Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Trabzon'un Çaykara ilçesinde uygulanan ve "Çaykara modeli" denilen eğitim modeli sayesinde ilçe son 6 yıl üst üste lise giriş sınavlarında, geçen yıl da üniversite sınavında il birincisi oldu.

 

caykara_egitimTrabzon'da hiçbir dershanenin bulunmadığı Çaykara ilçesinde uygulanan ve "Çaykara modeli" denilen eğitim modeli sayesinde son 6 yıl üst üste lise giriş sınavlarında, geçen yıl da üniversite sınavında il birincisi olan ilçe, eğitimdedershanesiz de başarılı olunabileceğini gösterdi. Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çaykara ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü, vakıflar, dernekler, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve veliler ile ortak olarak "Çaykara Modeli" adı altında bir eğitim modeli uyguladıklarını ifade etti. Bu model sayesinde eğitimde dershane olmadan ciddi başarılar yakaladıklarını belirten Öz, "Çaykara hem SBS'de hem YGS'de hem de LYS'de Trabzon'da hep birinci, Türkiye'de de başarılı bir ilçe" dedi.

 

Lise öğrencilerinin tamamına yakını devlet desteği alıyor

 

İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Çamurali, kentin en az gelişmiş ilçelerinden olan Çaykara'da, bugüne kadar hiç dershane açılmadığına dikkati çekerek, ilçede bir süredir "Çaykara Modeli" denilen bir uygulama yürüttüklerini söyledi. Kırsalda uygulanan bu modelin velilerce ilgiyle izlendiğini ve burada eğitim gören öğrencilerin dershane ihtiyacı olmadan Türkiye'nin en iyi üniversitelerini kazandığını belirten Çamurali, bu modelle ilkokuldan üniversiteye girene kadar öğrencilerin tüm eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını anlattı. Çamurali, öğrencilerin aslında Milli Eğitim Bakanlığının verdiği destek sayesinde okullarında dershaneden daha fazla imkana sahip olduğunu vurgulayarak, "Biz çocuklarımızı okullarımızda planlı programlı, müfredata uygun yetiştiriyoruz. Onun dışında da öğrencilerimize kurslar veriyoruz. Bizim 20 kilometre uzaktan gelen taşımalı öğrencilerimiz var. Devletin imkanlarını sonuna kadar kullanarak yemeklerini ve servis ücretlerini sağlıyoruz. Türkiye'nin en iyi okullarındaki tüm imkanları öğrencilerimize sağlıyoruz" ifadesini kullandı.


> Eğitimde çözüm Çaykara Modeli

Trabzon'un Çaykara ilçesinde uygulanan ve "Çaykara modeli" denilen eğitim modeli sayesinde ilçe son 6 yıl üst üste lise giriş sınavlarında, geçen yıl da üniversite sınavında il birincisi oldu.

 

caykara_egitimTrabzon'da hiçbir dershanenin bulunmadığı Çaykara ilçesinde uygulanan ve "Çaykara modeli" denilen eğitim modeli sayesinde son 6 yıl üst üste lise giriş sınavlarında, geçen yıl da üniversite sınavında il birincisi olan ilçe, eğitimdedershanesiz de başarılı olunabileceğini gösterdi. Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çaykara ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü, vakıflar, dernekler, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve veliler ile ortak olarak "Çaykara Modeli" adı altında bir eğitim modeli uyguladıklarını ifade etti. Bu model sayesinde eğitimde dershane olmadan ciddi başarılar yakaladıklarını belirten Öz, "Çaykara hem SBS'de hem YGS'de hem de LYS'de Trabzon'da hep birinci, Türkiye'de de başarılı bir ilçe" dedi.

 

Lise öğrencilerinin tamamına yakını devlet desteği alıyor

 

İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Çamurali, kentin en az gelişmiş ilçelerinden olan Çaykara'da, bugüne kadar hiç dershane açılmadığına dikkati çekerek, ilçede bir süredir "Çaykara Modeli" denilen bir uygulama yürüttüklerini söyledi. Kırsalda uygulanan bu modelin velilerce ilgiyle izlendiğini ve burada eğitim gören öğrencilerin dershane ihtiyacı olmadan Türkiye'nin en iyi üniversitelerini kazandığını belirten Çamurali, bu modelle ilkokuldan üniversiteye girene kadar öğrencilerin tüm eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını anlattı. Çamurali, öğrencilerin aslında Milli Eğitim Bakanlığının verdiği destek sayesinde okullarında dershaneden daha fazla imkana sahip olduğunu vurgulayarak, "Biz çocuklarımızı okullarımızda planlı programlı, müfredata uygun yetiştiriyoruz. Onun dışında da öğrencilerimize kurslar veriyoruz. Bizim 20 kilometre uzaktan gelen taşımalı öğrencilerimiz var. Devletin imkanlarını sonuna kadar kullanarak yemeklerini ve servis ücretlerini sağlıyoruz. Türkiye'nin en iyi okullarındaki tüm imkanları öğrencilerimize sağlıyoruz" ifadesini kullandı.


Son Güncelleme: Çarşamba, 03 Şubat 2016 17:53

Gösterim: 1601

FMV Işık Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık YARMAN, Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği 15’inci Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nda, çok çarpıcı bir açış konuşması ile özel okul temsilcilerinden oluşan bin 700 kişiye hitap etti. 

siddik_yarmanElektroniğin Dahisi olarak tanınan, İstanbul Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı, FMV Işık Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık YARMAN açış konuşmasına başlarken, “Ülkemizde yaşanan menfur olaylarda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ülkemizin, devletimizin, halkımızın başı sağ olsun” dedi.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği temsilcilerinin ve basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği konuşmadan çarpıcı başlıklar sosyal medyada da eş zamanlı olarak konuklar tarafından paylaşıldı.
PROF. DR. SIDDIK YARMAN:
“Yaratıcı ve yenilikçi eğitim huzurlu bir ortamda yapılır, eğitimde gelenekler ve süreklilik esastır.”
“Kaliteli öğretmenle kaliteli öğrenci yetiştirilir.”
“Öğretmenlerin sayısı öğrencilerin sayısına getirilmeli.”
“Kaderci toplumlarda hedef konmuyor.”
“Merakı olmayanın yaratıcı gücü olamaz.”
“Sanat, yaratıcılığın ABC'si.”
“Yaratıcı olunmaz yaratıcı doğulur, ama geliştirmek lazım.”
“Batılı kültürde hayal kurmak demek hedef koymak demek.”
Prof. Dr. Sıddık YARMAN, tüm eğitim kurumlarının programlarını ülkenin ve dünyanın piyasa ihtiyaçlarında belirlemesi gerektiğini söyleyerek konuşmasına başladı. YARMAN, ülkemizde 2035 yılına kadar elektronik sektöründe yaklaşık 500 bin elektrik-elektronik mühendisine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Bu mühendislerden yaklaşık 50 bininin yaratıcı, girişimci, araştırmacı olması gerektiğini vurguladı. Bu mühendislerin 200 bininin servis sektörü, kalan 250 bininin üretim sektöründe kalması gerektiğinin altını çizdi.
SANAT, SPOR VE KÜLTÜRLE BESLENMEMİŞ BİR EĞİTİM ALTYAPISINDA NE TEMEL, NE DE UYGULAMALI EĞİTİM OLABİLİR
Prof. Dr. Sıddık YARMAN, “Kaliteli öğrenci ancak kaliteli öğretmenlerin elinde yetişir” dedi. İlk ve ortaöğretimde özellikle çocuklarımızın temel bilimlerde alt yapısının geliştirilmesine işaret etti. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, doğa bilimleri bilmeyen bir mühendisin yaratıcı, yenilikçi, gelişimci bir mühendis olamayacağını da vurguladı.
“Sanat, spor ve kültürle beslenmemiş bir eğitim altyapısında ne temel, ne de uygulamalı eğitim olabilir” diyen Prof. Dr. Sıddık YARMAN, yaratıcı mühendis yetiştirebilmenin en alt katmanının saha eğitimi olduğunu vurguladı.

ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE AİLE, YAŞADIĞI ÇEVRE VE MEDYA ETKİSİ
Prof. Dr. Sıddık YARMAN konuşmasında; “Ana sınıfından üniversiteyi bitirinceye kadar yaratıcı, yenilikçi ve girişimci eğitimin var olabilmesi için çocuklarımızla birlikte onları yeşerten, onları büyüten aileler ve öğretmenlerin, çocukların yetiştiği çevrelerin bilimle, sanatla bezenmiş, ciddi bir kültürel iklimde olması gerekir. Bunun için de çocukların; izledikleri televizyon programları, filmler, okudukları kitapların, gazetelerin ülkenin genel kültürel yapısını desteklemesi gereklidir” dedi.

EĞİTİMDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE GELENEKLER ESASTIR
Ülkemizin bireyleri olarak karabasan gibi üstümüze gelen bu kara bulutları bir an önce göndermemiz gerekiyor diyen YARMAN konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Dünya değişiyor, ülkemiz değişiyor, eğitim teknolojileri değişiyor. Sonuçta eğitim metodoloji yöntemlerinin değişmesi Allah’ın emridir. Eğitimde sürdürülebilirlik ve gelenekler esastır. Bununla beraber değişen eğitim teknolojileri paralelinde zaman içinde sınıf eğitim yöntemleri de değişecektir. Klasik okullarımızdaki eğitimler proje bazlı olmak zorundadır. Proje bazlı eğitimler de aynen müzik aletleri piyano, gitar gibi öğrenci öğretmen arasında teke tek ya da grup bazında 3-5 kişilik gruplar halinde yapılması şarttır. Sonuçta okullarımızı, öğrencilerimizle proje bazlı grup eğitimi alabilecek formata dönüştürmek zorundayız. Bununla birlikte öğretmen sayısını ve kalitesini artırmak zorundayız. Bu çizgiyi yakalayabildiğimizde 2035 vizyonumuzu gerçekleştirme şansımız olacaktır. Bu vizyonu yakalamak için ilk adım bu şartlar altında kaliteli öğretmenler yetiştirmemizdir. Bunun için hep birlikte, ülke olarak organize olmamız gerekiyor” dedi.

> Yarman: 2035 vizyonu kaliteli eğitimciler ile yakalanır

FMV Işık Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık YARMAN, Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği 15’inci Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nda, çok çarpıcı bir açış konuşması ile özel okul temsilcilerinden oluşan bin 700 kişiye hitap etti. 

siddik_yarmanElektroniğin Dahisi olarak tanınan, İstanbul Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı, FMV Işık Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık YARMAN açış konuşmasına başlarken, “Ülkemizde yaşanan menfur olaylarda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ülkemizin, devletimizin, halkımızın başı sağ olsun” dedi.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği temsilcilerinin ve basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği konuşmadan çarpıcı başlıklar sosyal medyada da eş zamanlı olarak konuklar tarafından paylaşıldı.
PROF. DR. SIDDIK YARMAN:
“Yaratıcı ve yenilikçi eğitim huzurlu bir ortamda yapılır, eğitimde gelenekler ve süreklilik esastır.”
“Kaliteli öğretmenle kaliteli öğrenci yetiştirilir.”
“Öğretmenlerin sayısı öğrencilerin sayısına getirilmeli.”
“Kaderci toplumlarda hedef konmuyor.”
“Merakı olmayanın yaratıcı gücü olamaz.”
“Sanat, yaratıcılığın ABC'si.”
“Yaratıcı olunmaz yaratıcı doğulur, ama geliştirmek lazım.”
“Batılı kültürde hayal kurmak demek hedef koymak demek.”
Prof. Dr. Sıddık YARMAN, tüm eğitim kurumlarının programlarını ülkenin ve dünyanın piyasa ihtiyaçlarında belirlemesi gerektiğini söyleyerek konuşmasına başladı. YARMAN, ülkemizde 2035 yılına kadar elektronik sektöründe yaklaşık 500 bin elektrik-elektronik mühendisine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Bu mühendislerden yaklaşık 50 bininin yaratıcı, girişimci, araştırmacı olması gerektiğini vurguladı. Bu mühendislerin 200 bininin servis sektörü, kalan 250 bininin üretim sektöründe kalması gerektiğinin altını çizdi.
SANAT, SPOR VE KÜLTÜRLE BESLENMEMİŞ BİR EĞİTİM ALTYAPISINDA NE TEMEL, NE DE UYGULAMALI EĞİTİM OLABİLİR
Prof. Dr. Sıddık YARMAN, “Kaliteli öğrenci ancak kaliteli öğretmenlerin elinde yetişir” dedi. İlk ve ortaöğretimde özellikle çocuklarımızın temel bilimlerde alt yapısının geliştirilmesine işaret etti. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, doğa bilimleri bilmeyen bir mühendisin yaratıcı, yenilikçi, gelişimci bir mühendis olamayacağını da vurguladı.
“Sanat, spor ve kültürle beslenmemiş bir eğitim altyapısında ne temel, ne de uygulamalı eğitim olabilir” diyen Prof. Dr. Sıddık YARMAN, yaratıcı mühendis yetiştirebilmenin en alt katmanının saha eğitimi olduğunu vurguladı.

ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE AİLE, YAŞADIĞI ÇEVRE VE MEDYA ETKİSİ
Prof. Dr. Sıddık YARMAN konuşmasında; “Ana sınıfından üniversiteyi bitirinceye kadar yaratıcı, yenilikçi ve girişimci eğitimin var olabilmesi için çocuklarımızla birlikte onları yeşerten, onları büyüten aileler ve öğretmenlerin, çocukların yetiştiği çevrelerin bilimle, sanatla bezenmiş, ciddi bir kültürel iklimde olması gerekir. Bunun için de çocukların; izledikleri televizyon programları, filmler, okudukları kitapların, gazetelerin ülkenin genel kültürel yapısını desteklemesi gereklidir” dedi.

EĞİTİMDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE GELENEKLER ESASTIR
Ülkemizin bireyleri olarak karabasan gibi üstümüze gelen bu kara bulutları bir an önce göndermemiz gerekiyor diyen YARMAN konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Dünya değişiyor, ülkemiz değişiyor, eğitim teknolojileri değişiyor. Sonuçta eğitim metodoloji yöntemlerinin değişmesi Allah’ın emridir. Eğitimde sürdürülebilirlik ve gelenekler esastır. Bununla beraber değişen eğitim teknolojileri paralelinde zaman içinde sınıf eğitim yöntemleri de değişecektir. Klasik okullarımızdaki eğitimler proje bazlı olmak zorundadır. Proje bazlı eğitimler de aynen müzik aletleri piyano, gitar gibi öğrenci öğretmen arasında teke tek ya da grup bazında 3-5 kişilik gruplar halinde yapılması şarttır. Sonuçta okullarımızı, öğrencilerimizle proje bazlı grup eğitimi alabilecek formata dönüştürmek zorundayız. Bununla birlikte öğretmen sayısını ve kalitesini artırmak zorundayız. Bu çizgiyi yakalayabildiğimizde 2035 vizyonumuzu gerçekleştirme şansımız olacaktır. Bu vizyonu yakalamak için ilk adım bu şartlar altında kaliteli öğretmenler yetiştirmemizdir. Bunun için hep birlikte, ülke olarak organize olmamız gerekiyor” dedi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 03 Şubat 2016 14:48

Gösterim: 2210

THY Teknik AŞ'nin yardımcı uçak bakım teknisyeni ihtiyacını karşılamak üzere KOÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri tarafından verilen eğitim programına katılanların yüzde 90'ı istihdam edildi.

 

thy_havacilikTürk Hava Yolları (THY) Teknik AŞ'nin yardımcı uçak bakım teknisyeni ihtiyacını karşılamak için Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi tarafından verilen, istihdam garantili eğitim programına 2012 yılından bu yana 500 kişi katıldı.

 

KOÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4 yıllık bir yüksekokul olan kurumun, farklı alanlarda da eğitim verebilmesi için geçen yıl fakülteye çevrildiğini söyledi. Yılmaz, fakültede bakım teknisyeni yetiştiren elektrik, elektronik ve motor gövdenin yanı sıra havacılık yönetimi bölümlerinde de eğitim verildiğini ifade ederek, özellikle Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu uçak bakımı alanındaki boşluğu doldurmak ve kaliteli eleman yetiştirmek için çalışma yaptıklarını vurguladı. Havacılık yönetimi bölümünü de çok önemsediklerini belirten Yılmaz, bu bölümden mezun olanların hava meydanlarında uçuşların organize edilmesi konusunda istihdam edildiğini anlattı.

 

"THY'nin teknisyen ihtiyacını karşılamak için İŞKUR'la ortaklaşa çalışma yürütüyoruz"

 

Yılmaz, uçak bakım teknisyeni konusunda çok büyük bir personel açığı bulunduğuna, eleman ihtiyacının karşılanması için çeşitli kurslar da düzenlendiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: "THY'nin teknisyen ihtiyacını karşılamak için İŞKUR'la ortaklaşa bir çalışma yürütüyoruz. THY'nin ihtiyaç duyduğu dallarda motor gövde üzerine veya uçak yapısı üzerine hangi dalda ihtiyaç varsa kurslar düzenliyoruz. Bu kurslar 6 aylık ve THY tarafından yüzde 50 istihdam garantisi verilen kurslar. Yani 100 kişiden 50'sini THY işe almayı garanti ediyor. İstihdam ise genelde yüzde 90'ların üzerinde gerçekleşiyor. Bugüne kadar THY için 500 civarında eleman yetiştirdik."


> Bu kursu bitirenler işsiz kalmıyor

THY Teknik AŞ'nin yardımcı uçak bakım teknisyeni ihtiyacını karşılamak üzere KOÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri tarafından verilen eğitim programına katılanların yüzde 90'ı istihdam edildi.

 

thy_havacilikTürk Hava Yolları (THY) Teknik AŞ'nin yardımcı uçak bakım teknisyeni ihtiyacını karşılamak için Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi tarafından verilen, istihdam garantili eğitim programına 2012 yılından bu yana 500 kişi katıldı.

 

KOÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4 yıllık bir yüksekokul olan kurumun, farklı alanlarda da eğitim verebilmesi için geçen yıl fakülteye çevrildiğini söyledi. Yılmaz, fakültede bakım teknisyeni yetiştiren elektrik, elektronik ve motor gövdenin yanı sıra havacılık yönetimi bölümlerinde de eğitim verildiğini ifade ederek, özellikle Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu uçak bakımı alanındaki boşluğu doldurmak ve kaliteli eleman yetiştirmek için çalışma yaptıklarını vurguladı. Havacılık yönetimi bölümünü de çok önemsediklerini belirten Yılmaz, bu bölümden mezun olanların hava meydanlarında uçuşların organize edilmesi konusunda istihdam edildiğini anlattı.

 

"THY'nin teknisyen ihtiyacını karşılamak için İŞKUR'la ortaklaşa çalışma yürütüyoruz"

 

Yılmaz, uçak bakım teknisyeni konusunda çok büyük bir personel açığı bulunduğuna, eleman ihtiyacının karşılanması için çeşitli kurslar da düzenlendiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: "THY'nin teknisyen ihtiyacını karşılamak için İŞKUR'la ortaklaşa bir çalışma yürütüyoruz. THY'nin ihtiyaç duyduğu dallarda motor gövde üzerine veya uçak yapısı üzerine hangi dalda ihtiyaç varsa kurslar düzenliyoruz. Bu kurslar 6 aylık ve THY tarafından yüzde 50 istihdam garantisi verilen kurslar. Yani 100 kişiden 50'sini THY işe almayı garanti ediyor. İstihdam ise genelde yüzde 90'ların üzerinde gerçekleşiyor. Bugüne kadar THY için 500 civarında eleman yetiştirdik."


Son Güncelleme: Çarşamba, 03 Şubat 2016 13:53

Gösterim: 839

Milli Eğitim Bakanlığı, görme engelli öğrenci, veli ve öğretmenlerin e- Okul'a girişini kolaylaştırmak için yeni bir sistem oluşturdu.

 

bilal_tirnakci_mebMilli Eğitim Bakanlığı (MEB), görme engelli öğrenci, veli ve öğretmenlerin, e- Okul'a girişlerini kolaylaştırmak için yeni bir sistem oluşturdu. Engelli öğrenci ve veliler, e-Okul'a giriş yaparken kendilerini tanıyan sistem aracılığıyla diğer kullanıcılardan farklı sorularla karşılaşacak ve sisteme daha kolay giriş yapacak. MEB Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Bilal Tırnakçı, bakanlığın e-Okul ve veli bilgilendirme sistemlerinden kullanıcıların not, devamsızlık, ders programı, sınav tarihleri ve ortalamalar gibi bilgilere ulaştığını anımsattı. 

 

"Engellilere fotoğraf sorulmuyor"

 

Sisteme girişte öğrenci, veli ve öğretmenlere kişisel bilgilerin sorulduğunu ifade eden Tırnakçı, e-Okul'a girişte kullanıcıların karşısına 5 fotoğrafın geldiğini ve burada doğru olanı seçmesini istediklerini anlattı. Doğru fotoğrafı seçemeyen kişinin, sisteme giriş yapamadığını kaydeden Tırnakçı, bu nedenle görme engeli olan öğrenci, veli ve öğretmenleri de kapsayan bir sistem geliştirdiklerini söyledi.

 

Tırnakçı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu hususta görme engelli öğrencilerimizle ilgili bir erişim sorunumuz vardı. O öğrencilerimiz, fotoğrafın sorulduğu bariyeri aşamıyorlardı ve sistemlerimize rahat erişemiyorlardı. Biz engelli vatandaşlarımız ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri bir araya gelerek bu problemi çözdük. Onların daha rahat erişimini sağlayacak tedbirler geliştirdik.

 

Sistemlerimize görme engelli bir öğrencimiz girdiği zaman, belli bilgilerini girdiğinde sistem onu tanıyor. Ona diğer öğrencilerimizden farklı bir ekran açıyor ve onun daha rahat sisteme girişini sağlayacak sorular sorarak sisteme dahil ediyor. Bu öncelikle sisteme işlediğimiz veri. Gelen öğrencinin engelli olduğunu tespit ediyor ve onlara fotoğraf sorulmuyor, bu öğrencilerimiz için başka ekran ve sorular geliyor. Böylece engelli vatandaşlarımızın e-Okul'a girişteki engellerini ortadan kaldırmış olduk. Diğer yazılımlarımız da engelli vatandaşlarımızın erişimine uygun hazırlandı. Burada erişimde sorun yaşamıyoruz. Engellilerin hayatını kolaylaştıracak, bizimle iletişimini hızlandıracak ve erişimini artıracak tedbirleri birlikte alıyoruz. Uygulamalarımızı, onlarla birlikte deneyerek kullanımına sunuyoruz."


> MEB'den görme engelli öğrenciler için yeni sistem

Milli Eğitim Bakanlığı, görme engelli öğrenci, veli ve öğretmenlerin e- Okul'a girişini kolaylaştırmak için yeni bir sistem oluşturdu.

 

bilal_tirnakci_mebMilli Eğitim Bakanlığı (MEB), görme engelli öğrenci, veli ve öğretmenlerin, e- Okul'a girişlerini kolaylaştırmak için yeni bir sistem oluşturdu. Engelli öğrenci ve veliler, e-Okul'a giriş yaparken kendilerini tanıyan sistem aracılığıyla diğer kullanıcılardan farklı sorularla karşılaşacak ve sisteme daha kolay giriş yapacak. MEB Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Bilal Tırnakçı, bakanlığın e-Okul ve veli bilgilendirme sistemlerinden kullanıcıların not, devamsızlık, ders programı, sınav tarihleri ve ortalamalar gibi bilgilere ulaştığını anımsattı. 

 

"Engellilere fotoğraf sorulmuyor"

 

Sisteme girişte öğrenci, veli ve öğretmenlere kişisel bilgilerin sorulduğunu ifade eden Tırnakçı, e-Okul'a girişte kullanıcıların karşısına 5 fotoğrafın geldiğini ve burada doğru olanı seçmesini istediklerini anlattı. Doğru fotoğrafı seçemeyen kişinin, sisteme giriş yapamadığını kaydeden Tırnakçı, bu nedenle görme engeli olan öğrenci, veli ve öğretmenleri de kapsayan bir sistem geliştirdiklerini söyledi.

 

Tırnakçı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu hususta görme engelli öğrencilerimizle ilgili bir erişim sorunumuz vardı. O öğrencilerimiz, fotoğrafın sorulduğu bariyeri aşamıyorlardı ve sistemlerimize rahat erişemiyorlardı. Biz engelli vatandaşlarımız ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri bir araya gelerek bu problemi çözdük. Onların daha rahat erişimini sağlayacak tedbirler geliştirdik.

 

Sistemlerimize görme engelli bir öğrencimiz girdiği zaman, belli bilgilerini girdiğinde sistem onu tanıyor. Ona diğer öğrencilerimizden farklı bir ekran açıyor ve onun daha rahat sisteme girişini sağlayacak sorular sorarak sisteme dahil ediyor. Bu öncelikle sisteme işlediğimiz veri. Gelen öğrencinin engelli olduğunu tespit ediyor ve onlara fotoğraf sorulmuyor, bu öğrencilerimiz için başka ekran ve sorular geliyor. Böylece engelli vatandaşlarımızın e-Okul'a girişteki engellerini ortadan kaldırmış olduk. Diğer yazılımlarımız da engelli vatandaşlarımızın erişimine uygun hazırlandı. Burada erişimde sorun yaşamıyoruz. Engellilerin hayatını kolaylaştıracak, bizimle iletişimini hızlandıracak ve erişimini artıracak tedbirleri birlikte alıyoruz. Uygulamalarımızı, onlarla birlikte deneyerek kullanımına sunuyoruz."


Son Güncelleme: Çarşamba, 03 Şubat 2016 13:57

Gösterim: 1738

Türkiye ve Filistin arasında müzakereleri devam eden eğitim ve yüksek öğretim alanında işbirliğini öngören bir anlaşma imzalandı.
turkiye_filistinMilli Eğitim Bakanlığı'ndaki törende Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile Filistin Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Sabri Saidam, başta "Fatih Projesi" ile Eğitim Bilişim Ağı (EBA) içerikli olmak üzere farklı alanlarda iş birliğini kapsayan bir anlaşmaya imza attı. Bakan Avcı, törende yaptığı konuşmada, “Kardeş Filistin halkıyla ilişkilerimizi eğitimin her düzeyinde bugün imzalayacağımız iş birliğiyle daha da ileri bir noktaya taşımış olacağız” dedi.
Türkiye'de 484 Filistinli öğrencinin yüksek öğrenim gördüğünü hatırlatan Bakan Avcı, ilişkilerin tarihi derinliği göz önüne alındığında sayının yüksek olmadığını vurguladı. Bakan Avcı, "İnşallah bugün imzalayacağımız eğitim iş birliği anlaşması ile bu sayıyı, hem de eğitimin diğer alanlarındaki iş birliğimizi daha da genişletmiş olacağız" dedi. Filistin Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Sabri Saidam ise Türkiye’de bulunmaktan memnuniyet duyduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: "Bizler Türkiye’yi ziyaret ettiğimiz zaman kendi evimizi ziyaret etmiş gibi oluyoruz. Bu güzel karşılamadan ötürü de size ve çalışma arkadaşlarınıza çok teşekkür ediyorum. Türkiye’nin bütün bakanlarını kendi bakanlarımız gibi görüyor ve öyle değerlendiriyorum. Bu anlaşmanın hazırlık safhası belki daha çok zaman alacaktı. Fakat Türk tarafının gayreti ve iyi niyetiyle çok kısa zamanda hazırlıklarımızı bu safhaya getirdik. Bizim için kurtuluş mücadelemizin birinci ve en önemli sektörü eğitimdir. Bu nedenle biz bu konuda ne kadar gayret gösterirsek azdır. Yapılan hazırlıklar için çok teşekkür ederim."

> Türkiye ile Filistin eğitimde işbirliği yapacak

Türkiye ve Filistin arasında müzakereleri devam eden eğitim ve yüksek öğretim alanında işbirliğini öngören bir anlaşma imzalandı.
turkiye_filistinMilli Eğitim Bakanlığı'ndaki törende Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile Filistin Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Sabri Saidam, başta "Fatih Projesi" ile Eğitim Bilişim Ağı (EBA) içerikli olmak üzere farklı alanlarda iş birliğini kapsayan bir anlaşmaya imza attı. Bakan Avcı, törende yaptığı konuşmada, “Kardeş Filistin halkıyla ilişkilerimizi eğitimin her düzeyinde bugün imzalayacağımız iş birliğiyle daha da ileri bir noktaya taşımış olacağız” dedi.
Türkiye'de 484 Filistinli öğrencinin yüksek öğrenim gördüğünü hatırlatan Bakan Avcı, ilişkilerin tarihi derinliği göz önüne alındığında sayının yüksek olmadığını vurguladı. Bakan Avcı, "İnşallah bugün imzalayacağımız eğitim iş birliği anlaşması ile bu sayıyı, hem de eğitimin diğer alanlarındaki iş birliğimizi daha da genişletmiş olacağız" dedi. Filistin Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Sabri Saidam ise Türkiye’de bulunmaktan memnuniyet duyduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: "Bizler Türkiye’yi ziyaret ettiğimiz zaman kendi evimizi ziyaret etmiş gibi oluyoruz. Bu güzel karşılamadan ötürü de size ve çalışma arkadaşlarınıza çok teşekkür ediyorum. Türkiye’nin bütün bakanlarını kendi bakanlarımız gibi görüyor ve öyle değerlendiriyorum. Bu anlaşmanın hazırlık safhası belki daha çok zaman alacaktı. Fakat Türk tarafının gayreti ve iyi niyetiyle çok kısa zamanda hazırlıklarımızı bu safhaya getirdik. Bizim için kurtuluş mücadelemizin birinci ve en önemli sektörü eğitimdir. Bu nedenle biz bu konuda ne kadar gayret gösterirsek azdır. Yapılan hazırlıklar için çok teşekkür ederim."

Son Güncelleme: Pazartesi, 01 Şubat 2016 17:05

Gösterim: 1859


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.