Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

İlköğretim düzeyinde yaklaşık 11 milyon, ortaöğretim düzeyinde ise 5 milyon öğrenci bugün verilecek karnelerle birlikte 2 hafta sürecek bir tatile giriyor. Peki yarıyıl tatili en iyi şekilde nasıl değerlendirilir? İşte uzman önerileri…

karne öğrenciBilfen İlköğretim Okulları Rehberlik Bölüm Başkanı Serhat Uzun, Okul, akademik anlamda bilgi edinilen kaynak olması yanında çocuğun duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimine yönelik birçok kazanımın da gerçekleştiği bir kurumdur. Öğrenciler, okul dönemi boyunca ödev ve performans görevlerini yerine getirme, öğrendikleri konuları tekrar ederek bilginin kalıcı olmasını sağlama, derslere etkin olarak katılma, ölçme ve değerlendirme sonuçlarına göre başarılı olma, sosyal ve kültürel faaliyetleri yerine getirme gibi birçok alanda çaba sarf etmek ve iyi bir performans göstermek durumundadır. İşte bu hızlı ve yoğun geçen bir dönemin sonunda gelen yarıyıl tatili öğrenciler için, dinlenmek, eğlenmek ve ikinci döneme hazır olarak başlamak adına iyi bir fırsattır…

Başarının tek ve en önemli göstergesi olarak algılanmamalı

Karne sonuçları, birçok veli ve öğrenci tarafından “başarının tek ya da en önemli göstergesi” olarak algılanmakta, düşünce, duygu ve davranışların yönünü belirlemektedir. Bu nedenle, bazı öğrenci ve veliler için mutluluk ve gurur kaynağı olan karneler bazıları için ise kaygı ve üzüntü sebebi olabilmektedir.

Çocuklar, almış oldukları karne notlarına bakılarak, “çalışkan” ya da “tembel” olarak değerlendirilmemeli, etiketlendirilmemelidir. Bu kapsamda yapılacak aşırı cezalandırma ve ödüllendirme tepkilerinden de kaçınılmalıdır. Özellikle uygulanacak cezalandırmalar, okul yaşantısının, aile ve çocuk iletişimini olumsuz yönde etkilemesi gibi bir sonuç doğurmakta, bu durumda çocuk, kişisel gelişimine, okula ve öğrenmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirmeye başlayabilmektedir. Aşırı ödüllendirmelerde ise, çocuk ileriki öğrenmelerini kendisi için değil başkalarından elde edeceği ödül için gerçekleştirmekte bu da kalıcı öğrenmeleri ve içsel motivasyonu olumsuz yönde etkilemektedir.

Karne, gelecek adına önemli ipuçları taşıyan fırsat olarak değerlendirilmelidir. Karnenin en yalın şekliyle, başarılı olunan ya da bazı derslerde eksikliklerinin olduğunu ve daha fazla çaba göstermesi gerektiğini gösteren bir belge olduğu unutulmamalıdır. Anne ve babalar olarak verilecek tepkiler çocuğun diğer öğrenmelerini etkilemektedir. Çocukların öğrenme isteklerini köreltmeden ve yeni bilgiler almaktan korkmalarını sağlamadan, karşılaştıkları zorlukları yenmeleri için cesaretlendirmek sadece öğretim başarısını değil yaşam kalitesinin de artmasına yol açacaktır.

Tatili, ıskalamadan geçirin…

Yarıyıl tatili, bir dönem boyunca sorumluluklarını yerine getiren, yeni bilgi ve beceriler edinen ve birçok farklı gelişim alanına yönelik performans sergileyen öğrenciler için dinlenmek ve eğlenceli vakit geçirmek anlamına gelmektedir. Ancak, maalesef genellikle büyük bir sabırsızlıkla beklenen yarıyıl tatilleri “Ne kadar da çabuk geçti”, “Tatilden hiçbir şey anlamadım” ya da “Düşündüklerimi hayata geçiremedim” söylemleriyle tamamlanır. İyi bir tatil öncelikle “planlı bir tatil” olmalı ve çocukların zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişim alanlarına yönelik gerçekleştirilmelidir. Ancak bu durum tüm tatil sürecinin tamamını aktivitelerle doldurmak anlamına da gelmemeli, çocuklara kendi başlarına geçirebilecekleri boş zaman saatleri de yaratılmalıdır.

Eğlendirirken geliştiren tatiller…

Bütün olarak gelişime odaklı ve eğlendirici tatilleri planlarken öncelikle yarıyıl tatili boyunca yakın çevremizde gerçekleştirilecek olan etkinlikler araştırılmalı ve planlamaya alınacak etkinliklere çocuklarla birlikte karar verilmelidir. Ayrıca, tatilde zaman yönetimi de önemlidir. Uykuya yatış ve kalkış saatleri, yemek saatleri, kitap okuma ya da televizyon izleme ve bilgisayar kullanım saatleri gibi standart bir zaman yönetimi de hem tatilin dolu dolu ve anlamlı bir şekilde geçirilmesini sağlayacak hem de okullar açıldığı zaman yeniden okula uyumu kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olacaktır.

Peki, eğlendirirken geliştiren tatil hangi alanları kapsamaktadır?  

1.            Tiyatro, sinema, gösteri, vb.; Yoğun okul programı nedeniyle dönem içerisinde fazlaca vakit ayırılamayan  çeşitli sanatsal etkinliklere katılımı gerçekleştirmek,

2.            Atölye çalışmaları; Çocukların hem kişisel hem de sosyal gelişimlerini destekleyecek atölye çalışmalarına katılımını sağlamak,

3.            Spor; Yaş gelişim özelliklerine uygun sportif faaliyetler yaparak fiziksel gelişimi desteklemek,

4.            Müzik ve resim; Yetenek ve ilgi alanları doğrultusunda resim ve müziğe zaman ayırmak, konser ve sergilere katılmak,

5.            Kitap ve dergi; Çocuklarımızın okuduklarını anlama ve genel kültürlerini yükseltmek amacıyla ilgi alanlarına yönelik okuma zamanları yaratmak,

6.            Yakın çevremizi tanıyalım etkinlikleri; Yaşadığımız bölgede ki müzelere, tarihi ve turistik yerlere yapılacak geziler yaşayarak öğrenme fırsatı olarak değerlendirilmelidir, 

7.            Akraba ziyaretleri; Okul çalışma programları nedeniyle ertelenmek zorunda kalınan akraba ziyaretleri aile içi bağları güçlendirmek için çok önemlidir,

8.            Ev oyunları; Evde gerek bireysel gerekse aile bireylerinin katılımıyla oynanabilecek oyunlar almak, eğlenceli geçen bir yarıyılın hatırası olabilir,

9.            Televizyon ve bilgisayar; Boş zaman planlamasında tabi ki eğlendirici ve eğitici olan televizyon ve bilgisayar programları yanında oynamaktan hoşlanılan, şiddet unsurları içermeyen elektronik tabanlı oyunlara da yer verilmelidir.

10.          Ödevler; Bazı okul ve öğretmenler, dönem içerisinde edinilen bilgi ve becerilerin kısa sürede unutulmaması amacıyla tekrar amaçlı ödev vermektedir. Tatil planlaması içerisinde mutlaka ödevlere de yer verilmeli, son günlere sıkıştırılmamalıdır.

Tatilde ders çalışmak mı?

Karne sonuçları ne olursa olsun herkes gerek fiziksel gerekse zihinsel açıdan dinlemeye ve eğlenmeye ihtiyaç duyar. Tatilde öncelikli olarak yapılması gereken planlama bu yönde olmalıdır. Ancak, unutulmamalıdır ki bilgi birikimli bir süreçtir. Her yeni öğrenmeler eski öğrenilenlerin üzerine inşa edilir ve birey tarafından anlamlandırılarak kodlanır. Eğer alt öğrenmeler yetersiz olarak inşa edilmiş ya da eksikse yeni bilgilerin edinilmesi ve kalıcı olması da imkânsız olacaktır. Bu nedenle tatil etkinlikleri içerisinde, dinlenme ve eğlenceli vakit geçirme etkinliklerinin önüne geçmeyecek şekilde ders tekrarına da zaman ayırmak önemlidir.

Bunlara dikkat edin…

1.            Karne sonuçları beklenti düzeyinin altında ise “Ne tatili? Tatili hak etmedin, otur ders çalış!” diyerek çocukların tatil ihtiyaçlarını engellemeyin. Unutmayın ki, başarının anahtarı motivasyondur. Motive olmak için her açıdan dinlenmeye, eğlenmeye ihtiyaç vardır.

2.            Sadece karnedeki kötü notları değerlendirmeyin. Çocuklara neleri yapamadıklarından çok neleri yapabildiklerini ve yapabileceklerini anlatmak, olumsuz ve eksik bulunan davranışlar yerine olumlu özelliklerine yönelmek çok daha etkili olmaktadır. Sadece olumsuzlukları vurgulamak, çocuğun diğer olumlu özelliklerini görmeyi engellemekte ve kendisini tümden başarısız olarak değerlendirmesine yol açabilmektedir.

3.            Yetenek, ilgi ve beceri olarak bakıldığında her çocuğun kendine özgü bir repertuarı olduğundan kıyaslama yapmak, çocuğun motivasyonunu arttırmak yerine yetersizlik duygularını harekete geçirecektir. Diğer yandan kıyaslandığı bireyle ilişkisi de bozulacaktır. Çocuğu başkalarıyla kıyaslamak yerine kendi içindeki gelişimini görebilmek, koşulsuz sevgi ve kabul göstermek çok daha önemlidir.

4.            Tatil planlaması yaparken çocuklara yardımcı olmak önemlidir. Bu yardım ve yönlendirme aşamasında çocuklarla empati kurmak, onların yetenek, ilgi ve ihtiyaçlarını merkeze almak önemlidir. Yani tatil planlamasında sadece anne ve baba kendi öngördüğü ve hoşlandığı etkinliklere yönelmemeli, tatil çocuğun tatili olmaktan çıkarılmamalı ve planlama çocukla birlikte yapılmalıdır.

5.            Tatili sadece evde, bilgisayar ya da televizyon başında geçirmesine müsaade etmeyin. Tabi ki tüm insanlar zamanlarının büyük bir kısmını sevdikleri ve eğlendikleri etkinliklere ayırmak isterler. Ancak, tatilin tüm gelişim alanlarına yönelik değerlendirilmesi önemlidir. Uzun süreli bilgisayar kullanmak ya da televizyon izlemek, fiziksel gelişimi olumsuz yönde etkileyebilmekte, göz bozukluklarına ya da obezite gibi sağlık sorunlarına ortam hazırlayabilmektedir.

6.            İnternet kullanımını denetim altında tutun. Sınırsız özgürlük olanağı sunan internette aynı zamanda çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek, zararlı içeriğe sahip siteler bulunmaktadır. Bu siteleri denetim altına almak için internet sağlayacağınızın size sunduğu imkânları ya da bilgisayar uzmanlarından alacağınızın filtreleme önerilerini yerine getirin.

7.            Tatil bir anlamda daha fazla uyku ve eğlenmek anlamına gelir. Okul dönemi boyunca erken yatıp, erken kalkma nedeniyle gece yapılabilecek etkinlikler azalmakta, uykuda geçen süre de kısa olmaktadır. Çocukların tatilde aşırıya kaçmadan biraz daha geç yatıp, geç kalkması ihtiyaçlarını karşılaması adına önemlidir.

8.            Yarıyıl tatili, anne ve babanın çocuklarıyla birlikte vakit geçirmeleri için çok iyi bir fırsattır. Tam gün okul programı, anne ve babanın iş ve ev sorumlulukları, çocuğun ödev ve sınavları gibi nedenlere okul döneminde sadece “etkin zaman dilimleri” yaratılarak geçirilen günler tatil döneminde mümkün olduğu kadar çok birlikte zaman geçirme olanağı sağlar.

9.            Birçok öğrenci, kitap ve defter kapağı açmadan, geceleri geç saatlerde yatarak ya da bilgisayar başında saatlerini harcayarak tatilini değerlendirme eğilimindedir. Belirli bir süre sonunda tembellik ortaya çıkar. Tatil boyunca bu tempoya alışan bünye okul açıldığında eski düzenine dönebilmek için zorlanır. İkinci döneme hazır olmak amacıyla verilen tatil tam tersi bir durumla sonuçlanır. Bu nedenle planlama yapmak, kitap okumaya zaman ayırmak ve konu tekrarlarına tatilde yer vermek önemlidir.

10.          Akademik başarı ve kişilik özellikleri üzerine yapılan araştırmalar, başarılı çocukların en önemli ayırt edici özelliğinin sorumluluk olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle tatil süresinde çocukların yaş gelişim özelliklerine uygun sorumluluklar verilmesi de önemlidir.

> Öğrenciler yarıyıl tatilini nasıl geçirmeli? İşte öneriler

İlköğretim düzeyinde yaklaşık 11 milyon, ortaöğretim düzeyinde ise 5 milyon öğrenci bugün verilecek karnelerle birlikte 2 hafta sürecek bir tatile giriyor. Peki yarıyıl tatili en iyi şekilde nasıl değerlendirilir? İşte uzman önerileri…

karne öğrenciBilfen İlköğretim Okulları Rehberlik Bölüm Başkanı Serhat Uzun, Okul, akademik anlamda bilgi edinilen kaynak olması yanında çocuğun duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimine yönelik birçok kazanımın da gerçekleştiği bir kurumdur. Öğrenciler, okul dönemi boyunca ödev ve performans görevlerini yerine getirme, öğrendikleri konuları tekrar ederek bilginin kalıcı olmasını sağlama, derslere etkin olarak katılma, ölçme ve değerlendirme sonuçlarına göre başarılı olma, sosyal ve kültürel faaliyetleri yerine getirme gibi birçok alanda çaba sarf etmek ve iyi bir performans göstermek durumundadır. İşte bu hızlı ve yoğun geçen bir dönemin sonunda gelen yarıyıl tatili öğrenciler için, dinlenmek, eğlenmek ve ikinci döneme hazır olarak başlamak adına iyi bir fırsattır…

Başarının tek ve en önemli göstergesi olarak algılanmamalı

Karne sonuçları, birçok veli ve öğrenci tarafından “başarının tek ya da en önemli göstergesi” olarak algılanmakta, düşünce, duygu ve davranışların yönünü belirlemektedir. Bu nedenle, bazı öğrenci ve veliler için mutluluk ve gurur kaynağı olan karneler bazıları için ise kaygı ve üzüntü sebebi olabilmektedir.

Çocuklar, almış oldukları karne notlarına bakılarak, “çalışkan” ya da “tembel” olarak değerlendirilmemeli, etiketlendirilmemelidir. Bu kapsamda yapılacak aşırı cezalandırma ve ödüllendirme tepkilerinden de kaçınılmalıdır. Özellikle uygulanacak cezalandırmalar, okul yaşantısının, aile ve çocuk iletişimini olumsuz yönde etkilemesi gibi bir sonuç doğurmakta, bu durumda çocuk, kişisel gelişimine, okula ve öğrenmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirmeye başlayabilmektedir. Aşırı ödüllendirmelerde ise, çocuk ileriki öğrenmelerini kendisi için değil başkalarından elde edeceği ödül için gerçekleştirmekte bu da kalıcı öğrenmeleri ve içsel motivasyonu olumsuz yönde etkilemektedir.

Karne, gelecek adına önemli ipuçları taşıyan fırsat olarak değerlendirilmelidir. Karnenin en yalın şekliyle, başarılı olunan ya da bazı derslerde eksikliklerinin olduğunu ve daha fazla çaba göstermesi gerektiğini gösteren bir belge olduğu unutulmamalıdır. Anne ve babalar olarak verilecek tepkiler çocuğun diğer öğrenmelerini etkilemektedir. Çocukların öğrenme isteklerini köreltmeden ve yeni bilgiler almaktan korkmalarını sağlamadan, karşılaştıkları zorlukları yenmeleri için cesaretlendirmek sadece öğretim başarısını değil yaşam kalitesinin de artmasına yol açacaktır.

Tatili, ıskalamadan geçirin…

Yarıyıl tatili, bir dönem boyunca sorumluluklarını yerine getiren, yeni bilgi ve beceriler edinen ve birçok farklı gelişim alanına yönelik performans sergileyen öğrenciler için dinlenmek ve eğlenceli vakit geçirmek anlamına gelmektedir. Ancak, maalesef genellikle büyük bir sabırsızlıkla beklenen yarıyıl tatilleri “Ne kadar da çabuk geçti”, “Tatilden hiçbir şey anlamadım” ya da “Düşündüklerimi hayata geçiremedim” söylemleriyle tamamlanır. İyi bir tatil öncelikle “planlı bir tatil” olmalı ve çocukların zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişim alanlarına yönelik gerçekleştirilmelidir. Ancak bu durum tüm tatil sürecinin tamamını aktivitelerle doldurmak anlamına da gelmemeli, çocuklara kendi başlarına geçirebilecekleri boş zaman saatleri de yaratılmalıdır.

Eğlendirirken geliştiren tatiller…

Bütün olarak gelişime odaklı ve eğlendirici tatilleri planlarken öncelikle yarıyıl tatili boyunca yakın çevremizde gerçekleştirilecek olan etkinlikler araştırılmalı ve planlamaya alınacak etkinliklere çocuklarla birlikte karar verilmelidir. Ayrıca, tatilde zaman yönetimi de önemlidir. Uykuya yatış ve kalkış saatleri, yemek saatleri, kitap okuma ya da televizyon izleme ve bilgisayar kullanım saatleri gibi standart bir zaman yönetimi de hem tatilin dolu dolu ve anlamlı bir şekilde geçirilmesini sağlayacak hem de okullar açıldığı zaman yeniden okula uyumu kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olacaktır.

Peki, eğlendirirken geliştiren tatil hangi alanları kapsamaktadır?  

1.            Tiyatro, sinema, gösteri, vb.; Yoğun okul programı nedeniyle dönem içerisinde fazlaca vakit ayırılamayan  çeşitli sanatsal etkinliklere katılımı gerçekleştirmek,

2.            Atölye çalışmaları; Çocukların hem kişisel hem de sosyal gelişimlerini destekleyecek atölye çalışmalarına katılımını sağlamak,

3.            Spor; Yaş gelişim özelliklerine uygun sportif faaliyetler yaparak fiziksel gelişimi desteklemek,

4.            Müzik ve resim; Yetenek ve ilgi alanları doğrultusunda resim ve müziğe zaman ayırmak, konser ve sergilere katılmak,

5.            Kitap ve dergi; Çocuklarımızın okuduklarını anlama ve genel kültürlerini yükseltmek amacıyla ilgi alanlarına yönelik okuma zamanları yaratmak,

6.            Yakın çevremizi tanıyalım etkinlikleri; Yaşadığımız bölgede ki müzelere, tarihi ve turistik yerlere yapılacak geziler yaşayarak öğrenme fırsatı olarak değerlendirilmelidir, 

7.            Akraba ziyaretleri; Okul çalışma programları nedeniyle ertelenmek zorunda kalınan akraba ziyaretleri aile içi bağları güçlendirmek için çok önemlidir,

8.            Ev oyunları; Evde gerek bireysel gerekse aile bireylerinin katılımıyla oynanabilecek oyunlar almak, eğlenceli geçen bir yarıyılın hatırası olabilir,

9.            Televizyon ve bilgisayar; Boş zaman planlamasında tabi ki eğlendirici ve eğitici olan televizyon ve bilgisayar programları yanında oynamaktan hoşlanılan, şiddet unsurları içermeyen elektronik tabanlı oyunlara da yer verilmelidir.

10.          Ödevler; Bazı okul ve öğretmenler, dönem içerisinde edinilen bilgi ve becerilerin kısa sürede unutulmaması amacıyla tekrar amaçlı ödev vermektedir. Tatil planlaması içerisinde mutlaka ödevlere de yer verilmeli, son günlere sıkıştırılmamalıdır.

Tatilde ders çalışmak mı?

Karne sonuçları ne olursa olsun herkes gerek fiziksel gerekse zihinsel açıdan dinlemeye ve eğlenmeye ihtiyaç duyar. Tatilde öncelikli olarak yapılması gereken planlama bu yönde olmalıdır. Ancak, unutulmamalıdır ki bilgi birikimli bir süreçtir. Her yeni öğrenmeler eski öğrenilenlerin üzerine inşa edilir ve birey tarafından anlamlandırılarak kodlanır. Eğer alt öğrenmeler yetersiz olarak inşa edilmiş ya da eksikse yeni bilgilerin edinilmesi ve kalıcı olması da imkânsız olacaktır. Bu nedenle tatil etkinlikleri içerisinde, dinlenme ve eğlenceli vakit geçirme etkinliklerinin önüne geçmeyecek şekilde ders tekrarına da zaman ayırmak önemlidir.

Bunlara dikkat edin…

1.            Karne sonuçları beklenti düzeyinin altında ise “Ne tatili? Tatili hak etmedin, otur ders çalış!” diyerek çocukların tatil ihtiyaçlarını engellemeyin. Unutmayın ki, başarının anahtarı motivasyondur. Motive olmak için her açıdan dinlenmeye, eğlenmeye ihtiyaç vardır.

2.            Sadece karnedeki kötü notları değerlendirmeyin. Çocuklara neleri yapamadıklarından çok neleri yapabildiklerini ve yapabileceklerini anlatmak, olumsuz ve eksik bulunan davranışlar yerine olumlu özelliklerine yönelmek çok daha etkili olmaktadır. Sadece olumsuzlukları vurgulamak, çocuğun diğer olumlu özelliklerini görmeyi engellemekte ve kendisini tümden başarısız olarak değerlendirmesine yol açabilmektedir.

3.            Yetenek, ilgi ve beceri olarak bakıldığında her çocuğun kendine özgü bir repertuarı olduğundan kıyaslama yapmak, çocuğun motivasyonunu arttırmak yerine yetersizlik duygularını harekete geçirecektir. Diğer yandan kıyaslandığı bireyle ilişkisi de bozulacaktır. Çocuğu başkalarıyla kıyaslamak yerine kendi içindeki gelişimini görebilmek, koşulsuz sevgi ve kabul göstermek çok daha önemlidir.

4.            Tatil planlaması yaparken çocuklara yardımcı olmak önemlidir. Bu yardım ve yönlendirme aşamasında çocuklarla empati kurmak, onların yetenek, ilgi ve ihtiyaçlarını merkeze almak önemlidir. Yani tatil planlamasında sadece anne ve baba kendi öngördüğü ve hoşlandığı etkinliklere yönelmemeli, tatil çocuğun tatili olmaktan çıkarılmamalı ve planlama çocukla birlikte yapılmalıdır.

5.            Tatili sadece evde, bilgisayar ya da televizyon başında geçirmesine müsaade etmeyin. Tabi ki tüm insanlar zamanlarının büyük bir kısmını sevdikleri ve eğlendikleri etkinliklere ayırmak isterler. Ancak, tatilin tüm gelişim alanlarına yönelik değerlendirilmesi önemlidir. Uzun süreli bilgisayar kullanmak ya da televizyon izlemek, fiziksel gelişimi olumsuz yönde etkileyebilmekte, göz bozukluklarına ya da obezite gibi sağlık sorunlarına ortam hazırlayabilmektedir.

6.            İnternet kullanımını denetim altında tutun. Sınırsız özgürlük olanağı sunan internette aynı zamanda çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek, zararlı içeriğe sahip siteler bulunmaktadır. Bu siteleri denetim altına almak için internet sağlayacağınızın size sunduğu imkânları ya da bilgisayar uzmanlarından alacağınızın filtreleme önerilerini yerine getirin.

7.            Tatil bir anlamda daha fazla uyku ve eğlenmek anlamına gelir. Okul dönemi boyunca erken yatıp, erken kalkma nedeniyle gece yapılabilecek etkinlikler azalmakta, uykuda geçen süre de kısa olmaktadır. Çocukların tatilde aşırıya kaçmadan biraz daha geç yatıp, geç kalkması ihtiyaçlarını karşılaması adına önemlidir.

8.            Yarıyıl tatili, anne ve babanın çocuklarıyla birlikte vakit geçirmeleri için çok iyi bir fırsattır. Tam gün okul programı, anne ve babanın iş ve ev sorumlulukları, çocuğun ödev ve sınavları gibi nedenlere okul döneminde sadece “etkin zaman dilimleri” yaratılarak geçirilen günler tatil döneminde mümkün olduğu kadar çok birlikte zaman geçirme olanağı sağlar.

9.            Birçok öğrenci, kitap ve defter kapağı açmadan, geceleri geç saatlerde yatarak ya da bilgisayar başında saatlerini harcayarak tatilini değerlendirme eğilimindedir. Belirli bir süre sonunda tembellik ortaya çıkar. Tatil boyunca bu tempoya alışan bünye okul açıldığında eski düzenine dönebilmek için zorlanır. İkinci döneme hazır olmak amacıyla verilen tatil tam tersi bir durumla sonuçlanır. Bu nedenle planlama yapmak, kitap okumaya zaman ayırmak ve konu tekrarlarına tatilde yer vermek önemlidir.

10.          Akademik başarı ve kişilik özellikleri üzerine yapılan araştırmalar, başarılı çocukların en önemli ayırt edici özelliğinin sorumluluk olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle tatil süresinde çocukların yaş gelişim özelliklerine uygun sorumluluklar verilmesi de önemlidir.

Son Güncelleme: Cuma, 24 Ocak 2014 10:52

Gösterim: 10108

‘Hey dostum bakar mısın? Facebook’umu bulamıyorum’ cümlesi ne kadar garip geliyor. Oysa ki yakın zamanda benzer cümleleri hepimiz duyuyoruz çocuklarımızdan. Peki bunun nedeni korkuyor olmamız değil mi? Ben korkmam dediğinizi duyuyor gibiyim ama gerçeklerden kaçmayın. Çocuğunuzu bahçeye çıkarmaya korkup, Facebook Cumhuriyetinin bir kölesi yapıyorsunuz aslında.  Herhalde top oynarken dizleri çizilmesin diye dizüstü bilgisayar alıyorsunuz. Ama içiniz rahat olsun onlar gitgide güçleniyor. Mart 2013 itibariye Türkiye’de 32.438.200 Facebook kölesi var.  Tüm dünyada bu iş böyle maalesef.

‘Hey dostum beni takip et’ cümlesi aslında arkadaşım ol, beni sev demek olamaz mı sizce de? Twitter’da takipçileri artan çocukların ve hatta bizlerin bile eli boş olsa da, hediye almış gibi hissetmesi çok garip. Ama doğru, saklambaç oynarken kulakları üşümesin diye alıyoruz o son model  cep telefonlarını.

Tabi bu şekilde yazarak internet karşıtı bir adam olmak değil derdim. Hayat sadece teknoloji alanında gelişmiyor. Sanat, spor, felsefe ve bilim her şey değişiyor. Teknoloji hayatımıza hissettirmeden sokulup patron olurken, diğerleri ise bizim ilgimize muhtaç bir halde yeniliklerinin keşfedilmesini  bekliyor.

Okullarımızda rehberlik birimlerimiz var. Nedir bu birimin işi? Öğüt vermek, korumak, sıkıntıdan kurtarıp tavsiyede bulunmak mı? Artık zaman değişti. İşler daha basit yaklaşmaktan geçiyor. Düşünsenize bir parmağı ile kontrol ediyor bu çocuklar, gençler her şeyi. Her nesil eğer süzgecini doğru ayarlayıp tecrübeyi net alırsa bir önceki nesilden çok daha akıllı olur. İşte buradaki tecrübe kaynağı önce aile sonra ise vaktinin çoğunu geçirdiği ikinci evi okuldaki öğreticileridir. Gerçek rehberlik öğrencinin kendini tanıması, doğru ifade edebilmesi, sağlıklı iletişim kurup kararlarını düzgün verebilmesi gibi kişisel gelişim sürecine yardım desteğidir.  Peki bu büyük, vaz geçilemez dijital çağın getirdiklerine okul rehberliği hazır mı? Tabi ki tartışılacak ancak tek başına bu iş dönmez ey dost. Eğer çocuklarımızın kendi hayatlarını kendilerinin yönlendirmesi ve çıkan her türlü sonuçtan sorumlu olmalarını öğretmek istiyorsak, ek destekler lazım drama gibi, sanatsal ve sportif faaliyetler gibi. Çünkü zeka başarıda bir belirleyici olmasına rağmen yeterli değildir. Muhakkak ki ön düzenleme yetisi başarıya giden yolda zeka ile kol kola girip baş rolü ele geçirir. Böylece hayat denen filmimizde baş rolü asla vermeyiz. Ön düzenleme denilen bu mucize ise bir iş başarmak için amaç belirleme, amacı gerçekleştirmek için strateji geliştirme ve çıkan kazanımları görebilmektir. Aslında bu mucizevi ön düzenleme diğer bir deyişle zekayı gün ile geliştirebilmektir. Demek ki neymiş, günü kurtaran film kahramanı değil, filmi yaşatan her günün kahramanı olmakmış olay.

Neticede bu süreç için teknolojiyi takip edip rehberlik edecek olanlarında süreci yakalaması kesinlikle gereklidir. Ancak her şeyden önemlisi bir elin nesi var, iki elin sesi var diyerek okul rehberliği ile başta drama olmak üzere ek dalları önemsemek ve uygulamaya almak şart canadianviagras.net.

Gürkan TAVUKÇUOĞLU

> Dijital dünyada okul rehberliği

‘Hey dostum bakar mısın? Facebook’umu bulamıyorum’ cümlesi ne kadar garip geliyor. Oysa ki yakın zamanda benzer cümleleri hepimiz duyuyoruz çocuklarımızdan. Peki bunun nedeni korkuyor olmamız değil mi? Ben korkmam dediğinizi duyuyor gibiyim ama gerçeklerden kaçmayın. Çocuğunuzu bahçeye çıkarmaya korkup, Facebook Cumhuriyetinin bir kölesi yapıyorsunuz aslında.  Herhalde top oynarken dizleri çizilmesin diye dizüstü bilgisayar alıyorsunuz. Ama içiniz rahat olsun onlar gitgide güçleniyor. Mart 2013 itibariye Türkiye’de 32.438.200 Facebook kölesi var.  Tüm dünyada bu iş böyle maalesef.

‘Hey dostum beni takip et’ cümlesi aslında arkadaşım ol, beni sev demek olamaz mı sizce de? Twitter’da takipçileri artan çocukların ve hatta bizlerin bile eli boş olsa da, hediye almış gibi hissetmesi çok garip. Ama doğru, saklambaç oynarken kulakları üşümesin diye alıyoruz o son model  cep telefonlarını.

Tabi bu şekilde yazarak internet karşıtı bir adam olmak değil derdim. Hayat sadece teknoloji alanında gelişmiyor. Sanat, spor, felsefe ve bilim her şey değişiyor. Teknoloji hayatımıza hissettirmeden sokulup patron olurken, diğerleri ise bizim ilgimize muhtaç bir halde yeniliklerinin keşfedilmesini  bekliyor.

Okullarımızda rehberlik birimlerimiz var. Nedir bu birimin işi? Öğüt vermek, korumak, sıkıntıdan kurtarıp tavsiyede bulunmak mı? Artık zaman değişti. İşler daha basit yaklaşmaktan geçiyor. Düşünsenize bir parmağı ile kontrol ediyor bu çocuklar, gençler her şeyi. Her nesil eğer süzgecini doğru ayarlayıp tecrübeyi net alırsa bir önceki nesilden çok daha akıllı olur. İşte buradaki tecrübe kaynağı önce aile sonra ise vaktinin çoğunu geçirdiği ikinci evi okuldaki öğreticileridir. Gerçek rehberlik öğrencinin kendini tanıması, doğru ifade edebilmesi, sağlıklı iletişim kurup kararlarını düzgün verebilmesi gibi kişisel gelişim sürecine yardım desteğidir.  Peki bu büyük, vaz geçilemez dijital çağın getirdiklerine okul rehberliği hazır mı? Tabi ki tartışılacak ancak tek başına bu iş dönmez ey dost. Eğer çocuklarımızın kendi hayatlarını kendilerinin yönlendirmesi ve çıkan her türlü sonuçtan sorumlu olmalarını öğretmek istiyorsak, ek destekler lazım drama gibi, sanatsal ve sportif faaliyetler gibi. Çünkü zeka başarıda bir belirleyici olmasına rağmen yeterli değildir. Muhakkak ki ön düzenleme yetisi başarıya giden yolda zeka ile kol kola girip baş rolü ele geçirir. Böylece hayat denen filmimizde baş rolü asla vermeyiz. Ön düzenleme denilen bu mucize ise bir iş başarmak için amaç belirleme, amacı gerçekleştirmek için strateji geliştirme ve çıkan kazanımları görebilmektir. Aslında bu mucizevi ön düzenleme diğer bir deyişle zekayı gün ile geliştirebilmektir. Demek ki neymiş, günü kurtaran film kahramanı değil, filmi yaşatan her günün kahramanı olmakmış olay.

Neticede bu süreç için teknolojiyi takip edip rehberlik edecek olanlarında süreci yakalaması kesinlikle gereklidir. Ancak her şeyden önemlisi bir elin nesi var, iki elin sesi var diyerek okul rehberliği ile başta drama olmak üzere ek dalları önemsemek ve uygulamaya almak şart canadianviagras.net.

Gürkan TAVUKÇUOĞLU

Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Ocak 2014 11:38

Gösterim: 2237

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde, çocukların merak duygularını canlı tutmak ve öğrenme motivasyonunu yükseltmek için ihtiyaç-odaklı öğrenmeden ilgi-odaklı öğrenmeye geçilmesi gerektiğini belirtti.

Özgür Bolat’ın Hürriyet Gazetesi’ndeki “Çocukların merak duygularını nasıl canlı tutarız?” başlıklı yazısı;

Çocukların merak duygularını nasıl canlı tutarız?

Prof. Alison Gopnik bebekleri teker teker bir odaya alıyor.

Ulaşamayacakları bir noktaya bir oyuncak koyuyor. Oyuncağa ulaşabilmeleri için de bir tırmık veriyor.

Bebekler tırmığı kullanarak oyuncağı kendine çekiyor.

Ama ilginç bir şey oluyor. Çocuklar zorla ulaştıkları oyuncaklarla çok oynamıyor.

Oyuncağı çok seven çocuklar neden bu defa oynamıyor? Çocuk başka bir şeyle ilgileniyor. O ne?

Yazının devamı için Tıklayın

> Çocukların merak duygularını nasıl canlı tutarız?

Özgür Bolat, Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde, çocukların merak duygularını canlı tutmak ve öğrenme motivasyonunu yükseltmek için ihtiyaç-odaklı öğrenmeden ilgi-odaklı öğrenmeye geçilmesi gerektiğini belirtti.

Özgür Bolat’ın Hürriyet Gazetesi’ndeki “Çocukların merak duygularını nasıl canlı tutarız?” başlıklı yazısı;

Çocukların merak duygularını nasıl canlı tutarız?

Prof. Alison Gopnik bebekleri teker teker bir odaya alıyor.

Ulaşamayacakları bir noktaya bir oyuncak koyuyor. Oyuncağa ulaşabilmeleri için de bir tırmık veriyor.

Bebekler tırmığı kullanarak oyuncağı kendine çekiyor.

Ama ilginç bir şey oluyor. Çocuklar zorla ulaştıkları oyuncaklarla çok oynamıyor.

Oyuncağı çok seven çocuklar neden bu defa oynamıyor? Çocuk başka bir şeyle ilgileniyor. O ne?

Yazının devamı için Tıklayın

Son Güncelleme: Perşembe, 05 Aralık 2013 08:37

Gösterim: 2195

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan beyni doğru kullanmanın ipuçları

Üstün zekâlı kişilerin genetik olarak var olan temel zekâlarını belli bir alana yoğunlaşarak geliştirebileceklerine vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gezmek, konuşmak gibi faaliyetlerle sosyal ve duygusal zekânın da geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Davranış Bilimleri ve Sağlık alanında çalışmalar yürüten Üsküdar Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyni doğru kullanmanın yolu amaçlı davranım olduğunu belirterek, “İlgi gösterilen alanlarda beyin network oluşturuyor ve sonucunda kişi o alanda zekice davranıyor. Herkesin beyninde dehâ adacığı oluşturma potansiyeli vardır. Kişi bir konuya önem verip üzerinde çalışırsa, o konuda üstün zekâlı olabilir” diyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, zekâ hakkında tüm bilinmeyenleri ve üniversite olarak zekâ alanında yapacakları önemli projelerin detaylarını bizlerle paylaştı.

Zekâ ve yetenek nedir?

Zekânın tek bir tanımı yoktur. Ancak ‘beynin öğrenme gücü’ diye açıklanabilir.

Yetenek ise kişinin genetik mirasını becerilerle geliştirmesi sonucu olarak çıkar. Yetenek genetik olarak kişide olsa bile, daha da gelişmesi için beceri eklemesi gerekiyor. Bu sebeple yeteneğe gizli potansiyel diyebiliriz.

Zekâ’da da genetik bir çerçeve vardır. Ancak genetik eğilim daha çok ‘mantıksal zekâ’ dediğimiz sayısal zekâ yani ölçülebilen zekâda olur. Kısacası zekâ ve yetenekte genetik miras önemlidir.

Akıl ve zekâ arasındaki fark nedir? Kaç tür zekâ bulunuyor?

Zekâ+ Tecrübe = Akıl’dır. Bir kişi tecrübeyle birlikte zekâsını geliştirirse akıllı davranış gösterebilir.

Mantıksal zekâ, duygusal zekâ ve sosyal zekâ olmak üzere 3 tür zekâ var. Ayrıca sporcularda fiziksel zekâ dediğimiz zekâ da vardır.

ÜSTÜNLERİN SOSYAL ZEKÂLARI DÜŞÜKTÜR

Üstün zekâ ve üstün yetenekli kişiler zamanla kapasitelerini daha da artırabilirler mi?

Üstün zekâlı kişilerde temel bir zekâ var. Bu var olan temel zekâyı geliştirerek kapasitelerini artırabilirler. Örnek verirsek; beyinde ekilmiş tohumlar var, hangi alanı beslersen o alanda ürün veriyor. Yetenek ve zekâ birleşirse iyi sonuç verir. Dolayısıyla emek ve çaba göstererek ikisi de geliştirilebilir.

Ayrıca üstün zekâlılar, her alanda üstün zekâlı değildirler. Belli bir alanda üstün zekâlıdırlar. Üstün zekâlılar da bir konu da derinleşiyorlar. O konu da kimse onlarla yarışamıyor. Beyni doğru kullanmanın yolu amaçlı davranımdır. İlgi gösterilen alanlarda beyin network oluşturuyor ve sonucunda kişi o alanda zekice davranıyor. Herkesin beyninde dehâ adacığı oluşturma potansiyeli vardır. Kişi bir konuya önem verip üzerinde çalışırsa, o konuda üstün zekâlı olabilir. Ancak üstün zekâlı kişilerin beyninde daha fazla deha adacığı oluşturma potansiyeli var ve bu kişilerin genelde matematiksel zekâları sosyal zekâlarına göre daha yüksektir. Bunlar bir buluş gerçekleştirebilir, ancak evliliği yürütemezler.

"Üstün zekâlıların eğitimi ile ilgili yapılan yanlış bütün üstün zekâlıları bir alanda toplamak"

Üstün zekâlıların eğitimi ile ilgili yapılan bir yanlış da bütün üstün zekâlıları bir alanda toplamak. Üstünleri bir alanda toplarsak sadece matematiksel zekâları gelişir. Sosyal ve duygusal zekâları gelişmez. Bunun sonucunda ileride evlilik ve iş hayatlarında mutsuz bir birey olurlar. Mesela, bir okulda ayrı bir eğitim vermek yerine onlara özel bir sınıf olabilir.

Kısacası, meslek uyumu, sosyal uyumu ve kişinin kendi iç uyumu olmak üzere 3 alan var. Bu 3 alanda da insanın zekâsını dengeli kullanması lazım.

Bilgiyi hayata geçirmek önemli…  Zekâyı kullanmazsanız köreliyor. Örneğin; hiperaktif çocuklarda zekâ çok yüksek oluyor. Ancak çocuk yaramaz olduğu için zekâsını iyi kullanamıyor.

Belli bir alana yönelik liseler var. Fen lisesi, güzel sanatlar lisesi gibi… Böyle liselerin olması doğru mu?

Bu liselerde çocuğun ilgi alanına göre yönelim var. Kişinin güçlü olduğu alana yönlendirilmesinde o anlamda fayda var. Çünkü daha mutlu ve başarılı oluyorlar. Sonucunda özgüven geliyor ve daha çok başarı oluyorlar. Bu sebeple böyle liselerin olmasını yanlış bulmuyorum.

YALNIZLIK ZEKÂYI GERİLETİR

Belli bir yaştan sonra zekâ gerileyebilir mi?

Beyin ‘nörotrofik faktör’ diye bir faktör üretiyor. Böylece kişi eğer bir konuya açık ise beyin yeni hücre üretebiliyor ve beyinde hücre değişikliği olabiliyor. O hücre beyinde ilgi alanına göre yeni bağlantılar kuruyor. Beyin kullanıldıkça açılır. Beyni geliştirmek için okumak ve sosyal temas şart. Zihinsel uyarıya ihtiyacı var beynin. Gezmek, konuşmak gibi faaliyetlerle daha çok gelişiyor. Mesela; sosyal uyaran olmadığı için yalnızlık zekâyı geriletir.

Bunun dışında kişide genetik olarak programlanmış Alzheimer hastalığı varsa 45 yaşından sonra o kişinin beyin hücresi ölür ve bu sebeple zekâsı geriler.

TEKRAR EDİLEN VE ÖNEM VERİLEN KONUYU BEYİN UNUTMUYOR

Üstün zekâlı ve üstün yetenekli bir kişinin beyni nasıl çalışıyor?

Beynin depolandığı alan biliniyor. Ancak beyin bunu nasıl depoluyor, tam olarak bilinemiyor. Beynin depolandığı alan lifsel haritalar aracılığıyla bulunuyor.

Beynin lifsel haritaları çıkarılıyor ve bu haritalarda beynin yol haritasına bakılıyor. Genellikle üstün zekâlı çocuklarda yol çoktur. Yol çok olduğu için daha fazla bilgi işlenebilir.

Beyinde 6 tane önemli network ağı var. Bu network ağları, 5N 1 K dediğimiz Ne?, Nerede?, Ne zaman?, Nasıl?, Niçin? ve Kim? sorularından oluşuyor. Kişi bir şeyi 6 network ile beynine kaydedebilirse kesinlikle unutmaz.

Mesela; dil öğrenmek beynin en zor fonksiyonudur. Dolayısıyla beyni en çok zorlayan şeydir. Dil öğrenmek istiyorsak, sık sık tekrar etmemiz lazım. Eğer tekrar edilirse beyin kısa yollar oluşturur. Kısa yollar oluşturduğu için de kolay hatırlar ve o dil öğrenilir.

Kısacası önem verilen ve çok tekrar edilen konular beyinde kısa yollar oluşturuyor. Beyin gündüz kamera gibi kaydeder; gece ise önemsiz bilgileri atar ve önemlileri depolar. Beyne bir şey kaydetmek istiyorsak, önce kaydetmek istediğimiz şeyi önemsememiz ve tekrar etmemiz gerekiyor https://edmedicom.com.

ZEKÂ TESTLERİ SADECE MANTIKSAL ZEKÂYI ÖLÇER

Zekâ testleri ne zaman yapılmalıdır?

3 ve 5 yaş arasında yapılan zekâ testi var. ‘Gelişim Envanteri’ deniyor buna. Bu envanter uygulanarak, çocuk yaşının üstünde mi değil mi öğreniliyor. Ayrıca 5 ve 7 yaş arasında yapılan zekâ testi vardır. Bir de 7 ve 16 yaş arasında yapılan zekâ testi vardır.

Dolayısıyla 6 yaşından sonra normal zekâ testleri başlıyor. Bu testler daha çok performans zekâ dediğimiz sağ beyin zekâsını ölçüyor. Sağ beyin zekâsı, bütüncül düşünme, sanat gibi alanlara yöneliktir. Sol beyin zekâsı ise daha çok sözel zekâdır. Sol beyin zekâsı ile analiz, hesaplama, mantık ve muhakeme yeteneğini ölçülüyor. Zekâ testleri ile mantıksal zekâ ölçülüyor sadece. Duygusal ve sosyal zekâ ölçülemiyor.

Zekâ testleri yapıldıktan sonra tekrar zekâ testi yaptırmak istenirse 6 ay beklemek gerekiyor. Eğer 6 ay geçmeden yeni bir test yapılırsa, test geçersiz olur. Çünkü kişi testi öğrendiği için aynısını yapar ve bunun sonucunda zekâsı yüksek çıkar.

ÇOCUĞA ÜSTÜN ZEKÂLI OLDUĞU SÖYLENMEMELİ

Üstün zekâlı çocuğa sahip aileler nasıl davranmalı?

Üstün zekâlı çocuklara sahip ailelerin en çok yaptığı hata çocuğa üstün zekâlı olduğunu söylemesi... Çünkü üstün zekâlı olduğunu bildiği için çocuk, şımarık davranabiliyor. Kendini diğer çocuklardan üstün görebiliyor. Disiplinsiz davranışlar göstererek, zekâsını daha da artırmak için uğraşamayabiliyor.

Dolayısıyla çocuğu ‘sen üstün zekâlısın’ diyerek şımartmamak lazım. Çocuğa anne babalar rehber olmalıdırlar, çocuğun psikolojik sorunu varsa psikolojik destek de aldırabilirler.

Türkiye’de ne kadar üstün zekâlı çocuk var? Türkiye’de neden Nobel ödüllü bilim adamı çıkmıyor?

Türkiye’de dünyadaki ortalamayla aynı, yüzde 3 civarında üstün zekâlı çocuk var. Zaten doğuştan zeki insan topluluğu yok, üstün zekâlı sayısı her toplumda aynı.

Türkiye’de Nobel ödüllü bilim adamı çıkmıyorsa bu eğitim sistemimizin kusurudur, çocukların değil! Bunun için gerekli altyapı çalışmaları oluşturulmalı ve çocuklar teşvik edilmeli.

ÜSTÜN ZEKÂLILARIN EĞİTİMİ ÜZERİNE BÖLÜM AÇACAĞIZ

Üsküdar Üniversitesi’nden kısaca bahsedebilir misiniz?

Davranış Bilimleri ve Sağlık alanında çalışmalar yürüten tematik bir üniversiteyiz. Bu konuda özelleşmiş, uzmanlaşmış ve araştırma yapan yani AR-GE’ye önem veren üniversiteyiz. Üniversite olarak Türkiye’de ilk defa Proje Kültürü dersi koyduk. Bu derste, Lisans ve Ön lisans öğrencilerimize proje yazmayı öğretiyoruz. Yüksek motivasyon oluşturduğumuz zaman yeteneklilerin önü açılıyor. Aslında bilim aşkına, öğrenme aşkına ihtiyaç var. Bilim ve öğrenme aşkı öğrencilere verirsek, onlardaki yetenekler ortaya çıkar. Üniversite olarak biz de bilim ve öğrenme aşkını öğrencilere verip laboratuvardan zevk alan, laboratuvarı seven öğrenciler yetiştirmek istiyoruz.

Üniversitenizde üstün zekâlılar ile ilgili yaptığınız çalışmalar var mı?

Hastanemizde çocuk, ergen ve ruh sağlığı birimi var. Orada zekâ özürlü ya da üstün zekâlı çocuklara danışmanlık hizmeti veriliyor. Çocuk gelişimi bölümü de var. Orası da bununla ilgileniyor. YÖK onaylarsa 3 bölüm açmak istiyoruz; özel eğitim, üstün zekâlı eğitimi ve psikolojik danışman rehberlik bölümlerini. Bu üç bölüm eğitim fakültesine bağlı olacak. Şu an eğitim fakültemiz yok ama YÖK’e başvurusunu yaptık. O bölümlere eleman yetiştirmek istiyoruz.

YAPAY ZEKÂ LABORATUARI KURACAĞIZ

Yapay zekâ konusunda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?

nevzat tarhanYapay zekâ ile ilgili üniversitemizde Biyomühendislik Bölümü, Bilgisayar Bölümü, Psikoloji Bölümü ve Sinirbilim Bölümü var. Ayrıca yapay zekâyla ilgili üniversitemizde Nöroteknoloji Araştırma Merkezimiz bulunuyor. Burada beyin bilgisayar ara yüzü yazılıyor. Yani beyindeki sinyalleri dijital formata çeviriyor ve ona göre ara yüz geliştiriyor. Mesela bunu tedavide kullanıyoruz. Nörotikte yöntem var; kişinin beyin dalgalarını, cilt ısısını, cilt direncini, ciltteki kalp atım sayısını, solunum sıklığını kaydediyor. Düşünce gücüyle mesela neşeli olduğunda beynin ürettiği dalgaya göre bilgisayarda gülen yüz çıkıyor. Bu robot yani öğrenen makine üretilmesinde de önemli. Kolu felç olan kişilerde sağ elinin parmağını kaldır komutu verildiğinde beyin o bilgiyi kaydediyor. Sonra ara yüz yazıyor ona göre. O bilgiyi düşündüğü an ara yüz bilgiyi dijital formata çeviriyor ve robotun sağ parmağı kalkıyor. Bu yapay zekâ, öğrenen makine… Dolayısıyla kişiye özel makine oluşuyor. Yapay zekâ laboratuarlarında biyomühendis, yazılımcı, psikolog ve sinirbilimcinin birlikte çalışması gerekiyor.

Yapay zekâ laboratuarımız  ise şu kurulma safhasında. Biz satın aldığımız beyin sinyallerini üreten aleti (Biofeedback Cihazı) kendimiz üretmeye çalışıyoruz. Yapımı aslında çok basit, sadece ara yüz yazılacak.

Üstün zekâlıların eğitimi ile ilgili yapılan bir yanlışta bütün üstün zekâlıları bir alanda toplamak. Üstünleri bir alanda toplarsak sadece matematiksel zekâları gelişir. Sosyal ve duygusal zekâları gelişmez. Bunun sonucunda ileride evlilik ve iş hayatlarında mutsuz bir birey olurlar. Mesela, bir okulda ayrı bir eğitim vermek yerine onlara özel bir sınıf olabilir.

YÖK onaylarsa 3 bölüm açmak istiyoruz; özel eğitim, üstün zekâlı eğitimi ve psikolojik danışman rehberlik bölümlerini. Bu üç bölüm eğitim fakültesine bağlı olacak. Şu an eğitim fakültemiz yok ama YÖK’e başvurusunu yaptık. O bölümlere eleman yetiştirmek istiyoruz.

> Beyni doğru kullanmanın ipuçları

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan beyni doğru kullanmanın ipuçları

Üstün zekâlı kişilerin genetik olarak var olan temel zekâlarını belli bir alana yoğunlaşarak geliştirebileceklerine vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gezmek, konuşmak gibi faaliyetlerle sosyal ve duygusal zekânın da geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Davranış Bilimleri ve Sağlık alanında çalışmalar yürüten Üsküdar Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyni doğru kullanmanın yolu amaçlı davranım olduğunu belirterek, “İlgi gösterilen alanlarda beyin network oluşturuyor ve sonucunda kişi o alanda zekice davranıyor. Herkesin beyninde dehâ adacığı oluşturma potansiyeli vardır. Kişi bir konuya önem verip üzerinde çalışırsa, o konuda üstün zekâlı olabilir” diyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, zekâ hakkında tüm bilinmeyenleri ve üniversite olarak zekâ alanında yapacakları önemli projelerin detaylarını bizlerle paylaştı.

Zekâ ve yetenek nedir?

Zekânın tek bir tanımı yoktur. Ancak ‘beynin öğrenme gücü’ diye açıklanabilir.

Yetenek ise kişinin genetik mirasını becerilerle geliştirmesi sonucu olarak çıkar. Yetenek genetik olarak kişide olsa bile, daha da gelişmesi için beceri eklemesi gerekiyor. Bu sebeple yeteneğe gizli potansiyel diyebiliriz.

Zekâ’da da genetik bir çerçeve vardır. Ancak genetik eğilim daha çok ‘mantıksal zekâ’ dediğimiz sayısal zekâ yani ölçülebilen zekâda olur. Kısacası zekâ ve yetenekte genetik miras önemlidir.

Akıl ve zekâ arasındaki fark nedir? Kaç tür zekâ bulunuyor?

Zekâ+ Tecrübe = Akıl’dır. Bir kişi tecrübeyle birlikte zekâsını geliştirirse akıllı davranış gösterebilir.

Mantıksal zekâ, duygusal zekâ ve sosyal zekâ olmak üzere 3 tür zekâ var. Ayrıca sporcularda fiziksel zekâ dediğimiz zekâ da vardır.

ÜSTÜNLERİN SOSYAL ZEKÂLARI DÜŞÜKTÜR

Üstün zekâ ve üstün yetenekli kişiler zamanla kapasitelerini daha da artırabilirler mi?

Üstün zekâlı kişilerde temel bir zekâ var. Bu var olan temel zekâyı geliştirerek kapasitelerini artırabilirler. Örnek verirsek; beyinde ekilmiş tohumlar var, hangi alanı beslersen o alanda ürün veriyor. Yetenek ve zekâ birleşirse iyi sonuç verir. Dolayısıyla emek ve çaba göstererek ikisi de geliştirilebilir.

Ayrıca üstün zekâlılar, her alanda üstün zekâlı değildirler. Belli bir alanda üstün zekâlıdırlar. Üstün zekâlılar da bir konu da derinleşiyorlar. O konu da kimse onlarla yarışamıyor. Beyni doğru kullanmanın yolu amaçlı davranımdır. İlgi gösterilen alanlarda beyin network oluşturuyor ve sonucunda kişi o alanda zekice davranıyor. Herkesin beyninde dehâ adacığı oluşturma potansiyeli vardır. Kişi bir konuya önem verip üzerinde çalışırsa, o konuda üstün zekâlı olabilir. Ancak üstün zekâlı kişilerin beyninde daha fazla deha adacığı oluşturma potansiyeli var ve bu kişilerin genelde matematiksel zekâları sosyal zekâlarına göre daha yüksektir. Bunlar bir buluş gerçekleştirebilir, ancak evliliği yürütemezler.

"Üstün zekâlıların eğitimi ile ilgili yapılan yanlış bütün üstün zekâlıları bir alanda toplamak"

Üstün zekâlıların eğitimi ile ilgili yapılan bir yanlış da bütün üstün zekâlıları bir alanda toplamak. Üstünleri bir alanda toplarsak sadece matematiksel zekâları gelişir. Sosyal ve duygusal zekâları gelişmez. Bunun sonucunda ileride evlilik ve iş hayatlarında mutsuz bir birey olurlar. Mesela, bir okulda ayrı bir eğitim vermek yerine onlara özel bir sınıf olabilir.

Kısacası, meslek uyumu, sosyal uyumu ve kişinin kendi iç uyumu olmak üzere 3 alan var. Bu 3 alanda da insanın zekâsını dengeli kullanması lazım.

Bilgiyi hayata geçirmek önemli…  Zekâyı kullanmazsanız köreliyor. Örneğin; hiperaktif çocuklarda zekâ çok yüksek oluyor. Ancak çocuk yaramaz olduğu için zekâsını iyi kullanamıyor.

Belli bir alana yönelik liseler var. Fen lisesi, güzel sanatlar lisesi gibi… Böyle liselerin olması doğru mu?

Bu liselerde çocuğun ilgi alanına göre yönelim var. Kişinin güçlü olduğu alana yönlendirilmesinde o anlamda fayda var. Çünkü daha mutlu ve başarılı oluyorlar. Sonucunda özgüven geliyor ve daha çok başarı oluyorlar. Bu sebeple böyle liselerin olmasını yanlış bulmuyorum.

YALNIZLIK ZEKÂYI GERİLETİR

Belli bir yaştan sonra zekâ gerileyebilir mi?

Beyin ‘nörotrofik faktör’ diye bir faktör üretiyor. Böylece kişi eğer bir konuya açık ise beyin yeni hücre üretebiliyor ve beyinde hücre değişikliği olabiliyor. O hücre beyinde ilgi alanına göre yeni bağlantılar kuruyor. Beyin kullanıldıkça açılır. Beyni geliştirmek için okumak ve sosyal temas şart. Zihinsel uyarıya ihtiyacı var beynin. Gezmek, konuşmak gibi faaliyetlerle daha çok gelişiyor. Mesela; sosyal uyaran olmadığı için yalnızlık zekâyı geriletir.

Bunun dışında kişide genetik olarak programlanmış Alzheimer hastalığı varsa 45 yaşından sonra o kişinin beyin hücresi ölür ve bu sebeple zekâsı geriler.

TEKRAR EDİLEN VE ÖNEM VERİLEN KONUYU BEYİN UNUTMUYOR

Üstün zekâlı ve üstün yetenekli bir kişinin beyni nasıl çalışıyor?

Beynin depolandığı alan biliniyor. Ancak beyin bunu nasıl depoluyor, tam olarak bilinemiyor. Beynin depolandığı alan lifsel haritalar aracılığıyla bulunuyor.

Beynin lifsel haritaları çıkarılıyor ve bu haritalarda beynin yol haritasına bakılıyor. Genellikle üstün zekâlı çocuklarda yol çoktur. Yol çok olduğu için daha fazla bilgi işlenebilir.

Beyinde 6 tane önemli network ağı var. Bu network ağları, 5N 1 K dediğimiz Ne?, Nerede?, Ne zaman?, Nasıl?, Niçin? ve Kim? sorularından oluşuyor. Kişi bir şeyi 6 network ile beynine kaydedebilirse kesinlikle unutmaz.

Mesela; dil öğrenmek beynin en zor fonksiyonudur. Dolayısıyla beyni en çok zorlayan şeydir. Dil öğrenmek istiyorsak, sık sık tekrar etmemiz lazım. Eğer tekrar edilirse beyin kısa yollar oluşturur. Kısa yollar oluşturduğu için de kolay hatırlar ve o dil öğrenilir.

Kısacası önem verilen ve çok tekrar edilen konular beyinde kısa yollar oluşturuyor. Beyin gündüz kamera gibi kaydeder; gece ise önemsiz bilgileri atar ve önemlileri depolar. Beyne bir şey kaydetmek istiyorsak, önce kaydetmek istediğimiz şeyi önemsememiz ve tekrar etmemiz gerekiyor https://edmedicom.com.

ZEKÂ TESTLERİ SADECE MANTIKSAL ZEKÂYI ÖLÇER

Zekâ testleri ne zaman yapılmalıdır?

3 ve 5 yaş arasında yapılan zekâ testi var. ‘Gelişim Envanteri’ deniyor buna. Bu envanter uygulanarak, çocuk yaşının üstünde mi değil mi öğreniliyor. Ayrıca 5 ve 7 yaş arasında yapılan zekâ testi vardır. Bir de 7 ve 16 yaş arasında yapılan zekâ testi vardır.

Dolayısıyla 6 yaşından sonra normal zekâ testleri başlıyor. Bu testler daha çok performans zekâ dediğimiz sağ beyin zekâsını ölçüyor. Sağ beyin zekâsı, bütüncül düşünme, sanat gibi alanlara yöneliktir. Sol beyin zekâsı ise daha çok sözel zekâdır. Sol beyin zekâsı ile analiz, hesaplama, mantık ve muhakeme yeteneğini ölçülüyor. Zekâ testleri ile mantıksal zekâ ölçülüyor sadece. Duygusal ve sosyal zekâ ölçülemiyor.

Zekâ testleri yapıldıktan sonra tekrar zekâ testi yaptırmak istenirse 6 ay beklemek gerekiyor. Eğer 6 ay geçmeden yeni bir test yapılırsa, test geçersiz olur. Çünkü kişi testi öğrendiği için aynısını yapar ve bunun sonucunda zekâsı yüksek çıkar.

ÇOCUĞA ÜSTÜN ZEKÂLI OLDUĞU SÖYLENMEMELİ

Üstün zekâlı çocuğa sahip aileler nasıl davranmalı?

Üstün zekâlı çocuklara sahip ailelerin en çok yaptığı hata çocuğa üstün zekâlı olduğunu söylemesi... Çünkü üstün zekâlı olduğunu bildiği için çocuk, şımarık davranabiliyor. Kendini diğer çocuklardan üstün görebiliyor. Disiplinsiz davranışlar göstererek, zekâsını daha da artırmak için uğraşamayabiliyor.

Dolayısıyla çocuğu ‘sen üstün zekâlısın’ diyerek şımartmamak lazım. Çocuğa anne babalar rehber olmalıdırlar, çocuğun psikolojik sorunu varsa psikolojik destek de aldırabilirler.

Türkiye’de ne kadar üstün zekâlı çocuk var? Türkiye’de neden Nobel ödüllü bilim adamı çıkmıyor?

Türkiye’de dünyadaki ortalamayla aynı, yüzde 3 civarında üstün zekâlı çocuk var. Zaten doğuştan zeki insan topluluğu yok, üstün zekâlı sayısı her toplumda aynı.

Türkiye’de Nobel ödüllü bilim adamı çıkmıyorsa bu eğitim sistemimizin kusurudur, çocukların değil! Bunun için gerekli altyapı çalışmaları oluşturulmalı ve çocuklar teşvik edilmeli.

ÜSTÜN ZEKÂLILARIN EĞİTİMİ ÜZERİNE BÖLÜM AÇACAĞIZ

Üsküdar Üniversitesi’nden kısaca bahsedebilir misiniz?

Davranış Bilimleri ve Sağlık alanında çalışmalar yürüten tematik bir üniversiteyiz. Bu konuda özelleşmiş, uzmanlaşmış ve araştırma yapan yani AR-GE’ye önem veren üniversiteyiz. Üniversite olarak Türkiye’de ilk defa Proje Kültürü dersi koyduk. Bu derste, Lisans ve Ön lisans öğrencilerimize proje yazmayı öğretiyoruz. Yüksek motivasyon oluşturduğumuz zaman yeteneklilerin önü açılıyor. Aslında bilim aşkına, öğrenme aşkına ihtiyaç var. Bilim ve öğrenme aşkı öğrencilere verirsek, onlardaki yetenekler ortaya çıkar. Üniversite olarak biz de bilim ve öğrenme aşkını öğrencilere verip laboratuvardan zevk alan, laboratuvarı seven öğrenciler yetiştirmek istiyoruz.

Üniversitenizde üstün zekâlılar ile ilgili yaptığınız çalışmalar var mı?

Hastanemizde çocuk, ergen ve ruh sağlığı birimi var. Orada zekâ özürlü ya da üstün zekâlı çocuklara danışmanlık hizmeti veriliyor. Çocuk gelişimi bölümü de var. Orası da bununla ilgileniyor. YÖK onaylarsa 3 bölüm açmak istiyoruz; özel eğitim, üstün zekâlı eğitimi ve psikolojik danışman rehberlik bölümlerini. Bu üç bölüm eğitim fakültesine bağlı olacak. Şu an eğitim fakültemiz yok ama YÖK’e başvurusunu yaptık. O bölümlere eleman yetiştirmek istiyoruz.

YAPAY ZEKÂ LABORATUARI KURACAĞIZ

Yapay zekâ konusunda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?

nevzat tarhanYapay zekâ ile ilgili üniversitemizde Biyomühendislik Bölümü, Bilgisayar Bölümü, Psikoloji Bölümü ve Sinirbilim Bölümü var. Ayrıca yapay zekâyla ilgili üniversitemizde Nöroteknoloji Araştırma Merkezimiz bulunuyor. Burada beyin bilgisayar ara yüzü yazılıyor. Yani beyindeki sinyalleri dijital formata çeviriyor ve ona göre ara yüz geliştiriyor. Mesela bunu tedavide kullanıyoruz. Nörotikte yöntem var; kişinin beyin dalgalarını, cilt ısısını, cilt direncini, ciltteki kalp atım sayısını, solunum sıklığını kaydediyor. Düşünce gücüyle mesela neşeli olduğunda beynin ürettiği dalgaya göre bilgisayarda gülen yüz çıkıyor. Bu robot yani öğrenen makine üretilmesinde de önemli. Kolu felç olan kişilerde sağ elinin parmağını kaldır komutu verildiğinde beyin o bilgiyi kaydediyor. Sonra ara yüz yazıyor ona göre. O bilgiyi düşündüğü an ara yüz bilgiyi dijital formata çeviriyor ve robotun sağ parmağı kalkıyor. Bu yapay zekâ, öğrenen makine… Dolayısıyla kişiye özel makine oluşuyor. Yapay zekâ laboratuarlarında biyomühendis, yazılımcı, psikolog ve sinirbilimcinin birlikte çalışması gerekiyor.

Yapay zekâ laboratuarımız  ise şu kurulma safhasında. Biz satın aldığımız beyin sinyallerini üreten aleti (Biofeedback Cihazı) kendimiz üretmeye çalışıyoruz. Yapımı aslında çok basit, sadece ara yüz yazılacak.

Üstün zekâlıların eğitimi ile ilgili yapılan bir yanlışta bütün üstün zekâlıları bir alanda toplamak. Üstünleri bir alanda toplarsak sadece matematiksel zekâları gelişir. Sosyal ve duygusal zekâları gelişmez. Bunun sonucunda ileride evlilik ve iş hayatlarında mutsuz bir birey olurlar. Mesela, bir okulda ayrı bir eğitim vermek yerine onlara özel bir sınıf olabilir.

YÖK onaylarsa 3 bölüm açmak istiyoruz; özel eğitim, üstün zekâlı eğitimi ve psikolojik danışman rehberlik bölümlerini. Bu üç bölüm eğitim fakültesine bağlı olacak. Şu an eğitim fakültemiz yok ama YÖK’e başvurusunu yaptık. O bölümlere eleman yetiştirmek istiyoruz.

Son Güncelleme: Pazartesi, 23 Aralık 2013 13:57

Gösterim: 2764

Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla "meb.gov.tr" internet adresinde yayımlandı.

meb_mesleki_egitim_2024Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi amacıyla 12. Kalkınma Planı, Cumhurbaşkanlığı 2024 Yılı Yıllık Programı, 2024-2026 Orta Vadeli Program ve MEB Stratejik Planı (2024-2028) doğrultusunda mesleki ve teknik eğitimde yeni bir vizyon oluşturulması için hazırlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla "meb.gov.tr" internet adresinde yayımlandı.
Ağustos 2023 tarihinden itibaren mesleki eğitimde "eğitim-istihdam" ilişkisini güçlendirmek, mesleki eğitimi yaygınlaştırmak, mesleki eğitimin gelecekteki perspektifini belirlemek için politika ve stratejiler geliştirmek üzere 40 ilde il değerlendirme ve sektör istişare toplantıları düzenlendi.
Söz konusu toplantılarda, bireysel ve sektörel ihtiyaçlara cevap verebilen bir mesleki eğitim sistemi inşa edebilmek amacıyla sektör temsilcileri ve mesleki eğitim kurumları temsilcilerinin talepleri, sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri ele alındı.

"Herkesin bir mesleği olmalı"

Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nin amacı; "'Herkesin Bir Mesleği Olmalı' anlayışını düstur edinerek sektör iş birlikleriyle mesleki eğitime erişimi ve kaliteyi artırmak, öğrencilerin hayata ve istihdama hazırlanmalarını sağlayarak ülkemizin kalkınması ve refahına katkı sunmak" olarak belirlendi. 

Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nde temel olarak "Mesleki ve Teknik Eğitimde Mevcut Durum, Mesleki ve Teknik Eğitimde Temel Sorun Alanları ile Mesleki ve Teknik Eğitimde Gelecek Perspektifi ve Yapılacak Çalışmalar"a yer verildi.

Mesleki ve teknik eğitimde gelecek vizyonu

Türkiye'nin mesleki ve teknik eğitimdeki gelecek vizyonunu ortaya koymak amacıyla Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nin "Mesleki ve Teknik Eğitimde Gelecek Perspektifi ve Yapılacak Çalışmalar" başlığı altında; mesleki ve teknik eğitime erişim, mesleki ve teknik eğitimde iyileştirme, mesleki ve teknik eğitim ile istihdama hazırlık olmak üzere üç ana tema altında 74 strateji yer aldı. Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nde öne çıkan stratejiler doğrultusunda öğrencilerin millî ve manevi değerlerini güçlendirmek ve fütüvvet ehli mezunların iş hayatında aktif rol almalarını sağlamak amacıyla bir ülke genelinde ahilik kültürünü temel alan bir ahilik hareketi başlatılacak. Bu hareketle, geleneksel değerlerle modern eğitimi birleştirerek öğrencilerin karakter gelişimine katkıda bulunmak ve ülkenin geleceğine sağlam bir temel oluşturmak hedefleniyor. 

Zanaat atölyeleri kurulacak

Modüler mesleki eğitim yöntemiyle 7 ve 8. sınıf öğrencilerine temel mesleki becerileri kazandırmak, mesleği sevdirmek ve iş hayatına uyum sağlamalarına yardımcı olmak amacıyla "Zanaat Atölyeleri" kurulacak. Bu sayede, öğrenciler hem erken yaşta mesleki yeterlilik kazanacak hem de gelecekteki kariyerlerine karar verme noktasında hazırbulunuşluğa sahip olacak.

Bölge ve sektöre entegre okul modelleri

Mesleki ve teknik eğitimi güçlendirmek için bölge okulu, sektör içi ve sektöre entegre okul modelleri ile iş birliği esasına dayalı yeni bir eğitim yaklaşımı hayata geçirilerek öğrencilerin sektörle entegrasyonunu sağlamak ve pratik becerilerini güçlendirmeleri amaçlanıyor. 

Bölge okulları ile sanayinin az geliştiği bölgelerdeki öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliği ilkesiyle parasız yatılılık imkânlarından yararlanarak sanayisi gelişmiş bölgelerde mesleki eğitim almaları hedefleniyor. 

Üretim kabiliyeti güçlü ve kapasitesi büyük işletmelerin üretim altyapısı ve sahip olduğu mesleki deneyim ile meslek ve teknik eğitim sürecinin buluşturulduğu sektör içi ve sektöre entegre okullarda, öğrencilerin nitelikli bir mesleki eğitim süreci geçirmelerinin yanı sıra üretim süreçlerine dâhil olarak ülkemizin kalkınmasında söz sahibi olmaları ve mezuniyet sonrası istihdam edilme şanslarını artırmaları amaçlanıyor. 

OSB'lerin kuruluş aşamasında pansiyonlu mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarının da OSB yönetimi tarafından yapılacak. Bu sayede iş gücü ve eğitim altyapısını entegre ederek sanayi ile eğitim arasındaki bağı daha da güçlenecek, uygulamayı standart hale getirerek nitelikli bir eğitim-üretim ekosistemi kurulacak. 

Mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencilerinin her birini girişimci adayı olarak kabul ederek girişimcilik yeterlilikleri artırılacak. Ayrıca öğrencilerin finans kaynaklarına erişimlerini kolaylaştıracak çeşitli teşvik mekanizmaları geliştirilecek.

İstihdamda meslek lisesi mezunlarına öncelik

İstihdam, yatırım ve girişimcilik teşviklerinin meslek lisesi mezunu olan bireyleri öncelikli olarak değerlendirecek şekilde yapılandırılacak. Bu yaklaşımla, meslek lisesi mezunlarının iş bulma ve iş kurma olanaklarını artırarak ekonomik kalkınmaya ve iş gücü piyasasının güçlenmesine katkı sağlayacak. 

Mesleki ve teknik eğitim mezunlarının kariyer yollarını izlemek ve işgücü piyasasına uygun eğitim programları oluşturmak için MEB, TÜİK, İŞKUR, SGK ve YÖK verilerini bir araya getirerek kapsamlı bir veri tabanı oluşturulacak. Bu veri tabanı, öğrencilerin ve mezunların istihdam yönelimlerini tayin etmeye yardımcı olacak, eğitim programlarının iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun şekilde geliştirilmesini sağlayacak ve böylece nitelikli iş gücünün artırılmasına katkı sağlayacak. 

"İnsan, insan gölgesinde yetişir." düsturuyla hareket ederek sektör çalışanlarının mesleki becerilerini, meslek etiği ve iş pedagojisi yetkinliklerini güncellemek amacıyla usta öğreticilere ve ustalara yönelik eğitim programları düzenlenecek.

Bölge Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Eğitim ortamları ve çevre şartları yetersiz olan okullardaki öğrencilerin, daha uygun koşullara sahip okullarda eğitim almalarını sağlamak için "Bölge Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi" uygulaması geliştirilecek. Bu kapsamda okullar birbirleriyle ilişkilendirilecek. Bu uygulama ile eğitimde fırsat eşitliği sağlayarak her öğrencinin potansiyeline eşit şekilde erişmesini ve en iyi eğitimi alması amaçlanıyor. 

Herkesin bir mesleği olsun düsturuyla ortaöğretim öğrencilerine, okul dışı zamanlarda meslek edinme imkânları sunarak geniş kariyer seçenekleri ve pratik beceri kazanma fırsatı verilecek. Böylece her öğrencinin kendi potansiyelini keşfetmesine ve başarılı bir kariyer yolculuğuna adım atması sağlanacak.

Meslek alanlarına özgü bölgesel, ulusal ve uluslararası yarışmalar düzenlenecek. Bu sayede, öğrenciler hem yeteneklerini sergileme hem de mesleki becerilerini geliştirme fırsatı bulacak, rekabet ortamında kendilerini kanıtlama şansı elde edecekler.
Savunma sanayisine katkı sağlamak amacıyla ilgili okulların altyapıları güncellenecek. Ayrıca, savunma sanayisi firmalarıyla iş birlikleri geliştirerek öğrencilerin bu alandaki eğitim ve kariyer olanaklarına erişimi artırılarak savunma sanayiinin güçlenmesine katkı sağlanacak.

Ortaöğretim ve yükseköğretim kademelerinde öğretim programları, ders materyali, eğitim araçları, dijital içerikler sektörle iş birliği içinde dijital ve yeşil beceriler doğrultusunda güncellenecek. Böylece "İkiz Dönüşüm" hedeflerine ulaşmak için önemli bir adım atarak hem ekonomik büyüme desteklenecek hem de çevresel sürdürülebilirlik güçlenecek.

Mesleki ve teknik eğitimde, öğrencilerin güçlü iletişim becerilerini desteklemek amacıyla mesleğe özgü yabancı dil eğitimine ağırlık verilecek. Bu sayede, öğrencilerin uluslararası arenada rekabet edebilirlikleri artırılarak küresel iş dünyasında daha etkin rol almaları amaçlanıyor.

"Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi"ne ulaşmak için

https://mtegm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2024_08/12093255_meslekiveteknikegitimpolitikabelgesi.pdf

> MEB’den mesleki eğitime yeni model

Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla "meb.gov.tr" internet adresinde yayımlandı.

meb_mesleki_egitim_2024Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi amacıyla 12. Kalkınma Planı, Cumhurbaşkanlığı 2024 Yılı Yıllık Programı, 2024-2026 Orta Vadeli Program ve MEB Stratejik Planı (2024-2028) doğrultusunda mesleki ve teknik eğitimde yeni bir vizyon oluşturulması için hazırlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla "meb.gov.tr" internet adresinde yayımlandı.
Ağustos 2023 tarihinden itibaren mesleki eğitimde "eğitim-istihdam" ilişkisini güçlendirmek, mesleki eğitimi yaygınlaştırmak, mesleki eğitimin gelecekteki perspektifini belirlemek için politika ve stratejiler geliştirmek üzere 40 ilde il değerlendirme ve sektör istişare toplantıları düzenlendi.
Söz konusu toplantılarda, bireysel ve sektörel ihtiyaçlara cevap verebilen bir mesleki eğitim sistemi inşa edebilmek amacıyla sektör temsilcileri ve mesleki eğitim kurumları temsilcilerinin talepleri, sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri ele alındı.

"Herkesin bir mesleği olmalı"

Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nin amacı; "'Herkesin Bir Mesleği Olmalı' anlayışını düstur edinerek sektör iş birlikleriyle mesleki eğitime erişimi ve kaliteyi artırmak, öğrencilerin hayata ve istihdama hazırlanmalarını sağlayarak ülkemizin kalkınması ve refahına katkı sunmak" olarak belirlendi. 

Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nde temel olarak "Mesleki ve Teknik Eğitimde Mevcut Durum, Mesleki ve Teknik Eğitimde Temel Sorun Alanları ile Mesleki ve Teknik Eğitimde Gelecek Perspektifi ve Yapılacak Çalışmalar"a yer verildi.

Mesleki ve teknik eğitimde gelecek vizyonu

Türkiye'nin mesleki ve teknik eğitimdeki gelecek vizyonunu ortaya koymak amacıyla Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nin "Mesleki ve Teknik Eğitimde Gelecek Perspektifi ve Yapılacak Çalışmalar" başlığı altında; mesleki ve teknik eğitime erişim, mesleki ve teknik eğitimde iyileştirme, mesleki ve teknik eğitim ile istihdama hazırlık olmak üzere üç ana tema altında 74 strateji yer aldı. Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi'nde öne çıkan stratejiler doğrultusunda öğrencilerin millî ve manevi değerlerini güçlendirmek ve fütüvvet ehli mezunların iş hayatında aktif rol almalarını sağlamak amacıyla bir ülke genelinde ahilik kültürünü temel alan bir ahilik hareketi başlatılacak. Bu hareketle, geleneksel değerlerle modern eğitimi birleştirerek öğrencilerin karakter gelişimine katkıda bulunmak ve ülkenin geleceğine sağlam bir temel oluşturmak hedefleniyor. 

Zanaat atölyeleri kurulacak

Modüler mesleki eğitim yöntemiyle 7 ve 8. sınıf öğrencilerine temel mesleki becerileri kazandırmak, mesleği sevdirmek ve iş hayatına uyum sağlamalarına yardımcı olmak amacıyla "Zanaat Atölyeleri" kurulacak. Bu sayede, öğrenciler hem erken yaşta mesleki yeterlilik kazanacak hem de gelecekteki kariyerlerine karar verme noktasında hazırbulunuşluğa sahip olacak.

Bölge ve sektöre entegre okul modelleri

Mesleki ve teknik eğitimi güçlendirmek için bölge okulu, sektör içi ve sektöre entegre okul modelleri ile iş birliği esasına dayalı yeni bir eğitim yaklaşımı hayata geçirilerek öğrencilerin sektörle entegrasyonunu sağlamak ve pratik becerilerini güçlendirmeleri amaçlanıyor. 

Bölge okulları ile sanayinin az geliştiği bölgelerdeki öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliği ilkesiyle parasız yatılılık imkânlarından yararlanarak sanayisi gelişmiş bölgelerde mesleki eğitim almaları hedefleniyor. 

Üretim kabiliyeti güçlü ve kapasitesi büyük işletmelerin üretim altyapısı ve sahip olduğu mesleki deneyim ile meslek ve teknik eğitim sürecinin buluşturulduğu sektör içi ve sektöre entegre okullarda, öğrencilerin nitelikli bir mesleki eğitim süreci geçirmelerinin yanı sıra üretim süreçlerine dâhil olarak ülkemizin kalkınmasında söz sahibi olmaları ve mezuniyet sonrası istihdam edilme şanslarını artırmaları amaçlanıyor. 

OSB'lerin kuruluş aşamasında pansiyonlu mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarının da OSB yönetimi tarafından yapılacak. Bu sayede iş gücü ve eğitim altyapısını entegre ederek sanayi ile eğitim arasındaki bağı daha da güçlenecek, uygulamayı standart hale getirerek nitelikli bir eğitim-üretim ekosistemi kurulacak. 

Mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencilerinin her birini girişimci adayı olarak kabul ederek girişimcilik yeterlilikleri artırılacak. Ayrıca öğrencilerin finans kaynaklarına erişimlerini kolaylaştıracak çeşitli teşvik mekanizmaları geliştirilecek.

İstihdamda meslek lisesi mezunlarına öncelik

İstihdam, yatırım ve girişimcilik teşviklerinin meslek lisesi mezunu olan bireyleri öncelikli olarak değerlendirecek şekilde yapılandırılacak. Bu yaklaşımla, meslek lisesi mezunlarının iş bulma ve iş kurma olanaklarını artırarak ekonomik kalkınmaya ve iş gücü piyasasının güçlenmesine katkı sağlayacak. 

Mesleki ve teknik eğitim mezunlarının kariyer yollarını izlemek ve işgücü piyasasına uygun eğitim programları oluşturmak için MEB, TÜİK, İŞKUR, SGK ve YÖK verilerini bir araya getirerek kapsamlı bir veri tabanı oluşturulacak. Bu veri tabanı, öğrencilerin ve mezunların istihdam yönelimlerini tayin etmeye yardımcı olacak, eğitim programlarının iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun şekilde geliştirilmesini sağlayacak ve böylece nitelikli iş gücünün artırılmasına katkı sağlayacak. 

"İnsan, insan gölgesinde yetişir." düsturuyla hareket ederek sektör çalışanlarının mesleki becerilerini, meslek etiği ve iş pedagojisi yetkinliklerini güncellemek amacıyla usta öğreticilere ve ustalara yönelik eğitim programları düzenlenecek.

Bölge Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Eğitim ortamları ve çevre şartları yetersiz olan okullardaki öğrencilerin, daha uygun koşullara sahip okullarda eğitim almalarını sağlamak için "Bölge Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi" uygulaması geliştirilecek. Bu kapsamda okullar birbirleriyle ilişkilendirilecek. Bu uygulama ile eğitimde fırsat eşitliği sağlayarak her öğrencinin potansiyeline eşit şekilde erişmesini ve en iyi eğitimi alması amaçlanıyor. 

Herkesin bir mesleği olsun düsturuyla ortaöğretim öğrencilerine, okul dışı zamanlarda meslek edinme imkânları sunarak geniş kariyer seçenekleri ve pratik beceri kazanma fırsatı verilecek. Böylece her öğrencinin kendi potansiyelini keşfetmesine ve başarılı bir kariyer yolculuğuna adım atması sağlanacak.

Meslek alanlarına özgü bölgesel, ulusal ve uluslararası yarışmalar düzenlenecek. Bu sayede, öğrenciler hem yeteneklerini sergileme hem de mesleki becerilerini geliştirme fırsatı bulacak, rekabet ortamında kendilerini kanıtlama şansı elde edecekler.
Savunma sanayisine katkı sağlamak amacıyla ilgili okulların altyapıları güncellenecek. Ayrıca, savunma sanayisi firmalarıyla iş birlikleri geliştirerek öğrencilerin bu alandaki eğitim ve kariyer olanaklarına erişimi artırılarak savunma sanayiinin güçlenmesine katkı sağlanacak.

Ortaöğretim ve yükseköğretim kademelerinde öğretim programları, ders materyali, eğitim araçları, dijital içerikler sektörle iş birliği içinde dijital ve yeşil beceriler doğrultusunda güncellenecek. Böylece "İkiz Dönüşüm" hedeflerine ulaşmak için önemli bir adım atarak hem ekonomik büyüme desteklenecek hem de çevresel sürdürülebilirlik güçlenecek.

Mesleki ve teknik eğitimde, öğrencilerin güçlü iletişim becerilerini desteklemek amacıyla mesleğe özgü yabancı dil eğitimine ağırlık verilecek. Bu sayede, öğrencilerin uluslararası arenada rekabet edebilirlikleri artırılarak küresel iş dünyasında daha etkin rol almaları amaçlanıyor.

"Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi"ne ulaşmak için

https://mtegm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2024_08/12093255_meslekiveteknikegitimpolitikabelgesi.pdf

Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Ağustos 2024 14:06

Gösterim: 1807


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.