Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
SBS’de açıkta kalan öğrencilere Milli Eğitim Bakanlığı’ndan müjde! SBS’de açıkta kalan 600 bin öğrenci için meslek okullarında düz lise sınıfları kurulacak.
Bilindiği gibi SBS’de herhangi bir programa yerleşemeyen öğrenciler için 3 seçenek vardı; ya imam hatip veya meslek lisesi ya da parası olanlar için özel kolejler. Bakanlık SBS’de açıkta kalan öğrencilere meslek lisesinde düz lise sınıfları açarak çözüm buldu.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçlarına göre herhangi bir okula yerleşemediği için meslek lisesi veya imam hatibe yönlendirilen yaklaşık 600 bin öğrenciye alternatif oluşturuluyor. Meslek okullarına ‘düz lise’ sınıfları geliyor. Karar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) geçen hafta il müdürleriyle yaptığı toplantıda alındı.
Bu yılki SBS’ye göre 9. sınıfa başlayacak 1 milyon 259 bin 546 öğrenciden 688 bini fen, Anadolu, Anadolu öğretmen ve sosyal bilimler liselerinde okuyacak. Açıkta kalan 574 bin öğrenci ise özel lise, meslek liseleri ve imam hatibe gitmek durumunda kalacak. Ancak geçtiğimiz hafta bakanlıkta düzenlenen toplantıda açıkta kalacak öğrenciler için yeniden genel lise alternatifi gündeme geldi. Toplantıda alınan karara göre SBS sonucu ile herhangi bir okula yerleşemeyen ancak meslek lisesi ve imam hatip okullarında da okumak istemeyen öğrenciler için Anadolu ve meslek liseleri içinde genel lise sınıfları oluşturulacak. Konuyla ilgili bakanlıkta çalışma yapıldığını belirten İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, söz konusu öğrenciler için alternatif bulma zorunluluğunu şu sözlerle dile getirdi: “Sınavla bir yer kazanamayan öğrencilerimize ve velilere alternatif sunmak zorundayız. Vatandaş böylece istemediği bir okulu tercih etmek zorunda kalmayacak. Sadece İstanbul için fen, Anadolu, Anadolu öğretmen ve sosyal bilimler gibi sınavla öğrenci alan liselerde kontenjan 23 bin iken açılan ve dönüştürülen okullarla birlikte 74 bin öğrenci yerleşebilecek.” Çok programlı liselerde uygulanan sisteme benzer bir plan yapılacağını ifade eden Yıldız, “Hem meslek hem de Anadolu liselerinde bu genel lise sınıfları açılabilecek. Zaten 9. sınıfta tüm okul türlerinde aynı dersler görülüyor. 10. sınıftan itibaren ise meslek lisesine gitmek istemeyen öğrenciler, oluşturulacak genel lise sınıflarında eğitimine devam edecek.” diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
SBS’de açıkta kalan öğrencilere Milli Eğitim Bakanlığı’ndan müjde! SBS’de açıkta kalan 600 bin öğrenci için meslek okullarında düz lise sınıfları kurulacak.
Bilindiği gibi SBS’de herhangi bir programa yerleşemeyen öğrenciler için 3 seçenek vardı; ya imam hatip veya meslek lisesi ya da parası olanlar için özel kolejler. Bakanlık SBS’de açıkta kalan öğrencilere meslek lisesinde düz lise sınıfları açarak çözüm buldu.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçlarına göre herhangi bir okula yerleşemediği için meslek lisesi veya imam hatibe yönlendirilen yaklaşık 600 bin öğrenciye alternatif oluşturuluyor. Meslek okullarına ‘düz lise’ sınıfları geliyor. Karar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) geçen hafta il müdürleriyle yaptığı toplantıda alındı.
Bu yılki SBS’ye göre 9. sınıfa başlayacak 1 milyon 259 bin 546 öğrenciden 688 bini fen, Anadolu, Anadolu öğretmen ve sosyal bilimler liselerinde okuyacak. Açıkta kalan 574 bin öğrenci ise özel lise, meslek liseleri ve imam hatibe gitmek durumunda kalacak. Ancak geçtiğimiz hafta bakanlıkta düzenlenen toplantıda açıkta kalacak öğrenciler için yeniden genel lise alternatifi gündeme geldi. Toplantıda alınan karara göre SBS sonucu ile herhangi bir okula yerleşemeyen ancak meslek lisesi ve imam hatip okullarında da okumak istemeyen öğrenciler için Anadolu ve meslek liseleri içinde genel lise sınıfları oluşturulacak. Konuyla ilgili bakanlıkta çalışma yapıldığını belirten İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, söz konusu öğrenciler için alternatif bulma zorunluluğunu şu sözlerle dile getirdi: “Sınavla bir yer kazanamayan öğrencilerimize ve velilere alternatif sunmak zorundayız. Vatandaş böylece istemediği bir okulu tercih etmek zorunda kalmayacak. Sadece İstanbul için fen, Anadolu, Anadolu öğretmen ve sosyal bilimler gibi sınavla öğrenci alan liselerde kontenjan 23 bin iken açılan ve dönüştürülen okullarla birlikte 74 bin öğrenci yerleşebilecek.” Çok programlı liselerde uygulanan sisteme benzer bir plan yapılacağını ifade eden Yıldız, “Hem meslek hem de Anadolu liselerinde bu genel lise sınıfları açılabilecek. Zaten 9. sınıfta tüm okul türlerinde aynı dersler görülüyor. 10. sınıftan itibaren ise meslek lisesine gitmek istemeyen öğrenciler, oluşturulacak genel lise sınıflarında eğitimine devam edecek.” diye konuştu.
Son Güncelleme: Salı, 06 Ağustos 2013 08:48
Gösterim: 2447
Seviye Belirleme Sınavı (SBS) Yerleştirme sonuçları saat 00.00’da açıklandı. Sınav sonucunuzu buradan öğrenebilirsiniz Tıklayın
Milli Eğitim Bakanlığı, saat 23.41’de 2013 SBS yerleştirme ve tercih sonuçlarının bu gece saat 00.00’da açıklanacağını duyurdu. MEB’den yapılan açıklama şöyle;
“8. Sınıflar Seviye Belirleme Sınavı (SBS) Yerleştirme Sonuçları 06.08.2013 saat 00:00'da yayınlanacaktır.”
Ortaöğretime Yerleştirme Sistemi çerçevesinde, 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı Seviye Belirleme Sınavı, 08 Haziran 2013 tarihinde yurt içi ve yurt dışı sınav merkezlerinde gerçekleştirilmiş, sonuçları 12 Temmuz 2013 tarihinde açıklanmış ve 15-29 Temmuz 2013 tarihleri arasında da tercihler alınmıştır.
Ortaöğretime Yerleştirme Sistemi çerçevesinde yerleştirme işlemleri, öğrencilerin genel başarı sıraları ve yüzdelik dilimlerini gösterir şekilde açıklanan Ortaöğretime Yerleştirme Puanına (OYP) göre gerçekleştirilmiştir. Birinci yerleştirme sonuçları 06 Ağustos 2013 saat 00:00 itibariyle www.meb.gov.tr internet adresinden yayınlanmaya başlayacaktır.
Öğrencilerimiz, TC Kimlik numarası ve doğum tarihiyle sonuç bilgilerini bu adresten öğrenebileceklerdir. Tüm öğrencilerimizin başarılarının devamını dileriz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Seviye Belirleme Sınavı (SBS) Yerleştirme sonuçları saat 00.00’da açıklandı. Sınav sonucunuzu buradan öğrenebilirsiniz Tıklayın
Milli Eğitim Bakanlığı, saat 23.41’de 2013 SBS yerleştirme ve tercih sonuçlarının bu gece saat 00.00’da açıklanacağını duyurdu. MEB’den yapılan açıklama şöyle;
“8. Sınıflar Seviye Belirleme Sınavı (SBS) Yerleştirme Sonuçları 06.08.2013 saat 00:00'da yayınlanacaktır.”
Ortaöğretime Yerleştirme Sistemi çerçevesinde, 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı Seviye Belirleme Sınavı, 08 Haziran 2013 tarihinde yurt içi ve yurt dışı sınav merkezlerinde gerçekleştirilmiş, sonuçları 12 Temmuz 2013 tarihinde açıklanmış ve 15-29 Temmuz 2013 tarihleri arasında da tercihler alınmıştır.
Ortaöğretime Yerleştirme Sistemi çerçevesinde yerleştirme işlemleri, öğrencilerin genel başarı sıraları ve yüzdelik dilimlerini gösterir şekilde açıklanan Ortaöğretime Yerleştirme Puanına (OYP) göre gerçekleştirilmiştir. Birinci yerleştirme sonuçları 06 Ağustos 2013 saat 00:00 itibariyle www.meb.gov.tr internet adresinden yayınlanmaya başlayacaktır.
Öğrencilerimiz, TC Kimlik numarası ve doğum tarihiyle sonuç bilgilerini bu adresten öğrenebileceklerdir. Tüm öğrencilerimizin başarılarının devamını dileriz.
Son Güncelleme: Salı, 06 Ağustos 2013 08:45
Gösterim: 1737
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz, istifa etme nedenini şu sözlerle açıkladı; "Dedikodulara son vermek, sandığın yolunu göstermek, çok istekli olan arkadaşlarımın yolunu açmak amacıyla görevimden ayrılıyorum''
Recep Tayyip Erdoağan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz, istifa etti.
Prof. Dr. Yılmaz, Üniversite Sosyal Tesislerinde akademik personelin katılımı ile düzenlediği basın toplantısında, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin rektörü olarak hesap verebilir, mesai arkadaşlarına karşı her zaman açık olduğunu belirtti.
Üniversitenin adı için Başbakan talimat verdi mi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın isminin üniversiteye 11 Nisan 2012 tarihinde Senatonun oybirliği ile değiştirdiklerini kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
''Başbakanımız bizi arayıp 'üniversiteye ismimi verin' demedi. Başbakanımızın bizden böyle bir ricası olmadı. Kim hizmet ediyorsa gelsin onun ismini koyalım. Sağlığında ismin koyacaksın ki mürvetini görsün. Ondan sonra soruyorlar, 'bu adam kim'. Sonra kabul gördü, Başbakanımıza fahri doktora verdik.''
"Bizim büro bir hata yaptı. Bu hata bu yaptığımız her şeyi batırdı''
Birilerinin yapılanlara rağman iyi işler yapmadıklarını söylediğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
''Kadrolara 'isim soyisimle eleman alıyorsunuz' dediler. Ben bugüne kadar 10 alım gerçekleştirdim. Benden once de Nazmi Turan Okumuşoğlu hoca da o kadar aldı. Öğretim elemanı nasıl alınır bellidir. Bunun teknik çalışmasını personel dairesi yapar. Üniversitenin yönetimi akademik takvime göre eleman kadrolarını belirler. Gelecek kadroların özelliklerini belirler. Cerrah alacaksam hep bağırsak ameliyatı yapan cerrahı almam. Genel cerrahın da alanlarda tecrübesini isterim. Eleman alımı böyle olur. YÖK'ten izin laınır, ilana çıklır, ilana çıkma bellidir. Bir yazı Basın İlan Kurumu'na, bir yazı YÖK'e gönderirsiniz. İsim yazamazsınız. Zinhar isim de yazılmamıştır. Hiç bir üniversiteden yapılmaz, bu hatayı çocuk yapmaz. Bizim büro bir hata yaptı. Bu hata bu yaptığımız her şeyi batırdı.''
Akademik kadro alımında iki şeye baktığını ve liyakat dışı kimyesi almadığını kaydeden Yılmaz, ''Bu şerefsizliği yapmadım. Vatan haini almadım. Bu arkadaşların hepsi vatanperverdir. Aksini söyleyenin alnını karışlarım. Ben kimsenin siyasi görüşüne, gözünün rengine bakmam. Ben yaptıklarımın hesabını Allah'a veririm. Bu kul hakkına girer.'' diyerek öğretim üyelerine ''Aksi uygulamama şahit misiniz'' diye sordu.
Yılmaz, altında imzası olduğu ilan metnini basın mensuplarına göstererek, aynı yazıyı YÖK'e de gönderdiğini, ispatının YÖK olduğunu söyledi.
Gazetede yayımlanan ilan metninde ismi geçen personelin ana ilanda isimlerinin olmadığını vurgulayarak, adı geçen kişilerin zaten üniversitede çalıştığını belirtti. Yılmaz, bu sırada ilanda adı geçenleri ayağa kaldırarak, kaç yıldır üniversitede çalıştığını sordu.
Basın İlan Kurumu'nun yazıyı yayımlatmaması gerektiğini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
''Basın İlan Kurumu ile görüştük. Bize personel hatası olduğunu söylediler. Ne geldiyse başımıza bu sehvenden geldi. Bir adam bunu yanlışlıkla gönderdiyse yapacak bir şey yok. Soruşturmaya gerek yok ama çok da aptal değilim. Buna mutlaka bir nokta koyacağız. Benim imzamla Basın İlan Kurumu'na giden iki yazım var. İkinci listede bir profesörü belli nedenle listeden çıkardık. YÖK genelgesi ile belli şeyleri kısıtladık.''
"Üniversitemiz daha fazla yıpranmasın"
Günlerdir olayın gazetelerde yer aldığını belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
''Biz üç rektör yardımcısı ile çalışıyorduk. Adnan Midilli 'Ben Ar-Ge yapacağım. Başka işlerden, avraktan anlamam' dedi. Belkide bu işler başına gelecekti. Rektör Yardımcısı Osman Karamustafa'yı göreve getirdik. İlerleyen zamanlarda bizi takmamaya başladı. Bizim yaptığımız işleri beğenmemeye başladı. Yollarımızı ayırdıktan sonra bu olaylar patlak vermeye başladı.
Ben bu üniversitenin önünü açmak için seçim sandığına işareti göstermek zorudayım. Çözüm seçimdir. Bir rektörün nasıl seçileceği Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında bellidir. Seçim zamanı gelir, gider çalışırsın, seçilir, seçilemezsin. Beni bu kalablaık rektör seçti. Ben bunları konuşmak, üniversiteinin önünü açmak zorundayım. Bu kadar çalışmaya, bu kadar emeğe halel getiremeyiz, zarar veremeyiz, ben bu açıklamaları yapmak zorundayım. Üniversitemiz daha fazla yıpranmasın. Demokrasiye inanmışsak seçim sandığını göstermek zorundayım. Teveccühünüzle rektor seçildim ama üniversitemiz daha fazla yıpranmasın. Üniversiteimiz hizipleşmenin olduğu üniversite olmasın. Dedikodulara son vermek, sandığın yolunu göstermek, çok istekli olan arkadaşlarımın yolunu açmak amacıyla görevimden ayrılıyorum. Ben de bunu isteyerek yapmıyorum ama yapmak zorundayız. Demokrasiye inanmışsak dedikodu ile üniversite yönetemeyiz. Siz doğrusunu yapacaknız. Rektör kimin olduğu önemli değil. Üniversite doğru yolda gidecek. Bunun kararını vereceksiniz.
Benim bu söylediklerim temiz toplum için yapılmıştır. Beni bu göreve atayan Sayın Abdullah Gül'e, çalışmalarında hep desteğini gördüğüm üniversitelerin önünü açan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ne kaar teşekkür etsem azdır.''
Rektör Yılmaz açıklaması sonrası gözyaşlarını tutamadı. Akademik kadro ise büyük şaşkınlık yaşadı. Öğretim üyeleri Yılmaz'ı salondan ayrılırken teselli etmeye çalıştı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz, istifa etme nedenini şu sözlerle açıkladı; "Dedikodulara son vermek, sandığın yolunu göstermek, çok istekli olan arkadaşlarımın yolunu açmak amacıyla görevimden ayrılıyorum''
Recep Tayyip Erdoağan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz, istifa etti.
Prof. Dr. Yılmaz, Üniversite Sosyal Tesislerinde akademik personelin katılımı ile düzenlediği basın toplantısında, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin rektörü olarak hesap verebilir, mesai arkadaşlarına karşı her zaman açık olduğunu belirtti.
Üniversitenin adı için Başbakan talimat verdi mi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın isminin üniversiteye 11 Nisan 2012 tarihinde Senatonun oybirliği ile değiştirdiklerini kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
''Başbakanımız bizi arayıp 'üniversiteye ismimi verin' demedi. Başbakanımızın bizden böyle bir ricası olmadı. Kim hizmet ediyorsa gelsin onun ismini koyalım. Sağlığında ismin koyacaksın ki mürvetini görsün. Ondan sonra soruyorlar, 'bu adam kim'. Sonra kabul gördü, Başbakanımıza fahri doktora verdik.''
"Bizim büro bir hata yaptı. Bu hata bu yaptığımız her şeyi batırdı''
Birilerinin yapılanlara rağman iyi işler yapmadıklarını söylediğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
''Kadrolara 'isim soyisimle eleman alıyorsunuz' dediler. Ben bugüne kadar 10 alım gerçekleştirdim. Benden once de Nazmi Turan Okumuşoğlu hoca da o kadar aldı. Öğretim elemanı nasıl alınır bellidir. Bunun teknik çalışmasını personel dairesi yapar. Üniversitenin yönetimi akademik takvime göre eleman kadrolarını belirler. Gelecek kadroların özelliklerini belirler. Cerrah alacaksam hep bağırsak ameliyatı yapan cerrahı almam. Genel cerrahın da alanlarda tecrübesini isterim. Eleman alımı böyle olur. YÖK'ten izin laınır, ilana çıklır, ilana çıkma bellidir. Bir yazı Basın İlan Kurumu'na, bir yazı YÖK'e gönderirsiniz. İsim yazamazsınız. Zinhar isim de yazılmamıştır. Hiç bir üniversiteden yapılmaz, bu hatayı çocuk yapmaz. Bizim büro bir hata yaptı. Bu hata bu yaptığımız her şeyi batırdı.''
Akademik kadro alımında iki şeye baktığını ve liyakat dışı kimyesi almadığını kaydeden Yılmaz, ''Bu şerefsizliği yapmadım. Vatan haini almadım. Bu arkadaşların hepsi vatanperverdir. Aksini söyleyenin alnını karışlarım. Ben kimsenin siyasi görüşüne, gözünün rengine bakmam. Ben yaptıklarımın hesabını Allah'a veririm. Bu kul hakkına girer.'' diyerek öğretim üyelerine ''Aksi uygulamama şahit misiniz'' diye sordu.
Yılmaz, altında imzası olduğu ilan metnini basın mensuplarına göstererek, aynı yazıyı YÖK'e de gönderdiğini, ispatının YÖK olduğunu söyledi.
Gazetede yayımlanan ilan metninde ismi geçen personelin ana ilanda isimlerinin olmadığını vurgulayarak, adı geçen kişilerin zaten üniversitede çalıştığını belirtti. Yılmaz, bu sırada ilanda adı geçenleri ayağa kaldırarak, kaç yıldır üniversitede çalıştığını sordu.
Basın İlan Kurumu'nun yazıyı yayımlatmaması gerektiğini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
''Basın İlan Kurumu ile görüştük. Bize personel hatası olduğunu söylediler. Ne geldiyse başımıza bu sehvenden geldi. Bir adam bunu yanlışlıkla gönderdiyse yapacak bir şey yok. Soruşturmaya gerek yok ama çok da aptal değilim. Buna mutlaka bir nokta koyacağız. Benim imzamla Basın İlan Kurumu'na giden iki yazım var. İkinci listede bir profesörü belli nedenle listeden çıkardık. YÖK genelgesi ile belli şeyleri kısıtladık.''
"Üniversitemiz daha fazla yıpranmasın"
Günlerdir olayın gazetelerde yer aldığını belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
''Biz üç rektör yardımcısı ile çalışıyorduk. Adnan Midilli 'Ben Ar-Ge yapacağım. Başka işlerden, avraktan anlamam' dedi. Belkide bu işler başına gelecekti. Rektör Yardımcısı Osman Karamustafa'yı göreve getirdik. İlerleyen zamanlarda bizi takmamaya başladı. Bizim yaptığımız işleri beğenmemeye başladı. Yollarımızı ayırdıktan sonra bu olaylar patlak vermeye başladı.
Ben bu üniversitenin önünü açmak için seçim sandığına işareti göstermek zorudayım. Çözüm seçimdir. Bir rektörün nasıl seçileceği Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında bellidir. Seçim zamanı gelir, gider çalışırsın, seçilir, seçilemezsin. Beni bu kalablaık rektör seçti. Ben bunları konuşmak, üniversiteinin önünü açmak zorundayım. Bu kadar çalışmaya, bu kadar emeğe halel getiremeyiz, zarar veremeyiz, ben bu açıklamaları yapmak zorundayım. Üniversitemiz daha fazla yıpranmasın. Demokrasiye inanmışsak seçim sandığını göstermek zorundayım. Teveccühünüzle rektor seçildim ama üniversitemiz daha fazla yıpranmasın. Üniversiteimiz hizipleşmenin olduğu üniversite olmasın. Dedikodulara son vermek, sandığın yolunu göstermek, çok istekli olan arkadaşlarımın yolunu açmak amacıyla görevimden ayrılıyorum. Ben de bunu isteyerek yapmıyorum ama yapmak zorundayız. Demokrasiye inanmışsak dedikodu ile üniversite yönetemeyiz. Siz doğrusunu yapacaknız. Rektör kimin olduğu önemli değil. Üniversite doğru yolda gidecek. Bunun kararını vereceksiniz.
Benim bu söylediklerim temiz toplum için yapılmıştır. Beni bu göreve atayan Sayın Abdullah Gül'e, çalışmalarında hep desteğini gördüğüm üniversitelerin önünü açan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ne kaar teşekkür etsem azdır.''
Rektör Yılmaz açıklaması sonrası gözyaşlarını tutamadı. Akademik kadro ise büyük şaşkınlık yaşadı. Öğretim üyeleri Yılmaz'ı salondan ayrılırken teselli etmeye çalıştı.
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Ağustos 2013 12:57
Gösterim: 1464
Yaz okuluna kaldığı gerekçesiyle ders başına ücret talep edilen öğrencinin açtığı dava özel üniversitenin aleyhine sonuçlandı. Yargıtay’ın onadığı karar 200 bini aşkın özel üniversite öğrencisini ve yaz okulundan ücret alan üniversiteleri yakından ilgilendiriyor.
Hürriyet Gazetesi’nden Dinçer Gökçe’nin haberine göre, Galip Aytekin öğrencisi olduğu özel üniversitenin ödemelerini düzenli olarak yaptı. Aytekin yıl içinde veremediği dersleri için yaz okuluna gitti. Ancak yaz okulunda, aldığı her ders başına ayrı bir ücret ödedi. Aytekin, yaz okulunda verdiği paranın iadesi için dava açtı. Mahkeme talebi yerinde gördü, alınan paranın faizi ile ödenmesine hükmetti. Yargıtay’ın onadığı karar 200 bini aşkın özel üniversite öğrencisini ilgilendiriyor.
Haliç Üniversitesi’ne 2005’te kaydını yaptıran Galip Aytekin bu okuldan 2010’da mezun oldu. Aytekin okula olan ödemesini düzenli bir şekilde yaptı. Ancak bazı derslerde başarılı olmayan Aytekin altta kalan derslerini yaz okulunda vermek istedi. Ancak yaz okulu için de her ders başına ayrı bir ücret alındı. Aytekin bu dersler için de ekstra ücret verdi derslerden geçti.
Yaz okulu için fazladan ödeme
Ancak, yaz okulu için verdiği paranın geri iadesi için arayışa girdi. Avukat Yasemin Bal aracılığı ile mahkemenin yolunu tuttu. Dosya İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi’ne gitti. Aytekin mahkemeye sunduğu evraklarla, okula toplamda 50.252 lira ödediğini belgeledi. Aytekin, kendisinden yaz okulu için alınan 13.530 liranın fazladan alındığını savundu.
Bilirkişi haklı buldu
Mahkeme dosyayı bilirkişiye gönderdi. Prof. Dr. Hanefi Ayboğa’nın hazırladığı bilirkişi raporu 28 Kasım 2011’de mahkemeye sunuldu. Raporda, okula yaz okulu dersleri için fazladan verilen paranın 7.472 lira olduğu belirlendi. Okulun bu parayı geri ödemesi gerektiği kaydedildi.
Üniversitenin avukatları ise, mahkemenin dava hakkında görevsizlik kararı vermesi gerektiğini, dava konusunun idari yargı alanına girdiğini savundu.
Sebepsiz zenginleşmeye girer
Mahkeme yaptığı yargılama sonrası kararını geçtiğimiz yıl 4 Ekim’de verdi. Buna göre, üniversitenin yaz okulu dersleri için aldığı 7.472 liranın sebepsiz zenginleşmeye neden olduğu, söz konusu paranın yasal faizi ile ödenmesini hükmetti. Ayrıca, dosya masraflarını da üniversitenin üzerine bırakıldı.
Yargıtay kararı onadı
Davayı kaybeden üniversitenin avukatları kararı temyize götürdü. Davaya bakan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı onadı. Karar düzeltme başvurusu da olmayınca karar kesinleşti. Yargıtay’ın emsal nitelikteki kararı, sayıları 200 bini aşkın olarak hesaplanan özel üniversite öğrencilerini yakından ilgilendiriyor.
YÖK kararı var
Davada mahkemeye delil olarak sunulan belgelerden biri de Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) genel kurul kararı. 15 Eylül 2008 tarihli karara göre, YÖK, özel üniversitelerde, yaz okullarında alınan dersler için ekstradan ücret alınamayacağına karar verdi.
Kaynak Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yaz okuluna kaldığı gerekçesiyle ders başına ücret talep edilen öğrencinin açtığı dava özel üniversitenin aleyhine sonuçlandı. Yargıtay’ın onadığı karar 200 bini aşkın özel üniversite öğrencisini ve yaz okulundan ücret alan üniversiteleri yakından ilgilendiriyor.
Hürriyet Gazetesi’nden Dinçer Gökçe’nin haberine göre, Galip Aytekin öğrencisi olduğu özel üniversitenin ödemelerini düzenli olarak yaptı. Aytekin yıl içinde veremediği dersleri için yaz okuluna gitti. Ancak yaz okulunda, aldığı her ders başına ayrı bir ücret ödedi. Aytekin, yaz okulunda verdiği paranın iadesi için dava açtı. Mahkeme talebi yerinde gördü, alınan paranın faizi ile ödenmesine hükmetti. Yargıtay’ın onadığı karar 200 bini aşkın özel üniversite öğrencisini ilgilendiriyor.
Haliç Üniversitesi’ne 2005’te kaydını yaptıran Galip Aytekin bu okuldan 2010’da mezun oldu. Aytekin okula olan ödemesini düzenli bir şekilde yaptı. Ancak bazı derslerde başarılı olmayan Aytekin altta kalan derslerini yaz okulunda vermek istedi. Ancak yaz okulu için de her ders başına ayrı bir ücret alındı. Aytekin bu dersler için de ekstra ücret verdi derslerden geçti.
Yaz okulu için fazladan ödeme
Ancak, yaz okulu için verdiği paranın geri iadesi için arayışa girdi. Avukat Yasemin Bal aracılığı ile mahkemenin yolunu tuttu. Dosya İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi’ne gitti. Aytekin mahkemeye sunduğu evraklarla, okula toplamda 50.252 lira ödediğini belgeledi. Aytekin, kendisinden yaz okulu için alınan 13.530 liranın fazladan alındığını savundu.
Bilirkişi haklı buldu
Mahkeme dosyayı bilirkişiye gönderdi. Prof. Dr. Hanefi Ayboğa’nın hazırladığı bilirkişi raporu 28 Kasım 2011’de mahkemeye sunuldu. Raporda, okula yaz okulu dersleri için fazladan verilen paranın 7.472 lira olduğu belirlendi. Okulun bu parayı geri ödemesi gerektiği kaydedildi.
Üniversitenin avukatları ise, mahkemenin dava hakkında görevsizlik kararı vermesi gerektiğini, dava konusunun idari yargı alanına girdiğini savundu.
Sebepsiz zenginleşmeye girer
Mahkeme yaptığı yargılama sonrası kararını geçtiğimiz yıl 4 Ekim’de verdi. Buna göre, üniversitenin yaz okulu dersleri için aldığı 7.472 liranın sebepsiz zenginleşmeye neden olduğu, söz konusu paranın yasal faizi ile ödenmesini hükmetti. Ayrıca, dosya masraflarını da üniversitenin üzerine bırakıldı.
Yargıtay kararı onadı
Davayı kaybeden üniversitenin avukatları kararı temyize götürdü. Davaya bakan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı onadı. Karar düzeltme başvurusu da olmayınca karar kesinleşti. Yargıtay’ın emsal nitelikteki kararı, sayıları 200 bini aşkın olarak hesaplanan özel üniversite öğrencilerini yakından ilgilendiriyor.
YÖK kararı var
Davada mahkemeye delil olarak sunulan belgelerden biri de Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) genel kurul kararı. 15 Eylül 2008 tarihli karara göre, YÖK, özel üniversitelerde, yaz okullarında alınan dersler için ekstradan ücret alınamayacağına karar verdi.
Kaynak Hürriyet
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Ağustos 2013 15:47
Gösterim: 2514
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi fizik bölümüne 30 yıldır lisans öğrencisi alınmıyor ancak 3 profesör, 2 doçent, 3 yardımcı doçent, 3 asistan ve 1 de misafir profesör görevli.
30 yıldır lisans öğrencisi alınmıyor ancak 3 profesör, 2 doçent, 3 yardımcı doçent, 3 asistan ve 1 de misafir profesör görevli. Fizik Bölümü Başkanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kayhan Ülker "Fizik bölümüne lisans programı için başvurular var ancak reddediliyor. YÖK'ün bu bölümlere karşı genel yaklaşımı da bu" diyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nin 30 yıldır lisans öğrencisi alınmayan fizik bölümünde 3 profesör, 2 doçent, 3 yardımcı doçent, 3 asistan ve 1 de misafir profesör olmak üzere 12 kişi görev yapıyor. 1928'de kurulan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi'nin, 1982'de üniversite olması kararlaştırıldı. Ancak bunun için bünyesinde en az 3 fakülte olması gerekiyordu. 1983'de Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi'ne ek olarak Fen-Edebiyat Fakültesi kuruldu. O yıldan beri fakültenin arkeoloji, istatistik, eğitim bilimleri, matematik, sanat tarihi, sosyoloji, tarih, Türk dili ve edebiyatı ve felsefe bölümleri binlerce öğrenci yetiştirdi, ancak fizik bölümü hariç.
'Başvurulara ret'
O bölümdeki öğretim görevlileri, lisans programı kontenjanı için Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) başvuru yapıldığını ve reddedildiğini ancak bunun 30 yıllık keyfiyete hiçbir şekilde bir açıklama getiremeyeceğini söyledi. 1.5 yıl önce göreve başlayan Fizik Bölümü Başkanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kayhan Ülker şu bilgileri verdi: "Fizik Bölümü'ne lisans programı için başvurular var ancak bunlar reddediliyor. YÖK'ün bu bölümlere karşı genel yaklaşımı da bu. Öğrencilerden talep görmediği için Türkiye genelinde fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimler eğitimi konusunda farklı bir çalışma var. Yani bilim adamı yetiştirmek için yüksek lisans programlarını desteklemek güçlendirmek gibi.
'Yatarak maaş yok'
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yalçın Karayağız, son iki yılda fizik bölümünde olumlu gelişmelerin olduğunu, yüksek lisans öğrencilerinin sayısının her yıl arttığını söyledi. Karayağız, bölümün, şu an Türkiye'de hiçbir örneği bulunmayan bir Merkez Araştırma Laboratuvarı'na sahip olduğunu, burada yapılacak çalışmaların ve üretilen bilimin tüm Türkiye'nin hanesine fizik alanında artı puan getireceğini aktardı. Karayağız, "Göreve geldiğimden beri başvurularımızı gerekli yerlere yaptık. Yani öyle arkadaşlarımızın yatma, yatarak maaş alma durumu falan yok. Benden önceki dönemi bilemem. Hesabını ben verecek değilim" dedi.
Lisanslar kapatılabilir
YÖK'ten üst düzey bir yetkili şu bilgileri verdi: "Üniversite yönetimi başvurularının reddedildiğini söylemişse doğrudur. Tam olarak gerekçe neydi bilemem. Ancak YÖK'ün zaten bu konuyla ilgili genel yaklaşımını da ben size söyleyeyim. Çok açık. Fizik, kimya ve biyoloji bölümlerine son 3, 4 senedir kontenjan verilmiyor. Hatta kurumumuz ve TÜBİTAK'ın bu konuda bir çalışması da var. Temel bilimler alanında çalışan akademisyenlerin enerjilerini daha verimli bir alana kanalize etmek gibi. Belki de bu bölümlerin lisans programları yeterli öğrenci başvurusu olmamasından dolayı kapatılacak. Lisansüstü programlarına daha fazla ağırlık verilmesi üzerinde çalışılıyor. YÖK Başkanımız da zaten bununla ilgili bir röportaj vermişti."
Tek öğrenci yetiştirmeden emekli olan profesör var
Fizik bölümünden adını vermek istemeyen bir öğretim görevlisi şunları söyledi: "Burası aile şirketi gibi yıllarca idare edilmiş bir yer. MSGSÜ gibi Türkiye'de sanat ve mimarlık konusunda öne çıkmış bir kurumda Fizik bölümünde ne olduğunu, neler döndüğünü maalesef bunca yıl kimse sorgulamadı. Düşünün haftada bir servis derslerini saymazsak tek bir öğrenci yetiştirmeden buradan emekli olan profesör var. Her yıl 'mekan ve bütçe sıkıntısı var' gerekçesiyle aktif hale getirilmedi bölüm. Sayısız kez rapor sunuldu bölümün açılması için. Şu kadar malzeme şu kadar para gerekiyor diye. Ama bunlar hep rektörlükte takılıp kaldı."
Matematik'e girdi
Prof. Dr. Ender Aktulga, fizik bölümünün eski başkanlarından. Şu an emekli. Bölümdeki diğer hocalar gibi Aktulga da matematik bölümünde Fizik derslerine girdi. Servis dersine girdiği bölümlerden öğrencileri vardı. Okulda da sevilen bir hocaydı. Ancak kendi bölümünde öğrencisi hiç olmadı.
Kaynak: Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi fizik bölümüne 30 yıldır lisans öğrencisi alınmıyor ancak 3 profesör, 2 doçent, 3 yardımcı doçent, 3 asistan ve 1 de misafir profesör görevli.
30 yıldır lisans öğrencisi alınmıyor ancak 3 profesör, 2 doçent, 3 yardımcı doçent, 3 asistan ve 1 de misafir profesör görevli. Fizik Bölümü Başkanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kayhan Ülker "Fizik bölümüne lisans programı için başvurular var ancak reddediliyor. YÖK'ün bu bölümlere karşı genel yaklaşımı da bu" diyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nin 30 yıldır lisans öğrencisi alınmayan fizik bölümünde 3 profesör, 2 doçent, 3 yardımcı doçent, 3 asistan ve 1 de misafir profesör olmak üzere 12 kişi görev yapıyor. 1928'de kurulan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi'nin, 1982'de üniversite olması kararlaştırıldı. Ancak bunun için bünyesinde en az 3 fakülte olması gerekiyordu. 1983'de Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi'ne ek olarak Fen-Edebiyat Fakültesi kuruldu. O yıldan beri fakültenin arkeoloji, istatistik, eğitim bilimleri, matematik, sanat tarihi, sosyoloji, tarih, Türk dili ve edebiyatı ve felsefe bölümleri binlerce öğrenci yetiştirdi, ancak fizik bölümü hariç.
'Başvurulara ret'
O bölümdeki öğretim görevlileri, lisans programı kontenjanı için Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) başvuru yapıldığını ve reddedildiğini ancak bunun 30 yıllık keyfiyete hiçbir şekilde bir açıklama getiremeyeceğini söyledi. 1.5 yıl önce göreve başlayan Fizik Bölümü Başkanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kayhan Ülker şu bilgileri verdi: "Fizik Bölümü'ne lisans programı için başvurular var ancak bunlar reddediliyor. YÖK'ün bu bölümlere karşı genel yaklaşımı da bu. Öğrencilerden talep görmediği için Türkiye genelinde fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimler eğitimi konusunda farklı bir çalışma var. Yani bilim adamı yetiştirmek için yüksek lisans programlarını desteklemek güçlendirmek gibi.
'Yatarak maaş yok'
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yalçın Karayağız, son iki yılda fizik bölümünde olumlu gelişmelerin olduğunu, yüksek lisans öğrencilerinin sayısının her yıl arttığını söyledi. Karayağız, bölümün, şu an Türkiye'de hiçbir örneği bulunmayan bir Merkez Araştırma Laboratuvarı'na sahip olduğunu, burada yapılacak çalışmaların ve üretilen bilimin tüm Türkiye'nin hanesine fizik alanında artı puan getireceğini aktardı. Karayağız, "Göreve geldiğimden beri başvurularımızı gerekli yerlere yaptık. Yani öyle arkadaşlarımızın yatma, yatarak maaş alma durumu falan yok. Benden önceki dönemi bilemem. Hesabını ben verecek değilim" dedi.
Lisanslar kapatılabilir
YÖK'ten üst düzey bir yetkili şu bilgileri verdi: "Üniversite yönetimi başvurularının reddedildiğini söylemişse doğrudur. Tam olarak gerekçe neydi bilemem. Ancak YÖK'ün zaten bu konuyla ilgili genel yaklaşımını da ben size söyleyeyim. Çok açık. Fizik, kimya ve biyoloji bölümlerine son 3, 4 senedir kontenjan verilmiyor. Hatta kurumumuz ve TÜBİTAK'ın bu konuda bir çalışması da var. Temel bilimler alanında çalışan akademisyenlerin enerjilerini daha verimli bir alana kanalize etmek gibi. Belki de bu bölümlerin lisans programları yeterli öğrenci başvurusu olmamasından dolayı kapatılacak. Lisansüstü programlarına daha fazla ağırlık verilmesi üzerinde çalışılıyor. YÖK Başkanımız da zaten bununla ilgili bir röportaj vermişti."
Tek öğrenci yetiştirmeden emekli olan profesör var
Fizik bölümünden adını vermek istemeyen bir öğretim görevlisi şunları söyledi: "Burası aile şirketi gibi yıllarca idare edilmiş bir yer. MSGSÜ gibi Türkiye'de sanat ve mimarlık konusunda öne çıkmış bir kurumda Fizik bölümünde ne olduğunu, neler döndüğünü maalesef bunca yıl kimse sorgulamadı. Düşünün haftada bir servis derslerini saymazsak tek bir öğrenci yetiştirmeden buradan emekli olan profesör var. Her yıl 'mekan ve bütçe sıkıntısı var' gerekçesiyle aktif hale getirilmedi bölüm. Sayısız kez rapor sunuldu bölümün açılması için. Şu kadar malzeme şu kadar para gerekiyor diye. Ama bunlar hep rektörlükte takılıp kaldı."
Matematik'e girdi
Prof. Dr. Ender Aktulga, fizik bölümünün eski başkanlarından. Şu an emekli. Bölümdeki diğer hocalar gibi Aktulga da matematik bölümünde Fizik derslerine girdi. Servis dersine girdiği bölümlerden öğrencileri vardı. Okulda da sevilen bir hocaydı. Ancak kendi bölümünde öğrencisi hiç olmadı.
Kaynak: Hürriyet
Son Güncelleme: Salı, 06 Ağustos 2013 09:01
Gösterim: 1489