Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Okulların kapanmasıyla sınıf ve okul öncesi branştaki öğretmenler, üç hafta sürecek hizmet içi eğitime alındı. Eğitim, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in video konferans sistemiyle öğretmenlere hitap etmesiyle başladı.

İşte Bakan Dinçer’in boş salonlara yaptığı o konuşmaEğitimin mevcut durumundan memnun olunmaması durumunda değişimin şart olduğunu belirten Dinçer, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumla dünyadaki uygulamalar arasındaki farklılıklara değindi.

Türkiye'nin 8 yıllık eğitim sonunda gelişmiş ülkelere kıyasla öğrencilerine 1 yıl eksik eğitim verdiğini ifade eden Dinçer, birinci sınıftan itibaren öğrencilere ders anlamında çok yüklenildiğini, bunun da okuldan kaçmanın yollarını aramaya neden olduğunu belirtti.

Türkiye'de 678 bin öğretmenin görev yaptığını belirten Dinçer, ''Ağustos ayında 40 bin öğretmen daha alacağız. Şubat ayında aldığımız 17 bin öğretmenle, alacağımız 40 bin öğretmen ilave olduğunda 57 bin öğretmenle Cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmenini bu yıl alacağız, o da bana kısmet oluyor'' dedi.

Çocuklara daha demokratik, toplumun farklı kesimlerine daha demokratik eğitim hizmetini sunmak zorunda olduklarını belirten Dinçer, ''Yakında 1 hafta, 10 günlük süre içerisinde, özellikle ortaokullardaki seçimlik dersleri kamuoyuyla paylaştığımız zaman göreceksiniz. Milli eğitim sistemi içinde çocuklarımızın potansiyelini nasıl açığa çıkaracağımıza dair yoğun çaba sarf edeceğiz göreceksiniz'' dedi.

> İşte Bakan Dinçer’in boş salonlara yaptığı o konuşma

Okulların kapanmasıyla sınıf ve okul öncesi branştaki öğretmenler, üç hafta sürecek hizmet içi eğitime alındı. Eğitim, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in video konferans sistemiyle öğretmenlere hitap etmesiyle başladı.

İşte Bakan Dinçer’in boş salonlara yaptığı o konuşmaEğitimin mevcut durumundan memnun olunmaması durumunda değişimin şart olduğunu belirten Dinçer, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumla dünyadaki uygulamalar arasındaki farklılıklara değindi.

Türkiye'nin 8 yıllık eğitim sonunda gelişmiş ülkelere kıyasla öğrencilerine 1 yıl eksik eğitim verdiğini ifade eden Dinçer, birinci sınıftan itibaren öğrencilere ders anlamında çok yüklenildiğini, bunun da okuldan kaçmanın yollarını aramaya neden olduğunu belirtti.

Türkiye'de 678 bin öğretmenin görev yaptığını belirten Dinçer, ''Ağustos ayında 40 bin öğretmen daha alacağız. Şubat ayında aldığımız 17 bin öğretmenle, alacağımız 40 bin öğretmen ilave olduğunda 57 bin öğretmenle Cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmenini bu yıl alacağız, o da bana kısmet oluyor'' dedi.

Çocuklara daha demokratik, toplumun farklı kesimlerine daha demokratik eğitim hizmetini sunmak zorunda olduklarını belirten Dinçer, ''Yakında 1 hafta, 10 günlük süre içerisinde, özellikle ortaokullardaki seçimlik dersleri kamuoyuyla paylaştığımız zaman göreceksiniz. Milli eğitim sistemi içinde çocuklarımızın potansiyelini nasıl açığa çıkaracağımıza dair yoğun çaba sarf edeceğiz göreceksiniz'' dedi.

Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 14:16

Gösterim: 4857

Hekimlere sese duyarlı özel yazılımı olan tablet verilecek. Muayene esnasında her şey kaydedilecek.

Hastanelerde eşi benzeri görülmemiş bir uygulama!Sağlık Bakanlığı, özel yazılımla yüklü tablet bilgisayarlarla doktor ve hasta yakını suistimallerinin önüne geçecek. Gazetemize açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanı Mehmet Demircioğlu, doktorlara birer tablet bilgisayar vereceklerini belirterek şunları söyledi: "Yeni bir yazılım geliştirdik ve bunu tabletlere yükleyeceğiz. Tabletlerde özel ses desibeline duyarlı mikrofonlar yer alacak. Hekim hastasını muayene ederken tablet yanında olacak. Muayene esnasında hekim hastaya veya hasta hekime bağırdığında sistem otomatik olarak başhekime ya da güvenlik birimine hatta polise sinyal verecek. Böylelikle hekim ve hasta arasında yaşanan tartışma fiziksel şiddete dönüşmeden müdahale edilecek." Bilgisayarın hekim ve hasta arasındaki konuşmaları kaydedeceğini belirten Demircioğlu, "Böylelikle yanlış teşhis ve sözlü taciz gibi olumsuz durumların ortaya çıkarılmasında bu sistem işe yarayacak. Ortaya çıkan mağduriyet yeni sistemle ispatlanabilecek" diye konuştu. Bu arada sesli komut sistemiyle doktorlar, tablet bilgisayar üzerinden kalem oynatmadan ilaç yazabilecek.

(Türkiye)

> Hastanelerde eşi benzeri görülmemiş bir uygulama!

Hekimlere sese duyarlı özel yazılımı olan tablet verilecek. Muayene esnasında her şey kaydedilecek.

Hastanelerde eşi benzeri görülmemiş bir uygulama!Sağlık Bakanlığı, özel yazılımla yüklü tablet bilgisayarlarla doktor ve hasta yakını suistimallerinin önüne geçecek. Gazetemize açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanı Mehmet Demircioğlu, doktorlara birer tablet bilgisayar vereceklerini belirterek şunları söyledi: "Yeni bir yazılım geliştirdik ve bunu tabletlere yükleyeceğiz. Tabletlerde özel ses desibeline duyarlı mikrofonlar yer alacak. Hekim hastasını muayene ederken tablet yanında olacak. Muayene esnasında hekim hastaya veya hasta hekime bağırdığında sistem otomatik olarak başhekime ya da güvenlik birimine hatta polise sinyal verecek. Böylelikle hekim ve hasta arasında yaşanan tartışma fiziksel şiddete dönüşmeden müdahale edilecek." Bilgisayarın hekim ve hasta arasındaki konuşmaları kaydedeceğini belirten Demircioğlu, "Böylelikle yanlış teşhis ve sözlü taciz gibi olumsuz durumların ortaya çıkarılmasında bu sistem işe yarayacak. Ortaya çıkan mağduriyet yeni sistemle ispatlanabilecek" diye konuştu. Bu arada sesli komut sistemiyle doktorlar, tablet bilgisayar üzerinden kalem oynatmadan ilaç yazabilecek.

(Türkiye)

Son Güncelleme: Çarşamba, 13 Haziran 2012 10:02

Gösterim: 4674

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer dün telkonferansla öğretmenlere seslenmiş ve protestolarla karşılanmıştı. Dün İstanbul’da da boş salonlara konuşma yaptı.

Bakan Dinçer boş salona konuşma yaptıYer, İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi. Okulun bahçesindekiler yıl sonu semineri için bir araya gelmiş öğretmenler. Ancak ortada bir problem var. Çünkü öğretmenlerin salonda olmaları ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in telekonferansla yaptığı açılış konuşmasını dinliyor olmaları gerekiyordu. Ancak hem bu okuldaki hem de diğer illerdeki binlerce öğretmen bakanın telekonferansını dinlemek yerine bahçeye çıktı.

Öğretmenlere verilen üç haftalık yıl sonu eğitim seminerinin açılışını Dinçer, telekonferansla 50 dakika süren bir konuşmayla yaptı. Ancak Dinçer konuşurken konferans salonları boşaldı. Eğitim-Sen üyelerinin 81 ilde de protestoya katıldığı belirtildi. Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik Radikal’e, eylemin Dinçer’in öğretmenleri aşağılayan söylemlerine protesto amaçlı olduğunu söyledi.

(radikal)

> Bakan Dinçer boş salona konuşma yaptı

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer dün telkonferansla öğretmenlere seslenmiş ve protestolarla karşılanmıştı. Dün İstanbul’da da boş salonlara konuşma yaptı.

Bakan Dinçer boş salona konuşma yaptıYer, İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi. Okulun bahçesindekiler yıl sonu semineri için bir araya gelmiş öğretmenler. Ancak ortada bir problem var. Çünkü öğretmenlerin salonda olmaları ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in telekonferansla yaptığı açılış konuşmasını dinliyor olmaları gerekiyordu. Ancak hem bu okuldaki hem de diğer illerdeki binlerce öğretmen bakanın telekonferansını dinlemek yerine bahçeye çıktı.

Öğretmenlere verilen üç haftalık yıl sonu eğitim seminerinin açılışını Dinçer, telekonferansla 50 dakika süren bir konuşmayla yaptı. Ancak Dinçer konuşurken konferans salonları boşaldı. Eğitim-Sen üyelerinin 81 ilde de protestoya katıldığı belirtildi. Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik Radikal’e, eylemin Dinçer’in öğretmenleri aşağılayan söylemlerine protesto amaçlı olduğunu söyledi.

(radikal)

Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 10:28

Gösterim: 5732

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmada Kürtçe’nin seçmeli ders olacağını ve meslek liselerini kimsye dayatmadıklarını söyledi.

Kimseye meslek liselerini dayatmıyoruzAK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yıllarca ötekileştirilen, horlanan, dışlanan insanların eşit yurttaş haline gelmesini kimse farklı yerlere çekmemelidir. Türkiye'de yaşananlar sadece ve sadece bir normalleşme sürecidir'' dedi.

Erdoğan, ''Bunun yanında, öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, yaşayan diller ve lehçeler adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır'' diye konuştu.

Kimseye meslek liselerini dayatmıyoruz

AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, kimseye, meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmadıklarını ifade ederek, "Hiçbir öğrenciye, hiçbir veliye, biz, seçmeli Kur'an dersini, Siyer dersini dayatmıyoruz. Tam tersine, biz, önü kapatılmış olan bu seçeneklerin önünü açıyoruz; milletimizin önüne, seçme özgürlüğünü, tercih özgürlüğünü koyuyoruz" dedi.

''4+4+4 Yasası''nı Anayasa Mahkemesi'ne götüren CHP'yi eleştiren Erdoğan, "Bu özgürüğü alıp, hem de 2 kere Anayasa Mahkemesi'ne taşımak, dayatmacı, yasakçı, baskıcı, statükocu zihniyetin bir kez daha açığa çıkmasıdır. Yeni CHP diyorlar. Bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur" şeklinde konuştu.

O zaman Beyefendiyi İmralı'ya götürmek lazım

Başbakan Erdoğan, ''Bugün, başta CHP, MHP, BDP olmak üzere, siyasi partilerin sürece dahil olması konusunda hiçbir önyargımız, ön kabulümüz, ön şartımız yok. Böyle milli bir meselede, biz, kimden gelirse gelsin katkı almaya hazırız, kapılarımızı açık tutarız'' dedi.

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Abdullah Öcalan İmralı'da mı acaba?'' yönündeki sözlerine cevap vererek, ''Yaşadığını bizzat görürsen ne yapacaksın? O zaman Beyefendiyi İmralı'ya götürmek lazım. O da tabi BDP'lilere kötü örnek olacak'' dedi.

> Erdoğan start verdi: Kürtçe eğitim başlıyor

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmada Kürtçe’nin seçmeli ders olacağını ve meslek liselerini kimsye dayatmadıklarını söyledi.

Kimseye meslek liselerini dayatmıyoruzAK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yıllarca ötekileştirilen, horlanan, dışlanan insanların eşit yurttaş haline gelmesini kimse farklı yerlere çekmemelidir. Türkiye'de yaşananlar sadece ve sadece bir normalleşme sürecidir'' dedi.

Erdoğan, ''Bunun yanında, öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, yaşayan diller ve lehçeler adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır'' diye konuştu.

Kimseye meslek liselerini dayatmıyoruz

AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, kimseye, meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmadıklarını ifade ederek, "Hiçbir öğrenciye, hiçbir veliye, biz, seçmeli Kur'an dersini, Siyer dersini dayatmıyoruz. Tam tersine, biz, önü kapatılmış olan bu seçeneklerin önünü açıyoruz; milletimizin önüne, seçme özgürlüğünü, tercih özgürlüğünü koyuyoruz" dedi.

''4+4+4 Yasası''nı Anayasa Mahkemesi'ne götüren CHP'yi eleştiren Erdoğan, "Bu özgürüğü alıp, hem de 2 kere Anayasa Mahkemesi'ne taşımak, dayatmacı, yasakçı, baskıcı, statükocu zihniyetin bir kez daha açığa çıkmasıdır. Yeni CHP diyorlar. Bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur" şeklinde konuştu.

O zaman Beyefendiyi İmralı'ya götürmek lazım

Başbakan Erdoğan, ''Bugün, başta CHP, MHP, BDP olmak üzere, siyasi partilerin sürece dahil olması konusunda hiçbir önyargımız, ön kabulümüz, ön şartımız yok. Böyle milli bir meselede, biz, kimden gelirse gelsin katkı almaya hazırız, kapılarımızı açık tutarız'' dedi.

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Abdullah Öcalan İmralı'da mı acaba?'' yönündeki sözlerine cevap vererek, ''Yaşadığını bizzat görürsen ne yapacaksın? O zaman Beyefendiyi İmralı'ya götürmek lazım. O da tabi BDP'lilere kötü örnek olacak'' dedi.

Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 13:44

Gösterim: 5401

Yeni sistemde 66 ayını dolduran bir çocuk ilkokula başlayacak. Geçtiğimiz yıl anasınıfında olan ve bu yıl 1. sınıfa 7 yaşında başlayacak olanlarla da aynı sınıfı paylaşacak. Uzmanlar, bu durumun çocuğu olumsuz etkileyeceğini belirtirken, bakanlık 7 yaşındakilerin daha önceden birinci sınıf müfredatına göre eğitim almadığını söylüyor.

Aynı sınıfta 5,5-6,5 yaşındakiler birbirini olumsuz etkiler30 Eylül itibarıyla 5,5 yaşını (66 ay) dolduran çocuklar, zorunlu olarak 1. sınıfa başlayacak. Ancak bu çocuklar, geçtiğimiz yıl anasınıfında olan ve bu yıl 1. sınıfa 6,5-7 yaşında başlayacak olanlarla aynı sınıfta eğitim görecek. Bu durum, bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Uzmanlar, okul öncesinde iyi hazırlanmış 6,5 yaşındaki bir çocukla iyi hazırlanmamış 5,5 yaşındaki çocuk arasında 2 yıllık bir fark görüleceğini vurguluyor. Küçük yaş grubundakilerin yetersizlik hissi, büyük yaştakilerin ise gerileme ve yerinde sayma gibi olumsuz şekilde etkileneceğini ifade ediyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı ise her iki yaş grubundaki çocukların ilk kez ilkokul birinci sınıf öğrencisi olarak eğitim öğretime başlayacaklarını söylüyor ve ekliyor: 7 yaşındaki çocuklar önceden birinci sınıf müfredatına göre eğitim almadı. 1. sınıfların müfredatı yeniden hazırlanmakta ve yeni müfredatta öğrencilerin oynayarak ve eğlenerek öğrenecekleri temel beceriler olacaktır.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Abalı ise bir aylık yaş farkının dahi çocukta farklılıklar oluşturacağını ifade ediyor. Abalı, bunun en büyük nedeni olarak bu yaş grubundaki çocuklarda gelişme sürecinin çok hızlı olduğunu gösteriyor. 5,5 yaşındaki çocuk herhangi bir şeye dikkatini tam veremezken, 6 yaşındakilerin çok ilgili olabildiğini aktaran Abalı, "Dolayısıyla aynı sınıfta okuyan iki farklı yaş grubu çocuklar arasında yarışa önde başlayanlar olacak. Bu durumda haksız bir rekabet ortamı daha başlangıçta oluşacaktır. Farklı biliş düzeylerindeki çocukları yönetme konusunda öğretmenler de çok sıkıntı çekecek. Bazı çocuklar hayal dünyasında dolaşırken bazıları dersi dinleyecek, bazıları da kuralları algılarken diğerleri oralı olmayacaktır. Okul öncesinde iyi hazırlanmış 6,5 yaşındaki bir çocukla iyi hazırlanmamış 5,5 yaşındaki çocuk arasında 2 yıllık bir fark görülebilir." diyor.

Okulöncesi eğitim öğretmeni Hatice Bahar Yaşar da aradaki yaş farkının 1 yılı geçmesi halinde her iki yaş grubunun da birbirini olumsuz etkileyeceğini aktarıyor. "Küçük gruptaki çocuklarda yetersizlik hissi, büyük gruptakilerde ise gerileme ve yerinde sayma görülür." diyen Yaşar, ancak 5-6 aylık farkların küçük öğrencilerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarına fırsat sağlayacağını söylüyor.

Büyük çocuklar hâkimiyet sağlamaya çalışacak

Doç. Dr. Osman Abalı, 5,5 ile 6,5 yaş arasındaki çocuklarda fiziksel farklılıkların da olduğunu belirtiyor. Fiziksel olarak zayıf çocukların ezileceğini ve baskı altına alınacağını aktaran Abalı'ya göre daha büyük çocuklar, hemen hâkimiyet sağlamaya çalışacak. Küçük çocuklar ders başarısı açısından da kendilerini gösteremediği takdirde bu yeni eğitim öğretim sisteminde sıkıntı çekecek. Okula gitmek istememe, korkular, yaşıtlarından uzaklaşma, sınıf içi gruplaşmalar, derslere karşı ilgisizlik, daha ileri psikiyatrik sorunlar olarak da okul fobisi, anksiyete bozuklukları ve depresif süreçler oluşacak.

(zeynep kaçmaz-zaman)

> Aynı sınıfta 5,5-6,5 yaşındakiler birbirini olumsuz etkiler

Yeni sistemde 66 ayını dolduran bir çocuk ilkokula başlayacak. Geçtiğimiz yıl anasınıfında olan ve bu yıl 1. sınıfa 7 yaşında başlayacak olanlarla da aynı sınıfı paylaşacak. Uzmanlar, bu durumun çocuğu olumsuz etkileyeceğini belirtirken, bakanlık 7 yaşındakilerin daha önceden birinci sınıf müfredatına göre eğitim almadığını söylüyor.

Aynı sınıfta 5,5-6,5 yaşındakiler birbirini olumsuz etkiler30 Eylül itibarıyla 5,5 yaşını (66 ay) dolduran çocuklar, zorunlu olarak 1. sınıfa başlayacak. Ancak bu çocuklar, geçtiğimiz yıl anasınıfında olan ve bu yıl 1. sınıfa 6,5-7 yaşında başlayacak olanlarla aynı sınıfta eğitim görecek. Bu durum, bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Uzmanlar, okul öncesinde iyi hazırlanmış 6,5 yaşındaki bir çocukla iyi hazırlanmamış 5,5 yaşındaki çocuk arasında 2 yıllık bir fark görüleceğini vurguluyor. Küçük yaş grubundakilerin yetersizlik hissi, büyük yaştakilerin ise gerileme ve yerinde sayma gibi olumsuz şekilde etkileneceğini ifade ediyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı ise her iki yaş grubundaki çocukların ilk kez ilkokul birinci sınıf öğrencisi olarak eğitim öğretime başlayacaklarını söylüyor ve ekliyor: 7 yaşındaki çocuklar önceden birinci sınıf müfredatına göre eğitim almadı. 1. sınıfların müfredatı yeniden hazırlanmakta ve yeni müfredatta öğrencilerin oynayarak ve eğlenerek öğrenecekleri temel beceriler olacaktır.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Abalı ise bir aylık yaş farkının dahi çocukta farklılıklar oluşturacağını ifade ediyor. Abalı, bunun en büyük nedeni olarak bu yaş grubundaki çocuklarda gelişme sürecinin çok hızlı olduğunu gösteriyor. 5,5 yaşındaki çocuk herhangi bir şeye dikkatini tam veremezken, 6 yaşındakilerin çok ilgili olabildiğini aktaran Abalı, "Dolayısıyla aynı sınıfta okuyan iki farklı yaş grubu çocuklar arasında yarışa önde başlayanlar olacak. Bu durumda haksız bir rekabet ortamı daha başlangıçta oluşacaktır. Farklı biliş düzeylerindeki çocukları yönetme konusunda öğretmenler de çok sıkıntı çekecek. Bazı çocuklar hayal dünyasında dolaşırken bazıları dersi dinleyecek, bazıları da kuralları algılarken diğerleri oralı olmayacaktır. Okul öncesinde iyi hazırlanmış 6,5 yaşındaki bir çocukla iyi hazırlanmamış 5,5 yaşındaki çocuk arasında 2 yıllık bir fark görülebilir." diyor.

Okulöncesi eğitim öğretmeni Hatice Bahar Yaşar da aradaki yaş farkının 1 yılı geçmesi halinde her iki yaş grubunun da birbirini olumsuz etkileyeceğini aktarıyor. "Küçük gruptaki çocuklarda yetersizlik hissi, büyük gruptakilerde ise gerileme ve yerinde sayma görülür." diyen Yaşar, ancak 5-6 aylık farkların küçük öğrencilerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarına fırsat sağlayacağını söylüyor.

Büyük çocuklar hâkimiyet sağlamaya çalışacak

Doç. Dr. Osman Abalı, 5,5 ile 6,5 yaş arasındaki çocuklarda fiziksel farklılıkların da olduğunu belirtiyor. Fiziksel olarak zayıf çocukların ezileceğini ve baskı altına alınacağını aktaran Abalı'ya göre daha büyük çocuklar, hemen hâkimiyet sağlamaya çalışacak. Küçük çocuklar ders başarısı açısından da kendilerini gösteremediği takdirde bu yeni eğitim öğretim sisteminde sıkıntı çekecek. Okula gitmek istememe, korkular, yaşıtlarından uzaklaşma, sınıf içi gruplaşmalar, derslere karşı ilgisizlik, daha ileri psikiyatrik sorunlar olarak da okul fobisi, anksiyete bozuklukları ve depresif süreçler oluşacak.

(zeynep kaçmaz-zaman)

Son Güncelleme: Salı, 12 Haziran 2012 10:03

Gösterim: 5209


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.