Eğitimde Bakmak ile Görmek ve Türkiye Yüzyılı!
- Ayrıntılar
- Kategori: Alparslan Dartan
- Cuma, 23 Ağustos 2024 09:43 tarihinde oluşturuldu
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı
“İstiklalden İstikbale, Türkiye Yüzyılını inşa edecek nesiller yetiştirmek” (Yusuf Tekin)
Bir birleşenler topluluğu olan devlet, yönetimi, yasası, felsefesi, politikası, kanunları ve insanıyla bir bütündür. Tek başına ve tek yönlü bir rüzgâr olmayan eğitim hem etki eden hem de etki altında olan bir fonksiyondadır. Siyaset gibi eğitim de istikbale yönelik programlar geliştirmektedir. Bu çerçeveden siyaset, eğitimi her haliyle güçlendiren, var olanı geliştiren ve olması gereken hale çeviren bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır (Alıntı_Eraslan ve Babadağ, 2015).
İktidarların geliştirdiği eğitim politikaları kendi ideolojik görüşleri ve siyasi yönden konumlanmalarının etkisinde kalmıştır hep. Ülkemizde de Cumhuriyetten önce de Cumhuriyetten sonra da ismi Milli Eğitim olan bir millî meseleyi hiç milli bir mesele olarak görmemişlerdir. Hep siyasi görüşlerinin ve beklentilerinin gelecekteki gerçekleşmesinin bir aracı olarak görmüşler ve vazifelerini bu doğrultuda ifa etmişlerdir. Ancak devlet yönetimindeki hiçbir siyasi otorite mevcut iktidar kadar uzun soluklu bir seçmen desteği alamadıklarından bu görevlerini kısa sürelerde yerine getirmek durumunda olmuşlardır.
Bu da 50 yıl öncesinden bugünü ya da bugünden 50 yıl sonrasının eğitimini inşa etmeye yarayacak yapısal reformların yapılamamasına, köklü ve geleceği inşa edecek topyekûn bir gelecek inşasına götürecek eğitim reformunun gerçekleşememesine neden olmuştur.
İktidar olan her parti kendi siyasi görüşü ve ülküsü doğrultusunda kısa süreli adımlar atmıştır. Ancak 22 yıldır iktidarda bulunan mevcut yönetimin de kendi içlerinden gelen bakanların da aynı yolu izlediğini söylemek mümkün. Gelecek inşasına götürecek, sürdürülebilir eğitim reformunun gerçekleşmesine ve yapısal adımların atılmasına ihtiyaç duymamışlardır. Her yeni bakan önceki bakanın izlerini silmiştir.
Tüm bakanlara bakmaya da gerek yok özellikle son üç Milli Eğitim Bakanımızın uygulamalarına bakmamız yeterli. Siyasetin ve hükümet olanın var olan gücü, kendini eğitimi oluşturan yapılara müdahil olma ve de müdahale etme hakkı tanımaktadır maalesef.
Eğitim, siyasetin ömrünün uzamasına, gelişmesine ve güvende olmasına set olmaktadır.
Siyasetçiler, eğitimin programlanmasına cevaplar ve çözümler geliştirirken aynı şekilde eğitim programları da yetişecek yeni siyasetçilerin oluşmasına destek olmakta hatta öncülük etmektedir. Eğitim/ekonomi ya da Tavuk yumurta/yumurta tavuk ilişkisi gibi.
Eğitim yazarı Abbas Güçlü ’nün “gelenek ile gelecek iç içe” başlığı koyduğu son yazılarından birisinde Japonya’yı tanımlarken şöyle yazmıştı. Japonlar ne geleneklerden vazgeçiyorlar ne de teknolojiden. Devasa teknoloji marketlerini gezdiğinizde kendinizi bugünün çok ilerisinde, sokağa çıktığınızda ise çağın çok gerisinde hissedebiliyorsunuz. 350 kilometre hızla giden trenleri de var, turistler için gençlerin çektiği çekçekleri de...
Japonya’yı zıtlıklar ülkesi olarak görenler çok fazla. İlk izlenimler bu yönde ama tanıdıkça bunun bir çelişki değil, harmoni olduğunu görüyorsunuz…. Almanlar teknolojide geldikleri gelişmeyi göstermek için Japonlara saç telinden daha ince çelik bir tel gönderip mukavemet gücü ile hava atıyorlar. Onlar da aynı telin içine delik açıp bir de vida takıp geri gönderiyor. Görünen o ki onlar için özellikle teknolojide hiçbir sınır yok. Yapılandan çok yapılmayanın peşindeler…
Yapılandan çok yapılmayanın peşindeler
Bu anlatımda ülkemizin eğitim sistemine benzettiğim yönlerimizi gördüm ama galiba biraz tersine. Bizde dışarıdan bakınca her şey yolundaymış gibi görünüyor ama işin içine girince öyle olmadığını anlıyorsunuz. Dışarıda, sosyal hayatta modern bir eğitim ama derinliklerine indiğinizde pek çok sorun. Hem geçmişi özlüyoruz daha iyiydi diye ama geçmişten eser yok, geleceği konuşuyoruz ama geleceği yaratacak irade yok.
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin görevde bulunduğu süreyi de içerisine alan ve daha önceki bakanların yapmadığı bir uygulamayı bu dönemde hayata geçirdi. “Millî Eğitim Bakanlığı Yıllık Bülteni” adı altında bakanlığı döneminde (Haziran 2023’ten Haziran 2024’e kadar olan) bir öz değerlendirme, deyim yerindeyse bir karne hazırlatılmış bakanlık bürokratlarına.
Tabi karne yapılanlara odaklanınca yapılmayanları ya da yapılamayanları görmek de bu bültende olanaklı olmuyor. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin Bülten’in sunum kısmında aşağıdaki cümlelerle bir ön değerlendirme yapmıştır.
“Eğitim çok yönlü bileşenleri içeren bir sistemler bütünüdür. Bu bütünün en değerli varlığı olan öğrencilerimizin yetişmesinde, köklü geçmişimizden ve geleneklerimizden ilham alarak onları millî ve manevi değerler çerçevesinde donanımlı bireyler hâline getirmeyi ve maddi kalkınmanın zirvesine ulaşmayı hedeflemekteyiz.
Öğrencilerimizin; Türkiye Yüzyılı’nda Anadolu’dan dünyaya, insanlığın gelişimine katkı sağlayacak evrensel nitelikte fikirler üreteceğine ve geleceğe yön vereceğine olan inancımız tamdır. Tüm insanlığa yeni yollar sunacak öğrencilerimizin; yetkin ve erdemli bireyler olarak yetişmeleri için daima yanlarında ve destekçisi olacağız.
“Köklerden Geleceğe” düsturuyla yola çıktığımız “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”, eğitim sistemimizin niteliksel bir sıçrama yapmasına imkân sağlayacaktır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli sadece son bir yılın değil, on yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ve deneyimin ürünü olarak ortaya çıktı.”
Buradan da anlaşılıyor ki bu büyük değişimin on yıllar içerisinde planlandığını, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin içeriğinin de müfredat değişikliği, öğretmenlik meslek kanunu ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirlikleri çerçevesinde ele alındığını söylemek mümkün.
“Bülten” içerisinde atıf yapılan diğer öz değerlendirme metinlerine de baktığımda özellikle bakanlığın ele aldığı iyileştirme alanlarının içerik olarak önceki raporlarından çok da farklılıklar göstermediğini söyleyebilirim.
Özellikle 2023 yılı sonu İdare Faaliyet Raporun Kurumsal Kabiliyet ve Kapasitenin Değerlendirilmesi başlığında MEB’in geliştirilmesi gereken alanlarına Zayıflıklar bölümünde yer verilmiştir.
Zayıflıklar
* Okul bahçelerinin çocukların sağlıklı yaşam becerileri ve alışkanlıklar edinmelerini sağlayacak şekilde fiziksel aktiviteler ve geleneksel çocuk oyunlarına uygun olmaması
* Bilimsel, kültürel, sanatsal, sportif ve sosyal sorumluluk programlarına olan ilginin yetersiz olması ve bu alanlarda faaliyetlerin nitelik ve niceliksel olarak istenilen düzeyde olmaması
* Öğrencilerde okuma kültürü, Türkçe ve yabancı dilde dört temel dil (okuma, yazma, dinleme, konuşma) becerilerinin istenilen düzeyde olmaması
* Yeşil dönüşüm, çevre ve iklim değişikliği, yenilenebilir enerji konusundaki uygulamaların yetersiz olması
* İkili eğitim uygulamaları
* Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında okullar arasındaki farklılıklar
* Veriye dayalı politika geliştirme ve bütünleşik bir veri sisteminin istenilen düzeyde olmaması
* Eğitimde hizmet ihracına yönelik uygulamaların yetersiz olması
* Hayat boyu öğrenmede farkındalık ve katılım düzeyinin düşük olması
* Öğretmen Dijital Yeterlik Çerçevesi olmaması
Bakmak ile görmek aynı şey değildir.
Asıl sorun burada başlıyor işte, tüm yazılan ve çizilenlerde gerçek sorunları görmemiz mümkün olamıyor maalesef. Ziya Hocamız için bakan/gören bir bakanımız oldu diyorduk, ama maalesef bakmakla görmek arasında da fark var. Ya biz başka görüyoruz ya da bakanlık bürokratları.
MEB’in 2023 faaliyet raporunun geliştirilmesi gereken alanlarına “Zayıflıklar” a yukarıda yaşanan gerçek sorunlardan bir demeti de aşağıda görebilirsiniz.
Bakan değişiklikleri; Sayın Prof. Dr. Yusuf Tekin, Cumhuriyet tarihimizdeki de 67. Milli Eğitim Bakanıdır, aynı zamanda 2002’den beri aynı iktidar dönemindeki 8. Milli Eğitim Bakanımızdır. Milli Eğitim Bakanlığı aynı iktidar döneminde en sık değiştirilen bakanlık durumundadır.
Okulların durumu; Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilememesi, nitelikli ve niteliksiz algısına mahkûm edilen Liselerimiz, Anadolu liseleri, imam hatip liseleri, meslek liseleri, teknik meslek liseleri vb okul türlerinin çokluğu. Yetersiz mali ve insan gücü kaynağı, eğitimin niteliğini artıracak nitelikli öğretmen eksikliği, sosyal ve kültürel faaliyetlerin gerçekleştirileceği fiziki alanların eksikliği.
Özel okullar; Okul ücretlerinin ekonomik koşulların karşılamayacağı kadar artması, özel okul sahiplerinin içerisinde bulundukları ekonomik kriz, sürdürülebilirliğin imkânsız hale gelmesi, öğretmenlerin ekonomik sorunları ve çalışma koşulları, ücretsiz okuyacak öğrencilerle ilgili mevzuat.
Mesleki eğitim; Tüm bakanlar aslında mesleki eğitimin önemine vurgu yapmaktadırlar ama adeta mesleki eğitimi yıllar içerisinde birikimli olarak yok edilmiştir. Çıraklık, kalfalık, çiftçilik, el sanatları çeşitli nedenlerle cazipliğini kaybetti. MESEM’ler aracılığıyla da çocuk işçiliğine göz yumulduğu ifade ediliyor.
Üniversiteler; Üniversite sayısını ve kontenjanların kontrolsüz bir şekilde artırılması. 2022-2023 Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistiklerine göre, 129’u devlet 75’i Vakıf ve 4’ü de Vakıf MYO olmak üzere ülkemizin 81 ilinde toplam 208 üniversite bulunuyor. Ön lisans düzeyinde 2.822.626 öğrenci, Lisans düzeyinde 3.740.171 öğrenci, Yüksek Lisans düzeyinde 409.559 ve doktora düzeyinde de 108.933 öğrenci toplamda da 7 milyon 81 bin 289 öğrenci öğrenim görüyor.
Buna karşılık öğretim elemanlarının 34.280'i profesör, 22.462'si doçent, 44.216'sı doktor öğretim üyesi, 37.039'u öğretim görevlisi ve 46.569'u araştırma görevlisi olmak üzere toplamda da 184.566 öğretim elemanı bulunuyor. Ancak tüm bu verilere göre içerisinde 6 bini aşkın bölümün (hemşirelik, hukuk ve farklı mühendislik programları da dahil) 1453’ünde yaklaşık ¼’ünde hiç profesör yok, 1050 bölümde ise doçent de bulunmuyor.
Her ile bir hatta daha fazla üniversite, plansız bir üniversite yapılanması, YÖK’ün varlığı ve iş dünyasıyla kopuk bir üniversite hayatı, istihdam fazlası mezunlar vb.
Öğretmenler; Öğretmen yetiştirme, atama sayıları ve atanamayan öğretmenler, kariyer sistemi, mülakat, liyakat, yönetici seçimi, öğretmen yetiştiren kurumlardan mezun olanların sayısının her yıl atanan öğretmenlerden çok daha fazla olması. Stratejik planlama hataları.
Özel okul öğretmenlerinin yasal ve sosyal haklarının geri planda kalması. Ekonomik koşullarının elverişsizliği, pek çoğunun asgari ücrete mahkûm edilmeleri. Devlette çalışan meslektaşlarına göre hem maaş hem de çalışma koşulları açısından daha geride kalmaları.
Eğitim Fakültelerinin öğretmen yetiştirmede yetersiz kalması, bakanlığın getirmeyi planladığı “Öğretmen Akademileri”. Öğretmenler kendi aralarında kadrolu, sözleşmeli, ücretli diye sınıflandırılmaları, tıpkı piramidin basamakları gibi. En alttakiler ücretli öğretmenler ücret karşılığı derse giriyorlar. Sigortaları eksik yatıyor, emekli olmaları ise hayal.
Piramidin en üst basamağı ise kadrolu öğretmenlerin. Aradaki basamak ise sözleşmeli öğretmenlerin.
Gelin görün ki hepimizin hayatına dokunan öğretmenler bugün çeşit çeşit isimler altında sınıflara giriyorlar. Öğretmenlik meslek yasasının da geçmesi ile oluşacak yeni bir öğretmenler odası manzarası; Bir okulda aynı odada aday öğretmen, öğretmen- sözleşmeli öğretmen, vekil öğretmen, özel sektör öğretmeni, piktes öğretmeni, uzman öğretmen, ücretli öğretmen, başöğretmen.
Sınavlar; Bitmeyen ve gençlerin önünde heyecanlarını, motivasyonlarını ve umutlarını korumak zorunda oldukları sınavlar. Liseye geçiş - LGS, Yükseköğrenime geçiş – YKS ve mesleğe adım atmak, işe yerleşmek için ise – KPSS. Öğrencilerin ya da mezunların sırtındaki yük okudukları okullardan mezun olmakla bitmiyor asıl sıkıntılar bu sıkıntıların çözümü olarak görülen sınavların omuzlarındaki ağır baskısı. Doğru eğitim ve doğru yönlendirme ile sınavların en asgariye indirilmesi çözümün anahtarıdır.
Öğrencilerin durumu; Mutsuz bir öğrenci kitlesi, hazır oluşluğu olmadan bir üst sınıfa geçmek, yap boza dönen sınavlar, değişen müfredatlar, ölçme ve değerlendirme sistemleri, sınıf geçme/kalma meseleleri, disiplin, akran zorbalığı, kılık kıyafet serbestliği, çocukluk ve ergenlik problemleri ve daha fazlaları.
Müfredat ve yönetmelik değişiklikleri; Yeni hazırlanan müfredat, daha önceden hazırlanan yeni müfredat, yine daha daha önceden hazırlanan yeni müfredat. Yöntem hep aynı az sayıda ve iç paydaşlarla ve kısa sürede gerçekleştirilen müfredat değişiklikleri.
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamında Ortaöğretim Genel Müdürlüğünce 9 dersin öğretim programı ile ortak metni, Temel Eğitim Genel Müdürlüğünce 10 dersin öğretim programı, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce 7 dersin öğretim programı değiştirildi.
Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği değişti. Öğrencilerin en az 50 not ortalaması ile en fazla 3 dersten sorumlu olarak bir üst sınıfa geçebilecekleri, alt sınıf dâhil 6 dersten başarısız olanların ise sınıf tekrarı yapacakları yeni sınıf geçme sistemi.
Bakanlık raporlarına bakıldığında her şey düzenli gidiyor ama baktığınız pencere değişince baktığınızla gördüğünüz aynı şey olmayabilir. Milli eğitimin milli olabilmesi için siyasetin dışında ele alınması ortak mutabakat ile geleceğin inşa edilebileceği politikalar üretilmesi gerekir.
Takdir sizlerin…
Kaynakça.
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/gelenek-ile-gelecek-ic-ice-7139715
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2739684
https://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2024_03/02091736_meb2023yiliidarefaaliyetraporu.pdf
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Alparslan Dartan İstanbul PDR Şube Başkanı
23.Ağu.2024
Eğitimde Bakmak ile Görmek ve Türkiye Yüzyılı!
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı “İstiklalden İstikbale, Türkiye Yüzyılını inşa edecek nesiller yetiştirmek” (Yusuf Tekin) Bir birleşenler topluluğu olan devlet, yönetimi, yasası, felsefesi, politikası,...
27.Şub.2024
Özel okul velisi, öğretmeni ve okul sahipleri: Sesimizi duyan var mı?
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Türkiye’de temel becerilerden yoksun, performans göstergelerine özellikle de sınava ve sonuçlarına odaklı bir eğitim anlayışı sürdürülürken eğitimde niceliksel...
06.Şub.2024
MEB’in ortak sınavlarının sonuçları hakkında neyi, ne kadar biliyoruz?
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Millî Eğitim Bakanlığı, geçen yıl Eylül ayında öğrencilerin gelişimini takip etmek, müfredatın işlenmesinde okullar arasında bütünlük sağlamak ve...
06.Kas.2023
Cumhuriyetin 100. Yılında Eğitim: Toplumcu mu, Bireyci mi?
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR UzmanıMerak, kendi kendine öğrenme, deneysellik, keşif ve sorgulama, modern eğitimin ayar damgası olmalıdır. Bu tür bir eğitim yaratıcılığı...
24.Eyl.2023
Yeni dönem başlarken; Öğrenciler, Ebeveynler ve Öğretmenler
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Okullar açılırken öğrenciler, öğretmenler ve anne babalar için heyecanlı, endişeli bir süreç de başlamış oldu. Türkiye’de farklı yaş...
01.Eyl.2023
Hayat hep seçimlerden / tercihlerden ibaret midir?
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı İnsanoğlu normal koşullarda doğar, büyür, gelişir, gençleşir, olgunlaşır, yaşlanır ve nihayetinde ölür, doğanın yasası böyle, elbette buna diyecek...
21.Tem.2023
LGS ve YKS: Ulusal Sınavlar ve Sonuçları Üzerine
Alpaslan Dartan – PDR Uzmanı / Eğitim Yöneticisi Haziran ayında gerçekleştirilen ve ulusal sınavlarımız dediğimiz LGS ve YKS’nin bu yıl deprem gibi yaşanan acı deneyime ve...
03.Tem.2023
Yeni Bakan Yeni Umut olacak mı?
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Milli Eğitim Bakanlığına atanan Prof. Dr. Yusuf Tekin, aslında Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü alanından bir profesör....
27.May.2023
Liseler Neden 4 Yıl?
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Eğitim sistemimizdeki belirli dönemlerdekisistem değişikliklerinin genel hayat üzerinde olumlu/olumsuz etkilerini ve uzun yıllar silinmeyecek izleri görebiliyoruz. Son yıllarda Liselerde...
27.Nis.2023
YÖK değişir mi ya da üniversiteler nicelikten niteliğe doğru değişir mi?
Alpaslan Dartan / Eğitim Yöneticisi - PDR Uzmanı Uzunca bir süre seçimlerin tarihine endeksli olarak ne zaman yapılacağı belirsiz olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı seçim tarihinin öne...
31.Mar.2023
Eğitim ülkemizde ‘Bir Ülke Meselesi’ olamadı!
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı 1920 yılından bugüne geçen 98 yılda 66. Milli Eğitim Bakanı olarak görevini sürdüren Prof. Dr. Mahmut Özer de...
27.Şub.2023
Deprem / Büyük Felaket Travmaların Nedeni
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Türkiye, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı. İlki 7,7 ikincisi 7,6 büyüklüğündeki deprem; Kahramanmaraş,...
28.Ara.2022
Yükseköğretim Kurulunda Girdi Esaslı Düzenlemelerin Yansımaları
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yükseköğretimdeki eğitim kalitesini yükseltmek için “süreç odaklı düzenlemeler ve çıktı esaslı düzenlemeler" olmak üzere üç...
22.Kas.2022
Eğitimde kurumsal hafıza ve sürdürülebilir politikalar özlemi
Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Evet, ana başlıkları ile çok değil son üç Milli Eğitim Bakanı’nın öğretmen yetiştirme politikalarından, öğretmenlerin özlük haklarına ve öğretmenlik mesleğinin...
28.Eki.2022
Cumhuriyetin 99. Yılında Tarihi Okullar
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Okullar, bir toplumun sosyalleşmesinde ve değerlerinin bireylere aktarımında en önemli kurumlardan birisidir. Puzzle’ın her bir parçası toplumun tüm...
26.Eyl.2022
EĞİTİMİN PANORAMASI
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Millî Eğitim İstatistikleri-Örgün Eğitim 2021-2022 verileri ışığında EĞİTİMİN PANORAMASI 2022 -2023 eğitim ve öğretim yılı, 12 Eylül 2022 Pazartesi günü...
22.Ağu.2022
Öğretmenler ayrıştırılıyor mu?
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Son zamanlarda öğretmenler arasında Milli Eğitim Bakanlığının açıkladığı “Uzman Öğretmenlik / Başöğretmenlik Eğitim Programı ve Yazılı Sınav Takvimi”ne...
18.Tem.2022
Üniversite Yaşamı ve Çoklu Kariyer Fırsatları
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Çocukken büyüklerimiz hepimize “Büyüdüğünde ne olmak istersin?” sorusunu sorardı. Bizler o zamanlar neredeyse ezberlemiş gibi hep aynı cevapları...
25.May.2022
Eğitimde Demokratik ve Katılımcı Bir Yönetim
Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Günümüzde teknolojik gelişmelere ve dijitalleşen dünya düzenine rağmen eğitim ve öğretim faaliyetleri ve eğitim liderliği etkileşim ve psikolojiye...
06.May.2022
Dondurulmuş gençliğin YKS Sınavı
Alpaslan Dartan - PDR Uzmanı / Eğitim Yöneticisi artı eğitim dergisinin bundan önceki sayısında eğitimin gündemini oluşturan Yükseköğretim Kurulu’nun Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) ilişkin aldığı TYT...
Eğitimde Bakmak ile Görmek ve Türkiye Yüzyılı!
Özel okul velisi, öğretmeni ve okul sahipleri: Sesimizi duyan var mı?
MEB’in ortak sınavlarının sonuçları hakkında neyi, ne kadar biliyoruz?
Cumhuriyetin 100. Yılında Eğitim: Toplumcu mu, Bireyci mi?
Yeni dönem başlarken; Öğrenciler, Ebeveynler ve Öğretmenler
Hayat hep seçimlerden / tercihlerden ibaret midir?
LGS ve YKS: Ulusal Sınavlar ve Sonuçları Üzerine
Yeni Bakan Yeni Umut olacak mı?
Liseler Neden 4 Yıl?
YÖK değişir mi ya da üniversiteler nicelikten niteliğe doğru değişir mi?