Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

‘Beyin göçü’, Türkiye'nin her dönem muzdarip olduğu konulardan biri. Türkiye, pek çok yetenekli genç insanı, kendi alanında öne çıkmış tecrübeli insanı ekonomik koşullar, daha iyi araştırma şartları, daha kolay bir yaşam nedeniyle Batı'nın gelişmiş ülkelerine kaptırdı. Ve Türkiye'den göç eden pek çok "beyin" ile irtibat da kesildi zamanla. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, bu olguyu değiştirmek için harekete geçti.

Türkiye'nin beyin diasporasınıBakan Nihat Ergün, "bilim insanları havuzu" oluşturmak için düğmeye bastı. Bir nevi "Türkiye'nin beyin diasporasını" oluşturacak Bakan Ergün. Bu çerçevede Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile ortak bir çalışma başlattı. Amaç, yurtdışında yaşayan, çoğu birbirinden haberdar olmayan Türk akademisyen, doktora ve yüksek lisans öğrencileri arasında irtibat kurmak. Bu kişileri, zaman zaman Türk elçiler, başkonsoloslar ile biraraya getirmek. Kendi aralarında toplanıp, network oluşturmalarını sağlamak.

TÜBİTAK da çalışmalarda olacak

İşin içinde TÜBİTAK da var. Çalışma çerçevesinde yurt dışındaki üniversitelerde kaç araştırmacı/akademisyen/öğrenci var,bunlar hangi ülkelerde ne gibi çalışmalar yapıyorlar belirlenecek. Bir de veri tabanı oluşturulacak. Üstelik yılda bir kez de "bilim insanları kurultayı" toplanması amaçlanıyor. İlk kurultayın 2012 yılında yapılması planlanıyor. Ancak öncelikle yurtdışındaki "Türk beyin diyasporasının" bilgileri lazım.

Bilgi formu bakanlık sitesinde

Bu amaçla da Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı web sitesine (www.sanayi.gov.tr)  bir form koyuldu. Yurtdışındaki Türk bilim insanları, bu form aracılığıyla, ya da bulundukları ülkedeki Türkiye Büyükelçiliği/Başkonsolosluğu aracılığıyla veri tabanına dahil olabilecekler.

Bakanlık sitesine, Bakan Nihat Ergün'ün yurtdışındaki Türk bilim insanlarına yönelik çağrı mektubu da koyuldu. Bakan Ergün çağrı mektubunda, yurtdışındaki Türk bilim insanlarına, "Türk ekonomisini ve sanayisini, bilime ve yüksek teknolojiye dayalı bir şekilde yükseltmek için, siz bilim insanlarımızla birlikte, bir ekip olarak çalışmak istiyoruz. Gelin yapacağımız bu bilim ve teknoloji yolculuğunda hep birlikte hareket edelim ve Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine hep birlikte ulaşalım" diye seslendi.

 (hürriyet)

> ‘Bilim insanları havuzu oluşturulacak’

‘Beyin göçü’, Türkiye'nin her dönem muzdarip olduğu konulardan biri. Türkiye, pek çok yetenekli genç insanı, kendi alanında öne çıkmış tecrübeli insanı ekonomik koşullar, daha iyi araştırma şartları, daha kolay bir yaşam nedeniyle Batı'nın gelişmiş ülkelerine kaptırdı. Ve Türkiye'den göç eden pek çok "beyin" ile irtibat da kesildi zamanla. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, bu olguyu değiştirmek için harekete geçti.

Türkiye'nin beyin diasporasınıBakan Nihat Ergün, "bilim insanları havuzu" oluşturmak için düğmeye bastı. Bir nevi "Türkiye'nin beyin diasporasını" oluşturacak Bakan Ergün. Bu çerçevede Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile ortak bir çalışma başlattı. Amaç, yurtdışında yaşayan, çoğu birbirinden haberdar olmayan Türk akademisyen, doktora ve yüksek lisans öğrencileri arasında irtibat kurmak. Bu kişileri, zaman zaman Türk elçiler, başkonsoloslar ile biraraya getirmek. Kendi aralarında toplanıp, network oluşturmalarını sağlamak.

TÜBİTAK da çalışmalarda olacak

İşin içinde TÜBİTAK da var. Çalışma çerçevesinde yurt dışındaki üniversitelerde kaç araştırmacı/akademisyen/öğrenci var,bunlar hangi ülkelerde ne gibi çalışmalar yapıyorlar belirlenecek. Bir de veri tabanı oluşturulacak. Üstelik yılda bir kez de "bilim insanları kurultayı" toplanması amaçlanıyor. İlk kurultayın 2012 yılında yapılması planlanıyor. Ancak öncelikle yurtdışındaki "Türk beyin diyasporasının" bilgileri lazım.

Bilgi formu bakanlık sitesinde

Bu amaçla da Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı web sitesine (www.sanayi.gov.tr)  bir form koyuldu. Yurtdışındaki Türk bilim insanları, bu form aracılığıyla, ya da bulundukları ülkedeki Türkiye Büyükelçiliği/Başkonsolosluğu aracılığıyla veri tabanına dahil olabilecekler.

Bakanlık sitesine, Bakan Nihat Ergün'ün yurtdışındaki Türk bilim insanlarına yönelik çağrı mektubu da koyuldu. Bakan Ergün çağrı mektubunda, yurtdışındaki Türk bilim insanlarına, "Türk ekonomisini ve sanayisini, bilime ve yüksek teknolojiye dayalı bir şekilde yükseltmek için, siz bilim insanlarımızla birlikte, bir ekip olarak çalışmak istiyoruz. Gelin yapacağımız bu bilim ve teknoloji yolculuğunda hep birlikte hareket edelim ve Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine hep birlikte ulaşalım" diye seslendi.

 (hürriyet)

Son Güncelleme: Salı, 06 Mart 2012 11:18

Gösterim: 2661

İlköğretimi 4+4+4 modeliyle kesintili hale getiren yasa teklifinin TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmelerinde zorunlu eğitime başlama yaşının ay olarak karşılığı tartışma yarattı.

Alt Komisyon'da belirlenen "6 yaşına giren zorunlu eğitim kapsamına alınır" düzenlemesine, CHP Edirne Milletvekili Recep Gürkan itiraz etti. Gürkan, "İlköğretim çağı 6-13 yaş arasındaki çocukları kapsar, bu yaş çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayında başlar' deniliyor. Yani buraya ay yazsak daha doğru olmaz mı? Eski metinlerde de vardır. 72 ay diye" eleştirisini yöneltti.
 

128 ülkede 6 yaş

Gürkan'a yanıt veren AK Partili Alt Komisyon Başkanı Fikri Işık, "Biz 6 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasını istiyoruz. Ay konusundaki tartışmaya komisyon olarak girmedik. Kanun metni de 6 yaş diyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG), '128 ülkede 6 yaşında başlar' diyor. Biz de 6 yaşında başlatıyoruz zaten" dedi. Işık, "6 yaşı biz 60 ay olarak aldık ama" itirazlarına da "61'inci ay olarak aldık. 5 yaş bir ay. Bu işin dünyaca belirlenen bir usulü vardır. Hangi ay 6 yaşı kapsar. Kanun yapıcılar olarak ortaya koymamız gereken, kesin kural koymaktır. Kesin kural da 6 yaştır. 6 yaşa 60 ay olarak yazsaydık metne, o zaman tartışmaların içine girmiş olurduk" yanıtını verdi.
 

‘6 yaştan kasıt 72 ayı doldurmaktır’

CHP'li milletvekillerinin "6 yaştan kasıt 72 ayı doldurmaktır. Bu böyleyse kabul ediyoruz. Ama 6 yaşı 61'inci ay diyorsak o zaman yanlış. O 128 ülkenin içinde biz de varız. Doğduğunda insan bir yaşında değil. Problem oradan çıkıyor" tepkileri üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer söz alarak şu yanıtı verdi: "İstatistiklerde de Türkiye 6 yaşında gözüküyor. Türkiye'deki 222 numaralı kanun 6 yaş diyor fakat Türkiye fiilen 6 yaş uygulamıyor. 7 yaş uyguluyor."

(hürriyet)

> 4+4+4'te eğitim yaşı tartışması büyüyor

İlköğretimi 4+4+4 modeliyle kesintili hale getiren yasa teklifinin TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmelerinde zorunlu eğitime başlama yaşının ay olarak karşılığı tartışma yarattı.

Alt Komisyon'da belirlenen "6 yaşına giren zorunlu eğitim kapsamına alınır" düzenlemesine, CHP Edirne Milletvekili Recep Gürkan itiraz etti. Gürkan, "İlköğretim çağı 6-13 yaş arasındaki çocukları kapsar, bu yaş çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayında başlar' deniliyor. Yani buraya ay yazsak daha doğru olmaz mı? Eski metinlerde de vardır. 72 ay diye" eleştirisini yöneltti.
 

128 ülkede 6 yaş

Gürkan'a yanıt veren AK Partili Alt Komisyon Başkanı Fikri Işık, "Biz 6 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasını istiyoruz. Ay konusundaki tartışmaya komisyon olarak girmedik. Kanun metni de 6 yaş diyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG), '128 ülkede 6 yaşında başlar' diyor. Biz de 6 yaşında başlatıyoruz zaten" dedi. Işık, "6 yaşı biz 60 ay olarak aldık ama" itirazlarına da "61'inci ay olarak aldık. 5 yaş bir ay. Bu işin dünyaca belirlenen bir usulü vardır. Hangi ay 6 yaşı kapsar. Kanun yapıcılar olarak ortaya koymamız gereken, kesin kural koymaktır. Kesin kural da 6 yaştır. 6 yaşa 60 ay olarak yazsaydık metne, o zaman tartışmaların içine girmiş olurduk" yanıtını verdi.
 

‘6 yaştan kasıt 72 ayı doldurmaktır’

CHP'li milletvekillerinin "6 yaştan kasıt 72 ayı doldurmaktır. Bu böyleyse kabul ediyoruz. Ama 6 yaşı 61'inci ay diyorsak o zaman yanlış. O 128 ülkenin içinde biz de varız. Doğduğunda insan bir yaşında değil. Problem oradan çıkıyor" tepkileri üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer söz alarak şu yanıtı verdi: "İstatistiklerde de Türkiye 6 yaşında gözüküyor. Türkiye'deki 222 numaralı kanun 6 yaş diyor fakat Türkiye fiilen 6 yaş uygulamıyor. 7 yaş uyguluyor."

(hürriyet)

Son Güncelleme: Salı, 06 Mart 2012 11:30

Gösterim: 2371

MHP Ankara milletvekilleri Zühal Topcu ve Özcan Yeniçeri, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla ilgili olarak 2 bin 107 öğretmen ve yöneticiyle yapılan anketin sonuçlarını açıkladı.

MHP 12 yıllık eğitim anketinin sonuçlarını açıkladı.Topcu ve Yeniçeri Mecliste düzenledikleri ortak basın toplantısında, anket sonuçlarını değerlendirdi. Topcu, ankete katılanların yüzde 78’inin zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması ile ilgili çalışmayı yakından takip ettiğini, yüzde 43,3’ünün zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılmasını yerinde bir karar olarak görmediği belirterek, "(4 4 4 zorunlu eğitimin içeriği hakkında yeterince bilgi sahibiyim) diyenlerin oranı sadece yüzde 16,2, ’hayır, değilim’ diyenlerin oranı yüzde 65,5’tir" dedi.

Ankette; "zorunlu eğitimle ilgili çalışmalarda biz eğitimcilerin de fikri alınmalıydı" diyenlerin yüzde 83 olduğuna işaret eden Topcu, yüzde71,6’sının zorunlu eğitimi çalışmalarının şu anda eğitimin problemlerini geri plana attığını düşündüğünü, yüzde 57’sinin zorunlu eğitim çalışmalarının zamanlamasının uygun olmadığı, yüzde 51,2’sinin yeni sistemin öğrenciye  katkı sağlamayacağı görüşünü taşıdığını anlattı.

Topcu, "Ankete katılanların yüzde 61,4’ü mevcut altyapının 12 yıllık zorunlu eğitimi kaldırma dinamiği olmadığını, zorunlu eğitilin 12 yıl olmasının kız çocuklarının eğitim düzeyleri ve ekonomik yaşama katılımlarını artıracağını düşünenlerin oranı yüzde 21,7, ’hayır, artırmayacaktır’ diyenlerin oranı ise yüzde 51,3 oldu. Ayrıca, okul öncesinin zorunlu olmasının doğru bir karar olmadığına inanların oranı yüzde 57,1’dir. Eğitimcilerin yüzde 56,5’i yeni sistemin nitelikli öğretmen sorununu tavan yapacağını düşünüyor" diye konuştu.

MHP’li Özcan Yeniçeri de anketteki "4 4 4 zorunlu eğitimin amacı sadece imam hatiplerin önünü açmak içindir" görüşünü paylaşanların oranının yüzde 50,2 olduğunu belirterek,"Halbuki teklifte böyle bir düzenleme yok. Olsa ne olacak. Bunlar da Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarıdır. Bunlar bizim çocuklarımız, onların önünü açmamızın kime ne zararı olacak. Günah keçisi ilan edilmesi aklı başında olan ve meseleyi bilimsel ele alınların yapacağı iş değildir. Biz 4. sınıftan itibaren ortaya konan seçmeli derslerin çok da insanları yönlendirebilecek etkileyecek dersler olmasının mantıki bir soncu olacağını düşünmüyoruz. Eğitim sistemi yap, boz, olmadı başa dön anlayışıyla yürütülmez. Eğitim en stratejik konudur ve taraflarına, STK’lara sormak gerekiyordu. Tam tersi yapılmıştır" ifadelerini kullandı.

(milliyet)

> MHP 12 yıllık eğitim anketinin sonuçlarını açıkladı

MHP Ankara milletvekilleri Zühal Topcu ve Özcan Yeniçeri, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla ilgili olarak 2 bin 107 öğretmen ve yöneticiyle yapılan anketin sonuçlarını açıkladı.

MHP 12 yıllık eğitim anketinin sonuçlarını açıkladı.Topcu ve Yeniçeri Mecliste düzenledikleri ortak basın toplantısında, anket sonuçlarını değerlendirdi. Topcu, ankete katılanların yüzde 78’inin zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması ile ilgili çalışmayı yakından takip ettiğini, yüzde 43,3’ünün zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılmasını yerinde bir karar olarak görmediği belirterek, "(4 4 4 zorunlu eğitimin içeriği hakkında yeterince bilgi sahibiyim) diyenlerin oranı sadece yüzde 16,2, ’hayır, değilim’ diyenlerin oranı yüzde 65,5’tir" dedi.

Ankette; "zorunlu eğitimle ilgili çalışmalarda biz eğitimcilerin de fikri alınmalıydı" diyenlerin yüzde 83 olduğuna işaret eden Topcu, yüzde71,6’sının zorunlu eğitimi çalışmalarının şu anda eğitimin problemlerini geri plana attığını düşündüğünü, yüzde 57’sinin zorunlu eğitim çalışmalarının zamanlamasının uygun olmadığı, yüzde 51,2’sinin yeni sistemin öğrenciye  katkı sağlamayacağı görüşünü taşıdığını anlattı.

Topcu, "Ankete katılanların yüzde 61,4’ü mevcut altyapının 12 yıllık zorunlu eğitimi kaldırma dinamiği olmadığını, zorunlu eğitilin 12 yıl olmasının kız çocuklarının eğitim düzeyleri ve ekonomik yaşama katılımlarını artıracağını düşünenlerin oranı yüzde 21,7, ’hayır, artırmayacaktır’ diyenlerin oranı ise yüzde 51,3 oldu. Ayrıca, okul öncesinin zorunlu olmasının doğru bir karar olmadığına inanların oranı yüzde 57,1’dir. Eğitimcilerin yüzde 56,5’i yeni sistemin nitelikli öğretmen sorununu tavan yapacağını düşünüyor" diye konuştu.

MHP’li Özcan Yeniçeri de anketteki "4 4 4 zorunlu eğitimin amacı sadece imam hatiplerin önünü açmak içindir" görüşünü paylaşanların oranının yüzde 50,2 olduğunu belirterek,"Halbuki teklifte böyle bir düzenleme yok. Olsa ne olacak. Bunlar da Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarıdır. Bunlar bizim çocuklarımız, onların önünü açmamızın kime ne zararı olacak. Günah keçisi ilan edilmesi aklı başında olan ve meseleyi bilimsel ele alınların yapacağı iş değildir. Biz 4. sınıftan itibaren ortaya konan seçmeli derslerin çok da insanları yönlendirebilecek etkileyecek dersler olmasının mantıki bir soncu olacağını düşünmüyoruz. Eğitim sistemi yap, boz, olmadı başa dön anlayışıyla yürütülmez. Eğitim en stratejik konudur ve taraflarına, STK’lara sormak gerekiyordu. Tam tersi yapılmıştır" ifadelerini kullandı.

(milliyet)

Son Güncelleme: Salı, 06 Mart 2012 09:53

Gösterim: 2772

TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda 4+4+4 teklifiyle ilgili görüşmeler devam ederken, Milli Eğitim Bakanlığı da Seviye Belirleme Sınavı'nın (SBS) yapısını yeni sisteme göre değiştirmek için çalışma başlattı.

SBS'yi seçme esasına dayalı bir sınav halinden çıkartacağızBakanlığın çalışmasına göre liseye girişte tek sınav yerine, yönlendirme sistemi getirilecek. 3 kademeli eğitim sisteminde lise türleri de yeniden ele alınacak. Okul türleri modelinde liseler 'meslek liseleri', 'fen ve sosyal bilimler liseleri' ve 'Anadolu liseleri' olarak belirlenecek. Bu okullara giriş için öğrenciler tek sınava bağlı olmayacak. SBS benzeri bir sınav yine olacak ancak bu durum yerleştirme sınavı değil sadece öğrencinin bilgisini tespit sınavı olacak.

Sınav dışında liseye geçişte ders notu, öğretmen görüşü, rehberlik yönlendirmesi ve ailelerin görüşü de alınacak. Tüm bu etkenlerle öğrenci liseye gidecek. Tespit sınavlarının etkisi ise minimuma inecek.
 

‘SBS'yi seçme esasına dayalı bir sınav halinden çıkartacağız’

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, şunları söyledi: "SBS'yi seçme esasına dayalı bir sınav halinden çıkartacağız. Bu kaldıracağımız anlamına gelmez. Sınav seçme değil durumunu tespit için olacak. Çocuklarımızın öngörülen kazanımlarını görmek için feed back gibi, seviye tespit, olgunlaşma sınavları olabilir. Onların kazanımlarını ölçebiliriz. Bir sınav kalkıp diğeri de konulacak değil. Mevcut sınavların tarzı değiştirilip yapılabilir. Yaş düşüşü nedeniyle müfredat yeniden ele alınacak. Yapılan çalışma kapsamında öğrenciler okula geldiğinde akademik bilgiden çok görsel ve oyunla öğretim bilgisi verilecek. Okuma yazma öğretimi ise daha esnek bir yapıda yapılacak." Çalışmaların haziran ayında tamamlanması planlanıyor.

(hürriyet)

> SBS seviye tespit sınavı oluyor

TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda 4+4+4 teklifiyle ilgili görüşmeler devam ederken, Milli Eğitim Bakanlığı da Seviye Belirleme Sınavı'nın (SBS) yapısını yeni sisteme göre değiştirmek için çalışma başlattı.

SBS'yi seçme esasına dayalı bir sınav halinden çıkartacağızBakanlığın çalışmasına göre liseye girişte tek sınav yerine, yönlendirme sistemi getirilecek. 3 kademeli eğitim sisteminde lise türleri de yeniden ele alınacak. Okul türleri modelinde liseler 'meslek liseleri', 'fen ve sosyal bilimler liseleri' ve 'Anadolu liseleri' olarak belirlenecek. Bu okullara giriş için öğrenciler tek sınava bağlı olmayacak. SBS benzeri bir sınav yine olacak ancak bu durum yerleştirme sınavı değil sadece öğrencinin bilgisini tespit sınavı olacak.

Sınav dışında liseye geçişte ders notu, öğretmen görüşü, rehberlik yönlendirmesi ve ailelerin görüşü de alınacak. Tüm bu etkenlerle öğrenci liseye gidecek. Tespit sınavlarının etkisi ise minimuma inecek.
 

‘SBS'yi seçme esasına dayalı bir sınav halinden çıkartacağız’

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, şunları söyledi: "SBS'yi seçme esasına dayalı bir sınav halinden çıkartacağız. Bu kaldıracağımız anlamına gelmez. Sınav seçme değil durumunu tespit için olacak. Çocuklarımızın öngörülen kazanımlarını görmek için feed back gibi, seviye tespit, olgunlaşma sınavları olabilir. Onların kazanımlarını ölçebiliriz. Bir sınav kalkıp diğeri de konulacak değil. Mevcut sınavların tarzı değiştirilip yapılabilir. Yaş düşüşü nedeniyle müfredat yeniden ele alınacak. Yapılan çalışma kapsamında öğrenciler okula geldiğinde akademik bilgiden çok görsel ve oyunla öğretim bilgisi verilecek. Okuma yazma öğretimi ise daha esnek bir yapıda yapılacak." Çalışmaların haziran ayında tamamlanması planlanıyor.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Salı, 06 Mart 2012 10:52

Gösterim: 2701

Koç Üniversitesi Sosyal Politika Merkezi, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine görüşünü açıkladı.

Metnin tamamı için tıklayın


Koç Üniversitesi Sosyal Politika Merkezi (KOÇ-SPM),  222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde önerilen mesleki eğitime yönlendirme yaşının erkene alınmasının, öğrencilerin temel becerilerdeki başarıları ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından arzu edilen sonuçları vermeyeceğini bildirdi.

KOÇ-SPM, eldeki bilimsel veriler ışığında yaptığı değerlendirmede, mesleki eğitime yönlendirmenin erken yaşa alınmasının doğuracağı sonuçları şu şekilde sıraladı: Türkiye’de meslek eğitiminin kalitesi ve bu eğitim sonrasında hem çalışma yaşamına hem yüksek eğitime geçiş alanlarında ciddi sorunlar olduğunu ortaya koyan birçok çalışma bulunmaktadır. Ancak, bu sorunların çözümünün yönlendirme/seçme yaşını öne almakla kolaylaşacağını gösteren herhangi bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Aksine, var olan uluslararası bilimsel bulgular yönlendirme/seçme yaşını öne almanın bu sorunların çözümünü zorlaştıracağına, daha da önemlisi bu sorunları derinleştirici etkisi olacağına işaret etmektedir. Mesleki eğitime yönlendirme yaşının erkene alınması, mesleki eğitim alanında varolan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha da arttırma tehlikesini barındırmaktadır. Türkiye’de mesleki eğitim sistemine daha genç bir nüfus yükü bindirmek bir dizi yapısal sorunlar içeren meslek eğitiminde yapılması şart olan reformları da sekteye uğratacaktır.

> 'Eğitime yönlendirme yaşının erkene alınması sakıncalı'

Koç Üniversitesi Sosyal Politika Merkezi, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine görüşünü açıkladı.

Metnin tamamı için tıklayın


Koç Üniversitesi Sosyal Politika Merkezi (KOÇ-SPM),  222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde önerilen mesleki eğitime yönlendirme yaşının erkene alınmasının, öğrencilerin temel becerilerdeki başarıları ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından arzu edilen sonuçları vermeyeceğini bildirdi.

KOÇ-SPM, eldeki bilimsel veriler ışığında yaptığı değerlendirmede, mesleki eğitime yönlendirmenin erken yaşa alınmasının doğuracağı sonuçları şu şekilde sıraladı: Türkiye’de meslek eğitiminin kalitesi ve bu eğitim sonrasında hem çalışma yaşamına hem yüksek eğitime geçiş alanlarında ciddi sorunlar olduğunu ortaya koyan birçok çalışma bulunmaktadır. Ancak, bu sorunların çözümünün yönlendirme/seçme yaşını öne almakla kolaylaşacağını gösteren herhangi bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Aksine, var olan uluslararası bilimsel bulgular yönlendirme/seçme yaşını öne almanın bu sorunların çözümünü zorlaştıracağına, daha da önemlisi bu sorunları derinleştirici etkisi olacağına işaret etmektedir. Mesleki eğitime yönlendirme yaşının erkene alınması, mesleki eğitim alanında varolan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha da arttırma tehlikesini barındırmaktadır. Türkiye’de mesleki eğitim sistemine daha genç bir nüfus yükü bindirmek bir dizi yapısal sorunlar içeren meslek eğitiminde yapılması şart olan reformları da sekteye uğratacaktır.

Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Mart 2012 16:49

Gösterim: 2865


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.