Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Türk üniversiteleri, ODTÜ URAP Laboratuvarı tarafından açıklanan "en iyi 23 alan sıralaması"nın 13’ünde yer alma başarısı gösterdi.

uni_en_iyiTürk üniversiteleri, ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarınca açıklanan "en iyi 23 alan sıralaması"nın 13’ünde yer alma başarısını gösterdi. 

ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarı’nın, üniversitelerin güçlü ve geliştirmeye açık yönlerine dikkati çekmek için hazırladığı 2014-2015 alan sıralamasında, dünyadaki en iyi üniversiteleri 23 farklı alana göre listeledi. Alanlara göre açıklanan üniversite sayısı, o alanda yayınlanan makale yoğunluklarına göre, 50 ila 1000 arasında değişiyor. 

URAP'ın 23 alanı kapsayan sıralamasının 16’sında ABD üniversiteleri dünya birincisi oldu. İngiltere üniversiteleri iki alanda dünya birincisi olurken, Çin, Danimarka, Hollanda, Singapur, İsviçre üniversiteleri ise birer alanda dünya birinciliğine yerleşti.

Türkiye'deki başarılı alanlar

Türk üniversiteleri, açıklanan 23 alan sıralamasının 13’ünde yer alma başarısını gösterdi.

ODTÜ, 23 alanın 9’unda sıralamada yer aldı. İstanbul, İstanbul Teknik, Ege, Atatürk ve İhsan Doğramacı Bilkent üniversiteleri 7’şer alanda listelere girdi. Ankara ve Gazi 6, Hacettepe ve Erciyes 5,  Boğaziçi, Çukurova, Selçuk ve Süleyman Demirel üniversiteleri 4 alan sıralamasında listede yer aldı. 

Alan sıralamalarının 3’üne ismini yazdıran 8 Türk üniversitesi, Dokuz Eylül, Fırat, İzmir Yüksek Teknoloji, Koç, Marmara, Ondokuz Mayıs, Uludağ ve Yıldız Teknik üniversiteleri oldu. Diğer üniversitelerden 14’ü, 2 alan sıralamasına ve 12’si de bir alan sıralamasına girdi. 

Boğaziçi Üniversitesi, fizikte dünyada 165'inci olarak tüm alanlar içinde en iyi dereceyi elde eden Türk üniversitesi oldu. Bu alanda, ODTÜ 171 ve İTÜ 223'üncü olma başarısını gösterdi. 

Mühendislik alanında açıklanan dünya üniversiteleri arasında 30 Türk üniversitesi yer aldı. Bu alanı 26 üniversite ile matematik, 25 üniversite ile fizik, 23 üniversite ile tıp ve sağlık alanları takip etti. Kimya alanında 15 Türk üniversitesi dünya alan sıralamasında yer alırken, biyoloji alanındaki üniversite sayısı 8 oldu.

Tarım ve veterinerlikte 5, bilgisayar ve enformatik alanında 4 üniversite sıralamada yer buldu.

 

> Üniversitelerin en iyi alanları belli oldu

Türk üniversiteleri, ODTÜ URAP Laboratuvarı tarafından açıklanan "en iyi 23 alan sıralaması"nın 13’ünde yer alma başarısı gösterdi.

uni_en_iyiTürk üniversiteleri, ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarınca açıklanan "en iyi 23 alan sıralaması"nın 13’ünde yer alma başarısını gösterdi. 

ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarı’nın, üniversitelerin güçlü ve geliştirmeye açık yönlerine dikkati çekmek için hazırladığı 2014-2015 alan sıralamasında, dünyadaki en iyi üniversiteleri 23 farklı alana göre listeledi. Alanlara göre açıklanan üniversite sayısı, o alanda yayınlanan makale yoğunluklarına göre, 50 ila 1000 arasında değişiyor. 

URAP'ın 23 alanı kapsayan sıralamasının 16’sında ABD üniversiteleri dünya birincisi oldu. İngiltere üniversiteleri iki alanda dünya birincisi olurken, Çin, Danimarka, Hollanda, Singapur, İsviçre üniversiteleri ise birer alanda dünya birinciliğine yerleşti.

Türkiye'deki başarılı alanlar

Türk üniversiteleri, açıklanan 23 alan sıralamasının 13’ünde yer alma başarısını gösterdi.

ODTÜ, 23 alanın 9’unda sıralamada yer aldı. İstanbul, İstanbul Teknik, Ege, Atatürk ve İhsan Doğramacı Bilkent üniversiteleri 7’şer alanda listelere girdi. Ankara ve Gazi 6, Hacettepe ve Erciyes 5,  Boğaziçi, Çukurova, Selçuk ve Süleyman Demirel üniversiteleri 4 alan sıralamasında listede yer aldı. 

Alan sıralamalarının 3’üne ismini yazdıran 8 Türk üniversitesi, Dokuz Eylül, Fırat, İzmir Yüksek Teknoloji, Koç, Marmara, Ondokuz Mayıs, Uludağ ve Yıldız Teknik üniversiteleri oldu. Diğer üniversitelerden 14’ü, 2 alan sıralamasına ve 12’si de bir alan sıralamasına girdi. 

Boğaziçi Üniversitesi, fizikte dünyada 165'inci olarak tüm alanlar içinde en iyi dereceyi elde eden Türk üniversitesi oldu. Bu alanda, ODTÜ 171 ve İTÜ 223'üncü olma başarısını gösterdi. 

Mühendislik alanında açıklanan dünya üniversiteleri arasında 30 Türk üniversitesi yer aldı. Bu alanı 26 üniversite ile matematik, 25 üniversite ile fizik, 23 üniversite ile tıp ve sağlık alanları takip etti. Kimya alanında 15 Türk üniversitesi dünya alan sıralamasında yer alırken, biyoloji alanındaki üniversite sayısı 8 oldu.

Tarım ve veterinerlikte 5, bilgisayar ve enformatik alanında 4 üniversite sıralamada yer buldu.

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 01 Haziran 2015 14:28

Gösterim: 1139

Kurulduğu 1999’dan bugüne Türk yükseköğrenim hayatında ilklerin öncüsü olan Okan Üniversitesi, 2014-2015 Akademik Yılı’nda 3700 mezun verdi. Üniversitenin Tuzla Kampüsü’nde 30 Mayıs 2015 Cumartesi günü düzenlenen mezuniyet töreninde konuşan Okan Üniversitesi Kurucusu ve Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, “16 yılda gerçekleştirdiğimiz ilkler, dünya ölçeğindeki kampüsümüz, kadrolarımız, mezunlarımız ve öğrencilerimizle gurur duyuyoruz” diye konuştu.

okan_mezun“İş yaşamına en yakın üniversite” vizyonuyla çalışmalarını sürdüren Okan Üniversitesi'nde 2014-2015 Akademik Yılı, Tuzla Kampüsü'nde düzenlenen coşkulu bir törenle sona erdi. Mezuniyet törenine Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, Rektör Prof. Dr. Şule Kut, öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda veli katıldı. Törende toplam 3700 öğrenci mezuniyet sevinci yaşadı.

ABD’de İngilizce Dil Hazırlık sınıfı okuma imkanı

Törende mezunlara ve ailelerine seslenen Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, “Önümüzdeki akademik yılda ABD’nin Miami kentindeki kampüsümüzde eğitim verecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2015-2016 Akademik Yılı’ndan itibaren Okan Üniversitesi’nin ücretli bölümlerine yerleşen öğrenciler, İngilizce Dil Hazırlık sınıfını isterlerse Okan International University'de ek bir eğitim ücreti ödemeden okuyabilecekler. Ayrıca Türkiye’nin ilk “Tıp, Diş Hekimliği ve Sağlık Bilimleri Eğitim Kompleksi”ni hayata geçiren üniversite olarak önümüzdeki sezonda araştırma hastanemizi hizmete sokacağız” dedi.  

Dünya üniversitesi olma vizyonunun gereksinimlerini yerine getirdiklerini belirten Okan, “İngilizcenin yanı sıra Çince, Rusça ve Arapça gibi iş dünyasındaki önemi her geçen gün daha da artan yabancı dil eğitimleriyle birlikte en az 2 yabancı dil bilen öğrenciler yetiştiriyoruz” diye konuştu. Okan Üniversitesi'nin Türkiye'de Girişimcilik Dersi veren ilk üniversite olmasına dikkat çeken Okan, öğrencileri hem iş yaşamına, hem de hayata hazırladıklarını belirtti: “Hayata geçirdiğimiz Happy Life programı ile de sosyal ve kültürel aktivitelere katılımlarını teşvik ederek kişisel gelişimlerine destek oluyoruz. Öğrencilerimiz sadece aldıkları kaliteli eğimle değil, sosyal yaşantıları ile de iş yaşamına bir adım önde başlıyor.”

“16 yılda 18 bin öğrenciye ulaştık"

Okan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şule Kut ise “16 yılda 18 bin öğrenciye ulaştık. 2023 hedefimiz 25 bin öğrenciye ulaşmak” diye konuştu. Konuşmaların ardından mezuniyet meşalesinin devir teslimi gerçekleştirildi. Tören, mezun öğrencilerin mezuniyet yeminini hep bir ağızdan okuyup keplerini havaya atmasıyla sona erdi. 

 

> Okan Üniversitesi’nde 3700 öğrenci kep fırlattı

Kurulduğu 1999’dan bugüne Türk yükseköğrenim hayatında ilklerin öncüsü olan Okan Üniversitesi, 2014-2015 Akademik Yılı’nda 3700 mezun verdi. Üniversitenin Tuzla Kampüsü’nde 30 Mayıs 2015 Cumartesi günü düzenlenen mezuniyet töreninde konuşan Okan Üniversitesi Kurucusu ve Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, “16 yılda gerçekleştirdiğimiz ilkler, dünya ölçeğindeki kampüsümüz, kadrolarımız, mezunlarımız ve öğrencilerimizle gurur duyuyoruz” diye konuştu.

okan_mezun“İş yaşamına en yakın üniversite” vizyonuyla çalışmalarını sürdüren Okan Üniversitesi'nde 2014-2015 Akademik Yılı, Tuzla Kampüsü'nde düzenlenen coşkulu bir törenle sona erdi. Mezuniyet törenine Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, Rektör Prof. Dr. Şule Kut, öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda veli katıldı. Törende toplam 3700 öğrenci mezuniyet sevinci yaşadı.

ABD’de İngilizce Dil Hazırlık sınıfı okuma imkanı

Törende mezunlara ve ailelerine seslenen Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, “Önümüzdeki akademik yılda ABD’nin Miami kentindeki kampüsümüzde eğitim verecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2015-2016 Akademik Yılı’ndan itibaren Okan Üniversitesi’nin ücretli bölümlerine yerleşen öğrenciler, İngilizce Dil Hazırlık sınıfını isterlerse Okan International University'de ek bir eğitim ücreti ödemeden okuyabilecekler. Ayrıca Türkiye’nin ilk “Tıp, Diş Hekimliği ve Sağlık Bilimleri Eğitim Kompleksi”ni hayata geçiren üniversite olarak önümüzdeki sezonda araştırma hastanemizi hizmete sokacağız” dedi.  

Dünya üniversitesi olma vizyonunun gereksinimlerini yerine getirdiklerini belirten Okan, “İngilizcenin yanı sıra Çince, Rusça ve Arapça gibi iş dünyasındaki önemi her geçen gün daha da artan yabancı dil eğitimleriyle birlikte en az 2 yabancı dil bilen öğrenciler yetiştiriyoruz” diye konuştu. Okan Üniversitesi'nin Türkiye'de Girişimcilik Dersi veren ilk üniversite olmasına dikkat çeken Okan, öğrencileri hem iş yaşamına, hem de hayata hazırladıklarını belirtti: “Hayata geçirdiğimiz Happy Life programı ile de sosyal ve kültürel aktivitelere katılımlarını teşvik ederek kişisel gelişimlerine destek oluyoruz. Öğrencilerimiz sadece aldıkları kaliteli eğimle değil, sosyal yaşantıları ile de iş yaşamına bir adım önde başlıyor.”

“16 yılda 18 bin öğrenciye ulaştık"

Okan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şule Kut ise “16 yılda 18 bin öğrenciye ulaştık. 2023 hedefimiz 25 bin öğrenciye ulaşmak” diye konuştu. Konuşmaların ardından mezuniyet meşalesinin devir teslimi gerçekleştirildi. Tören, mezun öğrencilerin mezuniyet yeminini hep bir ağızdan okuyup keplerini havaya atmasıyla sona erdi. 

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 01 Haziran 2015 11:19

Gösterim: 2181

Boğaziçi Üniversitesi, bu yıl yapılacak olan 47. EUCEN (Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı) Konferansı’na ev sahipliği yapacak. Konferansın Türkiye’de ilk kez düzenleneceğini söyleyen BÜYEM Müdürü, TÜSEM Konseyi Genel Sekreteri ve EUCEN Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Tamer Atabarut, konferansın içeriği ve ortaya çıkacak sonuçların eğitime uyarlanması noktasında yapılması gerekenleri anlattı.

tamer_atabarutBu yıl 47.’si yapılacak olan EUCEN Konferansı hakkında bilgi verir misiniz? Konferansın yapılma amacı nedir ve bu amaç doğrultusunda bu zamana kadar hangi çalışmalar yapıldı?

Öncelikle Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı (EUCEN) ile ilgili bazı bilgiler paylaşmak istiyorum. EUCEN, 1991 yılında Belçika’da kurulmuş olan uluslararası, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. EUCEN, 35 farklı ülkeden üniversite ve ulusal ağ olarak 183 üyesi bulunan, Hayat Boyu Öğrenme (HBÖ) alanında faaliyet gösteren, Avrupa’nın en geniş kapsamlı üniversiteler birliğidir. EUCEN Avrupa genelinde üniversiteler eliyle HBÖ faaliyetleriyle ilgili bilgi ve politikalarının gelişimini teşvik etmek ve yaygınlaştırılmasını sağlayarak öğrenme yöntemlerinde ilerleme sağlamayı hedefliyor. Bu yolla EUCEN, hem topluma hem de kurumlara, ekonomik ve kültürel anlamda önemli katkılar sağlanacağı görüşündedir.

EUCEN her yıl farklı bir ülkede tematik bir konferans ve genel kurul toplantısı yapıyor. Aday olan üniversite veya üniversiteler önce EUCEN Yönetim Kurulu’na başvuru yapmakta ve YK’nın olumlu görüşü üzerine, Genel Kurul Toplantısı’nda talepleri karara bağlanıyor. Bu süreçlerden başarıyla geçen Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM), Türkiye’de ilk defa olarak bu yıl EUCEN Konferansı ve Genel Kurul Toplantısı’na ev sahipliği yapacak. EUCEN 2015 İstanbul Konferansı ve Genel Kurul Toplantısı 3-5 Haziran 2015 tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi Güney Yerleşkesi’nde düzenlenecek.

Bu yıl, 47’ncisine ev sahipliğini yapacağımız Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı Konferansı ve buna bağlı etkinlikler, birçok farklı kurum ve kuruluştan katılan katılımcıların, konferans ana teması kapsamında geniş istişareler yapmasına, ortak projeler ve çalışmalar üretmelerine imkan sağlayacak.

ÜÇ KULVARDA ALTI OTURUM DÜZENLENECEK

Bu yıl konferansın ana başlığı Yüksek Öğrenim ile Mesleki Eğitim Arasında Köprüler Kurmak: Eğitimde Çeşitlilik olarak belirlendi. Bu konu neye göre seçildi? Bu konu çerçevesinde neler yapılması planlanıyor?

Konferansın ana teması olan, yükseköğrenim ile mesleki eğitim arasında köprüler kurulması, aslında tüm ülkelerin ortak problemlerinden bir tanesidir. Gelişmiş ülkeler incelendiğinde, mesleki eğitim, kariyer yönlendirme, toplumun ihtiyacı olan alanlarda kalifiye eleman istihdam edilmesini sağlayacak eğitim politikalarının daha aktif ve planlı bir şekilde yürütüldükleri, ancak yine de aktif işgücünün istihdama yönelmesinde ve arzulanan toplumsal refaha ulaşılmasında henüz istenilen noktalara ulaşılamadığı yapılan iç değerlendirmelerinde vurgulanıyor. Keza ülkemiz açısından değerlendirildiğinde, kırsal kesimde yerleşik olan nüfusun zaman içerisinde kentlere doğru nüfus hareketlerinin yoğunlaştığını ve buna bağlı olarak da kentlerde yaşayan insanların istihdam ihtiyacının da buna paralel olarak arttığını gözlemliyoruz.

Rekabet gücü olan, sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olmak ve AB 2020 ile TR 2023 yılı hedeflerine ulaşabilecek donanımlı bir toplum yaratmak için, esnek öğrenme yöntemleri kullanarak mesleki eğitim ile yükseköğrenim arasında sağlam bir bağ kurmak, köprüler inşa etmek önem kazanmaktadır. Bu işbirliği mevcut ihtiyaçlara yanıt vermeli, kazanılması gereken beceri ve yeterlikleri öngörmelidir. Ayrıca istihdamı, mesleki eğitimi ve yükseköğretimi birleştiren programları dikkate almalı, danışmanlık ve rehberlik sağlamalı, gençler arasındaki işsizliği azaltmaya çalışmalı, iş piyasasına geçişi kolaylaştırmalı ve dezavantajlı gruplara daha fazla fırsat vermelidir.

Üç gün sürecek konferans esnasında, bu ana temanın yanı sıra, eğitimde çeşitlilik ve mesleki eğitim kapsamında ortaklıkların gözden geçirilmesi konularını da içeren toplam üç kulvarda altı oturum düzenlenecek. Konferansta paralel oturumların yanı sıra, Harvard Üniversitesi Sürekli Eğitim Dekanı, AB Komisyonu delegesi, EVBB (Avrupa Mesleki Eğitim Birliği) YK üyesi gibi birçok değerli davetli konuşmacı da yer alacak. Ayrıca, ulusal ve uluslararası uzmanların katılımıyla, mesleki eğitimi, iktisadi kalkınma ve inovasyon stratejilerine dahil etmek konulu bir de panel düzenlenecek.

Yükseköğretim öğrencileri iş hayatına hazırlama noktasında yeterli değil mi? Mesleki eğitim ne kadar önem arz ediyor?

Ülkemizde mesleki eğitim denildiğinde, hiç şüphesiz, ilk akla gelen kurumlar lisans ve ön lisans programlarıyla üniversitelerdir. Bireyin elde ettiği eğitim, hem ekonomik faaliyetlerin niteliğini hem de işgücüne katılım oranını etkileyen bir faktördür. Eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranının da yükseldiği görülüyor. Ülkemizde lise ve altı eğitim alan bireylerin işgücüne katılımı yüzde 50 civarındayken, yükseköğretim mezunu olanların işgücüne katılım oranı ise yüzde 80’dir. Bu rakamlara baktığımızda eğitim oranı yükseldikçe işgücüne katılım oranının da yükseldiği ve dolayısıyla istihdamın da arttığı görülüyor.

Bu bağlamda, üniversitelerin ülke geneline yaygınlaşması kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. Türkiye şu anda her ilinde en az bir üniversiteye sahip bir ülkedir. Peki bu durum, işsizlik sorununa veya istihdamın kalifiye elemanlar ile sağlanmasına ya da toplumun ihtiyacına yönelik iş alanlarında yetişmiş işgücünün sağlanmasına olanak vermiş midir? Sanırım bu konuda mutlak bir başarıdan bahsedemeyiz.

Salt eğitim kurumlarının açılması ya da herkesi belirli bir alanda meslek sahibi yapacak kurumların olması da yetmemektedir. Bu alanda en önemli husus tüm paydaşlarla birlikte doğru ve işlevsel bir planlama yapılmasıdır. Kısa, orta ve uzun vadeli programlarla toplumun iktisadi, demografik ve kültürel gelişimine bağlı olarak, öne çıkacak, ihtiyaç duyulacak alanlarda kalifiye eleman yetiştirmek önemlidir. Bu planlamaya bağlı olarak da eğitim programlarına ağırlık verilmesi toplumun en önemli sorunlarından olan genç işsizliğinin önlenmesi için atılacak çok önemli bir adım olacaktır.

YETİŞKİNLER İÇİN YENİ YÖNTEMLERE İHTİYAÇ VAR

Günümüzde bireysel yetkinliklere göre öğrenme çeşitleri ve ortamları oluşturuluyor. Eğitimde çeşitliliğin sağlanması için neler yapılmalı? Yaşamboyu eğitimde bu çeşitlilik nasıl hayata geçiyor? Bu noktada eğitim kurumları bu ihtiyacı nasıl karşılayacak?

Günümüzde çağın ihtiyaçları doğrultusunda öğrenme süreçleri değişmektedir. Hayat boyu öğrenme (HBÖ) örgün, yaygın ve serbest öğrenme olarak her türlü eğitim ve öğretimi kapsamaktadır. Eğitim türlerinde çeşitliliği yakalayabilmek için üniversiteler de yeni öğretim şekilleri uygulamaya başlamıştır; bunlar pedagojik gelişmeler (ör: problem çözme, vaka incelemesi, tersine öğrenme) ve teknolojik gelişmeler (ör: e-öğrenme, uzaktan eğitim) olarak ortaya çıkıyor. Bu bağlamda, Konferans çağrılı konuşmacılarından Harvard Üniversitesi Sürekli Eğitim Dekanı Prof. Huntington D. Lambert de Harvard Üniversitesi’nin uzaktan eğitimde son yıllardaki başarısı üzerine bir konuşma yapacak.

Ayrıca üniversiteler, yetişkin öğrencilerin geçmişteki eğitim ve deneyimlerini de dikkate almaya başladılar. Örneğin, Kuzey Avrupa ülkelerinde ya da Fransa’da, önceki öğrenmeler belirli koşullar dahilinde sayılarak diplomaya dönüşebiliyor. Eğitimdeki gelişmelerin yanı sıra, bireysel yaklaşımlar ve öncelikler de değişiyor. Bireyler hem eğitim sistemi hem de eğitim formasyonları arasında geçişlerde daha esnek olunmasını istiyor. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki, yetişkinler için yeni eğitim yöntemlerine veya öğrenmeyi kolaylaştıracak yöntemlere ihtiyaç vardır.

Yaşamboyu eğitim bu öğrenme türlerini nasıl hayata geçiriyor? Eğitim kurumları bunlara nasıl yanıt verebilir?

Yaşamboyu eğitim/öğrenim felsefe olarak, katılımcıların yaşlarından bağımsız öğretime odaklanan bir yapıda ve disiplinler arası geçişlerin sağlanabildiği programları içeren, toplumun ilgi alanlarını da dikkate alarak planlanan ve kurgulanan bir kavramdır. Bu yapı içerisinde yaşam boyu eğitim hizmeti veren kurumlar sadece bireylere değil ihtiyacı olan özel ve kamu kurum ve kuruluşlarına da hitap ediyorlar. Mevcut eğitim kurumları kanımızca orta vadede var olan yapılarını yukarıda ifade etmeye çalıştığımız özellikleri ihtiva edecek yaşam boyu öğrenim felsefesine uygun hale dönüştürmek zorunda kalacaklardır. Aksi halde, modern toplumun ve bağlı birey ve kurumların talep ve isteklerine cevap vermekle yetersiz kalacaklardır.

EĞİTİM VE İŞ DÜNYASI KÖPRÜSÜNÜ SEM’LER OLUŞTURUYOR

Yaşamboyu eğitimde üniversitelere olduğu kadar iş dünyasına da önemli sorumluluklar düşüyor. Eğitim kurumları ve iş dünyası arasındaki işbirliklerinin artması için ne gibi çalışmalar yapılıyor? Bu işbirliklerin sürekliliği için neler gerekiyor?

Eğitim kurumlarıyla iş dünyası arasında köprüler oluşturulmasının önemi hiç şüphesiz yadsınamaz. Öncelikle, istihdam edilebilirliğinin artırılması için, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesi hususunda aksiyon almak gerekmektedir. Bunun yanı sıra, HBÖ kapsamında iş başı eğitimler ve kazanımlar da önem kazanmaktadır. 

Üniversitelerde “Eğitim ile İş Dünyası Arasında Köprüler Oluşturulması” için uygun yapıların Sürekli Eğitim Merkezleri olduğunu düşünüyorum. Üniversitelerimizde bulunan SEM’ler vasıtasıyla iş dünyası işbirliği ile mesleki ve kişisel gelişim programları yürütülüyor. 2010 yılında kurulan ve 100’ü aşkın üyesi bulunan Türkiye Üniversiteler Sürekli Eğitim Merkezleri Konseyi (TÜSEM) ise bu eğitim faaliyetlerinin ülke çapına yayılması ve katılımın artması için çalışıyor.

 

> Eğitimde köprüler Boğaziçi’nde inşa edilecek

Boğaziçi Üniversitesi, bu yıl yapılacak olan 47. EUCEN (Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı) Konferansı’na ev sahipliği yapacak. Konferansın Türkiye’de ilk kez düzenleneceğini söyleyen BÜYEM Müdürü, TÜSEM Konseyi Genel Sekreteri ve EUCEN Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Tamer Atabarut, konferansın içeriği ve ortaya çıkacak sonuçların eğitime uyarlanması noktasında yapılması gerekenleri anlattı.

tamer_atabarutBu yıl 47.’si yapılacak olan EUCEN Konferansı hakkında bilgi verir misiniz? Konferansın yapılma amacı nedir ve bu amaç doğrultusunda bu zamana kadar hangi çalışmalar yapıldı?

Öncelikle Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı (EUCEN) ile ilgili bazı bilgiler paylaşmak istiyorum. EUCEN, 1991 yılında Belçika’da kurulmuş olan uluslararası, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. EUCEN, 35 farklı ülkeden üniversite ve ulusal ağ olarak 183 üyesi bulunan, Hayat Boyu Öğrenme (HBÖ) alanında faaliyet gösteren, Avrupa’nın en geniş kapsamlı üniversiteler birliğidir. EUCEN Avrupa genelinde üniversiteler eliyle HBÖ faaliyetleriyle ilgili bilgi ve politikalarının gelişimini teşvik etmek ve yaygınlaştırılmasını sağlayarak öğrenme yöntemlerinde ilerleme sağlamayı hedefliyor. Bu yolla EUCEN, hem topluma hem de kurumlara, ekonomik ve kültürel anlamda önemli katkılar sağlanacağı görüşündedir.

EUCEN her yıl farklı bir ülkede tematik bir konferans ve genel kurul toplantısı yapıyor. Aday olan üniversite veya üniversiteler önce EUCEN Yönetim Kurulu’na başvuru yapmakta ve YK’nın olumlu görüşü üzerine, Genel Kurul Toplantısı’nda talepleri karara bağlanıyor. Bu süreçlerden başarıyla geçen Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM), Türkiye’de ilk defa olarak bu yıl EUCEN Konferansı ve Genel Kurul Toplantısı’na ev sahipliği yapacak. EUCEN 2015 İstanbul Konferansı ve Genel Kurul Toplantısı 3-5 Haziran 2015 tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi Güney Yerleşkesi’nde düzenlenecek.

Bu yıl, 47’ncisine ev sahipliğini yapacağımız Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı Konferansı ve buna bağlı etkinlikler, birçok farklı kurum ve kuruluştan katılan katılımcıların, konferans ana teması kapsamında geniş istişareler yapmasına, ortak projeler ve çalışmalar üretmelerine imkan sağlayacak.

ÜÇ KULVARDA ALTI OTURUM DÜZENLENECEK

Bu yıl konferansın ana başlığı Yüksek Öğrenim ile Mesleki Eğitim Arasında Köprüler Kurmak: Eğitimde Çeşitlilik olarak belirlendi. Bu konu neye göre seçildi? Bu konu çerçevesinde neler yapılması planlanıyor?

Konferansın ana teması olan, yükseköğrenim ile mesleki eğitim arasında köprüler kurulması, aslında tüm ülkelerin ortak problemlerinden bir tanesidir. Gelişmiş ülkeler incelendiğinde, mesleki eğitim, kariyer yönlendirme, toplumun ihtiyacı olan alanlarda kalifiye eleman istihdam edilmesini sağlayacak eğitim politikalarının daha aktif ve planlı bir şekilde yürütüldükleri, ancak yine de aktif işgücünün istihdama yönelmesinde ve arzulanan toplumsal refaha ulaşılmasında henüz istenilen noktalara ulaşılamadığı yapılan iç değerlendirmelerinde vurgulanıyor. Keza ülkemiz açısından değerlendirildiğinde, kırsal kesimde yerleşik olan nüfusun zaman içerisinde kentlere doğru nüfus hareketlerinin yoğunlaştığını ve buna bağlı olarak da kentlerde yaşayan insanların istihdam ihtiyacının da buna paralel olarak arttığını gözlemliyoruz.

Rekabet gücü olan, sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olmak ve AB 2020 ile TR 2023 yılı hedeflerine ulaşabilecek donanımlı bir toplum yaratmak için, esnek öğrenme yöntemleri kullanarak mesleki eğitim ile yükseköğrenim arasında sağlam bir bağ kurmak, köprüler inşa etmek önem kazanmaktadır. Bu işbirliği mevcut ihtiyaçlara yanıt vermeli, kazanılması gereken beceri ve yeterlikleri öngörmelidir. Ayrıca istihdamı, mesleki eğitimi ve yükseköğretimi birleştiren programları dikkate almalı, danışmanlık ve rehberlik sağlamalı, gençler arasındaki işsizliği azaltmaya çalışmalı, iş piyasasına geçişi kolaylaştırmalı ve dezavantajlı gruplara daha fazla fırsat vermelidir.

Üç gün sürecek konferans esnasında, bu ana temanın yanı sıra, eğitimde çeşitlilik ve mesleki eğitim kapsamında ortaklıkların gözden geçirilmesi konularını da içeren toplam üç kulvarda altı oturum düzenlenecek. Konferansta paralel oturumların yanı sıra, Harvard Üniversitesi Sürekli Eğitim Dekanı, AB Komisyonu delegesi, EVBB (Avrupa Mesleki Eğitim Birliği) YK üyesi gibi birçok değerli davetli konuşmacı da yer alacak. Ayrıca, ulusal ve uluslararası uzmanların katılımıyla, mesleki eğitimi, iktisadi kalkınma ve inovasyon stratejilerine dahil etmek konulu bir de panel düzenlenecek.

Yükseköğretim öğrencileri iş hayatına hazırlama noktasında yeterli değil mi? Mesleki eğitim ne kadar önem arz ediyor?

Ülkemizde mesleki eğitim denildiğinde, hiç şüphesiz, ilk akla gelen kurumlar lisans ve ön lisans programlarıyla üniversitelerdir. Bireyin elde ettiği eğitim, hem ekonomik faaliyetlerin niteliğini hem de işgücüne katılım oranını etkileyen bir faktördür. Eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranının da yükseldiği görülüyor. Ülkemizde lise ve altı eğitim alan bireylerin işgücüne katılımı yüzde 50 civarındayken, yükseköğretim mezunu olanların işgücüne katılım oranı ise yüzde 80’dir. Bu rakamlara baktığımızda eğitim oranı yükseldikçe işgücüne katılım oranının da yükseldiği ve dolayısıyla istihdamın da arttığı görülüyor.

Bu bağlamda, üniversitelerin ülke geneline yaygınlaşması kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. Türkiye şu anda her ilinde en az bir üniversiteye sahip bir ülkedir. Peki bu durum, işsizlik sorununa veya istihdamın kalifiye elemanlar ile sağlanmasına ya da toplumun ihtiyacına yönelik iş alanlarında yetişmiş işgücünün sağlanmasına olanak vermiş midir? Sanırım bu konuda mutlak bir başarıdan bahsedemeyiz.

Salt eğitim kurumlarının açılması ya da herkesi belirli bir alanda meslek sahibi yapacak kurumların olması da yetmemektedir. Bu alanda en önemli husus tüm paydaşlarla birlikte doğru ve işlevsel bir planlama yapılmasıdır. Kısa, orta ve uzun vadeli programlarla toplumun iktisadi, demografik ve kültürel gelişimine bağlı olarak, öne çıkacak, ihtiyaç duyulacak alanlarda kalifiye eleman yetiştirmek önemlidir. Bu planlamaya bağlı olarak da eğitim programlarına ağırlık verilmesi toplumun en önemli sorunlarından olan genç işsizliğinin önlenmesi için atılacak çok önemli bir adım olacaktır.

YETİŞKİNLER İÇİN YENİ YÖNTEMLERE İHTİYAÇ VAR

Günümüzde bireysel yetkinliklere göre öğrenme çeşitleri ve ortamları oluşturuluyor. Eğitimde çeşitliliğin sağlanması için neler yapılmalı? Yaşamboyu eğitimde bu çeşitlilik nasıl hayata geçiyor? Bu noktada eğitim kurumları bu ihtiyacı nasıl karşılayacak?

Günümüzde çağın ihtiyaçları doğrultusunda öğrenme süreçleri değişmektedir. Hayat boyu öğrenme (HBÖ) örgün, yaygın ve serbest öğrenme olarak her türlü eğitim ve öğretimi kapsamaktadır. Eğitim türlerinde çeşitliliği yakalayabilmek için üniversiteler de yeni öğretim şekilleri uygulamaya başlamıştır; bunlar pedagojik gelişmeler (ör: problem çözme, vaka incelemesi, tersine öğrenme) ve teknolojik gelişmeler (ör: e-öğrenme, uzaktan eğitim) olarak ortaya çıkıyor. Bu bağlamda, Konferans çağrılı konuşmacılarından Harvard Üniversitesi Sürekli Eğitim Dekanı Prof. Huntington D. Lambert de Harvard Üniversitesi’nin uzaktan eğitimde son yıllardaki başarısı üzerine bir konuşma yapacak.

Ayrıca üniversiteler, yetişkin öğrencilerin geçmişteki eğitim ve deneyimlerini de dikkate almaya başladılar. Örneğin, Kuzey Avrupa ülkelerinde ya da Fransa’da, önceki öğrenmeler belirli koşullar dahilinde sayılarak diplomaya dönüşebiliyor. Eğitimdeki gelişmelerin yanı sıra, bireysel yaklaşımlar ve öncelikler de değişiyor. Bireyler hem eğitim sistemi hem de eğitim formasyonları arasında geçişlerde daha esnek olunmasını istiyor. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki, yetişkinler için yeni eğitim yöntemlerine veya öğrenmeyi kolaylaştıracak yöntemlere ihtiyaç vardır.

Yaşamboyu eğitim bu öğrenme türlerini nasıl hayata geçiriyor? Eğitim kurumları bunlara nasıl yanıt verebilir?

Yaşamboyu eğitim/öğrenim felsefe olarak, katılımcıların yaşlarından bağımsız öğretime odaklanan bir yapıda ve disiplinler arası geçişlerin sağlanabildiği programları içeren, toplumun ilgi alanlarını da dikkate alarak planlanan ve kurgulanan bir kavramdır. Bu yapı içerisinde yaşam boyu eğitim hizmeti veren kurumlar sadece bireylere değil ihtiyacı olan özel ve kamu kurum ve kuruluşlarına da hitap ediyorlar. Mevcut eğitim kurumları kanımızca orta vadede var olan yapılarını yukarıda ifade etmeye çalıştığımız özellikleri ihtiva edecek yaşam boyu öğrenim felsefesine uygun hale dönüştürmek zorunda kalacaklardır. Aksi halde, modern toplumun ve bağlı birey ve kurumların talep ve isteklerine cevap vermekle yetersiz kalacaklardır.

EĞİTİM VE İŞ DÜNYASI KÖPRÜSÜNÜ SEM’LER OLUŞTURUYOR

Yaşamboyu eğitimde üniversitelere olduğu kadar iş dünyasına da önemli sorumluluklar düşüyor. Eğitim kurumları ve iş dünyası arasındaki işbirliklerinin artması için ne gibi çalışmalar yapılıyor? Bu işbirliklerin sürekliliği için neler gerekiyor?

Eğitim kurumlarıyla iş dünyası arasında köprüler oluşturulmasının önemi hiç şüphesiz yadsınamaz. Öncelikle, istihdam edilebilirliğinin artırılması için, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesi hususunda aksiyon almak gerekmektedir. Bunun yanı sıra, HBÖ kapsamında iş başı eğitimler ve kazanımlar da önem kazanmaktadır. 

Üniversitelerde “Eğitim ile İş Dünyası Arasında Köprüler Oluşturulması” için uygun yapıların Sürekli Eğitim Merkezleri olduğunu düşünüyorum. Üniversitelerimizde bulunan SEM’ler vasıtasıyla iş dünyası işbirliği ile mesleki ve kişisel gelişim programları yürütülüyor. 2010 yılında kurulan ve 100’ü aşkın üyesi bulunan Türkiye Üniversiteler Sürekli Eğitim Merkezleri Konseyi (TÜSEM) ise bu eğitim faaliyetlerinin ülke çapına yayılması ve katılımın artması için çalışıyor.

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 30 May 2015 12:46

Gösterim: 1925

Gedik Holding ile üniversitenin aynı lokasyonda yer almasının araştırmacılara ve öğrencilere önemli avantajlar sağladığını belirten Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Berrak Kurtuluş, “Araştırmacılara ve öğrencilerimize Gedik Holding doğal olarak laboratuvar olanaklarını açmıştır. Fizik, kimya, malzeme, metalürji, NDT vb. laboratuvarlar Gedik Holding bünyesindedir ve sanayiye hizmet veren, yaşayan, Ar-Ge yapan bu laboratuvarlarda öğrencilerimiz deneyim imkanı bulmaktadır” diyor.

berrak_kurtulusGedik Üniversitesi için kuruluşundan bugüne üniversite-sanayi işbirliğinin önemi nedir?

Gedik Üniversitesi, Gedik Eğitim Vakfı (GEV) tarafından 2010 yılında önce Meslek Yüksekokulu olarak yapılandırılmış daha sonra 2011 yılında üniversite olarak kuruluşu tamamlanmıştır. Gedik Üniversitesi kurulduğu sırada teknolojik ve bilimsel temellere dayalı gelişmeyi ilke olarak benimsemiş; üniversite-sanayi işbirliğinin somut bir örneğini teşkil edecek şekilde yapılandırılmıştır. Esasen Gedik Üniversitesi’nin arkasında "50'nci Kuruluş Yıldönümü"nü geride bırakmış, iştigal alanında lider konumunda olan bir sanayi kuruluşu olarak Gedik Holding vardır. Bu bakımdan üniversite-sanayi işbirliğinin somut modelini temsil etmekteyiz.

Halil Kaya Gedik Anadolu Teknik Meslek Lisesi ile Gedik Meslek Yüksekokulu yan yana binalarda yani aynı yerleşkededir. Gedik Üniversitesi Yeni Yerleşkesi, bu binaların tam karşısında konumlandırılmakta olup, keza Gedik Holding de aynı hat üzerindedir. Bu bütünleşik yapılanma, sanayi ile iç içe eğitim ve araştırma altyapısı demektir ve öğrencilere kattığı artı değer müthiş olmaktadır. Kaldı ki Teknopark İstanbul’da da Savunma Sanayii Teknolojileri alanında Ar-Ge çalışmalarının yapılacağı ve lisansüstü eğitimlerimizin verileceği merkezimizi kurmak üzere tahsis edilen 5000 m2'lik alanda yapacağımız bina da hemen hemen aynı lokasyondadır.

Yukarıda açıkladığım lokasyonda yer alan üniversitemize; araştırmacı ve öğrencilerimize Gedik Holding doğal olarak laboratuvar olanaklarını açmıştır. Fizik, kimya, malzeme, metalürji, NDT vb. laboratuvarlar Gedik Holding bünyesindedir ve sanayiye hizmet veren, yaşayan, Ar-Ge yapan bu laboratuvarlarda öğrencilerimiz deneyim imkanı bulmaktadır. Keza Robot Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezimiz Gedik Holding bünyesinde olup, Türk sanayiine robotik çözümler sunarken aynı zamanda öğrencilerimizin istifadesine tahsis edilmiştir.

 

Sanayinin beklentileri doğrultusunda ders programlarınızı belirliyor ve/veya revize ediyor musunuz?

Daha önce de ifade ettiğim gibi "üniversitemiz teknolojik ve bilimsel temellere dayalı gelişmeyi benimsemiş, üniversite-sanayi işbirliğinde somut bir model oluşturma ilkesi” ile kurulmuştur. Bunun başta ülkemiz olmak üzere tüm öğrencilerimiz ve üniversitemiz açısından büyük önem taşıdığına inandığımız için, üniversitemizin gelişim ve eğitim planları bu anlayışla hazırlanmıştır. Sanayinin dönüşüm ve ihtiyaçlarına göre revize edilmeleri de söz konusudur. Esasen Gedik Holding CEO'su Dr. Mustafa Koçak aynı zamanda Üniversitemiz Bilim ve Teknoloji alanında Rektör Danışmanıdır. Ar-Ge, bilimsel projeler ve müfredat revizeleri konularında değerli katkı ve önerilerini her zaman almaktayız.

 

Öğrencilerinize staj ve mezuniyet sonrasında iş bulmaları konularında destekleriniz var mı?

Öğrencilerimiz Gedik Holding kuruluşlarında staj imkanına sahiptir. Bu imkan sadece teknik branşlara münhasır değildir. Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Üniversitemiz Mütevelli Heyeti Başkanı Hülya Gedik, orta ölçekli firmalar kategorisinde birinci olarak  üç yıldır arka arkaya "İhracatın Yıldızı" Ödülüne layık görülmüştür. Gedik Kaynak halen 80 kadar ülkeye ihracat yapmaktadır. Gedik Yatırım ile de aynı lokasyondayız.  Dolayısıyla İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğrencilerimiz de ticaret, finans vb. konularda staj yapabilmektedirler. Keza Yeni Yerleşke inşaat alanımız Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi öğrencilerimiz için bulunmaz bir öğrenme mekanı olacaktır. Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerimiz ise çeşitli spor merkezlerinde staj ve part-time iş imkanları bulmaktadır.

Yeni bir üniversite olduğumuz için henüz lisans mezunu vermedik. Bu yıl ilk defa lisans mezunu verecek olan üniversitemiz, bugüne kadar 872 ön lisans, 363 yüksek lisans  öğrencisi mezun etmiştir. Bu mezunlarımız bünyemizde olduğu kadar diğer sanayi ve hizmet kuruluşlarında da bizi en iyi şekilde temsil etmektedirler. Esasen sloganımız olan "İşte Gelecek!",  öğrencilerimize, hem kendi sanayi kuruluşlarımızda hem de dışarıda istihdam imkanları bulmaları açısından ne denli duyarlı olduğumuzu ifade etmektedir.

GEDİK HOLDİNG İLE ORTAK PROJELER GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

Üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesi için bugüne kadar neler yaptınız? Ve hangi projelere imza attınız?

Gedik Holding ile ortak projeler gerçekleştiriyoruz. Sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda ortak eğitimler vererek, seminerler düzenleyerek, uygulamalı kurslar açarak varız. Örneğin Gedik Kaynak ile birlikte bu yıl "Gedik Teknoloji Günleri" kapsamında iki ayrı etkinlik düzenledik. Bunlardan ilki Japon çelik devi JFE ile birlikte düzenlenen uluslararası seminer olup, bu seminerde kaynaklı çelik yapılarda ve petrol, doğalgaz boru hatlarındaki son teknolojik gelişmeler, sektörün öncü kuruluşlarının temsilcileri tarafından ele alındı. Gedik Teknoloji Günlerinin ikincisi ise; “Özlü Tel, Tozaltı Kaynak ve Kaynak Otomasyon Teknolojilerinde Son Gelişmeler ve Uygulamalar" başlığıyla yapıldı.

Diğer taraftan Gedik Üniversitesi ve GEV Uluslararası Kaynak Enstitüsü (IIW) ve Avrupa Kaynak Federasyonu (EWF) Türkiye Sorumlu Üyesidir. Özellikli olarak uluslararası düzeyde Kaynak Mühendisliği eğitimlerini, keza Kaynak Teknikerliği ve İnspektörlüğü eğitimlerini veriyoruz. Gerek yurt içinde  gerekse yurt dışındaki önemli projelerde (TANAP, Türk Akım vb.) artık standartlar gereği  Uluslararası Kaynak Mühendisi/Teknikeri çalıştırma koşulu arandığından, gün geçtikçe bu diplomaya sahip kişilere olan ihtiyaç artmaktadır. Burada da sloganımız "Gedik ile Çift Mühendislik Diploması"dır. Bu Türk sanayicisinin uluslararası ihalelere girebilmesi için anahtar diploma olup;  dünyanın her yerinde bu diplomaya sahip gençleri istihdam etmesi, sanayicinin ihaleye katılabilmesinin ön koşullarından biridir.

Ülkemizde nükleer santrallerin kurulmasına başlanmıştır. Her bir nükleer santral 550 bin kalem iş gerektirmektedir ve bu işlerin bir kısmı Gedik Holding ihtisas alanlarıyla ve Mühendislik Fakültemizin bölümleriyle ilgilidir. Sheffield Forgemasters International ile Gedik Kuruluşları arasında, ülkemizde kurulacak nükleer santrallere eğitilmiş eleman yetiştirilmesi anlaşması imzalanmıştır.

Teknolojik alanda Gedik Üniversitesi çeşitli projelerle de temayüz etmektedir. Aşağıda Mühendislik Fakültemizde gerçekleştirilen bu projeler verilmiştir:

  • RAILSAFE-TR-Türkiye'de RAILSAFE Belgelendirme Sisteminin Uygulanması (AB destekli),
  • Su Altı ve Su Üstü Savunma Platformlarında Şok ve Titreşim Sönümleyici Sistem Tasarımı (TÜBİTAK destekli),
  • TOZ Enjeksiyon Kaplama Yöntemiyle B4C Esaslı Kumlama Nozüllerinin Üretimi ve Aşınma Özelliklerinin Geliştirilmesi (TÜBİTAK destekli).

SANAYİNİN İHTİYAÇLARINA CEVAP VERECEK PROGRAMLAR AÇTIK

Ülkemizde çok sayıda meslek yüksekokulu var. Buralarda verilen eğitimin önemi nedir?

Sanayimizin ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetişmesi açısından meslek yüksekokulları hayati öneme haizdir. Ancak bu okullarda gerçekten kaliteli teorik ve uygulamalı eğitim verilmelidir. Bu okullardan mezun olanlar " kendi işini kurma", "sanayide kilit eleman olma"," hayata biran evvel atılma" gibi  üniversite mezunlarına kıyasla önemli avantajlara sahiptir.

Meslek Yüksekokulumuzda biz de sanayinin ihtiyaçlarına cevap verecek programlar açtık: Örneğin kaynak ve birleştirme teknolojisinin olduğu yerde Tahribatsız Muayene (NDT) yöntemlerinden de bahsetmemek olmaz. Her iki konu birbirinin içinde yer alan ayrılmaz bir ikilidir. Bu sebeple günümüzde hem Kaynak hem de  Tahribatsız Muayene ile ilgili eğitim programları her geçen gün  daha büyük önem taşımakta ve mezunları da rahatlıkla geniş bir yelpazede iş imkanı bulabilmektedir. Kaynak Teknolojileri programına ek olarak Tahribatsız Muayene ile ilgili Türkiye’de sadece bizim Meslek Yüksekokulumuzda ilk kez ön lisans programı açılmıştır. Kaldı ki "Metal  Teknolojileri " alanındaki bilimsel bulguların daha geniş kitlelerle paylaşımını gerçekleştirmek, kaynak sektörüne her alanda katkı sağlamak amacıyla İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve Gedik Üniversitesi işbirliğiyle her yıl  "Halil Kaya Gedik Kaynakçılık Beceri Yarışması" düzenlenmektedir.

 

 

> Gedik Üniversitesi’nde sanayi ve eğitim iç içe

Gedik Holding ile üniversitenin aynı lokasyonda yer almasının araştırmacılara ve öğrencilere önemli avantajlar sağladığını belirten Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Berrak Kurtuluş, “Araştırmacılara ve öğrencilerimize Gedik Holding doğal olarak laboratuvar olanaklarını açmıştır. Fizik, kimya, malzeme, metalürji, NDT vb. laboratuvarlar Gedik Holding bünyesindedir ve sanayiye hizmet veren, yaşayan, Ar-Ge yapan bu laboratuvarlarda öğrencilerimiz deneyim imkanı bulmaktadır” diyor.

berrak_kurtulusGedik Üniversitesi için kuruluşundan bugüne üniversite-sanayi işbirliğinin önemi nedir?

Gedik Üniversitesi, Gedik Eğitim Vakfı (GEV) tarafından 2010 yılında önce Meslek Yüksekokulu olarak yapılandırılmış daha sonra 2011 yılında üniversite olarak kuruluşu tamamlanmıştır. Gedik Üniversitesi kurulduğu sırada teknolojik ve bilimsel temellere dayalı gelişmeyi ilke olarak benimsemiş; üniversite-sanayi işbirliğinin somut bir örneğini teşkil edecek şekilde yapılandırılmıştır. Esasen Gedik Üniversitesi’nin arkasında "50'nci Kuruluş Yıldönümü"nü geride bırakmış, iştigal alanında lider konumunda olan bir sanayi kuruluşu olarak Gedik Holding vardır. Bu bakımdan üniversite-sanayi işbirliğinin somut modelini temsil etmekteyiz.

Halil Kaya Gedik Anadolu Teknik Meslek Lisesi ile Gedik Meslek Yüksekokulu yan yana binalarda yani aynı yerleşkededir. Gedik Üniversitesi Yeni Yerleşkesi, bu binaların tam karşısında konumlandırılmakta olup, keza Gedik Holding de aynı hat üzerindedir. Bu bütünleşik yapılanma, sanayi ile iç içe eğitim ve araştırma altyapısı demektir ve öğrencilere kattığı artı değer müthiş olmaktadır. Kaldı ki Teknopark İstanbul’da da Savunma Sanayii Teknolojileri alanında Ar-Ge çalışmalarının yapılacağı ve lisansüstü eğitimlerimizin verileceği merkezimizi kurmak üzere tahsis edilen 5000 m2'lik alanda yapacağımız bina da hemen hemen aynı lokasyondadır.

Yukarıda açıkladığım lokasyonda yer alan üniversitemize; araştırmacı ve öğrencilerimize Gedik Holding doğal olarak laboratuvar olanaklarını açmıştır. Fizik, kimya, malzeme, metalürji, NDT vb. laboratuvarlar Gedik Holding bünyesindedir ve sanayiye hizmet veren, yaşayan, Ar-Ge yapan bu laboratuvarlarda öğrencilerimiz deneyim imkanı bulmaktadır. Keza Robot Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezimiz Gedik Holding bünyesinde olup, Türk sanayiine robotik çözümler sunarken aynı zamanda öğrencilerimizin istifadesine tahsis edilmiştir.

 

Sanayinin beklentileri doğrultusunda ders programlarınızı belirliyor ve/veya revize ediyor musunuz?

Daha önce de ifade ettiğim gibi "üniversitemiz teknolojik ve bilimsel temellere dayalı gelişmeyi benimsemiş, üniversite-sanayi işbirliğinde somut bir model oluşturma ilkesi” ile kurulmuştur. Bunun başta ülkemiz olmak üzere tüm öğrencilerimiz ve üniversitemiz açısından büyük önem taşıdığına inandığımız için, üniversitemizin gelişim ve eğitim planları bu anlayışla hazırlanmıştır. Sanayinin dönüşüm ve ihtiyaçlarına göre revize edilmeleri de söz konusudur. Esasen Gedik Holding CEO'su Dr. Mustafa Koçak aynı zamanda Üniversitemiz Bilim ve Teknoloji alanında Rektör Danışmanıdır. Ar-Ge, bilimsel projeler ve müfredat revizeleri konularında değerli katkı ve önerilerini her zaman almaktayız.

 

Öğrencilerinize staj ve mezuniyet sonrasında iş bulmaları konularında destekleriniz var mı?

Öğrencilerimiz Gedik Holding kuruluşlarında staj imkanına sahiptir. Bu imkan sadece teknik branşlara münhasır değildir. Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Üniversitemiz Mütevelli Heyeti Başkanı Hülya Gedik, orta ölçekli firmalar kategorisinde birinci olarak  üç yıldır arka arkaya "İhracatın Yıldızı" Ödülüne layık görülmüştür. Gedik Kaynak halen 80 kadar ülkeye ihracat yapmaktadır. Gedik Yatırım ile de aynı lokasyondayız.  Dolayısıyla İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğrencilerimiz de ticaret, finans vb. konularda staj yapabilmektedirler. Keza Yeni Yerleşke inşaat alanımız Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi öğrencilerimiz için bulunmaz bir öğrenme mekanı olacaktır. Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerimiz ise çeşitli spor merkezlerinde staj ve part-time iş imkanları bulmaktadır.

Yeni bir üniversite olduğumuz için henüz lisans mezunu vermedik. Bu yıl ilk defa lisans mezunu verecek olan üniversitemiz, bugüne kadar 872 ön lisans, 363 yüksek lisans  öğrencisi mezun etmiştir. Bu mezunlarımız bünyemizde olduğu kadar diğer sanayi ve hizmet kuruluşlarında da bizi en iyi şekilde temsil etmektedirler. Esasen sloganımız olan "İşte Gelecek!",  öğrencilerimize, hem kendi sanayi kuruluşlarımızda hem de dışarıda istihdam imkanları bulmaları açısından ne denli duyarlı olduğumuzu ifade etmektedir.

GEDİK HOLDİNG İLE ORTAK PROJELER GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

Üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesi için bugüne kadar neler yaptınız? Ve hangi projelere imza attınız?

Gedik Holding ile ortak projeler gerçekleştiriyoruz. Sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda ortak eğitimler vererek, seminerler düzenleyerek, uygulamalı kurslar açarak varız. Örneğin Gedik Kaynak ile birlikte bu yıl "Gedik Teknoloji Günleri" kapsamında iki ayrı etkinlik düzenledik. Bunlardan ilki Japon çelik devi JFE ile birlikte düzenlenen uluslararası seminer olup, bu seminerde kaynaklı çelik yapılarda ve petrol, doğalgaz boru hatlarındaki son teknolojik gelişmeler, sektörün öncü kuruluşlarının temsilcileri tarafından ele alındı. Gedik Teknoloji Günlerinin ikincisi ise; “Özlü Tel, Tozaltı Kaynak ve Kaynak Otomasyon Teknolojilerinde Son Gelişmeler ve Uygulamalar" başlığıyla yapıldı.

Diğer taraftan Gedik Üniversitesi ve GEV Uluslararası Kaynak Enstitüsü (IIW) ve Avrupa Kaynak Federasyonu (EWF) Türkiye Sorumlu Üyesidir. Özellikli olarak uluslararası düzeyde Kaynak Mühendisliği eğitimlerini, keza Kaynak Teknikerliği ve İnspektörlüğü eğitimlerini veriyoruz. Gerek yurt içinde  gerekse yurt dışındaki önemli projelerde (TANAP, Türk Akım vb.) artık standartlar gereği  Uluslararası Kaynak Mühendisi/Teknikeri çalıştırma koşulu arandığından, gün geçtikçe bu diplomaya sahip kişilere olan ihtiyaç artmaktadır. Burada da sloganımız "Gedik ile Çift Mühendislik Diploması"dır. Bu Türk sanayicisinin uluslararası ihalelere girebilmesi için anahtar diploma olup;  dünyanın her yerinde bu diplomaya sahip gençleri istihdam etmesi, sanayicinin ihaleye katılabilmesinin ön koşullarından biridir.

Ülkemizde nükleer santrallerin kurulmasına başlanmıştır. Her bir nükleer santral 550 bin kalem iş gerektirmektedir ve bu işlerin bir kısmı Gedik Holding ihtisas alanlarıyla ve Mühendislik Fakültemizin bölümleriyle ilgilidir. Sheffield Forgemasters International ile Gedik Kuruluşları arasında, ülkemizde kurulacak nükleer santrallere eğitilmiş eleman yetiştirilmesi anlaşması imzalanmıştır.

Teknolojik alanda Gedik Üniversitesi çeşitli projelerle de temayüz etmektedir. Aşağıda Mühendislik Fakültemizde gerçekleştirilen bu projeler verilmiştir:

  • RAILSAFE-TR-Türkiye'de RAILSAFE Belgelendirme Sisteminin Uygulanması (AB destekli),
  • Su Altı ve Su Üstü Savunma Platformlarında Şok ve Titreşim Sönümleyici Sistem Tasarımı (TÜBİTAK destekli),
  • TOZ Enjeksiyon Kaplama Yöntemiyle B4C Esaslı Kumlama Nozüllerinin Üretimi ve Aşınma Özelliklerinin Geliştirilmesi (TÜBİTAK destekli).

SANAYİNİN İHTİYAÇLARINA CEVAP VERECEK PROGRAMLAR AÇTIK

Ülkemizde çok sayıda meslek yüksekokulu var. Buralarda verilen eğitimin önemi nedir?

Sanayimizin ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetişmesi açısından meslek yüksekokulları hayati öneme haizdir. Ancak bu okullarda gerçekten kaliteli teorik ve uygulamalı eğitim verilmelidir. Bu okullardan mezun olanlar " kendi işini kurma", "sanayide kilit eleman olma"," hayata biran evvel atılma" gibi  üniversite mezunlarına kıyasla önemli avantajlara sahiptir.

Meslek Yüksekokulumuzda biz de sanayinin ihtiyaçlarına cevap verecek programlar açtık: Örneğin kaynak ve birleştirme teknolojisinin olduğu yerde Tahribatsız Muayene (NDT) yöntemlerinden de bahsetmemek olmaz. Her iki konu birbirinin içinde yer alan ayrılmaz bir ikilidir. Bu sebeple günümüzde hem Kaynak hem de  Tahribatsız Muayene ile ilgili eğitim programları her geçen gün  daha büyük önem taşımakta ve mezunları da rahatlıkla geniş bir yelpazede iş imkanı bulabilmektedir. Kaynak Teknolojileri programına ek olarak Tahribatsız Muayene ile ilgili Türkiye’de sadece bizim Meslek Yüksekokulumuzda ilk kez ön lisans programı açılmıştır. Kaldı ki "Metal  Teknolojileri " alanındaki bilimsel bulguların daha geniş kitlelerle paylaşımını gerçekleştirmek, kaynak sektörüne her alanda katkı sağlamak amacıyla İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve Gedik Üniversitesi işbirliğiyle her yıl  "Halil Kaya Gedik Kaynakçılık Beceri Yarışması" düzenlenmektedir.

 

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 01 Haziran 2015 10:33

Gösterim: 2460

Öğrenciler üniversitelerden sadece teorik bilgiler edinerek mezun olmak istemiyorlar. İş dünyasına yakınlaşmak, araştırmalarının sonuçlarını daha çabuk almak ve toplumda yarattıklarını ve değişiklikleri görebilmek istiyorlar.

isik_uniIşık Üniversitesi, öğrencilerin bu isteklerini karşılama noktasında sanayi işbirliğine önem veriyor. Öğrencilerini sektörün önde gelenleriyle buluşturmak için etkinlikler düzenleyen Işık Üniversitesi, öğrencilerinin mezuniyet sonrası iş hayatında profesyonel olmalarına da rehberlik ediyor.

Işık Üniversitesi, sanayi ve iş dünyası arasındaki işbirliğini geliştirmek için bilimsel birikimin ve araştırma sonuçlarının ekonomik değere dönüşmesine destek vermek amacıyla kurulan Teknoloji Transfer Ofisi tarafından belirlenen stratejilerle yürütüyor. Belirlenen stratejiler;

- Eğitim ve farkındalık hizmetleri sunuyor,

- Üniversitenin araştırma sonuçlarını faydalı ürüne dönüştürmek için sanayi ile ilişkiler sağlıyor,

- Uygulama araçlarını tanıtmak ve girdi sağlamak için eğitim ve farkındalık hizmetleri gerçekleştiriyor,

- Ulusal ve uluslararası destek programları tanıtmak ve başvuruda destek sağlıyor,

- Ulusal ve uluslararası proje destek programlarını öğretim üyelerine, lisansüstü öğrencilerine ve araştırmacılara duyuruyor,

- Araştırma projelerinin başvuru aşamasında ve yönetiminde destek vermek, proje geliştirme ve yönetiminde sanayi ile işbirliği sağlıyor,

- Sanayinin ihtiyaçlarına çözüm bulacak akademisyenleri sanayi kuruluşları ile eşleştirmede ve proje geliştirmede aracı oluyor,

- Girişimcilik ve yenilikçilik (inovasyon) desteği sağlıyor,

- Teknoloji transferi, girişimcilik, inovasyon, proje geliştirme, yeni fikirleri yatırımcı ile buluşturma ve ticaretleştirmeyi amaçlayan stratejiler belirliyor.

PROGRAMLAR SEKTÖRÜN İHTİYACI DOĞRULTUSUNDA HAZIRLANIYOR

Işık Üniversitesi’nde sanayi işbirliği birçok programda uygulanıyor. Özellikle sektörün ihtiyacı doğrultusunda programlar akademik çalışmalarla bütünleşerek hazırlanıyor. Buna örnek olarak, Doğuş Otomotiv-Işık Üniversitesi işbirliği ile Otomotiv Mühendisliği programı verilebilir. Doğuş Otomotiv ile yapılan işbirliğinde açılan programda öğrenciler sanayi ile doğrudan temas ederken, Işık Üniversitesi akademisyenleri Araştırma-Geliştirme çalışmalarıyla sektöre destek vermiş oluyor. Işık Üniversitesi, otomotiv sanayinin halen mühendis ihtiyacını karşılayan Makine, Elektrik-Elektronik ve Mekatronik Mühendisliği Programlarına ek olarak, doğrudan doğruya Otomotiv Mühendisliği alanına yönelerek disiplinler arası eğitim anlayışıyla yenilikçi sistem ve ürün tasarlayan, uluslararası rekabet koşullarında fark yaratabilen mezunlar yetiştiriyor.

SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİYLE PROJELER DESTEKLENİYOR

Işık Üniversitesi, Doğuş Otomotiv ile işbirliği kapsamında birçok çalışma yapıyor. Bunlardan biri, modüler bir gelişim programı hazırlanması. Doğuş Otomotiv’de Formen, Teknisyen, Teknisyen Yardımcısı, Garanti ve Disposizyon Elemanı olarak görev yapan 656 çalışan, sürdürülebilir başarılarını sağlamak ve gelişimlerini desteklemek amacıyla Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi eğitmenlerinden eğitim aldı. Bu programın ardından da Seat Servis Danışmanları da bu eğitimden yararlandılar.

Bir diğer çalışma ise, Trafik Hayattır Trafik Güvenliktir dersinin hazırlanması. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında Pirelli’nin desteğiyle Trafik Hayattır Platformu tarafından akademisyenler, eğitim ve trafik uzmanlarının danışmanlığında hazırlanan Trafik Hayattır Trafik Güvenliktir dersinin, Işık Üniversitesi’nde de müfredata dahil edilmesi sonucunda 160 öğrenci, bu dersleri seçmeli ders olarak tercih etti.

Işık Üniversitesi’nde bu doğrultuda açılan birçok bölüm ile birlikte Sürekli Eğitim Merkeziyle de bu projeler destekleniyor. Örneğin; KGK Bağımsız Denetçilik Eğitim Programı Mali Müşavirler Odası ve Ankara’da KGK kurumu ile işbirliği bulunuyor. Yine KOSGEB ile yapılan işbirliği ile yatırımcı teşvik programı kapsamında, İŞKUR aracılığı ile başvuran girişimcilere girişimcilik eğitimi veriliyor. Bu programlar gibi birçok örnek program bulunuyor.

ÖĞRENCİLERİ SEKTÖRÜN İSİMLERİYLE BULUŞTURUYOR

Öğrenciler üniversitelerden sadece teorik bilgiler edinerek mezun olmak istemiyorlar. İş dünyasına yakınlaşmak, araştırmalarının sonuçlarını daha çabuk almak ve toplumda yarattıklarını ve değişiklikleri görebilmek istiyorlar. Bu istekleri üniversiteler için de sanayi temsilcileri için de önemlidir. Işık Üniversitesi, bölümlerin müfredatını oluştururken, sektörün sivil toplum kuruluşlarından, sanayi dünyasından kurumlar ile birlikte hazırlayarak, sahaya dönük uygulamaları dengeli biçimde öğrencilerine sunmaya önem veriyor. Türkiye’de, üniversite mezunlarının istihdamına yönelik yaşanan sorunlarla, gençlerin, teorik bilgilerini sahaya aktarım sürecinde karşılaşılan zorlukları göz önünde bulunduruyor.

Işık Üniversitesi, bünyesinde bulunan Kariyer Merkezi ile öğrencilerin iş dünyasında tercih edilen profesyonel olmalarına rehberlik ediyor. Öğrencilerin firmalar ve uzmanlar ile bir araya gelmelerine, staj ve iş olanaklarından yararlanmalarına, kişisel ve mesleki vizyonlarını geliştirmelerine yönelik etkinlikler gerçekleştiren Işık Üniversitesi’nin bu doğrultudaki en kapsamlı etkinliği ise Kariyer Günleri. Kariyer Günleri etkinliği kapsamında öğrencileri, sektörün önde gelen isimleriyle buluşturuyor. Kariyer Günleri’nin bir diğer önemli faaliyeti ise, Feyziye Mektepleri Vakfı’nın 130 yıllık eğitim serüveni ve 50 bini aşkın mezunuyla mentorluk programları kapsamında Kariyer Günleri’nde buluşmalarını sağlamak. Bu buluşmalar, hem öğrencilerin kariyer planlarına ışık tutuyor hem de yeni staj ve iş olanaklarına kapı açıyor.

Ayrıca İŞKUR ile yapılan işbirliği sonucunda, Işık Üniversitesi öğrencileri, staj, girişimcilik, iş imkanları ve bireysel danışmanlık ile ilgili kampüste bulunan İŞKUR hizmet noktasından yararlanabiliyorlar.

 

> Işık Üniversitesi iş dünyasına profesyoneller yetiştiriyor

Öğrenciler üniversitelerden sadece teorik bilgiler edinerek mezun olmak istemiyorlar. İş dünyasına yakınlaşmak, araştırmalarının sonuçlarını daha çabuk almak ve toplumda yarattıklarını ve değişiklikleri görebilmek istiyorlar.

isik_uniIşık Üniversitesi, öğrencilerin bu isteklerini karşılama noktasında sanayi işbirliğine önem veriyor. Öğrencilerini sektörün önde gelenleriyle buluşturmak için etkinlikler düzenleyen Işık Üniversitesi, öğrencilerinin mezuniyet sonrası iş hayatında profesyonel olmalarına da rehberlik ediyor.

Işık Üniversitesi, sanayi ve iş dünyası arasındaki işbirliğini geliştirmek için bilimsel birikimin ve araştırma sonuçlarının ekonomik değere dönüşmesine destek vermek amacıyla kurulan Teknoloji Transfer Ofisi tarafından belirlenen stratejilerle yürütüyor. Belirlenen stratejiler;

- Eğitim ve farkındalık hizmetleri sunuyor,

- Üniversitenin araştırma sonuçlarını faydalı ürüne dönüştürmek için sanayi ile ilişkiler sağlıyor,

- Uygulama araçlarını tanıtmak ve girdi sağlamak için eğitim ve farkındalık hizmetleri gerçekleştiriyor,

- Ulusal ve uluslararası destek programları tanıtmak ve başvuruda destek sağlıyor,

- Ulusal ve uluslararası proje destek programlarını öğretim üyelerine, lisansüstü öğrencilerine ve araştırmacılara duyuruyor,

- Araştırma projelerinin başvuru aşamasında ve yönetiminde destek vermek, proje geliştirme ve yönetiminde sanayi ile işbirliği sağlıyor,

- Sanayinin ihtiyaçlarına çözüm bulacak akademisyenleri sanayi kuruluşları ile eşleştirmede ve proje geliştirmede aracı oluyor,

- Girişimcilik ve yenilikçilik (inovasyon) desteği sağlıyor,

- Teknoloji transferi, girişimcilik, inovasyon, proje geliştirme, yeni fikirleri yatırımcı ile buluşturma ve ticaretleştirmeyi amaçlayan stratejiler belirliyor.

PROGRAMLAR SEKTÖRÜN İHTİYACI DOĞRULTUSUNDA HAZIRLANIYOR

Işık Üniversitesi’nde sanayi işbirliği birçok programda uygulanıyor. Özellikle sektörün ihtiyacı doğrultusunda programlar akademik çalışmalarla bütünleşerek hazırlanıyor. Buna örnek olarak, Doğuş Otomotiv-Işık Üniversitesi işbirliği ile Otomotiv Mühendisliği programı verilebilir. Doğuş Otomotiv ile yapılan işbirliğinde açılan programda öğrenciler sanayi ile doğrudan temas ederken, Işık Üniversitesi akademisyenleri Araştırma-Geliştirme çalışmalarıyla sektöre destek vermiş oluyor. Işık Üniversitesi, otomotiv sanayinin halen mühendis ihtiyacını karşılayan Makine, Elektrik-Elektronik ve Mekatronik Mühendisliği Programlarına ek olarak, doğrudan doğruya Otomotiv Mühendisliği alanına yönelerek disiplinler arası eğitim anlayışıyla yenilikçi sistem ve ürün tasarlayan, uluslararası rekabet koşullarında fark yaratabilen mezunlar yetiştiriyor.

SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİYLE PROJELER DESTEKLENİYOR

Işık Üniversitesi, Doğuş Otomotiv ile işbirliği kapsamında birçok çalışma yapıyor. Bunlardan biri, modüler bir gelişim programı hazırlanması. Doğuş Otomotiv’de Formen, Teknisyen, Teknisyen Yardımcısı, Garanti ve Disposizyon Elemanı olarak görev yapan 656 çalışan, sürdürülebilir başarılarını sağlamak ve gelişimlerini desteklemek amacıyla Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi eğitmenlerinden eğitim aldı. Bu programın ardından da Seat Servis Danışmanları da bu eğitimden yararlandılar.

Bir diğer çalışma ise, Trafik Hayattır Trafik Güvenliktir dersinin hazırlanması. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında Pirelli’nin desteğiyle Trafik Hayattır Platformu tarafından akademisyenler, eğitim ve trafik uzmanlarının danışmanlığında hazırlanan Trafik Hayattır Trafik Güvenliktir dersinin, Işık Üniversitesi’nde de müfredata dahil edilmesi sonucunda 160 öğrenci, bu dersleri seçmeli ders olarak tercih etti.

Işık Üniversitesi’nde bu doğrultuda açılan birçok bölüm ile birlikte Sürekli Eğitim Merkeziyle de bu projeler destekleniyor. Örneğin; KGK Bağımsız Denetçilik Eğitim Programı Mali Müşavirler Odası ve Ankara’da KGK kurumu ile işbirliği bulunuyor. Yine KOSGEB ile yapılan işbirliği ile yatırımcı teşvik programı kapsamında, İŞKUR aracılığı ile başvuran girişimcilere girişimcilik eğitimi veriliyor. Bu programlar gibi birçok örnek program bulunuyor.

ÖĞRENCİLERİ SEKTÖRÜN İSİMLERİYLE BULUŞTURUYOR

Öğrenciler üniversitelerden sadece teorik bilgiler edinerek mezun olmak istemiyorlar. İş dünyasına yakınlaşmak, araştırmalarının sonuçlarını daha çabuk almak ve toplumda yarattıklarını ve değişiklikleri görebilmek istiyorlar. Bu istekleri üniversiteler için de sanayi temsilcileri için de önemlidir. Işık Üniversitesi, bölümlerin müfredatını oluştururken, sektörün sivil toplum kuruluşlarından, sanayi dünyasından kurumlar ile birlikte hazırlayarak, sahaya dönük uygulamaları dengeli biçimde öğrencilerine sunmaya önem veriyor. Türkiye’de, üniversite mezunlarının istihdamına yönelik yaşanan sorunlarla, gençlerin, teorik bilgilerini sahaya aktarım sürecinde karşılaşılan zorlukları göz önünde bulunduruyor.

Işık Üniversitesi, bünyesinde bulunan Kariyer Merkezi ile öğrencilerin iş dünyasında tercih edilen profesyonel olmalarına rehberlik ediyor. Öğrencilerin firmalar ve uzmanlar ile bir araya gelmelerine, staj ve iş olanaklarından yararlanmalarına, kişisel ve mesleki vizyonlarını geliştirmelerine yönelik etkinlikler gerçekleştiren Işık Üniversitesi’nin bu doğrultudaki en kapsamlı etkinliği ise Kariyer Günleri. Kariyer Günleri etkinliği kapsamında öğrencileri, sektörün önde gelen isimleriyle buluşturuyor. Kariyer Günleri’nin bir diğer önemli faaliyeti ise, Feyziye Mektepleri Vakfı’nın 130 yıllık eğitim serüveni ve 50 bini aşkın mezunuyla mentorluk programları kapsamında Kariyer Günleri’nde buluşmalarını sağlamak. Bu buluşmalar, hem öğrencilerin kariyer planlarına ışık tutuyor hem de yeni staj ve iş olanaklarına kapı açıyor.

Ayrıca İŞKUR ile yapılan işbirliği sonucunda, Işık Üniversitesi öğrencileri, staj, girişimcilik, iş imkanları ve bireysel danışmanlık ile ilgili kampüste bulunan İŞKUR hizmet noktasından yararlanabiliyorlar.

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 30 May 2015 12:22

Gösterim: 2060


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.