Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, ''21. yüzyılda bir ülkede işsiz öğretmen var ve bunların sayısı 400 bini aşmak üzere derseniz, çağdaş dünyaya anlatamazsınız bunu." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''21. yüzyılda bir ülkede işsiz öğretmen var ve bunların sayısı 400 bini aşmak üzere derseniz, çağdaş dünyaya anlatamazsınız bunu. Çünkü kimse inanmaz, 'böyle bir şey mümkün değil derler' ama bizim ülkemizde mümkün'' dedi.
Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde, ''5 1 Eğitim Meslek Grubu'' tarafından ''Atanamayan öğretmenlerin sorunları'' ile ilgili düzenlenen toplantıya katıldı.
''Atanamayan öğretmenler'' sorunun Türkiye'nin gündeminde olmaya devam edeceğini belirten Kılıçdaroğlu, parti olarak sorunu çeşitli platformlarda gündeme getirdiklerini söyledi.
Sorunun yeni çıkmış bir sorun olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Kolay çözülecek bir sorun da değil, bundan sonra öyle anlaşılıyor ki; çözülecek bir sorun da değil'' şeklinde konuştu.
Toplantıda çözümlerin ele alınacağını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Çözülebilir mi? Evet çözülebilir. Nasıl çözülebilir? Öğretmene ve çocuklara gerekli özeni göstererek çözülebilir. Yani ben okul, derslik sayısını artıracağım, artırdığım sürece benim zaten öğretmen var, arkadan geliyor, takviye geliyor. Bir sorunum yok, diyeceksiniz. Öğretmeni yetiştiriyoruz, ama eğitime yeterli yatırımı ayırmadığınız sürece, derslik sayısını artırmadığınız sürece bu sorunu çözemezsiniz. Gerçekçi bakmak gerekiyor. Dönüp Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesine bakalım, yatırımlara ne kadar para harcanıyor? Alt alta koyun, bakın her yıl yatırımların azaldığını göreceksiniz.''
Hayırseverlerin de eğitime destekleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, beklenen ölçüde yatırımların yapılamadığını kaydetti.
''Sorunu aşmak için siyasi anlayışımızı değiştirmek zorundayız'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Siyasi anlayış değişmezse, siyasal bakış açısı değişmezse bu sorun yine çözülmez. Bu bakış açısını nasıl değiştireceğiz? İnsan odaklı, çocuk odaklı yeni bir siyasal anlayışı egemen kılacağız'' ifadelerini kullandı.
Köftecilik yapan, Milli Piyango bileti satan atanamayan öğretmenler olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''21. yüzyılda bir ülkede işsiz öğretmen var ve bunların sayısı 400 bini aşmak üzere derseniz, çağdaş dünyaya anlatamazsınız bunu. Çünkü kimse inanmaz, böyle bir şey mümkün değil derler ama bizim ülkemizde mümkün. Onun için sistemin özü şu; örgütlenmişsiniz çok güzel. Atanamayan öğretmenler sorununu çözeceğim diyenlere biraz kulak kabartmanız lazım. Bir dinlemeniz lazım onları. Gerçekten sorunu çözecek mi çözmeyecek mi? Benim sizi dinlemem yetmez. Benim size söz vermem de yetmez. Benim size verdiğim sözü, yerine getirip getirmediğimi test etmeniz lazım. Oy verildi, test edildi, yerine getirilmedi. Defalarca verildi bu sözler ama yerine getirilmedi. 400 bin kişi az değil. Aileleriyle yakınlarıyla baktığınızda 400 bin kişi bir siyasal iktidar açısından, siyasal parti açısından göz ardı edilecek bir sayı değildir.''
Siyasal iktidarın, atanamayan öğretmenlerin beraber oy kullanma olanaklarına sahip olmadığı için sorunlarını göz ardı etmeyi sürdürdüğünü savunan Kılıçdaroğlu, iktidarın bu kişilerin oyunu bu yüzden ''çantada keklik'' gördüğünü ileri sürdü.
Demokrasilerde, siyasal partilerin milletin önünde yapacaklarını anlattıklarını, vatandaşların da buna göre oylarını verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Ama iktidar olduktan sonra gereğini yapmamışsa onlar oylarını alırlar, bir daha 'kusura bakma sana oy vermeyiz' derler. Ama hem söz verip yapmamış, hem de oy vermeye devam edeceğim derseniz orada olmaz. Orada bizim anladığımız anlamda çağdaş demokrasi yoktur'' dedi.
Atanamayan öğretmenlerin kendi sorunlarını bildiklerini ve her şeyin farkında olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ''O zaman sorunu çözecek de sizlersiniz. Çözümü kendinizde arayacaksınız önce. Siyasetçi söz verdi yerine getirmediyse, bir daha ona kusura bakmayın diyeceksiniz'' ifadelerini kullandı.
Atanamayan öğretmenlerin ''siyasallaşması'' gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Siyasallaşması lazım derken, 'illa gelin hepiniz CHP oy verin' demek istemiyorum. Sorunu çözme bağlamında siyasallaşması lazım. 'Benim sorunumu şunlar çözer' demesi lazım. Sizin sorunun çözülmesine katkı vermeniz lazım. O katkı, demokrasilerde sandıktan geçiyor. Katkı verilir, görürsünüz, denersiniz, olmuyorsa, dersiniz 'kusura bakma arkadaş, söz verdin, gereğini yapmadın'. Yerine getirirse bilin ki o siyasetçi düzgün bir adamdır. Verdiği sözü de yerine getirmiştir. Bu sadece atanamayan öğretmenlerin sorunu olduğu için söylemiyorum, aynı şey çiftçi için de, esnaf için de, sanayici için de, toplumun her kesimi için geçerli. Demokrasi farklı bir kavramdır ve demokrasi bir kültür işidir. Demokrasi bir spor takımını tutar gibi yola çıkanların rejimi değildir.''
Konuşmasının sonunda sunucudan özel bir isteği olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Her konuşmanın sonunda 'arz ederim' demeyeceksiniz, arkadaşlar. Konuşmacıyı kürsüye davet edeceksiniz, arz ederim demek o 12 Eylül'de askerlerden kalan bir şey, onu bırakacağız. Demokratik bir toplumuz biz'' diye konuştu.
Toplantıya katılan ve atanamayan bazı öğretmenler de konuşma yaptı. Kravatsız kürsüye çıkan, Ramazan Hakan İnan, atamaları yapılana kadar kravat takmama kararı aldıklarını söyledi.
Osmaniye'den geldiğini belirten Ayşegül Yılmaz da 1999'da mezun olduğunu ve bugüne kadar KPSS'den yeterli puanı alamadığını belirterek, artık sınava girmeyi bıraktığını açıkladı.
Hasan Basri Ekici ise 8 yıldır atama beklediğini belirterek, KPSS'nin kaldırılması gerektiğini söyledi.
Toplantı daha sonra çeşitli sendika temsilcilerinin katılımı ile düzenlenen panelle devam etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP lideri Kılıçdaroğlu, ''21. yüzyılda bir ülkede işsiz öğretmen var ve bunların sayısı 400 bini aşmak üzere derseniz, çağdaş dünyaya anlatamazsınız bunu." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''21. yüzyılda bir ülkede işsiz öğretmen var ve bunların sayısı 400 bini aşmak üzere derseniz, çağdaş dünyaya anlatamazsınız bunu. Çünkü kimse inanmaz, 'böyle bir şey mümkün değil derler' ama bizim ülkemizde mümkün'' dedi.
Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde, ''5 1 Eğitim Meslek Grubu'' tarafından ''Atanamayan öğretmenlerin sorunları'' ile ilgili düzenlenen toplantıya katıldı.
''Atanamayan öğretmenler'' sorunun Türkiye'nin gündeminde olmaya devam edeceğini belirten Kılıçdaroğlu, parti olarak sorunu çeşitli platformlarda gündeme getirdiklerini söyledi.
Sorunun yeni çıkmış bir sorun olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Kolay çözülecek bir sorun da değil, bundan sonra öyle anlaşılıyor ki; çözülecek bir sorun da değil'' şeklinde konuştu.
Toplantıda çözümlerin ele alınacağını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Çözülebilir mi? Evet çözülebilir. Nasıl çözülebilir? Öğretmene ve çocuklara gerekli özeni göstererek çözülebilir. Yani ben okul, derslik sayısını artıracağım, artırdığım sürece benim zaten öğretmen var, arkadan geliyor, takviye geliyor. Bir sorunum yok, diyeceksiniz. Öğretmeni yetiştiriyoruz, ama eğitime yeterli yatırımı ayırmadığınız sürece, derslik sayısını artırmadığınız sürece bu sorunu çözemezsiniz. Gerçekçi bakmak gerekiyor. Dönüp Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesine bakalım, yatırımlara ne kadar para harcanıyor? Alt alta koyun, bakın her yıl yatırımların azaldığını göreceksiniz.''
Hayırseverlerin de eğitime destekleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, beklenen ölçüde yatırımların yapılamadığını kaydetti.
''Sorunu aşmak için siyasi anlayışımızı değiştirmek zorundayız'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Siyasi anlayış değişmezse, siyasal bakış açısı değişmezse bu sorun yine çözülmez. Bu bakış açısını nasıl değiştireceğiz? İnsan odaklı, çocuk odaklı yeni bir siyasal anlayışı egemen kılacağız'' ifadelerini kullandı.
Köftecilik yapan, Milli Piyango bileti satan atanamayan öğretmenler olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''21. yüzyılda bir ülkede işsiz öğretmen var ve bunların sayısı 400 bini aşmak üzere derseniz, çağdaş dünyaya anlatamazsınız bunu. Çünkü kimse inanmaz, böyle bir şey mümkün değil derler ama bizim ülkemizde mümkün. Onun için sistemin özü şu; örgütlenmişsiniz çok güzel. Atanamayan öğretmenler sorununu çözeceğim diyenlere biraz kulak kabartmanız lazım. Bir dinlemeniz lazım onları. Gerçekten sorunu çözecek mi çözmeyecek mi? Benim sizi dinlemem yetmez. Benim size söz vermem de yetmez. Benim size verdiğim sözü, yerine getirip getirmediğimi test etmeniz lazım. Oy verildi, test edildi, yerine getirilmedi. Defalarca verildi bu sözler ama yerine getirilmedi. 400 bin kişi az değil. Aileleriyle yakınlarıyla baktığınızda 400 bin kişi bir siyasal iktidar açısından, siyasal parti açısından göz ardı edilecek bir sayı değildir.''
Siyasal iktidarın, atanamayan öğretmenlerin beraber oy kullanma olanaklarına sahip olmadığı için sorunlarını göz ardı etmeyi sürdürdüğünü savunan Kılıçdaroğlu, iktidarın bu kişilerin oyunu bu yüzden ''çantada keklik'' gördüğünü ileri sürdü.
Demokrasilerde, siyasal partilerin milletin önünde yapacaklarını anlattıklarını, vatandaşların da buna göre oylarını verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Ama iktidar olduktan sonra gereğini yapmamışsa onlar oylarını alırlar, bir daha 'kusura bakma sana oy vermeyiz' derler. Ama hem söz verip yapmamış, hem de oy vermeye devam edeceğim derseniz orada olmaz. Orada bizim anladığımız anlamda çağdaş demokrasi yoktur'' dedi.
Atanamayan öğretmenlerin kendi sorunlarını bildiklerini ve her şeyin farkında olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ''O zaman sorunu çözecek de sizlersiniz. Çözümü kendinizde arayacaksınız önce. Siyasetçi söz verdi yerine getirmediyse, bir daha ona kusura bakmayın diyeceksiniz'' ifadelerini kullandı.
Atanamayan öğretmenlerin ''siyasallaşması'' gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Siyasallaşması lazım derken, 'illa gelin hepiniz CHP oy verin' demek istemiyorum. Sorunu çözme bağlamında siyasallaşması lazım. 'Benim sorunumu şunlar çözer' demesi lazım. Sizin sorunun çözülmesine katkı vermeniz lazım. O katkı, demokrasilerde sandıktan geçiyor. Katkı verilir, görürsünüz, denersiniz, olmuyorsa, dersiniz 'kusura bakma arkadaş, söz verdin, gereğini yapmadın'. Yerine getirirse bilin ki o siyasetçi düzgün bir adamdır. Verdiği sözü de yerine getirmiştir. Bu sadece atanamayan öğretmenlerin sorunu olduğu için söylemiyorum, aynı şey çiftçi için de, esnaf için de, sanayici için de, toplumun her kesimi için geçerli. Demokrasi farklı bir kavramdır ve demokrasi bir kültür işidir. Demokrasi bir spor takımını tutar gibi yola çıkanların rejimi değildir.''
Konuşmasının sonunda sunucudan özel bir isteği olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Her konuşmanın sonunda 'arz ederim' demeyeceksiniz, arkadaşlar. Konuşmacıyı kürsüye davet edeceksiniz, arz ederim demek o 12 Eylül'de askerlerden kalan bir şey, onu bırakacağız. Demokratik bir toplumuz biz'' diye konuştu.
Toplantıya katılan ve atanamayan bazı öğretmenler de konuşma yaptı. Kravatsız kürsüye çıkan, Ramazan Hakan İnan, atamaları yapılana kadar kravat takmama kararı aldıklarını söyledi.
Osmaniye'den geldiğini belirten Ayşegül Yılmaz da 1999'da mezun olduğunu ve bugüne kadar KPSS'den yeterli puanı alamadığını belirterek, artık sınava girmeyi bıraktığını açıkladı.
Hasan Basri Ekici ise 8 yıldır atama beklediğini belirterek, KPSS'nin kaldırılması gerektiğini söyledi.
Toplantı daha sonra çeşitli sendika temsilcilerinin katılımı ile düzenlenen panelle devam etti.
Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 09:24
Gösterim: 5331
Milli Eğitim Bakanlığı, 4+4+4 sistemini hayata geçirirken uygulamada aksaklıklar olmaması için sıkı önlemler alıyor.
Eğitimde önemli yenilikler getiren 4+4+4 sistemi, önümüzdeki eğim öğretim döneminde devreye girecek. Okula başlama yaşının 72'den 66 aya çekilmesiyle ilgili tartışmalar da devam ediyor. Yeni sistemde ise alt sınır 60 ay oldu. Buna göre 61 ile 66 ay arasındaki çocuklar, yeterli fiziki ve zihinsel gelişime sahipse velinin isteğiyle okula birinci sınıfa kaydedilecekler. 66 ay ise okula başlamada zorunlu yaş sınırı. 2012 Eylül sonu itibariyle 66 ayını dolduracak çocuklar, e-okul sistemiyle merkezi olarak kaydedilecekler. Ancak veliler, "Benim çocuğum daha çok küçük, göndermem. İlkokula seneye başlasın" şeklinde tepkilerine Milli Eğitim Bakanlığı'ndan sert cevap geldi. Bakanlık, konuya ilişkin esneklik getirilmeyeceğini açıkladı. Bakanlık, e-okul üzerinden otomatik olarak yapılacak kayıtları sıkı takip edecek. Çocuğunu okula göndermeyen velilere, günlük 15 TL ceza uygulanacak. Çocuğunu okula göndermemede ısrar eden velilere, ayrıca 500 TL ceza uygulanacak. Buna göre veli, 180 günlük eğitim dönemi için toplamda 2 bin 700 TL ceza ödemeyi göze almak zorunda. 500 TL'de ayrıca ceza uygulanacağı için çocuğunu okula göndermemeni toplam maliyeti 3 bin 200 lira olacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı, 4+4+4 sistemini hayata geçirirken uygulamada aksaklıklar olmaması için sıkı önlemler alıyor.
Eğitimde önemli yenilikler getiren 4+4+4 sistemi, önümüzdeki eğim öğretim döneminde devreye girecek. Okula başlama yaşının 72'den 66 aya çekilmesiyle ilgili tartışmalar da devam ediyor. Yeni sistemde ise alt sınır 60 ay oldu. Buna göre 61 ile 66 ay arasındaki çocuklar, yeterli fiziki ve zihinsel gelişime sahipse velinin isteğiyle okula birinci sınıfa kaydedilecekler. 66 ay ise okula başlamada zorunlu yaş sınırı. 2012 Eylül sonu itibariyle 66 ayını dolduracak çocuklar, e-okul sistemiyle merkezi olarak kaydedilecekler. Ancak veliler, "Benim çocuğum daha çok küçük, göndermem. İlkokula seneye başlasın" şeklinde tepkilerine Milli Eğitim Bakanlığı'ndan sert cevap geldi. Bakanlık, konuya ilişkin esneklik getirilmeyeceğini açıkladı. Bakanlık, e-okul üzerinden otomatik olarak yapılacak kayıtları sıkı takip edecek. Çocuğunu okula göndermeyen velilere, günlük 15 TL ceza uygulanacak. Çocuğunu okula göndermemede ısrar eden velilere, ayrıca 500 TL ceza uygulanacak. Buna göre veli, 180 günlük eğitim dönemi için toplamda 2 bin 700 TL ceza ödemeyi göze almak zorunda. 500 TL'de ayrıca ceza uygulanacağı için çocuğunu okula göndermemeni toplam maliyeti 3 bin 200 lira olacak.
Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 09:16
Gösterim: 5452
Milliyet Yazarı Melih Aşık’ın yazısı.
Eğitimde 4+4+4 uygulaması önümüzdeki öğretim yılında başlayacak. Onunla birlikte seçmeli ders uygulaması da... Diyelim ki 50 öğrencisi olan bir sınıfta 25 öğrenci iktidarın istediği şekilde Kur’an dersini seçti... Kalan 25 öğrenci de çeşitli sayılarda olmak üzere müzik, bilim, astronomi, spor alanlarındaki bir dersi... Akla gelen ilk sorulardan biri malum; özellikle geri kalmış bölgelerde bu dersi verebilecek öğretmen bulunabilecek mi? Bulunamazsa o öğrenciler o derslerde ne yapacak? Soruyu Eğitim - İş Genel Başkanı Veli Demir’e sorduk. Yanıt:
- Milli Eğitim Bakanlığı 10 yıldır büyük ölçüde din kültürü branşında öğretmenler aldığı, diğerlerine üvey evlat muamelesi yaptığı için müzik, resim gibi derslerinde büyük öğretmen açığı var. Ortalama iki okula sadece bir müzik veya resim öğretmeni düşüyor. Önümüzdeki yıl bu açık çok daha büyüyecek.
- Büyüyünce ne olacak?
- Ne olacağı şimdiden belli. O dersler ilk başta boş geçecek. Bugün Türkiye’deki 70 bin okulun tamamına yakının müdürü, müdür başyardımcısı ya da yardımcısı din kültürü öğretmeni. Bunlar hem kendi inançları gereği hem yukarıya şirin görünmek için öğrencileri ve velilerini, çocuklarınız boş boş mu otursun, diyerek Kur’an dersini seçmeye zorlayacak. Bir - iki yıla kalmadan öteki seçmelik dersler kâğıt üzerinde kalacak.
- İmam hatip ortaokullarında kızlarla erkekler beraber okuyacakmış...
- İktidar yandaşı eğitim sendikası daha şimdiden karma okulların ne kadar yanlış olduğunu ileri süren bir kampanya başlattı. Böyle giderse bir - iki yıla kalmaz karma okullar da tarih olur.
(milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milliyet Yazarı Melih Aşık’ın yazısı.
Eğitimde 4+4+4 uygulaması önümüzdeki öğretim yılında başlayacak. Onunla birlikte seçmeli ders uygulaması da... Diyelim ki 50 öğrencisi olan bir sınıfta 25 öğrenci iktidarın istediği şekilde Kur’an dersini seçti... Kalan 25 öğrenci de çeşitli sayılarda olmak üzere müzik, bilim, astronomi, spor alanlarındaki bir dersi... Akla gelen ilk sorulardan biri malum; özellikle geri kalmış bölgelerde bu dersi verebilecek öğretmen bulunabilecek mi? Bulunamazsa o öğrenciler o derslerde ne yapacak? Soruyu Eğitim - İş Genel Başkanı Veli Demir’e sorduk. Yanıt:
- Milli Eğitim Bakanlığı 10 yıldır büyük ölçüde din kültürü branşında öğretmenler aldığı, diğerlerine üvey evlat muamelesi yaptığı için müzik, resim gibi derslerinde büyük öğretmen açığı var. Ortalama iki okula sadece bir müzik veya resim öğretmeni düşüyor. Önümüzdeki yıl bu açık çok daha büyüyecek.
- Büyüyünce ne olacak?
- Ne olacağı şimdiden belli. O dersler ilk başta boş geçecek. Bugün Türkiye’deki 70 bin okulun tamamına yakının müdürü, müdür başyardımcısı ya da yardımcısı din kültürü öğretmeni. Bunlar hem kendi inançları gereği hem yukarıya şirin görünmek için öğrencileri ve velilerini, çocuklarınız boş boş mu otursun, diyerek Kur’an dersini seçmeye zorlayacak. Bir - iki yıla kalmadan öteki seçmelik dersler kâğıt üzerinde kalacak.
- İmam hatip ortaokullarında kızlarla erkekler beraber okuyacakmış...
- İktidar yandaşı eğitim sendikası daha şimdiden karma okulların ne kadar yanlış olduğunu ileri süren bir kampanya başlattı. Böyle giderse bir - iki yıla kalmaz karma okullar da tarih olur.
(milliyet)
Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 08:58
Gösterim: 4826
Eskişehir'de psikolojik rahatsızlığı olduğu öğrenilen mimar Mithat Cingi, yalnız kaldığı villa tipi evine gelen babası Prof. Dr. Emre Cingi ile annesi Prof. Dr. Munise İpek Cingi'yi tüfekle öldürdükten sonra intihar etti.
Olay, Gültepe Mahallesi Üniversite Evleri Yamanel Sokak'ta meydana geldi. İddiaya göre, Eskişehir'de serbest mimarlık yapan Mithat Cingi (38) pompalı tüfek alıp evine kapandı. Kentteki Medline Hastanesi'nde Kulak Burun Boğaz hastalıkları uzmanı olarak çalışan baba Prof. Dr. Emre Cingi (70) ve Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi anne Prof. Dr. Munise İpek Cingi (65), oğlunun kaldığı eve gitti.
İçerideki Mithat Cingi'nin tüfekle ailesini tehdit etmesi ve kapıyı açmaması üzerine olay yerine 112 ekipleri ve polis çağrıldı. Bu esnada, Mithat Cingi, tüfekle ateş ederek babası Emre Cingi'yi göğsünden vurdu. Ardından içeriye girip kendisini ikna etmeye çalışan annesi Munise İpek Cingi'ye ateş etti. Kafasından vurulan anne ile göğsünden vurulan baba, olay yerinde hayatını kaybetti. Mithat Cingi, anne ve babasını öldürdüğü tüfekle intihar etti.
Cesetler otopsi için ESOGÜ Hastanesi Tıp Fakültesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eskişehir'de psikolojik rahatsızlığı olduğu öğrenilen mimar Mithat Cingi, yalnız kaldığı villa tipi evine gelen babası Prof. Dr. Emre Cingi ile annesi Prof. Dr. Munise İpek Cingi'yi tüfekle öldürdükten sonra intihar etti.
Olay, Gültepe Mahallesi Üniversite Evleri Yamanel Sokak'ta meydana geldi. İddiaya göre, Eskişehir'de serbest mimarlık yapan Mithat Cingi (38) pompalı tüfek alıp evine kapandı. Kentteki Medline Hastanesi'nde Kulak Burun Boğaz hastalıkları uzmanı olarak çalışan baba Prof. Dr. Emre Cingi (70) ve Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi anne Prof. Dr. Munise İpek Cingi (65), oğlunun kaldığı eve gitti.
İçerideki Mithat Cingi'nin tüfekle ailesini tehdit etmesi ve kapıyı açmaması üzerine olay yerine 112 ekipleri ve polis çağrıldı. Bu esnada, Mithat Cingi, tüfekle ateş ederek babası Emre Cingi'yi göğsünden vurdu. Ardından içeriye girip kendisini ikna etmeye çalışan annesi Munise İpek Cingi'ye ateş etti. Kafasından vurulan anne ile göğsünden vurulan baba, olay yerinde hayatını kaybetti. Mithat Cingi, anne ve babasını öldürdüğü tüfekle intihar etti.
Cesetler otopsi için ESOGÜ Hastanesi Tıp Fakültesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 09:10
Gösterim: 4720
Öğretmenlere verilen zorunlu uzaktan eğitim seminerlerine telekonferans ile bağlanan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer protesto edildi. "Bizi dinlemeyen bakanı biz de dinlemeyiz. Özür bekliyoruz" diyen öğretmenler salonu terk etti.
Öğretmenlere verilen zorunlu eğitim seminerlerinin ilki tüm Türkiye genelinde bugün başladı. Tüm Türkiye genelinde aynı anda başlayan eğitim seminerlerinin açılış konuşmasını telekonferans sistemi ile yapan Milli Eğitim Bakanı protesto ile karşı karşıya kaldı.
Bursa Çelebi Mehmet Lise'si konferans salonunda gerçekleştirilen eğitime katılan Türk Eğitim Sen ve Eğitim Sen üyesi öğretmenler Ömer Dinçer'in açılış konuşması sırasında "Bizi dinlemeyen bakanı biz de dinlemeyiz" diyerek salonu terk etti.
Bakanın açılış konuşması sırasında yaşanan protestoyu protesto eden bazı öğretmenler tepki gösterdi. Kısa süreli yaşanan gerginliğin ardından Türk Eğitim Sen ve Eğitim Sen üyesi öğretmenler salonu terk ederek dışarı çıktı. "Cumhuriyet tarihinde ilk defa öğretmenler bu kadar itibarsızlaştırıldı" diyen Türk Eğitim Sen 2 No'lu Bursa Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu, "Cumhuriyet tarihinde ilk defa öğretmenler kamuda en alt kesimde maaş alır konuma geldiler. İtibarsızlaştırma süreci öğretmenlerimize, okullarımızda veli saldırısı olarak, öğrenci saldırısı olarak, darp olarak, hakaret olarak kendini gösterdi. Sayın bakan bürokratlarıyla birlikte öğretmenleri yok saydı, öğretmenleri dinlemeyen bakanı bu gün bu şekilde protesto ediyoruz. Yarın belki alanlarda protesto edeceğiz, seçim sandığında protesto ederek itibarı yere düşen öğretmenlerin haklarını dile getireceğiz. Burada seminer devam edecek, yalnızca sayın bakanın konuşması süresince, onu dinlemek istemeyen arkadaşlarla birlikte dışarı çıktık. Ondan sonra seminer programları devam edecek" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Öğretmenlere verilen zorunlu uzaktan eğitim seminerlerine telekonferans ile bağlanan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer protesto edildi. "Bizi dinlemeyen bakanı biz de dinlemeyiz. Özür bekliyoruz" diyen öğretmenler salonu terk etti.
Öğretmenlere verilen zorunlu eğitim seminerlerinin ilki tüm Türkiye genelinde bugün başladı. Tüm Türkiye genelinde aynı anda başlayan eğitim seminerlerinin açılış konuşmasını telekonferans sistemi ile yapan Milli Eğitim Bakanı protesto ile karşı karşıya kaldı.
Bursa Çelebi Mehmet Lise'si konferans salonunda gerçekleştirilen eğitime katılan Türk Eğitim Sen ve Eğitim Sen üyesi öğretmenler Ömer Dinçer'in açılış konuşması sırasında "Bizi dinlemeyen bakanı biz de dinlemeyiz" diyerek salonu terk etti.
Bakanın açılış konuşması sırasında yaşanan protestoyu protesto eden bazı öğretmenler tepki gösterdi. Kısa süreli yaşanan gerginliğin ardından Türk Eğitim Sen ve Eğitim Sen üyesi öğretmenler salonu terk ederek dışarı çıktı. "Cumhuriyet tarihinde ilk defa öğretmenler bu kadar itibarsızlaştırıldı" diyen Türk Eğitim Sen 2 No'lu Bursa Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu, "Cumhuriyet tarihinde ilk defa öğretmenler kamuda en alt kesimde maaş alır konuma geldiler. İtibarsızlaştırma süreci öğretmenlerimize, okullarımızda veli saldırısı olarak, öğrenci saldırısı olarak, darp olarak, hakaret olarak kendini gösterdi. Sayın bakan bürokratlarıyla birlikte öğretmenleri yok saydı, öğretmenleri dinlemeyen bakanı bu gün bu şekilde protesto ediyoruz. Yarın belki alanlarda protesto edeceğiz, seçim sandığında protesto ederek itibarı yere düşen öğretmenlerin haklarını dile getireceğiz. Burada seminer devam edecek, yalnızca sayın bakanın konuşması süresince, onu dinlemek istemeyen arkadaşlarla birlikte dışarı çıktık. Ondan sonra seminer programları devam edecek" dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 11 Haziran 2012 17:56
Gösterim: 3233

