Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu’nun “Öğretmenler Ölüyor, Milli Eğitim Bakanlığı Üç Maymunu Oynamayı Sürdürüyor!” başlıklı açıklama metnidir.

Temel eğitim sistemini bir çırpıda, kafasına göre değiştiren, FATİH projesiyle bir günde bilgisayarlı eğitime geçen, tüm bu değişiklikleri hiçbir altyapı ve hazırlık yapmadan gerçekleştirme cesaretini kendinde bulan AKP hükümeti ve Milli Eğitim Bakanı, ataması yapılmayan öğretmenler konusuna gelindiğinde üç maymunu oynamayı sürdürmektedir.

Yalnızca geçtiğimiz hafta öğretmenlik yapamadıkları için yaşadıkları psikolojik sorunlar yüzünden iki öğretmenimiz daha yaşamını yitirmiştir. Diyarbakır’da 26 yaşındaki Mustafa Kaya adlı öğretmen kendini asarak, Trabzon’da 27 yaşındaki Hilal Uzunkaya adlı öğretmen ise kendini 8. kattan boşluğa bırakarak canına kıymıştır. Hayatını kaybeden bu iki genç öğretmenle birlikte, ataması yapılmadığı için canına kıydığı bilinen öğretmen sayısı 2007’den beri 30’u bulmuştur.

Eğitimi yaz boz tahtasına çeviren Milli Eğitim Bakanlığı, mevcut atama sorununa ise sanki kendi yarattığı bir sorun değilmiş gibi, hiçbir cevap üretmemekte, bilakis “sorun bu kişilerin kendilerini öğretmenliğe hazırlamaları ve başka alternatifler üretmemeleridir” diyerek durumdan bir de ataması yapılmayan öğretmenleri suçlu çıkarmaya çalışmaktadır. Ömer Dinçer, bu konu nerede açılsa atanacak öğretmen sayısı sorusuna “ben bilmem hükümetim bilir” şeklinde cevap vererek konuyu kapatmaktadır. Her fırsatta artık atama sorunu gibi sorunlardan değil, eğitimin içeriğinden, öğrenci başarısının yükseltilmesinden konuşmak istediğini belirten Bakan, öğretmenlerin güvencesizleştirilmesinin ve öğretmen açığının eğitimi nitelik kaybına uğratan en büyük faktörler olduğunu ne yazık ki görmek istememektedir.

AKP hükümetinin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorunun çözümünden uzak yaklaşımı, her geçen gün gencecik öğretmenlerimizin umudunu kırmakta; umudu kırılan, geleceği çalınan öğretmenlerimiz canına kıymaktadır.

Tüm bunların bir daha yaşanmaması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın daha fazla para hırsından vazgeçmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanı ve AKP hükümeti artık bu tutumundan vazgeçmeli, sorunun çözümü için adım atmalıdır. Bilinmelidir ki bu tutum devam ettiği sürece ‘uyduruk bir sorun’ olarak görülen atama sorunu sebebiyle canına kıyan öğretmenlerimiz çoğalacaktır.

Eğitim Sen olarak, sürecin takipçisi olacak, öğretmenlerimizin kadrolu-güvenceli atanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. 
(personelmeb)

> 'Öğretmenler ölüyor, MEB Üç Maymunu Oynuyor'

Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu’nun “Öğretmenler Ölüyor, Milli Eğitim Bakanlığı Üç Maymunu Oynamayı Sürdürüyor!” başlıklı açıklama metnidir.

Temel eğitim sistemini bir çırpıda, kafasına göre değiştiren, FATİH projesiyle bir günde bilgisayarlı eğitime geçen, tüm bu değişiklikleri hiçbir altyapı ve hazırlık yapmadan gerçekleştirme cesaretini kendinde bulan AKP hükümeti ve Milli Eğitim Bakanı, ataması yapılmayan öğretmenler konusuna gelindiğinde üç maymunu oynamayı sürdürmektedir.

Yalnızca geçtiğimiz hafta öğretmenlik yapamadıkları için yaşadıkları psikolojik sorunlar yüzünden iki öğretmenimiz daha yaşamını yitirmiştir. Diyarbakır’da 26 yaşındaki Mustafa Kaya adlı öğretmen kendini asarak, Trabzon’da 27 yaşındaki Hilal Uzunkaya adlı öğretmen ise kendini 8. kattan boşluğa bırakarak canına kıymıştır. Hayatını kaybeden bu iki genç öğretmenle birlikte, ataması yapılmadığı için canına kıydığı bilinen öğretmen sayısı 2007’den beri 30’u bulmuştur.

Eğitimi yaz boz tahtasına çeviren Milli Eğitim Bakanlığı, mevcut atama sorununa ise sanki kendi yarattığı bir sorun değilmiş gibi, hiçbir cevap üretmemekte, bilakis “sorun bu kişilerin kendilerini öğretmenliğe hazırlamaları ve başka alternatifler üretmemeleridir” diyerek durumdan bir de ataması yapılmayan öğretmenleri suçlu çıkarmaya çalışmaktadır. Ömer Dinçer, bu konu nerede açılsa atanacak öğretmen sayısı sorusuna “ben bilmem hükümetim bilir” şeklinde cevap vererek konuyu kapatmaktadır. Her fırsatta artık atama sorunu gibi sorunlardan değil, eğitimin içeriğinden, öğrenci başarısının yükseltilmesinden konuşmak istediğini belirten Bakan, öğretmenlerin güvencesizleştirilmesinin ve öğretmen açığının eğitimi nitelik kaybına uğratan en büyük faktörler olduğunu ne yazık ki görmek istememektedir.

AKP hükümetinin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorunun çözümünden uzak yaklaşımı, her geçen gün gencecik öğretmenlerimizin umudunu kırmakta; umudu kırılan, geleceği çalınan öğretmenlerimiz canına kıymaktadır.

Tüm bunların bir daha yaşanmaması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın daha fazla para hırsından vazgeçmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanı ve AKP hükümeti artık bu tutumundan vazgeçmeli, sorunun çözümü için adım atmalıdır. Bilinmelidir ki bu tutum devam ettiği sürece ‘uyduruk bir sorun’ olarak görülen atama sorunu sebebiyle canına kıyan öğretmenlerimiz çoğalacaktır.

Eğitim Sen olarak, sürecin takipçisi olacak, öğretmenlerimizin kadrolu-güvenceli atanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. 
(personelmeb)

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 10:20

Gösterim: 2298

Aydın'da, "Türkiye Okuyor" kampanyasına katılan binlerce kişi, 40 dakika kitap okuyunca ilginç görüntüler ortaya çıktı.

Aydın'ın Kuyucak ilçesinde düzenlenen okuma etkinliği ilginç görüntülere sahne oldu. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayelerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın koordinasyonunda 4 yıl önce başlatılan Türkiye Okuyor Kampanyası kapsamında, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, önceki gün merkezle birlikte 5 belde ve tüm köylerde okuma etkinliği düzenledi. Saat 14.20'de eşzamanlı başlayan ve 40 dakika süren etkinliğe, 5 bin kişi katıldı. Stadyumdan çeşme başlarına kadar birçok farklı noktada toplanan binlerce insanın aynı anda kitap okuması ilginç görüntüler oluşturdu. Kahvehanelerde oyun oynayanlar bile, saat gelince oyuna ara vererek, kitap okumaya başladı. Etkinlikten haberi olmayanlar ise topluca kitap okuyanları görünce şaşkınlığını gizleyemedi.

'ETKİNLİKLER DEVAM EDECEK'

İlçe Milli Eğitim Müdürü Mecit Altan Canbiter, kampanya kapsamında okullarda her gün okuma saati uygulamasına geçildiğini ve bu alışkanlığın yerleştiğini belirterek, "Kitap okuma sayısını artırmak, gençlerimizi ve kitap okumaya zaman bulamayan insanlarımızı yeniden kitaplarla buluşturmak için 'Kuyucak okuyor' kampanyası düzenledik. Bu kampanyamıza tüm okullarımızın yanı sıra kahvehanede oturan Kuyucaklılar da katıldı. Kuyucak ilçesinde aynı anda 5 bin kişiyi kitapla buluşturmak gerçekten güzel bir olay oldu. Bu tür etkinliklerimiz devam edecektir. Çünkü kitap okumak, doğayı, toplumu anlama ve yorumlama yeteneği sağlar" dedi.

(sabah)

> 5 bin kişi aynı AMAÇLA buluştu!

Aydın'da, "Türkiye Okuyor" kampanyasına katılan binlerce kişi, 40 dakika kitap okuyunca ilginç görüntüler ortaya çıktı.

Aydın'ın Kuyucak ilçesinde düzenlenen okuma etkinliği ilginç görüntülere sahne oldu. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayelerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın koordinasyonunda 4 yıl önce başlatılan Türkiye Okuyor Kampanyası kapsamında, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, önceki gün merkezle birlikte 5 belde ve tüm köylerde okuma etkinliği düzenledi. Saat 14.20'de eşzamanlı başlayan ve 40 dakika süren etkinliğe, 5 bin kişi katıldı. Stadyumdan çeşme başlarına kadar birçok farklı noktada toplanan binlerce insanın aynı anda kitap okuması ilginç görüntüler oluşturdu. Kahvehanelerde oyun oynayanlar bile, saat gelince oyuna ara vererek, kitap okumaya başladı. Etkinlikten haberi olmayanlar ise topluca kitap okuyanları görünce şaşkınlığını gizleyemedi.

'ETKİNLİKLER DEVAM EDECEK'

İlçe Milli Eğitim Müdürü Mecit Altan Canbiter, kampanya kapsamında okullarda her gün okuma saati uygulamasına geçildiğini ve bu alışkanlığın yerleştiğini belirterek, "Kitap okuma sayısını artırmak, gençlerimizi ve kitap okumaya zaman bulamayan insanlarımızı yeniden kitaplarla buluşturmak için 'Kuyucak okuyor' kampanyası düzenledik. Bu kampanyamıza tüm okullarımızın yanı sıra kahvehanede oturan Kuyucaklılar da katıldı. Kuyucak ilçesinde aynı anda 5 bin kişiyi kitapla buluşturmak gerçekten güzel bir olay oldu. Bu tür etkinliklerimiz devam edecektir. Çünkü kitap okumak, doğayı, toplumu anlama ve yorumlama yeteneği sağlar" dedi.

(sabah)

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 10:01

Gösterim: 1864

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ''Artık 2,5 milyon işsiz olmayacak inşallah Türkiye'de, bunu daha da aşağıya çekeceğiz. İş arayan herkese iş bulmak için iş sahaları açacağız, böylece her evde huzur olacak, şehirlerimiz huzurlu olacak'' dedi.

Bakan Çelik, GAP Endüstri Meslek Lisesi ile İnşaatçılar ve Yapıcılar Derneği Başkanlığı'nca SGK Konferans Salonu'nda düzenlenen ustalık belgesi dağıtım töreninde yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan teşvik yasasına değindi.

15 ilin bulunduğu 6. bölgede en şanslı ilin Şanlıurfa olduğuna işaret eden Çelik, kentin 2 yılda Türkiye'nin yanı sıra yurt dışından yatırımcıları ağırlamaya başlayacağına inandığını belirtti.

Her işi yaparım diyenlerin sayısı 800 bini buldu

Türkiye'de 2,5 milyon işsiz olduğunu, bunun 800 bininin hiçbir mesleği bulunmadığını belirten Çelik, ''Her işi yaparım'' diyenlerin sayısının da 800 bin civarında olduğunu söyledi.

Bunların 600-700 bininin İşkur'un kurslarında eğitildiğini hatırlatan Çelik, eski eğitim sisteminde işi bilen, meslek sahibi eleman yetiştirilemediğini belirtti.

Bakan Çelik 4+4+4 sitemiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

''Dört, dört, dört diye aylardır kavgası yapılıyor ya, bunun esas amacı mesleksizlikten insanı çıkarıp genç yaşta, gelişim çağında mesleğe yönlendirmek ve yarın iş ararken zorlanmayacak gençleri sahaya sürmek için eğitim sistemimizde değişiklik yaptık. Şu anda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak, insanımız meslek sahibi olsun diye 1,5 milyon lirayı 2012'de kullanacağız. Yeter ki Şanlıurfalılar, yeter ki bu ülkede yaşayan gençlerimiz meslek sahibi olsun diye bu kaynağı ayırmış bulunuyoruz. Artık 2,5 milyon işsiz olmayacak inşallah Türkiye'de, bunu daha da aşağıya çekeceğiz. İş arayan herkese iş bulmak için iş sahaları açacağız, böylece her evde huzur olacak, şehirlerimiz huzurlu olacak. Ülkemiz huzurlu bir ülke olacak. Her ne kadar yanı başımızda huzursuzluk varsa da her ne kadar batıda durağan ekonomi varsa da ve iflaslar yaşanıyorsa da Allah'ın izniyle kardeşliğimiz, dayanışmamız, değer yargılarımız bizi bütünleştiriyor ve bu sıkıntılı coğrafyada yeşeren bir ülke olarak dünyaya örnek olmaya başarıyoruz.''

Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç de işsizliğin azaltılması için yeni projelerin hayata geçirildiğini, bu konuda hükümetin her türlü desteği sağladığını belirtti.

Daha sonra 450 inşaat ustasının bir kısmına belgelerini veren Bakan Çelik, kursiyerlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Toplantıya, AK Parti Şanlıurfa milletvekilleri Mehmet Akyürek ve Abdulkerim Gök ile bazı daire müdürleri de katıldı.

> Her işi yaparım diyenlerin sayısı 800 bini buldu

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ''Artık 2,5 milyon işsiz olmayacak inşallah Türkiye'de, bunu daha da aşağıya çekeceğiz. İş arayan herkese iş bulmak için iş sahaları açacağız, böylece her evde huzur olacak, şehirlerimiz huzurlu olacak'' dedi.

Bakan Çelik, GAP Endüstri Meslek Lisesi ile İnşaatçılar ve Yapıcılar Derneği Başkanlığı'nca SGK Konferans Salonu'nda düzenlenen ustalık belgesi dağıtım töreninde yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan teşvik yasasına değindi.

15 ilin bulunduğu 6. bölgede en şanslı ilin Şanlıurfa olduğuna işaret eden Çelik, kentin 2 yılda Türkiye'nin yanı sıra yurt dışından yatırımcıları ağırlamaya başlayacağına inandığını belirtti.

Her işi yaparım diyenlerin sayısı 800 bini buldu

Türkiye'de 2,5 milyon işsiz olduğunu, bunun 800 bininin hiçbir mesleği bulunmadığını belirten Çelik, ''Her işi yaparım'' diyenlerin sayısının da 800 bin civarında olduğunu söyledi.

Bunların 600-700 bininin İşkur'un kurslarında eğitildiğini hatırlatan Çelik, eski eğitim sisteminde işi bilen, meslek sahibi eleman yetiştirilemediğini belirtti.

Bakan Çelik 4+4+4 sitemiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

''Dört, dört, dört diye aylardır kavgası yapılıyor ya, bunun esas amacı mesleksizlikten insanı çıkarıp genç yaşta, gelişim çağında mesleğe yönlendirmek ve yarın iş ararken zorlanmayacak gençleri sahaya sürmek için eğitim sistemimizde değişiklik yaptık. Şu anda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak, insanımız meslek sahibi olsun diye 1,5 milyon lirayı 2012'de kullanacağız. Yeter ki Şanlıurfalılar, yeter ki bu ülkede yaşayan gençlerimiz meslek sahibi olsun diye bu kaynağı ayırmış bulunuyoruz. Artık 2,5 milyon işsiz olmayacak inşallah Türkiye'de, bunu daha da aşağıya çekeceğiz. İş arayan herkese iş bulmak için iş sahaları açacağız, böylece her evde huzur olacak, şehirlerimiz huzurlu olacak. Ülkemiz huzurlu bir ülke olacak. Her ne kadar yanı başımızda huzursuzluk varsa da her ne kadar batıda durağan ekonomi varsa da ve iflaslar yaşanıyorsa da Allah'ın izniyle kardeşliğimiz, dayanışmamız, değer yargılarımız bizi bütünleştiriyor ve bu sıkıntılı coğrafyada yeşeren bir ülke olarak dünyaya örnek olmaya başarıyoruz.''

Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç de işsizliğin azaltılması için yeni projelerin hayata geçirildiğini, bu konuda hükümetin her türlü desteği sağladığını belirtti.

Daha sonra 450 inşaat ustasının bir kısmına belgelerini veren Bakan Çelik, kursiyerlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Toplantıya, AK Parti Şanlıurfa milletvekilleri Mehmet Akyürek ve Abdulkerim Gök ile bazı daire müdürleri de katıldı.

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 09:40

Gösterim: 2037

Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık'ın bugünkü yazısı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, geçen hafta 32. Gün programında  konuşurken şöyle diyor:

Çocuk Arap harfleriyle bir kelimeyi okumayı öğrenecek ama okuduğu şey Kuran olacak. Bir müfredat oluşturacağız. Okuyacak ama anlamayacak. Zaten Kuran okuyanların büyük bölümü anlamazlar onu bir kutsal bir kitap olarak okurlar.
Demek çocuklara bu derslerde “anlamadan okumak” öğretilecek...


Milyonlarca öğrenci zamanını ve enerjisini buna harcayacak. Ne güzel...

Başbakan ise geçen hafta Tuskon toplantısında şöyle konuşuyordu:

“Bunlar (CHP’liler) Kur’an’ın süslü kılıfta durmasından korkmadılar, okunmasından, okutulmasından ve anlaşılmasından korktular.”

Anlaşılmasından korkan sadece CHP mi?

Milli Eğitim Bakanı programda bir ara şöyle diyor:

“Dini eğitimin sadece Müslüman çocukları için gerekli olduğunu düşünmemek lazım. Hıristiyan, Musevi ve diğer uygulamalar için de bu fırsatları vermeliyiz.”

Takdimci soruyor:

- Papazlar mı öğretecek?

Bakan yanıt veriyor:

- St. Benoit’da ya da diğer Fransız okullarında papazlar ders vermiyor mu peki bunu neden hoş görmüyorsunuz?  

Anlaşılan Bakan Bey Saint Benoit gibi okullarda papazların din dersi verdiğini zannediyor. Olacak şey mi? Bakanın şu sözleri de ilginç:

“Diyelim ki iki öğrenci Yahudiliği öğrenmek istiyorum dedi, 5 öğrenci başka bir seçmeli ders istedi. Her birine öğretmen veremezsiniz ne yapılıyor, en fazla istenen veriliyor...”

Yani... Bir seçmeli ders için yeterli öğrenci olmayınca çocuklar seçmedikleri ama çok talep olan derse aktarılacak. Şenlik...  
(milliyet) 

> Çocuklara 'anlamadan okumak' öğretilecek!

Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık'ın bugünkü yazısı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, geçen hafta 32. Gün programında  konuşurken şöyle diyor:

Çocuk Arap harfleriyle bir kelimeyi okumayı öğrenecek ama okuduğu şey Kuran olacak. Bir müfredat oluşturacağız. Okuyacak ama anlamayacak. Zaten Kuran okuyanların büyük bölümü anlamazlar onu bir kutsal bir kitap olarak okurlar.
Demek çocuklara bu derslerde “anlamadan okumak” öğretilecek...


Milyonlarca öğrenci zamanını ve enerjisini buna harcayacak. Ne güzel...

Başbakan ise geçen hafta Tuskon toplantısında şöyle konuşuyordu:

“Bunlar (CHP’liler) Kur’an’ın süslü kılıfta durmasından korkmadılar, okunmasından, okutulmasından ve anlaşılmasından korktular.”

Anlaşılmasından korkan sadece CHP mi?

Milli Eğitim Bakanı programda bir ara şöyle diyor:

“Dini eğitimin sadece Müslüman çocukları için gerekli olduğunu düşünmemek lazım. Hıristiyan, Musevi ve diğer uygulamalar için de bu fırsatları vermeliyiz.”

Takdimci soruyor:

- Papazlar mı öğretecek?

Bakan yanıt veriyor:

- St. Benoit’da ya da diğer Fransız okullarında papazlar ders vermiyor mu peki bunu neden hoş görmüyorsunuz?  

Anlaşılan Bakan Bey Saint Benoit gibi okullarda papazların din dersi verdiğini zannediyor. Olacak şey mi? Bakanın şu sözleri de ilginç:

“Diyelim ki iki öğrenci Yahudiliği öğrenmek istiyorum dedi, 5 öğrenci başka bir seçmeli ders istedi. Her birine öğretmen veremezsiniz ne yapılıyor, en fazla istenen veriliyor...”

Yani... Bir seçmeli ders için yeterli öğrenci olmayınca çocuklar seçmedikleri ama çok talep olan derse aktarılacak. Şenlik...  
(milliyet) 

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 10:05

Gösterim: 1891

Polisler bugün Polis Bayramı’nda kendi seslerini duyurmak için farklı bir eylem yapacak.

Türk Polis Teşkilatı tarafından Polis Bayramı olarak kutlanan 10 Nisan, polis memurlarının farklı bir protestosuna sahne olacak. Polisler, bugün Facebook profillerini karartacak ve “Haksızlıklara Tepki olarak 10 Nisan Polis Bayramı’nı Kutlamıyorum” yazısını koyacak. ‘Türkiyepolisendikası.com’un kurucusu polisler “Bu bayram ‘bizim’ değil” diyor ve ekliyorlar:

“Nasıl olsa malum(!) birileri bu bayramda da ‘POLİS ADINA’ yiyip içip eğlenirken, biz polis memurları kapıkulu olarak layık görülen yer olan kapı arkalarında saatlerce bekletileceğiz.”

Polisler ne istiyor?

“Şehitlerimiz var, meslektaşımız polis memuru Nadir Özgen 7 aydır PKK terör örgütünün elinde” diyen ‘Türkiyepolisendikası.com’un kurucusu polislerin talepleri özetle şöyle:

* İnsan haklarını korumak için yemin ederken insan haklarına aykırı çalıştırılıyoruz.

* Emsallerimiz ile aynı ek gösterge hakkı verilmiyor indigenerics.com.

* Ücretlendirmede ‘eşit işe eşit ücret’ prensibine aykırı olarak ayda 160 saat çalışan polisle 240 saat çalışan bir tutuluyor.

* Haklarımızı öğrenme, koruma ve gelişmesinde çok büyük yeri olan, uluslararası sözleşmelerde de açıkça yer alan dernek ya da sendika hakkımız yok.”

* Başta özlük hakları olmak üzere pek çok konuda haksızlıklara uğradıklarını savunan polislerin sayısı giderek artıyor. Başka platform olmadığı için sorun sosyal paylaşım sitelerinden duyuruluyor. ‘Polis Kürsüsü’ adlı sayfa 15 bin kişi tarafından takip ediliyor. ‘Polis Memurları Dayanışma Grubu’ adlı sayfayı ise 163 bin kişi takip ediyor.

(radikal)

> Polislerin Facebook eylemi

Polisler bugün Polis Bayramı’nda kendi seslerini duyurmak için farklı bir eylem yapacak.

Türk Polis Teşkilatı tarafından Polis Bayramı olarak kutlanan 10 Nisan, polis memurlarının farklı bir protestosuna sahne olacak. Polisler, bugün Facebook profillerini karartacak ve “Haksızlıklara Tepki olarak 10 Nisan Polis Bayramı’nı Kutlamıyorum” yazısını koyacak. ‘Türkiyepolisendikası.com’un kurucusu polisler “Bu bayram ‘bizim’ değil” diyor ve ekliyorlar:

“Nasıl olsa malum(!) birileri bu bayramda da ‘POLİS ADINA’ yiyip içip eğlenirken, biz polis memurları kapıkulu olarak layık görülen yer olan kapı arkalarında saatlerce bekletileceğiz.”

Polisler ne istiyor?

“Şehitlerimiz var, meslektaşımız polis memuru Nadir Özgen 7 aydır PKK terör örgütünün elinde” diyen ‘Türkiyepolisendikası.com’un kurucusu polislerin talepleri özetle şöyle:

* İnsan haklarını korumak için yemin ederken insan haklarına aykırı çalıştırılıyoruz.

* Emsallerimiz ile aynı ek gösterge hakkı verilmiyor indigenerics.com.

* Ücretlendirmede ‘eşit işe eşit ücret’ prensibine aykırı olarak ayda 160 saat çalışan polisle 240 saat çalışan bir tutuluyor.

* Haklarımızı öğrenme, koruma ve gelişmesinde çok büyük yeri olan, uluslararası sözleşmelerde de açıkça yer alan dernek ya da sendika hakkımız yok.”

* Başta özlük hakları olmak üzere pek çok konuda haksızlıklara uğradıklarını savunan polislerin sayısı giderek artıyor. Başka platform olmadığı için sorun sosyal paylaşım sitelerinden duyuruluyor. ‘Polis Kürsüsü’ adlı sayfa 15 bin kişi tarafından takip ediliyor. ‘Polis Memurları Dayanışma Grubu’ adlı sayfayı ise 163 bin kişi takip ediyor.

(radikal)

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 09:20

Gösterim: 2288


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.