Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Danıştay’dan okullarda kaldırılan ‘Andımız’la ilgili flaş karar
Danıştay 8. Dairesi, okullarda öğrenci andının okunması uygulamasını kaldıran Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinin yürütmesinin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti.
Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "öğrenci andı" başlıklı maddesini yürürlükten kaldıran yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.
Milli Eğitim Bakanlığının Danıştay 8. Dairesine gönderdiği savunmasında, andın kaldırılmasının Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin göstergesi sayılan demokratikleşmenin gereği olduğu, andın pedagojik olarak ilköğretim çağındaki çocuklar için uygun olmadığı, bu nevi yeminlerin demokratik toplumlarda söz konusu olamayacağı belirtildi.
Davayla ilgili ilk incelemesini yapan Danıştay 8. Dairesi, yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti.
İdari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin hukuka açıkça aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği hatırlatılan kararda, bu koşulların birlikte gerçekleşmediği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması isteminin reddedildiği bildirildi.
İki üyenin karşı oy gerekçesi
Karara katılmayan iki üyenin karşı oy gerekçesinde, idarenin işlem tesis ederken takdir hakkına sahip olduğu, ancak bu takdir hakkının serbestçe kullanılacak bir keyfiyeti ifade etmediği belirtildi.
Kararda, "uzun yıllardır uygulanan genç nesillerin ülkesine anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini güçlendiren ve öğrencilerde değer oluşumuna olumlu yönde katkı sunan öğrenci andının kaldırılmasını gerektirecek idarece yapılmış eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeler içeren dava dosyasına sunulmuş araştırma, inceleme ve tespit bulunmadığı" ileri sürüldü.
Danıştay 8. Dairesi'nin aynı konuya ilişkin daha önce verdiği kararın anımsatıldığı karşı oy gerekçesinde, o günden bu yana öğrenci andı içeriğinde herhangi bir anayasal ve yasal değişiklik yapılmadığının anlaşıldığı savunuldu.
Karşı oy gerekçesinde, şunlar kaydedildi:
"Anayasamızın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı yasada belirtilen konular doğrultusunda, Türk devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı, öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğnu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçların gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki öğrenci andının yasal ve hukuksal gerekçeleri iradece ortaya konulmaksızın kaldırılması üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenlerle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz."
Davacı sendikanın karara itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek. Danıştay 8. Dairesi, düzenlemenin iptal istemini daha sonra esastan karara bağlayacak.
Daha önce kaldırılması için dava açılmıştı
Danıştay 8. Dairesi, 2009'da okullarda öğrenci andının okutulması uygulamasının "ırkçı söylemler içerdiği" gerekçesiyle kaldırılması istemiyle açılan davayı oy birliğiyle reddetmişti. Kararda, öğrenci andında geçen "Türk" kelimesinin bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları, herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olduğu belirtilmişti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Danıştay’dan okullarda kaldırılan ‘Andımız’la ilgili flaş karar
Danıştay 8. Dairesi, okullarda öğrenci andının okunması uygulamasını kaldıran Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinin yürütmesinin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti.
Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "öğrenci andı" başlıklı maddesini yürürlükten kaldıran yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.
Milli Eğitim Bakanlığının Danıştay 8. Dairesine gönderdiği savunmasında, andın kaldırılmasının Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin göstergesi sayılan demokratikleşmenin gereği olduğu, andın pedagojik olarak ilköğretim çağındaki çocuklar için uygun olmadığı, bu nevi yeminlerin demokratik toplumlarda söz konusu olamayacağı belirtildi.
Davayla ilgili ilk incelemesini yapan Danıştay 8. Dairesi, yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti.
İdari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin hukuka açıkça aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği hatırlatılan kararda, bu koşulların birlikte gerçekleşmediği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması isteminin reddedildiği bildirildi.
İki üyenin karşı oy gerekçesi
Karara katılmayan iki üyenin karşı oy gerekçesinde, idarenin işlem tesis ederken takdir hakkına sahip olduğu, ancak bu takdir hakkının serbestçe kullanılacak bir keyfiyeti ifade etmediği belirtildi.
Kararda, "uzun yıllardır uygulanan genç nesillerin ülkesine anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini güçlendiren ve öğrencilerde değer oluşumuna olumlu yönde katkı sunan öğrenci andının kaldırılmasını gerektirecek idarece yapılmış eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeler içeren dava dosyasına sunulmuş araştırma, inceleme ve tespit bulunmadığı" ileri sürüldü.
Danıştay 8. Dairesi'nin aynı konuya ilişkin daha önce verdiği kararın anımsatıldığı karşı oy gerekçesinde, o günden bu yana öğrenci andı içeriğinde herhangi bir anayasal ve yasal değişiklik yapılmadığının anlaşıldığı savunuldu.
Karşı oy gerekçesinde, şunlar kaydedildi:
"Anayasamızın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı yasada belirtilen konular doğrultusunda, Türk devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı, öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğnu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçların gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki öğrenci andının yasal ve hukuksal gerekçeleri iradece ortaya konulmaksızın kaldırılması üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenlerle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz."
Davacı sendikanın karara itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek. Danıştay 8. Dairesi, düzenlemenin iptal istemini daha sonra esastan karara bağlayacak.
Daha önce kaldırılması için dava açılmıştı
Danıştay 8. Dairesi, 2009'da okullarda öğrenci andının okutulması uygulamasının "ırkçı söylemler içerdiği" gerekçesiyle kaldırılması istemiyle açılan davayı oy birliğiyle reddetmişti. Kararda, öğrenci andında geçen "Türk" kelimesinin bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları, herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olduğu belirtilmişti.
Son Güncelleme: Cumartesi, 10 May 2014 14:20
Gösterim: 3417
Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonuçları açıklandı
27 Nisan 2014 tarihinde yapılan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonuçları açıklandı. Adaylar sınav sonuçlarını 9 Mayıs 2014 günü saat 17.45’den itibaren ÖSYM'nin https://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden öğrenebilecek. Adaylar sınav sonuçlarını belirtilen internet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebilecekler. ÖSYM, adayların adreslerine Sınav Sonuç göndermeyecek.
EKPSS sonucunuzu öğrenmek için Tıklayın
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonuçları açıklandı
27 Nisan 2014 tarihinde yapılan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonuçları açıklandı. Adaylar sınav sonuçlarını 9 Mayıs 2014 günü saat 17.45’den itibaren ÖSYM'nin https://sonuc.osym.gov.tr internet adresinden öğrenebilecek. Adaylar sınav sonuçlarını belirtilen internet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebilecekler. ÖSYM, adayların adreslerine Sınav Sonuç göndermeyecek.
EKPSS sonucunuzu öğrenmek için Tıklayın
Son Güncelleme: Cuma, 09 May 2014 18:04
Gösterim: 1716
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), 2014 yılı öğretmenlerin il içi isteğe bağlı yer değiştirme esasları açıklandı. Öğretmenlerin il içi yer değiştirme başvuruları, 12-16 Mayıs tarihlerinde alınacak, atamalar 20-21 Mayıs 2014 tarihlerinde yapılacak
İl içi yer değiştirme işlemleri, 6 Mayıs 2010 tarihli MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde yapılacak.
Öğretmenlerin il içi yer değiştirme başvuruları, 12-16 Mayıs tarihlerinde alınacak, atamalar 20-21 Mayıs 2014 tarihlerinde yapılacak. Ataması yapılanların ilişik kesme işlemleri ise 16 Haziran'dan itibaren başlatılacak.
Zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlayan, böyle bir yükümlülüğü olmayan veya bundan muaf tutulanlar ile sağlık ve eş durumu mazereti sebebiyle zorunlu çalışma yükümlülüğü ertelenecek öğretmenlerden, 30 Eylül itibarıyla bulundukları eğitim kurumunda en az üç yıllık çalışma süresini tamamlayacaklar il içinde yer değişikliği isteyebilecek.
Dördüncü, beşinci ve altıncı hizmet alanlarında görev yapan zorunlu çalışma yükümlüsü öğretmenlerden bulunduğu eğitim kurumunda üç yıllık çalışma süresini tamamlayanlar, istemeleri halinde il içinde zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen eğitim kurumlarına yer değiştirme isteğinde bulunabilecek.
İl içi yer değişikliğine başvuracak öğretmenlerin hizmet puanlarının hesabında, yer değiştirme başvurularının son günü esas alınacak.
Norm kadro fazlası öğretmenler ile 2012-2013 ve 2013-2014 eğitim ve öğretim yılından itibaren görevli olduğu okulun dönüştürülmesi, kapatılması ya da norm kadro uygulaması nedeniyle görev yerleri istekleri dışında değiştirilen öğretmenlerden, bulundukları eğitim kurumunda en az üç yıllık çalışma şartı aranmayacak.
Üç yıllık sürenin hesabında öğretmenin, kadrosunun bulunduğu eğitim kurumunda sözleşmeli öğretmen veya asker öğretmen olarak geçirdiği süreler dahil, fiilen öğretmen olarak geçirdiği ile diğer eğitim kurumlarında ders okutmak üzere ya da eğitim kurumu yöneticisi olarak görevlendirildiği süreler, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında il içinde veya iller arasında yer değişikliği yapıldıktan sonra farklı sebeplerle eski görev yerine iade edilenlerin eski ve yeni görev yerlerindeki hizmet süreleri birlikte değerlendirilecek.
Başvuru için görevlendirmelerin sona ermesi gerekecek
Bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilen öğretmenler, görevlendirmeleri sona erdirilmedikçe yer değiştirme isteğinde bulunamayacak. Ancak kadrolarının bulunduğu eğitim kurumuna dönen öğretmenlerden burada en az üç yıllık çalışma süresini tamamlayanlar, il içi yer değişikliği isteğinde bulunabilecek.
Elektronik ortamda alınacak başvurular, sırasıyla eğitim kurumu müdürlüğü, ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerince onaylandıktan sonra geçerlilik kazanacak ve bu birimlerin herhangi biri tarafından kabul edilmeyen müracaatlar geçersiz sayılacak.
İl içinde isteğe bağlı yer değiştiren öğretmenler, aynı dönemde iller arasında isteğe bağlı yer değiştirme başvurusunda bulunamayacak. Ancak bunlardan il içinde yer değişikliği yapıldıktan sonra özürleri oluşanlar, yer değişikliği isteyebilecek.
Yurt dışında görevlendirilenler ile aylıksız izinli olan öğretmenlerden yurt dışı görev süresi veya aylıksız izinlerinin 15 Eylül tarihine kadar sona ereceğini belgelendirenler, diğer şartları da taşımaları kaydıyla yer değiştirme başvurusunda bulunabilecek. Yer değişikliği gerçekleştirilen öğretmenlerden en geç 15 Eylül itibarıyla görevine başlamayanların atamaları il milli eğitim müdürlüklerince iptal edilecek.
En çok 25 tercih yapılacak
Öğretmenler, il içi yer değişikliği başvurularında en çok 25 eğitim kurumunu tercih edebilecek. İl içi yer değiştirmeler, hizmet puanı fazla olandan başlamak üzere öğretmenlerin tercihleri de dikkate alınarak valiliklerce yapılacak. Hizmet puanlarının eşitliği halinde öncelik, öğretmenlikteki hizmet süresi fazla olana verilecek, eşitliğin devamı halinde ise bilgisayar kurasına başvurulacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), 2014 yılı öğretmenlerin il içi isteğe bağlı yer değiştirme esasları açıklandı. Öğretmenlerin il içi yer değiştirme başvuruları, 12-16 Mayıs tarihlerinde alınacak, atamalar 20-21 Mayıs 2014 tarihlerinde yapılacak
İl içi yer değiştirme işlemleri, 6 Mayıs 2010 tarihli MEB Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde yapılacak.
Öğretmenlerin il içi yer değiştirme başvuruları, 12-16 Mayıs tarihlerinde alınacak, atamalar 20-21 Mayıs 2014 tarihlerinde yapılacak. Ataması yapılanların ilişik kesme işlemleri ise 16 Haziran'dan itibaren başlatılacak.
Zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlayan, böyle bir yükümlülüğü olmayan veya bundan muaf tutulanlar ile sağlık ve eş durumu mazereti sebebiyle zorunlu çalışma yükümlülüğü ertelenecek öğretmenlerden, 30 Eylül itibarıyla bulundukları eğitim kurumunda en az üç yıllık çalışma süresini tamamlayacaklar il içinde yer değişikliği isteyebilecek.
Dördüncü, beşinci ve altıncı hizmet alanlarında görev yapan zorunlu çalışma yükümlüsü öğretmenlerden bulunduğu eğitim kurumunda üç yıllık çalışma süresini tamamlayanlar, istemeleri halinde il içinde zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen eğitim kurumlarına yer değiştirme isteğinde bulunabilecek.
İl içi yer değişikliğine başvuracak öğretmenlerin hizmet puanlarının hesabında, yer değiştirme başvurularının son günü esas alınacak.
Norm kadro fazlası öğretmenler ile 2012-2013 ve 2013-2014 eğitim ve öğretim yılından itibaren görevli olduğu okulun dönüştürülmesi, kapatılması ya da norm kadro uygulaması nedeniyle görev yerleri istekleri dışında değiştirilen öğretmenlerden, bulundukları eğitim kurumunda en az üç yıllık çalışma şartı aranmayacak.
Üç yıllık sürenin hesabında öğretmenin, kadrosunun bulunduğu eğitim kurumunda sözleşmeli öğretmen veya asker öğretmen olarak geçirdiği süreler dahil, fiilen öğretmen olarak geçirdiği ile diğer eğitim kurumlarında ders okutmak üzere ya da eğitim kurumu yöneticisi olarak görevlendirildiği süreler, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında il içinde veya iller arasında yer değişikliği yapıldıktan sonra farklı sebeplerle eski görev yerine iade edilenlerin eski ve yeni görev yerlerindeki hizmet süreleri birlikte değerlendirilecek.
Başvuru için görevlendirmelerin sona ermesi gerekecek
Bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilen öğretmenler, görevlendirmeleri sona erdirilmedikçe yer değiştirme isteğinde bulunamayacak. Ancak kadrolarının bulunduğu eğitim kurumuna dönen öğretmenlerden burada en az üç yıllık çalışma süresini tamamlayanlar, il içi yer değişikliği isteğinde bulunabilecek.
Elektronik ortamda alınacak başvurular, sırasıyla eğitim kurumu müdürlüğü, ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerince onaylandıktan sonra geçerlilik kazanacak ve bu birimlerin herhangi biri tarafından kabul edilmeyen müracaatlar geçersiz sayılacak.
İl içinde isteğe bağlı yer değiştiren öğretmenler, aynı dönemde iller arasında isteğe bağlı yer değiştirme başvurusunda bulunamayacak. Ancak bunlardan il içinde yer değişikliği yapıldıktan sonra özürleri oluşanlar, yer değişikliği isteyebilecek.
Yurt dışında görevlendirilenler ile aylıksız izinli olan öğretmenlerden yurt dışı görev süresi veya aylıksız izinlerinin 15 Eylül tarihine kadar sona ereceğini belgelendirenler, diğer şartları da taşımaları kaydıyla yer değiştirme başvurusunda bulunabilecek. Yer değişikliği gerçekleştirilen öğretmenlerden en geç 15 Eylül itibarıyla görevine başlamayanların atamaları il milli eğitim müdürlüklerince iptal edilecek.
En çok 25 tercih yapılacak
Öğretmenler, il içi yer değişikliği başvurularında en çok 25 eğitim kurumunu tercih edebilecek. İl içi yer değiştirmeler, hizmet puanı fazla olandan başlamak üzere öğretmenlerin tercihleri de dikkate alınarak valiliklerce yapılacak. Hizmet puanlarının eşitliği halinde öncelik, öğretmenlikteki hizmet süresi fazla olana verilecek, eşitliğin devamı halinde ise bilgisayar kurasına başvurulacak.
Son Güncelleme: Cuma, 09 May 2014 09:58
Gösterim: 1875
ALES İlkbahar Dönemi 11 Mayıs Pazar günü 81 il merkezi ile Lefkoşa’da ve Bişkek'te (Kırgızistan)gerçekleştirilecek. Sınav 9.30’da başlayacak ve 150 dakika sürecek. Sınavda sayısal ve sözel bölümden oluşan bir test uygulanacak.
Eğitimtercihi- Yükseköğretim kurumlarında öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi, uzman, çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarına açıktan veya öğretim elemanı dışındaki kadrolardan naklen atanabilmek için düzenlenen Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) İlkbahar Dönemi 11 Mayıs Pazar günü yapılacak. Adaylar, sınava gelirken yanlarında sınava girecekleri yer bilgisini gösteren fotoğraflı Sınava Giriş Belgesi, nüfus cüzdanı, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askerî öğrenciler için askerî kimlik belgesini bulundurmaları gerekiyor.
ALES’in kapsamı soru sayısı ve testlerin içeriği
ALES’te adaylara sayısal ve sözel bölümden oluşan bir test uygulanacak. Sınav Türkçe olacak. Her iki bölüm tek kitapçık hâlinde adaylara verilecek ve adaylar cevaplarını cevap kâğıdına işaretleyecekler.
ALES’in kapsamı
ALES’te uygulanacak testin sayısal bölümünde 40’ar sorudan oluşan iki test (Sayısal-1 ve Sayısal-2 Testleri); sözel bölümünde ise 40’ar sorudan oluşan iki test (Sözel-1 ve Sözel-2 Testleri) yer alacak.
Adaylar, dört testten, yüksek olarak hesaplanmasını istedikleri ağırlıklı puana uygun en az üçünü seçerek toplamda 120 soru cevaplandırmış olacaklar. Adaylar istedikleri takdirde bütün testleri de cevaplandırabilecek.
ALES’te Sayısal-1 ve Sayısal-2 Testleri adayların sayısal ve mantıksal akıl yürütme (muhakeme) becerilerini ölçmeye yönelik sorulardan oluşacak. Sayısal-2 Testindeki soruların, Sayısal-1 Testindeki sorulara göre daha ileri düzey sorular olacak. Sözel-1 ve Sözel-2 Testleri ise, sözel akıl yürütme (muhakeme) becerilerini ölçmeye yönelik sorulardan oluşacak. Her bir testteki sorular, belirli yükseköğretim programlarında kazanılan yeterlikleri ve bilgileri ölçmeye yönelik olmayacak. Test soruları, farklı alanlardan gelen yükseköğretim kurumu mezunlarının cevaplayabilecekleri nitelikte olacak.
ALES puan katsayı hesaplama tablosu
ALES’te başarılı sayılmak için en az kaç puan almak gerekir?
ÖSYM’nin yayınladığı ALES başvuru kılavuzuna göre, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü senatolarınca ALES puan şartı istenilmeyen tezsiz yüksek lisans programları haricindeki lisansüstü programlara öğrenci seçme ve yerleştirme işlemlerinde bu sınav sonuçları kullanacak. Adayların sınavdan, başvurduğu lisansüstü programın puan türünde en az 55 puan (tezsiz yüksek lisans programları için senatolarca daha düşük bir puan belirlenebilir), lisans diplomasıyla doktora veya sanatta yeterlik programına başvuracaklar için ise en az 80 puan almaları gerekmektedir
ALES sonuçları kaç yıl geçerli?
ALES sonuçları açıklandığı tarihten itibaren üç yıl süreyle geçerli olacak.
ALES’e gelirken adayın yanında bulundurması gereken belgeler
Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) İlkbahar Dönemi 11 Mayıs Pazar günü yapılacak. Adaylar, sınava gelirken yanlarında sınava girecekleri yer bilgisini gösteren fotoğraflı Sınava Giriş Belgesi, nüfus cüzdanı, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askerî öğrenciler için askerî kimlik belgesini bulundurmaları gerekiyor. ÖSYM’den sınava getirilmesi gereken belgelerle ilgili açıklama şu şekilde;
Adaylara Sınava Giriş Belgesi gönderilmeyecektir. Adaylar, sınava girecekleri yer bilgisini gösteren Sınava Giriş Belgesini, T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr İnternet adresinden edineceklerdir. Belgenin üzerinde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile adayın fotoğrafı bulunacaktır. Belge üzerinde adayın fotoğrafının bulunması zorunludur. Adaylar, bu belgelerinin yazıcıdan dökümünü edinirken belge üzerinde fotoğraflarının görünür olmasına özen göstermelidir. Adaylar İnternet’ten edinecekleri bu belgelerinin renkli ya da siyah-beyaz çıktılarını sınav günü yanlarında bulundurmak zorundadır. Belgenin ön ve arka yüzünde ÖSYM’nin belirlediği bilgiler dışında herhangi bir yazı, resim, işaret vb. bulunmamalıdır. Sınava Giriş Belgesi’ni (fotoğraf görünür bir şekilde) yanında bulundurmayan adaylar sınava alınmayacaktır. Adayların sınava girecekleri binayı sınav gününden önce görmeleri yararlarına olacaktır.
Adayların sınava girebilmeleri için Sınava Giriş Belgesinden başka fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini de yanlarında bulundurmaları zorunludur. Nüfus cüzdanı, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askerî öğrenciler için askerî kimlik belgesi (Bu özel durum, muvazzaf askerler için geçerli değildir.), tutuklu/hükümlü adayların bu durumlarını kanıtlayan fotoğraflı resmî belge, Türk vatandaşlığından izin ile ayrılanlar ve bunların kanuni mirasçılarına ait Pembe/Mavi Kartlar özel kimlik belgesi olarak kabul edilir. Bunların dışındaki, sürücü belgesi, meslek kimlik kartları vb. diğer tüm belgeler sınava giriş için geçerli belgeler sayılmayacaktır. Nüfus cüzdanında soğuk damga basılı olmalı, sınav görevlilerinin adayı kolaylıkla tanıyabilmelerini sağlayacak, sınav görevlilerinde adayı tanımada tereddüt oluşturmayacak güncel bir fotoğraf ve T.C. Kimlik Numarası bulunmalı, pasaportun süresi geçerli olmalıdır. Üzerinde soğuk damga, sınav görevlilerinin adayı kolaylıkla tanımasını sağlayacak güncel bir fotoğraf veya T.C. Kimlik Numarası bulunmayan nüfus cüzdanları ile geçerlilik süresi bitmiş pasaport kabul edilmeyecektir. Sınav günü sınav görevlilerinin, fotoğrafından adayın kimliğini belirlemede güçlük çektiği takdirde, adayı sınava almayabileceği veya adayın sınavının geçersiz sayılabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu belgelerini eksiksiz olarak yanında bulundurmayan bir aday, mazereti ne olursa olsun, sınava alınmayacaktır; sınava alınsa bile sınavı geçersiz sayılacaktır.
Nüfus cüzdanı olmayan veya nüfus cüzdanında T.C. Kimlik Numarası, soğuk damga veya güncel bir fotoğrafı bulunmayan adayların, kimlik belgesi nedeniyle sınavda bir hak kaybına uğramamaları, mağduriyet yaşamamaları için sınav kurallarına uygun kimlik belgelerini edinerek sınava girmeleri gerekmektedir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ALES İlkbahar Dönemi 11 Mayıs Pazar günü 81 il merkezi ile Lefkoşa’da ve Bişkek'te (Kırgızistan)gerçekleştirilecek. Sınav 9.30’da başlayacak ve 150 dakika sürecek. Sınavda sayısal ve sözel bölümden oluşan bir test uygulanacak.
Eğitimtercihi- Yükseköğretim kurumlarında öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi, uzman, çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarına açıktan veya öğretim elemanı dışındaki kadrolardan naklen atanabilmek için düzenlenen Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) İlkbahar Dönemi 11 Mayıs Pazar günü yapılacak. Adaylar, sınava gelirken yanlarında sınava girecekleri yer bilgisini gösteren fotoğraflı Sınava Giriş Belgesi, nüfus cüzdanı, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askerî öğrenciler için askerî kimlik belgesini bulundurmaları gerekiyor.
ALES’in kapsamı soru sayısı ve testlerin içeriği
ALES’te adaylara sayısal ve sözel bölümden oluşan bir test uygulanacak. Sınav Türkçe olacak. Her iki bölüm tek kitapçık hâlinde adaylara verilecek ve adaylar cevaplarını cevap kâğıdına işaretleyecekler.
ALES’in kapsamı
ALES’te uygulanacak testin sayısal bölümünde 40’ar sorudan oluşan iki test (Sayısal-1 ve Sayısal-2 Testleri); sözel bölümünde ise 40’ar sorudan oluşan iki test (Sözel-1 ve Sözel-2 Testleri) yer alacak.
Adaylar, dört testten, yüksek olarak hesaplanmasını istedikleri ağırlıklı puana uygun en az üçünü seçerek toplamda 120 soru cevaplandırmış olacaklar. Adaylar istedikleri takdirde bütün testleri de cevaplandırabilecek.
ALES’te Sayısal-1 ve Sayısal-2 Testleri adayların sayısal ve mantıksal akıl yürütme (muhakeme) becerilerini ölçmeye yönelik sorulardan oluşacak. Sayısal-2 Testindeki soruların, Sayısal-1 Testindeki sorulara göre daha ileri düzey sorular olacak. Sözel-1 ve Sözel-2 Testleri ise, sözel akıl yürütme (muhakeme) becerilerini ölçmeye yönelik sorulardan oluşacak. Her bir testteki sorular, belirli yükseköğretim programlarında kazanılan yeterlikleri ve bilgileri ölçmeye yönelik olmayacak. Test soruları, farklı alanlardan gelen yükseköğretim kurumu mezunlarının cevaplayabilecekleri nitelikte olacak.
ALES puan katsayı hesaplama tablosu
ALES’te başarılı sayılmak için en az kaç puan almak gerekir?
ÖSYM’nin yayınladığı ALES başvuru kılavuzuna göre, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü senatolarınca ALES puan şartı istenilmeyen tezsiz yüksek lisans programları haricindeki lisansüstü programlara öğrenci seçme ve yerleştirme işlemlerinde bu sınav sonuçları kullanacak. Adayların sınavdan, başvurduğu lisansüstü programın puan türünde en az 55 puan (tezsiz yüksek lisans programları için senatolarca daha düşük bir puan belirlenebilir), lisans diplomasıyla doktora veya sanatta yeterlik programına başvuracaklar için ise en az 80 puan almaları gerekmektedir
ALES sonuçları kaç yıl geçerli?
ALES sonuçları açıklandığı tarihten itibaren üç yıl süreyle geçerli olacak.
ALES’e gelirken adayın yanında bulundurması gereken belgeler
Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) İlkbahar Dönemi 11 Mayıs Pazar günü yapılacak. Adaylar, sınava gelirken yanlarında sınava girecekleri yer bilgisini gösteren fotoğraflı Sınava Giriş Belgesi, nüfus cüzdanı, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askerî öğrenciler için askerî kimlik belgesini bulundurmaları gerekiyor. ÖSYM’den sınava getirilmesi gereken belgelerle ilgili açıklama şu şekilde;
Adaylara Sınava Giriş Belgesi gönderilmeyecektir. Adaylar, sınava girecekleri yer bilgisini gösteren Sınava Giriş Belgesini, T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr İnternet adresinden edineceklerdir. Belgenin üzerinde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile adayın fotoğrafı bulunacaktır. Belge üzerinde adayın fotoğrafının bulunması zorunludur. Adaylar, bu belgelerinin yazıcıdan dökümünü edinirken belge üzerinde fotoğraflarının görünür olmasına özen göstermelidir. Adaylar İnternet’ten edinecekleri bu belgelerinin renkli ya da siyah-beyaz çıktılarını sınav günü yanlarında bulundurmak zorundadır. Belgenin ön ve arka yüzünde ÖSYM’nin belirlediği bilgiler dışında herhangi bir yazı, resim, işaret vb. bulunmamalıdır. Sınava Giriş Belgesi’ni (fotoğraf görünür bir şekilde) yanında bulundurmayan adaylar sınava alınmayacaktır. Adayların sınava girecekleri binayı sınav gününden önce görmeleri yararlarına olacaktır.
Adayların sınava girebilmeleri için Sınava Giriş Belgesinden başka fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini de yanlarında bulundurmaları zorunludur. Nüfus cüzdanı, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askerî öğrenciler için askerî kimlik belgesi (Bu özel durum, muvazzaf askerler için geçerli değildir.), tutuklu/hükümlü adayların bu durumlarını kanıtlayan fotoğraflı resmî belge, Türk vatandaşlığından izin ile ayrılanlar ve bunların kanuni mirasçılarına ait Pembe/Mavi Kartlar özel kimlik belgesi olarak kabul edilir. Bunların dışındaki, sürücü belgesi, meslek kimlik kartları vb. diğer tüm belgeler sınava giriş için geçerli belgeler sayılmayacaktır. Nüfus cüzdanında soğuk damga basılı olmalı, sınav görevlilerinin adayı kolaylıkla tanıyabilmelerini sağlayacak, sınav görevlilerinde adayı tanımada tereddüt oluşturmayacak güncel bir fotoğraf ve T.C. Kimlik Numarası bulunmalı, pasaportun süresi geçerli olmalıdır. Üzerinde soğuk damga, sınav görevlilerinin adayı kolaylıkla tanımasını sağlayacak güncel bir fotoğraf veya T.C. Kimlik Numarası bulunmayan nüfus cüzdanları ile geçerlilik süresi bitmiş pasaport kabul edilmeyecektir. Sınav günü sınav görevlilerinin, fotoğrafından adayın kimliğini belirlemede güçlük çektiği takdirde, adayı sınava almayabileceği veya adayın sınavının geçersiz sayılabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu belgelerini eksiksiz olarak yanında bulundurmayan bir aday, mazereti ne olursa olsun, sınava alınmayacaktır; sınava alınsa bile sınavı geçersiz sayılacaktır.
Nüfus cüzdanı olmayan veya nüfus cüzdanında T.C. Kimlik Numarası, soğuk damga veya güncel bir fotoğrafı bulunmayan adayların, kimlik belgesi nedeniyle sınavda bir hak kaybına uğramamaları, mağduriyet yaşamamaları için sınav kurallarına uygun kimlik belgelerini edinerek sınava girmeleri gerekmektedir.
Son Güncelleme: Cumartesi, 10 May 2014 20:56
Gösterim: 4652
AK Parti İstanbul Milletvekili İncekara, , çocuk cinayetleri ve tecavüzlerine ilişkin "Üniversitelerimiz, özellikle çocukların mağduriyeti ile ilgili bizim önümüzü açacak, hareket kabiliyetimizi geliştirecek, gündem yaratacak. Televizyoncu haber yaparsa toplumun problemlerinden haberdar oluyoruz. Halbuki üniversitelerin görevidir gündem oluşturmak.” dedi.
AA muhabirinin, çocuk cinayetleri ve tecavüzlerine ilişkin sorularını yanıtlayan AK Parti İstanbul Milletvekili ve eski kayıp çocuklara ilişkin Araştırma Komisyonu Başkanı Halide İncekara, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, çocuk istismarının önlenmesine ilişkin hazırladığı tasarı taslağına değindi.
İncekara, bu konunun aslında kayıp çocuklara ilişkin komisyonun çalıştığı dönemde ele alındığını ve 2 yıl boyunca bütün teknik teferruatları ile çalışıldığını anımsattı. Hazırlanan kanun teklifinin komisyondan da geçtiğini belirten İncekara, ancak yasama döneminin bitmesi ve araya seçimlerin girmesi nedeniyle teklifin kadük olduğunu ifade etti. İncekara, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bu çalışması, sanki olaylar ortaya çıkınca yeni başlamış bir çalışma olarak değerlendirildi. Oysa hükümetin bu konudaki hassasiyeti 4-5 yıldır devam ediyor" dedi.
Taslaktaki düzenlemelerin önemli olduğunu belirten İncekara, şöyle devam etti:
"Bu ne getirecek bize? Katillin katilliğini giderir mi? Ama vicdan azabıydı, kusura bakmasın. Yani dehşet saçan, çocuğa tecavüz etmiş, çocuğun katili olmuş adam gelip de iyi hal... Ne iyi hali olacak bu adamın? İyi halden indirimlere muhatap oluyor. Yargıtay'da çocukların dosyaları yıllarca bekliyordu. O kız çocukları tecavüzcüsü ile birlikte aynı arabada Adli Tıp Kurumu'na, mahkemelere götürülüp sersefil edilip yeni travmalar yaşatılıyordu.
Şimdi bu düzenlemeler inşallah onları azaltacak. Ama esas olan şudur: Suçluyu, suç işlemekten caydıracak politikalarımızın olması lazım. Yani suç işledikten sonra, ne verirsen ver. Ama önemli olan çocuk bu tehlikeyle karşılaşmadan önce neler yapabiliriz kısmı."
Pedofili tehlikesi
Halide İncekara, pedofili tehlikesine dikkati çekerek, "Bunlar, etrafımızda hiç ummadığımız kişiler de olabilir. Kravatlı, çok önemli makam ve mevkilerde gördüğümüz, belki kamuda en güvenilir makamlarda gördüğümüz insanlar da olabilir. Bunlar zaten her gün suç işlemezler. Bunlar mutlaka davranışlarında bir iz bırakırlar çevrelerine. O sırada uyarmak gerekiyor" dedi.
Pedofilinin bir hastalık olduğunu belirten İncekara, bu konuda sağlık kontrolünün önemine işaret etti. Avrupa'da, kendinde bu rahatsızlığı hissederek, kendisine müdahale edilmesi için sağlık kuruluşlarına başvuranların olduğunu anlatan İncekara, "Ayıp değil ki bu. Çünkü pedofili bir rahatsızlık. Tedavi olursa kendi de çocuk da kurtuluyor" diye konuştu.
"Suçlunun da hikayesini anlatın"
Halide İncekara, çocuk cinayetleri ve tecavüzlerinin ardından oluşan idam tartışmalarına da değindi. "Herkes canını yakanın canı yansın istiyor" diyen İncekara, ancak çocuk tecavüzcüsü ya da katili için idamın bir kurtuluş olacağına dikkati çekti. İncekara, bu suçlardan dolayı ceza alanların bir kısmının zaten cezaevlerinde yaşatılmadığını, hayatlarının zindan olduğunu ifade etti.
İncekara, caydırıcı olunması için basın organlarına da önemli görevler düştüğünü söyledi. Yayın organlarının kadın ve çocukların yaşadığı şiddeti çok fazla anlattığını belirten İncekara, bunun aslında bazı insanları daha fazla cesaretlendirdiğini, tahrik ettiğini ifade etti.
Suçu işleyen kişilerin yakalandıktan sonra neler yaşadığının, başlarına nelerin geldiğinin de anlatılmasının caydırıcı olabileceğini belirten İncekara, "Bu hikayeleri de zaman zaman hatırlatırsak suçu işleyecek adamın cesaretini kırmış oluruz. Yani suçu işleyen kişilerin daha sonra nelerle karşılaştığını anlatmak lazım topluma. Bu suç işleyecek kişi için caydırıcı olabilir" dedi.
"Üniversiteler yüksek lise değildir"
İncekara, bu konuda üniversitelere de önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, "Üniversiteler yüksek lise değildir. Bir şehirde, bir bölgede üniversite varsa, bütün birimlerini o yaşadığı sosyal çevrenin problemlerini çözmeye odaklar. Akademisyenlerini, sivil toplum örgütlerini, yerel yönetimlerini iş birliğine çağırır ve bir çözüm paketi sorar" diye konuştu.
İncekara, şöyle devam etti:
"Üniversitelerimiz, özellikle çocukların mağduriyeti ile ilgili bizim önümüzü açacak, hareket kabiliyetimizi geliştirecek, gündem yaratacak. Televizyoncu haber yaparsa toplumun problemlerinden haberdar oluyoruz. Halbuki üniversitelerin görevidir gündem oluşturmak.
Üniversiteler çözüm merkezleridir, yüksek lise değildir. Öğrencisi ile birlikte o alanın sosyal kontrolünü yaratacak ve çözüm üretecek merkezlerdir.
Yapanların tabii ki alnından öpelim ama kusura bakmayın, yapmayanlar da oturdukları koltuklarda vicdan azabından ve Allah'a hesap vermekten kurtulamazlar."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti İstanbul Milletvekili İncekara, , çocuk cinayetleri ve tecavüzlerine ilişkin "Üniversitelerimiz, özellikle çocukların mağduriyeti ile ilgili bizim önümüzü açacak, hareket kabiliyetimizi geliştirecek, gündem yaratacak. Televizyoncu haber yaparsa toplumun problemlerinden haberdar oluyoruz. Halbuki üniversitelerin görevidir gündem oluşturmak.” dedi.
AA muhabirinin, çocuk cinayetleri ve tecavüzlerine ilişkin sorularını yanıtlayan AK Parti İstanbul Milletvekili ve eski kayıp çocuklara ilişkin Araştırma Komisyonu Başkanı Halide İncekara, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, çocuk istismarının önlenmesine ilişkin hazırladığı tasarı taslağına değindi.
İncekara, bu konunun aslında kayıp çocuklara ilişkin komisyonun çalıştığı dönemde ele alındığını ve 2 yıl boyunca bütün teknik teferruatları ile çalışıldığını anımsattı. Hazırlanan kanun teklifinin komisyondan da geçtiğini belirten İncekara, ancak yasama döneminin bitmesi ve araya seçimlerin girmesi nedeniyle teklifin kadük olduğunu ifade etti. İncekara, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bu çalışması, sanki olaylar ortaya çıkınca yeni başlamış bir çalışma olarak değerlendirildi. Oysa hükümetin bu konudaki hassasiyeti 4-5 yıldır devam ediyor" dedi.
Taslaktaki düzenlemelerin önemli olduğunu belirten İncekara, şöyle devam etti:
"Bu ne getirecek bize? Katillin katilliğini giderir mi? Ama vicdan azabıydı, kusura bakmasın. Yani dehşet saçan, çocuğa tecavüz etmiş, çocuğun katili olmuş adam gelip de iyi hal... Ne iyi hali olacak bu adamın? İyi halden indirimlere muhatap oluyor. Yargıtay'da çocukların dosyaları yıllarca bekliyordu. O kız çocukları tecavüzcüsü ile birlikte aynı arabada Adli Tıp Kurumu'na, mahkemelere götürülüp sersefil edilip yeni travmalar yaşatılıyordu.
Şimdi bu düzenlemeler inşallah onları azaltacak. Ama esas olan şudur: Suçluyu, suç işlemekten caydıracak politikalarımızın olması lazım. Yani suç işledikten sonra, ne verirsen ver. Ama önemli olan çocuk bu tehlikeyle karşılaşmadan önce neler yapabiliriz kısmı."
Pedofili tehlikesi
Halide İncekara, pedofili tehlikesine dikkati çekerek, "Bunlar, etrafımızda hiç ummadığımız kişiler de olabilir. Kravatlı, çok önemli makam ve mevkilerde gördüğümüz, belki kamuda en güvenilir makamlarda gördüğümüz insanlar da olabilir. Bunlar zaten her gün suç işlemezler. Bunlar mutlaka davranışlarında bir iz bırakırlar çevrelerine. O sırada uyarmak gerekiyor" dedi.
Pedofilinin bir hastalık olduğunu belirten İncekara, bu konuda sağlık kontrolünün önemine işaret etti. Avrupa'da, kendinde bu rahatsızlığı hissederek, kendisine müdahale edilmesi için sağlık kuruluşlarına başvuranların olduğunu anlatan İncekara, "Ayıp değil ki bu. Çünkü pedofili bir rahatsızlık. Tedavi olursa kendi de çocuk da kurtuluyor" diye konuştu.
"Suçlunun da hikayesini anlatın"
Halide İncekara, çocuk cinayetleri ve tecavüzlerinin ardından oluşan idam tartışmalarına da değindi. "Herkes canını yakanın canı yansın istiyor" diyen İncekara, ancak çocuk tecavüzcüsü ya da katili için idamın bir kurtuluş olacağına dikkati çekti. İncekara, bu suçlardan dolayı ceza alanların bir kısmının zaten cezaevlerinde yaşatılmadığını, hayatlarının zindan olduğunu ifade etti.
İncekara, caydırıcı olunması için basın organlarına da önemli görevler düştüğünü söyledi. Yayın organlarının kadın ve çocukların yaşadığı şiddeti çok fazla anlattığını belirten İncekara, bunun aslında bazı insanları daha fazla cesaretlendirdiğini, tahrik ettiğini ifade etti.
Suçu işleyen kişilerin yakalandıktan sonra neler yaşadığının, başlarına nelerin geldiğinin de anlatılmasının caydırıcı olabileceğini belirten İncekara, "Bu hikayeleri de zaman zaman hatırlatırsak suçu işleyecek adamın cesaretini kırmış oluruz. Yani suçu işleyen kişilerin daha sonra nelerle karşılaştığını anlatmak lazım topluma. Bu suç işleyecek kişi için caydırıcı olabilir" dedi.
"Üniversiteler yüksek lise değildir"
İncekara, bu konuda üniversitelere de önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, "Üniversiteler yüksek lise değildir. Bir şehirde, bir bölgede üniversite varsa, bütün birimlerini o yaşadığı sosyal çevrenin problemlerini çözmeye odaklar. Akademisyenlerini, sivil toplum örgütlerini, yerel yönetimlerini iş birliğine çağırır ve bir çözüm paketi sorar" diye konuştu.
İncekara, şöyle devam etti:
"Üniversitelerimiz, özellikle çocukların mağduriyeti ile ilgili bizim önümüzü açacak, hareket kabiliyetimizi geliştirecek, gündem yaratacak. Televizyoncu haber yaparsa toplumun problemlerinden haberdar oluyoruz. Halbuki üniversitelerin görevidir gündem oluşturmak.
Üniversiteler çözüm merkezleridir, yüksek lise değildir. Öğrencisi ile birlikte o alanın sosyal kontrolünü yaratacak ve çözüm üretecek merkezlerdir.
Yapanların tabii ki alnından öpelim ama kusura bakmayın, yapmayanlar da oturdukları koltuklarda vicdan azabından ve Allah'a hesap vermekten kurtulamazlar."
Son Güncelleme: Perşembe, 08 May 2014 14:16
Gösterim: 1070