Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasına ilişkin düzenleme ile eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedeflediklerini söyledi. Mevcut sistemde öğrencilerin okulla dershane arasında koşuşturmak zorunda olduğunu belirten Bozdağ, "Düzenleme meclisten geçtiğinde dershaneler zamanla özel okullara ya da başka eğitim kurumlarına dönüşecek. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor" dedi.Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, partisinin il başkanlığı kongresine katılmak üzere sabah saatlerinde Uşak'a geldi. Vali Özdemir Çakacak'ı ziyaret eden Bekir Bozdağ, burada gazetecilerin sorularını cevapladı.
4+4+4 sistemi ile eğitimdeki kaliteyi artırmak ve haksızlıkları ortadan kaldırmak istediklerini belirten Bekir Bozdağ, şöyle konuştu: "Çocuklarımız mevcut sistemde okulla dershane arasında koşuşturmaca yaşıyor. İkisi arasında sıkışıp kalıyorlar. Aileler çocuklarını dershanelere göndermek için büyük ekonomik zorluklar çekiyor. Yeni düzenleme ile bu sorunları aşmayı ve eğitimde kaliteyi artırmayı planlıyoruz. Çocuklarımız oyun dahi oynayacak vakit bulamıyor. Eğer okullardaki eğitim seviyesini yükseltip daha başarılı hale getirirsek çocuklarımız daha iyi eğitim alır. Böylece aileler çocuklarını dershaneye gönderme ihtiyacı duymaz ve büyük bir külfetten kurtulur. Dershaneler de zamanla özel okullara ya da başka eğitim kurumlarına dönüşür."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasına ilişkin düzenleme ile eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedeflediklerini söyledi. Mevcut sistemde öğrencilerin okulla dershane arasında koşuşturmak zorunda olduğunu belirten Bozdağ, "Düzenleme meclisten geçtiğinde dershaneler zamanla özel okullara ya da başka eğitim kurumlarına dönüşecek. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor" dedi.Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, partisinin il başkanlığı kongresine katılmak üzere sabah saatlerinde Uşak'a geldi. Vali Özdemir Çakacak'ı ziyaret eden Bekir Bozdağ, burada gazetecilerin sorularını cevapladı.
4+4+4 sistemi ile eğitimdeki kaliteyi artırmak ve haksızlıkları ortadan kaldırmak istediklerini belirten Bekir Bozdağ, şöyle konuştu: "Çocuklarımız mevcut sistemde okulla dershane arasında koşuşturmaca yaşıyor. İkisi arasında sıkışıp kalıyorlar. Aileler çocuklarını dershanelere göndermek için büyük ekonomik zorluklar çekiyor. Yeni düzenleme ile bu sorunları aşmayı ve eğitimde kaliteyi artırmayı planlıyoruz. Çocuklarımız oyun dahi oynayacak vakit bulamıyor. Eğer okullardaki eğitim seviyesini yükseltip daha başarılı hale getirirsek çocuklarımız daha iyi eğitim alır. Böylece aileler çocuklarını dershaneye gönderme ihtiyacı duymaz ve büyük bir külfetten kurtulur. Dershaneler de zamanla özel okullara ya da başka eğitim kurumlarına dönüşür."
Son Güncelleme: Pazar, 25 Mart 2012 19:02
Gösterim: 1730
CHP'den yapılan yazılı açıklamada, kendilerinin seçim öncesi hazırlayıp kamuoyunun bilgisine sundukları, sınav sistemiyle dershanelerin kaldırılması önerisinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından AK Parti Projesi gibi kamuoyuna sunulduğu ileri sürüldü.
CHP Basın Birimi'nden, Başbakan Erdoğan'ın bugün gazetelere yansıyan dershanelere yönelik sözlerine ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı.
"Başbakan Erdoğan'ın 'olmaz' dediği CHP projelerini daha sonra sahiplendiğinin" iddia edildiği açıklamada, "CHP'nin seçim öncesi hazırlayıp kamuoyunun bilgisine sunduğu, bedelli askerlik ve intibak yasası önerilerinden sonra sınav sistemiyle dershanelerin kaldırılması önerisi de Başbakan tarafından AKP projesi gibi kamuoyuna sunuldu. Hükümet, CHP'nin projelerini kaynak belirtmeden kendi projesiymiş gibi kullanırken, CHP bu projeleri açıkladığında görmezden gelen yazarların, çizerlerin, gazetecilerin 'CHP proje üretmiyor' demeye devam etmesi ise, hükümetin intihalci eğilimine medyanın göz yumması anlamına gelmektedir. Bu nedenle, 'CHP proje üretmiyor' diyen ve böylece CHP'ye haksızlık yapan medya mensuplarını da , vicdanları ve mesleki sorumluluklarıyla
başbaşa kalarak kendi kendileriyle hesaplaşmaya ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeye çağırıyoruz" ifadelerine yer verildi.
CHP'nin seçim öncesi hazırladığı ve kamuoyuna açıkladığı Eğitim Raporunda yer alan "SBS sınavı ile dershanelerin kaldırılmasını" öngören bölümün de aktarıldığı açıklamada, rapordaki şu ifadeler yer aldı:
"Yeni oluşturulacak sistemde üniversiteye girişte üç ana unsur ön plana çıkacaktır. Öğrencinin ortaöğretimdeki performansının da değerlendirilmesi ve ortaöğretim sistemine verilen önemin üniversiteye yansıtılması, öğrencinin yetenek ve kavrama kapasitesini ölçen, açık uçlu sorular içeren, öğrencinin yıl içinde birden fazla girebileceği bir sınavın yapılması, üniversitelerin öğrenci seçiminde söz sahibi olması ve sınav sonucuna göre karar verebilmesi Dershanelerin öğrenci başarısına önemli katkı getirmediği çeşitli
araştırmalarla doğrulanmıştır.
Bu nedenle ülkemizde dershane gerçeğine ciddi bir çözüm getirmek ve dershaneleri eğitimin gündeminden çıkarmak gerekmektedir.
ÖSYS'de yapılacak çok yönlü iyileştirmeler ve yükseköğretim kapasitelerinin genişlemesiyle birlikte, yükseköğretime geçiş sürecinde öğrenciler, aileler, öğretmenler ve okul yöneticileri üzerindeki aşırı kaygı ve baskılardan kaynaklanan dershanelere yönelim azalacak, böylece daha güvenilir bir seçme süreci ve daha iyi işleyen bir ortaöğretim sistemi oluşacaktır.
Diğer yandan dershanelerin öğretmenler için önemli bir istihdam alanı oluşturduğu bir
gerçektir. Okul, eğitimin merkezi haline getirilirken, dershanelerde var olan öğrenim birikim ve deneyiminin en yararlı biçimde, israf edilmeksizin değerlendirilmesi hedeflenmektedir.
Dershanelerin özel okul statüsüne geçirilmesi ya da meslek okul ve kurslarına dönüştürülerek üniversiteye devam edemeyen gençler için ciddi bir seçenek oluşturması amacıyla gerekli çalışmaların yapılması, orta ve uzun vadede alınacak önlemlerdendir. Bu şekilde, bugün dershane sektörüne harcanmakta olan büyük miktarların boşa gitmemesi ve etkin şekilde değerlendirilmesi sağlanacaktır."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP'den yapılan yazılı açıklamada, kendilerinin seçim öncesi hazırlayıp kamuoyunun bilgisine sundukları, sınav sistemiyle dershanelerin kaldırılması önerisinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından AK Parti Projesi gibi kamuoyuna sunulduğu ileri sürüldü.
CHP Basın Birimi'nden, Başbakan Erdoğan'ın bugün gazetelere yansıyan dershanelere yönelik sözlerine ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı.
"Başbakan Erdoğan'ın 'olmaz' dediği CHP projelerini daha sonra sahiplendiğinin" iddia edildiği açıklamada, "CHP'nin seçim öncesi hazırlayıp kamuoyunun bilgisine sunduğu, bedelli askerlik ve intibak yasası önerilerinden sonra sınav sistemiyle dershanelerin kaldırılması önerisi de Başbakan tarafından AKP projesi gibi kamuoyuna sunuldu. Hükümet, CHP'nin projelerini kaynak belirtmeden kendi projesiymiş gibi kullanırken, CHP bu projeleri açıkladığında görmezden gelen yazarların, çizerlerin, gazetecilerin 'CHP proje üretmiyor' demeye devam etmesi ise, hükümetin intihalci eğilimine medyanın göz yumması anlamına gelmektedir. Bu nedenle, 'CHP proje üretmiyor' diyen ve böylece CHP'ye haksızlık yapan medya mensuplarını da , vicdanları ve mesleki sorumluluklarıyla
başbaşa kalarak kendi kendileriyle hesaplaşmaya ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeye çağırıyoruz" ifadelerine yer verildi.
CHP'nin seçim öncesi hazırladığı ve kamuoyuna açıkladığı Eğitim Raporunda yer alan "SBS sınavı ile dershanelerin kaldırılmasını" öngören bölümün de aktarıldığı açıklamada, rapordaki şu ifadeler yer aldı:
"Yeni oluşturulacak sistemde üniversiteye girişte üç ana unsur ön plana çıkacaktır. Öğrencinin ortaöğretimdeki performansının da değerlendirilmesi ve ortaöğretim sistemine verilen önemin üniversiteye yansıtılması, öğrencinin yetenek ve kavrama kapasitesini ölçen, açık uçlu sorular içeren, öğrencinin yıl içinde birden fazla girebileceği bir sınavın yapılması, üniversitelerin öğrenci seçiminde söz sahibi olması ve sınav sonucuna göre karar verebilmesi Dershanelerin öğrenci başarısına önemli katkı getirmediği çeşitli
araştırmalarla doğrulanmıştır.
Bu nedenle ülkemizde dershane gerçeğine ciddi bir çözüm getirmek ve dershaneleri eğitimin gündeminden çıkarmak gerekmektedir.
ÖSYS'de yapılacak çok yönlü iyileştirmeler ve yükseköğretim kapasitelerinin genişlemesiyle birlikte, yükseköğretime geçiş sürecinde öğrenciler, aileler, öğretmenler ve okul yöneticileri üzerindeki aşırı kaygı ve baskılardan kaynaklanan dershanelere yönelim azalacak, böylece daha güvenilir bir seçme süreci ve daha iyi işleyen bir ortaöğretim sistemi oluşacaktır.
Diğer yandan dershanelerin öğretmenler için önemli bir istihdam alanı oluşturduğu bir
gerçektir. Okul, eğitimin merkezi haline getirilirken, dershanelerde var olan öğrenim birikim ve deneyiminin en yararlı biçimde, israf edilmeksizin değerlendirilmesi hedeflenmektedir.
Dershanelerin özel okul statüsüne geçirilmesi ya da meslek okul ve kurslarına dönüştürülerek üniversiteye devam edemeyen gençler için ciddi bir seçenek oluşturması amacıyla gerekli çalışmaların yapılması, orta ve uzun vadede alınacak önlemlerdendir. Bu şekilde, bugün dershane sektörüne harcanmakta olan büyük miktarların boşa gitmemesi ve etkin şekilde değerlendirilmesi sağlanacaktır."
Son Güncelleme: Pazar, 25 Mart 2012 17:23
Gösterim: 1661
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, milliyetçilerden 4+4+4'e destek vermelerini beklediklerini belirterek, "Aksi takdirde geçmişte bir yanlış yaptılar DSP ile birleştiler sıkıntıya girdiler. Şimdi de CHP ile hareket ederlerse perişan olacaklarını söylemeye bile gerek duymuyorum". dedi.
AK Parti Tokat İl Başkanlığı 4. Olağan Kongresi'ne katılan Bakan Çelik, Hüseyin Akbaş Spor Salonu'nu hıncahınç dolduran partililere seslendi.
AK Parti İl Başkanı Eyüp Eroğlu, AK Parti Tokat Milletvekillerinin konuşmalarından sonra kürsüye gelen Bakan Çelik, konuşmasına Afganistan'da, Cudi Dağları'nda şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyerek başladı. Türkiye'nin doğusunda Suriye'de yaşananlara, batıda Yunanistan, İtalya'nın durumuna değinen Bakan Çelik, doğu ve batıda yaşanan sıkıntıların ortasındaki Türkiye'nin milleti sayesinde güçlü ve dimdik olduğunu kaydetti.
Konuşmasında dili sürçerek Tokatlılara "Genel sağlık sigortasına geçtik Şanlıurfalılar" diyerek seslenen Bakan Çelik, yeni anayasa çalışmalarına değindi. 12 saatini planlayamayan Türkiye'yi 12 yılı planlayan 2023 vizyonunu planlayan bir ülke haline getirdiklerini ifade eden Bakan Çelik, konuşmasında muhalefet partilerine yüklendi.
Her şey normalleşirken normalleşmeyenin muhalefet olduğunu ifade eden Bakan Çelik, "Onları izliyorsunuz 28 Şubat'a alkış tuttular, 27 Nisan'a selam durdular, Ergenekon üyesi olmak istiyorlar ve darbe yapamadığı için enteresan 'kağıttan kaplan' dediler ordumuza. Niye darbe yapmıyorsunuz diye ordumuza böyle itamda bulundular.
Suriye'deki dikta rejimini destekleyen bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bedenleri 2012'de, ruhları 60 sene geride. 60 sene öncesini yaşayan bir muhalefetle iç içe olduğumuzu öyle tahmin ediyorum hepiniz görüyorsunuz. Ana muhalefetin durumu bu" diye konuştu.
"Ama esas bizi üzen MHP'nin durumudur" diyen Bakan Çelik şöyle devam etti:
"Özellikle 4+4+4 konusunda MHP'nin statükodan yana tavır almamasını Tokat'tan temenni ediyor ve buradan sesleniyorum. Yani milliyetçilik lafla olmaz. Milliyetçilik, milletin değerleri ile bütünleşmektir. Milletin değerleri 28 Şubat'ta yok edilmeye çalışıldı. Milliyetçilerden biz bugün 4+4+4'e destek bekliyoruz, açık söylüyorum. Aksi takdirde geçmişte bir yanlış yaptılar DSP ile birleştiler sıkıntıya girdiler. Şimdi de CHP ile hareket ederlerse perişan olacaklarını söylemeye bile gerek duymuyorum.
Böyle bir muhalefet sıkıntımız var. Bir muhalefet partisi daha var Barış Demokrasi Partisi. Maalesef barışın B'sinden, demokrasinin D'sinden eser olmayan bu partinin Orta Asya'dan Balkanlara kutlanan bahar bayramı Nevruz'u ne hale getirdiklerini gördünüz. Milletin huzurunu ateşe attılar, ateşten atlamak değil. Huzuru ateşe attılar. Onun için vatandaşımızın bunları ibretle takip ettiği inancı içerisindeyim.
Sonuç olarak diyorum ki Tokatlılar, siz değerli AK Parti'lilerin çok büyük sorumluluğu var. Bizlerin büyük sorumlulukları var. Sorumluklarımız bitmedi, belki yeni başlıyor. Çok ciddi bir dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Kol kola, el ele omuz omuza, yürümeye devam etmemiz, daha büyümemiz ve reformlara imza atmamız gerekiyor."
AK Parti İl Başkanı Eyüp Eroğlu'nun tek liste olarak yarıştığı kongrede Bakan Çelik, konuşmasının ardından partide emeği geçenlere plaket takdim etti. Bir partili de Bakan Çelik'e iplerden yaptığı AK Parti motifleri ile süslenen Türkiye haritasını takdim etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, milliyetçilerden 4+4+4'e destek vermelerini beklediklerini belirterek, "Aksi takdirde geçmişte bir yanlış yaptılar DSP ile birleştiler sıkıntıya girdiler. Şimdi de CHP ile hareket ederlerse perişan olacaklarını söylemeye bile gerek duymuyorum". dedi.
AK Parti Tokat İl Başkanlığı 4. Olağan Kongresi'ne katılan Bakan Çelik, Hüseyin Akbaş Spor Salonu'nu hıncahınç dolduran partililere seslendi.
AK Parti İl Başkanı Eyüp Eroğlu, AK Parti Tokat Milletvekillerinin konuşmalarından sonra kürsüye gelen Bakan Çelik, konuşmasına Afganistan'da, Cudi Dağları'nda şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyerek başladı. Türkiye'nin doğusunda Suriye'de yaşananlara, batıda Yunanistan, İtalya'nın durumuna değinen Bakan Çelik, doğu ve batıda yaşanan sıkıntıların ortasındaki Türkiye'nin milleti sayesinde güçlü ve dimdik olduğunu kaydetti.
Konuşmasında dili sürçerek Tokatlılara "Genel sağlık sigortasına geçtik Şanlıurfalılar" diyerek seslenen Bakan Çelik, yeni anayasa çalışmalarına değindi. 12 saatini planlayamayan Türkiye'yi 12 yılı planlayan 2023 vizyonunu planlayan bir ülke haline getirdiklerini ifade eden Bakan Çelik, konuşmasında muhalefet partilerine yüklendi.
Her şey normalleşirken normalleşmeyenin muhalefet olduğunu ifade eden Bakan Çelik, "Onları izliyorsunuz 28 Şubat'a alkış tuttular, 27 Nisan'a selam durdular, Ergenekon üyesi olmak istiyorlar ve darbe yapamadığı için enteresan 'kağıttan kaplan' dediler ordumuza. Niye darbe yapmıyorsunuz diye ordumuza böyle itamda bulundular.
Suriye'deki dikta rejimini destekleyen bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bedenleri 2012'de, ruhları 60 sene geride. 60 sene öncesini yaşayan bir muhalefetle iç içe olduğumuzu öyle tahmin ediyorum hepiniz görüyorsunuz. Ana muhalefetin durumu bu" diye konuştu.
"Ama esas bizi üzen MHP'nin durumudur" diyen Bakan Çelik şöyle devam etti:
"Özellikle 4+4+4 konusunda MHP'nin statükodan yana tavır almamasını Tokat'tan temenni ediyor ve buradan sesleniyorum. Yani milliyetçilik lafla olmaz. Milliyetçilik, milletin değerleri ile bütünleşmektir. Milletin değerleri 28 Şubat'ta yok edilmeye çalışıldı. Milliyetçilerden biz bugün 4+4+4'e destek bekliyoruz, açık söylüyorum. Aksi takdirde geçmişte bir yanlış yaptılar DSP ile birleştiler sıkıntıya girdiler. Şimdi de CHP ile hareket ederlerse perişan olacaklarını söylemeye bile gerek duymuyorum.
Böyle bir muhalefet sıkıntımız var. Bir muhalefet partisi daha var Barış Demokrasi Partisi. Maalesef barışın B'sinden, demokrasinin D'sinden eser olmayan bu partinin Orta Asya'dan Balkanlara kutlanan bahar bayramı Nevruz'u ne hale getirdiklerini gördünüz. Milletin huzurunu ateşe attılar, ateşten atlamak değil. Huzuru ateşe attılar. Onun için vatandaşımızın bunları ibretle takip ettiği inancı içerisindeyim.
Sonuç olarak diyorum ki Tokatlılar, siz değerli AK Parti'lilerin çok büyük sorumluluğu var. Bizlerin büyük sorumlulukları var. Sorumluklarımız bitmedi, belki yeni başlıyor. Çok ciddi bir dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Kol kola, el ele omuz omuza, yürümeye devam etmemiz, daha büyümemiz ve reformlara imza atmamız gerekiyor."
AK Parti İl Başkanı Eyüp Eroğlu'nun tek liste olarak yarıştığı kongrede Bakan Çelik, konuşmasının ardından partide emeği geçenlere plaket takdim etti. Bir partili de Bakan Çelik'e iplerden yaptığı AK Parti motifleri ile süslenen Türkiye haritasını takdim etti.
Son Güncelleme: Pazar, 25 Mart 2012 16:04
Gösterim: 1753
MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey, öğretmenlere 5 yılda bir sınav uygulaması geleceğini söyledi.
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi ve Avrupa Meslek Yüksekokulu işbirliğinde '2023 Perspektifinde Kurumdan Uygulamaya Okul Öncesi Eğitimi Uluslararası Sempozyumu'nun ilk ayağı bugün düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey, öğretmenlere 5 yılda bir sınav yapacaklarını söyledi. Balıbey, "Öncelikle öğretmenleri 5 yıl boyunca eğiteceğiz. Sonra verdiğimiz eğitimleri test etmek amacıyla onlara sınav yapacağız. Bu şekilde hem öğretmenlerin gelişimlerine katkıda bulunmuş olacağız, hem de bizimde onlardan haberimiz olacak" diye konuştu. Balıbey, şöyle devam etti: "Öğretmenler kariyer basamaklarıyla ilgili kendilerini geliştirmeliler. Bilgilerini yenilemeliler. Bu uygulama yeni başlayan tüm öğretmenleri kapsayacak. Uygulayacağımız sınavın yarısı her öğretmenin alanıyla ilgili olacak, diğer yarısını ise genel kültür ve yetenek soruları oluşturacak."
2014'ten sonra uygulanması planlanıyor
Bakanlığın bu uygulama konusunda kararlı olduğunu belirten Ömer Balıbey, "Projemiz şu an taslak aşamasında ama 2014'ten sonra hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu noktada YÖK'ün vereceği karar da önemli" dedi. Balıbey, uygulanması planlanan sınavlar hakkında şu bilgileri verdi: "5 yıl boyunda öğretmenleri özellikle kendi alanlarında eğiteceğiz. Daha sonrasında kazanımları ne olmuş bakacağız. Şu bir gerçek ki Türkiye'de hizmetiçi eğitimler yetersiz. Bu konuda kendimizi geliştirmeliyiz. Her öğretmen 5 yılda 250 saat hizmetiçi eğitim alacak. Bu, 25 yılda 1250, 30 yılda ise 1500 saatlik eğitim demek. Sınavları online olarak yapacağız. Eğitimler de sistem üzerinden alınacak. Her öğretmenin T.C kimlik numaralarını girmeleri yeterli olacak."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey, öğretmenlere 5 yılda bir sınav uygulaması geleceğini söyledi.
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi ve Avrupa Meslek Yüksekokulu işbirliğinde '2023 Perspektifinde Kurumdan Uygulamaya Okul Öncesi Eğitimi Uluslararası Sempozyumu'nun ilk ayağı bugün düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey, öğretmenlere 5 yılda bir sınav yapacaklarını söyledi. Balıbey, "Öncelikle öğretmenleri 5 yıl boyunca eğiteceğiz. Sonra verdiğimiz eğitimleri test etmek amacıyla onlara sınav yapacağız. Bu şekilde hem öğretmenlerin gelişimlerine katkıda bulunmuş olacağız, hem de bizimde onlardan haberimiz olacak" diye konuştu. Balıbey, şöyle devam etti: "Öğretmenler kariyer basamaklarıyla ilgili kendilerini geliştirmeliler. Bilgilerini yenilemeliler. Bu uygulama yeni başlayan tüm öğretmenleri kapsayacak. Uygulayacağımız sınavın yarısı her öğretmenin alanıyla ilgili olacak, diğer yarısını ise genel kültür ve yetenek soruları oluşturacak."
2014'ten sonra uygulanması planlanıyor
Bakanlığın bu uygulama konusunda kararlı olduğunu belirten Ömer Balıbey, "Projemiz şu an taslak aşamasında ama 2014'ten sonra hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu noktada YÖK'ün vereceği karar da önemli" dedi. Balıbey, uygulanması planlanan sınavlar hakkında şu bilgileri verdi: "5 yıl boyunda öğretmenleri özellikle kendi alanlarında eğiteceğiz. Daha sonrasında kazanımları ne olmuş bakacağız. Şu bir gerçek ki Türkiye'de hizmetiçi eğitimler yetersiz. Bu konuda kendimizi geliştirmeliyiz. Her öğretmen 5 yılda 250 saat hizmetiçi eğitim alacak. Bu, 25 yılda 1250, 30 yılda ise 1500 saatlik eğitim demek. Sınavları online olarak yapacağız. Eğitimler de sistem üzerinden alınacak. Her öğretmenin T.C kimlik numaralarını girmeleri yeterli olacak."
Son Güncelleme: Pazar, 25 Mart 2012 16:52
Gösterim: 1887
Daha önce yaptığı açıklamalarda dershaneleri “garabet” olarak değerlendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu kez de “Üniversite giriş sınavlarını da üniversite hazırlık kurslarını ortadan kaldırıyoruz. Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar. Çünkü insanların ellerindeki son imkanları bu alanda kullanmalarını istemiyoruz” sözleri tartışmaları geri getirdi.
Eğitimciler, okullar arası eşitsizlik bulunduğu sürece yarışın kaçınılmaz olduğunu, yarış olan yerde de sınav olacağını belirterek, “Dershanelerin de bu durumda sistemin bir parçası olması kaçınılmaz” diyor. Dershanecilerin görüşleri özetle şöyle:
‘Hiçbir ülkede kalkmadı ki’
- Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı Enver Yücel: “TÖDER olarak Başbakan’ın bu demecini, Türkiye’de eğitimin daha iyi, daha mükemmel hale dönüşebileceği ve bunlar yapıldığı taktirde sınavlara gereksinim kalmayacağını anlatan bir beyanat olarak algıladık. Sayın Başbakan gelecekte üniversitelerimizin sayısının artacağı, herkesin üniversiteye rahatlıkla girebileceğini düşündüğü bir ülke hayal ederek söylüyor. Biz dershane yöneticileri de böyle bir Türkiye’yi isteriz ve arzularız.
Üniversite sınavı kalkabilir, üniversiteler öğrencilerini kendileri seçebilir. Sınavlar bu şekliyle kalkabilir ancak dershaneler kalkmaz. İşlevi değişir. Dünyanın hiçbir ülkesinde kalkmadı ki bizde kalksın. Çünkü insanlar okul dışında bale müzik, resim, İngilizce dersleri alıyor. Eksiklerini tamamlamak için matematik, sosyal dersi alıyor. Bunun adı bir yerde kurs bir yerde dershane. Dershanelerin fiziksel anlamda okula dönüşmesi de mümkün değil. Dershane işletmecileri okullarını da açıyorlar. Ancak mevcut dershaneyi okula dönüştüren olacağını düşünmüyorum.”
‘Yarış varsa sınav da olur’
- Fen Bilimleri Merkezi Dershanesi sahibi Nazmi Arıkan: “Dershaneler diploma vermiyor. İhtiyaç kalmadığı taktirde kendiliğinden kapanır. Konu ihtiyaç meselesi. ‘Sınavı kaldırdım, dershaneleri kaldırdım’ dersiniz ama seçim için ne yapacağınız önemli. Gençler 2 profesörü olan, imkanları olmayan üniversitelere gitmek istemiyor. Tüm üniversiteleri Boğaziçi yapabilirseniz tamam. Ama farklılık olduğu sürece yarış olacaktır. Yarışın olduğu yerde de sınav var. Bu yarışta dershaneleri kapatırsınız insanlar gizli gizli özel ders alır.”
- Final Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı ve TÖDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Taşel: “Dünyanın her yerinde okul dışı eğitime destek veren kuruluşlar var. Dershaneler bazı ülkelerde benimseniyor, doğru çalışmalar yaptığı ve eğitime ciddi katkılar sağladığı kabul ediliyor. Bazı ülkelerde ise tartışma konusu oluyor. Eğitimle ilgili bir sorun yaşandığında ilk suçlanan dershaneler oluyor. Oysa Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde 8’i dershanelere gidiyor. Başka ülkelerde ise bu oran yüzde 70’leri buluyor.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Daha önce yaptığı açıklamalarda dershaneleri “garabet” olarak değerlendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu kez de “Üniversite giriş sınavlarını da üniversite hazırlık kurslarını ortadan kaldırıyoruz. Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar. Çünkü insanların ellerindeki son imkanları bu alanda kullanmalarını istemiyoruz” sözleri tartışmaları geri getirdi.
Eğitimciler, okullar arası eşitsizlik bulunduğu sürece yarışın kaçınılmaz olduğunu, yarış olan yerde de sınav olacağını belirterek, “Dershanelerin de bu durumda sistemin bir parçası olması kaçınılmaz” diyor. Dershanecilerin görüşleri özetle şöyle:
‘Hiçbir ülkede kalkmadı ki’
- Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı Enver Yücel: “TÖDER olarak Başbakan’ın bu demecini, Türkiye’de eğitimin daha iyi, daha mükemmel hale dönüşebileceği ve bunlar yapıldığı taktirde sınavlara gereksinim kalmayacağını anlatan bir beyanat olarak algıladık. Sayın Başbakan gelecekte üniversitelerimizin sayısının artacağı, herkesin üniversiteye rahatlıkla girebileceğini düşündüğü bir ülke hayal ederek söylüyor. Biz dershane yöneticileri de böyle bir Türkiye’yi isteriz ve arzularız.
Üniversite sınavı kalkabilir, üniversiteler öğrencilerini kendileri seçebilir. Sınavlar bu şekliyle kalkabilir ancak dershaneler kalkmaz. İşlevi değişir. Dünyanın hiçbir ülkesinde kalkmadı ki bizde kalksın. Çünkü insanlar okul dışında bale müzik, resim, İngilizce dersleri alıyor. Eksiklerini tamamlamak için matematik, sosyal dersi alıyor. Bunun adı bir yerde kurs bir yerde dershane. Dershanelerin fiziksel anlamda okula dönüşmesi de mümkün değil. Dershane işletmecileri okullarını da açıyorlar. Ancak mevcut dershaneyi okula dönüştüren olacağını düşünmüyorum.”
‘Yarış varsa sınav da olur’
- Fen Bilimleri Merkezi Dershanesi sahibi Nazmi Arıkan: “Dershaneler diploma vermiyor. İhtiyaç kalmadığı taktirde kendiliğinden kapanır. Konu ihtiyaç meselesi. ‘Sınavı kaldırdım, dershaneleri kaldırdım’ dersiniz ama seçim için ne yapacağınız önemli. Gençler 2 profesörü olan, imkanları olmayan üniversitelere gitmek istemiyor. Tüm üniversiteleri Boğaziçi yapabilirseniz tamam. Ama farklılık olduğu sürece yarış olacaktır. Yarışın olduğu yerde de sınav var. Bu yarışta dershaneleri kapatırsınız insanlar gizli gizli özel ders alır.”
- Final Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı ve TÖDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Taşel: “Dünyanın her yerinde okul dışı eğitime destek veren kuruluşlar var. Dershaneler bazı ülkelerde benimseniyor, doğru çalışmalar yaptığı ve eğitime ciddi katkılar sağladığı kabul ediliyor. Bazı ülkelerde ise tartışma konusu oluyor. Eğitimle ilgili bir sorun yaşandığında ilk suçlanan dershaneler oluyor. Oysa Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde 8’i dershanelere gidiyor. Başka ülkelerde ise bu oran yüzde 70’leri buluyor.”
Son Güncelleme: Pazar, 25 Mart 2012 14:37
Gösterim: 2578