Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında meslek liselerinde üretim çeşitliliği ve kapasitesi arttı. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, meslek liselerinin giderek ilginin arttığı tek kullanımlık çatal ve bıçak üreteceği bilgisini paylaştı. 

mahmut_ozer_meslek_mebYeni tip koronavirüs önlemleri kapsamında meslek liseleri önce temizlik ve dezenfeksiyon malzemeleri üretimine odaklandı. 44 meslek lisesi, 81 ilde yaklaşık 54 bin okul ve pansiyonun temizlik ürünlerinin tamamını üretebilir duruma geldi. İkinci adım atılarak maske üretimi başlatıldı. Bu kapsamda 7 ilde seçilen mesleki ve teknik Anadolu liselerinde N95 standardında maske üretimine, 21 ilde 37 okulda da cerrahi maske üretimine başlandı.

Meslek liseleri şimdi de tek kullanımlık çatal, bıçak gibi ürünler imal edecek. Bunun için Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) ile hareket edilecek. PAGEV Gebze Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve PAGEV Halkalı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde üretim yapılacak. Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, yaptığı açıklamada, Bakanlık olarak bu süreçte ihtiyaç duyulan ürünlere yönelik mesleki ve teknik eğitimin üretim kapasitesini devreye soktuklarını söyledi.
Öncelikli olarak tüm illerdeki okul ve pansiyonların temizlik ürünü ihtiyacını karşılayacak şekilde üretim kapasitesini yeniden yapılandırdıklarını belirten Özer, şöyle konuştu: "Şu an itibarıyla hiçbir sıkıntımız kalmadı. Tüm okullarımızın ihtiyacını karşılayabiliyoruz. Sonra maske üretimine girdik. Bu konuda piyasada hem erişim hem de fiyat açısından sıkıntı var. 7 ilde N95 standardında maske ve 21 ilde 37 Mesleki ve Teknik Anadolu liselerinde cerrahi maske üretimini planladık. Bu yatırımları uzun vadeli olarak değerlendiriyoruz."
İlk üretimin Manisa'da gerçekleştirildiğinin altını çizen Özer, bu üretime her gün pilot okulların tedrici bir şekilde katılacağını söyledi.
Önlemler konusunda üretime yönelik üçüncü adımı attıklarını ifade eden Özer, şu değerlendirmede bulundu: "Tek kullanımlık çatal, bıçak gibi ürünlere ilgi giderek artıyor. Bu konuda da PAGEV'le birlikte hareket edeceğiz. Ortak iş birliği kapsamında olan PAGEV Gebze Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve PAGEV Halkalı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde üretim yapılacak. Her iki lisemize PAGEV gerekli yatırım ve teknoloji konusunda destek verecek. Ve üretim yapmaya başlayacağız. Önceliğimiz yine Bakanlığa bağlı kurumlar, okullar ve pansiyonlar olacak. Desteklerinden dolayı PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu'na teşekkür ediyorum."
PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu da Milli Eğitim Bakanlığı ile plastik sanayine yönelik mesleki ve teknik eğitimde iş birliğini başarılı şekilde yürüttüklerini belirtti.
Bu iş birliğinin PAGEV Gebze Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile PAGEV Halkalı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile imzalanan protokoller çerçevesinde yürütüldüğünü vurgulayan Eroğlu, şunları kaydetti: Her türlü desteği veriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı, koronavirüs önlemleri ile mesleki ve teknik eğitimde çok güzel adımlar attı ve temizlik ürünleri ve maske üretimine başladı. Şimdi bizim de alanımıza giren son günlerde yoğun talep aldığımız tek kullanımlık çatal, bıçak gibi ürünlerin üretimi için Bakanlığımız ile iki lisemize her türlü desteği vereceğiz."

 

> Meslek liselerinden koronavirüsle mücadeleye önemli destek

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında meslek liselerinde üretim çeşitliliği ve kapasitesi arttı. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, meslek liselerinin giderek ilginin arttığı tek kullanımlık çatal ve bıçak üreteceği bilgisini paylaştı. 

mahmut_ozer_meslek_mebYeni tip koronavirüs önlemleri kapsamında meslek liseleri önce temizlik ve dezenfeksiyon malzemeleri üretimine odaklandı. 44 meslek lisesi, 81 ilde yaklaşık 54 bin okul ve pansiyonun temizlik ürünlerinin tamamını üretebilir duruma geldi. İkinci adım atılarak maske üretimi başlatıldı. Bu kapsamda 7 ilde seçilen mesleki ve teknik Anadolu liselerinde N95 standardında maske üretimine, 21 ilde 37 okulda da cerrahi maske üretimine başlandı.

Meslek liseleri şimdi de tek kullanımlık çatal, bıçak gibi ürünler imal edecek. Bunun için Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) ile hareket edilecek. PAGEV Gebze Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve PAGEV Halkalı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde üretim yapılacak. Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, yaptığı açıklamada, Bakanlık olarak bu süreçte ihtiyaç duyulan ürünlere yönelik mesleki ve teknik eğitimin üretim kapasitesini devreye soktuklarını söyledi.
Öncelikli olarak tüm illerdeki okul ve pansiyonların temizlik ürünü ihtiyacını karşılayacak şekilde üretim kapasitesini yeniden yapılandırdıklarını belirten Özer, şöyle konuştu: "Şu an itibarıyla hiçbir sıkıntımız kalmadı. Tüm okullarımızın ihtiyacını karşılayabiliyoruz. Sonra maske üretimine girdik. Bu konuda piyasada hem erişim hem de fiyat açısından sıkıntı var. 7 ilde N95 standardında maske ve 21 ilde 37 Mesleki ve Teknik Anadolu liselerinde cerrahi maske üretimini planladık. Bu yatırımları uzun vadeli olarak değerlendiriyoruz."
İlk üretimin Manisa'da gerçekleştirildiğinin altını çizen Özer, bu üretime her gün pilot okulların tedrici bir şekilde katılacağını söyledi.
Önlemler konusunda üretime yönelik üçüncü adımı attıklarını ifade eden Özer, şu değerlendirmede bulundu: "Tek kullanımlık çatal, bıçak gibi ürünlere ilgi giderek artıyor. Bu konuda da PAGEV'le birlikte hareket edeceğiz. Ortak iş birliği kapsamında olan PAGEV Gebze Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve PAGEV Halkalı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde üretim yapılacak. Her iki lisemize PAGEV gerekli yatırım ve teknoloji konusunda destek verecek. Ve üretim yapmaya başlayacağız. Önceliğimiz yine Bakanlığa bağlı kurumlar, okullar ve pansiyonlar olacak. Desteklerinden dolayı PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu'na teşekkür ediyorum."
PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu da Milli Eğitim Bakanlığı ile plastik sanayine yönelik mesleki ve teknik eğitimde iş birliğini başarılı şekilde yürüttüklerini belirtti.
Bu iş birliğinin PAGEV Gebze Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile PAGEV Halkalı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile imzalanan protokoller çerçevesinde yürütüldüğünü vurgulayan Eroğlu, şunları kaydetti: Her türlü desteği veriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı, koronavirüs önlemleri ile mesleki ve teknik eğitimde çok güzel adımlar attı ve temizlik ürünleri ve maske üretimine başladı. Şimdi bizim de alanımıza giren son günlerde yoğun talep aldığımız tek kullanımlık çatal, bıçak gibi ürünlerin üretimi için Bakanlığımız ile iki lisemize her türlü desteği vereceğiz."

 

Son Güncelleme: Perşembe, 19 Mart 2020 12:35

Gösterim: 721

ManpowerGroup 2019 Yetenek Açığı Raporu’na göre yetenek açığı tüm dünyada artıyor. Dünya genelinde her 100 işverenden 54’ü yetenekli işgücü bulmakta zorlandığını belirtiyor. Bu oran, bir önceki araştırmanın sonuçlarına göre yüzde 9’luk bir artışa işaret ediyor. Yetenek açığının yüzde 51 olarak ölçüldüğü Türkiye, dünya yetenek açığı sıralamasında 25’inci sırada yer alıyor. Türkiye’de işverenlerin doldurmakta en çok zorlandıkları pozisyon ise nitelikli işçi.

Feyza_Narli_4ManpowerGroup tarafından 13 yıldır küresel çapta hazırlanan Yetenek Açığı Raporu’nun 2019 sonuçları 44 ülkeden 24 binin üzerinde işverenle görüşülerek hazırlandı. Bu araştırmaya göre işverenlerin yüzde 54’ü, yetenek açığıyla karşı karşıya olduklarını ve doğru becerilere sahip personel bulmakta zorluk yaşadıklarını belirtiyorlar. Türkiye’deki yetenek açığı ise yüzde 51 olarak ölçülüyor. Doğru yeteneği bulma zorluğu açısından ilk sırada olan ülke yüzde 88 oranla Japonya olurken, Türkiye ortalamanın biraz altındaki yetenek bulma zorluk derecesiyle 25’inci sırada yer aldı.

YETENEK AÇIĞI SON 13 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE
İşverenler için yetenek açığı, ManpowerGroup tarafından araştırmanın ilk yapıldığı 2006 yılına göre en yüksek seviyesine çıkmış görünüyor. Geçen yıl yüzde 45 olarak ölçülen küresel yetenek açığı 2019’da yüzde 54’e yükselmiş bulunuyor. Küresel yetenek krizinde ilk sıraya yüzde 88 ile Japonya yerleşirken, ardından Romanya (yüzde 86), Tayvan (yüzde 77) ve Yunanistan (yüzde 77) geliyor. Yetenek açığı açısından en az sorun yaşayan işverenler ise yüzde 16 ile Çin, yüzde 23 ile Birleşik Krallık ve yüzde 27 ile İrlanda’da görülüyor. Yetenek açığının bir önceki yılın verilerine göre yüzde 20’den fazla arttığı beş ülke ise Slovenya, ABD, Finlandiya, İsveç ve Macaristan olarak sıralanıyor.
Önde gelen sanayi sektörlerinin tümünde görülen yetenek açığı yüzde 58 oranla en çok ulaştırma, depolama, iletişim ve yardımcı hizmetler sektörlerinde görülüyor. Üretim (yüzde 55), ticaret (yüzde 51) ve hizmet (yüzde 55) sektörleri için görüş veren işverenlerin yarısından fazlası ise açık pozisyonlarını doldurmakta zorlandıklarını ifade ediyor. 

2019’DA EN FAZLA “YETENEK AÇIĞI” BULUNAN 10 POZİSYON:

Türkiye

Dünya

1- Nitelikli İşçi                    

1- Nitelikli İşçi                    

2- İşçi

2- Satış ve Pazarlama Yetkilisi                      

3- Mühendis

3- Teknisyen                        

4- Teknisyen

4- Mühendis

5- Muhasebe ve Finans Personeli                      

5- Şoför

6- Satış ve Pazarlama Yetkilisi

6- BT Personeli

7- Üretim Yetkilisi

7- Muhasebe ve Finans Personeli                      

8- Şoför

8- Üretim Yetkilisi

9- BT Personeli

9- İşçi

10- Restoran/Otel Çalışanı  

10- Sağlık Profesyoneli

 

2018’DE EN FAZLA “YETENEK AÇIĞI” BULUNAN 10 POZİSYON ŞÖYLEYDİ:

Türkiye

Dünya

1- Nitelikli İşçi                    

1- Nitelikli İşçi                    

2- Mühendis                        

2- Satış ve Pazarlama Yetkilisi                      

3- Teknisyen

3- Mühendis                        

4- Satış ve Pazarlama Yetkilisi

4- Şoför

5- Muhasebe ve Finans Personeli                      

5- Teknisyen

6- Üretim Yetkilisi

6- BT Personeli

7- Şoför

7- Muhasebe ve Finans Personeli                      

8- Yönetici

8- Profesyonel Uzmanlar

9- Restoran/Otel Çalışanı

9- Ofis Destek Personeli

10- Temizlik/Ev İşleri    

10- Üretim Yetkilisi

 

EN ÇOK ARANAN YETENEK
NİTELİKLİ İŞÇİ

Geçen yıl olduğu gibi bu yılki araştırmanın bulgularında da “Nitelikli İşçi” açığı göze çarpıyor. Türkiye’de 2019 için doldurulması en zor pozisyonlar Nitelikli İşçi, İşçi, Mühendis ve Teknisyen olarak belirtiliyor. ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, araştırmanın sonuçlarını şöyle yorumluyor: “Araştırmanın en çarpıcı sonucu dünyada son 13 yılın en yüksek yetenek açığı oranına ulaşılmış olması. Geçen yılki yetenek açığı oranına kıyasla dokuz puanlık yükselişle birlikte yüzde 54 yetenek açığı oranına ulaşılması ve işverenlerin yarısından fazlasının bu sorunu dile getirmesi tüm dünyada yeteneğe yönelik bakış açımızı en hızlı şekilde değiştirmemiz gerektiğini gösteriyor. Gelişen teknolojiler ışığında geleceğin meslekleri ve bu mesleklere uygun yeterliliklerin belirlenmesi için yoğun tartışmalar yaşanıyor. Trendlerin takip edilmesi ve doğru kaynakların rehberliğine başvurmak, küresel çapta yaşanan bu yetenek krizini göğüslemek için en geçerli yöntem olacaktır. Yetenek açığı oranının azalması için pazardaki işveren taleplerinin yanı sıra çalışanların taleplerine de önem verilmesi gerekiyor. Araştırmada bu beklenti ve taleplerin çözümü için ortaya konan beş madde bulunuyor. Çalışana hak ettiğini sunarken yaratıcı olmak bunun ilki. Maaşın yanı sıra kariyerlerinde onları destekleyecek faydalar sunmanın öneminden bahsediliyor. İkincisi çalışanların kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak, ihtiyaç duydukları bilgiyi sunabilir ekosistemler kurarak onların daha motive ve tatmin olmasını sağlamak. Bir diğeri ise çalışanların gelişmesini sağlayacak hedefler koymak ve başarmaları için onlara destek olmak, bir diğer deyişle firma içerisinde öğrenilebililirlik ve girişimcilik kültürünün oluşmasını sağlamak. Dördüncüsü, çalışanların iş ve sosyal hayat dengesini kurabilecekleri esnek çalışma ortamını sağlamak. Son olarak, çalışanlarla açık iletişim kurmak ve yöneticilerin de bunun devamlılığını sağladığından emin olmak.”

YETENEK AÇIĞI BÜYÜK ŞİRKETLERİ ZORLUYOR
Araştırmada yetenek açığının en çok büyük şirketler tarafından hissedildiği ortaya konuluyor. Çalışan sayısı 250 ve üzerinde yer alan şirketlerdeki işverenlerin yüzde 72’si ve 50-249 arası çalışana sahip şirketlerdeki işverenlerin yüzde 62’si nitelikli yeteneğe ulaşma zorluklarını bildirirken, çalışan sayısının 10 ila 49 arasında olduğu şirketlerde işverenlerin yüzde 53’ü yetenek açığından yakınıyor. 

ÇALIŞANLARIN EN ÖNEMLİ 5 TALEBİ
ManpowerGroup, yetenek açığının önemli bileşenleri arasında yer alan çalışan talep ve beklentilerine de odaklanıyor. Çalışanların ne istediğini anlamak ve buna cevap vermek artık hiç olmadığı kadar önemli. İşverenler en yetenekli bireyleri çekebilme ve onların kurum içerisinde kalıcı olabilmelerini sağlama konusunda piyasada önemli bir rekabet olduğunu ve bu konuda doğru zamanda doğru adımları atmak gerektiğini belirtiyor.

Şirket, çalışanların en önemli beş talep ve beklentisini şöyle sıralıyor:

1- Maaş, 65 yaşın altında cinsiyeti fark etmeksizin tüm çalışanlar için en önemli çalışma motivasyonu olmayı sürdürüyor.

2- Veri ve değerlendirmeler temelinde kişiselleştirilmiş kariyer tespitleri çalışan tatminini artırıyor. Değerlendirmeye alınan işçilerin/çalışanların yüzde 81'i işlerinden duydukları memnuniyetin daha yüksek olduğunu belirtiyor.

3- Çalışanlar kendi sınırlılarını zorlayabilecek ve kendi gelişimlerini sağlayacak işleri talep ediyor.

4- Esneklik, her yaş, cinsiyet ve coğrafya grubundan çalışanların en önemli üç önceliği arasında yer alıyor.

5- Hedef odaklılık ve konulan hedefler, son dönemlerde çalışanların yaptıkları işten gurur duymalarını sağlayan en önemli etmenler olarak öne çıkıyor. Çalıştıkları şirketin amacı ve itibarı tüm çalışanlar için en önemli çekim noktaları arasında.

KUŞAKLARA GÖRE TALEPLER

Araştırmada, çalışanların yaş, cinsiyet ve yaşadığı coğrafyaya göre taleplerinin de değiştiği görülüyor. Ancak tüm çalışanlar, daha fazla maaş, esneklik ve kendilerini geliştiren işleri yapmak istiyor. Milenyum Kuşağı önlerinde uzun ve zorlu bir kariyer yolculuğu olduğunun bilincindeyken, Z Kuşağı ise hırslı olmanın yanında kariyer gelişimine ve maaşa önem vermesiyle dikkat çekiyor. X Kuşağı ise ne kadar esnekse o kadar mutlu olurken, Baby Boomers (Patlama Kuşağı) da zorlayıcı işleri daha çok seviyor.

 

> Türkiye yetenek açığında dünyada 25. sırada

ManpowerGroup 2019 Yetenek Açığı Raporu’na göre yetenek açığı tüm dünyada artıyor. Dünya genelinde her 100 işverenden 54’ü yetenekli işgücü bulmakta zorlandığını belirtiyor. Bu oran, bir önceki araştırmanın sonuçlarına göre yüzde 9’luk bir artışa işaret ediyor. Yetenek açığının yüzde 51 olarak ölçüldüğü Türkiye, dünya yetenek açığı sıralamasında 25’inci sırada yer alıyor. Türkiye’de işverenlerin doldurmakta en çok zorlandıkları pozisyon ise nitelikli işçi.

Feyza_Narli_4ManpowerGroup tarafından 13 yıldır küresel çapta hazırlanan Yetenek Açığı Raporu’nun 2019 sonuçları 44 ülkeden 24 binin üzerinde işverenle görüşülerek hazırlandı. Bu araştırmaya göre işverenlerin yüzde 54’ü, yetenek açığıyla karşı karşıya olduklarını ve doğru becerilere sahip personel bulmakta zorluk yaşadıklarını belirtiyorlar. Türkiye’deki yetenek açığı ise yüzde 51 olarak ölçülüyor. Doğru yeteneği bulma zorluğu açısından ilk sırada olan ülke yüzde 88 oranla Japonya olurken, Türkiye ortalamanın biraz altındaki yetenek bulma zorluk derecesiyle 25’inci sırada yer aldı.

YETENEK AÇIĞI SON 13 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE
İşverenler için yetenek açığı, ManpowerGroup tarafından araştırmanın ilk yapıldığı 2006 yılına göre en yüksek seviyesine çıkmış görünüyor. Geçen yıl yüzde 45 olarak ölçülen küresel yetenek açığı 2019’da yüzde 54’e yükselmiş bulunuyor. Küresel yetenek krizinde ilk sıraya yüzde 88 ile Japonya yerleşirken, ardından Romanya (yüzde 86), Tayvan (yüzde 77) ve Yunanistan (yüzde 77) geliyor. Yetenek açığı açısından en az sorun yaşayan işverenler ise yüzde 16 ile Çin, yüzde 23 ile Birleşik Krallık ve yüzde 27 ile İrlanda’da görülüyor. Yetenek açığının bir önceki yılın verilerine göre yüzde 20’den fazla arttığı beş ülke ise Slovenya, ABD, Finlandiya, İsveç ve Macaristan olarak sıralanıyor.
Önde gelen sanayi sektörlerinin tümünde görülen yetenek açığı yüzde 58 oranla en çok ulaştırma, depolama, iletişim ve yardımcı hizmetler sektörlerinde görülüyor. Üretim (yüzde 55), ticaret (yüzde 51) ve hizmet (yüzde 55) sektörleri için görüş veren işverenlerin yarısından fazlası ise açık pozisyonlarını doldurmakta zorlandıklarını ifade ediyor. 

2019’DA EN FAZLA “YETENEK AÇIĞI” BULUNAN 10 POZİSYON:

Türkiye

Dünya

1- Nitelikli İşçi                    

1- Nitelikli İşçi                    

2- İşçi

2- Satış ve Pazarlama Yetkilisi                      

3- Mühendis

3- Teknisyen                        

4- Teknisyen

4- Mühendis

5- Muhasebe ve Finans Personeli                      

5- Şoför

6- Satış ve Pazarlama Yetkilisi

6- BT Personeli

7- Üretim Yetkilisi

7- Muhasebe ve Finans Personeli                      

8- Şoför

8- Üretim Yetkilisi

9- BT Personeli

9- İşçi

10- Restoran/Otel Çalışanı  

10- Sağlık Profesyoneli

 

2018’DE EN FAZLA “YETENEK AÇIĞI” BULUNAN 10 POZİSYON ŞÖYLEYDİ:

Türkiye

Dünya

1- Nitelikli İşçi                    

1- Nitelikli İşçi                    

2- Mühendis                        

2- Satış ve Pazarlama Yetkilisi                      

3- Teknisyen

3- Mühendis                        

4- Satış ve Pazarlama Yetkilisi

4- Şoför

5- Muhasebe ve Finans Personeli                      

5- Teknisyen

6- Üretim Yetkilisi

6- BT Personeli

7- Şoför

7- Muhasebe ve Finans Personeli                      

8- Yönetici

8- Profesyonel Uzmanlar

9- Restoran/Otel Çalışanı

9- Ofis Destek Personeli

10- Temizlik/Ev İşleri    

10- Üretim Yetkilisi

 

EN ÇOK ARANAN YETENEK
NİTELİKLİ İŞÇİ

Geçen yıl olduğu gibi bu yılki araştırmanın bulgularında da “Nitelikli İşçi” açığı göze çarpıyor. Türkiye’de 2019 için doldurulması en zor pozisyonlar Nitelikli İşçi, İşçi, Mühendis ve Teknisyen olarak belirtiliyor. ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, araştırmanın sonuçlarını şöyle yorumluyor: “Araştırmanın en çarpıcı sonucu dünyada son 13 yılın en yüksek yetenek açığı oranına ulaşılmış olması. Geçen yılki yetenek açığı oranına kıyasla dokuz puanlık yükselişle birlikte yüzde 54 yetenek açığı oranına ulaşılması ve işverenlerin yarısından fazlasının bu sorunu dile getirmesi tüm dünyada yeteneğe yönelik bakış açımızı en hızlı şekilde değiştirmemiz gerektiğini gösteriyor. Gelişen teknolojiler ışığında geleceğin meslekleri ve bu mesleklere uygun yeterliliklerin belirlenmesi için yoğun tartışmalar yaşanıyor. Trendlerin takip edilmesi ve doğru kaynakların rehberliğine başvurmak, küresel çapta yaşanan bu yetenek krizini göğüslemek için en geçerli yöntem olacaktır. Yetenek açığı oranının azalması için pazardaki işveren taleplerinin yanı sıra çalışanların taleplerine de önem verilmesi gerekiyor. Araştırmada bu beklenti ve taleplerin çözümü için ortaya konan beş madde bulunuyor. Çalışana hak ettiğini sunarken yaratıcı olmak bunun ilki. Maaşın yanı sıra kariyerlerinde onları destekleyecek faydalar sunmanın öneminden bahsediliyor. İkincisi çalışanların kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak, ihtiyaç duydukları bilgiyi sunabilir ekosistemler kurarak onların daha motive ve tatmin olmasını sağlamak. Bir diğeri ise çalışanların gelişmesini sağlayacak hedefler koymak ve başarmaları için onlara destek olmak, bir diğer deyişle firma içerisinde öğrenilebililirlik ve girişimcilik kültürünün oluşmasını sağlamak. Dördüncüsü, çalışanların iş ve sosyal hayat dengesini kurabilecekleri esnek çalışma ortamını sağlamak. Son olarak, çalışanlarla açık iletişim kurmak ve yöneticilerin de bunun devamlılığını sağladığından emin olmak.”

YETENEK AÇIĞI BÜYÜK ŞİRKETLERİ ZORLUYOR
Araştırmada yetenek açığının en çok büyük şirketler tarafından hissedildiği ortaya konuluyor. Çalışan sayısı 250 ve üzerinde yer alan şirketlerdeki işverenlerin yüzde 72’si ve 50-249 arası çalışana sahip şirketlerdeki işverenlerin yüzde 62’si nitelikli yeteneğe ulaşma zorluklarını bildirirken, çalışan sayısının 10 ila 49 arasında olduğu şirketlerde işverenlerin yüzde 53’ü yetenek açığından yakınıyor. 

ÇALIŞANLARIN EN ÖNEMLİ 5 TALEBİ
ManpowerGroup, yetenek açığının önemli bileşenleri arasında yer alan çalışan talep ve beklentilerine de odaklanıyor. Çalışanların ne istediğini anlamak ve buna cevap vermek artık hiç olmadığı kadar önemli. İşverenler en yetenekli bireyleri çekebilme ve onların kurum içerisinde kalıcı olabilmelerini sağlama konusunda piyasada önemli bir rekabet olduğunu ve bu konuda doğru zamanda doğru adımları atmak gerektiğini belirtiyor.

Şirket, çalışanların en önemli beş talep ve beklentisini şöyle sıralıyor:

1- Maaş, 65 yaşın altında cinsiyeti fark etmeksizin tüm çalışanlar için en önemli çalışma motivasyonu olmayı sürdürüyor.

2- Veri ve değerlendirmeler temelinde kişiselleştirilmiş kariyer tespitleri çalışan tatminini artırıyor. Değerlendirmeye alınan işçilerin/çalışanların yüzde 81'i işlerinden duydukları memnuniyetin daha yüksek olduğunu belirtiyor.

3- Çalışanlar kendi sınırlılarını zorlayabilecek ve kendi gelişimlerini sağlayacak işleri talep ediyor.

4- Esneklik, her yaş, cinsiyet ve coğrafya grubundan çalışanların en önemli üç önceliği arasında yer alıyor.

5- Hedef odaklılık ve konulan hedefler, son dönemlerde çalışanların yaptıkları işten gurur duymalarını sağlayan en önemli etmenler olarak öne çıkıyor. Çalıştıkları şirketin amacı ve itibarı tüm çalışanlar için en önemli çekim noktaları arasında.

KUŞAKLARA GÖRE TALEPLER

Araştırmada, çalışanların yaş, cinsiyet ve yaşadığı coğrafyaya göre taleplerinin de değiştiği görülüyor. Ancak tüm çalışanlar, daha fazla maaş, esneklik ve kendilerini geliştiren işleri yapmak istiyor. Milenyum Kuşağı önlerinde uzun ve zorlu bir kariyer yolculuğu olduğunun bilincindeyken, Z Kuşağı ise hırslı olmanın yanında kariyer gelişimine ve maaşa önem vermesiyle dikkat çekiyor. X Kuşağı ise ne kadar esnekse o kadar mutlu olurken, Baby Boomers (Patlama Kuşağı) da zorlayıcı işleri daha çok seviyor.

 

Son Güncelleme: Salı, 03 Mart 2020 11:18

Gösterim: 350

HSBC Grubu’nun “Eğitimin Değeri: Başarının Bedeli” raporuna göre; Türkiye’de bir üniversite öğrencisi eğitim masraflarını karşılamak için günde ortalama 4.9 saat yarı zamanlı bir işte çalışırken, derslerde günde ortalama 2 saat zaman geçiriyor. 

ayse_yenel_hsbcHSBC Grubu’nun Türkiye’nin de dahil olduğu 15 ülkeden 10 binden fazla ebeveyn ve bin 500 üniversite öğrencisi ile gerçekleştirdiği araştırma, aile ve öğrencilerin üniversite eğitimi masraflarının karşılanmasına ilişkin tutum ve davranışlarına yönelik çarpıcı bulgular ortaya koyuyor. “Eğitimin Değeri: Başarının Bedeli” raporuna göre; ebeveynler çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını karşılamak için ek işlerde çalışıyor, tatillerinden fedakarlık ediyor ve borçlanıyor. Öğrenciler ise ailelerinden aldıkları finansal desteğin yanı sıra günde birkaç saat ücretli işlerde çalışarak masrafların karşılanmasına destek oluyor.


Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin eğitim süreçleri boyunca ortalama harcama dağılımı

  • Konaklama – 18.265 TL
  • Okul ücreti – 13.134 TL
  • Gıda ve market – 11.277 TL
  • Faturalar – 8.697 TL
  • Kredi kartı/bireysel kredi/öğrenci kredisi – 8.592 TL
  • Kıyafet, aksesuar – 6.731 TL
  • Eğlence – 6.250 TL
  • Restoran/kafe – 5.858 TL
  • Ulaşım – 4.517 TL
  • Akademik kitap – 1.927 TL
  • Tatil – 1.102 TL
  • Spor/fitness – 675 TL
  • Diğer – 725 TL

 

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ GÜNDE YAKLAŞIK 5 SAAT ÜCRETLİ BİR İŞTE ÇALIŞIYOR

Türkiye’den 502 ebeveynin ve 100 öğrencinin katıldığı araştırmanın sonuçlarına göre; bir üniversite öğrencisinin okul ücreti, konaklama, faturalar ve yaşam giderleri dahil olmak üzere eğitim süreci boyunca toplam harcaması ortalama 87 bin TL. Ebeveynler ise çocuklarının üniversite eğitimi boyunca toplamda ortalama 49 bin TL harcadıklarını ifade ediyor. Araştırma sonuçları, öğrencilerin arada oluşan yaklaşık 38 bin TL’lik farkı yarı zamanlı işlerde çalışarak kapatmaya çabaladıklarını gösteriyor. Türkiye’de her 5 üniversite öğrencisinden 4’ü günde ortalama 4.9 saat yarı zamanlı bir işte çalışıyor. Derslerde ise günde ortalama 2 saat zaman geçiriyor. Yarı zamanlı işlerde çalışan öğrencilerin yarısından fazlası (%53) finansal ihtiyaçtan dolayı çalıştığını belirtirken, %38’i ise üniversite mezuniyetinin ardından iş bulmasına yardımcı olacak deneyimi kazanmak için çalıştığını ifade ediyor. 

BÜYÜKANNE-BÜYÜKBABA DESTEĞİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU ÜLKE TÜRKİYE

Ebeveynlerin %21’i büyükanne ve büyükbabaların torunlarının üniversite eğitimi masraflarına katkı sağladıklarını ifade ediyor. Türkiye, büyükanne ve büyükbaba katkısının araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında (küresel ortalama %7) en yüksek olduğu ülke olarak ön plana çıkıyor. 

HER 10 AİLEDEN YALNIZCA 1’İ ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ İÇİN BİRİKİM YAPIYOR

Araştırmaya Türkiye’den katılan ailelerin %91’i çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını günlük kazançlarından karşıladıklarını belirtirken, yalnızca %11’i belirli bir birikim veya yatırım hesabından karşıladıklarını ifade ediyor. Ebeveynlerin %68’i (küresel ortalama %49) çocuklarının eğitimi için birikim yapmaya önceden başlamış olmayı arzuluyor. %62’si daha düzenli ve daha fazla birikim yapmış olmayı, %24’ü ise çocuklarına para yönetimi hakkında eğitim vermiş olmayı diliyor. 

EĞİTİM MASRAFLARI İÇİN EN ÇOK TÜRKİYE’DEKİ AİLELER BORÇLANIYOR

Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye’deki ebeveynlerin %73’ü (küresel ortalama %53) çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için sosyal aktivitelerinden ödün veriyor. %39’u ise daha uzun saatler veya ikinci bir işte çalışıyor. Bununla birlikte; ebeveynlerin %71’i (küresel ortalama %35) eğitim masraflarını karşılamak için borçlandıklarını ifade ederken; Türkiye, araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında ebeveynlerin eğitim masraflarını karşılama amacıyla borçlanma oranının en yüksek olduğu ülke olarak dikkat çekiyor. Ebeveynlerin %63’ü borçlanmalarının ana sebebinin okul ücretini karşılamak olduğunu ifade ederken, %38’i tablet veya dizüstü bilgisayar gibi teknolojik cihaz satın alımlarının da etkili olduğunu ifade ediyor. 

Ebeveynlerin %54’ü üniversite eğitimi için gerçekleştirdikleri borçlanmalarda kredi kartını kullanıyor. %29’u uzun vadeli, %23’ü kısa vadeli kredi aldığını belirtirken, %22’si aile üyeleri veya arkadaşlarından borç aldıklarını dile getiriyor. 

HSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Yenel, HSBC Grubu’nun küresel çapta gerçekleştirdiği araştırma ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Araştırmanın sonuçları gösteriyor ki Türkiye’de ailelerin çoğu (%83) çocuğunun üniversite eğitiminin karşılanmasına destek olmaya çalışıyor ancak toplam eğitim masrafları ailelerin öngördüklerinden ya da beklediklerinden çok daha yüksek çıkıyor. Ailelerinin desteğine rağmen pek çok öğrenci harcamalarını karşılamak için ücretli ek işlerde çalışıyor. Aileler de çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için büyük fedakarlıklarda bulunuyor. Araştırma, Türkiye’deki ailelerin %68’inin çocuklarının eğitimi için birikim yapmaya daha önceden başlamış olmayı dilediğini de ortaya koyuyor. Ailelerin eğitim giderleri için sağlam bir finansal planlama yapması, maliyet yönetiminin aile içinde konuşulması ve olası ek harcamalara ilişkin farkındalığın arttırılması, ebeveynlerin ve çocukların üzerindeki finansal baskıyı azaltabilecekken, kısa vadeli ve plansız borçlanmadan kaçınılmasına olanak sağlayacaktır.”

 

PRATİK ADIMLAR

Araştırma sonuçlarında ailelerin çocuklarının eğitimini planlarken atabilecekleri pratik ve etkili adımlar şöyle sıralanıyor:

 

  1. 1.Planlamaya erkenden başlayın

Eğitim için erkenden planlama ve birikim yapmak çocuğunuzun potansiyelini gerçekleştirmesine ve ailenizin finansal durumu üzerindeki baskının azalmasına destek olabilir. Profesyonel danışmanlık hizmeti almak, daha iyi planlamalar ve bilinçli seçimler yapmanıza yardımcı olacaktır.

  1. 2.Maliyetler konusunda gerçekçi olun

Çocuğunuzun yüksek öğrenimini finansal olarak nasıl destekleyeceğinizi planlarken, eğitimi boyunca oluşabilecek tüm maliyetleri göz önünde bulundurun.

  1. 3.İyi finansal alışkanlıklar aşılayın

Online olarak kullanıma açık olan bütçelendirme araçlarından faydalanarak, çocuğunuzun eğitim maliyetlerini planlama ve yönetmesine yardımcı olun.

  1. 4.Farklı yeteneklere yatırım yapın

Çocuğunuzun seçtiği kariyer alanının gerektirdiği vasıflara sahip olmasını sağlayacak bir eğitim rotası belirlemesine yardımcı olmanın yanı sıra, problem çözme ve sosyal beceriler gibi gelecekte çalışma hayatında ihtiyacı olabilecek yetenekleri edinmesine destek olun.

> Üniversitelilerin zamanı dersten çok işte geçiyor

HSBC Grubu’nun “Eğitimin Değeri: Başarının Bedeli” raporuna göre; Türkiye’de bir üniversite öğrencisi eğitim masraflarını karşılamak için günde ortalama 4.9 saat yarı zamanlı bir işte çalışırken, derslerde günde ortalama 2 saat zaman geçiriyor. 

ayse_yenel_hsbcHSBC Grubu’nun Türkiye’nin de dahil olduğu 15 ülkeden 10 binden fazla ebeveyn ve bin 500 üniversite öğrencisi ile gerçekleştirdiği araştırma, aile ve öğrencilerin üniversite eğitimi masraflarının karşılanmasına ilişkin tutum ve davranışlarına yönelik çarpıcı bulgular ortaya koyuyor. “Eğitimin Değeri: Başarının Bedeli” raporuna göre; ebeveynler çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını karşılamak için ek işlerde çalışıyor, tatillerinden fedakarlık ediyor ve borçlanıyor. Öğrenciler ise ailelerinden aldıkları finansal desteğin yanı sıra günde birkaç saat ücretli işlerde çalışarak masrafların karşılanmasına destek oluyor.


Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin eğitim süreçleri boyunca ortalama harcama dağılımı

  • Konaklama – 18.265 TL
  • Okul ücreti – 13.134 TL
  • Gıda ve market – 11.277 TL
  • Faturalar – 8.697 TL
  • Kredi kartı/bireysel kredi/öğrenci kredisi – 8.592 TL
  • Kıyafet, aksesuar – 6.731 TL
  • Eğlence – 6.250 TL
  • Restoran/kafe – 5.858 TL
  • Ulaşım – 4.517 TL
  • Akademik kitap – 1.927 TL
  • Tatil – 1.102 TL
  • Spor/fitness – 675 TL
  • Diğer – 725 TL

 

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ GÜNDE YAKLAŞIK 5 SAAT ÜCRETLİ BİR İŞTE ÇALIŞIYOR

Türkiye’den 502 ebeveynin ve 100 öğrencinin katıldığı araştırmanın sonuçlarına göre; bir üniversite öğrencisinin okul ücreti, konaklama, faturalar ve yaşam giderleri dahil olmak üzere eğitim süreci boyunca toplam harcaması ortalama 87 bin TL. Ebeveynler ise çocuklarının üniversite eğitimi boyunca toplamda ortalama 49 bin TL harcadıklarını ifade ediyor. Araştırma sonuçları, öğrencilerin arada oluşan yaklaşık 38 bin TL’lik farkı yarı zamanlı işlerde çalışarak kapatmaya çabaladıklarını gösteriyor. Türkiye’de her 5 üniversite öğrencisinden 4’ü günde ortalama 4.9 saat yarı zamanlı bir işte çalışıyor. Derslerde ise günde ortalama 2 saat zaman geçiriyor. Yarı zamanlı işlerde çalışan öğrencilerin yarısından fazlası (%53) finansal ihtiyaçtan dolayı çalıştığını belirtirken, %38’i ise üniversite mezuniyetinin ardından iş bulmasına yardımcı olacak deneyimi kazanmak için çalıştığını ifade ediyor. 

BÜYÜKANNE-BÜYÜKBABA DESTEĞİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU ÜLKE TÜRKİYE

Ebeveynlerin %21’i büyükanne ve büyükbabaların torunlarının üniversite eğitimi masraflarına katkı sağladıklarını ifade ediyor. Türkiye, büyükanne ve büyükbaba katkısının araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında (küresel ortalama %7) en yüksek olduğu ülke olarak ön plana çıkıyor. 

HER 10 AİLEDEN YALNIZCA 1’İ ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ İÇİN BİRİKİM YAPIYOR

Araştırmaya Türkiye’den katılan ailelerin %91’i çocuklarının üniversite eğitimi masraflarını günlük kazançlarından karşıladıklarını belirtirken, yalnızca %11’i belirli bir birikim veya yatırım hesabından karşıladıklarını ifade ediyor. Ebeveynlerin %68’i (küresel ortalama %49) çocuklarının eğitimi için birikim yapmaya önceden başlamış olmayı arzuluyor. %62’si daha düzenli ve daha fazla birikim yapmış olmayı, %24’ü ise çocuklarına para yönetimi hakkında eğitim vermiş olmayı diliyor. 

EĞİTİM MASRAFLARI İÇİN EN ÇOK TÜRKİYE’DEKİ AİLELER BORÇLANIYOR

Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye’deki ebeveynlerin %73’ü (küresel ortalama %53) çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için sosyal aktivitelerinden ödün veriyor. %39’u ise daha uzun saatler veya ikinci bir işte çalışıyor. Bununla birlikte; ebeveynlerin %71’i (küresel ortalama %35) eğitim masraflarını karşılamak için borçlandıklarını ifade ederken; Türkiye, araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında ebeveynlerin eğitim masraflarını karşılama amacıyla borçlanma oranının en yüksek olduğu ülke olarak dikkat çekiyor. Ebeveynlerin %63’ü borçlanmalarının ana sebebinin okul ücretini karşılamak olduğunu ifade ederken, %38’i tablet veya dizüstü bilgisayar gibi teknolojik cihaz satın alımlarının da etkili olduğunu ifade ediyor. 

Ebeveynlerin %54’ü üniversite eğitimi için gerçekleştirdikleri borçlanmalarda kredi kartını kullanıyor. %29’u uzun vadeli, %23’ü kısa vadeli kredi aldığını belirtirken, %22’si aile üyeleri veya arkadaşlarından borç aldıklarını dile getiriyor. 

HSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Yenel, HSBC Grubu’nun küresel çapta gerçekleştirdiği araştırma ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Araştırmanın sonuçları gösteriyor ki Türkiye’de ailelerin çoğu (%83) çocuğunun üniversite eğitiminin karşılanmasına destek olmaya çalışıyor ancak toplam eğitim masrafları ailelerin öngördüklerinden ya da beklediklerinden çok daha yüksek çıkıyor. Ailelerinin desteğine rağmen pek çok öğrenci harcamalarını karşılamak için ücretli ek işlerde çalışıyor. Aileler de çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak için büyük fedakarlıklarda bulunuyor. Araştırma, Türkiye’deki ailelerin %68’inin çocuklarının eğitimi için birikim yapmaya daha önceden başlamış olmayı dilediğini de ortaya koyuyor. Ailelerin eğitim giderleri için sağlam bir finansal planlama yapması, maliyet yönetiminin aile içinde konuşulması ve olası ek harcamalara ilişkin farkındalığın arttırılması, ebeveynlerin ve çocukların üzerindeki finansal baskıyı azaltabilecekken, kısa vadeli ve plansız borçlanmadan kaçınılmasına olanak sağlayacaktır.”

 

PRATİK ADIMLAR

Araştırma sonuçlarında ailelerin çocuklarının eğitimini planlarken atabilecekleri pratik ve etkili adımlar şöyle sıralanıyor:

 

  1. 1.Planlamaya erkenden başlayın

Eğitim için erkenden planlama ve birikim yapmak çocuğunuzun potansiyelini gerçekleştirmesine ve ailenizin finansal durumu üzerindeki baskının azalmasına destek olabilir. Profesyonel danışmanlık hizmeti almak, daha iyi planlamalar ve bilinçli seçimler yapmanıza yardımcı olacaktır.

  1. 2.Maliyetler konusunda gerçekçi olun

Çocuğunuzun yüksek öğrenimini finansal olarak nasıl destekleyeceğinizi planlarken, eğitimi boyunca oluşabilecek tüm maliyetleri göz önünde bulundurun.

  1. 3.İyi finansal alışkanlıklar aşılayın

Online olarak kullanıma açık olan bütçelendirme araçlarından faydalanarak, çocuğunuzun eğitim maliyetlerini planlama ve yönetmesine yardımcı olun.

  1. 4.Farklı yeteneklere yatırım yapın

Çocuğunuzun seçtiği kariyer alanının gerektirdiği vasıflara sahip olmasını sağlayacak bir eğitim rotası belirlemesine yardımcı olmanın yanı sıra, problem çözme ve sosyal beceriler gibi gelecekte çalışma hayatında ihtiyacı olabilecek yetenekleri edinmesine destek olun.

Son Güncelleme: Cuma, 21 Eylül 2018 11:10

Gösterim: 976

Tüm dünyada siber güvenlik alanındaki istihdam açığının yakın bir zamanda 3,5 milyona ulaşması bekleniyor!
siberTürkiye’nin siber güvenlik entegratörü Biznet Bilişim, hem siber güvenliğin tüm ulusal endüstri için hayati öneme sahip “EKS (Endüstriyel Kontrol Sistemleri)” alanını sahiplenmek hem de IoT (Nesnelerin İnterneti) alanındaki nitelikli eleman yetiştirilmesine destek olmak için “EKS & IoT Siber Güvenlik Kampı 2019”u düzenliyor.
Son yıllarda gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk ve sektörel sahiplenme içerikli etkinlik ve projelerle dikkat çeken Biznet Bilişim, geçen sene ilkini gerçekleştirdiği EKS & IoT Siber Güvenlik Kampı’nı, bu yıl 19 - 22 Haziran 2019 tarihleri arasında gerçekleştiriyor.

Sakarya Üniversitesi işbirliği ve Forcepoint ile Check Point’in sponsorluğunda düzenlenen üniversite kampusunda gerçekleştirilecek 4 gün sürecek kampa, Siber Küme, Elder, Gazbir, Solar Baba ve CCI kurumlarının ekosistem partneri, Vestel, Togi Teknoloji’nin içerik partneri olduğu belirtildi. Kampa Sakarya Üniversitesi’nden Doç. Dr. İbrahim Özçelik, Vestel’den IoT Güvenliği Mimarı Oğuzhan Yavuz, Togitek’ten Tolga Baykal ve Biznet Bilişim uzmanları eğitmen olarak katılacaklar.

Biznet IoT Güvenlik Hizmetleri Ekip Lideri Fatih Kayran proje ile ilgili olarak “EKS ve IoT Güvenliği temasında Türkiye’de yapılan ilk kamp olma özelliği taşıyan “EKS & IoT Kampı 2019”da, öğrenciler teknik bilgilerin yanı sıra gerçek hayatta karşılaşılmış senaryoları görme imkanı da bulacaklar. Son gün Capture the Flag (Bayrağı Yakala) Yarışması yapılacak. Geçen sene EKS kampı olarak başlayan kamp bu sene teknolojinin gelişimine paralel olarak IoT (Internet of Things / Nesnelerin interneti) alanını da ekleyerek kapsamını genişletti. Kamp, “Nitelikli işgücü eksiğinin giderilmesine katkı sağlamak”, “üniversite öğrencilerinin bu alanda gelişimlerine destek olmak”, “üniversite, kamu kurumları, STK’lar ve özel sektör birlikteliği kapsamında, model olacak bir etkinlikle farkındalık oluşturmak” ve “konunun yalnızca ulusal değil uluslararası platformlarda da farkındalığını artırmak” gibi temel amaçlara sahip.“ dedi.

EKS & IoT Kampının ilk günü olan 19 Haziran’da, EKS 101, Uygulamalı PLC ve HMI Programlama, Endüstriyel Protokoller ve EKS altyapılarında Anomali Tespiti konularında Sakarya Üniversitesi’nin sunumu ve ek olarak akşamları laboratuvarlar gerçekleştirilecek. 2. gün, Biznet tarafından, EKS güvenliği, kritik altyapılarda tehdit istihbaratı, kritik altyapılarda açık kaynak kodlu yazılımların entegre kullanımı, endüstriyel dijital adli bilişim ve olay yönetimi eğitimleri verilip akşam da laboratuvar çalışmaları düzenlenecek. Etkinliğin 3. günü olan 21 Haziran’da ise, Togitek tarafından Donanım 101 eğitimi verildikten sonra IoT güvenliği, kritik altyapılarda web / mobil uygulama güvenliği konuları işlenecek. Vestel konu sunumu ve akşam laboratuvarları ile gün sona erecek. Etkinliğin dördüncü ve son günü olan 22 Haziran’da ise, EKS & IoT Kamp sırasında “Capture the Flag” siber güvenlik yarışması organize edilecek."

Konu ile ilgili tüm üniversite öğrencileri www.kamp.eksguvenligi.org sitesinden başvurularını yapabilecekler. Giriş sınavı ve değerlendirme sonuçları Biznet Bilişim’in sosyal medya kanalları üzerinden duyurulacak.

> Biznet, Genç Siber Güvenlik Uzman Adaylarını arıyor

Tüm dünyada siber güvenlik alanındaki istihdam açığının yakın bir zamanda 3,5 milyona ulaşması bekleniyor!
siberTürkiye’nin siber güvenlik entegratörü Biznet Bilişim, hem siber güvenliğin tüm ulusal endüstri için hayati öneme sahip “EKS (Endüstriyel Kontrol Sistemleri)” alanını sahiplenmek hem de IoT (Nesnelerin İnterneti) alanındaki nitelikli eleman yetiştirilmesine destek olmak için “EKS & IoT Siber Güvenlik Kampı 2019”u düzenliyor.
Son yıllarda gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk ve sektörel sahiplenme içerikli etkinlik ve projelerle dikkat çeken Biznet Bilişim, geçen sene ilkini gerçekleştirdiği EKS & IoT Siber Güvenlik Kampı’nı, bu yıl 19 - 22 Haziran 2019 tarihleri arasında gerçekleştiriyor.

Sakarya Üniversitesi işbirliği ve Forcepoint ile Check Point’in sponsorluğunda düzenlenen üniversite kampusunda gerçekleştirilecek 4 gün sürecek kampa, Siber Küme, Elder, Gazbir, Solar Baba ve CCI kurumlarının ekosistem partneri, Vestel, Togi Teknoloji’nin içerik partneri olduğu belirtildi. Kampa Sakarya Üniversitesi’nden Doç. Dr. İbrahim Özçelik, Vestel’den IoT Güvenliği Mimarı Oğuzhan Yavuz, Togitek’ten Tolga Baykal ve Biznet Bilişim uzmanları eğitmen olarak katılacaklar.

Biznet IoT Güvenlik Hizmetleri Ekip Lideri Fatih Kayran proje ile ilgili olarak “EKS ve IoT Güvenliği temasında Türkiye’de yapılan ilk kamp olma özelliği taşıyan “EKS & IoT Kampı 2019”da, öğrenciler teknik bilgilerin yanı sıra gerçek hayatta karşılaşılmış senaryoları görme imkanı da bulacaklar. Son gün Capture the Flag (Bayrağı Yakala) Yarışması yapılacak. Geçen sene EKS kampı olarak başlayan kamp bu sene teknolojinin gelişimine paralel olarak IoT (Internet of Things / Nesnelerin interneti) alanını da ekleyerek kapsamını genişletti. Kamp, “Nitelikli işgücü eksiğinin giderilmesine katkı sağlamak”, “üniversite öğrencilerinin bu alanda gelişimlerine destek olmak”, “üniversite, kamu kurumları, STK’lar ve özel sektör birlikteliği kapsamında, model olacak bir etkinlikle farkındalık oluşturmak” ve “konunun yalnızca ulusal değil uluslararası platformlarda da farkındalığını artırmak” gibi temel amaçlara sahip.“ dedi.

EKS & IoT Kampının ilk günü olan 19 Haziran’da, EKS 101, Uygulamalı PLC ve HMI Programlama, Endüstriyel Protokoller ve EKS altyapılarında Anomali Tespiti konularında Sakarya Üniversitesi’nin sunumu ve ek olarak akşamları laboratuvarlar gerçekleştirilecek. 2. gün, Biznet tarafından, EKS güvenliği, kritik altyapılarda tehdit istihbaratı, kritik altyapılarda açık kaynak kodlu yazılımların entegre kullanımı, endüstriyel dijital adli bilişim ve olay yönetimi eğitimleri verilip akşam da laboratuvar çalışmaları düzenlenecek. Etkinliğin 3. günü olan 21 Haziran’da ise, Togitek tarafından Donanım 101 eğitimi verildikten sonra IoT güvenliği, kritik altyapılarda web / mobil uygulama güvenliği konuları işlenecek. Vestel konu sunumu ve akşam laboratuvarları ile gün sona erecek. Etkinliğin dördüncü ve son günü olan 22 Haziran’da ise, EKS & IoT Kamp sırasında “Capture the Flag” siber güvenlik yarışması organize edilecek."

Konu ile ilgili tüm üniversite öğrencileri www.kamp.eksguvenligi.org sitesinden başvurularını yapabilecekler. Giriş sınavı ve değerlendirme sonuçları Biznet Bilişim’in sosyal medya kanalları üzerinden duyurulacak.

Son Güncelleme: Perşembe, 30 May 2019 14:42

Gösterim: 1238

“Meslek Liselerinde STEM Eğitimi ve Sanayi 4.0 Farkındalığının Geliştirilmesi İşbirliği Protokolü” imzalandı.

meb_osmannurigulay_tusiad_bahadirkaleagasiTÜSİAD ve Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü arasında “Meslek Liselerinde STEM Eğitimi (Fen-Teknoloji-Mühendislik-Matematik) ve Sanayi 4.0 Farkındalığının Geliştirilmesi İşbirliği Protokolü” imzalandı. İmza töreni, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Osman Nuri Gülay ile TÜSİAD Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Bahadır Kaleağası’nın katılımıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nda gerçekleştirildi.
İki yıl sürecek işbirliği protokolü kapsamında Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde görev yapan öğretmenlerin STEM eğitimi ve Sanayi 4.0 konusunda farkındalık ve yetkinliklerinin güçlendirilmesi ve ayrıca öğretmen ve öğrencilerin proje temelli çalışmalarını desteklemek üzere programlama kiti verilmesi hedefleniyor.
İlk olarak 2018-19 öğretim dönemi için alınacak başvuruların değerlendirilmesi sonrasında, belirlenen meslek okullarının öğretmenlerine STEM ve Sanayi 4.0 konusunda yüzyüze & online eğitimler ve seminerler düzenlenecek, öğretmen ve öğrencilere yönelik proje fuarları ve ödüllü yarışmalar gerçekleştirilecek. Dow’ın bu yıl ana sponsor olduğu projede, STEM eğitimi ve Sanayi 4.0 farkındalığı programının yürütücülüğü İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Devrim Akgündüz tarafından üstlenilecek. Proje ile ilk aşamada İstanbul ve Kocaeli’nde 40 öğretmenin eğitimlere doğrudan katılması, 200 öğretmenin ve 2000 öğrencinin eğitimlerden faydalanarak STEM projeleri gerçekleştirmesi planlanıyor.

TÜSİAD 2014 yılında bu yana, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin temelini oluşturan, yenilikçi ve disiplinler arası düşünmeyi güçlendiren STEM+A (fen-teknoloji-mühendislik-matematik+sanat) eğitimi ve insan gücünün önemi hakkında çalışmalar yapıyor; farklı yaş grupları ve hedef kitlelere yönelik projeler yürütüyor. TÜSİAD’ın bu alandaki çalışmalarını www.stemtusiad.org web sitesinden takip edebilirsiniz.

> MEB ve TÜSİAD, STEM eğitimi için el ele verdi

“Meslek Liselerinde STEM Eğitimi ve Sanayi 4.0 Farkındalığının Geliştirilmesi İşbirliği Protokolü” imzalandı.

meb_osmannurigulay_tusiad_bahadirkaleagasiTÜSİAD ve Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü arasında “Meslek Liselerinde STEM Eğitimi (Fen-Teknoloji-Mühendislik-Matematik) ve Sanayi 4.0 Farkındalığının Geliştirilmesi İşbirliği Protokolü” imzalandı. İmza töreni, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Osman Nuri Gülay ile TÜSİAD Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Bahadır Kaleağası’nın katılımıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nda gerçekleştirildi.
İki yıl sürecek işbirliği protokolü kapsamında Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde görev yapan öğretmenlerin STEM eğitimi ve Sanayi 4.0 konusunda farkındalık ve yetkinliklerinin güçlendirilmesi ve ayrıca öğretmen ve öğrencilerin proje temelli çalışmalarını desteklemek üzere programlama kiti verilmesi hedefleniyor.
İlk olarak 2018-19 öğretim dönemi için alınacak başvuruların değerlendirilmesi sonrasında, belirlenen meslek okullarının öğretmenlerine STEM ve Sanayi 4.0 konusunda yüzyüze & online eğitimler ve seminerler düzenlenecek, öğretmen ve öğrencilere yönelik proje fuarları ve ödüllü yarışmalar gerçekleştirilecek. Dow’ın bu yıl ana sponsor olduğu projede, STEM eğitimi ve Sanayi 4.0 farkındalığı programının yürütücülüğü İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Devrim Akgündüz tarafından üstlenilecek. Proje ile ilk aşamada İstanbul ve Kocaeli’nde 40 öğretmenin eğitimlere doğrudan katılması, 200 öğretmenin ve 2000 öğrencinin eğitimlerden faydalanarak STEM projeleri gerçekleştirmesi planlanıyor.

TÜSİAD 2014 yılında bu yana, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin temelini oluşturan, yenilikçi ve disiplinler arası düşünmeyi güçlendiren STEM+A (fen-teknoloji-mühendislik-matematik+sanat) eğitimi ve insan gücünün önemi hakkında çalışmalar yapıyor; farklı yaş grupları ve hedef kitlelere yönelik projeler yürütüyor. TÜSİAD’ın bu alandaki çalışmalarını www.stemtusiad.org web sitesinden takip edebilirsiniz.

Son Güncelleme: Cuma, 13 Temmuz 2018 10:16

Gösterim: 1426


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.