Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Son günlerde terör örgütü PKK'nın okullara yönelik saldırıları toplumun her kesiminden tepki görmeye devam ediyor. Sanatçıların ve sivil toplum kuruluşlarının da açıklamalarla tepki verdiği bu saldırılar kampanya başlattı!
PKK son günlerde eğitim yuvalarına saldırınca duyarlı bir çok sanatçı ve halk tepkilerini ortaya koymaya devam ediyor.
Ortak görüş, okul yakmanın bir eylem olmadığı yönünde. Sivil Toplum Kuruluşları illerde yaşayan insanların da bu durumdan son derece rahatsız olduğunu, PKK'nın eylem adı altında öğrencilere ve okullara saldırmasının son derece yanlış olduğu konusunda hemfikir olduğunu söylüyor.
Sanatçılardan tepki yağıyor
Aralarında Levent Üzümcü,Tarık Akan, Derya Alabora, Göksel, Hüseyin Karabey,Tuba Ünsal, Pelin Batu, Orhan Alkaya, Erkan Can'ın da bulunduğu bir grup sanatçı bu duruma tepkilerini hemen hemen aynı cümlelerle dile getirdiler. Hepsinin ortak fikri, okul yakmanın, çocuklara yönelik saldırının bir hak arama yolu olmadığı. Eğer hak aranacaksa medeni şekilde, masaya oturularak, konuşularak yapılması gerektiğini düşünüyorlar. Özellikle BDP'nin bu olaylar karşısındaki rahat tutumunu eleştiren sanatçılar toplumun sesi olmaya devam ediyor.
Bir haftada 16 kurum hedef oldu
PKK tarafından gerçekleştirilen okul yakma eylemlerinden bazıları şöyle:
2 Ekim, Şemdinli'de PKK'lılar tarafından kundaklanarak yakılan ve tekrar onarıma alınan Altınsu Köyü Atatürk İlköğretim Okulu ikinci kez ateşe verildi.
2 Ekim, Hakkari'de 3 okul, PKK'lılarca yakıldı. Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu kullanılmaz hale gelirken, Hakkari Anadolu Lisesi ile İMKB İlköğretim Okulu'nda büyük hasar oluştu.
3 Ekim, Yüksekova'da bir terörist cenazesinden sonra olay çıkaran PKK'lılar Gazi İlköğretim Okulu'nu ateşe verdi.
5 Ekim, Yüksekova'daki İsmet Alkan Anadolu Lisesi'ne molotoflu saldırı düzenlendi. Saldırıda büyük hasar meydana geldi.
9 Ekim, Diyarbakır ve Şırnak'ta toplam 9 okula molotoflu saldırı düzenlendi. Öğretmen ve öğrenciler yaralandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Son günlerde terör örgütü PKK'nın okullara yönelik saldırıları toplumun her kesiminden tepki görmeye devam ediyor. Sanatçıların ve sivil toplum kuruluşlarının da açıklamalarla tepki verdiği bu saldırılar kampanya başlattı!
PKK son günlerde eğitim yuvalarına saldırınca duyarlı bir çok sanatçı ve halk tepkilerini ortaya koymaya devam ediyor.
Ortak görüş, okul yakmanın bir eylem olmadığı yönünde. Sivil Toplum Kuruluşları illerde yaşayan insanların da bu durumdan son derece rahatsız olduğunu, PKK'nın eylem adı altında öğrencilere ve okullara saldırmasının son derece yanlış olduğu konusunda hemfikir olduğunu söylüyor.
Sanatçılardan tepki yağıyor
Aralarında Levent Üzümcü,Tarık Akan, Derya Alabora, Göksel, Hüseyin Karabey,Tuba Ünsal, Pelin Batu, Orhan Alkaya, Erkan Can'ın da bulunduğu bir grup sanatçı bu duruma tepkilerini hemen hemen aynı cümlelerle dile getirdiler. Hepsinin ortak fikri, okul yakmanın, çocuklara yönelik saldırının bir hak arama yolu olmadığı. Eğer hak aranacaksa medeni şekilde, masaya oturularak, konuşularak yapılması gerektiğini düşünüyorlar. Özellikle BDP'nin bu olaylar karşısındaki rahat tutumunu eleştiren sanatçılar toplumun sesi olmaya devam ediyor.
Bir haftada 16 kurum hedef oldu
PKK tarafından gerçekleştirilen okul yakma eylemlerinden bazıları şöyle:
2 Ekim, Şemdinli'de PKK'lılar tarafından kundaklanarak yakılan ve tekrar onarıma alınan Altınsu Köyü Atatürk İlköğretim Okulu ikinci kez ateşe verildi.
2 Ekim, Hakkari'de 3 okul, PKK'lılarca yakıldı. Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu kullanılmaz hale gelirken, Hakkari Anadolu Lisesi ile İMKB İlköğretim Okulu'nda büyük hasar oluştu.
3 Ekim, Yüksekova'da bir terörist cenazesinden sonra olay çıkaran PKK'lılar Gazi İlköğretim Okulu'nu ateşe verdi.
5 Ekim, Yüksekova'daki İsmet Alkan Anadolu Lisesi'ne molotoflu saldırı düzenlendi. Saldırıda büyük hasar meydana geldi.
9 Ekim, Diyarbakır ve Şırnak'ta toplam 9 okula molotoflu saldırı düzenlendi. Öğretmen ve öğrenciler yaralandı.
Son Güncelleme: Cumartesi, 13 Ekim 2012 10:33
Gösterim: 1608
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu yıl ilk kez okutulmaya başlanan Kürtçe dersinin öğretim materyalini hazırladı.
''Yaşayan Diller ve Lehçeler Dersi'' kapsamında Kurmanci ve Zazaki lehçelerinde ayrı ayrı hazırlanan 5. sınıf Kürtçe öğretim materyalleri, Bakanlığın internet sitesi üzerinden yarın yayınlanacak. Kitaplar, baskı işlerinin tamamlanmasının ardından okullara dağıtılacak.
Kürtçe dersi için hazırlanan öğretim materyalinin kapağında, Kürtçe dilini anlatan bir şarkının sözleri yer alıyor. Şarkının sözleri şöyle; ''Süslü ve güzeldir/Hoş ve şirindir Kürtçe dili/ Güzel bir sestir/Nazlı ve latiftir Kürtçe dili''.
9 üniteden oluşuyor
Kitap, 9 üniteden oluşuyor. Birinci üniteyi ''Alfabem'' oluşturdu. Ünite kapsamında alfabede yer alan harfler ve okunuşları, bitişik harflerin okunuşları, birbirine yakın sesler anlatılıyor. Alfabe anlatımında Hasan Emin tarafından yazılan ''Harflerin Marşı'' adlı Kürtçe bir şiire yer veriliyor. Ünitede aynı zamanda sayılar konusu da işleniyor.
''Ben ve Ailem'' başlıklı ikinci ünitede, kendini, aileyi ve arkadaşları tanıtma, iş ve meslekler ile günün vakitleri konuları anlatılıyor.
''Oklum ve Çevrem'' konularının oluşturduğu üçüncü ünitede, okulun, derslerin, okul araç gereçlerinin, okullardaki etkinlik kolları ile şehir ve köy, evin bölümleri, renkler konuları ele alınıyor.
Dördüncü ünitede ise ''Beden ve Sağlık'' konusu işlendi. Bu başlık altında vücudumuz, organlar, bireysel temizlik, mikroplardan korunma, ilk yardım, ilk yardım çantasında bulunanlar anlatılıyor.
''Mevsim ve Takvim'' ise beşinci üniteyi oluşturdu. Mevsimlerin tanıtıldığı, ay, hafta, gün ve saatler kavramlarının işlendiği bu ünitede, Nevruz Bayramı da diyalog halinde anlatılıyor.
Ağustos Böceği ve Karınca
''Yiyecek ve İçecekler'' konusunun işlendiği altıncı ünitede ise öğrencilere fiillerin çekimleri ve şahıs zamirlerinin öğretimi basit şekilde anlatılmaya başlanıyor. Yöresel yemek ve yiyeceklerle ilgili öğrencilere bu ünitede bilgiler veriliyor.
Yedinci ünitede ise ''Oyun ve Masallar'' konusu işleniyor. Saklambaç, çelik çomak, sek sek, bilye oyunları ile tekerlemeler, bilmeceler, fıkralar bu ünitede işleniyor. Yalancı Çoban'ın hikayesinin Irak'ın kuzeyinde anlatıldığı şekilde bu ünitede yer alan diyaloglar arasında. Ağustos Böceği ile Karınca'nın hikayesinin şiir olarak hazırlanmış şekline de bu ünitede yer veriliyor.
''Serbest Etkinlikler'' başlıklı sekizinci ünitede ise çocukların serbest zamanlarında neler yaptıkları, etkinlik yerleri ve kitaplar konuları işleniyor.
Dokuzuncu ünitede ise ''Trafik ve Seyahat'' konuları ele alındı. Ünitede, trafik kuralları, trafik lambaları, trafik işaretleri, ulaşım araçları, Türkiye'deki turistik yerler ve yönler anlatılıyor.
Kürtçe-Türkçe sözlük var
Kitabın son kısmında ünitelerde yer alan kelimelerin bulunduğu küçük bir Kürtçe-Türkçe sözlük de yer alıyor.
Öğrencilerin Kurmanci ve Zazaca'da temel iletişim becerilerini geliştirmeyi hedefleyen ders programı kapsamında hazırlanan öğretim materyallerinde, öğretilenler dinleme, okuma, konuşma ve yazma zamanları ile boşluk doldurma, grup etkinlikleri, bulmaca, bilmece, tekerleme ve oyunlarla pekiştiriliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu yıl ilk kez okutulmaya başlanan Kürtçe dersinin öğretim materyalini hazırladı.
''Yaşayan Diller ve Lehçeler Dersi'' kapsamında Kurmanci ve Zazaki lehçelerinde ayrı ayrı hazırlanan 5. sınıf Kürtçe öğretim materyalleri, Bakanlığın internet sitesi üzerinden yarın yayınlanacak. Kitaplar, baskı işlerinin tamamlanmasının ardından okullara dağıtılacak.
Kürtçe dersi için hazırlanan öğretim materyalinin kapağında, Kürtçe dilini anlatan bir şarkının sözleri yer alıyor. Şarkının sözleri şöyle; ''Süslü ve güzeldir/Hoş ve şirindir Kürtçe dili/ Güzel bir sestir/Nazlı ve latiftir Kürtçe dili''.
9 üniteden oluşuyor
Kitap, 9 üniteden oluşuyor. Birinci üniteyi ''Alfabem'' oluşturdu. Ünite kapsamında alfabede yer alan harfler ve okunuşları, bitişik harflerin okunuşları, birbirine yakın sesler anlatılıyor. Alfabe anlatımında Hasan Emin tarafından yazılan ''Harflerin Marşı'' adlı Kürtçe bir şiire yer veriliyor. Ünitede aynı zamanda sayılar konusu da işleniyor.
''Ben ve Ailem'' başlıklı ikinci ünitede, kendini, aileyi ve arkadaşları tanıtma, iş ve meslekler ile günün vakitleri konuları anlatılıyor.
''Oklum ve Çevrem'' konularının oluşturduğu üçüncü ünitede, okulun, derslerin, okul araç gereçlerinin, okullardaki etkinlik kolları ile şehir ve köy, evin bölümleri, renkler konuları ele alınıyor.
Dördüncü ünitede ise ''Beden ve Sağlık'' konusu işlendi. Bu başlık altında vücudumuz, organlar, bireysel temizlik, mikroplardan korunma, ilk yardım, ilk yardım çantasında bulunanlar anlatılıyor.
''Mevsim ve Takvim'' ise beşinci üniteyi oluşturdu. Mevsimlerin tanıtıldığı, ay, hafta, gün ve saatler kavramlarının işlendiği bu ünitede, Nevruz Bayramı da diyalog halinde anlatılıyor.
Ağustos Böceği ve Karınca
''Yiyecek ve İçecekler'' konusunun işlendiği altıncı ünitede ise öğrencilere fiillerin çekimleri ve şahıs zamirlerinin öğretimi basit şekilde anlatılmaya başlanıyor. Yöresel yemek ve yiyeceklerle ilgili öğrencilere bu ünitede bilgiler veriliyor.
Yedinci ünitede ise ''Oyun ve Masallar'' konusu işleniyor. Saklambaç, çelik çomak, sek sek, bilye oyunları ile tekerlemeler, bilmeceler, fıkralar bu ünitede işleniyor. Yalancı Çoban'ın hikayesinin Irak'ın kuzeyinde anlatıldığı şekilde bu ünitede yer alan diyaloglar arasında. Ağustos Böceği ile Karınca'nın hikayesinin şiir olarak hazırlanmış şekline de bu ünitede yer veriliyor.
''Serbest Etkinlikler'' başlıklı sekizinci ünitede ise çocukların serbest zamanlarında neler yaptıkları, etkinlik yerleri ve kitaplar konuları işleniyor.
Dokuzuncu ünitede ise ''Trafik ve Seyahat'' konuları ele alındı. Ünitede, trafik kuralları, trafik lambaları, trafik işaretleri, ulaşım araçları, Türkiye'deki turistik yerler ve yönler anlatılıyor.
Kürtçe-Türkçe sözlük var
Kitabın son kısmında ünitelerde yer alan kelimelerin bulunduğu küçük bir Kürtçe-Türkçe sözlük de yer alıyor.
Öğrencilerin Kurmanci ve Zazaca'da temel iletişim becerilerini geliştirmeyi hedefleyen ders programı kapsamında hazırlanan öğretim materyallerinde, öğretilenler dinleme, okuma, konuşma ve yazma zamanları ile boşluk doldurma, grup etkinlikleri, bulmaca, bilmece, tekerleme ve oyunlarla pekiştiriliyor.
Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 19:39
Gösterim: 3119
Adana'da okularından D-400'e kadar servisle gelen öğrenciler mahallelerinde yol olmadığı için yaklaşık 1 kilometrelik mesafeyi babalarının omuzlarında gitmek zorunda kalıyor. Adana'nın merkez Yüreğir ilçesi, Karşıyaka Mahallesi'nde Küne Evleri'nde oturan öğrencilerin okul yolu çile yolu oldu.
Suluca ilkokuluna ve ortaokulunda öğrenim gören 19 öğrenci okula gidebilmek için büyük bir mücadele veriyor. Mahallerine D-400 karayolundan sonra gidecek yol olmadığı için okul servisi çocukları buradan alıyor. Çocuklar bu nedenle D-400 karayoluna kadar babalarının omuzunda ya da yürüyerek gitmek zorunda kalıyor. Çocuklar okuldan dönüşte de aynı şekilde babalarının omuzlarında ya da yürüyerek evlerine gelmek zorunda kalıyor. Veliler yol yapılması için çalmadık kapı bırakmadıklarını ancak bir sonuç alamadıklarını söyledi.
Doğuştan engelli olan velilerden Ziya Çelikaslan 3. sınıfa giden oğlu Ceyhun Çelikaslan'ı okula getirip götürdüğünü belirterek, "Yol olmadığı için çocuklarımız yağmurda, çamurda, sıcakta güçlükle okula gidiyor. Hava çok kötü olduğu zaman imdatlarını biz yetişiyoruz. Çocuklar 1 kilometrelik yeri yürüyemiyor. Onların okuması büyük adam olması için biz omuzumuzda taşıyoroz. Benim ayaklarım sakat ama hiç okumadığım için çocuğumun okumasını istiyorum. Ancak böyle giderse yol yapılmazsa çocuğumda benim gibi okuyamayacak" dedi.
Ramazan Göktaş hiç okula gitmediğini ancak çocuğunun okuması için mücadele ettiğini belirterek "Oğlumun okuması için elimden geleni yapacağım. Çünkü ben okumadım rezil yaşıyorum oğlum okusun rezil olmasın. Ancak yol olmadığı için çocukları okula götürmekte çok güçlük çekiyoruz. Ben bizzat heryere başvurdum ama bir türlü yol yapılmadı. Bizim evlere imarsız diyorlar TEDAŞ geldi elektrik verdi, ASKİ geldi su verdi. O zaman buraya ev yapmamıza izin vermeselerdi" diye konuştu.
2 kızını 1 oğlunu okulu gönderen baba Niyazi Bahçe'de kendisini de eşinin de okumadığını ancak çocuklarını okutmak istediğini ifade ederek, "Ben kızımı hergün omuzumda servise kadar götürüp eve getiriyorum. Yeterki çocuklarım okusun başka birşey istemiyorum. Bunun için eşim ve ben seferber olduk. Ancak çok zorlanıyoruz. Başbakanımızından bu konuda yardım istiyoruz. O istediği zaman yol da okulda hastanede hemen yapılıyor. Biz Başbakanımıza güveniyoruz. O bize yol yaptırır" dedi.
Mahallede yol olmadığı için servise kadar yürüyüp okula gitmek zorunda kalan 7. sınıf öğrencisi Emine Bahçe, okumak için çok zorluklar çektiğini belirterek, "Yol olmadığı için servis gelip bizi evimizin önünden alamıyor. Biz yola kadar yürümek zorunda kalıyoruz. Yağmur yağdığı zaman üzerimiz hep çamur oluyor. Öğretmenler bizi ayağımz çamur olduğu için okula almıyor. Sabah giderken üşüyoruz, çok yoruluyoruz. Böyle giderse okula devam edemeyeceğim. Ancak ben okuyup kalp cerrahı olmak istiyorum. Doktorluğu çok seviyorum. Ne olur bize yardım edin.Mahallemize yol yapın" diye konuştu.
Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden konuyla ilgili yapılan açıklamada ise öğrencilerin mağduriyetinin giderilmesi için ilgili belediye ile görüşmelerin yapıldığı bildirildi.
Yüreğir Belediyesi Yol Müdürlüğü ekipleri de söz konusu mahallede okul yapımına başlanacağını bildirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Adana'da okularından D-400'e kadar servisle gelen öğrenciler mahallelerinde yol olmadığı için yaklaşık 1 kilometrelik mesafeyi babalarının omuzlarında gitmek zorunda kalıyor. Adana'nın merkez Yüreğir ilçesi, Karşıyaka Mahallesi'nde Küne Evleri'nde oturan öğrencilerin okul yolu çile yolu oldu.
Suluca ilkokuluna ve ortaokulunda öğrenim gören 19 öğrenci okula gidebilmek için büyük bir mücadele veriyor. Mahallerine D-400 karayolundan sonra gidecek yol olmadığı için okul servisi çocukları buradan alıyor. Çocuklar bu nedenle D-400 karayoluna kadar babalarının omuzunda ya da yürüyerek gitmek zorunda kalıyor. Çocuklar okuldan dönüşte de aynı şekilde babalarının omuzlarında ya da yürüyerek evlerine gelmek zorunda kalıyor. Veliler yol yapılması için çalmadık kapı bırakmadıklarını ancak bir sonuç alamadıklarını söyledi.
Doğuştan engelli olan velilerden Ziya Çelikaslan 3. sınıfa giden oğlu Ceyhun Çelikaslan'ı okula getirip götürdüğünü belirterek, "Yol olmadığı için çocuklarımız yağmurda, çamurda, sıcakta güçlükle okula gidiyor. Hava çok kötü olduğu zaman imdatlarını biz yetişiyoruz. Çocuklar 1 kilometrelik yeri yürüyemiyor. Onların okuması büyük adam olması için biz omuzumuzda taşıyoroz. Benim ayaklarım sakat ama hiç okumadığım için çocuğumun okumasını istiyorum. Ancak böyle giderse yol yapılmazsa çocuğumda benim gibi okuyamayacak" dedi.
Ramazan Göktaş hiç okula gitmediğini ancak çocuğunun okuması için mücadele ettiğini belirterek "Oğlumun okuması için elimden geleni yapacağım. Çünkü ben okumadım rezil yaşıyorum oğlum okusun rezil olmasın. Ancak yol olmadığı için çocukları okula götürmekte çok güçlük çekiyoruz. Ben bizzat heryere başvurdum ama bir türlü yol yapılmadı. Bizim evlere imarsız diyorlar TEDAŞ geldi elektrik verdi, ASKİ geldi su verdi. O zaman buraya ev yapmamıza izin vermeselerdi" diye konuştu.
2 kızını 1 oğlunu okulu gönderen baba Niyazi Bahçe'de kendisini de eşinin de okumadığını ancak çocuklarını okutmak istediğini ifade ederek, "Ben kızımı hergün omuzumda servise kadar götürüp eve getiriyorum. Yeterki çocuklarım okusun başka birşey istemiyorum. Bunun için eşim ve ben seferber olduk. Ancak çok zorlanıyoruz. Başbakanımızından bu konuda yardım istiyoruz. O istediği zaman yol da okulda hastanede hemen yapılıyor. Biz Başbakanımıza güveniyoruz. O bize yol yaptırır" dedi.
Mahallede yol olmadığı için servise kadar yürüyüp okula gitmek zorunda kalan 7. sınıf öğrencisi Emine Bahçe, okumak için çok zorluklar çektiğini belirterek, "Yol olmadığı için servis gelip bizi evimizin önünden alamıyor. Biz yola kadar yürümek zorunda kalıyoruz. Yağmur yağdığı zaman üzerimiz hep çamur oluyor. Öğretmenler bizi ayağımz çamur olduğu için okula almıyor. Sabah giderken üşüyoruz, çok yoruluyoruz. Böyle giderse okula devam edemeyeceğim. Ancak ben okuyup kalp cerrahı olmak istiyorum. Doktorluğu çok seviyorum. Ne olur bize yardım edin.Mahallemize yol yapın" diye konuştu.
Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden konuyla ilgili yapılan açıklamada ise öğrencilerin mağduriyetinin giderilmesi için ilgili belediye ile görüşmelerin yapıldığı bildirildi.
Yüreğir Belediyesi Yol Müdürlüğü ekipleri de söz konusu mahallede okul yapımına başlanacağını bildirdi.
Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 15:24
Gösterim: 1452
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, kitap okuma konusunda hedeflenen noktadan henüz uzak olduğumuzu söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün himayelerinde düzenlenen ''Konuşan Kitap Şenliği''nin beşincisi İzmir'de gerçekleştirildi.
Hayrünnisa Gül'ün katılımıyla Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe, çok sayıda yazar ve gazeteci katıldı.
Gül, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, dünyada en büyük gelişmişlik göstergeleri arasında okuma oranlarının olduğunu, ancak Türkiye'deki oranların istenen noktada olmadığını kaydetti.
Hayrünnisa Gül, ''Kitap okuma konusunda hedeflenen noktadan henüz uzağız, ama kaydedilen tüm ilerlemeler, geleceğe dair ümitlerimizi güçlendiriyor'' ifadelerini kullandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, kitap okuma konusunda hedeflenen noktadan henüz uzak olduğumuzu söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün himayelerinde düzenlenen ''Konuşan Kitap Şenliği''nin beşincisi İzmir'de gerçekleştirildi.
Hayrünnisa Gül'ün katılımıyla Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe, çok sayıda yazar ve gazeteci katıldı.
Gül, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, dünyada en büyük gelişmişlik göstergeleri arasında okuma oranlarının olduğunu, ancak Türkiye'deki oranların istenen noktada olmadığını kaydetti.
Hayrünnisa Gül, ''Kitap okuma konusunda hedeflenen noktadan henüz uzağız, ama kaydedilen tüm ilerlemeler, geleceğe dair ümitlerimizi güçlendiriyor'' ifadelerini kullandı.
Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 15:41
Gösterim: 1421
Öğrenci değişim programıyla gittiği Polonya'da Türkiye'den aldığı 3G internet hattını kullanan ve 15 bin 192 lira fatura gelen üniversiteli genç, ''yanlış yönlendirilmesi'' nedeniyle mağdur olduğu iddiasıyla açtığı davayı kazandı.
KBÜ Metalürji ve Malzeme Mühendisliği 2. sınıf öğrencisiyken 1 Ekim 2010'da öğrenci değişim programı kapsamında 5 ay kalmak üzere Polonya'ya giden Murat Yaman (22) Türkiye'deki 3G internet hattının yurt dışında da kullanabilmek için ilgili GSM şirketine müracaat etti.
GSM firması çalışanının ''paket aşımı yapmadığı sürece kullanım ücretinin ayda 70 lirayı geçmeyeceğinin söylediğini'' iddia eden Yaman, kaldığı yurtta internet erişimi olduğunu öğrenene kadar yaklaşık 10 gün süreyle 3G hattını kullandı.
Yaman'ın o dönemde Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nde çalışan babası Ahmet Yaman, oğlunun internet ekim ve kasım ayındaki faturasının toplam 15 bin 192 lira geldiğini öğrenince şoke olarak, parayı ödeyebilmek için bankadan kredi çekti.
Borcunu ödemesinin ardından yurt dışındaki oğlunun konsolosluk aracılığıyla çıkarttığı vekaletin gelmesiyle hukuki süreci başlatan baba Yaman, Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı.
Tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakan mahkeme, davaya konu olan faturaların iptaline, davacının ödediği 15 bin 62 lira 90 kuruşu dava tarihi olan 1 Mart 2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüketiciye ödemesine karar verdi.
Mahkeme, kararın davalıya tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolunun açık olduğunu hükmetti.
Kredi taksitlerini ödemekte zorlanınca emekli oldu
Ahmet Yaman, AA muhabirine, oğlunun internet faturasını yatırmak için gittiği bayide 6 bin 205 lira borçlandıklarını öğrenince büyük bir şaşkınlık yaşadığını aktararak, GSM şirketine dilekçeyle başvurarak cevap beklediği sırada da diğer faturanın 8 bin 987 lira gelmesiyle zor duruma düştüğünü söyledi.
Ekim ve kasım ayındaki yüksek faturalarla ilgili müracaatlarından sonuç alamayınca bankadan kredi çekerek toplam 15 bin 192 liralık borcu ödediğini ifade eden Yaman, şunları kaydetti:
''İlgili GSM firması görevlilerinin yanlış yönlendirmeleri nedeniyle mağdur olduk. Türkiye'de ayda ortalama 50 lira ödedikleri internet paketinin yurt dışında 70 lirayı geçmeyeceğinin söylenmesi üzerine oğlum Polonya'ya modemini götürmüştü. Yaptığımız girişimlerin hiçbirinden sonuç alamadık. Faturaları ödeyebilmek için kredi çekmek zorunda kaldım. Ardından da oğlumun konsolosluk aracılığıyla çıkarttığı vekaletle, yanlış bilgilendirme yapılarak mağdur edildiğimiz gerekçesiyle dava açtık. Hukuki mücadeleyi kazandık. Bu süreçte kredi taksitlerini ödemekte zorlanınca emekli olarak aldığım tazminatla borcumu kapattım. Firmanın ödediğimiz parayı iadesini bekliyorum.''
Yaman'ın avukatı Mesut Yörük de verdikleri hukuki mücadeleyi kazandıklarını ifade ederek, ''Mahkeme, GSM firması bilgilendirmeden yurt dışında internet kullandırdıysa paket ücretinin dışına çıkamayacağı yönünde karar verdi. Bu doğrultuda da paket aşımı üzerindeki paranın geri ödenmesini hükmetti. Yargıtay'ın onaylaması durumunda karar emsal teşkil edebilecek'' diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Öğrenci değişim programıyla gittiği Polonya'da Türkiye'den aldığı 3G internet hattını kullanan ve 15 bin 192 lira fatura gelen üniversiteli genç, ''yanlış yönlendirilmesi'' nedeniyle mağdur olduğu iddiasıyla açtığı davayı kazandı.
KBÜ Metalürji ve Malzeme Mühendisliği 2. sınıf öğrencisiyken 1 Ekim 2010'da öğrenci değişim programı kapsamında 5 ay kalmak üzere Polonya'ya giden Murat Yaman (22) Türkiye'deki 3G internet hattının yurt dışında da kullanabilmek için ilgili GSM şirketine müracaat etti.
GSM firması çalışanının ''paket aşımı yapmadığı sürece kullanım ücretinin ayda 70 lirayı geçmeyeceğinin söylediğini'' iddia eden Yaman, kaldığı yurtta internet erişimi olduğunu öğrenene kadar yaklaşık 10 gün süreyle 3G hattını kullandı.
Yaman'ın o dönemde Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nde çalışan babası Ahmet Yaman, oğlunun internet ekim ve kasım ayındaki faturasının toplam 15 bin 192 lira geldiğini öğrenince şoke olarak, parayı ödeyebilmek için bankadan kredi çekti.
Borcunu ödemesinin ardından yurt dışındaki oğlunun konsolosluk aracılığıyla çıkarttığı vekaletin gelmesiyle hukuki süreci başlatan baba Yaman, Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı.
Tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakan mahkeme, davaya konu olan faturaların iptaline, davacının ödediği 15 bin 62 lira 90 kuruşu dava tarihi olan 1 Mart 2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüketiciye ödemesine karar verdi.
Mahkeme, kararın davalıya tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolunun açık olduğunu hükmetti.
Kredi taksitlerini ödemekte zorlanınca emekli oldu
Ahmet Yaman, AA muhabirine, oğlunun internet faturasını yatırmak için gittiği bayide 6 bin 205 lira borçlandıklarını öğrenince büyük bir şaşkınlık yaşadığını aktararak, GSM şirketine dilekçeyle başvurarak cevap beklediği sırada da diğer faturanın 8 bin 987 lira gelmesiyle zor duruma düştüğünü söyledi.
Ekim ve kasım ayındaki yüksek faturalarla ilgili müracaatlarından sonuç alamayınca bankadan kredi çekerek toplam 15 bin 192 liralık borcu ödediğini ifade eden Yaman, şunları kaydetti:
''İlgili GSM firması görevlilerinin yanlış yönlendirmeleri nedeniyle mağdur olduk. Türkiye'de ayda ortalama 50 lira ödedikleri internet paketinin yurt dışında 70 lirayı geçmeyeceğinin söylenmesi üzerine oğlum Polonya'ya modemini götürmüştü. Yaptığımız girişimlerin hiçbirinden sonuç alamadık. Faturaları ödeyebilmek için kredi çekmek zorunda kaldım. Ardından da oğlumun konsolosluk aracılığıyla çıkarttığı vekaletle, yanlış bilgilendirme yapılarak mağdur edildiğimiz gerekçesiyle dava açtık. Hukuki mücadeleyi kazandık. Bu süreçte kredi taksitlerini ödemekte zorlanınca emekli olarak aldığım tazminatla borcumu kapattım. Firmanın ödediğimiz parayı iadesini bekliyorum.''
Yaman'ın avukatı Mesut Yörük de verdikleri hukuki mücadeleyi kazandıklarını ifade ederek, ''Mahkeme, GSM firması bilgilendirmeden yurt dışında internet kullandırdıysa paket ücretinin dışına çıkamayacağı yönünde karar verdi. Bu doğrultuda da paket aşımı üzerindeki paranın geri ödenmesini hükmetti. Yargıtay'ın onaylaması durumunda karar emsal teşkil edebilecek'' diye konuştu.
Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 12:05
Gösterim: 1545

