Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Google 14 Şubat Sevgililer Günü ile ilgili animasyon video yayınladı.

Google Sevgililer Günü videosuHayatın en ulvi duygularından biri olan aşk, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde doruk noktasına çıkıyor. Google, bu günün anlamını ifade eden bir video yayınladı. 

Google sevgililer günü videosunu izlemek için tıklayın



> Sevgililer Günü'nü anlatan en iyi video!

Google 14 Şubat Sevgililer Günü ile ilgili animasyon video yayınladı.

Google Sevgililer Günü videosuHayatın en ulvi duygularından biri olan aşk, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde doruk noktasına çıkıyor. Google, bu günün anlamını ifade eden bir video yayınladı. 

Google sevgililer günü videosunu izlemek için tıklayın



Son Güncelleme: Salı, 14 Şubat 2012 11:40

Gösterim: 2324

Doğa Koleji,  2012 eğitim yılında Turkcell ile yeni bir eğitim projesine başlayacağını açıkladı.

Doğa Koleji ve Türkcell mobil eğitimDoğa Koleji ve Turkcell işbirliği ile gerçekleşecek proje çerçevesinde, Doğa Anadolu Liseleri’nde uygulanan, öğrencilerin meslek ve kariyer seçimlerine yardımcı olan, bilim ve sanat dallarında girişimcilik ruhunu destekleyen t-MBA Eğitim Modeli’ne destek verilecek ve öğrencilere yeni teknolojik olanaklar sunacak. Öğrencileri mobil eğitimle tanıştıracak olan proje eğitimde devrim niteliği taşıyor. Gelecek Mühendisliği Forumu adıyla başlayacak olan projede Doğa Koleji öğrencilerine Turkcell’de mesleki gözlem fırsatının kapıları da açılacak.
 

Turkcell yıl sonunda ‘Genç Girişimci’ ödülü verecek!

Öğrencilerin girişimcilik ruhunu daha lise çağında destekleyen t-MBA Eğitim Modeli, Turkcell desteğiyle farklı bir boyut kazanıyor. Turkcell, Doğa Koleji’nin gerçekleştiriceği girişimcilik yarışmasında finale kalanlara girişimcilik konusunda danışmanlık desteği verecek, girişimci ekosisteminin de katkılarıyla finalistlerin projelerini şekillendirmelerine yardımcı olacak.  Yarışmada dereceği girenler de Turkcell tarafından verilecek ödüllerin de sahibi olacak.
 

Doğa Koleji öğrencileri artık mobil eğitim alabilecekler

Projenin sosyal sorumluluk ayağını yürütecek olan Doğa Koleji Öğrenci Meclisleri, Turkcell desteği ile Türkiye çapında ihtiyaç sahibi öğrenciler için yardım kampanyaları düzenleyecek. 180 binin üzerinde takipçisiyle sosyal medyada en çok takip edilenler arasında olan Doğa Koleji’nin Facebook sayfası aracılığıyla da ortak yarışma ve projeler yürütülecek. Son teknolojinin sunduklarının da değerlendirileceği bu iş ortaklığı sayesinde önümüzdeki dönemde öğretmenler öğrencilerine mobil telefonlarından eğitim de verebilecekler.
 

Doğa ile teknoloji iç içe

Doğa Koleji, bütün sınıflarında bulunan akıllı tahta ve dijital sınıf uygulamasıyla doğa ve teknolojiyi bir araya getiriyor. Eğitimde Türkiye'de ilk 3D teknolojisini sunan Doğa Koleji, dijital teknoloji ile donatılmış sınıfları, dünyanın her yerine canlı konferans ile erişim imkanı, uydu bağlantısı, her sınıfa Uzaktan Erişim İmkanı ve her öğrenciye iPad ve Mac Mini uygulaması (şimdilik Ataşehir Doğa Koleji’nde) sunuyor. Okulun, dünyanın eğitim teknolojileri alanındaki 2 dev şirketi Apple ve Promethean ile ortak projesi, “Center of Excellence" Teknoloji Dünya birinciliği ve UK Pioneer of Education Dünya birinciliği ödülü aldı. 

> Eğitimde mobil devri başlıyor

Doğa Koleji,  2012 eğitim yılında Turkcell ile yeni bir eğitim projesine başlayacağını açıkladı.

Doğa Koleji ve Türkcell mobil eğitimDoğa Koleji ve Turkcell işbirliği ile gerçekleşecek proje çerçevesinde, Doğa Anadolu Liseleri’nde uygulanan, öğrencilerin meslek ve kariyer seçimlerine yardımcı olan, bilim ve sanat dallarında girişimcilik ruhunu destekleyen t-MBA Eğitim Modeli’ne destek verilecek ve öğrencilere yeni teknolojik olanaklar sunacak. Öğrencileri mobil eğitimle tanıştıracak olan proje eğitimde devrim niteliği taşıyor. Gelecek Mühendisliği Forumu adıyla başlayacak olan projede Doğa Koleji öğrencilerine Turkcell’de mesleki gözlem fırsatının kapıları da açılacak.
 

Turkcell yıl sonunda ‘Genç Girişimci’ ödülü verecek!

Öğrencilerin girişimcilik ruhunu daha lise çağında destekleyen t-MBA Eğitim Modeli, Turkcell desteğiyle farklı bir boyut kazanıyor. Turkcell, Doğa Koleji’nin gerçekleştiriceği girişimcilik yarışmasında finale kalanlara girişimcilik konusunda danışmanlık desteği verecek, girişimci ekosisteminin de katkılarıyla finalistlerin projelerini şekillendirmelerine yardımcı olacak.  Yarışmada dereceği girenler de Turkcell tarafından verilecek ödüllerin de sahibi olacak.
 

Doğa Koleji öğrencileri artık mobil eğitim alabilecekler

Projenin sosyal sorumluluk ayağını yürütecek olan Doğa Koleji Öğrenci Meclisleri, Turkcell desteği ile Türkiye çapında ihtiyaç sahibi öğrenciler için yardım kampanyaları düzenleyecek. 180 binin üzerinde takipçisiyle sosyal medyada en çok takip edilenler arasında olan Doğa Koleji’nin Facebook sayfası aracılığıyla da ortak yarışma ve projeler yürütülecek. Son teknolojinin sunduklarının da değerlendirileceği bu iş ortaklığı sayesinde önümüzdeki dönemde öğretmenler öğrencilerine mobil telefonlarından eğitim de verebilecekler.
 

Doğa ile teknoloji iç içe

Doğa Koleji, bütün sınıflarında bulunan akıllı tahta ve dijital sınıf uygulamasıyla doğa ve teknolojiyi bir araya getiriyor. Eğitimde Türkiye'de ilk 3D teknolojisini sunan Doğa Koleji, dijital teknoloji ile donatılmış sınıfları, dünyanın her yerine canlı konferans ile erişim imkanı, uydu bağlantısı, her sınıfa Uzaktan Erişim İmkanı ve her öğrenciye iPad ve Mac Mini uygulaması (şimdilik Ataşehir Doğa Koleji’nde) sunuyor. Okulun, dünyanın eğitim teknolojileri alanındaki 2 dev şirketi Apple ve Promethean ile ortak projesi, “Center of Excellence" Teknoloji Dünya birinciliği ve UK Pioneer of Education Dünya birinciliği ödülü aldı. 

Son Güncelleme: Salı, 07 Şubat 2012 14:57

Gösterim: 2818

Dünyanın önde gelen öğrenim şirketi Pearson, OECD’nin simgesi PISA’nın 2015’teki eğitim değerlendirmesi ile ilgili standartların geliştirilmesi için tercih edildi. Pearson, 2015 yılında dünya genelindeki öğrencilerin bilimsel okur-yazarlığını test etmeye odaklanacak olan PISA’nın araştırmalarına da kılavuzluk sağlayacak. 

PISA 2015 Pearsın uzmanlığıyla gelişecekGlobal eğitim sistemlerinin gelişimini ölçmeye yönelik kriter olarak tanımlanan PISA değerlendirmesinin 2015 yılında dünya genelindeki öğrencilerin bilimsel okur-yazarlığını ölçme amacını taşıyacak olan testinde önemli ve yeni unsurlar da yer alacak. Bu değerlendirmede standartları belirleyecek olan Pearson, bu kapsamda PISA için Yeni Bir Ortak Problem Çözme Değerlendirmesi alanını da geliştirecek. Bu yeni alan, PISA’ya gençlerin yaşamları boyunca öğrenmek ve çalışmak zorunda olacakları durumların gerekliliği olarak eklenecek. PISA’daki bir diğer yenilik ise bilgisayar tabalı testin daha çok kullanımı olacak. Pearson aynı zamanda, gelecekte PISA’ya yönelik bilgisayara uyarlanabilen test uygulamanın faydaları, yaratacağı fırsatlar ve etkileri üzerine PISA araştırmasına kılavuzluk da edecek.
 

PISA hayati önem taşıyan anahtar bir kriter

Yüksek kaliteli eğitimin, bir ulusun ekonomik gelişimi ve sosyal refahı için hayati bir önem taşıdığını söyleyen Uluslararası Genel Müdürü John Fallon, PISA’nın ulusların kendi gelişimlerini ölçebilecekleri ve birbirinden öğrenebilecekleri anahtar bir kriter olduğuna dikkat çekiyor. Fallon, “Bu nedenle, 2015 testini geliştirmek üzere OECD ve dünyadaki saygın akademik zümrelerle çalışma fırsatımızın olmasından dolayı heyecanlıyız. Daha geniş bir beceri çeşitliliğini değerlendirmek ve teknolojinin daha etkin kullanımını sağlayarak, gitgide daha fazla global ve bilgiye dayalı hale gelen bir ekonomik yapıda, ülkelerin refah düzeyini yükseltmeye yardımcı olmak üzere daha da anlamlı olacak bir küresel kriter geliştirmeyi üstlendik”
 

İstihdama da katkı sunacak

PISA 2015’in uluslararası değerlendirmelerinin yeni bir aşamasını başlatma potansiyeli olduğuna işaret eden OECD’deki PISA programının başı Andreas Schleicher ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Gençleri test etmekte teknolojinin daha akıllı kullanımını yaratmaya ihtiyaç duyuyoruz. Hükümetlerin, gençlerin yaşam ve istihdam için ihtiyaç duydukları becerilerle donanmasını istemeleri, gençlerin problem çözme yeteneklerini değerlendirmeye gereksinim duyulmasını sağladı.” Schleicher, Pearson’ın eğitim için küresel bir kriter yaratma konusunda OECD ve üye hükümetlerini desteklemek üzere iddialı bir strateji ortaya koyduğunu vurguluyor.

> PISA 2015, Pearson’ın uzmanlığıyla gelişecek

Dünyanın önde gelen öğrenim şirketi Pearson, OECD’nin simgesi PISA’nın 2015’teki eğitim değerlendirmesi ile ilgili standartların geliştirilmesi için tercih edildi. Pearson, 2015 yılında dünya genelindeki öğrencilerin bilimsel okur-yazarlığını test etmeye odaklanacak olan PISA’nın araştırmalarına da kılavuzluk sağlayacak. 

PISA 2015 Pearsın uzmanlığıyla gelişecekGlobal eğitim sistemlerinin gelişimini ölçmeye yönelik kriter olarak tanımlanan PISA değerlendirmesinin 2015 yılında dünya genelindeki öğrencilerin bilimsel okur-yazarlığını ölçme amacını taşıyacak olan testinde önemli ve yeni unsurlar da yer alacak. Bu değerlendirmede standartları belirleyecek olan Pearson, bu kapsamda PISA için Yeni Bir Ortak Problem Çözme Değerlendirmesi alanını da geliştirecek. Bu yeni alan, PISA’ya gençlerin yaşamları boyunca öğrenmek ve çalışmak zorunda olacakları durumların gerekliliği olarak eklenecek. PISA’daki bir diğer yenilik ise bilgisayar tabalı testin daha çok kullanımı olacak. Pearson aynı zamanda, gelecekte PISA’ya yönelik bilgisayara uyarlanabilen test uygulamanın faydaları, yaratacağı fırsatlar ve etkileri üzerine PISA araştırmasına kılavuzluk da edecek.
 

PISA hayati önem taşıyan anahtar bir kriter

Yüksek kaliteli eğitimin, bir ulusun ekonomik gelişimi ve sosyal refahı için hayati bir önem taşıdığını söyleyen Uluslararası Genel Müdürü John Fallon, PISA’nın ulusların kendi gelişimlerini ölçebilecekleri ve birbirinden öğrenebilecekleri anahtar bir kriter olduğuna dikkat çekiyor. Fallon, “Bu nedenle, 2015 testini geliştirmek üzere OECD ve dünyadaki saygın akademik zümrelerle çalışma fırsatımızın olmasından dolayı heyecanlıyız. Daha geniş bir beceri çeşitliliğini değerlendirmek ve teknolojinin daha etkin kullanımını sağlayarak, gitgide daha fazla global ve bilgiye dayalı hale gelen bir ekonomik yapıda, ülkelerin refah düzeyini yükseltmeye yardımcı olmak üzere daha da anlamlı olacak bir küresel kriter geliştirmeyi üstlendik”
 

İstihdama da katkı sunacak

PISA 2015’in uluslararası değerlendirmelerinin yeni bir aşamasını başlatma potansiyeli olduğuna işaret eden OECD’deki PISA programının başı Andreas Schleicher ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Gençleri test etmekte teknolojinin daha akıllı kullanımını yaratmaya ihtiyaç duyuyoruz. Hükümetlerin, gençlerin yaşam ve istihdam için ihtiyaç duydukları becerilerle donanmasını istemeleri, gençlerin problem çözme yeteneklerini değerlendirmeye gereksinim duyulmasını sağladı.” Schleicher, Pearson’ın eğitim için küresel bir kriter yaratma konusunda OECD ve üye hükümetlerini desteklemek üzere iddialı bir strateji ortaya koyduğunu vurguluyor.

Son Güncelleme: Çarşamba, 01 Şubat 2012 16:03

Gösterim: 3189

Uluslararası düzeyde etkinliği olan bir ölçme ve değerlendirme kurumu olarak 2005’ten bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Cito’nun geliştirdiği Türkiye’nin ilk ve tek Öğrenci İzleme Sistemi (ÖİS), öğrencileri gelişimsel olarak izleyerek kapsamlı geri bildirimler veriyor ve çözüm stratejileri sağlıyor. Türk eğitim sisteminde ÖİS’nin felsefesinin yerleşmeye başladığını dile getiren Cito Türkiye Genel Müdürü Ömer Ahmet Konak, Öğrenci İzleme Sistemi’ne geçen okul sayısındaki artışın bu durumun en önemli kanıtı olduğunu belirtiyor.

Cito öğrenci takip sistemi2011 yılında eğitimde yaşananlar, eğitim sisteminin genel yapısı, ölçme ve değerlendirme alanındaki gelişmeler ve bu süreç içerisinde gelişen Öğrenci İzleme Sistemi hakkında Cito Türkiye Genel Müdürü Ömer Ahmet Konak ile ilgiyle okuyacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik.
 

Eğitim sektöründeki gelişmeler karşısındaki tespitlerinizi göz önüne alarak geçen bir yılın değerlendirmesini yapabilir misiniz?

Geçmiş röportajlarımızda “Hedefleri Doğru Belirlemek Yeterli Değil, Hedeflere Ulaşmak Gerekir” demiştik. MEB Öğretim Programları’nda üst düzey düşünme becerilerinin hedeflendiğinin belirtilmesinin, eğitim ilgililerinin ezberleyen değil, düşünen, sorgulayan, eleştirel bakabilen, analiz yeteneğine sahip öğrenci yetiştirmek isteğinde bulunmasının önemli ancak yeterli olmadığını söylemiştik. Bu doğrultuda hedefe uygun öğretim tekniklerinin kullanılmadığını, dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan bir eğitim etkinliği olarak sürekli soru çözdürme egzersizleri yaptırılarak bir yere varılamayacağını, öğretmen yeterliğinin geliştirilmesi gerektiğini vurgulamış, çözüm önerilerimizden ve gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan bahsetmiştik.

Elbette hedeflere ulaşmak için sürecin bilimsel veriler ışığında takip edilmesi gerektiğinin önemini vurgulamıştık. Nereden başlandığının, nasıl bir gelişim gösterildiğinin, yapılan çalışmaların ne tür etkilerinin olduğunun görülmesi, takip edilmesi gerekmektedir. Bunun da ancak doğru, bilimsel, somut veriler içeren, anlamlı geri bildirim veren bir ölçme ve değerlendirme aracıyla yapılabileceğini ifade etmiştik. Tüm yaşanan süreçte sorunlar olsa da karamsar olmadığımızı, yapılması gerekenlerin artık bilindiğini, doğru çalışmalar yapıldığı durumlarda başarının sağlandığını, bunun örneği olan ÖİS üyesi okullarda, olumlu gelişmelerin olduğunu paylaşmıştık.

Geçen sürede yaşananlara baktığımızda yeterli olmasa da olumlu gelişmelerin olduğunu söyleyebiliriz. Eğitimde değişimin, gelişimin uzun bir süreç olduğu aşikârdır, ancak kaybedilen zamanın telafisinin çok zor olduğunu da hatırlamalı ve gereken çalışmaları ivedilikle hayata geçirmeliyiz.
 

ÖİS EĞİTİM SÜRECİNİ İZLEYEN, DEĞERLENDİREN VE YÖNLENDİREN BİR SİSTEM

Cito alanında saygın, uluslararası düzeyde etkinliği olan bir ölçme ve değerlendirme kurumu olarak faaliyet gösteriyor. Bu açıdan Türkiye’de ölçme ve değerlendirme adına yapılan çalışmalar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Hatırlayacağınız üzere Cito 2005 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine başladı. O dönemde açık uçlu soru kullanımı, madde tepki kuramı, yeterlik düzeylerinin ve tanımlarının yapılmasının gerekliliği, her öğrencinin kendi içinde, başka öğrencilerle karşılaştırılmadan gelişiminin ve takibinin yapılmasının önemi, öğrencilerin güçlü olduğu, varsa geliştirmeye ihtiyacı olduğu becerilerin belirlenmesi gibi konulardan bahsettiğimizde, maalesef eğitim alanında çalışan bazı yetkililerin ne demek istediğimizi anlamadıklarına şahit olduk. Hatta bazı eğitim ilgililerinin, zaten benzer çalışmaları yaptıklarını söylediklerini gözlemledik. Geçen 7 seneye yakın bir süreden sonra, 2012 yılının bu ilk günlerinde Öğrenci İzleme Sistemi’nin felsefesinin, amacının, farklılıklarının daha iyi anlaşıldığını görmekteyiz. Bu durumun en güzel kanıtı, diğer olumlu gelişmelerin yanı sıra, sürekli artan Öğrenci İzleme Sistemi üye okul sayısıdır.

Cito Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi’nin Türkiye’de bir ilk olması ve artık okullarda yaygın bir şekilde uygulanmaya başlanması ile birlikte çeşitli kurumlar tarafından örnek alındığı bilinmektedir. Bu doğal ve olumlu bir gelişmedir. Ancak örnek almanın “taklit etmeye” dönüştüğü durumlarla ilgili daha önce de Cito Eğitim: Kuram ve Uygulama dergimizde bazı açıklamalar yapılmıştı. Bu vesileyle 2009 Kasım - Aralık döneminde söylediklerimizi tekrar hatırlatmakta yarar var düşüncesindeyim. “Anlaşıldığı üzere ÖİS, eğitim sürecini izleyen, değerlendiren ve yönlendiren bir sistemdir. Yeni öğretim programlarının da odak noktasını oluşturan üst düzey düşünme becerilerini baz alan dinamik bir özelliğe sahiptir. Geri bildirimlerle sürekli yenilenmekte ve güncellenmektedir. Yapısı gereği ‘kopyasından’ veya ‘taklidinden’ yararlanmak olası değildir” ifadesini kullanmıştık.

Eğitim sürecinin dinamikliği dolayısıyla ‘taklit’ hiçbir zaman ‘aslın’ önüne geçmez, geçemez. Tüm bu açılardan tekrar ifade etmek isterim ki Öğrenci İzleme Sistemi, Türkiye’de ilk ve tektir. Öğrenciyi gelişimsel olarak izleyen, kapsamlı geri bildirim veren ve çözüm stratejileri geliştiren, sunan Türkiye’de başka bir ölçme ve değerlendirme sistemi yoktur.
 

TAKLİDİN YERİNİ BİLİMSEL İÇERİKLİ ÇALIŞMALAR ALMALI

“Öğrenci İzleme Sistemi, Türkiye’de ilk ve tek!” diyorsunuz, bunu ölçme ve değerlendirme prensipleri açısından değerlendirir misiniz?

Öğrenci gelişiminin yıllara göre incelenmesi belli teknik alt yapıların oluşturulması ile mümkündür. Hazırlanan soruların, ülke normlarının ve puan dilimlerine karşılık gelen yeterlik tanımlarının geçerliğini koruması için test içeriklerinin gizli tutulması gerekir. Soruları uygulamadan sonra katılımcılarla paylaşmanın iki önemli sakıncası olmaktadır. Bunlardan ilki okullarda soru üzerinden eğitim uygulamalarını yaygınlaştırmasıdır. Bu bizim yaptığımız bilimsel çalışmalarda öğrenmeye katkı sağlayan bir uygulama olarak gözükmemektedir. Diğeri ise normların ve yeterlik tanımlarının, soruların paylaşılması ile geçerliğini kaybetmesi gerçeğidir. Bu durumda her uygulamada tekrar yeterlik tanımı ve norm tanımı yapılmak zorunda kalınacak, ancak bunların bir dönemden diğerine karşılaştırılabilir olması mümkün olmayacaktır. Karşılaştırma ve öğrenci gelişimini izleme aynı zamanda test puanlarının belli desenler ve istatistiksel yöntemler kullanılarak eşleştirilmesi ile mümkündür. Bizim yaptığımız çalışmaların benzerini yaptığını iddia eden kimi uygulamaların, bu temel gerekleri yerine getirip getirmedikleri açısından dikkatle irdelenmesinde yarar vardır. Aslında bu eksik uygulamalar ülkemizde “standart test” ifadesinden ne anlaşıldığının net olmamasından kaynaklanmaktadır. Standart testler çok genel anlamda ön uygulaması yapılmış, kapsamı gizli tutulan, normları ve puan dilimlerine karşılık gelen yeterlik tanımları önceden hazırlanmış ve geçerlik, güvenirlik çalışmaları ön uygulamalarda sağlanmış testlerdir. Test kapsamı ancak örnek sorularla açıklanmaktadır. Ne yazık ki ülkemizde seçme amacı ile kullanılan geniş ölçekli testlerin hiçbiri “standart test” tanımına uymamaktadır. Bu anlamda ÖİS uygulamaları Türkiye için bir ilktir. Önerimiz, ölçme ve değerlendirme ile ilgili çalışma yapan kurumların her açıdan bilimsel çalışma prensiplerine uygun hareket etmeleridir. Cito Türkiye olarak 2008 yılında International Test Commission – ITC tarafından Liverpool’da 6.’sı düzenlenen ITC Konferansı’na “Bilgisayar Destekli Öğrenci İzleme Sistemi’nin Geçerliğinin Farklı Okul ve Cinsiyet Gruplarında Sınanması” ve “Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi’nde Madde Haritalama” başlıklı bildirilerle katıldık. Bu sene 3-5 Temmuz tarihleri arasında Amsterdam’da gerçekleştirilecek olan ITC Konferansı’na da katılıp bilimsel bulgularımızı yine uluslararası platformlarda paylaşacağız. Eğer hedefimiz eğitim sistemine katkıda bulunmak, on yıl sonra ülke olarak daha nitelikli bir eğitime ulaşmaksa, var olanı taklit etmeye çalışarak zaman kaybetmek yerine, uluslararası düzeyde kabul gören yeni, bilim temelli çalışmalara yönelmek tercihimiz olmalıdır.
 

GENEL DÖNEM SINAVLARI’NIN KAPSAMI GENİŞLEYECEK

Cito Türkiye’nin gündemindeki yeni çalışmalar hakkında da bilgi verir misiniz?

İlk kez 2011-2012 eğitim öğretim yılında, Genel Dönem Sınavları (GDS) çalışmasını başlattık. Bilindiği üzere temel ders alanlarında yapılacak sınavların her dönemde en az bir tanesinin ortak sınav olarak yapılması gerekmektedir. GDS sayesinde, okullara, bağımsız, alanında uzman bir kurum tarafından, öğrencilerin durumlarını belirlemede objektif, geçerli ve güvenilir bir değerlendirme sağlanmaktadır. Her dönem yapılacak bu sınavlarla amaçlanan, MEB öğretim programlarında ele alınan hedefler ve konu boyutu kapsamında öğrencilerin neler bildiğini ve temel becerilerde ne düzeyde olduğunu ortaya çıkarmaktır. Geçen dönem ilk kez Fen ve Teknoloji, Matematik ve Türkçe derslerine yönelik, 6, 7 ve 8. sınıf düzeylerinde uygulanan GDS’nin çalışma alanı önümüzdeki dönem Sosyal Bilgiler dersini de kapsayacak şekilde genişletilecektir.

Öğrenci İzleme Sistemi kapsamındaki çalışmalar da elbette devam etmektedir. Her dönem sonunda, elde ettiğimiz verilerin ışığında ihtiyaçları karşılayacak, ders etkinliklerini zenginleştirecek içerikleri temel alan eğitim seminerleri ÖİS üyesi okul öğretmenlerine yönelik verilmektedir. Bu yıl seminer günlerinin ilki 23-26 Ocak tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilecektir. İkincisi ise Haziran ayında yapılacak.
 

Türkiye’nin 2023 PISA hedefi ilk 10!

2011’in dünya genelinde zorlu geçen bir yıl olmasına rağmen, şirket olarak belirledikleri hedeflere ulaştıklarını açıklayan Cito Türkiye Genel Müdürü Ömer Ahmet Konak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kuruluş aşamasında “2023’te PISA uygulamalarında ilk 10’da yer alan bir Türkiye!” hedefini koymuştuk, bu hedefin gerçekleştirilebilir olduğuna inancımız devam ediyor. Cito Türkiye olarak sorumluluğumuzun farkındayız, eğitim alanında ülkemizin daha iyi bir seviyeye gelmesi ancak topyekün bir kalite artışıyla mümkündür. Bu doğrultuda çalışmalarımızı, “Hiçbir öğrenci geride kalmasın!” şiarına uygun olarak gerçekleştirmekteyiz. Üyelerimiz arasında hem özel ilköğretim okullarının hem resmi ilköğretim okullarının hem de okul öncesi eğitim kurumlarının bulunmasını çok anlamlı bulmaktayız. Bu sayının her geçen gün artması çalışmalarımızın doğru yolda ilerlediğini göstermektedir. Bizlerle aynı düşünceleri paylaşan yeni okulları da Türkiye’de ilk ve tek olan Cito Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi’ne katılmaya davet ediyoruz.”

> Türkiye’nin ilk ve tek öğrenci izleme sistemi Cito’dan

Uluslararası düzeyde etkinliği olan bir ölçme ve değerlendirme kurumu olarak 2005’ten bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Cito’nun geliştirdiği Türkiye’nin ilk ve tek Öğrenci İzleme Sistemi (ÖİS), öğrencileri gelişimsel olarak izleyerek kapsamlı geri bildirimler veriyor ve çözüm stratejileri sağlıyor. Türk eğitim sisteminde ÖİS’nin felsefesinin yerleşmeye başladığını dile getiren Cito Türkiye Genel Müdürü Ömer Ahmet Konak, Öğrenci İzleme Sistemi’ne geçen okul sayısındaki artışın bu durumun en önemli kanıtı olduğunu belirtiyor.

Cito öğrenci takip sistemi2011 yılında eğitimde yaşananlar, eğitim sisteminin genel yapısı, ölçme ve değerlendirme alanındaki gelişmeler ve bu süreç içerisinde gelişen Öğrenci İzleme Sistemi hakkında Cito Türkiye Genel Müdürü Ömer Ahmet Konak ile ilgiyle okuyacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik.
 

Eğitim sektöründeki gelişmeler karşısındaki tespitlerinizi göz önüne alarak geçen bir yılın değerlendirmesini yapabilir misiniz?

Geçmiş röportajlarımızda “Hedefleri Doğru Belirlemek Yeterli Değil, Hedeflere Ulaşmak Gerekir” demiştik. MEB Öğretim Programları’nda üst düzey düşünme becerilerinin hedeflendiğinin belirtilmesinin, eğitim ilgililerinin ezberleyen değil, düşünen, sorgulayan, eleştirel bakabilen, analiz yeteneğine sahip öğrenci yetiştirmek isteğinde bulunmasının önemli ancak yeterli olmadığını söylemiştik. Bu doğrultuda hedefe uygun öğretim tekniklerinin kullanılmadığını, dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan bir eğitim etkinliği olarak sürekli soru çözdürme egzersizleri yaptırılarak bir yere varılamayacağını, öğretmen yeterliğinin geliştirilmesi gerektiğini vurgulamış, çözüm önerilerimizden ve gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan bahsetmiştik.

Elbette hedeflere ulaşmak için sürecin bilimsel veriler ışığında takip edilmesi gerektiğinin önemini vurgulamıştık. Nereden başlandığının, nasıl bir gelişim gösterildiğinin, yapılan çalışmaların ne tür etkilerinin olduğunun görülmesi, takip edilmesi gerekmektedir. Bunun da ancak doğru, bilimsel, somut veriler içeren, anlamlı geri bildirim veren bir ölçme ve değerlendirme aracıyla yapılabileceğini ifade etmiştik. Tüm yaşanan süreçte sorunlar olsa da karamsar olmadığımızı, yapılması gerekenlerin artık bilindiğini, doğru çalışmalar yapıldığı durumlarda başarının sağlandığını, bunun örneği olan ÖİS üyesi okullarda, olumlu gelişmelerin olduğunu paylaşmıştık.

Geçen sürede yaşananlara baktığımızda yeterli olmasa da olumlu gelişmelerin olduğunu söyleyebiliriz. Eğitimde değişimin, gelişimin uzun bir süreç olduğu aşikârdır, ancak kaybedilen zamanın telafisinin çok zor olduğunu da hatırlamalı ve gereken çalışmaları ivedilikle hayata geçirmeliyiz.
 

ÖİS EĞİTİM SÜRECİNİ İZLEYEN, DEĞERLENDİREN VE YÖNLENDİREN BİR SİSTEM

Cito alanında saygın, uluslararası düzeyde etkinliği olan bir ölçme ve değerlendirme kurumu olarak faaliyet gösteriyor. Bu açıdan Türkiye’de ölçme ve değerlendirme adına yapılan çalışmalar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Hatırlayacağınız üzere Cito 2005 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine başladı. O dönemde açık uçlu soru kullanımı, madde tepki kuramı, yeterlik düzeylerinin ve tanımlarının yapılmasının gerekliliği, her öğrencinin kendi içinde, başka öğrencilerle karşılaştırılmadan gelişiminin ve takibinin yapılmasının önemi, öğrencilerin güçlü olduğu, varsa geliştirmeye ihtiyacı olduğu becerilerin belirlenmesi gibi konulardan bahsettiğimizde, maalesef eğitim alanında çalışan bazı yetkililerin ne demek istediğimizi anlamadıklarına şahit olduk. Hatta bazı eğitim ilgililerinin, zaten benzer çalışmaları yaptıklarını söylediklerini gözlemledik. Geçen 7 seneye yakın bir süreden sonra, 2012 yılının bu ilk günlerinde Öğrenci İzleme Sistemi’nin felsefesinin, amacının, farklılıklarının daha iyi anlaşıldığını görmekteyiz. Bu durumun en güzel kanıtı, diğer olumlu gelişmelerin yanı sıra, sürekli artan Öğrenci İzleme Sistemi üye okul sayısıdır.

Cito Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi’nin Türkiye’de bir ilk olması ve artık okullarda yaygın bir şekilde uygulanmaya başlanması ile birlikte çeşitli kurumlar tarafından örnek alındığı bilinmektedir. Bu doğal ve olumlu bir gelişmedir. Ancak örnek almanın “taklit etmeye” dönüştüğü durumlarla ilgili daha önce de Cito Eğitim: Kuram ve Uygulama dergimizde bazı açıklamalar yapılmıştı. Bu vesileyle 2009 Kasım - Aralık döneminde söylediklerimizi tekrar hatırlatmakta yarar var düşüncesindeyim. “Anlaşıldığı üzere ÖİS, eğitim sürecini izleyen, değerlendiren ve yönlendiren bir sistemdir. Yeni öğretim programlarının da odak noktasını oluşturan üst düzey düşünme becerilerini baz alan dinamik bir özelliğe sahiptir. Geri bildirimlerle sürekli yenilenmekte ve güncellenmektedir. Yapısı gereği ‘kopyasından’ veya ‘taklidinden’ yararlanmak olası değildir” ifadesini kullanmıştık.

Eğitim sürecinin dinamikliği dolayısıyla ‘taklit’ hiçbir zaman ‘aslın’ önüne geçmez, geçemez. Tüm bu açılardan tekrar ifade etmek isterim ki Öğrenci İzleme Sistemi, Türkiye’de ilk ve tektir. Öğrenciyi gelişimsel olarak izleyen, kapsamlı geri bildirim veren ve çözüm stratejileri geliştiren, sunan Türkiye’de başka bir ölçme ve değerlendirme sistemi yoktur.
 

TAKLİDİN YERİNİ BİLİMSEL İÇERİKLİ ÇALIŞMALAR ALMALI

“Öğrenci İzleme Sistemi, Türkiye’de ilk ve tek!” diyorsunuz, bunu ölçme ve değerlendirme prensipleri açısından değerlendirir misiniz?

Öğrenci gelişiminin yıllara göre incelenmesi belli teknik alt yapıların oluşturulması ile mümkündür. Hazırlanan soruların, ülke normlarının ve puan dilimlerine karşılık gelen yeterlik tanımlarının geçerliğini koruması için test içeriklerinin gizli tutulması gerekir. Soruları uygulamadan sonra katılımcılarla paylaşmanın iki önemli sakıncası olmaktadır. Bunlardan ilki okullarda soru üzerinden eğitim uygulamalarını yaygınlaştırmasıdır. Bu bizim yaptığımız bilimsel çalışmalarda öğrenmeye katkı sağlayan bir uygulama olarak gözükmemektedir. Diğeri ise normların ve yeterlik tanımlarının, soruların paylaşılması ile geçerliğini kaybetmesi gerçeğidir. Bu durumda her uygulamada tekrar yeterlik tanımı ve norm tanımı yapılmak zorunda kalınacak, ancak bunların bir dönemden diğerine karşılaştırılabilir olması mümkün olmayacaktır. Karşılaştırma ve öğrenci gelişimini izleme aynı zamanda test puanlarının belli desenler ve istatistiksel yöntemler kullanılarak eşleştirilmesi ile mümkündür. Bizim yaptığımız çalışmaların benzerini yaptığını iddia eden kimi uygulamaların, bu temel gerekleri yerine getirip getirmedikleri açısından dikkatle irdelenmesinde yarar vardır. Aslında bu eksik uygulamalar ülkemizde “standart test” ifadesinden ne anlaşıldığının net olmamasından kaynaklanmaktadır. Standart testler çok genel anlamda ön uygulaması yapılmış, kapsamı gizli tutulan, normları ve puan dilimlerine karşılık gelen yeterlik tanımları önceden hazırlanmış ve geçerlik, güvenirlik çalışmaları ön uygulamalarda sağlanmış testlerdir. Test kapsamı ancak örnek sorularla açıklanmaktadır. Ne yazık ki ülkemizde seçme amacı ile kullanılan geniş ölçekli testlerin hiçbiri “standart test” tanımına uymamaktadır. Bu anlamda ÖİS uygulamaları Türkiye için bir ilktir. Önerimiz, ölçme ve değerlendirme ile ilgili çalışma yapan kurumların her açıdan bilimsel çalışma prensiplerine uygun hareket etmeleridir. Cito Türkiye olarak 2008 yılında International Test Commission – ITC tarafından Liverpool’da 6.’sı düzenlenen ITC Konferansı’na “Bilgisayar Destekli Öğrenci İzleme Sistemi’nin Geçerliğinin Farklı Okul ve Cinsiyet Gruplarında Sınanması” ve “Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi’nde Madde Haritalama” başlıklı bildirilerle katıldık. Bu sene 3-5 Temmuz tarihleri arasında Amsterdam’da gerçekleştirilecek olan ITC Konferansı’na da katılıp bilimsel bulgularımızı yine uluslararası platformlarda paylaşacağız. Eğer hedefimiz eğitim sistemine katkıda bulunmak, on yıl sonra ülke olarak daha nitelikli bir eğitime ulaşmaksa, var olanı taklit etmeye çalışarak zaman kaybetmek yerine, uluslararası düzeyde kabul gören yeni, bilim temelli çalışmalara yönelmek tercihimiz olmalıdır.
 

GENEL DÖNEM SINAVLARI’NIN KAPSAMI GENİŞLEYECEK

Cito Türkiye’nin gündemindeki yeni çalışmalar hakkında da bilgi verir misiniz?

İlk kez 2011-2012 eğitim öğretim yılında, Genel Dönem Sınavları (GDS) çalışmasını başlattık. Bilindiği üzere temel ders alanlarında yapılacak sınavların her dönemde en az bir tanesinin ortak sınav olarak yapılması gerekmektedir. GDS sayesinde, okullara, bağımsız, alanında uzman bir kurum tarafından, öğrencilerin durumlarını belirlemede objektif, geçerli ve güvenilir bir değerlendirme sağlanmaktadır. Her dönem yapılacak bu sınavlarla amaçlanan, MEB öğretim programlarında ele alınan hedefler ve konu boyutu kapsamında öğrencilerin neler bildiğini ve temel becerilerde ne düzeyde olduğunu ortaya çıkarmaktır. Geçen dönem ilk kez Fen ve Teknoloji, Matematik ve Türkçe derslerine yönelik, 6, 7 ve 8. sınıf düzeylerinde uygulanan GDS’nin çalışma alanı önümüzdeki dönem Sosyal Bilgiler dersini de kapsayacak şekilde genişletilecektir.

Öğrenci İzleme Sistemi kapsamındaki çalışmalar da elbette devam etmektedir. Her dönem sonunda, elde ettiğimiz verilerin ışığında ihtiyaçları karşılayacak, ders etkinliklerini zenginleştirecek içerikleri temel alan eğitim seminerleri ÖİS üyesi okul öğretmenlerine yönelik verilmektedir. Bu yıl seminer günlerinin ilki 23-26 Ocak tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilecektir. İkincisi ise Haziran ayında yapılacak.
 

Türkiye’nin 2023 PISA hedefi ilk 10!

2011’in dünya genelinde zorlu geçen bir yıl olmasına rağmen, şirket olarak belirledikleri hedeflere ulaştıklarını açıklayan Cito Türkiye Genel Müdürü Ömer Ahmet Konak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kuruluş aşamasında “2023’te PISA uygulamalarında ilk 10’da yer alan bir Türkiye!” hedefini koymuştuk, bu hedefin gerçekleştirilebilir olduğuna inancımız devam ediyor. Cito Türkiye olarak sorumluluğumuzun farkındayız, eğitim alanında ülkemizin daha iyi bir seviyeye gelmesi ancak topyekün bir kalite artışıyla mümkündür. Bu doğrultuda çalışmalarımızı, “Hiçbir öğrenci geride kalmasın!” şiarına uygun olarak gerçekleştirmekteyiz. Üyelerimiz arasında hem özel ilköğretim okullarının hem resmi ilköğretim okullarının hem de okul öncesi eğitim kurumlarının bulunmasını çok anlamlı bulmaktayız. Bu sayının her geçen gün artması çalışmalarımızın doğru yolda ilerlediğini göstermektedir. Bizlerle aynı düşünceleri paylaşan yeni okulları da Türkiye’de ilk ve tek olan Cito Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi’ne katılmaya davet ediyoruz.”

Son Güncelleme: Salı, 07 Şubat 2012 17:49

Gösterim: 6793

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK'taki fişleme iddialarına ilişkin olarak bir açıklama yaptı.

Nihat Ergün TÜBİTAK ile ilgili fişleme konusunda açıklamalarda bulunduGündemde yer alan TÜBİTAK'taki fişleme iddialarına ilişkin olarak bir açıklama yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Belki de daha sonra birtakım kayıpları olduysa o insanların bu tür işlerden dolayı o kayıpların da telafisi mümkün olacaktır. Şu anda biliyorsunuz, bu konu askeri casusluk davası ile ilgili bir yargılama konusudur ve o kişilerden bir kısmı bu askeri casusluk davasında sanık durumundadırlar ve tutuklu olarak yargılananlar da var bunların içerisinde dolayısıyla bu mesele yargıda devam ediyor" dedi.
 

Ergün: Fişlemelerden zarar görenler haklarını arayacak!
Mecliste yaptığı açıklamada Bakan Ergün, TÜBİTAK'taki fişleme olaylarının 'telafi edilmesine' ilişkin, “Eğer geçmişten bu yana fişlemelerden zarar gören insanlar olmuşsa, o fişlemeler dolayısıyla haklarında birtakım haksız teşebbüsler olmuşsa bunu sadece TÜBİTAK'la ilgili söylemiyorum. Başka kurumlarda da olabilir o kişiler bu yargılamaların sonucunda şüphesiz haklarını arayacaktır. 'Ben bir hak kaybına uğradım, bu fiş yüzünden ben şu kayıplara uğradım' diye hak iddiasında bulunurlarsa bu hakları kendilerine bir şekilde iade edilecektir" ifadelerini kullandı.
 

Fransız şirket ile ilgili eleştiriler

Bir gazetecinin, “TÜBİTAK son 5 yıldır çifte pasaport konusunda Ar-Ge çalışması yapıyordu, en son yapılan ihalede bu TÜBİTAK'a verilmedi. Bir de uluslararası kamuoyunda Fransız şirketle ilgili eleştiriler vardı, yetersiz kaldı diye. Bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna Ergün, "Bilgilerin istifade edilebilir bilgi olması için birkaç özelliği taşıması lazım, bir de tabii bilgilerin doğru, tam ve temiz olması lazım" cevabını verdi.

> TÜBİTAK’daki fişleme iddiasına Bakan’dan yanıt

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK'taki fişleme iddialarına ilişkin olarak bir açıklama yaptı.

Nihat Ergün TÜBİTAK ile ilgili fişleme konusunda açıklamalarda bulunduGündemde yer alan TÜBİTAK'taki fişleme iddialarına ilişkin olarak bir açıklama yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Belki de daha sonra birtakım kayıpları olduysa o insanların bu tür işlerden dolayı o kayıpların da telafisi mümkün olacaktır. Şu anda biliyorsunuz, bu konu askeri casusluk davası ile ilgili bir yargılama konusudur ve o kişilerden bir kısmı bu askeri casusluk davasında sanık durumundadırlar ve tutuklu olarak yargılananlar da var bunların içerisinde dolayısıyla bu mesele yargıda devam ediyor" dedi.
 

Ergün: Fişlemelerden zarar görenler haklarını arayacak!
Mecliste yaptığı açıklamada Bakan Ergün, TÜBİTAK'taki fişleme olaylarının 'telafi edilmesine' ilişkin, “Eğer geçmişten bu yana fişlemelerden zarar gören insanlar olmuşsa, o fişlemeler dolayısıyla haklarında birtakım haksız teşebbüsler olmuşsa bunu sadece TÜBİTAK'la ilgili söylemiyorum. Başka kurumlarda da olabilir o kişiler bu yargılamaların sonucunda şüphesiz haklarını arayacaktır. 'Ben bir hak kaybına uğradım, bu fiş yüzünden ben şu kayıplara uğradım' diye hak iddiasında bulunurlarsa bu hakları kendilerine bir şekilde iade edilecektir" ifadelerini kullandı.
 

Fransız şirket ile ilgili eleştiriler

Bir gazetecinin, “TÜBİTAK son 5 yıldır çifte pasaport konusunda Ar-Ge çalışması yapıyordu, en son yapılan ihalede bu TÜBİTAK'a verilmedi. Bir de uluslararası kamuoyunda Fransız şirketle ilgili eleştiriler vardı, yetersiz kaldı diye. Bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna Ergün, "Bilgilerin istifade edilebilir bilgi olması için birkaç özelliği taşıması lazım, bir de tabii bilgilerin doğru, tam ve temiz olması lazım" cevabını verdi.

Son Güncelleme: Salı, 31 Ocak 2012 15:06

Gösterim: 2341


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.