Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Yeni YÖK Tasarısı yayımlandı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kamuoyuyla paylaştığı yasa tasarısı taslağına ilişkin görüşleri almaya devam ediyor. Sizde görüşlerinizi paylaşmak istiyorsanız YÖK’ün sitesini ziyaret edebilir ve görüşlerinizi oradan paylaşabilirsiniz.

Yeni YÖK yasası nasıl olmalı Tıklayın görüşünüzü belirtin

YÖK, bünyesinde oluşturduğu 'yeniyasa.yok.gov.tr' internet sitesi üzerinden kamuoyunun taslağa ilişkin görüşlerini alırken, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya da yeniden görüştüğü rektörlere ''Yeni YÖK yasası nasıl olmalı-'' sorusunu yöneltiyor.

Çetinsaya'dan yoğun mesai

Taslağın hazırlık sürecinde öğrenciden rektöre, üniversitenin idari personelinden eğitim muhabirleri ve editörlerine, kamu kurum ve kuruluşlarından sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine kadar çok sayıda kişinin görüşlerine başvuran YÖK, taslak açıklandıktan sonra da çalışmalarında hız kesmedi.

YÖK'te taslağa ilişkin toplantılar sürerken, Gökhan Çetinsaya da rektörlerle gruplar halinde görüşmeye başladı. Dün 44 rektörle biraraya gelen Çetinsaya, görüş ve önerileri dinledi. Çetinsaya, bu ay içerisinde diğer üniversitelerin rektörleriyle de biraraya gelecek.

Kadın akademisyenlerin sayısı artıyor İşte istatistikler

Kurulda rektörler düzeyinde yapılan toplantılar, ilerleyen günlerde araştırma görevlileri, yardımcı doçentler, doçentler, profesörler ve üniversite genel sekreterleriyle devam edecek.

Araştırma görevlileriyle 12 Kasım'da, yardımcı doçentler ve rektörlerle 13 Kasım'da, doçentlerle 14 Kasım'da, profesörlerle 15 Kasım'da, üniversite genel sekreterleriyle 16 Kasım'da ve rektörlerle 20 Kasım'da toplantılar yapılacak. Görüşmeler, ilgili eğitim sendikaları, öğrenci temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınmasıyla sürecek.

Görüşler gelmeye başladı

Yeni yasa çalışmalarına ilişkin oluşturulan sitede, ilgililer taslakla ilgili görüşlerini bildirmeye başladı.

Son iki gün içinde aralarında Atatürk Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin de bulunduğu 38 üniversite, taslağa ilişkin görüşlerini iletirken, yüzü aşkın vatandaş da geleceğin yükseköğretiminin nasıl olması gerektiği konusunda yorumda bulundu.

Tarafların önerilerinin alınmasının ardından son şekli verilerek YÖK Genel Kurulu'na sunulacak taslak, Aralık ayında Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderilecek.

Süreç nasıl gelişti

YÖK, 1981 yılında çıkarılan Yükseköğretim Kanunu ile kuruldu ve özellikle son yıllarda yeni yasa için çalışmalarına hız verdi. Bu kapsamda, 400 katılımcının iştirak ettiği 3 çalıştay sonrası hazırlanan YÖK Strateji Belgesi, yasa taslağının da temellerini oluşturdu.

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, göreve gelmesinin ardından yasa taslağı çalışmalarını hızlandırarak, akademisyen ve öğrencilerle bölge toplantılarında biraraya geldi. Çetinsaya, 168 üniversitenin rektör ve öğrenci konsey başkanlarına, yeni yükseköğretim yasasının nasıl olması gerektiği konusundaki görüşlerini sordu.

Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması sürecinde rektörlerden öğrenci konseylerine, idari personelden kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerine kadar toplumun her kesiminden paydaşlarla çalıştaylar düzenlendi, raporlar hazırlandı. Üniversiteler de kendi bünyelerinde gerçekleştirdikleri çalıştaylarla yeni yasa çalışmalarına katkı sağladı.

Çetinsaya, 14 Eylül 2012'de Üniversitelerarası Kurul'da tüm üniversitelerin rektörlerine yasa taslağıyla ilgili sunum yaptı ve taslağı üniversitelerin görüşüne açtı. Taslak, 5 Kasım'da kamuoyunun görüşüne sunuldu.

İlgili haberler için tıklayın

> Yeni YÖK nasıl olmalı? Tıklayın bu sürece siz de katılın

Yeni YÖK Tasarısı yayımlandı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kamuoyuyla paylaştığı yasa tasarısı taslağına ilişkin görüşleri almaya devam ediyor. Sizde görüşlerinizi paylaşmak istiyorsanız YÖK’ün sitesini ziyaret edebilir ve görüşlerinizi oradan paylaşabilirsiniz.

Yeni YÖK yasası nasıl olmalı Tıklayın görüşünüzü belirtin

YÖK, bünyesinde oluşturduğu 'yeniyasa.yok.gov.tr' internet sitesi üzerinden kamuoyunun taslağa ilişkin görüşlerini alırken, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya da yeniden görüştüğü rektörlere ''Yeni YÖK yasası nasıl olmalı-'' sorusunu yöneltiyor.

Çetinsaya'dan yoğun mesai

Taslağın hazırlık sürecinde öğrenciden rektöre, üniversitenin idari personelinden eğitim muhabirleri ve editörlerine, kamu kurum ve kuruluşlarından sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine kadar çok sayıda kişinin görüşlerine başvuran YÖK, taslak açıklandıktan sonra da çalışmalarında hız kesmedi.

YÖK'te taslağa ilişkin toplantılar sürerken, Gökhan Çetinsaya da rektörlerle gruplar halinde görüşmeye başladı. Dün 44 rektörle biraraya gelen Çetinsaya, görüş ve önerileri dinledi. Çetinsaya, bu ay içerisinde diğer üniversitelerin rektörleriyle de biraraya gelecek.

Kadın akademisyenlerin sayısı artıyor İşte istatistikler

Kurulda rektörler düzeyinde yapılan toplantılar, ilerleyen günlerde araştırma görevlileri, yardımcı doçentler, doçentler, profesörler ve üniversite genel sekreterleriyle devam edecek.

Araştırma görevlileriyle 12 Kasım'da, yardımcı doçentler ve rektörlerle 13 Kasım'da, doçentlerle 14 Kasım'da, profesörlerle 15 Kasım'da, üniversite genel sekreterleriyle 16 Kasım'da ve rektörlerle 20 Kasım'da toplantılar yapılacak. Görüşmeler, ilgili eğitim sendikaları, öğrenci temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınmasıyla sürecek.

Görüşler gelmeye başladı

Yeni yasa çalışmalarına ilişkin oluşturulan sitede, ilgililer taslakla ilgili görüşlerini bildirmeye başladı.

Son iki gün içinde aralarında Atatürk Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin de bulunduğu 38 üniversite, taslağa ilişkin görüşlerini iletirken, yüzü aşkın vatandaş da geleceğin yükseköğretiminin nasıl olması gerektiği konusunda yorumda bulundu.

Tarafların önerilerinin alınmasının ardından son şekli verilerek YÖK Genel Kurulu'na sunulacak taslak, Aralık ayında Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderilecek.

Süreç nasıl gelişti

YÖK, 1981 yılında çıkarılan Yükseköğretim Kanunu ile kuruldu ve özellikle son yıllarda yeni yasa için çalışmalarına hız verdi. Bu kapsamda, 400 katılımcının iştirak ettiği 3 çalıştay sonrası hazırlanan YÖK Strateji Belgesi, yasa taslağının da temellerini oluşturdu.

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, göreve gelmesinin ardından yasa taslağı çalışmalarını hızlandırarak, akademisyen ve öğrencilerle bölge toplantılarında biraraya geldi. Çetinsaya, 168 üniversitenin rektör ve öğrenci konsey başkanlarına, yeni yükseköğretim yasasının nasıl olması gerektiği konusundaki görüşlerini sordu.

Yükseköğretimin yeniden yapılandırılması sürecinde rektörlerden öğrenci konseylerine, idari personelden kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerine kadar toplumun her kesiminden paydaşlarla çalıştaylar düzenlendi, raporlar hazırlandı. Üniversiteler de kendi bünyelerinde gerçekleştirdikleri çalıştaylarla yeni yasa çalışmalarına katkı sağladı.

Çetinsaya, 14 Eylül 2012'de Üniversitelerarası Kurul'da tüm üniversitelerin rektörlerine yasa taslağıyla ilgili sunum yaptı ve taslağı üniversitelerin görüşüne açtı. Taslak, 5 Kasım'da kamuoyunun görüşüne sunuldu.

İlgili haberler için tıklayın

Son Güncelleme: Perşembe, 08 Kasım 2012 09:24

Gösterim: 1721

Öğretmen atamaları, öğretmen atamalarında değişiklik, öğretmen atamalarında yeni düzenleme yapıldı. Öğretmenler sınav puanına göre yükselecek, Branş öğretmenlerini fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek

Öğretmen atamalarında getirilecek yeni sistemine göre, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerini eğitim fakülteleri; branş öğretmenlerini ise fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek.

Getirilecek yeni sistemine göre, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerini eğitim fakülteleri; branş öğretmenlerini ise fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek. Ayrıca öğretmenler, performanslarının yanı sıra, sınavdan aldıkları puana göre yükselebilecek.

Fen edebiyatlarda ikinci öğretimler kapatılacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından öğretmen yetiştirmeyle ilgili yürütülen "Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi Taslağı" tamamlandı.

Taslağa son şekli verilerek yaklaşık 1 ay önce Başbakanlık'a sunuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın onaylaması durumunda taslak Bakanlar Kurulu'nda görüşülecek.

Taslağa göre artık branş öğretmenlerini fen ve edebiyat fakülteleri yetiştirecek, eğitim fakülteleri ise okul öncesi ve sınıf öğretmenliği bölümleriyle devam edecek. Bu arada Fen edebiyat mezunları pedagojik formasyonu eğitim fakültelerinden almaya devam edecekler.

Önceden bilim adamı yetiştiren Fen-Edebiyat fakültelerinde yine eskiden de bulunan fizik, biyoloji, matematik, edebiyat, felsefe gibi bölümler olacak.

Ancak öğretmen olmak isteyenler de artık bu bölümlere girmek zorunda kalacak. Çünkü Eğitim fakültelerinde bu bölümler olmayacak.

BAŞARILI ÖĞRETMEN YÜKSELEBİLECEK

Ulusal Öğretmen Stratejisi'ne göre, öğretmenlere sınav yolu gözüktü. Yeni sisteme göre öğretmenler, performanslarının yanı sıra, sınavdan aldıkları puana göre yükselebilecek.

Yeni sisteme göre öğretmenlerin tümü, aynı basamaktan mesleğe başlayacaklar ve basamak atlamak için sınava girecekler. Performansları ve akademik başarılarının yanı sıra sınavdan aldıkları puana göre görevde yükselecekler. Başarı oranına göre öğretmenlerin ücretleri, sorumlulukları, statüleri, kariyerleri ve hakları artmış olacak. Statüsü yükseltilmiş öğretmenler, belli bir zaman aralığıyla sınava tabi tutulacak ve bulunduğu statüyü koruması için bu sınavdan geçerli not alması gerekecek. Aksi halde öğretmenin bulunduğu statü, performansına ve sınav notuna göre bir alt konuma düşürülecek. Statüsü yükseltilmiş öğretmene, mesleği ile ilgili bazı konularda öncelik hakkı tanınacak. Bakanlık, bu sistemle hem öğretmeni geliştirmeyi, hem de eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedefliyor.

MAAŞI ARTACAK

Öğretmenler kariyerinde ilerledikçe eğitimin merkezinde yer alacak. Başöğretmen olduğu takdirde maaşı artacak, haftalık çalışma süresinin yarısında öğrencilere eğitim verirken diğer yarısında ise yeni öğretmen olanlara hizmet içi eğitimle tecrübelerini aktaracak. AB ülkelerinde öğretmenler, üç yılda bir sınava tabi tutuluyor. Sınavlarda başarısız olan öğretmen bir yıl kütüphanelerde görevlendiriliyor. Bir yıl sonra yapılan sınavda başarılı olursa öğretmenlik görevi devam ediyor.(haber7)

İlgili haberler için tıklayın

 

> Öğretmen atamaları sil baştan düzenleniyor

Öğretmen atamaları, öğretmen atamalarında değişiklik, öğretmen atamalarında yeni düzenleme yapıldı. Öğretmenler sınav puanına göre yükselecek, Branş öğretmenlerini fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek

Öğretmen atamalarında getirilecek yeni sistemine göre, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerini eğitim fakülteleri; branş öğretmenlerini ise fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek.

Getirilecek yeni sistemine göre, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerini eğitim fakülteleri; branş öğretmenlerini ise fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek. Ayrıca öğretmenler, performanslarının yanı sıra, sınavdan aldıkları puana göre yükselebilecek.

Fen edebiyatlarda ikinci öğretimler kapatılacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından öğretmen yetiştirmeyle ilgili yürütülen "Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi Taslağı" tamamlandı.

Taslağa son şekli verilerek yaklaşık 1 ay önce Başbakanlık'a sunuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın onaylaması durumunda taslak Bakanlar Kurulu'nda görüşülecek.

Taslağa göre artık branş öğretmenlerini fen ve edebiyat fakülteleri yetiştirecek, eğitim fakülteleri ise okul öncesi ve sınıf öğretmenliği bölümleriyle devam edecek. Bu arada Fen edebiyat mezunları pedagojik formasyonu eğitim fakültelerinden almaya devam edecekler.

Önceden bilim adamı yetiştiren Fen-Edebiyat fakültelerinde yine eskiden de bulunan fizik, biyoloji, matematik, edebiyat, felsefe gibi bölümler olacak.

Ancak öğretmen olmak isteyenler de artık bu bölümlere girmek zorunda kalacak. Çünkü Eğitim fakültelerinde bu bölümler olmayacak.

BAŞARILI ÖĞRETMEN YÜKSELEBİLECEK

Ulusal Öğretmen Stratejisi'ne göre, öğretmenlere sınav yolu gözüktü. Yeni sisteme göre öğretmenler, performanslarının yanı sıra, sınavdan aldıkları puana göre yükselebilecek.

Yeni sisteme göre öğretmenlerin tümü, aynı basamaktan mesleğe başlayacaklar ve basamak atlamak için sınava girecekler. Performansları ve akademik başarılarının yanı sıra sınavdan aldıkları puana göre görevde yükselecekler. Başarı oranına göre öğretmenlerin ücretleri, sorumlulukları, statüleri, kariyerleri ve hakları artmış olacak. Statüsü yükseltilmiş öğretmenler, belli bir zaman aralığıyla sınava tabi tutulacak ve bulunduğu statüyü koruması için bu sınavdan geçerli not alması gerekecek. Aksi halde öğretmenin bulunduğu statü, performansına ve sınav notuna göre bir alt konuma düşürülecek. Statüsü yükseltilmiş öğretmene, mesleği ile ilgili bazı konularda öncelik hakkı tanınacak. Bakanlık, bu sistemle hem öğretmeni geliştirmeyi, hem de eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedefliyor.

MAAŞI ARTACAK

Öğretmenler kariyerinde ilerledikçe eğitimin merkezinde yer alacak. Başöğretmen olduğu takdirde maaşı artacak, haftalık çalışma süresinin yarısında öğrencilere eğitim verirken diğer yarısında ise yeni öğretmen olanlara hizmet içi eğitimle tecrübelerini aktaracak. AB ülkelerinde öğretmenler, üç yılda bir sınava tabi tutuluyor. Sınavlarda başarısız olan öğretmen bir yıl kütüphanelerde görevlendiriliyor. Bir yıl sonra yapılan sınavda başarılı olursa öğretmenlik görevi devam ediyor.(haber7)

İlgili haberler için tıklayın

 

Son Güncelleme: Perşembe, 08 Kasım 2012 08:25

Gösterim: 3236

Eğitim-İş tarafından 32 ilde yapılan bir araştırmaya göre Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e artık güvenilmiyor

Eğitim-İş’in 32 ilde 884 öğrenci velisiyle yaptığı araştırma sonuçlarına göre, velilerin yüzde 85’i yeni eğitim sistemi 4+4+4’ü desteklemiyor. Yüzde 78,7’si Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB), yüzde 89’u da Milli Eğitim Bakanı’na güvenmediğini ifade etti.

Hürriyeteğitim’in haberine göre, Eğitim-İş, kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen ve zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran yeni sistemi velilere sordu. ‘4+4+4 Eğitim Sistemine İlişkin Veli Görüşleri’ konulu anket çalışmasına 32 ilden 884 veli katıldı. Anket sonuçlarına göre velilerin yaklaşık yüzde 95’i, 4+4+4 eğitim sistemi uygulamaya konulurken görüşlerinin alınmadığını ifade etti. Yüzde 70’i 4+4+4’ün içeriğini yeterince bilmediğini, yüzde 90,5’i de sistemin velilere yeterince anlatılmadığını, yüzde 85’ten fazlası 4+4+4’ün Türk eğitim sistemine uygun olmadığını, yüzde 80’inden fazlası MEB’in okulları yeni sisteme göre düzenlemediğini, yüzde 84,1’i 4+4+4’ün ideolojik bir uygulama olduğunu, yüzde 78,7’si MEB’e ve yüzde 89’undan fazlası Milli Eğitim Bakanı’na güvenmediğini, yüzde 69’undan fazlası da kaynaştırma eğitimine ihtiyaç duyan öğrenci sayısının artacağı görüşlerini paylaştı.

Velilerin yüzde 89’u da 4+4+4’e destek vermediğini belirtti.

Sistem velilere daha etkili bir şekilde anlatılmalı

Eğitim-İş, velilerle yüz yüze yaptığı anket çalışmasından çıkan sonuçlardan yola çıkarak önerilerini de paylaştı. Sendika, önerilerini şöyle sıraladı:  - MEB, uyguladığı eğitim modelinin içeriğini velilere ve eğitim çalışanlarına daha etkili bir şekilde anlatmalıdır.

- Okulların fiziksel altyapıları ve donanımları düzeltilmelidir. MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay arttırılmalıdır.

- Halkta destek bulmayan bir eğitim modelin başarılı olması imkansızdır. MEB bu uygulamadan vazgeçmelidir.

- 4+4+4 eğitim modeli ile bilimsel eğitimden uzaklaşılmış, eğitim sistemimiz dinselleşmiştir.

- Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır.

- MEB, artan derslik, okul ve öğretmen ihtiyacını öncelikli olarak çözmelidir.

- MEB, eğitim sisteminde yapacağı değişikliklerden önce bilimsel araştırma yapmalı, STK’ların görüşlerini almalıdır.

- MEB, alanında uzman olan eğitimcilerle çalışmalıdır.

> MEB’i ve Bakan Dinçer'i kızdıracak araştırma

Eğitim-İş tarafından 32 ilde yapılan bir araştırmaya göre Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e artık güvenilmiyor

Eğitim-İş’in 32 ilde 884 öğrenci velisiyle yaptığı araştırma sonuçlarına göre, velilerin yüzde 85’i yeni eğitim sistemi 4+4+4’ü desteklemiyor. Yüzde 78,7’si Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB), yüzde 89’u da Milli Eğitim Bakanı’na güvenmediğini ifade etti.

Hürriyeteğitim’in haberine göre, Eğitim-İş, kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen ve zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran yeni sistemi velilere sordu. ‘4+4+4 Eğitim Sistemine İlişkin Veli Görüşleri’ konulu anket çalışmasına 32 ilden 884 veli katıldı. Anket sonuçlarına göre velilerin yaklaşık yüzde 95’i, 4+4+4 eğitim sistemi uygulamaya konulurken görüşlerinin alınmadığını ifade etti. Yüzde 70’i 4+4+4’ün içeriğini yeterince bilmediğini, yüzde 90,5’i de sistemin velilere yeterince anlatılmadığını, yüzde 85’ten fazlası 4+4+4’ün Türk eğitim sistemine uygun olmadığını, yüzde 80’inden fazlası MEB’in okulları yeni sisteme göre düzenlemediğini, yüzde 84,1’i 4+4+4’ün ideolojik bir uygulama olduğunu, yüzde 78,7’si MEB’e ve yüzde 89’undan fazlası Milli Eğitim Bakanı’na güvenmediğini, yüzde 69’undan fazlası da kaynaştırma eğitimine ihtiyaç duyan öğrenci sayısının artacağı görüşlerini paylaştı.

Velilerin yüzde 89’u da 4+4+4’e destek vermediğini belirtti.

Sistem velilere daha etkili bir şekilde anlatılmalı

Eğitim-İş, velilerle yüz yüze yaptığı anket çalışmasından çıkan sonuçlardan yola çıkarak önerilerini de paylaştı. Sendika, önerilerini şöyle sıraladı:  - MEB, uyguladığı eğitim modelinin içeriğini velilere ve eğitim çalışanlarına daha etkili bir şekilde anlatmalıdır.

- Okulların fiziksel altyapıları ve donanımları düzeltilmelidir. MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay arttırılmalıdır.

- Halkta destek bulmayan bir eğitim modelin başarılı olması imkansızdır. MEB bu uygulamadan vazgeçmelidir.

- 4+4+4 eğitim modeli ile bilimsel eğitimden uzaklaşılmış, eğitim sistemimiz dinselleşmiştir.

- Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır.

- MEB, artan derslik, okul ve öğretmen ihtiyacını öncelikli olarak çözmelidir.

- MEB, eğitim sisteminde yapacağı değişikliklerden önce bilimsel araştırma yapmalı, STK’ların görüşlerini almalıdır.

- MEB, alanında uzman olan eğitimcilerle çalışmalıdır.

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Kasım 2012 12:16

Gösterim: 2209

ERG, Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçenin eğitim sisteminin ihtiyaçları için yeterli olmadığını belirtti. ERG tarafından, 22.1 milyar TL ek sermaye bulunmazsa eğitimin kalitesinde gerileme yaşanabileceği yorumu yapıldı

ERG, 8 Kasım Perşembe günü TBMM’de görüşülecek olan MEB bütçesini ineceledi. Görüşlerini tüm milletvekilleriyle paylaşan ERG’ye göre, MEB’in bütçe artışı olumlu ancak yeterli değil. ERG’nin değerlendirmesine göre, yeni eğitim sistemi nedeniyle öğrenci artışına cevap verebilmek ve  okulöncesi eğitim hedeflerini gerçekleştirebilmek için üç yılda 22,1 milyar TL ek sermaye gideri için kaynak gerekiyor. Aksi takdirde, eğitimin kalitesinde gerileme yaşanabilir.

Hürriyeteğitim’de yer alan habere göre, Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 8 Kasım Perşembe günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek olan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesini eğitimdeki dönüşüm ile Hükümet ve Bakanlık’ın eğitim hedefleri ışığında inceledi. ERG bulgularını ve önerilerini bir politika notu aracılığıyla tüm milletvekilleriyle paylaştı. ERG’nin milletvekilleriyle paylaştığı, ‘Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesinde Öngörülen Artış, Eğitim Sisteminde Yaşanan Dönüşüme ve Kaliteli Eğitimin Gereklerine Ne Ölçüde Yanıt Veriyor?’ başlıklı notta bu artış olumlu değerlendirilmekle birlikte, yetersiz olduğu belirtiliyor ve nedenleri açıklanıyor.

ERG’nin, MEB bütçesi hakkında değerlendirmesi ve gerekçeleri ise şöyle:

MEB’in 19,9 milyar TL’ye ihtiyacı var

Öğrenci sayısındaki hızlı yükseliş, Orta Vadeli Mali Plan’da (OVMP) öngörülen bütçe artışından fazlasını gerektiriyor. 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun sonucunda öğrenci sayılarında ciddi bir artış söz konusu. İlköğretimdeki artış, 66 ayını tamamlamış çocukların zorunlu eğitime katılımından kaynaklanıyor ve yaklaşık 300 binden daha fazla öğrenciye denk geliyor. Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ise, kaynakların yaklaşık 180 bin çocuğun daha ortaöğretime geçiş yapacağı ve ortaöğretimde okulu terk eden yaklaşık 400 bin çocuğun sistem içinde tutulacağı öngörüsüyle düzenlenmesini gerektiriyor. İlk ve ortaöğretimde mevcut derslik gereksinimini ve MEB 2010-2014 Stratejik Planı’nda ifade edilen okulöncesi eğitimde derslik sayısı hedeflerini dikkate alan hesaplamalar, sadece derslik yatırımı için, 2012 fiyatlarıyla, MEB’in 19,9 milyar TL’ye gereksinim duyduğunu ortaya koyuyor.

Okulöncesi için ayrılan kaynaklar yetersiz

Okulöncesinde hem erişimin hem de kalitenin önceliklendirilmesi ve okulöncesi eğitim için ayrılan kamu kaynaklarının hızla arttırılması gerekiyor. Türkiye’de erken çocukluk eğitimi için ayrılan kamu kaynakları, OECD ortalamasının sadece yüzde 5’i düzeyinde. Öngörülen bütçe, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından ifade edilen ve son derece önemli bir hedef olan, 2013-2014’te 48-60 ay yaş grubu için okulöncesi eğitimde yüzde 100 okullulaşma hedefini karşılayacak nitelikte değil.

Eğitim kalitesinde gerileme yaşanabilir

Sekiz yıllık zorunlu eğitime geçiş sonrasındaki beş yıllık dönemde, yatırım giderleri MEB bütçesinin ortalama yüzde 21’ini oluşturmuştur. OVMP 2013-2015’te ise bu oran ortalama yüzde 10’dur. Eğitimin kalitesinde gerileme yaşanmaması için, MEB bütçesi sermaye giderleri kalemi için 2013’te ek 7 milyar TL, 2014’te ek 7,4 milyar TL ve 2015’te ek 7,8 milyar TL’lik kaynak gereksinimi söz konusu.

110 bin 800 öğretmene ve derslik sayısında artışa ihtiyaç var

6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un eğitimin kalitesinde gerilemeye neden olmadan uygulanabilmesi için derslik sayısında kayda değer bir artış gereklidir.

Öğrenci nüfusundaki mevcut ve öngörülen genişleme dikkate alınırsa, OVMP 2013-2015 ile MEB bütçesinde öngörülen artış en iyimser tahminle ancak öğrenci başına yapılan yatırım dışı reel harcamaları sabit tutmaya yeterli olabilir. İlk ve ortaokullarda, sınıf mevcutları ortalama 31 öğrenci olarak varsayıldığında toplam 31 bin 415, liselerde ise sınıf mevcutları ortalama 34 öğrenci olarak temel alındığında toplam 69 bin 413 ek dersliğe gereksinim olduğu tahmin ediliyor. MEB İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı’na göre ilk ve ortaokullarda bir dersliğin maliyeti yaklaşık olarak 175 bin, liselerde ise 200 bin TL’dir. Bu hesaplama sadece derslik yapımı için MEB bütçesinin 18,6 milyar TL’ye gereksinimi olduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca, eğitimin kalitesinden fedakarlık yapılmaması için ortaöğretimde 110 bin 800 öğretmene gereksinim olduğu öngörülüyor. TEPAV sadece 2012-2013 öğretim yılı için ek öğretmen maliyetini 2,1 milyar TL olarak tahmin etmiştir. OVMP 2013-2015’te MEB bütçesi için öngörülen teklif tavanları ile temel eğitimde kalite kaybının nasıl önüne geçileceği ve okulöncesi eğitimde hedeflenen okullulaşma oranlarının nasıl gerçekleştirileceği belirsizdir.

(hürriyeteğitim)

> 22.1 milyar bulunmazsa eğitim kalitesi geriler

ERG, Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçenin eğitim sisteminin ihtiyaçları için yeterli olmadığını belirtti. ERG tarafından, 22.1 milyar TL ek sermaye bulunmazsa eğitimin kalitesinde gerileme yaşanabileceği yorumu yapıldı

ERG, 8 Kasım Perşembe günü TBMM’de görüşülecek olan MEB bütçesini ineceledi. Görüşlerini tüm milletvekilleriyle paylaşan ERG’ye göre, MEB’in bütçe artışı olumlu ancak yeterli değil. ERG’nin değerlendirmesine göre, yeni eğitim sistemi nedeniyle öğrenci artışına cevap verebilmek ve  okulöncesi eğitim hedeflerini gerçekleştirebilmek için üç yılda 22,1 milyar TL ek sermaye gideri için kaynak gerekiyor. Aksi takdirde, eğitimin kalitesinde gerileme yaşanabilir.

Hürriyeteğitim’de yer alan habere göre, Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 8 Kasım Perşembe günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek olan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesini eğitimdeki dönüşüm ile Hükümet ve Bakanlık’ın eğitim hedefleri ışığında inceledi. ERG bulgularını ve önerilerini bir politika notu aracılığıyla tüm milletvekilleriyle paylaştı. ERG’nin milletvekilleriyle paylaştığı, ‘Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesinde Öngörülen Artış, Eğitim Sisteminde Yaşanan Dönüşüme ve Kaliteli Eğitimin Gereklerine Ne Ölçüde Yanıt Veriyor?’ başlıklı notta bu artış olumlu değerlendirilmekle birlikte, yetersiz olduğu belirtiliyor ve nedenleri açıklanıyor.

ERG’nin, MEB bütçesi hakkında değerlendirmesi ve gerekçeleri ise şöyle:

MEB’in 19,9 milyar TL’ye ihtiyacı var

Öğrenci sayısındaki hızlı yükseliş, Orta Vadeli Mali Plan’da (OVMP) öngörülen bütçe artışından fazlasını gerektiriyor. 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun sonucunda öğrenci sayılarında ciddi bir artış söz konusu. İlköğretimdeki artış, 66 ayını tamamlamış çocukların zorunlu eğitime katılımından kaynaklanıyor ve yaklaşık 300 binden daha fazla öğrenciye denk geliyor. Ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ise, kaynakların yaklaşık 180 bin çocuğun daha ortaöğretime geçiş yapacağı ve ortaöğretimde okulu terk eden yaklaşık 400 bin çocuğun sistem içinde tutulacağı öngörüsüyle düzenlenmesini gerektiriyor. İlk ve ortaöğretimde mevcut derslik gereksinimini ve MEB 2010-2014 Stratejik Planı’nda ifade edilen okulöncesi eğitimde derslik sayısı hedeflerini dikkate alan hesaplamalar, sadece derslik yatırımı için, 2012 fiyatlarıyla, MEB’in 19,9 milyar TL’ye gereksinim duyduğunu ortaya koyuyor.

Okulöncesi için ayrılan kaynaklar yetersiz

Okulöncesinde hem erişimin hem de kalitenin önceliklendirilmesi ve okulöncesi eğitim için ayrılan kamu kaynaklarının hızla arttırılması gerekiyor. Türkiye’de erken çocukluk eğitimi için ayrılan kamu kaynakları, OECD ortalamasının sadece yüzde 5’i düzeyinde. Öngörülen bütçe, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından ifade edilen ve son derece önemli bir hedef olan, 2013-2014’te 48-60 ay yaş grubu için okulöncesi eğitimde yüzde 100 okullulaşma hedefini karşılayacak nitelikte değil.

Eğitim kalitesinde gerileme yaşanabilir

Sekiz yıllık zorunlu eğitime geçiş sonrasındaki beş yıllık dönemde, yatırım giderleri MEB bütçesinin ortalama yüzde 21’ini oluşturmuştur. OVMP 2013-2015’te ise bu oran ortalama yüzde 10’dur. Eğitimin kalitesinde gerileme yaşanmaması için, MEB bütçesi sermaye giderleri kalemi için 2013’te ek 7 milyar TL, 2014’te ek 7,4 milyar TL ve 2015’te ek 7,8 milyar TL’lik kaynak gereksinimi söz konusu.

110 bin 800 öğretmene ve derslik sayısında artışa ihtiyaç var

6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un eğitimin kalitesinde gerilemeye neden olmadan uygulanabilmesi için derslik sayısında kayda değer bir artış gereklidir.

Öğrenci nüfusundaki mevcut ve öngörülen genişleme dikkate alınırsa, OVMP 2013-2015 ile MEB bütçesinde öngörülen artış en iyimser tahminle ancak öğrenci başına yapılan yatırım dışı reel harcamaları sabit tutmaya yeterli olabilir. İlk ve ortaokullarda, sınıf mevcutları ortalama 31 öğrenci olarak varsayıldığında toplam 31 bin 415, liselerde ise sınıf mevcutları ortalama 34 öğrenci olarak temel alındığında toplam 69 bin 413 ek dersliğe gereksinim olduğu tahmin ediliyor. MEB İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı’na göre ilk ve ortaokullarda bir dersliğin maliyeti yaklaşık olarak 175 bin, liselerde ise 200 bin TL’dir. Bu hesaplama sadece derslik yapımı için MEB bütçesinin 18,6 milyar TL’ye gereksinimi olduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca, eğitimin kalitesinden fedakarlık yapılmaması için ortaöğretimde 110 bin 800 öğretmene gereksinim olduğu öngörülüyor. TEPAV sadece 2012-2013 öğretim yılı için ek öğretmen maliyetini 2,1 milyar TL olarak tahmin etmiştir. OVMP 2013-2015’te MEB bütçesi için öngörülen teklif tavanları ile temel eğitimde kalite kaybının nasıl önüne geçileceği ve okulöncesi eğitimde hedeflenen okullulaşma oranlarının nasıl gerçekleştirileceği belirsizdir.

(hürriyeteğitim)

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Kasım 2012 14:28

Gösterim: 2299

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, öğretmen atamaları, öğretmen açığı ve hükümetin öğretmen atamalarıyla ilgili politikalarını NTV’ye değerlendirdi

Maliye Bakanı’ndan öğretmen atamaları açıklamasıMaliye Bakanı Mehmet Şimşek, gündemdeki gelişmeleri NTV canlı yayınında Ankara İstihbarat Şefi Ahmet Ergen'e değerlendirdi.

Kamu çalışanlarına enflasyon farkı

Kamu çalışanlarına enflasyon farkı zammı konusunda bir çalışmanın yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Şimşek, 2012'nin ilk 6 ayında enflasyon oranının yüzde 1,9 olduğunu, fakat memura yüzde 4 oranında maaş artışı yapıldığını söyledi.

Yılın ilk yarısında enflasyonun 2 katından fazla maaş artışı yapıldığına dikkati çeken Şimşek, ''(Yılın ikinci yarısında) İlk 4 ayda enflasyon yüzde 3,35 şu an itibariyle. Yani önümüzdeki 2 ayda enflasyon eğer 0,65 puanın altına düşmezse veya o civarda kalmazsa takdir edersiniz ki ilave artış gündeme gelebilir'' dedi.

"Her mezun olanı atayamayız"

Atanamayan öğretmenler konusunda nasıl bir takvimin işleyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, orta vadede öğretmen ihtiyacını sıfırlayacaklarını fakat bunun herhangi bir şekilde eğitim fakültelerinden mezun olmuş herkesi öğretmen olarak atayacakları anlamına gelmediğini bildirdi.

Şimşek, öğretmen açığının sıfırlanmasından sonra belki emeklilerin yerine hariç olmak üzere hiç öğretmen atanamayacağını kaydederek, ''Dolayısıyla o konunun yanlış anlaşılmaması için çok açık ve net konuşuyorum bizim sıfırlayacağımız alan öğretmen açığıdır'' dedi.

Sözleşmeli personelin kadroya alınması

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sözleşmeli personelin kadroya alınmasına yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın çalışma yaptığını ancak zamanlaması konusunda tam bir süre veremeyeceğini söyledi. Olması gerekenin, işçi-memur ayrımının ortadan kalkması olduğunu dile getiren Şimşek, ''İdeal olarak vatandaşımıza kaliteli hizmet açısından, iyi performans açısından hiç kimseye hayat boyu garanti bir işin olmaması lazım. Çünkü bu performansı düşürüyor, hizmet kalitesini düşürüyor. İdeali bu ama Türkiye'de mevcut bir yapı var. Yapı bu çerçevede gidiyor'' dedi.

Maliye Bakanı Şimşek, kamu harcamalarında israfı azaltmayı amaçladıklarını belirterek, kamu harcamalarının önceliklendirilmesine, kamu harcamalarında varsa bir takım fazlalıkların gözden geçirilmesine yönelik, ''kısılabilecek kamu harcaması var mı'', ''yanlış uygulamalar var mı'', bütün bunları gözden geçirmek üzere yeni yaklaşım içinde olacaklarını daha önce ifade ettiklerini belirtti.

> Maliye Bakanı’ndan öğretmen atamaları açıklaması

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, öğretmen atamaları, öğretmen açığı ve hükümetin öğretmen atamalarıyla ilgili politikalarını NTV’ye değerlendirdi

Maliye Bakanı’ndan öğretmen atamaları açıklamasıMaliye Bakanı Mehmet Şimşek, gündemdeki gelişmeleri NTV canlı yayınında Ankara İstihbarat Şefi Ahmet Ergen'e değerlendirdi.

Kamu çalışanlarına enflasyon farkı

Kamu çalışanlarına enflasyon farkı zammı konusunda bir çalışmanın yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Şimşek, 2012'nin ilk 6 ayında enflasyon oranının yüzde 1,9 olduğunu, fakat memura yüzde 4 oranında maaş artışı yapıldığını söyledi.

Yılın ilk yarısında enflasyonun 2 katından fazla maaş artışı yapıldığına dikkati çeken Şimşek, ''(Yılın ikinci yarısında) İlk 4 ayda enflasyon yüzde 3,35 şu an itibariyle. Yani önümüzdeki 2 ayda enflasyon eğer 0,65 puanın altına düşmezse veya o civarda kalmazsa takdir edersiniz ki ilave artış gündeme gelebilir'' dedi.

"Her mezun olanı atayamayız"

Atanamayan öğretmenler konusunda nasıl bir takvimin işleyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, orta vadede öğretmen ihtiyacını sıfırlayacaklarını fakat bunun herhangi bir şekilde eğitim fakültelerinden mezun olmuş herkesi öğretmen olarak atayacakları anlamına gelmediğini bildirdi.

Şimşek, öğretmen açığının sıfırlanmasından sonra belki emeklilerin yerine hariç olmak üzere hiç öğretmen atanamayacağını kaydederek, ''Dolayısıyla o konunun yanlış anlaşılmaması için çok açık ve net konuşuyorum bizim sıfırlayacağımız alan öğretmen açığıdır'' dedi.

Sözleşmeli personelin kadroya alınması

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sözleşmeli personelin kadroya alınmasına yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın çalışma yaptığını ancak zamanlaması konusunda tam bir süre veremeyeceğini söyledi. Olması gerekenin, işçi-memur ayrımının ortadan kalkması olduğunu dile getiren Şimşek, ''İdeal olarak vatandaşımıza kaliteli hizmet açısından, iyi performans açısından hiç kimseye hayat boyu garanti bir işin olmaması lazım. Çünkü bu performansı düşürüyor, hizmet kalitesini düşürüyor. İdeali bu ama Türkiye'de mevcut bir yapı var. Yapı bu çerçevede gidiyor'' dedi.

Maliye Bakanı Şimşek, kamu harcamalarında israfı azaltmayı amaçladıklarını belirterek, kamu harcamalarının önceliklendirilmesine, kamu harcamalarında varsa bir takım fazlalıkların gözden geçirilmesine yönelik, ''kısılabilecek kamu harcaması var mı'', ''yanlış uygulamalar var mı'', bütün bunları gözden geçirmek üzere yeni yaklaşım içinde olacaklarını daha önce ifade ettiklerini belirtti.

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Kasım 2012 11:51

Gösterim: 2893


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.