Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Ülkeler, yüksek eğitime finansman sağlamak için kamu harcamasının yanısıra başka yollar da buluyor.

egitimKamu ve özel sektör harcamaları birlikte ele alındığında OECD ülkeleri, GSYİH'larının ortalama %5.2'sini ilkokuldan yüksek öğretime kadar eğitim kurumlarına harcıyorlar. Toplam harcamanın yaklaşık üçte biri, yüksek öğretime ayrılırken öğrenci başına harcama en yüksek düzeye çıkmaktadır. Yüksek öğretimin yüksek maliyeti ile birlikte yüksek öğretimde araştırma ve geliştirmenin öne çıkıyor olması, bu yüksek maliyete katkı yapmaktadır.

Zaten dar olan kamu bütçelerinin üzerindeki baskıyı hafifletmek için daha da çok ülke, yüksek öğretimin maliyetini hükümetlerden bireysel hane halklarına kaydırmaktadır. Yüksek öğretim kurumlarına yapılan harcamaların ortalama %30'u özel kaynaklardan gelmektedir ki ‑ bu, daha düşük eğitim düzeylerinde görülenden çok daha büyük bir paydır; bu finansmanın üçte ikisi, çoğu zaman eğitim ücretleri şeklinde hane halklarından gelmektedir.

Yüksek ücretlerin vasıflı öğrencilerin yüksek öğretime kaydolmasını engellediği görüldüğünden birçok hükümet, öğrenim ücretlerinde bir miktar farklılaşmaya imkan tanımıştır. Örneğin özel kurumlara devam eden öğrencilerin veya yabancı öğrencilerin eğitim ücretleri daha yüksek, kısa devreli yüksek öğretim programlarındaki öğrencilerinki daha düşük olabilir. Öğrencilere destek olmak için birçok ülke, çoğu zaman öğrencilerin eğitimin doğrudan ve dolaylı maliyetleriyle başetmelerine yardımcı olması amacıyla burs, hibe ve kamu veya devlet garantili kredi sunmaktadır. Son on yıl içerisinde çoğu ülke, yüksek öğretimde olup kamu veya devlet garantili kredi alan ‑ diploma ile birlikte borçla mezun olan öğrencilerin sayısında bir artışla karşılaşmıştır.
Eğitimde ve diğer alanlarda cinsiyet dengesizlikleri devam ediyor
Yüksek öğretimdeki cinsiyet açıklığının kapatılması ‑ yüksek öğretimde erkeklerden daha çok sayıda kadının bulunuyor olması ‑ son yıllarda belgeleriyle ortaya konulmuştur. Ancak kadınların doktora veya muadil programlar gibi daha ileri düzeylerdeki yüksek öğretim kurumlarına girmesi ve buralardan mezun olması hala daha az muhtemel.

Eğitimdeki cinsiyet ayrımı öğrencilerin çalışma alanlarında da yansımasını buluyor. Kadınlar, bilim ve mühendislik gibi birtakım alanlarda yetersiz, eğitim ve sağlık gibi alanlarda ise aşırı düzeyde temsil ediliyor. 2014 yılında mühendislik diplomasıyla mezun olan erkeklerin sayısı kadınlara göre ortalama üç katıyken eğitim alanında diplomayla mezun olan kadınlar ise erkeklerin dört katıydı.

Çalışma alanlarındaki cinsiyet dengesizlikleri, işgücü piyasasında ‑ ve devamında da kazançlarda yansımasını bulmaktadır. Örneğin, mühendislik alanındaki mezunlar, yüksek öğrenimli yetişkinlere göre ortalama %10 daha fazla kazanırlarken öğretmenlik ve eğitim bilimi mezunları %15 civarında daha az kazanmaktadırlar.

Öğretmenlik mesleğinin kendisinde de cinsiyet farklılaşması bulunmaktadır. Kadın öğretmenlerin yüzdesi azalmakta ‑ fakat sonraki her bir eğitim seviyesiyle birlikte öğretmenlerin maaşları artış eğilimi göstermektedir. Ayrıca her ne kadar okul müdürleri öğretmen kadroları arasından atanıyor olsa da kadınların okul müdürü olması da daha az muhtemel.
Göçmenlerin eğitimin her düzeyinde yer alması daha az muhtemel
Göçmenlerin yeni topluluklarına ‑ ve evsahibi ülkenin işgücü piyasasına entegre edilmesinde eğitim sistemleri kritik bir rol oynamaktadır. Örneğin ilkokul öncesi eğitim programlarına katıldığını bildiren göçmen öğrenciler, OECD Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) okuma testinde, böyle bir programa katılmadıklarını bildiren göçmen öğrencilere göre 49 puan daha fazla alıyorlar. Bu farklılık, kabaca bir yıllık eğitime karşılık geliyor. Ancak çoğu ülkede göçmen öğrenciler arasında ilkokul öncesi eğitim programlarına katılım, göçmenlik geçmişi olmayan öğrencilere göre ciddi ölçüde daha düşüktür.

Birçok ülkede göçmenler, eğitim kazanımı bakımından yerli doğumlu akranlarının gerisinde kalmaktalar. Örneğin üst orta eğitimini tamamlamamış olan yetişkinlerin payı, göçmenlik geçmişi olanlar arasında daha büyüktür. Ebeveynleri üst orta eğitim almamış olanlar arasında göçmenlik geçmişi olup yaşları 25‑44 arasında olanların ortalama %37'si ‑ ancak göçmenlik geçmişi olmayıp yaşları 25‑44 arasında olanların ise sadece %27'si üst orta eğitimi bitirmemiş bulunuyorlar. Kanıtlar, yerli doğumlu öğrencilerin lisans veya muadili yüksek öğrenim programlarını tamamlamalarının göçmenlik geçmişi olan öğrencilere göre daha muhtemel olduğunu gösteriyor.
Diğer bulgular
Erken çocukluk eğitimi kayıtları artış gösteriyor: her iki yıl için de elinde veri olan ülkelerin ortalaması alındığında 2005 ile 2014 arasında 3 yaşındakilerin ilkokul öncesi eğitime kayıtları %54'ten %69'a, 4 yaşındakilerin kayıtları %73'ten %85'e çıkmıştır.

OECD ülkeleri genelinde işsizlik oranı, en yüksek eğitim kazanımı genel üst orta eğitim olanlara (%10,0) göre en yüksek eğitim kazanımı mesleki üst orta eğitim olanlarda daha düşüktür (%9,2).

Yaşı 20‑24 olanların yüksek öğrenime kaydolma oranı, 2005 ile 2014 arasında OECD ülkeleri genelinde ortalama olarak %29'dan %33'e çıkmıştır. OECD ülkeleri genelinde günümüz yetişkinlerinin ortalama %36'sının 30 yaşından önce en az bir defa yüksek öğrenimden mezun olmasının beklendiği gözönünde bulundurulduğunda yüksek öğrenim kazanımının artmaya devam etmesi muhtemeldir.

Öğrencilerin bir yüksek öğrenim programını tamamlaması, teoride öngörülene göre çoğu zaman daha uzun süre almaktadır. Bireysel öğrenci verileri olan ülkelerin ortalamasına bakıldığında lisans veya muadili bir programa giren tam zamanlı öğrencilerin yaklaşık %41'i programın teoride öngörülen süresi içerisinde, %69'u ise teoride öngörülen süresi artı üç yıl içerisinde mezun olmaktalar.

Daha genç yaştaki yetişkinler mesleğe girdikçe öğretim gücü yaşlanıyor. Verileri olan 24 OECD ülkesinin 16'sında, yaşı 50 veya üzerinde olan orta öğretim öğretmenlerinin payı, 2005 ile 2014 arasında artış göstermiştir. İtalya ve Portekiz'de ilkokul öğretmenlerinin %3'ten daha azı, 30 yaşından küçüktür.

Müdürlerin, okul ortamı ve öğretmenlerin çalışma şartları üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Mevcut verileri olan ülkelerin ortalamasına bakıldığında müdürlerin %60'tan fazlası, yeni öğretim uygulamalarını geliştirecek şekilde öğretmenler arasında işbirliğini desteklemek, öğretmenlerin kendi öğretim becerilerini geliştirme yönünde sorumluluk üstlenmelerini güvenceye almak ve kendi öğrencilerinin öğrenim sonuçlarından ötürü kendilerini sorumlu hissetmelerine yardımcı olmak için pek çok zaman eyleme geçtiklerini bildiriyorlar.

2008 yılındaki ekonomik daralmaya rağmen OECD ülkeleri genelinde eğitimin her düzeyinde öğrenci başına harcamalar ortalama olarak artış göstermektedir. 2008 ile 2013 arasında öğrenci başına reel harcamalar, ilkokuldan orta okul sonrasında yüksek öğrenim dışındaki eğitim için %8, yüksek öğretim için ise %6 artmıştır. Ancak finansal kriz, öğretmenlerin maaşları üzerinde doğrudan etki yapmıştır: OECD ülkeleri genelinde maaşlar, 2009 ile 2013 arasında ortalama olarak ya dondurulmuş yada kesintiye uğratılmıştır. O zamandan bu yana ise artmaya başlamıştır.

> OECD 2016 eğitim raporunu yayınladı

Ülkeler, yüksek eğitime finansman sağlamak için kamu harcamasının yanısıra başka yollar da buluyor.

egitimKamu ve özel sektör harcamaları birlikte ele alındığında OECD ülkeleri, GSYİH'larının ortalama %5.2'sini ilkokuldan yüksek öğretime kadar eğitim kurumlarına harcıyorlar. Toplam harcamanın yaklaşık üçte biri, yüksek öğretime ayrılırken öğrenci başına harcama en yüksek düzeye çıkmaktadır. Yüksek öğretimin yüksek maliyeti ile birlikte yüksek öğretimde araştırma ve geliştirmenin öne çıkıyor olması, bu yüksek maliyete katkı yapmaktadır.

Zaten dar olan kamu bütçelerinin üzerindeki baskıyı hafifletmek için daha da çok ülke, yüksek öğretimin maliyetini hükümetlerden bireysel hane halklarına kaydırmaktadır. Yüksek öğretim kurumlarına yapılan harcamaların ortalama %30'u özel kaynaklardan gelmektedir ki ‑ bu, daha düşük eğitim düzeylerinde görülenden çok daha büyük bir paydır; bu finansmanın üçte ikisi, çoğu zaman eğitim ücretleri şeklinde hane halklarından gelmektedir.

Yüksek ücretlerin vasıflı öğrencilerin yüksek öğretime kaydolmasını engellediği görüldüğünden birçok hükümet, öğrenim ücretlerinde bir miktar farklılaşmaya imkan tanımıştır. Örneğin özel kurumlara devam eden öğrencilerin veya yabancı öğrencilerin eğitim ücretleri daha yüksek, kısa devreli yüksek öğretim programlarındaki öğrencilerinki daha düşük olabilir. Öğrencilere destek olmak için birçok ülke, çoğu zaman öğrencilerin eğitimin doğrudan ve dolaylı maliyetleriyle başetmelerine yardımcı olması amacıyla burs, hibe ve kamu veya devlet garantili kredi sunmaktadır. Son on yıl içerisinde çoğu ülke, yüksek öğretimde olup kamu veya devlet garantili kredi alan ‑ diploma ile birlikte borçla mezun olan öğrencilerin sayısında bir artışla karşılaşmıştır.
Eğitimde ve diğer alanlarda cinsiyet dengesizlikleri devam ediyor
Yüksek öğretimdeki cinsiyet açıklığının kapatılması ‑ yüksek öğretimde erkeklerden daha çok sayıda kadının bulunuyor olması ‑ son yıllarda belgeleriyle ortaya konulmuştur. Ancak kadınların doktora veya muadil programlar gibi daha ileri düzeylerdeki yüksek öğretim kurumlarına girmesi ve buralardan mezun olması hala daha az muhtemel.

Eğitimdeki cinsiyet ayrımı öğrencilerin çalışma alanlarında da yansımasını buluyor. Kadınlar, bilim ve mühendislik gibi birtakım alanlarda yetersiz, eğitim ve sağlık gibi alanlarda ise aşırı düzeyde temsil ediliyor. 2014 yılında mühendislik diplomasıyla mezun olan erkeklerin sayısı kadınlara göre ortalama üç katıyken eğitim alanında diplomayla mezun olan kadınlar ise erkeklerin dört katıydı.

Çalışma alanlarındaki cinsiyet dengesizlikleri, işgücü piyasasında ‑ ve devamında da kazançlarda yansımasını bulmaktadır. Örneğin, mühendislik alanındaki mezunlar, yüksek öğrenimli yetişkinlere göre ortalama %10 daha fazla kazanırlarken öğretmenlik ve eğitim bilimi mezunları %15 civarında daha az kazanmaktadırlar.

Öğretmenlik mesleğinin kendisinde de cinsiyet farklılaşması bulunmaktadır. Kadın öğretmenlerin yüzdesi azalmakta ‑ fakat sonraki her bir eğitim seviyesiyle birlikte öğretmenlerin maaşları artış eğilimi göstermektedir. Ayrıca her ne kadar okul müdürleri öğretmen kadroları arasından atanıyor olsa da kadınların okul müdürü olması da daha az muhtemel.
Göçmenlerin eğitimin her düzeyinde yer alması daha az muhtemel
Göçmenlerin yeni topluluklarına ‑ ve evsahibi ülkenin işgücü piyasasına entegre edilmesinde eğitim sistemleri kritik bir rol oynamaktadır. Örneğin ilkokul öncesi eğitim programlarına katıldığını bildiren göçmen öğrenciler, OECD Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) okuma testinde, böyle bir programa katılmadıklarını bildiren göçmen öğrencilere göre 49 puan daha fazla alıyorlar. Bu farklılık, kabaca bir yıllık eğitime karşılık geliyor. Ancak çoğu ülkede göçmen öğrenciler arasında ilkokul öncesi eğitim programlarına katılım, göçmenlik geçmişi olmayan öğrencilere göre ciddi ölçüde daha düşüktür.

Birçok ülkede göçmenler, eğitim kazanımı bakımından yerli doğumlu akranlarının gerisinde kalmaktalar. Örneğin üst orta eğitimini tamamlamamış olan yetişkinlerin payı, göçmenlik geçmişi olanlar arasında daha büyüktür. Ebeveynleri üst orta eğitim almamış olanlar arasında göçmenlik geçmişi olup yaşları 25‑44 arasında olanların ortalama %37'si ‑ ancak göçmenlik geçmişi olmayıp yaşları 25‑44 arasında olanların ise sadece %27'si üst orta eğitimi bitirmemiş bulunuyorlar. Kanıtlar, yerli doğumlu öğrencilerin lisans veya muadili yüksek öğrenim programlarını tamamlamalarının göçmenlik geçmişi olan öğrencilere göre daha muhtemel olduğunu gösteriyor.
Diğer bulgular
Erken çocukluk eğitimi kayıtları artış gösteriyor: her iki yıl için de elinde veri olan ülkelerin ortalaması alındığında 2005 ile 2014 arasında 3 yaşındakilerin ilkokul öncesi eğitime kayıtları %54'ten %69'a, 4 yaşındakilerin kayıtları %73'ten %85'e çıkmıştır.

OECD ülkeleri genelinde işsizlik oranı, en yüksek eğitim kazanımı genel üst orta eğitim olanlara (%10,0) göre en yüksek eğitim kazanımı mesleki üst orta eğitim olanlarda daha düşüktür (%9,2).

Yaşı 20‑24 olanların yüksek öğrenime kaydolma oranı, 2005 ile 2014 arasında OECD ülkeleri genelinde ortalama olarak %29'dan %33'e çıkmıştır. OECD ülkeleri genelinde günümüz yetişkinlerinin ortalama %36'sının 30 yaşından önce en az bir defa yüksek öğrenimden mezun olmasının beklendiği gözönünde bulundurulduğunda yüksek öğrenim kazanımının artmaya devam etmesi muhtemeldir.

Öğrencilerin bir yüksek öğrenim programını tamamlaması, teoride öngörülene göre çoğu zaman daha uzun süre almaktadır. Bireysel öğrenci verileri olan ülkelerin ortalamasına bakıldığında lisans veya muadili bir programa giren tam zamanlı öğrencilerin yaklaşık %41'i programın teoride öngörülen süresi içerisinde, %69'u ise teoride öngörülen süresi artı üç yıl içerisinde mezun olmaktalar.

Daha genç yaştaki yetişkinler mesleğe girdikçe öğretim gücü yaşlanıyor. Verileri olan 24 OECD ülkesinin 16'sında, yaşı 50 veya üzerinde olan orta öğretim öğretmenlerinin payı, 2005 ile 2014 arasında artış göstermiştir. İtalya ve Portekiz'de ilkokul öğretmenlerinin %3'ten daha azı, 30 yaşından küçüktür.

Müdürlerin, okul ortamı ve öğretmenlerin çalışma şartları üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Mevcut verileri olan ülkelerin ortalamasına bakıldığında müdürlerin %60'tan fazlası, yeni öğretim uygulamalarını geliştirecek şekilde öğretmenler arasında işbirliğini desteklemek, öğretmenlerin kendi öğretim becerilerini geliştirme yönünde sorumluluk üstlenmelerini güvenceye almak ve kendi öğrencilerinin öğrenim sonuçlarından ötürü kendilerini sorumlu hissetmelerine yardımcı olmak için pek çok zaman eyleme geçtiklerini bildiriyorlar.

2008 yılındaki ekonomik daralmaya rağmen OECD ülkeleri genelinde eğitimin her düzeyinde öğrenci başına harcamalar ortalama olarak artış göstermektedir. 2008 ile 2013 arasında öğrenci başına reel harcamalar, ilkokuldan orta okul sonrasında yüksek öğrenim dışındaki eğitim için %8, yüksek öğretim için ise %6 artmıştır. Ancak finansal kriz, öğretmenlerin maaşları üzerinde doğrudan etki yapmıştır: OECD ülkeleri genelinde maaşlar, 2009 ile 2013 arasında ortalama olarak ya dondurulmuş yada kesintiye uğratılmıştır. O zamandan bu yana ise artmaya başlamıştır.

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Ekim 2016 14:26

Gösterim: 1936

Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Gençoğlu, "Öğrencilerimizin yabancı bir dilde kendi kültürlerini ve medeniyetlerini ifade edebilir bir takım becerilere sahip olmasını arzuluyoruz" dedi.

 

mebMilli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem Gençoğlu, öğrencilerin yabancı bir dilde de kendi kültürlerini ve medeniyetlerini ifade edebilecekleri becerilere sahip olmasını arzu ettiklerini söyledi.
Gençoğlu, Trakya Üniversitesi ile okullarda seçmeli olarak okutulması planlanan Arnavutça ve Boşnakça seçmeli derslerinin müfredatının hazırlanması protokolü töreni için geldiği Edirne'de, 5. sınıflara yönelik İngilizce ağırlıklı müfredatın gelecek yıl pilot uygulama olarak başlayacağını belirtti.
Yabancı dil eğitiminde yeni bir döneme geçileceğini vurgulayan Gençoğlu, şöyle konuştu:
"Müfredatta 20 saate kadar bir yabancı dilin yanı sıra Türkçe, matematik, seçmeli ders olarak da beden eğitimi, resim ve müzik dersleri olacak. Burada hedefimiz öğrencilerimizin yabancı dildeki temel beceriler olarak kabul edilen dinleme, konuşma, yazma ve anlama becerilerini geliştirmesi. Bu bağlamda önümüzdeki yıldan itibaren pilot çalışmaları başlatılacak ve online birtakım kaynaklar, öğretmen eğitimi gibi unsurları işin içerisine dahil ederek aktif bir yabancı dil becerisi edinme sürecine dahil olacağız."
Gençoğlu, öğrencilerin bir yabancı dile temel eğitim seviyesinde sahip olmasının önemine değindi.
Öğrencilerin kendilerini yabancı bir dilde de ifade edebilecek konuma gelmesini hedeflediklerini aktaran Gençoğlu, "Biz öğrencilerimizin kendi dillerinde kendilerini ifade edebildikleri gibi yabancı bir dilde de kendi kültürlerini ve medeniyetlerini ifade edebilir bir takım becerilere sahip olmasını arzuluyoruz. Temel hedefimiz budur." diye konuştu.


> Okullardaki yabancı dil eğitiminde yeni dönem

Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Gençoğlu, "Öğrencilerimizin yabancı bir dilde kendi kültürlerini ve medeniyetlerini ifade edebilir bir takım becerilere sahip olmasını arzuluyoruz" dedi.

 

mebMilli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem Gençoğlu, öğrencilerin yabancı bir dilde de kendi kültürlerini ve medeniyetlerini ifade edebilecekleri becerilere sahip olmasını arzu ettiklerini söyledi.
Gençoğlu, Trakya Üniversitesi ile okullarda seçmeli olarak okutulması planlanan Arnavutça ve Boşnakça seçmeli derslerinin müfredatının hazırlanması protokolü töreni için geldiği Edirne'de, 5. sınıflara yönelik İngilizce ağırlıklı müfredatın gelecek yıl pilot uygulama olarak başlayacağını belirtti.
Yabancı dil eğitiminde yeni bir döneme geçileceğini vurgulayan Gençoğlu, şöyle konuştu:
"Müfredatta 20 saate kadar bir yabancı dilin yanı sıra Türkçe, matematik, seçmeli ders olarak da beden eğitimi, resim ve müzik dersleri olacak. Burada hedefimiz öğrencilerimizin yabancı dildeki temel beceriler olarak kabul edilen dinleme, konuşma, yazma ve anlama becerilerini geliştirmesi. Bu bağlamda önümüzdeki yıldan itibaren pilot çalışmaları başlatılacak ve online birtakım kaynaklar, öğretmen eğitimi gibi unsurları işin içerisine dahil ederek aktif bir yabancı dil becerisi edinme sürecine dahil olacağız."
Gençoğlu, öğrencilerin bir yabancı dile temel eğitim seviyesinde sahip olmasının önemine değindi.
Öğrencilerin kendilerini yabancı bir dilde de ifade edebilecek konuma gelmesini hedeflediklerini aktaran Gençoğlu, "Biz öğrencilerimizin kendi dillerinde kendilerini ifade edebildikleri gibi yabancı bir dilde de kendi kültürlerini ve medeniyetlerini ifade edebilir bir takım becerilere sahip olmasını arzuluyoruz. Temel hedefimiz budur." diye konuştu.


Son Güncelleme: Salı, 25 Ekim 2016 17:28

Gösterim: 2151

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, "İhraç edilen personel sayısı 28 bin 163. Uzaklaştırma tedbiri devam eden personel 20 bin 88. Bu arada açığa aldıklarımızdan da göreve iade ettiklerimiz var. 5 bin 78 kişi iade edildi." dedi.

 

mebMilli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından bakanlıkta yürütülen soruşturmalara ilişkin, "İhraç edilen personel sayısı 28 bin163. Şu anda uzaklaştırma tedbiri devam eden personel 20 bin 88. Bu arada açığa aldıklarımızdan da göreve iade ettiklerimiz var. 5 bin 78 kişi iade edildi." dedi.
Yılmaz, "Eğitimden Üretime Sektörle İşbirliği" temasıyla düzenlenen 2. Eğitim Kongresinin açılışındaki konuşmasının ardından, öğle yemeğinde bir araya geldiği gazetecilerin sorularını yanıtladı.
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından bakanlık bünyesinde yürütülen soruşturmalar ve 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin sorular üzerine Yılmaz, yargının görevinin "bir suç işlendiği iddiası üzerine soruşturma başlatmak, suçun faillerini oraya çıkarmak ve gereken hukuki yaptırımları yapmak" olduğunu ifade etti.
Daha önce 2010 KPSS'de usulsüzlük yapıldığı iddialarıyla ilgili Cumhuriyet savcılıklarından MEB'e bildirilen isimlerin bakanlıkla ilişiklerinin kesildiğini belirten Yılmaz, "Dolayısıyla bundan sonra da eğer yargı veya Cumhuriyet savcıları tarafından bize bu yönde bir bilgi sunulduğunda biz gereğini yapmaya hazırız." dedi.
Bakanlıkta soruşturmaların sürdüğüne, açığa almaların ve ihraçların bulunduğuna işaret eden Yılmaz, şu bilgileri paylaştı: "İhraç edilen personel sayısı 28 bin163. Şu anda uzaklaştırma tedbiri devam eden personel 20 bin 88. Bu arada açığa aldıklarımızdan da göreve iade ettiklerimiz var. Yani hata olabilir, bir farklı şekilde kendisinin bu yapıyla hiçbir alakası olmadığını söyleyen 5 bin 78 kişi iade edildi.
Bu şudur; savcılıklardan her gün yeni bir kimse ifadesinde diyor ki; 'Ben vardım, benim yanımda bu da vardır' diyor. Dolayısıyla yeni bulunan delillerle bize gelen kişiler olduğunda bu sayı artabilir. Dolayısıyla aradan geçen süre içerisinde gerçekten bir kimsenin de bu yapıyla bir bağlantısı olmadığını düşünürsek onları da geri tekrar mesleğe iade ediyoruz. Çünkü bir öğretmenin bulunması gereken en ideal yer, sınıfında öğrencilerle baş başa olması gerek.
Rakamlar üç ayağı beş yukarı değişebilir, ben 'tutuklanmış' diyorum, belki serbest bırakılmış olabilir. Ama 20 Ekim itibarıyla ihraç edilen personelden gözaltında olan sayısı 193 kişidir. Tutuklanan personel sayısı 2 bin 829, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan personel sayısı 2 bin 648. Bir de firarda olanlar var. İhraç edildikten sonra yargı tarafından çağrılıp da onun davetine icap etmeyen eski öğretmen sayısı 325 kişidir."
PKK ile ilişkisi nedeniyle açığa alınanlara ilişkin bir soruya ise Bakan Yılmaz, "Uzaklaştırma talebi devam eden şu anda 10 bin 877 kişi 'Bölücü terör örgütü ile bir iltisakı var mı yok mu' diye değerlendirilen öğretmenlerimiz. Açığa aldık, fakat bunlardan 424'ünü iade ettik. 10 bin 877'den 424'ü iade edilen çıkarırsanız geriye kalan rakam, 'Terör örgütü ile iltisakı var mı yok mu?' diye değerlendirmeye alınan öğretmen sayımızı buluruz." cevabını verdi.


> Milli Eğitim Bakanı Yılmaz: 5 bin 78 kişi iade edildi

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, "İhraç edilen personel sayısı 28 bin 163. Uzaklaştırma tedbiri devam eden personel 20 bin 88. Bu arada açığa aldıklarımızdan da göreve iade ettiklerimiz var. 5 bin 78 kişi iade edildi." dedi.

 

mebMilli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından bakanlıkta yürütülen soruşturmalara ilişkin, "İhraç edilen personel sayısı 28 bin163. Şu anda uzaklaştırma tedbiri devam eden personel 20 bin 88. Bu arada açığa aldıklarımızdan da göreve iade ettiklerimiz var. 5 bin 78 kişi iade edildi." dedi.
Yılmaz, "Eğitimden Üretime Sektörle İşbirliği" temasıyla düzenlenen 2. Eğitim Kongresinin açılışındaki konuşmasının ardından, öğle yemeğinde bir araya geldiği gazetecilerin sorularını yanıtladı.
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından bakanlık bünyesinde yürütülen soruşturmalar ve 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin sorular üzerine Yılmaz, yargının görevinin "bir suç işlendiği iddiası üzerine soruşturma başlatmak, suçun faillerini oraya çıkarmak ve gereken hukuki yaptırımları yapmak" olduğunu ifade etti.
Daha önce 2010 KPSS'de usulsüzlük yapıldığı iddialarıyla ilgili Cumhuriyet savcılıklarından MEB'e bildirilen isimlerin bakanlıkla ilişiklerinin kesildiğini belirten Yılmaz, "Dolayısıyla bundan sonra da eğer yargı veya Cumhuriyet savcıları tarafından bize bu yönde bir bilgi sunulduğunda biz gereğini yapmaya hazırız." dedi.
Bakanlıkta soruşturmaların sürdüğüne, açığa almaların ve ihraçların bulunduğuna işaret eden Yılmaz, şu bilgileri paylaştı: "İhraç edilen personel sayısı 28 bin163. Şu anda uzaklaştırma tedbiri devam eden personel 20 bin 88. Bu arada açığa aldıklarımızdan da göreve iade ettiklerimiz var. Yani hata olabilir, bir farklı şekilde kendisinin bu yapıyla hiçbir alakası olmadığını söyleyen 5 bin 78 kişi iade edildi.
Bu şudur; savcılıklardan her gün yeni bir kimse ifadesinde diyor ki; 'Ben vardım, benim yanımda bu da vardır' diyor. Dolayısıyla yeni bulunan delillerle bize gelen kişiler olduğunda bu sayı artabilir. Dolayısıyla aradan geçen süre içerisinde gerçekten bir kimsenin de bu yapıyla bir bağlantısı olmadığını düşünürsek onları da geri tekrar mesleğe iade ediyoruz. Çünkü bir öğretmenin bulunması gereken en ideal yer, sınıfında öğrencilerle baş başa olması gerek.
Rakamlar üç ayağı beş yukarı değişebilir, ben 'tutuklanmış' diyorum, belki serbest bırakılmış olabilir. Ama 20 Ekim itibarıyla ihraç edilen personelden gözaltında olan sayısı 193 kişidir. Tutuklanan personel sayısı 2 bin 829, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan personel sayısı 2 bin 648. Bir de firarda olanlar var. İhraç edildikten sonra yargı tarafından çağrılıp da onun davetine icap etmeyen eski öğretmen sayısı 325 kişidir."
PKK ile ilişkisi nedeniyle açığa alınanlara ilişkin bir soruya ise Bakan Yılmaz, "Uzaklaştırma talebi devam eden şu anda 10 bin 877 kişi 'Bölücü terör örgütü ile bir iltisakı var mı yok mu' diye değerlendirilen öğretmenlerimiz. Açığa aldık, fakat bunlardan 424'ünü iade ettik. 10 bin 877'den 424'ü iade edilen çıkarırsanız geriye kalan rakam, 'Terör örgütü ile iltisakı var mı yok mu?' diye değerlendirmeye alınan öğretmen sayımızı buluruz." cevabını verdi.


Son Güncelleme: Pazartesi, 24 Ekim 2016 15:43

Gösterim: 2200

Anadolu Üniversitesi (AÜ) Açıköğretim Sistemi kapsamındaki sınavların değerlendirilmesinde değişikliğe gidildiği bildirildi.

 

aofAnadolu Üniversitesi (AÜ) Açıköğretim Sistemi kapsamındaki sınavların değerlendirilmesinde değişikliğe gidildiği bildirildi.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 18 Mart'ta aldığı karar gereğince 2016-2017 öğretim yılından itibaren AÜAçıköğretim Sistemi'ndeki iktisat ve işletme fakültelerinde, sınav sonuçlarının değerlendirilmesinde, çoktan seçmeli 5 seçenekli test tipi sorularda, 4 yanlışınbir doğru cevabı eksiltmesi, AÜ Senatosunca karara bağlandı.
Öğrencilerin sınavı değerlendirilirken doğru cevapların sayısından, yanlışların sayısının dörtte biri düşülecek ve kalan sayı sınavla ilgili ham puan olacak.


> Sınav değerlendirmesinde değişiklik

Anadolu Üniversitesi (AÜ) Açıköğretim Sistemi kapsamındaki sınavların değerlendirilmesinde değişikliğe gidildiği bildirildi.

 

aofAnadolu Üniversitesi (AÜ) Açıköğretim Sistemi kapsamındaki sınavların değerlendirilmesinde değişikliğe gidildiği bildirildi.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 18 Mart'ta aldığı karar gereğince 2016-2017 öğretim yılından itibaren AÜAçıköğretim Sistemi'ndeki iktisat ve işletme fakültelerinde, sınav sonuçlarının değerlendirilmesinde, çoktan seçmeli 5 seçenekli test tipi sorularda, 4 yanlışınbir doğru cevabı eksiltmesi, AÜ Senatosunca karara bağlandı.
Öğrencilerin sınavı değerlendirilirken doğru cevapların sayısından, yanlışların sayısının dörtte biri düşülecek ve kalan sayı sınavla ilgili ham puan olacak.


Son Güncelleme: Salı, 25 Ekim 2016 17:22

Gösterim: 1524

Gelecek yıl okullarda Arnavutça ve Boşnakça seçmeli ders olarak okutulacak.

 

gencoglu_tabaokgluGelecek yıl okullarda Arnavutça ve Boşnakça seçmeli ders olarak okutulacak. Müfredata alınacak Arnavutça ve Boşnakça derslerinin programı ve materyalleri Trakya Üniversitesince (TÜ) hazırlanacak.
Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem Gençoğlu, TÜ Rektörlük toplantı salonundaki protokol imza töreninde, gelecek yıl 5. sınıftan itibaren Arnavutça ve Boşnakçanın seçmeli ders olarak müfredata alınacağını bildirdi.
Gençoğlu, Arnavutça ve Boşnakça derslerinin müfredat ve ders materyallerinin Trakya Üniversitesince hazırlanacağını ifade ederek, "Biz Boşnakça ve Arnavutça'ya bir yabancı dil olarak bakmıyoruz. Ortak medeniyet bağımızı kuran dillerden. Bosna Hersek'te 6 bin Boşnak öğrenci Türkçe öğreniyor, biz de diyoruz ki 'Bizim çocuklarımız da onlara Dobri Dosli diyebilsin, temel seviyede onlara hitap edebilsin' Bu da bizim açımızdan bir kültürel buluşma olarak değerlendirilecek diye ümit ediyorum." diye konuştu.
TÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, üniversite olarak misyonlarının ve açılımlarının Balkanlar olduğunu ifade ederek, adı geçen dillerin ders programlarının üniversitelerince hazırlanacak olmasının gurur verici olduğunu dile getirdi.
Daha sonra protokol, Gençoğlu ve Tabakoğlu tarafından imza altına alındı.


> Arnavutça ve Boşnakça seçmeli ders olacak

Gelecek yıl okullarda Arnavutça ve Boşnakça seçmeli ders olarak okutulacak.

 

gencoglu_tabaokgluGelecek yıl okullarda Arnavutça ve Boşnakça seçmeli ders olarak okutulacak. Müfredata alınacak Arnavutça ve Boşnakça derslerinin programı ve materyalleri Trakya Üniversitesince (TÜ) hazırlanacak.
Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem Gençoğlu, TÜ Rektörlük toplantı salonundaki protokol imza töreninde, gelecek yıl 5. sınıftan itibaren Arnavutça ve Boşnakçanın seçmeli ders olarak müfredata alınacağını bildirdi.
Gençoğlu, Arnavutça ve Boşnakça derslerinin müfredat ve ders materyallerinin Trakya Üniversitesince hazırlanacağını ifade ederek, "Biz Boşnakça ve Arnavutça'ya bir yabancı dil olarak bakmıyoruz. Ortak medeniyet bağımızı kuran dillerden. Bosna Hersek'te 6 bin Boşnak öğrenci Türkçe öğreniyor, biz de diyoruz ki 'Bizim çocuklarımız da onlara Dobri Dosli diyebilsin, temel seviyede onlara hitap edebilsin' Bu da bizim açımızdan bir kültürel buluşma olarak değerlendirilecek diye ümit ediyorum." diye konuştu.
TÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, üniversite olarak misyonlarının ve açılımlarının Balkanlar olduğunu ifade ederek, adı geçen dillerin ders programlarının üniversitelerince hazırlanacak olmasının gurur verici olduğunu dile getirdi.
Daha sonra protokol, Gençoğlu ve Tabakoğlu tarafından imza altına alındı.


Son Güncelleme: Cuma, 21 Ekim 2016 16:57

Gösterim: 1959


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.