ve baba hakkında cinsel istismar suçundan soruşturma başlattı. Ancak savcılık anne ve babayla yetinmedi.
Çocuk gelin skandalına resmi görevini kullanarak yol açan noter hakkında da inceleme başlattı. Noter hakkında cinsel istismar suçu işlenmeden önce durumu ihbar etmediği için, TCK’nın 279.maddesinde düzenlenen “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçundan dava açılabileceği öğrenildi.
(milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Tekirdağ’ın Hayrabolu İlçesi’nde 14 yaşındaki kızları F.R.’yi evlendirme kararı alan D.Y. ve G.Y. adlı karı koca, notere gidip, rıza ve muvaffak ettiklerini yani onayları olduğunu bildiren noter senedi düzenletti.
Küçük kız bu senetle kendisinden 11 yaş büyük E.D. adlı genç adamla evlendirildi. Evlendikten bir süre sonra çocuk gelin hamile kaldı. Hamilelikle birlikte ortaya çıkan skandal yargıya taşındı.
Hayrabolu Cumhuriyet Savcılığı, kızlarının çocuk gelin olmasına noter senediyle onay veren anne ve baba hakkında cinsel istismar suçundan soruşturma başlattı. Ancak savcılık anne ve babayla yetinmedi.
Çocuk gelin skandalına resmi görevini kullanarak yol açan noter hakkında da inceleme başlattı. Noter hakkında cinsel istismar suçu işlenmeden önce durumu ihbar etmediği için, TCK’nın 279.maddesinde düzenlenen “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçundan dava açılabileceği öğrenildi.
(milliyet)
Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 10:44
Gösterim: 1841
Okulda otomatik kapıya sıkışarak ölen Anıl'ın davası sonuçlandı. Müdür suçlu bulundu, ama 3 yıl hapis cezası paraya çevrilip 24'e bölündü.
İzmir’deki Seyit Şanlı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde otomatik kapının sıkıştırması sonucu hayatını kaybeden 17 yaşındaki lise öğrencisi Anıl Erdem’in davası sonuçlandı. İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘taksirle ve asli kusurlu olarak bir kişinin ölümüne neden olduğu’ için okul müdürü Hüseyin Toptaş’a 3 yıl hapis cezası verilmesine, cezanın duruşmadaki iyi hal nedeniyle 2 yıl 6 aya indirilerek 18.200 TL para cezasına çevrilmesine karar verdi. Kararda ‘Hapis cezasının bir günü 20 TL üzerinden paraya çevrilerek…birer ay ara ile 24 eşit taksitte sanıktan alınması’ ifadeleri yer aldı.
Bilirkişi raporunda, okul müdürü Hüseyin Toptaş’ın güvenlik elemanını işten çıkarmak, yayaların girişi için yapılmış olan kapıyı kilitli tutmak, otomatik kapıya sensör taktırmamak, otomatik kapının kilitli olarak bulunmasını sağlamamak, kapıda nöbetçi olan öğrencilere kumanda butonlarının kullanımı konusunda eğitim vermemek, izinli olan nöbetçi öğretmen ve müdür yardımcılarının yerine görevlendirme yapmamak gibi ihmalleri sebebiyle Anıl’ın ölümünde ‘asli kusurlu’ olduğunu belirtti.
Mağdur ailenin avukatı Barış Kaşka, Anıl’ın ailenin geçimine yardımcı olmak için görme engelli annesinin yaptığı börekleri babasıyla beraber sattığını, Anıl’ın ölümüyle ailenin umutlarının darmadağın olduğunu anlattı. Kaşka, “Mahkeme verdiği bu karar ile sanığa, bu ölümün tek sorumlusu sensin demiştir. Diğer yandan da ağırlaştırılmış olarak verilen 3 yıllık cezayı paraya çevirmiştir. Gencecik bir insanın hayatının değeri 18.200 TL midir? Bu Türkiye’ye yakışmayan bir karardır. Kararı bu haliyle kabul etmiyor ve içimize sindiremiyoruz” diyerek kararın temyiz sürecinde bozulacağını ve okul müdürüne daha ağır bir ceza verileceğini düşündüğünü belirtti. Kaşka, “Bu ülkede yaşayan her anne ve baba çocuklarını gönül rahatlığı ile okullara teslim edebilmeli. Çocuklarımızın güvenliğini sağlamayanların da en ağır cezayı almaları gerekir. Türkiye’de insana verilen değerin arttığını düşünüyorsak bunun mutlaka mahkeme kararlarına yansıması lazım” diye konuştu.
‘Artık beni kimse adalete inandıramaz’
Anıl’ın anne ve babası, 17 yaşındaki oğullarının ölümüne sebep olan müdürün 18 bin lira para cezasına çarptırılmasına isyan etti. Anne Ayşe Erdem, “Yalnızca Anıl gitmedi, biz üç kişi daha öldük burada. Biz müebbet aldık, ömür boyu hapse mahkûm olduk. Bunun karşılığı bu olmamalıydı. Artık beni kimse adalet olduğuna inandıramaz. Adalet insanına göre var. Ben şurada en ufak bir suç işlesem hapis cezası alırım. Gencecik bir çocuğun ölümüne sebep olan adam, bütün raporlarda yüzde yüz suçlu bulunuyor, bunun karşılığı 18 bin lira mı? Kimse veremez bunun hesabını bana” dedi. Her sabah oğlunu görmek için yatağına baktığını, her yerde oğlunu gördüğünü anlatan anne, “Benim acım asla hafiflemez, ama en azından o ihmallerin karşılığı olsaydı belki bundan sonra gelecek insanlar sorumluluğunu bilirdi” diye konuştu.
Baba Doğan Erdem de “Bizim tek isteğimiz oğlumuzun ölümünden sorumlu müdüre verilecek hapis cezasının caydırıcı olmasıydı. Tek tesellimiz bu olacaktı. Başka çocukların başına gelmesin, herkes sorumluluğunu bilsin diye mücadele ettik” dedi. Erdem, “Eşimin gözleri görmüyor. O gözleriyle yaptığı börekleri oğlumla satardık. Durumumuzu biliyordu, çok sorumluluk sahibi bir çocuktu. Onu her gün parkta arıyorum, arkadaşlarıyla oturuyorum, onların içinde oğlumu yaşıyorum. Tek bir bisikleti kaldı. Onu kimseye veremiyorum, evde asılı duruyor. Diğer her şeyi dağıttım, arkadaşlarına verdim. Kokusu üzerinde diye kıyafetlerini yıkamadan giyen arkadaşları var… İşte böyle bir evlattı, geriye böyle bir sevgi bırakmış. Allah kimsenin bu şekilde canını yakmasın” dedi.
Ne olmuştu?
3 Haziran 2010’da meydana gelen olayda, teneffüste dışarı çıkan 11. sınıf öğrencisi Anıl okula dönerken, kapanan otomatik kapıda sıkışmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Arkadaşları, Anıl’ın ölümünden okul yönetimini sorumlu tutmuş, arızalı olduğu bilinen kapının tamir ettirilmediğini, para yüzünden güvenlik görevlisinin işine son verildiğini söylemişlerdi.
(radikal)
.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Okulda otomatik kapıya sıkışarak ölen Anıl'ın davası sonuçlandı. Müdür suçlu bulundu, ama 3 yıl hapis cezası paraya çevrilip 24'e bölündü.
İzmir’deki Seyit Şanlı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde otomatik kapının sıkıştırması sonucu hayatını kaybeden 17 yaşındaki lise öğrencisi Anıl Erdem’in davası sonuçlandı. İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘taksirle ve asli kusurlu olarak bir kişinin ölümüne neden olduğu’ için okul müdürü Hüseyin Toptaş’a 3 yıl hapis cezası verilmesine, cezanın duruşmadaki iyi hal nedeniyle 2 yıl 6 aya indirilerek 18.200 TL para cezasına çevrilmesine karar verdi. Kararda ‘Hapis cezasının bir günü 20 TL üzerinden paraya çevrilerek…birer ay ara ile 24 eşit taksitte sanıktan alınması’ ifadeleri yer aldı.
Bilirkişi raporunda, okul müdürü Hüseyin Toptaş’ın güvenlik elemanını işten çıkarmak, yayaların girişi için yapılmış olan kapıyı kilitli tutmak, otomatik kapıya sensör taktırmamak, otomatik kapının kilitli olarak bulunmasını sağlamamak, kapıda nöbetçi olan öğrencilere kumanda butonlarının kullanımı konusunda eğitim vermemek, izinli olan nöbetçi öğretmen ve müdür yardımcılarının yerine görevlendirme yapmamak gibi ihmalleri sebebiyle Anıl’ın ölümünde ‘asli kusurlu’ olduğunu belirtti.
Mağdur ailenin avukatı Barış Kaşka, Anıl’ın ailenin geçimine yardımcı olmak için görme engelli annesinin yaptığı börekleri babasıyla beraber sattığını, Anıl’ın ölümüyle ailenin umutlarının darmadağın olduğunu anlattı. Kaşka, “Mahkeme verdiği bu karar ile sanığa, bu ölümün tek sorumlusu sensin demiştir. Diğer yandan da ağırlaştırılmış olarak verilen 3 yıllık cezayı paraya çevirmiştir. Gencecik bir insanın hayatının değeri 18.200 TL midir? Bu Türkiye’ye yakışmayan bir karardır. Kararı bu haliyle kabul etmiyor ve içimize sindiremiyoruz” diyerek kararın temyiz sürecinde bozulacağını ve okul müdürüne daha ağır bir ceza verileceğini düşündüğünü belirtti. Kaşka, “Bu ülkede yaşayan her anne ve baba çocuklarını gönül rahatlığı ile okullara teslim edebilmeli. Çocuklarımızın güvenliğini sağlamayanların da en ağır cezayı almaları gerekir. Türkiye’de insana verilen değerin arttığını düşünüyorsak bunun mutlaka mahkeme kararlarına yansıması lazım” diye konuştu.
‘Artık beni kimse adalete inandıramaz’
Anıl’ın anne ve babası, 17 yaşındaki oğullarının ölümüne sebep olan müdürün 18 bin lira para cezasına çarptırılmasına isyan etti. Anne Ayşe Erdem, “Yalnızca Anıl gitmedi, biz üç kişi daha öldük burada. Biz müebbet aldık, ömür boyu hapse mahkûm olduk. Bunun karşılığı bu olmamalıydı. Artık beni kimse adalet olduğuna inandıramaz. Adalet insanına göre var. Ben şurada en ufak bir suç işlesem hapis cezası alırım. Gencecik bir çocuğun ölümüne sebep olan adam, bütün raporlarda yüzde yüz suçlu bulunuyor, bunun karşılığı 18 bin lira mı? Kimse veremez bunun hesabını bana” dedi. Her sabah oğlunu görmek için yatağına baktığını, her yerde oğlunu gördüğünü anlatan anne, “Benim acım asla hafiflemez, ama en azından o ihmallerin karşılığı olsaydı belki bundan sonra gelecek insanlar sorumluluğunu bilirdi” diye konuştu.
Baba Doğan Erdem de “Bizim tek isteğimiz oğlumuzun ölümünden sorumlu müdüre verilecek hapis cezasının caydırıcı olmasıydı. Tek tesellimiz bu olacaktı. Başka çocukların başına gelmesin, herkes sorumluluğunu bilsin diye mücadele ettik” dedi. Erdem, “Eşimin gözleri görmüyor. O gözleriyle yaptığı börekleri oğlumla satardık. Durumumuzu biliyordu, çok sorumluluk sahibi bir çocuktu. Onu her gün parkta arıyorum, arkadaşlarıyla oturuyorum, onların içinde oğlumu yaşıyorum. Tek bir bisikleti kaldı. Onu kimseye veremiyorum, evde asılı duruyor. Diğer her şeyi dağıttım, arkadaşlarına verdim. Kokusu üzerinde diye kıyafetlerini yıkamadan giyen arkadaşları var… İşte böyle bir evlattı, geriye böyle bir sevgi bırakmış. Allah kimsenin bu şekilde canını yakmasın” dedi.
Ne olmuştu?
3 Haziran 2010’da meydana gelen olayda, teneffüste dışarı çıkan 11. sınıf öğrencisi Anıl okula dönerken, kapanan otomatik kapıda sıkışmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Arkadaşları, Anıl’ın ölümünden okul yönetimini sorumlu tutmuş, arızalı olduğu bilinen kapının tamir ettirilmediğini, para yüzünden güvenlik görevlisinin işine son verildiğini söylemişlerdi.
(radikal)
.
Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 12:15
Gösterim: 2110
Quantas Havayolları'nın eski ekonomisti Tony Weber'in obezlere yönelik 'Yolcu ve bagajları birlikte tartılsın. Sınırı geçen pahalı bilet alsın' önerisi ABD basınında tartışılırken, Türkler'in son 12 yılda %40 şişmanlaması 'Bizdeki havayolu şirketleri de ekstra vergi alacak mı?' sorusunu akıllara getirdi.
Obezitenin havayollarının yakıt maliyetini artırması üzerine, firmaların çözümü 'kilo' hesabında araması ABD basınının gündemine damgasını vurdu. Quantas Havayolları'nın eski ekonomisti Tony Weber'in obez yolculara yönelik 'Toplam ağırlığı geçenler ekstra para ödemeli' önerisi tartışma yaratırken, Türkiye'de de Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği verilerine göre son 12 yılda obezitede yüzde 40 oranında artış yaratması gözleri Türkiye'deki havayolları şirketlerine çevirdi.
PEGASUS'TAN YANIT YOK
Pegasus Havayolları konuyla ilgili sorularımıza yanıt vermezken, Corendon Havayolları'nın bağlı olduğu Corendon Group Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, 'Ağırlık başına fiyat uygulamaları sektörümüzde tartışılan bir konu... Corendon Havayolları olarak; bu uygulamanın yolcu memnuniyetini olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. Uçağa gelene kadar birçok prosedürle karşı karşıya kalan yolcuyu bir de tartıya çıkarmak ciddi rahatsızlıklara yol açabilir. Kaldı ki, kimi yolcuların toplum içinde tartılmamak gibi bir tercihleri de olabilir' dedi.
Türk yolcunun 1 kilo artışı 30 kilo ek yakıt almak demek
Coredon Group Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, Corendon Havayolları'nın Antalya-Amsterdam uçuşunun ortalama yakıt maliyeti 11 bin dolar olduğunu söyledi. Karaer, 'Bu seferleri 189 kişi kapasiteli, yeni nesil Boeing 737-800 uçaklarımızla yapıyoruz; bu uçaklar sahip oldukları aerodinamik nitelikleriyle yakıt maliyetlerini minimize eden uçaklar. Yolcu ağırlıklarındaki 1'er kilogramlık artışın bize maliyeti 30 kilogramlık ek yakıt alımı anlamına geliyor; bu da her uçuşta yaklaşık 30 dolar civarında ek bir maliyet demek' diye konuştu.
Kilolu yolcular rencide olur
Karaer, şöyle devam etti: 'Obezite yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada artışta; bunu artan\çeşitlenen ürün-hizmet arzı ve insan ihtiyaçlarıyla bağdaştırabiliriz. Her yolcuyu ayrı ayrı tartarak; ağırlıklarına göre fiyatlandırmak gibi bir uygulamamız yok. Kilolu yolcudan fazla ücret alıp, nispeten zayıf yolcudan daha az ücret alındığında toplam sonuca bir etkiniz olmayacağı gibi yolcularınızı da rencide etmiş olacaksınız. Bu nedenle bu uygulamayı çok doğru bulmuyoruz.'
YOLCU VE BAGAJ TOPLANSIN
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve yaklaşık 1.6 milyardan fazla kilolu kişi bulunuyor. Bu rakamların önümüzdeki 4 yıl içinde 700 milyon obeze ve 2.3 milyar fazla kilolu kişiye ulaşması bekleniyor. Bundan hareketle Weber'in önerisi ise şöyle: '40 kiloluk bir yolcu yanında iki bavulu olduğunda ekstra 10 dolar ödüyor. Ama 100 kiloluk bir yolcu bindiğinde para ödemiyor. Oysa 40 kiloluk yolcunun bavullarıyla beraber uçaktaki ağırlığı diğerinden daha az. Bu da 40 kiloluluk yolcunun havayolu şirketine maliyetinin daha az olması anlamına geliyor. Bu sebeple yolcu ve yanındaki bagajları için total bir rakam ödenmesi, bunu geçenlerin ekstra ödeme yapması gerek.'
AKREP NALAN KRİZİ
Bu yılın başında THY'nin Bodrum-İstanbul seferinde koltuk krizi yaşanmıştı. Akrep Nalan, acil durum kapısı yanındaki koltuğundan kiloları gerekçe gösterilerek kaldırılmıştı. Akrep Nalan, bir başka koltuğa oturtulunca bu kez kemerini takmamış, bunun üzerine pilot uçağı durdurmuştu. Akrep Nalan olay sonrası yaptığı açıklamada, 'Çok utandım, aşağılandım' demişti.
Acil çıkışa oturtmuyor ilave kemer veriyoruz
Konuyla ilgili başvurduğumuz Türk Hava Yolları ise şu bilgileri paylaştı: 'Türk Hava Yolları'nın yolcuyu yüksek sınıftan bilet almaya, oturacağı koltuktan başka bir koltuk daha satın almaya yönlendirmesi diye bir durum söz konusu değil. Herhangi bir prosedür olmamasına rağmen münferit bazı uygulamalar yapılmaktadır. Boarding esnasında uçak müsait ise aşırı kilolu yolcularımızın yanında yer alan koltuklardan biri boş bırakılabiliyor. Ancak aşırı kilolu yolcularımız için uyguladığımız özel durumlarımız bulunmakta. Söz konusu yolcularımıza acil çıkış kapılarında oturma yeri verilmez. Kabin ekipleri ilgili kişilerin konforu ve emniyeti açısından extension belt (ilave kemer ) verirler.'
Çin'de tuvalete gidin diye anons yapıyorlar
Dünyada yükselen yakıt fiyatları çoğu havayolu şirketlerini iflasa sürükledi. Tutunmaya çalışanlar da ilginç uygulamalarla zararlarını azaltmaya çalışıyorlar.
İşte bunlardan birkaç örnek:
- Northwest ve Singapur Havayolları dahil birçok havayolu şirketi, daha az benzin harcanması için lavabo ihtiyaçlarını karşılayan su deposunun yüzde 25'ini doldurmuyor.
- Çin'deki China Southern havayolları uçuştan önce yolcularını havaalanında tuvalet ihtiyaçlarını gidermeleri konusunda anons yapıyor.
- Japon Havayolları, first class yolcuları dışında bira satışını yasaklayarak uçuş başına 93 kilo daha az yük taşıyor.
- Cathay Pacific, uçak boyalarını soyarak uçaklarını 200 kilo hafifletti.
- Pilotlar, ortalama hız olan saatte 800 kilometre yerine, 770 kilometre ile uçuyor.
- British Airways, pilotlarına süzülerek inmeyi tercih etmelerini tavsiye ediyor.
(akşam)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Quantas Havayolları'nın eski ekonomisti Tony Weber'in obezlere yönelik 'Yolcu ve bagajları birlikte tartılsın. Sınırı geçen pahalı bilet alsın' önerisi ABD basınında tartışılırken, Türkler'in son 12 yılda %40 şişmanlaması 'Bizdeki havayolu şirketleri de ekstra vergi alacak mı?' sorusunu akıllara getirdi.
Obezitenin havayollarının yakıt maliyetini artırması üzerine, firmaların çözümü 'kilo' hesabında araması ABD basınının gündemine damgasını vurdu. Quantas Havayolları'nın eski ekonomisti Tony Weber'in obez yolculara yönelik 'Toplam ağırlığı geçenler ekstra para ödemeli' önerisi tartışma yaratırken, Türkiye'de de Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği verilerine göre son 12 yılda obezitede yüzde 40 oranında artış yaratması gözleri Türkiye'deki havayolları şirketlerine çevirdi.
PEGASUS'TAN YANIT YOK
Pegasus Havayolları konuyla ilgili sorularımıza yanıt vermezken, Corendon Havayolları'nın bağlı olduğu Corendon Group Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, 'Ağırlık başına fiyat uygulamaları sektörümüzde tartışılan bir konu... Corendon Havayolları olarak; bu uygulamanın yolcu memnuniyetini olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. Uçağa gelene kadar birçok prosedürle karşı karşıya kalan yolcuyu bir de tartıya çıkarmak ciddi rahatsızlıklara yol açabilir. Kaldı ki, kimi yolcuların toplum içinde tartılmamak gibi bir tercihleri de olabilir' dedi.
Türk yolcunun 1 kilo artışı 30 kilo ek yakıt almak demek
Coredon Group Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, Corendon Havayolları'nın Antalya-Amsterdam uçuşunun ortalama yakıt maliyeti 11 bin dolar olduğunu söyledi. Karaer, 'Bu seferleri 189 kişi kapasiteli, yeni nesil Boeing 737-800 uçaklarımızla yapıyoruz; bu uçaklar sahip oldukları aerodinamik nitelikleriyle yakıt maliyetlerini minimize eden uçaklar. Yolcu ağırlıklarındaki 1'er kilogramlık artışın bize maliyeti 30 kilogramlık ek yakıt alımı anlamına geliyor; bu da her uçuşta yaklaşık 30 dolar civarında ek bir maliyet demek' diye konuştu.
Kilolu yolcular rencide olur
Karaer, şöyle devam etti: 'Obezite yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada artışta; bunu artan\çeşitlenen ürün-hizmet arzı ve insan ihtiyaçlarıyla bağdaştırabiliriz. Her yolcuyu ayrı ayrı tartarak; ağırlıklarına göre fiyatlandırmak gibi bir uygulamamız yok. Kilolu yolcudan fazla ücret alıp, nispeten zayıf yolcudan daha az ücret alındığında toplam sonuca bir etkiniz olmayacağı gibi yolcularınızı da rencide etmiş olacaksınız. Bu nedenle bu uygulamayı çok doğru bulmuyoruz.'
YOLCU VE BAGAJ TOPLANSIN
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve yaklaşık 1.6 milyardan fazla kilolu kişi bulunuyor. Bu rakamların önümüzdeki 4 yıl içinde 700 milyon obeze ve 2.3 milyar fazla kilolu kişiye ulaşması bekleniyor. Bundan hareketle Weber'in önerisi ise şöyle: '40 kiloluk bir yolcu yanında iki bavulu olduğunda ekstra 10 dolar ödüyor. Ama 100 kiloluk bir yolcu bindiğinde para ödemiyor. Oysa 40 kiloluk yolcunun bavullarıyla beraber uçaktaki ağırlığı diğerinden daha az. Bu da 40 kiloluluk yolcunun havayolu şirketine maliyetinin daha az olması anlamına geliyor. Bu sebeple yolcu ve yanındaki bagajları için total bir rakam ödenmesi, bunu geçenlerin ekstra ödeme yapması gerek.'
AKREP NALAN KRİZİ
Bu yılın başında THY'nin Bodrum-İstanbul seferinde koltuk krizi yaşanmıştı. Akrep Nalan, acil durum kapısı yanındaki koltuğundan kiloları gerekçe gösterilerek kaldırılmıştı. Akrep Nalan, bir başka koltuğa oturtulunca bu kez kemerini takmamış, bunun üzerine pilot uçağı durdurmuştu. Akrep Nalan olay sonrası yaptığı açıklamada, 'Çok utandım, aşağılandım' demişti.
Acil çıkışa oturtmuyor ilave kemer veriyoruz
Konuyla ilgili başvurduğumuz Türk Hava Yolları ise şu bilgileri paylaştı: 'Türk Hava Yolları'nın yolcuyu yüksek sınıftan bilet almaya, oturacağı koltuktan başka bir koltuk daha satın almaya yönlendirmesi diye bir durum söz konusu değil. Herhangi bir prosedür olmamasına rağmen münferit bazı uygulamalar yapılmaktadır. Boarding esnasında uçak müsait ise aşırı kilolu yolcularımızın yanında yer alan koltuklardan biri boş bırakılabiliyor. Ancak aşırı kilolu yolcularımız için uyguladığımız özel durumlarımız bulunmakta. Söz konusu yolcularımıza acil çıkış kapılarında oturma yeri verilmez. Kabin ekipleri ilgili kişilerin konforu ve emniyeti açısından extension belt (ilave kemer ) verirler.'
Çin'de tuvalete gidin diye anons yapıyorlar
Dünyada yükselen yakıt fiyatları çoğu havayolu şirketlerini iflasa sürükledi. Tutunmaya çalışanlar da ilginç uygulamalarla zararlarını azaltmaya çalışıyorlar.
İşte bunlardan birkaç örnek:
- Northwest ve Singapur Havayolları dahil birçok havayolu şirketi, daha az benzin harcanması için lavabo ihtiyaçlarını karşılayan su deposunun yüzde 25'ini doldurmuyor.
- Çin'deki China Southern havayolları uçuştan önce yolcularını havaalanında tuvalet ihtiyaçlarını gidermeleri konusunda anons yapıyor.
- Japon Havayolları, first class yolcuları dışında bira satışını yasaklayarak uçuş başına 93 kilo daha az yük taşıyor.
- Cathay Pacific, uçak boyalarını soyarak uçaklarını 200 kilo hafifletti.
- Pilotlar, ortalama hız olan saatte 800 kilometre yerine, 770 kilometre ile uçuyor.
- British Airways, pilotlarına süzülerek inmeyi tercih etmelerini tavsiye ediyor.
(akşam)
Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 10:13
Gösterim: 1971