Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Karabük Üniversitesi, Osmanlı padişahı II. Abdülhamid'e fahri doktora veriyor
33 yıl boyunca Padişahlık yaptıktan sonra tahtan indirilen ve 10 Şubat 1918'de hayatını kaydeden II. Abdülhamid'e Türkiye'de ilk defa Onursal Doktora ünvanı veriliyor.
Ölümünde 95 yıl sonra Karabük Üniversitesi tarafından 34.Osmanlı Sultanı 113. İslam Halifesi Sultan 2.Abdulhamit Han Hazretleri'ne Hicaz Demiryolu katkılarından dolayı Onursal Doktora takdim edilecek.
Karabük Üniversitesinin yaklaşık 1.5 yılık hazırlığı sonrası Türkiye'nin ilk Raylı Sistemler Mühendisliği'nin önerisi ile 25 Mayıs Cumartesi günü düzenlenecek olan törenle 2. Abdulhamit Han'a onursal doktora ünvanı verilecek.
Onursal Doktora ünvanı diploması ise hayatta olan en yaşlı hanedan mensubu Harun Osmanoğlu'na takdim edilecek.
Türkiye'de bazı kesimlerin 'Kızıl Sultan' olarak tarif ettiği Sultan 2. Abdülhamit Han Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Devlet Üniversitesi tarafından Resmi anlamda onure edilecek olup KBÜ'de düzenlenecek olan törene Hanedandan üyeleri de katılacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Karabük Üniversitesi, Osmanlı padişahı II. Abdülhamid'e fahri doktora veriyor
33 yıl boyunca Padişahlık yaptıktan sonra tahtan indirilen ve 10 Şubat 1918'de hayatını kaydeden II. Abdülhamid'e Türkiye'de ilk defa Onursal Doktora ünvanı veriliyor.
Ölümünde 95 yıl sonra Karabük Üniversitesi tarafından 34.Osmanlı Sultanı 113. İslam Halifesi Sultan 2.Abdulhamit Han Hazretleri'ne Hicaz Demiryolu katkılarından dolayı Onursal Doktora takdim edilecek.
Karabük Üniversitesinin yaklaşık 1.5 yılık hazırlığı sonrası Türkiye'nin ilk Raylı Sistemler Mühendisliği'nin önerisi ile 25 Mayıs Cumartesi günü düzenlenecek olan törenle 2. Abdulhamit Han'a onursal doktora ünvanı verilecek.
Onursal Doktora ünvanı diploması ise hayatta olan en yaşlı hanedan mensubu Harun Osmanoğlu'na takdim edilecek.
Türkiye'de bazı kesimlerin 'Kızıl Sultan' olarak tarif ettiği Sultan 2. Abdülhamit Han Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Devlet Üniversitesi tarafından Resmi anlamda onure edilecek olup KBÜ'de düzenlenecek olan törene Hanedandan üyeleri de katılacak.
Son Güncelleme: Perşembe, 23 May 2013 16:38
Gösterim: 2303
TBMM’de kabul edilen tasarıya göre, üniversiteler patent sahibi olabilecek. Patent gelirinin en az üçte biri öğretim üyesinin olacak.
Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK ile bazı kanun ve KHK'erde değişiklik yapan yasa tasarısı, TBMM Sanayi Komisyonu'nda kabul edildi.
Tasarıya göre, Patent gelirinin en az üçte biri öğretim üyesinin olacak. Patent başvurusu sahibi, buluşunu geliştiren ve asıl patentin içinde bütünlük içinde bulunan çalışmalarının korunması için ek patent başvurusunda bulunabilecek.
Yükseköğretim kurumları ile Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumlarında yapılan bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda gerçekleştirilen buluşlar için özel kanun hükümleri ve tasarıdaki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, çalışanların buluşlarına ilişkin hükümler uygulanacak.
Yükseköğretim kurumlarında yapılan bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda bir buluş gerçekleştiğinde; buluş sahibi tarafından yazılı olarak ve geciktirmeksizin yükseköğretim kurumuna bildirilecek. Yükseköğretim kurumu, buluş üzerinde hak sahipliği talebinde bulunması durumunda, patent başvurusu yapmakla yükümlü olacak.
Yükseköğretim kurumu, herhangi bir nedenle başvuru veya patent hakkının sona ermesi nedeniyle buluş sahibinin uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü tutulacak.
Buluştan elde edilen gelirini yükseköğretim kurumu ve buluş sahibi arasındaki paylaşımı, buluş sahibine gelirin en az üçte bir oranında verilecek şekilde yönetmeliğe uygun olarak belirlenecek.
Öğretim elemanları ile stajyerlerin ve öğrencilerin diğer kamu kurumları veya özel kuruluşlarla belirli bir sözleşme kapsamında yapmış oldukları çalışmalar sonucunda ortaya çıkan buluşlar üzerindeki hak sahipliğinin belirlenmesinde, sözleşme hükümleri esas alınacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM’de kabul edilen tasarıya göre, üniversiteler patent sahibi olabilecek. Patent gelirinin en az üçte biri öğretim üyesinin olacak.
Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK ile bazı kanun ve KHK'erde değişiklik yapan yasa tasarısı, TBMM Sanayi Komisyonu'nda kabul edildi.
Tasarıya göre, Patent gelirinin en az üçte biri öğretim üyesinin olacak. Patent başvurusu sahibi, buluşunu geliştiren ve asıl patentin içinde bütünlük içinde bulunan çalışmalarının korunması için ek patent başvurusunda bulunabilecek.
Yükseköğretim kurumları ile Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumlarında yapılan bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda gerçekleştirilen buluşlar için özel kanun hükümleri ve tasarıdaki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, çalışanların buluşlarına ilişkin hükümler uygulanacak.
Yükseköğretim kurumlarında yapılan bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda bir buluş gerçekleştiğinde; buluş sahibi tarafından yazılı olarak ve geciktirmeksizin yükseköğretim kurumuna bildirilecek. Yükseköğretim kurumu, buluş üzerinde hak sahipliği talebinde bulunması durumunda, patent başvurusu yapmakla yükümlü olacak.
Yükseköğretim kurumu, herhangi bir nedenle başvuru veya patent hakkının sona ermesi nedeniyle buluş sahibinin uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü tutulacak.
Buluştan elde edilen gelirini yükseköğretim kurumu ve buluş sahibi arasındaki paylaşımı, buluş sahibine gelirin en az üçte bir oranında verilecek şekilde yönetmeliğe uygun olarak belirlenecek.
Öğretim elemanları ile stajyerlerin ve öğrencilerin diğer kamu kurumları veya özel kuruluşlarla belirli bir sözleşme kapsamında yapmış oldukları çalışmalar sonucunda ortaya çıkan buluşlar üzerindeki hak sahipliğinin belirlenmesinde, sözleşme hükümleri esas alınacak.
Son Güncelleme: Perşembe, 23 May 2013 15:03
Gösterim: 1242
ABD'de bir üniversite, kopya çekme yöntemlerinin daha iyi anlaşılması için ders koydu. İnternet üzerinden verilen ders, kopya çekmeyi önlemeye çalışan akademisyenlere yönelik.
BBC Türkçe'nin haberine göre, ABD'de bir üniversite, kopya çekme yöntemlerinin daha iyi anlaşılması için ders koydu.
İnternet üzerinden verilen ders, kopya çekmeyi önlemeye çalışan akademisyenlere yönelik canadianviagras.net/.
Wisconsin Concordia Üniversitesi'ndeki dersin koordinatörü Bernard Bull, üniversitelerde tahmin edilenden daha fazla kopya çekildiğini söyledi. Bull'a göre, öğrencilerin yarısından çoğunun az ya da çok kopya çektiğini söylemek mümkün.
Bir internet platformu üzerinden sunulan 'kopya dersinin' amacı, öğrencilerin neden ve nasıl kopya çektiğini derinlemesine araştırmak ve sonucunda kopya çekmeyi zorlaştıracak önlemler almak.
Öğrenciler genelde, internetten kopyaladıkları bilgileri kendileri yazmış gibi gösteriyorlar. Öğrencilerin başvurduğu yeni yöntemlerden biri de makalelerin sonuna ekledikleri kaynak listesini uzatarak, kendilerini daha fazla araştırma yapmış gibi göstermeleri.
Önlemesi en zor olan yöntemlerden biri ise parayla yazdırılan veya satın alınan hazır makaleler.
'Ben yazmadım, sevgilim yazdı'
Dr. Bull'un karşılaştığı durumlar arasında, ikinci bir şans elde etmek için söylenen yalanlar da var.
Bazı öğrenciler, makalelerinin yetişmemesine gerekçe olarak, başka ülkelerdeki 'hayali' akrabalarla ilgili olayları gösteriyor.
Bir öğrenci ise, kötü bir şekilde ayrıldığı eski sevgilisinin, intikam amacıyla kendi adını kullanarak okula makale verdiğini söylemiş ve buna inanılıp, öğrenciye makaleyi tekrar yazma fırsatı tanınmış.
Dr. Bull, kopyanın önlenmesi için öğrencilerle akademik personel arasında daha yakın ilişki kurulmasının etkili olacağı görüşünde.
Ancak internet üzerinden verilen derslerde bunu yapmak güç görünüyor.
BBCTürkçe
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ABD'de bir üniversite, kopya çekme yöntemlerinin daha iyi anlaşılması için ders koydu. İnternet üzerinden verilen ders, kopya çekmeyi önlemeye çalışan akademisyenlere yönelik.
BBC Türkçe'nin haberine göre, ABD'de bir üniversite, kopya çekme yöntemlerinin daha iyi anlaşılması için ders koydu.
İnternet üzerinden verilen ders, kopya çekmeyi önlemeye çalışan akademisyenlere yönelik canadianviagras.net/.
Wisconsin Concordia Üniversitesi'ndeki dersin koordinatörü Bernard Bull, üniversitelerde tahmin edilenden daha fazla kopya çekildiğini söyledi. Bull'a göre, öğrencilerin yarısından çoğunun az ya da çok kopya çektiğini söylemek mümkün.
Bir internet platformu üzerinden sunulan 'kopya dersinin' amacı, öğrencilerin neden ve nasıl kopya çektiğini derinlemesine araştırmak ve sonucunda kopya çekmeyi zorlaştıracak önlemler almak.
Öğrenciler genelde, internetten kopyaladıkları bilgileri kendileri yazmış gibi gösteriyorlar. Öğrencilerin başvurduğu yeni yöntemlerden biri de makalelerin sonuna ekledikleri kaynak listesini uzatarak, kendilerini daha fazla araştırma yapmış gibi göstermeleri.
Önlemesi en zor olan yöntemlerden biri ise parayla yazdırılan veya satın alınan hazır makaleler.
'Ben yazmadım, sevgilim yazdı'
Dr. Bull'un karşılaştığı durumlar arasında, ikinci bir şans elde etmek için söylenen yalanlar da var.
Bazı öğrenciler, makalelerinin yetişmemesine gerekçe olarak, başka ülkelerdeki 'hayali' akrabalarla ilgili olayları gösteriyor.
Bir öğrenci ise, kötü bir şekilde ayrıldığı eski sevgilisinin, intikam amacıyla kendi adını kullanarak okula makale verdiğini söylemiş ve buna inanılıp, öğrenciye makaleyi tekrar yazma fırsatı tanınmış.
Dr. Bull, kopyanın önlenmesi için öğrencilerle akademik personel arasında daha yakın ilişki kurulmasının etkili olacağı görüşünde.
Ancak internet üzerinden verilen derslerde bunu yapmak güç görünüyor.
BBCTürkçe
Son Güncelleme: Perşembe, 23 May 2013 10:00
Gösterim: 2508
Dikkat! LYS’ye girecek adaylar, yatağa gitme ve uyanma saatlerinizi mümkün olduğu kadar düzenli tutun, kanepe ya da koltuk yerine mutlaka yatakta uyuyun, yatakta kitap okumayın ve televizyon seyretmeyin!
Türk Uyku Tıbbı Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Aksu, 15 Haziran'da başlayacak Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) maratonu öncesi "uyku düzenine şimdiden dikkat" uyarısında bulundu.
Erciyes Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, üniversiteyi kazanmak için yoğun bir çalışma temposu içine giren öğrencilerle ailelerine önerilerde bulundu.
15 Haziranda başlayacak LYS öncesinde öğrencilerin şimdiden uyku hijyeni kurallarına dikkat etmesi gerektiğini ifade eden Aksu, hem öğrencilerde hem de ailelerinde "Gece-gündüz uyumadan çalışmanın başarıyı getirdiği" gibi yanlış bir inanış bulunduğunu söyledi.
Prof. Dr. Aksu, şunlara dikkati çekti:
"Sınavlarla ilgili vurgulanması gereken en önemli konuların başında uyku geliyor. Kalıcı bellek uykuda oluştuğu için aslında öğrenme uykuda gerçekleşir. Yani uyanıkken aldığımız bilgiler kalıcı hafızamıza uykudayken yerleşir. Dolayısıyla, çok çalışmak az uyumak başarıyı değil, başarısızlığı getirir. Sağlıklı bir uyku her zaman için öğrenmenin temelidir. Bu yüzden çocuklarımıza çalışmak için dahi olsa uykusuz kalmaları önerilmemelidir."
Uyku hijyeni kuralları
İyi bir uyku hijyeni için uyarılarda bulunan Prof. Dr. Aksu, yatağa gitme ve uyanma saatlerinin mümkün olduğu kadar düzenli olması, kanepe ya da koltuk yerine mutlaka yatakta uyunması, yatakta kitap okunmaması, televizyon seyredilmemesi gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Aksu, "Yatağa yorgun gitmenin, öğleden sonra içilecek çay ya da kahvenin uykuyu bozacağı unutulmamalıdır" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Dikkat! LYS’ye girecek adaylar, yatağa gitme ve uyanma saatlerinizi mümkün olduğu kadar düzenli tutun, kanepe ya da koltuk yerine mutlaka yatakta uyuyun, yatakta kitap okumayın ve televizyon seyretmeyin!
Türk Uyku Tıbbı Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Aksu, 15 Haziran'da başlayacak Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) maratonu öncesi "uyku düzenine şimdiden dikkat" uyarısında bulundu.
Erciyes Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, üniversiteyi kazanmak için yoğun bir çalışma temposu içine giren öğrencilerle ailelerine önerilerde bulundu.
15 Haziranda başlayacak LYS öncesinde öğrencilerin şimdiden uyku hijyeni kurallarına dikkat etmesi gerektiğini ifade eden Aksu, hem öğrencilerde hem de ailelerinde "Gece-gündüz uyumadan çalışmanın başarıyı getirdiği" gibi yanlış bir inanış bulunduğunu söyledi.
Prof. Dr. Aksu, şunlara dikkati çekti:
"Sınavlarla ilgili vurgulanması gereken en önemli konuların başında uyku geliyor. Kalıcı bellek uykuda oluştuğu için aslında öğrenme uykuda gerçekleşir. Yani uyanıkken aldığımız bilgiler kalıcı hafızamıza uykudayken yerleşir. Dolayısıyla, çok çalışmak az uyumak başarıyı değil, başarısızlığı getirir. Sağlıklı bir uyku her zaman için öğrenmenin temelidir. Bu yüzden çocuklarımıza çalışmak için dahi olsa uykusuz kalmaları önerilmemelidir."
Uyku hijyeni kuralları
İyi bir uyku hijyeni için uyarılarda bulunan Prof. Dr. Aksu, yatağa gitme ve uyanma saatlerinin mümkün olduğu kadar düzenli olması, kanepe ya da koltuk yerine mutlaka yatakta uyunması, yatakta kitap okunmaması, televizyon seyredilmemesi gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Aksu, "Yatağa yorgun gitmenin, öğleden sonra içilecek çay ya da kahvenin uykuyu bozacağı unutulmamalıdır" diye konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 23 May 2013 11:59
Gösterim: 1441
Milliyet Köşe Yazarı Mehmet Tezkan, polislerin üniversitelerde görev yapacak olmasını eleştirdi. Özel koruma memuru adı altında görev yapacak olanların lise ve 2 yıllık meslek yüksekokulu mezunlarından olmasını da, “Üniversitelileri liseliler mi zapturapt altına alacak?” şeklinde yorumladı.
Mehmet Tezkan, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde özel güvenliklerin yerine üniversitelerde polislerin görev yapacak olmasını eleştirdi. Üniversitelerin birer bilim yuvası olduğunu ve bu uygulamayla öğrenciler üzerinde “İzleniyor muyum, dinleniyor muyum” kuşkusu yaratılacağını savundu. Tezkan, her fırsatta özgürlükleri savunduğunu söyleyen YÖK Başkanı’ndan da hala bir açıklama gelmemesini de eleştirdi.
Mehmet Tezkan’ın bugün yazısı;
Polisin en son girmesi gereken yer bilim yuvalarıdır.. Oraları bir ülkenin özgürlük alanıdır, her türlü düşüncenin serbestçe konuşulması, tartışılması gereken mekanlardır..
Üniversitenin anlamı budur..
Öğrencilerin başına polis dikerseniz, polis denetiminde eğitim yaptırmaya kalkarsanız orası üniversite olmaz..
Efendim, polis sokulmuyor, koruma memuru sokuluyor..
Daha doğrusu koruma memurları özel güvenlikçilerin yerini alıyor..
Adına ne derseniz deyin, ne kıyafet giydirirseniz giydirin onlar devletin adamları olmayacak mı?
Silah taşıyacaklar..
Delil toplayacaklar..
Müdahale edecekler..
Eee, polisten ne farkları kaldı..
Yarın öbürsü gün ellerine biber gazı tabancası da verildi mi, işlem tamamdır..
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milliyet Köşe Yazarı Mehmet Tezkan, polislerin üniversitelerde görev yapacak olmasını eleştirdi. Özel koruma memuru adı altında görev yapacak olanların lise ve 2 yıllık meslek yüksekokulu mezunlarından olmasını da, “Üniversitelileri liseliler mi zapturapt altına alacak?” şeklinde yorumladı.
Mehmet Tezkan, Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde özel güvenliklerin yerine üniversitelerde polislerin görev yapacak olmasını eleştirdi. Üniversitelerin birer bilim yuvası olduğunu ve bu uygulamayla öğrenciler üzerinde “İzleniyor muyum, dinleniyor muyum” kuşkusu yaratılacağını savundu. Tezkan, her fırsatta özgürlükleri savunduğunu söyleyen YÖK Başkanı’ndan da hala bir açıklama gelmemesini de eleştirdi.
Mehmet Tezkan’ın bugün yazısı;
Polisin en son girmesi gereken yer bilim yuvalarıdır.. Oraları bir ülkenin özgürlük alanıdır, her türlü düşüncenin serbestçe konuşulması, tartışılması gereken mekanlardır..
Üniversitenin anlamı budur..
Öğrencilerin başına polis dikerseniz, polis denetiminde eğitim yaptırmaya kalkarsanız orası üniversite olmaz..
Efendim, polis sokulmuyor, koruma memuru sokuluyor..
Daha doğrusu koruma memurları özel güvenlikçilerin yerini alıyor..
Adına ne derseniz deyin, ne kıyafet giydirirseniz giydirin onlar devletin adamları olmayacak mı?
Silah taşıyacaklar..
Delil toplayacaklar..
Müdahale edecekler..
Eee, polisten ne farkları kaldı..
Yarın öbürsü gün ellerine biber gazı tabancası da verildi mi, işlem tamamdır..
Son Güncelleme: Perşembe, 23 May 2013 09:41
Gösterim: 2324

