Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü birinci sınıfları rahatlatmak, şube sayısını arttırmak için ara sınıfları birleştirecek. Böylece birinci sınıfları 60’a çekmeye çalışırken, ara sınıfları kalabalıklaştıracak.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü okulların açılmasına iki hafta kala birinci sınıflarda mevcudun 100’ü aşacağı senaryosunu görünce, çareyi ara sınıflarda arayacak. Eğer kötü senaryo gerçek olur, öngörülen 373 bin öğrenci devlet okullarına başlarsa kalabalık birinci sınıfların olmaması için 2,3 ve 4’üncü sınıflarda birleşmeler olabilir. Bu durumda 40’ar kişilik 3 tane 2’inci sınıf varsa ikisi birleştirilecek ya da dağıtılacak. Bu durumda birinci sınıflar rahatlatılmaya çalışırken, ara sınıflar bu fedakarlığı gösterirken daha kalabalık sınıflarda eğitim görecek. Senaryoyu doğrulayan İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, “Ne kadar öğrenci okula gelecek tam bilemiyoruz. Bütün planlarımızı, alt yapımızı öğrenciler gelecekmiş gibi yapıyoruz. Geçen yılki birinci sınıfların kapasitesini arttırıyoruz. Bu olursa sınıf mevcudumuz 100’ü bile aşabilir. Bu durumda da diğer ara sınıfları birleştirebiliriz. Onların mevcutlarını 40, 50 ya da daha fazla yapabiliriz. Ara sınıfların 3-5’ini birleştirmekten başka çaremiz kalmayabilir. Birinci sınıfları hiç değilse bu durumda 55-60’a çekeriz. En pratiği bu. Neden böyle yapıyoruz? Çünkü, her sınıf seviyesinde artış yok. Sadece birinci sınıfta var. Yönetim idare olarak bunu dağıtmalı” dedi.(hürriyeteğitim)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü birinci sınıfları rahatlatmak, şube sayısını arttırmak için ara sınıfları birleştirecek. Böylece birinci sınıfları 60’a çekmeye çalışırken, ara sınıfları kalabalıklaştıracak.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü okulların açılmasına iki hafta kala birinci sınıflarda mevcudun 100’ü aşacağı senaryosunu görünce, çareyi ara sınıflarda arayacak. Eğer kötü senaryo gerçek olur, öngörülen 373 bin öğrenci devlet okullarına başlarsa kalabalık birinci sınıfların olmaması için 2,3 ve 4’üncü sınıflarda birleşmeler olabilir. Bu durumda 40’ar kişilik 3 tane 2’inci sınıf varsa ikisi birleştirilecek ya da dağıtılacak. Bu durumda birinci sınıflar rahatlatılmaya çalışırken, ara sınıflar bu fedakarlığı gösterirken daha kalabalık sınıflarda eğitim görecek. Senaryoyu doğrulayan İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, “Ne kadar öğrenci okula gelecek tam bilemiyoruz. Bütün planlarımızı, alt yapımızı öğrenciler gelecekmiş gibi yapıyoruz. Geçen yılki birinci sınıfların kapasitesini arttırıyoruz. Bu olursa sınıf mevcudumuz 100’ü bile aşabilir. Bu durumda da diğer ara sınıfları birleştirebiliriz. Onların mevcutlarını 40, 50 ya da daha fazla yapabiliriz. Ara sınıfların 3-5’ini birleştirmekten başka çaremiz kalmayabilir. Birinci sınıfları hiç değilse bu durumda 55-60’a çekeriz. En pratiği bu. Neden böyle yapıyoruz? Çünkü, her sınıf seviyesinde artış yok. Sadece birinci sınıfta var. Yönetim idare olarak bunu dağıtmalı” dedi.(hürriyeteğitim)
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 10:11
Gösterim: 1645
Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık’ın bugünkü yazısından
AKP Milletvekili Ali Boğa, önce imam hatip ortaokullarına yapılan kayıtların yetersizliğinden yakınmış. Peşinden şöyle konuşmuş:
“Bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız. 4+4+4’ten sonra Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olmasından sonra bu şansımız var...”
Bu sözler abartılı gelebilir... Evet. Kuran, Siyer (peygamberin hayatı) gibi dersleri almak zorunlu değil, bu dersler seçmeli. Ancak pratikte durum çok farklı... Nasıl mı?
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e göre seçmeli ders haftada 8 saat verilecek.
Öğrenci seçmeli olarak müzik, resim, teknoloji, güzel sanatlar, hukuk, çevre, tasarım gibi dersler alabilecek.
Ancak Bakan Dinçer bir seçmeli dersin yapılabilmesi için en az 12 öğrenci gerektiğini söylüyor...
Her seçmeli derse 12 öğrenci nasıl bulunacak? İkincisi... Ülkenin dört bir yanında ana konularda öğretmen sıkıntısı çekilirken seçmeli müzik, resim, hukuk, tasarım gibi dersleri verecek öğretmenleri nasıl bulacaksınız?
Elbet bulamayacaksınız...
Peki istediği seçmeli derse giremeyen öğrenci ne yapacak? Haftada 8 saat boş mu oturacak?
Bir eğitimci anlatıyor:
- Bir öğrencinin istediği seçmeli ders mümkün değilse veya öğretmeni yoksa biz o öğrenciyi var olan seçmeli derslere yönlendiririz...
Yani eğer seçmeli müzik dersine yeterli öğrenci veya öğretmen yoksa, o öğrenciye hadi çocuğum sen din dersine denilecek...
Milletvekili Ali Boğa işte bu duruma dayanarak bütün okuları imam hatip yapma şansını yakaladık diyor...
Ne şans değil mi?
Bu muhterem bu arada torununu Fransız okuluna yazdırmış... Demek imam olmayı kendi ailesi açısından şans saymıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık’ın bugünkü yazısından
AKP Milletvekili Ali Boğa, önce imam hatip ortaokullarına yapılan kayıtların yetersizliğinden yakınmış. Peşinden şöyle konuşmuş:
“Bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız. 4+4+4’ten sonra Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olmasından sonra bu şansımız var...”
Bu sözler abartılı gelebilir... Evet. Kuran, Siyer (peygamberin hayatı) gibi dersleri almak zorunlu değil, bu dersler seçmeli. Ancak pratikte durum çok farklı... Nasıl mı?
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e göre seçmeli ders haftada 8 saat verilecek.
Öğrenci seçmeli olarak müzik, resim, teknoloji, güzel sanatlar, hukuk, çevre, tasarım gibi dersler alabilecek.
Ancak Bakan Dinçer bir seçmeli dersin yapılabilmesi için en az 12 öğrenci gerektiğini söylüyor...
Her seçmeli derse 12 öğrenci nasıl bulunacak? İkincisi... Ülkenin dört bir yanında ana konularda öğretmen sıkıntısı çekilirken seçmeli müzik, resim, hukuk, tasarım gibi dersleri verecek öğretmenleri nasıl bulacaksınız?
Elbet bulamayacaksınız...
Peki istediği seçmeli derse giremeyen öğrenci ne yapacak? Haftada 8 saat boş mu oturacak?
Bir eğitimci anlatıyor:
- Bir öğrencinin istediği seçmeli ders mümkün değilse veya öğretmeni yoksa biz o öğrenciyi var olan seçmeli derslere yönlendiririz...
Yani eğer seçmeli müzik dersine yeterli öğrenci veya öğretmen yoksa, o öğrenciye hadi çocuğum sen din dersine denilecek...
Milletvekili Ali Boğa işte bu duruma dayanarak bütün okuları imam hatip yapma şansını yakaladık diyor...
Ne şans değil mi?
Bu muhterem bu arada torununu Fransız okuluna yazdırmış... Demek imam olmayı kendi ailesi açısından şans saymıyor.
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 08:25
Gösterim: 1562
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre; askeri liselerden sonra polis kolejlerine başvurular da azaldı. Bu yıl sadece 155.557 ilköğretim mezunu bu yıl polis kolejinde eğitim almak için başvurdu.
Ankara Polis Koleji Müdür Yardımcısı Orhan Yıldız, Türkiye’de sadece Ankara ve Bursa’da polis koleji olduğunu belirterek, tercihlerdeki azalmayı şöyle açıkladı: “Okullardaki rehberlik servisleri öğrencilerin okul seçimlerini yönlendiriyor. Zaten başvuru sayısı kaç olursa olsun polis kolejlerine kontenjan sayısı kadar öğrenci alınıyor. Her yıl Polis Koleji Aday Tespit Sınavı sonucuna göre en yüksekten en düşük puana doğru o yıl koleje alınacak öğrenci sayısının on katı kadar aday başarılı sayılıyor. Ama koleje başvuru sayısı dikkate alınarak bu sayı Kolej Müdürü’nün teklifi, Genel Müdürü’nün onayı ile arttırılabilir hükmüne göre sınırlı sayıda öğrenci kabul alıyor. Durum böyle olunca da girişlerde taban puanları her yıl bir önceki yıla göre artıyor” dedi. Rehberlik öğretmenlerinin sadece başarılı öğrencileri polis kolejlerine yönlendirdiğini anlatan Yıldız, şöyle devam etti: “Tercih yapma konusunda uzman öğretmenler her öğrenciyi değil, sadece kazanma ihtimali olan öğrencileri polis kolejine yönlendiriyor. Bu da başvurulara daha az sayıda öğrencinin katılmasına neden oluyor. Rehber öğretmenlerin doğru yönlendirmesiyle öğrencilerin gerçeğe uymayan beklentilerini, yeterliliklerini ve gerçek başarılarını fark etmeleri sağlanıyor. Böylece polis kolejlerine yapılan müracaatlardaki şişkinlikler de azaltılıyor.”
Polis Kolejine Giriş Yönetmeliği’ne göre iki aşamada yapılıyor. Birinci aşama; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan Seviye Belirleme Sınavları sonunda hesaplanan Ortaöğretim Yerleştirme Puanına (OYP) göre polis kolejine giriş sınavına katılacak adaylar belirleniyor. İkinci aşamada ise belirlenen adaylar Ankara Polis Koleji’nde mülakat, beden ve yazılı sınav aşamalarından oluşan Polis Kolejine Giriş Sınavı yapılıyor. Adayın, ilköğretim okulunu 3.00 ve daha yukarı diploma notu ile bitirmiş olması ve 16 yaşından gün almış olmaması ve Sağlık Yönetmeliği’nde belirtilen şartları taşımış olması gerekiyor.
(hürriyeteğitim)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre; askeri liselerden sonra polis kolejlerine başvurular da azaldı. Bu yıl sadece 155.557 ilköğretim mezunu bu yıl polis kolejinde eğitim almak için başvurdu.
Ankara Polis Koleji Müdür Yardımcısı Orhan Yıldız, Türkiye’de sadece Ankara ve Bursa’da polis koleji olduğunu belirterek, tercihlerdeki azalmayı şöyle açıkladı: “Okullardaki rehberlik servisleri öğrencilerin okul seçimlerini yönlendiriyor. Zaten başvuru sayısı kaç olursa olsun polis kolejlerine kontenjan sayısı kadar öğrenci alınıyor. Her yıl Polis Koleji Aday Tespit Sınavı sonucuna göre en yüksekten en düşük puana doğru o yıl koleje alınacak öğrenci sayısının on katı kadar aday başarılı sayılıyor. Ama koleje başvuru sayısı dikkate alınarak bu sayı Kolej Müdürü’nün teklifi, Genel Müdürü’nün onayı ile arttırılabilir hükmüne göre sınırlı sayıda öğrenci kabul alıyor. Durum böyle olunca da girişlerde taban puanları her yıl bir önceki yıla göre artıyor” dedi. Rehberlik öğretmenlerinin sadece başarılı öğrencileri polis kolejlerine yönlendirdiğini anlatan Yıldız, şöyle devam etti: “Tercih yapma konusunda uzman öğretmenler her öğrenciyi değil, sadece kazanma ihtimali olan öğrencileri polis kolejine yönlendiriyor. Bu da başvurulara daha az sayıda öğrencinin katılmasına neden oluyor. Rehber öğretmenlerin doğru yönlendirmesiyle öğrencilerin gerçeğe uymayan beklentilerini, yeterliliklerini ve gerçek başarılarını fark etmeleri sağlanıyor. Böylece polis kolejlerine yapılan müracaatlardaki şişkinlikler de azaltılıyor.”
Polis Kolejine Giriş Yönetmeliği’ne göre iki aşamada yapılıyor. Birinci aşama; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan Seviye Belirleme Sınavları sonunda hesaplanan Ortaöğretim Yerleştirme Puanına (OYP) göre polis kolejine giriş sınavına katılacak adaylar belirleniyor. İkinci aşamada ise belirlenen adaylar Ankara Polis Koleji’nde mülakat, beden ve yazılı sınav aşamalarından oluşan Polis Kolejine Giriş Sınavı yapılıyor. Adayın, ilköğretim okulunu 3.00 ve daha yukarı diploma notu ile bitirmiş olması ve 16 yaşından gün almış olmaması ve Sağlık Yönetmeliği’nde belirtilen şartları taşımış olması gerekiyor.
(hürriyeteğitim)
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 08:15
Gösterim: 1562
Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak’ın bugünkü yazısı
4+4+4 uygulamasında ilk adım 17 Eylül'de. Bir değişim her zaman sorun yaratır. Bence bekleyip sonuçlarına göre değerlendirmekte fayda var. Belki, gelişmeler, Ömer Dinçer'i haklı çıkarır ve çocuklarımız daha iyi bir eğitim görür.
Her şeyden önce, çok küçük yaşta okula başlanıyor iddiasının doğru olmadığı ortaya çıktı. 60 ay (5 yaş) ilâ 66 ay arasında tercih ebeveyne bırakılıyor. 67 aydan itibaren ilköğretime devam mecburiyeti var. (Yasa + Yönetmelik, 31 Aralık'ta 69 ayı dolduranların okula başlamasını şart koşuyor. Evvelce 72 aydı.)
Anne-baba, 69 ayı da erken buluyorsa, rapor almak suretiyle çocuğunu okula göndermeyebilecek. Ama bu konuda yoğun itiraz mevcut. Haklı olarak kimse, evlâdını yetersiz gösterecek bir raporu arzu etmiyor. Burada da "Takdir hakkı veliye bırakılsın" deniliyor.
"Küçük çocuk okula nasıl adapte olacak?" sorusuna verilen cevap ise şöyle: "Müfredatta değişiklik var. Meselâ nisandan itibaren okuma yazma öğrenmeleri yeterli sayılıyor."
***
Ömer Dinçer hayallerini gerçekleştirebilirse, eğitimde eşitlik sağlanmış olacak. Nasıl mı? Milli Eğitim Bakanı, önümüzdeki 2-3 yıl, senede 50 bin öğretmen istihdam edilerek, her okulun Anadolu ve Fen lisesi seviyesine çıkarılacağını söyledi. 5'inci sınıftan itibaren haftada 8 saat yabancı dil eğitimi var. İsteyen seçmeli olarak da ilave yabancı dil alabilecek. Fen ağırlıklı eğitim de, her lisede tercihe bağlı olarak verilecek. Başarılı bir çocuğun ayrıca SBS ile Fen lisesine gitmesine gerek kalmayacak.
Tabii ki bunlar Ömer Dinçer'in hayalleri... Ama her proje bir hayalle başlar, unutmayalım.
Vicdan
Öğretmenler çok büyük bir kitle. Önemli sorunları var. Nitekim Batı'da ihtiyaç duyulmadığı için, eş durumundan bazı nakiller gerçekleşemedi. Buna mutlaka bir çare bulmak gerekiyor. Bir yıl bekledikten sonra, onlara "Bir yıl daha, gelecek ağustosa kadar eşinizden ayrı kalacaksınız" demek vicdana sığmaz.
Öğretmenler kızdı
Milli Eğitim Bakanı öğretmenleri kızdıran adımlar attı:
a) Eş durumundan dolayı sadece ağustosta tek bir atama yapıyor.
b) Depo tayinler kalktı. Merkezde ihtiyaç bulunmamasına rağmen, eş durumu yüzünden il emrine öğretmen atanıyordu. Artık, merkezde ihtiyaç yoksa yakın ilçelere tayin yapılacak.
c) Milli Eğitim kadrosunda bulunmakla birlikte, başka kamu kurumlarında çalışan 70 bin kadar kişinin de işine son verildi.
Özetlemek gerekirse: 1) Öğretmen kadrosuyla başka kurumlarda çalışma imkânı artık yok. 2) Yılda birkaç kere eş durumundan başka bir ile atanmak isteyen öğretmenlerin, senenin ortasında ders saatlerinin boş geçmesine yol açmaları engellendi. 3) Eş durumundan atamalarda, il merkezi yerine ihtiyaca göre yakın ilçeler seçiliyor.
Buna mukabil Dinçer, 2012'de 57 bin yeni öğretmeni işe başlattı. Önümüzdeki yıllarda da yoğun öğretmen istihdamı öngörülüyor; yılda 50 bin istihdam, öğretmenlerin yüzünü güldürecek. Tabii ön şart, bu kadar kadroyu Maliye Bakanlığı'nın vermesi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak’ın bugünkü yazısı
4+4+4 uygulamasında ilk adım 17 Eylül'de. Bir değişim her zaman sorun yaratır. Bence bekleyip sonuçlarına göre değerlendirmekte fayda var. Belki, gelişmeler, Ömer Dinçer'i haklı çıkarır ve çocuklarımız daha iyi bir eğitim görür.
Her şeyden önce, çok küçük yaşta okula başlanıyor iddiasının doğru olmadığı ortaya çıktı. 60 ay (5 yaş) ilâ 66 ay arasında tercih ebeveyne bırakılıyor. 67 aydan itibaren ilköğretime devam mecburiyeti var. (Yasa + Yönetmelik, 31 Aralık'ta 69 ayı dolduranların okula başlamasını şart koşuyor. Evvelce 72 aydı.)
Anne-baba, 69 ayı da erken buluyorsa, rapor almak suretiyle çocuğunu okula göndermeyebilecek. Ama bu konuda yoğun itiraz mevcut. Haklı olarak kimse, evlâdını yetersiz gösterecek bir raporu arzu etmiyor. Burada da "Takdir hakkı veliye bırakılsın" deniliyor.
"Küçük çocuk okula nasıl adapte olacak?" sorusuna verilen cevap ise şöyle: "Müfredatta değişiklik var. Meselâ nisandan itibaren okuma yazma öğrenmeleri yeterli sayılıyor."
***
Ömer Dinçer hayallerini gerçekleştirebilirse, eğitimde eşitlik sağlanmış olacak. Nasıl mı? Milli Eğitim Bakanı, önümüzdeki 2-3 yıl, senede 50 bin öğretmen istihdam edilerek, her okulun Anadolu ve Fen lisesi seviyesine çıkarılacağını söyledi. 5'inci sınıftan itibaren haftada 8 saat yabancı dil eğitimi var. İsteyen seçmeli olarak da ilave yabancı dil alabilecek. Fen ağırlıklı eğitim de, her lisede tercihe bağlı olarak verilecek. Başarılı bir çocuğun ayrıca SBS ile Fen lisesine gitmesine gerek kalmayacak.
Tabii ki bunlar Ömer Dinçer'in hayalleri... Ama her proje bir hayalle başlar, unutmayalım.
Vicdan
Öğretmenler çok büyük bir kitle. Önemli sorunları var. Nitekim Batı'da ihtiyaç duyulmadığı için, eş durumundan bazı nakiller gerçekleşemedi. Buna mutlaka bir çare bulmak gerekiyor. Bir yıl bekledikten sonra, onlara "Bir yıl daha, gelecek ağustosa kadar eşinizden ayrı kalacaksınız" demek vicdana sığmaz.
Öğretmenler kızdı
Milli Eğitim Bakanı öğretmenleri kızdıran adımlar attı:
a) Eş durumundan dolayı sadece ağustosta tek bir atama yapıyor.
b) Depo tayinler kalktı. Merkezde ihtiyaç bulunmamasına rağmen, eş durumu yüzünden il emrine öğretmen atanıyordu. Artık, merkezde ihtiyaç yoksa yakın ilçelere tayin yapılacak.
c) Milli Eğitim kadrosunda bulunmakla birlikte, başka kamu kurumlarında çalışan 70 bin kadar kişinin de işine son verildi.
Özetlemek gerekirse: 1) Öğretmen kadrosuyla başka kurumlarda çalışma imkânı artık yok. 2) Yılda birkaç kere eş durumundan başka bir ile atanmak isteyen öğretmenlerin, senenin ortasında ders saatlerinin boş geçmesine yol açmaları engellendi. 3) Eş durumundan atamalarda, il merkezi yerine ihtiyaca göre yakın ilçeler seçiliyor.
Buna mukabil Dinçer, 2012'de 57 bin yeni öğretmeni işe başlattı. Önümüzdeki yıllarda da yoğun öğretmen istihdamı öngörülüyor; yılda 50 bin istihdam, öğretmenlerin yüzünü güldürecek. Tabii ön şart, bu kadar kadroyu Maliye Bakanlığı'nın vermesi.
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 08:18
Gösterim: 2117
Türk Eğitim-Sen üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı önünde; ''eş durumu, sağlık, öğrenim özrü, il içi ve il değiştirme mağdurları'' için protesto gösterisinde bulundu. Ellerinde dövizler taşıyan grup üyeleri, Bakan Dinçer aleyhine slogan da attı.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, burada yaptığı konuşmada, Dinçer'in bakanlıkla ilgili uygulamalarını eleştirerek, yaptıkları ile eski Milli Eğitim Bakanlarından Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu'yu arattığını savundu.
Bakan Dinçer'in çocukları ailelerinden ayırdığını ifade eden Koncuk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, ''O kadar çocuğunuz var birinden vazgeçebilir misiniz-'' diye sordu.
Siyasi ya da ideolojik olarak toplanmadıklarını sadece mağduriyetlerinin giderilmesini istediklerini belirten Koncuk, ''Biz de öğretmen açılımı istiyoruz'' dedi.
Bakan Dinçer'in ''Norm kadro fazlası olmayacağı yönündeki açıklamasına rağmen binlerce öğretmenin 4+4+4 eğitim sistemi dolayısıyla açığa çıktığını'' belirten Koncuk, Bakan Dinçer'i doğruyu söylememekle suçladı.
Koncuk ayrıca eşi özel sektörde çalışan eğitimcilere tayin hakkı verilmeyeceği yönündeki açıklamaları da eleştirerek, ''Onlar bu ülkeye vergi vermiyorlar mı, hizmet üretmiyorlar mı-'' diye sordu.
Koncuk, Van depremi sonrasında tayin isteyen eğitimi çalışanlarına Bakan Dinçer'in ''olur vermemesine'' karşın Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın tayin isteyen sağlıkçılara ''olur verdiğini'' anımsatarak ''O da bakan, Bu da bakan, farkı görün'' dedi.
Bir süre bakanlık önünde slogan atmayı sürdüren grup daha sonra olaysız şekilde dağıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türk Eğitim-Sen üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı önünde; ''eş durumu, sağlık, öğrenim özrü, il içi ve il değiştirme mağdurları'' için protesto gösterisinde bulundu. Ellerinde dövizler taşıyan grup üyeleri, Bakan Dinçer aleyhine slogan da attı.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, burada yaptığı konuşmada, Dinçer'in bakanlıkla ilgili uygulamalarını eleştirerek, yaptıkları ile eski Milli Eğitim Bakanlarından Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu'yu arattığını savundu.
Bakan Dinçer'in çocukları ailelerinden ayırdığını ifade eden Koncuk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, ''O kadar çocuğunuz var birinden vazgeçebilir misiniz-'' diye sordu.
Siyasi ya da ideolojik olarak toplanmadıklarını sadece mağduriyetlerinin giderilmesini istediklerini belirten Koncuk, ''Biz de öğretmen açılımı istiyoruz'' dedi.
Bakan Dinçer'in ''Norm kadro fazlası olmayacağı yönündeki açıklamasına rağmen binlerce öğretmenin 4+4+4 eğitim sistemi dolayısıyla açığa çıktığını'' belirten Koncuk, Bakan Dinçer'i doğruyu söylememekle suçladı.
Koncuk ayrıca eşi özel sektörde çalışan eğitimcilere tayin hakkı verilmeyeceği yönündeki açıklamaları da eleştirerek, ''Onlar bu ülkeye vergi vermiyorlar mı, hizmet üretmiyorlar mı-'' diye sordu.
Koncuk, Van depremi sonrasında tayin isteyen eğitimi çalışanlarına Bakan Dinçer'in ''olur vermemesine'' karşın Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın tayin isteyen sağlıkçılara ''olur verdiğini'' anımsatarak ''O da bakan, Bu da bakan, farkı görün'' dedi.
Bir süre bakanlık önünde slogan atmayı sürdüren grup daha sonra olaysız şekilde dağıldı.
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 10:17
Gösterim: 1812

