Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğrenci kılık ve kıyafetlerinin seçimine yönelik oylama veya anket çalışmalarının 4 yılda bir yapılmasını, bu çalışmaların mart ayı sonuna kadar sonuçlandırılmasını kararlaştırdı.
Velilerin çoğunluk kararına göre okul forması tercih edilirse 2012-2013 eğitim öğretim yılındaki formalar kullanılacak.
MEB, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte temmuz ayında değişikliğe giderek, tüm okullarda, okul yönetimi ve okul-aile birliğinin koordinatörlüğünde, yönetmelikteki sınırlamalara aykırı olmamak kaydıyla, velilerin yüzde 50'sinden fazlasının muvafakatı alınarak okul kıyafeti veya kıyafetlerinin belirlenebilmesine karar vermişti.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı imzasıyla öğrenci kılık ve kıyafetleri konusunda ilgili mevzuatın uygulanmasında okullarda birlik ve beraberliğin sağlanabilmesi için genelge yayımlandı.
Genelgeye göre, okullarda kılık ve kıyafet uygulamasında velilerce yapılacak oylama veya anket neticesinde çoğunluk kararına göre uygun görülecek kılık ve kıyafetlere tüm öğrencilerin uyması sağlanacak.
Alınan karar, serbest rekabet ortamında, fırsat eşitliği sağlamak amacıyla okulların ilan panolarıyla web sayfalarında duyurulacak.
-''Zorlama ve sınırlama getirilmeyecek''
Her bir okulda aynı tip kıyafet olması kaydıyla okullar arasında farklılıkların olmasına fırsat verilecek.
Belirlenen kıyafetlerin öncelikle ekonomik, sade ve pedagojik esaslara uygun olmasına, farklı bir özellik arz etmemesine dikkat edilecek.
Okul arma ve rozeti gibi ayrıcalıklı işaretler, öğrenci kıyafetlerinin dışında mümkün olduğunca ayrıca temin edilecek.
Kıyafetlerin ve armaların temin edilmesinde hiçbir şekilde zorlama ve sınırlama getirilmeyecek. Okul aile birliklerince adres gösterilmeyecek, satış yapılmayacak, serbest rekabet şartlarını ihlal eden yaklaşım ve yönlendirmelerden kaçınılacak.
Ayrı ayrı renklerde seçilebilecek
Öğrenci kılık ve kıyafetleri, kız ve erkekler için ayrı ayrı renklerde seçilebilecek. Kıyafetlerde sade ve düz renk tercih edilecek.
Kılık ve kıyafetlerin seçimine yönelik oylama veya anket çalışmaları 4 yılda bir yapılacak. Bu çalışmalar mart ayı sonuna kadar sonuçlandırılacak.
Karar, okul formasıysa eskiye devam
2013-2014 eğitim-öğretim yılında, velilerce yapılacak oylama veya anket neticesinde, çoğunluk kararına göre okul forması tercih edilirse bir önceki eğitim ve öğretim yılında (2012/2013) uygulanan kılık ve kıyafete devam edilecek.
Okul öncesi eğitim kurumlarında, yönetmelik hükümleri ve eğitim programı ilkeleri göz önünde bulundurularak, öğrencilerin hareket ve serbest zaman etkinlikleri başta olmak üzere, eğitim etkinlikleri sırasında rahat hareket edebilmelerine imkan sağlayacak giysiler giymeleri sağlanacak.
Velilere ağır ekonomik külfet getiren kılık ve kıyafet giyme zorunluluğundan kaçınılacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğrenci kılık ve kıyafetlerinin seçimine yönelik oylama veya anket çalışmalarının 4 yılda bir yapılmasını, bu çalışmaların mart ayı sonuna kadar sonuçlandırılmasını kararlaştırdı.
Velilerin çoğunluk kararına göre okul forması tercih edilirse 2012-2013 eğitim öğretim yılındaki formalar kullanılacak.
MEB, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte temmuz ayında değişikliğe giderek, tüm okullarda, okul yönetimi ve okul-aile birliğinin koordinatörlüğünde, yönetmelikteki sınırlamalara aykırı olmamak kaydıyla, velilerin yüzde 50'sinden fazlasının muvafakatı alınarak okul kıyafeti veya kıyafetlerinin belirlenebilmesine karar vermişti.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı imzasıyla öğrenci kılık ve kıyafetleri konusunda ilgili mevzuatın uygulanmasında okullarda birlik ve beraberliğin sağlanabilmesi için genelge yayımlandı.
Genelgeye göre, okullarda kılık ve kıyafet uygulamasında velilerce yapılacak oylama veya anket neticesinde çoğunluk kararına göre uygun görülecek kılık ve kıyafetlere tüm öğrencilerin uyması sağlanacak.
Alınan karar, serbest rekabet ortamında, fırsat eşitliği sağlamak amacıyla okulların ilan panolarıyla web sayfalarında duyurulacak.
-''Zorlama ve sınırlama getirilmeyecek''
Her bir okulda aynı tip kıyafet olması kaydıyla okullar arasında farklılıkların olmasına fırsat verilecek.
Belirlenen kıyafetlerin öncelikle ekonomik, sade ve pedagojik esaslara uygun olmasına, farklı bir özellik arz etmemesine dikkat edilecek.
Okul arma ve rozeti gibi ayrıcalıklı işaretler, öğrenci kıyafetlerinin dışında mümkün olduğunca ayrıca temin edilecek.
Kıyafetlerin ve armaların temin edilmesinde hiçbir şekilde zorlama ve sınırlama getirilmeyecek. Okul aile birliklerince adres gösterilmeyecek, satış yapılmayacak, serbest rekabet şartlarını ihlal eden yaklaşım ve yönlendirmelerden kaçınılacak.
Ayrı ayrı renklerde seçilebilecek
Öğrenci kılık ve kıyafetleri, kız ve erkekler için ayrı ayrı renklerde seçilebilecek. Kıyafetlerde sade ve düz renk tercih edilecek.
Kılık ve kıyafetlerin seçimine yönelik oylama veya anket çalışmaları 4 yılda bir yapılacak. Bu çalışmalar mart ayı sonuna kadar sonuçlandırılacak.
Karar, okul formasıysa eskiye devam
2013-2014 eğitim-öğretim yılında, velilerce yapılacak oylama veya anket neticesinde, çoğunluk kararına göre okul forması tercih edilirse bir önceki eğitim ve öğretim yılında (2012/2013) uygulanan kılık ve kıyafete devam edilecek.
Okul öncesi eğitim kurumlarında, yönetmelik hükümleri ve eğitim programı ilkeleri göz önünde bulundurularak, öğrencilerin hareket ve serbest zaman etkinlikleri başta olmak üzere, eğitim etkinlikleri sırasında rahat hareket edebilmelerine imkan sağlayacak giysiler giymeleri sağlanacak.
Velilere ağır ekonomik külfet getiren kılık ve kıyafet giyme zorunluluğundan kaçınılacak.
Son Güncelleme: Perşembe, 29 Ağustos 2013 14:26
Gösterim: 5164
Hürriyet Gazetesi’nden Zeynep Gürcanlı, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin, kentin iki ana arterini bağlamak için ODTÜ arazisinden geçirmek istediği yolun, doğal sit alanını kapsadığını ortaya çıkardı.
Belediye'nin inşaatına başladığı, ancak ODTÜ öğrencilerinin ve yolun geçmekte olduğu Çiğdem Mahallesi sakinlerinin direnişleriyle karşılanan yol, ODTÜ yerleşkesinin içinde yer alan "birinci derece doğal sit alanından" geçiyor.
İŞTE O BELGELER
BELGE 1- KÜLTÜR BAKANLIĞI KARARI: ODTÜ SİT ALANIDIR
ODTÜ yerleşkesinde yer alan kimi alanlar, bizzat Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 6 Mart 1995 tarihli ve 316/ 3895 sayılı kararı sit alanı olarak ilan edildi.
BELGE 2- SİT ALANLARINA İLİŞKİN KROKİ
Kurul kararı çerçevesinde, ODTÜ yerleşkesinin kimi yerleri arkeolojik sit alanı, kimi yerleri ise doğal sit alanı ilan edildi ve derecelendirdi. Bu durum da, bir kroki ile netleştirildi. Krokide, ODTÜ arazisinde bulunan tarihi ve doğal sit alanları ve bunlara verilen dereceler, ayrıntıları ile yer aldı.
SİT ALANI, BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN YOL KARARINDA DA GEÇİYOR
BELGE 3- ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN YOL KARARI
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ODTÜ arazisinden geçireceği yolun bir kısmının sit alanıyla kesiştiği, bizzat Belediye'nin yola ilişkin aldığı kararda da yer alıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in de imzasını taşıyan 15 Mart 2013 tarihli Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararında aynen şu ifade yer alıyor;
"Fen İşleri Dairesi Başkanlığı'nın yazısı eki proje ile, Dumlupınar Bulvarı bağlantı noktası dışında mevcut onaylı güzergah içinde kalacak şekilde 3 ayrı kavşak noktasında revizyona gidildiği, sadece Dumlupınar kavşak noktasında yaklaşık 9 bin metrelik bir kısımda 1. derece doğal sit alanına, 8 bin metrelik bir kısımda ise ODTÜ 1 orman alanına girildiği, ayrıca güzergah boyunca kısmen ODTÜ ve 5 bin metrelik şahıs mülkiyetlerinin bulunduğu.."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hürriyet Gazetesi’nden Zeynep Gürcanlı, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin, kentin iki ana arterini bağlamak için ODTÜ arazisinden geçirmek istediği yolun, doğal sit alanını kapsadığını ortaya çıkardı.
Belediye'nin inşaatına başladığı, ancak ODTÜ öğrencilerinin ve yolun geçmekte olduğu Çiğdem Mahallesi sakinlerinin direnişleriyle karşılanan yol, ODTÜ yerleşkesinin içinde yer alan "birinci derece doğal sit alanından" geçiyor.
İŞTE O BELGELER
BELGE 1- KÜLTÜR BAKANLIĞI KARARI: ODTÜ SİT ALANIDIR
ODTÜ yerleşkesinde yer alan kimi alanlar, bizzat Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 6 Mart 1995 tarihli ve 316/ 3895 sayılı kararı sit alanı olarak ilan edildi.
BELGE 2- SİT ALANLARINA İLİŞKİN KROKİ
Kurul kararı çerçevesinde, ODTÜ yerleşkesinin kimi yerleri arkeolojik sit alanı, kimi yerleri ise doğal sit alanı ilan edildi ve derecelendirdi. Bu durum da, bir kroki ile netleştirildi. Krokide, ODTÜ arazisinde bulunan tarihi ve doğal sit alanları ve bunlara verilen dereceler, ayrıntıları ile yer aldı.
SİT ALANI, BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN YOL KARARINDA DA GEÇİYOR
BELGE 3- ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN YOL KARARI
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ODTÜ arazisinden geçireceği yolun bir kısmının sit alanıyla kesiştiği, bizzat Belediye'nin yola ilişkin aldığı kararda da yer alıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in de imzasını taşıyan 15 Mart 2013 tarihli Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararında aynen şu ifade yer alıyor;
"Fen İşleri Dairesi Başkanlığı'nın yazısı eki proje ile, Dumlupınar Bulvarı bağlantı noktası dışında mevcut onaylı güzergah içinde kalacak şekilde 3 ayrı kavşak noktasında revizyona gidildiği, sadece Dumlupınar kavşak noktasında yaklaşık 9 bin metrelik bir kısımda 1. derece doğal sit alanına, 8 bin metrelik bir kısımda ise ODTÜ 1 orman alanına girildiği, ayrıca güzergah boyunca kısmen ODTÜ ve 5 bin metrelik şahıs mülkiyetlerinin bulunduğu.."
Son Güncelleme: Perşembe, 29 Ağustos 2013 13:17
Gösterim: 2032
TBMM Anayasa Yazım Komisyonu'da, "eğitim ve öğrenim hakkı hürriyeti" başlıklı maddede uzlaşma sağlanamadı.
Komisyon, AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya'nın başkanlığında toplandı. Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İyimaya, başarılı bir müzakere gerçekleştirildiğini ancak başarılı bir formülasyon ortaya konulamadığını ifade etti.
Bütün partilerin anadilin öğrenilmesi hakkının mutlaklığı noktasında uyuşmazlık içinde olmadıklarını anlatan İyimaya, "Ayrıca eğitim Türkçe ile yapılmasının zorunluluğu noktasında da partiler mutabıklar. Anadilin kullanım hakkı noktasında da bir mutabakat var. Ancak anadille öğrenim ve öğretim noktasında bir mutabakat yok. AK Parti, Türkiye'nin yaşadığı fiili evrim ve yasama yoluyla dönüşüm prensibini gözeterek, sorunun bir anayasa sorunu değil yasa sorunu olduğu ekseninde görüş ortaya koydu" diye konuştu.
İyimaya, partisinin bu konudaki bakışının açık olduğunu vurgulayarak, anadilin öğrenilmesi noktasında dönüşüme imza attıklarını söyledi. İyimaya, ancak anadille öğrenim, öğretim ve ya da eğitim konusuna negatif baktığını kaydetti.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, toplantının istişare düzeyinde kaldığını, madde metinleri üzerinden müzakereye geçilemediğini söyledi. Kart, resmi dili ve anadilde eğitim bertaraf etmeyecek, zafiyete uğratmayacak ve alternatif yaratmayacak şekilde anadil öğretiminin mümkün olabileceğini dile getirdi. Kart, "(Anadili öğretimi) derken bunun içinde kişinin kültürel çoğulculuğu, kendi kültürünü, gramerini, tarihini öğrenmesini kastediyoruz. Bu konuda devlet üstüne düşen görevi yapmalıdır. Anadilini kullanma hakkı kavramı, kültürel kimlik kavramları birlikte değerlendirilmesi gerekiyor. Bu kavramların hepsi daha çok yasa yapma aşamasında değerlendirilmesi gereken hususlar. Biz anayasada daha çok anadilde eğitim ile anadili öğretimini tartışıyoruz" dedi.
MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, anadilde eğitim konusunda bütün partilerin bulundukları noktada olduğunu belirterek, "Bir taraf anadilde eğitimin olmasını istiyor. Diğer taraf bunun olamayacağını ortaya koyuyor. Çünkü bu talep devletin üniter yapısını da ortadan kaldırmaya yönelik. Bu ve bağlantılı taleplerle yeni bir milletin inşasına uğraşılıyor. Bizim açmızdan, karşımızdaki talepler uzlaşılabilecek talepler değil. Bu noktada uzlaşmamız mümkün değil" dedi.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da BDP'nin önerdiği anadilde eğitimin milli devlet yapısını, millet bütünlüğünü bozabilecek türden olduğunu söyledi. BDP'nin iki ayrı milletten bahsettiğini anlatan Bal, "Bu çerçevede, bölgesel yönetimler adı altında federal bir devletin, federe yapısını ortaya koyan önerilerde bulunuyorlar. Bu durum anadil çerçevesinde değerlendirildiğinde, hakimiyetin paylaşılması demektir. Buna karşı olduğumuzu, eğitimin Türkçe yapılması gerektiğini çok geniş bir şekilde anlattık" diye konuştu.
BDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, bir dilin devam edebilmesi için üretimde, eğitimde insanlara bir meslek kazandırması gerektiğini belirterek, "Sadece bir dilin öğretilmesi yetersiz. Zaten Kürtler ve diğer etnik gruplar evlerinde kendi dillerini öğreniyorlar. İnsanlar anadillerini, örneğin bir doktor, avukat olarak da hayatta kullanabilmeli. Bu nedenle anadil eğitiminin yaşama geçirilmesini savunduk" dedi.
Komisyon yarınki toplantısında "vatandaşlık ve dokunulmazlık" maddelerinin müzakere edecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Anayasa Yazım Komisyonu'da, "eğitim ve öğrenim hakkı hürriyeti" başlıklı maddede uzlaşma sağlanamadı.
Komisyon, AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya'nın başkanlığında toplandı. Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İyimaya, başarılı bir müzakere gerçekleştirildiğini ancak başarılı bir formülasyon ortaya konulamadığını ifade etti.
Bütün partilerin anadilin öğrenilmesi hakkının mutlaklığı noktasında uyuşmazlık içinde olmadıklarını anlatan İyimaya, "Ayrıca eğitim Türkçe ile yapılmasının zorunluluğu noktasında da partiler mutabıklar. Anadilin kullanım hakkı noktasında da bir mutabakat var. Ancak anadille öğrenim ve öğretim noktasında bir mutabakat yok. AK Parti, Türkiye'nin yaşadığı fiili evrim ve yasama yoluyla dönüşüm prensibini gözeterek, sorunun bir anayasa sorunu değil yasa sorunu olduğu ekseninde görüş ortaya koydu" diye konuştu.
İyimaya, partisinin bu konudaki bakışının açık olduğunu vurgulayarak, anadilin öğrenilmesi noktasında dönüşüme imza attıklarını söyledi. İyimaya, ancak anadille öğrenim, öğretim ve ya da eğitim konusuna negatif baktığını kaydetti.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, toplantının istişare düzeyinde kaldığını, madde metinleri üzerinden müzakereye geçilemediğini söyledi. Kart, resmi dili ve anadilde eğitim bertaraf etmeyecek, zafiyete uğratmayacak ve alternatif yaratmayacak şekilde anadil öğretiminin mümkün olabileceğini dile getirdi. Kart, "(Anadili öğretimi) derken bunun içinde kişinin kültürel çoğulculuğu, kendi kültürünü, gramerini, tarihini öğrenmesini kastediyoruz. Bu konuda devlet üstüne düşen görevi yapmalıdır. Anadilini kullanma hakkı kavramı, kültürel kimlik kavramları birlikte değerlendirilmesi gerekiyor. Bu kavramların hepsi daha çok yasa yapma aşamasında değerlendirilmesi gereken hususlar. Biz anayasada daha çok anadilde eğitim ile anadili öğretimini tartışıyoruz" dedi.
MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, anadilde eğitim konusunda bütün partilerin bulundukları noktada olduğunu belirterek, "Bir taraf anadilde eğitimin olmasını istiyor. Diğer taraf bunun olamayacağını ortaya koyuyor. Çünkü bu talep devletin üniter yapısını da ortadan kaldırmaya yönelik. Bu ve bağlantılı taleplerle yeni bir milletin inşasına uğraşılıyor. Bizim açmızdan, karşımızdaki talepler uzlaşılabilecek talepler değil. Bu noktada uzlaşmamız mümkün değil" dedi.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da BDP'nin önerdiği anadilde eğitimin milli devlet yapısını, millet bütünlüğünü bozabilecek türden olduğunu söyledi. BDP'nin iki ayrı milletten bahsettiğini anlatan Bal, "Bu çerçevede, bölgesel yönetimler adı altında federal bir devletin, federe yapısını ortaya koyan önerilerde bulunuyorlar. Bu durum anadil çerçevesinde değerlendirildiğinde, hakimiyetin paylaşılması demektir. Buna karşı olduğumuzu, eğitimin Türkçe yapılması gerektiğini çok geniş bir şekilde anlattık" diye konuştu.
BDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, bir dilin devam edebilmesi için üretimde, eğitimde insanlara bir meslek kazandırması gerektiğini belirterek, "Sadece bir dilin öğretilmesi yetersiz. Zaten Kürtler ve diğer etnik gruplar evlerinde kendi dillerini öğreniyorlar. İnsanlar anadillerini, örneğin bir doktor, avukat olarak da hayatta kullanabilmeli. Bu nedenle anadil eğitiminin yaşama geçirilmesini savunduk" dedi.
Komisyon yarınki toplantısında "vatandaşlık ve dokunulmazlık" maddelerinin müzakere edecek.
Son Güncelleme: Perşembe, 29 Ağustos 2013 10:48
Gösterim: 1426
Bilim adamları, laboratuvar ortamında minyatür insan beyinleri geliştirmeyi başardı.
"Nature" dergisinde yayımlanan araştırmaya göre 9 haftalık bir fetüsünkine benzer gelişim gösteren bezelye büyüklüğündeki beyinlerin düşünme yeteneği yok.
Avusturya Bilimler Akademisi Moleküler Biyo-Teknoloji Bölümü araştırmacıları, embriyonun beyin ve omuriliği geliştiren kısmını üretebilmek için hem embriyolardan alınan kök hücreleri hem de yetişkinlerden alınan deri hücrelerini kullandı.
Büyümeleri için jel damlacıkları içine konulan hücreler, daha sonra besin ve oksijen alabilmeleri için özel bir biyolojik reaktörün içine yerleştirildi.
Gelişmeye başlayan hücrelerin, serebral korteks, retina ve nadiren de olsa bazı örneklerde yetişkin beyninde bellekten sorumlu olan hipokamp gibi beyin bölgelerini oluşturdukları gözlemlendi.
Bilim adamları, laboratuvar ortamında üretilen beyin dokularının 2 aylık bir süre içinde 4 milimetrelik büyüklüğe ulaştığını kaydetti.
Beyin dokusunda kan akışı olmadığı için besin maddeleri ile oksijeninbeyin-benzeri yapının ortasına ulaşamadığına işaret eden bilim adamları, bu nedenle yaklaşık bir yıl hayatta kalan "minik beyinlerin" daha fazla büyümediğini söyledi.
Bilim dünyasında büyük heyecan yaratan çalışmanın, şizofreni, otizm ve hatta Alzheimer gibi nörolojik hastalıkların anlaşılması ve tedavi edilmesinde çığır açacak gelişmelere yol açması bekleniyor.
Elde edilen beyin dokularının farelere aktarılarak, ilaç araştırmalarında kullanılması da planlanıyor.
Araştırmacılardan Juergen Knoblich, elde ettikleri beyin dokularını mikrosefali hastalığı ile ilgili araştırmalar için kullanmaya başladıklarını açıkladı.
Knoblich, laboratuvar ortamında üretilen beyin dokularında bilinç ve farkındalığın söz konusu olmadığını, bu nedenle dokuların kullanılmasının herhangi bir etik soruna yol açmayacağını sözlerine ekledi.
İnsan beyni, evrendeki en karmaşık yapılardan biri kabul ediliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bilim adamları, laboratuvar ortamında minyatür insan beyinleri geliştirmeyi başardı.
"Nature" dergisinde yayımlanan araştırmaya göre 9 haftalık bir fetüsünkine benzer gelişim gösteren bezelye büyüklüğündeki beyinlerin düşünme yeteneği yok.
Avusturya Bilimler Akademisi Moleküler Biyo-Teknoloji Bölümü araştırmacıları, embriyonun beyin ve omuriliği geliştiren kısmını üretebilmek için hem embriyolardan alınan kök hücreleri hem de yetişkinlerden alınan deri hücrelerini kullandı.
Büyümeleri için jel damlacıkları içine konulan hücreler, daha sonra besin ve oksijen alabilmeleri için özel bir biyolojik reaktörün içine yerleştirildi.
Gelişmeye başlayan hücrelerin, serebral korteks, retina ve nadiren de olsa bazı örneklerde yetişkin beyninde bellekten sorumlu olan hipokamp gibi beyin bölgelerini oluşturdukları gözlemlendi.
Bilim adamları, laboratuvar ortamında üretilen beyin dokularının 2 aylık bir süre içinde 4 milimetrelik büyüklüğe ulaştığını kaydetti.
Beyin dokusunda kan akışı olmadığı için besin maddeleri ile oksijeninbeyin-benzeri yapının ortasına ulaşamadığına işaret eden bilim adamları, bu nedenle yaklaşık bir yıl hayatta kalan "minik beyinlerin" daha fazla büyümediğini söyledi.
Bilim dünyasında büyük heyecan yaratan çalışmanın, şizofreni, otizm ve hatta Alzheimer gibi nörolojik hastalıkların anlaşılması ve tedavi edilmesinde çığır açacak gelişmelere yol açması bekleniyor.
Elde edilen beyin dokularının farelere aktarılarak, ilaç araştırmalarında kullanılması da planlanıyor.
Araştırmacılardan Juergen Knoblich, elde ettikleri beyin dokularını mikrosefali hastalığı ile ilgili araştırmalar için kullanmaya başladıklarını açıkladı.
Knoblich, laboratuvar ortamında üretilen beyin dokularında bilinç ve farkındalığın söz konusu olmadığını, bu nedenle dokuların kullanılmasının herhangi bir etik soruna yol açmayacağını sözlerine ekledi.
İnsan beyni, evrendeki en karmaşık yapılardan biri kabul ediliyor.
Son Güncelleme: Perşembe, 29 Ağustos 2013 11:08
Gösterim: 1873
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Gençlik ve Spor Bakanlığı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) işbirliğiyle üniversite öğrencilerinin barınma sorununun köklü çözümü amacıyla yurt projelerini uygulamaya koydu.
TOKİ'nin 40 ilde inşa edeceği 43 bin 848 yatak kapasiteli 64 yurt, beş yıldızlı otel konforunda, 1-3 kişilik odalarda tuvalet, banyo, çalışma masası ve soyunma dolabı olacak şekilde tasarlandı.
YURTKUR ile yaptığı protokol kapsamında, bu yıl 3 bin 312 öğrenci kapasiteli 7 yurt ihalesini tamamlayan TOKİ, bunlarla birlikte toplam 21 bin 998 öğrenci kapasiteli 30 yurdun inşaat çalışmalarını sürdürüyor.
İki yurdun ihale tarihini belirleyen İdare, 5 yurdun da projelerini tamamlayarak ihale aşamasına getirdi. 15 ilde inşa edilecek 22 yurdun proje çalışmaları devam ederken, 5 şehirde inşa edilecek 5 yurt da hazırlık aşamasında bulunuyor.
-Adıyaman ve Denizli'deki yurtlar ihaleye çıkıyor
TOKİ, Adıyaman'ın Besni ilçesine 300 öğrenci kapasiteli ve Denizli'de bin 80 öğrenci kapasiteli iki yurt inşa edecek. Besni'deki yurdun ihalesi 26 Eylül'de, Denizli'deki yurdun ihalesi de 30 Eylül'de yapılacak. İdare yurtlarla sosyal tesis, altyapı ve çevre düzenlemesini de gerçekleştirecek.
-5 yurdun proje çalışmaları tamamlandı
2 bin 700 öğrenci kapasiteli 5 yurt da ihale aşamasında. TOKİ, Adana Kozan'da 500, Adana Sarıçam'da bin, Bilecik'te 500, Denizli Çivril'de 400 ve Mersin Anamur'da 300 yatak kapasiteli yurtları ihale aşamasına getirdi.
-22 yurdun proje çalışmaları sürüyor
TOKİ, 15 ilde yapılacak toplam 15 bin 950 yatak kapasiteli 22 yurdun proje çalışmalarını sürdürüyor.
Proje aşamasındaki yurtlar ve yatak kapasiteleri şöyle:
"Ankara 3 bin 500, Balıkesir Burhaniye 300, Balıkesir Gönen 350, Bursa Karacabey 300, Giresun bin, Hatay Dörtyol 500, Hatay Kırıkhan 400, Hatay Reyhanlı 400, İzmir 4 bin, İzmir Bergama 500, Kayseri Bünyan 250, Kırıkkale 750, Kocaeli Gölcük 300, Mersin Erdemli 400, Ordu merkez 400, Osmaniye Kadirli 300, Rize Ardeşen 250, Sakarya Akyazı 400, Sakarya Karasu 300, Sakarya Pamukova 350, Sakarya Sapanca 500 ve Şırnak 500"
-5 yurt hazırlık aşamasında
Beş ilde inşa edilecek 5 yurt projesi de hazırlık aşamasında bulunuyor. Aydın Söke'de 500, Balıkesir Ayvalık'ta 300, Hakkari'de 500, Kocaeli Derbent'de 300 ve Şanlıurfa Birecik'te 300 öğrenci kapasiteli yurt projeleri hazırlık aşamasında bulunuyor.
TOKİ, uygulama, ihale, proje ve hazırlık aşamasındaki yurtları tamamladığında üniversite öğrencilerine toplam 40 ilde 43 bin 848 öğrenci kapasiteli 64 yurt kazandırmış olacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Gençlik ve Spor Bakanlığı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) işbirliğiyle üniversite öğrencilerinin barınma sorununun köklü çözümü amacıyla yurt projelerini uygulamaya koydu.
TOKİ'nin 40 ilde inşa edeceği 43 bin 848 yatak kapasiteli 64 yurt, beş yıldızlı otel konforunda, 1-3 kişilik odalarda tuvalet, banyo, çalışma masası ve soyunma dolabı olacak şekilde tasarlandı.
YURTKUR ile yaptığı protokol kapsamında, bu yıl 3 bin 312 öğrenci kapasiteli 7 yurt ihalesini tamamlayan TOKİ, bunlarla birlikte toplam 21 bin 998 öğrenci kapasiteli 30 yurdun inşaat çalışmalarını sürdürüyor.
İki yurdun ihale tarihini belirleyen İdare, 5 yurdun da projelerini tamamlayarak ihale aşamasına getirdi. 15 ilde inşa edilecek 22 yurdun proje çalışmaları devam ederken, 5 şehirde inşa edilecek 5 yurt da hazırlık aşamasında bulunuyor.
-Adıyaman ve Denizli'deki yurtlar ihaleye çıkıyor
TOKİ, Adıyaman'ın Besni ilçesine 300 öğrenci kapasiteli ve Denizli'de bin 80 öğrenci kapasiteli iki yurt inşa edecek. Besni'deki yurdun ihalesi 26 Eylül'de, Denizli'deki yurdun ihalesi de 30 Eylül'de yapılacak. İdare yurtlarla sosyal tesis, altyapı ve çevre düzenlemesini de gerçekleştirecek.
-5 yurdun proje çalışmaları tamamlandı
2 bin 700 öğrenci kapasiteli 5 yurt da ihale aşamasında. TOKİ, Adana Kozan'da 500, Adana Sarıçam'da bin, Bilecik'te 500, Denizli Çivril'de 400 ve Mersin Anamur'da 300 yatak kapasiteli yurtları ihale aşamasına getirdi.
-22 yurdun proje çalışmaları sürüyor
TOKİ, 15 ilde yapılacak toplam 15 bin 950 yatak kapasiteli 22 yurdun proje çalışmalarını sürdürüyor.
Proje aşamasındaki yurtlar ve yatak kapasiteleri şöyle:
"Ankara 3 bin 500, Balıkesir Burhaniye 300, Balıkesir Gönen 350, Bursa Karacabey 300, Giresun bin, Hatay Dörtyol 500, Hatay Kırıkhan 400, Hatay Reyhanlı 400, İzmir 4 bin, İzmir Bergama 500, Kayseri Bünyan 250, Kırıkkale 750, Kocaeli Gölcük 300, Mersin Erdemli 400, Ordu merkez 400, Osmaniye Kadirli 300, Rize Ardeşen 250, Sakarya Akyazı 400, Sakarya Karasu 300, Sakarya Pamukova 350, Sakarya Sapanca 500 ve Şırnak 500"
-5 yurt hazırlık aşamasında
Beş ilde inşa edilecek 5 yurt projesi de hazırlık aşamasında bulunuyor. Aydın Söke'de 500, Balıkesir Ayvalık'ta 300, Hakkari'de 500, Kocaeli Derbent'de 300 ve Şanlıurfa Birecik'te 300 öğrenci kapasiteli yurt projeleri hazırlık aşamasında bulunuyor.
TOKİ, uygulama, ihale, proje ve hazırlık aşamasındaki yurtları tamamladığında üniversite öğrencilerine toplam 40 ilde 43 bin 848 öğrenci kapasiteli 64 yurt kazandırmış olacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 28 Ağustos 2013 18:27
Gösterim: 3085

