Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Bütün özel ve resmî eğitim kurumlarının pandemi sürecinde altyapı, öğretmen eğitimi ve eğitim yöntemleri konularında büyük aşamalar katettiklerini belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su, Eğitimci-Sosyolog Hami , “Pandemiyle ani olarak bir ihtiyaca maruz kalan toplum ve tabii ki başta öğretmen ve öğrenciler, teknoloji devrimi yaşamışlardır.” diye konuştu.
Kurumunuzda öğretmenlerin yerini ve önemini belirleyen unsurlar nelerdir?
Eğitim-öğretim faaliyetlerinin vazgeçilmez unsuru öğretmenlerdir. Literatürde eğitim ekosistemi için yönetim, program, fiziki imkânlar ve eğitim personeli olarak 4 ana unsurdan bahsediliyor olsa da bunların en önemlisi öğretmendir. Eğitim sisteminin iyi olduğu kabul edilen ve uluslararası sınavlarda önde olan ülkelerde, bu dörtlü arasında en belirgin ortak nokta, kaliteli öğretmen kadrosudur.
Doğru Cevap Kurumlarında paylaşımcı ve katılımcı bir yönetim, eğitim-öğretim ortamı oluşturmayı gaye edinmiştir. Doğru Cevap Eğitim Kurumlarında “Özel Öğrenme ve Gelişim Modeli”mizde “Lider Öğretmen” kavramı sistemin esas kavramlarından biridir. Aslında sadece öğretmen için değil bütün personel için kendi görev ve sorumluluk alanının lideri ve üst ekosistemin fikir paydaşı olduğunu belirtmem yerinde olacaktır.
Lider ve girişimci öğrenciler ancak liderlik becerileri yüksek, düşünen, üreten ve üretme ortamı oluşturan eğitimcilerle ortaya çıkacaktır. Bu açıdan lider öğretmen ve liderlik kavramı Doğru Cevap Eğitim Kurumlarında önemli bir kavramdır. Öğretmen; eğitim-öğretim ortamını yönetirken, program ve materyali de en iyi seçerek hedef kazanımları elde etmek için en verimli şekilde kullanması gereken kişidir. Yönetimin kendini “Öğretmen Yardımcısı” olarak ifade etmesi, asıl işin öğretmen tarafından sınıfta yapıldığı gerçeğini destekleyen ve diğer bütün birimlerin, bölümlerin onları desteklemesi, onlara yardım etmesi üzerine sistemin kurulmasını gerektirir.
ÖĞRETMENLERİN TEKNOLOJİK YETKİNLİĞİ 10 YIL İLERİYE TAŞINDI
Uzaktan ve hibrit eğitim sürecinde öğretmenlere hangi imkânları sağladınız?
Hepimizin bildiği gibi pandeminin, öğretmenlerin teknolojik yeterliliklerine önemli bir etkisi olmuştur. Yapılan bir çalışmaya göre pandemi döneminde öğretmenlerin teknolojik yetkinliği 10 yıl ileriye taşınmıştır. Eğitimin içinde öğrenmeye etkisi bakımından var olan en önemli etken “maruz kalmak” olarak bilinir. Pandemiyle ani olarak bir ihtiyaca maruz kalan toplum ve tabii ki başta öğretmen ve öğrenciler, teknoloji devrimi yaşamışlardır. Öğretmenler sadece online ders organizasyonu becerileri edinmekle kalmamış, aynı zamanda web 2.0 araçlarını eğitimde kullanmada da önemli mesafeler katetmişlerdir. Uzun süre kurumlarımızın üzerinde çalıştığı Flipped Clasroom sistemi de pandemi ile kendine daha büyük alan bulmuştur. Öğretmenin; öğrenmeyi evde sağlayabilmesi için ödevlendirme, görevlendirme çalışmalarını daha titizlikle yapma durumu hasıl olmuş; etkinlikleri online’a uygun, dijital platformlarda veya hem dijital hem geleneksel tarzda hibrit olarak yapma mecburiyeti ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlere sunduğumuz bir diğer eğitim imkânı da “Eğitim Koçluğu”dur. Girne Amerikan Üniversitesi hocaları ile çalıştığımız bu projede; öğretmenlerimizin, öğrencilerine uzaktan eğitimi nasıl verecekleri konusunda yetkinliklerini artırırken yine onlara uzaktan psikolojik desteği nasıl verebilecekleri konusunda da bilgilendirmeler yapılmıştır. Bunun yanında içinde pek çok modül bulunan yönetici eğitimi sertifika programını da tamamlayarak yönetici ve öğretmenlerimizi üniversite onaylı sertifikalandırdık. Yine kurum uzman eğitimcilerimiz ve Türkiye’nin önde gelen eğitimcilerinin bir kısmı ile öğretmenlerimizi buluşturarak bilgi ve tecrübe paylaşımlarında bulunduk. Eğitim uzmanlarımız kurumları ziyaretlerinde; iletişim, değişime ayak uydurmak ve etkinlik temelli sınıf yönetimi üzerinde eğitimler vermektedirler. Yapılan eğitim ihtiyaç analizlerine göre belirlenen konularda kurum içi imkânlar ve uzman eğitimcilerden öğretmenlerimizin yetkinliklerini artırma çalışmalarımız hızla devam etmektedir.
Yeni dönemde öğretmenleri bekleyen dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öğretmenin, eğitim-öğretimin esas unsuru olduğundan yukarıda bahsetmiştik. Eğitim personelinde dijital bir dönüşüm olduğu ortadadır. Genç-yaşlı bütün öğretmenler bu döngünün ister istemez içinde kalmıştır. Bir kısım öğretmen değişimde ortalamanın üzerinde bir performans gösterirken çok az bir kısım öğretmen ise buna ayak uyduramamıştır. Bu konuda özel kurumlar, duruma çok çabuk adapte olmuş ve bu alanda yine sektörün itici gücü olmuştur. Özel kurumlar sadece fiziki ortamı, dijital ihtiyaçları karşılamakla kalmamış, ihtiyaçlarına binaen kendini yetiştirmiş elemanları bünyelerinde toplayarak, katma değer oluşturarak kendi öğretmenlerinin de dönüşümünü hızlandırmışlardır. Millî Eğitim Bakanlığımızın da bu alanda formatör yetiştirme ve bu formatörler sayesinde taşrada dönüşüm gayreti de belli oranda başarılı olmuştur.
Maruz kalma sonucu, bir bakıma mecburi olan değişim ve dönüşümün eğitim öğretime bir dereceye kadar katkı sağlayabilmekte olduğunu düşünüyorum. Asıl olan iç motivasyon ile sürekli gelişim, sürekli değişim içinde olmaktır. Bu açıdan öğretmen seçme, yetiştirme ve mesleki destek süreçlerinin yeniden planlanarak toplam öğretmen kalitesini güçlendirmenin gerekli olduğuna inanıyorum.
Finlandiya eğitim sisteminden bahsederken öğretmenin özlük haklarının da üst seviyede olduğu ancak aynı zamanda öğretmenlerin master dereceli ve yarıdan fazlasının doktora dereceli ve yine yıllık alması gereken hizmet içi eğitimin de 50 saati bulduğunu eklemek gerekiyor. Bu açıdan öğretmenin iç motivasyonunu artırabilecek bütün tedbirleri alarak kendi gelişim planlarını kendilerinin isteyerek yapması sürecinin desteklenmesinin doğru olacağına inanıyorum. Aksi hâlde hızlı dönüşen eğitim sektörü, buna ayak uyduramayan eğitimcileri ister istemez sistemin veya başka bir ifade ile tercih edilenin dışına itecektir. Bu çalışmada özel ve resmî kurumların el birliği ile çalışması ve problemlere çözüm bulması en büyük arzumuzdur.
DERS ZİYARETLERİ BAŞLIYOR
Bu dönüşüm için hangi program ve uygulamaları hayata geçirdiniz?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları Öğrenme ve Gelişim Sistemi’nde online akademiler önemli bir yer tutar. Online akademiler; online yönetici akademileri, online öğretmen akademileri, online veli akademileri ve online öğrenci akademileri olarak dört ana bölüme ayrılır. Bizler her bir akademiyi aktif tutarak bu dört insan olgusunun toplam kalitesinin artırılması için çaba sarf etmeyi hedef edindik. Konumuz itibari ile öğretmen akademilerimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da yaptığımız ihtiyaç analizleri ile bir önceki yılın edinimlerinin üzerine koyarak konular tespit edilmiş ve planlamaya alınmıştır. Bütün bunların yanında yüzyüze eğitimlerin başlaması ile öğretmen akademimizin bir unsuru olan “ders ziyaretleri” projesini de yeniden hayata geçiriyoruz. Bu projede her öğretmenimiz branşından ve başka branşlardaki öğretmen arkadaşının dersini izleyerek ona geri bildirimde bulunur ve böylece birbirlerinin tecrübelerinden istifade ederek bir ekip olarak birlikte gelişirler.
Öğretmenlerin mesleki gelişimleri için zorunlu gördüğünüz unsurlar nelerdir?
Öğretmenlerin mesleki gelişiminde olmazsa olmaz olan edinim, pedagojidir. Pedagoji biliminde hem bilgi hem uygulama olarak eksik olana öğretmenin hatta eğitimcinin ve bir yere kadar ebeveynin çocuğa faydası yerine zararı olabilir. Davranış ve iletişim çok önemli bir öğretmen yetkinliğidir. Bütün bunlardan sonra tabii ki pandeminin de önemini bir kat daha artırdığı teknoloji yeterliliği de önem arz etmektedir. Öğretmenler düşünme becerilerinde çok yetkin olmalıdır. Onlar bilgiyi aktaran değil bilgiler arasından doğru bilgiye ulaşmak ve onu kullanarak yeni bilgiler ortaya koymayı becerebilen nesiller yetiştirmek zorundadır. Bu açıdan öğretmenin, öğrencisine özgüven kazandırması, düşünme ve düşüncesini uygun bir yolla ifade edebilecek ortamı hazırlaması gerekmektedir.
“Ne, kim, neyi, kimi” sorularından çok “nasıl, neden, niçin” sorularının çok sorulduğu sınıflara ihtiyacımız var. Bu sorular dimağı zorlar, düşünmeyi geliştirir. Hemen ardından öğrencinin kendini ifade etmede güvenli bir sınıf ortamına ihtiyacı vardır. Güvenli sınıf ortamı;penceresi, sırası, kapısının güvenli olmasının ötesinde fikirlerin serbestçe konuşulabildiği; akran zorbalığının, suiistimalin olmadığı, medeni diye isimlendirilebilecek bir ortamın olduğu sınıflardır. Bu sınıflarda öğretmen, öğrenciyi sever ve ona saygı duyar; öğrenci de öğretmenini ve arkadaşlarını sever ve onlara saygı duyar.
Öğretmen çok yönlü bir toplum lideri olduğu için genel kültür olarak da yeterli olmalıdır. Öğretmenlerin gazete ve kitap takibi mutlaka olmalı, öğretmenler güncel konularda fikir sahibi olmalıdır. Kendi fikirlerini empozeden uzak dururken öğrencilerin doğru tartışma, fikir alışverişinde bulunma ortamını da onlarasağlamalıdır. Bütün bunların yanında öğretmenler liderlik ve girişimcilik becerilerine sahip olmalıdır. Bunlar, 21. yüzyıl becerileri olarak bilinen becerilerdir. Bundan 30-40 yıl sonra öğrencilerin yapacağı mesleği ve yaşayacakları çevreyi tahmin etmek oldukça güç. Bu açıdan farklı durumlara uyum sağlama becerisi; öğretmenin, öğrencilere kazandırabileceği en önemli becerilerden biri olsa gerektir.
Doğru Cevap Eğitim Kurumları özelinde bütün özel ve resmî eğitim kurumlarımız pandemi sürecinde hem altyapı hem öğretmen eğitimi hem de eğitim yöntemleri konularında ellerinden gelen çabayı göstermiş ve büyük aşamalar katetmişlerdir. Başta Millî Eğitim yetkilileri olmak üzere eğitim camiasına, öğrenci ve velilere; uyumları, anlayış ve işbirlikleri için teşekkür ediyorum. Hep birlikte ülkemizin eğitimini arzu edilen çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaracağımızdan en küçük bir endişe duymuyoruz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bütün özel ve resmî eğitim kurumlarının pandemi sürecinde altyapı, öğretmen eğitimi ve eğitim yöntemleri konularında büyük aşamalar katettiklerini belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su, Eğitimci-Sosyolog Hami , “Pandemiyle ani olarak bir ihtiyaca maruz kalan toplum ve tabii ki başta öğretmen ve öğrenciler, teknoloji devrimi yaşamışlardır.” diye konuştu.
Kurumunuzda öğretmenlerin yerini ve önemini belirleyen unsurlar nelerdir?
Eğitim-öğretim faaliyetlerinin vazgeçilmez unsuru öğretmenlerdir. Literatürde eğitim ekosistemi için yönetim, program, fiziki imkânlar ve eğitim personeli olarak 4 ana unsurdan bahsediliyor olsa da bunların en önemlisi öğretmendir. Eğitim sisteminin iyi olduğu kabul edilen ve uluslararası sınavlarda önde olan ülkelerde, bu dörtlü arasında en belirgin ortak nokta, kaliteli öğretmen kadrosudur.
Doğru Cevap Kurumlarında paylaşımcı ve katılımcı bir yönetim, eğitim-öğretim ortamı oluşturmayı gaye edinmiştir. Doğru Cevap Eğitim Kurumlarında “Özel Öğrenme ve Gelişim Modeli”mizde “Lider Öğretmen” kavramı sistemin esas kavramlarından biridir. Aslında sadece öğretmen için değil bütün personel için kendi görev ve sorumluluk alanının lideri ve üst ekosistemin fikir paydaşı olduğunu belirtmem yerinde olacaktır.
Lider ve girişimci öğrenciler ancak liderlik becerileri yüksek, düşünen, üreten ve üretme ortamı oluşturan eğitimcilerle ortaya çıkacaktır. Bu açıdan lider öğretmen ve liderlik kavramı Doğru Cevap Eğitim Kurumlarında önemli bir kavramdır. Öğretmen; eğitim-öğretim ortamını yönetirken, program ve materyali de en iyi seçerek hedef kazanımları elde etmek için en verimli şekilde kullanması gereken kişidir. Yönetimin kendini “Öğretmen Yardımcısı” olarak ifade etmesi, asıl işin öğretmen tarafından sınıfta yapıldığı gerçeğini destekleyen ve diğer bütün birimlerin, bölümlerin onları desteklemesi, onlara yardım etmesi üzerine sistemin kurulmasını gerektirir.
ÖĞRETMENLERİN TEKNOLOJİK YETKİNLİĞİ 10 YIL İLERİYE TAŞINDI
Uzaktan ve hibrit eğitim sürecinde öğretmenlere hangi imkânları sağladınız?
Hepimizin bildiği gibi pandeminin, öğretmenlerin teknolojik yeterliliklerine önemli bir etkisi olmuştur. Yapılan bir çalışmaya göre pandemi döneminde öğretmenlerin teknolojik yetkinliği 10 yıl ileriye taşınmıştır. Eğitimin içinde öğrenmeye etkisi bakımından var olan en önemli etken “maruz kalmak” olarak bilinir. Pandemiyle ani olarak bir ihtiyaca maruz kalan toplum ve tabii ki başta öğretmen ve öğrenciler, teknoloji devrimi yaşamışlardır. Öğretmenler sadece online ders organizasyonu becerileri edinmekle kalmamış, aynı zamanda web 2.0 araçlarını eğitimde kullanmada da önemli mesafeler katetmişlerdir. Uzun süre kurumlarımızın üzerinde çalıştığı Flipped Clasroom sistemi de pandemi ile kendine daha büyük alan bulmuştur. Öğretmenin; öğrenmeyi evde sağlayabilmesi için ödevlendirme, görevlendirme çalışmalarını daha titizlikle yapma durumu hasıl olmuş; etkinlikleri online’a uygun, dijital platformlarda veya hem dijital hem geleneksel tarzda hibrit olarak yapma mecburiyeti ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlere sunduğumuz bir diğer eğitim imkânı da “Eğitim Koçluğu”dur. Girne Amerikan Üniversitesi hocaları ile çalıştığımız bu projede; öğretmenlerimizin, öğrencilerine uzaktan eğitimi nasıl verecekleri konusunda yetkinliklerini artırırken yine onlara uzaktan psikolojik desteği nasıl verebilecekleri konusunda da bilgilendirmeler yapılmıştır. Bunun yanında içinde pek çok modül bulunan yönetici eğitimi sertifika programını da tamamlayarak yönetici ve öğretmenlerimizi üniversite onaylı sertifikalandırdık. Yine kurum uzman eğitimcilerimiz ve Türkiye’nin önde gelen eğitimcilerinin bir kısmı ile öğretmenlerimizi buluşturarak bilgi ve tecrübe paylaşımlarında bulunduk. Eğitim uzmanlarımız kurumları ziyaretlerinde; iletişim, değişime ayak uydurmak ve etkinlik temelli sınıf yönetimi üzerinde eğitimler vermektedirler. Yapılan eğitim ihtiyaç analizlerine göre belirlenen konularda kurum içi imkânlar ve uzman eğitimcilerden öğretmenlerimizin yetkinliklerini artırma çalışmalarımız hızla devam etmektedir.
Yeni dönemde öğretmenleri bekleyen dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öğretmenin, eğitim-öğretimin esas unsuru olduğundan yukarıda bahsetmiştik. Eğitim personelinde dijital bir dönüşüm olduğu ortadadır. Genç-yaşlı bütün öğretmenler bu döngünün ister istemez içinde kalmıştır. Bir kısım öğretmen değişimde ortalamanın üzerinde bir performans gösterirken çok az bir kısım öğretmen ise buna ayak uyduramamıştır. Bu konuda özel kurumlar, duruma çok çabuk adapte olmuş ve bu alanda yine sektörün itici gücü olmuştur. Özel kurumlar sadece fiziki ortamı, dijital ihtiyaçları karşılamakla kalmamış, ihtiyaçlarına binaen kendini yetiştirmiş elemanları bünyelerinde toplayarak, katma değer oluşturarak kendi öğretmenlerinin de dönüşümünü hızlandırmışlardır. Millî Eğitim Bakanlığımızın da bu alanda formatör yetiştirme ve bu formatörler sayesinde taşrada dönüşüm gayreti de belli oranda başarılı olmuştur.
Maruz kalma sonucu, bir bakıma mecburi olan değişim ve dönüşümün eğitim öğretime bir dereceye kadar katkı sağlayabilmekte olduğunu düşünüyorum. Asıl olan iç motivasyon ile sürekli gelişim, sürekli değişim içinde olmaktır. Bu açıdan öğretmen seçme, yetiştirme ve mesleki destek süreçlerinin yeniden planlanarak toplam öğretmen kalitesini güçlendirmenin gerekli olduğuna inanıyorum.
Finlandiya eğitim sisteminden bahsederken öğretmenin özlük haklarının da üst seviyede olduğu ancak aynı zamanda öğretmenlerin master dereceli ve yarıdan fazlasının doktora dereceli ve yine yıllık alması gereken hizmet içi eğitimin de 50 saati bulduğunu eklemek gerekiyor. Bu açıdan öğretmenin iç motivasyonunu artırabilecek bütün tedbirleri alarak kendi gelişim planlarını kendilerinin isteyerek yapması sürecinin desteklenmesinin doğru olacağına inanıyorum. Aksi hâlde hızlı dönüşen eğitim sektörü, buna ayak uyduramayan eğitimcileri ister istemez sistemin veya başka bir ifade ile tercih edilenin dışına itecektir. Bu çalışmada özel ve resmî kurumların el birliği ile çalışması ve problemlere çözüm bulması en büyük arzumuzdur.
DERS ZİYARETLERİ BAŞLIYOR
Bu dönüşüm için hangi program ve uygulamaları hayata geçirdiniz?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları Öğrenme ve Gelişim Sistemi’nde online akademiler önemli bir yer tutar. Online akademiler; online yönetici akademileri, online öğretmen akademileri, online veli akademileri ve online öğrenci akademileri olarak dört ana bölüme ayrılır. Bizler her bir akademiyi aktif tutarak bu dört insan olgusunun toplam kalitesinin artırılması için çaba sarf etmeyi hedef edindik. Konumuz itibari ile öğretmen akademilerimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da yaptığımız ihtiyaç analizleri ile bir önceki yılın edinimlerinin üzerine koyarak konular tespit edilmiş ve planlamaya alınmıştır. Bütün bunların yanında yüzyüze eğitimlerin başlaması ile öğretmen akademimizin bir unsuru olan “ders ziyaretleri” projesini de yeniden hayata geçiriyoruz. Bu projede her öğretmenimiz branşından ve başka branşlardaki öğretmen arkadaşının dersini izleyerek ona geri bildirimde bulunur ve böylece birbirlerinin tecrübelerinden istifade ederek bir ekip olarak birlikte gelişirler.
Öğretmenlerin mesleki gelişimleri için zorunlu gördüğünüz unsurlar nelerdir?
Öğretmenlerin mesleki gelişiminde olmazsa olmaz olan edinim, pedagojidir. Pedagoji biliminde hem bilgi hem uygulama olarak eksik olana öğretmenin hatta eğitimcinin ve bir yere kadar ebeveynin çocuğa faydası yerine zararı olabilir. Davranış ve iletişim çok önemli bir öğretmen yetkinliğidir. Bütün bunlardan sonra tabii ki pandeminin de önemini bir kat daha artırdığı teknoloji yeterliliği de önem arz etmektedir. Öğretmenler düşünme becerilerinde çok yetkin olmalıdır. Onlar bilgiyi aktaran değil bilgiler arasından doğru bilgiye ulaşmak ve onu kullanarak yeni bilgiler ortaya koymayı becerebilen nesiller yetiştirmek zorundadır. Bu açıdan öğretmenin, öğrencisine özgüven kazandırması, düşünme ve düşüncesini uygun bir yolla ifade edebilecek ortamı hazırlaması gerekmektedir.
“Ne, kim, neyi, kimi” sorularından çok “nasıl, neden, niçin” sorularının çok sorulduğu sınıflara ihtiyacımız var. Bu sorular dimağı zorlar, düşünmeyi geliştirir. Hemen ardından öğrencinin kendini ifade etmede güvenli bir sınıf ortamına ihtiyacı vardır. Güvenli sınıf ortamı;penceresi, sırası, kapısının güvenli olmasının ötesinde fikirlerin serbestçe konuşulabildiği; akran zorbalığının, suiistimalin olmadığı, medeni diye isimlendirilebilecek bir ortamın olduğu sınıflardır. Bu sınıflarda öğretmen, öğrenciyi sever ve ona saygı duyar; öğrenci de öğretmenini ve arkadaşlarını sever ve onlara saygı duyar.
Öğretmen çok yönlü bir toplum lideri olduğu için genel kültür olarak da yeterli olmalıdır. Öğretmenlerin gazete ve kitap takibi mutlaka olmalı, öğretmenler güncel konularda fikir sahibi olmalıdır. Kendi fikirlerini empozeden uzak dururken öğrencilerin doğru tartışma, fikir alışverişinde bulunma ortamını da onlarasağlamalıdır. Bütün bunların yanında öğretmenler liderlik ve girişimcilik becerilerine sahip olmalıdır. Bunlar, 21. yüzyıl becerileri olarak bilinen becerilerdir. Bundan 30-40 yıl sonra öğrencilerin yapacağı mesleği ve yaşayacakları çevreyi tahmin etmek oldukça güç. Bu açıdan farklı durumlara uyum sağlama becerisi; öğretmenin, öğrencilere kazandırabileceği en önemli becerilerden biri olsa gerektir.
Doğru Cevap Eğitim Kurumları özelinde bütün özel ve resmî eğitim kurumlarımız pandemi sürecinde hem altyapı hem öğretmen eğitimi hem de eğitim yöntemleri konularında ellerinden gelen çabayı göstermiş ve büyük aşamalar katetmişlerdir. Başta Millî Eğitim yetkilileri olmak üzere eğitim camiasına, öğrenci ve velilere; uyumları, anlayış ve işbirlikleri için teşekkür ediyorum. Hep birlikte ülkemizin eğitimini arzu edilen çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaracağımızdan en küçük bir endişe duymuyoruz.
Son Güncelleme: Çarşamba, 24 Kasım 2021 10:13
Gösterim: 1315
Artı Eğitim dergisi ve egitimtercihi.com tarafından düzenlenen, eğitim dünyasından yönetici ve kurumların ödüllendirildiği 8. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri Töreni ve Gala Gecesi Wyndham Grand Levent Otel’de gerçekleştirildi. Eğitim dünyasını yoğun bir katılımla bir araya getiren etkinlikte 18 kategoride başarılı kurum ve isimlere ödülleri dağıtıldı. İşte 8. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nde ödül alanlar ve geceden kareler…
8. YILIN EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLLERİ 2021
YILIN ÖĞRETMENİ: AYNUR BAYAZİT – MENEKŞE AHMET YALÇINKAYA ANAOKULU MÜDÜRÜ
YILIN YAŞAM BOYU EĞİTİM ÖDÜLÜ: ORHAN ÖZBEY – OKYANUS KOLEJLERİ KURUCUSU
YILIN EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ: ÜMİT KALKO – EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ
YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ: EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI
YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ:İSTANBUL ERKEK LİSESİ
YILIN MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ: MURAT MÜCAHİT YENTÜR – İZMİR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ
YILIN EĞİTİM PROFESYONELİ: ADEM DURMUŞ – KAVRAM EĞİTİM KURUMLARI GENEL MÜDÜRÜ
YILIN EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN EĞİTİM KURUMU: EGEBİL OKULLARI
YILIN EĞİTİMDE TÜRKİYE MARKASI ÖDÜLÜ: BİL KOLEJİ
YILIN OKUL MİMARİSİ ÖDÜLÜ: GİRNE KOLEJİ ANKARA YENİMAHALLE KAMPÜSÜ
YILIN EĞİTİM GAZETECİSİ: SADIK GÜLTEKİN – POSTA GAZETESİ – NTV
YILIN EĞİTİME KATKI ÖDÜLÜ: KAYHAN KARLI – YÖM OKULLARI KURUCUSU
YILIN EĞİTİMDE İNOVASYON ÖDÜLÜ: ATAKENT EĞİTİM KURUMLARI
YILIN GELECEĞİN EĞİTİM PROJESİ ÖDÜLÜ: ÇİZGİ YAZILIM ANADOLU LİSESİ
YILIN EĞİTİM ÇÖZÜMLERİ ve TEKNOLOJİLERİ ŞİRKETİ: EMKO EĞİTİM ÇÖZÜMLERİ
YILIN YENİLİKÇİ EĞİTİM MATERYALİ ÖDÜLÜ: STEMİST BOX
YILIN SİVİL TOPLUM KURUMU ÖDÜLÜ: ÖZEL ÖĞRETİM DERNEKLERİ PLATFORMU (TÖZOK, TÖDER, ÖZDEBİR, ÖZKURBİR, ÖZDER)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Artı Eğitim dergisi ve egitimtercihi.com tarafından düzenlenen, eğitim dünyasından yönetici ve kurumların ödüllendirildiği 8. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri Töreni ve Gala Gecesi Wyndham Grand Levent Otel’de gerçekleştirildi. Eğitim dünyasını yoğun bir katılımla bir araya getiren etkinlikte 18 kategoride başarılı kurum ve isimlere ödülleri dağıtıldı. İşte 8. Yılın Eğitimde Başarı Ödülleri’nde ödül alanlar ve geceden kareler…
8. YILIN EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLLERİ 2021
YILIN ÖĞRETMENİ: AYNUR BAYAZİT – MENEKŞE AHMET YALÇINKAYA ANAOKULU MÜDÜRÜ
YILIN YAŞAM BOYU EĞİTİM ÖDÜLÜ: ORHAN ÖZBEY – OKYANUS KOLEJLERİ KURUCUSU
YILIN EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ: ÜMİT KALKO – EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ
YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ: EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI
YILIN GEÇMİŞTEN GELECEĞE EĞİTİM MİRASI ÖDÜLÜ:İSTANBUL ERKEK LİSESİ
YILIN MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ: MURAT MÜCAHİT YENTÜR – İZMİR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ
YILIN EĞİTİM PROFESYONELİ: ADEM DURMUŞ – KAVRAM EĞİTİM KURUMLARI GENEL MÜDÜRÜ
YILIN EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN EĞİTİM KURUMU: EGEBİL OKULLARI
YILIN EĞİTİMDE TÜRKİYE MARKASI ÖDÜLÜ: BİL KOLEJİ
YILIN OKUL MİMARİSİ ÖDÜLÜ: GİRNE KOLEJİ ANKARA YENİMAHALLE KAMPÜSÜ
YILIN EĞİTİM GAZETECİSİ: SADIK GÜLTEKİN – POSTA GAZETESİ – NTV
YILIN EĞİTİME KATKI ÖDÜLÜ: KAYHAN KARLI – YÖM OKULLARI KURUCUSU
YILIN EĞİTİMDE İNOVASYON ÖDÜLÜ: ATAKENT EĞİTİM KURUMLARI
YILIN GELECEĞİN EĞİTİM PROJESİ ÖDÜLÜ: ÇİZGİ YAZILIM ANADOLU LİSESİ
YILIN EĞİTİM ÇÖZÜMLERİ ve TEKNOLOJİLERİ ŞİRKETİ: EMKO EĞİTİM ÇÖZÜMLERİ
YILIN YENİLİKÇİ EĞİTİM MATERYALİ ÖDÜLÜ: STEMİST BOX
YILIN SİVİL TOPLUM KURUMU ÖDÜLÜ: ÖZEL ÖĞRETİM DERNEKLERİ PLATFORMU (TÖZOK, TÖDER, ÖZDEBİR, ÖZKURBİR, ÖZDER)
Son Güncelleme: Cuma, 05 Kasım 2021 13:33
Gösterim: 1326
Ülke eğitimine hizmette kalitenin arttırılması, sorunların dile getirilmesi, problemlerin çözülmesi konusunda dernek ve birliklerin çalışmalara devam ettiğini belirten ÖZKURBİR Yönetim Kurulu Üyesi, Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Eğitimci – Sosyolog Hami Koç, “Birliklerimizin birbirleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak ve verimli çalışmalarının artarak devam etmesi sorunların çözümüne katkıda bulunacak, etik ilkelere bağlılığı artıracaktır.” diye konuştu.
Yaklaşık 2 yıldır eğitim sektöründe pandemi nedeniyle bir daralma yaşanıyor. Bu daralmanın yakın zamanda tersine döneceğini düşünüyor musunuz? Buradan çıkış için MEB ve özel kurumların yapması gerekenler neler?
Hepimizin bildiği gibi Mart 2019 itibariyle ülkemiz ve bütün dünya pandemi ile karşı karşıya kalmıştı. Günümüze kadar geçen süre Ekim 2021 itibariyle 18 ayı biraz geçmiştir. Bu sürenin tamamında eğitim öğretimden toptan uzak kalındığı söylenemez. Bizim savunduğumuz husus, yüz yüze eğitimin uzaktan veya hibrit eğitimin yerini tutamayacağı için, eğitim eksikliğinin yaşanmış olmasıdır. Eğitim sektöründeki daralma ise rakamlarla ortadadır. Bu daralma, hem öğrenci sayısında, hem öğretmen, hem okul, hem de tedarikçilerin içinde bulunduğu ve milyonları bulan çalışanlarının oluşturduğu bir yelpazeyi etkilemektedir. Bu durum, genel ekonomik daralma ile de birleşince, ortaya daha vahim bir tablo çıkmıştır. Söz konusu daralma kolay atlatılacak bir husus değildir. Ki pandemi süreci ve etkisi de henüz bitmemiştir. Görünen o ki, değişik sektörlerde bu etki en az bir yıl daha devam edebilecektir. Eğitim sektörünün eğitim ihtiyacı ve eğitim eksikliğini tamamlama gereği olarak, devletin ve milletin ortak bir refleksi ile, tahmin edilenden daha çabuk toparlayacağını düşünüyorum. Bunun süresi, kalitesi, ancak hükümetimizin olaya bakışı ve alacağı ek tedbirlerle orantılı olacaktır.
RUSYA YÜZDE 15’E ULAŞIRKEN TÜRKİYE YÜZDE 8’DE
MEB’in özel okullaşmada hedef olarak belirlediği yüzde 15 oranına ulaşılabilmesi nasıl mümkün olabilir?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki 1980’li yıllarda Türkiye’de özel okullaşma oranı yüzde 2-3’lerde iken Rusya'da yüzde 0 idi. Günümüzde Türkiye’de yüzde 8’lerde olan bu oran Rusya’da yüzde 15’in üzerine çıkmıştır. Sadece bu örnek bile bu alanda olmamız gerekenin neresinde olunduğunu göstermektedir. Dünyada yüzde 30 özel okullaşma oranı olan veya özel okulu hemen hemen olmayan gelişmiş, az gelişmiş veya gelişmemiş ülke örnekleri tabii ki vardır. Özel okul yapısı ile ilgili de çeşitlilik mevcuttur. Özel okul olup, öğretmen maaşını devletin verdiği okullar, değişik teşvikler veya hiç teşvik olmayanlar ve ekonomisi çok güçlü olan ülkelerde devlet okullarının özel okulları aratmayacak imkânlara sahip olan ülkeler mevcuttur. Her ülkeyi kendi iç dinamikleri ile değerlendirmek gerekir. Ülkemiz özel girişimi teşvik etmede büyük aşamaya ulaşmasına rağmen, eğitim sektörüne bu açılım yansımamıştır. Türkiye’de Özel Okullar, devletin belirlediği şartlarda adı özel olan resmi okullardır. Özel okullar, asgari uyması gereken şartlara haiz, kendi programlarını uygulayan, kendilerine hiç karışılmayan kurumlar değildir. Standartları resmi okullara göre ağır olarak belirlenmiş, devlet ve çıktıları ile de veli tarafından hatta toplum tarafından değerlendirilen, denetlenen kurumlardır. Ülkemiz, bazı gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi ve bizlerin de yıllardır üzerinde durduğumuz birkaç alanda –kendi yükünü hafifletmek, eğitimin kalitesini artırmak gayesi ile- özel sektörü desteklediği ölçüde bu amaca ulaşılabilecektir. Beklentimiz ve gayretimiz bu yöndedir.
DOĞRU CEVAP İLERLİYOR
Son 2 yıldır sektörde yaşanan bu olumsuz tablonun kurumunuza etkileri neler oldu? Süreci nasıl yönettiniz?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları, kurumlarının geçmişi ve yöneticilerinin eğitim deneyimleri ile uzaktan eğitim uygulamaları yapmış ve başarıya ulaşmış bir yapıya sahiptir. Kuş gribi gibi, okulların çok kısa dönemli tatillerinde, kar vb tatil durumlarında uzaktan eğitimi senkron ve asenkron olarak uygulama tecrübesine sahip olduğumuz için yeni durum bizi çok zorlamadı. Eğitim-öğretimin uzaktan ve olabildiğince verimli yürütülmesinde eğitim-öğretim kadrolarımız ve teknik ekip tam kapasite ve özveri ile çalıştı. Öğrenci ve velilerimizin de hızlı bir adaptasyonunun olduğunu söylememiz gerekiyor. Eğitim-öğretimde “maruz kalmak” diye bir tabir vardır. Karşı karşıya kalınan durumlar, önceden tahmin edilerek hazırlanılmaya çalışılan duruma göre çözüm için bireyi veya kurumları zorlar. Kurum olarak, velilerimizi ve bütün tedarik zincirini etkileyen pandemi, sonuç olarak bizleri de etkilemiştir. Özel eğitim-öğretim kurumları, okullar ve kurslar olarak bir daralmayı geçtiğimiz yıl yaşadık. Bu yıl ise bu daralmanın- küçülmenin durduğunu ve pozitif bir ilerleme olduğunu söyleyebilirim. Bu ivme artarak devam edecektir. Kurumun uzaktan eğitim sürecinde öğrencileri ile ilgisi, alakası, takip sisteminin çalışıyor olması, koçluk sistemimizin verimli çalışması sonucu, ulusal sınavlardaki yüksek başarımızın da etkisi olmuştur. Bu başarıda emeği olan bütün eğitim çalışanlarımızı buradan tekrar kutlamak istiyorum.
KURS VE OKUL İÇİN İSİM HAKKI VERİYORUZ
Eğitim sektöründe büyüme modeli olarak Franchise sistemi öne çıkıyor. Markanızın bu konuda politikası hakkında bilgi verebilir misiniz? Franchise sisteminizde nasıl bir büyüklüğe ulaştınız? Hedefleriniz ne olacak?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları ülkemizin büyük zincir kurumlarından biridir. Merkez olarak, şubelerimize birçok alanda hizmet vermeye, desteklemeye devam ediyoruz. Milli Eğitim bakanımız sayın Mahmut Özer'in öğretmen eğitimine önem verdiğini biliyoruz. Biz de bu konuda eğitim akademilerimizle; Öğretmenlerimize, öğrencilerimize, velilerimize ve yöneticilerimize yıllık planlar dahilinde eğitimler veriyoruz. Ve biz yöneticiler de daha dazla eğitim almaya devam ediyoruz! Ayrıca, 2021 Aralık ayında gerçekleştirilecek Milli Eğitim Şurasının ''eğitimde fırsat eşitliği'' konusunun gereğini en iyi şartlarda, öğrencilerimize verdiğimiz hizmetlerle şubelerimizde yerine getiriyoruz. Birçok ilimiz ve ilçemizde şubelerimiz var. Münhal yerlerde kurs ve okul için isim hakkı vermeye devam ediyoruz.
Franchise modelinizin temel unsurları nelerdir? Uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?Franchise yatırımcılarınıza sunduğunuz avantajlar nelerdir?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları ulusal kurs markası olmanın yanı sıra kendisini yükselen bir okul değeri olarak da görmektedir. Kurumun merkeze bağlı kurumları olması yanında büyüme trendini çoğunlukla Franchise sistemi ile gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Genel merkezimiz, bir eğitim öğretim kurumunun kuruluşunda yer belirlemesi, ihtiyaç analizinden kuruluş aşamasına, fizibilite çalışmalarından programlarının hazırlanmasına, tefrişatından personel eğitimlerine kadar bütün alanlarda hizmet vermektedir. Bu hizmet isim verme sürecinden sonra rehberlik, kontrol ve iyileştirme basamaklarında süreç boyunca devam etmektedir. Doğru Cevap Eğitim Kurumları birbirlerini destekleyen, inanan, paylaşan eğitim gönüllülerinden oluşan bir büyük aile haline gelmiştir.
DENEME AMAÇLI KURUM AÇILAMAZ
Franchise sisteminin eğitimde markalaşmayla ilgili olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Eğitim işi ciddi bir iştir. Eğitim sürekliliği, olması beklenen bir olgudur. Günübirlik, birkaç yıllık sürelerde bir eğitim yapısı oluşturulamaz, tarz ortaya konulamaz ve beklentilere kavuşulamaz. Deneme amaçlı kurum açılamaz. Bu açılardan sektördeki kurumlardan, güçlü bir eğitim ve ekonomik altyapılarının olması beklenir. Burada bireysel veya marka açısından olaya bakmak yerine, güçlü bir yapı olarak bakmak yerinde olacaktır. Zira, bir şubesi olan bir kurum marka olabildiği gibi, çok şubeli bir kurum ise, marka olma yolunda henüz yolun başında olabilir. Güçlü yapı markayı beraberinde getirir. Burada markanın bilinirliğinden ziyade, verdiği hizmetin ve çıktılarının değerli olması ile bir marka olmasını önemsiyorum.
HİÇBİR KURUM BİR DİĞER KURUMUN KURUMSAL KİMLİĞİNİ HEDEF ALMAMALIDIR
Franchise sistemi ile sektörde aşırı rekabetten şikâyet ediliyor. Bu alanda olması gereken etik ilkeler neler olmalı? Bu alanda bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?
Sektörde aşırı rekabetin olduğunu düşünmüyorum. Sektör büyüklüğü, olması gerekenin çok gerisindedir. Defalarca izah ettiğimiz gibi Türk Eğitim sektörüne, özel kurumların; ekonomik, kalite, yönetilebilirlik gibi alanlarda katkısı çok büyüktür. Yetkililerin bu durumu bilmesine rağmen henüz yeterince ilerleme olamamasını anlamakta zorluk çekiyoruz. Franchise yapısı ile ilgili görüşlerimizi yukarıda ifade etmiştik. Zincir bir yapıya, bir markaya ulaşmak için, sayıca fazla olmanın yanında, güvenli bir yapıya ve belli bir kaliteye ulaşmanın zorunluluğu bilinmelidir. Hiçbir kurum bir diğer kurumun kurumsal kimliğini hedef almamalıdır. Özel Eğitim Kurumları Milli Eğitime bağlı olarak, kanun, yönetmelik ve yönergeler ile yönetilen, denitimi yapılan bir sistemin içindeki kurumlardır. Yapı, devletin denetimine tabidir. Yapının bazı düzenlemelere ihtiyacı vardır. Öncelikle özel öğretim sektörünün şu an herkes tarafından bilinen ve Milli Eğitim Bakanlığına defalarca sunulan sorunlarının çözümlenmesi için adım atılması gerekmektedir. Yapının sağlıklı olması, sürdürülebilir olmasını ve kaliteyi beraberinde getirecektir.
Özel öğretim kurumları için, sağlık kuruluşlarında olduğu gibi kurum açmada bir sınırlandırma olması, mevcut yapıların sürdürülebilirliğini, sağlıklı büyümeyi, dengeli dağılım gibi pek çok alanda fayda sağlayacaktır. Kurumların birbirleri ile kaliteli, seviyeli bir hizmet yarışı içinde olması normaldir. Bunun ötesinde öğrenci, yönetici, öğretmen transferleri şeklindeki tutumlar sektöre hem maddi hem manevi zararlar verebilmektedir. Açıklamalar, reklamlar başka kurumların eksik ve aleyhte değerlendirilebilecek yönlerine değil, kendi pozitif farklarına odaklanmalıdır. Farkı başkalarının eksiği ile değil, kendi artılarının ortaya çıkaracağı gerçeği ortadadır. Bütün bunların yanında şu an ülkemizde eğitim sektörünü temsil etmek için kurulmuş özel okul birlikleri var. Bu birlik ve yöneticileri birbirleri ile çok uyum içinde çalışmaktadır. Ülke eğitimine hizmette kalitenin arttırılması, sorunların dile getirilmesi, problemlerin çözülmesi konusunda çalışmalar devam etmektedir. Düzenlenen organizasyonlarda ortak kararlar alınabilmekte, muhatabı olan bütün kurumlara, Milli Eğitim bakanlığına teklifler iletilmektedir. Birliklerimizin birbirleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak ve verimli çalışmalarının artarak devam etmesi sorunların çözümüne katkıda bulunacak, etik ilkelere bağlılığı artıracaktır.
Özel okulculukta kısa ve orta vadede hangi gelişmelerin yaşanmasını bekliyorsunuz?
Yukarıda belirtilen hususlarda, sorunlar ve çözüm yöntemleri konusunda sahada bulunan Özel Öğretim Kurum Birlikleri, Dernekleri olarak bizler sempozyumlar, konferanslar düzenliyoruz. Çıkan sonuçları, görüş ve önerilerimizi raporlarla Milli Eğitim Bakanlığına veya ilgili birimlere göndermekteyiz. Değerlendirme ve çözüm önerilerimizi pekçok yazımda dile getirdim. Herşeyden önce özel öğretim kurumları devletin asli ve resmi unsuru olduğu ve Milli Eğitime katma değer kattığı gerçeğinden hareket edilmelidir. Bu arada tabi ki, Özel Öğretim Kurumları öz değerlendirmelerini, kendi içlerinde iyileştirmeleri görüşüyor, kararlar alıp uyguluyor. Bakanlık ve sektör temsilcileri sıklıkla biraraya geliyorlar, toplantılar yapıyorlar, kararlar alıyorlar. Beklentilerimiz, bu toplantı kararları ve raporlar ışığında ivedi adımların atılmasıdır. Böylece özel öğretim kurumları Türk Eğitim Sistemine ve ülkemizin geleceğine çok daha büyük katkılar yapmaya devam edecektir. Ülkemizin özel öğretim kurumlarının sayı ve kalite bakımından hak ettikleri yere geleceğine olan inancımı yenilemek istiyorum.
BİR EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ NASIL OLMALIDIR?
Franchise sisteminiz içinde yer alan ve alacak yatırımcılardan beklentileriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Eğitime yatırım, geleceğimize yatırımdır. Eğitim yatırımlarını başka yatırımlar ile aynı kefeye koymak büyük haksızlık olur. Eğitim Gönüllere Dokunmaktır. Eğitim girişimcisi gönüllere dokunmayı, ülkenin geleceğini şekillendirmede ortak rol olmayı hedeflemiş, idealist girişimciler olmalıdır. Eğitim kurumları basit anlamda birer yatırım, girişim, şirketi değildirler. Kendi çocuklarının, aile ve akrabalarının geleceğini şekillendiren, onların yaşayacağı topluma yön verecek bir yapıda etkin olma iradesinde olan kişiler eğitimin içinde olmalıdır. Çocuğu sevemeyen, insanı sevemeyen, başkalarına faydayı ana eksenine koyamayan kişilerin işi değildir eğitim. Eğitim, zor, meşakkatli ama bir anlam ifade eden özel bir alandır, bir değerdir. Eğitim girişimcisi, milli eğitim ile birlikte çalışma ve ortak bir misyonun parçası olma iradesinde olmalıdır. Bunların ardından eğitim girişimcisi veya yöneticisinden iyi bir ekip oluşturması ve ekibini iyi yönetmede liderlik becerisine sahip olması beklenir. Sonra iyi bir planlama, yer seçimi, fiziki imkan oluşturma ve eğitimin diğer gereklilikleri konusunda yeterli bilgi ve tecrübe birikimine sahip olması beklenir. Eğitim girişimcisi ülkedeki ve dünyadaki eğitim gelişmelerini yakından takip edebilecek, bunları kendi kurumuna, ülke ve kurum vizyonu çerçevesinde adapte edebilecek yapıda olmalıdır. Bunlar olduktan sonra kalite ve sürdürülebilirlik kendiliğinden gelecektir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ülke eğitimine hizmette kalitenin arttırılması, sorunların dile getirilmesi, problemlerin çözülmesi konusunda dernek ve birliklerin çalışmalara devam ettiğini belirten ÖZKURBİR Yönetim Kurulu Üyesi, Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Eğitimci – Sosyolog Hami Koç, “Birliklerimizin birbirleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak ve verimli çalışmalarının artarak devam etmesi sorunların çözümüne katkıda bulunacak, etik ilkelere bağlılığı artıracaktır.” diye konuştu.
Yaklaşık 2 yıldır eğitim sektöründe pandemi nedeniyle bir daralma yaşanıyor. Bu daralmanın yakın zamanda tersine döneceğini düşünüyor musunuz? Buradan çıkış için MEB ve özel kurumların yapması gerekenler neler?
Hepimizin bildiği gibi Mart 2019 itibariyle ülkemiz ve bütün dünya pandemi ile karşı karşıya kalmıştı. Günümüze kadar geçen süre Ekim 2021 itibariyle 18 ayı biraz geçmiştir. Bu sürenin tamamında eğitim öğretimden toptan uzak kalındığı söylenemez. Bizim savunduğumuz husus, yüz yüze eğitimin uzaktan veya hibrit eğitimin yerini tutamayacağı için, eğitim eksikliğinin yaşanmış olmasıdır. Eğitim sektöründeki daralma ise rakamlarla ortadadır. Bu daralma, hem öğrenci sayısında, hem öğretmen, hem okul, hem de tedarikçilerin içinde bulunduğu ve milyonları bulan çalışanlarının oluşturduğu bir yelpazeyi etkilemektedir. Bu durum, genel ekonomik daralma ile de birleşince, ortaya daha vahim bir tablo çıkmıştır. Söz konusu daralma kolay atlatılacak bir husus değildir. Ki pandemi süreci ve etkisi de henüz bitmemiştir. Görünen o ki, değişik sektörlerde bu etki en az bir yıl daha devam edebilecektir. Eğitim sektörünün eğitim ihtiyacı ve eğitim eksikliğini tamamlama gereği olarak, devletin ve milletin ortak bir refleksi ile, tahmin edilenden daha çabuk toparlayacağını düşünüyorum. Bunun süresi, kalitesi, ancak hükümetimizin olaya bakışı ve alacağı ek tedbirlerle orantılı olacaktır.
RUSYA YÜZDE 15’E ULAŞIRKEN TÜRKİYE YÜZDE 8’DE
MEB’in özel okullaşmada hedef olarak belirlediği yüzde 15 oranına ulaşılabilmesi nasıl mümkün olabilir?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki 1980’li yıllarda Türkiye’de özel okullaşma oranı yüzde 2-3’lerde iken Rusya'da yüzde 0 idi. Günümüzde Türkiye’de yüzde 8’lerde olan bu oran Rusya’da yüzde 15’in üzerine çıkmıştır. Sadece bu örnek bile bu alanda olmamız gerekenin neresinde olunduğunu göstermektedir. Dünyada yüzde 30 özel okullaşma oranı olan veya özel okulu hemen hemen olmayan gelişmiş, az gelişmiş veya gelişmemiş ülke örnekleri tabii ki vardır. Özel okul yapısı ile ilgili de çeşitlilik mevcuttur. Özel okul olup, öğretmen maaşını devletin verdiği okullar, değişik teşvikler veya hiç teşvik olmayanlar ve ekonomisi çok güçlü olan ülkelerde devlet okullarının özel okulları aratmayacak imkânlara sahip olan ülkeler mevcuttur. Her ülkeyi kendi iç dinamikleri ile değerlendirmek gerekir. Ülkemiz özel girişimi teşvik etmede büyük aşamaya ulaşmasına rağmen, eğitim sektörüne bu açılım yansımamıştır. Türkiye’de Özel Okullar, devletin belirlediği şartlarda adı özel olan resmi okullardır. Özel okullar, asgari uyması gereken şartlara haiz, kendi programlarını uygulayan, kendilerine hiç karışılmayan kurumlar değildir. Standartları resmi okullara göre ağır olarak belirlenmiş, devlet ve çıktıları ile de veli tarafından hatta toplum tarafından değerlendirilen, denetlenen kurumlardır. Ülkemiz, bazı gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi ve bizlerin de yıllardır üzerinde durduğumuz birkaç alanda –kendi yükünü hafifletmek, eğitimin kalitesini artırmak gayesi ile- özel sektörü desteklediği ölçüde bu amaca ulaşılabilecektir. Beklentimiz ve gayretimiz bu yöndedir.
DOĞRU CEVAP İLERLİYOR
Son 2 yıldır sektörde yaşanan bu olumsuz tablonun kurumunuza etkileri neler oldu? Süreci nasıl yönettiniz?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları, kurumlarının geçmişi ve yöneticilerinin eğitim deneyimleri ile uzaktan eğitim uygulamaları yapmış ve başarıya ulaşmış bir yapıya sahiptir. Kuş gribi gibi, okulların çok kısa dönemli tatillerinde, kar vb tatil durumlarında uzaktan eğitimi senkron ve asenkron olarak uygulama tecrübesine sahip olduğumuz için yeni durum bizi çok zorlamadı. Eğitim-öğretimin uzaktan ve olabildiğince verimli yürütülmesinde eğitim-öğretim kadrolarımız ve teknik ekip tam kapasite ve özveri ile çalıştı. Öğrenci ve velilerimizin de hızlı bir adaptasyonunun olduğunu söylememiz gerekiyor. Eğitim-öğretimde “maruz kalmak” diye bir tabir vardır. Karşı karşıya kalınan durumlar, önceden tahmin edilerek hazırlanılmaya çalışılan duruma göre çözüm için bireyi veya kurumları zorlar. Kurum olarak, velilerimizi ve bütün tedarik zincirini etkileyen pandemi, sonuç olarak bizleri de etkilemiştir. Özel eğitim-öğretim kurumları, okullar ve kurslar olarak bir daralmayı geçtiğimiz yıl yaşadık. Bu yıl ise bu daralmanın- küçülmenin durduğunu ve pozitif bir ilerleme olduğunu söyleyebilirim. Bu ivme artarak devam edecektir. Kurumun uzaktan eğitim sürecinde öğrencileri ile ilgisi, alakası, takip sisteminin çalışıyor olması, koçluk sistemimizin verimli çalışması sonucu, ulusal sınavlardaki yüksek başarımızın da etkisi olmuştur. Bu başarıda emeği olan bütün eğitim çalışanlarımızı buradan tekrar kutlamak istiyorum.
KURS VE OKUL İÇİN İSİM HAKKI VERİYORUZ
Eğitim sektöründe büyüme modeli olarak Franchise sistemi öne çıkıyor. Markanızın bu konuda politikası hakkında bilgi verebilir misiniz? Franchise sisteminizde nasıl bir büyüklüğe ulaştınız? Hedefleriniz ne olacak?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları ülkemizin büyük zincir kurumlarından biridir. Merkez olarak, şubelerimize birçok alanda hizmet vermeye, desteklemeye devam ediyoruz. Milli Eğitim bakanımız sayın Mahmut Özer'in öğretmen eğitimine önem verdiğini biliyoruz. Biz de bu konuda eğitim akademilerimizle; Öğretmenlerimize, öğrencilerimize, velilerimize ve yöneticilerimize yıllık planlar dahilinde eğitimler veriyoruz. Ve biz yöneticiler de daha dazla eğitim almaya devam ediyoruz! Ayrıca, 2021 Aralık ayında gerçekleştirilecek Milli Eğitim Şurasının ''eğitimde fırsat eşitliği'' konusunun gereğini en iyi şartlarda, öğrencilerimize verdiğimiz hizmetlerle şubelerimizde yerine getiriyoruz. Birçok ilimiz ve ilçemizde şubelerimiz var. Münhal yerlerde kurs ve okul için isim hakkı vermeye devam ediyoruz.
Franchise modelinizin temel unsurları nelerdir? Uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?Franchise yatırımcılarınıza sunduğunuz avantajlar nelerdir?
Doğru Cevap Eğitim Kurumları ulusal kurs markası olmanın yanı sıra kendisini yükselen bir okul değeri olarak da görmektedir. Kurumun merkeze bağlı kurumları olması yanında büyüme trendini çoğunlukla Franchise sistemi ile gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Genel merkezimiz, bir eğitim öğretim kurumunun kuruluşunda yer belirlemesi, ihtiyaç analizinden kuruluş aşamasına, fizibilite çalışmalarından programlarının hazırlanmasına, tefrişatından personel eğitimlerine kadar bütün alanlarda hizmet vermektedir. Bu hizmet isim verme sürecinden sonra rehberlik, kontrol ve iyileştirme basamaklarında süreç boyunca devam etmektedir. Doğru Cevap Eğitim Kurumları birbirlerini destekleyen, inanan, paylaşan eğitim gönüllülerinden oluşan bir büyük aile haline gelmiştir.
DENEME AMAÇLI KURUM AÇILAMAZ
Franchise sisteminin eğitimde markalaşmayla ilgili olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Eğitim işi ciddi bir iştir. Eğitim sürekliliği, olması beklenen bir olgudur. Günübirlik, birkaç yıllık sürelerde bir eğitim yapısı oluşturulamaz, tarz ortaya konulamaz ve beklentilere kavuşulamaz. Deneme amaçlı kurum açılamaz. Bu açılardan sektördeki kurumlardan, güçlü bir eğitim ve ekonomik altyapılarının olması beklenir. Burada bireysel veya marka açısından olaya bakmak yerine, güçlü bir yapı olarak bakmak yerinde olacaktır. Zira, bir şubesi olan bir kurum marka olabildiği gibi, çok şubeli bir kurum ise, marka olma yolunda henüz yolun başında olabilir. Güçlü yapı markayı beraberinde getirir. Burada markanın bilinirliğinden ziyade, verdiği hizmetin ve çıktılarının değerli olması ile bir marka olmasını önemsiyorum.
HİÇBİR KURUM BİR DİĞER KURUMUN KURUMSAL KİMLİĞİNİ HEDEF ALMAMALIDIR
Franchise sistemi ile sektörde aşırı rekabetten şikâyet ediliyor. Bu alanda olması gereken etik ilkeler neler olmalı? Bu alanda bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?
Sektörde aşırı rekabetin olduğunu düşünmüyorum. Sektör büyüklüğü, olması gerekenin çok gerisindedir. Defalarca izah ettiğimiz gibi Türk Eğitim sektörüne, özel kurumların; ekonomik, kalite, yönetilebilirlik gibi alanlarda katkısı çok büyüktür. Yetkililerin bu durumu bilmesine rağmen henüz yeterince ilerleme olamamasını anlamakta zorluk çekiyoruz. Franchise yapısı ile ilgili görüşlerimizi yukarıda ifade etmiştik. Zincir bir yapıya, bir markaya ulaşmak için, sayıca fazla olmanın yanında, güvenli bir yapıya ve belli bir kaliteye ulaşmanın zorunluluğu bilinmelidir. Hiçbir kurum bir diğer kurumun kurumsal kimliğini hedef almamalıdır. Özel Eğitim Kurumları Milli Eğitime bağlı olarak, kanun, yönetmelik ve yönergeler ile yönetilen, denitimi yapılan bir sistemin içindeki kurumlardır. Yapı, devletin denetimine tabidir. Yapının bazı düzenlemelere ihtiyacı vardır. Öncelikle özel öğretim sektörünün şu an herkes tarafından bilinen ve Milli Eğitim Bakanlığına defalarca sunulan sorunlarının çözümlenmesi için adım atılması gerekmektedir. Yapının sağlıklı olması, sürdürülebilir olmasını ve kaliteyi beraberinde getirecektir.
Özel öğretim kurumları için, sağlık kuruluşlarında olduğu gibi kurum açmada bir sınırlandırma olması, mevcut yapıların sürdürülebilirliğini, sağlıklı büyümeyi, dengeli dağılım gibi pek çok alanda fayda sağlayacaktır. Kurumların birbirleri ile kaliteli, seviyeli bir hizmet yarışı içinde olması normaldir. Bunun ötesinde öğrenci, yönetici, öğretmen transferleri şeklindeki tutumlar sektöre hem maddi hem manevi zararlar verebilmektedir. Açıklamalar, reklamlar başka kurumların eksik ve aleyhte değerlendirilebilecek yönlerine değil, kendi pozitif farklarına odaklanmalıdır. Farkı başkalarının eksiği ile değil, kendi artılarının ortaya çıkaracağı gerçeği ortadadır. Bütün bunların yanında şu an ülkemizde eğitim sektörünü temsil etmek için kurulmuş özel okul birlikleri var. Bu birlik ve yöneticileri birbirleri ile çok uyum içinde çalışmaktadır. Ülke eğitimine hizmette kalitenin arttırılması, sorunların dile getirilmesi, problemlerin çözülmesi konusunda çalışmalar devam etmektedir. Düzenlenen organizasyonlarda ortak kararlar alınabilmekte, muhatabı olan bütün kurumlara, Milli Eğitim bakanlığına teklifler iletilmektedir. Birliklerimizin birbirleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak ve verimli çalışmalarının artarak devam etmesi sorunların çözümüne katkıda bulunacak, etik ilkelere bağlılığı artıracaktır.
Özel okulculukta kısa ve orta vadede hangi gelişmelerin yaşanmasını bekliyorsunuz?
Yukarıda belirtilen hususlarda, sorunlar ve çözüm yöntemleri konusunda sahada bulunan Özel Öğretim Kurum Birlikleri, Dernekleri olarak bizler sempozyumlar, konferanslar düzenliyoruz. Çıkan sonuçları, görüş ve önerilerimizi raporlarla Milli Eğitim Bakanlığına veya ilgili birimlere göndermekteyiz. Değerlendirme ve çözüm önerilerimizi pekçok yazımda dile getirdim. Herşeyden önce özel öğretim kurumları devletin asli ve resmi unsuru olduğu ve Milli Eğitime katma değer kattığı gerçeğinden hareket edilmelidir. Bu arada tabi ki, Özel Öğretim Kurumları öz değerlendirmelerini, kendi içlerinde iyileştirmeleri görüşüyor, kararlar alıp uyguluyor. Bakanlık ve sektör temsilcileri sıklıkla biraraya geliyorlar, toplantılar yapıyorlar, kararlar alıyorlar. Beklentilerimiz, bu toplantı kararları ve raporlar ışığında ivedi adımların atılmasıdır. Böylece özel öğretim kurumları Türk Eğitim Sistemine ve ülkemizin geleceğine çok daha büyük katkılar yapmaya devam edecektir. Ülkemizin özel öğretim kurumlarının sayı ve kalite bakımından hak ettikleri yere geleceğine olan inancımı yenilemek istiyorum.
BİR EĞİTİM GİRİŞİMCİSİ NASIL OLMALIDIR?
Franchise sisteminiz içinde yer alan ve alacak yatırımcılardan beklentileriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Eğitime yatırım, geleceğimize yatırımdır. Eğitim yatırımlarını başka yatırımlar ile aynı kefeye koymak büyük haksızlık olur. Eğitim Gönüllere Dokunmaktır. Eğitim girişimcisi gönüllere dokunmayı, ülkenin geleceğini şekillendirmede ortak rol olmayı hedeflemiş, idealist girişimciler olmalıdır. Eğitim kurumları basit anlamda birer yatırım, girişim, şirketi değildirler. Kendi çocuklarının, aile ve akrabalarının geleceğini şekillendiren, onların yaşayacağı topluma yön verecek bir yapıda etkin olma iradesinde olan kişiler eğitimin içinde olmalıdır. Çocuğu sevemeyen, insanı sevemeyen, başkalarına faydayı ana eksenine koyamayan kişilerin işi değildir eğitim. Eğitim, zor, meşakkatli ama bir anlam ifade eden özel bir alandır, bir değerdir. Eğitim girişimcisi, milli eğitim ile birlikte çalışma ve ortak bir misyonun parçası olma iradesinde olmalıdır. Bunların ardından eğitim girişimcisi veya yöneticisinden iyi bir ekip oluşturması ve ekibini iyi yönetmede liderlik becerisine sahip olması beklenir. Sonra iyi bir planlama, yer seçimi, fiziki imkan oluşturma ve eğitimin diğer gereklilikleri konusunda yeterli bilgi ve tecrübe birikimine sahip olması beklenir. Eğitim girişimcisi ülkedeki ve dünyadaki eğitim gelişmelerini yakından takip edebilecek, bunları kendi kurumuna, ülke ve kurum vizyonu çerçevesinde adapte edebilecek yapıda olmalıdır. Bunlar olduktan sonra kalite ve sürdürülebilirlik kendiliğinden gelecektir.
Son Güncelleme: Perşembe, 21 Ekim 2021 12:00
Gösterim: 937
Kültür Kolejinde günler öncesinden başlayan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları okul içi etkinlikler, sergiler, araç turu ve konserler ile tamamlandı. 10 Kasım’a kadar devam edecek Atatürk Haftası etkinliklerinde okul içi farklı çalışmalar ve etkinlikler düzenlenecek.
Türkiye’nin en köklü eğitim kurumları arasında yer alan Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinin yöneticileri, öğrencileri, velileri ve öğretmenleri Cumhuriyet Bayramı özelinde araç turu düzenledi. Düzenlenen resmi tören ardından, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla arabalarıyla Ataköy sokaklarını gezdi.
Kültür Koleji tarafından düzenlenen etkinlik, okul önünde başladı.Tura katılan yaklaşık 90 araç, Ataköy turunu yine okulun önünde tamamladı.
Kültür Koleji, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, 29 Ekim - 10 Kasım tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle anacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kültür Kolejinde günler öncesinden başlayan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları okul içi etkinlikler, sergiler, araç turu ve konserler ile tamamlandı. 10 Kasım’a kadar devam edecek Atatürk Haftası etkinliklerinde okul içi farklı çalışmalar ve etkinlikler düzenlenecek.
Türkiye’nin en köklü eğitim kurumları arasında yer alan Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinin yöneticileri, öğrencileri, velileri ve öğretmenleri Cumhuriyet Bayramı özelinde araç turu düzenledi. Düzenlenen resmi tören ardından, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla arabalarıyla Ataköy sokaklarını gezdi.
Kültür Koleji tarafından düzenlenen etkinlik, okul önünde başladı.Tura katılan yaklaşık 90 araç, Ataköy turunu yine okulun önünde tamamladı.
Kültür Koleji, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, 29 Ekim - 10 Kasım tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle anacak.
Son Güncelleme: Pazartesi, 01 Kasım 2021 16:19
Gösterim: 803
TEDMEM, OECD’nin yayınladığı Bir Bakışta Eğitim 2021 raporundaki verileri derleyerek Türkiye’nin durumunu ortaya koydu. Ana teması “Eğitimde Eşitlik: Eğitim Fırsatlarının Güçlendirilmesi” olarak belirlenen bu raporda kullanılan öğrencinin sosyoekonomik arka planı ve PISA’da en yüksek başarı gösteren öğrenciler arasında olma olasılığı arasındaki ilişkiyi gösteren eşitsizlik endeksine göre Türkiye ilk sırada yer aldı.
TEDMEM Koordinatörü Dr. Sabiha Sunar, OECD tarafından her yıl yayımlanan Bir Bakışta Eğitim raporları serisi, eğitim sistemlerinin temel göstergeleri ve değişkenlerine ilişkin verilerin güncel durumunu ortaya koyduğunu belirterek, raporun sunu yazısında şu noktalara dikkat çekti: “Ülkelerin öğrencilerine nitelikli eğitim sağlamada hangi noktada olduklarının karşılaştırmalı bir değerlendirmesine olanak veren bu göstergeler, Bir Bakışta Eğitim 2021 raporunda eğitim süreçlerinin çıktıları, eğitime erişim, eğitime ayrılan finansal kaynak ile öğretmenler, öğrenme ortamları ve okullar olmak üzere dört başlık altında sunulmuştur. Ana teması “Eğitimde Eşitlik: Eğitim Fırsatlarının Güçlendirilmesi” olarak belirlenen bu raporda, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri - Hedef 4 ile ortaya konan “kapsayıcı ve hakkaniyete dayanan nitelikli eğitimi sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarını teşvik etmek” amacı doğrultusunda ülkelerin kat ettiği mesafeler hakkında da çıkarımlarda bulunmak mümkün olmuştur. Çocukların içine doğdukları koşullardan bağımsız olarak adil ve nitelikli bir eğitim alabilmelerinin önemi COVID-19 salgınıyla birlikte bir kez daha ülkelerin eğitim gündeminde acil koduyla ilk sırayı almıştır. Türkiye’de de Aralık 2021’de gerçekleştirilecek olan 20. Milli Eğitim Şûrasının teması Eğitimde Fırsat Eşitliği olarak belirlenmiştir. Bu noktada OECD’nin de dikkat çektiği, öğrencinin sosyoekonomik arka planı ve PISA’da en yüksek başarı gösteren öğrenciler arasında olma olasılığı arasındaki ilişkiyi gösteren bir eşitsizlik endeksi kullanılmaktadır. Ülkelerin endeks puanlarını özetleyen grafik (Grafik 1), öğrencilerimize fırsat eşitliği sağlama konusunda Türkiye’nin bulunduğu noktayı açıkça gözler önüne sermektedir. Buna göre Türkiye; 43 ülke arasında en iyi performans gösteren öğrencilerinin daha çok sosyoekonomik olarak avantajlı öğrencilerden oluştuğu ülkelerin başında gelmektedir.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TEDMEM, OECD’nin yayınladığı Bir Bakışta Eğitim 2021 raporundaki verileri derleyerek Türkiye’nin durumunu ortaya koydu. Ana teması “Eğitimde Eşitlik: Eğitim Fırsatlarının Güçlendirilmesi” olarak belirlenen bu raporda kullanılan öğrencinin sosyoekonomik arka planı ve PISA’da en yüksek başarı gösteren öğrenciler arasında olma olasılığı arasındaki ilişkiyi gösteren eşitsizlik endeksine göre Türkiye ilk sırada yer aldı.
TEDMEM Koordinatörü Dr. Sabiha Sunar, OECD tarafından her yıl yayımlanan Bir Bakışta Eğitim raporları serisi, eğitim sistemlerinin temel göstergeleri ve değişkenlerine ilişkin verilerin güncel durumunu ortaya koyduğunu belirterek, raporun sunu yazısında şu noktalara dikkat çekti: “Ülkelerin öğrencilerine nitelikli eğitim sağlamada hangi noktada olduklarının karşılaştırmalı bir değerlendirmesine olanak veren bu göstergeler, Bir Bakışta Eğitim 2021 raporunda eğitim süreçlerinin çıktıları, eğitime erişim, eğitime ayrılan finansal kaynak ile öğretmenler, öğrenme ortamları ve okullar olmak üzere dört başlık altında sunulmuştur. Ana teması “Eğitimde Eşitlik: Eğitim Fırsatlarının Güçlendirilmesi” olarak belirlenen bu raporda, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri - Hedef 4 ile ortaya konan “kapsayıcı ve hakkaniyete dayanan nitelikli eğitimi sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarını teşvik etmek” amacı doğrultusunda ülkelerin kat ettiği mesafeler hakkında da çıkarımlarda bulunmak mümkün olmuştur. Çocukların içine doğdukları koşullardan bağımsız olarak adil ve nitelikli bir eğitim alabilmelerinin önemi COVID-19 salgınıyla birlikte bir kez daha ülkelerin eğitim gündeminde acil koduyla ilk sırayı almıştır. Türkiye’de de Aralık 2021’de gerçekleştirilecek olan 20. Milli Eğitim Şûrasının teması Eğitimde Fırsat Eşitliği olarak belirlenmiştir. Bu noktada OECD’nin de dikkat çektiği, öğrencinin sosyoekonomik arka planı ve PISA’da en yüksek başarı gösteren öğrenciler arasında olma olasılığı arasındaki ilişkiyi gösteren bir eşitsizlik endeksi kullanılmaktadır. Ülkelerin endeks puanlarını özetleyen grafik (Grafik 1), öğrencilerimize fırsat eşitliği sağlama konusunda Türkiye’nin bulunduğu noktayı açıkça gözler önüne sermektedir. Buna göre Türkiye; 43 ülke arasında en iyi performans gösteren öğrencilerinin daha çok sosyoekonomik olarak avantajlı öğrencilerden oluştuğu ülkelerin başında gelmektedir.”
Son Güncelleme: Cuma, 15 Ekim 2021 12:10
Gösterim: 1564