Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
5. sınıftan itibaren öğrenciler artık okullarda da başını kapatabilecek. Okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelik değişikliğine ilişkin kim ne diyor? İşte okullarda başörtüsü serbestliğine yönelik uygulamayla ilgili köşe yazarları ve eğitimcilerin görüşleri;
MEB'e bağlı okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yer alan 'başı açık' ibaresinin yürürlükten kaldırılmasıyla 5. Sınıftan itibaren öğrenciler artık okullarda da başlarını örtebilecek.
Radikal.com.tr Yazarı Ezgi Başaran
Başörtüsü anaokuluna insin, anaokulları AVM olsun
Evet dert hak hukuk ise... Ne oldu şu Cemevi meselesi? Ya da bir türlü açılmayan Ruhban Okulu? Demek pekala mümkünken...
Bülent Arınç: Ortaöğretim kılık kıyafet mevzuatında gerekli değişikliği yaptık, başı açık ibaresini kaldırdık. Bu müjdeli haberi kızlarımıza veriyoruz.
Sanki kalabalıklar dolusu aile böyle bir ihtiyacı dile getirmiş, böyle bir müjdenin peşinde harap olmuş gibi…
Olsun, yine de yaptılar. Yapsınlar, iyi de…
Başörtüsünün üniversitede serbest olmasını hep savunan bir kişi olarak, ‘peki tamam’ diyeyim.
Yazının devamını okumak için Tıklayın
Milliyet Yazarı Mehmet Tezkan
Türban dokuz yaşına indi..
Eğitim sistemi değiştirilirken hedef buydu zaten..
4+4+4 sistemine geçilirken söyledik.. İlkokulun dört yıla indirilmesinin de okula başlama yaşının beşe çekilmesinin de nedeni buydu..
Amaç, dokuz yaşına, on yaşına gelen kızın tesettüre bürünebilmesiydi..
Gerisi teferruat..
Beş yaş oyun yaşıydı.. Okula hazırlık eğitimi yaşıydı..
Uyarıları dinlemediler.. Minikleri sınıflara doldurdular..
Fiyasko oldu.. Birinci sınıflar yılın büyük bölümünü oyun oynayarak geçirdi..
Baktılar ki olmuyor.. Okula gitme yaşını 66 aya çıkardılar.. Çıkardılar ama 60 aylık çocuklara okulun kapısını kapatmadılar.. Velilerinden yeterlilik kâğıdı istediler..
Neyse..
Böylece ortaokula başlama yaşı dokuza, dokuz buçuğa indirilmiş oldu..
İşte o çocuklara dün türban izni çıktı..
Ülkeyi yönetenler özgürlük diye pazarlıyor..
Kime özgürlük?
Türban kararıyla kızlar daha mı özgür oldu?
Milliyet Gazetesi Yazarı Mehveş Evin
Müjde! 13 yaşındaki kızlara türban serbest
Sevgili vatandaş-larımız! Bugün size, yıllardır hasretle beklediğiniz müjdeli haberi vermekten gurur duyuyorum...
Artık ortaöğretimde kız öğrencilerimiz başını örtebilecek. Demokratikleşme paketimizin bir zarureti olarak, 13-14 yaşındaki kızlarımız okulda dinin gereklerini yerine getirebilecekler.
Bizim için evlilik yaşı sayılır, aslında hanım evlatlarımız çok daha erken yaşta örtünmeye başlamalı...
Hem bu sayede diğer öğrenciler de onlara bakıp örnek alacak; kim Sünni Müslüman, kim Alevi, kim affedersiniz ateist, hepsi ortaya çıkacak. Öğretmenler dindar öğrencilerini şıp diye anlayacak.
Tekrar affedersiniz, Yahudi ve Hıristiyanlar zaten kendi okullarında okusunlar.
Biliyorsunuz ki ağaç yaşken eğilir, sevgili vatandaşlarım.
Biz bunun için çalışmalarımızı ilmek ilmek ördük, gerekli ortamı sağladık.
Eğitim sistemini defalarca değiştirip, 4+4+4 şeklindeki muhteşem formülü bulduk.
Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık
Çarşafa doğru...
Milli eğitimin çözüm bekleyene onlarca temel sorunu varken iktidar ikisini acilen çözdü; önce mescidi zorunlu hale getirdi, ardından türbanı serbest bıraktı.
Üniversitede türban Anayasa delinerek fiili olarak serbest bırakıldığında sıranın kamuya ve liseye geleceği ardından ilkokula kadar ineceği söylenmişti. Beklenen oldu.
Türban 9 yaşa kadar indi. Okullarda çarşafın yolu açıldı.
CHP milletvekili Nur Serter: “Sorumluluk sadece iktidarda değil,bütün bu olup bitene çanak tutan muhalefet de bu suçta pay sahibidir” diye konuşuyor.
Nur Serter, isim vermeden Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz ediyor. Türbanın üniversiteye girmesini destekleyen Kılıçdaroğlu, kamuya ve liselere girmesinin de önünü açtı. Kendi katkısıyla varılan noktayı şimdi susarak izliyor.
Kemal Bey’in İslami devlet projesinin arka plandaki destekçisi olduğu görüşümüz sürüyor.
Diğer destekçiler de bu ülkenin aydın geçinenleri... Türbanı bir özgürlük projesi olarak desteklediler. Türkiye’nin İran olacağını söyleyen Cumhuriyetçilerle ekranlarda laikçi vs. diye dalga geçtiler. Şimdi ise susuyorlar.
Bu yıl ayrıca 7 bin okul müdürü görevden alındı, yerlerine iktidara yakın olanlar atandı.
Eğitim hızla ve zorla imam hatipleştiriliyor...
Laik eğitim hızla dini eğitime dönüştürülüyor.
Atatürk’ün hedefi Türk kültürünü muasır medeniyetler düzeyine çıkarmaktı
AKP’nin hedefi Türkiye’yi şeriatçı Arap kültürünün kanatları altına sokmak...
Bu yolda başarıyla ilerliyorlar!
Posta Gazetesi Yazarı Nedim Şener
Başörtüsüne özgürlük Alevilere eşitlik
Başörtüsü artık ortaöğretimde serbest. 5’inci sınıf öğrencisi 10 yaşındaki kız çocuğu okulda başörtüsü takabilecek. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, kararı şöyle savundu: “Başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan her özgürlük genişlemesi, özgürleşme iyidir. Ortaokullarda ve liselerde zaten belli okullarda bu uygulama vardı. Bazı öğrenci ve velilerinden gelen yoğun talepler doğrultusunda bu uygulamanın kapsamı genişletildi.”
KIZLAR KURBAN
Gürsel Tekin (CHP Genel Sekreteri):
5’inci sınıf öğrencisi, 10-11 yaşındaki bir kız çocuğu kendi isteğiyle mi örtünecek, yoksa aile ve mahalle baskısıyla mı başörtüsü takmak zorunda bırakılacak? CHP’nin peşinde olduğu çocuğun üstün yararıdır. Herkes kendi iradesine göre yaşasın istiyoruz. Başkasının yaşamını yaşamasını değil. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın, ağabeyi Hüseyin’in başını örtmesi için yaptığı baskılar üzerine günlerce ağladığını hatırlatmak isterim. Hükümetin, gündem değiştirme amacıyla aldığı bu karar, küçük kızlarımızı mahalle baskısına kurban edecektir.
DAYATMAKTIR
Turhan Tayan (CHP Bursa Milletvekili, Eski Milli Eğitim Bakanı):
Bu karar eğitimde geriye gidiştir; millilikten ve laiklikten uzaklaşmaktır. Bu kararın demokrasiyle, özgürlükle ilgisi yoktur. 10-11 yaşındaki kız çocuğu hangi demokrasi ve özgürlük bilinciyle türban takacaktır? Bu dinsel eğitimi dayatmak, anne-baba baskısını ve mahalle baskısını dayatmaktır. Eğitimde lime lime dökülüyoruz. Her gün çağdaş, bilimsel, rasyonel karar ve uygulamalar yerine milli eğitimi geriye götüren karar ve uygulamalarla karşılaşıyoruz. İhtiyacımız orta öğretimde kıyafet serbestisi değildir.
EVDE OTURMAYA VARIR
Engin Altay (CHP Grup Başkanvekili):
Bakanlar Kurulu toplanmış, IŞİD katliamını, Kobani’yi bırakmış, başörtüsü pilavını yeniden pişirmişlerdir. Bu sene 5 olur, seneye 4, 3, 2, 1 ve okul öncesine kadar gider. Bu adımın daha sonrası kızların okula gitmeden evlerinde oturup çocuk büyütmeleri, kocalarının ayaklarını yıkamalarıdır. Baskı unsurundan öte biz bunu pedagojik görmüyoruz. CHP olarak 18 yaşını ikmal etmiş herkesin istediği örtüyü örtmesine itirazımız olmadı. Ama 18 yaşın altındaki çocuklara vermediğimiz tasarrufu sadece türban için veriyorsa burada farklı bir şey vardır. Milli Eğitim Bakanı, cami avlusuna bıraktığı eğitimin üzerine türban kapatmıştır. Hükümete sesleniyorum; siz kızların başını örteceğinize yüzünüzü örtün ve utanın. Bu örtü Reza’nın rezaletlerini örtmez.
AİLELER YAKIŞANI YAPSIN
Naci Bostancı (AK Parti Grup Başkanvekili):
Çocuklar devletin değil, ailelerindir. O nedenle, devletin işi kıyafetle ilgili olumsuz, negatif düzenlemeler yapmak değildir. Devletin bu konuda dayatma yapması yanlıştır. Devletin bu konularda gölge etmemesi iyidir. O nedenle bu konudaki düzenleme olumlu bir adımdır. İsteyen başörtüsü takar, istemeyen de takmaz. Aileler çocukları için kendilerine yakışanı yapsınlar. Aykırı işler yapmaması gerekir. Çünkü aykırı işler çocuğun gelişiminde de bir tahribat oluşturur. Çocukların bizim ideolojik fantezilerimizin bir uzantısı olmadığını da unutmamamız gerekir.
BASKI OLMAMALI
Zühal Topcu (MHP Genel Başkan Yardımcısı):
Aslında böyle bir sorun Türkiye’de yoktu. İsteyen veli zaten çocuğunu imam hatibe gönderiyordu ve orada örtünme serbestti. Karara baktığınızda yaşantı tarzımıza, örfümüze, ananelerimize, milli değerlerimize uygun olduğunu görüyoruz. Ama yarın, ileride bunun baskı aracı olarak kullanılmaması lazım. Aile ve çocuğun birlikte vereceği bir karar ortaya çıkmaktadır. Okullarda kesinlikle baskının olmaması lazım.
İLKOKUL DOĞRU DEĞİL
Özcan Yeniçeri (MHP Ankara Milletvekili):
Kişinin istediği kıyafetle derslere girmesi laik demokratik sistemi imha etmez, aksine demokrasi ve özgürlükleri inşa eder. (İlkokulu kapsar mı?) Benim söylediklerim ana karnını da kapsıyor. Türk halkının sağduyusunu devreye sokmak lazım. O sağduyu göreceksiniz hakim olacak, değişen bir şey olmayacaktır. Ama bunu ilkokula kadar indirmek doğru değil.
Eğitim demokratikleşiyor
SEVİNDİRİCİ
İpek Coşkun (SETA Eğitim Uzmanı):
Lisede başörtüsünün serbest olması gecikmiş bir karar olsa da sevindirici. SETA Vakfı’nın her fırsatta dile getirdiği bu konu, eğitimde demokratikleşme adına önemli. Bu özgürlüğün eğitimin her kademesinde sağlanması uzun vadede daha demokratik ve özgürlükçü bir eğitim sistemi inşa etmemizi kolaylaştıracak. Eğitim sistemleri gelişmiş pek çok ülkede bu gibi yasakların, eğitimin hiçbir kademesinde yer almadığı görülüyor.
EKSİK TAMAMLANDI
Ahmet Özer (Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanvekili):
Yıllarca başı açık derslere girmenin serbest olmasına karşın başı kapalı olarak derslere girmenin yasak olması ortaöğretimde okullaşma oranlarının düşük olmasına ve üniversite mezunlarının sayıca ve oransal olarak düşük olmasına neden oldu. Türkiye bu sorunu çoktan aştı. 4 yıldır üniversitelerde, 2 yıldır imam hatip liselerinde ve Kuran derslerinde, 1 yıldır kamuda serbest ve herkes barış içerisinde. Yapılan iş eksik kalan bölümün tamamlanmasıdır.
OLUMLU, ANCAK
Prof. Dr. Arif Verimli (Psikiyatrist):
Dini inanç, 13 yaşlarında çocukta oturmaya başlıyor. Bu nedenle karara olumlu bakılabilir. Ancak başörtüsü anaokuluna insin, ilkokulda olsun gibi tartışmalar doğru değil. Bir baskı yoksa 13 yaş itibariyle çocuk başını örtebilir ama kesinlikle baskı yoksa. Aksi halde baskı felaket getirir. Ailelerin kesinlikle çocuklara baskı yapmaması gerekir. Ben ateistim diyen çocuğa da zorunlu din dersi verilmemeli. Çocukların etek boyuna da karışılmamalı. Ancak böyle özgür beyinli çocuklar oluşabilir. Okulda başörtülü çocukların olması tabii ki ayrım yaratır.
Erkekler testosteron hormonlarını yönetsin
KIZLAR DUR DİYECEK
Prof. Beyza Bilgin (İlahiyatçı):
Eskiden insanlar başlarını dindar oldukları için örterlerdi. Şimdi ilmihal bilgisi bile olmayan insanlar ‘Ben böyle istiyorum, bu benim özgürlüğüm, böyle rahatsız edilmiyorum’ diyerek örtüyorlar. Bazı yerlerde maalesef başı açık olan çocuklar yadırgandıkları için kendini rahatsız hissedecek ve başını örtmek zorunda kalacak. Bunu da görelim. ‘Başın açık okula geleceksin’ diretmesi buna neden oldu. Bakalım bu durum nelere neden olacak. Durum kötü olursa kızlar da bir yerde ‘dur’ diyecektir. Başörtüsünden önce ortamın nezih olması gerekiyor. Terbiye o seviyeye çıksın. Adem’le Havva sonuçta aynı şekilde yaratıldı. Erkeklerin de testosteron hormanlarını yönetmeleri gerekiyor.
İSLAMİ KİMLİK KAZANDIRMA
Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu (Hacettepe Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Uluslarası Ergen Ruh Sağlığı Derneği Başkan Yardımcısı):
“Karar çocuk yaşta denecek kişileri örtü altına sokuyor. Bu çocukların gelişmekte olan kimlik süreçlerini olumsuz etkiler. Çünkü bu karar okul kıyafetlerini serbest bırakmaktan farklı olarak çocuklara bir kimlik kazandırmayı amaçlıyor. İslami kimlik kazandırılıyor. 9 yaşındaki çocuk kendi kararı ile başımı açayım kapatayım diyemez. Bu aile zoruyla olacaktır. Bu durum ergenlik dönemini de olumsuz etkileyecek ve çocukların kimlik süreçlerine ket vuracaktır.”
SINIFA EL BOMBASI
Veli Demir (Eğitim-İş Genel Başkanı):
Okullarda kıyafet serbest denildi, etek boylarına karışıldı. Şimdi yine özgürlük diyorlar ve dini simgeleri okulların içine sokuyorlar. Bundan sonra türban takmayan kız çocuklarına mahalle baskısı yapılacak. Hükümet kız çocuklarına birer cinsel obje gözüyle bakıyor ve yapılan değişikliklerle bu bakış açısını da gün yüzüne çıkarıyor. Sınıflar içine birer el bombası bırakıldı, okullarda iklim değişti.
DİNDAR VE KİNDAR
Kamuran Karaca (Eğitim-Sen Genel Başkanı):
Dindar ve kindar bir nesil yetiştirecekler. Değişikliğin sınırları belli olmadığı için türbanı anaokuluna kadar indirebilirler. Öğrenci-veli baskısı, inançlı-inaçsız yaklaşımları, öğrenciler arasında huzursuzluk çıkacak. Yönetmeliğin iptali için Danıştay’a dava açacağız.
AİLELER ZORLAYABİLİR
Mehmet Teber (Pedagoji Derneği Başkanı):
Aileler çocuklarını başlarını kapamaları konusunda zorlayabilirler. Ailelerin buna dikkat etmesi gerekiyor, aksi halde ters teper. Doğru bir adım olmaz. Çocukların ve gençlerin tercihlerine saygı göstermek gerekiyor. Devlet, çocuklar kadar ailelere de bu konuda eğitim vermeli. Meltem ÖZGENÇ/ Gamze KOLCU Mesut Hasan BENLİ/ ANKARA
HUKUKÇU GÖRÜŞÜ
ANAYASAYA AYKIRI DEĞİL
Prof. Dr. Ergun Özbudun (İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi):
Söz konusu yönetmelik değişikliğinin Anayasa’ya aykırı olmadığını düşünüyorum. İsabetli olup olmadığı tartışılabilir. Anayasal bir sorun olduğunu sanmıyorum. AYM’nin türban kararları var ancak bu kararlar çok eskidi. Daha sonra AYM başka karar verdi. AYM katı laiklik düşüncesini bu konuda değişmiştir. Türbanlı avukat konusunda verilen bir karar var.
MAHALLE BASKISININ ÖRNEĞİ
Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Hâkim Mustafa Karadağ:
Siyasi irade türbanın önce sadece üniversitelerde serbest olacağını ancak kamuda olmayacağını söyledi. Daha sonraki tarihlerde yaptıkları düzenlemede kamuda serbestlik olacağını ilköğretimde olmayacağını belirtmişti. Şimdi ise 10 yaş üzerindeki öğrencilerin türban takmasına olanak vermektedir. Yarın anasınıflarında da serbest olacak hale gelecektir. Bu uygulama inanç özgürlüğünün savunulması ve sağlanması değildir. Esasen başı açık kişiler üzerine baskılayıcı bir durumdur. Mahalle baskısını tipik örneği olacaktır. İlköğretimde dini sembollerin kullanılmayacağına dair karar mevcuttur. Bu yönetmelik değişikliği ile de anayasanın 90. maddesine aykırı davranılmıştır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
5. sınıftan itibaren öğrenciler artık okullarda da başını kapatabilecek. Okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelik değişikliğine ilişkin kim ne diyor? İşte okullarda başörtüsü serbestliğine yönelik uygulamayla ilgili köşe yazarları ve eğitimcilerin görüşleri;
MEB'e bağlı okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yer alan 'başı açık' ibaresinin yürürlükten kaldırılmasıyla 5. Sınıftan itibaren öğrenciler artık okullarda da başlarını örtebilecek.
Radikal.com.tr Yazarı Ezgi Başaran
Başörtüsü anaokuluna insin, anaokulları AVM olsun
Evet dert hak hukuk ise... Ne oldu şu Cemevi meselesi? Ya da bir türlü açılmayan Ruhban Okulu? Demek pekala mümkünken...
Bülent Arınç: Ortaöğretim kılık kıyafet mevzuatında gerekli değişikliği yaptık, başı açık ibaresini kaldırdık. Bu müjdeli haberi kızlarımıza veriyoruz.
Sanki kalabalıklar dolusu aile böyle bir ihtiyacı dile getirmiş, böyle bir müjdenin peşinde harap olmuş gibi…
Olsun, yine de yaptılar. Yapsınlar, iyi de…
Başörtüsünün üniversitede serbest olmasını hep savunan bir kişi olarak, ‘peki tamam’ diyeyim.
Yazının devamını okumak için Tıklayın
Milliyet Yazarı Mehmet Tezkan
Türban dokuz yaşına indi..
Eğitim sistemi değiştirilirken hedef buydu zaten..
4+4+4 sistemine geçilirken söyledik.. İlkokulun dört yıla indirilmesinin de okula başlama yaşının beşe çekilmesinin de nedeni buydu..
Amaç, dokuz yaşına, on yaşına gelen kızın tesettüre bürünebilmesiydi..
Gerisi teferruat..
Beş yaş oyun yaşıydı.. Okula hazırlık eğitimi yaşıydı..
Uyarıları dinlemediler.. Minikleri sınıflara doldurdular..
Fiyasko oldu.. Birinci sınıflar yılın büyük bölümünü oyun oynayarak geçirdi..
Baktılar ki olmuyor.. Okula gitme yaşını 66 aya çıkardılar.. Çıkardılar ama 60 aylık çocuklara okulun kapısını kapatmadılar.. Velilerinden yeterlilik kâğıdı istediler..
Neyse..
Böylece ortaokula başlama yaşı dokuza, dokuz buçuğa indirilmiş oldu..
İşte o çocuklara dün türban izni çıktı..
Ülkeyi yönetenler özgürlük diye pazarlıyor..
Kime özgürlük?
Türban kararıyla kızlar daha mı özgür oldu?
Milliyet Gazetesi Yazarı Mehveş Evin
Müjde! 13 yaşındaki kızlara türban serbest
Sevgili vatandaş-larımız! Bugün size, yıllardır hasretle beklediğiniz müjdeli haberi vermekten gurur duyuyorum...
Artık ortaöğretimde kız öğrencilerimiz başını örtebilecek. Demokratikleşme paketimizin bir zarureti olarak, 13-14 yaşındaki kızlarımız okulda dinin gereklerini yerine getirebilecekler.
Bizim için evlilik yaşı sayılır, aslında hanım evlatlarımız çok daha erken yaşta örtünmeye başlamalı...
Hem bu sayede diğer öğrenciler de onlara bakıp örnek alacak; kim Sünni Müslüman, kim Alevi, kim affedersiniz ateist, hepsi ortaya çıkacak. Öğretmenler dindar öğrencilerini şıp diye anlayacak.
Tekrar affedersiniz, Yahudi ve Hıristiyanlar zaten kendi okullarında okusunlar.
Biliyorsunuz ki ağaç yaşken eğilir, sevgili vatandaşlarım.
Biz bunun için çalışmalarımızı ilmek ilmek ördük, gerekli ortamı sağladık.
Eğitim sistemini defalarca değiştirip, 4+4+4 şeklindeki muhteşem formülü bulduk.
Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık
Çarşafa doğru...
Milli eğitimin çözüm bekleyene onlarca temel sorunu varken iktidar ikisini acilen çözdü; önce mescidi zorunlu hale getirdi, ardından türbanı serbest bıraktı.
Üniversitede türban Anayasa delinerek fiili olarak serbest bırakıldığında sıranın kamuya ve liseye geleceği ardından ilkokula kadar ineceği söylenmişti. Beklenen oldu.
Türban 9 yaşa kadar indi. Okullarda çarşafın yolu açıldı.
CHP milletvekili Nur Serter: “Sorumluluk sadece iktidarda değil,bütün bu olup bitene çanak tutan muhalefet de bu suçta pay sahibidir” diye konuşuyor.
Nur Serter, isim vermeden Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz ediyor. Türbanın üniversiteye girmesini destekleyen Kılıçdaroğlu, kamuya ve liselere girmesinin de önünü açtı. Kendi katkısıyla varılan noktayı şimdi susarak izliyor.
Kemal Bey’in İslami devlet projesinin arka plandaki destekçisi olduğu görüşümüz sürüyor.
Diğer destekçiler de bu ülkenin aydın geçinenleri... Türbanı bir özgürlük projesi olarak desteklediler. Türkiye’nin İran olacağını söyleyen Cumhuriyetçilerle ekranlarda laikçi vs. diye dalga geçtiler. Şimdi ise susuyorlar.
Bu yıl ayrıca 7 bin okul müdürü görevden alındı, yerlerine iktidara yakın olanlar atandı.
Eğitim hızla ve zorla imam hatipleştiriliyor...
Laik eğitim hızla dini eğitime dönüştürülüyor.
Atatürk’ün hedefi Türk kültürünü muasır medeniyetler düzeyine çıkarmaktı
AKP’nin hedefi Türkiye’yi şeriatçı Arap kültürünün kanatları altına sokmak...
Bu yolda başarıyla ilerliyorlar!
Posta Gazetesi Yazarı Nedim Şener
Başörtüsüne özgürlük Alevilere eşitlik
Başörtüsü artık ortaöğretimde serbest. 5’inci sınıf öğrencisi 10 yaşındaki kız çocuğu okulda başörtüsü takabilecek. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, kararı şöyle savundu: “Başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan her özgürlük genişlemesi, özgürleşme iyidir. Ortaokullarda ve liselerde zaten belli okullarda bu uygulama vardı. Bazı öğrenci ve velilerinden gelen yoğun talepler doğrultusunda bu uygulamanın kapsamı genişletildi.”
KIZLAR KURBAN
Gürsel Tekin (CHP Genel Sekreteri):
5’inci sınıf öğrencisi, 10-11 yaşındaki bir kız çocuğu kendi isteğiyle mi örtünecek, yoksa aile ve mahalle baskısıyla mı başörtüsü takmak zorunda bırakılacak? CHP’nin peşinde olduğu çocuğun üstün yararıdır. Herkes kendi iradesine göre yaşasın istiyoruz. Başkasının yaşamını yaşamasını değil. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın, ağabeyi Hüseyin’in başını örtmesi için yaptığı baskılar üzerine günlerce ağladığını hatırlatmak isterim. Hükümetin, gündem değiştirme amacıyla aldığı bu karar, küçük kızlarımızı mahalle baskısına kurban edecektir.
DAYATMAKTIR
Turhan Tayan (CHP Bursa Milletvekili, Eski Milli Eğitim Bakanı):
Bu karar eğitimde geriye gidiştir; millilikten ve laiklikten uzaklaşmaktır. Bu kararın demokrasiyle, özgürlükle ilgisi yoktur. 10-11 yaşındaki kız çocuğu hangi demokrasi ve özgürlük bilinciyle türban takacaktır? Bu dinsel eğitimi dayatmak, anne-baba baskısını ve mahalle baskısını dayatmaktır. Eğitimde lime lime dökülüyoruz. Her gün çağdaş, bilimsel, rasyonel karar ve uygulamalar yerine milli eğitimi geriye götüren karar ve uygulamalarla karşılaşıyoruz. İhtiyacımız orta öğretimde kıyafet serbestisi değildir.
EVDE OTURMAYA VARIR
Engin Altay (CHP Grup Başkanvekili):
Bakanlar Kurulu toplanmış, IŞİD katliamını, Kobani’yi bırakmış, başörtüsü pilavını yeniden pişirmişlerdir. Bu sene 5 olur, seneye 4, 3, 2, 1 ve okul öncesine kadar gider. Bu adımın daha sonrası kızların okula gitmeden evlerinde oturup çocuk büyütmeleri, kocalarının ayaklarını yıkamalarıdır. Baskı unsurundan öte biz bunu pedagojik görmüyoruz. CHP olarak 18 yaşını ikmal etmiş herkesin istediği örtüyü örtmesine itirazımız olmadı. Ama 18 yaşın altındaki çocuklara vermediğimiz tasarrufu sadece türban için veriyorsa burada farklı bir şey vardır. Milli Eğitim Bakanı, cami avlusuna bıraktığı eğitimin üzerine türban kapatmıştır. Hükümete sesleniyorum; siz kızların başını örteceğinize yüzünüzü örtün ve utanın. Bu örtü Reza’nın rezaletlerini örtmez.
AİLELER YAKIŞANI YAPSIN
Naci Bostancı (AK Parti Grup Başkanvekili):
Çocuklar devletin değil, ailelerindir. O nedenle, devletin işi kıyafetle ilgili olumsuz, negatif düzenlemeler yapmak değildir. Devletin bu konuda dayatma yapması yanlıştır. Devletin bu konularda gölge etmemesi iyidir. O nedenle bu konudaki düzenleme olumlu bir adımdır. İsteyen başörtüsü takar, istemeyen de takmaz. Aileler çocukları için kendilerine yakışanı yapsınlar. Aykırı işler yapmaması gerekir. Çünkü aykırı işler çocuğun gelişiminde de bir tahribat oluşturur. Çocukların bizim ideolojik fantezilerimizin bir uzantısı olmadığını da unutmamamız gerekir.
BASKI OLMAMALI
Zühal Topcu (MHP Genel Başkan Yardımcısı):
Aslında böyle bir sorun Türkiye’de yoktu. İsteyen veli zaten çocuğunu imam hatibe gönderiyordu ve orada örtünme serbestti. Karara baktığınızda yaşantı tarzımıza, örfümüze, ananelerimize, milli değerlerimize uygun olduğunu görüyoruz. Ama yarın, ileride bunun baskı aracı olarak kullanılmaması lazım. Aile ve çocuğun birlikte vereceği bir karar ortaya çıkmaktadır. Okullarda kesinlikle baskının olmaması lazım.
İLKOKUL DOĞRU DEĞİL
Özcan Yeniçeri (MHP Ankara Milletvekili):
Kişinin istediği kıyafetle derslere girmesi laik demokratik sistemi imha etmez, aksine demokrasi ve özgürlükleri inşa eder. (İlkokulu kapsar mı?) Benim söylediklerim ana karnını da kapsıyor. Türk halkının sağduyusunu devreye sokmak lazım. O sağduyu göreceksiniz hakim olacak, değişen bir şey olmayacaktır. Ama bunu ilkokula kadar indirmek doğru değil.
Eğitim demokratikleşiyor
SEVİNDİRİCİ
İpek Coşkun (SETA Eğitim Uzmanı):
Lisede başörtüsünün serbest olması gecikmiş bir karar olsa da sevindirici. SETA Vakfı’nın her fırsatta dile getirdiği bu konu, eğitimde demokratikleşme adına önemli. Bu özgürlüğün eğitimin her kademesinde sağlanması uzun vadede daha demokratik ve özgürlükçü bir eğitim sistemi inşa etmemizi kolaylaştıracak. Eğitim sistemleri gelişmiş pek çok ülkede bu gibi yasakların, eğitimin hiçbir kademesinde yer almadığı görülüyor.
EKSİK TAMAMLANDI
Ahmet Özer (Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanvekili):
Yıllarca başı açık derslere girmenin serbest olmasına karşın başı kapalı olarak derslere girmenin yasak olması ortaöğretimde okullaşma oranlarının düşük olmasına ve üniversite mezunlarının sayıca ve oransal olarak düşük olmasına neden oldu. Türkiye bu sorunu çoktan aştı. 4 yıldır üniversitelerde, 2 yıldır imam hatip liselerinde ve Kuran derslerinde, 1 yıldır kamuda serbest ve herkes barış içerisinde. Yapılan iş eksik kalan bölümün tamamlanmasıdır.
OLUMLU, ANCAK
Prof. Dr. Arif Verimli (Psikiyatrist):
Dini inanç, 13 yaşlarında çocukta oturmaya başlıyor. Bu nedenle karara olumlu bakılabilir. Ancak başörtüsü anaokuluna insin, ilkokulda olsun gibi tartışmalar doğru değil. Bir baskı yoksa 13 yaş itibariyle çocuk başını örtebilir ama kesinlikle baskı yoksa. Aksi halde baskı felaket getirir. Ailelerin kesinlikle çocuklara baskı yapmaması gerekir. Ben ateistim diyen çocuğa da zorunlu din dersi verilmemeli. Çocukların etek boyuna da karışılmamalı. Ancak böyle özgür beyinli çocuklar oluşabilir. Okulda başörtülü çocukların olması tabii ki ayrım yaratır.
Erkekler testosteron hormonlarını yönetsin
KIZLAR DUR DİYECEK
Prof. Beyza Bilgin (İlahiyatçı):
Eskiden insanlar başlarını dindar oldukları için örterlerdi. Şimdi ilmihal bilgisi bile olmayan insanlar ‘Ben böyle istiyorum, bu benim özgürlüğüm, böyle rahatsız edilmiyorum’ diyerek örtüyorlar. Bazı yerlerde maalesef başı açık olan çocuklar yadırgandıkları için kendini rahatsız hissedecek ve başını örtmek zorunda kalacak. Bunu da görelim. ‘Başın açık okula geleceksin’ diretmesi buna neden oldu. Bakalım bu durum nelere neden olacak. Durum kötü olursa kızlar da bir yerde ‘dur’ diyecektir. Başörtüsünden önce ortamın nezih olması gerekiyor. Terbiye o seviyeye çıksın. Adem’le Havva sonuçta aynı şekilde yaratıldı. Erkeklerin de testosteron hormanlarını yönetmeleri gerekiyor.
İSLAMİ KİMLİK KAZANDIRMA
Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu (Hacettepe Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Uluslarası Ergen Ruh Sağlığı Derneği Başkan Yardımcısı):
“Karar çocuk yaşta denecek kişileri örtü altına sokuyor. Bu çocukların gelişmekte olan kimlik süreçlerini olumsuz etkiler. Çünkü bu karar okul kıyafetlerini serbest bırakmaktan farklı olarak çocuklara bir kimlik kazandırmayı amaçlıyor. İslami kimlik kazandırılıyor. 9 yaşındaki çocuk kendi kararı ile başımı açayım kapatayım diyemez. Bu aile zoruyla olacaktır. Bu durum ergenlik dönemini de olumsuz etkileyecek ve çocukların kimlik süreçlerine ket vuracaktır.”
SINIFA EL BOMBASI
Veli Demir (Eğitim-İş Genel Başkanı):
Okullarda kıyafet serbest denildi, etek boylarına karışıldı. Şimdi yine özgürlük diyorlar ve dini simgeleri okulların içine sokuyorlar. Bundan sonra türban takmayan kız çocuklarına mahalle baskısı yapılacak. Hükümet kız çocuklarına birer cinsel obje gözüyle bakıyor ve yapılan değişikliklerle bu bakış açısını da gün yüzüne çıkarıyor. Sınıflar içine birer el bombası bırakıldı, okullarda iklim değişti.
DİNDAR VE KİNDAR
Kamuran Karaca (Eğitim-Sen Genel Başkanı):
Dindar ve kindar bir nesil yetiştirecekler. Değişikliğin sınırları belli olmadığı için türbanı anaokuluna kadar indirebilirler. Öğrenci-veli baskısı, inançlı-inaçsız yaklaşımları, öğrenciler arasında huzursuzluk çıkacak. Yönetmeliğin iptali için Danıştay’a dava açacağız.
AİLELER ZORLAYABİLİR
Mehmet Teber (Pedagoji Derneği Başkanı):
Aileler çocuklarını başlarını kapamaları konusunda zorlayabilirler. Ailelerin buna dikkat etmesi gerekiyor, aksi halde ters teper. Doğru bir adım olmaz. Çocukların ve gençlerin tercihlerine saygı göstermek gerekiyor. Devlet, çocuklar kadar ailelere de bu konuda eğitim vermeli. Meltem ÖZGENÇ/ Gamze KOLCU Mesut Hasan BENLİ/ ANKARA
HUKUKÇU GÖRÜŞÜ
ANAYASAYA AYKIRI DEĞİL
Prof. Dr. Ergun Özbudun (İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi):
Söz konusu yönetmelik değişikliğinin Anayasa’ya aykırı olmadığını düşünüyorum. İsabetli olup olmadığı tartışılabilir. Anayasal bir sorun olduğunu sanmıyorum. AYM’nin türban kararları var ancak bu kararlar çok eskidi. Daha sonra AYM başka karar verdi. AYM katı laiklik düşüncesini bu konuda değişmiştir. Türbanlı avukat konusunda verilen bir karar var.
MAHALLE BASKISININ ÖRNEĞİ
Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Hâkim Mustafa Karadağ:
Siyasi irade türbanın önce sadece üniversitelerde serbest olacağını ancak kamuda olmayacağını söyledi. Daha sonraki tarihlerde yaptıkları düzenlemede kamuda serbestlik olacağını ilköğretimde olmayacağını belirtmişti. Şimdi ise 10 yaş üzerindeki öğrencilerin türban takmasına olanak vermektedir. Yarın anasınıflarında da serbest olacak hale gelecektir. Bu uygulama inanç özgürlüğünün savunulması ve sağlanması değildir. Esasen başı açık kişiler üzerine baskılayıcı bir durumdur. Mahalle baskısını tipik örneği olacaktır. İlköğretimde dini sembollerin kullanılmayacağına dair karar mevcuttur. Bu yönetmelik değişikliği ile de anayasanın 90. maddesine aykırı davranılmıştır.
Son Güncelleme: Çarşamba, 24 Eylül 2014 09:56
Gösterim: 4027
Türkiye’nin önde gelen eğitim sendikalarından Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Hürriyet Gazetesi’nden Gülseven Özkan’ın haberine göre, Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Amaç ise eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekmek olarak açıklandı. Torba yasada yer alan öğretmene rotasyon, 4 yıldan fazla müdürlük yapan ve 75 puanın altında kalan okul müdürlerinin görevden alınması, 5’inci sınıftan itibaren türban serbestliği, eğitimcilerin sosyal ve ekonomik hakları, akademisyenlerin özlük hakları ve yükseköğretim kurumlarının yapıları gibi başlıklar grevin nedenleri arasında. Sendika başkanları Türkiye genelinde 500 binin üzerinde eğitimcinin eyleme destek vermesini bekliyor.
Kamuran Karaca (Eğitim-Sen Genel Başkanı): Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyeceğiz. Türkiye genelinde her ilde ayrı ayrı alanlarda 3 büyük sendika eylem yapacak. Ankara’da bütün okulların 1 tam gün boşalmasını bekliyoruz. Alanlara da kendi sendikamız için 4 bin eğitimciyi bekliyoruz. Rapor alma söz konusu değil. Bu grev yasal hakkımız.
İsmail Koncuk (Türk Eğitim-Sen Başkanı): 231 bin Türk Eğitim-Sen üyesi olmak üzere toplam 500 binin üzerinde eğitimci bu eyleme destek verecek, 1 gün iş bırakacak. Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesinden doğan grev hakkımızı kullanıyoruz.
Veli Demir (Eğitim-İş Genel Başkanı): 12 yıllık süreçte Ak Parti en büyük tahribatı eğitim alanında yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatı yasası değiştirildi. 4+4+4 sistemi getirildi. 7 bin idarecinin görevine son verildi. Öğretmene rotasyon getirildi. Eğitim laik, bilimsel özünden koptu ve hızla dinselleştiriliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye’nin önde gelen eğitim sendikalarından Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Hürriyet Gazetesi’nden Gülseven Özkan’ın haberine göre, Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Amaç ise eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekmek olarak açıklandı. Torba yasada yer alan öğretmene rotasyon, 4 yıldan fazla müdürlük yapan ve 75 puanın altında kalan okul müdürlerinin görevden alınması, 5’inci sınıftan itibaren türban serbestliği, eğitimcilerin sosyal ve ekonomik hakları, akademisyenlerin özlük hakları ve yükseköğretim kurumlarının yapıları gibi başlıklar grevin nedenleri arasında. Sendika başkanları Türkiye genelinde 500 binin üzerinde eğitimcinin eyleme destek vermesini bekliyor.
Kamuran Karaca (Eğitim-Sen Genel Başkanı): Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyeceğiz. Türkiye genelinde her ilde ayrı ayrı alanlarda 3 büyük sendika eylem yapacak. Ankara’da bütün okulların 1 tam gün boşalmasını bekliyoruz. Alanlara da kendi sendikamız için 4 bin eğitimciyi bekliyoruz. Rapor alma söz konusu değil. Bu grev yasal hakkımız.
İsmail Koncuk (Türk Eğitim-Sen Başkanı): 231 bin Türk Eğitim-Sen üyesi olmak üzere toplam 500 binin üzerinde eğitimci bu eyleme destek verecek, 1 gün iş bırakacak. Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesinden doğan grev hakkımızı kullanıyoruz.
Veli Demir (Eğitim-İş Genel Başkanı): 12 yıllık süreçte Ak Parti en büyük tahribatı eğitim alanında yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatı yasası değiştirildi. 4+4+4 sistemi getirildi. 7 bin idarecinin görevine son verildi. Öğretmene rotasyon getirildi. Eğitim laik, bilimsel özünden koptu ve hızla dinselleştiriliyor.
Son Güncelleme: Çarşamba, 24 Eylül 2014 08:06
Gösterim: 1794
Alevi dernekleri, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için İstanbul'da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne gelerek binaya siyah çelenk bırakarak basın açıklaması yaptı.
Alevi Dernekleri Federasyonu üyesi bir grup, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için Cağaloğlu'ndaki İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası önüne siyah çelenk bıraktı.
Saat 11.00 sıralarında İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan yaklaşık 50 kişi, "Mezhepçi eğitime karşı demokratik mücadele" yazılı pankart açtı. "Zorunlu din dersi istemiyoruz" sloganları da atan grup, daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü girişine siyah çelenk bıraktı.
"Tekçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağız"
Basın açıklamasını okuyan Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Rıza Eroğlu, yeni öğretim yılının birtakım dayatmalarla toplumu rahatsız ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Eğitim emekçilerinin çağ dışı yaşam koşullarını çağa uydurmak, okullarımızın fiziki yapısını düzeltmek, bilimsel eğitim önündeki engelleri kaldırmak ve daha bir dizi öncelikli sorunlar varken, iktidarın tüm bu sorumluluklardan kaçıp, yeni bir ötekileştirici politikası hepimizin bilgisi dahilindedir. İktidar, zorunlu din derslerinin ardından, 4+4+4 sistemini uygulamaya sokan ve adım adım, bu ülkenin değişik inançlarını bitirmeye çalışan bir politikayı bize reva görmektedir. Ancak, tekçi eğitimi okul müfredatına yerleştirmekle tatmin olmayan AKP iktidarı, giderek orta öğretimin tümünü imam hatip okulları haline getirmeye çalışmak gibi bir tehlikeli ortamın yaratılmasına ve ayrıca Alevi-Sünni kardeşliğine de ciddi bir biçimde balta vurmaktadır. Biz Alevi kurumları ve bireyleri olarak, bu tekçi, ırkçı, mezhepçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağımızı bildirmek için burada toplandık."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Alevi dernekleri, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için İstanbul'da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne gelerek binaya siyah çelenk bırakarak basın açıklaması yaptı.
Alevi Dernekleri Federasyonu üyesi bir grup, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için Cağaloğlu'ndaki İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası önüne siyah çelenk bıraktı.
Saat 11.00 sıralarında İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan yaklaşık 50 kişi, "Mezhepçi eğitime karşı demokratik mücadele" yazılı pankart açtı. "Zorunlu din dersi istemiyoruz" sloganları da atan grup, daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü girişine siyah çelenk bıraktı.
"Tekçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağız"
Basın açıklamasını okuyan Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Rıza Eroğlu, yeni öğretim yılının birtakım dayatmalarla toplumu rahatsız ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Eğitim emekçilerinin çağ dışı yaşam koşullarını çağa uydurmak, okullarımızın fiziki yapısını düzeltmek, bilimsel eğitim önündeki engelleri kaldırmak ve daha bir dizi öncelikli sorunlar varken, iktidarın tüm bu sorumluluklardan kaçıp, yeni bir ötekileştirici politikası hepimizin bilgisi dahilindedir. İktidar, zorunlu din derslerinin ardından, 4+4+4 sistemini uygulamaya sokan ve adım adım, bu ülkenin değişik inançlarını bitirmeye çalışan bir politikayı bize reva görmektedir. Ancak, tekçi eğitimi okul müfredatına yerleştirmekle tatmin olmayan AKP iktidarı, giderek orta öğretimin tümünü imam hatip okulları haline getirmeye çalışmak gibi bir tehlikeli ortamın yaratılmasına ve ayrıca Alevi-Sünni kardeşliğine de ciddi bir biçimde balta vurmaktadır. Biz Alevi kurumları ve bireyleri olarak, bu tekçi, ırkçı, mezhepçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağımızı bildirmek için burada toplandık."
Son Güncelleme: Salı, 23 Eylül 2014 14:28
Gösterim: 995
Muhalefetten, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişikliğe eleştiri
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, öğrencilerin kılık kıyafetine ilişkin yönetmelikte yapılan değişiklikle ilgili, "Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, yazılı açıklamasında, yapılan değişiklikle orta öğretimde başörtüsünün serbest bırakıldığını hatırlattı.
Eskiden sadece imam hatip ortaokullarında uygulanan bu yönetmeliğin şimdi tüm ortaöğretim için yaygınlaştırıldığını belirten Tekin, "Oysa imam hatip liseleri artık meslek lisesi olmaktan çıkarıldı, yaygınlaştı. Yani isteyen veli ve öğrencinin bu okulları tercih hakkı var" ifadesini kullandı.
Açıklamasında, "CHP olarak herkesin güzel dinimizin gereğini yaşamasının güvencesiyiz" açıklamasını yapan Tekin, şunları kaydetti:
"Fakat dinimiz de yapılan ibadetin, uyulan sünnetin, yaşam tarzının farkında olunmasını farz kılar. Beşinci sınıf öğrencisi, 10-11 yaşındaki bir kız çocuğu kendi isteğiyle mi örtünecek, yoksa aile ve mahalle baskısıyla mı başörtüsü takmak zorunda bırakılacak? CHP’nin peşinde olduğu, çocuğun üstün yararıdır. Herkes kendi iradesine göre yaşasın istiyoruz. Başkasının yaşamını yaşamasını değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, ağabeyi Hüseyin'in başını örtmesi için yaptığı baskılar üzerine günlerce ağladığını belirtmişti. Bu acı gerçeği en iyi bilen annelerin, kız kardeşlerin de 11-12 yaşındaki kızlarımızın başlarını örtme ile ilgili bu karara karşı çıkmasını bekliyorum. Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Muhalefetten, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişikliğe eleştiri
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, öğrencilerin kılık kıyafetine ilişkin yönetmelikte yapılan değişiklikle ilgili, "Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, yazılı açıklamasında, yapılan değişiklikle orta öğretimde başörtüsünün serbest bırakıldığını hatırlattı.
Eskiden sadece imam hatip ortaokullarında uygulanan bu yönetmeliğin şimdi tüm ortaöğretim için yaygınlaştırıldığını belirten Tekin, "Oysa imam hatip liseleri artık meslek lisesi olmaktan çıkarıldı, yaygınlaştı. Yani isteyen veli ve öğrencinin bu okulları tercih hakkı var" ifadesini kullandı.
Açıklamasında, "CHP olarak herkesin güzel dinimizin gereğini yaşamasının güvencesiyiz" açıklamasını yapan Tekin, şunları kaydetti:
"Fakat dinimiz de yapılan ibadetin, uyulan sünnetin, yaşam tarzının farkında olunmasını farz kılar. Beşinci sınıf öğrencisi, 10-11 yaşındaki bir kız çocuğu kendi isteğiyle mi örtünecek, yoksa aile ve mahalle baskısıyla mı başörtüsü takmak zorunda bırakılacak? CHP’nin peşinde olduğu, çocuğun üstün yararıdır. Herkes kendi iradesine göre yaşasın istiyoruz. Başkasının yaşamını yaşamasını değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, ağabeyi Hüseyin'in başını örtmesi için yaptığı baskılar üzerine günlerce ağladığını belirtmişti. Bu acı gerçeği en iyi bilen annelerin, kız kardeşlerin de 11-12 yaşındaki kızlarımızın başlarını örtme ile ilgili bu karara karşı çıkmasını bekliyorum. Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor."
Son Güncelleme: Salı, 23 Eylül 2014 15:12
Gösterim: 1045
İki yılda 7 öğretmeninin değiştiğini ve mağdur olduğunu belirterek KDK'ya başvuran ilkokul öğrencisi, en küçük şikayetçi oldu
Konya'da, ilkokul 3'üncü sınıf öğrencisi, tayini başka yere çıkan öğretmenlerinin ardından iki yılda 7 öğretmen değiştirince mağduriyetini Kamu Denetçiliği Kurumu'na (KDK) iletti. En küçük şikayetçi konumundaki öğrencinin başvurusunun incelenmesinin ardından Konya Valiliği'ne ve Konya Milli Eğitim Müdürlüğü'ne okula kadrolu öğretmen atanması için tavsiyede bulundu.
KDK'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Konya'da Başarakavak İlköğretim Okulunda öğrenim gören 3'üncü sınıf öğrencisi, öğretmeninin Konya'da başka bir yere görevlendirilmesi nedeniyle 2 yıldır sınıflarına vekil öğretmen geldiğini, şu ana kadar 7 öğretmen değiştirdiğini, bu nedenlerle mağdur olduğunu ve kadrolu öğretmen istediğini Kamu Denetçiliğine iletti.
KDK, velinin de iznini alarak konuyu incelemeye başladı. Öğrencinin kadrolu öğretmeninin başka bir görev için görevlendirilmesinden sonra derslere çeşitli öğretmenlerin girdiğini belirleyen Ombudsman, Başarakavak İlkokulunda sınıf öğretmeni ihtiyacı zaten varken ve bu ihtiyacı gidermeden, buradaki bir öğretmenin ihtiyaç olunan başka bir alanda görevlendirilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığına karar verdi.
2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren Başarakavak İlkokulu 4. sınıfında kadrolu bir sınıf öğretmenin sürekli görevlendirilmesi konusunda Konya Valiliği'ne ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne tavsiyede bulunan Başdenetçi Nihat Ömeroğlu, bu tavsiyeler yerine getirilemediğinde okula kadrolu bir öğretmenin atanması ve öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'na tavsiye kararında bulunulmasına hükmetti.
Tavsiye kararında, Danıştay 5'inci Dairesinin önceki yıllarda aldığı örnek bir karara atıfta bulunan Ömeroğlu, kamu görevlerinin vekaleten yürütülmesinin, ancak hizmetin gerektirdiği durumlarda geçici olarak başvurulacak bir yol olduğunu bildirdi. Buradan hareketle vekaleten görevlendirmenin geçici ve istisnai durumlarda başvurulan bir yol olduğunu kaydeden Başdenetçi Ömeroğlu, kamu hizmetlerinin vekaleten yürütülmesini sürekli hale getirecek biçimde uygulama yapılamayacağını belirtti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İki yılda 7 öğretmeninin değiştiğini ve mağdur olduğunu belirterek KDK'ya başvuran ilkokul öğrencisi, en küçük şikayetçi oldu
Konya'da, ilkokul 3'üncü sınıf öğrencisi, tayini başka yere çıkan öğretmenlerinin ardından iki yılda 7 öğretmen değiştirince mağduriyetini Kamu Denetçiliği Kurumu'na (KDK) iletti. En küçük şikayetçi konumundaki öğrencinin başvurusunun incelenmesinin ardından Konya Valiliği'ne ve Konya Milli Eğitim Müdürlüğü'ne okula kadrolu öğretmen atanması için tavsiyede bulundu.
KDK'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Konya'da Başarakavak İlköğretim Okulunda öğrenim gören 3'üncü sınıf öğrencisi, öğretmeninin Konya'da başka bir yere görevlendirilmesi nedeniyle 2 yıldır sınıflarına vekil öğretmen geldiğini, şu ana kadar 7 öğretmen değiştirdiğini, bu nedenlerle mağdur olduğunu ve kadrolu öğretmen istediğini Kamu Denetçiliğine iletti.
KDK, velinin de iznini alarak konuyu incelemeye başladı. Öğrencinin kadrolu öğretmeninin başka bir görev için görevlendirilmesinden sonra derslere çeşitli öğretmenlerin girdiğini belirleyen Ombudsman, Başarakavak İlkokulunda sınıf öğretmeni ihtiyacı zaten varken ve bu ihtiyacı gidermeden, buradaki bir öğretmenin ihtiyaç olunan başka bir alanda görevlendirilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığına karar verdi.
2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren Başarakavak İlkokulu 4. sınıfında kadrolu bir sınıf öğretmenin sürekli görevlendirilmesi konusunda Konya Valiliği'ne ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne tavsiyede bulunan Başdenetçi Nihat Ömeroğlu, bu tavsiyeler yerine getirilemediğinde okula kadrolu bir öğretmenin atanması ve öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'na tavsiye kararında bulunulmasına hükmetti.
Tavsiye kararında, Danıştay 5'inci Dairesinin önceki yıllarda aldığı örnek bir karara atıfta bulunan Ömeroğlu, kamu görevlerinin vekaleten yürütülmesinin, ancak hizmetin gerektirdiği durumlarda geçici olarak başvurulacak bir yol olduğunu bildirdi. Buradan hareketle vekaleten görevlendirmenin geçici ve istisnai durumlarda başvurulan bir yol olduğunu kaydeden Başdenetçi Ömeroğlu, kamu hizmetlerinin vekaleten yürütülmesini sürekli hale getirecek biçimde uygulama yapılamayacağını belirtti.
Son Güncelleme: Salı, 23 Eylül 2014 15:20
Gösterim: 1053