Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Suruç'taki terör saldırısında hayatını kaybeden 18 yaşındaki Okan Pirinç, Hatay'da toprağa verildi. Pirinç'in üniversite sınavı sonrası yaptığı tercihin sonuçlarını beklediği öğrenildi.
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki terör saldırısında hayatını kaybeden 18 yaşındaki Okan Pirinç, memleketi Hatay'da toprağa verildi.
Pirinç'in cenazesi, Gaziantep Adli Tıp Kurumundaki otopsinin ardından ambulansla Defne ilçesine bağlı Hancağız Mahallesi'ndeki baba evine getirildi.
Daha sonra omuzlarda yaklaşık bir kilometrelik mesafedeki Hancağız Aile Mezarlığına götürülen Pirinç'in cenazesi, kılınan namazın ardından defnedildi.
Bu arada, Pirinç'in girdiği üniversite sınavı sonrası yaptığı tercihin sonuçlarını beklediği öğrenildi.
Cenazeye, CHP Hatay milletvekilleri Serkan Topal, Birol Ertem, Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir, Pirinç'in ailesi ile çok sayıda kişi katıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Suruç'taki terör saldırısında hayatını kaybeden 18 yaşındaki Okan Pirinç, Hatay'da toprağa verildi. Pirinç'in üniversite sınavı sonrası yaptığı tercihin sonuçlarını beklediği öğrenildi.
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki terör saldırısında hayatını kaybeden 18 yaşındaki Okan Pirinç, memleketi Hatay'da toprağa verildi.
Pirinç'in cenazesi, Gaziantep Adli Tıp Kurumundaki otopsinin ardından ambulansla Defne ilçesine bağlı Hancağız Mahallesi'ndeki baba evine getirildi.
Daha sonra omuzlarda yaklaşık bir kilometrelik mesafedeki Hancağız Aile Mezarlığına götürülen Pirinç'in cenazesi, kılınan namazın ardından defnedildi.
Bu arada, Pirinç'in girdiği üniversite sınavı sonrası yaptığı tercihin sonuçlarını beklediği öğrenildi.
Cenazeye, CHP Hatay milletvekilleri Serkan Topal, Birol Ertem, Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir, Pirinç'in ailesi ile çok sayıda kişi katıldı.
Son Güncelleme: Salı, 21 Temmuz 2015 15:36
Gösterim: 1626
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Atilla Yayla, AYM’nin dershaneler kararını yorumladığı yazısında, kendisi dahil liberal eğilimli bir çk yazarın kanunun yanlış olduğuna yönelik yazılar yazdığını hatırlattı.
AYM önemli bir karar vererek, dershanelerin kapatılmasını öngören kanunu Anayasa'ya aykırı buldu. Kararın çeşitli yansımaları oldu. Hükümet ve Ak Parti çevreleri çok öfkelendi, kararın Mahkeme'nin hükümete müdahale etmesi ve milli iradeye engel olması anlamına geldiğini iddia etti.
Gerek ben gerekse liberal eğilimli başka yazarlar, bu kanunun yanlış olduğunu yazılarımızda ve konuşmalarımızda tekrar tekrar ifade ettik. Mahkeme'nin gerekçesi henüz açıklanmış olmamakla beraber, medyaya yansıyan haberlere göre kanunun yanlışlığına gerekçe olarak gösterdiğimiz tüm hususlar Mahkeme'nin kararında yansıdı. Bu yüzden, sanırım, karar, bizim için sürpriz olmadı.
Dershaneleri kapatan kanun otonom yapılanmanın (OY) meşru demokratik hükümete saldırısının yoğunlaşmak üzere olduğu günlerde çıkartıldı. Hükümet Gülen Cemaati'nin kontrolündeki dershanelerin OY için eleman devşirme ortamı ve mali kaynak sağlama aracı olarak kullanıldığını çok da yanlış olmayan bir şekilde düşünmekteydi. Bunun önüne geçmek, OY'nın toplumsal tabanını ve mali kaynaklarını daraltmak için dershaneleri ortadan kaldırmak istedi. Aslında dershanelerden “kurtulma”, Ak Parti başta olmak üzere hemen hemen tüm partilerin programında yer almaktaydı. CHP de bu partiler arasındaydı. Ancak, konjonktür değiştiğinden CHP kanunu AYM'ye taşıdı ve bu sonuç ortaya çıktı.
GC'nin işlettiği dershanelerin OY için eleman devşirme ve yerleştirme amacına hizmete koşulduğu açık bir gerçek. Ancak, bunun dershaneleri kapatmayı meşru kılması imkânsızdı. Dershaneler netice itibariyle sivil toplum hayatı içinde doğdu, yaşadı ve bugünlere geldi. Bir taraftan çoktan seçmeli sınav sisteminin diğer taraftan resmî okul sisteminin bu tür sınavlara öğrenci hazırlamaktaki bilgisizlik ve yeteneksizliğinin sonucu olarak ortaya çıktı. Egemen devlet zihniyeti tekeline aldığı eğitim sistemindeki beceriksizliğinin bu ürünlerini bir ölçüde devletleştirmeyi, yani sivil toplum alanını işgal etmeyi uygun gördü. LDT ofisinin yakınındaki, sık sık ziyaret ettiğimiz, Ciğerci Aydın T.C. Ciğerci Aydın olmazken, dershaneler, T.C. M.E.B. dershaneleri oldu. Bu devleti de alanda yatırım yapanları da memnun etti.
Eğitim uzmanı arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre, devlet okulları test tekniği eğitimi vermeye adapte oldukça dershaneler zaten gerilemekteydi. Devletin eğitim sistemini ıslah etmesi, bir problem olarak görülen dershanelerin ortadan kalkmasını büyük ölçüde sağlamaya yeterliydi, Ancak, bu yapılmadı. İnsan haklarına aykırı olduğu söylenebilecek bir adımla, eğitim ve mülkiyet hakkı ile serbest teşebbüs özgürlüğü çiğnenerek söz konusu kanun çıkartıldı. Böylece, doğru bir amaç olan OY ile mücadelede yanlış bir araçla ilerlenmek istendi. Oysa, OY'nın aracı olarak kullanılan dershanelere karşı açılan siyasi ve toplumsal mücadelede epeyce mesafe alınmıştı, OY'nın toplumsal meşruiyeti neredeyse sıfırlanmış ve dershanelerde yapılan yanlışlar deşifre ve afişe edilmişti. O noktada durmak iyi olurdu, ama ne yazık ki hatadan sakınılamadı.
AYM'nin iptal kararının milli iradeye darbe olarak yorumlanması tümden yanlış. Milli irade, ondan üstün veya gayrimeşru yollarla ona sahip olduğunu iddia eden bir otorite/irade karşısında anlamlı. Hiç kimse milletten alınmayan bir yetkiyle milli iradeye sahip olduğunu iddia edemez. Hiç kimse, hiçbir grup milli iradenin tevzi ettiği bir otoriteyi milletin açık ve meşru rızası dışından gelen bir irade adına sahiplenemez, bu otoriteye üstünlük taslayamaz. GC'nin ve OY'nın genel hatası bu. Ancak, milli iradenin insan haklarından üstün olduğu da söylenemez. Bu görüş bizi Rousseaucu genel irade nosyonuna sürükler. Özgür toplum, milli iradenin insan haklarına karşı üstün kılındığı değil, milli iradenin insan haklarının hizmetine koşulduğu toplumdur.
Peki, dershaneleri kapatan kanunun AYM tarafından iptali, OY ile mücadeleyi aksatabilir mi? Öyle olacağını sanmam. Yukarda da işaret etiğim üzere, OY'ya karşı 2013'ün sonlarında açılan toplumsal ve siyasi mücadele demokrasinin kesin zaferiyle bitti. OY'nın toplumsal meşruiyeti ve desteği sıfıra yakın. Dershanelerin yoluna devam etmesi bunu değiştirmeyecek. OY'nın dershaneleri her zaman toplumsal, hukuki ve siyasi gözetim altında kalacak. Siyasiler daha dikkatli davranacak ve OY faaliyetlerini ya tamamen görünmez kılacak ya da asgariye çekecek. Hatta AYM'nin hükümetin çok istediği bir kanunu iptal etmesi, OY ile mücadelenin hukuk ve demokrasi sınırları içinde kalmasına yardımcı olarak, orta ve uzun vadede demokratik hükümetlerin elini güçlendirecek. Kısaca, paniğe gerek yok.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Atilla Yayla, AYM’nin dershaneler kararını yorumladığı yazısında, kendisi dahil liberal eğilimli bir çk yazarın kanunun yanlış olduğuna yönelik yazılar yazdığını hatırlattı.
AYM önemli bir karar vererek, dershanelerin kapatılmasını öngören kanunu Anayasa'ya aykırı buldu. Kararın çeşitli yansımaları oldu. Hükümet ve Ak Parti çevreleri çok öfkelendi, kararın Mahkeme'nin hükümete müdahale etmesi ve milli iradeye engel olması anlamına geldiğini iddia etti.
Gerek ben gerekse liberal eğilimli başka yazarlar, bu kanunun yanlış olduğunu yazılarımızda ve konuşmalarımızda tekrar tekrar ifade ettik. Mahkeme'nin gerekçesi henüz açıklanmış olmamakla beraber, medyaya yansıyan haberlere göre kanunun yanlışlığına gerekçe olarak gösterdiğimiz tüm hususlar Mahkeme'nin kararında yansıdı. Bu yüzden, sanırım, karar, bizim için sürpriz olmadı.
Dershaneleri kapatan kanun otonom yapılanmanın (OY) meşru demokratik hükümete saldırısının yoğunlaşmak üzere olduğu günlerde çıkartıldı. Hükümet Gülen Cemaati'nin kontrolündeki dershanelerin OY için eleman devşirme ortamı ve mali kaynak sağlama aracı olarak kullanıldığını çok da yanlış olmayan bir şekilde düşünmekteydi. Bunun önüne geçmek, OY'nın toplumsal tabanını ve mali kaynaklarını daraltmak için dershaneleri ortadan kaldırmak istedi. Aslında dershanelerden “kurtulma”, Ak Parti başta olmak üzere hemen hemen tüm partilerin programında yer almaktaydı. CHP de bu partiler arasındaydı. Ancak, konjonktür değiştiğinden CHP kanunu AYM'ye taşıdı ve bu sonuç ortaya çıktı.
GC'nin işlettiği dershanelerin OY için eleman devşirme ve yerleştirme amacına hizmete koşulduğu açık bir gerçek. Ancak, bunun dershaneleri kapatmayı meşru kılması imkânsızdı. Dershaneler netice itibariyle sivil toplum hayatı içinde doğdu, yaşadı ve bugünlere geldi. Bir taraftan çoktan seçmeli sınav sisteminin diğer taraftan resmî okul sisteminin bu tür sınavlara öğrenci hazırlamaktaki bilgisizlik ve yeteneksizliğinin sonucu olarak ortaya çıktı. Egemen devlet zihniyeti tekeline aldığı eğitim sistemindeki beceriksizliğinin bu ürünlerini bir ölçüde devletleştirmeyi, yani sivil toplum alanını işgal etmeyi uygun gördü. LDT ofisinin yakınındaki, sık sık ziyaret ettiğimiz, Ciğerci Aydın T.C. Ciğerci Aydın olmazken, dershaneler, T.C. M.E.B. dershaneleri oldu. Bu devleti de alanda yatırım yapanları da memnun etti.
Eğitim uzmanı arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre, devlet okulları test tekniği eğitimi vermeye adapte oldukça dershaneler zaten gerilemekteydi. Devletin eğitim sistemini ıslah etmesi, bir problem olarak görülen dershanelerin ortadan kalkmasını büyük ölçüde sağlamaya yeterliydi, Ancak, bu yapılmadı. İnsan haklarına aykırı olduğu söylenebilecek bir adımla, eğitim ve mülkiyet hakkı ile serbest teşebbüs özgürlüğü çiğnenerek söz konusu kanun çıkartıldı. Böylece, doğru bir amaç olan OY ile mücadelede yanlış bir araçla ilerlenmek istendi. Oysa, OY'nın aracı olarak kullanılan dershanelere karşı açılan siyasi ve toplumsal mücadelede epeyce mesafe alınmıştı, OY'nın toplumsal meşruiyeti neredeyse sıfırlanmış ve dershanelerde yapılan yanlışlar deşifre ve afişe edilmişti. O noktada durmak iyi olurdu, ama ne yazık ki hatadan sakınılamadı.
AYM'nin iptal kararının milli iradeye darbe olarak yorumlanması tümden yanlış. Milli irade, ondan üstün veya gayrimeşru yollarla ona sahip olduğunu iddia eden bir otorite/irade karşısında anlamlı. Hiç kimse milletten alınmayan bir yetkiyle milli iradeye sahip olduğunu iddia edemez. Hiç kimse, hiçbir grup milli iradenin tevzi ettiği bir otoriteyi milletin açık ve meşru rızası dışından gelen bir irade adına sahiplenemez, bu otoriteye üstünlük taslayamaz. GC'nin ve OY'nın genel hatası bu. Ancak, milli iradenin insan haklarından üstün olduğu da söylenemez. Bu görüş bizi Rousseaucu genel irade nosyonuna sürükler. Özgür toplum, milli iradenin insan haklarına karşı üstün kılındığı değil, milli iradenin insan haklarının hizmetine koşulduğu toplumdur.
Peki, dershaneleri kapatan kanunun AYM tarafından iptali, OY ile mücadeleyi aksatabilir mi? Öyle olacağını sanmam. Yukarda da işaret etiğim üzere, OY'ya karşı 2013'ün sonlarında açılan toplumsal ve siyasi mücadele demokrasinin kesin zaferiyle bitti. OY'nın toplumsal meşruiyeti ve desteği sıfıra yakın. Dershanelerin yoluna devam etmesi bunu değiştirmeyecek. OY'nın dershaneleri her zaman toplumsal, hukuki ve siyasi gözetim altında kalacak. Siyasiler daha dikkatli davranacak ve OY faaliyetlerini ya tamamen görünmez kılacak ya da asgariye çekecek. Hatta AYM'nin hükümetin çok istediği bir kanunu iptal etmesi, OY ile mücadelenin hukuk ve demokrasi sınırları içinde kalmasına yardımcı olarak, orta ve uzun vadede demokratik hükümetlerin elini güçlendirecek. Kısaca, paniğe gerek yok.
Son Güncelleme: Salı, 21 Temmuz 2015 14:46
Gösterim: 1715
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle sektör temsilcileri bir araya geldi.
Anayasa Mahkemesinin dershanelere ilişkin kararının ardından Milli Eğitim Bakanlığınca sektör temsilcilerinin katıldığı istişare toplantısı düzenlendi.
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünde basına kapalı gerçekleştirilen ve yaklaşık 2 saat süren toplantıya, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı İbrahim Taşel, TÖDER Başkan Yardımcısı Metin Özer, Özel Eğitim Derneği (ÖZDER) Genel Başkanı Ahmet Akça, Özel Öğretim Kurumları Birliği Derneği (ÖZKUR-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Hami Koç, Özel Dershaneler ve Özel Eğitim Kurumları Birliği Derneği (ÖZDEBİR) Başkanı Faruk Köprülü ve MEB'den bazı daire başkanları katıldı.
Toplantıda, Yüksek Mahkeme'nin dershanelerin dönüştürülmesine ilişkin kararının ardından yapılacaklar konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle sektör temsilcileri bir araya geldi.
Anayasa Mahkemesinin dershanelere ilişkin kararının ardından Milli Eğitim Bakanlığınca sektör temsilcilerinin katıldığı istişare toplantısı düzenlendi.
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünde basına kapalı gerçekleştirilen ve yaklaşık 2 saat süren toplantıya, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı İbrahim Taşel, TÖDER Başkan Yardımcısı Metin Özer, Özel Eğitim Derneği (ÖZDER) Genel Başkanı Ahmet Akça, Özel Öğretim Kurumları Birliği Derneği (ÖZKUR-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Hami Koç, Özel Dershaneler ve Özel Eğitim Kurumları Birliği Derneği (ÖZDEBİR) Başkanı Faruk Köprülü ve MEB'den bazı daire başkanları katıldı.
Toplantıda, Yüksek Mahkeme'nin dershanelerin dönüştürülmesine ilişkin kararının ardından yapılacaklar konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Temmuz 2015 14:32
Gösterim: 1577
Anayasa Mahkemesi’nin, ÖSYM Başkanlığınca uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören kanun hükmünü iptal gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.
ÖSYM Başkanlığınca uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören kanun hükmünün iptal gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.
CHP, kamuoyunda Torba Yasa olarak bilinen, 6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, Kanun'un ÖSYM Başkanlığı tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören hükmünü Anayasa'ya aykırı bulmuştu.
Kararın gerekçesinde, bilgi edinme hakkının Anayasa'nın 74. maddesinde güvence altına alındığı belirtildi.
Bilgi edinme hakkının, devletin demokratik niteliğinin geliştirilmesi, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması hususlarında önemli bir rol oynadığı vurgulanan gerekçede, demokratik hukuk devletinde vazgeçilmez bir hak niteliği taşıdığı ifade edildi.
Gerekçede, bu hakkın sınırlanmasını öngören düzenlemelerin Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen güvencelere ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği aktarıldı.
İptali istenen kuralla, ÖSYM'nin sınavlarına ait soru ve cevaplara ilişkin bilgi edinme hakkının ortadan kalktığı ifade edilen gerekçede, ÖSYM'nin bu uygulamayı soru havuzu oluşturma ve daha önceki soruların yeniden sorulabilmesi amacıyla yürüttüğü anlatıldı.
Gerekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Konular değişmediği halde sürekli yeni sorular oluşturmanın zor olduğu, bu yönüyle soruların ölçme kalitesini düşürmemek amacıyla yeniden sorulmasını sağlamakta kamu yararı bulunduğu açıktır. Ancak yapılan sınavlara ilişkin olarak kişilerin bilgi sahibi olması da son derece önemli olup kişilerin bu soru ve cevapların doğru olarak tespit edilip edilmediğini öğrenme ve buna göre yanlış olarak belirlenen soru ve cevaplara karşı hak arama özgürlüğünü kullanabilmesinde de ciddi bir kamu yararı bulunmaktadır. Zira kişilerin eğitim veya iş hayatı bakımından geleceklerini belirleyen bu sınavların, doğru olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyebilmeleri ve buna ilişkin hak arama özgürlüklerini kullanabilmeleri için anılan soru ve cevaplara erişebilmeleri gerekmektedir."
Soruların ölçme kalitesini düşürmemek için çeşitli tedbirler alınabileceği, soruların bir kısmının veya benzerlerinin yıllar içinde yeniden sorulabileceği ifade edilen gerekçede, bu yöntemler yerine bilgi edinme hakkına sınırlama getirilmesinin demokratik hukuk devletinde alınması gerekli zorunlu tedbirler kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedildi.
Dava konusu kuralda ulaşılmak istenen kamu yararı ile bilgi edinme hakkı ve hak arama özgürlüğü arasındaki makul dengenin kurulamadığı vurgulanan gerekçede, "Kurala konu sınırlayıcı önlemin zorunlu bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, dolayısıyla kuralın bilgi edinme hakkının ve hak arama özgürlüğünün ölçüsüzce sınırlandırılmasına neden olduğu anlaşılmaktadır" denildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Anayasa Mahkemesi’nin, ÖSYM Başkanlığınca uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören kanun hükmünü iptal gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.
ÖSYM Başkanlığınca uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören kanun hükmünün iptal gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.
CHP, kamuoyunda Torba Yasa olarak bilinen, 6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, Kanun'un ÖSYM Başkanlığı tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevapların, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışında bırakılmasını öngören hükmünü Anayasa'ya aykırı bulmuştu.
Kararın gerekçesinde, bilgi edinme hakkının Anayasa'nın 74. maddesinde güvence altına alındığı belirtildi.
Bilgi edinme hakkının, devletin demokratik niteliğinin geliştirilmesi, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması hususlarında önemli bir rol oynadığı vurgulanan gerekçede, demokratik hukuk devletinde vazgeçilmez bir hak niteliği taşıdığı ifade edildi.
Gerekçede, bu hakkın sınırlanmasını öngören düzenlemelerin Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen güvencelere ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği aktarıldı.
İptali istenen kuralla, ÖSYM'nin sınavlarına ait soru ve cevaplara ilişkin bilgi edinme hakkının ortadan kalktığı ifade edilen gerekçede, ÖSYM'nin bu uygulamayı soru havuzu oluşturma ve daha önceki soruların yeniden sorulabilmesi amacıyla yürüttüğü anlatıldı.
Gerekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Konular değişmediği halde sürekli yeni sorular oluşturmanın zor olduğu, bu yönüyle soruların ölçme kalitesini düşürmemek amacıyla yeniden sorulmasını sağlamakta kamu yararı bulunduğu açıktır. Ancak yapılan sınavlara ilişkin olarak kişilerin bilgi sahibi olması da son derece önemli olup kişilerin bu soru ve cevapların doğru olarak tespit edilip edilmediğini öğrenme ve buna göre yanlış olarak belirlenen soru ve cevaplara karşı hak arama özgürlüğünü kullanabilmesinde de ciddi bir kamu yararı bulunmaktadır. Zira kişilerin eğitim veya iş hayatı bakımından geleceklerini belirleyen bu sınavların, doğru olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyebilmeleri ve buna ilişkin hak arama özgürlüklerini kullanabilmeleri için anılan soru ve cevaplara erişebilmeleri gerekmektedir."
Soruların ölçme kalitesini düşürmemek için çeşitli tedbirler alınabileceği, soruların bir kısmının veya benzerlerinin yıllar içinde yeniden sorulabileceği ifade edilen gerekçede, bu yöntemler yerine bilgi edinme hakkına sınırlama getirilmesinin demokratik hukuk devletinde alınması gerekli zorunlu tedbirler kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedildi.
Dava konusu kuralda ulaşılmak istenen kamu yararı ile bilgi edinme hakkı ve hak arama özgürlüğü arasındaki makul dengenin kurulamadığı vurgulanan gerekçede, "Kurala konu sınırlayıcı önlemin zorunlu bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, dolayısıyla kuralın bilgi edinme hakkının ve hak arama özgürlüğünün ölçüsüzce sınırlandırılmasına neden olduğu anlaşılmaktadır" denildi.
Son Güncelleme: Perşembe, 16 Temmuz 2015 14:36
Gösterim: 1611
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nden çıkan iptal kararı Özel Okullar Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, daire başkanları ve özel okullar ile dershaneleri temsil eden derneklerin başkanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda değerlendirildi.
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nden çıkan iptal kararı Özel Okullar Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, daire başkanları ve özel okullar ile dershaneleri temsil eden derneklerin başkanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda değerlendirildi.
Toplantıya katılan Özel Öğretim Kurumları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hami Koç, toplantının sonunda yapmış olduğu açıklamada Ömer Faruk Yelkenci’nin sorulara tek tek cevap vererek özel okul temsilcilerinin merak ettiği konulara değindiğini söyledi.
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili kararın alınmasının ardından özel okul olabilmek için dönüşüm sürecine giren dershanelerin bir an önce hazırlıklarını bitirmeleri gerektiğini vurgulayan Koç, “Dönüşüm okulları eğitim sistemimizin içinde önemli yer tutuyor. Bu okullarımızın süreçlerini bir an önce bitirerek eğitim sistemine dahil olmalarını istiyoruz” dedi. Bu kararın velileri ve öğrencileri kesinlikle endişelendirmemesi gerektiğini ifade eden Koç, bakanlık yetkililerinin çalışmalarına hızla devam ettiğini söyledi.
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Koç, konu hakkında detaylı bir yorum yapabilmek için AYM’nin konuyla ilgili gerekçeli kararının görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Yetkililerin konu hakkında gerekli çalışmaları yaptığına dikkat çeken Koç, gerekçeli kararın açıklanmasının ardından daha sağlıklı bir değerlendirme yapılarak ona göre bir yol haritası belirleneceğine inandığını ifade etti https://canadianviagras.net.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nden çıkan iptal kararı Özel Okullar Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, daire başkanları ve özel okullar ile dershaneleri temsil eden derneklerin başkanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda değerlendirildi.
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nden çıkan iptal kararı Özel Okullar Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, daire başkanları ve özel okullar ile dershaneleri temsil eden derneklerin başkanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda değerlendirildi.
Toplantıya katılan Özel Öğretim Kurumları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hami Koç, toplantının sonunda yapmış olduğu açıklamada Ömer Faruk Yelkenci’nin sorulara tek tek cevap vererek özel okul temsilcilerinin merak ettiği konulara değindiğini söyledi.
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili kararın alınmasının ardından özel okul olabilmek için dönüşüm sürecine giren dershanelerin bir an önce hazırlıklarını bitirmeleri gerektiğini vurgulayan Koç, “Dönüşüm okulları eğitim sistemimizin içinde önemli yer tutuyor. Bu okullarımızın süreçlerini bir an önce bitirerek eğitim sistemine dahil olmalarını istiyoruz” dedi. Bu kararın velileri ve öğrencileri kesinlikle endişelendirmemesi gerektiğini ifade eden Koç, bakanlık yetkililerinin çalışmalarına hızla devam ettiğini söyledi.
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Koç, konu hakkında detaylı bir yorum yapabilmek için AYM’nin konuyla ilgili gerekçeli kararının görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Yetkililerin konu hakkında gerekli çalışmaları yaptığına dikkat çeken Koç, gerekçeli kararın açıklanmasının ardından daha sağlıklı bir değerlendirme yapılarak ona göre bir yol haritası belirleneceğine inandığını ifade etti https://canadianviagras.net.
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Temmuz 2015 14:15
Gösterim: 1578