banner

Şiddet Sarmalında Güvenli Okul / Güvenli Hayat




Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı

Ülkesini tutkuyla sevenlerin oluşturduğu bir toplulukta insanların, tutkuyla bağlı oldukları değerleri korumaya, yaşatmaya çalışması beklenen ve olması gereken bir şeydir. Bir toplumu bir arada tutan sıkı bağların ve toplumsal değerlerin içerisinde; aile ilişkileri, demografik yapı,  aile yapısı, sosyo-ekonomik koşullar ve eğitim sayılabilir. Ülkemizde bu değerlerin omurgasını oluşturan taşıyıcısı gördüğümüz kadınlarımızın değerini, üstlendikleri ve toplumu da ayakta tutan rollerinin önemini yeteri kadar kavrayamadığımızı görüyoruz. Son on yıllarda kadınlarımızın maalesef uğradıkları şiddet olaylarında eğitilmemiş, ilkel dürtü ve güdülerinin hâkim değere dönüştüğü gerçeğini görüyoruz. 

Son yıllarda toplumuza egemen olan “iletişim becerilerini kullanarak sorunları çözmek yerine bir tane vururum, bağırırım, çağırırım ve gerekirse öldürürüm” yaklaşımının öznesi hep kadınlarımız olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.

PSİKOLOJİMİZ BOZULDU!
Ruh sağlığımızı korumadan, korunmanın önündeki engelleri kaldırmadan ne sağlıklı bir toplum yaratabilir ne geleceğe yönelik umutlarımızı canlı tutabiliriz. Şiddet sarmalının yoğun yaşandığı günümüz koşullarında kendimiz için istediğimizi başkaları için de isteyebilir olmalıyız. Çocuklarımızın ve onların çocuklarının geleceğini düşünebilmek, duygudaşlık yeteneğinden yoksun olmamak ve geleceğin bilinmezliğine karşı geleceği öngörülebilir kılmak oldukça zor görünüyor.

GÜVENLİ OKUL
Çocukluktan yetişkinliğe ve hatta yaşlılığa uzanan uzun yaşam yolculuğunun eğitimle öğretimle şekillenen davranış kalıplarına genetik özelliklerimiz çevresel koşullarınız ailesel ve okulda edindiğimiz tüm birikimlerin etkisi bulunuyor. Okul öncesinden Üniversiteye çocuk haklarının temel alındığı evrensel değerlerle donatılmış okul temelli şiddeti önleme programlarının en önemli boyutu olumlu okul ikliminin yaratılmasıdır.
Hayat başarısı ile sınav başarısı arasında sıkışmışlık eğitim gören milyonlarca gencin sorunu. Bu sorun çocukluktan yetişkinliğe kadar hayatın tüm evrelerinde farklı biçimlerde karşımıza çıkabilir. Saldırganlık veya öfke, dürtüsel eğilimler, olumsuz düşünceler, sinirlilik, saldırganlık, uygunsuz davranışlar, dikkatsizlik, antisosyal davranışlar/tutumlar pek çok genç için, buz dağının altında yatan duygu durumlarıdır. Bu nedenle güvenli okulun inşası daha çocukluktan itibaren şiddet sarmalının önüne geçebilmenin ön koşulu gibidir.
Güvenli okul kavramı ise eğitim-öğretim faaliyetlerinin korkudan, şiddetten ve endişeden arınmış, keyifli bir ortamda gerçekleştirilebileceği bir mekânı tarif eder. Böyle bir ortam, her öğrencinin kendisini özen görmekte ve kabul edilmiş hissettiği bir eğitim iklimi sağlar. Güven ortamı oluşmuş okul; zorbalıktan uzak, davranış beklentilerinin açık bir şekilde ifade edildiği ve destekleyici ve özenli bir şekilde uygulandığı bir yerdir. 

GÜVENLİ HAYAT 
Toplumsal değişimin hızının değişkenlik göstermesinde bu değişimi tetikleyen faktörlerin çeşitliliğinin önemi vardır. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, sosyal ve siyasal yapıdaki değişimler, kırsal ve kentsel alanlardaki demografik yapı ve üretim biçimlerinin değişimi, aile yapısı ve üretim ve tüketim dengesindeki arz talep değişimleri ve ekonomik koşullar, eğitime dair yürütülen politikalar, doğal ve ekolojik dengeyi olumsuz etkileyen faktörlerdir. 
Bu faktörlerin her biri toplumsal yaralarımızı travmalarımızı tetikliyor ve içinde bulunduğumuz zamana, koşullara, aidiyet hissettiğimiz toplumsal yapılara göre hızlı ya da yavaş, daha güçlü olanın daha zayıf olana baskın olmasına neden oluyor, şiddet olgusu da buradan besleniyor.
Dünya Sağlık Örgütünün, korona virüsü pandemik bir hastalık olarak ilan etmesinden bu yana 4 yılı aşkın bir süre geçti. Dünya küresel sağlık savaşından zor da olsa çıkarken bizler ataerkil erkek egemen kültürümüzle yıldan yıla günden güne bizi sarıp sarmalayan sınırları aşılmış bir öfke ve cinnet sarmalının, başka bir ruhsal sağlık savaşının “şiddet” döngüsünün girdabından çıkamıyoruz. Toplumun bütününü farklı biçimlerde etkileyen şiddetin önlenmesine yönelik çabalar da yetersiz kaldığından şiddete başvuru eğilimi bir ruh sağlığı/toplum sağlığı sorunu haline gelmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) 2002 yılında yayınlamış olduğu “Şiddet ve Sağlık Raporu”nda şiddeti; kişinin kendisine, başka bir kişiye veya bir gruba veya topluluğa karşı, yaralanma, ölüm, psikolojik zarar, gelişme geriliği veya yoksunluğa neden olan ya da neden olabilme olasılığı yüksek olan, tehdit etme veya kasıtlı biçimde fiili olarak fiziksel güç veya güç kullanımı olarak tanımlamıştır.

TOPLUMUN RUH SAĞLIĞI
2022 yılında klinik psikiyatri dergisinde Prof. Burhanettin Kaya tarafından yayınlanan “Türkiye’nin ruh sağlığı modelini yeniden tartışmak; Nereye gidiyoruz?” konulu makalede toplumun ruh sağlığı merkezlerine olan ihtiyacı ve bu ihtiyacın zamanla giderileceği yerde nasıl geriye gittiğine ilişkin çok değerli tespitlere yer verilmiştir.
Kaya’ya göre, ruh sağlığı politikaları, yasal düzenlemeler, geliştirilen programlar bir ülkenin ruh sağlığı uygulamaları açısından son derece önemli ve vazgeçilmez öğelerdir. Dünya ülkelerinin yaklaşık %60’ının bir ruh sağlığı politikası ve ruh sağlığı yasası var. Çağdaş ülkelerin neredeyse tamamına yakınında var.
Türkiye’nin birçok ülkeye politika geliştirmede öncülük etmiş ama yok edilmiş bir sosyalizasyon yasası, tozlu arşivlerde bir ruh sağlığı politikası ve kötürüm kalmış bir ruh sağlığı eylem planı var. Ancak halen bir ruh sağlığı yasası yok… Türkiye Psikiyatri Derneği 30 yıla yakın zamanda şimdiye dek 18 yasa taslağı hazırlamış ve çeşitli dönemlerde hem kamuoyuna hem de siyaset dünyasına sunmuştur.
Ülkemizde dünyada eşi görülmeyen ve tanımsız, tarifsiz bir Sağlık Bilimler Üniversitesi modeli ile tıp eğitimi, psikiyatri eğitimi ve sağlık hizmetleri tuhaf bir görünüme büründürülmüş. Eğitimin niteliği ve tıp tarihi, geleneği bilimsel birikimi ile teması bozulmuş durumda. Kamu üniversiteleri büyük borç altında ve kötü yönetiliyor. 
Psikiyatri klinikleri giderek küçülüyor, yataklı servisler kapatılıyor, yatak sayıları azalıyor. Poliklinik birimleri azalıyor. Kent merkezlerindeki köklü eğitim hastaneleri ve devlet hastaneleri kapatılıp şehir hastaneleri adı sağlık kampüslerine taşınıyor. Kapanan hastanelerle birlikte psikiyatri yatak sayıları giderek düşüyor. Kapatılan hastaneler ile yüzlerce yatak kaybı olurken tüm hastanelerin taşındığı şehir hastanelerinde en fazla 30 yataklı tek bir psikiyatri servisi oluşturuluyor. Ruh Sağlığı hastanelerinde durum çok daha kötü…
Uzun yıllardır Türkiye’de ruh sağlığı politikaları geliştirmeye olanak verecek ve ülkeye genelleyebilecek nitelikte epidemiyolojik araştırmalar yapılmıyor. 1998 yılında Hacettepe Üniversitesi ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile yapılan ve “Erişkin Ruh Sağlığı Profili” araştırmasından (5) sonra şimdiye dek kapsamlı bir araştırma yapılmadı ne yazık ki...  Bu koşullar çerçevesinde, yeni bilgi, yeni epidemiyolojik veriler olmaksızın, toplum ruh sağlığının güncel durumunu anlamak, nedenselliği tartışmak, toplumun gereksinimlerini karşılayacak ruh sağlığı politikaları geliştirmek ve ruh sağlığına yön verebilmek çok olanaklı görünmüyor.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2022’de kadına yönelik şiddetin yaygınlaşması üzerine yayınladığı bir basın açıklamasından alıntıyla son sözü söylemek gerekiyor.
Yaşam hakkı, en kutsal ve temel insan hakkıdır. Diğer bütün haklar yaşam hakkının varlığına bağlıdır. 
Bir ülkede bireyler birbirlerinin hayatına son veriyorlarsa, başkalarının haklarına saygıyı öğretemeyen aileler sorumludur. Yaşam hakkına saygıyı öğretemeyen bir eğitim sistemi sorumludur. Makul düzenlemeler yapamayan bir yasama erki sorumludur. Gerekli önlemleri alamayan kolluk kuvvetleri ve yürütme gücü sorumludur. Etkin soruşturma yapamayan ve adil cezalar veremeyen yargı sorumludur. Şiddetin yayılmasına sebep olan medya ve toplum sorumludur.

Kaynak
https://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_04/05104357_4._GYvenli_Okul.pdf
https://file.klinikpsikiyatri.org/book/25-4.pdf

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.


Alparslan Dartan İstanbul PDR Şube Başkanı

04.Kas.2024

Şiddet Sarmalında Güvenli Okul / Güvenli Hayat

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Ülkesini tutkuyla sevenlerin oluşturduğu bir toplulukta insanların, tutkuyla bağlı oldukları değerleri korumaya, yaşatmaya çalışması beklenen ve olması gereken...

27.Eyl.2024

Eğitim Pahalı Mıdır? Eğitimin Değeri / Ederi Nedir?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı “Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın.” Sokrates  MEB'e bağlı okullarda eğitim alan yaklaşık 21 milyon öğrenci ve 1...

23.Ağu.2024

Eğitimde Bakmak ile Görmek ve Türkiye Yüzyılı!

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı “İstiklalden İstikbale, Türkiye Yüzyılını inşa edecek nesiller yetiştirmek” (Yusuf Tekin) Bir birleşenler topluluğu olan devlet, yönetimi, yasası, felsefesi, politikası,...

27.Şub.2024

Özel okul velisi, öğretmeni ve okul sahipleri: Sesimizi duyan var mı?

 Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Türkiye’de temel becerilerden yoksun, performans göstergelerine özellikle de sınava ve sonuçlarına odaklı bir eğitim anlayışı sürdürülürken eğitimde niceliksel...

06.Şub.2024

MEB’in ortak sınavlarının sonuçları hakkında neyi, ne kadar biliyoruz?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Millî Eğitim Bakanlığı, geçen yıl Eylül ayında öğrencilerin gelişimini takip etmek, müfredatın işlenmesinde okullar arasında bütünlük sağlamak ve...

06.Kas.2023

Cumhuriyetin 100. Yılında Eğitim: Toplumcu mu, Bireyci mi?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR UzmanıMerak, kendi kendine öğrenme, deneysellik, keşif ve sorgulama, modern eğitimin ayar damgası olmalıdır. Bu tür bir eğitim yaratıcılığı...

24.Eyl.2023

Yeni dönem başlarken; Öğrenciler, Ebeveynler ve Öğretmenler

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Okullar açılırken öğrenciler, öğretmenler ve anne babalar için heyecanlı, endişeli bir süreç de başlamış oldu. Türkiye’de farklı yaş...

01.Eyl.2023

Hayat hep seçimlerden / tercihlerden ibaret midir?

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı  İnsanoğlu normal koşullarda doğar, büyür, gelişir, gençleşir, olgunlaşır, yaşlanır ve nihayetinde ölür, doğanın yasası böyle, elbette buna diyecek...

21.Tem.2023

LGS ve YKS: Ulusal Sınavlar ve Sonuçları Üzerine

Alpaslan Dartan – PDR Uzmanı / Eğitim Yöneticisi Haziran ayında gerçekleştirilen ve ulusal sınavlarımız dediğimiz LGS ve YKS’nin bu yıl deprem gibi yaşanan acı deneyime ve...

03.Tem.2023

Yeni Bakan Yeni Umut olacak mı?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Milli Eğitim Bakanlığına atanan Prof. Dr. Yusuf Tekin, aslında Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü alanından bir profesör....

27.May.2023

Liseler Neden 4 Yıl?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Eğitim sistemimizdeki belirli dönemlerdekisistem değişikliklerinin genel hayat üzerinde olumlu/olumsuz etkilerini ve uzun yıllar silinmeyecek izleri görebiliyoruz. Son yıllarda Liselerde...

27.Nis.2023

YÖK değişir mi ya da üniversiteler nicelikten niteliğe doğru değişir mi?

Alpaslan Dartan / Eğitim Yöneticisi - PDR Uzmanı Uzunca bir süre seçimlerin tarihine endeksli olarak ne zaman yapılacağı belirsiz olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı seçim tarihinin öne...

31.Mar.2023

Eğitim ülkemizde ‘Bir Ülke Meselesi’ olamadı!

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı 1920 yılından bugüne geçen 98 yılda 66. Milli Eğitim Bakanı olarak görevini sürdüren Prof. Dr. Mahmut Özer de...

27.Şub.2023

Deprem / Büyük Felaket Travmaların Nedeni

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Türkiye, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı. İlki 7,7 ikincisi 7,6 büyüklüğündeki deprem; Kahramanmaraş,...

28.Ara.2022

Yükseköğretim Kurulunda Girdi Esaslı Düzenlemelerin Yansımaları

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yükseköğretimdeki eğitim kalitesini yükseltmek için “süreç odaklı düzenlemeler ve çıktı esaslı düzenlemeler" olmak üzere üç...

22.Kas.2022

Eğitimde kurumsal hafıza ve sürdürülebilir politikalar özlemi

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Evet, ana başlıkları ile çok değil son üç Milli Eğitim Bakanı’nın öğretmen yetiştirme politikalarından, öğretmenlerin özlük haklarına ve öğretmenlik mesleğinin...

28.Eki.2022

Cumhuriyetin 99. Yılında Tarihi Okullar

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Okullar, bir toplumun sosyalleşmesinde ve değerlerinin bireylere aktarımında en önemli kurumlardan birisidir. Puzzle’ın her bir parçası toplumun tüm...

26.Eyl.2022

EĞİTİMİN PANORAMASI

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı   Millî Eğitim İstatistikleri-Örgün Eğitim 2021-2022 verileri ışığında   EĞİTİMİN PANORAMASI 2022 -2023 eğitim ve öğretim yılı, 12 Eylül 2022 Pazartesi günü...

22.Ağu.2022

Öğretmenler ayrıştırılıyor mu?

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Son zamanlarda öğretmenler arasında Milli Eğitim Bakanlığının açıkladığı “Uzman Öğretmenlik / Başöğretmenlik Eğitim Programı ve Yazılı Sınav Takvimi”ne...

18.Tem.2022

Üniversite Yaşamı ve Çoklu Kariyer Fırsatları

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Çocukken büyüklerimiz hepimize “Büyüdüğünde ne olmak istersin?” sorusunu sorardı. Bizler o zamanlar neredeyse ezberlemiş gibi hep aynı cevapları...


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.