Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Bir süredir gündemde olan Steve Jobs'un hayatını konu alan biyografi tarzındaki filmde Jobs'u canlandıracak olan ismin Ashton Kutcher olacağı açıklandı.

Ölümüyle hayranlarını yasa boğan Steve Jobs'un ölümünün hemen ardından hayatını konu alan kitaplar piyasaya sürülmüştü. Bir süredir konuşulan Jobs'un hayatını konu alan filmin başrol oyuncusu ise nihayet belli oldu.

Jobs adını taşıyan filmde efsanevi CEO'yu canlandıracak olan isim Ashton Kutcher. Two and a Half Men dizisindeki rolünden ayrılacak olan genç oyuncunun yer alacağı filmin çekimlerinin mayıs ayı içerisinde başlaması planlanıyor.

Senaryosunu Matt Whiteley'in yazdığı filmin yönetmenliğini ise Joshua Michael Stern üstleniyor. Filmin isminin ise Jobs olacağı açıklandı.

Filmin çekimlerinin ne zaman tamamlanacağı ya da ne zaman vizyona gireceği konusunda henüz kesin bilgiler verilmese de yapım ekibinin elinden gelen en hızlı şekilde filmi tamamlamak isteyeceği kesin.

> Apple'ın yeni CEO'su Ashton Kutcher

Bir süredir gündemde olan Steve Jobs'un hayatını konu alan biyografi tarzındaki filmde Jobs'u canlandıracak olan ismin Ashton Kutcher olacağı açıklandı.

Ölümüyle hayranlarını yasa boğan Steve Jobs'un ölümünün hemen ardından hayatını konu alan kitaplar piyasaya sürülmüştü. Bir süredir konuşulan Jobs'un hayatını konu alan filmin başrol oyuncusu ise nihayet belli oldu.

Jobs adını taşıyan filmde efsanevi CEO'yu canlandıracak olan isim Ashton Kutcher. Two and a Half Men dizisindeki rolünden ayrılacak olan genç oyuncunun yer alacağı filmin çekimlerinin mayıs ayı içerisinde başlaması planlanıyor.

Senaryosunu Matt Whiteley'in yazdığı filmin yönetmenliğini ise Joshua Michael Stern üstleniyor. Filmin isminin ise Jobs olacağı açıklandı.

Filmin çekimlerinin ne zaman tamamlanacağı ya da ne zaman vizyona gireceği konusunda henüz kesin bilgiler verilmese de yapım ekibinin elinden gelen en hızlı şekilde filmi tamamlamak isteyeceği kesin.

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Nisan 2012 10:52

Gösterim: 2615

Maliye Bakanlığı'nın alacaklarının tahsili için uyguladığı elektronik haciz sistemi öğrenim kredilerini ödemeyenleri buluyor ve tahsil ediyor.

Motorlu taşıtlar vergisi, trafik cezası, emlak vergisi borçlarını bankalardan otomatik tahsil eden Gelir İdaresi Başkanlığı, şimdi de binlerce öğrenim kredisi borçlusunun peşine düştü. Bankalara e-haciz emri gönderen Gelir İdaresi, bu yolla binlerce borçludan alacaklarını tahsil ediyor.

PARASI BLOKE EDİLDİ

Maliye'nin Türkiye'deki bütün bankaların bulunduğu ortak havuza gönderdiği elektronik hacizle tahsil yöntemine maruz kalanlardan biri de Selçuk Üniversitesi mezunu Ü.L oldu. 2005 yılında üniversiteden mezun olan Ü.L öğrenim süresince 3 bin lira burs aldı. Okul bittikten 1 yıl sonra ödemesi başlayan kredi borcunu yatırmayan Ü.L, 2010 yılındaki yapılandırma imkanını da kaçırdı. 2012 Ocak ayında Bankasya'daki hesabından 618 liranın bloke olduğunu gördü. Bankayı arayıp görüşen Ü.L, vergi borcu olabileceği cevabıyla karşılaştı. Kayıtlı bulunduğu Erzurum Aziziye Vergi Dairesini arayan Ü.L, ödenmemiş ve faiziyle birlikte 6 bin 500 TL öğrenim kredisi bulunduğu için Bankalararası Kurul aracılığıyla bankadaki parasına e- haciz konduğunu öğrendi.

EFT MASRAFINI DA İSTİYORLAR

Elektronik hacizde Ü.L isimli kişinin 618 liralık kesintisi 580 lira olarak borçtan düşüyor. Çünkü 35 liralık EFT ücreti de borçludan alınıyor. Borçlu borcunun yanında diğer bütün masrafları da ödemek zorunda kalıyor. Elektronik olarak banka hesabından kesildiği için borçlu hiçbir müdahalede bulunamıyor. Sadece bankadaki parasının eksildiğini görebiliyor.

ÖNCE UYARI YAPILACAK

Gelir İdaresi Başkanlığı, elektronik haczi borçların tahsilinde etkili bir yöntem olarak kullanıyor. Devlete ve kurumlara borcu olan herkese öncelikle uyarı mektubu gönderiliyor. Mektubun ardından verilen süre içinde yapılandırma ya da taksitlendirme yapmayan vatandaşların banka hesabı olup olmadığı Bankalararası Kurul'a soruluyor. Devlet veya özel bir bankada maaş, mevduat hesabı bulunanlar için online olarak elektronik tahsilat tebliği yapılıyor. Tebliğin ardından borçlu vatandaşın hesabının bulunduğu banka parayı bloke edip, alacaklı olan vergi dairesine EFT yapıyor.

Öğrenim kredisi borcu bulunanlarda ise süreç şu şekilde ilerliyor; Kredi Yurtlar Kurumu'ndan çıkan borç alacak işlemi için daha önce getirilen affa müracaat etmeyenlere uyarı yapıldığı dikkate alınarak Maliye Bakanlığı aracılığıyla vergi daireleri takip yaptı. Ardından binlerce borçlunun banka hesaplarından elektronik yöntemle paralar tahsil ediliyor. Vatandaşlar elektronik haczi banka hesaplarındaki azalmadan fark ediyor.

(milliyet)

> Öğrenim kredisi ödemeyenlere e-haciz şoku!

Maliye Bakanlığı'nın alacaklarının tahsili için uyguladığı elektronik haciz sistemi öğrenim kredilerini ödemeyenleri buluyor ve tahsil ediyor.

Motorlu taşıtlar vergisi, trafik cezası, emlak vergisi borçlarını bankalardan otomatik tahsil eden Gelir İdaresi Başkanlığı, şimdi de binlerce öğrenim kredisi borçlusunun peşine düştü. Bankalara e-haciz emri gönderen Gelir İdaresi, bu yolla binlerce borçludan alacaklarını tahsil ediyor.

PARASI BLOKE EDİLDİ

Maliye'nin Türkiye'deki bütün bankaların bulunduğu ortak havuza gönderdiği elektronik hacizle tahsil yöntemine maruz kalanlardan biri de Selçuk Üniversitesi mezunu Ü.L oldu. 2005 yılında üniversiteden mezun olan Ü.L öğrenim süresince 3 bin lira burs aldı. Okul bittikten 1 yıl sonra ödemesi başlayan kredi borcunu yatırmayan Ü.L, 2010 yılındaki yapılandırma imkanını da kaçırdı. 2012 Ocak ayında Bankasya'daki hesabından 618 liranın bloke olduğunu gördü. Bankayı arayıp görüşen Ü.L, vergi borcu olabileceği cevabıyla karşılaştı. Kayıtlı bulunduğu Erzurum Aziziye Vergi Dairesini arayan Ü.L, ödenmemiş ve faiziyle birlikte 6 bin 500 TL öğrenim kredisi bulunduğu için Bankalararası Kurul aracılığıyla bankadaki parasına e- haciz konduğunu öğrendi.

EFT MASRAFINI DA İSTİYORLAR

Elektronik hacizde Ü.L isimli kişinin 618 liralık kesintisi 580 lira olarak borçtan düşüyor. Çünkü 35 liralık EFT ücreti de borçludan alınıyor. Borçlu borcunun yanında diğer bütün masrafları da ödemek zorunda kalıyor. Elektronik olarak banka hesabından kesildiği için borçlu hiçbir müdahalede bulunamıyor. Sadece bankadaki parasının eksildiğini görebiliyor.

ÖNCE UYARI YAPILACAK

Gelir İdaresi Başkanlığı, elektronik haczi borçların tahsilinde etkili bir yöntem olarak kullanıyor. Devlete ve kurumlara borcu olan herkese öncelikle uyarı mektubu gönderiliyor. Mektubun ardından verilen süre içinde yapılandırma ya da taksitlendirme yapmayan vatandaşların banka hesabı olup olmadığı Bankalararası Kurul'a soruluyor. Devlet veya özel bir bankada maaş, mevduat hesabı bulunanlar için online olarak elektronik tahsilat tebliği yapılıyor. Tebliğin ardından borçlu vatandaşın hesabının bulunduğu banka parayı bloke edip, alacaklı olan vergi dairesine EFT yapıyor.

Öğrenim kredisi borcu bulunanlarda ise süreç şu şekilde ilerliyor; Kredi Yurtlar Kurumu'ndan çıkan borç alacak işlemi için daha önce getirilen affa müracaat etmeyenlere uyarı yapıldığı dikkate alınarak Maliye Bakanlığı aracılığıyla vergi daireleri takip yaptı. Ardından binlerce borçlunun banka hesaplarından elektronik yöntemle paralar tahsil ediliyor. Vatandaşlar elektronik haczi banka hesaplarındaki azalmadan fark ediyor.

(milliyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Nisan 2012 10:41

Gösterim: 2932

TBMM Genel Kurulu'nda, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü kabil edildi.

tbmmGenel Kurul'da ''Temel Kanun'' olarak görüşülen tasarının kabul edilen maddelerine göre, ''Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu''nun adı, ''Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'' olarak değiştiriliyor.

Sendika ve konfederasyonlar, zorunlu organlar dışında organlar kurabilecek, tüzüklerinde gösterilen amaçlarını gerçekleştirmek üzere uluslararası kuruluş kurabilecek, amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara üye olabilecek ve üyelikten çekilebilecek.

Devle Personel Başkanlığı'nın bağlı olduğu Bakanın başkanlığında, en çok üyeye sahip 3 konfederasyon genel başkanı ve Devlet Personel Başkanı'ndan oluşan ''Kamu Personeli Danışma Kurulu'' oluşturulacak.

İş yerlerinde yapılan tespite göre, kamu görevlilerinden en çok üye kaydetmiş sendika, iş yeri sendika temsilcisi seçmeye yetkili olacak. İş yerindeki kamu görevlisi sayısı 200'e kadarsa 1, 201-600 arasında ise en çok 2, 601-1000 arasında ise en çok 3, 1001-2000 arasında ise en çok 4, 2000'den fazla ise en çok 5 iş yeri sendika temsilcisi seçilebilecek.

Sendika şubesi bulunmayan il ve ilçelerde il ve ilçe temsilciliği kurulabilecek.

Sendika yöneticilerine tanınan bazı güvencelerden sendika temsilcileri de yararlanabilecek. Sendika yönetim kurullarına seçilenlerin aylıksız izin hakkından yararlanabilmeleri için öngörülen 30 gün içinde başvurma şartı kaldırılıyor.

Toplu sözleşme kapsamı ve tarafları

Toplu sözleşme; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevzuat hükümleri dikkate alınarak, kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları, diğer mali ve sosyal hakları kapsayacak.

Toplu sözleşme hükümleri, sözleşmenin yapıldığı tarihi takip eden iki mali yıl için geçerli olacak.

> Memur tasarısının 1. bölümü kabul edildi

TBMM Genel Kurulu'nda, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü kabil edildi.

tbmmGenel Kurul'da ''Temel Kanun'' olarak görüşülen tasarının kabul edilen maddelerine göre, ''Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu''nun adı, ''Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'' olarak değiştiriliyor.

Sendika ve konfederasyonlar, zorunlu organlar dışında organlar kurabilecek, tüzüklerinde gösterilen amaçlarını gerçekleştirmek üzere uluslararası kuruluş kurabilecek, amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara üye olabilecek ve üyelikten çekilebilecek.

Devle Personel Başkanlığı'nın bağlı olduğu Bakanın başkanlığında, en çok üyeye sahip 3 konfederasyon genel başkanı ve Devlet Personel Başkanı'ndan oluşan ''Kamu Personeli Danışma Kurulu'' oluşturulacak.

İş yerlerinde yapılan tespite göre, kamu görevlilerinden en çok üye kaydetmiş sendika, iş yeri sendika temsilcisi seçmeye yetkili olacak. İş yerindeki kamu görevlisi sayısı 200'e kadarsa 1, 201-600 arasında ise en çok 2, 601-1000 arasında ise en çok 3, 1001-2000 arasında ise en çok 4, 2000'den fazla ise en çok 5 iş yeri sendika temsilcisi seçilebilecek.

Sendika şubesi bulunmayan il ve ilçelerde il ve ilçe temsilciliği kurulabilecek.

Sendika yöneticilerine tanınan bazı güvencelerden sendika temsilcileri de yararlanabilecek. Sendika yönetim kurullarına seçilenlerin aylıksız izin hakkından yararlanabilmeleri için öngörülen 30 gün içinde başvurma şartı kaldırılıyor.

Toplu sözleşme kapsamı ve tarafları

Toplu sözleşme; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevzuat hükümleri dikkate alınarak, kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları, diğer mali ve sosyal hakları kapsayacak.

Toplu sözleşme hükümleri, sözleşmenin yapıldığı tarihi takip eden iki mali yıl için geçerli olacak.

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Nisan 2012 09:59

Gösterim: 1516

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında sürmekte olan ‘vize zorunu’ konusunda son aşamaya gelindi.

abTürkiye önceki gün AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış tarafından AB ülkelerine 'resmi' olarak vizelerin kaldırılması çağrısı yaparken, AB Komisyonu'nda da üye ülkelere yönelik 'Bir an evvel Türkiye ile vize diyaloğunu başlatmalıyız' çağrısı geldi. AB İçişleri Bakanları'nın 26 Nisan'da yapacakları toplantıda konunun gündeme gelmesi bekleniyor.

Engel oluyor

AB Bakanı Egemen Bağış, AB Adalet Divanı ve üye ülkelerin ulusal mahkemelerinde Türklere vize uygulanamayacağına yönelik aldığı kararları hatırlatarak önceki gün 'vizeleri kaldırın' mesajı yollamıştı. Hürriyet'in haberine göre Bağış mesajında, AB'nin hâlihazırda uyguladığı vize rejiminin son on yılda Türkiye'de yaşanan kayda değer ekonomik büyüme ile anlamsız hale geldiğini belirterek, "Mevcut uygulamalar sivil toplum kuruluşlarının ve gençlerin AB fonlarından ve projelerinden faydalanabilmeleri açısından engel oluştururken, Türk işadamlarının da Gümrük Birliği çerçevesinde yararlanmaları gereken adil rekabet ortamına zarar vermektedir" demişti.

Vize diyaloğu başlamalı

AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström dün üye ülkelere "Türkiye ile vize diyaloğunu çok kısa sürede başlatalım" çağrısında bulundu. Malmström, Türkiye ile AB arasında müzakereleri 2 yıl önce tamamlanan geri kabul anlaşmasında Ankara'nın vize diyaloğu beklentisi nedeniyle ilerleme sağlanamadığını belirtti.

Malmström, "Türk tarafından geri kabul anlaşmasını imzalamaları ve yürürlüğe koymalarını bekliyoruz, Türkler de vize diyaloğunu başlatmamızı bekliyor. Bunlar bağlantılı ve Türkiye ile vize diyaloğunu çok kısa sürede başlatmalıyız" dedi.

Türkiye, 26 Nisan'da toplanacak AB içişleri bakanlarının vize serbestisi müzakerelerinin yürütülmesi konusunda yetki vermeleri halinde geri kabul anlaşmasını paraflamaya hazır olduğunu bildirmişti. Ankara, anlaşmanın imzalanması için AB'nin de vize serbestisini imzalamasını ve iki anlaşmanın eş zamanlı yürürlüğe girmesini talep ediyor.

(sabah)

> Avrupa ülkelerine VİZESİZ giriş için sona gelindi!

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında sürmekte olan ‘vize zorunu’ konusunda son aşamaya gelindi.

abTürkiye önceki gün AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış tarafından AB ülkelerine 'resmi' olarak vizelerin kaldırılması çağrısı yaparken, AB Komisyonu'nda da üye ülkelere yönelik 'Bir an evvel Türkiye ile vize diyaloğunu başlatmalıyız' çağrısı geldi. AB İçişleri Bakanları'nın 26 Nisan'da yapacakları toplantıda konunun gündeme gelmesi bekleniyor.

Engel oluyor

AB Bakanı Egemen Bağış, AB Adalet Divanı ve üye ülkelerin ulusal mahkemelerinde Türklere vize uygulanamayacağına yönelik aldığı kararları hatırlatarak önceki gün 'vizeleri kaldırın' mesajı yollamıştı. Hürriyet'in haberine göre Bağış mesajında, AB'nin hâlihazırda uyguladığı vize rejiminin son on yılda Türkiye'de yaşanan kayda değer ekonomik büyüme ile anlamsız hale geldiğini belirterek, "Mevcut uygulamalar sivil toplum kuruluşlarının ve gençlerin AB fonlarından ve projelerinden faydalanabilmeleri açısından engel oluştururken, Türk işadamlarının da Gümrük Birliği çerçevesinde yararlanmaları gereken adil rekabet ortamına zarar vermektedir" demişti.

Vize diyaloğu başlamalı

AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström dün üye ülkelere "Türkiye ile vize diyaloğunu çok kısa sürede başlatalım" çağrısında bulundu. Malmström, Türkiye ile AB arasında müzakereleri 2 yıl önce tamamlanan geri kabul anlaşmasında Ankara'nın vize diyaloğu beklentisi nedeniyle ilerleme sağlanamadığını belirtti.

Malmström, "Türk tarafından geri kabul anlaşmasını imzalamaları ve yürürlüğe koymalarını bekliyoruz, Türkler de vize diyaloğunu başlatmamızı bekliyor. Bunlar bağlantılı ve Türkiye ile vize diyaloğunu çok kısa sürede başlatmalıyız" dedi.

Türkiye, 26 Nisan'da toplanacak AB içişleri bakanlarının vize serbestisi müzakerelerinin yürütülmesi konusunda yetki vermeleri halinde geri kabul anlaşmasını paraflamaya hazır olduğunu bildirmişti. Ankara, anlaşmanın imzalanması için AB'nin de vize serbestisini imzalamasını ve iki anlaşmanın eş zamanlı yürürlüğe girmesini talep ediyor.

(sabah)

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Nisan 2012 10:07

Gösterim: 1726

Başbakan Erdoğan, "YGS kaldırılacak, dershaneler kapatılacak ya da özel okullara dönüşecek" dedi. Dershanelerin özel okula dönüşümü çok kolay değil. Özel okulların dolma kapasitesi yüzde 42, ayrıca dershane binaları da fiziki açıdan okul olmaya müsait değil.

Tabii ki burada Sayın Başbakan'ın ne demek istediğini doğru anlamalıyız. YGS hemen kalkmayacak ve dershaneler yarın kapatılmayacak. Yeni sistem, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran 4+4+4 modeliyle gerçekleşecek. Beklenen gelişmeler ise şöyle: Lise ve üniversitelerde kalite eşitlenecek. Lise sonda olgunluk sınavı olacak. Mesleki ve teknik liseler teşvik edilecek. Üniversite giriş sınavları yılda birkaç kez randevuyla yapılacak. Bu 6 radikal kararla da dershanelere ve giriş sınavlarına gerek kalmayacak. Bence, böyle bir çalışmanın altyapısı kısa vadede değil, orta vadede hazırlanabilir.

Dershaneler neden değil, sonuçtur

Bir eğitimci olarak Sayın Başbakan'ın sözlerinden son derece memnun oldum. Ancak mantığa vurduğumuzda, şu sistemde dershanelerin kaldırılması imkânsız. Çünkü öncelikle seçmeli sınav sisteminden kurtulmak lazım. Üniversite sınavının kaldırılıp, dershanelerin kapatılacağı Kenan Evren ve Tansu Çiller dönemlerinde de söylendi, ancak durum ortada. Dolayısıyla dershanelere ihtiyaç duyan eğitim sistemini düzeltmek gerekiyor. Bu da uzun zaman ister. Tabii ki dershaneler kaldırılsın, vakıf ya da devlet üniversitelerinin sayısı artırılsın. Ancak üniversiteler eşit kalitede değil. Bu sebepten sınav kalktığında kaliteli üniversitelerde yığılma olacak.

Değişikliğe eğitimci olarak baktığımda duygularım, siyasiler gibi olmuyor. Bence seçme sınavları kalkmaz. Çünkü öğrencinin başarısına göre değerlendirme objektif değil, sübjektif olur. Önceki yıllarda da bu tür değerlendirmenin olumsuzluklarını yaşadık. Burada verilecek eğitim önemlidir. Lise sonda, lise konularından oluşan olgunluk sınavı yapılmalı. Ayrıca üniversiteye giriş sınavı teke inmeli. Dershaneler bir neden değil, sonuçtur. Üniversiteler öğrencisini sınavsız nasıl alacak? Eğer okullar arasında kalite farkı varsa, en doğru seçim sınavdır. Onu da doğru ve hakça yapmamız gerekir.

Kurulduğu günden itibaren, AK Parti'nin eğitimle ilgili çalışmalarını objektif gözle yakından izledim. Doğru bulduklarımı destekledim. Doğru olmayanları da dozuna dikkat ederek sonuna kadar eleştirdim. AK Parti'nin eğitimle ilgili çalışmalarındaki artı ya da eksi görüşlerinize saygı duyuyorum. Ancak doğruların kefesi bence ağır basıyor.

Sayın Başbakan'ın ileriye dönük böyle bir hedef belirlemesi, ülke açısından güzel bir niyet. Ancak kısa vadede gerçekleşecek bir adım değil.

> Üniversiteye girişte dershane sürprizi

Başbakan Erdoğan, "YGS kaldırılacak, dershaneler kapatılacak ya da özel okullara dönüşecek" dedi. Dershanelerin özel okula dönüşümü çok kolay değil. Özel okulların dolma kapasitesi yüzde 42, ayrıca dershane binaları da fiziki açıdan okul olmaya müsait değil.

Tabii ki burada Sayın Başbakan'ın ne demek istediğini doğru anlamalıyız. YGS hemen kalkmayacak ve dershaneler yarın kapatılmayacak. Yeni sistem, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran 4+4+4 modeliyle gerçekleşecek. Beklenen gelişmeler ise şöyle: Lise ve üniversitelerde kalite eşitlenecek. Lise sonda olgunluk sınavı olacak. Mesleki ve teknik liseler teşvik edilecek. Üniversite giriş sınavları yılda birkaç kez randevuyla yapılacak. Bu 6 radikal kararla da dershanelere ve giriş sınavlarına gerek kalmayacak. Bence, böyle bir çalışmanın altyapısı kısa vadede değil, orta vadede hazırlanabilir.

Dershaneler neden değil, sonuçtur

Bir eğitimci olarak Sayın Başbakan'ın sözlerinden son derece memnun oldum. Ancak mantığa vurduğumuzda, şu sistemde dershanelerin kaldırılması imkânsız. Çünkü öncelikle seçmeli sınav sisteminden kurtulmak lazım. Üniversite sınavının kaldırılıp, dershanelerin kapatılacağı Kenan Evren ve Tansu Çiller dönemlerinde de söylendi, ancak durum ortada. Dolayısıyla dershanelere ihtiyaç duyan eğitim sistemini düzeltmek gerekiyor. Bu da uzun zaman ister. Tabii ki dershaneler kaldırılsın, vakıf ya da devlet üniversitelerinin sayısı artırılsın. Ancak üniversiteler eşit kalitede değil. Bu sebepten sınav kalktığında kaliteli üniversitelerde yığılma olacak.

Değişikliğe eğitimci olarak baktığımda duygularım, siyasiler gibi olmuyor. Bence seçme sınavları kalkmaz. Çünkü öğrencinin başarısına göre değerlendirme objektif değil, sübjektif olur. Önceki yıllarda da bu tür değerlendirmenin olumsuzluklarını yaşadık. Burada verilecek eğitim önemlidir. Lise sonda, lise konularından oluşan olgunluk sınavı yapılmalı. Ayrıca üniversiteye giriş sınavı teke inmeli. Dershaneler bir neden değil, sonuçtur. Üniversiteler öğrencisini sınavsız nasıl alacak? Eğer okullar arasında kalite farkı varsa, en doğru seçim sınavdır. Onu da doğru ve hakça yapmamız gerekir.

Kurulduğu günden itibaren, AK Parti'nin eğitimle ilgili çalışmalarını objektif gözle yakından izledim. Doğru bulduklarımı destekledim. Doğru olmayanları da dozuna dikkat ederek sonuna kadar eleştirdim. AK Parti'nin eğitimle ilgili çalışmalarındaki artı ya da eksi görüşlerinize saygı duyuyorum. Ancak doğruların kefesi bence ağır basıyor.

Sayın Başbakan'ın ileriye dönük böyle bir hedef belirlemesi, ülke açısından güzel bir niyet. Ancak kısa vadede gerçekleşecek bir adım değil.

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Nisan 2012 09:49

Gösterim: 2233


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.