Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Uzmanlar, internetteki sosyal paylaşım sitelerinde yaşlarını gizleyen kişiler tarafından çocukların ve gençlerin istismar edildikleri uyarısında bulunuyor
Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ergen Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Nurdan Tekgül, internetteki sosyal paylaşım sitelerinde yaşlarını gizleyen kişiler tarafından gençlerin istismar edildikleri uyarısında bulunarak, ailelerin dikkatli davranmalarını istedi.
Tekgül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, teknolojinin gelişmesi, akıllı telefon ve bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ile birlikte aile içi iletişimin azaldığını, aynı masa etrafında toplanamayan ailelerin göz iletişimi dahi kuramadıklarını belirtti.
"Günün nasıl geçti?", "derslerin iyi mi?", "okulda yemeğini bitirdin mi?" gibi kısa soruların çocukların yalnızlık duygusunu gidermediğini ifade eden Tekgül, bu konularla ilgili Ergen Sağlığı Merkezi'ne çok sayıda başvuru aldıklarını kaydetti.
Fiziksel büyüme, ruhsal gelişim ve sosyal uyum sağlama dönemindeki gençlerin, genelde sosyal paylaşım sitelerine yöneldiğini aktaran Tekgül, şöyle konuştu:
"Aileler, internet kullanımı ve sosyal paylaşım siteleri konusunda sınırları çocukların belirlemesini istiyor. Çocuklarının hangi sitelere girdiğini, hangi paylaşımda bulunduğunu aile bilmeli. İnternet kullanım süresinden önce, içerik konusunda sınır getirmeli. Çocukları kimlerle görüşüyor, yaşlarına uygun paylaşımda bulunuyor mu- Bunları bilmek ve sınır koymak gerekiyor. Bazı internet kullanıcıları, yaşlarını gizliyor, istismarda bulunuyor, bu da önemli sorunlara yol açıyor. Gençlerin aklı karışıyor. Ergenlik döneminde tehlikeleri algılayamayan çocuklarımızın kimlere yazıştığını iyi bilmek gerekir."
Gençlerin sanal ortamda yalnız bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Nurdan Tekgül, ailelerin 11-24 yaş grubu arasındaki çocuklarıyla iyi iletişim kurması halinde, sosyal paylaşım sitelerinde yazıştığı kişilerle ilgili bilgi edinebileceğini söyledi.
Çocukların bilgisayar ve akıllı telefondan uzaklaştırılamayacağını, "sınırlı kullanım" konusunda anne ve babanın çocuğuna örnek olabileceğini anlatan Tekgül, uyku saatinin hemen öncesinde gençlerin elektronik eşya kullanmaması gerektiğinin önemine de dikkati çekerek, "Ergenlik döneminde uyku hormonu sorunu yaşanıyor. Uyumakta zorluk çeken ergenin uykusunu bilgisayar oyunları daha da bozuyor" dedi.
Sivilce hala tipik ergenlik sorunu
Nurdan Tekgül, İzmir Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne bağlı Alsancak Semt Polikliniği'ndeki Ergen Merkezi'nin 2007'de hizmete açıldığını, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) projeleri kapsamına alınarak Gençlik Sağlığı ve Danışmanlık Merkezi statüsüne geçtiğini belirtti.
Merkeze gençlerin daha çok boğaz, baş, karın, kemik ağrısı, adet sancısı, adet düzenlikleri, halsizlik gibi sorunlarla başvuruda bulunduğunu söyleyen Tekgül, sivilcenin ise modern teknolojiye karşın hala tipik ergenlik sorunu olmayı sürdürdüğünü dile getirdi.
Cinsel gelişme, ruhsal gelişme, sınav stresi, uyku sorunlarının yanı sıra "kara sevda" şikayetiyle merkeze gelenlerin de olduğunu ifade eden Tekgül, gençlerle randevu usulü danışmanlık hizmeti sunduklarını sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Bunları Biliyor musunuz
Uzmanlar, internetteki sosyal paylaşım sitelerinde yaşlarını gizleyen kişiler tarafından çocukların ve gençlerin istismar edildikleri uyarısında bulunuyor
Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ergen Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Nurdan Tekgül, internetteki sosyal paylaşım sitelerinde yaşlarını gizleyen kişiler tarafından gençlerin istismar edildikleri uyarısında bulunarak, ailelerin dikkatli davranmalarını istedi.
Tekgül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, teknolojinin gelişmesi, akıllı telefon ve bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ile birlikte aile içi iletişimin azaldığını, aynı masa etrafında toplanamayan ailelerin göz iletişimi dahi kuramadıklarını belirtti.
"Günün nasıl geçti?", "derslerin iyi mi?", "okulda yemeğini bitirdin mi?" gibi kısa soruların çocukların yalnızlık duygusunu gidermediğini ifade eden Tekgül, bu konularla ilgili Ergen Sağlığı Merkezi'ne çok sayıda başvuru aldıklarını kaydetti.
Fiziksel büyüme, ruhsal gelişim ve sosyal uyum sağlama dönemindeki gençlerin, genelde sosyal paylaşım sitelerine yöneldiğini aktaran Tekgül, şöyle konuştu:
"Aileler, internet kullanımı ve sosyal paylaşım siteleri konusunda sınırları çocukların belirlemesini istiyor. Çocuklarının hangi sitelere girdiğini, hangi paylaşımda bulunduğunu aile bilmeli. İnternet kullanım süresinden önce, içerik konusunda sınır getirmeli. Çocukları kimlerle görüşüyor, yaşlarına uygun paylaşımda bulunuyor mu- Bunları bilmek ve sınır koymak gerekiyor. Bazı internet kullanıcıları, yaşlarını gizliyor, istismarda bulunuyor, bu da önemli sorunlara yol açıyor. Gençlerin aklı karışıyor. Ergenlik döneminde tehlikeleri algılayamayan çocuklarımızın kimlere yazıştığını iyi bilmek gerekir."
Gençlerin sanal ortamda yalnız bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Nurdan Tekgül, ailelerin 11-24 yaş grubu arasındaki çocuklarıyla iyi iletişim kurması halinde, sosyal paylaşım sitelerinde yazıştığı kişilerle ilgili bilgi edinebileceğini söyledi.
Çocukların bilgisayar ve akıllı telefondan uzaklaştırılamayacağını, "sınırlı kullanım" konusunda anne ve babanın çocuğuna örnek olabileceğini anlatan Tekgül, uyku saatinin hemen öncesinde gençlerin elektronik eşya kullanmaması gerektiğinin önemine de dikkati çekerek, "Ergenlik döneminde uyku hormonu sorunu yaşanıyor. Uyumakta zorluk çeken ergenin uykusunu bilgisayar oyunları daha da bozuyor" dedi.
Sivilce hala tipik ergenlik sorunu
Nurdan Tekgül, İzmir Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne bağlı Alsancak Semt Polikliniği'ndeki Ergen Merkezi'nin 2007'de hizmete açıldığını, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) projeleri kapsamına alınarak Gençlik Sağlığı ve Danışmanlık Merkezi statüsüne geçtiğini belirtti.
Merkeze gençlerin daha çok boğaz, baş, karın, kemik ağrısı, adet sancısı, adet düzenlikleri, halsizlik gibi sorunlarla başvuruda bulunduğunu söyleyen Tekgül, sivilcenin ise modern teknolojiye karşın hala tipik ergenlik sorunu olmayı sürdürdüğünü dile getirdi.
Cinsel gelişme, ruhsal gelişme, sınav stresi, uyku sorunlarının yanı sıra "kara sevda" şikayetiyle merkeze gelenlerin de olduğunu ifade eden Tekgül, gençlerle randevu usulü danışmanlık hizmeti sunduklarını sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Nisan 2013 11:25
Gösterim: 810
Kötü davranışlarla televizyon izlemenin arasında herhangi bir bağlantının olmadığı ortaya çıktı
Uzmanlar, televizyon ya da bilgisayar oyunları başında saatler geçirmenin çocukların sosyal gelişimini olumsuz etkilemediği sonucuna vardı.
BBC'nin haberine göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde 11 binden fazla ilkokul çocuğu üzerinde araştırma yapan Tıbbi Araştırma Konseyi (MRC) kötü davranışlarla televizyon izleme arasında bir bağlantı kurmanın yanlış olduğunu tespit etti.
Televizyon izleme ile kötü davranışlar arasında küçük bir bağlantı olsa da, araştırmacılara göre bu durum, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzı gibi başka etkenlerle açıklanabilir.
Fakat uzmanlara göre, çocukların ekran karşısında geçirdikleri zamana sınırlama getirmeye devam edilmeli.
Bu uyarının nedeni, her gün televizyon karşısında geçirilen zamanın, çocuğun arkadaşları ile oynama ve ödev yapma gibi başka önemli faaliyetlerden uzak kalmasına yol açması.
Amerikalı araştırmacılar, küçük yaşta televizyon izlemenin, yedi yaş civarında dikkat sorunları oluşmasına yol açtığını söylüyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde pediatri el kitapları çocukların ekran başında geçirdikleri zamanın günde, eğitim amaçlı ve şiddet içermeyen programların izlendiği iki saatten az bir süre ile sınırlandırılması gerektiğine işaret ediyor.
Bulgularını Çocukluk Hastalıkları Arşivleri adlı dergide yayımlayan MRC ekibinden Dr. Alison Parkes, İngiltere'deki annelerden de, çocuklarının televizyon izleme alışkanlıkları ve genel davranış kalıpları ile ilgili bilgileri kendilerine aktarmalarını istedi.
Davranış kalıpları izlenen 11 binden fazla çocuğun yüzde 65'i, günde bir ila üç saat arası televizyon izliyor.
Bu çocukların yüzde 15'i günde üç saatten fazla TV izlerken, yüzde ikiden azı ise hiç televizyon izlemiyor.
Kaynak BBCTürkçe
Üst Kategori: ROOT Kategori: Bunları Biliyor musunuz
Kötü davranışlarla televizyon izlemenin arasında herhangi bir bağlantının olmadığı ortaya çıktı
Uzmanlar, televizyon ya da bilgisayar oyunları başında saatler geçirmenin çocukların sosyal gelişimini olumsuz etkilemediği sonucuna vardı.
BBC'nin haberine göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde 11 binden fazla ilkokul çocuğu üzerinde araştırma yapan Tıbbi Araştırma Konseyi (MRC) kötü davranışlarla televizyon izleme arasında bir bağlantı kurmanın yanlış olduğunu tespit etti.
Televizyon izleme ile kötü davranışlar arasında küçük bir bağlantı olsa da, araştırmacılara göre bu durum, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzı gibi başka etkenlerle açıklanabilir.
Fakat uzmanlara göre, çocukların ekran karşısında geçirdikleri zamana sınırlama getirmeye devam edilmeli.
Bu uyarının nedeni, her gün televizyon karşısında geçirilen zamanın, çocuğun arkadaşları ile oynama ve ödev yapma gibi başka önemli faaliyetlerden uzak kalmasına yol açması.
Amerikalı araştırmacılar, küçük yaşta televizyon izlemenin, yedi yaş civarında dikkat sorunları oluşmasına yol açtığını söylüyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde pediatri el kitapları çocukların ekran başında geçirdikleri zamanın günde, eğitim amaçlı ve şiddet içermeyen programların izlendiği iki saatten az bir süre ile sınırlandırılması gerektiğine işaret ediyor.
Bulgularını Çocukluk Hastalıkları Arşivleri adlı dergide yayımlayan MRC ekibinden Dr. Alison Parkes, İngiltere'deki annelerden de, çocuklarının televizyon izleme alışkanlıkları ve genel davranış kalıpları ile ilgili bilgileri kendilerine aktarmalarını istedi.
Davranış kalıpları izlenen 11 binden fazla çocuğun yüzde 65'i, günde bir ila üç saat arası televizyon izliyor.
Bu çocukların yüzde 15'i günde üç saatten fazla TV izlerken, yüzde ikiden azı ise hiç televizyon izlemiyor.
Kaynak BBCTürkçe
Son Güncelleme: Çarşamba, 27 Mart 2013 09:39
Gösterim: 2533
Çocuğum cerrah olsun diyorsanız bilgisayar oyunu oynatın
Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre, bilgisayarda video oyunları oynayan çocuklar, robotik cerrahiye daha yatkın oluyor.
Bilgisayarda oyun oynayan çocuklara ''güzel haber'' Teksas Üniversitesi Robotik Cerrahi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Sami Kılıç'tan geldi. Kılıç ve ekibinin Amerika'da yaptığı araştırmaya göre; bilgisayarda video oyunları oynayan çocuklar, robotik cerrahiye daha yatkın oluyor.
AA muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan, üniversiteye bağlı MD Anderson Kanser Merkezi'nde görev yapan Kılıç, teknolojinin gelişmesinin cerrahi alanda da değişimleri beraberinde getirdiğini, bunlardan en büyük alanlardan birisinin robotik cerrahi olduğunu söyledi.
Robotik cerrahinin, Amerika'da NASA ve askeri alanda kullanıldıktan sonra tıbba girdiğini belirten Kılıç, yeni nesle robotik cerrahiyi anlatmak için neler yapacaklarına yönelik çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Kendisinin de çalışmalarını sürdürdüğü üniversitede yeni bir robotik cihaz çıkartıldığını ve cihazın tanıtımında konuyla ilgili doktor ve bölüm başkanlarının makineyi denediğini belirten Kılıç, aletin uzaktan kumanda ve hastaya takılan kısımlardan oluştuğunu dile getirdi.
Kılıç, bütün cerrahların kumanda bölününe geçip kabiliyetlerini gösterdikleri sırada, 10 yaşındaki oğlunun cihazı herkesten daha iyi kullandığını gördüklerini aktardı.
Prof. Dr. Kılıç, bu olay üzerine herkesin çok şaşırdığını, doktor arkadaşlarının kendisine ''Oğlunuz bizim kadar güzel kullanabiliyor ve bizim gibi cerrahi aşamaları bir bir yapabiliyor'' nasıl bu kadar güzel kullanıyor-'' diye sorduğunu kaydederek, kendisinin de olay üzerine düşündüğünü ve oğlunun bilgisayar video oyunlarına olan merakının ve bu oyunları oynamasının bu konudaki başarısını getirdiği kanısına vardığını anlattı.
''Çocuklarda günde 2 saat bilgisayar oyunu, cerrahi kabiliyeti geliştiriyor''
Kılıç, bu olayın ardından ilk olarak günde 2 saat kadar bilgisayar oyunu oynayan lise 1 seviyesindeki öğrenciler üzerinde araştırma yaptıklarını ve bu çocukları cerrahlarla yarıştırdıklarını anlattı. Araştırma sonucunda bazı öğrencilerin cerrahlar kadar, bazılarının ise mevcut cerrahlardan daha iyi sonuçlar verdiğini gördüklerini ifade etti.
Prof. Dr. Kılıç, şöyle devam etti:
''Bu çocuklar bizim elimize gelene kadar cerrahi yeteneklerini geliştirmiş çok daha ileri seviyede tıp fakültelerine gelmeye başlamışlar. Bu konuda da en büyük sebebin oynadıkları bilgisayar oyunları olduğunu anladık. 'Bu 2 saati artırınca acaba daha iyi cerrahi gelişmeler elde ederler mi' diye araştırmamızı tıp fakültesine gitmeyen diğer üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştırdık. Amerika'da üniversite öğrencilerinin bilgisayar başında geçirdikleri süre lise öğrencilerinden daha fazla. Ancak robotik cerrahideki başarıları lise öğrencilerinden daha iyi değildi. Bu çalışmamızla günde 2 saat oyun oynayan bir öğrencinin ilerideki cerrahi kabiliyetlerini geliştirdiğini göstermiş olduk. Araştırmalarımız sonucunda bilgisayar oyunlarının pozitif bir şekilde ilerideki cerrahların yetiştirilmesinde güzel bir alt yapı oluşturduğunu fark ettik. Şu andaki çalışmamız çok oyun oynayan çocukların hangi yönlerinde eksiklik oluyor, sosyal ve diğer alanlarında nasıl oldukları şeklinde.''
''Genelde savaş ve takım sporu oyunları bu beceriyi artırıyor''
Hangi tür oyunların yatkınlığı artırdığı konusuna da değinen Kılıç, ''Genelde savaş ve takım spor oyunları oynayanların bu kabiliyetin daha ilerde olduğunu gördük. Araba yarışı veya strateji oynayanlarda o kadar etkili olmuyor'' dedi.
Kılıç, konuyu davranış bilimcilerle de oturup tartıştıklarını dile getirerek oynanan oyunlarda ''anında çok sayıda karar verilmesi'' ve ''kararın hemen uygulanması'' gibi gerekliliklerin çocuklarda algılama ve cevap verme hızını kesinlikle olumlu etkilediğini bildirdi.
Robotik ameliyatta da kanayan bir damar görülmesi halinde kanamayı daha hızlı fark ederek refleks verdiğini ifade eden Kılıç, ''Hemen o kanamayı durdurmak için hareket yapması... El koordinasyonunun hızlı olduğunu gösteriyor'' ifadesini kullandı.
''Bütün gün değil, 2 saat oyun''
Araştırmasının Amerika'da büyük ilgi gördüğü bilgisini veren Kılıç, bu tarz oyunları oynayan çocukların reflekslerinin çok geliştiğinin belirtildiğini, hatta bazılarında savaş pilotlarında olması gereken hızlılık oranının bulunduğunu vurguladı.
Kılıç şunları söyledi:
''Biz burada 'Bırakalım çocuklar tüm gün oyun oynasın' demiyoruz. Buna çok dikkat etmeliyiz. Bu çocuklar gelişme çağında. Özellikle sosyal ilişkileri gelişmeli. Uzun süre oyun oynayan çocukların sosyal yönü eksik oluyor. İdeal balansı bulmak lazım. Bizim çalışmalarımıza göre günde ortalama iki saat oyun oynayan çocuklar optimum seviyeye ulaşabiliyor bu konuda.
Bilgisayar oyunları oynayan çocukların el ve beyin koordinasyonunun hızlarında artış görülecek. Bilgisayarların ameliyatlarda daha fazla kullanılacağını düşünülürse bu çocuklar ameliyatlara çok daha kolay adapte olacaklar. Ben kendi çocuklarıma eskisi kadar kızamıyorum 'bilgisayar oynuyor' diye. Ama sınırlandırıyorum'' diye konuştu.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Bunları Biliyor musunuz
Çocuğum cerrah olsun diyorsanız bilgisayar oyunu oynatın
Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre, bilgisayarda video oyunları oynayan çocuklar, robotik cerrahiye daha yatkın oluyor.
Bilgisayarda oyun oynayan çocuklara ''güzel haber'' Teksas Üniversitesi Robotik Cerrahi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Sami Kılıç'tan geldi. Kılıç ve ekibinin Amerika'da yaptığı araştırmaya göre; bilgisayarda video oyunları oynayan çocuklar, robotik cerrahiye daha yatkın oluyor.
AA muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan, üniversiteye bağlı MD Anderson Kanser Merkezi'nde görev yapan Kılıç, teknolojinin gelişmesinin cerrahi alanda da değişimleri beraberinde getirdiğini, bunlardan en büyük alanlardan birisinin robotik cerrahi olduğunu söyledi.
Robotik cerrahinin, Amerika'da NASA ve askeri alanda kullanıldıktan sonra tıbba girdiğini belirten Kılıç, yeni nesle robotik cerrahiyi anlatmak için neler yapacaklarına yönelik çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Kendisinin de çalışmalarını sürdürdüğü üniversitede yeni bir robotik cihaz çıkartıldığını ve cihazın tanıtımında konuyla ilgili doktor ve bölüm başkanlarının makineyi denediğini belirten Kılıç, aletin uzaktan kumanda ve hastaya takılan kısımlardan oluştuğunu dile getirdi.
Kılıç, bütün cerrahların kumanda bölününe geçip kabiliyetlerini gösterdikleri sırada, 10 yaşındaki oğlunun cihazı herkesten daha iyi kullandığını gördüklerini aktardı.
Prof. Dr. Kılıç, bu olay üzerine herkesin çok şaşırdığını, doktor arkadaşlarının kendisine ''Oğlunuz bizim kadar güzel kullanabiliyor ve bizim gibi cerrahi aşamaları bir bir yapabiliyor'' nasıl bu kadar güzel kullanıyor-'' diye sorduğunu kaydederek, kendisinin de olay üzerine düşündüğünü ve oğlunun bilgisayar video oyunlarına olan merakının ve bu oyunları oynamasının bu konudaki başarısını getirdiği kanısına vardığını anlattı.
''Çocuklarda günde 2 saat bilgisayar oyunu, cerrahi kabiliyeti geliştiriyor''
Kılıç, bu olayın ardından ilk olarak günde 2 saat kadar bilgisayar oyunu oynayan lise 1 seviyesindeki öğrenciler üzerinde araştırma yaptıklarını ve bu çocukları cerrahlarla yarıştırdıklarını anlattı. Araştırma sonucunda bazı öğrencilerin cerrahlar kadar, bazılarının ise mevcut cerrahlardan daha iyi sonuçlar verdiğini gördüklerini ifade etti.
Prof. Dr. Kılıç, şöyle devam etti:
''Bu çocuklar bizim elimize gelene kadar cerrahi yeteneklerini geliştirmiş çok daha ileri seviyede tıp fakültelerine gelmeye başlamışlar. Bu konuda da en büyük sebebin oynadıkları bilgisayar oyunları olduğunu anladık. 'Bu 2 saati artırınca acaba daha iyi cerrahi gelişmeler elde ederler mi' diye araştırmamızı tıp fakültesine gitmeyen diğer üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştırdık. Amerika'da üniversite öğrencilerinin bilgisayar başında geçirdikleri süre lise öğrencilerinden daha fazla. Ancak robotik cerrahideki başarıları lise öğrencilerinden daha iyi değildi. Bu çalışmamızla günde 2 saat oyun oynayan bir öğrencinin ilerideki cerrahi kabiliyetlerini geliştirdiğini göstermiş olduk. Araştırmalarımız sonucunda bilgisayar oyunlarının pozitif bir şekilde ilerideki cerrahların yetiştirilmesinde güzel bir alt yapı oluşturduğunu fark ettik. Şu andaki çalışmamız çok oyun oynayan çocukların hangi yönlerinde eksiklik oluyor, sosyal ve diğer alanlarında nasıl oldukları şeklinde.''
''Genelde savaş ve takım sporu oyunları bu beceriyi artırıyor''
Hangi tür oyunların yatkınlığı artırdığı konusuna da değinen Kılıç, ''Genelde savaş ve takım spor oyunları oynayanların bu kabiliyetin daha ilerde olduğunu gördük. Araba yarışı veya strateji oynayanlarda o kadar etkili olmuyor'' dedi.
Kılıç, konuyu davranış bilimcilerle de oturup tartıştıklarını dile getirerek oynanan oyunlarda ''anında çok sayıda karar verilmesi'' ve ''kararın hemen uygulanması'' gibi gerekliliklerin çocuklarda algılama ve cevap verme hızını kesinlikle olumlu etkilediğini bildirdi.
Robotik ameliyatta da kanayan bir damar görülmesi halinde kanamayı daha hızlı fark ederek refleks verdiğini ifade eden Kılıç, ''Hemen o kanamayı durdurmak için hareket yapması... El koordinasyonunun hızlı olduğunu gösteriyor'' ifadesini kullandı.
''Bütün gün değil, 2 saat oyun''
Araştırmasının Amerika'da büyük ilgi gördüğü bilgisini veren Kılıç, bu tarz oyunları oynayan çocukların reflekslerinin çok geliştiğinin belirtildiğini, hatta bazılarında savaş pilotlarında olması gereken hızlılık oranının bulunduğunu vurguladı.
Kılıç şunları söyledi:
''Biz burada 'Bırakalım çocuklar tüm gün oyun oynasın' demiyoruz. Buna çok dikkat etmeliyiz. Bu çocuklar gelişme çağında. Özellikle sosyal ilişkileri gelişmeli. Uzun süre oyun oynayan çocukların sosyal yönü eksik oluyor. İdeal balansı bulmak lazım. Bizim çalışmalarımıza göre günde ortalama iki saat oyun oynayan çocuklar optimum seviyeye ulaşabiliyor bu konuda.
Bilgisayar oyunları oynayan çocukların el ve beyin koordinasyonunun hızlarında artış görülecek. Bilgisayarların ameliyatlarda daha fazla kullanılacağını düşünülürse bu çocuklar ameliyatlara çok daha kolay adapte olacaklar. Ben kendi çocuklarıma eskisi kadar kızamıyorum 'bilgisayar oynuyor' diye. Ama sınırlandırıyorum'' diye konuştu.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Son Güncelleme: Pazartesi, 11 Mart 2013 12:43
Gösterim: 1482
Araştırmacılar, beyinde çoğunlukta bulunan glial hücrelerin en büyüğü olan astrositlerin, aynı zamanda beynin çeşitli bölgelerindeki farklı sinirsel devreleri de birbirine bağlayan bir anakart gibi görev yaptığını keşfetti
Bilim adamları, insan beyni ile elektronik devreler arasındaki benzerliği ortaya çıkardı.
"Frontiers in Computational Neuroscience" dergisinde yayımlanan çalışmada, İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden araştırmacılar, elektrik ve kimyasal sinyalleri ileten nöronlar arasındaki bilgi akışını kontrol eden yıldız şekilli glial hücrelerinin yeni bir işlevini ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, beyinde çoğunlukta bulunan glial hücrelerin en büyüğü olan astrositlerin, aynı zamanda beynin çeşitli bölgelerindeki farklı sinirsel devreleri de birbirine bağlayan bir anakart gibi görev yaptığını keşfetti.
Beyindeki sinyal iletimini taklit etmek için tasarlanan sayısal modeller kullanan araştırmacılar, astrositlerin nöronlarla iletilen bütün farklı mesajları birleştirerek beynin devre sistemine kopyaladığını ortaya çıkardı.
Nöronlar ve sinapsislerin meydana getirdiği ağlara ek ağlar oluşturan astrositler, tıpkı anakartların bilgisayarda gördüğü işlev gibi beynin değişik bölgelerinden gelen bilgileri eş zamanlı olarak koordine ediyor. Bu, tıpkı bir orkestra şefinin orkestradaki tüm çalgılar arasındaki uyumu sağlamasına benziyor.
Bilim dünyasında heyecanla karşılanan keşfin, nöron hücreleri arasındaki iletişime ışık tutarak beyni etkileyen hastalıklar ve bozuklukların anlaşılmasına katkı sağlaması bekleniyor.
Araştırmayı yöneten Prof https://pharmaciepourhomme.fr/. Eşel Bin Yakop, epilepsi gibi birçok hastalığın beyin içi bağlantı bozuklukları ile ilişkili olduğuna işaret etti. Yakop, "Beynin nasıl mesaj gönderdiğinin tam olarak anlaşılması, bilimsel merakın ötesinde bir önem taşıyor. Beyindeki iletişim sisteminde meydana gelen aksaklıklar ile glial hücrelerin zarar görmesi, birçok hastalık ve bozukluğa neden oluyor. Bu nedenle beyindeki ağın işlevi ile ilgili eksiksiz bilgi sahibi olmak, bilim adamlarının sorunun neden kaynaklandığını ve nerede olduğunu bularak tedavi yöntemleri geliştirmelerini sağlayacak" dedi.
Yakop, beyindeki iki iletişim sisteminin aslında birbiriyle bağlantılı olduğuna ve birbirlerini etkilediğine dikkati çekti.
Şimdiye kadar beyin içindeki bağlantı, nöronlar arasında sinapsların yardımıyla kurulan bire bir bağlantılar olarak tanımlanıyordu. Astrositlerin ise nöronları kaplayarak ve beynin farklı bölgeleri arasında sınırlar oluşturarak koruyucu işlev gördüğü varsayılıyordu.
Astrositler, nöronlara oranla daha yavaş bilgi iletiyor. Saniyenin binde birinde iletim yapan nöronlara kıyasla saniyenin onda birinde bilgi iletimi sağlayan astrositler, buna karşılık daha büyük miktarda ve daha uzak mesafelere mesaj taşıyor.
Keşif, nörobilimcilere nöron temelli ağların ötesinde bir bakış açısı sağlayarak, beyni daha bütünsel bir açıdan görmeleri olanağı tanıyacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Bunları Biliyor musunuz
Araştırmacılar, beyinde çoğunlukta bulunan glial hücrelerin en büyüğü olan astrositlerin, aynı zamanda beynin çeşitli bölgelerindeki farklı sinirsel devreleri de birbirine bağlayan bir anakart gibi görev yaptığını keşfetti
Bilim adamları, insan beyni ile elektronik devreler arasındaki benzerliği ortaya çıkardı.
"Frontiers in Computational Neuroscience" dergisinde yayımlanan çalışmada, İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden araştırmacılar, elektrik ve kimyasal sinyalleri ileten nöronlar arasındaki bilgi akışını kontrol eden yıldız şekilli glial hücrelerinin yeni bir işlevini ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, beyinde çoğunlukta bulunan glial hücrelerin en büyüğü olan astrositlerin, aynı zamanda beynin çeşitli bölgelerindeki farklı sinirsel devreleri de birbirine bağlayan bir anakart gibi görev yaptığını keşfetti.
Beyindeki sinyal iletimini taklit etmek için tasarlanan sayısal modeller kullanan araştırmacılar, astrositlerin nöronlarla iletilen bütün farklı mesajları birleştirerek beynin devre sistemine kopyaladığını ortaya çıkardı.
Nöronlar ve sinapsislerin meydana getirdiği ağlara ek ağlar oluşturan astrositler, tıpkı anakartların bilgisayarda gördüğü işlev gibi beynin değişik bölgelerinden gelen bilgileri eş zamanlı olarak koordine ediyor. Bu, tıpkı bir orkestra şefinin orkestradaki tüm çalgılar arasındaki uyumu sağlamasına benziyor.
Bilim dünyasında heyecanla karşılanan keşfin, nöron hücreleri arasındaki iletişime ışık tutarak beyni etkileyen hastalıklar ve bozuklukların anlaşılmasına katkı sağlaması bekleniyor.
Araştırmayı yöneten Prof https://pharmaciepourhomme.fr/. Eşel Bin Yakop, epilepsi gibi birçok hastalığın beyin içi bağlantı bozuklukları ile ilişkili olduğuna işaret etti. Yakop, "Beynin nasıl mesaj gönderdiğinin tam olarak anlaşılması, bilimsel merakın ötesinde bir önem taşıyor. Beyindeki iletişim sisteminde meydana gelen aksaklıklar ile glial hücrelerin zarar görmesi, birçok hastalık ve bozukluğa neden oluyor. Bu nedenle beyindeki ağın işlevi ile ilgili eksiksiz bilgi sahibi olmak, bilim adamlarının sorunun neden kaynaklandığını ve nerede olduğunu bularak tedavi yöntemleri geliştirmelerini sağlayacak" dedi.
Yakop, beyindeki iki iletişim sisteminin aslında birbiriyle bağlantılı olduğuna ve birbirlerini etkilediğine dikkati çekti.
Şimdiye kadar beyin içindeki bağlantı, nöronlar arasında sinapsların yardımıyla kurulan bire bir bağlantılar olarak tanımlanıyordu. Astrositlerin ise nöronları kaplayarak ve beynin farklı bölgeleri arasında sınırlar oluşturarak koruyucu işlev gördüğü varsayılıyordu.
Astrositler, nöronlara oranla daha yavaş bilgi iletiyor. Saniyenin binde birinde iletim yapan nöronlara kıyasla saniyenin onda birinde bilgi iletimi sağlayan astrositler, buna karşılık daha büyük miktarda ve daha uzak mesafelere mesaj taşıyor.
Keşif, nörobilimcilere nöron temelli ağların ötesinde bir bakış açısı sağlayarak, beyni daha bütünsel bir açıdan görmeleri olanağı tanıyacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 13 Mart 2013 10:04
Gösterim: 1622
Dünyanın en saygın finans dergilerinden biri olan Forbes, dünyanın en zengin 10 ismini açıkladı. Listenin en başında 73 milyar dolarlık servetiyle Meksikalı telekominükasyon devi Carlos Slim
Dünyada bin 426 milyarder arasında hazırlanan listeye göre, 73 milyar dolarlık servetiyle Meksikalı telekominükasyon devi Carlos Slim dünyanın en zengin adamı oldu. Listede, ikinciliği 67 milyar dolarlık mal varlığıyla Microsoft firmasının kurucusu Bill Gates, üçüncülüğü ise İspanyol perakende devi Zara'nın sahibi Amancio Ortega aldı.
Forbes dergisinin verilerine göre dünyanın en zengin 10 ismi, şirketleri ve servetleri şöyle:
1-Meksikalı iş adamı Carlos Slim Helu (Telekom-73 milyar dolar)
2-Amerikalı iş adamı Bill Gates (Microsoft-67 milyar dolar)
3-İspanyol iş adamı Amancio Ortega (Zara-57 milyar dolar)
4-Amerikalı iş adamı Warren Buffet (Berkshire Hathaway- 53,5 milyar dolar)
5-Amerikalı iş adamı Larry Ellison (Oracle-43 milyar dolar)
6-Amerikalı iş adamı Charles Koch (imalat sanayi-34 milyar dolar)
7-Amerikalı iş adamı David Koch (imalat sanayi-34 milyar dolar)
8-Hong Kong'lu iş adamı Li Ka-shing (çeşitli sektörler-31 milyar dolar),
9-Fransız iş kadını Liliane Bettencourt (L'Oreal-30 milyar dolar)
10-Fransız iş adamı Bernard Arnault (LVMH, Louis Vuitton- 29 milyar dolar)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Bunları Biliyor musunuz
Dünyanın en saygın finans dergilerinden biri olan Forbes, dünyanın en zengin 10 ismini açıkladı. Listenin en başında 73 milyar dolarlık servetiyle Meksikalı telekominükasyon devi Carlos Slim
Dünyada bin 426 milyarder arasında hazırlanan listeye göre, 73 milyar dolarlık servetiyle Meksikalı telekominükasyon devi Carlos Slim dünyanın en zengin adamı oldu. Listede, ikinciliği 67 milyar dolarlık mal varlığıyla Microsoft firmasının kurucusu Bill Gates, üçüncülüğü ise İspanyol perakende devi Zara'nın sahibi Amancio Ortega aldı.
Forbes dergisinin verilerine göre dünyanın en zengin 10 ismi, şirketleri ve servetleri şöyle:
1-Meksikalı iş adamı Carlos Slim Helu (Telekom-73 milyar dolar)
2-Amerikalı iş adamı Bill Gates (Microsoft-67 milyar dolar)
3-İspanyol iş adamı Amancio Ortega (Zara-57 milyar dolar)
4-Amerikalı iş adamı Warren Buffet (Berkshire Hathaway- 53,5 milyar dolar)
5-Amerikalı iş adamı Larry Ellison (Oracle-43 milyar dolar)
6-Amerikalı iş adamı Charles Koch (imalat sanayi-34 milyar dolar)
7-Amerikalı iş adamı David Koch (imalat sanayi-34 milyar dolar)
8-Hong Kong'lu iş adamı Li Ka-shing (çeşitli sektörler-31 milyar dolar),
9-Fransız iş kadını Liliane Bettencourt (L'Oreal-30 milyar dolar)
10-Fransız iş adamı Bernard Arnault (LVMH, Louis Vuitton- 29 milyar dolar)
Son Güncelleme: Salı, 05 Mart 2013 15:30
Gösterim: 1619