Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda bağışa artık ceza yok

Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bağış aldıkları gerekçesiyle binlerce okul yöneticisi hakkında soruşturma başlatmıştı fakat mahkeme okul müdürünün açtığı bağış davasında ‘bağış’ı haklı buldu.

Okullara ayni ve nakdi bağış konusu yeni bir boyut kazandı.

Sabah Gazetesi’nin haberine göre, Bağış topladığı gerekçesiyle ihtar cezası verilen bir okul müdürünün açtığı davada mahkeme "bağışı" haklı buldu. Mahkeme, bağış kabul eden okul müdürüne verilen cezayı iptal etti. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bağış konusu nedeniyle 3 bin okul yöneticisi hakkında soruşturma açtığı öğrenildi. Gaziantep İMKB İlköğretim Okulu Müdürü, zorunlu bağış aldığı iddiasıyla hakkında açılan soruşturma sonucunda aldığı cezanın iptali için idare mahkemesine dava açtı. Mahkeme okul müdürünün lehine karar verdi, cezayı da iptal etti. Zorunlu bağış konusunda 3 bin okul yöneticisine ihtar, maaş kesimi, uyarma, kınama gibi cezalar verilmişti.

(sabah)

> Okullarda zorunlu bağışa ceza yok

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda bağışa artık ceza yok

Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bağış aldıkları gerekçesiyle binlerce okul yöneticisi hakkında soruşturma başlatmıştı fakat mahkeme okul müdürünün açtığı bağış davasında ‘bağış’ı haklı buldu.

Okullara ayni ve nakdi bağış konusu yeni bir boyut kazandı.

Sabah Gazetesi’nin haberine göre, Bağış topladığı gerekçesiyle ihtar cezası verilen bir okul müdürünün açtığı davada mahkeme "bağışı" haklı buldu. Mahkeme, bağış kabul eden okul müdürüne verilen cezayı iptal etti. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bağış konusu nedeniyle 3 bin okul yöneticisi hakkında soruşturma açtığı öğrenildi. Gaziantep İMKB İlköğretim Okulu Müdürü, zorunlu bağış aldığı iddiasıyla hakkında açılan soruşturma sonucunda aldığı cezanın iptali için idare mahkemesine dava açtı. Mahkeme okul müdürünün lehine karar verdi, cezayı da iptal etti. Zorunlu bağış konusunda 3 bin okul yöneticisine ihtar, maaş kesimi, uyarma, kınama gibi cezalar verilmişti.

(sabah)

Son Güncelleme: Salı, 18 Aralık 2012 09:15

Gösterim: 2287

Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Tezkan’ın bugünkü yazısı

Vesayet denilince aklımıza hemen askerler geliyor.. Yıllardır her söz askeri vesayetle başladığından olsa gerek vesayet kavramıyla askeri özdeşleştirdik..

Oysa vesayet askerle sınırlı değil.. Mesela bürokratik vesayet de askeri vesayet kadar önemlidir..

Bazı kurumlar vesayet rejiminin temel taşıdır.. Kuruluş amacı da budur..

YÖK gibi..

Vesayet kurumudur..

Aslında cumhurbaşkanı vesayetini icra etmektedir.. Daha doğrusu cumhurbaşkanı vesayetini perdelemek için icat edilmiş kurumdur..

Kimin için icat edildi?

Kenan Evren için.. 

Dört gün sonra Türkiye’nin en eski üniversitesinde, en saygın üniversitesinde, dünyaca tanınan üniversitesinde rektörlük seçimi var..

Beş aday yarışıyor.. Normal şartlarda birinin ipi göğüslemesi gerekirdi.. Üniversite hocalarından en çok oyu alanın rektör olması lazım..

Böyle olmayacak!..

Çünkü YÖK vesayeti buna izin vermiyor..

YÖK, Köşk’e sunacağı listede sonuncuyu birinci yapabilir.. En çok oyu alanı liste dışına atabilir.. Cumhurbaşkanı’nın önüne sandıktan çıkan listenin tam tersini koyabilir.. Büyük ihtimalle liste Köşk’le paylaşılarak hazırlanıyordur..

Cumhurbaşkanı’nı sandık iradesine aldırış etmiyor pozisyonuna düşürmemek için..

Bu durum yeni değil.. 30 yıllık.. Bin kez yazıldı, şikayet etmeyen kalmadı ama elini süren de olmadı..

Galiba vasi olmak herkesin hoşuna gidiyor..

İstanbul Üniversitesi’nde seçim var dedik.. Sonuç belli..

Sonuçtan söz etmiyorum ne olup ne biteceği belli..

Profesörlerin oyu yine oydan sayılmayacak.. İradelerine saygı duyulmayacak.. (Tabii sandıktan iktidarın beğendiği aday çıkmazsa) 

Profesörler çobanın oyuna gıptayla bakacak..

Daha açık söyleyeyim..

Seçim tiyatrosu, demokrasi tiyatrosu oynanacak..

Türkiye iki ölümün peşini bırakmamalı

Biri Gülşah öğretmenin ölümü.. Diğeri Cemil kaptanın mürettebatıyla ölümü..

Vicdanlı ülke peşini bırakmaz..

Çünkü ikisinde de soru işaretleri var.. İkisinde de insafsızlık iddiası var..

Doğruysa ülke kaldırmaz..

Gülşah öğretmeni biliyorsunuz.. Van’da çalışırken manyağın biri kafayı takmıştı.. Benimle evlenmezsen öldürürüm diye tehdit etmişti..

70 milyonluk ülke, bunlar olabilir..

Olabilir de bundan sonrası önemli.. Gülşah öğretmen vali yardımcısına gidiyor, yardım istiyor.. Daha doğrusu tayin istiyor..

Eğer doğruysa bundan sonrası sorun..

Vali yardımcısı; En kötü ihtimalle ölürsün, ölüm haktır, ölümden kaçış yoktur demiş, makamından göndermiş..

Böyle olduğunu nerden biliyoruz..

Gülşah öğretmen ölmeden önce mahkemeye verdiği dilekçede yazmış..

Cemil kaptana geçelim..

Şile’de batan gemiye görevdeki arama kurtarma ekibi gitmeyi reddetmişti.. Bu havada bu tekne ile denize açılınmaz demişlerdi..

Cemil kaptan ve mürettebatı izindeydi.. Evinden çağrıldılar..

İddia şu.. Arayan kişi Cemil kaptanı işten atmakla tehdit etmiş..

Hatta denen o ki; kurtarma gemisi kayalıklara vurduğunda Cemil kaptan birisini arayıp ‘işte istifam’ diye bağırmış..

Gerçek bu mu değil mi?

Yazının devamını okumak için tıklayın

> YÖK vesayeti altında seçim

Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Tezkan’ın bugünkü yazısı

Vesayet denilince aklımıza hemen askerler geliyor.. Yıllardır her söz askeri vesayetle başladığından olsa gerek vesayet kavramıyla askeri özdeşleştirdik..

Oysa vesayet askerle sınırlı değil.. Mesela bürokratik vesayet de askeri vesayet kadar önemlidir..

Bazı kurumlar vesayet rejiminin temel taşıdır.. Kuruluş amacı da budur..

YÖK gibi..

Vesayet kurumudur..

Aslında cumhurbaşkanı vesayetini icra etmektedir.. Daha doğrusu cumhurbaşkanı vesayetini perdelemek için icat edilmiş kurumdur..

Kimin için icat edildi?

Kenan Evren için.. 

Dört gün sonra Türkiye’nin en eski üniversitesinde, en saygın üniversitesinde, dünyaca tanınan üniversitesinde rektörlük seçimi var..

Beş aday yarışıyor.. Normal şartlarda birinin ipi göğüslemesi gerekirdi.. Üniversite hocalarından en çok oyu alanın rektör olması lazım..

Böyle olmayacak!..

Çünkü YÖK vesayeti buna izin vermiyor..

YÖK, Köşk’e sunacağı listede sonuncuyu birinci yapabilir.. En çok oyu alanı liste dışına atabilir.. Cumhurbaşkanı’nın önüne sandıktan çıkan listenin tam tersini koyabilir.. Büyük ihtimalle liste Köşk’le paylaşılarak hazırlanıyordur..

Cumhurbaşkanı’nı sandık iradesine aldırış etmiyor pozisyonuna düşürmemek için..

Bu durum yeni değil.. 30 yıllık.. Bin kez yazıldı, şikayet etmeyen kalmadı ama elini süren de olmadı..

Galiba vasi olmak herkesin hoşuna gidiyor..

İstanbul Üniversitesi’nde seçim var dedik.. Sonuç belli..

Sonuçtan söz etmiyorum ne olup ne biteceği belli..

Profesörlerin oyu yine oydan sayılmayacak.. İradelerine saygı duyulmayacak.. (Tabii sandıktan iktidarın beğendiği aday çıkmazsa) 

Profesörler çobanın oyuna gıptayla bakacak..

Daha açık söyleyeyim..

Seçim tiyatrosu, demokrasi tiyatrosu oynanacak..

Türkiye iki ölümün peşini bırakmamalı

Biri Gülşah öğretmenin ölümü.. Diğeri Cemil kaptanın mürettebatıyla ölümü..

Vicdanlı ülke peşini bırakmaz..

Çünkü ikisinde de soru işaretleri var.. İkisinde de insafsızlık iddiası var..

Doğruysa ülke kaldırmaz..

Gülşah öğretmeni biliyorsunuz.. Van’da çalışırken manyağın biri kafayı takmıştı.. Benimle evlenmezsen öldürürüm diye tehdit etmişti..

70 milyonluk ülke, bunlar olabilir..

Olabilir de bundan sonrası önemli.. Gülşah öğretmen vali yardımcısına gidiyor, yardım istiyor.. Daha doğrusu tayin istiyor..

Eğer doğruysa bundan sonrası sorun..

Vali yardımcısı; En kötü ihtimalle ölürsün, ölüm haktır, ölümden kaçış yoktur demiş, makamından göndermiş..

Böyle olduğunu nerden biliyoruz..

Gülşah öğretmen ölmeden önce mahkemeye verdiği dilekçede yazmış..

Cemil kaptana geçelim..

Şile’de batan gemiye görevdeki arama kurtarma ekibi gitmeyi reddetmişti.. Bu havada bu tekne ile denize açılınmaz demişlerdi..

Cemil kaptan ve mürettebatı izindeydi.. Evinden çağrıldılar..

İddia şu.. Arayan kişi Cemil kaptanı işten atmakla tehdit etmiş..

Hatta denen o ki; kurtarma gemisi kayalıklara vurduğunda Cemil kaptan birisini arayıp ‘işte istifam’ diye bağırmış..

Gerçek bu mu değil mi?

Yazının devamını okumak için tıklayın

Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Aralık 2012 09:42

Gösterim: 1704

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Alo 147'ye ayda ortalama 80 bin çağrı geldiğini, bunun 10 binde 1'inin öğretmenler için yapılan şikayetlerden oluştuğunu bildirdi.

Dinçer, TBMM Genel Kurulu'nda, Bakanlığının bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, eğitimde, küresel düzeydeki farkı kapatacak türden faaliyetlere ağırlık verdiklerini söyledi.

Çocuklara küresel ve ulusal düzeyde ihtiyaç duyulan bilgi ve yetenekleri kazandırmayı ve çocuklara toplumsal ve ahlaki değerleri, millet olma bilincini, sosyal sorumlulukları aşılamayı hedeflediklerini belirten Dinçer, çalışmaları değerler üzerinden yürütmeye özen gösterdiklerini kaydetti.

Cumhuriyet tarihi boyunca değerler üzerindeki hassasiyetin korunduğuna işaret eden Dinçer, bu hassasiyetin 2006 yılından sonra farklı uygulamalarla gündeme geldiğini ifade etti. Dinçer, ''Bu dönemde daha çok değerlerin kendisi öğretilirken, şimdi hem değerlerin kendisi öğretiliyor hem de okutulan derslerin içinde diğer disiplinlerin kazanımları yer alıyor. Bütün derslerin müfredatı da bu yönde hazırlandı. Derslerde bağımsızlık, bilimsellik, doğruluk, hoşgörü, yardım severlik, merhamet, öz güven, barış, girişimcilik, cömertlik, duyarlılık, vefa gibi pek çok değerlerimizin her birisi işleniyor'' diye konuştu.

Alo 147 çağrı merkezine yönelik eleştirilerde ciddi anlamda haksızlık yapıldığını belirten Dinçer, ''Ayda ortalama 80 bin kişinin müracaat ettiği bu çağrı merkezinde 100 kişi çalışıyor. Bunlardan 50'den fazlası Van depreminden sonra özürlü kalmış kişiler. Gelen çağrıların yüzde 89'u bilgi edinme ile ilgili, yüzde 6'sı taleplere yönelik, yüzde 4'ü genel anlamda şikayetlere ilişkin. 10 binde biri öğretmenler için yapılan şikayetlerden oluşuyor. Yüzde 1'i de görüş öneridir'' dedi.

MEB’e ayrılan bütçenin yüzde 80’i öğretmen maaşlarına ayrılıyor

Eğitim yatırımlarının yalnızca altyapıdan ibaret olmadığına işaret eden Dinçer, ancak eğitim kalitesinin artırılmasında altyapının önemsenmesi gerektiğini vurguladı. Dinçer, Bakanlığın eğitimde yalnızca altyapı çalışması için değil, eğitim niteliğinin artırılması için de yoğun çaba harcadığını dile getirdi.

Bakan Dinçer, CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter'in, Bakanlığın bütçesine ilişkin verdiği istatistik bilginin doğru olduğunu, bu bilgileri kendilerinin zaten açık şekilde yayımladığını ifade etti. Ancak rakamların iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Dinçer, şöyle devam etti:

''Evet, Bakanlık bütçesi içinde yatırım bütçesinin payı düşüyor. Ama biraz daha ayrıntılı bakın. 1990'larda okullaşma oranı yüzde 50'nin altındaydı ve 200 bine yakın öğretmen vardı. O zaman Bakanlık bütçesinden yatırım için ayrılan pay fazlaydı.

Bakanlığın bütçesinin önemli bölümü öğretmen ücretlerine gidiyor. Yüzde 80, maaşlara ayrılmış durumda. Ama bu, yatırım için ayrılan kaynağın düşük olduğunu göstermiyor. Yatırım için 3,5 milyar ayrıldı. Miktar olarak düşük değil, Bakanlığın büyüyen bütçesinin içinde küçük kalıyor. On yıl önce derslik ihtiyacı yüzde 50'ydi. Şimdi yüzde 30'un altında. Derslik ihtiyacımız bir gün kalmadığında, 'yatırıma para ayırmıyorsunuz' eleştirisi de anlamsız kalacak. İhtiyaçlar nerede yoğun ise kaynakların da zaman içinde birinden diğerine kaydırılması doğrudur.''

> Bakan Dinçer’den ALO 147 eleştirilerine yanıt

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Alo 147'ye ayda ortalama 80 bin çağrı geldiğini, bunun 10 binde 1'inin öğretmenler için yapılan şikayetlerden oluştuğunu bildirdi.

Dinçer, TBMM Genel Kurulu'nda, Bakanlığının bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, eğitimde, küresel düzeydeki farkı kapatacak türden faaliyetlere ağırlık verdiklerini söyledi.

Çocuklara küresel ve ulusal düzeyde ihtiyaç duyulan bilgi ve yetenekleri kazandırmayı ve çocuklara toplumsal ve ahlaki değerleri, millet olma bilincini, sosyal sorumlulukları aşılamayı hedeflediklerini belirten Dinçer, çalışmaları değerler üzerinden yürütmeye özen gösterdiklerini kaydetti.

Cumhuriyet tarihi boyunca değerler üzerindeki hassasiyetin korunduğuna işaret eden Dinçer, bu hassasiyetin 2006 yılından sonra farklı uygulamalarla gündeme geldiğini ifade etti. Dinçer, ''Bu dönemde daha çok değerlerin kendisi öğretilirken, şimdi hem değerlerin kendisi öğretiliyor hem de okutulan derslerin içinde diğer disiplinlerin kazanımları yer alıyor. Bütün derslerin müfredatı da bu yönde hazırlandı. Derslerde bağımsızlık, bilimsellik, doğruluk, hoşgörü, yardım severlik, merhamet, öz güven, barış, girişimcilik, cömertlik, duyarlılık, vefa gibi pek çok değerlerimizin her birisi işleniyor'' diye konuştu.

Alo 147 çağrı merkezine yönelik eleştirilerde ciddi anlamda haksızlık yapıldığını belirten Dinçer, ''Ayda ortalama 80 bin kişinin müracaat ettiği bu çağrı merkezinde 100 kişi çalışıyor. Bunlardan 50'den fazlası Van depreminden sonra özürlü kalmış kişiler. Gelen çağrıların yüzde 89'u bilgi edinme ile ilgili, yüzde 6'sı taleplere yönelik, yüzde 4'ü genel anlamda şikayetlere ilişkin. 10 binde biri öğretmenler için yapılan şikayetlerden oluşuyor. Yüzde 1'i de görüş öneridir'' dedi.

MEB’e ayrılan bütçenin yüzde 80’i öğretmen maaşlarına ayrılıyor

Eğitim yatırımlarının yalnızca altyapıdan ibaret olmadığına işaret eden Dinçer, ancak eğitim kalitesinin artırılmasında altyapının önemsenmesi gerektiğini vurguladı. Dinçer, Bakanlığın eğitimde yalnızca altyapı çalışması için değil, eğitim niteliğinin artırılması için de yoğun çaba harcadığını dile getirdi.

Bakan Dinçer, CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter'in, Bakanlığın bütçesine ilişkin verdiği istatistik bilginin doğru olduğunu, bu bilgileri kendilerinin zaten açık şekilde yayımladığını ifade etti. Ancak rakamların iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Dinçer, şöyle devam etti:

''Evet, Bakanlık bütçesi içinde yatırım bütçesinin payı düşüyor. Ama biraz daha ayrıntılı bakın. 1990'larda okullaşma oranı yüzde 50'nin altındaydı ve 200 bine yakın öğretmen vardı. O zaman Bakanlık bütçesinden yatırım için ayrılan pay fazlaydı.

Bakanlığın bütçesinin önemli bölümü öğretmen ücretlerine gidiyor. Yüzde 80, maaşlara ayrılmış durumda. Ama bu, yatırım için ayrılan kaynağın düşük olduğunu göstermiyor. Yatırım için 3,5 milyar ayrıldı. Miktar olarak düşük değil, Bakanlığın büyüyen bütçesinin içinde küçük kalıyor. On yıl önce derslik ihtiyacı yüzde 50'ydi. Şimdi yüzde 30'un altında. Derslik ihtiyacımız bir gün kalmadığında, 'yatırıma para ayırmıyorsunuz' eleştirisi de anlamsız kalacak. İhtiyaçlar nerede yoğun ise kaynakların da zaman içinde birinden diğerine kaydırılması doğrudur.''

Son Güncelleme: Pazar, 16 Aralık 2012 18:46

Gösterim: 1703

TBMM Genel Kurulu'nda; Dışişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçeleri kabul edildi.

Genel Kurul'da konuşmaların ardından bütçelerin oylanmasına geçildi. Dışişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR), Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ile 103 üniversitenin bütçe bölümleri ile 2011 yılına ilişkin kesin hesapları okunarak oylandı.

Başkanvekili Meral Akşener'in, oylamaya geçerken katip üyeler Bilal Macit ile Rıza Yalçınkaya'yı göstererek, ''Katip üyeler dediler ki 'derby maçı var, bu işi biraz hızlandırın.' Elim ayağım birbirine dolaştı. Siz de bana yardımcısı olursanız bu işi hallederiz'' sözlerine, milletvekilleri alkışla karşılık verdi.

Üniversitelerin 2013 yılı bütçelerinin okunmasının ardından Akşener, maçın başlayıp başlamadığını sordu. Milletvekillerinin ''Daha yarım saat var'' demesi üzerine Akşener, ''Hızlı gidersek olacak'' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, bütçe görüşmelerinin sonuna kadar Genel Kurul'da beklerken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bakanlığının bütçesinin kabul edilmesinin ardından Meclis'ten ayrıldı.

103 üniversitenin bütçeleriyle 2011 yılı kesin hesap bölümlerinin okunması, yaklaşık 3 saat sürdü.

Bazı milletvekilleri bütçelerin kabul edilmesinin ardından Başkanlık Divanı'nın önüne gelerek Akşener'i kutlarken, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise kendisini alkışladı.

Başkanvekili Akşener, bütçelerin kabul edilmesinin ardından birleşimi yarın saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.

> 3 bakanlığın bütçesi kabul edildi

TBMM Genel Kurulu'nda; Dışişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçeleri kabul edildi.

Genel Kurul'da konuşmaların ardından bütçelerin oylanmasına geçildi. Dışişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR), Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ile 103 üniversitenin bütçe bölümleri ile 2011 yılına ilişkin kesin hesapları okunarak oylandı.

Başkanvekili Meral Akşener'in, oylamaya geçerken katip üyeler Bilal Macit ile Rıza Yalçınkaya'yı göstererek, ''Katip üyeler dediler ki 'derby maçı var, bu işi biraz hızlandırın.' Elim ayağım birbirine dolaştı. Siz de bana yardımcısı olursanız bu işi hallederiz'' sözlerine, milletvekilleri alkışla karşılık verdi.

Üniversitelerin 2013 yılı bütçelerinin okunmasının ardından Akşener, maçın başlayıp başlamadığını sordu. Milletvekillerinin ''Daha yarım saat var'' demesi üzerine Akşener, ''Hızlı gidersek olacak'' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, bütçe görüşmelerinin sonuna kadar Genel Kurul'da beklerken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bakanlığının bütçesinin kabul edilmesinin ardından Meclis'ten ayrıldı.

103 üniversitenin bütçeleriyle 2011 yılı kesin hesap bölümlerinin okunması, yaklaşık 3 saat sürdü.

Bazı milletvekilleri bütçelerin kabul edilmesinin ardından Başkanlık Divanı'nın önüne gelerek Akşener'i kutlarken, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise kendisini alkışladı.

Başkanvekili Akşener, bütçelerin kabul edilmesinin ardından birleşimi yarın saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Aralık 2012 09:22

Gösterim: 1303

Başbakan Erdoğan, Konya'daki toplu açılış töreninde bekar gençlere, ''Bizler 2071'i göremeyebiliriz. Gençler sizlere sesleniyorum, özellikle de bekar olanlarınıza sesleniyorum, evlenin en az üç çocuk yapın"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mevlana Meydanı'ndaki toplu açılış töreninde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hedef 2071

Erdoğan göreve geldiklerinde Merkez Bankası'nın kasasında bulunan 27,5 milyar doları da yükselttiklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Şu anda ilk kez açıklıyorum. Tarihinin en yüksek rakamına ulaştı Merkez Bankası. Şimdi ne var? 119 milyar dolar. 27,5 milyar dolar nire, 119 milyar dolar nire? İşte siz yolsuzluklardan devleti kurtarırsanız buraya gelirsiniz. İşte biz bunu başardık, yolsuzlukların hortumunu kestik, attık. Daha da güçleneceğiz. Allah'ın izniyle, 2023'te dünyanın ilk 10 ülkesi arasında girme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Ve hedef 2071. Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde 2023'te ilk 10. İnşallah tarihimizin, o Anadolu yürüyüşünün başladığı andan bugüne ve 2071'e yani 1000. yıl dönümüne Allah'ın izniyle o zaman Türkiye işte Selçuklu'daki, Osmanlı'daki o ulaştığı dereceye yeniden ulaşacak.''

En az üç çocuk, daha fazla olmalı altında olmamalı

''Bizler 2071'i göremeyebiliriz. Gençler sizlere sesleniyorum, özellikle de bekar olanlarınıza sesleniyorum'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Evleneceksiniz, inşallah 1071'in neslini siz yetiştireceksiniz. Ama öyle bir şuurla yetiştireceksiniz ki bu milletin dünyadaki yerini onlar ilk onun içerisinde farklı bir yere taşıyacaklar. Çünkü biz farklı ufukların insanlarıyız. Onun için her gittiğim yerde en az üç çocuk diyorum. En az üç çocuk diyorum, daha fazla olmalı, altında olmamalı. Çünkü genç, dinamik, yetişmiş bir nesli biz yetiştireceğiz. Bunu ihmal etmeyelim.''

Oyunlara gelmeyelim

''Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere asla pirim vermeyelim'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bizi ayırmak isteyenlere, bölmek isteyenlere asla kulak asmayalım. Çünkü bizim bu ülkede yapacağımız daha çok iş var. Yapacağımız daha çok şeyler var. Bizi kıskananlar var. Onların oyununa gelmeyelim. İnanıyorum ki bu oyunu bozacağız. Bu güzel gidişimizi, bu birlik beraberlik içindeki gidişimizi kıskananlara en güzel cevabı sizler birlik, beraberlik içinde bugüne kadar hep sandıklarda verdiniz. İnanıyorum ki bundan sonra da vereceksiniz. Bu millete, bu ülkeye, Konya'ya, Konya gibi şehirlerimize yeni bedeller ödetilmesine, yeni faturalar yüklenmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Özellikle kardeşliğimizi hedef almak suretiyle yapılan saldırıları, girişimleri, kirli senaryoları biz yine kardeşliğimizle dayanışmamızla bertaraf edeceğiz. Güneydoğumuzda, Doğumuzda bizleri Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Romanıyla, Arnavutuyla, Boşnakıyla birbirine düşürmek isteyenlere asla prim vermeyeceğiz.''

Mevlana Müzesi ile bir vatandaşın evini ziyaret etti

Konya'da temaslarını sürdüren Erdoğan, toplu açılış töreninin ardından Mevlana türbesini ziyaret etti ve müzeyi gezdi. Erdoğan, daha sonra törende kendisini davet eden Esma Çökmen'i evinde ziyaret etti.

Çökmen'in, Mengene Mahallesi Perçin Sokak'taki evine kızı Sümeyye Erdoğan ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'le gelen Erdoğan, ev sahibi ve komşularıyla bir süre sohbet etti.

Erdoğan'ın ziyarette kendisine ikram edilen hurmadan yiyerek, zemzem suyundan içtiği öğrenildi.

> Başbakan Erdoğan’dan gençlere mesaj

Başbakan Erdoğan, Konya'daki toplu açılış töreninde bekar gençlere, ''Bizler 2071'i göremeyebiliriz. Gençler sizlere sesleniyorum, özellikle de bekar olanlarınıza sesleniyorum, evlenin en az üç çocuk yapın"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mevlana Meydanı'ndaki toplu açılış töreninde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hedef 2071

Erdoğan göreve geldiklerinde Merkez Bankası'nın kasasında bulunan 27,5 milyar doları da yükselttiklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Şu anda ilk kez açıklıyorum. Tarihinin en yüksek rakamına ulaştı Merkez Bankası. Şimdi ne var? 119 milyar dolar. 27,5 milyar dolar nire, 119 milyar dolar nire? İşte siz yolsuzluklardan devleti kurtarırsanız buraya gelirsiniz. İşte biz bunu başardık, yolsuzlukların hortumunu kestik, attık. Daha da güçleneceğiz. Allah'ın izniyle, 2023'te dünyanın ilk 10 ülkesi arasında girme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Ve hedef 2071. Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde 2023'te ilk 10. İnşallah tarihimizin, o Anadolu yürüyüşünün başladığı andan bugüne ve 2071'e yani 1000. yıl dönümüne Allah'ın izniyle o zaman Türkiye işte Selçuklu'daki, Osmanlı'daki o ulaştığı dereceye yeniden ulaşacak.''

En az üç çocuk, daha fazla olmalı altında olmamalı

''Bizler 2071'i göremeyebiliriz. Gençler sizlere sesleniyorum, özellikle de bekar olanlarınıza sesleniyorum'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Evleneceksiniz, inşallah 1071'in neslini siz yetiştireceksiniz. Ama öyle bir şuurla yetiştireceksiniz ki bu milletin dünyadaki yerini onlar ilk onun içerisinde farklı bir yere taşıyacaklar. Çünkü biz farklı ufukların insanlarıyız. Onun için her gittiğim yerde en az üç çocuk diyorum. En az üç çocuk diyorum, daha fazla olmalı, altında olmamalı. Çünkü genç, dinamik, yetişmiş bir nesli biz yetiştireceğiz. Bunu ihmal etmeyelim.''

Oyunlara gelmeyelim

''Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere asla pirim vermeyelim'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bizi ayırmak isteyenlere, bölmek isteyenlere asla kulak asmayalım. Çünkü bizim bu ülkede yapacağımız daha çok iş var. Yapacağımız daha çok şeyler var. Bizi kıskananlar var. Onların oyununa gelmeyelim. İnanıyorum ki bu oyunu bozacağız. Bu güzel gidişimizi, bu birlik beraberlik içindeki gidişimizi kıskananlara en güzel cevabı sizler birlik, beraberlik içinde bugüne kadar hep sandıklarda verdiniz. İnanıyorum ki bundan sonra da vereceksiniz. Bu millete, bu ülkeye, Konya'ya, Konya gibi şehirlerimize yeni bedeller ödetilmesine, yeni faturalar yüklenmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Özellikle kardeşliğimizi hedef almak suretiyle yapılan saldırıları, girişimleri, kirli senaryoları biz yine kardeşliğimizle dayanışmamızla bertaraf edeceğiz. Güneydoğumuzda, Doğumuzda bizleri Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Romanıyla, Arnavutuyla, Boşnakıyla birbirine düşürmek isteyenlere asla prim vermeyeceğiz.''

Mevlana Müzesi ile bir vatandaşın evini ziyaret etti

Konya'da temaslarını sürdüren Erdoğan, toplu açılış töreninin ardından Mevlana türbesini ziyaret etti ve müzeyi gezdi. Erdoğan, daha sonra törende kendisini davet eden Esma Çökmen'i evinde ziyaret etti.

Çökmen'in, Mengene Mahallesi Perçin Sokak'taki evine kızı Sümeyye Erdoğan ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'le gelen Erdoğan, ev sahibi ve komşularıyla bir süre sohbet etti.

Erdoğan'ın ziyarette kendisine ikram edilen hurmadan yiyerek, zemzem suyundan içtiği öğrenildi.

Son Güncelleme: Pazar, 16 Aralık 2012 18:33

Gösterim: 1627


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.