Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Hürriyet Gazetesi’nden Ayşe Alp’in haberine göre ÖSYM bir şirket kurmaya hazırlanıyor.

ÖSYM özelleşecek mi?Üniversiteye giriş sınavında gündeme gelen şifre iddialarından sonra ÖSYM, sınav yapmak için kendisi bir şirket kuracak veya bir şirkete ortak olacak. Sadece sınav salonlarında değil; soruların hazırlandığı, basıldığı, dağıtıldığı, muhafaza edildiği binalarda da sınav öncesi ve sınav sırasında ‘sinyal kesici’ cihazlar kullanılacak. Soru kitapçıkları 6 ayda, cevap kağıtları ise 1 yılda imha edilecek.

Yükseköğretime Giriş Sınavında ortaya çıkan ‘şifre’ iddialarından sonra ÖSYM kanununda köklü değişiklikler yapılacak. Sınav güvenliğinin sağlanması ve sınav maliyetlerinin düşürülmesi için ÖSYM kendi şirketini kuracak veya mevcut şirketlere ortak olacak. Bu şirketlerin mal ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunu’ndan muaf tutulacak.

HÜKÜMET KARAR VERECEK

Buna göre, ÖSYM başkanlığı, sınavların tamamını veya bir kısmını kuracağı veya iştirak edeceği şirketler eliyle yürütebilecek. Şirket kurulmasına veya kurulu şirketlere iştirak edilmesine, yönetim kurulunun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu karar verecek.

SİNYAL KARIŞTIRICI

Adaylar arasında adalet ve fırsat eşitliğinin sağlanması için sınav güvenliği ve gizliliğine dikkat çekiliyor. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de sadece sınavların yapıldığı salonlarda değil; soruların hazırlandığı, basıldığı, dağıtıldığı, muhafaza edildiği binalarda da sınav öncesi ve sırasında ‘sinyal karıştırıcı’ ve benzeri diğer cihazlar kullanılacak.

6 AYDA İMHA EDİLECEK

Yeni düzenlemeyle ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda kullanılan soru kitapçıkları ile cevap kağıtlarını saklama süreleri de düşecek. Buna göre soru kitapçıkları 1 yıl yerine 6 ay saklanacak. Cevap kağıtları ise 2 yıl yerine 1 yıl arşivde tutulacak. Bu sayede ÖSYM’nin saklama maliyetini düşürülecek.

İKİ YENİ BAŞKANLIK KURULACAK

ÖSYM’nin yeni görevlerini sağlıklı yürütebilmesi için de iki yeni başkanlık kurulması öngörülüyor. İlk defa yapılacak sınavları tanımlamak, sınav kabul koşullarını belirlemek , sınav takvimi oluşturmak gibi görevler için Dış ilişkiler ve İş Geliştirme Daire Başkanlığı kurulacak.

Başvuru merkezleri, sınav koordinasyonu, sınav personeli ve ücretlerinin belirlenmesi işleri için de Sınav Görevlileri Yönetimi Daire Başkanlığı oluşturulacak.

ÖSYM, yurtdışında yaptığı sınavlar için yine Bakanlar Kurulu kararıyla koordinatörlük açabilecek.

HOCALARA ÖZEL İZİN

Yapılacak bir diğer değişiklikle de soru hazırlama, denetleme ve değerlendirme konularında ihtisaslaşmış doçent ve profesör unvanlı öğretim üyeleri, üniversitelerinin muvafakati ile ÖSYM’de ‘aylıksız izinli’ olarak görevlendirilebilecek. 

ARTIK ONLAR DA  SINAV PARASI ALACAK

Yeni düzenlemeyle ÖSYM başkan ve yardımcıları kurulacak şirketlerde aktif sorumluluk üstlenecekler. Bu sorumlulukları karşılığında şirketten aylık ödeme alacaklar. Ancak bu ücret KİT yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen miktarları geçmeyecek.

Ayrıca Başkan ve yardımcıları, daire başkanı, 1. Hukuk müşaviri, basın müşaviri, hukuk müşaviri, ÖSYM uzmanı ve uzman yardımcısı ile şube müdürlerine ‘sınav ücreti’ verilmeye başlanacak.

(hürriyet)

> ÖSYM özelleşiyor mu?

Hürriyet Gazetesi’nden Ayşe Alp’in haberine göre ÖSYM bir şirket kurmaya hazırlanıyor.

ÖSYM özelleşecek mi?Üniversiteye giriş sınavında gündeme gelen şifre iddialarından sonra ÖSYM, sınav yapmak için kendisi bir şirket kuracak veya bir şirkete ortak olacak. Sadece sınav salonlarında değil; soruların hazırlandığı, basıldığı, dağıtıldığı, muhafaza edildiği binalarda da sınav öncesi ve sınav sırasında ‘sinyal kesici’ cihazlar kullanılacak. Soru kitapçıkları 6 ayda, cevap kağıtları ise 1 yılda imha edilecek.

Yükseköğretime Giriş Sınavında ortaya çıkan ‘şifre’ iddialarından sonra ÖSYM kanununda köklü değişiklikler yapılacak. Sınav güvenliğinin sağlanması ve sınav maliyetlerinin düşürülmesi için ÖSYM kendi şirketini kuracak veya mevcut şirketlere ortak olacak. Bu şirketlerin mal ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunu’ndan muaf tutulacak.

HÜKÜMET KARAR VERECEK

Buna göre, ÖSYM başkanlığı, sınavların tamamını veya bir kısmını kuracağı veya iştirak edeceği şirketler eliyle yürütebilecek. Şirket kurulmasına veya kurulu şirketlere iştirak edilmesine, yönetim kurulunun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu karar verecek.

SİNYAL KARIŞTIRICI

Adaylar arasında adalet ve fırsat eşitliğinin sağlanması için sınav güvenliği ve gizliliğine dikkat çekiliyor. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de sadece sınavların yapıldığı salonlarda değil; soruların hazırlandığı, basıldığı, dağıtıldığı, muhafaza edildiği binalarda da sınav öncesi ve sırasında ‘sinyal karıştırıcı’ ve benzeri diğer cihazlar kullanılacak.

6 AYDA İMHA EDİLECEK

Yeni düzenlemeyle ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda kullanılan soru kitapçıkları ile cevap kağıtlarını saklama süreleri de düşecek. Buna göre soru kitapçıkları 1 yıl yerine 6 ay saklanacak. Cevap kağıtları ise 2 yıl yerine 1 yıl arşivde tutulacak. Bu sayede ÖSYM’nin saklama maliyetini düşürülecek.

İKİ YENİ BAŞKANLIK KURULACAK

ÖSYM’nin yeni görevlerini sağlıklı yürütebilmesi için de iki yeni başkanlık kurulması öngörülüyor. İlk defa yapılacak sınavları tanımlamak, sınav kabul koşullarını belirlemek , sınav takvimi oluşturmak gibi görevler için Dış ilişkiler ve İş Geliştirme Daire Başkanlığı kurulacak.

Başvuru merkezleri, sınav koordinasyonu, sınav personeli ve ücretlerinin belirlenmesi işleri için de Sınav Görevlileri Yönetimi Daire Başkanlığı oluşturulacak.

ÖSYM, yurtdışında yaptığı sınavlar için yine Bakanlar Kurulu kararıyla koordinatörlük açabilecek.

HOCALARA ÖZEL İZİN

Yapılacak bir diğer değişiklikle de soru hazırlama, denetleme ve değerlendirme konularında ihtisaslaşmış doçent ve profesör unvanlı öğretim üyeleri, üniversitelerinin muvafakati ile ÖSYM’de ‘aylıksız izinli’ olarak görevlendirilebilecek. 

ARTIK ONLAR DA  SINAV PARASI ALACAK

Yeni düzenlemeyle ÖSYM başkan ve yardımcıları kurulacak şirketlerde aktif sorumluluk üstlenecekler. Bu sorumlulukları karşılığında şirketten aylık ödeme alacaklar. Ancak bu ücret KİT yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen miktarları geçmeyecek.

Ayrıca Başkan ve yardımcıları, daire başkanı, 1. Hukuk müşaviri, basın müşaviri, hukuk müşaviri, ÖSYM uzmanı ve uzman yardımcısı ile şube müdürlerine ‘sınav ücreti’ verilmeye başlanacak.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Haziran 2012 16:49

Gösterim: 4846

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hollandalı milletvekili Barry Madlener’in kendisini tahrik ettiğini ve Türkiye hakkında ağır ithamlarda bulunması üzerine o sözleri söylediğini belirtti.

 Bağış bu sefer bağışladı ama… AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hollandalı milletvekili Barry Madlener ile dün yaşananlara ilişkin olarak, ''Bu arkadaş benim belalım olmaya talip, anladığım kadarıyla. Kendisi dün yine son derece ağır ithamlar içeren, Türkiye'yi hırsızlıkla suçlayan, iftiralar atan ve inançlarımıza, değerlerimize, dinimize, İslam'a hakaret eden cümleler kurdu ve bir kitap vermeye kalktı. Ben de 'Onu, daha evvel karikatürü koyduğun yere koy' dedim'' diye konuştu.

Bağış, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dün Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısında Hollandalı milletvekili Barry Madlener ile yaşadığı diyaloğa ilişkin şunları söyledi:

''Dün zaten çok açık net bir şekilde yaşandı, şeffaf bir şekilde yaşandı. Bu arkadaş benim belalım olmaya talip, anladığım kadarıyla. Kendisi dün yine son derece ağır ithamlar içeren, Türkiye'yi hırsızlıkla suçlayan, iftiralar atan ve inançlarımıza, değerlerimize, dinimize, İslam'a hakaret eden cümleler kurdu ve bir kitap vermeye kalktı. Ben de 'Onu, daha evvel karikatürü koyduğun yere koy' dedim. Sonra da sorular toptan alındığı için cevapları toptan verilirken de kendisine cevabı verdim. Bugüne kadar birkaç tane ders öğretmiştim ona. Mevlana'dan 'Gel, kim olursan gel, seni de tedavi ederiz' demiştim. 'Geçmişte cahillerle tartışmadım, hiç tartışmayın, ben hiç kazanamadım'ı öğretmiştim. Dün de ona ülkemizde son dönemde çok yaygın bir şekilde kullanılan 'Bak oğlum git'i öğrettik.

Her seferinde bir şey öğreniyor ama bu herhalde jübilesi oldu. Çünkü Hollanda Parlamentosu'na adaylığını koymuş. Ben de ona ait olduğu yeri anlatmaya çalıştım, hatta Norveçli katil Brievik'i ziyaret etmesini önerdim. Çünkü bu zihniyetin gideceği nokta odur. O duruma düşmeden bu arkadaşı tedavi etmek gerektiğine inandım ve 'İslam'ın tek bir savaşı vardır o da cehaletle savaştır. İnşallah seni de bu cehaletten kurtarırız, inşallah tefekkür etme, düşünme imkanı bulursun' dedim. Orada yaşanan olaylara şahit olan herkes, komisyon üyeleri, Avrupalı parlamenterler, farklı ülkelerin temsilcileri, herkes bu şahsiyetin artık bu fütursuz tavırlarından bıkmış durumda. Hiçbir destekçisi de yok. Ama zannediyorum kendi tabanı içerisinde popülarite kazanmak için çalışıp, çabalıyor. Bunları da çok fazla kafaya takmaya değmez. Biz 'durmak yok yola devam' diyoruz.''

> Bağış bu sefer bağışladı ama…

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hollandalı milletvekili Barry Madlener’in kendisini tahrik ettiğini ve Türkiye hakkında ağır ithamlarda bulunması üzerine o sözleri söylediğini belirtti.

 Bağış bu sefer bağışladı ama… AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hollandalı milletvekili Barry Madlener ile dün yaşananlara ilişkin olarak, ''Bu arkadaş benim belalım olmaya talip, anladığım kadarıyla. Kendisi dün yine son derece ağır ithamlar içeren, Türkiye'yi hırsızlıkla suçlayan, iftiralar atan ve inançlarımıza, değerlerimize, dinimize, İslam'a hakaret eden cümleler kurdu ve bir kitap vermeye kalktı. Ben de 'Onu, daha evvel karikatürü koyduğun yere koy' dedim'' diye konuştu.

Bağış, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dün Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısında Hollandalı milletvekili Barry Madlener ile yaşadığı diyaloğa ilişkin şunları söyledi:

''Dün zaten çok açık net bir şekilde yaşandı, şeffaf bir şekilde yaşandı. Bu arkadaş benim belalım olmaya talip, anladığım kadarıyla. Kendisi dün yine son derece ağır ithamlar içeren, Türkiye'yi hırsızlıkla suçlayan, iftiralar atan ve inançlarımıza, değerlerimize, dinimize, İslam'a hakaret eden cümleler kurdu ve bir kitap vermeye kalktı. Ben de 'Onu, daha evvel karikatürü koyduğun yere koy' dedim. Sonra da sorular toptan alındığı için cevapları toptan verilirken de kendisine cevabı verdim. Bugüne kadar birkaç tane ders öğretmiştim ona. Mevlana'dan 'Gel, kim olursan gel, seni de tedavi ederiz' demiştim. 'Geçmişte cahillerle tartışmadım, hiç tartışmayın, ben hiç kazanamadım'ı öğretmiştim. Dün de ona ülkemizde son dönemde çok yaygın bir şekilde kullanılan 'Bak oğlum git'i öğrettik.

Her seferinde bir şey öğreniyor ama bu herhalde jübilesi oldu. Çünkü Hollanda Parlamentosu'na adaylığını koymuş. Ben de ona ait olduğu yeri anlatmaya çalıştım, hatta Norveçli katil Brievik'i ziyaret etmesini önerdim. Çünkü bu zihniyetin gideceği nokta odur. O duruma düşmeden bu arkadaşı tedavi etmek gerektiğine inandım ve 'İslam'ın tek bir savaşı vardır o da cehaletle savaştır. İnşallah seni de bu cehaletten kurtarırız, inşallah tefekkür etme, düşünme imkanı bulursun' dedim. Orada yaşanan olaylara şahit olan herkes, komisyon üyeleri, Avrupalı parlamenterler, farklı ülkelerin temsilcileri, herkes bu şahsiyetin artık bu fütursuz tavırlarından bıkmış durumda. Hiçbir destekçisi de yok. Ama zannediyorum kendi tabanı içerisinde popülarite kazanmak için çalışıp, çabalıyor. Bunları da çok fazla kafaya takmaya değmez. Biz 'durmak yok yola devam' diyoruz.''

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Haziran 2012 15:30

Gösterim: 3986

Başbakan Erdoğan’ın ‘Kürtçe seçmeli ders olarak okutulacak’ açıklamasının ardından gözler üniversitelere çevrildi. Kürtçeyi ilk kez akademiye taşıyan üniversitenin rektör yardımcısı Yıldırım: Kürtçe öğretmeni yetiştirmek için elimizde 100 kişi var.

Kürtçe dersinin yol haritasıArtuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü ilk Kürtçe bölümünü açmıştı.

Başbakan Erdoğan’ın Kürtçenin seçmeli ders olarak öğretileceği yönündeki açıklaması Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerde de tartışılıyor. Türkiye’de ilk Kürt Dili Enstitüsü ile Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kurarak iki yıldır Kürtçe akademik eğitim veren Mardin Artuklu Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Dekanı Prof. Dr. Kadri Yıldırım, seçmeli Kürtçe dersi için altyapının henüz müsait olmadığını söyleyerek, uygulamanın pilot bölge veya illerde başlamasını öneriyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na konuyla ilgili bir rapor hazırladıklarını ve Kürtçe dersler için eğitimcilerin yetiştirilmesi konusunu üstlenmek istediklerini belirten Yıldırım, şu ana dek yetiştirdikleri ve Kürtçe öğretmenliği yapabilecek 100 kişi olduğunu söylüyor.

Seçmeli Kürtçe ders girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürtlerin ve dil sorunlarının çözümü olduğu manasına gelmiyor, fakat ileride çok önemli çözümler için yapılacak yasal değişikliklerin önünü açmak için değerlendirilirse çok önemli. 5–10 yıl sonra anadilde eğitimi getirirseniz, aradaki süreci hem hoca adayı-eğitmen hem de kitap, materyal, müfredat hazırlama gibi noktalarda değerlendirmek açısından çok faydalı.

Uygulamaya ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’na öneriniz neydi?

Bizim pilot bölgelere yetecek kadar bir altyapımız var ama bu Türkiye geneli için yetersiz. MEB’e müracaatımızda, bu işe talip olanların üniversitemizde Kürdoloji kadrosunca yazılı ve sözlü bir sınava, seçilenlerin yoğunlaştırılmış yaz kurslarına tabi tutulmasını ve sertifika alanların değerlendirilmesini içeren bir yol haritası sunduk. 40 yüksek lisans, 20 lisans öğrencimiz var. Eylül ayı için 100 lisans öğrencisi talebinde bulunduk. Elimizde eğitilmiş potansiyel 100 kişi var. Bunları devreye koyarak ayrı bir eğitim kadrosu oluşturacağız. Daha sonra anadilde eğitim kararı alınırsa, o zaman sıfırdan işe başlamaktansa bu sürede boşluk kapanmış olur. Üniversite mezunları veya mevcut eğitmenler müracaat etsinler, biz sınavla seçtiklerimizi bu yaz yoğunlaştırılmış eğitime tabi tutalım. Listeleri verelim ve Milli Eğitim de görevlendirme yapsın. Temel yaklaşımımız bu. Bundan sonra da her 3 ayda bir 1000 kadar adayı eğitebiliriz. Mezunların sayısı arttıkça, pilot uygulamaların sayısı da artsın ve orantılı bir şekilde devam etsin... Bizim önerimiz bu.

Bakanlığın yanıtı ne oldu?

Bakanlık olumlu karşıladı, bir tek eğitilecek olan kitlenin kimlerden oluşacağı konusunda bir netlik oluşmadı. Formasyon ve öğretmenlik atamalarında KPSS problemi var. En pratik çıkış noktasını kararlaştırıp bize bildireceklerini söylediler.

‘BDP’nin tutumu önemli

Türkiye’de Kürtçede birçok lehçe var, bunlar nasıl şekillendirilecek?

Önerimiz şu: Türkiye’deki Kürtçe seçmeli ders içinde dersin adı Kürtçe olacak ama içeriği hem Kurmanci hem Zazaki lehçelerini kapsayacak.

Daha önce de Kürtçe kurslar açıldı, ilgisizlikten veya eğitim yetersizliğinden kapandı...

Bu girişimde hem tehlike vardır hem de yoktur. Eğer geniş bir uzlaşma sağlanmazsa, Kürtlerin, herkesin bu konuda yıllardır kendi çalışması vardır. Değişik isimlerle kurulmuş dil enstitüleri, dernekleri, vakıfları var. Bunların hepsi dahil edilerek geniş bir uzlaşma sağlanırsa olumsuzluk protestolarla da karşılaşmaz ve bu önemli adım iyi bir şekilde değerlendirilir. Ama çok dar bir çerçevede hareket edilirse, başarısızlık riski olabilir. Meselenin siyasi boyutu da var. Açık söylemek gerekirse; BDP’nin bu işin neresinde yer alacağı çok önemli. Onların bakışı bu konuda belirleyici olacak. Bir şekilde onlar sürece dahil edilirse, onları da kamuoyunda tatmin edecek bir takvim belirlenirse yansıması çok olumlu olacak. Ve geniş bir sahiplenme de olacak. Aksi durumda biraz sancılı olur.

Bingöl’de Zazaca için hazırlık...

Zazaca eğitim de veren Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü’nün Müdürü Nusrettin Bolelli, Kürtçe ve Zazaca bilen 20’ye yakın hocaları olduğunu, açılan 10 kişilik kadro için de 99 kişinin başvurduğunu ve bu yıl YÖK’ten 20 kontenjan talep edeceklerini söylüyor. Seçmeli ders kararından sonra öğretmen ihtiyacının gündeme geleceğini söyleyen Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün ise Kürt Dili ve Edebiyatı başvurularının geçen hafta kabul edildiğini belirtti.

(radikal)

> Kürtçe dersinin yol haritası

Başbakan Erdoğan’ın ‘Kürtçe seçmeli ders olarak okutulacak’ açıklamasının ardından gözler üniversitelere çevrildi. Kürtçeyi ilk kez akademiye taşıyan üniversitenin rektör yardımcısı Yıldırım: Kürtçe öğretmeni yetiştirmek için elimizde 100 kişi var.

Kürtçe dersinin yol haritasıArtuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü ilk Kürtçe bölümünü açmıştı.

Başbakan Erdoğan’ın Kürtçenin seçmeli ders olarak öğretileceği yönündeki açıklaması Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerde de tartışılıyor. Türkiye’de ilk Kürt Dili Enstitüsü ile Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kurarak iki yıldır Kürtçe akademik eğitim veren Mardin Artuklu Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Dekanı Prof. Dr. Kadri Yıldırım, seçmeli Kürtçe dersi için altyapının henüz müsait olmadığını söyleyerek, uygulamanın pilot bölge veya illerde başlamasını öneriyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na konuyla ilgili bir rapor hazırladıklarını ve Kürtçe dersler için eğitimcilerin yetiştirilmesi konusunu üstlenmek istediklerini belirten Yıldırım, şu ana dek yetiştirdikleri ve Kürtçe öğretmenliği yapabilecek 100 kişi olduğunu söylüyor.

Seçmeli Kürtçe ders girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürtlerin ve dil sorunlarının çözümü olduğu manasına gelmiyor, fakat ileride çok önemli çözümler için yapılacak yasal değişikliklerin önünü açmak için değerlendirilirse çok önemli. 5–10 yıl sonra anadilde eğitimi getirirseniz, aradaki süreci hem hoca adayı-eğitmen hem de kitap, materyal, müfredat hazırlama gibi noktalarda değerlendirmek açısından çok faydalı.

Uygulamaya ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’na öneriniz neydi?

Bizim pilot bölgelere yetecek kadar bir altyapımız var ama bu Türkiye geneli için yetersiz. MEB’e müracaatımızda, bu işe talip olanların üniversitemizde Kürdoloji kadrosunca yazılı ve sözlü bir sınava, seçilenlerin yoğunlaştırılmış yaz kurslarına tabi tutulmasını ve sertifika alanların değerlendirilmesini içeren bir yol haritası sunduk. 40 yüksek lisans, 20 lisans öğrencimiz var. Eylül ayı için 100 lisans öğrencisi talebinde bulunduk. Elimizde eğitilmiş potansiyel 100 kişi var. Bunları devreye koyarak ayrı bir eğitim kadrosu oluşturacağız. Daha sonra anadilde eğitim kararı alınırsa, o zaman sıfırdan işe başlamaktansa bu sürede boşluk kapanmış olur. Üniversite mezunları veya mevcut eğitmenler müracaat etsinler, biz sınavla seçtiklerimizi bu yaz yoğunlaştırılmış eğitime tabi tutalım. Listeleri verelim ve Milli Eğitim de görevlendirme yapsın. Temel yaklaşımımız bu. Bundan sonra da her 3 ayda bir 1000 kadar adayı eğitebiliriz. Mezunların sayısı arttıkça, pilot uygulamaların sayısı da artsın ve orantılı bir şekilde devam etsin... Bizim önerimiz bu.

Bakanlığın yanıtı ne oldu?

Bakanlık olumlu karşıladı, bir tek eğitilecek olan kitlenin kimlerden oluşacağı konusunda bir netlik oluşmadı. Formasyon ve öğretmenlik atamalarında KPSS problemi var. En pratik çıkış noktasını kararlaştırıp bize bildireceklerini söylediler.

‘BDP’nin tutumu önemli

Türkiye’de Kürtçede birçok lehçe var, bunlar nasıl şekillendirilecek?

Önerimiz şu: Türkiye’deki Kürtçe seçmeli ders içinde dersin adı Kürtçe olacak ama içeriği hem Kurmanci hem Zazaki lehçelerini kapsayacak.

Daha önce de Kürtçe kurslar açıldı, ilgisizlikten veya eğitim yetersizliğinden kapandı...

Bu girişimde hem tehlike vardır hem de yoktur. Eğer geniş bir uzlaşma sağlanmazsa, Kürtlerin, herkesin bu konuda yıllardır kendi çalışması vardır. Değişik isimlerle kurulmuş dil enstitüleri, dernekleri, vakıfları var. Bunların hepsi dahil edilerek geniş bir uzlaşma sağlanırsa olumsuzluk protestolarla da karşılaşmaz ve bu önemli adım iyi bir şekilde değerlendirilir. Ama çok dar bir çerçevede hareket edilirse, başarısızlık riski olabilir. Meselenin siyasi boyutu da var. Açık söylemek gerekirse; BDP’nin bu işin neresinde yer alacağı çok önemli. Onların bakışı bu konuda belirleyici olacak. Bir şekilde onlar sürece dahil edilirse, onları da kamuoyunda tatmin edecek bir takvim belirlenirse yansıması çok olumlu olacak. Ve geniş bir sahiplenme de olacak. Aksi durumda biraz sancılı olur.

Bingöl’de Zazaca için hazırlık...

Zazaca eğitim de veren Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü’nün Müdürü Nusrettin Bolelli, Kürtçe ve Zazaca bilen 20’ye yakın hocaları olduğunu, açılan 10 kişilik kadro için de 99 kişinin başvurduğunu ve bu yıl YÖK’ten 20 kontenjan talep edeceklerini söylüyor. Seçmeli ders kararından sonra öğretmen ihtiyacının gündeme geleceğini söyleyen Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün ise Kürt Dili ve Edebiyatı başvurularının geçen hafta kabul edildiğini belirtti.

(radikal)

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Haziran 2012 09:45

Gösterim: 4343

MEB Talim ve Terbiye Kurulu, taslak haftalık ders saati çizelgesini hazırlamadan önce Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri ile diğer bazı ülkelerdeki ders saatlerini, öğretim sürelerini, seçmeli dersleri inceleyen bir çalışma hazırladı.

Türkiye ders saatlerinde Avrupa’dan gerideÇalışmada, aralarında Avrupa Birliği ülkelerinin de olduğu 43 ülkenin ortalamasına yer veriliyor. Buna göre, bu ülkelerde 1. sınıftan 8. sınıfa kadar toplam 6 bin 434 saat zorunlu ders verilirken, Türkiye'de ise toplam 5 bin 760 saat zorunlu ders veriliyor.

Türkiye'nin diğer ülkelerle durumunun kıyaslandığı çalışmada, 8 yıllık eğitim süresi içinde Türkiye'nin AB ülkelerinin yaklaşık 1 yıllık öğretime karşılık gelen bir süre gerisinde kaldığı belirtildi. Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki farkın Türkiye'nin aleyhine sınıf düzeyi yükseldikçe arttığı ifade edilerek, diğer ülkelerde genel olarak ilk yıllarda öğretim süresinin daha düşük olduğu, sınıf düzeyinin yükseldikçe arttığı; Türkiye'de ise bunun 1. sınıftan 8. sınıfa kadar sabit kaldığı kaydedildi.

> Türkiye ders saatlerinde Avrupa’dan geride

MEB Talim ve Terbiye Kurulu, taslak haftalık ders saati çizelgesini hazırlamadan önce Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri ile diğer bazı ülkelerdeki ders saatlerini, öğretim sürelerini, seçmeli dersleri inceleyen bir çalışma hazırladı.

Türkiye ders saatlerinde Avrupa’dan gerideÇalışmada, aralarında Avrupa Birliği ülkelerinin de olduğu 43 ülkenin ortalamasına yer veriliyor. Buna göre, bu ülkelerde 1. sınıftan 8. sınıfa kadar toplam 6 bin 434 saat zorunlu ders verilirken, Türkiye'de ise toplam 5 bin 760 saat zorunlu ders veriliyor.

Türkiye'nin diğer ülkelerle durumunun kıyaslandığı çalışmada, 8 yıllık eğitim süresi içinde Türkiye'nin AB ülkelerinin yaklaşık 1 yıllık öğretime karşılık gelen bir süre gerisinde kaldığı belirtildi. Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki farkın Türkiye'nin aleyhine sınıf düzeyi yükseldikçe arttığı ifade edilerek, diğer ülkelerde genel olarak ilk yıllarda öğretim süresinin daha düşük olduğu, sınıf düzeyinin yükseldikçe arttığı; Türkiye'de ise bunun 1. sınıftan 8. sınıfa kadar sabit kaldığı kaydedildi.

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Haziran 2012 12:12

Gösterim: 6351

Milli Eğitim Bakanlığı okulları yeni sisteme hazırlamak için harekete geçti.

Kısa bir süreliğine okullarımız hizmet veremiyor!Yeni eğitim yılında uygulanmaya başlanacak 4+4+4 eğitim sistemi için okullar dönüştürülüyor. Kimi okullar ilköğretim ve ortaöğretim olarak devam ederken kimileri ortaokula ya da imam hatip ortaokuluna çevriliyor. Bazı iller dönüşüm listelerini açıkladı, kimilerinde devam ediyor. Yaklaşık 6 bin okulun olduğu İstanbul’da çalışmalar yarın tamamlanmış olacak. Ancak birçok ilde “Okulumuza dokunmayın” diye eylem yapan veliler tepkili çünkü yanıt bekleyen soru çok.

Kemal Hasoğlu İlköğetim Okulu velisi Özgür Beyazkuş: “Duyumlarımız okulumuzun imam hatip orta okuluna çevrildiği yönünde. Kızım 4. sınıf. Geçen sene bir kolejden burs aldı. Şimdi yollamadığıma pişmanım. Çünkü ne olacak bilmiyoruz. Bize yakın iki okul daha var ama adresimiz tutmuyor, yani onlar ilköğretim olsa bile kayıt yaptıramayabiliriz. Daha uzak bir okul olacak, bu kez servis parası... Okulumuz benim de mezun olduğum, öğretmeninden kantincisine kadar herkesi tanıdığım bir okuldu. Şimdi yeniden okula başlamış gibi olacak. Okulda bizim bağışlarımızla pek çok şey yapıldı, ne olacak? Kafam o kadar yorgun ki bütün yazımız bu sorulara cevap aramakla geçecek.

Fatih Ali Kuşçu İlköğretim Okulu velisi İlgin Gül: “Bizim okul Anadolu imam hatip kız lisesi olacak çünkü kurucu müdür bile atandı. İkinci sınıfa geçen iki çocuğum var. Üstelik bizim okul etütlü yani çalışan anne babalar için sabah saat 08.30’dan saat 16.00’ya kadar. Bizi adrese göre okullara dağıtacaklarsa, ben etütlü okula verilecek miyim? Yakında böyle bir okul yok. Servis ücreti de işin içine girecek. Binamızın pisuarları bile ilkokula göre. Ortaokul yapacaklarsa bunları düzeltecekler, hep masraf. Değişiklik çocuk üzerinde psikolojik etki bırakacak, öğretmenlerimiz de dağılacak.”

Maltepe Mutluhan Uzunel Çolakoğlu İlköğretim Okulu velisi Erdoğan Bayrakoğlu: “Okul geçen sene açılmıştı. Şimdi imam hatip ortaokulu olacağı söyleniyor. Bölgede iki ilkokul var ama depreme dayanıklı değiller. ‘Biri yıkılacak’ deniliyor. Biz uzak okullara mı gideceğiz? Yeni okul olduğu için veliler olarak tüm eksikleri bağışlarla kapatmıştık. Şimdi elimizden alınıyor. Aldatılmışlık duygusu yaşıyoruz.”

(radikal)

> Kısa bir süreliğine okullarımız hizmet veremiyor!

Milli Eğitim Bakanlığı okulları yeni sisteme hazırlamak için harekete geçti.

Kısa bir süreliğine okullarımız hizmet veremiyor!Yeni eğitim yılında uygulanmaya başlanacak 4+4+4 eğitim sistemi için okullar dönüştürülüyor. Kimi okullar ilköğretim ve ortaöğretim olarak devam ederken kimileri ortaokula ya da imam hatip ortaokuluna çevriliyor. Bazı iller dönüşüm listelerini açıkladı, kimilerinde devam ediyor. Yaklaşık 6 bin okulun olduğu İstanbul’da çalışmalar yarın tamamlanmış olacak. Ancak birçok ilde “Okulumuza dokunmayın” diye eylem yapan veliler tepkili çünkü yanıt bekleyen soru çok.

Kemal Hasoğlu İlköğetim Okulu velisi Özgür Beyazkuş: “Duyumlarımız okulumuzun imam hatip orta okuluna çevrildiği yönünde. Kızım 4. sınıf. Geçen sene bir kolejden burs aldı. Şimdi yollamadığıma pişmanım. Çünkü ne olacak bilmiyoruz. Bize yakın iki okul daha var ama adresimiz tutmuyor, yani onlar ilköğretim olsa bile kayıt yaptıramayabiliriz. Daha uzak bir okul olacak, bu kez servis parası... Okulumuz benim de mezun olduğum, öğretmeninden kantincisine kadar herkesi tanıdığım bir okuldu. Şimdi yeniden okula başlamış gibi olacak. Okulda bizim bağışlarımızla pek çok şey yapıldı, ne olacak? Kafam o kadar yorgun ki bütün yazımız bu sorulara cevap aramakla geçecek.

Fatih Ali Kuşçu İlköğretim Okulu velisi İlgin Gül: “Bizim okul Anadolu imam hatip kız lisesi olacak çünkü kurucu müdür bile atandı. İkinci sınıfa geçen iki çocuğum var. Üstelik bizim okul etütlü yani çalışan anne babalar için sabah saat 08.30’dan saat 16.00’ya kadar. Bizi adrese göre okullara dağıtacaklarsa, ben etütlü okula verilecek miyim? Yakında böyle bir okul yok. Servis ücreti de işin içine girecek. Binamızın pisuarları bile ilkokula göre. Ortaokul yapacaklarsa bunları düzeltecekler, hep masraf. Değişiklik çocuk üzerinde psikolojik etki bırakacak, öğretmenlerimiz de dağılacak.”

Maltepe Mutluhan Uzunel Çolakoğlu İlköğretim Okulu velisi Erdoğan Bayrakoğlu: “Okul geçen sene açılmıştı. Şimdi imam hatip ortaokulu olacağı söyleniyor. Bölgede iki ilkokul var ama depreme dayanıklı değiller. ‘Biri yıkılacak’ deniliyor. Biz uzak okullara mı gideceğiz? Yeni okul olduğu için veliler olarak tüm eksikleri bağışlarla kapatmıştık. Şimdi elimizden alınıyor. Aldatılmışlık duygusu yaşıyoruz.”

(radikal)

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Haziran 2012 09:32

Gösterim: 4477


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.