Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Marmara Üniversitesi Rektörlüğü, basında ve sosyal medyada yer alan ‘akademik kadro atamaları’, ‘lisansüstü başvurularında 100 TL ücret alınması’ ve ‘mobbing’ iddialarını yaptığı yazılı açıklamayla yalanladı.
Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada, son günlerde bazı basın ve yayın organları ile sosyal medyada Marmara Üniversitesi hakkında yer alan iddialar hatırlatıldı. “Bu aşamada gerek kurumsal gerekse kişisel tüm hukuki ve cezai yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla, konuya ilişkin iddialarla ilgili olarak aşağıdaki bilgileri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“1. Üniversitemiz akademik kadrolarına atanma ve yükseltilme yolu ile yapılan personel alımları 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Kriterleri Yönergesi çerçevesinde yapılmakta olup söz konusu iddia hukuki mesnetten yoksun ve asılsızdır. Bu atamalar kamuoyu ve yargı denetimine açıktır.
2. Üniversite Yönetim Kurulu’nun 2012/626-12 sayılı kararı ile lisansüstü başvurularından 100 TL ücret alınması uygun bulunmuştur. Tahsil edilen ücretler Üniversitemiz Strateji Geliştirme Daire Başkanlığının hesabına aktarılmıştır. Ancak Yükseköğretim Kurulu’nun 498-10273 sayılı yazısı doğrultusunda 19 Haziran 2012 tarih ve 2012/628-8 sayılı Üniversite Yönetim Kurulu kararı ile başvuru ücretlerinin iadesine karar verilmiş ve öğrencilerin banka hesaplarına iadeler gerçekleştirilmiştir.
İddiada yer alan bir diğer husus da ücret ödemelerinin neden Denizbank’a yapıldığı ile ilgilidir. Üniversitemiz öğrenim ücretlerinin tahsili ile ilgili olarak 26 Ocak 2012 tarihinde yapılan ihaleye dört banka katılmış ve en yüksek meblağı Denizbank teklif etmiştir. Bu nedenle bu banka üniversitemiz adına öğrenim ücretlerinin tahsiline yetkili kılınmıştır.
3. Üniversitemiz Rektörlük idarecilerinin ve diğer çalışanlarının zarf içinde para aldığı konusu mesnetsiz bir iftiradan ibarettir. Bu iftira ile ilgili olarak yasal haklarımız kullanılacaktır. İddia edilen diğer hususlara gelince: Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında üniversitemiz bütçesine aktarılan kaynaklar ilgili mevzuat çerçevesinde ÖYP öğrencileri ve ÖYP danışmanlarının araştırma ihtiyaçlarına harcanmaktadır. Yaz okulu kapsamında sağlanan gelirler ise Yaz Okuluna ilişkin yükseköğretim kurumlarının yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılmaktadır. Üniversitemiz diğer tüm kamu kurumları gibi her yıl Sayıştay tarafından denetlenmektedir. Yapılan denetimlerde ÖYP ve Yaz Okulu hesapları ile ilgili olarak herhangi bir sorgu bulunmamaktadır.
4. Üniversitemizin tüm yerleşkelerinde geçerli olan kampüs kart, öğrenci ve personelimizin yerleşkelerimizdeki yaşamlarını kolaylaştırıcı bir kart özelliğine sahiptir. Üniversitemizde kampüs kart uygulamasına geçilmesinin sebebi, Üniversitemize mevzuatla verilen görevlerin yerine getirilmesi bakımından bu tür bir uygulamanın kaçınılmaz olmasıdır. Kampüs kart öğrenci ve personelimizin kurumsal kimlik kartı özelliğine sahiptir. Ayrıca bu kart yerleşkelerimizdeki kapı girişlerinde ve kütüphanelerde kullanılmakta; yemek ücretlerinin otomasyon sistemi üzerinden tahsilatının yapılmasını da sağlamaktadır. Öğrencilerimiz kampüs kart taleplerini ilk kayıt sırasında kendi rızası ve imzaları ile talep etmektedirler. Personelimize de, aynı şekilde imza atmadıkları taktirde, banka hesabı açılmamaktadır. Bu kart için öğrenci ve personelimizden hesap işletim ücreti ve kart ücreti alınması söz konusu olmayıp kartların bankacılık özelliklerinin de kullanılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Üniversitemiz ile Denizbank arasında kampüs kartın ücretsiz basılması ve altyapısının kurulması sözleşmesi 08.02.2011 tarih ve 2011/591-14 sayılı Üniversite Yönetim Kurulu kararı ile uygun görülerek imza altına alınmıştır. Üniversitemiz bu sistemin kurulması ile ilgili bütçeden herhangi bir ücret ödememiştir.
5. Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Serap HELVACI ile ilgili olarak ileri sürülen iddialar da mesnetsizdir. Zira iddiaya konu ‘mobbing’e ilişkin anılan öğretim üyesinin idari veya yargı makamlarına intikal etmiş bir şikayeti söz konusu değildir. Buna rağmen konunun kamuoyuna yansıması sebebiyle iddia hakkında bir komisyon kurulmuş ve konu incelenmeye başlanmıştır. Çalışma tamamlandıktan sonra sonuç kamuoyu ile paylaşılacaktır.
6. Üniversitemiz öğrencilerinden Abdurrahman Babacan’ın şikayeti ve idari yargıya başvurusu üzerine aralarında Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Artuk ve İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Turan Yıldırım’ın da bulunduğu soruşturmacıların yaptığı soruşturma neticesinde adı geçen öğretim üyesi hakkında men’i muhakeme kararı verilmiş olup, bu karar Danıştay 1. Dairenin 27.12.2011 tarih, 2011/2068 Esas, 2011/2136 nolu kararı ile onanmıştır. Dolayısıyla soruşturma ile ilgili tüm süreçler tamamlanmış olup idarenin herhangi bir ihmali söz konusu değildir.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Marmara Üniversitesi Rektörlüğü, basında ve sosyal medyada yer alan ‘akademik kadro atamaları’, ‘lisansüstü başvurularında 100 TL ücret alınması’ ve ‘mobbing’ iddialarını yaptığı yazılı açıklamayla yalanladı.
Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada, son günlerde bazı basın ve yayın organları ile sosyal medyada Marmara Üniversitesi hakkında yer alan iddialar hatırlatıldı. “Bu aşamada gerek kurumsal gerekse kişisel tüm hukuki ve cezai yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla, konuya ilişkin iddialarla ilgili olarak aşağıdaki bilgileri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“1. Üniversitemiz akademik kadrolarına atanma ve yükseltilme yolu ile yapılan personel alımları 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Kriterleri Yönergesi çerçevesinde yapılmakta olup söz konusu iddia hukuki mesnetten yoksun ve asılsızdır. Bu atamalar kamuoyu ve yargı denetimine açıktır.
2. Üniversite Yönetim Kurulu’nun 2012/626-12 sayılı kararı ile lisansüstü başvurularından 100 TL ücret alınması uygun bulunmuştur. Tahsil edilen ücretler Üniversitemiz Strateji Geliştirme Daire Başkanlığının hesabına aktarılmıştır. Ancak Yükseköğretim Kurulu’nun 498-10273 sayılı yazısı doğrultusunda 19 Haziran 2012 tarih ve 2012/628-8 sayılı Üniversite Yönetim Kurulu kararı ile başvuru ücretlerinin iadesine karar verilmiş ve öğrencilerin banka hesaplarına iadeler gerçekleştirilmiştir.
İddiada yer alan bir diğer husus da ücret ödemelerinin neden Denizbank’a yapıldığı ile ilgilidir. Üniversitemiz öğrenim ücretlerinin tahsili ile ilgili olarak 26 Ocak 2012 tarihinde yapılan ihaleye dört banka katılmış ve en yüksek meblağı Denizbank teklif etmiştir. Bu nedenle bu banka üniversitemiz adına öğrenim ücretlerinin tahsiline yetkili kılınmıştır.
3. Üniversitemiz Rektörlük idarecilerinin ve diğer çalışanlarının zarf içinde para aldığı konusu mesnetsiz bir iftiradan ibarettir. Bu iftira ile ilgili olarak yasal haklarımız kullanılacaktır. İddia edilen diğer hususlara gelince: Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında üniversitemiz bütçesine aktarılan kaynaklar ilgili mevzuat çerçevesinde ÖYP öğrencileri ve ÖYP danışmanlarının araştırma ihtiyaçlarına harcanmaktadır. Yaz okulu kapsamında sağlanan gelirler ise Yaz Okuluna ilişkin yükseköğretim kurumlarının yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılmaktadır. Üniversitemiz diğer tüm kamu kurumları gibi her yıl Sayıştay tarafından denetlenmektedir. Yapılan denetimlerde ÖYP ve Yaz Okulu hesapları ile ilgili olarak herhangi bir sorgu bulunmamaktadır.
4. Üniversitemizin tüm yerleşkelerinde geçerli olan kampüs kart, öğrenci ve personelimizin yerleşkelerimizdeki yaşamlarını kolaylaştırıcı bir kart özelliğine sahiptir. Üniversitemizde kampüs kart uygulamasına geçilmesinin sebebi, Üniversitemize mevzuatla verilen görevlerin yerine getirilmesi bakımından bu tür bir uygulamanın kaçınılmaz olmasıdır. Kampüs kart öğrenci ve personelimizin kurumsal kimlik kartı özelliğine sahiptir. Ayrıca bu kart yerleşkelerimizdeki kapı girişlerinde ve kütüphanelerde kullanılmakta; yemek ücretlerinin otomasyon sistemi üzerinden tahsilatının yapılmasını da sağlamaktadır. Öğrencilerimiz kampüs kart taleplerini ilk kayıt sırasında kendi rızası ve imzaları ile talep etmektedirler. Personelimize de, aynı şekilde imza atmadıkları taktirde, banka hesabı açılmamaktadır. Bu kart için öğrenci ve personelimizden hesap işletim ücreti ve kart ücreti alınması söz konusu olmayıp kartların bankacılık özelliklerinin de kullanılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Üniversitemiz ile Denizbank arasında kampüs kartın ücretsiz basılması ve altyapısının kurulması sözleşmesi 08.02.2011 tarih ve 2011/591-14 sayılı Üniversite Yönetim Kurulu kararı ile uygun görülerek imza altına alınmıştır. Üniversitemiz bu sistemin kurulması ile ilgili bütçeden herhangi bir ücret ödememiştir.
5. Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Serap HELVACI ile ilgili olarak ileri sürülen iddialar da mesnetsizdir. Zira iddiaya konu ‘mobbing’e ilişkin anılan öğretim üyesinin idari veya yargı makamlarına intikal etmiş bir şikayeti söz konusu değildir. Buna rağmen konunun kamuoyuna yansıması sebebiyle iddia hakkında bir komisyon kurulmuş ve konu incelenmeye başlanmıştır. Çalışma tamamlandıktan sonra sonuç kamuoyu ile paylaşılacaktır.
6. Üniversitemiz öğrencilerinden Abdurrahman Babacan’ın şikayeti ve idari yargıya başvurusu üzerine aralarında Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Artuk ve İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Turan Yıldırım’ın da bulunduğu soruşturmacıların yaptığı soruşturma neticesinde adı geçen öğretim üyesi hakkında men’i muhakeme kararı verilmiş olup, bu karar Danıştay 1. Dairenin 27.12.2011 tarih, 2011/2068 Esas, 2011/2136 nolu kararı ile onanmıştır. Dolayısıyla soruşturma ile ilgili tüm süreçler tamamlanmış olup idarenin herhangi bir ihmali söz konusu değildir.”
Son Güncelleme: Salı, 15 Ocak 2013 09:29
Gösterim: 1691
Türkiye'nin ilk Zazaca tezi Mardin Artuklu Üniversitesi tarafından kabul edildi.
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'ye akademik ve eğitsel bir ilki kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
''Türkiye tarihinde ilk Zazaca yüksek lisans tezi büyük bir başarı ile savunmadan geçti'' diyen Yıldırım, tezi hazırlayan Nadire Güntaş Aldatmaz'ın savunmasını başarılı bir şekilde vererek mezun olduğunu bildirdi.
Yıldırım, Türkiye tarihine bir ilkin MAÜ Kürdoloji birimi tarafından gerçekleştirildiğini, daha önce Zazaca ile ilgili ilk eğitim kitabının da MAÜ tarafından hazırlandığını anımsattı.
Kitabın milli eğitim okullarında ders kitabı olarak okutulduğunu belirten Yıldırım, ''Nadire Hocamızın ayrıca hazırlamış olduğu 30-40 tane orijinal Zazaca masal var. Bu masallar şimdiye kadar herhangi bir yerde yayımlanmış değil. Masallar inceleniyor. Uygun olduğu takdirde Kürdoloji birimi tarafından yayımlanacaktır'' dedi.
Yıldırım, Zazaca'yla ilgili çalışmaların ve tezlerin olağan hızıyla devam ettiğini, tezlerini bitirenlerin imkanlar ölçüsünde enstitüde akademisyen olarak görevlendirmeye öncelik vereceklerini ifade ederek, şunları söyledi:
''Öyle umuyorum ki doktora talebimiz de kısa bir süre içinde gerçekleşecek. Ve dilerim ki ilk Zazaca doktora tezi de bize nasip olacaktır. Türkiye'de Zaza akademisyen sıkıntısı çekilmektedir. Dolayısıyla bizim burada mezun ettiğimiz Zaza yüksek lisans adaylarımızın öncelikle ve imkanlar ölçüsünde kendi enstitümüzde görevlendirme yoluna gideceğiz. Kürtçe bir bütün olarak şimdiye kadar asimile olmakla yüz yüze kalmıştı. Genel manada Kürtçe'ye özel manada da Zazaca'ya ve Kurmanci'ye üniversitemiz çok öncelikli bir görev olarak sahip çıktı. Bu asimilasyonu tersine çevirmek için elinden geleni yapıyor. Eğer bu çabalarımız herhangi bir şekilde sekteye uğramadan yoluna devam ederse, ben Zazaca'nın da Kurmanci'nin de öyle kolay bir şekilde asimile edileceğine olumsuz bir takım neticeler yaşanacağına inanmıyorum.''
Hazırlanan tezlerin Türkiye'de bütün üniversitelere ve YÖK'e yollandığını kaydeden Yıldırım, Zazaca tezin de yollanacağını sözlerine ekledi.
Her hafta sonu Ankara'dan Mardin'e geldi
Aldatmaz ise Ankara'da yaşadığını ve 2 yıl boyunca yüksek lisans programına katılmak için hafta sonları Mardin'e geldiğini belirtti.
Tezin kabul edilmesinden dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Aldatmaz, ''Tezim Kurmanci'lerin folkloru üzerine. Dersim, Lice ve Siverek bölgesi ile sınırlı. Bu bölgelerdeki folklor üzerine çalıştım. Çalışmamı yüz yüze görüşerek saha içinde yürüttüm. Bu alanda bir çalışma yapmaktan dolayı mutluyum. Benim için gurur verici'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye'nin ilk Zazaca tezi Mardin Artuklu Üniversitesi tarafından kabul edildi.
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'ye akademik ve eğitsel bir ilki kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
''Türkiye tarihinde ilk Zazaca yüksek lisans tezi büyük bir başarı ile savunmadan geçti'' diyen Yıldırım, tezi hazırlayan Nadire Güntaş Aldatmaz'ın savunmasını başarılı bir şekilde vererek mezun olduğunu bildirdi.
Yıldırım, Türkiye tarihine bir ilkin MAÜ Kürdoloji birimi tarafından gerçekleştirildiğini, daha önce Zazaca ile ilgili ilk eğitim kitabının da MAÜ tarafından hazırlandığını anımsattı.
Kitabın milli eğitim okullarında ders kitabı olarak okutulduğunu belirten Yıldırım, ''Nadire Hocamızın ayrıca hazırlamış olduğu 30-40 tane orijinal Zazaca masal var. Bu masallar şimdiye kadar herhangi bir yerde yayımlanmış değil. Masallar inceleniyor. Uygun olduğu takdirde Kürdoloji birimi tarafından yayımlanacaktır'' dedi.
Yıldırım, Zazaca'yla ilgili çalışmaların ve tezlerin olağan hızıyla devam ettiğini, tezlerini bitirenlerin imkanlar ölçüsünde enstitüde akademisyen olarak görevlendirmeye öncelik vereceklerini ifade ederek, şunları söyledi:
''Öyle umuyorum ki doktora talebimiz de kısa bir süre içinde gerçekleşecek. Ve dilerim ki ilk Zazaca doktora tezi de bize nasip olacaktır. Türkiye'de Zaza akademisyen sıkıntısı çekilmektedir. Dolayısıyla bizim burada mezun ettiğimiz Zaza yüksek lisans adaylarımızın öncelikle ve imkanlar ölçüsünde kendi enstitümüzde görevlendirme yoluna gideceğiz. Kürtçe bir bütün olarak şimdiye kadar asimile olmakla yüz yüze kalmıştı. Genel manada Kürtçe'ye özel manada da Zazaca'ya ve Kurmanci'ye üniversitemiz çok öncelikli bir görev olarak sahip çıktı. Bu asimilasyonu tersine çevirmek için elinden geleni yapıyor. Eğer bu çabalarımız herhangi bir şekilde sekteye uğramadan yoluna devam ederse, ben Zazaca'nın da Kurmanci'nin de öyle kolay bir şekilde asimile edileceğine olumsuz bir takım neticeler yaşanacağına inanmıyorum.''
Hazırlanan tezlerin Türkiye'de bütün üniversitelere ve YÖK'e yollandığını kaydeden Yıldırım, Zazaca tezin de yollanacağını sözlerine ekledi.
Her hafta sonu Ankara'dan Mardin'e geldi
Aldatmaz ise Ankara'da yaşadığını ve 2 yıl boyunca yüksek lisans programına katılmak için hafta sonları Mardin'e geldiğini belirtti.
Tezin kabul edilmesinden dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Aldatmaz, ''Tezim Kurmanci'lerin folkloru üzerine. Dersim, Lice ve Siverek bölgesi ile sınırlı. Bu bölgelerdeki folklor üzerine çalıştım. Çalışmamı yüz yüze görüşerek saha içinde yürüttüm. Bu alanda bir çalışma yapmaktan dolayı mutluyum. Benim için gurur verici'' dedi.
Son Güncelleme: Salı, 15 Ocak 2013 08:41
Gösterim: 1262
"Şeker Portakalı" romanını Başbakanlığa şikayet eden Kadir Zengin kendisinin ve 7 yaşındaki oğlunun mağdur edildiğini ifade etti.
Şikayetten sonra oğlunun okulda diğer öğrenci arkadaşları tarafından taciz edildiğini savunan baba, "Çocuğun arkadaşları 'baban öğretmenimizi şikayet etti' diyerek tacizde bulunmuş. Çocuğum da bundan oldukça rahatsız oldu. Okula gitsem mi gitmesem mi sendromu yaşıyor" dedi.
İstanbul’da bir okulda 7. sınıf öğrencisi çocuğuna Türkçe öğretmeni tarafından tavsiye edilen ve 100 temel eser arasında bulunan Şeker Portakalı isimli kitabı okuyan Kadir Zengin, argo kelimeleri görünce durumu hemen Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) bildirdi.
Kitabın Türk örf ve adetlerine uygun olmadığını savunan ve "100 temel eser" arasından çıkartılmasını isteyen Kadir Zengin, “Benim çocuğum 7. sınıfta okuyor. Çocuğumun Türkçe öğretmeni kendisine 4 tane kitap tavsiye etmiş bunlardan üç tanesini okudum. Kitaplardan Şeker Portakalı isimli kitabı okumaya başlayınca bizim örf ve ananelerimize uygun olmayan bazı ifadeler tespit ettim. Ben bu ifadelerin altını çizdim bu ifadeler oldukça argo ve bizim kültürümüze uymayan ifadelerdi. Hatta romanın kahramanı 5 yaşındaki Zeze’nin okuduğu bir şiir var ki oldukça müstehcen bir şiirdi" dedi.
Kitap hakkında ve kitabı tavsiye eden öğretmen hakkında BİMER'e şikayette bulunduğunu söyleyen Zengin, "Ben kitaptaki ifadeleri okumaktan utanıyorum. Bu kitabı çocuklara nasıl tavsiye ederler. Bu kitap '100 temel eser' arasından çıkartılmalıdır. Kitabın satılması hakkında söyleyecek bir şeyimiz yok isteyen istediği kitabı basabilir satabilir ancak çocuklara bunun tavsiye edilmesi ve her kitaptan sınavda soru çıkacak denmesi çocuğun alt üst olması anlamına gelir. Buradaki argo kelimeler çocuğun bilinç altına işliyor daha sonra çocuğumuzdan bu kelimeleri kullanırken duyuyoruz. Benim şikayetim bu kitabın '100 temel eser' arasında olmaması yönündedir. Çocuğumun bu kitabı okumak zorunda bırakılması genç bir beyni argo kelimelerle ve müstehcen ifadelerle meşgul etmek demektir” ifadelerini kullandı.
"ÇOCUĞUM OKULA GİTMEK İSTEMİYOR"
Şikayet olayı sonrası çocuğunun psikolojisinin bozulduğunu söyleyen Zengin, "Çocuğun arkadaşları 'baban öğretmenimizi şikayet etti' diyerek tacizde bulunmuş. Çocuğum da bundan oldukça rahatsız oldu. Okula gitsem mi gitmesem mi sendromu yaşıyor. Kendisini ikna ettim" şeklinde konuştu.
Okul yönetimi konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
"Şeker Portakalı" romanını Başbakanlığa şikayet eden Kadir Zengin kendisinin ve 7 yaşındaki oğlunun mağdur edildiğini ifade etti.
Şikayetten sonra oğlunun okulda diğer öğrenci arkadaşları tarafından taciz edildiğini savunan baba, "Çocuğun arkadaşları 'baban öğretmenimizi şikayet etti' diyerek tacizde bulunmuş. Çocuğum da bundan oldukça rahatsız oldu. Okula gitsem mi gitmesem mi sendromu yaşıyor" dedi.
İstanbul’da bir okulda 7. sınıf öğrencisi çocuğuna Türkçe öğretmeni tarafından tavsiye edilen ve 100 temel eser arasında bulunan Şeker Portakalı isimli kitabı okuyan Kadir Zengin, argo kelimeleri görünce durumu hemen Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) bildirdi.
Kitabın Türk örf ve adetlerine uygun olmadığını savunan ve "100 temel eser" arasından çıkartılmasını isteyen Kadir Zengin, “Benim çocuğum 7. sınıfta okuyor. Çocuğumun Türkçe öğretmeni kendisine 4 tane kitap tavsiye etmiş bunlardan üç tanesini okudum. Kitaplardan Şeker Portakalı isimli kitabı okumaya başlayınca bizim örf ve ananelerimize uygun olmayan bazı ifadeler tespit ettim. Ben bu ifadelerin altını çizdim bu ifadeler oldukça argo ve bizim kültürümüze uymayan ifadelerdi. Hatta romanın kahramanı 5 yaşındaki Zeze’nin okuduğu bir şiir var ki oldukça müstehcen bir şiirdi" dedi.
Kitap hakkında ve kitabı tavsiye eden öğretmen hakkında BİMER'e şikayette bulunduğunu söyleyen Zengin, "Ben kitaptaki ifadeleri okumaktan utanıyorum. Bu kitabı çocuklara nasıl tavsiye ederler. Bu kitap '100 temel eser' arasından çıkartılmalıdır. Kitabın satılması hakkında söyleyecek bir şeyimiz yok isteyen istediği kitabı basabilir satabilir ancak çocuklara bunun tavsiye edilmesi ve her kitaptan sınavda soru çıkacak denmesi çocuğun alt üst olması anlamına gelir. Buradaki argo kelimeler çocuğun bilinç altına işliyor daha sonra çocuğumuzdan bu kelimeleri kullanırken duyuyoruz. Benim şikayetim bu kitabın '100 temel eser' arasında olmaması yönündedir. Çocuğumun bu kitabı okumak zorunda bırakılması genç bir beyni argo kelimelerle ve müstehcen ifadelerle meşgul etmek demektir” ifadelerini kullandı.
"ÇOCUĞUM OKULA GİTMEK İSTEMİYOR"
Şikayet olayı sonrası çocuğunun psikolojisinin bozulduğunu söyleyen Zengin, "Çocuğun arkadaşları 'baban öğretmenimizi şikayet etti' diyerek tacizde bulunmuş. Çocuğum da bundan oldukça rahatsız oldu. Okula gitsem mi gitmesem mi sendromu yaşıyor. Kendisini ikna ettim" şeklinde konuştu.
Okul yönetimi konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 Ocak 2013 12:24
Gösterim: 2102
Türkiye'de geçen yıl kitap çeşidi yüzde 2, üretilen kitap sayısı ise yüzde 3 oranında düştü.
Türkiye Yayıncılar Birliğinin Kültür ve Turizm Bakanlığı ISBN Ajansı ile Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünden edindiği bilgiler kapsamında, Türkiye'de üretilen kitaplara ilişkin veriler açıklandı.
Buna göre, 2012'de 42 bin 626 çeşit kitap yayınlanırken, Milli Eğitim Bakanlığınca okullarda ücretsiz dağıtılan ders kitapları dahil, 480 milyon 257 bin 824 kitap üretildi. Kişi başına düşen kitap oranı da 6,4 olarak belirlendi.
2011'de ise Türkiye'de 43 bin 200 çeşit olmak üzere 493 milyon 469 bin 590 kitap üretilmiş, kişi başına düşen kitap sayısı 6,8 olmuştu.
''Bu veriler göz önüne alındığında, geçen yıla göre yayınlanan kitap çeşidinde yüzde 2, üretilen kitap adedinde yüzde 3 düşüş var'' ifadesine yer verilen açıklamada, geçmiş yıllardaki kitap çeşidi ve sayısının 2012'de düşüşe geçtiği belirtildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye'de geçen yıl kitap çeşidi yüzde 2, üretilen kitap sayısı ise yüzde 3 oranında düştü.
Türkiye Yayıncılar Birliğinin Kültür ve Turizm Bakanlığı ISBN Ajansı ile Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünden edindiği bilgiler kapsamında, Türkiye'de üretilen kitaplara ilişkin veriler açıklandı.
Buna göre, 2012'de 42 bin 626 çeşit kitap yayınlanırken, Milli Eğitim Bakanlığınca okullarda ücretsiz dağıtılan ders kitapları dahil, 480 milyon 257 bin 824 kitap üretildi. Kişi başına düşen kitap oranı da 6,4 olarak belirlendi.
2011'de ise Türkiye'de 43 bin 200 çeşit olmak üzere 493 milyon 469 bin 590 kitap üretilmiş, kişi başına düşen kitap sayısı 6,8 olmuştu.
''Bu veriler göz önüne alındığında, geçen yıla göre yayınlanan kitap çeşidinde yüzde 2, üretilen kitap adedinde yüzde 3 düşüş var'' ifadesine yer verilen açıklamada, geçmiş yıllardaki kitap çeşidi ve sayısının 2012'de düşüşe geçtiği belirtildi.
Son Güncelleme: Salı, 15 Ocak 2013 08:00
Gösterim: 1171
RedHack’in İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet hakkında yayımladığı belgelerde yolsuzluk yapıldığı iddiaları üzerine bir öğrenci Söylet hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu
YÖK’ün sitesini ‘hack’leyerek yaklaşık 60 bin belge ele geçiren RedHack grubu, bu belgeleri twitter’da yayınlamaya devam ediyor. Redhack’ın yayınladığı İstanbul Üniversitesi ile ilgili belgelerde, promosyon paralarıyla 6 Passat ve 1 BMW marka araç alındığı ve 1.5 milyonluk paranın da bütçeye geçirilmediği iddia edilmişti. Rektör Prof. Dr. Yunus Söylet ise twitter’da, “Birilerinin ortama saçtıklarından dolayı hiç susmam, bugün belgeleriyle açıklama yapılacak, o açıklamalardan sonra özür beklerim” diye ileti yollamıştı. RedHack de rektöre “Özürlük ne yaptık? Açıklama yapmak için illa hack yemeniz mi lazımdı? Siz evvela halktan bilgi sakladığınız için özür dileyin” açıklaması yayınlanmıştı.
Vatan Gazetesi'nin haberine göre, belgelerin yayınlanmasının ardından İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Ö.E., İstanbul Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve Rektör Prof. Dr. Söylet hakkındaki yolsuzluk iddialarının araştırılıp, soruşturma açılmasını istedi. Suç duyurusunu işleme alan savcılık, şikayeti Memur Suçları Bürosu’na gönderdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
RedHack’in İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet hakkında yayımladığı belgelerde yolsuzluk yapıldığı iddiaları üzerine bir öğrenci Söylet hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu
YÖK’ün sitesini ‘hack’leyerek yaklaşık 60 bin belge ele geçiren RedHack grubu, bu belgeleri twitter’da yayınlamaya devam ediyor. Redhack’ın yayınladığı İstanbul Üniversitesi ile ilgili belgelerde, promosyon paralarıyla 6 Passat ve 1 BMW marka araç alındığı ve 1.5 milyonluk paranın da bütçeye geçirilmediği iddia edilmişti. Rektör Prof. Dr. Yunus Söylet ise twitter’da, “Birilerinin ortama saçtıklarından dolayı hiç susmam, bugün belgeleriyle açıklama yapılacak, o açıklamalardan sonra özür beklerim” diye ileti yollamıştı. RedHack de rektöre “Özürlük ne yaptık? Açıklama yapmak için illa hack yemeniz mi lazımdı? Siz evvela halktan bilgi sakladığınız için özür dileyin” açıklaması yayınlanmıştı.
Vatan Gazetesi'nin haberine göre, belgelerin yayınlanmasının ardından İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Ö.E., İstanbul Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve Rektör Prof. Dr. Söylet hakkındaki yolsuzluk iddialarının araştırılıp, soruşturma açılmasını istedi. Suç duyurusunu işleme alan savcılık, şikayeti Memur Suçları Bürosu’na gönderdi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 Ocak 2013 09:58
Gösterim: 2067